GENEL - 14 Mart 2019 Perşembe 11:41

Ölümlerinin ardından 619 yıl geçti

A
A
A
Ölümlerinin ardından 619 yıl geçti

Sivas’ta tarihi Halfelik mezarlığında bulunan 40 halfeden günümüze ulaşmayı başaran 14 mezar taşı, Timur ve ordularının 619 yıl önce Sivas’ta gerçekleştirdiği, halen tartışmalara konu olan istilaya ışık tutuyor.

Sivas’ta tarihi Halfelik mezarlığında bulunan 40 halfeden günümüze ulaşmayı başaran 14 mezar taşı, Timur ve ordularının 619 yıl önce Sivas’ta gerçekleştirdiği, halen tartışmalara konu olan istilaya ışık tutuyor.


Sivas’ta Halfelik mezarlığı içerisinde bulunan 40 halfeden 14’ünün günümüze ulaşmayı başaran mezar taşları, 619 yıl önce gerçekleşen Timur’un Sivas istilasından geriye kalan en belirgin kalıntılar arasında yer alıyor. Selçuklu döneminde medreselerde yüksek öğrenim görevlilerine verilen Halfe isminden ve mezarlıkta bulunan 40 halfeden adını alan mezarlık, tarihçilerin araştırılmaya değer bir çok mezar taşı da barındırıyor.



İstilanın nedeni ihanet mi?


Sivas Belediyesi Mezarlıklar Müdürü İsmet Elmas, Timur ve Ordularının Ankara savaşı öncesi Sivas’ta gerçekleştirdikleri korkunç istilanın altında, Timur ile yapılan anlaşmaya ihanet edilmesinin yattığını ifade edip, yapılan anlaşmaya rağmen Sivas’ta yaşayan gayrimüslimlerin Timur’un ordusuna saldırıp askerlerini şehit etmelerinden sonra ordu içerisindeki Moğolların istilayı gerçekleştirdiğini ileri sürdü. Elmas, “Bu olay 619 yıl önce Timur ve ordularının Sivas’ı işgaline dayanır. Timur 1402 Ankara savaşından önce Sivas’ı geçmek zorunda kalır. Sivas’tan alacağı destek ile ordusunu güçlendirmeyi planlarken Sivas’taki Müslüman nüfus ile gayrimüslim Ermeni nüfusun yarı yarıya olduğunu görüyor. Sivas’ın yöneticileri bir anlaşma yapıyor. Ancak gayrimüslimlerden oluşan bir gurup gizlice Timur’un ordusuna saldırıp 100 askeri şehit eder. Dolayısıyla Sivas anlaşmaya sadık kalmıyor. Timur ve Timur’un ordusu içerisindeki Moğol güçler bu duruma aşırı sinirleniyor. Bunun üzerine Sivas’ta taş üstünde taş baş üstünde baş kalmayacak şekilde bir harekat başlatılıyor. Miladi 1400 senesinde gerçekleşiyor bu olay” dedi.



Teslim olmayan halfeler dumandan zehirlendi


Elmas, tarihçilerin kaynaklarına göre Gök medresede yüksek öğretim veren 40 halfenin Moğollara teslim olmayarak kendilerine Gök medreseye kapattıklarını belirterek, “Gök medrese içerisinde bulunan halfeler Timur’un ordularına teslim olmuyor. Ateşe verilen medresenin içerisinde dumandan boğularak şehit oluyorlar. Timur Sivas’ı terk ettikten sonra medresenin kapısı açılıyor. Bu halfeler toplu olarak kale dışında bulunan bu yere defnediliyor. 40 halfeler toplu olarak defnediliyor. Ardından vasiyeti bulunanlarda ölümlerinden sonra yanlarına defnedilince 54 dönümlük bu tarihi mezarlık oluştu" dedi.



40 Halfe araştırmacı tarihçileri bekliyor


Elmas, halfelik mezarlığının tarihe ışık tuttuğunu ifade edip, tarihçilerin araştırmalarında istifade etmek için mezarlığı ziyaret edebileceklerini söyledi. Elmas, “40 halfenin her birini simgeleyen mezar taşları var. 14 tanesi günümüze ulaşmayı başarı. 26 tanesi tahrip olup kaybolmuş durumda. Tarihçilerimiz bu tarihi vakayı araştırmak için halfelik mezarlığımıza gelebilirler. Yerinde görüp ziyaret edebilirler. 619 yıllık bir tarih burada yatıyor. Timur’un Sivas işgaliyle ilgili gerçekleri öğrenmek isteyenler için de önemli bir kaynak olabilir” şeklinde konuştu.


