Yerel Haberler
Antalya
19 Aralık 2025 Cuma - 15:23 Büşra Özdemir: "Konaklı Atıksu Arıtma Tesisi’nin Alanya’ya uzun yıllar güvenle hizmet edecek bir kapasiteye gelecek" Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Büşra Özdemir, kapasite artırma çalışmaları devam eden 200 milyon TL yatırım bedelli Alanya Konaklı Arıtma Tesisi’nde incelemelerde bulundu. Özdemir, yürütülen çalışmaların tamamlanmasıyla birlikte Konaklı Atıksu Arıtma Tesisi’nin Alanya’ya uzun yıllar güvenle hizmet edecek bir kapasiteye geleceğini söyledi. Alanya ziyareti kapsamında Konaklı Arıtma Tesisi’nde incelemelerde bulunan Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Büşra Özdemir, Alanya Belediye Başkanı Tarık Özçelik ile birlikte yetkililerden bilgi aldı. ASAT Genel Müdür Yardımcısı Ümit Daban ve ASAT Atıksu Arıtma Dairesi Başkanı Murat Mert Otuzaltı "Konaklı Atıksu Arıtma Ön Arıtma Ve Havalandırma Havuzu Ünitelerinin Revizyonu Yapım İşi" kapsamında yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi. Daban, geçmiş yıllarda yaşanan yapısal sorunlar nedeniyle 2021 yılında 1 ve 2 numaralı havalandırma havuzları yenilenen Konaklı Arıtma Tesisi’nde, 3 ve 4 numaralı havalandırma havuzlarının yenileme çalışmalarının devam ettiğini söyledi. "Alanya’nın ihtiyaçları doğrultusunda çalışmalar sürüyor" Başkan Vekili Özdemir, Antalya Büyükşehir Belediyesi ve ASAT Genel Müdürlüğünün her geçen gün büyüyen ve nüfusu artan Alanya’nın artan ihtiyaçlarına cevap vermek üzere çalışmalara kararlılıkla devam ettiğini söyledi. Bu kapsamda Konaklı Arıtma Tesisi’nde kapasite artırımı yapıldığını ifade eden Başkan Vekili Özdemir, "Yürütülen çalışmaların tamamlanmasıyla birlikte Konaklı Atıksu Arıtma Tesisi, günlük 30 bin m tam kapasiteyle, kesintisiz, verimli ve çevreye duyarlı bir şekilde hizmet vermeye devam edecek. Kalan imalatların da kısa süre içerisinde tamamlanmasıyla birlikte tesisimiz Alanya’mıza uzun yıllar güvenle hizmet edecektir" dedi. Yatırım bedeli 200 milyon TL Toplam 200 milyon TL yatırım bedelli yapım işi kapsamında; 3 ve 4 numaralı havalandırma havuzları yıkılarak yeniden inşa edildi. Tüm elektromekanik ekipmanlar tamamen yenilendi. Bu çerçevede hava hatları, blowerlar, difüzörler ve karıştırıcılar modern teknolojiye uygun şekilde tesis edildi. Ayrıca ön arıtma ünitesine koku giderim sistemi kurularak, tesis içi atıksu ve çamur iletim hatları da kapsamlı şekilde modernize edildi.
19 Aralık 2025 Cuma - 14:51 ATSO Meclis Başkanı Öztürk: "İmara açılacak bölgelerde altyapının önceden tamamlanmasının yasal zorunluluk haline getirilmesi gerekiyor" ATSO Meclis Başkanı Ahmet Öztürk, altyapısı tamamlanmadan imara açılan bölgelerin inşaat sektöründe ciddi sorunlara yol açtığını belirterek, imar öncesi altyapının yasal zorunluluk haline getirilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca maliyet artışları, usta eksikliği ve yabancıya satıştaki belirsizliklerin sektör üzerindeki baskısına dikkat çekti. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Meclis Başkanı Ahmet Öztürk başkanlığında, Odanın 30. Grup (İnşaat Faaliyetleri) Meslek Komitesi koordinasyonunda, inşaat sektörünün 2025 yılı değerlendirmesi ve 2026 yılı beklentilerinin ele alındığı Genişletilmiş Meslek Komitesi Toplantısı gerçekleştirildi. Toplantının açılış konuşmasını yapan ATSO Meclis Başkanı Ahmet Öztürk, inşaat sektörünün ülke ekonomisi ve Antalya özelinde taşıdığı stratejik öneme dikkat çekti. Öztürk, "Bugün burada, inşaat sektörünün 2025 yılı genel değerlendirmesini yapmak ve 2026 yılına ilişkin beklentileri, riskleri ve fırsatları ortak akılla ele almak üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz" dedi. İnşaat sektörünün ekonomik büyüme, istihdam, şehirleşme vizyonu ve yaşam kalitesi üzerinde doğrudan etkili olduğunu vurgulayan Öztürk, Antalya’da sektörün kentsel dönüşümden