Yerel Haberler
Kastamonu
26 Aralık 2025 Cuma - 19:42 Emekli olan okul müdürünü öğrencileri alkışlarla uğurladı: Gözyaşlarına hakim olamadı Kastamonu’da 40 yıl önce başladığı mesleğine emekli olarak veda eden okul müdürünü öğrencileri ve meslektaşları alkışlarla uğurladı. Kastamonu’da öğretmenlik mesleğinde 40 yılını doldurarak emekli olan Darende Ortaokulu Müdürü İlhami Yılmaz (65) için öğrencileri ve meslektaşları tarafından sürpriz bir uğurlama töreni düzenlendi. Meslektaşları, okulda çalan son ders zilinin ardından Yılmaz’ı İstiklal Marşı okunması için okul bahçesine davet etti. Bu sırada merdivenlerde sıralanan çok sayıda öğrenci ve öğretmenler Yılmaz’ı alkışladı. Öğrencilerle karşılaşan Yılmaz, gözyaşlarına hakim olamadı. Yılmaz daha sonra pasta kesti. Öğrencilere ve meslektaşlarına kendisi için yaptıkları sürprizden dolayı teşekkür eden Yılmaz, "Sene 1991 yılında Darende İlköğretim Okulunda idareciliğe başladım. Allah-u Teala 30 sene sonra idareciliğe başladığım yerde emekli olmayı nasip etti. Sağlıklı bir şekilde emekliye gelebildiğim için şükrediyorum" dedi. Öğrencilere de nasihatlarda bulunan Yılmaz, "Ailenizi, öğretmenlerinizi dinleyin ve iyi insan olun. Derslerinize çalışın, başarılı olun, vatana ve millete hayırlı evlatlar olun. İnşallah bizlerin, annenizin ve babanızın arzu ettiği ölçülerde en güzel yerlere gelmenizi temenni ederim. Ama bunun tek çaresi de çalışmak. Hangi işi yaparsanız yapın çalıştıktan sonra başaramayacağınız hiçbir iş yok" diye konuştu. Yılmaz için daha sonra okul bahçesinde veda programı düzenlendi. Öğrenciler ve öğretmenler tarafından yazılan şarkı Yılmaz’a dinletildi. Daha sonra Yılmaz, öğrencileriyle vedalaşarak okuldan ayrıldı.
Yatağının altındaki uyuşturucuyla yakalanan sanığın yargılanmasına başlandı
11 Haziran 2025 Çarşamba - 15:34 Yatağının altındaki uyuşturucuyla yakalanan sanığın yargılanmasına başlandı Kastamonu’da uyuşturucu sattıkları gerekçesiyle narkotik ekiplerince düzenlenen operasyonda yatağın altındaki uyuşturucu maddeyle yakalanan tutuklu sanığın yargılanmasına başlandı. Operasyon, 21 Ekim 2024 yılında Kastamonu’nun Kuzeykent Mahallesinde düzenlendi. Edinilen bilgiye göre, Kastamonu İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından tespiti yapılan H.Ç. yönelik operasyon düzenlendi. H.Ç.’ye ait yatağın altında uyuşturucu madde ele geçirildi. Operasyon çerçevesinde yakalana 6 şüpheliden H.Ç. tutuklandı. H.Ç. hakkında Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinde "uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama" suçlarından dava açıldı. Davanın görülen duruşmasında kendisini svunan H.Ç., "İddianameyi kabul etmiyorum. 2021-2022 yılında ben muhbirlik yaptım. Bana vaat edilen miktar ödenmeyince de bıraktım. Ondan sonra benim sürekli ismim verildi. Hiç tanımadığım şahıslar benim ismimi verdi. Hatta beraat edenler bile oldu benim ismimi vererek. Bana mektup gönderdiler, metamfetamin bulunduğuna dair ama bana ait değil" dedi. Operasyon olduğu sırada kendisinin evde uyuduğunu söyleyen H.Ç., "Bu şahısların biri bin lira, biri 5 bin lira para verdiğini söylüyor. Ben uyuşturucu kullanıyorum. Evimde yapılan aramada bulunan uyuşturucular bana ait değildir. Ben, polis eve gelirken gördüm zaten, bile bile kendim evde uyuşturucu tutmam. Uyuşturucunun sahibi olan kişi, üç gün bizde kaldı, o sırada eve koymuş. Benden yarım gram metamfetamin aldıklarını söylüyorlar. Ben onlardan bir lira para almadım. Uyuşturucuyu ben satmadım, cezadan kurtulmak için benden satın aldıklarını söylüyorlar. 1,55 gram uyuşturucu yakalandı. Arkadaşların cezaevinde bana yazdıkları mektup var. Mektupta pişman olduklarını söylüyorlar. Ben uyuşturucu satmadım, cebimden çıkan para bahisten kazandığım paradır. 30 bin lira bahisten para kazandım, bunun 17 bin lirasını kaybettim, 13 bin lirası kaldı. Bu para bahisten kazandığım paradır. Ben kesinlikle hap ya da metamfetamin satmadım. Ben sadece uyuşturucu kullanıyorum" diye konuştu. "2 yıl muhbirlik yaptım, o yüzden benim ismim veriliyor" Mahkeme heyeti tarafından telefonda yaptığı görüşmeler ve yazışmaların hatırlatıldığı H.Ç., "Benim Seda isminde eski bir arkadaşım var. Onunla herhangi bir ticaretimiz olmadı. Sadece birlikte alkol aldık, uyuşturucu kullandık. Birlikte bahis oynuyoruz. Uyuşturucu ticaretimiz olmadı. Uyuşturucu içmek için cam istemiştim kendisinden, 3-4 gram kendim için hazırladım. Benim 500 lira gibi bir paraya ihtiyacım yok. Paket yapmadım, haplar da ilaç kutusundan bulundu. Bana ait değil. 