Yerel Haberler
Kocaeli
Paslanmaz çelik sektöründen "anti-damping" çağrısı 09 Aralık 2025 Salı - 17:03:21 Kibar Holding CEO’su Haluk Kayabaşı, paslanmaz çelik sektöründe Uzak Doğu kaynaklı düşük fiyatlı ürünlerin haksız rekabete yol açtığını belirterek, yerli üreticinin korunması ve dışa bağımlılığın azaltılması için anti-damping önlemlerinin hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi. Yüzde 70’i Posco, yüzde 30’u Kibar Holding ortaklığıyla yönetilen, Türkiye’nin en büyük paslanmaz çelik üreticilerinden Posco Assan tarafından, İzmit’teki fabrikada basın toplantısı düzenlendi. Basın toplantısında, sektördeki ithalat baskısı ve çözüm önerileri ele alındı. Holding CEO’su Kayabaşı: "Bin 700’ü aşkın yerli tedarikçimiz var" Kibar Holding CEO’su Haluk Kayabaşı, şirketin istihdam verilerine ilişkin, "Posco Assan olarak 500 kişinin üzerinde direkt istihdam yapıyoruz. Bin 700’ü aşkın yerli tedarikçimiz var. Çelik sektöründe bire 9-10 olan istihdam çarpanıyla binlerce kişiye dolaylı iş imkanı sunuyoruz. Sürdürülebilirlik ilkelerine bağlı, sıfır atık uygulamalarıyla çevreye duyarlı, iş sağlığı ve güvenliği kurallarında oldukça hassas, toplumsal cinsiyet eşitliğine inanan ve fayda sağlayan bir şirket olarak faaliyetlerimizi devam ettirmeye çalışıyoruz" dedi. "Hedefimiz 1 milyon ton kapasiteye ulaşmak" Fabrikanın 350 milyon doları aşan yatırımla kurulduğunu bildiren Kayabaşı, "Mevcut yıllık üretim kapasitemiz 300 bin ton. Yatırımın ikinci ve üçüncü fazları tamamlandığında bu rakamı 1 milyon tona çıkararak, Türkiye’nin entegre paslanmaz çelik üreticisi olma hedefini koruyoruz" ifadelerini kullandı. "Demir çelik sektörü, uzun süredir haksız bir ithalat baskısıyla mücadele ediyor" Paslanmaz çeliğin savunma sanayisinden enerjiye, otomotivden gıdaya kadar birçok stratejik alanda kullanıldığına dikkati çeken Haluk Kayabaşı, bu ürünün yerli imkanlarla üretilmesinin ekonomik bağımsızlık ve ulusal güvenlik açısından kritik öneme sahip olduğunu vurguladı. Paslanmaz çeliğin kullanılmadığı hiçbir alanın bulunmadığının altını çizen Kayabaşı, şunları kaydetti: "Altını çizerek söylemek isterim ki paslanmaz çelik, kat edilen bu yolun, ulaştığımız bu büyümenin omurgasını oluşturan sektörlerden biri. Ancak potansiyelin kullanılması konusunda birtakım teşviklere ve stratejik korumaya ihtiyacı var. Ülkemizin kalkınma hedefleri doğrultusunda bu stratejik üründe yerli üretimi güçlendirmek, ithalata bağımlılığı azaltmak ve katma değerli üretimi artırmanın bir tercih değil, bir zorunluluk olduğunu tartışmak benim açımdan gerçekten lüzumsuzdur. Demir çelik sektörü uzun süredir haksız bir ithalat baskısıyla mücadele ediyor ve ayakta kalmaya çalışıyor. Dünya paslanmaz çelik piyasalarında yaşanan arz fazlası, bazı ülkelerin iç talep yetersizliği nedeniyle ürünlerini dampingli fiyatlarla ihraç etmesine yol açıyor. Dampingli paslanmaz çelik ürünleri, Türkiye pazarını domine etmek için maliyetinin altında ülkemize ithal ediliyor." "Dampingli ithalat tüm değer zinciri için büyük tehdit oluşturuyor" Kayabaşı, yerli üreticinin ayakta kalmakta zorlandığını vurgulayarak, "Çin ve Endonezya olmak üzere bazı ülkelerden gelen dampingli ithalat, bilhassa Türkiye’deki yerli üreticilerin sürdürülebilirliği için oldukça büyük tehlike oluşturuyor. Piyasa fiyatlarının altında yapılan dampingli ithalat, sadece firmalarımızı değil, tüm değer zinciri için büyük tehdit oluşturuyor. Ayakta kalmakta zorlanan yerli üretici ne yazık ki, kuruluşundan bu yana zararına satış yapıyor" diye konuştu. "İç pazar ihtiyacının yüzde 70’ini karşılayabilecek kapasitedeyiz" Türkiye’nin yıllık soğuk haddelenmiş paslanmaz çelik tüketiminin 450 bin ton civarında olduğunu aktaran Kayabaşı, "Ancak bu tüketimde ithalat yüzde 80 gibi bir paya