Yerel Haberler
Burdur
Ehliyetini yenilemediği için ceza yiyen sürücüden ’krom’ savunması 20 Aralık 2025 Cumartesi - 12:20:14 Burdur’da uygulama noktasında durdurulan otomobilin sürücüsünün ehliyetinin süresi dolduğu polis ekipleri tarafından tespit edildi. Ceza yazılmaması için zorluk çıkaran ve polislere tehditler savuran sürücü, "Ben Danimarka’dan 2 milyon krom getirdim. Biz Türkiye’ye para getiriyoruz" dedi. Sürücüye 7 bin 437 lira idari para cezası kesilirken otomobil de otoparka çekildi. Olay, gece saatlerinde Isparta-Burdur karayolunda bulunan uygulama noktasında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, polis ekipleri tarafından rutin uygulamada durdurulan İ.E. idaresindeki 64 AEN 398 plakalı otomobil, yapılan kontrolde sürücüsünün ehliyetinin süresinin dolduğu tespit edildi. Bu durum üzerine Danimarka’da yaşadığını iddia eden sürücü olaydan haberini olmadığı söyledi. Çocuklarını Antalya Havalimanından alacağını söyleyen sürücü, ilk olarak ceza yazılmaması için uzun süre dil döktü ardından görevini yapan polis ekiplerine zor anlar yaşattı. Sürücü, polis ekiplerine "Araba sizin olsun. Ülkenize geliyorum da biz nelerle karşılaşıyoruz. Ben Danimarka’dan 2 milyon krom getirdim. Biz Türkiye’ye para getiriyoruz" dedi. Ceza tutanağını da imzalamayan sürücü, polisleri tehdit etti. Polislere, "Siz kendinizi efe mi sanıyorsunuz. Sizin ancak gücünüz bana yeter" diyen sürücüye 7 bin 437 lira idari para cezası kesilerek otomobili otoparka çekildi.
Dereye taş dökerken devrilen traktörün altında kaldı, cansız bedeni 1 saat sonra bulundu
18 Temmuz 2025 Cuma - 20:34 Dereye taş dökerken devrilen traktörün altında kaldı, cansız bedeni 1 saat sonra bulundu Burdur’da tarladan topladığı taşları dere kenarına boşaltmak isterken traktörün devrilmesi sonucu hayatını kaybeden 52 yaşındaki öğretmenin cansız bedeni, olaydan yaklaşık 1 saat sonra yakınları tarafından bulundu. Acı haberi alan ailesi olay yerinde sinir krizi geçirdi. Olay, saat 15.30 sıralarında Burdur merkeze bağlı Kayaaltı köyünde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, yaz tatili için geldiği Kayaaltı köyünde tarladaki taşları traktör sepetine dolduran öğretmen Alim Coşkun (52), taşları boşaltmak için köy içinde bulunan dere kenarına geldi. Traktörüyle dereye doğru geri yanaştığı esnada kontrolden çıkan traktör dereye devrildi. Olaydan bir süre sonra Alim Coşkun’a ulaşamayan yakınları köyde arama çalışması başlattı. Yaklaşık 1 saat süren arama çalışmaları sonrasında dere içinde traktörü fark eden köylüler durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbar üzerine bölgeye sağlık, jandarma ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından yapılan kontrollerde devrilen traktörün altında kalan Alim Coşkun‘un hayatını kaybettiği belirlendi. Vinç yardımıyla traktörün kaldırılmasının ardından Coçkun’un cenazesi savcı ve olay yeri inceleme ekiplerinin çalışmalarının ardından otopsi yapılmak üzere Burdur Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Eşi ve kızının feryatları yürekleri dağladı Eşinin traktörün altında kalan cansız bedeninin çıkarılmasını çaresizlik içinde bekleyen Alim Coşkun’un eşi, olay yerinde güçlükle ayakta durabildi. Büyük üzüntü yaşayan kadın acı haberi duyarak gelen kızına sarıldı. Gözyaşları içinde "Öksüz kaldık" diyerek feryat etti. Alim Coşkun’un Isparta’da öğretmen olduğu, yaz tatili için köye geldiği öğrenildi.