turizm yatırımlarına, yabancı sermayeden yerel istihdama kadar geniş bir alanda belirleyici rol üstlendiğini ifade etti İki ana eksende değerlendirme Toplantıda sektörün iki ana eksende ele alınacağını belirten Öztürk, "Birinci eksenimiz ticari boyut. Piyasa şartları, finansmana erişim, maliyet yapıları, arz-talep dengesi ve yabancı yatırım hareketlerini değerlendireceğiz. İkinci eksenimiz ise yapım aşaması, teknik, uygulama ve mevzuat boyutu. Uygulama süreçleri, yapı güvenliği, mevzuatın sektöre etkisi ve geleceğin teknolojilerini konuşacağız" diye konuştu. Maliyet artışı ve usta sorunu Nüfus artışı, göç ve sosyal nedenlerle inşaat sektörüne olan talebin süreceğini belirten Öztürk, "Yüksek faiz oranları nedeniyle konut fiyatlarında geçici bir durağanlık yaşanıyor. Ancak faizlerin düşmesiyle birlikte konut fiyatlarının yeniden artmasını bekliyoruz. Bu nedenle mevcut dönem, gayrimenkul alımı için doğru bir zaman olarak değerlendirilebilir" dedi. İnşaat maliyetlerindeki artışa da değinen Öztürk, enflasyon ve deprem bölgesindeki yoğun inşaat faaliyetlerinin maliyetleri yukarı çektiğini, özellikle işçilik maliyetlerinde ciddi artış yaşandığını ve sektörde usta ve ara eleman bulma konusunda önemli sıkıntılar olduğunu söyledi. Yabancıya satışta kriter uyarısı Kur seviyelerinin düşük seyretmesinin yabancıya satışları olumsuz etkilediğini ifade eden Öztürk, "Yabancıya satışta vatandaşlık ve oturum kriterlerinin, inşaat yatırımları devam ederken değiştirilmesi sektörümüzü olumsuz etkiliyor. Bu kriterlerin bölgesel ve önceden planlı şekilde belirlenmesi büyük önem taşıyor" dedi. İmardan önce altyapı vurgusu Altyapı konusuna da dikkat çeken Öztürk, imara açılacak bölgelerde altyapının önceden tamamlanmasının yasal zorunluluk haline getirilmesi gerektiğini vurguladı. Altyapı yatırımlarının yüksek maliyetli olduğunu belirten Öztürk, bu konuda yapılacak düzenlemelerin sektör için kalıcı ve doğru bir adım olacağını dile getirdi. Altıntaş bölgesindeki hızlı gelişime de değinen Öztürk, güçlü ve deneyimli firmalar sayesinde sürecin başarılı ilerlediğini ancak Büyükşehir Belediyesi, ASAT ve elektrik altyapısı çalışmalarında zaman zaman yavaşlamalar yaşandığını ifade etti. Satışlarda ikince el ağırlığı 2025 yılının ilk 11 ayında ülke genelinde yaklaşık 1 milyon 450 bin gayrimenkul satışı gerçekleştiğini belirten Öztürk, satışların üçte birinin birinci el, üçte ikisinin ise ikinci el olduğunu söyledi. Önceki yıllarda bu dengenin daha eşit olduğunu hatırlatan Öztürk, mevcut tablonun sektör açısından dikkatle değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Sektörün temel sorunları Konuşmasının sonunda sektörün temel sorunlarını sıralayan Öztürk, kat karşılığı inşaatlarda arsa paylarının yüksekliği, usta ve ara eleman eksikliği, faiz-kur dengesi, kamuda iş süreçlerinin yavaşlaması ve yabancıya gayrimenkul satışındaki belirsizliklerin sektör üzerinde baskı oluşturduğunu belirterek, bu sorunların ortak akılla çözülmesi gerektiğini söyledi. ATSO Hizmet Binası’nda düzenlenen toplantıya; 24. Grup (Elektrik Enerjisi Üretim, Dağıtım ve İlgili Hizmet Faaliyetleri), 30. Grup (İnşaat Faaliyetleri), 31. Grup (İnşaat Malzemeleri), 41. Grup (Gayrimenkul Faaliyetleri), 43. Grup (Mimarlık Faaliyetleri) ve 44. Grup (Mühendislik) Meslek Komitesi Meclis Üyeleri, Komite Başkanları ve Komite Üyeleri katıldı. Toplantıda ayrıca Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Başdanışmanı Dr. Cem Oğuz, TMMOB’a bağlı odaların temsilcileri; İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Soner Akdoğan, Şehir Plancıları Odası Antalya Şube Başkanı Engin Kepenek, Peyzaj Mimarları Odası Antalya Şube Başkanı Gülsüm Kıldan, Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Mustafa Karancı ile yerel yönetim ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri yer aldı.