sahip. Posco Assan olarak, iç pazar ihtiyacının yüzde 70’ini karşılayabilecek kapasitedeyiz. Diğer yerli üretici ile birlikte yüzde 90’ı rahat karşılayabiliriz tam kapasite çalıştığımızda. Yerli üretimi güçlendirmek hem cari açık açısından hem de sanayimizin stratejik bağımsızlığı açısından oldukça önemlidir" şeklinde konuştu. "Onlar bizim aksimize anti-damping vergileri uyguluyor" Kibar Holding CEO’su Haluk Kayabaşı, damping baskısının yerli üretici için adaletsiz bir rekabet ortamı oluşturduğuna dikkati çekerek, rakip ülkelerin Türkiye’nin aksine korumacı politikaları hayata geçirdiğini vurguladı. Bu konuda Endonezya’nın attığı adımların örnek alınması gerektiğini belirten Kayabaşı, şöyle konuştu: "Dampingli çelik ve paslanmaz çeliğin önemli üreticilerinden Endonezya Anti-Damping Komitesi, bir diğer üretici Çin’den yapılan sıcak haddelenmiş sac ithalatına yönelik 5 yıl süren soruşturmasını 2024 yılında tamamladı. Soruşturma sonucunda, Çin çeliğinin Endonezya’ya, Çin iç pazarına kıyasla yüzde 10 daha düşük fiyatla satıldığı ortaya konuldu. Bu tespit üzerine Komite, Çin menşeili ürünlere karşı anti-damping vergilerinin yüzde 50’ye kadar artırılmasına karar verdi." "Yerli üreticinin devletimizin uygulayacağı bu koruma kalkanına gerçekten çok ihtiyacı var" CEO Kayabaşı, gerekli kurumlara başvurularını yaptıklarını belirterek, "Bu ülkede üretim yapan tüm şirketlerin eşit şartlarda rekabet edebilmesini sağlayacak bir piyasa yapısının oluşturulması için talebimizi sürdüreceğiz, sürdürmeye devam edeceğiz. Yerli üreticinin devletimizin uygulayacağı bu koruma kalkanına gerçekten çok ihtiyacı var" ifadelerini kullandı. "AB’ye giremeyen standart dışı çeliğin adresi Türkiye olacak" Avrupa Birliği’nin 2026’da devreye alacağı Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın oluşturacağı riske değinen Kayabaşı, "Standartlara uymayan dampingli ürünlerin çok daha yüksek oranlarda Türkiye pazarına girmesi bekleniyor. Bu demek oluyor ki, AB’ye giremeyen, SİBEM’e uygun olmayan çeliğin adresi Türkiye olacak. Yani baskı çok daha fazla artacak. Türk üreticiler, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’nin koyduğu standartlara uygun üretim yapıyor. SİBEM’e uymayan dampingli ürünlerin Uzak Doğu’dan Türkiye pazarını domine etmesine de engel olunması gerektiğini savunuyoruz" dedi. "Türkiye’nin bölgesel üretim üssü olmasını hedefliyoruz" Anti-damping uygulamalarının sadece üreticileri değil; hammadde tedarikçilerinden lojistiğe, yan sanayiden istihdama kadar geniş bir ekosistemi güçlendireceğini vurgulayan Kayabaşı, bu düzenlemenin sektör için stratejik bir kalkan oluşturacağını belirtti. Kayabaşı, son 3 yılda yapılan modernizasyon ve otomasyon yatırımlarıyla verimliliği artırdıklarını ifade ederek, şöyle konuştu: "Soğuk hadde hattımız, tavlama teknolojilerimiz ve kalite kontrol sistemlerimizle Avrupa standartlarında üretim yapabilecek konuma ulaştık. Bu vizyonumuz, yalnızca ekonomik büyümeye değil, Türkiye’nin paslanmaz çelikte bölgesel bir üretim üssü olma yolculuğuna da katkı sağlayacaktır." Özdemir: "Türkiye’nin en büyük 68. sanayi kuruluşu oldu" Posco Assan CEO’su Ufuk Özdemir, şirketin yüzde 70 Posco, yüzde 30 Kibar Holding ortaklığıyla yönetildiğini belirtti. Şirketin kuruluş ve üretim sürecine ilişkin bilgi veren Özdemir, "Şirket 2011’de kuruldu, 2013’te üretime başladı, 2014’te de yaklaşık 11 yıl önce tam kapasite üretime başladık. 2018’de 1 milyonuncu ton üretimini, 2023’te de 2 milyonuncu ton üretimini yaptı. Bunu yaparken 2021 rakamlarıyla birlikte, ki o zaman da tam kapasite değildik ama optimum seviyede üretim yapıyorduk, Türkiye’nin en büyük 68. sanayi kuruluşu oldu. İş sağlığı güvenliği de zaten ilk önceliğimiz. Bu kapsamda da sadece Türkiye’de değil sektöründe, dünyadaki en iyi uygulamalar arasına girdi. 