Yerel Haberler
Gümüşhane
Bakan Tunç: "Ülkeyi yönetsin dedikleri Kılıçdaroğlu’na demediklerini bırakmıyorlar" 04 Aralık 2025 Perşembe - 21:26:17 Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Gümüşhane’de temasları kapsamında ülke gündemine dair açıklamalarda bulundu. Muhalefete yüklenen Bakan Tunç, "Ülkeyi yönetsin diye öne attıkları Kılıçdaroğlu’na şu an demediklerini bırakmıyorlar. Bu iktidar olsaymış ne olacakmış?" dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, çeşitli ziyaretlerde bulunmak için Gümüşhane’ye geldi. Program kapsamında ilk olarak Gümüşhane Valiliğini ziyaret eden Bakan Tunç, Vali Aydın Baruş ve il protokolüyle şehirde yürütülen çalışmalar hakkında bilgi aldı. Valilik ziyareti sonrası Gümüşhane Adliyesi’ni de ziyaret eden Bakan Tunç, Gümüşhane Cumhuriyet Başsavcısı Ziya Burak Gürgah ve savcılarla toplantı yaparak adliyedeki işleyiş ve ihtiyaçlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ardından Gümüşhane Barosu’nu ziyaret eden Tunç, kentte görev yapan avukatlarla bir araya gelerek sohbet etti. Programın devamında AK Parti Gümüşhane İl Başkanlığı’nı ziyaret eden Bakan Tunç, burada basın açıklaması yaparak kentteki temaslarına ve ülke gündemine dair açıklamalarda bulundu. "Türkiye’yi terörden kurtaracağız" Terörsüz Türkiye süreci ile ilgili açıklamalarda bulunan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Türkiye’yi terörden de kurtaracağız. Bu konuda kararlıyız. Milletimizin büyük bir beklentisi var. 41 yıldan bu yana bu ülkenin gelişmesinin, kalkınmasının önünde çok büyük engel oldu terör örgütü. Maalesef bugün o trilyonlarca kaynağı biz teröre harcamasaydık bu ülkenin, bu milletin cebinde olacaktı, milletin refahına harcanacaktı. İşte gördüğümüz şu son 23 yılda yapılan eserler belki yıllar önce hayata geçmiş olacaktı. Maalesef kaynaklarımız gitti. Sadece kaynaklarımız mı? Asıl önemlisi canlarımız gitti. Binlerce şehit verdik. Asker, polis, sağlık memuru, doktor... Büyük acılar yaşadık. Bundan sonra bu acıları yaşamayalım istiyoruz. Çocuklarımız, gençlerimiz daha güvenli bir geleceğe baksın diyoruz. Bunun için de büyük bir mücadele veriyoruz. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımız daha iktidara gelir gelmez Olağanüstü Hali kaldırarak bir normalleşme sürecini başlattı. Sadece Kürt vatandaşlarımız için değil, ülkemizin bütün vatandaşları için temel hak ve özgürlükleri alabildiğine genişletti. Dolayısıyla yasakları kaldırdı ve bugün geldiğimiz noktada teröre mazeret teşkil eden bütün unsurları ortadan kaldırdı. Güvenlik güçlerimizin çetin mücadelesi ve diğer alanlardaki çalışmalar ‘Terörsüz Türkiye’ sürecine getirdi bizi. Geçen sene Ahlat’ta yapılan konuşma, yine bu sene yapılan Sayın Cumhurbaşkanımızın ‘iç cepheyi güçlendirelim’ vurgusu, yine Sayın Bahçeli’nin geçen sene grupta yaptığı çağrıyla beraber terör örgütünün fesih kararı ve silah bırakma sürecine geldi nokta. Meclis’te kurulan komisyon, milletvekillerimiz bu süreci sahiplendi. Büyük bir uzlaşmayla önemli toplantılar yaptı, görüşler alındı. Her kesimin, sivil toplumun, ilgili kurumların görüşleri alındı ve kurumlarımız, ilgili bakanlıklar, istihbarat teşkilatımız tam bir koordinasyon içerisinde bu süreci bugünlere kadar getirdik ve bundan sonra da bu sürecin kalıcı olmasıyla ilgili olarak çabamızı sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı. "Sürecin başarısız olmasını isteyenlere fırsat vermeyeceğiz" Terörün tüm unsurlarıyla bitirilmesi için çalışmaların süreceğini ifade eden Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Tabii bu süreci sekteye uğratmak isteyenler, kesintiye uğratmak isteyenler, bu sürecin başarısız olmasını isteyenler, içte ve dışta şer şebekeleri var. Türkiye’nin ilerlemesini istemeyenler, Türkiye’nin yine terör belasıyla baş başa kalmasını isteyenler, Türkiye düşmanları her zaman vardır. O nedenle biz o düşmanlara karşı uyanık olacağız ve onlara fırsat vermeyeceğiz. Hiçbir sabotaja fırsat vermeyeceğiz. Şehit ailelerimiz, gazilerimiz onlar Terörsüz Türkiye için canlarını ve kanlarını verdiler. Biz onların emanetine sonuna kadar sahip çıkacağız. Ve milletimizin istemediği hiçbir şey yapmayacağız. Milletimiz ne istiyorsa bugüne kadar onu yaptık, bundan sonra da onu yapacağız inşallah. Bundan hiç şüpheniz olmasın. Ve terörü gerek içerde, gerek dışardaki unsurlarıyla beraber yok edinceye kadar çalışmamızı sürdüreceğiz ve bu noktada Türkiye’nin daha huzurlu bir geleceğe kavuşması noktasındaki çabalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz inşallah" dedi. "Ülkeyi yönetsin dedikleri Kılıçdaroğlu’na demediklerini bırakmıyorlar" Açıklamasında muhalefete de yüklenen bakan Tunç, "Muhalefetin durumunu görüyorsunuz. Yani kendilerine faydaları yok. Kendi içlerindeki tartışmalar, yolsuzluk tartışmaları, kongre tartışmaları... Yani 2 yıl önce sürekli bu ülkeyi yönetsin diye öne attıkları Kılıçdaroğlu’na şu anda demediklerini bırakmıyorlar. Bu iktidar olsaymış ne olacakmış? Nasıl bir parti? Yani böyle bir ülkeyi yönetme kabiliyetleri var mı bunların? Yok. Onun için milletimizden hiç kopmadan... Bizim başarımızın sebebi milletimizden kopmamamız değerli arkadaşlar. Bizim AK Parti’mizin 23 yıldan bu yana iktidarda kesintisiz iktidarını sürdürmesinin sebebi milletten kopmaması. Eğer milletten uzaklaşırsak, milletin taleplerine duyarsız kalırsak o zaman millet de bize duyarsız kalır. Bunu zaten yapmayız. Dolayısıyla inşallah milletimizin taleplerini yerine getirmek için çalışıyoruz" diye konuştu. AK Parti İl Başkanlığını ziyaretinin ardından Bakan Tunç son olarak Gümüşhane Belediyesi’ni ziyaret ederek programını sonlandırdı. Ziyaretlere Bakan Tunç’un yanı sıra bakan yardımcıları, Hakimler ve Savcılar Kurulu 1. Daire Başkanı ile Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü de katıldı.
