Son Dakika
|
Eski muhtar varilde ölü bulunmuştu, düştüğü ihtimali üzerinde duruluyor
İngiltere’ye kaçan şüpheli ve eşi hakkında kırmızı bülten çıkarıldı
Bakırköy’de otomobile silahlı saldırı: 1 ölü
ABD'de nükleer bilimci MIT profesörü vurularak öldürüldü
Bakan Işıkhan: "Asgari ücrette rakam konuşmak için daha çok erken"
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Karadeniz’de sivil gemiler hedef alınmamalı, ikazlarımızı ilettik"
Tayland-Kamboçya çatışmasında can kaybı 45'e yükseldi
PFDK’dan 218 futbolcuya bahis cezası!
Gazeteci Fatih Altaylı hakkında gerekçeli karar açıklandı
Bolivya'da sel felaketi: 20 ölü, 24 kayıp
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Whatsapp
İHA Kurumsal
EN
Pakistan’s Traditional Instrument ‘Rubab’ Reaches Beyond Borders
Bakırköy’de otomobile silahlı saldırı: 1 ölü
ABD'de nükleer bilimci MIT profesörü vurularak öldürüldü
Fenerbahçe, Olimpia Milano deplasmanında
Galatasaray’ın kupadaki konuğu RAMS Başakşehir
Kayıp kadından 3 yıldır haber alınamıyor
Trump, Venezuela rejiminin "Yabancı Terör Örgütü" olarak tanımlandığını açıkladı
Hatay’da 4.0 büyüklüğünde deprem
SAĞLIK
Uzmanından uyarı: Yaygın olan virüs influenza
17 Aralık 2025 Çarşamba - 15:07:58
Medicana Sağlık Grubu Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülay Kılıç, gribal enfeksiyonlar arasında COVID-19 virüsünün daha sık görüldüğünü, ancak son 2 haftadır yaygın olan virüsün influenza olduğunu belirtti. Medicana Sağlık Grubu Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Kılıç, sonbaharın ilk aylarında artan gribal enfeksiyonlara dair yazılı açıklama yayımladı. Dr. Kılıç, gribal enfeksiyonlar arasında COVID-19 virüsünün daha sık görüldüğünü ancak son 2 haftadır yaygın olan virüsün influenza olduğunu belirtti. Aynı zamanda Gülay Kılıç, hastalık belirtilerinin bu 2 hastalıkta olduğu gibi birçok üst solunum yolu enfeksiyonunda ortak olduğunu da bildirdi. "COVID-19 grip virüslerinden daha bulaşıcıdır" Kılıç, COVID-19 ile gribin ortak görülen belirti ve farklılıklarını şöyle sıraladı: "Ateş ve ateşlenme hissi, titreme, öksürük, nefes darlığı ya da nefes almada zorluk, yorgunluk, boğaz ağrısı, burun akıntısı veya tıkanıklığı, kas ve vücut ağrıları, baş ağrısı, kusma ve ishal ortak belirtiler arasındadır. Virüsü taşıyan kişilerin öksürme, hapşırma veya konuşma sırasında etrafa saçtığı büyük ve küçük damlacıklar yoluyla yayılır. Bu damlacıklar yakındaki kişilerin ağız ve burunlarına ulaşabilir ya da solunum yoluyla vücuda alınabilir. Havalandırması yetersiz kapalı ortamlarda, virüs içeren küçük parçacıklar daha uzak mesafelere yayılarak enfeksiyona neden olabilir. Ayrıca virüsle temas etmiş kişilerle tokalaşma gibi doğrudan temas yoluyla ya da virüs bulunan yüzeylere dokunduktan sonra ağız, burun veya gözlere temas edilmesiyle de enfeksiyon bulaşabilir. COVID-19’a neden olan virüs, belirti başlamadan önce, hafif belirtileri olan ya da hiç belirti göstermeyen kişiler tarafından da başkalarına bulaşabilir. COVID-19 grip virüslerinden daha bulaşıcıdır ve COVID-19 belirtileri temastan 2-14 gün içinde kendini gösterirken, grip daha kısa sürede 1-4 gün içinde belirti verir." Hem influenza hem COVID-19’da hastaların çoğunlukla ateş, boğaz ağrısı ve öksürük şikayetleriyle başvurduğunu vurgulayan Dr. Gülay Kılıç, eşlik eden bulgularının ayırıcı tanı açısından önemli ipuçları sunduğunu ifade etti. "Vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmak hayati önem taşır" Aynı zamanda Dr. Kılıç, şu bilgileri paylaştı: "Ateşle birlikte şiddetli boğaz ağrısının görülmesi ve öksürüğün eşlik etmemesi bakteriyel tonsilliti düşündürürken; halk arasında ‘nezle’ olarak adlandırılan soğuk algınlığı, rinovirüsün neden olduğu ve burun akıntısı dışında genel hastalık bulguları yapmayan, kısa sürede basit önlemlerle iyileşen bir hastalıktır. Ateşin üç günden uzun sürmesi, nefes darlığı, göğüs ağrısı, belirgin halsizlik, derin nefesle artan öksürük veya balgam renginin koyulaşması enfeksiyonun zatürreye ilerlediğini düşündüren önemli bulgulardır. Bu şikayetler ortaya çıktığında vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmak hayati önem taşır." "Kapalı alanların havalandırılması gibi basit koruyucu davranışlar da önemlidir" Virüslerden korunmaya ilişkin konuşan Dr. Gülay Kılıç, "Aşılanma bilimsel olarak ağır hastalık, komplikasyon ve hastaneye yatış riskini önemli ölçüde azaltmaktadır. Her yıl influenza virüsünün türleri değiştiğinden, grip aşısının her kış dönemi başında uygulanması önerilmektedir. Enfeksiyonların yayılmasını önlemek için aşı olmanın yanı sıra bulaşma yolları göz önüne alınarak hasta iken evde kalmak, çıkmak zorundaysa maske takmak, mesafeyi korumak, öksürük ile hapşırıkta ağız ve burun kapatmak, elleri sık yıkamak ve kapalı alanların havalandırılması gibi basit koruyucu davranışlar da önemlidir" ifadelerini kullandı.
