Yerel Haberler
Niğde
690 yıllık Sungurbey Camii aslına uygun olarak restore ediliyor 18 Aralık 2025 Perşembe - 11:23:19 Niğde’nin en önemli tarihi yapılarından biri olan ve 1316-1335 yılları arasında inşa edildiği düşünülen Sungurbey Camii; Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından aslına uygun şekilde restore ediliyor. Taş işçiliği ve ahşap bezemeleriyle Niğde’nin en dikkat çeken tarihi eserlerinden biri olan camide, Mart 2023’de başlayan restorasyon çalışmalarında özgün mimariye uygun olarak yeni düzenlemeler yapılıyor. Yangın ve uzun yıllar süren ihmal nedeniyle ciddi hasarlar aldığı belirlenen yapıda restorasyon sürecinde hem yapısal güçlendirme hem de özgünlüğün korunmasına özen gösterildi. Döneminin taş işçiliğini gözler önüne seren Sungurbey Camii’nde, yapılan arşiv taramaları ve bilimsel incelemeler sonucunda yapının özgün mimarisine kavuşması için Mart 2023’te başlayan restorasyon çalışmalarında sona yaklaşıldı. Yaklaşık 690 yıllık geçmişiyle kentin simge eserleri arasında yer alan camide yürütülen restorasyon çalışmaları hakkında bilgi veren Şantiye Şefi ve Mimar Gökay Yıldız, Mart 2023’ten bu yana Sungurbey Camii’nde yoğun bir çalışma yürüttüklerini belirtti. Yıldız, 18. yüzyılda yaşanan bir yangın sonrası caminin özgünlüğünü büyük ölçüde kaybettiğini ve tavanın ayakta kalabilmesi için geçici desteklerle günümüze ulaştığını ifade etti. Açıklığın fazla olması nedeniyle çelik bir çatı sistemi uyguladıklarını belirten Yıldız, bu çatının titanyum kaplama ile uzun ömürlü hale getirildiğini söyledi. Cami içerisine altı adet çelik sütun ayağı yerleştirildiğini ve bu ayakların taş kaplama ile özgün görünüme uygun şekilde tamamlandığını aktaran Yıldız, restorasyon sürecinde yaklaşık 50 kişilik bir ekibin görev aldığını vurguladı. Restoratörlerin duvar güçlendirmeleri ve onarım çalışmalarını sürdürdüğünü, taş ustalarının ise kemer ve taş işçiliği üzerinde çalıştığını dile getirdi. Yıldız; restorasyona başlamadan önce yaklaşık bir yıl süren proje ve araştırma süreci yürütüldüğünü, bilim kurulu ile birlikte en özgün ve doğru uygulamaların belirlendiğini ifade etti. Projenin onaylanmasının ardından uygulama aşamasına geçildiğini belirten Yıldız, çalışmaların birkaç ay içerisinde tamamlanmasının planlandığını söyledi. Sungurbey Camii’nin restorasyonunun tamamlanmasıyla birlikte, tarihi yapının 2026 yılının Ramazan ayında yeniden ibadete ve ziyarete açılması planlanıyor.
