Yerel Haberler
İstanbul
14 Şubat 2025 Cuma - 20:29 İletişim Başkanı Altun: "Türkiye bugün sadece bölgemizde değil, tüm dünyada bir küresel adalet ve hakikat mücadelesi veriyor" Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Türkiye bugün sadece bölgemizde değil, tüm dünyada bir küresel adalet ve hakikat mücadelesi veriyor. Biz, bu iki mücadelenin birlikte verilmesi gerektiğini ve ancak bu takdirde başarı elde edebileceğimizi düşünüyoruz. Zira adalet ve hakikat iç içe geçmiş iki temel değerdir ve adalet, hakikat için birlikte mücadele etmek de şerefli bir tavırdır" dedi. İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca Rami Kütüphanesi’nde düzenlenen "Türkiye Yayıncılık Zirvesi, 21. Yüzyıl Yayıncılığında Fırsatlar ve Meydan Okumalar" programının açılışına katıldı. Programda konuşan İletişim Başkanı Altun, dijitalleşen yayıncılıktan okuma kültürüne, kamu yayıncılığından çocuk edebiyatına, yapay zekanın yayıncılık kültürüne etkisinden, küresel alanda yayıncılık bağlamında karşı karşıya kaldıkları meydan okumalara ve Türkiye’nin yayıncılık ekosisteminin daha da kaliteli hâle gelebilmesi için yapılması gerekenlere ilişkin açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin yayıncılık ekosistemi içindeki uzmanları aktörleri ve kamu bileşenlerini bir araya getirmek ve müzakere platformu oluşturmak için zirveyi düzenlediklerini kaydeden Altun, İletişim Başkanlığı olarak yayımladıkları eserlerle bir yandan kamuda, devlette, hükûmette, her bir kitapta birer politika belgesi üretmeye çalıştıklarını, bir yandan da hem ulusal hem uluslararası kamuoyu için Türkiye’nin haklı tezlerini, haklı duruşunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi vizyonunu paylaşmaya çalıştıklarını anlattı. Türkiye’nin giderek güçlenmesinden ve belirleyici bir aktör olmasından rahatsız olan aktörlerin ürettikleri Türkiye aleyhindeki sistematik dezenformasyonları, kara propaganda girişimlerini bertaraf etmek adına çalıştıklarını ifade eden Altun, "Türkiye bugün sadece bölgemizde değil, tüm dünyada bir küresel adalet ve hakikat mücadelesi veriyor. Biz, bu iki mücadelenin birlikte verilmesi gerektiğini ve ancak bu takdirde başarı elde edebileceğimizi düşünüyoruz. Zira adalet ve hakikat iç içe geçmiş iki temel değerdir ve adalet, hakikat için birlikte mücadele etmek de şerefli bir tavırdır. Kurumsallaştırmaya çalıştığımız Türkiye İletişim Modeli’yle özgün pratikler ortaya koymaya gayret ediyoruz ve biz yine bu çerçevede, kitap ve dergi yayıncılığını Türkiye İletişim Modeli’nin mütemmim bir cüzü olarak telakki ediyoruz. Türkiye yayıncılık ekosisteminin geliştirilmesi için çalışıyoruz, çabalıyoruz. Son 23 yılda Türkiye yayıncılık ekosistemi içerisinde gerçekten önemli başarılara imza atıldı. Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi başta olmak üzere, yine içinde bulunduğumuz Rami Kütüphanesi dâhil olmak üzere uluslararası standartların üzerinde güçlü, etkin, örnek kütüphaneler inşa edildi, milletimizin istifadesine sunuldu" diye konuştu. "ISBN tahsis edilen kitap sayısı bugün itibarıyla 100 bine yaklaşmış durumda" Geçen yıl itibarıyla Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı halk kütüphanelerinde üye sayısının 7 milyona, kullanıcı sayısının 39 milyona ve toplam kitap sayısının 25 milyona eriştiğini dile getiren İletişim Başkanı Altun, "2002 yılı itibarıyla ISBN tahsis edilen kitap sayısı 16 bin 500’ken, bu sayı