2022 yılından beri mahkemeye çıkmaktan bıktım. Sürekli benim ismimi verdiler, ben varlıklı bir insanım. Paraya ihtiyacım yok. Tosya’da uyuşturucu operasyonu oldu, oradakiler bile baskı yapılarak benim ismimi verdirdiler. Ben 2 yıl muhbirlik yaptım fakat para verilmeyince de bıraktım. Şimdi de benim adım ön plana çıkarılıyor. Ben uyuşturucuyu hiçbir zaman satmadım, oturup birlikte içtiklerim oldu ama sattığıma yönelik iddiaları kesinlikle kabul etmiyorum. Duruşmada dinlenen E.S. ise, "Ben sanıktan para vererek uyuşturucu satın almadım. Metamfetimanın gramını bin liraya satıyorlar. Ben sanıktan sadece uyuşturucu istedim, o da bana cebinden çıkarıp verdi. Bunun için ben sanığa herhangi bir şekilde para ödemedim, para karşılığında uyuşturucu almadım. Yanında oturup içtim. 1 gram metamfetamin 2-3 kez kullanılıyor. Verdiği uyuşturucu limon şeklindeydi, bende yanına oturup içtim" ifadelerini kullandı. Tanık M.B.C. de, "Benim hesabımı sanık kullanıyor. Ben para karşılığında sanıktan uyuşturucu satın almadım. Ben, kendisine de uyuşturucu vermedim. Kim verdi onu da bilmiyorum. Yatağın altından çıkan 1,55 gram metamfetamin bana aittir. Ben evden çıkarken metamfetimini yatağın altına koymuştum. Sonra onu da oradan almayı unuttum. Mektubu kendi irademle yazdım, herhangi bir şekilde baskı ya da menfaat almadım" diye konuştu. Cumhuriyet savcısı, ilk duruşmada sanık H.Ç.’nin ifadesinin alınmasının ardından mütalaasını verdi. Cumhuriyet savcısı, mütalaasında sanığın uyuşturucu ticareti yaptığına dair güçlü delillerin olmasından ötürü cezalandırılmasını talep etti. Sanık avukatı da tanıkların eksik dinlendiğini ve diğer tanıkların dinlenmeden Cumhuriyet savcısının verdiği mütalaayı kabul etmediklerini belirterek, diğer tanıkların dinlenmesini talep etti. Mahkeme heyeti, sanık avukatının talebi doğrultusunda diğer tanıkların dinlenmesine karar vererek duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
Kayın ağacından yapılan bu sandalye, 50 yıl boyunca hiçbir şey olmadan kullanılıyor
11 Haziran 2025 Çarşamba - 13:30 Kayın ağacından yapılan bu sandalye, 50 yıl boyunca hiçbir şey olmadan kullanılıyor Kastamonu Üniversitesi bünyesinde yürütülen kültürel miras farkındalık çalışmaları çerçevesinde, unutulmaya yüz tutmuş asırlık Daday sandalyesi için coğrafi işaret alınacak. 50 yıl boyunca kullanılabilen sandalyenin gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için de yeni girişimciler yetiştirilecek. Kastamonu Üniversitesi bünyesinde yürütülen kültürel miras farkındalık çalışmaları kapsamında düzenlenen "Geleneksel Daday Sandalyesi Yapım Atölyesi" başarıyla tamamlandı. Kastamonu Üniversitesi Ahşap Kültürünü Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde (AKAUM) Doç. Dr. Ümmü Karagöz İşleyen ve Doç. Dr. Osman Emre Özkan öncülüğünde öğrenciler, bölgenin simgelerinden biri olan Daday sandalyesinin üretim sürecini deneyimleme fırsatı buldu. Atölye çalışmasında katılımcılara, geleneksel el işçiliğiyle üretilen sandalyelerin hangi aşamalardan geçtiği detaylı olarak aktarıldı. Ahşap seçimi, şekillendirme, montaj ve doğal cilalama gibi süreçler, usta zanaatkar Mustafa Hükümen eşliğinde uygulamalı olarak öğrencilere gösterildi. Öğrenciler, üretim sürecine birebir katılarak geleneksel teknikleri öğrendi. "Daday sandalyesi, bir asrı aşkındır kullanılıyor" Yürütülen projeyle ilgili konuşan Kastamonu Üniversitesi AKAUM Müdürü ve Kastamonu TTO Genel Müdür Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Karamanoğlu, geleneksel üretim biçimlerinin korunmasının ve genç kuşaklara aktarılmasının kültürel süreklilik açısından kritik öneme sahip olduğunu belirterek, "Unutulmaya yüz tutmuş Daday bölgesini yansıtan bir ürün olan Daday sandalyesini tanıtmak ve tekrar gün yüzüne çıkarmak amacıyla bu etkinliği gerçekleştirdik. Daday sandalyesinin yaklaşık bir asırlık bir geçmişi var. Özellikle 1098’li yıllar ve daha sonrasında üretimi gerçekleştirilmiş olsa da bir asrı aşkındır bir ürün olarak kullanılıyor. Özellikle Daday’ın köy evlerinde, düğünlerinde çokça tercih edilen bir ürün olarak karşımıza çıkıyor. Fakat bugün baktığımızda tamamen el işçiliği ile yapılan bir sandalye olması nedeniyle seri üretim karşısında yok olmaya yüz tutmuş bir ürün. Bunu tekrar gün yüzüne çıkaralım istedik. Daday sandalyesi ilçede 3 farklı köyde üretilen ve bir elin parmağını geçmeyecek sayıda ustası bulunan bir ürün. Mustafa Hükümen usta haricinde üreticinin kalmamasından dolayı bu etkinliği gerçekleştirdik ve Daday sandalyesinin tekrar tanıtılmasını gün yüzüne çıkarılmasını istiyoruz" dedi. "Daday sandalyesinin tasarım tescilini ve coğrafi işaretinin alınabilmesi için çalışma yürüteceğiz" Daday sandalyesinin formülünün, sırtlık ve oturma alanının yapısının yanı sıra estetik görüntüsü ve hafifliği nedeniyle tercih edilen bir ürün olduğunu söyleyen Karamanoğlu, "En önemli özelliklerinden birisi olarak gördüğümüz sterlik odun dediğimiz sanayi odunu olarak adlandırılan, günümüzde yakacak odun veya MDF ve yonga levha üretiminde kullanılan odundan elde