01 Aralık 2025 Pazartesi - 13:16 Gümüşhane’de yarım saat arayla meydana gelen iki kazada 1 kişi öldü, 3 kişi yaralandı Gümüşhane’de aynı mevkide yarım saat arayla meydana gelen iki ayrı kazada 1 kişi öldü, 3 kişi yaralandı. Özcan Mahallesi’nde meydana gelen ilk kazada, Gümüşhane’den Trabzon istikametine seyir halinde olan M.E.T. (19) idaresindeki 61 DE 434 plakalı otomobil, Harşit-18 Köprüsü üzerinde sürücünün direksiyon hâkimiyetini kaybetmesiyle köprünün korkuluklarını yıkarak yaklaşık 25 metreden dere yatağına düştü. İhbar üzerine olay yerine sağlık, polis, itfaiye ve AFAD ekipleri sevk edildi. Araçtan çıkarılan sürücü M.E.T. ve yolcu Hasan Öztürk (54) hastaneye sevk edilirken, Hasan Öztürk hastaneye kaldırılmak istenirken yolda hayatını kaybetti. Kazadan yaklaşık 30 dakika sonra 750 metre uzaklıktaki Hacıemin Mahallesi Hacıemin 3 Tüneli içinde ikinci kaza meydana geldi. Trabzon istikametine giden H.Y. yönetimindeki 61 ND 480 plakalı otomobil ile Gümüşhane istikametine seyir eden N.G. idaresindeki 29 AAC 162 plakalı araç tünel içinde henüz bilinmeyen nedenle çarpıştı. Çarpışmanın etkisiyle 29 AAC 162 plakalı otomobil takla atarak durabildi. İki sürücü de olay yerinde yapılan ilk müdahalenin ardından hastaneye kaldırılırken, hayati tehlikelerinin bulunmadığı belirtildi. Öte yandan 61 ND 480 plakalı otomobilin sürücüsü H.Y.’nin araç içerisinde sağlık ekiplerini beklediği ve telefonla yakınlarını arayarak kazayı haber verdiği anlar kaydedildi.
Bu ekmeği alan 1 hafta başka ekmek almıyor
04 Ekim 2025 Cumartesi - 09:17 Bu ekmeği alan 1 hafta başka ekmek almıyor Gümüşhane’nin Kürtün ilçesinde yüz yılı aşkın ekşi mayayla üretilen coğrafi işaret tescilli Araköy ekmeği, 8 saatlik zahmetli üretim süreci ve 4 kilogramlık devasa boyutuyla dikkat çekiyor. İlçeye bağlı Araköy köyünde, bir asırdan fazla süredir aynı ekşi maya ile yoğrulan ve taş fırınlarda odun ateşinde pişirilen coğrafi işaret belgeli Araköy ekmeği, zahmetli üretim sürecinin ardından lezzetini hem ülke içine hem de ülke sınırlarının dışına taşıyor. Bu eşsiz lezzet, Gümüşhane’nin dağlarından New York ve Mekke’deki sofralara kadar uzanan bir şöhrete kavuştu. Araköy ekmeğinin sırrı yalnızca dört temel malzemede gizli. Un, su, tuz ve yüz yılı aşkın süredir kuşaktan kuşağa aktarılan ekşi maya. Hiçbir katkı maddesi kullanılmadan hazırlanan bu ekmek, doğal ve sağlıklı yapısıyla öne çıkıyor. Gümüşhane Ticaret ve Sanayi Odası’nın girişimleriyle Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan 2019 yılında "Coğrafi İşaret Tescil Belgesi" alan Araköy ekmeği, bu sayede hem kalitesini hem de geleneksel üretim yöntemlerini koruma altına aldı. 8 saatlik sabır ve emeğin eseri Gümüşhane’nin kültürel bir mirası da olan Araköy ekmeğinin bir somununun sofralara gelme süreci ise 8 saatlik bir sabır ve emek gerektiriyor. Özenle hazırlanan hamur, taş fırınlarda odun ateşinde yavaş yavaş pişiriliyor. Fırından çıktığında ortalama 4 kilogram ağırlığa ulaşan her bir ekmek, doyuruculuğu ve uzun süre bayatlamayan yapısıyla da fark oluşturuyor. Normal bir ailenin yaklaşık bir haftalık ekmek ihtiyacını tek başına karşılayabilen bu bereketli lezzet, özellikle kalabalık sofraların vazgeçilmezi oluyor. Bir mahallenin adını değiştiren güç: "Ekmekçiler" Araköy ekmeğine son