Yerel Haberler
İstanbul
Turkcell, Forbes’un ‘Dünyanın En İyi İşverenleri’ listesinde 10 Ekim 2024 Perşembe - 09:27:55 Turkcell, dünyanın en prestijli iş dünyası yayınlarından Forbes tarafından 50 ülkede 300 binden fazla çalışanın katılımıyla gerçekleştirilen araştırma sonucunda ‘Dünyanın En İyi İşverenleri’ arasında yer aldı. Turkcell, dünyanın önde gelen yayınlarından Forbes tarafından gerçekleştirilen ve 50 ülkede 300 binden fazla çalışanın katıldığı ‘Dünyanın En İyi İşverenleri’ araştırmasında önemli bir başarı elde etti. Türkiye’den yalnızca 6 şirketin girdiği belirtilen listede Turkcell’in, teknoloji ve iletişim alanındaki tek Türk şirketi olduğu açıklandı. “Listedeki tek Türk teknoloji ve iletişim şirketi olmak bizler için ayrı bir gurur” Bu başarıyı, Turkcell’in insan odaklı kurumsal vizyonu ve çalışan memnuniyetine yönelik stratejilerinin bir sonucu olarak gördüğünü ifade eden Turkcell İnsan ve İş Destekten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Erkan Durdu şöyle konuştu: “Şirket olarak, çalışma arkadaşlarımızın gelişimini ve çalışma konforunu destekleyen bir iş yeri kültürü oluşturmak için titizlikle çalışıyoruz. İnsan kaynakları yönetimine dair yaklaşımımızın küresel ölçekte takdir görmesi ve teknoloji, iletişim alanında ülkemizi temsil eden listedeki tek şirket olmamız da bizler için ayrı bir gurur. Hedefimiz nitelikli insan kaynağımızı koruyarak, yeni yetenekleri aramıza katarak şirketimizin bu alandaki başarısını daha da ileriye taşımak. Bu başarıya katkı sağlayan tüm çalışma arkadaşlarımızı tebrik ediyorum.”
10 Ekim 2024 Perşembe - 09:07 İGÜ, THE Dünya Üniversiteleri Sıralaması 2025’te 1001-1200 bandında yer alarak büyük bir başarıya imza attı İstanbul Gelişim Üniversitesi; Oxford Üniversitesi, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) ve Harvard Üniversitesi gibi birçok köklü kurumun yer aldığı THE Dünya Üniversiteleri Sıralaması 2025 listesinde Araştırma Kalitesi alanında ilk 500, genel sıralamada ise 1001-1200 bandında yer alarak büyük bir başarıya imza attı. Londra merkezli uluslararası yükseköğretim derecelendirme kuruluşu Times Higher Education (THE), 2025 yılı için Dünya Üniversiteleri Sıralaması’nı açıkladı. Sıralama, 2019-2023 yılları arasında Eğitim, Araştırma Ortamı, Araştırma Kalitesi, Endüstri ve Uluslararası Görünüm kriterleriyle değerlendirildi. Bu süreçte dünya genelinde yaklaşık 40.000 üniversiteden, çeşitli kriterleri karşılayanlar sıralamaya dahil edildi. Bu sıralamada 2 binden fazla kurum yer alırken, Türkiye 91 üniversiteyle temsil edilerek tarihi bir başarı elde etti. Ayrıca, ilk 1000 içerisinde 12 Türk üniversitesi yer aldı. THE Dünya Üniversiteleri Sıralaması 2025’te önemli bir başarı elde eden İGÜ; genel sıralamalarda dünyada 1001-1200 bandında derecelendirilirken Türkiye üniversiteleri arasında 13’üncü ve vakıf üniversiteleri arasında 8’inci sırada yer aldı. Araştırma Kalitesi alanında; Dünyada 473’üncü sırada yer alan İGÜ, Türkiye üniversiteleri arasında 3’üncü vakıf üniversiteleri arasında ise 2’nci sırada listelendi. Uluslararası Görünüm alanında; Dünyada 596’ncı sırada yer alırken Türkiye’de 5’inci sırada yer aldı İGÜ’nün sıralamalarda elde ettiği başarı, üniversitenin yüksek kaliteli eğitim ve araştırma alanındaki kararlılığını ve uluslararası standartlara uyumunu gösteriyor. Dünya üniversitesi vizyonula ilerleyen İGÜ; öğrencilerine yenilikçi ve çağdaş bir eğitim sunarken, araştırma faaliyetlerini de destekleyerek, dünya genelinde tanınan bir üniversite olma yolunda emin adımlar atıyor. “Bu başarı, sadece bir sıralama değil; aynı zamanda akademik mükemmeliyet ve