POLİTİKA - 22 Temmuz 2025 Salı 14:03

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Netanyahu ve katliam şebekesi, barbarlıkta Hitleri çoktan geride bıraktı"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Netanyahu ve katliam şebekesi, barbarlıkta Hitleri çoktan geride bıraktı"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen 17. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’na katıldı. Savunma sanayindeki yerli üretimin önemine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Savunma sanayimizin yerlilik oranı yüzde 80’lerin üzerine çıktı. 20 milyar doları aşan ciro ile savunma sanayimiz adeta destan yazıyor. Tüm ihtiyaçlarımızı kendi kaynaklarımız ile karşılıyoruz" dedi.


Milli Savunma Bakanlığı ev sahipliğinde, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı destekleriyle, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı yönetim ve sorumluluğunda düzenlenen 17. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı (IDEF 2025) İstanbul Fuar Merkezi’nde (İFM) düzenleniyor. Fuarın açılış törenine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da katıldı.


Dünyanın en büyük ve en etkili ilk üç fuarından biri olan Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’nın bu yıl 17’ncisini düzenlediklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı IDEF 2025’in açılış merasiminde sizlerle beraber olmaktan büyük bir memnuniyet ve heyecan duyuyorum. Türkiye’nin yanı sıra dünyanın farklı ülkelerinden fuarımızı teşrif eden her bir misafirimize kültür, medeniyet ve teknolojinin buluştuğu şehir olan İstanbul’umuza hoş geldiniz diyorum. Fuar kapsamında yapacağınız görüşmelerin, varacağınız anlaşmaların, kuracağınız ortaklıkların şimdiden ülkelerimiz, firmalarımız, sektörlerimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Küresel bir marka haline gelen bu organizasyonu başarıyla organize eden Milli Savunma Bakanlığımızı, Savunma Sanayii Başkanlığımızı ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni Güçlendirme Vakfımızı yürekten tebrik ediyorum. Aynı şekilde, ileri teknolojiye sahip savunma ürünleriyle fuarda boy gösteren firmalarımıza teşekkür ediyorum. Kendi alanında dünyanın en büyük ve en etkili ilk üç fuarından biri olan Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’nın bu yıl 17’ncisini düzenliyoruz. Bugün burada sadece Türk savunma sanayinin gelişimine değil, aynı zamanda bir milletin bağımsızlık yürüyüşüne de şahitlik ediyor, kendi gök kubbesinde kendi kanatlarıyla yükselen bir ülkenin hikayesini görüyoruz. Fuarımıza olan ilginin her geçen yıl artmasından büyük bir kıvanç ve onur duyduğumuzu burada öncelikle vurgulamak istiyorum. Bu yılki organizasyonda 99 ülke ve uluslararası kuruluştan 219 heyeti temsilen 937 heyet üyesini misafir etmenin bahtiyarlığını yaşıyoruz. Bine yakın yerli ve 400’ün üzerinde yabancı firma, kara, hava, deniz, uzay ve siber güvenlik alanlarında geliştirdikleri ürünleri altı gün boyunca burada sergileme imkanı bulacak. Pazar gününe kadar 120 bini aşkın profesyonel ziyaretçinin fuara katılımı bekleniyor. Bu değerli buluşmayı salt ticari bir faaliyet, savunma sanayii alanındaki ürünlerin tanıtım ve satışının yapıldığı uluslararası çapta bir pazar olarak görmediğimizi özellikle bilmenizi rica ediyorum" ifadelerini kullandı.