2023 yılında da Türkiye’de örneği olmayan yaklaşık bin günlük bir iş kazasız gün sayısına ulaştık" dedi. "Maksimum 1550 milimetre genişliğinde üretim yapıyoruz" Fabrikanın teknik altyapısını detaylandıran Özdemir, 0.3 ila 5 milimetre kalınlığında ve maksimum 1550 milimetre genişliğinde üretim yapabildiklerini söyledi. Özdemir, üretim parkuruna ilişkin şunları aktardı: "Fabrikamızda 3 ana süreç var. Birincisi haddeleme. Yaklaşık 100 bin tonu aşkın haddeleme kapasitesi olan ve bunu besleyen yan ünite ile birlikte 4 temel hattımız bulunuyor. İkinci süreç olan iki tane tavlama hattımız var. Bunlardan BA, kurulduğu zaman Avrupa’nın en büyük parlak tavlama hattıydı. İlk defa gelen kişiler belki de ’Ne kadar büyük bacası var’ demiş olabilir ama aslında o baca değil, bir üretim hattı. Diğer hattımız da APF yani mat tavlama hattımız. Bu da 600 metreyi aşkın uzunlukta, demir çelik sektöründeki tek başına olan en uzun hatlardan biridir. Bunun da kapasitesi yıllık 200 bin tondur." "Üretimimizin yüzde 30’unu ihraç ediyoruz" Ürün dağılımı ve pazar payına değinen Özdemir, "Üretimimizin yüzde 60’ını 300 serisi, yüzde 40’ını ise 400 serisi oluşturuyor. Ağırlıklı olarak iç pazara çalışmakla birlikte üretimimizin yüzde 30’unu ihraç ediyoruz. Ürünlerimiz yüzde 50 oranında servis merkezlerine, kalanı ise beyaz eşya, mutfak eşyaları ve otomotiv sektörüne gidiyor" ifadelerini kullandı. Choi: "Bizim için hala bu sektörde zor dönemler ve şartlar devam etmektedir" Posco Assan CEO’su Ji Seob Choi ise "Asya’dan Avrupa’ya" vizyonuyla 15 yıl önce Türkiye’ye yatırım yaptıklarını hatırlattı. Sektördeki zorlu şartlara dikkati çeken Choi, şunları kaydetti: "Bizim için hala bu sektörde zor dönemler ve şartlar devam etmektedir fakat elimizden gelenin en iyisini yapmaya gayret gösteriyoruz. Türkiye paslanmaz çelik sektörüne, buradan da Avrupa ve diğer ihracat ülkelerine kadar malımızı ulaştırmak için çalışıyoruz. Her şeyden daha önemli olanın, ülke içinde özellikle imalat sanayinin güçlendirilebilmesi olduğunu düşünüyorum. Bir ülke için en önemlisi, o ülkenin üretiminin devam etmesi ve güçlenmesidir. Bunun mümkün olabilmesi için yerli üretimin ve sanayinin güçlenebilmesi için önlemlerin alınması, sanayinin korunması çok önemlidir."
Kocaeli’de raylı sistemde kapasiteyi ikiye katlayan dönem başlıyor
05 Aralık 2025 Cuma - 16:44 Kocaeli’de raylı sistemde kapasiteyi ikiye katlayan dönem başlıyor Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, kentin raylı sistem ağını güçlendirmeye devam ettiklerini belirterek, "Şuanda tramvay istasyonlarımızı uzatıyoruz. İstasyon uzadığında kuplaj yapılmış, beraber iki set tramvay çalışmış olacak. Böylelikle tramvaylarımızın kapasitesini iki katına çıkaracağız" dedi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, kent içi ulaşımda kilit rol oynayan tramvay hattının kapasitesini artırmak amacıyla filosuna 10 yeni araç daha ekledi. Düzenlenen hizmete alım töreniyle birlikte kentteki tramvay aracı sayısı 18’den 28’e yükseldi. Törende konuşan Başkan Büyükakın, belediye olarak yürüttükleri çalışmalarla model olmayı sürdürdüklerini söyledi. Tramvay projesinin başlangıç aşamasında yaşadıkları süreçlere değinen Büyükakın, Avrupalı muhataplarının projenin 2,5 yılda bitirilmesi hedefine şaşırdığını ancak kararlılıkla bunu başardıklarını anlattı. "İstemiyoruz diyenler şimdi ilanlarda kullanıyor" Büyükakın, projenin ilk dönemlerinde bazı bölgelerden tepkiler aldıklarını hatırlatarak, "Çok enterasandır. ’Sizden tramvay mı istiyoruz?’, ’Tramvay istemiyoruz, gidin nereye yaparsanız yapın’ diyenlerden, ’Benim önümde durak olmasın’ diyenlere kadar... Çok sayıda dirençle karşılaştık ama aslolan kamu yararıydı, çoğunluğun yararını gözetmekti. Tekil