Yerel Haberler
Muş
Bulanık’ta ‘Sağlıklı Çocuk, Sağlıklı Gelecek’ projesiyle öğrenciler bilgilendirildi
21 Kasım 2025 Cuma - 09:48 Bulanık’ta ‘Sağlıklı Çocuk, Sağlıklı Gelecek’ projesiyle öğrenciler bilgilendirildi MUŞ (İHA) – Muş’un Bulanık İlçe Sağlık Müdürlüğü tarafından yürütülen "Sağlıklı Çocuk, Sağlıklı Gelecek" projesi kapsamında Elmakaya İlk ve Ortaokulundaki öğrencilere eğitim verildi. Bulanık İlçe Sağlık Müdürlüğü, Elmakaya İlk ve Ortaokulunda öğrencilerle bir araya gelerek, "Sağlıklı Çocuk, Sağlıklı Gelecek" projesi kapsamında sağlıklı beslenmeden hijyene, acil durum bilgilerinden UMKE görevlerine kadar birçok konuda eğitim verdi. Etkinlikte sağlık ekipleri tarafından farklı istasyonlar kuruldu ve her istasyonda öğrenciler uygulamalı olarak bilgilendirildi. Program kapsamında öğrenciler, sağlıklı beslenme alışkanlıkları hakkında bilgilendirildi; meyve, sebze ve dengeli öğünlerin önemi anlatıldı. Ayrıca diş temizliği ve el yıkamanın sağlık üzerindeki etkileri, doğru yöntemler gösterilerek uygulamalı olarak öğretildi. Öğrenciler steteskop ve tansiyon aleti kullanımı ile ilgili temel bilgiler aldı; kalp atışlarını dinlemeyi ve tansiyon ölçmeyi öğrenerek sağlık ölçüm araçlarını tanıdı. Bu sayede çocuklar hem teorik hem de pratik olarak sağlık uygulamalarına hâkim oldu. Ayrıca programda 112 Acil Çağrı Hattı’nın doğru kullanımı hakkında bilgilendirmeler yapıldı. Öğrenciler, acil durumlarda kime, neyi ve nasıl bildirmeleri gerektiğini uygulamalı olarak öğrenerek acil çağrı farkındalığı kazandı. Etkinlikte UMKE (Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri) de tanıtıldı. Öğrencilere, UMKE ekiplerinin deprem, sel ve kaza gibi acil durumlarda görev alanları ve kurtarma faaliyetleri anlatıldı; ekiplerin halkın hayatını korumak için nasıl hazır beklediği uygulamalı olarak gösterildi. Programın sonunda öğrenciler, sağlık konulu şiirler okuyarak etkinliğe katılım sağladı ve öğrendiklerini paylaşmanın mutluluğunu yaşadı.
Muş’ta Kızılay ekiplerinden afet yönetimi için saha tatbikatı
20 Kasım 2025 Perşembe - 19:53 Muş’ta Kızılay ekiplerinden afet yönetimi için saha tatbikatı Türk Kızılay Muş Afet Müdahale Merkezi Müdürlüğü, afetlere hazırlık ve müdahale kapasitesini güçlendirmek amacıyla 4 gün süren kapsamlı bir eğitim programı düzenledi. Lojistik Merkezi ve Kan Merkezi personellerinin katıldığı eğitim programı, üç gün teorik, bir gün ise uygulamalı olmak üzere toplam 14 modülden oluştu. Afet terminolojisinden psikolojik ilk yardıma, kamp yönetiminden KBRN-P (Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik, Nükleer ve Patlayıcı) olaylarına kadar geniş bir yelpazede yürütülen eğitimlerde, afet sonrası iyileştirme süreçleri ve medya iletişimi gibi kritik başlıklar ele alındı. Programın uygulama ayağında ise 16,5 metrekarelik barınma çadırları kurulup saha tatbikatı gerçekleştirildi. Ekipler, çadır kurulumu, koordinasyon ve operasyon yönetimi gibi afet anında hayati önem taşıyan alanlarda pratik deneyim kazandı. Türk Kızılay Muş Afet Müdahale Merkezi Müdürü Baran Akar, eğitimin sadece bilgi aktarmakla kalmayıp, ulusal ihtiyaçlar ve uluslararası standartlara uygun, daha dirençli bir afet yönetim sistemi oluşturmayı hedeflediğini belirterek, "Eğitim programıyla ekiplerimizin hem teorik hem pratik kapasitesini artırmayı amaçladık. Kurumlar arası koordinasyonu güçlendirerek afetlere karşı daha hazırlıklı ve etkili müdahale edebilen profesyonel ekipler oluşturmak bizim için büyük önem taşıyor" dedi.
