Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Whatsapp
İHA Kurumsal
EN
Yerel Haberler
İstanbul
Ankara
İzmir
Bursa
Antalya
Trabzon
Tüm Şehirler
Adana
Adıyaman
Afyon
Ağrı
Aksaray
Amasya
Ankara
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Iğdır
Isparta
İstanbul
İzmir
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şanlıurfa
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
Kastamonu
Gizli buzlanma trafik kazalarına sebep oldu: 3 yaralı
05 Aralık 2025 Cuma - 22:33:28
Kastamonu’da gizli buzlanma sebebiyle meydana gelen iki farklı trafik kazasında 3 kişi yaralandı. Kaza, Kastamonu-Araç karayolu Gelersin köyü yol ayrımında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, A.A. idaresindeki 34 FV 6686 plakalı Fiat marka hafif ticari araç, gizli buzlanma sebebiyle sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde kaldırıma çarptı. Refüjde takla atarak karşı şeride geçen hafif ticari aracın sürücüsü A.A. ile eşi S.A. yaralandı. Yaralılar, olay yerine çağrılan sağlık ekiplerince Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. İkinci kaza ise, Kastamonu-Araç karayolu Kanlıgöl mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, İ.D. yönetimindeki 52 KF 429 plakalı otomobil, gizli buzlanma sebebiyle sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu istinat duvarına çarptı. Kazada yaralanan sürücü, sağlık ekiplerince Araç Devlet Hastanesine kaldırıldı. Kazalarla ilgili inceleme başlatıldı.
04 Aralık 2025 Perşembe - 23:51
Dünya şampiyonu Asuman’a memleketinde coşkulu karşılama
Birleşik Arap Emirlikleri’nde düzenlenen Kick Boks Büyükler Dünya Şampiyonası’nda altın madalya kazanan Asuman Çığlıoğlu, memleketi Kastamonu’da coşkuyla karşılandı. Avrupa ve dünya kupası şampiyonu milli sporcu Asuman Çığlıoğlu, 21-30 Kasım tarihleri arasında Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dabi’de gerçekleşen Kick Boks Büyükler Dünya Şampiyonası’ndan altın madalyayla döndü. Kick Boks Dünya Şampiyonası’nda büyükler 60 kilogramda altın madalyaya kazanan Asuman Çığlıoğlu, memleketi Kastamonu’da çiçekler ve meşalelerle karşılandı. Geçen yıl Avrupa, bu yıl da dünya şampiyonu olan milli sporcunun başarısı pasta kesilerek kutlandı. "En çok hayalini kurduğum dünya şampiyonluğunu elde ettim" Gururlu olduğunu ifade eden Asuman Çığlıoğlu, "Abu Dabi’de düzenlenen Kick Boks Dünya Şampiyonası’nda ülkemizi ve Kastamonu’yu temsil ettim. 60 kilogram Full Contact branşında dünya şampiyonu oldum. Bu benim ilk dünya şampiyonluğum. 13 yıldır bu branşı yapıyorum. 2024 yılında Avrupa şampiyonu olmuştum. Bu yıl hedefim de dünya şampiyonu olmaktı. Antrenörüm Emrah Şahanoğlu ile birlikte Avrupa Şampiyonası’ndan sonra sistemimizin üzerine farklılıklar getirdik. Dünya Şampiyonası’na çok daha güzel hazırlandık ve en büyük hedefim olan dünya şampiyonluğunu elde ettim. Çok mutluyum ve iyi ki bu şampiyonluğu Türkiye’ye ve Kastamonu’ya getirdim. Şu an spor salonumuzda alttan gelen bir sürü sporcular var. Onların da hepsinin çok istikrarlı çalıştığını da ben de görüyorum. Hepsinin de bu başarıları elde edeceğine hatta daha güzellerini elde edeceklerini düşünüyorum. İnşallah hep birlikte daha nice şampiyonluklar yaşarız" dedi. Dünya şampiyonu olduğuna inanamadığını söyleyen Çığlıoğlu, "O kürsüye çıktığımda hala bir hayal gibiydi, rüya gibiydi. Dünya şampiyonu olduğumu birkaç kez tekrarladım" diye konuştu. "Bu gururu bize yaşattığı için Asuman’a çok teşekkür ediyorum" Kick Boks Milli Takım Antrenörü Emrah Şahanoğlu ise, "Yıllardır hayalini kurduğumuz bir hedefti. Gerek benim antrenörlük kariyerimde gerekse sporcuların sporculuk kariyerindeki tek eksik madalyamızı aldık. Kastamonu’ya getirilmiş şimdiye kadarki en üst derecedir. Büyüklerde dünya şampiyonluğunu, elde edilebilecek en büyük başarıyı elde etmenin gururunu yaşıyoruz. Bu anlamda ben hem sporcumuzu tebrik ediyorum hem de bundan sonra bu başarıları devam ettireceğine inanıyorum" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan tebrik etti Asuman Çığlıoğlu’nun daha önce 15 kez Türkiye şampiyonu, 1 kez Avrupa şampiyonu, 2 kez Dünya Kupası şampiyonu 3 kez dünya üçüncüsü, bir kez dünya ikincisi olduğunu ifade eden Şahanoğlu, "İlimizin milletvekili Sayın Serap Ekmekçi bizi, Büyük Millet Meclisi’nde ağırladı ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan da sporcumuzu tebrik etti ve başarılarının devamını diledi. Bu bizim için çok büyük bir anı ve gurur oldu. Gerçek anlamda duygu dolu bir gündü. Ben Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a ve Kastamonu Milletvekilimiz Sayın Serap Ekmekçi’ye çok teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
04 Aralık 2025 Perşembe - 17:39
Prof. Dr. Toksoy: "Himalaya’da 2035 yılında buz kalmayacak"
Prof. Dr. Devlet Toksoy, "Himalaya’da 2035 yılında buz kalmayacak, insan göçleri artacak, sıcaklık nedeniyle ölüm olayları artacak. Çeşitli salgın hastalıklar yaygınlaşacak, küresel bazda yiyecek krizi yaşanacak" dedi. Kastamonu Üniversitesi, küresel iklim değişikliğinin etkileri ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri çerçevesinde yeşil ekonomi politikalarının ele alındığı panele ev sahipliği yaptı. Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi, Ormancılık ve Tabiat Turizmi Alanında İhtisaslaşma Koordinatörlüğü ve Kastamonu Teknokent iş birliğiyle düzenlenen "Küresel İklim Değişikliği Ekseninde Yeşil Ekonomi Politikaları" konulu panel, Teknokent binasında gerçekleştirildi. Dr. Öğretim Üyesi Alper Bulut’un başkanlığını yaptığı panelde konuşan Karadeniz Üniversitesi’nden Prof. Dr. Devlet Toksoy, iklim değişikliğinin gelecekteki etkilerini bilimsel verilerle anlattı. "80 milyon insan bu sıcaklık artışları nedeniyle işsiz kalacak" Sıcaklık artışının devam etmesiyle en büyük kaybın tarım, ormancılık ve hayvancılıkta yaşanacağını ifade eden Toksoy, 2030 yılında Türkiye’nin su fakiri bir ülke olmasının değerlendirildiğini belirterek, "Dünya Bankası’na göre her 1 derece sıcaklık artışı neredeyse milli gayri safi yurt içi hasılatında yüzde 1’lik düşüşe neden olacak. 2100 yılında gayrisafi yurt içi hasıla yüzde 10 ila yüzde 23 azalacak. En büyük kayıp tarımda, ormancılıkta, hayvancılıkta, balıkçılıkta olacak. Yani ekonomileri kıyıya yakın olan ülkelerde yaşanacak. Çünkü bir süre sonra sular altında kalacaklar. Gıda fiyatları, enerji maliyetleri artacak, kuraklık döneminde şok gıda fiyatlarıyla karşılaşacağız. Uluslararası Çalışma Örgütü, küresel ısınmaya bağlı olarak 10 yıl içerisinde çalışma saatleri yüzde 2.2 azalacak diyor. En çok tarım sektörü ile inşaat sektöründe düşüş olacak. Çünkü sıcaklık artıyor. 