Büşra Özdemir: "Konaklı Atıksu Arıtma Tesisi’nin Alanya’ya uzun yıllar güvenle hizmet edecek bir kapasiteye gelecek"
19 Aralık 2025 Cuma - 15:23 Büşra Özdemir: "Konaklı Atıksu Arıtma Tesisi’nin Alanya’ya uzun yıllar güvenle hizmet edecek bir kapasiteye gelecek" Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Büşra Özdemir, kapasite artırma çalışmaları devam eden 200 milyon TL yatırım bedelli Alanya Konaklı Arıtma Tesisi’nde incelemelerde bulundu. Özdemir, yürütülen çalışmaların tamamlanmasıyla birlikte Konaklı Atıksu Arıtma Tesisi’nin Alanya’ya uzun yıllar güvenle hizmet edecek bir kapasiteye geleceğini söyledi. Alanya ziyareti kapsamında Konaklı Arıtma Tesisi’nde incelemelerde bulunan Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Büşra Özdemir, Alanya Belediye Başkanı Tarık Özçelik ile birlikte yetkililerden bilgi aldı. ASAT Genel Müdür Yardımcısı Ümit Daban ve ASAT Atıksu Arıtma Dairesi Başkanı Murat Mert Otuzaltı "Konaklı Atıksu Arıtma Ön Arıtma Ve Havalandırma Havuzu Ünitelerinin Revizyonu Yapım İşi" kapsamında yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi. Daban, geçmiş yıllarda yaşanan yapısal sorunlar nedeniyle 2021 yılında 1 ve 2 numaralı havalandırma havuzları yenilenen Konaklı Arıtma Tesisi’nde, 3 ve 4 numaralı havalandırma havuzlarının yenileme çalışmalarının devam ettiğini söyledi. "Alanya’nın ihtiyaçları doğrultusunda çalışmalar sürüyor" Başkan Vekili Özdemir, Antalya Büyükşehir Belediyesi ve ASAT Genel Müdürlüğünün her geçen gün büyüyen ve nüfusu artan Alanya’nın artan ihtiyaçlarına cevap vermek üzere çalışmalara kararlılıkla devam ettiğini söyledi. Bu kapsamda Konaklı Arıtma Tesisi’nde kapasite artırımı yapıldığını ifade eden Başkan Vekili Özdemir, "Yürütülen çalışmaların tamamlanmasıyla birlikte Konaklı Atıksu Arıtma Tesisi, günlük 30 bin m tam kapasiteyle, kesintisiz, verimli ve çevreye duyarlı bir şekilde hizmet vermeye devam edecek. Kalan imalatların da kısa süre içerisinde tamamlanmasıyla birlikte tesisimiz Alanya’mıza uzun yıllar güvenle hizmet edecektir" dedi. Yatırım bedeli 200 milyon TL Toplam 200 milyon TL yatırım bedelli yapım işi kapsamında; 3 ve 4 numaralı havalandırma havuzları yıkılarak yeniden inşa edildi. Tüm elektromekanik ekipmanlar tamamen yenilendi. Bu çerçevede hava hatları, blowerlar, difüzörler ve karıştırıcılar modern teknolojiye uygun şekilde tesis edildi. Ayrıca ön arıtma ünitesine koku giderim sistemi kurularak, tesis içi atıksu ve çamur iletim hatları da kapsamlı şekilde modernize edildi.
ATSO Meclis Başkanı Öztürk: "İmara açılacak bölgelerde altyapının önceden tamamlanmasının yasal zorunluluk haline getirilmesi gerekiyor"
19 Aralık 2025 Cuma - 14:51 ATSO Meclis Başkanı Öztürk: "İmara açılacak bölgelerde altyapının önceden tamamlanmasının yasal zorunluluk haline getirilmesi gerekiyor" ATSO Meclis Başkanı Ahmet Öztürk, altyapısı tamamlanmadan imara açılan bölgelerin inşaat sektöründe ciddi sorunlara yol açtığını belirterek, imar öncesi altyapının yasal zorunluluk haline getirilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca maliyet artışları, usta eksikliği ve yabancıya satıştaki belirsizliklerin sektör üzerindeki baskısına dikkat çekti. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Meclis Başkanı Ahmet Öztürk başkanlığında, Odanın 30. Grup (İnşaat Faaliyetleri) Meslek Komitesi koordinasyonunda, inşaat sektörünün 2025 yılı değerlendirmesi ve 2026 yılı beklentilerinin ele alındığı Genişletilmiş Meslek Komitesi Toplantısı gerçekleştirildi. Toplantının açılış konuşmasını yapan ATSO Meclis Başkanı Ahmet Öztürk, inşaat sektörünün ülke ekonomisi ve Antalya özelinde taşıdığı stratejik öneme dikkat çekti. Öztürk, "Bugün burada, inşaat sektörünün 2025 yılı genel değerlendirmesini yapmak ve 2026 yılına ilişkin beklentileri, riskleri ve fırsatları ortak akılla ele almak üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz" dedi. İnşaat sektörünün ekonomik büyüme, istihdam, şehirleşme vizyonu ve yaşam kalitesi üzerinde doğrudan etkili olduğunu vurgulayan Öztürk, Antalya’da sektörün kentsel dönüşümden turizm yatırımlarına, yabancı sermayeden yerel istihdama kadar geniş bir alanda belirleyici rol üstlendiğini ifade etti İki ana eksende değerlendirme Toplantıda sektörün iki ana eksende ele alınacağını belirten Öztürk, "Birinci eksenimiz ticari boyut. Piyasa şartları, finansmana