yenilikçi eğitim anlayışımızın bir yansımasıdır” İstanbul Gelişim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahri Şahin, “İstanbul Gelişim Üniversitesi olarak Times Higher Education (THE) Dünya Üniversiteleri Sıralaması 2025’te Araştırma Kalitesi alanında ilk 500 üniversite arasında yer almanın gururunu yaşıyoruz. Uluslararası alanda genel sıralamalarda 1001-1200 bandında konumlanarak, Türkiye’deki vakıf üniversiteleri arasında 8’inci sırada olmamız, hep birlikte yürüttüğümüz yoğun çabaların ve özverinin bir sonucudur. Bu başarı, sadece bir sıralama değil; aynı zamanda akademik mükemmeliyet ve yenilikçi eğitim anlayışımızın bir yansımasıdır. Vizyonumuz, öğrencilerimize en kaliteli eğitimi sunarak, onları küresel düzeyde rekabet edebilecek bireyler haline getirmektir. Araştırma ve yenilik alanındaki çalışmalarımızla, bilgi üretiminde öncü olmayı hedefliyoruz. Bu başarıyı elde etmemizde katkı sağlayan tüm akademisyenlerimize ve üniversitemizin paydaşlarına teşekkür ediyorum. Gelecekte daha büyük hedeflere ulaşmak için kararlılıkla ilerlemeye devam ederek İGÜ’nün uluslararası alandaki varlığını güçlendirecek daha nice başarılar elde etmek için çalışmaya devam edeceğiz” dedi. Times Higher Education (THE) 2025 Dünya Üniversiteleri Sıralaması’nda Türkiye’nin başarısını yorumlayan THE Global Başkanı Phil Baty “Üst sıralardaki Türk üniversitelerin sayılarının artması, Türkiye’nin araştırma ve eğitim kalitesi bakımından hızlı bir gelişme kaydettiğinin göstergesidir. Bunu gözlemlemek gerçekten harika ve üniversitelerin sıralamalarında daha yukarılara çıkacağını düşünüyoruz” dedi.
10 Ekim 2024 Perşembe - 09:06 Yaşanan her gelişme ruh sağlığımızı etkiliyor Medipol Sağlık Grubu’ndan Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Derya Adalı Aker, günümüzde ruh sağlığının biyolojik, psikolojik ve sosyolojik boyutlarının daha önce hiç olmadığı kadar önemli hale geldiğine dikkat çekti. Dr. Aker, “Dünya genelindeki olumsuz gelişmeler, bilinç durumumuzu, farkındalığımızı ve depresif duygularımızı etkiliyor” dedi. Medipol Üniversitesi Esenler Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Derya Adalı Aker, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü’nde toplumsal hayat, bireyin tutum ve davranışlarını etkilediğini söyledi. Pandeminin ardından insanların yaşamlarını etkileyen sosyal ve psikolojik dinamiklerin daha da keskinleştiğini vurgulayan Dr. Aker, “Kaygı düzeyimiz her geçen gün artıyor” dedi. Öfke kontrolü ve tahammül sorunları Her bireyin kendi ruhsal durumunu değerlendirmesinin çok önemli olduğuna dikkat çeken Dr. Aker, “Sabah uyandığınızda motivasyonunuz, iş yerine gitme isteğiniz, sosyal ilişkileriniz ve kendinizi aynada nasıl gördüğünüz, ruhsal sağlığınızın göstergesidir,” dedi. Son zamanlarda öfke kontrol sorunlarının da arttığına işaret eden Dr. Aker, “Bu durum insan ilişkilerini olumsuz etkiliyor. Tahammül seviyemiz giderek azalıyor ve bu da insanların birbirlerine daha olumsuz tepki vermesine neden oluyor” şeklinde konuştu. Depresif duygu durumuna dikkat Dr. Aker, ruh sağlığında yaşanan bu olumsuzlukların kişiyi umutsuzluğa sürükleyebileceğini, beklentilerin düşmesine neden olabileceğini ve bunun da depresif duygu durumlarını tetikleyebileceğinin altını çizdi. Bireylerin kendi duygu durumlarıyla ilgili bilinçli olmaları ve gerektiğinde profesyonel destek almaktan çekinmemeleri gerektiğini söyledi. Pandemi sonrası değişen dünya şartlarının bireysel ve toplumsal ruhsal sağlığını olumsuz yönde etkilediğini belirtti. Bu olumsuz etkilerin önüne geçmek için toplumsal farkındalığın artırılması gerektiğini vurguladı.
