Son Dakika
|
AKOM uyardı: İstanbul’da İzlanda soğuk hava dalgası etkili olacak
Antalya Döşemealtı Belediyesi’ne ’yolsuzluk’ operasyonu: 10 gözaltı
Çin elektrikli otomobillere enerji tüketim sınırı getirdi
Zelenskiy’den Ukrayna’da barış açıklaması: "Yeni yıl öncesinde birçok karar alınabilir"
MİT yeni yılda eylem hazırlığında olan DEAŞ sempatizanını yakaladı
'Futbolda Bahis Soruşturması'nda yeni dalga!
Bahis soruşturması kapsamında 30 gözlemci, PFDK’ya sevk edildi
Sultangazi’de kuyumcu vurgunu: Altınları alıp kayıplara karıştı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya Başbakanı Dibeybe ile görüştü
İtalya Başbakanı Meloni: "Bu sene zordu ama endişelenmeyin, 2026 daha da zor olacak"
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Whatsapp
İHA Kurumsal
EN
Radon Thermal Springs Near Bishkek Attract Visitors Year-Round
Polisten kaçan araç takla attı: 3 yaralı
Başakşehir Atatürk Oto Sanayi Sitesi’nde korkutan yangın
Gazze'de ateşkesten bu yana can kaybı 410'a yükseldi
İnşaat işçilerini taşıyan minibüs devrildi: 16 yaralı
Beşiktaş’ta Necip Uysal ve Mert Günok ile yollar ayrılıyor
Zelenskiy: "Hafta sonu Florida'da Trump ile görüşeceğim"
Putin'in Yardımcısı Uşakov, ABD yönetiminden yetkililerle görüştü
SAĞLIK
Bakan Memişoğlu: "Türkiye Yüzyılı’nda sağlık sistemimizi güçlendirmeye devam edeceğiz"
26 Aralık 2025 Cuma - 21:02:27
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, "Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Türkiye Yüzyılı’nda bu güveni daha da büyütmeye, sağlık sistemimizi güçlendirmeye ve insanımızın sağlığını her şeyin önünde tutmaya devam edeceğiz" dedi. Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, İstanbul’da Medistate Çekmeköy Hastanesi Açılış Töreni’ne katıldı. Bakan Memişoğlu, törende yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde hayata geçirilen sağlıkta dönüşüm süreciyle İstanbul’un her ilçesinde güçlü ve erişilebilir bir sağlık altyapısı oluşturduklarını ifade ederek, son 10 yıl içinde İstanbul’da 26 yeni hastane ile 5 yeni Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi inşa ettiklerini belirtti. Türkiye genelinde 334 Sağlıklı Hayat Merkezi ile vatandaşlara sunulan hizmetler hakkında bilgi paylaşan Bakan Memişoğlu, "Bu merkezler aracılığıyla vatandaşlarımızı erken tanı ve tarama programlarına yönlendiriyor, hastalıklar ortaya çıkmadan önce önlem almayı hedefliyoruz. Aile hekimlerimizin sahadaki etkin çalışmalarıyla yalnızca son bir yıl içinde 35 milyon kronik hastalık taraması gerçekleştirdik" dedi. Bakan Memişoğlu, sağlık sistemini daha etkin ve erişilebilir kılmak amacıyla son bir yıl içinde 91 mevzuat düzenlemesini hayata geçirdiklerini vurguladı. Memişoğlu, "Hayata geçirdiğimiz Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Hizmetleri Lisans Yönetmeliği ile özel sağlık yatırımlarının sahadan elde edilen bilimsel veriler ışığında Anadolu başta olmak üzere bölgesel ihtiyaçlara göre planlanmasını sağlıyor, sunulan sağlık standartlarını daha da yukarı taşıyoruz. Bu yaklaşım sayesinde özel sektör, kamu hastaneleri ve üniversite hastanelerinin aynı kalite anlayışıyla vatandaşlarımıza en iyi sağlık hizmetini sunabilmesi için bütüncül bir çerçeve oluşturuyoruz" şeklinde konuştu. Sağlık Bakanı Memişoğlu; ilaçtan aşıya, tıbbi cihazdan biyoteknolojiye kadar her alanda Türkiye’nin yerli üretim kapasitesini artırarak sağlıkta tam bağımsız bir Türkiye hedefine kararlılıkla ilerlediklerinin altını çizerek, "Sağlık sistemimizin erişilebilirliği, kapsayıcılığı ve dirençliliği uluslararası alanda takdir edilmekte, hatta diğer ülkelere model olarak önerilmektedir. Bu başarının arkasında fedakârca görev yapan sağlık çalışanlarımızın alın teri ve milletimizin sağlık sistemimize duyduğu güven vardır. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Türkiye Yüzyılı’nda bu güveni daha da büyütmeye, sağlık sistemimizi güçlendirmeye ve insanımızın sağlığını her şeyin önünde tutmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
26 Aralık 2025 Cuma - 18:08
Tunceli’ye 16 yeni hekim kadrosu tahsis edildi
Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan 126’ncı Devlet Hizmet Yükümlülüğü Kurası kapsamında Tunceli’ye 4’ü uzman, 12’si pratisyen olmak üzere toplam 16 hekim kadrosu verildi. Sağlık Bakanlığı’nın 126’ncı Devlet Hizmet Yükümlülüğü (DHY) Kurası sonuçlarına göre Tunceli’ye 16 yeni hekim kadrosu tahsis edildi. Açıklanan kadrolar kapsamında acil tıp, genel cerrahi, kadın hastalıkları ve doğum ile nöroloji branşlarında 4 uzman tabip görevlendirilecek. Ayrıca 12 pratisyen tabibin de il genelindeki sağlık kuruluşlarında hizmet vermesi planlanıyor. Yapılan atamalarla birlikte Tunceli’de sağlık hizmetlerinin daha etkin ve erişilebilir hale getirilmesi hedefleniyor.