Yanına oturduğu hasmını kurşun yağmuruna tuttu planlasam kamera olmayan yerde öldürürdüm dedi
18 Temmuz 2025 Cuma - 13:17 Yanına oturduğu hasmını kurşun yağmuruna tuttu planlasam kamera olmayan yerde öldürürdüm dedi Burdur’da restoranda tartıştığı Hüseyin Mete’yi öldüren Ramazan Uçar, ikinci kez hakim karşısına çıktı. Savcı, sanık için ağırlaştırılmış müebbet hapis istedi; Uçar ise tasarlayarak öldürme iddiasını reddetti. Burdur’da alkollü restoranda karşılaştığı Hüseyin Mete’yi (42) kasten öldürme suçundan tutuklanan Ramazan Uçar, Burdur 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ikinci duruşmada hakim karşısına çıktı. Duruşmaya sanık Uçar Ses ve Görüntü Bilişim Sistemleri (SEGBİS) ile bağlanırken, maktulün babası Nihat Mete ve taraf avukatları salonda hazır bulundu. İddia makamı verdiği mütalaada sanık hakkında tasarlayarak kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti. Müşteki avukatı mütalaaya katıldıklarını beyan ederek sanığın haksız tahrik hükümlerinden yararlanmak istediğini ancak olayın tasarlayarak gerçekleştirildiği için haksız tahrik hükümleri uygulanmamasını, sanığın en üst radden cezalandırılmasını talep etti. Maktul Hüseyin Mete’nin babası Nihat Mete’de mütalaaya katıldığını beyan ederek sanığın en ağır cezayı almasını istedi. Sanık avukatı mütalaaya katılmadıklarını beyan ederek mütalaaya karşı yazılı savunmada bulunmak için ek süre talep etti. Ayrıca olayda tasarlayarak öldürme unsularının bulunmadığını beyan ederek soruşturma aşamasındaki tanıkların mahkeme huzurunda da dinlenmesini isteyerek müvekkilinin uygun görülen şartlarda tahliyesini talep etti. "Tasarlayarak yapsaydım kameraların olmadığı yerde yapardım" Tutuklu sanık Ramazan Uçar mahkemedeki savunmasında mütalaadaki tasarlama kısmını kabul etmediğini belirterek; "Ben Hüseyin Mete’yi hiçbir zaman öldürmeyi planlamadım. Kendisine telefon ile dahi ulaşmaya çalışmadım. Kendisi beni sürekli aradı. Sürekli benden para istedi. Ben vermeyeceğimi söyleyince bana ağıza alınmayacak küfürler, hakaretler ederek tehditte bulundu. Ben şikayetçi olmayayım diye beni eşimle, çocuklarımla tehdit etti. Ben daha fazla dayanamadığım için telefondan ve sosyal medyadan engelledim. Ondan uzak durmaya çalışıyordum. Olay günü onun orada olup olmadığını sorduğumda olmadığını söyledikleri için içeriye girdim. Onun oraya geleceğini bilseydim mekana dahi girmezdim. O gün Hüseyin Mete mekana geldiğinde önce benden uzak bir masaya oturmuştu. Beni gördükten sonra yan masama gelip oturdu. Orada da bana tehdit ve hakaretlerde bulunmaya devam etti. Ben kendisini tasarlayarak öldürmüş olsaydım benden sürekli para istiyordu. Kendisine bir şekilde parasını hazırladığımı söyler onu kameraların olmadığı bir yere çağırır orada öldürürdüm. Olayda kesinlikle tasarlama unsuru yoktur" dedi. Duruşmaya kısa bir ara veren mahkeme heyeti dosyadaki eksik hususların giderilmesi için mahkemeyi ileri bir tarihe erteledi. Olay, 31 Ekim 2024 tarihinde saat 21.00 sıralarında Burdur merkez Sinan Mahallesi’ndeki bir restoranda meydana geldi. İddialara göre aralarında geçmişten gelen husumet bulunan Ramazan Uçar (36) ve Hüseyin Mete (42) aynı mekânda karşılaştı. Ramazan Uçar, Hüseyin Mete’nin bulunduğu masaya yakın bir yere oturduktan kısa süre sonra yanında taşıdığı tabanca ile Mete’ye 6 el ateş etti ve olay yerinden kaçtı. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Yapılan kontrollerde Hüseyin Mete’nin olay yerinde hayatını kaybettiği belirlendi. Polis ekipleri, kaçan zanlıyı kısa sürede yakalayarak gözaltına aldı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Uçar, çıkarıldığı mahkemece "kasten öldürme suçundan" tutuklanarak cezaevine gönderildi. Soruşturma kapsamında Uçar hakkında tasarlayarak kasten adam öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talebiyle dava açıldı. Cinayet anı ise güvenlik kamerasına yansımıştı.