ediliyor olmasıdır. Biz de gelecek kuşaklara aktarılması için etkinliğimiz ile çalışmalara başladık. İlk olarak Daday sandalyesinin yapım etkinliği gerçekleştirdik ve bunun özellikle öğrencilerimize, gençlere tanıtmak istiyoruz. Biz Daday sandalyesinin yeniden gün yüzüne çıkmasını, Kastamonu Teknokent, Kastamonu Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi ve İhtisaslaşma Koordinatörlüğümüz iş birliği içerisinde tasarım tescilini, bunun yanında coğrafi işaretinin alınabilmesi çalışmalarını yürütmeyi planlamaktayız. Ardından Daday sandalyesinin üretebilecek yeni girişimciler ortaya çıkarmak istiyoruz. Bu etkinlikten bir sonraki aşamada planlamak istediğim üzere Daday sandalyesini üretebilen yeni ustaların yetiştirilmesini sağlamak istiyoruz. Merkezimiz vasıtasıyla 10 aylık bir kurs planlamamız olacak. Ardından buradan yeni ürünler, yeni tasarımlar belki de Daday sandalyesinin farklı geliştirilmiş versiyonlarının üretimini sağlayarak yeni girişimciler yetiştirme imkanı ortaya çıkacak. Bu girişimleri, girişimcileri, Kastamonu Üniversitesi, Teknokent ve Teknoloji Transfer Ofisi aracılığıyla da desteklemeyi planlamaktayız" diye konuştu. "Endüstriyel bir üretim değil, tamamen geleneksel yöntemlerle el işçiliği ile yapılan bir ürün" Kastamonu Üniversitesi TGB Girişim Ofisi Koordinatörü Öğretim Görevlisi Dr. Berkan Güngör ise, "Endüstriyel bir üretim değil, tamamen geleneksel yöntemlerle el işçiliği ile yapılan bir ürün, tasarımı da oldukça sade ama bir o kadar da zarif. Bu yüzden de hem geleneksel hem de modern mekanlarda rahatlıkla kullanılabiliyor. Benim için en kıymetli tarafı da bu sandalyenin bir kültürel miras olmasıdır. Çünkü bu aslında sadece bir ürün değil, bir yaşam biçiminin, bir ustalığın ve bir estetik anlayışının bugüne taşınmış halidir. Ancak çok üzüldüğümüz bir nokta var. Bugün bu zanaatı sürdürecek genç ustalar ne yazık ki yetişmiyor. Üretim artık sadece birkaç ustayla sınırlı kalmış durumda. Bu da aslında geleneksel zanaatlarımızın geleceği açısından bir risk oluşturuyor. Daday sandalyesi gibi ürünlerin hem korunması hem de tanıtılması bu noktada çok daha önemli hale geliyor" şeklinde konuştu. "15-16 yıldır Daday sandalyesi üretiyorum, son usta olarak kaldım" Daday ilçesinde sandalye üretiminde son usta olarak kalan zanaatkar Mustafa Hükümen de, "2009 yılında ben bu mesleğe başladım. Dalay’da Halk Eğitim Merkezi ile İŞKUR’un ortak düzenlemiş olduğu bir kurs vardı. O kurstan sonra 15-16 yıldır ben bu mesleği yapıyorum, yani Daday sandalyesi üretiyorum. Bunu eskiden köylüler yapıyordu. Bu aslında Akpınar sandalyesi diye başladı. Biz bunu 2009 yılında ilçeyi almış olduk, Daday sandalyesi yaptık. Kursiyerlerle beraber biz, okullar arasında düzenlenen bir yarışmaya girdik. Bu yarışmada üçüncü olduk. Ondan sonra ismi Daday sandalyesi oldu. O şekilde devam ettik. Kayın ağacından yapılan sert bir ağaçtır. Kurulduğunda bir daha bozulmayan yani 40-50 yıl rahatlıkla bozulmadan kullanabilen bir ham maddesi olduğu için tercih ediliyor. Bu sandalye çamdan ya da köknar ağacından yapılmıyor. Sandalyenin büyük bir kısmını elle yapıyoruz. Ortalama yılda 100 tane falan satıyoruz. Bu sandalyeyi genelde kış aylarında yapıyorum" ifadelerini kullandı.
Unutulmaya yüz tutmuş asırlık Daday sandalyesi için coğrafi işaret alınacak
11 Haziran 2025 Çarşamba - 13:24 Unutulmaya yüz tutmuş asırlık Daday sandalyesi için coğrafi işaret alınacak Kastamonu Üniversitesi bünyesinde yürütülen kültürel miras farkındalık çalışmaları çerçevesinde, unutulmaya yüz tutmuş asırlık Daday sandalyesi için coğrafi işaret alınacak. 50 yıl boyunca kullanılabilen sandalyenin gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için de yeni girişimciler yetiştirilecek. Kastamonu Üniversitesi bünyesinde yürütülen kültürel miras farkındalık çalışmaları kapsamında düzenlenen "Geleneksel Daday Sandalyesi Yapım Atölyesi" başarıyla tamamlandı. Kastamonu Üniversitesi Ahşap Kültürünü Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde (AKAUM) Doç. Dr. Ümmü Karagöz İşleyen ve Doç. Dr. Osman Emre Özkan öncülüğünde öğrenciler, bölgenin simgelerinden biri olan Daday sandalyesinin üretim sürecini deneyimleme fırsatı buldu. Atölye çalışmasında katılımcılara, geleneksel el işçiliğiyle üretilen sandalyelerin hangi aşamalardan geçtiği detaylı olarak aktarıldı. Ahşap seçimi, şekillendirme, montaj ve doğal cilalama gibi süreçler, usta zanaatkar Mustafa Hükümen eşliğinde uygulamalı olarak öğrencilere gösterildi. Öğrenciler, üretim sürecine birebir katılarak geleneksel teknikleri öğrendi. "Daday sandalyesi, bir asrı aşkındır kullanılıyor" Yürütülen projeyle ilgili konuşan Kastamonu Üniversitesi AKAUM Müdürü ve Kastamonu TTO Genel Müdür Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Karamanoğlu, geleneksel