80 milyon insan bu sıcaklık artışları nedeniyle işsiz kalacak. Amerika’nın bugün verimli çiftliklerinin büyük bir kısmı çöl olacak. Benzer olaylar dünyanın birçok ülkesinde de ortaya çıkacak. Türkiye’deki su kaynakları küçüleceği için su sıkıntısı ve yer yer çöl görünümlü arazi yapılarıyla kum fırtınaları da görülmeye başlanacak. Dünya tahıl üretimi azalacak, açlıklar artacak. Esasında bu içinde olduğumuz, yaşadığımız dönemi anlatıyor" dedi. "Himalaya’da 2035 yılında buz kalmayacak" İklim değişikliğinin etkilerinin devam etmesi durumunda su kaynaklarının ciddi boyutta etkileneceğine vurgu yapan Toksoy, "Himalaya’da 2035 yılında buz kalmayacak, insan göçleri artacak, sıcaklık nedeniyle ölüm olayları artacak. Çeşitli salgın hastalıklar yaygınlaşacak, küresel bazda yiyecek krizi yaşanacak. Çatışmalar ve savaşlar en az iki katına çıkacak. 5 derece ısınırsa New York sular altında kalacak. Dünyanın en önemli şehirlerini besleyen su kaynakları tümüyle kuruyacak. Los Angeles, Kahire, Türkiye, İran yaşanamaz hale gelecek. Kuzey ve Güney kutuplar da ılıman iklime sahip olacak ancak dünyanın orta enlemleri yaşanamaz olacak. 6 derece ısınırsa denizler mavi görünmesine rağmen canlı kalmayacak. Bugün uygarlığın yaygın olduğu karaların büyük bir kısmı çöle dönecek" diye konuştu. "21. yüzyılın sonunda sıcaklık 4-5 derece artacak deniliyor" Günümüzdeki çatışmaların yüzde 3’ü ile 20’si arasının iklim değişikliğinden kaynaklandığını vurgulayan Prof. Dr. Toksoy, "Tüm ülkelerde yenilenebilir enerji kaynaklarının yılda yüzde 2 oranında artması gerektiğini tespit ediyorlar. Karbondioksit gazı salınımının azaltılmaması halinde 21. yüzyılın sonunda sıcaklık 4-5 derece artacak deniliyor. Bilim insanları, dünya nüfusunun yarısının olumsuz hava şartları yüzünden öleceğini, diğer yarısının da kalan kaynakları ele geçirmek için savaşlar çıkaracağını düşünüyor. Bir dünya savaşı çıkma ihtimali 2 derece sıcaklık artması halinde yüzde 13 artıyor. 4 derece artış yaşanması halinde yüzde 26 artıyor. Günümüzde çatışmaların yüzde 3 ile yüzde 20 arasındaki kısmı iklim değişikliği nedeniyle yaşanıyor. Bize başka gösteriyorlar ama bu çıkan savaşların yüzde 2 ila 20’si iklim değişikliği hazırlıklarından kaynaklı" şeklinde konuştu. Panelde konuşan Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mahmut Gür, panelin hem öğrenciler hem de akademik camia için değerli katkılar sağlayacağını belirtti. Gür, bilim adamlarının ele alacağı konuların alanın gelişimine ışık tutacağına inandığını ifade etti. Panel Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Alper Bulut ise iklim değişikliğinin 21. yüzyılın en büyük küresel tehditlerinden biri haline gelerek yalnızca çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve toplumsal açıdan ciddi riskler oluşturduğunu söyledi. Bulut, çevresel bozulma ile ekonomik büyüme arasındaki bağın koparılmasını amaçlayan yeni bir iktisadi yaklaşıma ihtiyaç duyulduğunu vurgulayarak, "Bu ihtiyaçtan doğan yeşil ekonomi kavramı, Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından toplumsal refah ve eşitlikten ödün vermeden çevresel zararları ortadan kaldıran bir ekonomi modeli olarak tanımlamaktadır" ifadelerini kullandı. Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahmut Bayramoğlu ise yeşil ekonomiye geçişte doğru ve sürdürülebilir finansman modellerinin kritik bir role sahip olduğunu ifade etti. Çankırı Karatekin Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Seda Erkan Buğday da iklim değişikliğinin tarım, sanayi ve enerji gibi temel sektörlerde köklü dönüşümleri zorunlu kıldığını söyledi.
04 Aralık 2025 Perşembe - 17:32
Kastamonu Üniversitesi’nde özel bireyler ve engellilerin sorunları konuşuldu
Kastamonu Üniversitesi’nde düzenlenen 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla düzenlenen panelde engelli ve özel bireylerin yaşadığı sorunlar ve çözüm önerileri konuşuldu. Kastamonu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü tarafından 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla panel gerçekleştirildi. Merkez Kütüphane Sezai Karakoç Salonu’nda gerçekleştirilen programa, akademisyenler, öğrenciler, sivil toplum temsilcileri, kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri, özel bireyler ile aileleri katıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren Kastamonu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdülkadir Tuna, özel bireylerin toplumsal yaşama tam eşit ve etkin bir şekilde katılmalarını desteklemek zorunda olduklarını hatırlattı. Türkiye Sakatlar Derneği Kastamonu Şube Başkanı Serhat Yolaşığmazoğlu ise özel bireylerin toplumsal yaşamda karşılaştığı güçlüklerin ancak tüm paydaşların katkılarıyla azaltılabileceğini ifade ederek, daha kapsayıcı bir toplum için dayanışma çağrısı yaptı. Engelli olmanın kendi tercihleri olmadığını söyleyen Yolasığmazoğlu, engelliler için birçok çalışma yapıldığını, ancak yaşadıkları birçok sorunun ise devam ettiğini ifade ederek, "Normal insanlardan farklı olarak bizim sırtımızda sorunlarımız var. Öyle düşünmemiz lazım. O yüzden biraz daha pozitif aralıklarla, biraz daha desteklerle eşit bir şekilde hayatımızı sürdürmek istiyoruz. 3 Aralık’ta özellikle bize bol bol sözler verilir ama 4 Aralık’ta unutulur. 364 gün tekrar unutuluyoruz" dedi. Hüseyin Üster Uygulama Okulu Müdürü Mihriban Yazıcı da özel çocukların eğitim süreçlerinde yaşanan güçlükler ve çözüm önerileri üzerine değerlendirmelerde bulundu. Engelsiz Yaşam Merkezi öğrencisi Şerife Çim ise merkezdeki çalışmalar ve özel bireylerin sosyal hayata katılımı hakkında deneyimlerini dinleyiciler ile paylaştı. Program, Hasan Efe Sarıcı ve Cengizhan Koç tarafından sahnelenen Aydın Efe oyunu ve 4. sınıf öğrencilerinin tiyatro gösterisi ile devam etti. Programın son kısmında ise moderatörlüğünü Doç. Dr. Havva Kaçan’ın yaptığı panel gerçekleştirildi. Panelde hemşire Gülçin Gümüş Çalış, engelli iş koçu Nurcan Yargı ve sosyal hizmet uzmanı Eylem Aydın, özel bireylerin sağlık hizmetlerine erişimi, sosyal hayata katılımı ve istihdam süreçlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Etkinlik kapsamında Hemşirelik Bölümü öğrencisi Daniyar Ergashov hazırladığı kompozisyonu dinleyiciler ile paylaştı.