Turkcell, Forbes’un ‘Dünyanın En İyi İşverenleri’ listesinde
10 Ekim 2024 Perşembe - 09:27 Turkcell, Forbes’un ‘Dünyanın En İyi İşverenleri’ listesinde Turkcell, dünyanın en prestijli iş dünyası yayınlarından Forbes tarafından 50 ülkede 300 binden fazla çalışanın katılımıyla gerçekleştirilen araştırma sonucunda ‘Dünyanın En İyi İşverenleri’ arasında yer aldı. Turkcell, dünyanın önde gelen yayınlarından Forbes tarafından gerçekleştirilen ve 50 ülkede 300 binden fazla çalışanın katıldığı ‘Dünyanın En İyi İşverenleri’ araştırmasında önemli bir başarı elde etti. Türkiye’den yalnızca 6 şirketin girdiği belirtilen listede Turkcell’in, teknoloji ve iletişim alanındaki tek Türk şirketi olduğu açıklandı. “Listedeki tek Türk teknoloji ve iletişim şirketi olmak bizler için ayrı bir gurur” Bu başarıyı, Turkcell’in insan odaklı kurumsal vizyonu ve çalışan memnuniyetine yönelik stratejilerinin bir sonucu olarak gördüğünü ifade eden Turkcell İnsan ve İş Destekten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Erkan Durdu şöyle konuştu: “Şirket olarak, çalışma arkadaşlarımızın gelişimini ve çalışma konforunu destekleyen bir iş yeri kültürü oluşturmak için titizlikle çalışıyoruz. İnsan kaynakları yönetimine dair yaklaşımımızın küresel ölçekte takdir görmesi ve teknoloji, iletişim alanında ülkemizi temsil eden listedeki tek şirket olmamız da bizler için ayrı bir gurur. Hedefimiz nitelikli insan kaynağımızı koruyarak, yeni yetenekleri aramıza katarak şirketimizin bu alandaki başarısını daha da ileriye taşımak. Bu başarıya katkı sağlayan tüm çalışma arkadaşlarımızı tebrik ediyorum.”
İGÜ, THE Dünya Üniversiteleri Sıralaması 2025’te 1001-1200 bandında yer alarak büyük bir başarıya imza attı
10 Ekim 2024 Perşembe - 09:07 İGÜ, THE Dünya Üniversiteleri Sıralaması 2025’te 1001-1200 bandında yer alarak büyük bir başarıya imza attı İstanbul Gelişim Üniversitesi; Oxford Üniversitesi, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) ve Harvard Üniversitesi gibi birçok köklü kurumun yer aldığı THE Dünya Üniversiteleri Sıralaması 2025 listesinde Araştırma Kalitesi alanında ilk 500, genel sıralamada ise 1001-1200 bandında yer alarak büyük bir başarıya imza attı. Londra merkezli uluslararası yükseköğretim derecelendirme kuruluşu Times Higher Education (THE), 2025 yılı için Dünya Üniversiteleri Sıralaması’nı açıkladı. Sıralama, 2019-2023 yılları arasında Eğitim, Araştırma Ortamı, Araştırma Kalitesi, Endüstri ve Uluslararası Görünüm kriterleriyle değerlendirildi. Bu süreçte dünya genelinde yaklaşık 40.000 üniversiteden, çeşitli kriterleri karşılayanlar sıralamaya dahil edildi. Bu sıralamada 2 binden fazla kurum yer alırken, Türkiye 91 üniversiteyle temsil edilerek tarihi bir başarı elde etti. Ayrıca, ilk 1000 içerisinde 12 Türk üniversitesi yer aldı. THE Dünya Üniversiteleri Sıralaması 2025’te önemli bir başarı elde eden İGÜ; genel sıralamalarda dünyada 1001-1200 bandında derecelendirilirken Türkiye üniversiteleri arasında 13’üncü ve vakıf üniversiteleri arasında 8’inci sırada yer aldı. Araştırma Kalitesi alanında; Dünyada 473’üncü sırada yer alan İGÜ, Türkiye üniversiteleri arasında 3’üncü vakıf üniversiteleri arasında ise 2’nci sırada listelendi. Uluslararası Görünüm alanında; Dünyada 596’ncı sırada yer alırken Türkiye’de 5’inci sırada yer aldı İGÜ’nün sıralamalarda elde ettiği başarı, üniversitenin yüksek kaliteli eğitim ve araştırma alanındaki kararlılığını ve uluslararası standartlara uyumunu gösteriyor. Dünya üniversitesi vizyonula ilerleyen İGÜ; öğrencilerine yenilikçi ve çağdaş bir eğitim sunarken, araştırma faaliyetlerini de destekleyerek, dünya genelinde tanınan bir üniversite olma yolunda emin adımlar atıyor. “Bu başarı, sadece bir sıralama