POLİTİKA - 14 Haziran 2016 Salı 17:51

Erdoğan’ın Putin’e gönderdiği mektupta ne yazıyordu?

A
A
A
Erdoğan’ın Putin’e gönderdiği mektupta ne yazıyordu?

AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Slovakya’da yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin’e gönderdiği mektubu değerlendirdi.

AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Slovakya’da yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin’e gönderdiği mektubu değerlendirerek, “Cumhurbaşkanımız bu büyük ilişkiyi bu olay çerçevesinde zarar uğratılmaması gerektiğini, karşılıklı askeri komisyon teknik komisyon olarak bu olayın araştırılmasına hazır olduğumuzu ve Türk-Rus ilişkilerine verdiği önemi ifade etti” dedi.

AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, temaslarda bulunduğu Slovakya’da basın mensuplarına açıklamada bulundu. Çelik, yakın gelecekte Suriye’deki krizin ve Irak’taki istikrarsızlığın devam edeceği görüldüğünü belirterek, “Bu bizi daha büyük göç dalgalarıyla, daha büyük insani krizlerle baş başa bırakabilir. Şu anda Slovakya’dayız. Burasının nüfusunun yarısının kadar Suriyeli göçmeni biz misafir ediyoruz” dedi.

Çelik, “Büyük bir Avrupa gücü ve büyük bir Avrupa demokrasisi olan Türkiye’nin AB’ye tam üyelik süreci Türkiye’nin milli çıkarları için gerekli olduğu gibi Avrupa vizyonu için de Avrupa’nın bu büyük krizler karşısında yeni mekanizmaları, yeni ittifak alanları oluşturabilmesi için de son derece gerekli bir süreçtir” dedi.

“RUSYA AB, TÜRKİYE BÜTÜN BU DENKLEM TARİH BOYUNCA DA İÇ İÇE OLMUŞ”

Bakan Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin’e gönderdiği mektupla ilgili soruya, “İlişkilerde kriz noktasını oluşturan Rus uçağının düşürülmesi meselesinde teknik açıklama yapıldı ve denildi ki, biz angajman kuralları çerçevesinde kimliği belli olmayan, Türk hava sahasını ihlal eden bir uçağa dönük olarak bu eylemi gerçekleştirdik ve angajman kuralları çerçevesinde gerçekleşti bu. Bu angajman kuralları işletilirken uçağın Rus uçağı olduğu konusunda bir bilgi yoktu. Bunun Rusya’ya yönelik hasımane bir davranış gibi değerlendirilmemesi gerekir. Uzun bir tarihi ilişkimiz var. Rusya AB, Türkiye bütün bu denklem tarih boyunca da iç içe olmuş. Bazen rekabet düzeyinde, bazen iyi ilişkiler düzeyinde bu ilişki devam etmiş. Cumhurbaşkanımız bu büyük ilişkini bu olay çerçevesinde zarar uğratılmaması gerektiğini, karşılıklı askeri komisyon teknik komisyon olarak bu olayın araştırılmasına hazır olduğumuzu ve Türk-Rus ilişkilerine verdiği önemi ifade etti. Nitekim bugün gelinen noktada Cumhurbaşkanımızın yaklaşımı da şimdiye kadar ifade ettiği çizginin devamı olarak değerlendirilmelidir” yanıtını verdi.

Türk halkı ve Rus halkı arasında yakın bağların olduğunu belirten Çelik, Türkiye ve Rusya arasında hasımane bir ilişki olmasını istemediklerini belirtti. İlişkilerin dostluk çerçevesinde devam etmesi gerektiğini kaydeden Bakan Çelik, ilişkilerin hem dünya barışı açısından hem de bölge barışı açısından korunarak geliştirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi. Sorun alanlarının masada konuşulması gerektiğini belirten Çelik, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın, Putin ve Medvedev’e yazdığı mektupların bu niyetin en üst düzeydeki göstergesi olduğunu bildirdi.

“BU TİP İFADELER, SON DERECE VİZYONSUZ İFADELER”

Bakan Çelik, Cem Özdemir’in Türkiye’nin AB üyeliğine dair açıklamasına yönelik soruyu şu şekilde yanıtladı:

“Bu AB adına konuşma yetkisi olmayan bir şahıs kendisi adına belki konuşabilir. Partisinin resmi görüşü olup olmadığını da bilmiyoruz. zaten Türkiye ile ilgili bir değerlendirme yapması da doğru olmamış. Fakat, maalesef dar bakış açısı ile yapılan değerlendirmeler.”