yıllarda artan yoğun talep, köyün sosyal yapısını da etkiledi. Ekmek üretimi o kadar merkezi bir hale geldi ki, üretimin yoğunlaştığı mahallenin adı "Ekmekçiler Mahallesi" oldu. Satışı adetle değil kiloyla yapılıyor Ekşi mayalı ekmek otoriteleri tarafından dünyanın en iyi ekmeklerinden birisi olarak nitelendirilen Araköy ekmeğinin satışı da adet üzerinden değil de kilo üzerinden yapılıyor. Pişirildikten sonra neredeyse tüm üreticiler tarafından bölgedeki köy, yayla ve obalara götürülen, son yıllarda da hem internet aracılığı hem de diğer iletişim kanallarıyla Türkiye’nin dört bir tarafına hatta Mekke ve New York başta olmak üzere dünyanın dört bir yanına gönderiliyor. "Hiçbir katkı kullanmıyoruz" Ekmekçiler Mahallesinde Araköy ekmeğini dedesinden öğrendiği şekilde 20 yıldır yapmaya devam eden Ersoy Tozlu, "Dede mesleği olarak doğal ekşi mayalı tam buğday ekmeği üretiyorum. 20 yıldır işin içindeyim. Hiçbir katkı kullanmıyoruz. Sadece un, su, tuz kullanarak üretiyoruz. Dört saatte pişiriyoruz. Odun ateşiyle dört saat fırınımızı yakıyoruz. Dört saatte içeride kalıyor. Tam olarak doğaldır. Hiçbir katkısı yok. Hamurun mayalanması ve hazırlanmasıyla birlikte bir ekmek ortalama 8-9 saat aralığında ortaya çıkıyor. Hem ağır ağır 4 saatte piştiği için, bir de özü içinde olduğu için kabartma tozu ve diğer mayalar olmadığı için içi dolgundur, kendini korur, kabuğu da korur onu. Yani bir hafta on gün dayanma süreci var" ifadelerini kullandı. "Yaşı bir hafta kurusu 1 yıl dayanıyor" Araköy ekmeğini dilimleyerek tekrar fırına atıp 24 saat kuruttuktan sonra peksimet olarak da sattıklarını dile getiren Tozlu, bunun da bir yıllık bir dayanma süreci olduğunu belirterek, "İkisini de satıyoruz yöreye göre. Yörenin damak tadına bağlı. Bazı yörelerde en çok kuruyu satıyoruz bazı yörelerde en çok tazesini satıyoruz. İstanbul’a gönderdim. Birkaç sene önce hacı amcalara verdim, hacca da gitti. Civar köy ve yaylalarda satış yapmak için ortalama 150-200 kilometre yol yapıyorum günlük. Bunu yiyen eğer alışırsa yani sürekli tüketen insanlar zaten bizi arar, sürekli isterler. Bazen evlerine kadar götürdüğümüz yerler de var. Kargo da yapıyoruz. İl dışına otobüslerle gönderiyoruz. Toptan satışlarımız da oluyor" diye konuştu. "Bu diyetisyen gibi bir ekmek olduğu için kilo aldırmaz" İstanbul’da yaşayan ve sık sık memleketine gelen Münir Tozlu, "Emekli olduktan sonra köye gidip geliyoruz. Ben İstanbul bölgesinden Gümüşhane’nin ekşi mayalı buğday ekmeğini istek, talep üzerine haftalık gelip götürüyorum. Bu sefer 300 kiloluk ekmek götürüyorum. Lezzetli, doyumlu, rahatsız edici olmadığı için bu lezzeti tadanlar biliyor. Bu diyetisyen gibi bir ekmek olduğu için kilo aldırmaz. Bunu bilen arayıp buluyor. Ama köyde buluyor, ama İstanbul’da buluyor, ama Türkiye’nin her yanında. Yani bu ekmek yaygınlaştı artık. Onun için de lezzetli, doyumlu rahatsız edici olmadığı için o lezzeti tadanlar biliyor" dedi. "İstanbul’a 300-400 kilo götürüyorum ama iki günde bitiyor" Yaş ekmeğin yanında kurutularak hazırlanan peksimetlerinin de yoğun ilgi gördüğünü kaydeden Tozlu, "Çayda, kahvaltıda, yoğurtta, çorbada tadına doyum olmuyor. Ağırlıklı olarak taze ekmek gidiyor. Ben İstanbul’a götürmek için 300-400 kilo alıyorum ama iki günde bitiyor zaten" diye konuştu.