Moğol askerlerinin istilasında Sivas sahip olduğu bir çok eseri kaybederken istilada tamamen yıkılmayarak bir kısmı ayakta kalmayı başaran Çifte Minareli medrese, restore edilen Şifahiye medresesi ve Buruciye medresesi ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor. 40 halfenin içinde şehit olduğu Gök medresenin restorasyonu geçtiğimiz ay tamamlanırken önümüzdeki günlerde ziyarete açılması planlanıyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Amasya Naci Görür’den deprem molozları için uyarı: “Belediyeler şimdiden düşünmeli. Deprem olduğu zaman çok geç” Yer Bilimci ve Deprem Uzmanı Prof. Dr. Naci Görür, “Deprem molozları ya geri kazanılmalı. Veyahut da uluslararası yöntemlerle bertaraf edilmeli. Havayla, suyla ilişkileri kesilmeli. Bunu belediyeler şimdiden düşünmeli. Deprem olduğu zaman çok geç” dedi. Birinci derece deprem kuşağı üzerinde bulunan Amasya’nın Merzifon ilçesinde vatandaşlarla bir araya geldiği programda deprem molozlarının içerisinde asbest, demir, çimento, kağıt, kimyevi madde, parlayıcı madde, toksik maddelerin bulunduğuna işaret eden Prof. Dr. Naci Görür, “Eğer herkesin yaptığı gibi. İstanbul’da onu yaptılar. Arabalara doldurup götürüp denize, etrafa dökerseniz kendinizi yok edersiniz. Uzun dönemde depremin öldüremediği insanları da siz çevreyi kirleterek ölümüne neden olursunuz” diye konuştu. Belediyelerin sorumluluk alanlarında yapıları depreme karşı dayanıklı olmaya hazırlarken muhtemel bir depremde yıkılan binaların molozlarının bertaraf edilip geri kazanımının sağlanmasını da planlaması gerektiğinin altını çizen Naci Görür, “Bunu belediye şimdide düşünmeli. Deprem olduğu zaman çok geç. O kargaşa, gürültüde ne yapacaklarını şaşırabilirler” şeklinde konuştu. Programa evsahipliği yapan Merzifon Belediye Başkanı Alp Kargı da, depreme karşı dirençli Merzifon’u inşa etme çabası içerisinde olduklarını vurguladı.
Bursa Eski Bulgaristan Başbakanı Denkov: “Vatandaşlık başvurularının bir an önce değerlendirilmesi hususunda çalışmaya hazırız” Eski Bulgaristan başbakanları Nikolay Denkov ve Kiril Petkov, Bursa’daki Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği’ni (BAL-GÖÇ) ziyaret etti. İki ülke arasındaki ilişkilerin ele alındığı toplantıda vatandaşlık başvuru süreci ve geçmişte yaşanan asimilasyon politikaları sorunu konuşuldu. Eski Bulgaristan başbakanları Nikolay Denkov ve Kiril Petkov, bir dizi ziyaret için Bursa’ya geldi. Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği yönetimini ziyaret eden Denkov ve Petkov, yapılan görüşmede iki ülke arasındaki ilişkileri ele aldı. BAL-GÖÇ Genel Başkanı Prof. Dr. Emin Balkan, Bulgaristan göçmeni Türklerin sıkıntılarını dile getirirken en çok şikayetlerden birinin Bulgaristan vatandaşlığı başvurusunda yaşanılan zorlu süreç olduğunu söyledi. Bu konu hakkında çalışma yapılmasını dilediklerini belirten Balkan, geçmişte Türklere asimilasyon uygulayanların yıllardır ceza almadığını da ifade etti. "Başvuru sürecinin zorluğu dijitalleşmemekten kaynaklanıyor" Bulgaristan vatandaşlığındaki başvuru sürecinin sadece Türklere yönelik bir sorun olmadığını, tüm dünyadan benzer şikayetler aldıklarını aktaran eski Bulgaristan Başbakanı Nikolay Denkov, “İnsanların yapmış olduğu vatandaşlık başvurularının bir an önce değerlendirilmesi hususunda çalışmaya hazırız. Fakat bunun sadece Türkiye’ye yönelik bir durum olduğunu düşünmeyin. Biz aslında Bulgaristan’ın bütün dünyadaki konsolosluklarında benzer şikâyetleri alıyoruz. Bütün dünyadaki Bulgar vatandaşları, özellikle vatandaşlık şikayetlerini bizlere iletmekteler. Bu problemin dijitalleşme sıkıntısından kaynaklı olduğunu düşünüyoruz ve bu hizmetleri gerçekleştirme sürecinin gereksiz bazı konularla uzatıldığı gibi bir inanış oluşuyor. Bu konuda çalışıp bir an evvel dijitalleşme ve süreçlerle ilgili belirli bir süre içerisine alınarak halledilmesi gerektiğini düşünüyoruz” şeklinde konuştu. “Benim ailem de bu sıkıntıları yaşadı” 80’lerde Türklerin yaşadığı sıkıntıları kendi ailesinin de yaşadığını belirten Kiril Petkov ise, “Yaşanan olaylardan sonra neden hala ceza alan yok diye sordunuz. Bu insanlar benim aileme de bu sıkıntıları yaşattığı için beni de kişisel olarak incitmekte ve hala ben de bunu sorguluyorum. Bu süreçte aslında yapmak istediğimiz şey insanların belirli bir siyasi oluşum tarafından kullanılmasını engellemek. Çünkü onlar siyasi faaliyetlerini insanlara yardım için kullanmaktan ziyade kendi çıkarları için kullanıyorlar. Biz buradaki kurumlarla beraber, siyasi oluşumlarla beraber yolsuzluk zincirinin sona erdirilmesi için mücadele ediyoruz. Bunun değiştirilmesini istiyoruz. Bu şekilde kapsamlı bir demokratikleşme süreci sağlayabiliriz. Bunlar geleneksel yöntemlerle gerçekleştirilebilecek bir şey değil. Biz bunları yenilikçi bir yolla yapmak istiyoruz” dedi.