bugün itibarıyla 100 bine yaklaşmış durumda. Ciddi bir niceliksel büyüme ve hatırı sayılır bir niteliksel gelişmeyle karşı karşıyayız. Bundan sonra bizlere, sizlere, hepimize düşen bu niceliksel büyümeyi sürdürmek ve elbette aynı zamanda onu daha güçlü niteliksel gelişmeyle taçlandırmak" şeklinde konuştu. Altun, "Yayıncılık alanında almaya başladığımız bu mesafe, Türkiye’de yaşanan siyasal demokratikleşmeyle, normalleşmeyle, ekonomik büyümeyle doğrudan ilişkilidir, bağlantılıdır. Biz, esas itibariyle toplumsal alandaki çoğulculuğu, zenginliği, siyasal ve kültürel alana taşıyabilme mücadelesi veriyoruz. Mücadelemizin bir adı budur. Ceberut, tepeden inmeci, topluma, millete, halka yukarıdan bakan bir kültürel hegemonya gelişimine karşı bizler, toplumuyla, tarihiyle, kültürüyle barışık, özgün bir modernleşme arayışı içinden çıkan bir kültürel çoğulculuğu ve demokratik temsil düzenini savunuyoruz. Ne yazık ki ülkemiz bu sadmeye, saldırıya çokça maruz kaldı, tarihinde bu saldırılarla defaatle karşılaştı. Kültürsüzleştirilmeye, kültür köklerimizden koparılmaya çalışıldık. Bu kültürel girişim sahipleri, kültürümüzü baltalamaya yönelik çaba sarf edenler elbette bize zarar verdiler fakat başarı elde edemediler" ifadelerini kullandı. İletişim Başkanı Altun, batı merkezli kültürel kuşatma girişimlerinin varlığını somut bir meydan okuma olarak görmezden gelemeyeceklerini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hepimiz buna muhatabız. Bu kültürel kuşatma, hegemonya girişimlerinin yayıncılık alanındaki yansımalarına da en çok sizler şahitlik ediyorsunuz. Bugünün küresel yayıncılık düzeninin en önemli sorunu bu girişimlerdir. Bu girişimler birkaç Batılı büyük şirketin oluşturduğu tekelleşme marifetiyle yayıncılık açısından olumsuz sonuçlar doğuruyor. Evet, bugün yayıncılıkta dijital medya düzeniyle daha da derinleşen bir Batılı tekelleşme ve büyük teknoloji şirketlerinin tahakkümü en önemli meydan okumalardan biridir. Yine dijitalleşmeyle gelen bir diğer meydan okuma da giderek karmaşıklaşan ve hepinizin muzdarip olduğu telif sorunları ve bunu derinleştiren yeni nesil korsan yayıncılık faaliyetleridir. Bunların yanında yine dünyada küresel alanda etkileri günden güne daha fazla hissedilen adaletsizlik düzeninin bir uzantısı olan dijital uçurum, yayıncılık dünyasının bir diğer Türkiye sınamasıdır." "Dezenformasyon yağmuru yayıncılık kültürünün önünde önemli bir sorun" Artık insanlığın temel bir sorunu olan ve bugün hiçbir toplumun bigane kalamadığı dezenformasyon yağmurunun da yayıncılık dünyasının çok önemli bir sorunu olduğuna işaret eden Altun, "Yayıncılıkta faaliyet gösteren aktörler, her şeyden önce bilgi üretim düzeninin ana aktörleridir. En temel iddiaları da hakiki, tahrif edilmemiş bilgi üretmektir. Fakat mevcut dezenformasyon yağmuru ve bunu besleyen medya düzeni, gittikçe bu uğraşı, gayreti zorlaştırmaktadır. Çünkü bilginin yerine dezenformatif içerikler geçtikçe ne yazık ki bazı aktörler bilerek, bazı aktörler bilmeden, bu dezenformatif akış süreçlerinin taşıyıcısı olabilmektedir. Bu da bir bütün olarak yayıncılık kültürünün önünde önemli bir sorundur. Yapay zekânın varlığı her ne kadar birtakım imkânlar sağlasa da bu bağlamda dezenformasyon yağmurunun etkisini arttırmakta ve ne yazık ki bu süreci olumsuz yönde hızlandırmaktadır" değerlendirmesinde bulundu. İletişim Başkanı Altun, yeni medya düzeninin yayıncıların