Gümüşhane’de sonbahar renkleri kendini göstermeye başladı
02 Ekim 2025 Perşembe - 09:06 Gümüşhane’de sonbahar renkleri kendini göstermeye başladı Sonbahar mevsiminin Türkiye’de en güzel yaşandığı şehirlerden biri olan Gümüşhane’de yüksek kesimlerde doğanın renk cümbüşü başladı. Coğrafyasının yüzde 60’ı dağlarla kaplı olan şehir, yüzlerce vadi ve zirvesiyle adeta görsel bir şölen sunuyor. Coğrafi yapısı ve iklim çeşitliliği sayesinde sonbaharı en görkemli şekilde yaşayan şehirlerin başında gelen Gümüşhane, 600 metreden 3 bin 331 metreye kadar yükselen rakım farkıyla dikkat çekiyor. Ekim ayı başlarında yüksek kesimlerde başlayan sonbahar dönüşümü, Kasım ayı sonuna kadar devam ederek şehir merkezi ve alçak kesimlere doğru iniyor. Bu süreçte Gümüşhane’nin vadi ve dağ etekleri sarının en parlak tonlarından kırmızının en derin renklerine, kahverengi ve turuncunun büyülü geçişlerine sahne oluyor. İklim ve coğrafyanın buluştuğu nokta Türkiye’de görülen üç iklim tipinden ikisi olan karasal ve Karadeniz ikliminin görüldüğü ve aynı zamanda üç fitocoğrafik bölgeden ikisine de ev sahipliği yapan Gümüşhane, bu özelliğiyle uzmanlar tarafından "enteresan ve sıradışı bir coğrafya" olarak nitelendiriliyor. Her sonbaharda doğa ve fotoğraf tutkunlarının ilgisini üzerine çeken Gümüşhane coğrafyasında kış öncesi ortaya çıkan bu görsel şölen, doğa severler ve fotoğraf sanatçıları için kaçırılmayacak anlar oluşturuyor. Fotoğraf sanatçısı Samet Çelik sonbahar mevsiminin Gümüşhane’de bir başka yaşandığını belirterek tüm fotoğraf ve doğa tutkunlarını bu anları ölümsüzleştirmek için şehre davet etti. "Sonbahar Gümüşhane’de bir başka yaşanır" Sonbahar mevsiminin doğanın büyüleyici renklerinin sergilendiği en güzel dönemlerden birisi olduğunu ifade eden Çelik, "Bu güzelliğin en iyi yaşandığı yerlerden birisi de Gümüşhane. Her yıl bu mevsimde Gümüşhane dağları, yaylaları, ormanları sarının, kırmızının, turuncunun bin bir renkli tonlarına bürünür, coğrafya adeta bir tabloya dönüşür. Şehrin en yüksek kesimlerinden en alçak kesimlerine doğru bu renk sürekli değişime uğradığı için uzun sürer. Aynı zamanda fotoğraf ve doğa tutkunlarından birisi oluyor Gümüşhane. Herkesi bu güzellikleri yerinde görmeye davet ediyoruz. Gümüşhane sonbahar tonlarının en güzel yaşandığı yerlerden birisi. Sonbahar Gümüşhane’de bir başka yaşanır" dedi.
Gümüşhane’de ’Hz. Peygamber ve Aile’ konferansı düzenlendi
30 Eylül 2025 Salı - 16:08 Gümüşhane’de ’Hz. Peygamber ve Aile’ konferansı düzenlendi Gümüşhane İl Müftülüğü tarafından Mevlid-i Nebi Haftası dolayısıyla ’Hz. Peygamber ve Aile’ konulu konferans düzenlendi. Gümüşhane Üniversitesi İlahiyat Fakültesi konferans salonunda düzenlenen konferansta Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Hasan Keskin ile Kocaeli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Abdullah Kahraman, "Peygamberimiz ve Aile Ahlakı" başlıklı sunumlar yaptı. Konuşmacılar, aile kurumunun toplumdaki önemi ve Peygamberin aile hayatından örnekler üzerinde durdu. Program sonunda katılımcılar, hocalara sorular yönelterek görüş alışverişinde bulundu. "Güçlü aile yapılarının oluşmasına katkı sağlamalıyız" Programda konuşan Gümüşhane Valisi Aydın Baruş aile kurumunun önemine dikkat çekerek, "Toplumsal olarak bugün ailelerin kolayca dağıldığını, boşanma oranlarının yükseldiğini ve parçalanmış ailelerde büyüyen çocukların sağlıksız bir ortamda karakterlerinin şekillendiğini yakından görüyoruz. Bu açıdan yeni nesillerin sağlıklı yetişmesi ve toplumun devamlılığı için aile son derece önemlidir. Ailenin bir diğer önemli yönü de milletlerin bekası meselesidir. Aile yapısını sağlıklı şekilde sürdürebilen, sahip oldukları millî ve manevi değerleri aile içerisinde yeni nesillere aktarabilen milletler kalıcı olur. Bunu başaramayan milletler ise hem toplumsal dayanışma anlamında hem de diğer milletler karşısında zor durumda kalır. Bu nedenle ailemize sahip çıkmamız gerekir. Hepimiz sağlıklı aileler kurmalı, onları devam ettirmeli ve çevremizde de güçlü aile yapılarının oluşmasına katkı sağlamalıyız" dedi. Programa Gümüşhane Valisi Aydın Baruş, il protokolü, akademisyenler, öğrenciler ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Gümüşhane’de genç muhtarın Türkiye’ye ilham veren başarı hikayesi