değil; aynı zamanda akademik mükemmeliyet ve yenilikçi eğitim anlayışımızın bir yansımasıdır” İstanbul Gelişim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahri Şahin, “İstanbul Gelişim Üniversitesi olarak Times Higher Education (THE) Dünya Üniversiteleri Sıralaması 2025’te Araştırma Kalitesi alanında ilk 500 üniversite arasında yer almanın gururunu yaşıyoruz. Uluslararası alanda genel sıralamalarda 1001-1200 bandında konumlanarak, Türkiye’deki vakıf üniversiteleri arasında 8’inci sırada olmamız, hep birlikte yürüttüğümüz yoğun çabaların ve özverinin bir sonucudur. Bu başarı, sadece bir sıralama değil; aynı zamanda akademik mükemmeliyet ve yenilikçi eğitim anlayışımızın bir yansımasıdır. Vizyonumuz, öğrencilerimize en kaliteli eğitimi sunarak, onları küresel düzeyde rekabet edebilecek bireyler haline getirmektir. Araştırma ve yenilik alanındaki çalışmalarımızla, bilgi üretiminde öncü olmayı hedefliyoruz. Bu başarıyı elde etmemizde katkı sağlayan tüm akademisyenlerimize ve üniversitemizin paydaşlarına teşekkür ediyorum. Gelecekte daha büyük hedeflere ulaşmak için kararlılıkla ilerlemeye devam ederek İGÜ’nün uluslararası alandaki varlığını güçlendirecek daha nice başarılar elde etmek için çalışmaya devam edeceğiz” dedi. Times Higher Education (THE) 2025 Dünya Üniversiteleri Sıralaması’nda Türkiye’nin başarısını yorumlayan THE Global Başkanı Phil Baty “Üst sıralardaki Türk üniversitelerin sayılarının artması, Türkiye’nin araştırma ve eğitim kalitesi bakımından hızlı bir gelişme kaydettiğinin göstergesidir. Bunu gözlemlemek gerçekten harika ve üniversitelerin sıralamalarında daha yukarılara çıkacağını düşünüyoruz” dedi.
Yaşanan her gelişme ruh sağlığımızı etkiliyor
10 Ekim 2024 Perşembe - 09:06 Yaşanan her gelişme ruh sağlığımızı etkiliyor Medipol Sağlık Grubu’ndan Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Derya Adalı Aker, günümüzde ruh sağlığının biyolojik, psikolojik ve sosyolojik boyutlarının daha önce hiç olmadığı kadar önemli hale geldiğine dikkat çekti. Dr. Aker, “Dünya genelindeki olumsuz gelişmeler, bilinç durumumuzu, farkındalığımızı ve depresif duygularımızı etkiliyor” dedi. Medipol Üniversitesi Esenler Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Derya Adalı Aker, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü’nde toplumsal hayat, bireyin tutum ve davranışlarını etkilediğini söyledi. Pandeminin ardından insanların yaşamlarını etkileyen sosyal ve psikolojik dinamiklerin daha da keskinleştiğini vurgulayan Dr. Aker, “Kaygı düzeyimiz her geçen gün artıyor” dedi. Öfke kontrolü ve tahammül sorunları Her bireyin kendi ruhsal durumunu değerlendirmesinin çok önemli olduğuna dikkat çeken Dr. Aker, “Sabah uyandığınızda motivasyonunuz, iş yerine gitme isteğiniz, sosyal ilişkileriniz ve kendinizi aynada nasıl gördüğünüz, ruhsal sağlığınızın göstergesidir,” dedi. Son zamanlarda öfke kontrol sorunlarının da arttığına işaret eden Dr. Aker, “Bu durum insan ilişkilerini olumsuz etkiliyor. Tahammül seviyemiz giderek azalıyor ve bu da insanların birbirlerine daha olumsuz tepki vermesine neden oluyor” şeklinde konuştu. Depresif duygu durumuna dikkat Dr. Aker, ruh sağlığında yaşanan bu olumsuzlukların kişiyi umutsuzluğa sürükleyebileceğini, beklentilerin düşmesine neden olabileceğini ve bunun da depresif duygu durumlarını tetikleyebileceğinin altını çizdi. Bireylerin kendi duygu durumlarıyla ilgili bilinçli olmaları ve gerektiğinde profesyonel destek almaktan çekinmemeleri gerektiğini söyledi. Pandemi sonrası değişen dünya şartlarının bireysel ve toplumsal ruhsal sağlığını olumsuz yönde etkilediğini belirtti. Bu olumsuz etkilerin önüne geçmek için toplumsal farkındalığın artırılması gerektiğini vurguladı.