eksiklikler olabilirdi biz kararlı şekilde yolumuza devam ettik. Tramvay çalışması bittikten sonra o en çok direncin olduğu bölgelerde insanlar, ’Önünde tramvay durağı var’ diye evlerinin ilanlarını vermeye başladılar" dedi. "Günde 70 binden fazla yolcu taşıyoruz" Artan trafik hareketliliğine karşı çözümün raylı sistem ağını genişletmek olduğunu vurgulayan Büyükakın, 2019’da koydukları hedefler doğrultusunda ilerlediklerini belirtti. Raylı sistemin toplu taşımadaki payının yüzde 13,5-15 seviyelerine ulaştığını aktaran Büyükakın, şöyle devam etti: "Mevcut özel halk otobüsleriyle entegre bir sistem kurmaya çalışıyoruz. Diğer yandan da raylı sistemin toplu taşıma içindeki payını yükseltmeye çalışıyoruz. Uzun vadede bu şehir yüzde 30-35 mertebesinde ulaşımı toplu taşımayla yapmalı, bunun da yarısını raylı sistemle yapmalı. Bugün itibariyle 18 olan araç sayımızı, 10 yeni araçla birlikte 28’e çıkartmış oluyoruz ama bunun arkasında başka bir şey daha var. Mevcut tramvay istasyonlarımızı uzatıyoruz. Peronlarda şuan tek tramvay duruyor, tek bir set duruyor. Bunun iki tanesinin durabilmesi için o istasyonun daha uzun olması gerekiyor. Şuanda bu istasyonları uzatıyoruz. İstasyon uzadığında kuplaj yapılmış, beraber iki set tramvay çalışmış olacak. Böylelikle tramvaylarımızın kapasitesini iki katına çıkaracağız. Son rekorumuzdur, günde 70 bini aştık. Bu demektir ki, tramvayımızın kapasitesi 140 bine ulaşacak." (HFV-
Altın çantasıyla evine girmek isteyen yaşlı adam gasbedildi: Dehşet anları kamerada
05 Aralık 2025 Cuma - 15:52 Altın çantasıyla evine girmek isteyen yaşlı adam gasbedildi: Dehşet anları kamerada Kocaeli’nin Gebze ilçesinde 74 yaşındaki Zeki Aydın, evinin önünde iki şüphelinin saldırısına uğradı. Yaşlı adamı darbedip yerde sürükleyen gaspçılar, 8 milyon liralık altın ve para dolu çantayı alıp kaçtı. Dehşet anları kameraya yansırken, yaşadıklarını anlatan yaşlı adam, "Emeklerimi zorla, vura vura aldılar" dedi. Olay, 24 Kasım’da Tavşanlı Mahallesi’nde saat 19.00 sıralarında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Zeki Aydın (74), yılların birikimi olan altınlarını bozdurmak amacıyla kuyumcuya gitti. İşlemi gerçekleştirmekten vazgeçen Aydın, akşam saatlerinde evine döndü. Aracını garajına park eden ve elindeki çantayla evine yönelen Aydın, kasklı bir şüphelinin saldırısına uğradı. Aydın ile şüpheli arasında yaşanan boğuşmaya, motosikletle olay yerinde bekleyen diğer saldırgan da dahil oldu. Yaşlı adamı darbederek yerde sürükleyen zanlılar, içinde ziynet eşyası ve para bulunan çantayı alarak kayıplara karıştı. Gasp anı ise çevredeki güvenlik kameralarına saniye saniye yansıdı. Zeki Aydın, hastane işlemlerinin ardından şikayetçi oldu. Ekipler, şüphelilerin yakalanması için çalışma başlattı. Yaşadığı dehşet anlarını anlatan Zeki Aydın, yaklaşık 30-40 yıllık emeğinin bir anda çalındığını belirterek yetkililerden yardım istedi. "Değeri 8 milyon lira civarındaydı" Aydın, olay günü akşam ezanı sıralarında evine döndüğünü belirterek, çantadaki birikimin kaynağını ve o gün yaşananları şöyle aktardı: "Kara yollarından istimlak bedeli olarak elime geçen birikimim vardı. Daha önce kuyumculuk yaptığım için altın işini biliyorum; düştüğü zaman alıyor, yükseldiği zaman satıyorum. Hatta kuyumculara lazım olduğunda onlara da veriyorum. O gün 3-4 kuyumcuya uğradım, iki tanesinde çantadakileri çıkardım. Tezgahta altınları gördüler. Çantada Ata altını, bilezik gibi çeşitlerin olduğu yaklaşık 1 kilo 300 gram civarında altın vardı. Değeri de aşağı yukarı 8 milyon lira civarındaydı." "30 metreye yakın sürüklediler" Saldırı anını detaylarıyla anlatan Aydın, "Arabamla gelip garajıma girdim. Elimde ekmek poşetleri ve altın dolu çanta ile garajdan çıktım. Tam evin önüne geldiğimde karşımda