Arka masaya oturan hasmını kurşun yağmuruna tuttu ’Planlasam kamera olmayan yerde öldürürdüm’ dedi
18 Temmuz 2025 Cuma - 13:04 Arka masaya oturan hasmını kurşun yağmuruna tuttu ’Planlasam kamera olmayan yerde öldürürdüm’ dedi Burdur’da restoranda tartıştığı Hüseyin Mete’yi öldüren Ramazan Uçar, ikinci kez hakim karşısına çıktı. Savcı, sanık için ağırlaştırılmış müebbet hapis istedi; Uçar ise tasarlayarak öldürme iddiasını reddetti. Burdur’da alkollü restoranda karşılaştığı Hüseyin Mete’yi (42) kasten öldürme suçundan tutuklanan Ramazan Uçar, Burdur 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ikinci duruşmada hakim karşısına çıktı. Duruşmaya sanık Uçar Ses ve Görüntü Bilişim Sistemleri (SEGBİS) ile bağlanırken, maktulün babası Nihat Mete ve taraf avukatları salonda hazır bulundu. İddia makamı verdiği mütalaada sanık hakkında tasarlayarak kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti. Müşteki avukatı mütalaaya katıldıklarını beyan ederek sanığın haksız tahrik hükümlerinden yararlanmak istediğini ancak olayın tasarlayarak gerçekleştirildiği için haksız tahrik hükümleri uygulanmamasını, sanığın en üst radden cezalandırılmasını talep etti. Maktul Hüseyin Mete’nin babası Nihat Mete’de mütalaaya katıldığını beyan ederek sanığın en ağır cezayı almasını istedi. Sanık avukatı mütalaaya katılmadıklarını beyan ederek mütalaaya karşı yazılı savunmada bulunmak için ek süre talep etti. Ayrıca olayda tasarlayarak öldürme unsularının bulunmadığını beyan ederek soruşturma aşamasındaki tanıkların mahkeme huzurunda da dinlenmesini isteyerek müvekkilinin uygun görülen şartlarda tahliyesini talep etti. "Tasarlayarak yapsaydım kameraların olmadığı yerde yapardım" Tutuklu sanık Ramazan Uçar mahkemedeki savunmasında mütalaadaki tasarlama kısmını kabul etmediğini belirterek; "Ben Hüseyin Mete’yi hiçbir zaman öldürmeyi planlamadım. Kendisine telefon ile dahi ulaşmaya çalışmadım. Kendisi beni sürekli aradı. Sürekli benden para istedi. Ben vermeyeceğimi söyleyince bana ağıza alınmayacak küfürler, hakaretler ederek tehditte bulundu. Ben şikayetçi olmayayım diye beni eşimle, çocuklarımla tehdit etti. Ben daha fazla dayanamadığım için telefondan ve sosyal medyadan engelledim. Ondan uzak durmaya çalışıyordum. Olay günü onun orada olup olmadığını sorduğumda olmadığını söyledikleri için içeriye girdim. Onun oraya geleceğini bilseydim mekana dahi girmezdim. O gün Hüseyin Mete mekana geldiğinde önce benden uzak bir masaya oturmuştu. Beni gördükten sonra yan masama gelip oturdu. Orada da bana tehdit ve hakaretlerde bulunmaya devam etti. Ben kendisini tasarlayarak öldürmüş olsaydım benden sürekli para istiyordu. Kendisine bir şekilde parasını hazırladığımı söyler onu kameraların olmadığı bir yere çağırır orada öldürürdüm. Olayda kesinlikle tasarlama unsuru yoktur" dedi. Duruşmaya kısa bir ara veren mahkeme heyeti dosyadaki eksik hususların giderilmesi için mahkemeyi ileri bir tarihe erteledi. Olay, 31 Ekim 2024 tarihinde saat 21.00 sıralarında Burdur merkez Sinan Mahallesi’ndeki bir restoranda meydana geldi. İddialara göre aralarında geçmişten gelen husumet bulunan Ramazan Uçar (36) ve Hüseyin Mete (42) aynı mekânda karşılaştı. Ramazan Uçar, Hüseyin Mete’nin bulunduğu masaya yakın bir yere oturduktan kısa süre sonra yanında taşıdığı tabanca ile Mete’ye 6 el ateş etti ve olay yerinden kaçtı. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Yapılan kontrollerde Hüseyin Mete’nin olay yerinde hayatını kaybettiği belirlendi. Polis ekipleri, kaçan zanlıyı kısa sürede yakalayarak gözaltına aldı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Uçar, çıkarıldığı mahkemece "kasten öldürme suçundan" tutuklanarak cezaevine gönderildi. Soruşturma kapsamında Uçar hakkında tasarlayarak kasten adam öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talebiyle dava açıldı. Cinayet anı ise güvenlik kamerasına yansımıştı.
Burdur’da "15 Temmuz" kortej yürüyüşü ve anma programı
16 Temmuz 2025 Çarşamba - 01:58 Burdur’da "15 Temmuz" kortej yürüyüşü ve anma programı Burdur’da düzenlenen 15 Temmuz Demokrasi ve Birlik Günü programında konuşan Şehit Özel Harekat Polisi Akif Altay’ın oğlu Niyazi Altay, "Türkçülük bir bayrak yarışıysa biz bu sancağı düşürmemeye and içtik. Türkçülük damarlarımızdaki asil kanın hakkını vermekse işte buradayız. Tıpkı kahraman Özel Harekat Polisi Şehit Akif Altay gibi." dedi. Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından 15 Temmuz 2016 yılında düzenlenen hain darbe girişiminin engellenmesinin 9. yılında Burdur’da şehitleri ve gazileri anma programı düzenlendi. Gazi Caddesi üzerinde gerçekleştirilen 100 metre Türk bayrağı eşliğinde kortej yürüyüşü sonrasında Cumhuriyet Meydanı’nda toplanıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan Cumhuriyet Meydanı’nda ki etkinlik Kur’an-ı Kerim tilaveti ile devam etti. "Biz bu sancağı düşürmemeye and içtik" 15 Temmuz gecesi Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı’na F16 uçağıyla düzenlenen bombalı saldırıda şehit olan Özel Harekat Polisi Akif Altay’ın oğlu Niyazi Altay programda, "Bugün burada vatan toprağının vatan toprağının her karışında hissedilen bir acıyı, gururu ve bir inancı dile getirmek için karşınızdayım. Bu kürsüde sadece bir evlat değilim. Aynı zamanda bir şehidin emanetiyim. Temmuz gecesi Ankara Gölbaşı’nda Özel Harekat Daire Başkanlığı’nda eğitici olarak görev başındayken haince bombalanan ve şehit düşen babamın sesiyim, nefesiyim. O gece Türk Milleti’nin damarlarındaki asil kan ihanete karşı çelikleşti. Bombalara karşı göğsünü siper eden, kurşunlara karşı imanla duran o insanlar birer fert değil, Türk tarihinin Metehan’dan bu yana sürdürülen ruhunun yaşayan temsilcileriydi. Ve babam. O da o gecenin şanlı direnişçisiydi. Bir polisti belki ama ondan önce bir Türk’tü. Görevini sadece meslek aşkıyla değil Türklüğün özü olan vatan sevgisi ile yaptı. Türkçülük bir bayrak yarışıysa biz