21 Kasım 2025 Cuma - 13:41
Sık sık gündeme gelen zehirlenmelerle ilgili uzmanlardan hayati uyarılar: "Denetlenen işletmeleri tercih edin"
Son haftalarda ülke genelinde zehirlenmelerle ilgili vatandaşlara uyarılarda bulunan Kastamonu Üniversitesi’ndeki uzman öğretim üyeleri, açık satılan ya da zehirlenmeye sebep olabilecek gıdaların Tarım ve Orman Bakanlığının denetlediği işletmelerde yenilmesi gerektiğini vurguladı. Son haftalarda İstanbul, Kastamonu, Zonguldak, Trabzon, Sivas gibi illerde üst üste yaşanan zehirlenme vakaları gıda güvenliğini gündeme getirdi. Kastamonu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nesrin İçli ile Kastamonu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Fatmanur Hümeyra Zengin, gıda ya da kimyasal zehirlenmelerinden korunmak için vatandaşlara uyarılarda bulundu. Zengin ve İçli, yaşanan zehirlenmelerin, yapılan araştırmalarda ihmallerden kaynaklandığının anlaşıldığını söyledi. Bu tarz durumların yaşanmaması için vatandaşlara alabilecekleri önlemlerle ilgili bilgi veren Zengin ve İçli, özellikle gıda zehirlenmelerinden korunmak için dışarıda Tarım ve Orman Bakanlığının, ya da ilgili kurumların denetlediği işletmelerin tercih edilmesi gerektiğini vurguladı. "Alüminyum fosfit evsel kullanımı kesinlikle yasaktır" İstanbul’da Böcek ailesinin hayatını kaybettiği olayla ilgili değerlendirmelerde bulunan Doç. Dr. Nesrin İçli, "İstanbul’da yaşadığımız olayda, önce gıda zehirlenmesi olduğu düşünülmüştü, sonra ailemizin otelde alüminyum fosfitten zehirlendiği ihtimali üzerine daha fazla durulmaya başlandı. Otelde çalışanların verdiği ifadelere göre, bu ailemizin kaldığı odanın alt katındaki odada tabaklar içerisinde tarif edilen maddenin alüminyum fosfit tabletleri olduğunu düşünüyoruz. Alüminyum fosfit, aslında evlerde ya da içerisinde hala müşteri bulunan odalarda kullanılmaması gereken bir kimyasal. Normalde böceklere, larvalara karşı kullanılan bir pestisittir. Profesyonel kullanım amacıyla ruhsatlandırılan bir üründür, evsel kullanımı kesinlikle yasaktır" dedi. "Son derece dikkatli olmak lazım" İlaçlamanın insan sağlığı için oluşturabileceği hayati tehlikelere dikkat çeken İçli, "İlaçlama içeride müşteri bulunan bir otelde yapıldıysa kesinlikle bu doğru bir şey değil. Çünkü insanların birkaç saat sonra üst kattaki odaya geldiğini görüyoruz. Bütün havalandırma borularını, havalandırma çıkışlarını kapattıklarını söylüyorlar fakat bu fosfit gazı öyle bir şey ki en küçük çatlaklardan bile sızıp, bulunduğu yerdeki en küçücük çatlaklarda yaşayan böceklere kadar ulaşıp onların ölümüne sebep oluyor. Son derece dikkatli olmak lazım, bu olaydaki gibi ölümcül olabilir. Çünkü solunum yoluyla vücuda girdikten sonra hücresel solunumu etkiliyor ve daha sonrasında bulantı, kusma ile başlayan belirtiler, halsizlik, kaşıntı ya da kalp ritim bozukluklarıyla devam ediyor ve sonunda da maalesef ölüm gerçekleşebiliyor. Bu da çok hızlı bir şekilde oluyor" diye konuştu. ’Kimyasallar ile gıda ürünlerinin yan yana konulmaması gerekiyor’ İstanbul’da bulaşık deterjanıyla yapılan kahveyi içen müşterinin zehirlendiği iddiasıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan İçli, gıdaların orijinal paketlerinde saklanması gerektiğini vurgulayarak, "Bu kazanın sebebi, deterjanın, kendi orijinal ambalajından çıkarılıp başka şişelere konulmasıdır. İşletme sahipleri diyor ki ’biz, onun içinde ne olduğunu biliyorduk, hiç kullanmıyorduk.’ Evet, bu olabilir ama bu asla yapılmaması gereken bir şey. Nitekim bunu bilmeyen biri mutfağa girdiğinde onu su diye, kahve yapımında kullandığı için şu an genç bir mühendis hanım maalesef hastanede yatıyor. Bu tarz kazaların önlenmesi için de kesinlikle kimyasallar, pestisitler, gıda ile karışmaması gerekiyor. Gıdalarla bir arada bulunmamalı, gıdalardan uzak yerlerde depolanmalıdır. Küçük çocukların erişemeyeceği yerlerde olmalı. Orijinal ambalajından hiçbir şekilde çıkarılmamalı. Yoksa herhangi bir kişi çok rahatlıkla bunları başka şeylerin yerine kullanılabilir. Bu tarz kazaları önlemenin tek yolu, gıdalarla bir arada bulunmaması gereken ve karışmaması gereken kimyasallar hiçbir şekilde gıdalarla aynı alanda saklanmamalı, depolamamalı. Orijinal ambalajının dışında herhangi bir şişeye konulmamalı. Bittikleri zaman kapları kalıyor, bunlar da hiçbir şekilde her ne kadar yıkadım, temizledim dense de gıda muhafazası için bu kapların da kullanılmaması gerekiyor. Kimyasalların kaplarında hiçbir şekilde ne bir meyve suyu, turşu gibi hiçbir gıda asla depolamamalı. Bunların hepsi zehirlenme sebebi olabilir" şeklinde konuştu. "Açık gıdalar maalesef soğuk zincire uygun bir şekilde satılmıyor" Gıda güvenliğiyle ilgili konuşan Kastamonu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Fatmanur Hümeyra Zengin ise, "Özellikle son günlerde çıkan olaylarda, midye, kumpir gibi besinler ön plana çıkmış durumda. Midye maalesef doğal yetişme ortamından dolayı birçok toksini içerisinde barından bir mineral. Hem ağır metalleri hem birçok mikro organizmayı içerdiği için önemli bir risk faktörü oluşturuyor. Bizim için genellikle açıkta satıldığı ve protein içeren bir besin olduğu için soğuk zincire uygun olarak satılması gerekirken, maalesef soğuk zincire uygun bir şekilde satılmıyor. Bu da mikroorganizmaların çok kolay üreyip insanları zehirlenmesine neden olabiliyor. Zehirleyen besinlerden biri de kumpir. Patatesi biz, riskli besinler arasında kabul ediyoruz. İçerisine de mayonez gibi çeşitli soslar koyuluyor. Bu soslar da riskli besinler arasında yer alıyor. Bunlar da uzun süre dışarıda kaldığı zaman, soğuk zincire uygun hareket edilmediği zaman ya da çok fazla karışık içerisinde besin olduğu zaman çapraz bulaşmaya neden olabiliyor. Bu da önemli bir risk faktörü oluşturabiliyor" ifadelerini kullandı. "Tarım ve Orman Bakanlığının denetim yaptığı iş yerlerini tercih etmemiz gerekiyor" Tavuk eti kaynaklı zehirlenmelerin sebeplerine de değinen Zengin, "Medyada sıklıkla duyduğumuz tavuk, çok riskli besinlerden bir tanesi, çok hızlı bozulabiliyor. Bozulduğu da kişiler tarafından anlaşılamıyor. Gözle görülmediği için mikroorganizmalar genellikle tavuk zehirlenmeleri çok sıklıkla görülebiliyor. En önemli önlememiz kesinlikle dışarıdan açık herhangi bir ürün satın almamız gerekiyor. Satın alacağımız ürün, mutlaka bir restoranda ya da üretim izni olan, Tarım ve Orman Bakanlığının denetim yaptığı iş yerlerini tercih etmemiz gerekiyor. Açıkta ya da sokakta satılan ürünleri de çok fazla tercih etmememiz gerekiyor. Evlerde de dikkat etmemiz gereken bazı kontrol yöntemleri var. Bunlardan ilki bir kere çapraz bulaşma, kesinlikle çiğ besinlerle pişmiş besinleri yan yana koymamak gerekiyor, özellikle tavuğun yıkanmaması da önemli. Tavuk yıkanırken içerisindeki mikroorganizmalar maalesef mutfağın her yerine yayılabiliyor ve bu da mikroorganizmaların çiğ besinlere ya da diğer besinlere geçip gıda zehirlenme riski oluşturmasına neden olabiliyor. Evimizde uzun süre özellikle tavuk gibi çabuk bozulan süt, peynir gibi besinleri 2 saatten fazla dışarıda bekletilmemesi lazım. Marketten aldığımız zaman da bunların alışverişinin en sonunda alınması ve eve geleceğimiz süreç içerisinde 2 saatin geçmemesine dikkat etmemiz gerekiyor" dedi.