Meselenin alışveriş yapmak olmadığını ve asıl meselenin ticaretle birlikte kalıcı iş birlikleri geliştirebilmek olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hep söylediğim gibi, mesele alışveriş yapmak değildir. Asıl mesele, kazan-kazan temelinde uzun vadeli ortaklıklar tesis edebilmektir. Mesele, ticaretle birlikte kalıcı iş birlikleri geliştirebilmektir. Türkiye olarak biz buna hazırız ve çok yönlü iş birliklerine açığız. IDEF 2025’te ürün ve ekipmanlarıyla yer alan firmalarımızın tamamına başarılar diliyor, misafir heyetlerimizin her birine şükranlarımı iletiyorum. Savunma alanı başta olmak üzere İDEF 2025’in sektör ve firmalarımız arasındaki ilişkilere önemli katkılar yapmasını, yeni iş birliklerine kapı aralamasını, dostluk ve kardeşliğimizi güçlendirmesini temenni ediyorum. Evvela şu hususu altını çizerek ifade etmek istiyorum. Güç dengelerinin yeniden belirlendiği, küresel ağırlık merkezlerinin yer değiştirdiği, uluslararası rekabetin giderek kızıştığı bir süreçten geçiyoruz. Sizlerin de takip ettiği üzere, her gün yeni bir krize uyanıyoruz. Yarın ne olacağını kimse bilmiyor, kimse tahmin edemiyor. İkinci Cihan Harbi sonrası kurulan, kural temelli uluslararası sistemin yerini, kimin gücü kime yeterse diyeceğimiz yeni bir düzen alıyor. Haklının güçlü olduğu değil, güçlünün haklı olduğu bir anlayış tarzı hızla kanıksanıyor. Haklının hakkını arayacağı uluslararası mekanizmalar ise kendilerinden beklenen görevi icra edemiyor. Türkiye gerek coğrafi konumu, gerekse tarihi, beşeri, kültürel bağları itibariyle bu yeni statükonun etkilerini en çok hisseden ülkelerden biridir. Gazze’de 22 aydır katmerlenerek devam eden soykırımın, İsrail’in coğrafyamızı istikrarsızlaştırmaya dönük saldırılarının, Rusya ile Ukrayna arasında 3,5 yılı geride bırakan savaşın, Güney Asya’dan Kuzey Afrika’ya, Balkanlar’dan Güney Kafkasya’ya kadar geniş bir bölgede nükseden sıcak gerilimlerin tamamını, bir şekilde bizi ilgilendirmekte, tedbir almamızı, müdahil olmamızı gerektirmektedir" dedi.


"Netanyahu ve katliam şebekesi, barbarlıkta Hitler’i çoktan geride bıraktı"


Gazze’de insani yardım malzemesi girişine izin verilmediği için açlıktan bir deri bir kemik kalmış çocukların derdinin bizim derdimiz olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Etrafımız ateş çemberiyle kuşatılmış derken, bunu hamaset olsun diye söylemiyoruz. Aksine, her gün yaşadığımız bir gerçeği ifade ediyoruz. Şunu bir defa açık ve net söylemek isterim; Gazze’de insani yardım malzemesi girişine izin verilmediği için açlıktan bir deri bir kemik kalmış çocukların derdi, bizim derdimizdir. 13,5 yıllık zulmün ardından 8 Aralık devrimiyle umutların yeniden yeşerdiği Suriye’ye yönelik saldırılar bizim sorunumuzdur. Karadeniz’in güvenliğini tehlikeye atan sıcak çatışmalar aynı şekilde bizim için büyük bir endişe kaynağıdır. Libya’dan Sudan’a, Pakistan’dan Afganistan’a, nerede bir sıkıntı, çatışma, istikrarsızlık varsa, tamamı ülkemiz için dikkatle takip edilmesi gereken hassas konulardır. Şimdi bakınız değerli dostlar. Türk dış politikası barış, adalet, uluslararası hukuk, egemenliğe saygı, hakkaniyet ve dayanışma ilkeleri üzerine kuruludur. Nüfuz peşinde değiliz. Tahakküm peşinde değiliz. Hiç kimsenin iç işlerine karışmak niyetinde asla ve asla değiliz. Tüm kalbimizle bölgemizde huzur, barış, dayanışma istiyoruz. Elbette bunu isterken gereklerini de yerine getirmekten çekinmiyoruz. Nerede bir haksızlık, adaletsizlik ve zulüm görsek, sesimizi de tepkimizi de belli bir üslup içinde açıkça ortaya koyuyoruz. Bu anlayışla İsrail’in Gazze halkına yönelik Nazileri fersah fersah aşan soykırımını tüm insanlığın gündeminde tutmaya devam ediyoruz. İnsani yardımlarımızla birlikte Gazze’deki vahşeti sona erdirmeye dönük diplomatik temaslarımızı da artırmış durumdayız. Gayemiz, bir an önce ateşkesin tesis edilmesidir. Gazze’ye insani yardımların girişine izin verilmesi bir başka önceliğimizdir. Maalesef, Kızılhaç’ın bile girişine izin verilmediği gerçekten korkunç bir durum söz konusudur. Daha önce de söyledim. Netanyahu ve katliam şebekesi, barbarlıkta Hitler’i çoktan geride bıraktı. Avrupa’daki Holokost sürecinde dahi Gazze’deki kadar insanlık dışı görüntüler ortaya çıkmadı" şeklinde konuştu.


