DÜNYA - 18 Eylül 2016 Pazar 14:07

Cennet'ül Baki Kabristanı'na ziyaretçi akını

A
A
A
Cennet'ül Baki Kabristanı'na ziyaretçi akını

Hac farizasını yerine getiren hacılar Medine-i Münevvere’ye gelmeye devam ediyor. Hacılar Medine’de Peygamber Efendimizin kabrini ziyaret ettikten sonra Ravza-i Mutahhara’nın doğu tarafında bulunan Baki Kabristanı’nı da sabah saatlerinde ziyaret ederek, Peygamber Efendimizin yakınları ve Eshabı için de dualar ediyorlar.

Baki’ul Garkad ismi verilen ve son yıllarda da Cennet’ül Baki denilen ancak Efendimiz döneminde kısaca El Baki denilen kabristanda on bine yakın sahabi, 4 büyük halifeden Hazreti Osman ve Peygamber Efendimizin eşleri, kızı ve oğlu ile amcası, süt annesi metfun bulunuyor. Mezhep imamlarından İmam-ı Malik’in kabrinin de olduğu kabristan için Peygamber Efendimizin “Ben dua etmek için Baki Kabristanı'na gönderildim” hadisi vardır.

Medine-i Münevvere'nin bu meşhur mezarlığına daha sonra vefat eden sahabilerle Peygamber Efendimizin yakınları ve oğlu İbrahim de defnedildi. Hazreti Fatıma ve oğlu Hazreti Hasan’ın da kabirleri burada bulunmaktadır. Resulullah Efendimiz, hayatta iken bu mezarlığa sık sık uğrar ve burada yatan sahabelere dua ederdi. El-Baki mezarlığı tarihi boyunca önemli şahsiyetlerin defnedildiği bir mezarlık oldu. Günümüzde de definler devam ediyor. Bu kabristanın yeri Peygamber Efendimiz tarafından seçildi. İlk sakini, Osman bin Muiz oldu ve Peygamberimiz cenazenin defninden sonra, mezarın baş ve uçlarına yanından getirdiği ilk taşı koyarak, "Bu ahirete ilk gidenimizdir" dedi.
Peygamber Efendimiz zaman zaman Baki Mezarlığını ziyaret eder ve orada metfun bulunan müminler için dua ederdi. Cennet’ül Baki Mezarlığı, Mescid-i Nebevi’nin karşısındadır. Toprağı, Efendimizin zevceleri, evlatları ve sahabelerin seçkinlerinin mübarek, nurlu bedenlerine son mekan olmuştur. Üçüncü Halife Hazreti Osman Zinnureyn, başlangıçta Cennetu'l Baki dışında bir mevkiye defnedilmişken, zamanımızda mezarlık onun kabrini de içine alacak şekilde genişletildi. Sabah ve ikindi namazlarından sonra 1 saatliğine açılan kabristan hacılar tarafından dualar ile gözyaşları ile ziyaret ediliyor.

Hazreti Abbas, Hazreti Aişe ve Fatıma, Saad bin Ebi Vakkas, Hazreti Hasan gibi sahabe ile İmam-ı Malik gibi tabiinden birçok zat bu kabristanda metfun bulunuyor. Peygamber Efendimizin, “Bizim Bakiyyu'l-urkad Kabristanı’na her kim defnedilirse kıyamet günü ona şehadet ve şefaat ederiz” sözleri sebebiyle hacılar Medine’de ölmeyi ve bu kabristana defnedilmeyi arzuluyorlar.

Mezarlığın içerisine girme imkanı olmayan zamanlarda, hacı adayları demir kapıların dışından da ziyaret edebiliyorlar. Ziyarette orada yatanlara önce selam veriliyor. Sonra Fatihalar gönderiliyor. Açık olduğunda Suudi görevliler, rehberlerin El Fatiha demelerine tepki gösterse de ziyaretçiler Eshab'ın ruhuna ayet-i kerimeleri okuyup hediye ediyorlar.

Mezarlığın tarifi
Mescid-i Haram tarafındaki girişte hemen sağ tarafta iki mezardan birisi Hz. Fatımat'üz Zehra validemize aitken, solundaki ise Efendimizin amcası Hz. Abbas'a ait. Hemen doğusunda ise Hz. Ali'nin oğlu Hz. Hüseyin, Hz. Hüseyin'in oğlu Hz. Zeynel Abidin, Hz. Zeynel Abidin'in oğlu Hz. Muhammed Bakır ve onun oğlu Hz. Caferi Sadık'ın kabirleri var. Efendimizin kızları Hz. Zeynep, Hz. Rukiye ve Hz. Ümmü Gülsüm'ün kabirleri ise Hz. Abbas'ın kabrinin sonunda yer alıyor.

Bunların solundaki iki dikdörtgeni andıran bölümde ise Efendimizin süt kardeşi Süfyan Bin Harise ve Hz. Ali'nin kardeşi Akil yatıyor. Giriş kapısının önündeki patikayı takip edip mezarlığın ortasına vardığımızda diğer mezarlara göre çevrilmiş ve briketlerle dikdörtgen bir mezarı gösteren yapı ise, Hz. Osman Bin Affan Efendimize ait. Solundaki yani kuzeyindeki yolun solunda yer alan yerde ise Peygamber Efendimizin süt annesi Halime-i Sadiyye validemiz metfun.