“Bu tip ifadeler, son derece vizyonsuz ifadeler bunlar. Ayrıca AB ifadeleri ile uyuşmayan ifadeler” diyen Bakan Ömer Çelik, “Bu tür ifadeleri kimler kullanıyor diye bakarsak. bu ifadede olduğu gibi, Avrupa’da Türkiye karşıtlığını aşırı sağ kesimler, İslamafobik kesimler üretiyorlar. Aslında İslamofibia üretenler, antisemitizmi üretenler, yabancı düşmanlığı üretenler aynı kesimler, aşırı sağdaki bası unsurlar. Bunların bütün bu kapakları kaldırıp baktığınızda kökünde şunları görürsünüz. Aslında Eurofobik kesimlerdir. Dolayısıyla Türkiye karşıtlığı bir şifre haline gelmiştir” dedi.

Bakan Çelik, vize muafiyeti ile ilgili söylediği sözler nedeniyle dönemin AB Bakanı Volkan Bozkır tarafından sert bir şekilde eleştirilen ve geçen ay Dışişleri Bakanlığına çağrılarak kınanan AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Hansjoerg Haber bugün görevinden istifasını da değerlendirdi. Çelik, istifasının vize muafiyeti ile ilgili sarf ettiği sözlerden dolayı olduğunu düşünmediğini belirterek, “Bu bir diplomatın kesinlikle bilmesi gereken ilk kural, bütün diplomatların riayet ettikleri ilk kural. Görev yaptıkları ülkelerin değerlerine, görev yaptıkları ülkenin ortak bir değeri olan cumhurbaşkanı makamına saygıdır. Büyükelçi yaptığı konuşmada bu iki kuralı ihlal etmiştir. Gereken tepkiler kendisine de verilmiştir. Zannediyorum artık Türkiye’de görev yapmasının bir işlevi, bir manası kalmamıştır. O cümlede bir Türkiye eleştirisi değil, Türkiye karşıtlığı cümle gibi konumlanmıştı. AB ilişkileri vize serbestisi bunla bağlantılı olarak değerlendirmemek gerekir. Türkiye’de de dünyada da diplomasisin esası Cumhurbaşkanlığı makamına, o ülkenin esaslarına saygı esastır” ifadelerini kullandı. 

“KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN NE SÖYLEDİĞİNİ TAM ANLAYAMIYORUZ”

AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Amerikan tipi başkanlık sistemine destek olabileceklerine dair açıklamasına değinerek, “Kemal Kılıçdaroğlu’nun ne söylediğini tam anlayamıyoruz. Çünkü birbiriyle çelişen ve sık sık kendisini tekzip eden cümleler söylüyor” dedi.

Bakan Çelik Orlando saldırını ve saldırının ardından ABD Başkan Aday Adayı Donald Trump’ın açıklamasına değindi. Bakan Çelik, “Milli Güvenlik Kurulu’nda İslamafobia ile mücadele bağlamında bir karar alınmıştı. AB ile geliştirmeye çalıştığımız bu mekanizmaların ne kadar küresel anlamda da önemli olduğunu gösteriyor. Obama’nın son derece dengeli bir konuşması oldu, ardından Trump ‘Radikal İslami terör ifadesini kullanmadığı için Obama istifa etmelidir’ gibi siyasete çevirdi. Temel bir husus var. Aslında İslamofobia meselesinde, mesele dinler arası çatışmanın görüntüsünde olsa da onun gerisinde yabancı düşmanlığı ve ırkçılık var. İslamofia üretenlere bakın, dindar siyasetçiler mi diye? böyle bir gerçeklik yok. Orada ırkçılaştırma ve nefret söylemine dönüştürme var. Burada buna karşı en güçlü direnişin AB içinde oluşması gerekir” açıklamasını yaptı.