17 Aralık 2025 Çarşamba - 14:43
Sağlık hizmetlerinden medikal malzeme desteği
Genel sağlık hizmetlerine devam eden Bodrum Belediyesi, tekerlekli sandalye, yürüteç, hasta yatağı gibi ihtiyaçların karşılanması kapsamında bir yılda toplam 510 vatandaşa destek sağladı. Bodrum Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’ne bağlı yarımada genelinde hizmet veren Sağlık Hizmetleri Bürosu, ihtiyaç sahibi vatandaşlara medikal malzeme desteğinde bulunmaya devam ediyor. Sağlık Hizmetleri Bürosu ekipleri, yatağa bağımlı, tekerlekli sandalye kullanan vatandaşlar ve medikal malzeme kullanma gereksinimini olan hastalar başta olmak üzere, ilçe sınırları içerisinde ikamet eden vatandaşlara dönüşümlü olarak medikal malzeme desteği sağlıyor. Sosyal belediyecilik doğrultusunda kent genelinde çalışmalarını özveri ile sürdüren Sağlık Hizmetleri Bürosu, medikal malzeme ihtiyacı olan vatandaşlardan gelen talepleri değerlendiriyor. Ekipler, gerekli evrakların kontrolünden sonra hasta yatağı, manuel tekerlekli sandalye, oturaklı tuvalet, yürüteç ve koltuk değneği gibi medikal malzemeleri bedelsiz olarak vatandaşlara teslim ediyor. Gerçekleştirilen çalışmalar sonucu 2025 yılı içerisinde 510 vatandaşa destek olundu. Medikal malzeme destekleri kapsamında; 195 vatandaşa hasta yatağı, 128 vatandaşa tekerlekli sandalye, 77 vatandaşa yürüteç, 65 vatandaşa koltuk değneği ve 45 vatandaşa oturaklı tuvalet desteği verildi.
17 Aralık 2025 Çarşamba - 13:54
Vezirköprü ADSM’de başhekimlikte değişim
Samsun Vezirköprü Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi(ADSM) Başhekimi Dt. Fuat Kaplan, sözleşme süresinin dolması nedeniyle görevinden ayrıldı. Edinilen bilgilere göre, Dt. Fuat Kaplan’ın görevden ayrılmasının ardından başhekimlik görevine en kısa sürede yeni bir atama yapılması bekleniyor. Atama süreci tamamlanana kadar başhekimlik görevini vekâleten Vezirköprü Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Mevlüt Güven’in yürüteceği öğrenildi. Konuya ilişkin resmi atamanın ise önümüzdeki günlerde netlik kazanması bekleniyor.
17 Aralık 2025 Çarşamba - 13:30
10 yıllık böbrek hastası, 1 yıldır beklediği nakille adeta yeniden doğdu
Antalya’da beyin ölümü gerçekleşen bir hastanın ailesi tarafından bağışlanan karaciğer ve iki böbrek, nakil bekleyen hastalara umut oldu. Böbrek nakli yapılan 47 yaşındaki Eşe Çalışkan, "Organ nakli yapılacağını duyduğumda yeniden doğdum. Telefonum çaldığında kızım açtı ve ’Anne hemen gidiyoruz’ dedi. O an yeniden doğdum. Bir kızım, bir oğlum var. Çocuklarım için yaşamak istedim. Allah’ıma binlerce şükür bugünü gördüm" dedi. Antalya’nın Manavgat ilçesinde 67 yaşındaki erkek hasta, beyin kanaması şüphesiyle yaklaşık 15 gün önce Manavgat Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Yoğun bakım ünitesinde tedavisi süren hastanın beyin ölümünün gerçekleşmesinin ardından Manavgat Devlet Hastanesi Organ Nakli Koordinatörlüğü, hasta yakınlarıyla temasa geçti. Ailenin organ bağışını kabul etmesi üzerine, 14 Aralık Pazar günü akşam saatlerinde hayatını kaybeden hastanın karaciğeri ve iki böbreği, Antalya’dan gelen uzman ekip tarafından alındı. Alınan organlardan karaciğer ve bir böbrek Antalya’ya, diğer böbrek ise Konya’ya gönderildi. Organ bağışının ardından, polikistik böbrek hastalığı nedeniyle yaklaşık 1 yıldır nakil bekleyen evli ve iki çocuk annesi Eşe Çalışkan’a, Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Organ Nakli Merkezi’nde sol böbrek nakli gerçekleştirildi. Operasyon, Genel Cerrahi Uzmanı Uzm. Dr. Eyüp Mehmet Kılınç ve ekibi tarafından başarıyla tamamlandı. "Nakil için kadavra listesinde bekliyordu" Operasyonu gerçekleştiren Uzm. Dr. Eyüp Mehmet Kılınç, hastanın uzun süredir böbrek yetmezliğiyle mücadele ettiğini belirterek, süreci şu sözlerle anlattı: " Eşe hanımda polikistik böbrek hastalığına bağlı böbrek yetmezliği tanısı yaklaşık 10 yıldır mevcuttu. Bir yıl önce merkezimize organ nakli için başvurdu. Yakın çevresinde uygun verici bulunamadığı için kadavra listesine kaydedilmişti. Pazar günü bir hastamızın organlarının bağışlanması üzerine, bu böbreğin Eşe hanıma uygun olduğunu tespit ettik ve kendisini merkeze çağırdık. Pazartesi sabah ameliyattan çıktığında yeni böbreği gayet iyi çalışıyordu. Böbrek, bekleme listesinde yalnızca Eşe hanımla uyumluydu. Bu nedenle tek bir hastayı çağırdık." Ameliyat sürecine de değinen Kılınç, "Ameliyat öncesinde hastamızda doğal olarak stres ve korku vardı. Ancak ameliyat sonrası süreci oldukça olumlu geçiyor. Kendisi pozitif bir hasta, iyileşme süreci de gayet iyi. Şu an hem hastamız mutlu hem biz mutluyuz" ifadelerini kullandı. "Her 10 nakilden biri kadavra bağışıyla" Organ bağışının önemine dikkat çeken Uzm. Dr. Kılınç, Türkiye’de kadavra bağışıyla yapılan nakillerin halen yetersiz olduğunu vurgulayarak, "Ülkemizde kadavra bağışıyla yapılan organ nakilleri ne yazık ki çok az. Bizim merkezimizde de her 10 nakilden yalnızca biri kadavra bağışıyla gerçekleşiyor. Türkiye genelinde de tablo bu şekilde. Organ bağışının artması, bekleme listesindeki hastalar için hayati önem taşıyor" dedi. "Çocuklarım her gün soluğumu dinliyordu" Nakil sonrası duygularını paylaşan Eşe Çalışkan ise yaşadığı süreci şu sözlerle anlattı: "Polikistik böbrek hastalığı annemden irsi olarak bana geçti, yaklaşık 10-12 yıldır bu hastalıkla yaşıyorum. Son bir yıldır nakil bekliyordum ve çok umutsuzdum. Nakil beklerken halsizdim, ayaklarımda ağrılar bitmiyordu, uykularım kaçıyordu. Sıkıntılarım başlamıştı. Çocuklarım gözüme bakıyordu, her gün benim soluğumu dinliyorlardı." Bağışçı aileye teşekkür eden Çalışkan, "Allah bağışlayan aileden razı olsun, mekanı Cennet olsun. Organ bağışı çok önemli, çünkü bu gerçekten çok çaresiz bir durum. Telefonum çaldığında kızım açtı ve ’Anne hemen gidiyoruz’ dedi. O an yeniden doğdum. Bir kızım, bir oğlum var. Çocuklarım için yaşamak istedim. Allah’ıma binlerce şükür bugünü gördüm. Doktorlarımızdan Allah bin kere razı olsun. Haber geldiğinde biz gelene kadar bütün ekip her şeyi hazırlamışlar" diye konuştu. "Bir telefon her şeyi değiştirdi" Eşe Çalışkan’a refakat eden kızı Nazlı Balık da yaşadıkları duyguları, "Açıkçası umutsuzduk. Ama o telefon geldikten sonra her şey değişti. Bizim için büyük bir şans oldu. Herkes organlarını bağışlamalı. Organlarını bağışlayan aileden Allah razı olsun, mekanı Cennet olsun" sözleriyle dile getirdi.