21 Kasım 2025 Cuma - 13:27
Sık sık gündeme gelen zehirlenmelerle ilgili uzmanlardan hayati uyarılar: Denetlenen işletmeleri tercih edin
Son haftalarda ülke genelinde zehirlenmelerle ilgili vatandaşlara uyarılarda bulunan Kastamonu Üniversitesi’ndeki uzman öğretim üyeleri, açık satılan ya da zehirlenmeye sebep olabilecek gıdaların Tarım ve Orman Bakanlığının denetlediği işletmelerde yenilmesi gerektiğini vurguladı. Son haftalarda İstanbul, Kastamonu, Zonguldak, Trabzon, Sivas gibi illerde üst üste yaşanan zehirlenme vakaları gıda güvenliğini gündeme getirdi. Kastamonu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nesrin İçli ile Kastamonu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Fatmanur Hümeyra Zengin, gıda ya da kimyasal zehirlenmelerinden korunmak için vatandaşlara uyarılarda bulundu. Zengin ve İçli, yaşanan zehirlenmelerin, yapılan araştırmalarda ihmallerden kaynaklandığının anlaşıldığını söyledi. Bu tarz durumların yaşanmaması için vatandaşlara alabilecekleri önlemlerle ilgili bilgi veren Zengin ve İçli, özellikle gıda zehirlenmelerinden korunmak için dışarıda Tarım ve Orman Bakanlığının, ya da ilgili kurumların denetlediği işletmelerin tercih edilmesi gerektiğini vurguladı. "Alüminyum fosfit evsel kullanımı kesinlikle yasaktır" İstanbul’da Böcek ailesinin hayatını kaybettiği olayla ilgili değerlendirmelerde bulunan Doç. Dr. Nesrin İçli, "İstanbul’da yaşadığımız olayda, önce gıda zehirlenmesi olduğu düşünülmüştü, sonra ailemizin otelde alüminyum fosfitten zehirlendiği ihtimali üzerine daha fazla durulmaya başlandı. Otelde çalışanların verdiği ifadelere göre, bu ailemizin kaldığı odanın alt katındaki odada tabaklar içerisinde tarif edilen maddenin alüminyum fosfit tabletleri olduğunu düşünüyoruz. Alüminyum fosfit, aslında evlerde ya da içerisinde hala müşteri bulunan odalarda kullanılmaması gereken bir kimyasal. Normalde böceklere, larvalara karşı kullanılan bir pestisittir. Profesyonel kullanım amacıyla ruhsatlandırılan bir üründür, evsel kullanımı kesinlikle yasaktır" dedi. "Son derece dikkatli olmak lazım" İlaçlamanın insan sağlığı için oluşturabileceği hayati tehlikelere dikkat çeken İçli, "İlaçlama içeride müşteri bulunan bir otelde yapıldıysa kesinlikle bu doğru bir şey değil. Çünkü insanların birkaç saat sonra üst kattaki odaya geldiğini görüyoruz. Bütün havalandırma borularını, havalandırma çıkışlarını kapattıklarını söylüyorlar fakat bu fosfit gazı öyle bir şey ki en küçük çatlaklardan bile sızıp, bulunduğu yerdeki en küçücük çatlaklarda yaşayan böceklere kadar ulaşıp onların ölümüne sebep oluyor. Son derece dikkatli olmak lazım, bu olaydaki gibi ölümcül olabilir. Çünkü solunum yoluyla vücuda girdikten sonra hücresel solunumu etkiliyor ve daha sonrasında bulantı, kusma ile başlayan belirtiler, halsizlik, kaşıntı ya da kalp ritim bozukluklarıyla devam ediyor ve sonunda da maalesef ölüm gerçekleşebiliyor. Bu da çok hızlı bir şekilde oluyor" diye konuştu. ’Kimyasallar ile gıda ürünlerinin yan yana konulmaması gerekiyor’ İstanbul’da bulaşık deterjanıyla yapılan kahveyi içen müşterinin zehirlendiği iddiasıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan İçli, gıdaların orijinal paketlerinde saklanması gerektiğini vurgulayarak, "Bu kazanın sebebi, deterjanın, kendi orijinal ambalajından çıkarılıp başka şişelere konulmasıdır. İşletme sahipleri diyor ki ’biz, onun içinde ne olduğunu biliyorduk, hiç kullanmıyorduk.’ Evet, bu olabilir ama bu asla yapılmaması gereken bir şey. Nitekim bunu bilmeyen biri mutfağa girdiğinde onu su diye, kahve yapımında kullandığı için şu an genç bir mühendis hanım maalesef hastanede yatıyor. Bu tarz kazaların önlenmesi için de kesinlikle kimyasallar, pestisitler, gıda ile karışmaması gerekiyor. Gıdalarla bir arada bulunmamalı, gıdalardan uzak yerlerde depolanmalıdır. Küçük çocukların hele erişemeyeceği yerlerde olmalı. Orijinal ambalajından hiçbir şekilde çıkarılmamalı. Yoksa herhangi bir kişi çok rahatlıkla bunları başka şeylerin yerine kullanılabilir. Bu tarz kazaları önlemenin tek yolu, gıdalarla bir arada bulunmaması gereken ve karışmaması gereken kimyasallar hiçbir şekilde gıdalarla aynı alanda saklanmamalı, depolamamalı. Orijinal ambalajının dışında herhangi bir şişeye konulmamalı. Bittikleri zaman kapları kalıyor, bunlar da hiçbir şekilde her ne kadar yıkadım, temizledim dense de gıda muhafazası için bu kapların da kullanılmaması gerekiyor. Kimyasalların kaplarında hiçbir şekilde ne bir meyve suyu, turşu gibi hiçbir gıda asla depolamamalı. Bunların hepsi zehirlenme sebebi olabilir" şeklinde konuştu. "Açık gıdalar maalesef soğuk zincire uygun bir şekilde satılmıyor" Gıda güvenliğiyle ilgili konuşan Kastamonu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Fatmanur Hümeyra Zengin ise, "Özellikle son günlerde çıkan olaylarda, midye, kumpir gibi besinler ön plana çıkmış durumda. Midye maalesef doğal yetişme ortamından dolayı birçok toksini içerisinde barından bir mineral. Hem ağır metalleri hem birçok mikro organizmayı içerdiği için önemli bir risk faktörü oluşturuyor. Bizim için genellikle açıkta satıldığı ve protein içeren bir besin olduğu için soğuk zincire uygun olarak satılması gerekirken, maalesef soğuk zincire uygun bir şekilde satılmıyor. Bu da mikroorganizmaların çok kolay üreyip insanları zehirlenmesine neden olabiliyor. Zehirleyen besinlerden biri de kumpir. Patatesi biz, riskli besinler arasında kabul ediyoruz. İçerisine de mayonez gibi çeşitli soslar koyuluyor. Bu soslar da riskli besinler arasında yer alıyor. Bunlar da uzun süre dışarıda kaldığı zaman, soğuk zincire uygun hareket edilmediği zaman ya da çok fazla karışık içerisinde besin olduğu zaman çapraz bulaşmaya neden olabiliyor. Bu da önemli bir risk faktörü oluşturabiliyor" ifadelerini kullandı. "Tarım ve Orman Bakanlığının denetim yaptığı iş yerlerini tercih etmemiz gerekiyor" Tavuk eti kaynaklı zehirlenmelerin sebeplerine de değinen Zengin, "Medyada sıklıkla duyduğumuz tavuk, çok riskli besinlerden bir tanesi, çok hızlı bozulabiliyor. Bozulduğu da kişiler tarafından anlaşılamıyor. Gözle görülmediği için mikroorganizmalar genellikle tavukların zehirlenmeler çok sıklıkla görülebiliyor. En önemli önlememiz kesinlikle dışarıdan açık herhangi bir ürün satın almamız gerekiyor. Satın alacağımız ürün, mutlaka bir restoranda ya da üretim izni olan, Tarım ve Orman Bakanlığının denetim yaptığı iş yerlerini tercih etmemiz gerekiyor. Açıkta ya da sokakta satılan ürünleri de çok fazla tercih etmememiz gerekiyor. Evlerde de dikkat etmemiz gereken bazı kontrol yöntemleri var. Bunlardan ilki bir kere çapraz bulaşma, kesinlikle çiğ besinlerle pişmiş besinleri yan yana koymamak gerekiyor, özellikle tavuğun yıkanmaması da önemli. Tavuk yıkanırken içerisindeki mikroorganizmalar maalesef mutfağın her yerine yayılabiliyor ve bu da mikroorganizmaların çiğ besinlere ya da diğer besinlere geçip gıda zehirlenme riski oluşturmasına neden olabiliyor. Evimizde uzun süre özellikle tavuk gibi çabuk bozulan süt, peynir gibi besinleri 2 saatten fazla dışarıda bekletilmemesi lazım. Marketten aldığımız zaman da bunların alışverişinin en sonunda alınması ve eve geleceğimiz süreç içerisinde 2 saatin geçmemesine dikkat etmemiz gerekiyor" dedi. (Vİ-
21 Kasım 2025 Cuma - 09:45
Kastamonu’da çıkan orman yangını söndürüldü
Kastamonu’nun Cide ilçesinde ormanlık alanda çıkan yangın itfaiye ekipleri tarafından söndürüldü. Olay, gece saatlerinde Cide ilçesi Sofular Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, mahalledeki ormanlık alanda henüz belirlenemeyen sebeple yangın çıktı. Yangını gören vatandaşlar durumu 112 Acil Çağrı merkezine bildirdi. İhbar üzerine olay yerine itfaiye ekipleri sevk edildi. Ekiplerin müdahalesiyle yangın kısa sürede kontrol altına alınarak söndürüldü. Ekipler, yangının çıktığı alanda yaptığı incelemede çok sayıda alkol şişesi ile piknik ateşini tespit etti. Yangının sebebinin belirlenmesi için inceleme başlatıldı.
