DÜNYA - 16 Kasım 2025 Pazar 18:14 | Son Güncelleme : 16 Kasım 2025 Pazar 18:17

İran Dışişleri Bakanı Arakçi: "Artık daha güçlüyüz"

A
A
A
İran Dışişleri Bakanı Arakçi: "Artık daha güçlüyüz"

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, "Saldırı, İşgal ve Savunma Altında Uluslararası Hukuk" konulu konferansta yaptığı konuşmada, 12 günlük savaşın İran'a önemli tecrübeler kazandırdığını belirterek, "Bu süreçte zayıf ve güçlü yönlerimizi tanıdık. Artık daha güçlüyüz. Geçmişe göre çok daha hazırlıklı bir savunma yapısına sahibiz ve bu durum başlı başına caydırıcı bir güç oluşturuyor" dedi.

İran'ın başkenti Tahran'da Dışişleri Bakanlığı tarafından "Saldırı, İşgal ve Savunma Altında Uluslararası Hukuk" konulu uluslararası konferans düzenlendi. Konferansa, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami'nin yanı sıra çok sayıda akademisyen ve uluslararası ilişkiler uzmanı katıldı. Konferansta konuşan Arakçi, İsrail'in İran'a yönelik saldırılarına değinerek, "Son askeri saldırı İran'ın diplomasisine bir saldırı niteliğindeydi. Ancak savaş sonrasında da görüldüğü üzere diplomasi dışında bir seçenek yok. İsrail ve ABD hedeflerine ulaşamadı. Tesisler zarar görebilir, ancak bilgi ve irade bombalamayla ortadan kalkmaz. Şu anda yeniden müzakere talebi gündeme gelmiş durumda. İran her zaman diplomasiye hazır, ancak dayatma amacı taşıyan müzakereleri kabul etmiyoruz" dedi.

"Diplomaside talepler dayatılamaz"

Arakçi, diplomasinin temel ilkesinin diyalog olduğunu vurgulayarak, "Diplomasinin bir kuralı var. Talepler dayatılamaz. Diplomaside ilk adım, görüşmelerde zorbalık yerine diyaloğu esas almaktır. Böyle bir ortam oluştuğunda İran'ın müzakereye hazır olduğunu defalarca gösterdik. Biz müzakere masasını hiç terk etmedik, masadan kalkan her zaman karşı taraf oldu. ABD ve Batılı ülkeler her zaman kendi taleplerini dayatmaya çalıştı. Diplomasi bugün de sürdürülebilir ancak bunun için kurallarına bağlı kalınması gerekir" diye konuştu.

"Diplomasi her zaman birinci yoldur"

İran'ın özellikle bölgesel konularda barışçıl çözüme bağlı olduğunu vurgulayan Abbas Arakçi, "Diplomasi bizim için her zaman birinci yoldur. Bölge için hareketimizi umut verici görüyoruz. Bir savaşı geride bırakmayı başardık. Bu savaş, ABD'nin ve Siyonist rejimin saldırılarına karşı, bazı ülkelerin desteğiyle yürütülen bir savunmaydı. Onlar savaşın 12'nci gününde şartsız ateşkes talep etti. Bu durum hedeflerine ulaşamadıklarını gösteriyor. Bazen İran'ın hava sahasının onların kontrolünde olduğu söyleniyor ancak İran'ın füzeleri de o rejimin hava sahasını kontrol ediyordu. Rejimin ateşkesten başka bir seçeneği yoktu" ifadelerini kullandı.

"Artık daha güçlüyüz"

12 günlük savaşın İran'a önemli tecrübeler kazandırdığını belirten Arakçi, "Bu süreçte zayıf ve güçlü yönlerimizi tanıdık. Artık daha güçlüyüz. Geçmişe göre çok daha hazırlıklı bir savunma yapısına sahibiz ve bu durum başlı başına caydırıcı bir güç oluşturuyor. Aynı başarısız senaryo tekrar edilirse sonuç da değişmeyecektir. Buna rağmen biz kendi kapasitemizi yeniden güçlendirdik. Yaptırımların maliyeti vardır ancak irademizi kıramadı" şeklinde konuştu.

"Sorunların tek çözümü diplomasi ve saygıdır"

ABD ve Batılı ülkelere mesaj veren İranlı Bakan Arakçi, "ABD ve diğer ülkelerin İran'la bir meseleyi çözmenin tek yolunun diplomasi ve saygı dili olduğunu artık bilmesi gerekiyor. Bize saygıyla yaklaşılırsa biz de saygıyla cevap veririz. Fakat başka bir dille konuşulursa da aynı dille karşılık veririz. Geçmiş deneyimleri iyi okumak ve onlardan ders çıkarmak gerekir. Biz hem müzakere tecrübesine sahibiz hem de savaşın ne olduğunu çok iyi biliyoruz. 2015'te nükleer anlaşma ve müzakere sürecini yaşadık. Son savaşta ise bize güç diliyle konuştular ve karşılığını net bir şekilde aldılar. İran her iki yola da hazırlıklı" dedi.