26 Aralık 2025 Cuma - 17:33
Vali Aydoğdu hastanede tedavi gören hastaları ziyaret etti
Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu, beraberindeki il protokolü ile birlikte Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi gören vatandaşları ziyaret ederek moral verdi. Ziyaret programına Vali Aydoğdu’nun yanı sıra; İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Veysel Yanık, İl Emniyet Müdürü Zafer Baybaba ve İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin katıldı. Hastane girişinde Başhekim Prof. Dr. Ufuk Kuyrukluyıldız ve hastane yönetimi tarafından karşılanan Vali Aydoğdu, servislerde yatan hastaları tek tek ziyaret etti. Hastaların genel sağlık durumları hakkında doktorlardan ve Başhekim Kuyrukluyıldız’dan detaylı bilgi alan Vali Aydoğdu, hasta yakınlarıyla da bir süre sohbet ederek taleplerini dinledi. "Devletimizin şefkat eli vatandaşımızın yanında" Vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini ileten Vali Hamza Aydoğdu, ziyarete ilişkin yaptığı değerlendirmede şu ifadelere yer verdi: "Vatandaşlarımızın sağlığı bizim önceliğimizdir. Bugün birim amirlerimizle birlikte hastalarımıza moral vermek, yanlarında olduğumuzu hissettirmek istedik. Tedavi gören tüm hemşehrilerimize Allah’tan acil şifalar diliyorum. Sağlık çalışanlarımıza da bu özverili çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum." Ziyaret, hastaların ve hasta yakınlarının memnuniyetlerini dile getirmesinin ardından sona erdi.
26 Aralık 2025 Cuma - 15:10
Niğde Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne 15 milyon TL’lik tıbbi cihaz bağışı
Niğde Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne 15 milyon TL’lik tıbbi cihaz bağışı gerçekleştirildi. Toplam değeri yaklaşık 15 milyon TL olan bağış kapsamında, hastanenin Göz Hastalıkları Kliniği ve Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi için hayati öneme sahip cihazlar kazandırıldı. Bağış kapsamında Göz Hastalıkları Kliniği’nde kullanılmak üzere 1 adet OCT (Optik Koherens Tomografi) göz arkası tomografi cihazı, Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi için ise 8 adet kuvöz, 2 adet ultrasonografi (USG) cihazı ve 2 adet mekanik ventilatör hastaneye teslim edildi. Yapılan bağışın ardından açıklama yapan Niğde İl Sağlık Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Doğan Bahadır İnan, yeni cihazların özellikle yenidoğan bebeklerin yaşam mücadelesinde ve göz hastalarının tanı ve tedavi süreçlerinde önemli katkılar sunacağını ifade ederek teşekkür etti. Niğde Eğitim ve Araştırma Hastanesi Doç. Dr. Kürşad Ramazan Zor ise gerçekleştirilen bağışın, hastanenin teknolojik altyapısını güçlendirerek sağlık hizmetlerinin kalitesini daha da yukarı taşıyacağını ifade ederek toplum sağlığına duyarlılık göstererek bu anlamlı destek için teşekkür etti.
Çok Okunan Kategori Haberleri
1
26 Aralık 2025 Cuma- 11:09
Elazığ’da estetik ameliyatta şaşırtan olay, burundan taş çıktı
2
26 Aralık 2025 Cuma- 10:12
Yılbaşında sahte içki tehlikesi: "2026’ya yoğun bakımda girmeyin"
3
09 Ocak 2013 Çarşamba- 11:20
"Kadın huzur, erkek heyecan arar"
4
26 Aralık 2025 Cuma- 10:25
Samsun’da 112 ambulansları 2025’te 4 milyon kilometre yol yaptı, dünyayı 100 kez turladı
5
14 Nisan 2025 Pazartesi- 09:06
Prof. Dr. Habib Bilen; "Şeker kalbi vuruyor"
11 Eylül 2025 Perşembe - 10:20
Bayburt Devlet Hastanesinde hastalara kalp pili takılmaya başlandı
Bayburt Devlet Hastanesinde kalp yetersizliği ve ritim bozukluğu tedavisinde önemli bir adım atıldı. Bayburt Milletvekili Prof. Dr. Orhan Ateş, hastanede artık kalp pili ve şoklama özellikli kalp pillerinin (ICD) hastalara takılmaya başlandığını duyurdu. Anjiyografi Ünitesi ekibi tarafından bugüne kadar toplam 5 hastaya kalıcı kalp pili ve şoklama özelliği olan kalp pilleri (ICD) başarıyla takıldı. Takılan pillerle, özellikle kalp yetersizliği olan hastalarda hayati tehdit oluşturan ritim bozukluklarının önlenmesi amaçlanıyor. Ateş, konuyla alakalı yaptığı açıklamada, "Bayburt Devlet Hastanemizin Kardiyoloji Polikliniğinde, kalp yetersizliği ve ritim bozukluğu tedavisi alanında önemli bir adıma daha imza atıldı ve hastalara kalp pili takılmaya başlandı. Anjiyografi Ünitesi ekibimiz tarafından primer koruma amaçlı şoklama özelliği olan kalp pili başarıyla implante ediliyor. Şoklama özellikli kalp pilleri, özellikle kalp yetersizliği olan hastalarda hayati tehdit edici ritim bozukluklarını önlemek amacıyla takılıyor. Bu pillerin temel görevi, kalpte oluşan tehlikeli ritim bozukluklarını algılayarak elektrik şoku vermek ve kalbin ritmini normale döndürerek hastanın hastaneye güvenle ulaşmasını sağlamak. Bu sayede hastaların ölüm oranları düşürülüyor ve takip süreçleri kolaylaşıyor. Ayrıca nabız düşüklüğü, bayılmalar ile seyreden AV blok (kalbin elektriksel uyarı üreten bölgesinin sağlıklı çalışmaması) hastalarında acil durumlarda geçici kalp pili uygulaması ve devamında gerekirse kalıcı kalp pili uygulaması yapılıyor. Şu an hastanemizde 5 hastaya kalıcı kalp pili ve ICD başarıyla uygulanmıştır" ifadelerine yer verdi. Bayburt Devlet Hastanesinde başlayan bu yeni uygulama ile hastalar, sevk derdi olmadan kendi şehirlerinde tedavi olabilecekler.