30 Eylül 2025 Salı - 10:21 Gümüşhane’de genç muhtarın Türkiye’ye ilham veren başarı hikayesi Gümüşhane’nin Kürtün ilçesinin zorlu coğrafyaya sahip Akçal Köyündeki genç girişimci Said Tüfekçi ve ailesinin yazdığı başarı hikayesi herkese ilham veriyor. Bursa’da doğan ve üniversite eğitimini Gümüşhane Üniversitesi’nde tamamlayan Said Tüfekçi (35) büyük şehir imkanlarını bir kenara bırakarak 2016 yılında memleketi Gümüşhane’nin Kürtün ilçesine bağlı Akçal köyüne geri döndü. Veteriner Sağlık Teknikerliği bölümü mezunu olan Tüfekçi, eşi Aslı Tüfekçi ve emekli olduktan sonra köye dönüş yapan anne ve babasının büyük desteğiyle tarım ve hayvancılık sektörüne adım attı. Köyünde 2 büyükbaş hayvanla başladığı yolculuğunu devlet desteğiyle zaman zaman 50 hayvana kadar çıkaran ve daha sonra yoğun talep üzerine süt sığırcılığına geçen Tüfekçi, ailesiyle birlikte süt ürünleri üreterek ülkenin dört bir yanına gönderiyor. Çalışma azmi ve kararlılığıyla bölgede veteriner teknikeri olarak vatandaşlara da hizmet veren Tüfekçi, 2024 yılı yerel seçimlerinde de köyüne muhtar seçildi. "Başarımızın tek kaynağı aile ve inanmak" diyerek zorlukları nasıl aştıklarını anlatan Tüfekçi, devlet desteklerinin bu başarıdaki kilit rolünü vurguladı. Karadeniz’in en zorlu coğrafyalarından birine sahip köyünde "Traktör kullanacak arazimiz yok" sözleriyle bölgenin çetin koşullarını özetleyen Tüfekçi, aldığı veterinerlik eğitimi sayesinde hayvan sağlığı ve verimliliği konusunda bilimsel yaklaşımları hem kendi hayvanların da hem de vadideki diğer köylerde uyguluyor. Bir çiftçi olmanın ötesine geçerek bir girişimci kimliği sergileyen Tüfekçi, "Bursa’da doğdum. 2010 yılına kadar Bursa’da yaşadım. Eğitim öğretimi orada tamamladım. Daha sonra Gümüşhane Üniversitesi Laborant ve Veteriner Sağlık Bölümünü 2010 ve 2012 yıllar arasında bitirdim. Bayburt, Gümüşhane, Giresun ve Kastamonu illerinde çalıştım, kendimi geliştirdim. 2016 yılında memlekete dönüş yaptım. Burada anne, baba, kız kardeşim, eşimle beraber tarım ve hayvancılık sektörüne başladık" dedi. "Zor coğrafyada ailemizle bir olarak başarılara imza atıyoruz" "Aileyle beraber hareket ettiğimizden dolayı istediğimiz hedeflere ulaştık ve ulaşmaya da devam ediyoruz" diyerek birlik ve beraberliğin önemini vurgulayan Tüfekçi, devletin bu konudaki desteklerine özel bir parantez açarak "2024 yerel seçimlerinde muhtar olarak köyümüze seçildim. Ve muhtar olduktan sonra köyümüze de güzel işler yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Devletimizin desteğiyle beraber bu noktalara geldik. Zor coğrafyada başarılara imza atıyoruz. Teknoloji zor bizim bölgelerde. Traktör gitmiyor. Küçük makine ekipmanlarla idare ediyoruz. Burada başarılı olabilmek için en uygun, en sağlıklı ekipmanları seçerek, zamanı satın almak için uğraşıyoruz" diye konuştu. "Devlet desteğiyle işleri büyüttük, şimdi süt hayvancılığına geçtik" Süt ve besi hayvancılığıyla başladığını ve son dönemde süt hayvancılığına döndüğünü anlatan Tüfekçi, "Büyükşehirlerdeki eşim, dostum ve arkadaşlarım sürekli benden tereyağı, peynir istedi. Baktım daha çok talep var şu an 20 büyükbaş simental hayvana çevirdim hayvanlarımızı. Önceki dönemlerde 40 büyükbaş hayvana kadar çıktık. Yaşam koşulları günden güne artıyor. Zorluklarla uğraşıyoruz. Özellikle pandemiden dolayı ekonomi bayağı bir sıkıntı yaşadı. Yeni bina yaptık, yaşam alanı oluşturduk, ahırı büyüttük. Bu şekil olunca 2 büyükbaştan 40 büyükbaşa kadar bazen 50 bazen 30 oldu. İnişli çıkışlı dönemlerimiz oldu. Devletimizin bu konuda çok büyük destekleri oldu. Tarım ve Orman Bakanlığından destek aldık. Ziraat Bankası da özellikle devletimizin desteği de bu konuda eksik olmadı. Hepsine teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı. "Zorluklarla başarılı olabilmek için inanmak gerekiyor" Küçüklükten beri köy yaşamı istediğini ve 2016 yılında evlendikleri eşinin de kendisine destek verdiğini aktaran Tüfekçi, "Zorluklarla başarılı olabilmek için inanmak gerekiyor. İnandığın yoldan vazgeçmeyeceksin. Merdivenleri sağlam bir şekilde yavaş yavaş, adım adım, emin adımlarla çıkarak bu noktaya geldik. Ve bu noktadan da devam ederek yaşamımızı bu şekilde insanlara sağlıklı organik ürünler elde ederek yaşamımızı bu şekilde sürdürüyoruz. Annem Fadime, babam Salih, kız kardeşim Merve Tüfekçi ile hareket ediyoruz. Bazen ben yaylada olmadığım zaman annem ve babam gidiyor hayvanlara yardımcı oluyor. Ben dışarı işlerini götürüyorum. Köye gelmemin en büyük sebebi, beni köye teşvik eden annem ve babamdır. Karadeniz insanının emekli olunca en büyük hayali köye ev yapmaktır. O hayalinin peşinden giderek biz de onların yolundan devam ettik. Ve beraber mutlu mesut bir yaşam sürdürüyoruz" dedi. "Aile olarak bu yolda çok güzel bir şekilde ilerliyoruz" Muhtar Tüfekçi’nin Samsun’un Çarşamba ilçesinden olan eşi Aslı Tüfekçi ise üniversite okurken Şiran’da tanıştıklarını belirterek, "Yollarımız burada kesişti. Eşimin bana teklifiydi bu aslında. Beraber el ele versek köye gitsek hayvancılıkla uğraşsak bu sektöre atılsak benimle bu yolda ilerler misin diye. Ben de kabul ettim. Zaten yabancı değilim. Kendi ailem de bu sektörün içerisinde. Benim bu yolda yürümemin, çaba göstermemin büyük sebebi de