bu sancağı düşürmemeye and içtik. Türkçülük damarlarımızdaki asil kanın hakkını vermekse işte buradayız. Tıpkı kahraman Özel Harekat Polisi Şehit Akif Altay gibi. Türkçülük bir karakterdir. Hakkı savunma, adaleti yaşatma, zalimin karşısında dimdik durmaktır. Babam da o gece zalimin karşısında durdu. Bir an bile tereddüt bile etmeden. Türkçülük sadece sözde değil özde yaşanır. Her davranışımız, her kararımız, her nefesimiz Türk Milleti’ne hizmet olmalıdır. Bugün bizlere düşen görev sadece şehidimizi anmak değil onların emanetini omuzlarımızda taşımaktır. Bizler şehitlerin çocukları olarak büyürken acıyı ilmek ilmek sabırla ördük ama yılmadık. Çünkü biliriz ki Türk’ün yurdu sahipsiz değildir. Çünkü bir milletin evlatları düşse de dizlerinin üzerine kalkmasını daima bilir. 15 Temmuz gecesi bir milletin dizlerinin üzerinden nasıl dimdik ayağa kalktığını tüm dünyaya gösterdiği bir gecedir. Çünkü biz Türkçülüğü kuru bir söylem olarak değil vatanımızın temeli olarak görüyoruz. Bu vatan bizim yuvamızdır. Bu toprak bizim şerefimizdir. Bu bayrak bizim namusumuzdur. Şehitler ölmez. Çünkü onların adı dillerde değil gönüllerde yaşar. Babamın adı artık sadece kimliğinde değil bu milletin kalbinde yaşıyor. Varlığımız Türk varlığına armağan olsun." dedi. 7’den 70’e her kesimin katıldığı programda Burdur Valisi Dr. Türker Öksüz, AK Parti Burdur Milletvekilleri Prof. Dr. Adem Korkmaz da birer konuşma yaptı. Vali Tülay Baydar Bilgihan, "Yüreği vatan sevgisiyle yoğrulmuş bir milletin, hürriyetine ve iradesine sahip çıkmak için topyekûn ayağa kalktığı o kutlu gecenin yıl dönümünde, bir kez daha aynı heyecan ve kararlılıkla buradayız." diyerek başladığı konuşmasında, "15 Temmuz ruhu; vatan sevgisinin, özgürlük aşkının ve millet olma bilincinin de en güçlü tezahürlerinden biridir. Bu bilinçle ilelebet anlatılacak bu destanda en kutsi mertebe, vatanın dört bucağında bu menfur kalkışmaya, bu ’hayasızca akına’ karşı bir an bile tereddüt etmeden göğsünü siper eden, aralarında hemşehrimiz Şehit Akif Altay’ın da bulunduğu 253 şehidimize aittir. Kadınıyla erkeğiyle 2196 vatan sevdalısı da o gece gazilik onuruyla şereflenmiştir. Aziz şehitlerimizin ve gazilerimizin fedakârlığı; bu toprakların ilelebet bağımsız kalacağının en güçlü teminatı, bir milletin yeniden şahlanışının, birlik ve beraberliğinin simgesidir." ifadesinde bulundu. Konuşmaların ardından sancak koşusuna katılan sporcular tarafından getirilen sancak Vali Tülay Baydar Bilgihan’a takdim edilirken sporculara ödülleri takdim edildi. 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü anma programı 15 Temmuz Şehitler Anadolu Lisesi öğrencisi Muahmmed Durmaz’ın "Otuz Kuş" adlı şiirini okuması, Güzel Sanatlar Lisesi öğretmenlerinin Kahramanlık türküleri konseri, İl Müftülüğü İlahi Grubu tasavvuf musikileri dinletisi ile devam etti. Saat 00.13’te tüm camilerde sala okunurken vatandaşlar tarafından gecenin geç saatlerine kadar demokrasi nöbeti tutuldu.