önüne bazı fırsatlar da sunduğunu belirterek, "E-kitap, sesli kitap, podcast gibi yenilikçi mecralar, eserlerin daha geniş kitlelere ulaşmasına imkân sağlayabiliyor. Diğer taraftan yapay zekânın olumsuz tarafına referans verdim ama bununla birlikte yapay zekâ ve büyük veri madenciliği sayesinde okur eğilimlerinin analizlerinin yapılabilmesi ve kişiselleştirilmiş yayıncılık deneyimleri üretilebilmesi mümkün. Yine bir başka avantaj da yine yeni medya düzeniyle birlikte küresel pazara, alana erişim imkânlarının artması" ifadesini kullandı. "Bize giydirilmiş deli gömleklerini kabul etmemeliyiz" Sorunları çözmeye çalışırken fırsatları da kullanmak gerektiğinin altını çizen Altun, "Bu çerçevede yeni nesil yayıncılık stratejilerine önem vermek kuşkusuz çok önemli. O nedenle yeni nesil yayıncılık stratejileri üzerinde özellikle duralım istiyoruz. Diğer taraftan okuma kültürünü güçlendirmek en hayati mesele. Bu doğrultuda bizler gerek Millî Eğitim Bakanlığımız gerek Kültür ve Turizm Bakanlığımız ile birlikte kamusal farkındalık kampanyası, stratejik iletişim kampanyası yürüteceğiz. Diğer taraftan geleneksel ve dijital yayıncılığı iç içe geçirebilmek adına birlikte yeni modeller üretebilmek adına neler yapabiliriz, bunları müzakere edeceğiz. Bütün bunların yanında ’Türkiye Yayıncılık Ekosistemi’ni güçlendirme adına Türkiye’ye özgü bir yayıncılık aktivizmi üretebilir miyiz?’ bunu tartışacağız. Yeni dijital yayıncılık platformlarının geliştirilmesi dâhil olmak üzere neler yapılabileceğini ele alacağız. Bu noktada gerçekten retoriğin ötesinde birlik ve beraberliğin çok hayati bir unsur olduğunu düşünüyorum" şeklinde konuştu.
İletişim Başkanı Altun: "Türkiye bugün sadece bölgemizde değil, tüm dünyada bir küresel adalet ve hakikat mücadelesi veriyor"
14 Şubat 2025 Cuma - 20:29 İletişim Başkanı Altun: "Türkiye bugün sadece bölgemizde değil, tüm dünyada bir küresel adalet ve hakikat mücadelesi veriyor" Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Türkiye bugün sadece bölgemizde değil, tüm dünyada bir küresel adalet ve hakikat mücadelesi veriyor. Biz, bu iki mücadelenin birlikte verilmesi gerektiğini ve ancak bu takdirde başarı elde edebileceğimizi düşünüyoruz. Zira adalet ve hakikat iç içe geçmiş iki temel değerdir ve adalet, hakikat için birlikte mücadele etmek de şerefli bir tavırdır" dedi. İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca Rami Kütüphanesi’nde düzenlenen "Türkiye Yayıncılık Zirvesi, 21. Yüzyıl Yayıncılığında Fırsatlar ve Meydan Okumalar" programının açılışına katıldı. Programda konuşan İletişim Başkanı Altun, dijitalleşen yayıncılıktan okuma kültürüne, kamu yayıncılığından çocuk edebiyatına, yapay zekanın yayıncılık kültürüne etkisinden, küresel alanda yayıncılık bağlamında karşı karşıya kaldıkları meydan okumalara ve Türkiye’nin yayıncılık ekosisteminin daha da kaliteli hâle gelebilmesi için yapılması gerekenlere ilişkin açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin yayıncılık ekosistemi içindeki uzmanları aktörleri ve kamu bileşenlerini bir araya getirmek ve müzakere platformu oluşturmak için zirveyi düzenlediklerini kaydeden Altun, İletişim Başkanlığı olarak yayımladıkları eserlerle bir yandan kamuda, devlette, hükûmette, her bir kitapta birer politika belgesi üretmeye çalıştıklarını, bir yandan da hem ulusal hem uluslararası kamuoyu için Türkiye’nin haklı tezlerini, haklı duruşunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi vizyonunu paylaşmaya çalıştıklarını anlattı. Türkiye’nin giderek güçlenmesinden ve belirleyici bir aktör olmasından rahatsız olan aktörlerin ürettikleri Türkiye aleyhindeki sistematik dezenformasyonları, kara propaganda girişimlerini bertaraf etmek adına çalıştıklarını ifade eden Altun, "Türkiye bugün sadece bölgemizde değil, tüm dünyada bir küresel adalet ve hakikat mücadelesi veriyor. Biz, bu iki mücadelenin birlikte verilmesi gerektiğini ve ancak bu takdirde başarı elde edebileceğimizi düşünüyoruz. Zira adalet ve hakikat iç içe geçmiş iki temel değerdir ve adalet, hakikat için birlikte mücadele etmek de şerefli bir tavırdır. Kurumsallaştırmaya çalıştığımız Türkiye İletişim Modeli’yle özgün pratikler ortaya koymaya gayret ediyoruz ve biz yine bu çerçevede, kitap ve dergi yayıncılığını Türkiye İletişim Modeli’nin mütemmim bir cüzü olarak telakki ediyoruz. Türkiye yayıncılık ekosisteminin geliştirilmesi için çalışıyoruz, çabalıyoruz. Son 23 yılda Türkiye yayıncılık ekosistemi içerisinde gerçekten önemli başarılara imza atıldı. Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi başta olmak üzere, yine içinde bulunduğumuz Rami Kütüphanesi dâhil olmak üzere uluslararası standartların üzerinde güçlü, etkin, örnek kütüphaneler inşa edildi, milletimizin istifadesine sunuldu" diye konuştu. "ISBN tahsis edilen kitap sayısı bugün itibarıyla 100 bine yaklaşmış durumda" Geçen yıl itibarıyla Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı halk kütüphanelerinde üye sayısının 7 milyona, kullanıcı sayısının 39 milyona ve toplam kitap sayısının 25 milyona eriştiğini dile getiren İletişim Başkanı Altun, "2002 yılı itibarıyla ISBN tahsis edilen kitap sayısı 16 bin 500’ken, bu sayı bugün itibarıyla 100 bine yaklaşmış durumda. Ciddi bir niceliksel büyüme ve hatırı sayılır bir niteliksel gelişmeyle karşı karşıyayız. Bundan sonra bizlere, sizlere, hepimize düşen bu niceliksel büyümeyi sürdürmek ve elbette aynı zamanda onu daha güçlü niteliksel gelişmeyle taçlandırmak" şeklinde konuştu. Altun, "Yayıncılık alanında almaya başladığımız bu mesafe, Türkiye’de yaşanan siyasal demokratikleşmeyle, normalleşmeyle, ekonomik büyümeyle doğrudan ilişkilidir, bağlantılıdır. Biz, esas itibariyle toplumsal alandaki çoğulculuğu, zenginliği, siyasal ve kültürel alana taşıyabilme mücadelesi veriyoruz. Mücadelemizin bir adı budur. Ceberut, tepeden inmeci, topluma, millete, halka yukarıdan bakan bir kültürel hegemonya gelişimine karşı bizler, toplumuyla, tarihiyle, kültürüyle barışık, özgün bir modernleşme arayışı içinden çıkan bir kültürel çoğulculuğu ve demokratik temsil düzenini savunuyoruz. Ne yazık ki ülkemiz bu sadmeye, saldırıya çokça maruz kaldı, tarihinde bu saldırılarla defaatle karşılaştı. Kültürsüzleştirilmeye, kültür köklerimizden koparılmaya çalışıldık. Bu kültürel girişim sahipleri, kültürümüzü baltalamaya yönelik çaba sarf edenler elbette bize zarar verdiler fakat başarı elde edemediler" ifadelerini kullandı. İletişim Başkanı Altun, batı merkezli kültürel kuşatma girişimlerinin varlığını somut bir meydan okuma olarak görmezden gelemeyeceklerini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hepimiz buna muhatabız. Bu kültürel kuşatma, hegemonya girişimlerinin yayıncılık alanındaki yansımalarına da en çok sizler şahitlik ediyorsunuz. Bugünün küresel yayıncılık düzeninin en önemli sorunu bu