20 Kasım 2025 Perşembe - 15:29
Samanlıkta işlenen cinayetle ilgili yargılama devam etti
Kastamonu’da samanlıkta balta ile öldürüldükten sonra çuvala koyup dereye atılan vatandaşın ölümüyle olayıyla ilgili sanıkların yargılanmasına devam edildi. Olay, 17 Temmuz 2023 tarihinde Kastamonu’nun Merkez ilçesine bağlı Ahlat köyünde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, evden ayrıldıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan 57 yaşındaki Satı Doğruoğlu’nun cenazesi, Kastamonu İl Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından dere yatağında, çuval içerisinde bulundu. Ekipler, çuvalın izlerinin köyün yaklaşık 300 metre yakınındaki Behice Ç.’ye ait evin samanlığına kadar devam ettiğini tespit etti. Jandarma ekipleri, samanlıkta yaptıkları incelemede, 57 yaşındaki Satı Doğruoğlu’nun balta ile öldürüldükten sonra cesedinin çuvala koyulduğu ve sürüklenerek dereye atıldığını belirledi. Olayın ardından gözaltına alınan Behice Ç. ile eşi Bayram Ç. ve oğlu Ümit Ç., adli makamlarca tutuklandı. Olayın ardından şüpheliler hakkında "kasten öldürme" suçundan açılan dava, Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye devam etti. Duruşma salonunda tutuksuz yargılanan sanıklar Bayram Ç., Ümit Ç. ile maktulün yakınları ve taraf avukatları hazır bulundu. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine sevk edilen tutuklu sanık Behice Ç. ise duruşmaya katılamadı. Duruşmada savunma yapan Bayram Ç. ile oğlu Ümit Ç. suçsuz olduklarını söyleyerek, beraatlarını talep etti. Behice Ç.’nin avukatı Özlem Çiftçi ise, müvekkilin taciz edilmek istendiği sırada baltayla kendisini savunduğunu ve bu sebeple en üst seviyede tahrik hükümlerinin uygulanması gerekğini belirterek, "Olay meşru müdafaadır, bu ayrı, birde tahrik indirimi verilmesi zorunludur. Müvekkilim, 2,5 yıldır cezaevindedir. Yargılamanın uzamasından kendisinin de bir kusuru ya da kabahati yoktur. Şu aşamada deliller toplanmıştır, delil karartma durumu, kaçma şüphesi yoktur. Kendisi ev kadınıdır. Tüm bu hususlar göz önüne alınarak müvekkilimin adli kontrol şartıyla tahliye edilmesini talep ederiz" dedi. Mahkeme heyeti, Behice Ç.’nin İstanbul Adli Tıp 4. İhtisas Kurulunda cezai ehliyetinin olup olmadığına dair rapor alınmasını ve bu raporun dönüşünün beklenmesini kararlaştırarak, duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
20 Kasım 2025 Perşembe - 15:26
Şampiyon kick boksçu Asuman Çığlıoğlu, unvanını korumak için ringe çıkacak
Kick boksta dünya kupası ve Avrupa şampiyonu olan milli sporcu Asuman Çığlıoğlu, Birleşik Arap Emirlikleri’nde düzenlenecek Dünya Kick Boks Şampiyonası’nda da altın madalya kazanmak istiyor. Kastamonu’da yaşayan milli sporcu Asuman Çığlıoğlu, 21-30 Kasım tarihlerinde Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dabi’de düzenlenecek Dünya Kick Boks Şampiyonası için hazırlıklarını tamamladı. Geçen yıl düzenlenen dünya kupası ve Avrupa şampiyonluğundan altın madalyayla dönen Çığlıoğlu, Dünya Kick Boks Şampiyonası’ndan da birincilikle dönmeyi hedefliyor. Wushu’da 1 dünya ve 1 Avrupa ikinciliği, kick bokkta 2 dünya kupası ve 1 Avrupa şampiyonluğu, 3 dünya ve 1 Avrupa üçüncülüğü, 15 Türkiye şampiyonluğu bulunan 26 yaşındaki sporcu, yarın Birleşik Arap Emirlikleri’ne gitmek üzere yola çıkacak. Şampiyonluğu Türkiyemize ve Kastamonu’ya getireceğim" Hazırlık süreci ve hedefleriyle ilgili konuşan Asuman Çığlıoğlu, "Kick boks branşında, 2024 yılında Avrupa şampiyonu oldum. Şimdi de hedefim dünya şampiyonu olmak. Avrupa şampiyonasından döndükten sonra antrenörüm Emrah Şahanoğlu ile birlikte çalışma sistemimizi artırdık, farklılıklar getirdik. Avrupa şampiyonu oldum ama yine de eksiklerim vardı. Bunların üzerine gittik. Şimdi dünya şampiyonası için daha iyi bir süreçten geçtik. Daha iyi hazırlandık, inşallah dünya şampiyonu olup tekrardan şampiyonluğu, Türkiyemize ve Kastamonu’ya getireceğim" dedi. "Antrenmanlar yorucu geçti" Türkiye’deki maçlarının bitmesinin ardından antrenmanlarını arttırdığını belirten Asuman Çığlıoğlu, "Avrupa şampiyonasından döndükten sonra çok az bir dinlenme sürecim oldu. Sonrasında Türkiye’deki maçlara hazırlanırken aslında zaten dünya şampiyonasına da hazırlanmış oldum. Tabii Türkiye’deki maçların son etabı bittikten sonra antrenmanlarımızı daha da yoğunlaştırdık. Çift antrenman şeklinde hazırlanmaya başladık. Yorucu geçti ama güzel bir yorgunluktu, inşallah şampiyon olup bu yorgunluğu da şampiyonlukla taçlandıracağız" diye konuştu. Emrah Şahanoğlu: "Sporcumuz, yenilgisizliğini devam ettirip inşallah dünya şampiyonu olacak" Kick Boks Milli Takım Antrenörü Emrah Şahanoğlu ise, "Şampiyonada sporcumuz Asuman Çığlıoğlu, 60 kilo Full Contact branşında ülkemizi temsil edecek. Asuman Çığlıoğlu, geçtiğimiz yıl Avrupa şampiyonu olmuştu. Sonrasında dünya kupası şampiyonu oldu, inşallah şimdi de yenilgisizliğini devam ettirip dünya şampiyonu olacak. Çalışmalarımız çok verimli geçti. Yaklaşık 3 aydır kamp sürecindeyiz. Sabah ve akşam olmak üzere günde iki antrenman yapıyoruz. Şu an performansımız çok iyi. Geçen seneye göre üstüne koyduğumuzu düşünüyoruz. Ben rahat bir dünya şampiyonluğu elde edeceğimizi umuyorum. Asuman, Kastamonu’da yetişmiş en başarılı sporculardandır. Kendisi büyükler kategorisinde ülkemizi temsil ediyor. Bu gerçekten özverili, disiplinli bir çalışma sonucu ortaya çıkmıştır. Yani sporcumuz 2017’den bu tarafa 8 senedir büyükler milli takımında ülkemizi temsil ediyor. Bu noktada da ben kendisini tebrik ediyorum. Gerçekten bu istikrar kolay bir şey değil. Kendisi aynı zamanda antrenör. Ben sporcumuza güveniyorum, inşallah Abu Dabi’de ay-yıldızlı bayrağımızı göndere çektirip İstiklal Marşımızı tüm dünyaya dinleyeceğiz" ifadelerini kullandı.