Muş’ta 15 yıllık ustalıkla büryan geleneği yaşatılıyor
20 Kasım 2025 Perşembe - 18:17 Muş’ta 15 yıllık ustalıkla büryan geleneği yaşatılıyor Muş’ta 15 yıldır tandırda hazırlanan büryan kebabını yaşatan Metin Göçmen, kentin bu yöresel lezzetini tatlı rekabetin yaşandığı bölgede marka haline getiriyor. Muş’ta yaklaşık 15 yıldır büryan kebabı geleneğini sürdüren büryan ustası Metin Göçmen, tandırda kuzu etiyle hazırlanan bu eşsiz yöresel lezzeti yaşatmaya devam ediyor. Bitlis ve Siirt büryanlarıyla tatlı bir rekabet içerisinde olan Muş büryanı, kendine has aroması ve pişirme tekniğiyle bölge halkının yanı sıra kente gelen ziyaretçilerin de beğenisini topluyor. Kent merkezindeki işletmesinde sabahın erken saatlerinde tandırı yakan Göçmen, özenle seçilen kuzu etlerini geleneksel yöntemlerle hazırlıyor. Büryan kebabına olan ilginin her geçen gün arttığını ifade eden işletme sahiplerinden Sedat Göçmen, Bitlis ve Siirt ile tatlı bir rekabet içinde olduklarını belirterek, "Her ilin kendine özgü bir büryan kültürü var ancak Muş büryanının lezzeti ve tandırda pişirme tekniğiyle farklı bir yere sahip olduğunu düşünüyoruz. Ortalama 15 yıldır Muş’ta büryan çıkarıyoruz restoranımızda. Şöyle bir şey demek istiyorum: Bu 15 yıllık süre zarfında kendi çiftliğimizde yetiştirdiğimiz kuzuları burada büryan olarak hazırlıyoruz. Çevrede Bitlis ve Siirt’in adı daha çok duyulmuş olabilir ancak biz de bu illerle tatlı bir rekabet içerisinde olmak istiyoruz. Kuzularımızı Muş’un yüksek yaylalarında otlatıyoruz. Ortalama 8. ve 9. aylarda kendi çiftliğimize alarak bir süre besledikten sonra kesim işlemlerini gerçekleştiriyoruz. Ardından müşterilerimize ikram ediyoruz. Bitlis ve Siirt ile tatlı bir rekabet içindeyiz ve bu rekabette biz de kendimizi göstermek istiyoruz. Bu sebeple Bitlisli ve Siirtli değerli dostlarımızı, hemşehrilerimizi buraya büryan yemeye davet ediyoruz" dedi.
Muş’ta evlat nöbetindeki ailelerden ’teslim olsun’ çağrısı
19 Kasım 2025 Çarşamba - 22:08 Muş’ta evlat nöbetindeki ailelerden ’teslim olsun’ çağrısı Muş’ta DEM Parti İl Başkanlığı önünde evlat nöbetine devam eden aileler, çocuklarına bir kez daha "teslim olun" çağrısı yaptı. Muş’ta çocukları terör örgütü PKK tarafından kaçırılan ailelerin DEM Parti İl Başkanlığı önünde başlattıkları evlat nöbeti eylemi 222’nci haftasına girdi. Her hafta çarşamba günü parti binası önünde bir araya gelen aileler, bu hafta da ellerinde "Anneler direniyor", "Evlat nöbetindeyiz" ve "Artık yeter yakamızdan düşün" yazılı pankartlar taşıdı. Eyleme katılan anne Ayten Koçhan, 10 yıldır haber alamadığı oğlu Ersin’e seslenerek gözyaşları içinde dönüş çağrısını yineledi. Koçhan, yaşadığı acının her geçen gün arttığını belirterek, "Ersin’in annesiyim, oğlum 10 yıldır gitmiş bir haber alamıyorum. Oğlum neredesin? Bu fırsat bir daha elinize geçmez oğlum. Barış da oldu. Siz orada ne amaçla duruyorsunuz? Bu bizim davamız değil oğlum. Bu İsrail ile Amerika’nın davası, sizi oyuna getiriyorlar. Gelin teslim olun yavrum. Yeter annelerin babaların ağladığı. Biz her gece telefonların, televizyonların önündeyiz, belki sizden bir haber alırız diye. 10 senedir evlat hasretiyle yaşıyorum. Yeter artık. Gelin teslim olun. Hele ki sen gelene kadar bu eyleme devam edeceğim yavrum. Bize de günah, bize de yazık. Hiç mi babana, bana üzülmüyorsun? Gelin teslim olun, yeter artık" ifadelerini kullandı. Oğlu Osman için evlat nöbetine katılan Naciye Sönmez Yıldız ise ’Terörsüz Türkiye’ sürecine atıf yaparak çocukların geri dönmesini istedi. Yıldız, "Ben buraya oğlum Osman için geldim. Çok şükür barış da oldu. Her şey güzel oluyor, her şey güzel gidiyor. Siz de sesimizi duyuyorsanız gelin oğlum, dönün gelin, teslim olun" sözleriyle duygularını dile getirdi.
