Yerel Haberler
Hatay
20 Aralık 2025 Cumartesi - 12:34 Toroslar EDAŞ’tan Antakya’ya 3 milyar TL’yi aşan enerji altyapı yatırımı Toroslar EDAŞ, Antakya’da deprem sonrası yeniden yapılanma sürecinde hayata geçirilen büyük ölçekli konut projeleri ve yeni yaşam alanları için enerji altyapısını kapsamlı bir planlama ile güçlendirmeyi sürdürüyor. Bu kapsamda şirket, 2025 yılında Hatay genelinde 1,82 milyar liralık yatırım planlarken, yılın ilk on bir ayında gerçekleştirilen 1,2 milyar liralık bakım harcamasıyla birlikte toplam bütçesi 3 milyar lirayı aşan çalışmaları hayata geçirdi. Hatay’ın yeniden ayağa kaldırılması sürecinde Antakya ilçesinde hayata geçirilen büyük ölçekli konut projelerinin enerji ihtiyacını karşılamak amacıyla Toroslar EDAŞ tarafından kapsamlı bir şebeke yatırımı yürütülüyor. Hatay Valiliği koordinasyonunda planlanan çalışmalar kapsamında, Dikmece ve Gülderen bölgelerinde tamamlanan ve yapımı süren yeni yerleşim alanlarının enerji altyapısı, artan talebi karşılayacak şekilde güçlendiriliyor. Toplam 82 milyon TL’yi aşan yatırım bedeline sahip proje ile Antakya’nın kuzey aksında enerji altyapısı daha güçlü, esnek ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulurken, çalışmaların 2025 yılı sonuna kadar tamamlanması planlanıyor. 28 bin konut, okul ve ticari alanın enerji arzı güvence altında Bu kapsamda, bölgede kurulan yeni dağıtım merkezleri arasında primer ring şebeke tesis edilerek, yaklaşık 28 bin konut, okul ve ticari alanın enerji arzı güvence altına alındı. Yatırım sayesinde yalnızca mevcut yerleşimlerin değil, bölgede planlanan yeni kamu yatırımları ve nüfus artışına bağlı oluşabilecek ilave taleplerin de karşılanması hedefleniyor. "Antakya’nın enerjisini güvenli ve kesintisiz sağlamak önceliğimiz" Sahada bakım, onarım ve yatırım çalışmalarını 7 gün 24 saat esasına göre sürdürdüklerini vurgulayan Enerjisa Dağıtım Şirketleri Genel Müdürü Oğuzhan Özsürekci, "Deprem sonrası yeniden yapılanma sürecinde Antakya’da hızla yükselen yeni yerleşim alanlarının enerji ihtiyacını güvenli ve kesintisiz şekilde karşılamak önceliklerimiz arasında yer alıyor. Bu doğrultuda hayata geçirdiğimiz yatırımlarla hem bugünün ihtiyaçlarına yanıt veriyor hem de bölgenin gelecekteki büyümesine hizmet edecek güçlü bir altyapı oluşturuyoruz. 2025 yılı itibarıyla Dikmece Güldüren TOKİ projesini tamamlamayı, 2026 yılında da bölgede benzer yatırımları aynı kararlılıkla sürdürmeyi hedefliyoruz" dedi.