genç zannettiğim birini gördüm. Bana adres sorar gibi yaptı ancak kafasında kask olduğu için ve hava karardığı için şüphelendim. Hırsız olduğunu anladığım anda üzerime atlayıp çantama sarıldı. Epey boğuştuk, bağırdım ama çantayı vermedim. O sırada köşede motosikletle bekleyen diğer arkadaşı ona yardıma geldi. İkisi birden bana vurdu, beni 30 metreye yakın sürüklediler. Bu arada ben artık dayanamadım. Sonunda çeke çeke vura vura çantayı elimden alıp siyah bir motosikletle köyün aşağısına doğru kaçtılar" dedi. "Emeklerimi zorla, vura vura aldılar" Yaşlı adam, olay sırasında yaralandığını ve hastanede tedavi gördüğünü dile getirerek, gözyaşlarına hakim olamadı. Emeklerinin çalındığını söyleyen Zeki Aydın, "Bu yaşıma geldim, 30-40 senedir çoluğuma çocuğuma, torunlarıma bir faydam olsun diye çalışıp emek verdim. Bir çete gelip emeklerimi zorla ve vura vura aldılar. Gırtlağımın altına bir cisim batırdılar, dikiş atıldı. Vücudumdaki morluklar ve yaralar hala duruyor. Çok mağdur durumdayım. Yetkililere sesleniyorum. Devletimizin imkanlarıyla bu mağduriyetimin giderilmesi için yardım bekliyorum. Lütfen sesimizi duyun" ifadelerini kullandı.
Başkan Büyükakın: "Marmara Denizi’ne her gün 4.5 milyon metreküp kanalizasyon atığı bırakılıyor"
05 Aralık 2025 Cuma - 14:47 Başkan Büyükakın: "Marmara Denizi’ne her gün 4.5 milyon metreküp kanalizasyon atığı bırakılıyor" İzmit Körfezi’ndeki deniz yaşamının korunması ve iyileştirilmesine yönelik hayata geçirilen İzmit Körfezi Dip Çamuru Temizliği Projesi’nde 2. Etap çalışmaları devam ediyor. "Hedef: Sağlıklı Bir Deniz Ekosistemi" konulu panelde projenin geldiği son nokta mercek altına alınırken Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tahir Büyükakın, "Biz burada istediğimiz kadar temizleyelim, diğer yandan Marmara Denizi’ne atık atılmaya devam ediliyor. Bugün Marmara Denizi’ne her gün 4.5 milyon metreküp kanalizasyon atığı bırakılıyor. Kocaeli’de ise 23 arıtma tesisi var ve bir damla su bile arıtılmadan denize gitmiyor" dedi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde, İzmit Körfezi’ndeki deniz yaşamının korunması ve iyileştirilmesine yönelik hayata geçirilen İzmit Körfezi Dip Çamuru Temizliği Projesi’nde 2. Etap çalışmaları devam ediyor. Körfez’in yeniden nefes almasını ve denizdeki canlı popülasyonunun ciddi şekilde artmasını sağlayan projenin geldiği son nokta, "Hedef: Sağlıklı Bir Deniz Ekosistemi" konulu panelde mercek altına alındı. Kocaeli Kongre Merkezi’ndeki programa ilgi yüksek olurken, özellikle bilim insanları projeye övgüler yağdırdı. İzmit Körfezi’ndeki dalış deneyimleri ve saha gözlemleri aktarıldı; uzmanlar, projenin olumlu ekolojik etkilerini katılımcılarla paylaştı. Uzmanlar değerlendirdi Program kapsamında ilk olarak ‘Marmara Yeniden: Körfez Dip Çamur Temizliği’ paneli gerçekleştirildi. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mustafa Sarı moderatörlüğünde Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tahir Büyükakın, İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Melek İşinibilir Okyay, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Kağan Özdemir ve TSSF Yönetim Kurulu Üyesi, Dünya Şampiyonu Milli Sporcu Devrim Cenk Ulusoy projenin etkilerini değerlendirdi. Panel öncesi, Başkan Büyükakın’ın da eşlik ettiği uzman ekibin proje sahasında 25 Kasım 2025 tarihinde gerçekleştirdiği dalış ile su altında gözlemlenen güncel doğal ekosistem öğeleri ve projenin sonuçları çevresel etkiler açısından katılımcılara aktarıldı. "Marmara Denizi’ne her gün 4.5 milyon metreküp kanalizasyon atığı bırakılıyor" Prof. Dr. Mustafa Sarı, projenin hayata geçirilmesinde büyük emekleri bulunan Başkan Büyükakın’a teşekkür etti. Başkan Büyükakın ise popülist kaygılarla hizmet etmediklerini belirtti, İzmit Körfezi Dip Çamuru Temizliği Projesi’ni örnek verdi. Büyükakın, "Bugün Marmara Denizi’ne her gün 4.5 milyon metreküp kanalizasyon atığı bırakılıyor. Kocaeli’de ise 23 arıtma tesisi var ve bir damla su bile arıtılmadan denize gitmiyor. Kocaeli’de arıtma tesislerinin yüzde 73’ü ileri biyolojik arıtma. 