19 Kasım 2025 Çarşamba - 22:36
Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Topal: "Savaş ve çatışmaların belirli kurallara bağlanması hem dini hem hukuki hem de ahlaki bir yükümlülüktür"
Kastamonu Üniversitesi’nde düzenlenen "Uluslararası Hukuk Bağlamında Savaş ve Çatışma" konferansında Rektör Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, "Savaş ve çatışmaların belirli kurallara bağlanması ve bu kapsamda tarafların belirli kurallarla sınırlandırılması hem dini hem hukuki hem de ahlaki bir yükümlülüktür" dedi. İstanbul 2 Numaralı Barosu ve Anayasa Hukukçular Derneği tarafından Türkiye Hukuk Platformu, Uluslararası Hukukçular Birliği (UHUB) ve Kastamonu Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen "Uluslararası Hukuk Bağlamında Savaş ve Çatışma Konferansı" Kastamonu Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen konferansa, Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, İstanbul 2 No’lu Baro Başkanı Av. Yasin Şamlı, Uluslararası Hukukçular Birliği Başkan Vekili Av. Uğur Faruk Tüzün, İstanbul 2 No’lu Baro Başkan Vekili Niyazi Paksoy, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. "Savaş ve çatışmaların belirli kurallara bağlanması hem dini hem hukuki hem de ahlaki bir yükümlülüktür" Konferansta konuşan Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, uluslararası hukukun savaşların çıkmasını önleme, çıkması halinde ise sivillerin korunmasını sağlama gibi kritik bir misyonunun bulunduğunu ifade etti. "Savaş ve çatışmaların belirli kurallara bağlanması hem dini hem hukuki hem de ahlaki bir yükümlülüktür" ifadelerine yer veren Rektör Topal, "Uluslararası hukukun silahlı çatışmaların önlenmesi, bu çatışmalar esnasındaki acıların asgari düzeyde tutulması, sivillerin ve sivil hayatın korunması için gerekli düzenlemelerin hayata geçirilmesi kapsamında önemli bir rolü bulunmaktadır. Dünya genelinde çatışmaların devam ettiğini, savaşların yaşandığını ve maalesef gelecekte de yaşanacağını açıkça görüyoruz ve söylüyoruz. Savaşlar sadece bugünün ve dünün meselesi değil, geleceğin de meselesidir. Çünkü insanoğlunun olduğu yerde maalesef savaşlar ve silahlı çatışmalar kaçınılmaz. Uluslararası hukuk bir yandan savaş ve silahlı çatışmayı yasaklamayı en azından savaş ve çatışmaların çıkmasını azaltmayı amaçlarken bir yandan da bu çatışmaların mevcudiyetini kabul eder. Esas amaç, çatışmaların asgari bir insaniyet zemininde sürdürülmesi, sivillerin ve sivil hayatın korunmasıdır. Bu sistemin temelinde insan hasiyetini korumak olduğu sıklıkla dile getirilmektedir. Modern hukukun bu çerçevesi, aslında çok daha erken dönemlerde İslam’ın savaş ahlakında da ortaya konmuştur. Peygamber Efendimiz, savaş esnasında kadın ve çocukların öldürülmemesi, sivil halka dokunulmaması, ağaçların yakılmaması ve mamureler ile meskenlerin tahrip edilmemesi uyarılarını bizzat kendi yapmıştır. Bu emirler, savaşın bile bir ahlakı ve sınırı olması gerektiğini açık bir şekilde ortaya koyar. Bugün uluslararası hukukun sivilleri koruma, orantılılık ve gereksiz acı çektirmenin yasaklanması ilkeleriyle bu öğretiler arasındaki benzerlik aşikardır" diye konuştu. Savaş ve çatışmaların insanoğlu var oldukça yaşanacağını söyleyen Rektör Topal, "Bize düşen ise insan olma erdemine sahip bireyler olarak bu tür gayri ahlaki olumsuzluklara karşı tavır koyabilmek. Mazlumun ve zalimin kimliğine bakmadan, buna karşı insan onuruna uygun bir davranışı sergilemek hakikatidir. Buna uyduğumuz taktirde bizde, bize düşen vazifesi yerine getirmiş oluyoruz. Arzu ederiz ki bu çatışmalar son bulur" şeklinde konuştu. "Mısır’da darbe başarılı oldu ama ülkemizde başarılı olmadı" Konferansta konuşan İstanbul 2 No’lu Baro Başkanı Yasin Şamlı ise Gazze ve Filistin’de yaşananların insanlık sorunu olduğunu vurguladı. İstanbul 2 No’lu Baro olarak Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvurduklarını ifade eden Şamlı, mahkemenin Gazze konusunda verdiği kararın yetersiz olduğunu dile getirdi. Şamlı, "400 bin nüfusun yaşadığı Gazze, şu anda yerle bir edilmiş durumdadır. Soykırım yapan akıl, Suriye’de de Filistinlilerden başlamıştır öldürmeye. Suriye, Irak, Filistin ya da Arap ülkelerinde yaşananların aynısını Türkiye’de de yapmak istediler. 2013 yılında Mısır’da gösteriler yapılırken Türkiye’de de gezi olayları vardı. Mısır’da darbe başarılı oldu ama ülkemizde başarılı olmadı" dedi. UHUB Genel Koordinatörü Uğur Faruk Tüzün de UHUB’ın yapısı, faaliyet alanları ve özellikle Filistin konusundaki çalışmaları hakkında bilgi verdi. İsrail’in geçmişten bugüne Gazze ve Filistin’de işlediği suçların birbirinden ayrı değerlendirilemeyeceğini vurgulayan Tüzün, bu ihlallerin tarihi süreç içinde devam ettiğini ifade etti. Açılış konuşmalarının ardından konferans, Dr. Öğretim Üyesi Hamza Yavuz modaretörlüğünde Dr. Öğretim Üyesi Elşan İzzetgil, Dr. Öğretim Üyesi Şenel Sarsıkoğlu ve Araştırma Görevlisi Dr. Harun Koçak’ın sunumlarıyla devam etti. Konferansın ilk konuşmacısı Dr. Öğretim Üyesi Elşan İzzetgil, "Rusya’nın Ukrayna Saldırısının Gerekçelerinin Rus Dış Politika Kültürü Bağlamında Analizi" başlıklı sunumunda, Rusya’nın tarihi süreçte güney ve batı sınırlarından tehdit algıladığını belirterek, güvenlik politikalarını bu eksende şekillendirdiğini ifade etti. Ukrayna’nın 2000’li yıllarda Batı ile yakınlaşmasının Rusya tarafından tehdit olarak görüldüğünü vurgulayan İzzetgil, bu nedenle Rusya’nın yayılmacı stratejiler geliştirdiğinin altını çizdi. Dr. Öğretim Üyesi Şenel Sarsıkoğlu ise, "Uluslararası Ceza Hukuku Kapsamında Gazze’de İşlenen Fiillerin Değerlendirmesi: Savaş Suçu mu, Soykırım mı" başlıklı sunumunda savaş hukukunun savaş devam ederken dahi insan hakları hukukunu devreye soktuğunu ifade etti. İsrail’in 2023’ten bu yana okul, hastane, ibadethane ve mülteci kampları gibi tarafsız alanları bilinçli olarak hedef aldığına dikkat çeken Sarsıkoğlu, bu eylemlerin uluslararası hukukta savaş suçu kapsamında değerlendirildiğini söyledi. Konferansta son olarak konuşan Araştırma Görevlisi Dr. Harun Koçak da, "Uluslararası Hukukta Kuvvet Kullanımının Dönüşümü: BM Rejiminin Sonu" başlıklı sunumunu yaptı. Konferans, konuşmacılara teşekkür belgelerinin takdimiyle sona erdi.