erişim, maliyet yapıları, arz-talep dengesi ve yabancı yatırım hareketlerini değerlendireceğiz. İkinci eksenimiz ise yapım aşaması, teknik, uygulama ve mevzuat boyutu. Uygulama süreçleri, yapı güvenliği, mevzuatın sektöre etkisi ve geleceğin teknolojilerini konuşacağız" diye konuştu. Maliyet artışı ve usta sorunu Nüfus artışı, göç ve sosyal nedenlerle inşaat sektörüne olan talebin süreceğini belirten Öztürk, "Yüksek faiz oranları nedeniyle konut fiyatlarında geçici bir durağanlık yaşanıyor. Ancak faizlerin düşmesiyle birlikte konut fiyatlarının yeniden artmasını bekliyoruz. Bu nedenle mevcut dönem, gayrimenkul alımı için doğru bir zaman olarak değerlendirilebilir" dedi. İnşaat maliyetlerindeki artışa da değinen Öztürk, enflasyon ve deprem bölgesindeki yoğun inşaat faaliyetlerinin maliyetleri yukarı çektiğini, özellikle işçilik maliyetlerinde ciddi artış yaşandığını ve sektörde usta ve ara eleman bulma konusunda önemli sıkıntılar olduğunu söyledi. Yabancıya satışta kriter uyarısı Kur seviyelerinin düşük seyretmesinin yabancıya satışları olumsuz etkilediğini ifade eden Öztürk, "Yabancıya satışta vatandaşlık ve oturum kriterlerinin, inşaat yatırımları devam ederken değiştirilmesi sektörümüzü olumsuz etkiliyor. Bu kriterlerin bölgesel ve önceden planlı şekilde belirlenmesi büyük önem taşıyor" dedi. İmardan önce altyapı vurgusu Altyapı konusuna da dikkat çeken Öztürk, imara açılacak bölgelerde altyapının önceden tamamlanmasının yasal zorunluluk haline getirilmesi gerektiğini vurguladı. Altyapı yatırımlarının yüksek maliyetli olduğunu belirten Öztürk, bu konuda yapılacak düzenlemelerin sektör için kalıcı ve doğru bir adım olacağını dile getirdi. Altıntaş bölgesindeki hızlı gelişime de değinen Öztürk, güçlü ve deneyimli firmalar sayesinde sürecin başarılı ilerlediğini ancak Büyükşehir Belediyesi, ASAT ve elektrik altyapısı çalışmalarında zaman zaman yavaşlamalar yaşandığını ifade etti. Satışlarda ikince el ağırlığı 2025 yılının ilk 11 ayında ülke genelinde yaklaşık 1 milyon 450 bin gayrimenkul satışı gerçekleştiğini belirten Öztürk, satışların üçte birinin birinci el, üçte ikisinin ise ikinci el olduğunu söyledi. Önceki yıllarda bu dengenin daha eşit olduğunu hatırlatan Öztürk, mevcut tablonun sektör açısından dikkatle değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Sektörün temel sorunları Konuşmasının sonunda sektörün temel sorunlarını sıralayan Öztürk, kat karşılığı inşaatlarda arsa paylarının yüksekliği, usta ve ara eleman eksikliği, faiz-kur dengesi, kamuda iş süreçlerinin yavaşlaması ve yabancıya gayrimenkul satışındaki belirsizliklerin sektör üzerinde baskı oluşturduğunu belirterek, bu sorunların ortak akılla çözülmesi gerektiğini söyledi. ATSO Hizmet Binası’nda düzenlenen toplantıya; 24. Grup (Elektrik Enerjisi Üretim, Dağıtım ve İlgili Hizmet Faaliyetleri), 30. Grup (İnşaat Faaliyetleri), 31. Grup (İnşaat Malzemeleri), 41. Grup (Gayrimenkul Faaliyetleri), 43. Grup (Mimarlık Faaliyetleri) ve 44. Grup (Mühendislik) Meslek Komitesi Meclis Üyeleri, Komite Başkanları ve Komite Üyeleri katıldı. Toplantıda ayrıca Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Başdanışmanı Dr. Cem Oğuz, TMMOB’a bağlı odaların temsilcileri; İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Soner Akdoğan, Şehir Plancıları Odası Antalya Şube Başkanı Engin Kepenek, Peyzaj Mimarları Odası Antalya Şube Başkanı Gülsüm Kıldan, Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Mustafa Karancı ile yerel yönetim ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri yer aldı.
AKTOB Başkanı Kavaloğlu: "2026 yılı turizmde bir geçiş yılı olacak"
19 Aralık 2025 Cuma - 13:50 AKTOB Başkanı Kavaloğlu: "2026 yılı turizmde bir geçiş yılı olacak" Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kavaloğlu, Antalya turizminde 2026 yılını bir geçiş dönemi olarak değerlendirdiklerini belirterek, "Büyük sıçramalar beklemiyoruz, çift haneli büyümelerin kolay olmadığı bir süreçten geçiyoruz. Kolay geçmeyecek bir 2026 yılı var" dedi. Ekonomi Muhabirleri Derneği Antalya üyelerini ağırlayan Kaan Kavaloğlu, Antalya turizm sektörünün mevcut durumu, pazar dinamikleri ve 2026 yılına yönelik beklentilere ilişkin kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. "Antalya 17 milyon eşiğine yaklaşıyor" Antalya turizminin mevcut durumu hakkında konuşan Kavaloğlu, kente gelen ziyaretçi sayısının 16 milyon 800 bini geçtiğini belirterek, bu rakamın geçen yıla göre yaklaşık yüzde 1,5’lik artış anlamına geldiğini söyledi. 