“RADİKAL TERÖRİSTLER İSLAM’I VE MÜSLÜMANLIĞI İSTİSMAR EDİYORLAR”

“Bir takım radikal teröristler İslam’ı ve Müslümanlığı istismar ediyorlar. İşin esası budur” diyen AB Bakanı Çelik, açıklamasını şu şekilde sürdürdü: 

“Ama Müslümanlık ve İslam, radikal teröre dönüşüyor demek işin esasını kaçırmak anlamına gelir. Yani bir takım teröristlerin bir dini, o dinin kutsal sembollerini istismar etmesi üzerinden o dinin isminin terörle yan yana gelmemesi lazım. İslamafobia ile yeterince mücadele etmezseniz bunun bir sonraki alt yazısında anti semitizm vardır, onun alt yazısında yabancı düşmanlığı vardır. Onun alt yazısında da AB düşmanlığı vardır.”
Bakan Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Amerikan tipi başkanlığına destek olabileceklerine dair açıklamasına yönelik soruya, “Kemal Kılıçdaroğlu’nun ne söylediğini tam anlayamıyoruz biz. Çünkü birbiri ile çelişen ve sık sık kendisini tekzip eden cümleler söylüyor. Hakikaten ne dediğini derli toplu önümüzde görürsek değerlendirme yaparız. Biz tam değerlendirmeye başlıyoruz, o fikir değiştirmiş oluyor. Onun için onunla fazla zaman kaybetmeyelim. Sistem değişikliği, sistem nedir, rejim nedir, sistem tartışması mı yapıyoruz, rejim tartışması mı yapıyoruz, bu konularda bu kadar köklü bir partinin bu kadar gündemi ıskalayan cümleleri üzerinde çok durmak gerekir. Ana muhalefet partisi bu konuda en çok argüman üreten, en çok değerlendirme üreten odak olması gerekir, normal şartlar altında. Normal bir ana muhalefet gerçekliğinde. Maalesef bununla ilgili katkı göremiyoruz. Ana muhalefet partisi liderinin ağzından demokratik sistem içinde sistem tartışması ile ilgili olarak kan kelimesinin çıkması son derece üzücüdür. O da kötü bir cümle olarak, kötü bire leke olarak geçmiştir siyasete” yanıtını verdi.

“TÜRKİYE’DE GERÇEK MANADA DA HİÇBİR DÖNEMDE DE PARLAMENTER SİSTEM OLMAMIŞTIR”