11 Eylül 2025 Perşembe - 10:19
Covid-19, sessiz kanser hücrelerini uyandırabilir
Enfeksiyon hastalıklarının kanserle ilişkisine değinen Dr. Öğretim Üyesi Cengiz Uzun, ABD’de yapılan son araştırmayı değerlendirerek, Covid enfeksiyonunun sessiz kanser hücrelerini aktif hale getirebildiğini ifade etti.
11 Eylül 2025 Perşembe - 09:54
Psikolog Giriş: "Yeni annelerin yüzde 80’i lohusalık hüznü yaşar"
Klinik Psikolog Dilara Boyraz Giriş, yeni annelerin yüzde 80’inin lohusalık hüznü yaşadığını belirterek, "Lohusalık hüznü en fazla 2-3 hafta sürer ve kendiliğinden geçer" dedi. Yaklaşan bir bebeğin doğumunun genellikle heyecan ve coşkuyla beklenen bir dönem olduğunu belirten Acıbadem Adana Hastanesi Psikolog Dilara Boyraz Giriş, ebeveynliğin uyku eksikliği, bebek bakımı görevlerinde pratikleşme ve gündelik rutinlerin değişimi ve bu süreçteki duygusal sorunlar hakkında bilgi verdi. Yeni anne olan bir kadının aşırı mutlu hissedip sonra ağlayabileceğine değinen Psikolog Giriş, "Hamilelik ve doğum sonrası dönemde bir kadın fiziksel, hormonsal ve duygusal değişimler yaşar. Buna bağlı olarak anneliğin ilk birkaç günü veya haftasında, beden ve duygular yeni şartlara uyum sağlarken üzüntü hissetmek olağan bir durumdur. Bu duruma lohusalık hüznü de denilmektedir. Lohusalık hüznü en fazla 2 ila 3 hafta sürer ve kendiliğinden geçer. Aslında, yeni annelerin yüzde 80’i lohusalık hüznü yaşar, ancak bu birkaç ay sürmez ve anneyi üzgün, değersiz, çaresiz, umutsuz ve neşe hissedemez hale getirmez. Lohusalık hüznü doğum sonrası depresyonu değildir" diye konuştu. "Doğum sonrası depresyonun görülme oranı yüzde 20’dir" Anneliğin zaman zaman bunaltıcı ve korkutucu olabileceğinden bahseden Psikolog Giriş, yorgun, uykusuz, sinirli, yeni ve hiç bitmeyen sorumluluklardan bunalmış hissetmenin normal ve beklenen bir durum olduğunu söyledi. Giriş, doğum sonrası depresyonun ise farklı bir deneyim olduğuna dikkat çeken Giriş, "Doğum sonrası depresyon yeni annelerin yüzde 15-20’sini etkilemektedir. Özellikle yaygın risk faktörleri arasında anksiyete veya depresyon öyküsü, hormonsal dalgalanmalar, sosyal destek eksikliği, travmatik doğum deneyimleri, stresli yaşam olayları, maddi sıkıntı veya ilişki zorlukları, toplumsal beklentiler önemli risk faktörleridir" şeklinde konuştu. "Bu anneler duş alamaz, yemek yiyemez, uyuyamazlar" Psikolog Giriş, doğum sonrası depresyonun genellikle bebeğe karşı ilgisizlik, bağ kuramama, çocukla ilgili kaygı, kötü bir anne olma hissi, kendine veya bebeğe zarar verme korkusu, bebeklerinin onlarsız daha iyi olacağını düşünme, ağlama ve umutsuzluk ve değersizlik hisleriyle kendini gösterdiğini de anlattı. Bu durumun, annenin günlük yaşamını etkilediğini vurgulayan Giriş, "Bu anneler duş alamazlar, bitkin olsa bile uyuyamaz, yemek yiyemez, sohbet edemez, emzirmekte zorluk çekebilir, içine kapanabilir veya kendini izole edebilir. Bu, her yeni anne için zaman zaman söylenebilir, ancak özellikle doğum sonrası iki ila üç