Giriş kapısının solunda ise Abdulmuttalib'in kızları, yani Efendimizin halaları Safiye, Atika ve Ümmü Benun yer almakta, az ilerisinde iki yol ayırımında ise Şeyhül Kurra Nafi ve Maliki mezhebinin kurucusu İmam Malik metfun. Daha ilerisinde (doğusunda) 18 aylıkken vefat eden Efendimizin oğlu İbrahim yatmakta. Uhud şehitleri de bugün Hazreti Hamza’nın bulunduğu Okçular tepesinin önündeki alanı su basmasının ardından, Efendimiz zamanında Baki Kabristanı'na nakledildiler. Onlar da ayrı bir bölümde yer alıyorlar. Her yıl yüz binlerce Müslüman’ın ziyaret ettiği Baki Kabristanı, sadece sevenlerinin kalplerinde Asr-ı Saadeti hatırlatarak, ümmeti bin beş yüz yıl öncesine taşıyor.

Osmanlı zamanında önemli şahsiyetlerin türbeleri Baki Kabristanı'nda inşa edilmişken, Suudi yönetimi bunları 1900’lü yılların başında yıkarak yok etti.

İnsanın buram buram Asr-ı Saadet'i solukladığı bu alanda bütün mezarlar adeta düzlenmiş, sadece baş tarafını gösteren yassı bir taş konmuş, onların çoğu da doğru yerinde değil. İslamiyet’in ilk yıllarında kufi yazı ile isimleri yazılı mezar taşları Suudi Arabistan’da müzede sergilenirken, bugün erkekler için tek baş taşı, kadınlar için iki ucuna taş konularak isim belirtilmeden mezar yerleri belirtiliyor.
Kabristanda hiç kimsenin mezar yeri hakkında bilgi verilmiyor.