girişimlerdir. Bu girişimler birkaç Batılı büyük şirketin oluşturduğu tekelleşme marifetiyle yayıncılık açısından olumsuz sonuçlar doğuruyor. Evet, bugün yayıncılıkta dijital medya düzeniyle daha da derinleşen bir Batılı tekelleşme ve büyük teknoloji şirketlerinin tahakkümü en önemli meydan okumalardan biridir. Yine dijitalleşmeyle gelen bir diğer meydan okuma da giderek karmaşıklaşan ve hepinizin muzdarip olduğu telif sorunları ve bunu derinleştiren yeni nesil korsan yayıncılık faaliyetleridir. Bunların yanında yine dünyada küresel alanda etkileri günden güne daha fazla hissedilen adaletsizlik düzeninin bir uzantısı olan dijital uçurum, yayıncılık dünyasının bir diğer Türkiye sınamasıdır." "Dezenformasyon yağmuru yayıncılık kültürünün önünde önemli bir sorun" Artık insanlığın temel bir sorunu olan ve bugün hiçbir toplumun bigane kalamadığı dezenformasyon yağmurunun da yayıncılık dünyasının çok önemli bir sorunu olduğuna işaret eden Altun, "Yayıncılıkta faaliyet gösteren aktörler, her şeyden önce bilgi üretim düzeninin ana aktörleridir. En temel iddiaları da hakiki, tahrif edilmemiş bilgi üretmektir. Fakat mevcut dezenformasyon yağmuru ve bunu besleyen medya düzeni, gittikçe bu uğraşı, gayreti zorlaştırmaktadır. Çünkü bilginin yerine dezenformatif içerikler geçtikçe ne yazık ki bazı aktörler bilerek, bazı aktörler bilmeden, bu dezenformatif akış süreçlerinin taşıyıcısı olabilmektedir. Bu da bir bütün olarak yayıncılık kültürünün önünde önemli bir sorundur. Yapay zekânın varlığı her ne kadar birtakım imkânlar sağlasa da bu bağlamda dezenformasyon yağmurunun etkisini arttırmakta ve ne yazık ki bu süreci olumsuz yönde hızlandırmaktadır" değerlendirmesinde bulundu. İletişim Başkanı Altun, yeni medya düzeninin yayıncıların önüne bazı fırsatlar da sunduğunu belirterek, "E-kitap, sesli kitap, podcast gibi yenilikçi mecralar, eserlerin daha geniş kitlelere ulaşmasına imkân sağlayabiliyor. Diğer taraftan yapay zekânın olumsuz tarafına referans verdim ama bununla birlikte yapay zekâ ve büyük veri madenciliği sayesinde okur eğilimlerinin analizlerinin yapılabilmesi ve kişiselleştirilmiş yayıncılık deneyimleri üretilebilmesi mümkün. Yine bir başka avantaj da yine yeni medya düzeniyle birlikte küresel pazara, alana erişim imkânlarının artması" ifadesini kullandı. "Bize giydirilmiş deli gömleklerini kabul etmemeliyiz" Sorunları çözmeye çalışırken fırsatları da kullanmak gerektiğinin altını çizen Altun, "Bu çerçevede yeni nesil yayıncılık stratejilerine önem vermek kuşkusuz çok önemli. O nedenle yeni nesil yayıncılık stratejileri üzerinde özellikle duralım istiyoruz. Diğer taraftan okuma kültürünü güçlendirmek en hayati mesele. Bu doğrultuda bizler gerek Millî Eğitim Bakanlığımız gerek Kültür ve Turizm Bakanlığımız ile birlikte kamusal farkındalık kampanyası, stratejik iletişim kampanyası yürüteceğiz. Diğer taraftan geleneksel ve dijital yayıncılığı iç içe geçirebilmek adına birlikte yeni modeller üretebilmek adına neler yapabiliriz, bunları müzakere edeceğiz. Bütün bunların yanında ’Türkiye Yayıncılık Ekosistemi’ni güçlendirme adına Türkiye’ye özgü bir yayıncılık aktivizmi üretebilir miyiz?’ bunu tartışacağız. Yeni dijital yayıncılık platformlarının geliştirilmesi dâhil olmak üzere neler yapılabileceğini ele alacağız. Bu noktada gerçekten retoriğin ötesinde birlik ve beraberliğin çok hayati bir unsur olduğunu düşünüyorum" şeklinde konuştu.