haftadan sonra her zaman geçerli değildir. Bununla beraber anksiyete bozuklukları da genellikle birlikte görülebilir" diyerek sözlerini sürdürdü. Giriş, bir annenin durumu kötüleşiyorsa ve belirtiler daha şiddetli, sık hale geliyorsa ve geçmiyorsa, yardım isteme zamanı geldiğinin altını çizdi. "Önyargılar ve beklentiler destek almayı zorlaştırmaktadır" Yeni annenin kendisi de dahil olmak üzere toplumda genellikle bir annenin ne hissetmesi ve yapması gerektiği konusunda gerçekçi olmayan beklentiler olduğunu hatırlatan Psikolog Giriş şunları dile getirdi: "Doğum sonrası depresyon ve anksiyete yaşayan kadınlar, ruh sağlığıyla ilgili damgalanma, yaşadıkları zorluklardan dolayı suçluluk veya utanç duyguları ve başkalarının yargılamasından ve yetersiz veya yeterince iyi görülmemekten korktukları için destek veya tedavi arama konusunda sıklıkla zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Suçluluk ve utanç duyguları nedeniyle depresyon belirtilerini bildirme ve doğum sonrası takip randevularında destek arama ihtimalleri daha düşüktür." Hamilelik ve doğum sonrası dönemin, bir kadının hayatında özellikle hassas bir dönem olabileceğini belirten Psikolog Giriş, "Bu nedenle nasıl ki yenidoğan bir bebeğin belirli rutinlerde kontrolleri oluyorsa doğum yapmış anneler için de eşlerinin, kadın doğum ve çocuk doktorlarının özellikle annelere dikkat etmeleri ve gözlemlemeleri gerekiyor" diyerek sözlerini tamamladı.
11 Eylül 2025 Perşembe - 09:37
FÜ Hastanesi’nde "Enfeksiyon kontrolü ve kişisel koruyucu ekipman" eğitimi
Fırat Üniversitesi Hastanesi’nde sağlık çalışanlarına yönelik, "Enfeksiyon Kontrolü ve Kişisel Koruyucu Ekipman" eğitimi düzenlendi. Fırat Üniversitesi (FÜ) Hastanesi çalışanlarına yönelik olarak "İnvaziv uygulamalarda enfeksiyon kontrolü, izolasyonlar ve kişisel koruyucu ekipman kullanımı" konulu eğitim düzenlendi. FÜ Hastanesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen eğitim programı, çok sayıda sağlık çalışanı tarafından ilgiyle takip edildi. Eğitimde sunum yapan Enfeksiyon Kontrol Komite Hemşiresi Hülya Başaklıoğlu, sağlık hizmeti ilişkili enfeksiyonların, hastaneye yatan bir hastada başvuru sırasında kuluçka döneminde bulunmayan ve yatıştan 48-72 saat sonra gelişen enfeksiyonlar olduğunu belirtti. Başaklıoğlu, ayrıca cerrahi girişimlerden sonraki 30 gün, implant uygulamalarından sonraki 90 gün içinde gelişen enfeksiyonların da bu kapsamda değerlendirildiğini ifade etti. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre sağlık hizmeti ilişkili enfeksiyonların, aksi ispatlanmadıkça önlenebilir tıbbi hatalar olarak kabul edildiğini vurgulayan Başaklıoğlu, el hijyeninin önemine de dikkat çekti. El hijyeninin su, sabun veya antiseptik solüsyonlarla mikroorganizmaların uzaklaştırılması anlamına geldiğini belirten Başaklıoğlu, her yıl 5 Mayıs’ın Dünya El Hijyeni Günü olarak kutlandığını, DSÖ’nün bu yılki temasının ise "Eldivenler Gerektiği Zaman, El Hijyeni Her Zaman" olduğunu hatırlattı.