"Her kim Gazze’deki soykırıma sessiz kalıyorsa, İsrail’in işlediği insanlık suçlarına ortak oluyor demektir"


Gazze’de insanlık ölürken, bebekler, çocuklar ölürken, insanlar bir çuval un alabilmek için ölürken hiçbirimiz buna sessiz kalamayacaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Her gün onlarca masumun bir lokma ekmek, bir yudum su bulamadığı için can verdiği bir acımasızlığı, zerre kadar insanlık onuru taşıyan hiç kimse kabul edemez. Buna sessiz kalamaz. Bu cinnet haline rıza gösteremez. Her kim Gazze’deki soykırıma sessiz kalıyorsa, İsrail’in işlediği insanlık suçlarına ortak oluyor demektir. Gazze’de insanlık ölürken, bebekler, çocuklar ölürken, insanlar bir çuval un alabilmek için ölürken hiçbirimiz buna sessiz kalamayız ve kalmayacağız. O masum bebeklerin kopmuş kafalarını, o çocukların kopmuş ellerini, bacaklarını, affedersiniz köpeklerin açlıktan yemeye başladığı gömülmemiş cesetleri, o açlığı, o feryadı, annelerin yüreklerimizi yakan o çığlıklarını hiçbirimiz unutamayız, hiçbirimiz unutmayacağız. Açlıktan kitlesel ölümlerin başladığı bu kara günlerde tüm uluslararası toplumu insanlık cephesinde birleşmeye davet ediyorum. Gelin, bu caniliğe hep birlikte tepki verelim. Gelin, bu zulme, bu vahşete artık yeter diyelim. Gelin, gözünü iktidar hırsı bürümüş bir avuç insanlık düşmanının, insanlığın adını daha fazla lekelemesine müsaade etmeyelim. Diğer türlü bu kan lekesi sadece Netanyahu’nun ve cinayet şebekesinin eline değil, Gazze’deki soykırıma susan, tepkisiz kalan herkesin eline, alnına şayet kaldıysa vicdanına bulaşacaktır. Türkiye olarak en başından beri adil ve sürdürülebilir bir dünya nizamı için dostlarımızla birlikte her platformda gayret sarf ediyoruz. Küresel barış ve güvenliğin tesisi için her türlü adımı atarken, daha fazla trajedinin yaşanmaması için tüm imkanlarımızı seferber ediyoruz. Bu süreçte şu ilkeyi kendimize rehber edindik; ‘Bin akçalık sulh, bin akçalık nizadan iyidir.’ Evet, barış diplomasisi adına ne yapıyorsak, bu hikmetli sözün ışığında yapıyoruz. Yine bu süreçte, hiçbir zaman unutmadığımız bir başka prensibimiz şudur; ‘Hazır ol cenge, eğer istersen sulh-u salah.’ Yani, eğer barış, huzur, güvenlik, dirlik ve refah istiyorsan, caydırıcılığını en üst düzeyde tutmak zorundasın" diye konuştu.


"Savunma sanayimizin yerlilik oranı bugün yüzde 80’lerin üzerine çıktı"