Çok Okunan Kategori Haberleri
1
15 Aralık 2025 Pazartesi- 11:22
’Bel kütletmek felce kadar götürebilir’
2
15 Aralık 2025 Pazartesi- 12:41
Nöroloji uzmanı uyardı: "Ciddi kafa travmaları epilepsiye neden olabilir"
3
16 Aralık 2025 Salı- 15:32
Dünyanın ileri merkezlerinde yapılan ’hibrit aort’ ameliyatı Samsun’da başarıyla uygulandı
4
16 Aralık 2025 Salı- 12:26
‘Kanser tedavisinde kişiselleştirilmiş yaklaşımlar öne çıkıyor’
5
01 Temmuz 2021 Perşembe- 10:23
Üç yılda Türkiye’de merkez haline geldi
16 Aralık 2025 Salı - 18:42
Buldan Göğüs Hastalıkları Hastanesine yeni başhekim
DENİZLİ (İHA) – Denizli’de Buldan Göğüs Hastalıkları Hastanesi Başhekimliği görevine Uzm. Dr. Nurettin Şahin atandı. Buldan Göğüs Hastalıkları Hastanesi Başhekimliği görevine hastanede Göğüs Hastalıkları Uzmanı olarak görev yapan Dr. Nurettin Şahin atandı. Şahin’den önce bu görevi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hamdi Topçu yürütüyordu.
16 Aralık 2025 Salı - 18:37
Yeşilay Genel Başkanı Dinç: "Bağımlılıkla mücadelede en önemli tedavi yöntemi zorunlu tedavidir"
Yeşilay Genel Başkanı Dr. Mehmet Dinç, bağımlılıkla mücadelede zorunlu tedavinin hayati öneme sahip olduğunu söyledi. Yeşilay Genel Başkanı Dr. Mehmet Dinç, Kırşehir Şube Başkanlığında yaptığı açıklamada, bağımlılıkların dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ciddi bir problem olduğunu vurguladı. Dinç, davranışsal bağımlılıklar, kumar ve oyun bağımlılığı gibi alanların yanı sıra kimyasal bağımlılıkların da büyük tehdit oluşturduğunu belirtti. En çok sıkıntı çekilen konunun uyuşturucu bağımlılığı olduğuna dikkat çeken Dinç, "Bağımlılıklar önlenebilir ölümlerin en tehlikelileridir. Çok sayıda insanımıza mal oluyor. Bağımlılıklara adeta kitle imha silahı gibi bakmak lazım" dedi. Bağımlılıkla mücadelede eksik kalan en önemli unsurun zorunlu tedavinin toplumda uygulanabilir hale gelmesi olduğunu ifade eden Yeşilay Genel Başkanı Dinç, bu konuda yasal düzenleme bulunduğunu hatırlattı. Bir kişinin bağımlılığı nedeniyle kendisi ve başkaları için tehdit oluşturması durumunda, tedavi, eğitim ve ıslah amacıyla mahkeme kararıyla zorunlu tedaviye alınabildiğini belirten Dinç, "Kanun var ancak uygulanması noktasında sıkıntılar yaşıyoruz. Bağımlılık etkisi altındaki bireylerin her zaman gönüllü olarak tedaviye başvuramayabilir bazı vakalarda tedavinin gönüllülüğe bırakılmasının yanlış olacağını düşünüyoruz. Böyle bir kanun varken, kanunun uygulanması için ön ayak olmak gerekir" ifadelerini kullandı.
16 Aralık 2025 Salı - 16:20
Denizli’de 36 hastaya evde hemodiyaliz hizmeti veriliyor
Denizli İl Sağlık Müdürü Uz.Dr. Berna Öztürk, Türkiye’de 2015 yılında Kamu Hastaneleri arasında ilk kez Denizli’de uygulanmaya başlanan Evde Hemodiyaliz uygulamasıyla ilgili açıklamalarda bulundu. İlde 36 hastaya ulaştıklarını aktaran Öztürk, hastaların yaşam kalitesini arttıran Evde Hemodiyaliz uygulamasının önemine dikkat çekti. Evde hemodiyaliz uygulamasının özellikle kronik böbrek yetmezliği olan vatandaşlar için büyük kolaylık sağladığını belirten Denizli İl Sağlık Müdürü Uz.Dr. Berna Öztürk; "Evde hemodiyaliz, hastalarımızın tedavilerini hastaneye gitmeden kendi ev ortamlarında güvenli bir şekilde yapabilmelerine imkan tanımaktadır. Bu sayede hem tedavi süreçleri kolaylaşmakta hem de günlük yaşamlarına daha rahat devam edebilmektedir" dedi. Uygulamanın sadece hasta konforu açısından değil, tedavi etkinliği açısından da önemli olduğuna vurgu yapan Öztürk; "Hemodiyaliz tedavileri merkezlerimizde haftanın 3 günü 4’er saat olmak üzere yapılmaktadır. Diyaliz tedavi süresini uzatmak, daha iyi ve yeterli diyalizle olacaktır. Ev hemodiyalizi sayesinde elde edilen konfor, özgürlük dışında asıl önemli kazanç hastaların daha uzun sürelerde örneğin 4 saat yerine 8 saat diyaliz alabilmesine imkan sağlamasıdır. Ayrıca evde hemodiyaliz sayesinde hastadan sıvı çekim hızı yarı yarıya düşmüş olacağından, diyaliz sırasında hastada tansiyon düşüklüğü, kramp gibi yan etkiler görülmeyecektir. Biriken zararlı maddelerin daha iyi temizlenebilmesi nedeniyle kas ve kemik yakınmalarında azalma olacak, kemik yapısında iyileşme gözlenebilecektir. Yaşam kalitesi, depresyon, uyku kalitesinde düzelme olacaktır. En önemlisi de diyaliz uygulama zamanı hastanın isteğine bağlı olarak belirlenecektir. Özellikle gece diyalizi ile tüm bir gün hastaya kazandırılacak, hasta iş okul, aile ya da başka aktiviteler için kendisine zaman ayırabilecek böylelikle yaşam alanı ve hayat kalitesi artmış olacaktır" şeklinde konuştu. Denizli İl Sağlık Müdürü Uz.Dr. Berna Öztürk, evde hemodiyaliz uygulamasının zorlu bir süreç olduğunu, 3 aylık eğitimden sonra diyaliz uygulamasını yapabileceğine kanaat getirilen hastaların bu uygulamadan yararlanmaya başladığını aktardı.Öztürk; "2015 yılında Türkiye’de ilk kez Denizli’de uygulanmaya başladığımız Evde Hemodiyaliz uygulaması kapsamında Denizli Devlet Hastanesi’nde şuana kadar 36 hastamız eğitim aldı. Eğitim verdiğimiz bu hastalardan 6’sı böbrek nakli olarak sağlığına kavuştu. Evde diyalizini kendi yapan hastalarımız ayda bir kez diyaliz merkezimize gelerek kan tetkiklerini yaptırıyor ve sonuçları nefroloji uzmanlarımız tarafından değerlendiriliyor. Yine diyaliz teknisyenimiz ve diyaliz hemşirelerimiz belirli aralıklarla hastalarımızı evinde ziyaret ederek kontrollerini gerçekleştiriyor. Hastalarımız zaman kısıtlaması olmadan aldıkları eğitimle diyalizlerini evlerinde gerçekleştiriyor. Ev hemodiyalizinden yararlanmak isteyen diyaliz hastalarını Diyaliz Merkezimize bekliyoruz" dedi.