TOGEM-DER, 14 Şubat Sevgililer Günü’nde yaşlı çiftlerle buluştu
14 Şubat 2025 Cuma - 19:26 TOGEM-DER, 14 Şubat Sevgililer Günü’nde yaşlı çiftlerle buluştu Toplumsal Gelişim Merkezi Eğitim ve Sosyal Dayanışma Derneği (TOGEM-DER), 14 Şubat Sevgililer Günü vesilesiyle Bağcılar Belediyesi Vefahane Yaşam Merkezi kursiyeri çiftlerle bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın onursal başkanlığını yaptığı Toplumsal Gelişim Merkezi Eğitim ve Sosyal Dayanışma Derneği (TOGEM-DER), 14 Şubat Sevgililer Günü’nde özel bir etkinlik düzenledi. Bağcılar Belediyesi Kirazlıbent Tabiat Parkı ve Mesire Alanı’nda gerçekleşen kahvaltılı etkinlikte TOGEM-DER üyeleri ile Bağcılar Belediyesi Vefahane Yaşam Merkezi kursiyeri olan 10 çift bir araya geldi. Sevgi bir gün değil 365 gün Kadınlar, çocuklar ve dezavantajlı gruplar için birçok çalışmaya imza attıklarını söyleyen TOGEM-DER Yönetim Kurulu Başkanı Mihrimah Belma Sekmen, "Bugün de başka bir vesileyle Bağcılar’dayız. Vefahane, Bağcılar Belediyesi’nin önemli bir çalışması. Vefahane’nin kuruluşundan bugüne kadar olan bütün çalışmalarında onursal başkanımız Sayın Emine Erdoğan, aktif olarak rol aldı. Bugün 14 Şubat Sevgi Günü. Böyle bir çalışmayla değerlendirmek istedik. Yönetim Kurulu üyelerimiz, kurumsal çalışanlarımızla birlikte bugün burada bir faaliyet yaptık. Faaliyetimizin amacı, Sevgi Günü kapsamında ailenin, birlikteliğin, emeğin, yaş almanın değerini paylaşmak. Bugün buraya 10 çiftimizi davet ettik. 10 değerli büyüğümüzle bir arada olduk. Anılarını dinledik. Evlilik kurumuna olan bakış açılarını ve aileyi dinledik. Aile değerine verdikleri önemi dinledik. Bunları yeni nesillerle paylaşmak istiyoruz. Güzel bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Herkesin Sevgi Günü’nü kutluyorum. Sevgi bir gün değil 365 gün. Sevginin amacı aslında birliktelik, paylaşmak, yardımlaşmak ve mutlu olmak. Herkese mutluluklar diliyoruz" dedi. Sekmen, eski Bağcılar Belediye Başkanı Abdullah Özdemir ile Bağcılar Belediye Başkanı Yasin Yıldız’a katkılarından dolayı teşekkür etti. Bağcılar Belediyesi Meclis Üyesi ve aynı zamanda Meclis Başkan Vekili Sibel Betül Birer ise, "TOGEM-DER olarak çalışmalarımız ve hizmetlerimiz devam ediyor. Özel bir günde güzel bir etkinlikte bir aradayız. Hepiniz programımıza hoş geldiniz" diye konuştu. Daha sonra davetlilere karanfil dağıtıldığı programda eşlerin birbirine pasta yedirdiği anlar renkli görüntülere sahne oldu.