Toroslar EDAŞ’tan Antakya’ya 3 milyar TL’yi aşan enerji altyapı yatırımı
20 Aralık 2025 Cumartesi - 12:34 Toroslar EDAŞ’tan Antakya’ya 3 milyar TL’yi aşan enerji altyapı yatırımı Toroslar EDAŞ, Antakya’da deprem sonrası yeniden yapılanma sürecinde hayata geçirilen büyük ölçekli konut projeleri ve yeni yaşam alanları için enerji altyapısını kapsamlı bir planlama ile güçlendirmeyi sürdürüyor. Bu kapsamda şirket, 2025 yılında Hatay genelinde 1,82 milyar liralık yatırım planlarken, yılın ilk on bir ayında gerçekleştirilen 1,2 milyar liralık bakım harcamasıyla birlikte toplam bütçesi 3 milyar lirayı aşan çalışmaları hayata geçirdi. Hatay’ın yeniden ayağa kaldırılması sürecinde Antakya ilçesinde hayata geçirilen büyük ölçekli konut projelerinin enerji ihtiyacını karşılamak amacıyla Toroslar EDAŞ tarafından kapsamlı bir şebeke yatırımı yürütülüyor. Hatay Valiliği koordinasyonunda planlanan çalışmalar kapsamında, Dikmece ve Gülderen bölgelerinde tamamlanan ve yapımı süren yeni yerleşim alanlarının enerji altyapısı, artan talebi karşılayacak şekilde güçlendiriliyor. Toplam 82 milyon TL’yi aşan yatırım bedeline sahip proje ile Antakya’nın kuzey aksında enerji altyapısı daha güçlü, esnek ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulurken, çalışmaların 2025 yılı sonuna kadar tamamlanması planlanıyor. 28 bin konut, okul ve ticari alanın enerji arzı güvence altında Bu kapsamda, bölgede kurulan yeni dağıtım merkezleri arasında primer ring şebeke tesis edilerek, yaklaşık 28 bin konut, okul ve ticari alanın enerji arzı güvence altına alındı. Yatırım sayesinde yalnızca mevcut yerleşimlerin değil, bölgede planlanan yeni kamu yatırımları ve nüfus artışına bağlı oluşabilecek ilave taleplerin de karşılanması hedefleniyor. "Antakya’nın enerjisini güvenli ve kesintisiz sağlamak önceliğimiz" Sahada bakım, onarım ve yatırım çalışmalarını 7 gün 24 saat esasına göre sürdürdüklerini vurgulayan Enerjisa Dağıtım Şirketleri Genel Müdürü Oğuzhan Özsürekci, "Deprem sonrası yeniden yapılanma sürecinde Antakya’da hızla yükselen yeni yerleşim alanlarının enerji ihtiyacını güvenli ve kesintisiz şekilde karşılamak önceliklerimiz arasında yer alıyor. Bu doğrultuda hayata geçirdiğimiz yatırımlarla hem bugünün ihtiyaçlarına yanıt veriyor hem de bölgenin gelecekteki büyümesine hizmet edecek güçlü bir altyapı oluşturuyoruz. 2025 yılı itibarıyla Dikmece Güldüren TOKİ projesini tamamlamayı, 2026 yılında da bölgede benzer yatırımları aynı kararlılıkla sürdürmeyi hedefliyoruz" dedi.
Savaşlardan ve kaostan beslenerek fiyatı yükselen altının 2026 yılında da yükselişini sürdürmesi bekleniyor
20 Aralık 2025 Cumartesi - 10:43 Savaşlardan ve kaostan beslenerek fiyatı yükselen altının 2026 yılında da yükselişini sürdürmesi bekleniyor Hatay’da sarraflık yapan Ahmet Güney, son 5 yılın en çok kazandıran yatırım aracının altın olduğunu belirterek kaoslardan ve savaşlardan beslenen altının 2026 yılı sonu itibarıyla gram fiyatının 10 bin TL’yi bulabileceğini öngördüğünü söyledi. Türkiye’de birçok insanın en çok tercih ettiği yatırım aracı olan altın 2025 yılı sonu itibarıyla 6 bin TL’yi buldu. Verilere göre sürekli yükselişiyle vatandaşların vazgeçilmez tercihi olan altın hakkındaki söylentiler de zaman zaman vatandaşlarda kafa karışıklıklarına neden oluyor. Hatay’da sarraflık yapan Ahmet Güney, son yıllarda yaşanan