Çocuklara ilaç vererek ailelerin cinsel istismarla suçlanmasını sağlayan FETÖ’cü profesörün yargılanmasına devam edildi
09 Ekim 2024 Çarşamba - 22:45 Çocuklara ilaç vererek ailelerin cinsel istismarla suçlanmasını sağlayan FETÖ’cü profesörün yargılanmasına devam edildi İstanbul’da bir psikiyatri kliniğinde hayvanlarda kullanılan ilaçları çocuklara vererek ailelere ‘cinsel istismar’ tuzağı kurmakla suçlanan doktor Süleyman Salih Zoroğlu ve yardım ettiği öne sürülen 5 diğer sanığın yargılanmasına devam edildi. Duruşmada beyanda bulunan mağdur çocuklardan D.A., “Meyve suyuma ilaç kattı. Pipetle toz ilaç çektiriyordu. Üşüyordum, ışıkları kapatıyordu. Ne dediğimi bilemiyordum, kendimi hissedemiyordum. Beni mecbur etti ve ben babama suç attım onun yüzünden. Ben böyle bir şey yapmak istemiyordum. Annemden, babamdan beni ayıracağını söyledi mecbur yaptım” dedi. İstanbul’da bir psikiyatri kliniğinde hayvanlarda kullanılan ilaçları çocuklara vererek ailelere ‘cinsel istismar’ tuzağı kurmakla suçlanan doktor Süleyman Salih Zoroğlu ve yardım ettiği öne sürülen 5 diğer sanığın yargılanmasına devam edildi. Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada tutuklu sanık Süleyman Salih Zoroğlu ve eşi tutuksuz sanık Özgül Zoroğlu hazır bulundu. Duruşmaya bir kısım tutuksuz diğer sanıklar ile taraf avukatları ve müştekiler de katıldı. Duruşmaya Adli Görüşme Odası’ndan bağlanan ve sosyal hizmet uzmanı eşliğinde beyanda bulunan mağdur çocuk D.A., “İlk önce Süleyman, İnci, Ahmet, Zeynep. Hepsinden şikayetçiyim. Anneannemin yakın arkadaşı varmış. O söyledi bize Süleyman’ı. Gittiğimizde o beni annemle babamla tehdit etti. Bana baskı yaptı ‘baban seni taciz etti diyeceksin’ dedi. Beni dinlemiyordu ilaç veriyordu. Bir keresinde meyve suyuma ilaç kattı. Pipetle toz ilaç çektiriyordu. Üşüyordum, ışıkları kapatıyordu. Ne dediğimi bilemiyordum, kendimi hissedemiyordum. Beni mecbur etti ve ben babama suç attım onun yüzünden. Ben böyle bir şey yapmak istemiyordum. Annemden, babamdan beni ayıracağını söyledi mecbur yaptım. Şu an çok pişmanım. Bana ilaçlar verdi annemden saklamamı istedi. ‘Sen 16 yaşına geldiğinde seni annenden alıp bir ülkeye götüreceğim’ dedi. Çok korkmuştum annemden babamdan ayıracak diye. Ben mecbur kaldım babama suç atmaya. Benim arada yiyeceğime içeceğime ilaç katıyordu. Bir gaz varmış onu verecekmiş annemin ve babamın yemeğine katacakmışım. Anneme babama şiddet uygulamamı istedi. Annemin çıplak fotoğrafını çekmemi istedi. Bana Salih Zoroğlu iğne yaptı. Hatta iğneden korktuğumu söylemiştim. Onların yüzünden okulda hafızam gidiyor. Sanki silinmiş gibi oluyor. Hiç kimseyi hatırlamıyorum. Diyemedim anneme de söyleyemedim beni kurtar diyemedim. İlaçlardan hiçbir şeyi hatırlayamıyorum” dedi. “Biz başka bir çocuk için kendisini vakfetmekle suçlanıyoruz” Süleyman Salih Zoroğlu’nun tutuksuz olarak yargılanan eşi Özgül Zoroğlu ise, "Bu dava tamamen insanlık sorgulaması. Biz başka bir çocuk için kendisini vakfetmekle suçlanıyoruz ve mahkeme bizi bununla yargılıyor” dedi. “Ketamini kendi babamda, eşimde, çocuğumda, kedimde kullandım” Tutuklu sanık Süleyman Salih Zoroğlu ise, ketaminin çok faydalı bir ilaç olduğunu ileri sürerek, "Kendi babamda, eşimde, çocuğumda, kedimde kullandım. Ben yaşı başı ileri insanım. Kalp hastalığım var şeker hastalığım var. Çok ciddi zorluk yaşıyorum. Ev hapsine alınmamı tahliye ediyorum” şeklinde savunma yaptı. Ara kararını açıklayan mahkeme, Süleyman Salih Zoroğlu’nun tutukluluk halinin devamına hükmetti. Duruşma eksikliklerin giderilmesi için ertelendi. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 20 müşteki aile ve 21 mağdur çocuğun beyanlarının alındığı belirtilmişti. İddianamede, yaşları 7 ile 18 arasında değişen 21 mağdur çocuğun ve ebeveynlerinin alınan beyanlarına, mağdur çocuklarla ilişkili seans kayıtlarına, ailelere gönderilen mesaj içeriklerine de yer verilmişti. İddianamede Süleyman Salih Zoroğlu’nun mağdurlara teşhis koyarak seanslar sırasında Ketamin maddesi verdiği, cinsel içerikli sorular yönelttiği, bedensel ve ruhsal yönden sağlıklarının bozulmasına neden olduğu, ailenin çeşitli üyelerini istismarla suçlayarak maddi talepler içeren tehditvari girişimlerde bulunduğu, çocukları kendi tutacağı bir eve yerleştirmeye ve yurt dışına göndermeye çalıştığı yönündeki beyanlarla şikayetçi olunduğu anlatılmıştı. Sanık Zoroğlu’nun klinik ve ev adreslerinde ele geçirilen maddeler üzerinde Adli Tıp Kurumu Kimya İhtisas Dairesi tarafından yapılan inceleme ve analizler neticesinde Ketamin ve Ketamin bulaşıklı madde ve materyaller tespit edildiği de iddianamede açıklanmıştı. İddianamede sanık Zoroğlu’nun mağdur çocuklara yönelttiği kapalı uçlu soruları, hasta mahremiyetini ihlal edici uygulamaları, ebeveynlere yönelik düşmanca ifadeleri, intihar girişimlerine ilişkin pozitif pekiştirgeçlerinin temel mesleki ve etik ilkelere aykırı olduğu, eylemlerinin çocuğun duygusal istismarı kapsamında değerlendirilebileceği ifade edilmişti. İddianamede mağdur çocukların hiçbirinin kliniğe cinsel istismar iddiası/şüphesi/ihtimaline bağlı bir travma sebebiyle gitmediği de belirtilmişti. Sanık Süleyman Salih Zoroğlu’nun tüm vakalara, öykülerinde bir cinsel istismar olmamasına karşın hızlıca Çoklu Kişilik Bozukluğu (ÇKB) / Disosiyatif Kimlik Bozukluğu (DKB) teşhisi koyduğu da belirtildi. Başlangıçta bizzat çocukların direnç göstererek istismara uğramadıklarını, müracaat sebeplerinin bu olmadığını doktora anlatmaya çalıştığı ancak Zoroğlu’nun ensesti "Allah’ın verdiği özel yeteneklerle, bir önsezi sayesinde, manevi bir gözle bakarak hemen anladığını" iddia ettiği iddianamede kaydedilmişti. Zoroğlu’nun dosya mağduru çocukların pek çoğunu okullarını bırakmaya, ailelerinden ayrılarak oluşturacağı evlerde kalmaya, pasaport çıkarıp yurt dışına gitmeye ikna etmeye çalıştığının tespitine de iddianamede yer verildi. Sanık Zoroğlu’nun bu noktada mağdurların ailelerinden şantaj yoluyla temin edeceği paraları kullanmayı planladığı, yurtdışındaki temel bağlantı noktasının da firari durumdaki FETÖ şüphelisi ablasının olduğunu ikrar ettiği iddianamede kaydedilmişti. Zoroğlu’nun mağdur çocukların bir bölümüne çeşitli zehirleyici maddeler kullanarak ebeveynlerini öldürme tavsiyesinde bulunulduğu, çocuğun bu maddeleri kullanması halinde otopside tespit yapılamayacağını söyleyerek suç işleme kararlılıklarını arttırmaya çalıştığı da belirlenmişti. İddianamede Süleyman Salih Zoroğlu’nun 21 kez “Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Ticareti Yapma veya Sağlama”, 21 kez “Eziyet”, 4 kez “İftira”, 2 kez “Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma”, 2 kez “Şantaj”, 2 kez “Uyuşturucu Madde Kullanımını Özendirme”, 1 kez “Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Ele Geçirme” 1 kez “Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Etme” suçlarından toplam 96 yıldan 972 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Öte yandan Zoroğlu’na yardım ettiği öne sürülen diğer 5 sanık hakkında ise değişen oranlarda hapis cezası istenmişti.