19 Kasım 2025 Çarşamba - 21:37
Sinop Belediye Başkanı’nın makam aracı domuz sürüsüne çarptı: Başkan kazayı yara almadan atlattı
Kastamonu’nun Hanönü ilçesinde, Sinop Belediye Başkanı Metin Gürbüz’ün bulunduğu makam aracının çarptığı 12 domuz telef oldu. Başkan Gürbüz, kazadan yara almadan kurtuldu. Kaza, Hanönü ilçesi Kastamonu-Sinop karayolu Gökçeağaç köyü mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Sinop Belediye Başkanı Metin Gürbüz’ün içerisinde bulunduğu, Emin Gümüş idaresindeki Audi marka makam aracı, yola atlayan domuzlara çarptı. Kazada 12 domuz telef oldu. Sinop Belediye Başkanı Metin Gürbüz ile makam aracının sürücüsü, kazadan yara almadan kurtuldu. Telef olan domuzların ve aracın kaldırılmasının ardından yol trafiğe açıldı.
19 Kasım 2025 Çarşamba - 16:38
Kastamonu’da feci kaza: Takla atan otomobildeki iki kardeş öldü
Kastamonu’nun İhsangazi ilçesinde yoldan çıkarak tarlada takla atan otomobildeki iki kardeş hayatını kaybetti.Kaza, Kastamonu-İhsangazi karayolu İbişler köyü mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Emin Kesginci (45) idaresindeki 37 ABT 991 plakalı Opel marka otomobil, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde yoldan çıkarak zemine çarptı. Savrulup 100 metre sürüklenen otomobil, takla atarak ters döndü. Kazada Emin Kesginci ile 37 yaşındaki kardeşi Reyhan Keskinci ağır yaralandı. Olay yerine çağrılan sağlık ekiplerince ilk müdahaleleri yapılan yaralılar, Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Tedavi altına alınan iki kardeş yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı.Kazanın ardından Cumhuriyet savcısı ve jandarma ekipleri olay yerinde incelemelerde bulundu.
19 Kasım 2025 Çarşamba - 14:49
Kastamonu’da feci kaza: Takla atan otomobildeki iki kardeş öldü
Kastamonu’nun İhsangazi ilçesinde yoldan çıkarak tarlada takla atan otomobildeki iki kardeş hayatını kaybetti. Kaza, Kastamonu-İhsangazi kara yolu İbişler köyü mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Emin Kesginci (45) idaresindeki 37 ABT 991 plakalı Opel marka otomobil, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde yoldan çıkarak zemine çarptı. Savrulup 100 metre sürüklenen otomobil, takla atarak ters döndü. Kazada Emin Kesginci ile 37 yaşındaki kardeşi Reyhan Keskinci ağır yaralandı. Olay yerine çağrılan sağlık ekipleri tarafından ilk müdahaleleri yapılan yaralılar, Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Tedavi altına alınan iki kardeş yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Kazanın ardından cumhuriyet savcısı ve jandarma ekipleri olay yerinde incelemelerde bulundu. Aracın hava yastıklarının açılmadığı görüldü.
19 Kasım 2025 Çarşamba - 14:04
Kastamonu’da feci kaza: Takla atan otomobildeki iki kardeş ödü
Kastamonu’nun İhsangazi ilçesinde yoldan çıkarak tarlada takla atan otomobildeki iki kardeş hayatını kaybetti. Kaza, Kastamonu-İhsangazi karayolu İbişler köyü mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Emin Kesginci (45) idaresindeki 37 ABT 991 plakalı Opel marka otomobil, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde yoldan çıkarak zemine çarptı. Savrulup 100 metre sürüklenen otomobil, takla atarak ters döndü. Kazada Emin Kesginci ile 37 yaşındaki kardeşi Reyhan Keskinci ağır yaralandı. Olay yerine çağrılan sağlık ekiplerince ilk müdahaleleri yapılan yaralılar, Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Tedavi altına alınan iki kardeş yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Kazanın ardından Cumhuriyet savcısı ve jandarma ekipleri olay yerinde incelemelerde bulundu.
18 Kasım 2025 Salı - 20:22
11 ülkeden araştırmacılar iklim değişikliği ve doğa için buluştu
ABD, Japonya, Çin gibi ülkelerin de aralarında olduğu 11 ülkenin katılımıyla Kastamonu’da düzenlenen ve 4 gün sürecek konferansta, iklim değişikliği, orman koruma, biyolojik çeşitlilik, ekosistem restorasyonu ve sürdürülebilir çevre politikaları konularında çözüm yolları aranacak. Kastamonu Üniversitesi, çevre ve orman ekosistemlerinin korunmasına yönelik uluslararası akademik iş birliğini arttırmanın amaçladığı 6. Uluslararası Çevre ve Orman Koruma Konferansı’na (ICEFC-2025) ev sahipliği yaptı. Kastamonu Üniversitesi Merkez Kütüphane Sezai Karakoç Salonu’nda başlayan konferans, Kastamonu Üniversitesi, Mindanao Devlet Üniversitesi, Bogor Tarım Üniversitesi ve Güneydoğu Asya Bölgesel Tropikal Biyoloji Merkezi iş birliğinde 18-21 Kasım 2025 tarihleri arasında düzenleniyor. Konferans kapsamında Türkiye, Endonezya, Filipinler, Japonya, Bulgaristan, İran, Belarus, Estonya, Litvanya, Çin ve Amerika Birleşik Devletleri’nden akademisyenler, araştırmacılar ve kurum temsilcileri bir araya geliyor. Dört gün boyunca çevrim içi ve yüz yüze gerçekleştirilecek oturumlarda, iklim değişikliği, orman koruma, biyolojik çeşitlilik, ekosistem restorasyonu ve sürdürülebilir çevre politikaları gibi başlıklarda toplam 140 bildiri sunulacak. "Konferans, bilimsel çıktılarının yanı sıra farklı ülkelerden gelen araştırmacılar arasında yeni iş birlikleri oluşturacak" Konferansın açılış konuşmasını yapan Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, çevre, sürdürülebilirlik ve doğal kaynak yönetiminin artık tüm toplumların ortak sorumluluğu olduğunu belirterek, iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybının küresel ölçekte geniş etkiler oluşturduğunu kaydetti. Konferansın yalnızca bilimsel çıktılarıyla değil, aynı zamanda farklı ülkelerden gelen araştırmacılar arasında yeni iş birlikleri de oluşturacağını söyleyen Rektör Topal, "İklim değişikliğinin hızlanması, biyolojik çeşitlilik kaybı, orman yangınları, arazi bozulumu ve çevreye dair giderek artan riskler, akademik bilgiye ve bu bilginin uluslararası düzeyde paylaşımına her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu ziyadesiyle göstermektedir. İşte bu nedenle, bugün gerçekleştirdiğimiz toplantılar gibi disiplinler arası ve çok uluslu bilimsel platformların taşıdığı değer izahtan varestedir. Bu konferansın yalnızca bilimsel çıktılarıyla değil, aynı zamanda farklı ülkelerden gelen araştırmacılar arasında yeni iş