üretim biçimlerinin korunmasının ve genç kuşaklara aktarılmasının kültürel süreklilik açısından kritik öneme sahip olduğunu belirterek, "Unutulmaya yüz tutmuş Daday bölgesini yansıtan bir ürün olan Daday sandalyesini tanıtmak ve tekrar gün yüzüne çıkarmak amacıyla bu etkinliği gerçekleştirdik. Daday sandalyesinin yaklaşık bir asırlık bir geçmişi var. Özellikle 1098’li yıllar ve daha sonrasında üretimi gerçekleştirilmiş olsa da bir asrı aşkındır bir ürün olarak kullanılıyor. Özellikle Daday’ın köy evlerinde, düğünlerinde çokça tercih edilen bir ürün olarak karşımıza çıkıyor. Fakat bugün baktığımızda tamamen el işçiliği ile yapılan bir sandalye olması nedeniyle seri üretim karşısında yok olmaya yüz tutmuş bir ürün. Bunu tekrar gün yüzüne çıkaralım istedik. Daday sandalyesi ilçede 3 farklı köyde üretilen ve bir elin parmağını geçmeyecek sayıda ustası bulunan bir ürün. Mustafa Hükümen usta haricinde üreticinin kalmamasından dolayı bu etkinliği gerçekleştirdik ve Daday sandalyesinin tekrar tanıtılmasını gün yüzüne çıkarılmasını istiyoruz" dedi. "Daday sandalyesinin tasarım tescilini ve coğrafi işaretinin alınabilmesi için çalışma yürüteceğiz" Daday sandalyesinin formülünün, sırtlık ve oturma alanının yapısının yanı sıra estetik görüntüsü ve hafifliği nedeniyle tercih edilen bir ürün olduğunu söyleyen Karamanoğlu, "En önemli özelliklerinden birisi olarak gördüğümüz sterlik odun dediğimiz sanayi odunu olarak adlandırılan, günümüzde yakacak odun veya MDF ve yonga levha üretiminde kullanılan odundan elde ediliyor olmasıdır. Biz de gelecek kuşaklara aktarılması için etkinliğimiz ile çalışmalara başladık. İlk olarak Daday sandalyesinin yapım etkinliği gerçekleştirdik ve bunun özellikle öğrencilerimize, gençlere tanıtmak istiyoruz. Biz Daday sandalyesinin yeniden gün yüzüne çıkmasını, Kastamonu Teknokent, Kastamonu Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi ve İhtisaslaşma Koordinatörlüğümüz iş birliği içerisinde tasarım tescilini, bunun yanında coğrafi işaretinin alınabilmesi çalışmalarını yürütmeyi planlamaktayız. Ardından Daday sandalyesinin üretebilecek yeni girişimciler ortaya çıkarmak istiyoruz. Bu etkinlikten bir sonraki aşamada planlamak istediğim üzere Daday sandalyesini üretebilen yeni ustaların yetiştirilmesini sağlamak istiyoruz. Merkezimiz vasıtasıyla 10 aylık bir kurs planlamamız olacak. Ardından buradan yeni ürünler, yeni tasarımlar belki de Daday sandalyesinin farklı geliştirilmiş versiyonlarının üretimini sağlayarak yeni girişimciler yetiştirme imkanı ortaya çıkacak. Bu girişimleri, girişimcileri, Kastamonu Üniversitesi, Teknokent ve Teknoloji Transfer Ofisi aracılığıyla da desteklemeyi planlamaktayız" diye konuştu. "Endüstriyel bir üretim değil, tamamen geleneksel yöntemlerle el işçiliği ile yapılan bir ürün" Kastamonu Üniversitesi TGB Girişim Ofisi Koordinatörü Öğretim Görevlisi Dr. Berkan Güngör ise, "Endüstriyel bir üretim değil, tamamen geleneksel yöntemlerle el işçiliği ile yapılan bir ürün, tasarımı da oldukça sade ama bir o kadar da zarif. Bu yüzden de hem geleneksel hem de modern mekanlarda rahatlıkla kullanılabiliyor. Benim için en kıymetli tarafı da bu sandalyenin bir kültürel miras olmasıdır. Çünkü bu aslında sadece bir ürün değil, bir yaşam biçiminin, bir ustalığın ve bir estetik anlayışının bugüne taşınmış halidir. Ancak çok üzüldüğümüz bir nokta var. Bugün bu zanaatı sürdürecek genç ustalar ne yazık ki yetişmiyor. Üretim artık sadece birkaç ustayla sınırlı kalmış durumda. Bu da aslında geleneksel zanaatlarımızın geleceği açısından bir risk oluşturuyor. Daday sandalyesi gibi ürünlerin hem korunması hem de tanıtılması bu noktada çok daha önemli hale geliyor" şeklinde konuştu. "15-16 yıldır Daday sandalyesi üretiyorum, son usta olarak kaldım" Daday ilçesinde sandalye üretiminde son usta olarak kalan zanaatkar Mustafa Hükümen de, "2009 yılında ben bu mesleğe başladım. Dalay’da Halk Eğitim Merkezi ile İŞKUR’un ortak düzenlemiş olduğu bir kurs vardı. O kurstan sonra 15-16 yıldır ben bu mesleği yapıyorum, yani Daday sandalyesi üretiyorum. Bunu eskiden köylüler yapıyordu. Bu aslında Akpınar sandalyesi diye başladı. Biz bunu 2009 yılında ilçeyi almış olduk, Daday sandalyesi yaptık. Kursiyerlerle beraber biz, okullar arasında düzenlenen bir yarışmaya girdik. Bu yarışmada üçüncü olduk. Ondan sonra ismi Daday sandalyesi oldu. O şekilde devam ettik. Kayın ağacından yapılan sert bir ağaçtır. Kurulduğunda bir daha bozulmayan yani 40-50 yıl rahatlıkla bozulmadan kullanabilen bir ham maddesi olduğu için tercih ediliyor. Bu sandalye çamdan ya da köknar ağacından yapılmıyor. Sandalyenin büyük bir kısmını elle yapıyoruz. Ortalama yılda 100 tane falan satıyoruz. Bu sandalyeyi genelde kış aylarında yapıyorum" ifadelerini kullandı.