11 Eylül 2025 Perşembe - 09:29
Gebelikte sol tarafa yatmak varis riskini azaltıyor
Uzmanlar, toplumda oldukça sık görülen varis hastalığının, özellikle kadınlarda ve gebelik döneminde daha fazla ortaya çıktığını söylüyor. Medicana Sağlık Grubu Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü’nden Op. Dr. Ahmet Nihat Baysal, gebelikte varis oluşumunun sık görülen bir sorun olduğuna dikkat çekti. Dünya genelinde her 3 kadından 1’inde, her 5 erkekten 1’inde varis şikayetlerinin görüldüğü biliniyor. Medicana Konya Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü’nden Op. Dr. Ahmet Nihat Baysal, kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülen varislerin gebelik döneminde arttığına dikkat çekerek anne adaylarını uyardı. Gebelikte damarlar baskı altında Gebelikte artan hormonların etkisiyle toplardamarların gevşediğini belirten Op. Dr. Ahmet Nihat Baysal, büyüyen rahmin de bacaklardaki damarlara baskı yaparak varis oluşumunu kolaylaştırdığını söyledi ve şu açıklamaları yaptı: "Varis sadece estetik bir kaygı değildir. Ağrı, şişlik, gece krampları ve dolaşım bozukluklarına yol açabilir. İleri durumlarda pıhtı oluşumu riski de vardır. Bu nedenle gebelik döneminde alınacak küçük önlemler hem annenin hem de bebeğin sağlığı açısından büyük fayda sağlar." Sol tarafa yatmak hem anne hem bebeği koruyor Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Ahmet Nihat Baysal, gebelik sürecinde sık karşılaşılan varis problemine dikkat çekerek anne adaylarına önemli önerilerde bulundu. Op. Dr. Ahmet Nihat Baysal, özellikle yatış pozisyonunun hem annenin hem de bebeğin sağlığı için kritik olduğunu vurguladı ve şunları söyledi: "Karın içinde sağ taraftan geçen büyük toplardamar (vena kava), büyüyen rahim tarafından sıkıştırılır. Bu da kanın kalbe dönüşünü zorlaştırır, dolaşımı yavaşlatır. Sol tarafa yatıldığında ise bu baskı ortadan kalkar. Böylece hem annenin bacaklarındaki dolaşım rahatlar hem de bebeğe giden kan akımı artar. Sol yan pozisyon, varis riskini azaltırken, anne ve bebek sağlığını da korur" Baysal, anne adaylarının uyku ve dinlenme pozisyonuna özen göstermesi gerektiğini belirterek, "Sağlıklı bir anne, mutlu bir aile demektir. Üstelik varis sadece kadınların değil, erkeklerin de karşılaşabileceği bir sorundur. Uzun süre ayakta kalmak ve hareketsizlik erkeklerde de risk oluşturur. Uzun süre ayakta kalmak, hareketsizlik ve genetik faktörler erkeklerde de varis riskini artırır. Damar sağlığına dikkat etmek, her iki cins için de hayati önem taşır" Anne adayları için koruyucu öneriler Op. Dr. Baysal, gebelik sürecinde varis riskini azaltmak için şu önerilerde bulundu: Uzun süre ayakta kalmaktan kaçının, gün içinde kısa yürüyüşler yaparak dolaşımı destekleyin, ayakları dinlenme sırasında hafif yukarı kaldırın, rahat ve daraltmayan giysiler tercih edin, doktor önerisiyle varis çorapları kullanılabilir, varis sadece kadınların sorunu değil.
11 Eylül 2025 Perşembe - 09:22
Gebe okulunda bilinçlenen anne doğumda çok daha güçlü ve sakin oluyor
Denizli Özel Egekent Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Habibe Radiye Akgün, doğum sırasında karşılaşılabilecek durumları önceden bilmenin anne adaylarının korkularını azalttığını belirterek; "Doğum ister normal, ister sezaryen olsun bilinçli ve hazırlıklı bir anne adayı her zaman daha kolay ve güvenli bir süreç yaşıyor" dedi. Denizli Egekent Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Habibe Radiye Akgün, Gebe Okulu’nun anne adaylarına sağladığı katkılar hakkında önemli uyarılarda bulundu. Egekent Hastanesi bünyesinde gebe sağlığı ve doğuma hazırlık kapsamında kurulan Gebe Okulunun anne adaylarının doğum sürecine hem bedenen hem de ruhen hazırlanmasına destek olduğunu belirten Op. Dr. Habibe Radiye Akgün, "Doğum ister normal, ister sezaryen olsun bilinçli ve hazırlıklı bir anne adayı her zaman daha kolay ve güvenli bir süreç yaşıyor. Egekent Hastanesi olarak eğitimin her aşamasında anne ve bebeğin güvenliğini ön planda tutuyoruz. Doğum sırasında karşılaşılabilecek durumları önceden bilmek, anne adaylarının korkularını azaltıyor. Normal doğum sürecini ayrıntılarıyla anlatırken, sezaryen doğumda da ameliyat öncesi ve sonrası iyileşme sürecine yönelik bilgileri aktarıyoruz. Böylece anne adaylarımız, hangi doğum şekli gerçekleşirse gerçekleşsin kendilerini güvende hissediyor" dedi. Gebe Okulunda katılımcıların merak ettikleri soruları uzmanlara yöneltebildiğini kaydeden Op. Dr. Habibe Radiye Akgün, "Gebe Okulu’nda normal doğumun avantajlarını, doğum sırasında uygulanabilecek nefes ve gevşeme tekniklerini öğretiyoruz. Sezaryen doğum söz konusu olduğunda ise ameliyat süreci, anestezi sonrası bakım ve hızlı toparlanma yöntemlerini paylaşıyoruz. Böylece anne adaylarımız hem bedenen hem de zihnen güçlü bir şekilde doğuma hazırlanıyor. Kişiye özel gebelik planlaması ve deneyim paylaşımı da eğitimlerin önemli bir parçasını oluşturuyor. Amacımız, bilgi kirliliğini ortadan kaldırarak, annelere güvenli günlük uygulamaları öğretmek. Doğum öncesi bilinçlenen her anne, doğum anında çok daha güçlü ve sakin oluyor" diye konuştu. Denizli Özel Egekent Hastanesi Gebe Okulunun anne ve baba adaylarının doğum sürecine güvenle adım atmasını sağlayan bilimsel ve kapsamlı bir program sunduğunun altını çizen Op. Dr.Akgün, "Gebe Okulu’muz tüm ailelere açık. Doğru bilgi, güvenli adımlar ve bilinçli hazırlıkla doğuma girmek isteyen herkesi bekliyoruz" diyerek anne adaylarını gebe okuluna davet etti. Gebeliğin her aşamasında bilgi ve destek sağlayan Denizli Özel Egekent Hastanesi Gebe Okulunda haftalık modüller halinde yürütülen eğitimlerde gebelik takibi ve sağlıklı beslenme, doğuma hazırlık egzersizleri ve nefes çalışmaları, baba eğitimi ve aile desteği, doğum sonrası lohusalık dönemi ile emzirme ve yeni doğan bakımı uygulamalı olarak işleniyor.