17 milyon seviyesinin önemli olduğunu vurgulayan Kavaloğlu, Rusya-Ukrayna Savaşı ile İsrail-Filistin geriliminin devam etmesinin yüksek oranlı büyümeleri zorlaştırdığını ifade etti. Kavaloğlu, "Bu şartlar altında 18-20 milyon gibi hedeflere kısa vadede ulaşmak kolay değil. 2026 yılına baktığımızda da benzer bir tablo görüyoruz. Yüzde 1-2’lik artı ya da eksi değişimler olabilir ancak büyük sıçramalar beklemiyorum" dedi. "2026 yılı bir geçiş dönemi olacak" Pazar dinamiklerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kavaloğlu, önümüzdeki yıla yönelik rezervasyonların önceki yıllara benzer seviyelerde seyrettiğini, tur operatörlerinin de çift haneli büyüme hedeflemediğini aktardı. 2026 yılının sektör açısından bir geçiş yılı olacağını belirten Kavaloğlu, Kış aylarındayız, yılbaşı yaklaşıyor. Ama önümüzdeki sene ile ilgili rezervasyonların da bir önceki seneki gibi geldiğini görüyoruz. Çok büyük artışları gözlemlemiyoruz. Demek ki bu rakam sabit bir şekilde devam edecek. Jeopolitik konumumuz nedeniyle şu anda bir dezavantaj yaşıyoruz. Ancak Rusya-Ukrayna Savaşı’nın sona erme ihtimali durumunda, turizm açısından bambaşka bir sezona evrilme ihtimali de bulunuyor. Bunu özellikle vurgulamak isterim. Rusya, uzun bir aranın ardından 2019 yılında Antalya için yaklaşık 6 milyon seviyesine yaklaşmıştı. Bu yıl ise ilk kez yeniden 4 milyon seviyesinin yakalanması bekleniyor. Bu rakamın aşılmasının ardından, ikinci sıradaki Almanya, üçüncü sıradaki İngiltere ve dördüncü sıradaki Polonya pazarlarında çift haneli büyüme ihtimali artık oldukça sınırlı görünüyor. Tur operatörleriyle yaptığımız görüşmelerde de, planlanan uçuş kapasitelerinde çift haneli bir büyümenin ne beklendiğini ne de hedeflendiğini görüyoruz. Bu çerçevede 2026 yılının, 2025 yılına benzer bir seyir izleyeceğini öngörüyoruz. 2026 yılının bizim açımızdan temel özelliği ise bir geçiş yılı olmasıdır. Çünkü sıçrama beklenmeyen dönemlerde, en küçük makro ya da mikro olumsuzlukta, risklerin çok daha belirgin hale geldiği ve sektörün zorlandığı süreçler yaşanabiliyor" diye konuştu. "Krizleri yönetmeyi bilen bir sektörüz" Sektörün geçmişte yaşadığı zorluklara da değinen Kavaloğlu, 2019 yılında Thomas Cook’un iflasının ve ardından yaşanan pandemi sürecinin turizm sektörü üzerinde ciddi etkiler oluşturduğunu hatırlattı. 2024 yılında yaşanan tur operatörü iflasları ve uluslararası organizasyonların yüksek sezona denk gelmesine rağmen sezonun başarılı geçtiğini belirten Kavaloğlu, 2025 yılının ise ekonomik şartlar nedeniyle zor bir yıl olduğunu söyledi. Kavaloğlu, "Deprem sonrası yaşanılan finansal kriz, enflasyon baskısı, kur sabitlemesinin oluşturduğu baskı, bizi çok zorlayan bir döneme neden oldu. 2025 yılını da çok kolay atlattık diyemeyeceğim. Sektör için uzun zamandır bu kelimeyi kullanıyorum, dirayet kelimesini çok seviyorum. Dirayetin altında krizi yönetmeyi bilen, zor şartlarda bir araya gelmeyi bilen özellikle kamu, özel sektör endeksinde çok doğru işleri doğru zamanda yapabilen bir sektörüz. Dolayısıyla bu dirayetle 2025 yılını da atlattık. 2026 yılına da olumlu bakmaya çalışıyoruz ama önümüzde yine bizi çok zorlayacak, kolay geçmeyecek bir 2026 yılı var" dedi. "2026’nın ilk ayları zor geçebilir" Mevsimsellik konusuna da değinen Kavaloğlu, kış aylarının Antalya turizmi açısından en zor dönem olduğunu belirtti. Aralık ve ocak aylarında doluluk oranlarının düştüğünü, yılbaşı ve Noel dönemlerinde kısa süreli bir hareketlilik yaşandığını aktaran Kavaloğlu, 2026 yılında özellikle nisan ve mayıs aylarının iklim geçişi nedeniyle zor geçmesini beklediğini söyledi. Kavaloğlu, "Haziran itibarıyla yüksek sezon başlıyor. Kurban Bayramı ile birlikte 2026’da tam anlamıyla yüksek sezona girileceğini öngörüyoruz" ifadelerini kullandı. "İlk dört pazar değişmeyecek" Antalya’nın ana kaynak pazarlarının Rusya, Almanya, İngiltere ve Polonya olduğunu belirten Kavaloğlu, bu sıralamanın önümüzdeki dönemde değişmesini beklemediğini ifade etti. Ukrayna pazarında savaş sonrası yeniden toparlanma yaşandığını belirten Kavaloğlu, Avrupa’da yaşayan Ukraynalıların tatil tercihlerinde Antalya’nın öne çıktığını söyledi. Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının Antalya turizmi için önemli bir kaynak olduğunu vurgulayan Kavaloğlu, bu grubun uzun süreli konaklamalarıyla sektöre ciddi katkı sağladığını ifade etti. İç pazarın da giderek daha bilinçli hareket ettiğini belirten Kavaloğlu, erken rezervasyon alışkanlığının iç pazarda yaygınlaştığını söyledi. "Rekabetçi kalmak zorundayız" Fiyat politikalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kavaloğlu, Türkiye’nin artık düşük fiyatlı bir destinasyon olmadığını, hem yabancı hem de yerli turistten hak ettiği geliri elde etmeyi hedeflediğini belirtti. 2026 yılında çift haneli fiyat artışlarına gitmediklerini vurgulayan Kavaloğlu, "Farklı ülkelerle karşılaştırmalar yapılıyor, özellikle Yunanistan ile kıyaslamalar gündeme geliyor. İç pazarın Yunanistan’a kayıp kaymadığı yönünde değerlendirmeler oluyor. Ancak elmayla elmayı kıyasladığımızda ve ülkemizde fayda-maliyet analizi yapıldığında, tüketicinin durumu belirleyici oluyor. Türkiye artık eskisi kadar indirimli bir ülke değil. Avrupalıya, Rusya pazarına ve iç pazara yönelik olarak hak ettiği geliri elde etme sürecinde olan bir ülkeyiz. Fiyatların sürekli çift haneli oranlarda artırılması halinde rekabetçi olma özelliğinin kaybedilmesi riski ortaya çıkıyor. Bu riski yaşamamak için dikkatli hareket ediyoruz. Bu nedenle 2026 yılında çift haneli bir fiyat artışı yapmamayı tercih ettik. 2025 yılının kolay geçmemiş olması ve kur dezavantajı da bu kararda etkili oldu. Hem Türkiye’de hem de Avrupa’da alım gücünün azaldığı bir dönemde, fiyatları gereğinden fazla artırmanın dengeleri bozacağını görüyoruz. Bu nedenle fiyat artışlarını sınırlı tuttuk. 2026 yılına daha umutlu bakabilmemizin nedenlerinden biri de rekabetçi olma özelliğimizi korumaya yönelik bu yaklaşımımızdır" dedi. Geceleme gelirlerinin son dört yılda 85-87 dolardan 110 dolar seviyelerine yaklaştığını belirten Kavaloğlu, rakip ülkeler Fransa ve İspanya’nın bu alanda daha yüksek seviyelerde olduğunu ifade etti. "Turizm milli bir sektördür" Turizmin milli bir sektör olduğunun altını çizen Kavaloğlu, sektöre yönelik finansal desteklerin artırılması gerektiğini belirtti. Özellikle restorasyon ve yenileme yatırımları için uygun maliyetli kredi imkanlarının önemine dikkat çeken Kavaloğlu, "Kamu ve özel bankalar ile finans kuruluşlarının turizm sektörüne yönelik kredi imkânlarını artırmasını bekliyoruz. Özellikle otellerde restorasyon ve yenileme çalışmalarına yönelik finansmana ihtiyaç var. Turizm, ülkemiz için milli bir sektör ve yatırımların büyük bölümü öz kaynaklarla yapılıyor. Bu nedenle sektörün daha güçlü şekilde desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Rakip ülkeler bu tür kredilere çok düşük maliyetlerle ulaşabilirken, kur politikası nedeniyle kârlılıkların azaldığı bir dönemde bu durum sektörü zorluyor. Bu süreçte özellikle kış aylarında finansal olarak desteklenmeye ihtiyaç duyuyoruz. Fonlar, indirimler ve teşvikler bu açıdan önem taşıyor. Milli bir sektörün rekabetçi olabilme özelliğini kaybetmemesi için, geçiş yılı olarak gördüğümüz 2026’yı ilave bir vergi yükü altında kalmadan tamamlamamız gerekiyor. Sektör, ekstra bir vergi yükünü kolaylıkla kaldıramaz. Paramızın değerli olmasını elbette isteriz. Enflasyonist bir baskı olmadığı bir dönemde bizim için kurun hiç artmasına ihtiyacımız yoktur. Dolayısıyla yeter ki enflasyon olmasın. Ancak enflasyonun sürdüğü ve istihdam maliyetlerinin arttığı bir dönemde fiyatları aynı oranda artırmak mümkün olmuyor. Turizm sektörü kazandığını yine sektör içinde değerlendiren, yatırımlarını büyük ölçüde kendi kaynaklarıyla yapan yapısıyla gerçek anlamda milli bir sektördür" ifadelerini kullandı. "COP31 ve Dünya Uzay Kongresi önemli fırsat" Antalya’nın 2026 yılında ev sahipliği yapacağı Dünya Uzay Kongresi ve COP31’e de değinen Başkan Kavaloğlu, bu organizasyonların Expo alanının yeniden değerlendirilmesi açısından önemli olduğunu ifade etti. Expo alanının COP31’e hazırlanması gerektiğini belirten Kavaloğlu, ilgili bakanlıklardan bu konuda geri dönüş beklendiğini söyledi. "Bir Damla Bir Dünya bir farkındalık çağrısıdır" AKTOB’un sürdürülebilirlik kampanyası "Bir Damla Bir Dünya" hakkında da bilgi veren Kavaloğlu, su tasarrufuna dikkat çekerek, tarım ve turizm politikalarının dengeli yürütülmesi gerektiğini vurguladı. Kavaloğlu, doğal kaynakların korunmasının gelecek nesillere karşı bir sorumluluk olduğunu ifade etti.