3 yıl sonra yüzde 100’ü ileri biyolojik arıtma olacak" dedi. "Marmara Denizi’ne atık atılmaya devam ediliyor" Marmara Denizi ölmemesi için çalışmalar yapılması gerektiğini söyleyen Başkan Büyükakın, "Biz burada istediğimiz kadar temizleyelim, diğer yandan Marmara Denizi’ne atık atılmaya devam ediliyor. Biz bu temizliği yapmazsak yarının nesillerinin denize girme şansı yok. Çamuru oradan almadığımız müddetçe balıkların yaşaması mümkün değil. Canlıların orada tutunabilmesi için dibe inerek oksijene ulaşabilmesi lazım. O yüzden bunu temizlemeliyiz. Ama temizleme kararı çok radikal ve zor bir karar. Buna rağmen biz projenin hayata geçirilmesini sağladık" diye konuştu. Diğer kentler örnek almaya başladı Başkan Büyükakın, Türkiye’nin en büyük çevre projesi olan İzmit Körfezi Dip Çamuru Temizliği’nin diğer kentlere de örnek olmaya başladığını vurgulayarak, "Burada çok büyük bir proje gerçekleştiriliyor. Önümüzdeki yıl Türkiye’de gerçekleştirilecek COP Zirvesi’nde de konuşulacak en önemli başlıklardan birisi olacak. Ülkemiz adına da gurur kaynağı olacak. Bir başka sevindirici gelişme ise diğer körfezlerde de benzer uygulamalara yönelik eğilimlerin başlaması. Burada yapılan rehabilitasyon çalışması çok sayıda akademik çalışmaya öncülük edecek. Burada çok sayıda yayın da yapılacak. Rehabilitasyon alanında da dünyada birçok yayına örnek olacak" şeklinde konuştu. İzmit Körfezi iyileşme yönünde azimle ilerliyor İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Melek İşinibilir Okyay, iklim krizi tehdidiyle karşı karşıya olduğumuzu vurgulayarak İzmit Körfezi Dip Çamuru Temizliği sonrasında gözlemlenen iyileşmeleri anlattı. Okyay, ekosistemin kendini yeniden toparlamaya başladığını belirterek, "Hasta bir insan gibi yavaş yavaş iyileşiyor. İzmit Körfezi azimle kendini toparlama yönünde ilerliyor" dedi. Dalış sırasında pisi balığına rastladıklarını aktaran Prof. Dr. Mustafa Sarı ise balığın av beklerken bulunduğunu, çevrede yiyebileceği türlerin varlığıyla kendisine yeniden bir yaşam alanı oluşturduğunu kaydetti. "En başta İzmir Körfezi olmak üzere hemen hemen kıyıya olan her şehirde deniz kirliliği sorunu var" İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Kağan Özdemir, "En başta İzmir Körfezi olmak üzere hemen hemen kıyıya olan her şehirde deniz kirliliği sorunu var. Belediyelerin altyapı sistemlerini düzeltmeleri gerekiyor" dedi ve İzmir örneğini verdi. İzmit Körfezi’nin bu konuda şanslı olduğunu ifade eden Özdemir, büyükşehirin Marmara Denizi’nde ilk neşteri attığını vurguladı. Özdemir, proje kapsamında kullanılan tarama gemisi ile hidrolik şekilde çamurun dağılmasını engelleyecek şekilde çalıştıklarını ifade etti. Dünya şampiyonu Körfez’deki temizliği aktardı Dünya Şampiyonu Milli Sporcu Devrim Cenk Ulusoy ise İzmit Körfezi Dip Çamuru Temizliği öncesinde gerçekleştirdiği dalış deneyimini katılımcılar ile paylaşarak hiç haz almadığını ve denizdeki yeşil tonunun koyuluğuna dikkat çekti. Körfez temizliği ardından projeye dahil olarak tekrar dalış yapan Ulusoy, ilk su ile temasındaki gözlemlediği iyileşmeleri aktararak dibin berraklaştığını kaydetti. Projenin başarısının açıklamaya gerek olmayacak kadar büyük olduğunu ekleyen Özdemir ise, "Böyle vizyoner bir başkanı seçtikleri için Kocaeli halkını kutluyorum" dedi. 3,8 milyon metreküp çamur çıkarılması hedefleniyor İzmit Körfezi’nin doğu baseninde biriken dip çamurunun koku, bulanıklık ve müsilajı tetiklemesi üzerine Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından başlatılarak yapılan TÜBİTAK MAM ve İstanbul Üniversitesi çalışmaları, çamurun ekosistem ve toplum sağlığı için ciddi risk taşıdığı ortaya konmuştu. Bu bilimsel sonuçlar doğrultusunda 2 Mayıs 2023’te başlatılan ve Avrupa’nın en büyük çevre projelerinden biri olan İzmit Körfezi Dip Çamuru Temizleme Projesi, 468 hektarlık alanda toplam 3,8 milyon metreküp çamurun çıkarılmasını hedefliyor. 