11 Eylül 2025 Perşembe - 09:21
"Ekran bağımlılığı ruh sağlığını tehdit ediyor"
Dijital bağımlılığın yalnızca bireysel değil, toplumsal bir sorun olduğunu belirten Psikiyatri Uzmanı Dr. Oğuzhan Tüzün, "Özellikle ergenler, henüz kimlik gelişimlerinin en hassas döneminde oldukları için beğeni ve takipçi sayılarının baskısını en yoğun hisseden gruptur. Gerçekten sevilip sevilmediğimizin ölçüsü, algoritmaların sunduğu sanal göstergelere indirgeniyor. Bu durum kaygı, depresyon ve yalnızlık riskini artırıyor" dedi. Teknolojinin hayatımıza entegrasyonu baş döndürücü bir hızla ilerliyor. Akıllı telefonlar, sosyal medya platformları ve çevrim içi oyunlar artık sadece birer araç değil, günlük hayatın temel dokusuna işlemiş durumda. Ancak bu yoğun kullanımın gölgesinde büyüyen ciddi tehlike dijital bağımlılık, bireylerin yaşamlarını tehdit ediyor. VM Medical Park Bursa Hastanesi Psikiyatri Kliniği’nden Uzm. Dr. Oğuzhan Tüzün, dijital bağımlılığın yalnızca bireysel değil, toplumsal bir sorun olduğuna dikkat çekti. Uzm. Dr. Tüzün, "Beynimiz milyonlarca yıllık evrimsel süreçte ödül mekanizmaları üzerine şekillendi. Sosyal medya bildirimleri, beğeniler veya oyunda kazanılan başarılar dopamin salınımını tetikliyor. Bu yapay ve sürekli uyarılar, beynin giderek daha fazla uyaran istemesine neden oluyor. Tıpkı nikotin ya da şeker bağımlılığında olduğu gibi bir kısır döngü oluşuyor" diye konuştu. "Sosyal medyada geçirilen uzun saatler kaygı ve depresyon riskini artırıyor" Sosyal medyanın cazibesinin insanın en temel ihtiyacı olan ait olma duygusuna hitap ettiğini söyleyen Uzm. Dr. Tüzün, bu durumun aynı zamanda sürekli bir karşılaştırma döngüsü oluşturduğunu vurguladı. Uzm. Dr. Tüzün, "Özellikle ergenler, henüz kimlik gelişimlerinin en hassas döneminde oldukları için beğeni ve takipçi sayılarının baskısını en yoğun hisseden gruptur. Gerçekten sevilip sevilmediğimizin ölçüsü, algoritmaların sunduğu sanal göstergelere indirgeniyor. Bu durum kaygı, depresyon ve yalnızlık riskini artırıyor" dedi. "Oyun Oynama Bozukluğu artık resmi bir tanı" Çevrim içi oyunların sadece bir eğlence değil, aynı zamanda sosyal bir deneyim sunduğunu belirten Uzm. Dr. Tüzün, riskin bu deneyimin gerçek hayat sorumluluklarının önüne geçmesiyle başladığını ifade etti. Uzm. Dr. Tüzün, şu bilgileri paylaştı: "Dünya Sağlık Örgütü’nün 2019’da "Oyun Oynama Bozukluğu"nu resmi bir tanı olarak kabul etmesi tesadüf değil. Bazı gençler oyun uğruna derslerini ihmal ediyor, uyku düzenleri bozuluyor, aile ilişkileri yıpranıyor. Bu noktada oyun, bir eğlence aracından çıkıp kişinin yaşamını kontrol eden bir mekanizma hâline geliyor." "Çözüm dijital hijyen ve toplumsal farkındalık" Dijital bağımlılıkla mücadelede en önemli adımın bilinçli kullanım olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Tüzün, günlük ekran süresinin sınırlandırılmasının, yatak odası gibi "ekransız bölgeler" ve aile yemekleri gibi "ekransız zamanlar" oluşturulmasının etkili bir başlangıç olduğunu söyledi. Ebeveynlerin kendi ekran sürelerini yönetmesinin çocuklara örnek olması açısından kritik olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Tüzün, spor, sanat, kitap okuma ve yüz yüze sohbet gibi çevrim dışı alternatiflerin bu dengeyi sağlamaya yardımcı olabileceğini belirtti. Buna rağmen kişinin günlük hayatında belirgin işlev kaybı ya da ilişkilerinde bozulma varsa psikoterapi, aile danışmanlığı ve gerekirse medikal tedavinin devreye girmesi gerektiğini ifade etti. Uzm. Dr. Tüzün, dijital bağımlılığın yalnızca kişisel bir zaaf olarak görülemeyeceğinin altını çizerek, "Bu sorun teknoloji şirketlerinin tasarım tercihleriyle, politikaların yönlendirmesiyle ve toplumun eğitim düzeyiyle şekilleniyor. Dolayısıyla, çözüm de çok katmanlıdır. Aileler, öğretmenler, sağlık çalışanları, yasa koyucular ve teknoloji sektörü ortak sorumluluk taşımalıdır. Daha etik dijital tasarımlar, bilinçlendirme kampanyaları ve erişilebilir tedavi modelleri geliştirilmeden bu sorunun büyümesi kaçınılmazdır" dedi.