Savunma sanayimizin yerlilik oranı bugün yüzde 80’lerin üzerine çıktığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu arka plan temelinde, bir yandan insani ve proaktif bir dış politika izlerken, diğer yandan savunma ve güvenlik yatırımlarımıza hız verdik. Tasarımdan seri üretime, AR-GE çalışmalarından ve inovasyon sürecine, Türk savunma sanayiine çağ atlattık. Bir dönem temel sıkıntımız olan dışa bağımlılığımızı ciddi ölçüde atlattık. Göreve geldiğimizde yüzde 20 seviyesinde olan savunma sanayimizin yerlilik oranı bugün yüzde 80’lerin üzerine çıktı. Sektördeki 3 bin 500’ü aşkın firmamız 100 bin kişilik nitelikli personel kadrosuyla çalışmalarını başarılı bir şekilde sürdürüyor. Türk savunma sanayii bugün 1380’in üzerinde proje sayısıyla, 20 milyar doları aşan cirosuyla, geniş ürün yelpazesiyle adeta destan yazıyor. Güvenlik birimlerimizin neredeyse tüm ihtiyaçlarını kendi kaynaklarımızla en etkin şekilde karşılıyoruz. Yerli ürünlerimiz, güvenlik güçlerimizin terörle mücadele operasyonlarında, yurt içi ve yurt dışındaki harekatlarımızda etkin rol oynuyor. İHA ve SİHA teknolojisinde dünyanın önde gelen üç ülkesinden biriyiz. Geçen sene dünyada satılan her 100 İHA’dan 65’ini Türk firmaları tedarik etti. Özellikle SİHA’larımızın oyun değiştiren konsepti, küresel ölçekte büyük yankı uyandırıyor. Geleneksel taktik ve stratejileri dönüştürüyor. Aynı şekilde dünyada kendi savaş gemisini tasarlayan, geliştiren, üreten 10 ülkeden biri şu anda Türkiye’dir. Ana yüklenicilerimiz, alt yüklenicilerimiz, KOBİ’lerimiz, araştırma kuruluşlarımız ve üniversitelerimiz, geliştirdikleri özgün ürünlerle ihracat hanemizi yeni yıldızlarla süslüyor" ifadelerini kullandı.


Savunma sanayi şirketlerimiz geçtiğimiz sene tam 180 farklı ülkeye ürün ihraç ederek ciddi bir başarıya imza attı


Türkiye bugün dünyadaki en büyük 11’nci savunma ihracatçısı durumuna geldiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şunu büyük bir gururla ifade etmek isterim; Türkiye bugün dünyadaki en büyük 11. savunma ihracatçısı durumuna gelmiştir. İnsansız hava araçlarımız, milli gemi projelerimiz, elektronik sistemlerimiz, kara araçlarımız, silah ve mühimmatlarımız gıptayla takip ve talep ediliyor. Savunma sanayi şirketlerimiz geçtiğimiz sene tam 180 farklı ülkeye ürün ihraç ederek ciddi bir başarıya imza attı. Şu rakam da dikkat çekicidir: 2024 yılında savunma ve havacılık alanındaki ihracatımız, NATO ve hizmet ihracatları da dahil olmak üzere yüzde 29’luk artışla 7 milyar 154 milyon dolara ulaşarak yeni bir rekor kırmıştır. Böylece 2024 hedefimiz olan 6,5 milyar doların yüzde 11 üzerine çıktık. 2025 Haziran ayı ihracatımız, bir önceki yıla oranla yüzde 10,4 artarak 623 milyon dolara ulaştı. Son 12 aydaki ihracatımız ise, geçtiğimiz yıla göre yüzde 23,1 düzeyinde artışla 7,5 milyar dolar seviyesini gördü. Lazer ve elektromanyetik silah sistemleri, otonom sistemler, siber güvenlik, kuantum teknolojisi ve yapay zeka gibi alanlarda izleyeceğimiz doğru stratejilerle yakın gelecekte rekabet gücümüzü inşallah daha da artıracağız. Şunu da belirtmekte fayda görüyorum. Ülke olarak en önemli avantajlarımızdan biri de nitelikli ve dinamik insan gücümüzdür. Savunma sanayi başta olmak üzere her alanda teknolojik atılımımızı çok daha ilerilere taşıyacak yetişmiş insan gücüne sahibiz. Özellikle bunu daha da geliştirmekte kararlıyız. Bu vesileyle Savunma Sanayii Başkanlığımız başta olmak üzere bütün bu başarılarda pay sahibi olan tüm kurum ve kuruluşlarımızı, firmalarımızı, emek veren her bir kardeşimi bir kez daha canı gönülden tebrik ediyorum. Türk savunma sektörüyle gurur duyuyoruz. İnşallah gelecekte çok daha iyi seviyelerde olacağımıza yürekten inanıyoruz" şeklinde konuştu.