kayınvalidem. Çok destek oluyor bize. Aile olarak bu yolda çok güzel bir şekilde ilerliyoruz. Yani evet coğrafya biraz yorucu, biraz zor ama el ele verdikten sonra yapılmayacak hiçbir iş yok. Severek yapmanız lazım. Sevmezsen seni burada zorla kimse tutamaz. Bu yolda bir şeyleri başarabilmen için önce hedefini koyman lazım daha sonra bu yolda yürümen lazım. Çok şükür biz onu atlatıyoruz, yolumuza devam ediyoruz" diye konuştu. "Onda küçüklükten beri hayvanlara karşı ilgi vardı" Tüfekçi ailesinin annesi Fadime Tüfekçi de oğlunun isteği üzerine eşinin emekli olması sonucu Bursa’dan köye dönüş yaptıklarını kaydederek, "10 yıl önce geldim. Çocuğum buraya gelmek istedi, oralarda durmak istemedi, büyük şehirde durmadı. Çok sevmedi yani orayı. Vatanımız olunca da kendi memleketimize geldik. Onda küçüklükten beri hayvanlara karşı ilgi vardı. Buraya geldik 2 tane ineğimiz vardı. Ondan sonra Allah’a hamdolsun büyüttük. Ben de çocuğumun yanına gelmek istedim. Beni Bursa’da bağlayan bir şey yoktu. Benim bir oğlum, iki kızım var. Çekirdek aile olarak hep beraber ben de oğluma yardımcı oluyorum. Bazı zorluklar oluyor. Kolay bir şey yok. Nereye gidersen git çalışmadan ekmek yok. Burada kendi işimiz, kendi malımız. Çocuğuma yardımcı oluyorum. Hep birlikte bir hayat sürüyoruz" ifadelerini kullandı. (RE-ÖS-Y)
Gümüşhane’deki orman yangınında 30 hektar alan küle döndü
29 Eylül 2025 Pazartesi - 17:16 Gümüşhane’deki orman yangınında 30 hektar alan küle döndü Gümüşhane’nin Kelkit ilçesinde çıkış sebebi henüz belirlenemeyen yangında yaklaşık 30 hektarlık alan zarar gördü. Köylüler ve ekiplerin yoğun mücadelesiyle yangın 4 saatte kontrol altına alındı. Kelkit ilçesine bağlı Sadak köyü ile Eskiyol köyü arasındaki Alıçyeri mevkiinde öğle saatlerinde yangın çıktı. Sebebi henüz belirlenemeyen yangın rüzgarın etkisiyle kısa sürede büyüyerek ormanlık alana sıçradı. İhbar üzerine bölgeye çok sayıda jandarma, itfaiye, Orman İşletme Müdürlüğü ekipleriyle İl Özel İdaresi iş makinesi ve görevlileri sevk edildi. Yangına köylülerin yanı sıra Satala Antik Kenti kazı ekibi de müdahale etti. Yaklaşık 4 saatlik yoğun müdahalenin ardından yangın kontrol altına alınırken, 30 hektarlık otluk ve meşelik alanın zarar gördüğü belirlendi. Ekipler bölgede soğutma çalışmalarını sürdürürken, yangının çıkış nedeninin tespit edilmesi için inceleme başlatıldı. "Alevleri görünce korktuk" Yangının rüzgarın etkisiyle geniş bir alana yayıldığını söyleyen Adem Can, "Ben karşı köyde yaşıyorum, burada çıkan yangını haber aldıktan sonra itfaiye ekiplerine yardımcı olmak için traktörlerimizle geldik. Yangın yaklaşık 4 saat sürdü, 30 hektarlık bir alan yandı ama kontrol altına alabildik. Büyük bir yangındı 30 hektarlık alan küle döndü, alevleri de gördük korktuk" dedi.
Gümüşhane’de düzenlenen şenlikte yüzlerce çocuk doyasıya eğlendi
28 Eylül 2025 Pazar - 18:15 Gümüşhane’de düzenlenen şenlikte yüzlerce çocuk doyasıya eğlendi Gümüşhane’de Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından çocuklara özel düzenlenen şenlikte yüzlerce çocuk ve aileleri doyasıya eğlendi. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından kente kazandırılan Gümüşhane Yenişehir Stadyumu’ndaki yeni parkurlarda düzenlenen etkinlikte şişme dart, şişme langırt, tırmanma duvarı, yıkım duvarı ve fileli trambolin gibi birçok oyun parkuru kuruldu. Sabah saatlerinden itibaren alana gelen yüzlerce çocuk doyasıya eğlenirken, aileler de organizasyondan memnuniyetlerini dile getirdi. Etkinliklerin süreceği öğrenildi. "Tek amacımız çocukların mutlu olması" Çocuk şenliğine beklenenden daha fazla katılım olduğunu ifade eden Herkes İçin Spor Federasyonu (HİS) Gümüşhane İl Temsilcisi Osman Yılmazer, "Bugün Gümüşhane Yenişehir Stadyumu’nda Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü organizasyonunda Gümüşhane Valiliği ve Gümüşhane Belediyesi’nin de destekleriyle burada çok güzel bir çocuk şenliği düzenlendi. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğümüz bu yıl yeni çocuk oyun parkurları kazandırdı Gümüşhane’ye. Tek amacımız çocukların mutlu olması. Bundan sonra da inşallah bu yeni parkurlar çocuklara hizmet edecek ve onları mutlu edecek. Bugün beklediğimizden fazla bir kalabalık vardı burada. Bu da bizi mutlu etti. Önümüzdeki süreçte bu organizasyonlara devam edeceğiz" dedi. Şenlikte çok eğlendiğini söyleyen Efsa Erik (10), "Bugün burada çocuklara özel şenlik yapıldı. Çok eğlenceliydi, tırmanma var, trambolin var, ok atışı var. Hedefe atışı çok sevdim. Tırmanmak da çok güzeldi. Çok kalabalıktı, ben de arkadaşımla geldim" diye konuştu. Ali Yiğit Aykın (9) da, "Oyunların hepsi çok güzeldi. Ben burada tenis oynadım, duvara çıktım, şişme balonlarda oynadım. Hepsi çok eğlenceliydi" ifadelerini kullandı.