1,715 milyon metreküp çamur denizden uzaklaştırıldı Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı arasında imzalanan iş birliği protokolüyle yürütülen proje üç etaptan oluşurken, ilk etap tamamlandı ve ikinci etap devam ediyor. Bugüne kadar 189 hektarlık alanda yaklaşık 115 bin kamyona eşdeğer 1,715 milyon metreküp çamur deniz ortamından uzaklaştırıldı; karada yapılan susuzlaştırma çalışmalarında ise 1.687 geotekstil tüp kullanıldı. Bilimsel izleme ve ekosistem çalışmaları sürüyor İzmit Körfezi’nde sürdürülen bilimsel çalışmalar kapsamında TÜBİTAK-MAM tarafından deniz suyu kalitesi ve 12 derenin sürekli izlenmesini sağlanırken, İstanbul Üniversitesi temizlenen alanlarda su kalitesi ve biyoçeşitliliği takip ediyor. ODTÜ ekosistem modelleme çalışmalarıyla Körfez için yönetim önerileri üretiyor; Gebze Teknik Üniversitesi tarafından dereler için dijital ikiz modeller geliştiriliyor ve kirlilik senaryoları analiz ediliyor. Kocaeli Üniversitesi ise yapay resiflerin ekosistem üzerindeki etkilerini bilimsel olarak izleyip raporluyor.
Sosyal medyadaki "beyaz diş" tuzağı
05 Aralık 2025 Cuma - 09:42 Sosyal medyadaki "beyaz diş" tuzağı Son dönemde sosyal medya üzerinden satılan markasız diş beyazlatma ürünleri ciddi sağlık riski oluşturabiliyor. Diş Hekimi Doç. Dr. Gülhan Ünal, içeriği belirsiz kimyasalların diş minesini eriterek diş etlerinde ciddi yanıklar oluşturduğunu vurgulayarak, "Ucuz ve hızlı sonuç vadeden ürünler için ’kolay peynir fare kapanında olur’ diyebiliriz. Sağlığınızdan olmayın" uyarısında bulundu. Diş beyazlatma işlemlerine yönelik ilginin arttığı son dönemde, özellikle sosyal medya üzerinden satılan markasız ürünlerin kontrolsüz şekilde yayılması uzmanları endişelendiriyor. Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi Ağız ve Diş Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde görev yapan Diş Hekimi Doç. Dr. Gülhan Ünal, bu ürünlerin içerik belirsizliği nedeniyle ağız ve diş sağlığında ciddi tahribata yol açabileceğini söyledi. Ünal, hem ofis tipi hem ev tipi beyazlatma uygulamalarında yalnızca profesyonel ve onaylı ürünlerin kullanılmasının hayati önem taşıdığını vurguladı. "Dokulara zarar verme ihtimali yüksektir" Ünal, sosyal medyada pazarlanan ürünlerin içeriğinde hangi kimyasalların hangi konsantrasyonda olduğunun bilinmediğini ifade ederek, şöyle konuştu: "Bu nedenle ciddi risk taşır. Bu ürünler ya yüksek tahriş oluşturur ya da sadece diş yüzeyini geçici olarak boyar. Kalıcı bir beyazlık sağlamadığı gibi dokulara zarar verme ihtimali yüksektir. Profesyonel ürünlerin CE ve FDA gibi sağlık sertifikalarına sahip olması gerekir. Bu belgeler olmadan kullanılan hiçbir ürün güvenli değildir. Eğer ürün aşındırıcıysa, uygulama sonrasında şiddetli sıcak-soğuk hassasiyetine, nefes alırken bile dişlerde ağrıya ve diş eti çekilmelerine sebep olabilir. Sosyal medya kaynaklı markasız diş beyazlatma ürünleri ciddi sağlık riski taşıyor. Bu ürünler ne içerdiği bilinmeyen kimyasallar barındırıyor. Mine yüzeyini aşındırıyor, diş etinde yaralanma ve şiddetli hassasiyet oluşturuyor. Vatandaşlarımızın sağlığını tehdit ediyor. Tüm beyazlatma işlemlerinin yalnızca profesyonel ürünlerle ve diş hekimi kontrolünde yapılması gerekir." "Kısa süreli ’beyazmış gibi’ gösterir" Piyasada "uygun fiyat-yüksek performans" veya "anında beyazlık" gibi