Akdeniz Üniversitesi’nde başarılı akademisyenler ödüllendirildi
19 Aralık 2025 Cuma - 13:20 Akdeniz Üniversitesi’nde başarılı akademisyenler ödüllendirildi Akdeniz Üniversitesi’nde, dış kaynaklı projelerde başarı sağlayan akademisyenlere teşekkür belgelerinin takdim edildiği 2025 Yılı Dış Kaynaklı Proje Teşekkür Belgesi Takdim Töreni düzenlendi. Akdeniz Üniversitesi’nde, dış kaynaklı projelerde başarı gösteren öğretim üyelerine teşekkür belgelerinin takdim edildiği 2025 Yılı Dış Kaynaklı Proje Teşekkür Belgesi Takdim Töreni, Senato Salonu’nda düzenlendi. Törende konuşan Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, "Bugün, çalışan, üreten ve üniversitemizi ulusal ve uluslararası arenada temsil eden siz değerli akademisyenlerimizle bir arada olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Burada, yalnızca proje üretmiş olmanın değil; bilimi, emekle ve kararlılıkla ileri taşımanın gururunu birlikte yaşıyoruz. Üniversitelerin en temel ve vazgeçilmez görevi, hiç kuşkusuz bilim üretmektir. Ancak hepimizin çok iyi bildiği gibi, bilimsel üretim; güçlü bir altyapı, sürdürülebilir bir finansman ve nitelikli insan kaynağı gerektirir. Üniversitemizin öz kaynakları sınırlıdır ve bu nedenle araştırma kapasitemizi geliştirmek için dış paydaşlarla kurduğumuz iş birlikleri hayati önemdedir. İşte sizler, bu bilincin somut temsilcilerisiniz. Ulusal ve uluslararası fon kaynaklarına erişerek üniversitemize kazandırdığınız projelerle yalnızca maddi destek sağlamıyor; aynı zamanda bilimsel görünürlüğümüzü, araştırma derinliğimizi ve kurumsal itibarımızı da güçlendiriyorsunuz" dedi. ’’Bu başarıda emeği geçen tüm öğretim üyelerimize gönülden teşekkür ediyorum’’ Rektör Özkan, "Bugün geldiğimiz noktada rakamlar da bu başarının açık bir göstergesidir. 2025 yılı itibarıyla, üniversitemizde 105’in üzerinde dış kaynaklı ulusal ve uluslararası proje, 115 milyon TL’nin üzerinde bir bütçeyle yürütülmektedir. Yine 2025 yılı içerisinde, 5’i uluslararası olmak üzere 69 ulusal dış kaynaklı yeni projemiz kabul edilmiş; bu projelerin toplam bütçesi 85 milyon TL’yi aşmıştır. Bu tablo, Akdeniz Üniversitesi’nin araştırma ekosisteminin ne denli güçlü bir noktaya ulaştığını açıkça ortaya koymaktadır. Bu başarıda emeği geçen tüm öğretim üyelerimize gönülden teşekkür ediyorum. Sizlerin özverisi, kararlılığı ve gayretleriniz, üniversitemizde yürütülen bilimsel çalışmaların niteliğini her geçen gün daha ileriye taşımaktadır. Bu vesileyle, üniversitemize değer katan tüm hocalarımızı bir kez daha tebrik ediyor; başarılarınızın artarak devam etmesini diliyorum" şeklinde konuştu. Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan, konuşmalarının ardından törene katılan akademisyenlerle sohbet etti. Tören akademisyenlere belge takdiminin ardından toplu fotoğraf çekimi ile son buldu. Törene, Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ayşe Gülbin Arıcı, Prof. Dr. Şükrü Özen ve Prof. Dr. Cengiz Toker ile ödül alan akademisyenler katıldı.
Muhittin Böcek ek ifadesini verdi
19 Aralık 2025 Cuma - 12:49 Muhittin Böcek ek ifadesini verdi Antalya Büyükşehir Belediyesine yönelik "rüşvet" ve "yolsuzluk" soruşturması kapsamında tutuklanan Muhittin Böcek ek ifade verdi. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan ve Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan tutuklu Muhittin Böcek, oğlu Mustafa Gökhan Böcek, gelini Zuhal Böcek ile F.A. H.T.A, S.E. ve M.O.K.’nin ek ifadelerine başvuruldu. Antalya Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’nda ek ifade veren Muhittin Böcek, tutuklandığı dönemde suç isnadı olarak eski gelini Z.K’ye daire geçişi ve seçim propaganda çalışmaları için bir şirkete Y. Y. tarafından para ödenmesi iddialarının mevcut olduğunu hatırlattı. 5 aylık tutukluluk sürecinde tespiti yapılan benzer nitelikteki iddiaların hepsinin şahsına başlıklar halinde anlatıldığını aktaran Böcek şunları söyledi: "Yargılama aşamasında beyan veren şahıslarla da yüzleşerek gerekli savunmamı sözlü ve avukatlarım aracılığıyla yazılı bir şekilde yapacağım. Bu hususlarla ilgili üzerime atılı suçlamalarda doğrudan ve kasıtlı bir eylemim kesinlikle söz konusu değildir. Büyükşehir Belediyesinin insan ve ekonomik gücü düşünüldüğünde alt personellerin yapmış olduğu eylemlerden haberdar olmam beklenemez. Şahsımla ilişkilendirilecek eylemlerle ilgili beyan ettiğim üzere yargılama aşamasında detaylı savunmamı yapacağım. Şahsımla ilişkilendirilen hususlar hakkında bilgi sahibi oldum ancak belirttiğim üzere alt seviyede görevli bürokratların benim adımı kullanarak maddi menfaat ya da suça bulaşmışlarsa da diyecek bir hususum bu konuda yoktur. Bu konuda bir denetim ihmali yaptığımı da düşünmüyorum. Yine mülkiye başmüfettişliğince düzenlenen ve düzenlenmeye devam eden tevdi raporlarıyla ilgili her zaman ifade vermeye hazırım. Bu aşamaya kadar mülkiye başmüfettişliğinden istenilen yazılı savunmalarımı verdim. Burada yapılacak tespitler ya da ihmalim olduğu değerlendirilirse yine mahkeme huzurunda savunmamı yapmaya hazırım ancak iştirak şirketleri üzerinden bürokratların yüksek ihmallerinin de benimle ilişkilendirilmemesi gerektiğini düşünmekteyim. Her ne kadar belediyeyle de ilişkili olsa bu şirketlerin çoğunun ayrı ve bağımsız yönetim kadroları vardır. Süreç ilerledikçe bu hususlarla ilgili tespitlerde tarafımıza ulaşacaktır." Böcek ifadesinin devamında şu ifadeleri kullandı: "İçeriklerini tam olarak bilmemekle birlikte 6 mazbata sahibi bir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak çeşitli iş insanlarıyla doğrudan iletişim kurup bunlardan belirtilen miktarda para talep ettiğim ya da oğlumu yönlendirdiğime ilişkin beyanların hiçbirisini kabul etmiyorum. Çünkü 1994 yılından beridir üst düzey kamu hizmeti yürütmekteyim. Bu hizmetlerimde ailemden de gelen ve nesil olarak Antalya’nın yerlisi bir kişi konumundayım. Ailemin ve benim maddi mal varlığı durumum ortadadır. Bir şekil belediyeyle iş ilişkisi içerisinde olan bu şahısların kişisel mal varlığım karşısında iddia ettiği rakamlara tenezzül edecek bir kişi değilim. Yine oğlum da doğduğu andan itibaren beni belediye başkanı olarak bilmektedir. Soruşturmanın nihayete gelindiğinin bildirilmesi, toplanan deliller ve delil karartma şüphem olmadığını düşünerek kullandığım ilaç sayısı ve sağlık durumumda göz önüne alınarak bu aşamada tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmayı talep ediyorum."