"BM tarafından onaylanan bir anlaşmanın ortasında saldırıya uğradık"

Konferansta konuşan Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami ise nükleer tesislere yönelik saldırıya değinerek, "Bu saldırının önceki saldırılardan farkı nedir? Bu önemli bir soru. ABD ve İsrail geçmişte hep belirsizlik içinde hareket etti. İran'a yöneltilen ağır suçlamalar 20 yıl süren müzakerelere dönüştü ve bunun sonucunda nükleer anlaşma ortaya çıktı. Anlaşma yürürlüğe girdikten sonra, nükleer programın askeri amaç taşıdığı iddialarını içeren PMD dosyasının kapatılması kabul edildi ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) bu dosyayı resmen kapattı. Bu, İran'a yönelik suçlamalar açısından tarihi bir dönüm noktasıydı. Ancak bugün, güven inşası sürecinin ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından onaylanan bir anlaşmanın ortasında saldırıya uğradık" diye konuştu.

"Ajans gözetimindeki bir tesis ilk kez hedef alındı"

İslami, "Bu saldırıyla müzakere ve anlaşmaların İran'a yönelik suçlamaları ortadan kaldırmada hiçbir etkisinin olmadığını gösterdiler. Dünyada geçmiş saldırıların hiçbiri Ajans gözetimindeki tesislere yapılmadı. Ancak İran'da Ajans gözetimindeki bir tesis hedef alındı ve bu tarihte bir ilktir. Buna rağmen ne Ajans ne de BM Güvenlik Konseyi saldırıyı kınamadı. Bu, uluslararası hukuk ve kuralların açık şekilde ihlalidir" ifadelerini kullandı.

"Batılı ülkeler Ajans'ın tüzüğünü baskı aracı haline getiriyor"

Saldırı anında UAEA denetçilerinin İran'da bulunduğunu ifade eden Muhammed İslami, saldırının gerçekleştiği gün denetçilerin planlanmış incelemeleri olduğunu, saldırı sonrası ise Ajans tarafından ülkeden çıkarıldıklarını belirtti. Saldırının çevresel ve insani boyutuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan İslami, Batılı ülkelerin UAEA üzerindeki etkisine işaret ederek, "Ne yazık ki Batılı ülkeler Ajans'ın tüzüğünü kendi lehlerine kullanıyor ve yasal sürecin ilerlemesine izin vermiyor. Ajans'ta, denetim altındaki tesislere saldırıların yasaklanması talebi vardı ancak ABD buna engel oldu. Ajans'ın elindeki bilgiler ülkelerin güvenliği için tehdit haline getirilmemelidir. Şu an İran'a baskı kurmaya çalışıyorlar. Hedefleri nükleer tesisler değil, ülkenin ilerleyişidir. Çevresel zararları önlemek için gerekli tüm tedbirleri almıştık ancak asıl sorun Ajans'taki bilgilerin kötüye kullanılma girişimidir" şeklinde konuştu.

Ajans'ın ülkeler için adil nükleer imkanlar sağlaması gerektiğini söyleyen İslami, "Bu, Ajans'ın tüzüğünde açıkça yer alıyor ve bilgilerin sızdırılmaması gerekiyor. Ancak bugün Ajans'ın itibarı da uluslararası düzenin itibarı da ciddi şekilde saldırı altında. Ayrıca Ajans'ın yönetmeliğinde doğal afetlere ilişkin düzenlemeler var ancak saldırılar konusunda hiçbir ifade yok. Bombalanan tesislerin korunmasına ilişkin ne gibi tedbirleriniz var? Eğer saldırı serbestse bunu söyleyin, yasaksa neden kınamıyorsunuz" dedi.