birlikleri doğurmasıyla da önemli bir tesir bırakacağına inanıyorum. Bilimsel çalışmaların sürdürülebilir çevre politikalarına, yenilikçi uygulamalara ve toplumda çevre bilincinin gelişmesine yön veren temel güç olduğunu özellikle vurgulamak isterim" dedi. Kastamonu ve çevresinin, biyolojik çeşitlilik açısından Türkiye’nin en değerli doğal ekosistemlerinden birine ev sahipliği yaptığını söyleyen Rektör Topal, "Orman ekosistemleri, endemik tür çeşitliliği, milli parkları ve kültürel mirasıyla ilimiz ve bölgemiz, sürdürülebilir çevre yönetiminin önemini sahada gözlemleme fırsatı sunmaktadır. Bu nedenle konferansın Kastamonu’da düzenlenmesinin hem akademik hem de uygulamalı açıdan anlamlı bir katkı sağlayacağına inanıyoruz. Geçmiş yıllarda iş birliği yaptığımız üniversite ve kuruluşlarla birlikte başarıyla gerçekleştirdiğimiz önceki konferanslar, uluslararası akademik iş birliğinin güçlendirilmesine, ortak araştırma projelerinin gelişmesine ve çevre-orman bilimleri alanında kalıcı bir bilgi ağının oluşmasına önemli katkılar sunmuştur. Başta Filipinler ve Endonezya olmak üzere farklı ülkelerden paydaşlarımızla yıllara yayılan bu akademik birliktelik, sadece bilimsel çıktı üretmekle kalmamış, aynı zamanda ilgili ülkelerde çevre yönetimi ve sürdürülebilirlik politikalarına yansıyacak güçlü bir bilimsel iş birliği zemini oluşturmuştur. Bu konferansların devam etmesi, hem iş birliği içinde olduğumuz ülkeler için hem de küresel çevre sorunlarına ortak çözümler üretmek açısından büyük önem taşımaktadır. Bu sürekliliğin, karşılıklı anlayışı, akademik hareketliliği ve bilimsel etkileşimi daha da geliştireceğine inanıyorum" diye konuştu. "11 ülkeden toplamda 140 bildiri başvurusu aldık" Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi Dekanı ve Konferans Başkanı Prof. Dr. Mahmut Gür ise konferansın, 6 yıldır uluslararası çevre bilimleri alanında önemli bir buluşma noktası haline geldiğini belirterek, "Türkiye, Endonezya, Filipinler, Japonya, Bulgaristan, İran, Belarus, Estonya, Litvanya, Çin ve ABD gibi ülkelerden bizlerle birlikte olan çok değerli bilim insanları, konferansımıza uluslararası bir vizyon ve güçlü bir bilimsel zenginlik kazandırmaktadır. Kastamonu Üniversitesi rektörlüğüne de sürecin her aşamasında sunduğu kurumsal destek için şükranlarımı sunuyorum. Bu yıl konferansımıza gösterilen ilgi bizleri oldukça memnun etti. Toplamda 140 bildiri başvurusu aldık. Bunlardan yüzde 40’ı yüz yüze, yüzde 60’ı da çevrimiçi olarak gerçekleşecektir. Bu sonuçlar konferans temasının güncelliğini ve bilim camiasının çevre ile orman bilimleri konusundaki güçlü ilgisini ortaya koymaktadır. Konferans programımız 4 güne yayılmış olup zengin bir içeriğe sahiptir" dedi. Mindanao Devlet Üniversitesi Başkanı Prof. Dr. Paisalin Pangandaman Tago da çevre sorunlarının özellikle ada ülkelerinde daha belirgin hissedildiğini vurgulayarak, Filipinler’de artan sel, kuraklık ve kıyı erozyonu gibi afetlerin bilimsel bilgi paylaşımının önemini artırdığını ifade etti. Daha sonra Bogor Agriculture University’den Prof. Dr. Lailan Syaufina ise çevre korumada toplulukların rolünün son derece önemli olduğunu belirterek, yerel bilgi, kültürel değerler ve toplum katılımının doğa temelli çözümlerin etkili, sürdürülebilir ve kalıcı olmasında vazgeçilmez unsurlar olduğunu vurguladı. Bangsamoro-Türk Eğitim Akademisi (BTEA) Rektörü Av. Mehmet Oruç Sasa da, kurumu hakkında katılımcılara bilgi verdi. Konferansın açılış töreni, katılımcılara teşekkür belgelerinin takdim edilmesi ile son buldu.
18 Kasım 2025 Salı - 17:05
Kastamonu’daki kadın kooperatiflerine 1 milyon 777 bin TL’lik hibe desteği
Kastamonu’da, KOOP-DES kapsamında projeleri kabul edilen kadın kooperatiflerine 1 milyon 777 bin 363,64 lira hibe desteği verilecek. Ticaret Bakanlığı tarafından Kooperatiflerin Desteklenmesi Programı (KOOP-DES) kapsamında, desteklenmeye hak kazanan Kastamonu’daki kadın kooperatiflerinin projeleri için imza töreni düzenlendi. Valilik makamında düzenlenen toplantıya, Vali Meftun Dallı, Ticaret İl Müdürü İbrahim İriş ile kadın kooperatifleri temsilcileri katıldı. Programda, Kastamonu’daki kooperatiflerin genel durumu ile Bakanlık tarafından kadın kooperatiflerine yönelik verilen desteklerle ilgili bilgi veren Vali Dallı, Kastamonu genelinde faaliyet gösteren toplam 94 kooperatiften 17’sinin kadın girişimciler tarafından kurulan kadın kooperatifi olduğunu belirtti. Vali Dallı, 2025 yılı değerlendirme süreci sonucunda, Kastamonu Tıbbi Aromatik Bitki ve Lavanta Üreticileri Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifinin "lavanta bitkisi ve lavantadan elde edilen yan ürünlerin üretimi, işlenmesi, paketlenmesi ve ekonomik değer kazanacak şekilde satışa sunulması" ile ilgili projesinin 479 bin 488 TL, Girişimci Azdavay Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifinin "doğal orman ürünleri ile sebze ve meyve çeşitlerinin yetiştirilmesi, işlenmesi, kurutulması, paketlenerek satışa sunulması" ile ilgili projesinin 553 bin 500 TL, Küre Girişimci Kadınlar Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifinin "kurulduğu bölgede faaliyet gösteren süt ve süt ürünleri üreticilerinin ürünlerinin işlenmesi, markalaştırılması ve pazarlanması" ile ilgili projesinin 744 bin 375 TL destek almaya hak kazandığını açıkladı. Projelerin hem kadın girişimcilere hem de kooperatiflere hayırlı olmasını temenni eden Vali Meftun Dallı, "Kadın hemşerilerimiz gerçekten çok gayretli. Bizler de onların bu çabalarına elimizden gelen her türlü desteği vermeye çalışıyoruz. Hem aile ekonomilerine hem ilimizin ve ilçelerimizin ekonomisine çok daha güzel katkılarda bulunacaklarına inanıyorum" dedi. Toplam 1 milyon 777 bin 363,64 TL hibe desteği verilen projelerin sözleşmeleri, Vali Dallı ve proje taraflarınca imzalandı. Öte yandan, KOOP-DES’ten Kastamonu’daki kadın kooperatiflerine verilen toplam destek miktarı ise son projelerle birlikte 2 milyon 969 bin 832,70 TL’ye ulaştığı belirtildi.
Daha Fazla Yükle
GERİ BİLDİRİM
Geliştirme sürecine katkıda bulunmak için lütfen sitede karşılaştığınız hataları bize bildirin.
Gönder