Kastamonu Üniversitesi, TÜBİTAK projelerinde TR8 Bölgesi’nde ikinci sırada yer aldı
10 Haziran 2025 Salı - 16:09 Kastamonu Üniversitesi, TÜBİTAK projelerinde TR8 Bölgesi’nde ikinci sırada yer aldı Kastamonu Üniversitesi, TÜBİTAK Girişimcilik ve Yenilikçilik Endeksinde TR8 bölgesinde ikinci sırada yer aldı. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından her yıl yayımlanan "Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi"nin 2024 yılı sonuçları açıklandı. Üniversitelerin; araştırma-geliştirme (Ar-Ge) kapasitesi, proje üretim kabiliyeti, akademik yayın performansı, girişimcilik ekosistemi ve iş birliği faaliyetleri gibi başlıklarda değerlendirildiği endekste Kastamonu Üniversitesi, TR8 Düzey 1 İstatistiki Bölge Birimi’nde (Batı Karadeniz) ikinci sırada yer aldı. Kastamonu Üniversitesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nin ardından bölge ikincisi olurken, Karabük Üniversitesi üçüncü sırada yer aldı. Türkiye genelinde ise 197 üniversitenin performansı analiz edildi. Sıralamada ilk 50 üniversite ve bölgesel sıralama sonuçları açıklandı. TR8 bölgesinde yer alan Kastamonu Üniversitesi değerlendirmeye alınan üniversiteler arasına girdi.. Kastamonu Üniversitesi, TÜBİTAK tarafından açıklanan 2024 yılı Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi’nde Türkiye genelinde ilk 50 üniversite arasında yer almamış olmasına rağmen, TR8 Düzey 1 İstatistiki Bölge Birimi (Batı Karadeniz) sıralamasında ikinci sırada yer alma başarısı gösterdi. Kastamonu Üniversitesi’nde tescil edilen ve ticarileşme potansiyeli taşıyan patent sayılarındaki artışla birlikte, gelecek süreçte Türkiye genelinde ilk 50 üniversite arasında yer alma hedefi doğrultusunda çalışmaların sürdürüleceği belirtildi. Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, "TÜBİTAK tarafından açıklanan 2024 Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi’nde TR8 Batı Karadeniz Bölgesi sıralamasında Üniversitemizin ikinci sırada yer alması bizleri memnun etmiştir. Bu başarı; öğretim üyelerimizin bilimsel üretkenliğinin, öğrencilerimizin girişimcilik faaliyetlerine katılımının ve kamu, özel sektör ile sivil toplumla kurduğumuz yapıcı iş birliklerinin ortak ürünüdür. Hedefimiz, bu başarıyı yalnızca korumak değil, ulusal sıralamada da daha üst basamaklara çıkmak ve bölgesel katkılarımızı artırarak sürdürmektir" dedi.
Başkan Altıkulaç: "İstanbul’a sevk edilen kurbanlıkların tamamına yakını satıldı"
10 Haziran 2025 Salı - 16:04 Başkan Altıkulaç: "İstanbul’a sevk edilen kurbanlıkların tamamına yakını satıldı" Devrekani Belediye Başkanı Engin Altıkulaç, Kastamonu’nun Devrekani ilçesinden il dışına sevki yapılan kurbanlıkların tamamına yakının satıldığını söyledi. Kurban Bayramı’nın ardından değerlendirmede bulunan Devrekani Belediye Başkanı Altıkulaç, Kastamonu’nun Devrekani ilçesinden İstanbul’un Avrupa yakasına 786 büyükbaş ve 150 küçükbaş hayvanın sevkinin yapıldığını ifade etti. Hayvan satışlarıyla ilgili de konuşan Başkan Altıkulaç, "Sevk edilen kurbanlıkların tamamına yakını satıldı. İlimize geri dönen hayvan olmadı" dedi. Devrekani Canlı Hayvan Pazarındaki kurbanlıkların satışıyla ilgili de bilgi veren Altıkulaç, "Fiyatlar değerlendirildiğinde geçen yılla bu yıl arasında çok cüzi bir fiyat farkı söz konusu. Yaklaşık kesildiği zaman karkas ağırlığı 150-200 kilogram gelen bir kurbanlığın fiyatı ise 120 bin lira civarında satıldı. Devrekani ilçe merkezimizde ağırlıklı olarak büyükbaş hayvan kesilmesi tercih edildi. Her sene ilimizden il dışına giden kurbanlık sevkiyatında azalma oluyor. Geçen yıl İstanbul iline bin tane hayvan sevk etmiştik. Bu sene ise 786 tane büyükbaş, 150 tane de küçükbaş hayvan sevk ettik" ifadelerini kullandı. Kurban Bayramı tatilinde ilçeye gelen vatandaşların ekonomik hareketlilik oluşturduğunu ifade eden Başkan Altıkulaç, "Başta yöresel gıda, el emeği ve göz nuru ürünler olmak üzere köylerimizde üretilen hayvansal yöresel ürünlerimizle alakalı ekonomik anlamda ciddi bir hareketlenme oldu. Başta yağ kesik, mantı, ev baklavası olmak üzere sarımsak, çekme helvası, simit, köy ekmeği, pirinç, tarhana, bal, pekmez gibi ürünlerimizi satışa sunulan yerlerde bu ürünlerin İstanbul ve diğer illerimizden gelen hemşehrilerimiz tarafından tercih ediliyor olması esnaf ve üreticilerimizi mutlu ve memnun etti" şeklinde konuştu.