Bakan Çeklik açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Türkiye’de maalesef parlamenter sistem içinde güçlü bir güçler ayrılığı olduğunu söylemek mümkün değildir. Siyaset bilimi açısından değerlendirme yapılırsa da Türkiye’de gerçek manada da hiçbir dönemde de parlamenter sistem olmamıştır. Parlamenter sistem geleneğimiz var deniyor ama böyle bir sistem de olmamıştır. Aramamız gereken şey etiketleri çarpıştırmak, etiketleri vuruşturmak değil. içeriye odaklanalım ve şunu söyleyelim. AK Parti olarak başkanlık sistemini savunuyoruz. Diğer partiler de başka sistemleri savunuyorlar. Getirelim toplumun önüne koyalım. Herkes tasarısını getirsin ve biz şuna bakalım, etiketleri ve başlıkları çarpıştırmak yerine kimin önerisi daha kuvvetli bir şekilde kuvvetler ayrılığını temin ediyor, kimin önerisi temel haklar ve yargı düzenini garanti altına alıyor, kimin önerisi yargı bağımsızlığını ve yargı tarafsızlığını garanti altına alıyor. Buna bakalım hangisi daha kaliteliyse, hangisi daha yetkinse onun üzerinden bir tartışma yapalım.” 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yozgat Basketler engeller için atıldı Sorgun Engelliler Umut Derneği Spor Kulübü Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı, Engelliler Haftası dolayısıyla kurum müdürleri ile oynadığı dostluk maçını 26-12 kazandı. Yozgat Valiliği himayesinde Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü tarafından organize edilen tekerlekli basketbol maçında, Sorgun Engelliler Umut Derneği Spor Kulübü sporcuları ile il protokolü karşı karşıya geldi. Engelliler Haftası dolayısıyla kıyasıya bir mücadeleye sahne olan karşılamada, azim ve kararlılıklarıyla birçok başarıya imza atan Sorgun Engelliler Umut Derneği Spor Kulübü Tekerlekli Basketbol takımı, rakibini mağlup etmeyi bildi. Tekerlekli sandalyeye oturarak, engelliler ile basketbol maçı yapan kurum müdürlerinin mücadelesi salondakiler tarafından takdir topladı. Karşılaşmayı çok sayıda vatandaş ilgiyle izledi. Maç sonrası Yozgat Valisi Mehmet Ali Özkan, Sorgun Engelliler Umut Derneği Spor Kulübü oyuncularını ve kurum müdürlerini kutladı. Vali Özkan, engelli sporcularla günün anısına hatıra fotoğrafı çektirdi. “Hak eden taraf karşılaşmayı kazandı” Engelliler Haftası dolayısıyla oynanan karşılamanın farkındalık adına verimli geçtiğini söyleyen Yozgat Valisi Mehmet Ali Özkan, “Bugün burada takımlarımızın beraber basketbol maçını izledik. Gerçekten güzel maç oldu. Başlangıçta da ifade ettiğim gibi maçı hak eden kazandı. Engelin gerçekten kolay olmadığını, metanet gerektirdiğini, sabır istediğini ve söz yerinde ise sımsıkı hayata tutunmak gerektiğini hepimiz biliyoruz. Tabii onların hayatını kolaylaştırmak, onların hayatlarını renklendirmek bizlerin en önemli görevi. Bu vesileyle de ben bu noktada destek olan, görev alan, sorumluluk bilinciyle hareket eden tüm insanımıza teşekkür ediyorum” dedi. “Bizim için zor bir maç oldu” İl AFAD Müdür Rifat Genç ise, “Bizim için gerçekten çok zor bir mücadeleydi. Bazı engelleri aşmanın nedenli zor olduğunu bizler gördük. Bu günlerin önemini herkese duyurmak adına bu tarz müsabakaların, bu tarz farkındalık etkinliklerinin de artmasını hep istiyoruz. Bu mücadelede de gerçekten onların ne kadar bu işi ciddiye aldığını ve çok çalıştığını bizzat öğrenmiş olduk. Çok zordu. Gerçekten tekerlekli sandalyeyle hem gitmek hem basket atmak hem pas atmak çok çok zor bir şeymiş. Bunu da öğrenmiş olduk” şeklinde konuştu. “Tekerlekli sandalyeyi kullanırken çok zorlandım” Tekerlekli sandalye üzerinde oldukça zorlandığını belirten İl Kültür ve Turizm Müdürü Hüseyin Çiftçi de, “Engelliler Haftasında, Sorgun takımımızla maç yaptık. Tabii dışarıdan çok kolay gibi gözüken şeylerin aslında ne kadar zor olduğunu, ufacık hareketlerin bile sahada çok zor yapıldığını gördük. karşılaşma çok da keyifliydi. Arkadaşlarla da mutlu güzel bir zaman geçirdik. Her alanda arkadaşlarımızın sahada olabileceğini ve oralarında ne kadar başarılı olduklarını görmüş olduk. Tekerlekli sandalyeyi