Gümüşhane’nin ’dikenli gülü’ kuşburnu, zahmetli yolculukla sofraya geliyor
28 Eylül 2025 Pazar - 09:29 Gümüşhane’nin ’dikenli gülü’ kuşburnu, zahmetli yolculukla sofraya geliyor Türkiye’de yetişen 27 kuşburnu türünden 17’sine ev sahipliği yapan Gümüşhane’de kırsalda doğal olarak yetişen kuşburnu meyvesi zorlu bir yolculuğun ardından sofralara şifa olarak geliyor. 1 kilogram kuşburnu marmelatı hazırlamak, Gümüşhane’nin meşakkatli dağlarından başlayarak 2 gün sürüyor. Adına Gümüşhane’de yıllardır festivaller düzenlenen, halk arasında "dikenli gül" olarak bilinen ve 100 gramında bir kasa portakala eşdeğer C vitamini olan kuşburnu, Gümüşhane’nin dağlarında dikenli dallarından toplanarak yorucu bir çalışmanın ardından marmelat olarak kavanozlara giriyor. Doğada organik olarak yetiştiği için en saf meyvelerden birisi sayılan kuşburnu meyvesinin gen merkezlerinden birisi olan Gümüşhane’de vatandaşlar doğadan tek tek topladıkları kuşburnuları uzun ve yorucu işlemlerin ardından marmelata dönüştürüyor. Toplanmasının ardından tek tek temizlenerek haşlanan kuşburnular daha sonra ezilerek kevgirden geçirilip ocakta veya sobanın üzerinde bir miktar şeker katılarak bir süre daha pişirildikten sonra kavanozlara dolduruluyor. Kış aylarında marmelat ve reçel olarak kahvaltı sofralarında yer almasının yanı sıra çay ve meyve suyu olarak da tüketilen kuşburnu soğuk algınlığı ve gribe karşı etkili olması nedeniyle vatandaşların yoğun ilgisini görüyor. Doğanın sunduğu bu ’dikenli gül’, zahmetli bir sürecin sonunda sofralara gelerek hem damaklara lezzet katıyor hem de sağlığa şifa oluyor. 7 yıldır doğadan kuşburnuları toplayarak marmelat yapan Güldeniz Coşkun, Eylül ayının son günlerinin Gümüşhane’de kuşburnu günleri olduğunu belirterek, "Kuşburnu Gümüşhane’nin yöresel ürünü ve adına festivaller düzenlenen bir ürün" dedi. Kuşburnu meyvesinin dalından toplanıp sofraya gelinceye kadar çok kadar zahmetli bir ürün olduğunu fakat bunun yanında şifa kaynağı da bir ürün olduğunu ifade eden Coşkun, "Bugün yapacağım kuşburnuları Gümüşhane’nin eski yerleşim yeri olan Süleymaniye mahallesinden topladık. Kuşburnularımızın önce uç kısımlarını aldım. Ondan sonra onları haşladım. Haşladıktan sonra büyük bir kevgirden geçirdim. Kevgirden sonra da ince elekten geçirerekten pişmeye hazır bir hale getirdim. Pişme aşaması da yine bir saatten fazla sürüyor. Pişirdikten sonra da bunları kaynar kaynar kavanozlara doldurup vakumladım" ifadelerini kullandı. Kuşburnunun faydalarına da değinen Coşkun, "Kuşburnu grip, nezle gibi kış aylarında etkili olan hastalıkların semptomlarını azaltır, eklem ağrılarını hafifletir, solunum yoluna iyi gelir ve cildimize çok faydalıdır. Kan şekerini de dengeler. Şekerli ve şekersiz olarak da üretimi yapmaktayız" diye konuştu. Yüksek rakımlı bölgelerden topladıkları kuşburnuları marmalat haricinde kurutarak çay halinde de kış aylarında tükettiklerini aktaran Coşkun, "Bir kuşburnudan 4-5 tane ürün elde ediyoruz. En sonunda işte marmelatını sulandırarak yemeklerimizin yanında içecek olarak değerlendiriyoruz. Rabbimin bizler için bahşettiği şu güzel meyveden bizde faydalanırız, şifasını buluruz" dedi. Kuşburnunun çok bir zahmetli bir ürün olduğunu dile getiren Coşkun, "Çalıların içinden tek tek toplanılıyor. Ve bunları haşlayıp kevgirden geçirmesi acayip bir zahmet, meşakkatli bir iş. Ve bir de makine kullanmadan sadece direkt elde geçirdiğimiz için. Çünkü doğal olması önemli. İnsanlara katkısız bir madde sunmamız açısından gerçekten çok zahmetli bir ürün bu şekilde. Toplama aşaması, pişme aşaması derken yaklaşık iki günümü alıyor benim bir kavanoz yani bir kilo ürün meydana getirmem. Gerçekten meşakkatli ama yemesi gayet güzel" ifadelerini kullandı. Coşkun, şeker hastaları için de şekersiz olarak yaptıklarını da sözlerine ekledi. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in bir röportajında "Güzelliğimi kuşburnuna borçluyum" ifadelerini kullandığı kuşburnu doğada yabani olarak yetiştiği için üretiminde herhangi bir gübre, kimyasal madde kullanılmıyor. Organik bir meyve olmasının yanısıra içeriğindeki yüksek C vitamini sayesinde gribal enfeksiyonlara, öksürüğe, soğuk algınlığına iyi geldiği kanıtlanan kuşburnu meyvesinin antioksidan özelliğinden dolayı kansere de iyi geldiği, eklem kireçlenmesi ve romatizmal ağrıların gidermesinin yanında zengin demir içerdiği için kansızlığa karşı da faydalı olduğu ve cildin elastikiyetini korumasına yardımcı olarak yaşlanmayı önleyici özellik göstermesiyle biliniyor.