11 Eylül 2025 Perşembe - 09:12
Türkiye’de yapılan çalışmada HIV ile yaşayan her 3 kişiden 1’inde frengi görüldü
Dr. Yağmur Ekenoğlu Merdan, HIV ile yaşayan kişilerde frengi oranlarının kaygı verici düzeyde yüksek olduğunu belirterek, özellikle genç erkeklerin risk altında olduğunu söyledi
10 Eylül 2025 Çarşamba - 20:52
Muratlı’da ‘Sağlıklı Çocuk, Sağlıklı Gelecek’ etkinliği
Tekirdağ’ın Muratlı ilçesinde Sağlık Müdürlüğü, Halk Sağlığı Haftası kapsamında ‘Sağlıklı Çocuk, Sağlıklı Gelecek’ temalı bir etkinlik düzenledi. Bülent Ecevit Parkı’ndaki etkinlikte çocuklara; doğru el yıkama teknikleri, el hijyeninin önemi, ağız ve diş sağlığı, diş fırçalama alışkanlıkları ile ‘Aşılı Çocuk, Sağlıklı Çocuk’ başlıklarında bilgilendirici eğitimler verildi. Çocukların eğlenerek öğrenmesi için programda balon ve oyuncak dağıtımı yapıldı. Ayrıca yeteneklerini geliştirmeye yönelik boyama atölyesi de kuruldu. Renkli görüntülere sahne olan etkinlik, çocuklar ve aileleri tarafından yoğun ilgiyle karşılandı. Muratlı İlçe Sağlık Müdürlüğü yetkilileri, sağlıklı bireylerin yetişmesinde erken yaşta sağlık bilincinin kazandırılmasının önemine dikkat çekerek bu tür farkındalık çalışmalarının süreceğini ifade etti.
10 Eylül 2025 Çarşamba - 17:03
"Bir konuşma bir hayat kurtarabilir"
Çarşamba İlçe Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Muhammet Faruk Akyüz, "10 Eylül Dünya İntiharı Önleme Günü" kapsamında yaptığı açıklamada, intihar eğilimindeki kişilerin yardım almasının kolaylaştırılmasının ve toplumun bu konuda duyarlılığının artırılmasının büyük önem taşıdığını söyledi. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) iş birliğiyle Uluslararası İntiharı Önleme Derneği tarafından 2003 yılından bu yana her yıl 10 Eylül’ün "Dünya İntiharı Önleme Günü" olarak anıldığını hatırlatan Akyüz, bu özel günün farkındalık açısından kritik bir rol üstlendiğini vurguladı. "45 saniyede bir intihar olayı meydana geliyor" İntihar davranışının birçok ülkede önemli bir ruh sağlığı problemi olarak görüldüğünü belirten Akyüz, şunları söyledi: "Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her 3 saniyede bir intihar girişimi, her 45 saniyede bir intihar olayı meydana gelmekte; yılda yaklaşık 700 bin insan intihar nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Her intihar girişimi yaklaşık 135 kişiyi derinden etkilemekte, bu da yılda 108 milyon insanın doğrudan ya da dolaylı olarak etkilenmesine sebep olmaktadır. Kültürler arası farklılıklar olsa da intihar, pek çok ülkede başlıca halk sağlığı sorunları arasında yer almakta ve önemli bir ruh sağlığı problemi olarak gündeme gelmektedir." "Anlatıyı değiştir, konuşmayı başlat" Bu yılki Dünya İntiharı Önleme Günü temasının "İntiharla ilgili Anlatıyı Değiştirmek; Konuşmayı Başlat" olduğunu hatırlatan Akyüz, "Bu tema ile damgalamayı azaltmak ve intiharları önlemek için açık konuşmaların teşvik edilmesi amaçlanmaktadır. Harekete geçme çağrısı, herkesi intihar ve intiharın önlenmesi hakkında konuşmaya başlamaya teşvik etmektedir." dedi. İntiharın işaretlerinin doğru okunabilmesi halinde riskin erken dönemde önlenebileceğini kaydeden Akyüz, şu uyarılarda bulundu: "Eğer bir kişide intihar düşüncesi olduğuna inanıyorsanız onunla konuşmaktan korkmayın. Yargılamadan, sevecen ve basit bir şekilde kendine zarar verme düşüncesi olup olmadığını sorun. İntihar düşünceleri hakkında soru sormak, kişinin yardım istemesine ve duygularını paylaşarak rahatlamasına yardımcı olur. Eğer kendine zarar verme düşüncesi varsa hekime başvurması konusunda cesaretlendirin." Akyüz, açıklamasını, "Unutulmamalıdır ki intiharı önlemenin ilk adımı, bu konuyu konuşmaktan korkmamaktır. Sessizliği kırmak, hayat kurtarabilir" sözleriyle tamamladı.