kullanırken çok zorlandım. Potaya daha önce oturarak hiç şut atmamıştım. Çok da zor bir deneyimdi ama bir süre sonra alıştık. Tabii biz alışınca da maç bitmiş oldu” ifadelerinde bulundu. “Bizim durumumuzu yaşayarak öğrendiler” Geçirdiği iş kazası sonrası tekerlekli sandalyeye mahkum kalan Sorgun Engelliler Umut Derneği Spor Kulübü oyuncusu İsmail Keleşoğlu, 15 yıldır basketbol sporuyla uğraştığını söyledi. Keleşoğlu basketbol maçında il müdürleriyle karşılaştıklarını belirterek, “Müdürlerimiz engellilerin yaşadığı durumları yerinde öğrendiler. Her vatandaş engelli adaydır. Kısa da olsa rakibimiz bu duyguyu tattı. Neler yaşadığımızı nasıl yürüdüğümüzü, sandalye de neler yaşadığımızı görebildiler. Maç çok güzel geçti, çok zevkliydi, eğlendik” dedi.
Çorum Ampute Milli Takımı Teknik Direktörü Temiz’den çarpıcı açıklamalar Ampute Milli Takımı Takımı Teknik Direktörü İsmail Temiz, “Ülkemizde yaşayan engelli vatandaşlarımıza, engelli kardeşlerimize sporcu kimliği kazandırarak ülkelerine hizmet etmeleri, çalışma hayatına kazandırarak sosyal hayatta katılmaları çok önemli. Bunu yolu da spor, kültür ve sanattan geçiyor” dedi. Fransa’da gerçekleşecek Avrupa Şampiyonası öncesi Çorum’da kampa giren Ampute Milli Takımı’nda teknik heyet ve futbolcular, üniversite öğrencileri ile bir araya geldi. Dünya Engelliler Haftası nedeniyle Çorum Belediyesi tarafından düzenlenen “Başarı Engel Tanımaz” konulu söyleşiye katılan milli takım oyuncuları tecrübelerini gençlerle paylaştı. “Engelli ve engellinin ne olduğunu bilmiyoruz, bunu eğitim sistemimizin bir eksikliği olarak görüyorum” Söyleşide konuşan Ampute Milli Takımı Takımı Teknik Direktörü İsmail Temiz, engelli ve engellinin ne olduğunu bilmediğimizi, bunu eğitim sisteminin bir eksikliği olarak gördüğünü belirterek, “Türkiye’de 11 milyonun üzerinde engelli vatandaşımız yaşıyor. Bu engelli kardeşlerimizden bizim alanımıza giren ya da Avrupa’da futbol oynayabilecek engelli sayısı azımsanamayacak kadar az değil. 5,5 milyona yakın ortopedik engelli vatandaşımız var. Amacımız öncelikle engellilerimizi sporla hayata kazandırmak. Engellinin ne olduğunu bilmiyoruz. Bunu eğitim sistemimizin bir eksikliği olarak görüyorum. Nasıl diyeceksiniz. Amiyane tabirle söylüyorum. Gördüğümüze topal, kör, sağır diyebiliyoruz. Kendi adıma söylüyorum. Mayına bastım. Dünyaya tekrar gelmiş gibi oldum. Dünyayı yeniden tanıdım. Kendim engelli kalana kadar engelli ve engellilerin ne çektiğini bilmiyordum” ifadelerini kullandı. “Sosyal bilgiler dersleri içerisinde engel ve engelliyi anlatabilecek şeyler yapılabilir” “İlkokul seviyesinde başlayıp sosyal bilgiler dersleri içerisinde engel ve engelliyi anlatabilecek çok şeyler yapılabilir” diyen Temiz, “İlkokulda, ortaokulda, lise de, ilgili bölümlerde üniversitede engellinin ne olduğunu bilmiyorsunuz. Sokakta yürürken engellinin yürüyüşünden, tavırlarından, hareketlerinden çok rahat engelli olduğunu anlayabiliyorum. Kendimde protez kullanıcısı olduğum için attığı adımdan insanların neler çektiğini anlayabiliyorum. Şu an dışarıdan beni rahat bir şekilde engelli değil diyebiliyorsunuz. Ayağımda protez var rahat kullanabiliyorum. Ama bir sivilce çıktığımda her adım attığımda canımın yandığından haberiniz olmuyor. Sadece özel günlerde değil her zaman engel ve engellinin ne olduğunu öğrenmemiz gerekiyor. Dolaysıyla ilkokul seviyesinde başlayıp sosyal bilgiler dersleri içerisinde engel ve engelliyi anlatabilecek çok şeyler yapılabilir. Bu bir ders olsa insanlarda farkındalık oluşabilir” şeklinde konuştu. “Engelli olmak dünyanın sonu değil” Engelli olmanın dünyanın sonu olmadığını vurgulayan Temiz, “Düsturum yüce Allah’ın bahşettikleri kaybettiklerimizden ibaret değil diyerek yolumuzda yürümeye devam ettik. Ben bir ayağımı kaybettim. Dünyanın sonu değil. Biz uzvumu kaybettim. Dünyanın sonu değil. Ülkemizde yaşayan engelli vatandaşlarımıza, engelli kardeşlerimize sporcu kimliği kazandırarak ülkelerine hizmet etme, özgüvenlerini yerine getirme, çalışma hayatına kazandırarak