"Savunma sanayiinde tam bağımsız Türkiye yolunda kararlı adımlarla ilerliyoruz"


Savunma sanayiinde tam bağımsız Türkiye yolunda kararlı adımlarla ilerlediklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Küresel güç Türkiye vizyonu ile savunma sanayiinde tam bağımsız Türkiye yolunda kararlı adımlarla ilerliyoruz. Savunma sanayiinde milli yetkinlik hamlesi adını verdiğimiz büyük bir dönüşüm başlattık. Onay ve talimatını bizzat verdiğim milli yetkinlik hamlesiyle savunma sanayi ekosistemi içerisinde sistematik bir yapı oluşturmayı hedefliyoruz. Bu alandaki çalışmalarımızla, savunma ve güvenlik yatırımlarımızla dosta güven, düşmana korku veren çok daha büyük ve güçlü bir Türkiye’yi inşa etmek için mücadele edeceğiz. Birlikte çalışacağız, birlikte üreteceğiz, geleceğe birlikte yürüyeceğiz. Rabbim hepimizin yar ve yardımcısı olsun diyorum. Bu düşüncelerle 17. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’mızın ülkelerimiz, sektörlerimiz, firmalarımız için hayırlar getirmesini diliyorum. Fuara teşrif eden tüm dostlarımıza, tüm kardeşlerimize tekrar teşekkür ediyorum. Fuar kapsamında atılacak imzaların, yeni anlaşma ve iş birliklerinin aramızdaki ilişkilere somut katkılar yapmasını temenni ediyorum. Milli Savunma Bakanlığımıza, Savunma Sanayii Başkanlığımıza, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni Güçlendirme Vakfımıza ve fuara katkı veren her bir kardeşime, her bir şirketimize tekrar teşekkür ediyor, sizleri bir kez daha saygıyla, sevgiyle selamlıyorum" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Adana’da ilginç görüntü: Hindiler çarşıda gezdirilerek satılıyor Adana’nın Kozan ilçesinde hindilerin çarşıda gezdirilerek satılması ilginç görüntüler oluşturdu. 35 yıllık hindi üreticisi ve satıcısı Ahmet Bilgili, alışılmışın dışındaki satış yöntemiyle dikkat çekiyor. Bilgili, hindileri ilçe merkezindeki caddelerde gezdirerek görücüye çıkarıyor. Araçların arasından geçen, çarşı merkezinde gezdirilen hindiler, hem ilçe sakinlerinin hem de yoldan geçenlerin ilgisini çekiyor. Trafikte de araçlar hindilere yol veriyor. Çarşı merkezinde uzun yıllardır hindi satışı yapan Ahmet Bilgili, hindileri her gün iş hanının bahçesinden çıkararak cadde cadde gezdirdiğini belirtti. Doğal ortamda yaylada yetiştirdiği hindileri bu şekilde tanıttığını anlatan Bilgili, talebin özellikle tavuk etine alternatif arayanlardan geldiğini ifade etti. "Bunlar çiftlik malı değil, doğal yayladan getiriyorum" diyen Bilgili, "35-40 senedir bu işi yapıyorum. ‘Canavar Ahmet’ lakabıyla tanınırım. Fiyatlar 2 bin 500 liradan başlıyor, 3 bin 500 liraya kadar çıkıyor. Hindi eti, tavuğa göre daha fazla protein içeriyor ve kolesterolünün düşük olması nedeniyle tercih ediliyor. Satış yaparken yazdığım manileri de okuyorum" diye konuştu. Esnaflardan Harun Akdoğan ise , "Tavuktan daha lezzetli, pilav üstü çok güzel oluyor. Protein oranı da yüksek" derken, berber Nazım Kurt ise, "30 yıldır burada berberim. Her berberin önünden hindi geçmez. Burası Canavar Ahmet’in pazarı, herkes alıştı" ifadelerini kullandı.