"Ajans yeni duruma hazırlanmak zorunda"

Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami, Ajans'ın saldırı sonrası tavrına işaret ederek, "Şimdi Ajans neyi değerlendirmek istiyor? Eğer Nükleer maddelerimiz sürekli sizin gözetiminizdeyse ve denetimleriniz aralıksız devam ediyorsa, bu saldırının yaşanmaması gerektiğini söylemesi gereken de sizdiniz. Buna rağmen saldırıyı kınamadığınız gibi İran'a yönelik baskıları artıran adımlara destek veriyorsunuz. Biz her gün saldırı tehdidi alıyoruz ve Ajans'ın bu yeni duruma hazırlıklı olması gerekiyor. Ayrıca nükleer anlaşmanın onuncu yılı sona erdi. Bu nedenle Ajans'ın artık bu çerçevede bir görevi ya da rapor hazırlama yükümlülüğü yoktur" diye konuştu.
Savaş şartlarının yeni bir düzenleme zorunluluğu doğurduğunu belirten İslami, "Bugünkü savaş şartlarında Ajans'ın da yeni bir modaliteyi kabul etmesi gerekiyor. Bu modalite kabul edilmediği sürece siyasi baskılar ve gürültü hiçbir sonucu değiştirmez" ifadelerini kullandı.

Aynur Sena Çabuk

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun OKA’dan Samsun’da kalkınma odaklı toplantı: 2026 destek programları görüşüldü Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı’nın (OKA) Samsun’daki toplantısında teknopark projesinden yeşil dönüşüme, kadın girişimciliğinden 2026 destek programlarına kadar bölgenin kalkınma gündemindeki başlıklar ele alındı. Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı’nın (OKA) 2025 yılının son Yönetim Kurulu Toplantısı, Samsun’un ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Samsun Valisi Orhan Tavlı’nın başkanlığında yapılan toplantıda, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan Sanayi Master Planı’nın ilk fazında yer alan Samsun-Mersin Sanayi Koridoru hedefleriyle uyumlu şekilde yürütülen "Samsun Merkezli Bölgesel Teknopark Projesi" ele alındı. Proje kapsamında mevzuat, yönetim yapısı, ortak kurumlar ve finansal kaynaklara yönelik araştırmaların yapılması, ön fizibilite çalışmalarına başlanması ve sürecin OKA Genel Sekreterliği tarafından koordine edilmesi kararlaştırıldı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü ile Dünya Bankası desteğiyle uygulama süreci başlayan Sosyal Kapsayıcı Yeşil Geçiş Projesi ve Orta Karadeniz’de Yeşil Dönüşüm Hızlandırıcı Hibe Desteği Programı’nda başarılı olan projeler değerlendirildi. Ayrıca, 2026 yılında uygulanması planlanan Geri Ödemeli Finansman Desteği Programı’nın öncelikleri, bütçesi ve başvuru koşulları görüşüldü. Toplantıda, Yerel Kalkınma Hamlesi Programı 2025 Yılı Çağrısı kapsamında bölgede ilan edilen 16 yatırım başlığına yönelik başvuru yapan 35 işletmenin durumu ele alınırken, 2026 yılı çağrısı için Yatırım Destek Ofisleri tarafından önerilen yeni yatırım başlıkları değerlendirildi. Ajansın mali ve teknik destek programları kapsamında devam eden projeler gözden geçirilerek, 2025 yılı Fizibilite Programı çerçevesinde katma değerli üretim ve turizm temalarında yapılan başvurular karara bağlandı. Bunun yanı sıra, 2025 yılı İllerin ve Bölgelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması (SEGE) sonuçları hakkında istişarelerde bulunuldu. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanlığı tarafından yürütülen Türkiye Siber Vatan Programı’nın 2026 dönemi kapsamında planlanan eğitim faaliyetlerinin genel çerçevesi hakkında da kurul üyelerine bilgi verildi. Toplantıda ayrıca, 2024 ve 2025 yıllarında kadın istihdamı ve kadın girişimciliği alanında yürüttüğü çalışmalarla en başarılı kalkınma ajansları arasında yer alan OKA’nın faaliyetleri ele alındı. 2026 yılında Emine Erdoğan’ın himayelerinde yürütülen Anadoludakiler Projesi kapsamında belirlenen "Yöresel Ürünlerin Ticarileştirilmesi" teması doğrultusunda, bölgenin yöresel ürünlerinin ulusal ve uluslararası pazarlarda ticarileştirilmesine yönelik yapılacak çalışmalar da istişare edildi. Tolantıya ayrıca Amasya Valisi Önder Bakan, Çorum Valisi Ali Çalgan, Tokat Valisi Abdullah Köklü, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, Amasya Belediye Başkanı Av. Turgay Sevindi, Çorum Belediye Başkanı Halil İbrahim Aşgın, Tokat Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, Amasya İl Genel Meclisi Başkanı Zeki Eraslan, Tokat İl Genel Meclisi Başkanı Ali İhsan Gürel, Amasya TSO Başkanı Murat Kırlangıç, Tokat TSO Başkanı Fatih Gökdere ve OKA Genel Sekreteri Mehlika Dicle katıldı.