Gümüşhane’nin yer altı sarayı 110 bin ziyaretçi ağırladı
26 Eylül 2025 Cuma - 09:16 Gümüşhane’nin yer altı sarayı 110 bin ziyaretçi ağırladı Gümüşhane’nin Torul ilçesindeki "yer altı sarayı" Karaca Mağarası, yılbaşından bu yana 110 bin ziyaretçiyi ağırladı. Milyonlarca yılda oluşan sarkıt ve dikitlerle görsel bir şölen sunan mağara, aynı zamanda solunum yolu hastalıklarına iyi gelen havasıyla da dikkat çekiyor. Torul ilçesine bağlı Cebeli köyünde sarkıt, dikit ve damlataşı şekillerinin hayranlık uyandırıcı örneklerine sahip olan Karaca Mağarası, oluşumların yoğunluğu bakımından Türkiye ve dünyanın en zengin mağaralarından birisi olarak kabul ediliyor. "Gümüşhane’nin yer altı sarayı" olarak nitelendirilen ve ana kayası 150 milyon yıl yaşında olan mağara, tatil sezonu bitmiş olmasına rağmen yoğun şekilde ziyaretçi ağırlamaya devam ediyor. Gümüşhane-Trabzon karayoluna 4 kilometre mesafede, denizden bin 550 metre yükseklikte, ortalama tavan yüksekliği 18 metre ve toplam iç alanı yaklaşık bin 500 metrekare olan mağaraya gelen yerli ve yabancı ziyaretçiler, mağara çiçekleri, mağara incileri, traverten havuzları, mağara gülleri gibi oluşumları hayranlıkla karşılıyor. Yılbaşından bugüne 110 bin kişinin ziyaret ettiği Karaca Mağarası, uzmanlar tarafından solunum yolu hastalıklarının tedavisinde kullanılan alternatif tedavi yöntemlerinden birisi olan ve tuz terapisi olarak da adlandırılan halo terapiye Türkiye’de uygun olan az sayıdaki mağaralardan birisi olarak biliniyor. "Astım geçmişi olan bir insan olarak da içeriye geldiğimde o farkı hissedebiliyorsun nefes aldığında" Tekstil mühendisiyken istifa edip hayallerinin peşinden giderek motosikletiyle tek başına Türkiye’nin 81 ilini gezmeye başlayan Saliha Özkan, Karaca Mağarası’nı hep merak ettiğini ve görünce çok etkilendiğini söyledi. Projesinde 59. şehir olarak Gümüşhane’ye geldiğini ve Karaca Mağarası’nı ziyaret ettiğini kaydeden Özkan, "Daha önce de araştırmıştım. Fotoğraflarını gördüm fakat içerisinde olmak bambaşka bir şey. Astım geçmişi olan bir insan olarak da içeriye geldiğimde o farkı hissedebiliyorsun nefes aldığında. Oldukça rahat. Vaktim olsa da her gün gelebilsem diyorum. İnşallah tekrardan yolumuz düşer buralara" dedi. Karaca Mağarası’nın yapısının daha önce gittiği mağaralara göre çok daha farklı olduğunu ifade eden Özkan, "Buranın yapısı çok farklı ve çok ütopik duruyor. Hayal ürünü gibi duruyor. O kadar güzel ki içerisinde bulunmak en başta nefesini çok iyi dengelediği için huzur verici etkisini hissettim ben açıkçası" diye konuştu. "Gerçekten inanılmaz bir yer" İstanbul’dan gelerek mağarayı gezen Muhammed Can Kopuz ise, "Buranın methini çok duymuştuk. Bir çobanın hikayesi olduğu söylendi. Biz de gelip görmek istedik. Gerçekten inanılmaz bir yer. Müthiş bir eser diyebiliriz. Gümüşhane’nin böyle güzelliklerinin de korunması ve sonraki nesile aktarılması çok önemli. Herkesi buraya bekliyoruz. Beni en çok etkileyen bir santimetrelik kısmın 15 yılda oluşması oldu" ifadelerini kullandı. "İçeriye giren kronik ciğer rahatsızlığı olan misafirler çok rahatladığını söylüyorlar" Trabzon’dan mağaraya günübirlik turlar düzenleyen grup lideri Kerem Akcelep, "Yerli ve yabancı misafirlerimizin Karaca Mağarası’ndan çok güzel dönütleri oluyor. Çünkü bu mağaranın diğer mağaralara oranla daha farklı oluşumları mevcut. İçeride verilen bilgiler de çok ilginç olduğu için genelde güzel dönütler veriliyor. Aynı zamanda mağaranın içindeki havanın yumuşak olması da bir avantaj. Genelde içeriye giren kronik ciğer rahatsızlığı olan misafirler çok rahatladığını söylüyorlar" dedi. Cezayir’den gelen mimar Ryan Algires, "Şu an tatildeyim. Karaca Mağarası’na geldik ve çok güzel bir yer. İçeride farklı dillerde tanıtım seslendirmeleri gayet başarılı. Beni en çok mağaranın sonundaki yer etkiledi" diye konuştu.