STM, milli savaş gemilerini ve İHA sistemlerini Körfez’e taşıyor
14 Şubat 2025 Cuma - 18:43 STM, milli savaş gemilerini ve İHA sistemlerini Körfez’e taşıyor Türk savunma sanayiinin öncü şirketlerinden STM, milli imkanlarla geliştirdiği askeri deniz platformlarını ve taktik mini İHA sistemlerini, Birleşik Arap Emirlikleri’nde gerçekleştirilecek NAVDEX Fuarı’nda görücüye çıkaracak. Türkiye’nin "tam bağımsız savunma sanayii" hedefleri doğrultusunda, milli projelere ve ihracat başarılarına imza atan (STM) Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret A.Ş, milli teknolojilerini yurt dışına taşımaya devam ediyor. STM, Körfez Bölgesinin önemli savunma fuarlarından biri olan ve bu yıl 17-21 Şubat 2025 tarihleri arasında Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)’nin başkenti Abu Dabi’de düzenlenecek NAVDEX-2025’e katılım sağlayacak. Milli İnsansız Otonom Sualtı Aracı NETA ilk kez yurt dışında sergilenecek STM, ana yüklenicisi olduğu ve Türk Donanması’na teslimini gerçekleştirdiği, MİLGEM İstif Sınıfı projesinin ilk gemisi, Türkiye’nin ilk milli fırkateyni TCG İSTANBUL (F-515)’u fuarda sergileyecek. Türkiye’nin özel harekat ve hücum maksatlı ilk milli denizaltı tasarımı STM500, Türkiye’nin milli korvet projesi Ada Sınıfı, Lojistik Destek Gemisi ve STM MPAC Hücumbot da fuarda katılımcıların beğenisine sunulacak. Türk mühendislerinin imzasını taşıyan, İnsansız Otonom Sualtı (İOSA) Aracı "STM NETA" da ilk kez bir yurt dışı fuarında yerini alacak. Taktik mini İHA’da Türkiye’de ve dünyada öncü sistemler geliştiren STM, üç farklı kıtada 10’dan fazla ülkeye ihraç edilen Türkiye’nin ilk milli vurucu İHA’sı KARGU’yu anti-personel ve zırh delici mühimmat başlığı ile fuar katılımcılarının beğenisine sunacak. STM, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin envanterine giren, terörle mücadele aktif olarak kullanılan ve ihracat başarıları yakalayan gözcü İHA TOGAN ile mühimmat bırakan İHA BOYGA’yı da Körfez Bölgesi ile buluşturacak. "Körfez bölgesinde yeni iş birlikleri hedefliyoruz" STM Genel Müdürü Özgür Güleryüz, Türk savunma sanayinin yenilikçi çözümleri ve mühendislik kabiliyetleriyle uluslararası arenada adından söz ettirdiğine dikkat çekerek şunları kaydetti: "Bizler de STM olarak, Savunma Sanayii Başkanlığımız öncülüğünde, askeri deniz platformlarımız, taktik mini İHA sistemlerimiz ve komuta kontrol kabiliyetlerimizle geniş bir yelpazede milli çözümler geliştiriyoruz. Son dönemde Portekiz ve Malezya’ya gerçekleştirdiğimiz deniz araçları ihracatlarımızla, donanmaların güvenilir ortağı olduğumuzu bir kez daha gösterdik. Diğer yandan sahada kanıtlanmış taktik mini iha sistemlerimizi 10’dan fazla ülkenin envanterine katarken, NATO’ya yazılımda ileri teknolojiler kazandırıyoruz. Körfez Bölgesi’nin önemli fuarlarından NAVDEX 2025’te, dost ve müttefik ülkelere milli teknolojilerimizi tanıtırken, mühendislik gücümüzle, yeni güçlü iş birlikleri kurmayı hedefliyoruz."