Muş’ta 350 yıllık tarihi çay ocağında 55 yıldır çay demliyor
19 Kasım 2025 Çarşamba - 09:22 Muş’ta 350 yıllık tarihi çay ocağında 55 yıldır çay demliyor Muş’ta 350 yıllık tarihi çay ocağında tam 55 yıldır çay demleyen Burhan İneci, mesleğini ilk günkü heyecanla sürdürüyor. Kent merkezinde bulunan ve kentin en eski çay ocaklarından biri olarak bilinen tarihi mekânda çalışan 70 yaşındaki Burhan İneci, yarım asrı aşkın süredir aynı ocakta binlerce müşteriye çay hazırlıyor. Her sabah saat 06.00’da ocağını yakan İneci, çayını demledikten sonra günün ilk müşterilerini beklemeye başlıyor. Mesleğe çocuk yaşlarda başladığını belirten İneci, yılların kendisinde biriktirdiği tecrübeyle geleneksel çay kültürünü yaşatmaya devam ettiğini söyledi. İneci, Ben 1959 doğumluyum ve Muş’ta dünyaya geldim. Yaklaşık 50-55 senedir, yani 12 yaşımdan beri bu mesleğin içindeyim. O zamanlar imkânlarımız elverişli değildi. Maddi durumumuz iyi olmadığı için mecburen bu işe, kahveciliğe başladık. Keşke farklı bir mesleğe girebilseydik, ama nasip olmadı. O zamanlar köylerden çok misafir gelirdi. Zar zor idare ediyorduk. Takşo kırpısında oturuyorduk, bütün kardeşlerimle orada büyüdük. O dönemi yoklukla, açlıkla geçirdik. Doğru düzgün giyinebiliyorduk. Ancak o zamanki huzur, şimdikinden kat kat daha üstündü. Ben o zamana razıyım, şimdikine razı değilim. Çünkü o zaman bir insanlık vardı. Allah korkusu vardı. Saygı, sevgi vardı. Herkes büyüğünü biliyor, küçüğünü sayıyordu. Şimdi ise kimse kimseyi takmıyor. Evlatlar anne babalarını dinlemiyor. Bu hiç hoş bir şey değil" dedi. Oğlunu ve gelinini trafik kazasında kaybettiğini dile getiren İneci, gençlere özellikle trafik konusunda dikkatli olmaları çağrısında bulunarak, "Özellikle gençlerden bir ricam var: Ben oğlumu ve gelinimi trafik kazasında kaybettim. Gençlerden tek ricam, araba kullanırken gayet sakin ve sessiz olmaları. Müzik açıp ne yaptıklarını bilmiyorlar. Lütfen daha dikkatli olsunlar" ifadelerini kullandı. Her sabah saat 06.00’da dükkânını açtığını söyleyen İneci, "Bismillahirrahmanirrahim der, ocağımı yakarım. Kazanım kaynadıktan sonra çayımı demlerim ve rızkımı beklerim. Gelen müşteriye artık Allah ne verirse. Çay demlerken bir usul vardır: Çay fazla kabardığı zaman iyi çıkmaz. Çok hafif, etrafından kabarık olması gerekir. En az bir on dakika o çayın dinlenmesi lazım ki içen damağı lezzet alsın. Vallahi bu kahvecilik mesleği, çok sabır ister. Sabırlı olmazsanız yürütemezsiniz. Çünkü kahvede her insan oturur; delisi de oturur, akıllısı da oturur. Biz herkesle haşır neşir oluyor, muhatap oluyoruz. Sabırlı olmasak bu işi sürdüremeyiz" şeklinde konuştu. İneci, kendini hâlâ 20 yaşında hissettiğini, 70 yaşında olmasına rağmen tezgâhını her gün zevkle açtığını aktararak, "Yaşım 70 olmasına rağmen kendimi 20 yaşında hissediyorum. Tezgahımı zevkle açıyor, müşterimi zevkle bekliyorum. Sürekli aynı insanlarla muhatabız, sürekli sohbet ediyoruz. Sağ olsunlar, Allah hepsinden razı olsun. Hepsi de beni seviyor, sayıyor. Gelip mekânımda oturuyor, çaylarını içiyorlar. Güzel şeylerden sohbet ediyoruz. İşimi severek yapıyorum. Rızkımı buradan kazanıyorum. Çoluk çocuğuma bakıyorum. Allah’a şükür, kimseye muhtaç değilim. Bu tarihi, 350 senelik binada işime severek geliyorum. Müşterimi bekliyorum. Allah hepsinden razı olsun. Ekmeğimiz geliyor, kimseye muhtaç değiliz" diye konuştu.