Uyuşturucu cinayetinde sanıkların yargılanmasına devam edildi
10 Haziran 2025 Salı - 15:53 Uyuşturucu cinayetinde sanıkların yargılanmasına devam edildi Kastamonu’da uyuşturucu parası anlaşmazlığı yüzünden çıktığı iddia edilen tartışmada 1 kişinin silahla vurularak öldürülmesiyle ilgili süren dava görülmeye devam etti. Olay, 10 Nisan 2024 tarihinde , Kastamonu-Taşköprü karayolunda meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, vatandaşlar tarafından aracında silahla vurulmuş halde bir şahıs bulundu. Ümit Yılmaz olduğu belirlenen şahıs, sağlık ekiplerince kaldırıldığı Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Olayın ardından Kastamonu Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma çerçevesinde, Kastamonu İl Emniyet Müdürlüğü ekiplerince olaya karıştığı tespit edilen A.S., Ö.Ü., B.Ç. ve A.K. gözaltına aldı. Şüphelilerden A.S. ve Ö.Ü. tutuklanırken, B.Ç. ve A.K. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Olayın ardından şüpheliler hakkında Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinde "kasten öldürme", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "gece vakti birden fazla kişiyle konutta yağma", "ateşli silah yasasına muhalefet" suçlarından dava açıldı. Açılan davanın devam eden duruşmasında mahkeme heyeti tarafından tanık A.B. dinlendi. Tanık A.B., "Ümit ile Ömer arasında husumet olup olmadığını bilmiyorum. Ömer’in uyuşturucu kullandığını hiç görmedim. Ömer ile Aykut’u evde misafir ettik. Ömer, evde konuşurken Aykut’un silahı Ümit’in omzuna vurunca patladığını söyledi. Aykut’u tanımıyorum. ’Madem kazara olmuş, olduğu gibi anlatın’ dedim. Yanlarında silah görmedim. Silahı arabaya bıraktıklarını söylediler" dedi. Tanığın dinlenmesinin ardından Cumhuriyet Savcısı, mütalaasında A.S.’nin "kasten öldürme", "nitelikli şekilde silahla ve birden fazla kişiyle hürriyetten yoksun kılma", "silahla birden fazla kişiyle yağma", "ateşli silahla yasasına muhalefet" suçlarından, Ö.Ü. ve B.Ç.’nin "nitelikli şekilde silahla ve birden fazla kişiyle hürriyetten yoksun kılma" ve "silahla birden fazla kişiyle yağma" suçlarından cezalandırılmasını, A.K.’nin de delil yetersizliğinden beraatını talep etti. Mütalaanın ardından söz alan Ümit Yılmaz’ın babası R.Y., "Çete halinde oğlumu darp etmişler, öldürmüşler. En ağır cezayı almalarını istiyorum" dedi. "Maktulü öldürme kastıyla hareket etmedim" Duruşmada kendisini savunan tutuklu sanık A.S., "Ben, Ümit’in yanına öldürmek maksadıyla gitmedim. Silah elimdeydi, omzuna vurunca patladı. Kazara oldu, bu yüzden Cumhuriyet Savcısının mütalaasını kesinlikle kabul etmiyorum. Kriminal raporu da kabul etmiyorum. Araç içinde silahla omzuna vurduğumda silah kendiliğinden patladı, maktulü öldürme kastıyla hareket etmedim, maksadım öldürmek değildi. Beraatımı ve tahliyemi talep ediyorum" ifadelerini kullandı. "İşlemediğim bir suçtan dolayı cezaevindeyim" Ö.Ü. ise karışmadığı bir suçtan dolayı cezaevinde olduğunu belirterek tahliye ve beraatını talep etti. Tutuksuz yargılanan B.Ç. de beraatini istedi. Duruşmada sanık avukatları ise mütalaa karşısında süre talebinde bulundu. Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar A.S. ve Ö.Ü.’nün tutukluluğunun devamına karar vererek, duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
Kanseri üç kez yendi, başarısıyla umut aşılıyor
10 Haziran 2025 Salı - 13:27 Kanseri üç kez yendi, başarısıyla umut aşılıyor Kastamonu’da üç kez yakalandığı kanseri yenen kadın, azmiyle örnek oluyor. Çocukluk hayalini gerçekleştirerek yazar olan kadın, 42 yıl önce kanser sebebiyle kaybettiği dayısının hikayesini yazdı. Kastamonu’ya yaşayan ve fizik mühendisi olarak 30 yıldır kamu kurumlarında görev yapan 52 yaşındaki Ayfer Savaş Aydın, 2017 yılında karın ağrısı şikayetiyle başvurduğu hastanede kolon kanserine yakalandığını öğrendi. Ameliyat olduktan sonra kemoterapi tedavisi gören Ayfer Savaş Aydın, tedavisi devam ederken rahim ve akciğer kanserine yakalandı. Zorlu bir tedavi sürecine giren Aydın, bu süre zarfında boş vakitlerini değerlendirmek için kitap okumaya başladı. Sosyal medyada ’yazar olmak ister misiniz’ şeklindeki bir oluşumun içerisine dahil olan Aydın, çocukluğundan itibaren hayalini kurduğu yazarlığa adım attı. Çeşitli eğitimler alan Aydın, 42 yıl önce kanser sebebiyle hayatını kaybeden dayısının hayatını kitaplaştırdı. Azmi ile örnek olan Aydın, katıldığı söyleşilerde yaptığı konuşmalarla kanser hastalarına umut aşılıyor. "Asla ölümü düşünmedim, çünkü yapmak istediğim işler vardı ve hayatta kaldım" Hastalık sürecini anlatan Aydın, "Karın ağrısıyla başlayan bir sancı nedeniyle en sonunda hastaneye gittik. Kanser olduğumu öğrenince kolondan ameliyat oldum, 48 santim kestiler ve patoloji sonuçları geldiğinde kanser olduğumu öğrendim. Yaşanan süreç çok sancılı bir süreçti. 6 aylık bir kemoterapi sürecim oldu. Bu arada tedaviye başlamadan önce doktorumla görüştüğümüzde evrimi tespit etmek için sorduğu sorular arasında ailede kanser hikayesi var mı? Evet, dayım ailemize tek kanser vakasıydı. Dayım aklıma geldi ve onu söyledim. O da benim evrimi değiştirdi. O süreci başlattı. Tedaviler bittikten sonra 9 ay sonra ben işe başladım. O tedavi süreci çok yoğun bir süreçti ve o süreçte bol bol kitap okudum. Çünkü tedavi sizin hareketlerinizi kısıtlıyor. Yaşam enerjinizi tüketiyor. Yapabileceğim ne var? Ancak yattığım yerden kitap okuyabilmek, az efor harcayarak yapabileceğim işleri yapmaya çalıştım. Ardından işe başladım. Hayatıma devam etmeye çalışıyorum ama vücudum izin vermiyordu. Sürekli baş dönmeleri ve denge sorunu oluyordu. Doktora gittiğimde başka bir kanser vakası ile karşılaştım. Rahim ile ilgili yine apar topar ameliyatımızı olduk. Her şey normalleşmeye başlamıştı, tekrar işe başladım. İşe döndüğümde baş dönmesi, kansızlık gibi süreçler yaşamaya başladım. Çekilen filmde akciğerde kitle görüldü. Biz panik yaptık ama doktorumuz bizi sakinleştirdi. Aradan bir süre geçince kitlenin büyüdüğünü gördüler ve yine apar topar bizi çok değerli bir cerraha yönlendirdiler, ameliyat oldum. Artık ileri evre kanser vakası olduğum için de iki kemoterapi yapmak istediler. Hem hap hem de damardan kemoterapi alacaktım. Ardından da vücudum ağır tedaviyi kaldırmadı ve port takmaya karar verdiler. 