İrfan Altıkardeş 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Gençler, bayramlarını robotlarını yarıştırarak kutladı Bursa’da 3’üncüsü düzenlenen ulusal robot yarışması Robolution’24, renkli görüntülere sahne oldu. Gençler, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını robotlarını yarıştırarak kutladı. Bursa’da düzenlenen Robolution’24 yarışmasına Türkiye’nin dört bir yanından ilk okuldan liseye kadar bütün sınıflar katıldı. Birbirinden çekişmeli anlara sahne olan yarışlar 2 gün boyunca heyecanla devam edecek. İlk günü mini sumo ve temel çizgi yarışmalarına sahne olurken, ikinci gün ise arazi yarışları ve serbest kategoride öğrenciler birbiriyle yarışacak. Teknoloji Editörü Furkan Karaca, VR Sanal Gerçeklik Gözlüğü ile bir sunum gerçekleştirdi. Teknolojinin artık en ufak cihazlara kadar indirgendiğini söyleyen Furkan Karaca, VR Sanal Gerçeklik Gözlüğü’nün insan uzvu gibi işlev gördüğünü belirtti. VR Sanal Gerçeklik Gözlüğü ile yapılan işlemler hakkında da bilgiler veren Furkan Karaca, canlı bir şekilde uygulamaları izleyenlere aktardı. Kimi arkadaşını, kimi ağabeyini, kimi ise çocuğunu desteklemek için salonu hınca hınç doldurdu. İlk elemeleri başarıyla geçen gençler, çok heyecanlı olduklarını dile getirdi. Yaptıkları robotların ileride geliştirerek daha güzel projelere imza atacaklarını belirten gençler, böyle bir etkinliğin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nda yapılmasının ise çok özel olduğunu söyledi.
Malatya Malatya Turgut Özal Üniversitesi 6 Yaşında Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Bentli, “Merhum Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın adını taşıyan üniversitemizin kuruluşunun altıncı yılını kutlarken, akademik, idari ve fiziki gelişimini sürdürmeye devam ediyoruz. “dedi 2018 yılında 2 bin 625 öğrenci ile akademik yaşamına başlayan Malatya Turgut Özal Üniversitesi’nin 2023-2024 Eğitim-Öğretim yılında ilk defa öğrenci alınan 3 ön lisans, 21 lisans ve 17 lisansüstü programı ile öğrenci sayısını 8 bin 662’ye yükseltti. 2024 yılında yeni teklif edilen 5 ön lisans, 5 lisans ve 4 lisansüstü programlarının öğrenci almaya başlamasıyla bu sayının artarak devam etmesi beklenirken, üniversite ile ilgili gelinen noktaya dair açıklamalarda bulunan Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Bentli, "Üniversitemiz Ziraat Fakültesi ve 8 ilçede yer alan meslek yüksekokullarıyla çıktığı eğitim öğretim yolculuğuna, kuruluşundan bu yana geçen 6 yıllık süreçte 8 farklı yerleşkede 1 Enstitü, 6 Fakülte, 9 Meslek Yüksekokulu ve 2 Yüksekokulla devam ederken, ek olarak her biri belirli ve özellikli alanlara yönlendirilmiş 10 Araştırma ve Uygulama Merkezimiz bulunmaktadır. Akademik, idari ve fiziki gelişimimizi belirli bir program çerçevesinde yaparken, dünya, ülkemiz ve özelde bölgemizin gerçeklerini ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, kontrollü ve sürdürülebilir bir gelişim için özen göstermekteyiz. Üniversitemizde 2019 yılında, 142 akademik, 214 idari personel görev yaparken, yeni programlar ve öğrenci sayımızın artması ile birlikte bugün 35 profesör, 78 doçent, 144 doktor öğretim üyesi, 132 öğretim görevlisi, 26 araştırma görevlisi ve 468 idari personelden oluşan özverili bir aile ile 92 bin metrekare kapalı alana sahip üniversitemizde, ülkemiz ve öğrencilerimiz için çalışmaya devam ediyoruz. Bu gelişim çabaları sürecinde, 2023 yılında karşı karşıya kaldığımız deprem sonrasında üniversitemiz imkanları ölçüsünde vatandaşlarımız için barınma ve gıda temini konusunda elimizden geleni yapmaya çalıştık. Ayrıca ilgili alan uzmanı hocalarımızın katkıları ile Malatya’mızın yapı inceleme ihtiyaçlarına da destek verdik. Bu vesile ile depremde kaybettiğimiz canlarımızı rahmetle anıyor, tüm vatandaşlarımıza sabırlar diliyorum. Göreve başladığımız günden bu yana; araya giren deprem felaketini de göğüsleyen ve ilerleme motivasyonunu kaybetmeden çalışan bir ekibe ve tüm imkanlarını öğrencilerin ve üniversitenin yararına kullanan bir ekip anlayışına sahip olmanın verdiği güvenle hareket etmekteyiz. Bir yandan akademik faaliyetleri sürdürmeye çalışırken, diğer yandan üniversitemizin fiziki ve sosyal yönden eksiklerinin nasıl giderilebileceği hususunu da sürekli olarak gözden geçirmeye ve gerekli müdahaleleri yapmaya gayret etmekteyiz. Üniversitenin; yalnızca öğretim faaliyetleri ile sınırlı olmadığı ve olmaması gerektiği bilinciyle hareket ederek; sosyal ve kültürel etkinliklerin yapılması ve planlanması için çalışmaya devam ediyoruz" dedi. "Fiziki gelişim çalışmalarımız hızla devam ediyor" Üniversitede fiziki gelişim çalışmalarının hızla devam ettiğini aktaran Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Bentli, "Tüm yerleşkelerimizde, binalarımızın bakım-onarımı ve hasarlı yapıların yıkım faaliyetlerini sürdürürken, Yeşilyurt yerleşkemizin çevre düzenlemesi ile Sanat Tasarım ve Mimarlık Fakültemizin binasının fiziki gerçekleşmesi tamamlandı. Aynı zamanda Yeşilyurt yerleşkemizin yemekhanesinin temeli de atılmış oldu. Bununla birlikte diğer önemli ihtiyacımız olan merkezi derslik ihale hazırlıkları tamamlandı. Fiziki gelişim çalışmalarımız hızla devam ediyor. Bilindiği üzere üniversiteler bir yandan eğitim öğretim faaliyetlerini yürütürken, diğer taraftan AR-GE çalışmalarıyla ürettiği bilgiyi toplumun faydasına sunmaktadır. Toplum için yapılan bilim karşılığını ve gücünü toplumdan alacağı için akademik faaliyetlerin vazgeçilmez bir unsurudur. Bu şiar ile hareket edilmesi; başarıya daha emin adımlarla ve daha hızlı ulaşmanın yolunu açacaktır. Üniversitemizin, 2018 ve 2019 yılında dış kaynaklı proje sayısı 1 iken, 2023 yılını 16 dış kaynaklı proje ile tamamlamış olduk. Ayrıca Mart 2023’te Deprem Bölgesi Üniversiteleri Özel Çağrısı olan ’1001 ÇABA’ kapsamında 60 proje başvurumuzun 16’sı kabul edilirken, henüz açıklanmayan 38 başvurunun sonucunu beklemekteyiz. Bilimsel Araştırma Projeleri için 2019 yılında 285 bin 500 TL olan bütçemizin, 2024 yılında 2 milyon 650 bin TL olmasının, üretilen bilginin ürüne dönüştürülmesi ve toplumun yararına sunulması yolunda hızlı adımlar atabilmemizi sağlayacağını düşünmekteyiz.Genç bir üniversite olmanın olumlu yönlerinin zorluklarından daha fazla olduğu ve bu dinamik yapının sürekli değişen ve gelişen yönde kullanılması gerektiği anlayışıyla, önümüzdeki yıllara emin adımlarla yürüyeceğiz. Bundan sonraki her kuruluş yıl dönümünde, bir öncekinden daha ileri gitmiş ve daha olumlu, daha başarılı işlere imza atmış bir üniversite olmanın çabasını göstereceğiz” diye konuştu