16 Aralık 2025 Salı - 15:32
Dünyanın ileri merkezlerinde yapılan ’hibrit aort’ ameliyatı Samsun’da başarıyla uygulandı
Dünyanın ileri merkezlerinde uygulanabilen ve yüksek deneyim gerektiren hibrit aort cerrahisi, Samsun Şehir Hastanesi’nde başarıyla gerçekleştirildi. Tüm torasik aortu tutan ileri düzey hastalığı bulunan 65 yaşındaki hasta, 8 saat süren açık cerrahi ve devamında uygulanan kapalı yöntemle sağlığına kavuştu. Samsun Şehir Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği’nde önemli bir ameliyat yapıldı. Çıkan aort, aort yayı ve inen aortta aynı anda ciddi genişleme saptanan 65 yaşındaki bir hasta, açık cerrahi ve endovasküler yöntemlerin birlikte kullanıldığı iki aşamalı hibrit bir tedavi ile sağlığına kavuşturuldu. Yapılan bu operasyon, dünya literatüründe modern ve yenilikçi kabul edilen hibrit aort cerrahisi yaklaşımlarının başarılı bir örneği olarak değerlendiriliyor. Hastanın aortunun kalpten çıktığı bölümde çap 8 santimetreye ulaşırken, aort yayı ve göğüs boşluğunda devam eden inen aort segmentinde de ileri derecede genişleme mevcuttu. Bu durum, ani yırtılma ve hayati risk taşıdığı için gecikmeden müdahale edilmesini zorunlu kıldı. Tedavi planı, tüm torasik aortu kapsayan kapsamlı bir onarım hedefiyle oluşturuldu. İlk aşamada 8 saat süren açık cerrahi uygulandı Hekimlerden alınan bilgiye göre tedavinin ilk aşaması açık cerrahi yöntemiyle gerçekleştirildi ve yaklaşık 8 saat sürdü. Bu aşamada, beynin korunmasına yönelik özel dolaşım teknikleri kullanılarak güvenli bir ameliyat ortamı sağlandı. Kalpten çıkan ana damar ve aort kökü bentall yöntemi ile yeniden yapılandırıldı. Ardından aort yayı tamamen onarıldı. Aynı seansta, aortun göğüs boşluğunda devam eden bölümünün başlangıcına, ileri aort cerrahisinde kullanılan frozen elephant trunk (FET) tekniği uygulandı. Bu yöntem, hem mevcut hastalıklı segmentin güvenli hale getirilmesini hem de ikinci aşamada yapılacak kapalı işlemler için uygun bir zemin oluşturulmasını sağladı. İkinci aşamada TEVAR ile tedavi tamamlandı Aortun daha aşağı seviyelerde devam eden genişlemiş bölümü için ameliyattan iki gün sonra ikinci aşamaya geçildi. Bu aşamada kapalı yöntem tercih edildi. Kasıktan yapılan girişimle torasik endovasküler aortik onarım(TEVAR) işlemi uygulandı. İlk aşamada yerleştirilen frozen elephant trunk yapısına uyumlu şekilde yerleştirilen stent-greft sayesinde, aortun kalan riskli bölümü içten kaplandı. Böylece göğüs içindeki ana atardamar boyunca hastalıklı alanların tamamı güvenli şekilde izole edildi. Bu iki aşamalı yaklaşım, uluslararası rehberlerde önerilen "FET + tamamlayıcı TEVAR" hibrit stratejisinin klinik uygulamasını oluşturdu. Nörolojik komplikasyon gelişmedi Bu tür yaygın aort hastalıklarında en önemli risklerden biri olan felç ve omurilik hasarı gibi nörolojik komplikasyonların, uygulanan koruyucu yöntemler sayesinde hastada gelişmediği bildirildi. Ameliyat süreci ve sonrasında ciddi bir komplikasyon yaşanmazken, hastanın iyileşme sürecinin sorunsuz devam ettiği öğrenildi. Dünya literatüründe yenilikçi kabul edilen bir yöntem Hekimlerden alınan bilgiye göre uygulanan bu iki aşamalı hibrit tedavi, dünya genelinde yalnızca ileri düzey ve deneyimli merkezlerde gerçekleştirilebilen bir yaklaşım olarak kabul ediliyor. Açık cerrahinin sağladığı kalıcı onarım ile endovasküler tedavinin daha az invaziv avantajlarının birleştirilmesi, özellikle tüm torasik aortu tutan hastalıklarda modern tıbbın geldiği noktayı yansıtıyor. "Tespit edilmeseydi ani yırtılma ile oracıkta vefat edecekti" Operasyon Samsun Şehir Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Doktor Öğretim Üyeleri Dr. İlker Hasan Karal, Dr. Emrah Ereren ve Dr. Aşkın Kılıç tarafından gerçekleştirildi. Samsun Şehir Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Doktor Öğretim Üyeleri Dr. İlker Hasan Karal, "Bu durum kardiyolojide hiçbir sıkıntısı olmadan rutin taramada tespit edilen bir hastalıktır. Kalpten çıkan atardamarı yaklaşık 6 buçuk santimetre olmuş. 3 santimetreyi geçmemesi gerekiyor. Halk arasında balonlaşma deniyor. Bizde anevrizma deniyor. Ne kadar büyürse yırtılma riski ve hastayı öldürme riski o kadar büyük oluyor. Bu hasta damarında genişleme olduğunun farkında değildi. Tespit edilmeseydi ani yırtılma ile oracıkta vefat edecekti veya acil ameliyata alınması gerekecekti. Acil ameliyatın ölüm riski çok daha yüksektir. O yüzden belli periyotlarla vatandaşlarımızın kardiyoloji e kalp damar cerrahilerini yaptırmalarını tavsiye ediyoruz" dedi.