Bakan Bayraktar, Atlantik Konseyi Bölgesel Temiz ve Güvenli Enerji Konferansı’nda konuştu
09 Ekim 2024 Çarşamba - 20:58 Bakan Bayraktar, Atlantik Konseyi Bölgesel Temiz ve Güvenli Enerji Konferansı’nda konuştu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, "Türkiye olarak çok boyutlu enerji dönüşüm stratejisini hayata geçirmeye çalışıyoruz. Bu süreçte yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, nükleer enerji, geçiş yakıtı olarak doğalgaz ve enerji dönüşümü için madenler odaklandığımız konular" dedi. Atlantik Konseyi’nin Bölgesel Temiz ve Güvenli Enerji Konferansı; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Romanya Enerji Bakanlığı Danışmanı Adrian Bazavan, Zorlu Enerji CEO’su Sinan Ak, ABD’nin eski Azerbaycan Büyükelçisi Matt Bryza Atlantik Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi A. Mücahid Ören’in katılımıyla gerçekleşti. Konferansın ilk günkü programında açıklamalarda bulunan Bakan Bayraktar, Türkiye’nin nötr karbon ekonomisine geçiş sürecinde uygulanacak stratejileri hakkında bilgi verdi. Türkiye’nin enerji talebinin her yıl arttığına dikkat çeken Bayraktar, "Türkiye enerji talebi her yıl artan bir ülke. Son 20 yılda elektrik ve doğalgaz talebimiz 3 katına çıktı. Önümüzdeki dönemde de bu talebin artacağını öngörüyoruz. Kentleşme, elektrikli araçlar, artan nüfus talebi artırıyor. Artan talebi karşılaşmamız gerekiyor. Enerjiyi vatandaşlarımızın güç yetireceği ucuz hale getirmemiz gerekiyor" diye konuştu. Türkiye’nin çok boyutlu olarak enerji dönüşüm stratejisini hayata geçirmeye çalıştığını ifade eden Bayraktar, enerjide dışa bağımlılığı da bitirecek odak konular hakkında bilgi verdi. "Karbonsuzlaşma hedeflerimize başarılı şekilde ulaşmamız için politikalarımızı dijital teknolojilerle birlikte daha duyarlı, daha esnek, daha kapsamlı olması gerektiğini düşünüyoruz" diyen Bakan Bayraktar, "Bu süreçte Türkiye olarak beş alana odaklandık. Yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, nükleer enerji, geçiş yakıtı olarak doğalgaz ve enerji dönüşümü için madenler odaklandığımız konular. Bugün Türkiye olarak kurulu kapasitemizin yarısından fazlasını yenilenebilir enerji kaynakları oluşturuyor. Yenilenebilir enerjide Avrupa’da 5’inci dünyada 11’inci sıradayız. 2053’e kadar yenilenebilir enerjiyi ülkemiz açısından gelişme alanı potansiyeli en yüksek alan olarak görüyoruz. Birçok farklı yöntemlerle yenilenebilir enerjiyi destekledik desteklemeye devam edeceğiz. Önümüzdeki 12 yılı kapsayacak oldukça iddialı bir enerji programımız var. 2035 yılına geldiğimizde şuan için 30 bin megawatt olan güneş ve rüzgar kurulu gücümüzü 90 bin megawatt’a çıkarmak istiyoruz’’ şeklinde konuştu. "Nükleer enerjiyi enerji portföyümüze katmamız gerekiyor" Nükleer enerji alanında yapılan projelerden de bahseden Bakan Bayraktar, "Mersin Akkuyu’da 4 tane nükleer reaktörü aynı anda inşa ediyoruz. Bu şantiye dünyanın en büyük nükleer enerji şantiyesi. Burada ilk reaktörde ilerleme yüzde 90’ı aştı. 2025 yılında buradan karbonsuz ilk elektriği üreteceğiz. 