Mersin Mersin’de Yılbaşı Pazarı ışıl ışıl coşkuyla kapılarını açtı Mersin Büyükşehir Belediyesinin Özgecan Aslan Barış Meydanına kurduğu Yılbaşı Pazarı, rengarenk stantları, konserleri ve lezzetleriyle 7’den 70’e herkesi yeni yıl coşkusunda buluşturuyor. Büyükşehir Belediyesinin Özgecan Aslan Barış Meydanı’na kurduğu Yılbaşı Pazarı ile yeni yıl ruhu ve neşesi tüm kenti sardı. Rengarenk atmosferi, görenleri büyüleyen ışıkları, yılbaşı süsleri ve dolu dolu stantlarıyla vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılaşan Yılbaşı Pazarı, 7’den 70’e herkese 2026 heyecanını yaşatıyor. Pazarda stantları gezen vatandaşlar, bir yandan alışveriş yaparken diğer yandan da onlarca lezzetin ve canlı müziğin tadını çıkarıyor. Mersin’in yeni yıl coşkusunu doruklara ulaştıran pazarda; yeni yıl konulu hediyelik süs eşyalarından takılara, seramik ürünlerden oyuncaklara, en leziz tatlardan çeşitli içeceklere varıncaya kadar el emeği birçok ürün de satışa sunuluyor. Rengarenk atmosfer, yeni yıl heyecanı, Mersin’in lezzetleri Yılbaşı Pazarında Yılbaşına uygun süslemeler ve ışıklarla donatılan pazarda stantları gezen vatandaşlar, zengin yiyecek ve içecek stantlarında birçok lezzeti tadarken, 2026’yı selamlayan yılbaşı ağacının önünde bol bol fotoğraf çektiriyor. Çevre illerden ve Mersin’in her köşesinden vatandaşları ağırlayan pazarda her akşam yerel sanatçılar tarafından verilen konserler de gecenin coşkusuna eşlikçi oluyor. Kurulan sahnede danslar, interaktif oyunlar ve mini konserler verilirken, çocuklar ise çeşitli oyuncaklarla günün tadını çıkarıyor. 4 Ocak tarihine kadar her yaştan vatandaşın uğrak noktası olacak olan pazar; bir yandan yeni yıl heyecanını en estetik haliyle yaşatırken bir yandan ekonomik yönüyle esnafları, rengarenk yapısıyla sosyal medya içerik üreticilerini, konserleriyle ise müzikseverleri memnun bırakıyor. Çeşitli lezzetleri deneyimlemeyi sevenler ise tantuniden dönere, hamburgerden sandviçlere, pastalardan çikolatalara kadar birçok ürünün keyfini çıkarıyor. "Yılbaşı Pazarı tüm ışıltısıyla Mersinlileri ağırlıyor" Mersin Büyükşehir Belediyesi Denizkızı Turizm A.Ş Genel Müdürü Buğra Yıldız, açıldığı günden beri Mersinlilerin yoğun ilgisiyle karşılanan Yılbaşı Pazarı hakkında bilgi vererek, "Büyükşehir Belediyemizin düzenlemiş olduğu Yılbaşı Pazarı tüm ışıltısıyla Mersinlileri ağırlıyor. Bu yıl dördüncüsünü düzenlemiş olduğumuz Yılbaşı Pazarımızda 125 stant bulunuyor. 12 Aralık’ta açtığımız Yılbaşı Pazarımız 4 Ocak’a kadar sürecek. Alanımızda hediyelik eşyalar, çiçek, yeme içme stantları, çocuk oyun ve eğlence alanları yer alıyor. Ayrıca alanımızda her gün değişik etkinlikler de planlanıyor. Her gün mutlaka bir konserimiz ve bir DJ etkinliğimiz var. Gün içerisinde bando etkinlikleri oluyor" dedi. Yılbaşı Pazarının tüm Mersinliler tarafından çok beğenildiğini sözlerine ekleyerek, "Alan, yılbaşı ruhunu çok iyi yansıtıyor, her yer ışıl ışıl. Yılbaşı Pazarımıza olan yoğun ilgiden dolayı esnafımız burada çok iyi satışlar yapıyor ve gayet mutlu ayrılıyorlar. Her gün çok yoğun bir kalabalık ağırlıyoruz. 7’den 70’e tüm Mersinliler Yılbaşı Pazarının tadını çıkarıyor" dedi ve yeni yıl ruhunu yaşamak isteyen bütün Mersinlileri Yılbaşı Pazarına davet etti.