16 Aralık 2025 Salı - 13:55
Bayburt’ta aile hekimlerinden ücret kesintilerine ve iş yüküne tepki
Aile hekimliği sisteminde uygulanan kontrol dışı ücret kesintileri ile artan iş yüküne tepki göstermek amacıyla Bayburt’ta aile hekimleri basın açıklaması yaptı. 2 No’lu Aile Sağlığı Merkezi önünde toplanan hekimler, mevcut uygulamaların hem sağlık çalışanlarını hem de vatandaşların aldığı sağlık hizmetini olumsuz yönde etkilediğini bildirdi. Aile hekimlerinin yaşadığı sıkıntıların dile getirildiği açıklamada, son bir yılda Aile Sağlığı Merkezlerine gelmeyen kayıtlı nüfus gerekçe gösterilerek ücret katsayılarında ciddi düşüşler yapıldığı, aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarının kontrolü dışındaki nedenlerle gelir kaybına uğratıldığı ifade edildi. Açıklamada, günlük 70’i aşan poliklinik yoğunluğuna rağmen hekimlerden binlerce farklı veri girişinin beklendiği belirtilerek, bu durumun hekimi hastadan uzaklaştırdığı vurgulandı. Ücretlerin büyük bir kısmının öngörülemez performans parametrelerine bağlandığı, izin ve hastalık gibi en temel insani durumlarda dahi gelirlerin ciddi şekilde düştüğü kaydedildi. Aile hekimliğinde taban ödeme oranının yüzde 35 seviyesinde kaldığına dikkat çekilirken, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerinde bu oranın yüzde 72 olduğu ifade edilerek, sistemdeki dengesizliğe işaret edildi. Ayrıca, kamuda çalışan hekimlerin birçok ilde en fazla vergi ödeyen meslek grupları arasında yer aldığına dikkat çekilerek, vergi yükünün hekimlerin omuzlarında olduğu belirtildi. Hekimler üzerinden alınan yüksek vergilerin adil bir şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiği de vurgulandı. "Bizlerden hem dedektiflik hem hekimlik yapmamız bekleniyor" Sahada uygulanan bazı düzenlemelerin hekimlik dışı sorumluluklar yüklediği belirtilen açıklamada, hakkında adli işlem bulunan ve devlet tarafından aranan kişilerin takibinin aile hekimleri üzerinden yürütülmesinin kabul edilemez olduğu ifade edildi. Aile Sağlığı Merkezine gelmeyen kayıtlı nüfus nedeniyle ücret kesintisi yapılmasının adil olmadığını savunan aile hekimlerinden, "Bizlerden hem dedektiflik hem hekimlik yapmamız bekleniyor. Açıkça söylüyoruz, biz hekimiz" sesi yükseldi. "Hekimi bilgisayar başına mahkum eden uygulamalar vatandaşın sağlık hizmetini de zayıflatır" Aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanları, kontrol dışı nedenlerle cezalandırma anlayışından vazgeçilmesini, hekimi hastadan uzaklaştıran yönetmelik ve uygulamaların kaldırılmasını talep etti. Hekimler, sahada çalışan sağlık emekçilerinin katkısıyla hazırlanacak, adil, öngörülebilir ve gerçekçi bir düzenlemenin hayata geçirilmesi çağrısında bulundular. Açıklamanın devamında, sıklıkla değişen ve sahayla uyumsuz kriterler ile hekimlik yapmanın giderek zorlaştığı ifade edildi. Hekimlerin hastalarına ayırması gereken zamanın büyük bölümünü bilgisayar başında veri girişi yaparak geçirmek zorunda kaldığı belirtilirken, bir yıl boyunca Aile Sağlığı Merkezine gelmeyen hastaların hesabının da hekimler üzerinden kesintiye dönüştürüldüğü vurgulandı. Aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarından telefon başında adeta telesekreterlik yapmalarının beklendiği kaydedildi. Açıklamada, mevcut uygulamaların hekimi hastadan uzaklaştırdığına dikkat çekilerek, "Bu ülkenin en zeki, en çalışkan ve en özverili evlatları olan sağlık çalışanlarına yönelik bu uygulamaların, başta vatandaşa karşı hafiyelik görevi olmak üzere tamamen kaldırılmasını mantığı ve vicdanı olan herkesten talep ediyoruz" denildi. "Bırakın hekimlik yapalım, tıp diplomamızın hakkını vererek çalışalım" Aile hekimleri, amaçlarının daha kaliteli muayene hizmeti sunmak ve hekimlik yapmak olduğunu vurgulayarak, hekimliği sekreterlik görevine indirmeye zorlayan yönetmeliğin kaldırılmasını istedi. Sahada çalışan aile hekimlerinin katkısıyla hazırlanacak gerçekçi bir yönetmeliğin hayata geçirilmesi çağrısında bulunulan açıklamada, hastanın en iyi şartlarda sağlık hizmeti aldığı, aile hekiminin ise insani şartlarda görev yaptığı sağlıklı bir çalışma ortamı talep edildi. Basın açıklaması, "Bırakın hekimlik yapalım, tıp diplomamızın hakkını vererek çalışalım" ifadeleriyle sona erdi.