iddialarla satılan ürünlere karşı vatandaşları uyaran Ünal, durumu "Kolay peynir fare kapanında olur" sözüyle özetledi. Doç. Dr. Ünal, "Çok kısa sürede beyazlatma vaat eden ürünlerin çoğunda yüksek tahriş, yüksek aşındırıcı içerik veya boyar madde kullanımı vardır. Dişlerin üzerindeki renkli tabakayı uzaklaştırmak için çoğu üründe oksijen türevleri kullanılır. Bu maddeler diş minesi üzerinde aşındırma yapar. Diş etine temas ettiğinde hassasiyet ve yaralanma oluşturur. Bazı ürünler ise sadece boyar madde içerir, dişin rengini kısa süreli ’beyazmış gibi’ gösterir ama kalıcı değildir" dedi. "Diş beyazlatmanın birkaç türü var" Diş beyazlatmanın (bleaching) profesyonel bir tedavi süreci olduğunu hatırlatan Ünal, işlemin "ofis tipi" ve "ev tipi" olarak ikiye ayrıldığını söyleyerek, şu ifadeleri kullandı: "Sağlıklı ve sağlıksız ürünleri ayırt edebilmek için diş beyazlatmanın birkaç türü vardır. Bir tanesi profesyonel bleaching yani ağartma işlemidir. Hastane ortamında uygulanır ve yüksek konsantrasyonlu ürünler yalnızca bir diş hekimi tarafından kullanılabilir. Evde kullanılan home bleaching ürünleri daha düşük konsantrasyondadır ve daha uzun sürede etki gösterir. Ancak bunların da profesyonel ve sertifikalı olması gerekir." "Yumuşak dokular mutlaka izole edilir" Ofis tipi uygulamada yumuşak dokuların izole edilerek yüksek konsantrasyonlu ürünlerin hekim tarafından uygulandığını belirten Ünal, tedavi sonrası sürece ilişkin ise "Ofis tipi bleaching işlemlerinde yoğun tahrişe neden olabilecek kimyasallar kullanıldığı için yumuşak dokular mutlaka izole edilir. Bu süreç hekim kontrolü olmadan yapılamaz. Ev tipi beyazlatmada kullanılan plaklar gece boyunca yaklaşık 8 saat ağızda kalır. Talimatlara uygun şekilde kullanılırsa güvenlidir. Beyazlatma sonrasında dişin tübülleri açığa çıktığı için hassasiyet oluşabilir. Bu nedenle işlem sonrası flor uygulaması yaparak sinir uçlarını kapatırız. Ağartmadan sonra en az 15 gün beyaz diyet öneririz. Salçalı yemekler de dahil olmak üzere renkli gıdaların asgari düzeyde tüketilmesi gerekir. Sigara ve kahve kullanan kişilerde bile profesyonel beyazlatmanın etkisi uzun süre muhafaza edilebilir" bilgilerini verdi.
Hem dolandırıcı hem torbacı
04 Aralık 2025 Perşembe - 22:52 Hem dolandırıcı hem torbacı Kocaeli İl Jandarma Komutanlığı ekiplerince "torbacı" olarak tabir edilen sokak satıcılarına yönelik düzenlenen operasyonlarda uyuşturucu madde ele geçirildi. Operasyonda yakalanan ve 10 ayrı dolandırıcılık suçundan araması bulunan bir şüpheli tutuklanarak cezaevine gönderildi. Edinilen bilgiye göre, Kocaeli İl Jandarma Komutanlığı Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, uyuşturucu madde imal ve ticareti yapan şahıslara yönelik takip başlattı. İstihbari çalışmalar ve saha araştırmaları neticesinde, şüphelilerin uyuşturucu madde ticareti yaptıkları tespit edildi. Jandarma Narkotik dedektiflerinin Kocaeli’de düzenledikleri operasyonlarda ve yapılan ara yakalamalarda; 678 gram bonzai, 4,9 gram metamfetamin ve uyuşturucu ticaretinde kullanıldığı değerlendirilen bir adet cep telefonu ele geçirildi. Operasyon kapsamında, "Uyuşturucu Madde İmal ve Ticareti" suçlamasıyla K.K. (24) ve F.O. (21) isimli iki şüpheli yakalandı. Yapılan sorgulamada, şüphelilerden K.K.’nın 10 ayrı dolandırıcılık suçundan aranma kaydının bulunduğu belirlendi. Jandarmadaki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen K.K. tutuklanarak Kandıra Kapalı Cezaevine teslim edildi. Gözaltına alınan diğer şüpheli F.O.’nun ise adli işlemlerinin devam ettiği öğrenildi. Öte yandan, soruşturma kapsamında uyuşturucu madde kullandığı ve bulundurduğu tespit edilen 4 kişi hakkında da adli işlem yapıldığı, şahısların ifadelerinin alınmasının ardından serbest bırakıldığı öğrenildi.