İsrail - Filistin ve Rusya - Ukrayna savaşlarının altının fiyatında yükselişi etkilediğini belirterek son 5 yılın en çok kazandıran yatırım aracının altın olduğunu söyledi. ABD Başkanı Trump’ın savaş söylemlerinin altının fiyatını arttırmaya devam edeceğini söyleyen Güney, 2026 yılı sonu itibarıyla altının gram fiyatının 10 bin TL’yi bulabileceğini öngördüğünü ifade etti. "Son 5 yılın en iyi kazandıran yatırım argümanı altın olmuştur ve bu yatırım argümanını da ilk 4 yılda çok hızlı ve şiddetli geçirdik" Dünyada son 5 yılda kendini hissettiren savaşların altının ciddi yükselişini etkilediğini ifade eden sarraf Güney, "2025 yılına hızlı giriş yapan altın, yılsonuna doğru gelirken çok ciddi bir yükseliş gösterip Kasım ayında iniş ivmesi yakaladı. Temmuz ayında altın gramının 6 bin TL’yi bulacağı öngörümüz ekim ayında bir zirve yaparak 6 bin 200 TL yapıp tekrardan 5 bin 800 TL’ye kadar düşmüştü. 2025 yılının bitirmeye yakın bugünlerde gram altın 6 bin TL civarında giderken çeyrek altında 10 bin TL civarında ilerliyor. Yıl sonunu kapatırken yatay bir seyirle altın fiyatları devam ediyor. Son 5 yılın en iyi kazandıran yatırım argümanı altın olmuştur. Bu yatırım argümanını da ilk 4 yılda çok hızlı ve şiddetli geçirdik. Özellikle İsrail - Filistin savaşında devam eden süre içerisinde çok ciddi yükseliş gördük. Bu yükselişlerden sonra uluslararası arenada barışçıl sinyallerin gelmesi ve Ukrayna - Rusya savaşındaki tetikleyici hareketlilik altının sürekli yukarıya çekmiştir" dedi. "Altın kaosu sever, kaos da altını yükseltir" Altının kaostan beslenerek yükseldiğini ifade eden sarraf Güney, 2026 yılında altının yükselişini sürdüreceğini belirterek 2026 yılı fiyat öngörüsünün gram altında 10 bin TL olduğunu söyleyerek, "Altını her düştüğü yerden almanız gerekir. Bugün mesela altın 6 bin TL iken 5 bin 800 TL’ye düştü, korkmadan alın. Eninde sonunda 6 bin TL üzerine çıkacak. Bazı yorumcuların altın ile spekülatif sözleri oldu ama ben onlara katılmıyorum. Altın kaosu sever, kaos da altını yükseltir. Bugün uluslararası arenada Trump’ın beyanların kaynaklı bizim için önemli olan belirleyici unsur olan Trump’ın beyanlarında ve agresif hareketlerinde bir ülkeye savaş açtığını hissettirmesi halinde tetikleyici unsur olarak altın yukarıya doğru gider. Bu petrol fiyatlarındaki barışçıl olan huzurlu ortamlarda petrol fiyatlarını da inmesine neden oluyor iken altın fiyatlarını tetikliyor. Trump ve diğer uluslararası oyuncular eğer savaş çığırtkanlığı yaparlarsa altın yukarıya doğru ilerler. Görünen o ki bundan çok iyi beslenen Trump süregelen süreçte devam ettirmek isteyecektir. Ben tecrübelerimle beraber altın fiyatlarının yine önümüzdeki yılda yükselen bir trend olmaya devam edecek. Düşen faiz oranları karşısında altına yatırımın doğru bir yatırım argüman olduğunu ve bu yatırım argümanını hiçbir şekilde kaybetmeyeceğini düşünüyorum. 2026 yılında altın ne olur dersek gaybı bilen Allah’tır. Bunun için kesin bir bilgi vermek olmaz ama öngörülerde bulunabiliriz. Karmaşanın olduğu bir 2025 yılında bugün 6 bin TL olan 24 ayar gram altın, 2026 yılında sonunda 10 bin TL olacaktır. Dolayısıyla 10 bin TL olan çeyrek altın da, 15 bin TL’nin altında düşmeyeceği söyleminde bulunabiliriz. Faiz getirisinde de fazla altın getirisinin bizi memnun edeceğini dile getirebiliriz" ifadelerini kullandı.