16 Aralık 2025 Salı - 13:10
Nükleer tıp teknikerlerinin görev alması hakkında ilk defa yeni hükümler getirildi
Nükleer Tıp Hizmetleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Radyoloji Hizmetleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ve Radyasyon Onkolojisi Hizmetleri Yönetmeliği Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Sağlık alanında Nükleer Tıp Hizmetleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Radyoloji Hizmetleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ve Radyasyon Onkolojisi Hizmetleri Yönetmeliği Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu kapsamda, Nükleer Tıp Hizmetleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikte yapılan düzenlemeyle şu değişiklikler yapıldı: "1219 sayılı Kanun ile sağlık meslek tanımına giren nükleer tıp teknikerlerinin görev alması hakkında ilk defa yeni hükümler getirildi. Nükleer tıp merkezlerinde çalışan mesul müdür ve merkez sorumlusunun görevleri genişletildi, kimlik kartlarına karekod zorunluluğu eklendi. Merkez sorumlusu ve uzman hekimlerin çalışma sınırları netleştirildi, 60 yaş üstü ve yüzde 60 engelli hekimler için istisna tanındı. Denetim hükümleri Özel Sağlık Tesislerinin Denetimi Hakkında Yönetmelik ile uyumlu hale getirildi. Nükleer tıp merkezlerinin planlanmasına ilişkin hükümler detaylandırıldı. Merkezlerin taşınma, birleşme, devir ve adres ve isim değişiklikleri için ayrıntılı izin ve yenileme süreçleri tanımlandı. Yaptırımlar caydırıcı biçimde yeniden düzenlendi, usulsüz faaliyete devam eden merkezler için doğrudan müeyyide öngörüldü. Radyasyon Onkolojisi Hizmetleri Yönetmeliğinin yürürlüğe girmesiyle; Mesleğini serbest olarak icra eden radyasyon onkolojisi uzmanları tarafından açılan merkezler mevzuata dahil edildi. Ruhsat ve faaliyet izin belgesi kavramı güçlendirildi. Taşınma, birleşme ve devir süreçleri ayrıntılı olarak düzenlendi. Uluslararası sağlık turizmi yetkilendirmesi eklendi. Merkez sorumlusu ve uzman hekimlerin çalışma sınırları netleştirildi, yaşlı ve engelli hekimler için kolaylık sağlandı. Mesul müdür ve merkez sorumlularının görevleri genişletildi, kimlik kartlarına karekod zorunluluğu getirildi. Denetim hükümleri Özel Sağlık Tesislerinin Denetimi Hakkında Yönetmelik ile uyumlu hale getirildi. Yasaklar ve yaptırımlar caydırıcı şekilde yeniden düzenlendi. Bir diğer değişiklik de Radyoloji Hizmetleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikle geldi. Bu kapsamda yapılan değişiklikler ise şu şekilde: Radyoloji merkezlerinin yalnızca il içi taşınmasına izin verildi. Merkez sorumlusu hekimlerin görev sınırları tek merkezle sınırlandırıldı, 60 yaş üstü ve yüzde 60 engelli hekimler için istisna getirildi. Personel kimlik kartlarına karekod zorunluluğu getirildi. Usulsüz faaliyette bulunan merkezler için yaptırımlar caydırıcı hale getirildi".
16 Aralık 2025 Salı - 12:59
Mutasyona uğrayan grip virüsleri, risk gruplarında ciddi komplikasyonlara yol açabilir
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ali Vardar, H3N2’ye ilişkin değerlendirmesinde, "Mevsimsel grip etkenlerinden H3N2, zaman içinde geçirdiği genetik değişimler nedeniyle bazı sezonlarda daha uzun süren ve daha ağır klinik tablolarla karşımıza çıkabiliyor. Ancak hastalığın seyri kişinin bağışıklık durumu ve eşlik eden hastalıkları gibi birçok faktöre bağlıdır" dedi. Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ali Vardar, H3N2 enfeksiyonunun genellikle ani başlayan yüksek ateş, şiddetli halsizlik, kas ve eklem ağrıları, baş ağrısı, boğaz ağrısı ve öksürük ile kendini gösterdiğini belirterek, "Çocuklarda mide bulantısı ve kusma gibi sindirim sistemi belirtileri de görülebiliyor. Bazı olgularda şikâyetler daha uzun sürebilir" ifadelerini kullandı. Ciddi komplikasyonlar gelişebilir" Virüsün özellikle 65 yaş üstü bireyler, kronik hastalığı olanlar, hamileler, bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler ve küçük çocuklar için daha büyük risk oluşturduğunu vurgulayan Dr. Ali Vardar, "Bu gruplarda zatürre başta olmak üzere ciddi komplikasyonlar gelişebilir ve hastaneye yatış ihtiyacı artabilir" dedi. "Gripte antibiyotikler rutin olarak kullanılmaz" Tedavi sürecine ilişkin bilgi veren Dr. Ali Vardar, H3N2’nin viral bir enfeksiyon olduğunun altını çizerek, "Gripte antibiyotikler rutin olarak kullanılmaz; çünkü antibiyotikler virüslere etki etmez. Ancak hekim değerlendirmesinde bakteriyel bir komplikasyon düşünülürse tedavi planı buna göre düzenlenir. İlk 48 saat içinde başlanan antiviral tedaviler, hastalığın süresini ve şiddetini azaltabilir. İstirahat, bol sıvı tüketimi ve semptomlara yönelik destek tedavileri de önemlidir" diye konuştu. "Bu kış birden fazla virüs dolaşımda" Sahadan gelen gözlemlerin yalnızca H3N2’ye işaret etmediğini belirten Dr. Ali Vardar, "Bu kış grip virüslerinin yanı sıra farklı solunum yolu virüslerinin de eş zamanlı dolaşımda olduğunu görüyoruz. Bu durum tanı ve tedavi süreçlerini zorlaştırabiliyor" değerlendirmesinde bulundu. Mevsimsel grip aşısının önemine dikkat çeken Dr. Ali Vardar, "Her yıl güncellenen grip aşıları, dolaşımdaki H3N2 varyantlarına karşı koruma sağlamayı hedefler. El hijyeni, kalabalık ortamlardan kaçınma ve hastalık belirtileri olan kişilerle teması azaltmak bulaş riskini düşürür" dedi. Dr. Ali Vardar, grip belirtileri yaşayan özellikle risk grubundaki kişilerin vakit kaybetmeden sağlık kuruluşlarına başvurması gerektiğini sözlerine ekledi.
16 Aralık 2025 Salı - 12:57
Sorgun’da erken teşhis için tarama seferberliği düzenlendi
Sorgun İlçe Sağlık Müdürlüğü ekipleri, ilçe genelindeki kursiyerlere yönelik sağlık taramalarına devam ediyor. Son haftalarda Sorgun Aile Destek Merkezi (ADEM), Bahadın Japon Evleri ve Sorgun Halk Eğitim Merkezi’ne bağlı tüm kursiyerler tek tek ziyaret edilerek kapsamlı sağlık değerlendirmeleri gerçekleştirildi. Sorgun İlçe Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Onur Türkön, kurum doktoru Uzm. Dr. Rukiye Koçak ve Ebe Gül Ünalan eşliğinde sürdürülen taramalarda vatandaşların kan şekeri ölçümleri, tansiyon kontrolleri ve kanser tarama durumları değerlendirildi. Diyabet açısından risk taşıyan kursiyerler ilgili dahiliye polikliniklerine yönlendirilirken, hipertansiyon açısından riskli bulunan vatandaşlara gerekli öneriler ve takip planlamaları yapıldı. Kanser taramaları kapsamında tüm kursiyerlerin meme, rahim ağzı ve kolorektal kanser tarama uygunlukları sistem üzerinden kontrol edildi. Mamografi zamanı gelen kursiyerlere Sorgun Devlet Hastanesi üzerinden randevu oluşturuldu. Rahim ağzı (HPV) ve kolorektal kanser taramaları için ise İlçe Sağlık Müdürlüğü ve bağlı aile hekimlikleri koordinasyonunda tarama süreçleri planlandı. İlçe Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Onur Türkön, yürütülen çalışmaların önemine vurgu yaparak şöyle konuştu: "İlçe genelinde vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerine erişimini artırmak için sahadayız. Bu taramalar sayesinde erken tanı fırsatlarını güçlendiriyor, farkındalığı artırıyoruz. Amacımız, Sorgun’da herkese ulaşmak ve taramalardan kimsenin geri kalmamasını sağlamak." Kurum doktoru Uzm. Dr. Rukiye Koçak ise "Hem kronik hastalıklar hem de kanser taramalarında erken teşhisin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha görüyoruz. Kursiyerlerle birebir görüşerek sağlık durumlarını değerlendirmek ve onları doğru yönlendirmek çok değerli" dedi. Ekipte yer alan Ebe Gül Ünalan "Kadınlarımızın sorularını birebir yanıtlamak, tarama süreçleri hakkında bilgilendirmek bizim için çok önemli. Bilinçli toplum, sağlıklı toplum demektir" ifadelerini kullandı. Sorgun İlçe Sağlık Müdürlüğü, önümüzdeki günlerde de farklı kurs merkezlerine ve toplu yaşam alanlarına ziyaretlerin aralıksız süreceğini belirtti.