Arı ürünlerine alerjisi olanlara ’propolis’ uyarısı
19 Aralık 2025 Cuma - 11:46 Arı ürünlerine alerjisi olanlara ’propolis’ uyarısı Beslenme ve Diyet Uzmanı Mehmet Refik Sezgin, propolisin özellikle ağız ve cilt sağlığında faydalar sunduğunu ancak bilinçsiz kullanımın alerjik reaksiyonlara yol açabileceğini söyledi. Sezgin, kozmetik alanda kullanılan propolis ürünlerinde de cildin yenileme etkisinin olmadığını da belirterek, "Yarayı sakinleştirmesi ve rahatlatması açısından uçuk gibi bazı durumlarda yardımcı olabiliyor ama ’Ben bunu sürdüm cildimi yeniledim’ kısmında işe yaramıyor. Alerjik cilt reaksiyonu olan kişilerde alerjen bölgeye sürüldüğünde bu alerjiyi daha da fazla arttırabildiğine dair veriler var" dedi. Memorial Sağlık Grubu Medstar Antalya Hastanesi’nden Beslenme ve Diyet Uzmanı Mehmet Refik Sezgin, propolis hakkında açıklamalarda bulundu. Diyetisyen Sezgin, propolisin doğanın güçlü arı ürünlerinden biri olduğunu belirterek, "Propolis, baktığımızda doğanın güçlü ürünlerinden bir tanesi. Sağlık için kullanım alanlarıyla ilgili çok sayıda klinik çalışma bulunuyor" dedi. Propolisin özellikle çocuklar ve yetişkinlerde ağız sağlığı açısından değerli bir ürün olduğuna dikkati çeken Sezgin, "Ağız içi yaralar, aftlar ve mukozal problemler üzerinde etkili olduğunu biliyoruz. Aynı zamanda ağız içindeki mikrobiyal dengeyi düzenlemeye yardımcı oluyor" ifadelerini kullandı. Çocukluk çağında plak oluşumunu azaltabildiğine dair veriler bulunduğunu aktaran Sezgin, uçuk tedavisinde de propolisin destekleyici olarak kullanıldığını belirterek, "Uçuklarda hem lezyonun iyileşmesi hem ağrının hafifletilmesi hem de kabuklanmanın azaltılması için tercih edilebiliyor" diye konuştu. "Kullanım mutlaka uzman kontrolünde olmalı" Propolisin kullanımında mutlaka uzman görüşü alınması gerektiğini vurgulayan Dyt. Sezgin, "Ağız sağlığı için kullanılacaksa diş hekimi, çocuklarda ise aynı zamanda pediatrist kontrolü mutlaka olmalı" uyarısında bulundu. "Alerji riskine dikkat" Propolisin her birey için uygun olmayabileceğini ifade eden Sezgin, dermatoloji rehberlerinde arı ürünlerinin uyarıcı olarak yer aldığını hatırlatarak, "Herhangi bir arı ürününe alerjisi olan kişilerde propolis de ciddi reaksiyonlara yol açabilir" dedi. "Ben bunu sürdüm cildimi yeniledim kısmında işe yaramıyor" Cilt ve dermokozmetik alanlarda erken evre sivilcelerde antibakteriyel özelliği sayesinde kullanılabildiğini ancak sınırlı etkisi olduğunu kaydeden Sezgin, "Yarayı sakinleştirmesi ve rahatlatması açısından uçuk gibi bazı durumlarda yardımcı olabiliyor ama ’Ben bunu sürdüm cildimi yeniledim’ kısmında işe yaramıyor. Alerjik cilt reaksiyonu olan kişilerde alerjen bölgeye sürüldüğünde bu alerjiyi daha da fazla arttırabildiğine dair veriler var. Bala karşı hassasiyeti varsa zaten bu gıdalardan uzak durulmasını istiyoruz. Çünkü bu da bir arı ürünü bunu bir arı üretiyor. Dolayısıyla bunu kullananda ciddi anlamda sıkıntılarla karşılaşabiliyoruz" değerlendirmesinde bulundu. Bala ve diğer arı ürünlerine hassasiyeti olan kişilerin propolisten uzak durması gerektiğini vurgulayan Sezgin, bilinçsiz kullanımın ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini sözlerine ekledi.