Evladından bahsederken gözyaşlarına boğulan anneanne, depremde kaybettiği kızının emaneti olan torunlarına hem annelik hem de babalık yapıyor
20 Aralık 2025 Cumartesi - 10:03 Evladından bahsederken gözyaşlarına boğulan anneanne, depremde kaybettiği kızının emaneti olan torunlarına hem annelik hem de babalık yapıyor Hatay’da asrın felaketinde kızını, damadını ve 10 aylık torununu kaybeden Arzu Keser, depremden sağ kurtulan Ayaz ve Ada Naz isimli torunlarına hem annelik hem de babalık yapıyor. Evladının ismi geçtiğinde gözyaşlarına boğulan Keser, kızının kokusunu aldığı torunu Ada Naz’ın kendine her ‘anne’ deyişinde derinden yaralanıyor. Kahramanmaraş merkezli depremde en çok hasara uğrayan Hatay’da binlerce bina yerle bir olurken, yaklaşık 25 bin insan hayatını kaybetmişti. Antakya ilçesi Güzelburç Mahallesi’nde bulunan 600 Evler Sitesi, depremin ilk saniyelerinde yerle bir olmuş ve yaklaşık bin 200 kişiye mezar olmuştu. Depreme 600 Evler Sitesi’nde yakalanan Berberoğlu ailesinden; 29 yaşındaki anne Muazzez Berberoğlu, 29 yaşındaki baba Sezer Berberoğlu ve 10 aylık Edanaz Berberoğlu enkazda can verirken, Ayaz ve Ada Naz kardeşler 2 gün sonra enkaz altından kurtarılarak yaşama tutundular. Depremde vefat eden çiftten geriye kalan 10 yaşındaki Ayaz ve 5 yaşındaki Ada Naz kardeşlereyse anneneleri Arzu Keser ve dedeleri Hasan Keser sahip çıktı. Depremde kaybettiği kızının kokusunu aldığı torunlarına gözü gibi bakan anneanne Keser, torunlarıyla birlikte oyunlar oynuyor ve ödevlerinde yardımcı olurken dede ise torunlarıyla dışarıya çıkıp geziyor ve kız torununun saçını yapıyor. Kız torunun kendisine her ‘anne’ diye hitabında derinden yaralanan anneanne Keser, kızını hatırladığındaysa göz yaşlarına hakim olamıyor. "Torunlarımı kokladığım zaman kızımı koklamış gibi hissediyorum Torunlarını kokladığı zaman depremde kaybettiği kızının kokusunu alıyormuş gibi olduğunu ifade eden Arzu Keser, "Eşimle birlikte torunlarımıza bakıyoruz. Depremde kızım, damadım ve 10 aylık torunum vefat etti. Kızım ve ailesi, depremde 600 konutlarda oturuyorlardı. Torunlarım enkaz altındayken eşim çıkarttı. Torunlarım kızımın bana emanetleri oldu. Torunum Ayaz, okula gidiyor. Okuldan geldiği zaman dersleri ile ilgileniyorum. Bütün gün Adanaz’la birlikte evde vakit geçiriyoruz, kahvaltı yapıyoruz, yemek yiyoruz ve oyunlar oynuyoruz. Markete gitmeyi çok seviyor ve dedesiyle markete gidiyor. Onu anaokuluna yazdırdım ama bazen anaokuluna gitmek istiyor bazen de gitmek istemiyor. Bana anne demesini ben hiç istemedim. Adanaz ilk konuşmaya başladığında bana anne, eşime de baba dedi. Adanaz sürekli bana anne diyor, anne demesin hiç istemiyorum ve bu durum beni çok yaralıyor. Torunlarımı kokladığım zaman kızımı koklamış gibi hissediyorum. Torunlarımı