16 Aralık 2025 Salı - 12:49
Prof. Dr. Erol: "Beyin tümörleri her yaşta görülebiliyor"
Beyin ve Sinir Cerrahisi Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Fatih Serhat Erol, "Beyin tümörleri her yaşta görülebiliyor. Bazı tümör tiplerinin kadınlarda, bazılarının ise erkeklerde daha sık görülüyor" dedi. Elazığ Fırat Üniversitesi Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fatih Serhat Erol, beyin tümörleri hakkında açıklamalarda bulunarak bilimsel verilerin 120’ye yakın beyin tümörü tipi olduğunu belirtti. Beyin tümörleri hakkında değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Fatih Serhat Erol, "Beyin tümörlerinin, beyin hücrelerinin kontrolsüz şekilde çoğalarak kitle oluşturması ve beyin dokusuna baskı yapmasıyla ortaya çıkıyor. Beyin tümörleri her yaşta görülebiliyor. Bazı tümör tiplerinin kadınlarda, bazılarının ise erkeklerde daha sık görülüyor. Bilimsel verilere göre 120’ye yakın beyin tümörü tipi bulunuyor. Beyin tümörlerinin, beyin hücrelerinden kaynaklanan birincil tümörler ve diğer organlardaki kanserlerin beyne yayılmasıyla oluşan metastatik tümörler olarak iki ana grupta incelenir. Tümörlerin oluşumunda genetik yapı, kafa travmaları, kimyasal maddelere veya radyasyona maruz kalma gibi etkenlerin rol oynayabilir. Ayrıca vücudunuzun bazı bölgelerindeki hücrelerin çok hızlı çoğalmasına neden olan nadir bir genetik hastalık gibi ve bazı sendromik hastalıkların da tümör oluşumuna zemin hazırlayabiliyor. Belirtiler arasında inatçı ve sürekli baş ağrılarının öne çıkıyor. Özellikle geceleri ve sabaha karşı artan baş ağrıları ve nöbet geçirmek önemli bir uyarıdır. Baş dönmesi, bulantı, kusma, denge kaybı, kol ve bacaklarda güçsüzlük, işitmede, koku almada ve görmede şikayetlerin de görülebiliyor. Hipofiz bezi tümörlerinde ise ellerde ve ayaklarda büyüme, tüylenmede artış ve adet düzensizlikleri gibi hormon kaynaklı belirtilerin ortaya çıkabilir. Tanı sürecinde detaylı bir öykü, fizik muayene ve görüntüleme yöntemlerinin büyük önem taşıyor. Özellikle ilaçlı beyin MR’ının tanıda altın standart oluyor. Beyin tümörlerinin büyük bölümünün cerrahi yöntemlerle tedavi ediliyor. Gerekli durumlarda biyopsi ile başlayıp, kemoterapi, radyoterapi veya radyo cerrahi gibi ek tedavilerin uygulanabilir. Bazı hastalarda ise yalnızca düzenli takiplerin yeterli olabilir" dedi.
16 Aralık 2025 Salı - 12:26
‘Kanser tedavisinde kişiselleştirilmiş yaklaşımlar öne çıkıyor’
Kanser tedavisinde modern yaklaşımların giderek güçlendiğini belirten Tıbbi Onkoloji Uzmanı Dr. Serkan Enki, "Günümüzde klasik kemoterapi anlayışı yerini daha seçici, daha etkin ve daha kişiselleştirilmiş tedavilere bırakıyor. Artık kanseri tek bir hastalık olarak değil, genetik ve biyolojik açıdan farklı alt gruplardan oluşan kompleks bir yapı olarak değerlendiriyoruz" dedi. Medical Park Ordu Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Dr. Serkan Enki, kanser tedavisinde son yıllarda yaşanan bilimsel ilerlemelerin hastalık odaklı yaklaşımdan kişiye özel tedavi protokollerine geçişi hızlandırdığını söyledi. Uzm. Dr. Enki, genetik analizler, immünoterapi ve hedefe yönelik tedavilerin başarı oranlarını belirgin şekilde artırdığını vurguladı. Uzm. Dr. Serkan Enki, kanser tedavisinde modern yaklaşımların giderek güçlendiğini belirterek, klasik kemoterapi anlayışının yerini daha seçici, daha etkin ve daha kişiselleştirilmiş tedavilere bıraktığını ifade etti. Uzm. Dr. Enki, "Artık kanseri tek bir hastalık olarak değil, genetik ve biyolojik açıdan farklı alt gruplardan oluşan kompleks bir yapı olarak değerlendiriyoruz" diye konuştu. "Genetik analiz tedavi sürecini değiştiriyor" Güncel onkolojik tedavilerin merkezinde NGS (Next-Generation Sequencing), moleküler profilleme ve biyobelirteç analizlerinin bulunduğunu aktaran Uzm. Dr. Enki, şu değerlendirmede bulundu: "Bir hastanın tümöründe bulunan mutasyonları, bağışıklık sistemi yanıtını ve tümör mikrosistemini detaylı biçimde analiz ediyoruz. Bu sayede tedaviyi hastaya özel planlıyor, hem başarı oranını yükseltiyor hem de gereksiz yan etkilerin önüne geçiyoruz." Özellikle EGFR, ALK, ROS1, BRCA, PDL-1 gibi biyobelirteçlerin tedavi seçiminde kritik önem taşıdığını vurgulayan Uzm. Dr. Enki, bu verilerin hastanın tedaviye vereceği yanıtı öngörmede anahtar rol oynadığını kaydetti. "İmmünoterapi kanserle mücadelede çığır açtı" İmmünoterapinin çağdaş onkolojinin en büyük inovasyon alanlarından biri olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Enki, "İmmünoterapi, bağışıklık sistemini kanserle savaşabilecek güçlü bir yapıya dönüştürüyor. Özellikle akciğer kanseri, melanom ve böbrek kanserlerinde sağkalımı anlamlı derecede artıran sonuçlar elde ediyoruz. Bu tedaviler ileri evre hastalarda yaşam süresi ve yaşam kalitesini önemli ölçüde yükseltir" diye konuştu. "Tedavide multidisipliner yaklaşım şart" Kanserin yalnızca tıbbi bir durum değil, aynı zamanda koordinasyon gerektiren bir süreç olduğunu belirten Uzm. Dr. Enki, tedaviye tıbbi onkoloji, radyasyon onkolojisi, cerrahi branşlar, patoloji, radyoloji ve genetik danışmanlığın birlikte yön verdiğini ifade etti. Uzm. Dr. Enki, "Her hastayı ilgili tüm disiplinlerle birlikte değerlendirerek en doğru tedavi algoritmasını oluşturuyoruz. Bu yaklaşım erken evrede kür şansını artırırken, ileri evrede yaşam süresini uzatıyor" ifadelerine yer verdi. "Düzenli tarama programları hayat kurtarır" Kanserde erken tanının hayati önem taşıdığını vurgulayan Uzm. Dr. Enki, "Özellikle meme, kolon, akciğer ve prostat kanserlerinde tarama programlarına katılım hastalığın seyrini belirleyen en kritik adımlardan biridir. Erken evrede yakalanan kanserlerin önemli bir kısmı tamamen tedavi edilebilir. Hastaların düzenli taramalarını aksatmaması yaşam şansını doğrudan etkiler" dedi.