10 Eylül 2025 Çarşamba - 15:06
Samsun’da 34 "Tütünle Mücadele Timi" kuruldu
Sağlık Bakanlığı’nın tütünle mücadele kapsamında başlattığı çalışma çerçevesinde Samsun’da 34 adet "Tütünle Mücadele Timi" kuruldu. Timler, şehir meydanlarından pazar yerlerine kadar halkın bulunduğu her alanda vatandaşlarla buluşacak. Samsun İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Dr. Hatice Öz, timlerde hemşire, psikolog ve hekimlerin görev alacağını belirterek, "Her ilçede en az bir tim olacak şekilde planlama yaptık. Samsun’da yaklaşık 34 tim oluşturduk. Timlerimizle halkın arasında olacak, tütünün zararlarını anlatacağız. Bu süreçte vatandaşlarımızı ‘başarabilirsiniz, gelin beraber yürüyelim’ diyerek sigarayı bırakmaya teşvik edeceğiz" dedi. Samsun’da mevcut 8 sigara bırakma polikliniğine ek olarak bu hafta içinde 4 polikliniğin daha açılacağını açıklayan Dr. Öz, ayrıca kurumlar içinde yerinde sigara bırakma polikliniklerinin de oluşturulacağı bilgisini paylaştı. İlkadım KETEM Sigarayı Bırakma Polikliniği Sorumlusu Dr. Emel Gülümpınar ise nikotin bağımlılığına dikkat çekerek, "Nikotin bağımlılığının sona ermesi için 21 gün boyunca sigara içilmemeli ve dumana maruz kalınmamalı. Bu sürecin ardından alışkanlıkları bırakmak kişiyi daha çok zorluyor. Sigarayı bırakmaya yardımcı ilaçlar da yoksunluk belirtilerini azaltarak kişiye destek sağlıyor" ifadelerini kullandı.
10 Eylül 2025 Çarşamba - 14:44
Van’da ’Mobil Sigara Bırakma Polikliniği’ hizmete girdi
Sağlık Bakanlığı tarafından tütün kullanımının bırakılması ve azaltılmasını teşvik etmek amacıyla Van’da ’Mobil Sigara Bırakma Polikliniği’ hizmete alındı. Halk sağlığını korumak ve sigarayla mücadelede erişimi artırmak için hayata geçirilen uygulama kapsamında, uzman hekimler ve sağlık personeli eşliğinde vatandaşlara danışmanlık hizmeti veriliyor. Mobil poliklinikler sayesinde sigarayı bırakmak isteyenlere şehir merkezi ve ilçelerde kolayca ulaşılması hedefleniyor. Bu kapsamda Edremit İlçe Sağlık Müdürlüğü ekipleri, Van Gölü sahilinde vatandaşları sigara bırakma konusunda bilgilendirerek el ilanı dağıttı. Konuya ilişkin konuşan Edremit İlçe Sağlık Müdürü Uzman Dr. Abdurrahman Gümüş, sigaranın hem sağlık hem de ekonomik açıdan ciddi zararlarına dikkat çekti. İlçe Sağlık Müdürü Gümüş, "Türkiye genelinde Mobil Sigarayı Bırakma Polikliniği hizmeti başlatıldı. Bu araçlardan biri de Van’da görev yapacak. Öncelikle sigara, birçok hastalığın en önemli sebebidir. İnsanların, hastalandıktan sonra değil, sağlıklıyken sağlığının kıymetini bilmesi gerekir. Sigara içmenin sağlık, ekonomik ve çevresel açıdan hiçbir faydası yoktur; aksine büyük zararları vardır. Bu nedenle vatandaşlarımızın yaşı kaç olursa olsun bu kötü alışkanlıktan vazgeçmesi gerekir. ‘Ben geç kaldım’ veya ‘Bu saatten sonra düzelmez’ gibi düşüncelere kapılmamalıdırlar. Yaş ne olursa olsun sigarayı bırakmak mümkündür ve bu, hayata yeni bir başlangıç anlamına gelir" dedi. "Sigarayı bırakanlar, hayata yeniden gelmiş gibi hissedeceklerdir" Sağlık Bakanlığı’nın sigarayla mücadele konusunda çok önemli çalışmalar yürüttüğünü hatırlatan Gümüş, "Bunlardan biri, sağlıklı hayat merkezlerinde ve hastanelerde açılan sigara bırakma poliklinikleridir. Ayrıca vatandaşlarımıza 7 gün 24 saat esaslı destek sunan Alo 171 Sigara Bırakma Danışma Hattı mevcuttur. Şimdi ise bakanlığımız, 81 ilimizde Mobil Sigara Bırakma Polikliniği araçlarını hizmete sunarak, hekimler ve yardımcı sağlık personeliyle vatandaşlarımıza daha kolay ulaşmayı hedeflemektedir. Aslında sigarayı bırakmak için tüm şartlar mevcuttur. Burada önemli olan, vatandaşlarımızın irade göstermesidir. Emin olsunlar ki sigarayı bıraktıkları andan itibaren vücutlarında olumlu değişiklikleri hissetmeye başlayacaklardır. Zamanla, sigara içerek ne kadar yanlış bir tercih yaptıklarını fark edecekler" diye konuştu.
Daha Fazla Yükle
GERİ BİLDİRİM
Geliştirme sürecine katkıda bulunmak için lütfen sitede karşılaştığınız hataları bize bildirin.
Gönder