kokladığımda çok farklı duygular hissediyorum. Torunum Adanaz’ı kokladığım zaman veya banyo yaptırdığım zaman sanki kızımın kokusunu alıyorum. " dedi. " Onlara asla ben anne veya baba olamam, çünkü onların anne ve babaları var" Çevresindeki insanlardan takdir gördüğünü ifade eden Arzu Keser, " Çevrimdekiler bu çocukların başında iyi ki siz varsınız diyorlar. Onlara asla ben anne veya baba olamam, çünkü onların anne ve babaları var. Onlar anne ve baba dedikleri için ben de o şekilde kabul ediyorum. Torunum Ayaz her şeyi biliyor. Ayaz ile konuşmaya başladığında anneanne demesini istemedim nene demesini istedim. Ayaz bana nene diye hitap ediyor ama Adanaz anne diyor. Bu durum beni biraz yaralıyor. Çilem Hanım’dan Allah razı olsun. Tanıştığımız ilk günden beri hiç bizi bırakmadı. Ben ona çocuklarımın iyilik melek teyzesi diyorum. Çocuklarımızın her ihtiyacında yanımızda oldu. Ona minnet borçluyuz. Böyle günlerde tanımak istemezdim ama Allah böyle bir günde tanışmayı nasip etti" şeklinde konuştu. "Çocuklar anne ve babalarını kaybetmişlerdi, dede ve nenesi çocukların anne ve babası olmuştu" Depremin ilk zamanlarında tanıştığı ailenin acısına ortak olan ve 2 kardeşe destek olan yardımsever Çilem Artan, "6 Şubat depremleri ilk gününden itibaren yardım faaliyetlerini yürütmeye başladım. Depremin ilk haftasında Arzu Hanım’la tanıştık. Burada herkesin yüreğini ısıtan bir ambiyans var. Kendimizi biraz kötü hissettik ve ilk günlere geri döndük. O yüzden kelimelerim tükendi. Ayaz ve Adanaz’ı tanıdığım ilk zamanlarda çok kötü durumdaydılar. Çocuklar anne ve babalarını kaybetmişlerdi. Dede ve nenesi çocukların anne ve babası olmuştu. Ciddi anlamda sıkıntılar yaşıyorlardı. Benim kurduğum çadırda yaşıyorlardı sonra konteynere yerleştirdik. Hayırseverlerin yardımıyla bu evde kirada oturmaya başladılar. Burada daha bir sıcak su yuvarları oldu. Her türlü desteği sağlamaya çalışıyoruz. Onların sıcak bir yuvaya ihtiyacı var. Onların bir evleri olmasını istiyoruz. Burası 4 katlı bir bina her artçı depremde ilk günlere geri dönüyorlar. Bu yüzden müstakil bir ev olmasını istiyoruz. Ayaz’ın hikayesi beni çok derinden etkiledi. Depremde iki gün boyunca enkazın altında kalıyor. Dedesi Ayaz’ı kurtarmaya geldiğinde Ayaz, ‘Dedeciğim korkma bir amca gelip bize ışık tuttu ve kardeşime süt verdi. Sonra senin geleceğini’ söyledi. Onları bırakmadık, vazgeçmedik ve yürek ısıtan bir iyiliğe şahit oluyoruz. Adanaz önceden konuşmuyordu ama ilk defa bu şekilde konuştu. Sürekli eliyle yüzünü kapatırdı. Depremde elleri göğsünden kapalı şekilde duruyordu. Depremden sonra da nenesinin göğsüne koyardı kimse yüzünü göremezdi. İlk defa yüzünü gösterdi ve konuşmaya başladı ve bu da bizim için çok ayrı bir an yaşandı" ifadelerini kullandı.