16 Aralık 2025 Salı - 12:24
Gripte erken dönem uyarısı
Gaziantep Özel Hatem Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Esra Ülker, grip hastalığının nedenleri, bulaşma yolları, risk grupları ve korunma yöntemleri hakkında önemli bilgiler verdi. Dr. Ülker, "Grip enfeksiyonu, önceki yıllara kıyasla bu sezon Türkiye’de daha erken görülmeye başladı. Kapalı alanlarda geçirilen sürenin artması ve mevsimsel hava şartları, viral enfeksiyonların hızla yayılmasına neden oluyor. Kış aylarında artan hastalık riskine karşı toplumun dikkatli ve bilinçli davranmasının hem bireysel sağlık hem de sağlık sisteminin korunması açısından büyük önem taşıyor. Grip, ani başlayan ateş, öksürük, titreme, kas ve eklem ağrıları, halsizlik ve burun akıntısı gibi belirtilerle ortaya çıkan, influenza A ve B virüslerinin neden olduğu bulaşıcı bir solunum yolu enfeksiyonudur" dedi. "Bulaş riski kapalı alanlarda artıyor" Kapalı alanlarda gribin daha fazla bulaştığını söyleyen Dr. Ülker, "Grip virüsü; öksürme, hapşırma, yakın temas, öpüşme ve tokalaşma yoluyla kolaylıkla bulaşmaktadır. Özellikle ellerin gün içerisinde yeterince yıkanmaması, virüsün yayılmasını hızlandırmaktadır. Kapalı ve kalabalık ortamlarda bulaş riski çok daha fazladır. Hasta kişilerin öksürmesi veya hapşırması sırasında havaya yayılan virüsler, solunum yoluyla sağlıklı bireylere geçebilmektedir. Bağışıklığı düşük olan kişiler genellikle 1-4 gün içinde gribe yakalanmaktadır" ifadelerini kullandı. Risk grupları daha dikkatli olmalı Risk gruplarının dikkat etmesi gereken konulara değinen Dr. Ülker, "Grip çoğu zaman kendiliğinden iyileşme eğilimi gösterse de; bebekler, yaşlılar, bağışıklık sistemi zayıf bireyler ve kronik hastalığı bulunan kişilerde daha ağır seyredebilmektedir. Grip; bronşit, zatürre, sinüzit, kulak enfeksiyonları ve astım gibi kronik hastalıkların alevlenmesine yol açabilmektedir. Belirtilerin şiddetlenmesi durumunda vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerekmektedir" ifadelerine yer verdi. Gripten korunmanın yolları Gripten korunmada hijyenin büyük önem taşıdığını vurgulayan Dr. Esra Ülker, "Ellerin sabunla sık sık yıkanması, hasta kişilerin maske kullanması ve öksürürken ağızlarını kapatmasını istiyoruz. Ayrıca bol sıvı tüketimi, dengeli beslenme, C vitamini açısından zengin sebze ve meyvelerin tüketilmesi ve ev ile iş yerlerinin düzenli olarak havalandırılması gerekiyor" şeklinde konuştu. Grip tedavisinde dinlenme ve destekleyici uygulamalar önemli Grip tedavisinde temel amacın belirtileri hafifletmek ve vücudun iyileşme sürecini desteklemek olduğunu belirten Dr. Esra Ülker, dinlenmenin, bol sıvı tüketiminin ve sağlıklı beslenmenin tedavinin temelini oluşturduğunu ifade etti. Gerekli durumlarda ise tedavinin mutlaka doktor kontrolünde planlanması gerektiğini vurguladı.
16 Aralık 2025 Salı - 12:20
Karabük’te acil sağlık hizmetleri değerlendirildi
Karabük’te acil sağlık hizmetlerinin mevcut durumu ve gelecek hedefleri masaya yatırıldı. Karabük İl Sağlık Müdürlüğü Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen değerlendirme toplantısı, İl Sağlık Müdürü Op. Dr. İsmail Kara başkanlığında yapıldı. Toplantıya Sağlık Hizmetleri Başkan Yardımcısı Dr. Nermin Seçilmiş, İl Ambulans Servisi Başhekimliği yöneticileri, Acil Sağlık Hizmetleri Birimi yetkilileri ile 112 Komuta Kontrol Merkezi çalışanları katıldı. Toplantıda 2025 yılına ait acil sağlık hizmetleri verileri detaylı şekilde ele alınırken, 2026 yılına yönelik planlama ve hedefler de değerlendirildi. Bu kapsamda yıl içerisindeki toplam vaka sayıları ve vaka türleri, acil çağrılara verilen reaksiyon süreleri ile ambulansların vakaya ulaşım süreleri incelendi. Ayrıca il genelinde hizmet veren Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonlarının fiziki şartları, donanım ihtiyaçları ve operasyonel hazırlık durumları da toplantının gündem maddeleri arasında yer aldı. Toplantıda konuşan İl Sağlık Müdürü Op. Dr. İsmail Kara, acil sağlık hizmetlerinin hayati öneme sahip olduğunu vurgulayarak, amaçlarının her zaman en kısa sürede ve en doğru müdahaleyi yapmak olduğunu ifade etti. Kara, yapılan değerlendirmeler doğrultusunda hizmet kalitesini artırmaya yönelik çalışmaların kararlılıkla sürdürüleceğini belirtti.
Daha Fazla Yükle
GERİ BİLDİRİM
Geliştirme sürecine katkıda bulunmak için lütfen sitede karşılaştığınız hataları bize bildirin.
Gönder