sosyal hayatta katılmaları çok önemli. Bunu yolu da spordur. Kültürdür. Sanattır. Üniversitelere gittiğimizde millilikten dolayı üniversiteye girip orada mezun olup bugün beden eğitimi öğretmeni kendi bilimsel alanlarında devam edebilme fırsatları var. Dolaysıyla ülkemizde bundan sonraki süreçlerde bunlara ehemmiyet vermeli” diye konuştu. “İnşallah müfredata engel ve engellilikle ilgili dersler girer” Müfredata engel ve engellilikle ilgili derslerin girmesi temennisinde bulunan Temiz, “Şunun farkında olmalıyız. Engelli hayatımızın her yerinde var. Ama şunu yapmamamız gerekiyor. Engelliye acımamamız gerekiyor. O insanlara fırsat vereceğiz ve onlar gibi düşüneceğiz. Sonrasında da onlar yanından tekerlekli sandalye ile yanından geçerken farkında bile olmayacağız. Önümüzdeki günlerde, yaşadığımız süreç içerisinde bu söylediklerimizi bizlerde görürüz. İnşallah müfredata engel ve engellilikle ilgili dersler girer. Sonucunda insanlar bunları düşünerek hareket eder. Kaldırımlarımız daha iyi olur. Asansörlerimiz buna göre dizayn edilir” sözleriyle konuşmasını tamamladı. "Ay yıldızlı bayrağımız için, onu göndere çekip İstiklal Marşımızı okutmak için elimizden geleni yapacağız” Ampute milli takım oyuncularından Şehmuz Erdinç ise, engellilerin neleri başardığını dünyaya gösterdiklerini belirterek, “Türkiye’de ampute futbol biraz hızlı gelişti. Bu işe medyanın büyük desteği oldu. Avrupa şampiyonu olduğumuzda gündeme geldik. Sosyal medyanın ve medyanın etkisi çok büyük. Bizler kimsenin engelli olmasını istemiyoruz. Ancak doğuştan engelli vatandaşlarımız, sonradan engelli olan vatandaşlarımızın neler başarabileceğini insanlara göstermiş olduk. Sadece Türk halkına değil dünyaya da göstermiş olduk. Bizi çok sevmeyen Avrupa’ya da göstermiş olduk. İki kez Avrupa şampiyonu olduk. Üçüncü Avrupa şampiyonluğuna gidiyoruz. Bizi gerçekten nefret derecesinde sevmiyorlar. Ama biz ay-yıldızlı bayrağımız için, onu göndere çekip İstiklal Marşımızı okutmak için elimizden geleni yapacağız” dedi. Program sonra Belediye Başkan Vekili İsmail Yağbat, söyleşiye katılan Teknik Direktör İsmail Temiz, Barış Telli, Emin Tiryaki, Umutcan Günay, Coşkun Peker, Şehmuz Erdinç ve Erdi Arslan’a çiçek verdi.
Kütahya Kütahya Tasarım Teknokent’in yeni binası açılışa hazır hale geldi Dumlupınar Teknoloji geliştirme bölgesinde yer alan Kütahya Tasarım Teknokent Yönetici A.Ş. yeni binası açılışa hazır hale geldi. Hem konuyla ilgili incelemelerde bulunmak hem de mevcut Teknokent yönetimi ve şirketlerini ziyaret etmek üzere Kütahya’ya gelen Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Arge Teşvikleri Genel Müdürü Muhammed Bilal Macit, bir dizi ziyaretlerde bulundu. Genel Müdür Macit’ten Rektör Süleyman Kızıltoprak’a ziyaret Genel Müdür Muhammed Bilal Macit, Dumlupınar Üniversitesi Rektörü ve Tasarım Teknokent Yönetici A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak’ı ziyaret edip bilgi alışverişinde bulundu. Rektör Kızıltoprak yaptığı konuşmada, teknokentlerin ülkenin Arge ve inovasyon ekosistemi üzerinden ekonomik büyüme ve kalkınmaya büyük destek verdiğini, Kütahya Tasarım Teknokent olarak başarılı projelerle hızla yukarılara tırmandıklarını, yeni bina ile beraber çok daha başarılı projelere imza atacaklarını ifade etti. Muhammed Bilal Macit, ardından teknokent’e geçti. Genel Müdür Prof. Dr. Ersan Öz tarafından yapılan sunumu dinleyen Macit ve beraberindeki heyet ardından projelerini başarıyla sürdüren bazı teknokent firmalarını ziyaret edip, yeni yapılan teknokent binasında incelemelerde bulundu. Yeni binanın açılışa hazır hale geldiğini gören Genel Müdür Muhammed Bilal Macit, " Kapatılmak üzere olan bir teknokentten bu noktaya gelen Kütahya Tasarım Teknokenti tebrik ediyoruz. Bakanımızın programına göre yakında açılışını yapabileceğimiz teknokentten hem nitelik hem nicelik olarak çok daha iyi projeler çıkacağına, ülke ekosistemine katkılar sağlayacağına inanıyoruz. Kütahya Teknokent ülke sıralamasında da üst sıralara tırmanacaktır" şeklinde konuştu.