2028’e kadar kalan diğer 3 reaktörü de devreye almayı hedefliyoruz. Bu sayede Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yüzde 10’unu bu santrallerden karşılayacağız. Yine bu sayede yılda yaklaşık 35 milyon tonluk bir karbon emisyonundan sakınmış olacak. Akkuyu hedeflediğimiz tek proje değil. Türkiye’nin 2050 yılında 20 bin megawatt’lık toplam bir nükleer enerji kapasitesine de ulaşmayı hedefliyoruz" diye konuştu. "2040 yılına kadar Türkiye’nin 46 milyar dolar enerji tasarrufu sağlanmış olacak" 2017 yılında uygulamaya koyulan birincil ulusal enerji verimliliği eylem planı ile 2017-2023 yılları arasında yaklaşık yüzde 14 primal enerji tüketiminin azaltıldığını belirten Bakan Bayraktar, "Bu eylem planı uygulama döneminde kamu ve özel sektör ile yaklaşık 8,5 milyar dolarlık bir yatırım yapıldı. Bu sayede 70 milyon ton karbon emisyonunu azaltmış olduk. Önümüzdeki dönemde özel sektör ile birlikte yaklaşık 20 milyar dolar yatırım yapmayı hedefliyoruz. Bütün bunlarla beraber enerji yoğunluğumuzu düşüreceğiz. Enerji tüketimimiz yüzde 16 aşağı gelmiş olacak. Bu sayede 100 milyon tonluk karbon emisyonunu azaltmış olacağız. 2040 yılına kadar Türkiye’nin 46 milyar dolar enerji tasarrufu sağlanmış olacak" dedi. "Doğalgazda 8 yıl öncesine göre gazlaştırma kapasitemizi 5 kat artırdık" Doğalgazın yenilenebilir enerjinin entegrasyonu için önemli bir vazife gördüğünü söyleyen Bayraktar, "Şehirlerimizin daha kaliteli havaya sahip olması içinde doğalgazın önemi var. Türkiye olarak 50 milyar metreküpü aşan tüketimle Avrupa’nın 4’üncü büyük doğalgaz piyasasıyız. Doğalgazda arz güvenliğimizi tesis etmek için çeşitlendirmeyi sağlamak için gazlaştırma kapasitemizi artırdık, 8 yıl öncesine göre gazlaştırma kapasitemizi 5 kat artırdık. Yer altı depolama kapasitelerimizi artırdık. Uluslararası boru hattı projeleri dahil olmak üzere çok önemli yatırımlar yaptık. Bu sayede Türkiye yıllık tükettiği doğalgazın en az yarısını LNG (Sıvılaştırılmış doğalgaz) olarak alabilecek kabiliyete kavuştu" dedi. "Şu anda 2.6 milyon hanenin doğalgazını artık kendimiz üretiyoruz" Doğalgaz arama ve üretim tarafında yapılan faaliyetlerden de bahseden Bakan Bayraktar, "2020 yılında Karadeniz’de Cumhuriyet tarihinin en büyük doğalgaz keşfini yaptık. 2020 pandemi yılında dünyada denizlerdeki en büyük keşfiydi bu. Şuanda 2.6 milyon hanenin doğalgazını artık kendimiz üretiyoruz. Karadeniz’de Sakarya Gaz sahasındaki üretimimizi artırmayı hedefliyoruz. Önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde 10 milyon metreküp günlük üretime ve son dönemde ülkemize getirdiğimiz yüzer üretim platformlarıyla 2026 yılı içerisinde 20 milyon metreküp günlük üretime kavuşmayı hedefliyoruz. Bu sayede Türkiye yıllık 7 buçuk milyar metreküplük üretimi gerçekleştirmiş olacak" ifadelerini kullandı. "Sürdürülebilir enerji geleceğine sahip olma konusunda kararlıyız" Önümüzdeki dönemde odaklanılacak konulardan bir tanesi de iletim altyapısı olacağını ifade eden Bakan Bayraktar, "Şu anda enerji borsası olarak kurduğumuz EPİAŞ’ın biraz daha farklı alanlarda kapsamını genişletmeyi amaçlıyoruz. Özellikle emisyon ticaretinde karbonu fiyatlayan bir ülke haline gelmeyi de hedefliyoruz. Enerji dönüşümü ve enerji güvenliği çalışmalarının işbirliği içerisinde birlikte sürdürülmesi önem arz etmektedir, başarıya ulaşmak için buna ihtiyacımız var. Türkiye olarak herkes için daha iyi daha temiz daha sürdürülebilir enerji geleceğine sahip olma konusunda kararlıyız" dedi.