3 yılda 4 ameliyatla böyle bir sürece başladım. Tam ben kendimi toparladım, işe başlayacağım derken pandemi başladı. Yani 2017 yılından itibaren uzun bir süre evde kalmış oldum. Ara sıra işe gitsem de yoğunlukla evdeydim" dedi. "En büyük hayallerimden birisi kendi romanımı yazmaktı" 2019 yılının sonuna doğru sosyal medyada bir oluşum gördüğünü anlatan Aydın, "Çocukluğumdan itibaren en büyük hayallerimden birisi kendi romanımı yazmaktı. O oluşuma dahil oldum. 9 aylık bir süreçti ve bu süreçte çok değerli hocalarım ve arkadaşlarım oldu. Yazmak aslında iyileştirici bir süreç. Orada herkesin bir yarası var. Kimseye anlatamadığı her şeyi herkes bir şeyleri yazarak anlatmak istiyordu. Biz 14 arkadaş ‘Gücüne Gelsin’ adlı kitapta ilk öykümü orada o kanserle ilgili sürecime yer verdim. Orada da amacım kanserle ilgili mücadele veren insanlara örnek olabilmekti. Ben çalışmalarıma devam ettim. Yazarlık akademilerine başladım" diye konuştu. İlk kitabını dayısının hikayesiyle anlatmak istediğini ifade eden Aydın, "42 yıl önce vefat etti dayım, ben 8 yaşındaydım. Dayıma hayrandık. Biz ona hepimiz hayrandık çünkü inanılmaz asil bir duruşu, sevecen, sıcacık bir kalbi vardı, çok farklı bir insandı. Çocuk da olsa unutmuyorsunuz. Anneme söyledim, çok mutlu oldu, çok duygulandı hemen gözleri doldu. Ben aslında biraz travmamızı kurcalamak istedim. Tekrar Ankara’ya döndüm. Ardımdan bana bir poşet dolusu mektup geldi. Mektupları okumaya başladıkça her gün ağladım. Sonra mektupları okurken yengemi merak ettim. Öyle büyük bir aşk var ki orada, acaba yaşıyor mu yengem? Bu duyguyla yola çıktım ve araştırdım 42 yıl sonra dayımın vefatında 19 yaşında olan nişanlısını buldum. Öyle güzel buluştuk ki artık şu an sürekli haberleşiyoruz, irtibat halindeyiz. Yengem, mesleğine gelebileceği en üst seviyelere gelmiş, dayımdan sonra kendisini mesleğine adamış, çok başarılı bir insan olmuş. Etrafı çok kalabalık ama o kalabalıklar içinde esas özündeki sevgiyi onunla paylaşacak insan sayısı çok az. Biz onda dayımı bulduk, o bizde Rıza’yı buldu. Yengem sayesinde dayımın arkadaşlarına ulaşmaya başladım. 40’dan fazla arkadaşına ulaştım. Ardından ben onlara sorular hazırladım, sağ olsunlar hepsi o sorularla birlikte hatıralarını da istedim, onlar da gönderdiler ve hepsini derledim" şeklinde konuştu. "Hastalık aslında bana çok farklı bir kapı açtı" Kanserin, kendisine mücadeleci ruhunu da hatırlattığını ifade eden Aydın, "Bu süreci ben olumluya çevirdim. Asla pes etmedim ve ne yapabilirim, bu bana ne anlatmak istiyor dediğim kısımlar oldu. O zaman kendime döndüm ve hayallerimi gerçekleştirmek için bir fırsat yakaladım. Çocukluğumdan beri hayalim olan kitap yazmak, o kadar çok işkolik bir insandım ki hiçbir şeye zaman bulamıyordum. Ama hastalandım, evdeyim her şeye zamanım var, gücüm sınırlı ama o sınırlı gücümü güzel kullandığımda birçok şey üretebilecektim hala. Ben de kitap yazma yolculuğuna böyle başladım ve hastalık aslında bana çok farklı bir kapı açtı. Hayallerimi gerçekleştirmeme sebep oldu" ifadelerini kullandı.
Kastamonu Üniversitesi RUR 2024 sıralamasında yerini aldı
10 Haziran 2025 Salı - 12:03 Kastamonu Üniversitesi RUR 2024 sıralamasında yerini aldı Kastamonu Üniversitesi, 2024 yılı Round University Ranking (RUR) sonuçlarına göre dünya genelinde sıralamaya giren üniversiteler arasında bin 99., Türkiye’den sıralamaya giren üniversiteler arasında ise 57’inci sırada yer aldı. Kastamonu Üniversitesi, 2024 yılı Round University Ranking (RUR) sonuçlarına göre uluslararası sıralamada yer alarak küresel ölçekteki akademik rekabette varlık göstermeye devam etti. Dünyanın farklı ülkelerinden önde gelen üniversitelerin değerlendirildiği RUR sıralaması; öğretim, araştırma, uluslararasılaşma ve finansal sürdürülebilirlik olmak üzere dört ana başlık altında, bağımsız veri sağlayıcısı Thomson Reuters verilerine dayanarak hazırlanıyor. Bu yılki sonuçlara göre Kastamonu Üniversitesi, dünya genelinde sıralamaya giren üniversiteler arasında bin 99’uncu, Türkiye’den sıralamaya giren üniversiteler arasında ise 57’inci sırada yer aldı. Alt başlıklar bazında ise Kastamonu Üniversitesi, öğretim alanında bin 134’üncü, araştırma alanında bin 24’üncü, uluslararası çeşitlilik alanında 633’üncü ve finansal sürdürülebilirlik alanında ise bin 89’uncu sırada konumlandı. Kastamonu Üniversitesi’nin son yıllarda özellikle kalite odaklı gelişimi, bilimsel üretim kapasitesi ve uluslararası görünürlüğünü artırma yönündeki çabaları sıralamada kendine yer bulmasını sağladı. Gelişmeyi sürdüren bir üniversite olduklarını söyleyen Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, Kastamonu Üniversitesi’nin gelişmeye açık bir çizgide ilerlediğini vurgulayarak, "Round University Ranking sonuçları, Üniversitemizin hem ulusal hem de uluslararası ölçekte gelişmeye açık ve kararlı bir çizgide ilerlediğini gösteriyor. Öğretim, araştırma ve uluslararasılaşma alanlarında atılan adımların bu tür sıralamalara yansıması bizim için önemli bir gösterge. Daha iyiye ulaşmak için çalışmalarımıza devam edeceğiz" dedi.