Kartal’da 14 Şubat Sevgililer Günü kutlandı
14 Şubat 2025 Cuma - 18:37 Kartal’da 14 Şubat Sevgililer Günü kutlandı Kartal Belediyesi, 14 Şubat Sevgililer Günü’nde iki özel etkinliğe ev sahipliği yaptı. Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü ile Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’nün ortaklaşa düzenlediği organizasyonlar kapsamında Ankara Caddesi’nde 14 Şubat Sevgililer Günü Festivali, Organik Çadır’da ise 14 Şubat Sevgililer Günü Konseptli Kadın Emeği Pazarı kuruldu. Festivale Kartal Belediyesi Başkan Yardımcıları, birim müdürleri, belediye meclis üyeleri ve vatandaşlar katıldı. Kartal’ın en işlek noktalarından biri olan Ankara Caddesi, 14 Şubat’ta aşkın ve müziğin büyüsüyle renklendi. Gün boyu çalınan Sevgililer Günü temalı müzikler romantik bir atmosfer oluşturuken, sokak sanatçılarının keman performansları bu özel güne duygusal bir dokunuş kattı. Kadın sanatçı Derya Ağaç’ın sahne aldığı festivalde, katılımcılar müziğin ritmiyle doyasıya eğlendi. Etkinlik kapsamında kafe ve restoranlarda oturan vatandaşlara kalp şeklinde şekerler ve karanfiller dağıtıldı. Vals ve tango gösterileri ise izleyicilerden büyük alkış aldı. Vatandaşlar için hazırlanan özel fotoğraf alanları da büyük ilgi gördü. 14 Şubat Sevgililer Günü’ne özel süslenen dekorların önünde çekilen fotoğraflar anında baskı alınarak katılımcılara hediye edildi. Festivalin en dikkat çeken performanslarından biri de Aşk Tanrısı Eros’u canlandıran canlı manken oldu. Heykel gibi hareketsiz duran ve elinde ok ve yay tutan manken, ziyaretçilerin en çok fotoğraf çektirdiği figürlerden biri haline geldi. Kadın Emeği Pazarı’nda üretim ve dayanışma Kartal Belediyesi’nin düzenlediği bir diğer etkinlik ise Organik Çadır’da kurulan Kadın Emeği Pazarı oldu. 13 Şubat’ta kapılarını açan pazar, 14 Şubat itibarıyla sona ererken, kadın üreticilerin el emeğiyle hazırladığı ürünler büyük ilgi gördü. Festivale katılan belediye başkan yardımcıları, birim müdürleri ve meclis üyeleri, kadın girişimcilere destek vererek stantları ziyaret etti. Kadınların ekonomik hayata katılımını teşvik eden pazarda takıdan eldivene, eşarptan dekoratif ürünlere kadar pek çok farklı ürün satışa sunuldu. Kartal Belediyesi’nin desteğiyle kurulan ahşap stantlar, el emeği ürünlerin sergilenmesi için özel olarak tasarlandı. Festival boyunca çiçek dağıtımı yapılarak ziyaretçilere küçük Sevgililer Günü sürprizleri sunuldu. Pazarın romantik atmosferi, kırmızı balonlar, kalp süslemeleri ve çiçek dağıtımı ile tamamlandı. Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel de başta tüm Kartallı komşuları olmak üzere herkesin Sevgililer Günü’nü kutladığını ifade ederek, "Sevgi demek; emek, sabır ve güven demektir. Sevgi paylaşmanın en güzel ve en doğal halidir. Kartallı komşularım olmak üzere herkesin Sevgililer Günü’nü kutluyor ve sevginin, değer vermenin öneminin bizler için bir kez daha anlamını hissediyoruz" diye konuştu.