9 Haziran İnebolu Şeref ve Kahramanlık Günü kutlamaları başladı
09 Haziran 2025 Pazartesi - 13:34 9 Haziran İnebolu Şeref ve Kahramanlık Günü kutlamaları başladı Türkiye’nin tek İstiklal Madalyası’na sahip ilçesi olan Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde, 9 Haziran İnebolu Şeref ve Kahramanlık Günü’nün 104. yıl dönümü düzenlenen tören ile başladı. Törenin ardından yüzlerce kişi İstiklal Yolu’nu aşmak için yürüdü. Kurtuluş Savaşı’nda Karadeniz’den gelen cephane ve ikmal malzemelerinin kağnılarla Ankara’ya ulaştırılmasının sağlandığı Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde düzenlenen 104. 9 Haziran İnebolu Şeref ve Kahramanlık Günü ve Atatürk ve İstiklal Yolu Yürüyüşü, törenle kutlandı. Kurtuluş Savaşı’nda tüm ilçe halkının gösterdiği kahramanlıklar sebebiyle Türkiye’nin tek İstiklal Madalyası alan ilçesi olan İnebolu’da düzenlenen törene Kastamonu Vali Yardımcısı Aydın Ergün, AK Parti Kastamonu Milletvekili Fatma Serap Ekmekci, İnebolu Kaymakamı Necdet Uçar, İnebolu Belediye Başkanı Engin Uzuner, askeri erkan, kent protokolü ve yüzlerce vatandaş katıldı. Programda konuşan Vali Yardımcısı Ergün, "Bu topraklar cephaneler kağnılarda taşındı, geceler gündüze karıştı, omuzlarda vatan sevgisi taşındı. Bu topraklarda özellikle kadınlarımızın gösterdiği eşsiz cesaret ve fedakarlık tarihimizin en onurlu sayfalarına altın harflerle yazıldı. Elif kadınlar, Şerife bacılar, Halime çavuşlar bu milletin yüz akı oldular. Gençlerimiz bu yolda umut oldu, gözlerini kırpmadan cepheye yürüyenler bu ülkenin yarınlarına istikamet çizdiler. Bugün İstiklal Yolu’nda atılan her adım sadece geçmişi anmak değil, bir vefa borcunu yerine getirmektedir. Bizler omzumuzda cephane taşımasak da omuzlarımızda aynı sorumluluğu taşıyoruz" dedi. Kastamonu kadınlarının Milli Mücadele döneminde önemli bir kahramanlık sergilediğini belirten Milletvekili Ekmekci, "İnebolu’yu işgale yeltenen düşman savaş gemilerinin bombardımanına karşı imanları ile zırh örerek vatana sahip çıkan İnebolu’muzun Şeref ve Kahramanlık Günü’nü, ecdadımızla aynı iman ve vatanperverliğimiz ile kalbimizin en derininde yad ediyoruz. İlerlemiş yaşına rağmen yüreği vatan sevdasıyla alev alev yanan Hamamcı Kadı Salih Reis’i asla unutmayacağız. Bedeninden ağır o top mermilerini iman ile, dizlerinin üzerine çökmeden, gelecek nesillere vatanı emanet etmenin inancıyla taşıdı. Hamamcı Kadı Salih Reis şahsında İnebolulu kahramanlarımızı rahmet, minnet ve asla bitmeyecek vefa ile anıyorum. Kağnı kolları, bedenlerle örülmüş bir lojistik hattıydı. Dondurucu ayaz ve tipide, bebeğinin battaniyesini cephane üzerine örten, bu yolda şehit düşen Şehit Şerife Bacı şahsında kahraman Kastamonu kadınlarını selamlıyorum, şehitlerimize rahmet olsun. İnebolu ve tüm ilçeleri ile Kastamonu ve kadını erkeği, genci yaşlısı ile tüm Kastamonulular tıpkı İstiklal Savaşında olduğu gibi bugün ve yarın da İstikbal Savaşında daim devletimizin emrinde, canını hiçe sayan aynı ruha sahip. İnebolu, tarih boyu ticaret ve şehirleşmenin bölgedeki önde gelen yerleşimlerinden biri. Ülkemizdeki ilk kurulan ticaret odalarından birine ev sahipliği yapması bile ilçenin kadim değerini göstermeye yetiyor" diye konuştu. Belediye Başkanı Uzuner ise İnebolu’nun tarihteki önemine değinerek, "9 Haziran herhangi bir gün değildir. 9 Haziran kurtuluş savaşı yıllarında, azgın ve saldırgan düşman saldırısı karşısında, İnebolu halkının, şanlı direnişinin ve düşmana meydan okuyuşunun yıldönümüdür. 9 Haziran, İnebolu’dan cephelere gönderilecek, silah ve malzemelerin düşmanlarca teslim alınmak istenmesine karşı İnebolu halkının kahramanlığının tescil edildiği gündür. Bugün 9 Haziran, hepimizin gurur duyduğu, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından İstiklal Madalyası ile onurlandırılan tek ilçe olan İnebolu’muzun Şeref ve Kahramanlık günüdür. Bugün kahraman atalarımızın, ne kadar şanlı olduklarının, tarihin hafızasına kazındığı gündür. Bugün bir ilçe halkının, kadını erkeği, genci yaşlısıyla, vatana nasıl hizmet edildiğinin, herkese gösterildiği gündür. Bugün yüce Türk milletinin İnebolu özelinde şaha kalktığı, destanlar yazdığı ve destanlaştığı gündür" şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından temsili gösteri ile Kurtuluş Savaşı’nda silah ve cephanenin deniz yolu ile İnebolu sahile getirilişi ve yöre halkının omuzlarında kağnı arabasına yüklenerek cepheye sevki canlandırıldı. Geleneksel Heyamola oyunu ise vatandaşlardan büyük alkış aldı. Konuşmaların ardından ilçeden başlayan yürüyüşe katılan protokol ve vatandaşlar, mehter takımının marşları eşliğinde ilçede merkezinden geçiş yaptı. Yürüyüş Kurtuluş Savaşı’nda mühimmatların taşındığı İstiklal Yolu’nun 95 kilometrelik İnebolu-Kastamonu il merkezi kesiminde 4 gün boyunca devam edecek.