Niğde’de 5 bin fidan toprakla buluşturuldu
11 Kasım 2025 Salı - 13:31 Niğde’de 5 bin fidan toprakla buluşturuldu ’Milli Ağaçlandırma Günü’ etkinlikleri çerçevesinde Niğde’de fidan dikimi yapıldı. 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü’nde Devlet Bahçeli Bulvarı Niğde Valiliği şehitler Ormanı sahasında fidan dikme programı düzenlendi. Programa Vali Cahit Çelik, Belediye Başkanı Emrah Özdemir, Emniyet Müdürü Yılmaz Delen, İl Jandarma Komutanı J. Albay Gürol Okyar, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Uslu, protokol üyeleri, sivil toplum kuruluşları, emniyet ve jandarma personeli, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı. Programda konuşan Niğde Valisi Cahit Çelik, 2019 yılından bu yana 11 Kasım’ın Milli Ağaçlandırma Günü olarak kutlandığını hatırlatarak bu yıl Niğde’de çok sayıda ağaçlandırma çalışması yapıldığını belirtti. Programda konuşan Niğde Valisi Cahit Çelik, 2019 yılından bu yana 11 Kasım’ın Milli Ağaçlandırma Günü olarak kutlandığını hatırlatarak bu yıl Niğde’de çok sayıda ağaçlandırma çalışması yapıldığını belirtti. Niğde’nin orman varlığı bakımından Türkiye ortalamasının altında olduğuna dikkat çeken Vali Çelik; "İlimiz özellikle ağaç varlığı açısından, orman varlığı açısından Türkiye’deki fakir illerden bir tanesi. Türkiye genelinde orman oranı yüzde 30 civarındayken, Niğde’de bu oran yaklaşık yüzde 8. Bu çerçevede ciddi bir seferberlik başlattık. 2025 yılı içerisinde 6 bin dekarlık alanda 500 bin fidanı toprakla buluşturduk. Bugün de hem burada hem de eş zamanlı olarak ilçelerimizde toplam 5 bin fidanı toprakla buluşturacağız. Ormanlar doğal güzellik açısından, iklimin korunması ve çocuklarımız için çok kıymetli" dedi. Niğde Belediye Başkanı Emrah Özdemir ise "11 Kasım çok anlamlı bir gün oldu. Sadece bir gün değil, 365 gün bu konuda hassas davranmaya çalışıyoruz. Peygamber Efendimiz’in ‘Kıyamet koparken bile elinizdeki fidanı dikin’ hadisinden ilhamla, şehrimizi ve ülkemizi daha yeşil hale getirmek için elimizden geleni yapıyoruz" ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından protokol üyeleri, öğrenciler ve vatandaşlar, fidanları toprakla buluşturarak can suyu verdi.
Niğde’de ve Kırşehir’de hayat 2 dakikalığına durdu
10 Kasım 2025 Pazartesi - 11:37 Niğde’de ve Kırşehir’de hayat 2 dakikalığına durdu Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 87’nci yılında Niğde ve Kırşehir’de düzenlenen törenle anıldı. Niğde’de anma töreni, Atatürk heykeline yapılan çelenk sunumuyla başladı. Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen anma töreninde Atatürk’ün 87 yıl önce vefat ettiği saat olan 09.05’te 2 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu ve ardından İstiklal Marşı okundu. Atatürk’ü Anma Töreni; Niğde Belediyesi Kültür Merkezi’nde Yavuz Sultan Selim Anadolu Lisesi öğretmen ve öğrencilerinin hazırladığı program ile devam etti. Günün anlam ve önemini belirten konuşmayı Okul Müdürü Harun Ertosun yaptı. Ertosun konuşmasında, "Bizler, 10 Kasım’da bu milletin bir değerini, sevdasını, yüreğini kaybettik. Bizler 10 Kasım’ı, bir yas günü olarak görmedik, görmeyeceğiz. Bizler, 10 Kasım’ları, Atatürk’ün fikirlerine ve gösterdiği hedeflere ulaşmak için daha çok çalışmamız ve her zamanki gibi bir ve beraber olmamız gereken bir gün olarak gördük" dedi. Yapılan konuşmanın ardından Yavuz Sultan Selim Anadolu Anadolu Lisesi öğretmen ve öğrencileri tarafından hazırlanan oratoryo sunuldu, resim sergisi gezildi. Kırşehir Cacabey Meydanı’nda gerçekleştirilen tören, Valilik, İl Jandarma Komutanlığı ve Belediye Başkanlığı tarafından Atatürk Anıtı’na çelenk sunulmasıyla başladı. Saat 09.05’te siren sesleri eşliğinde saygı duruşunda bulunuldu, ardından İstiklal Marşı okundu. Kentte o anlarda adeta hayat durdu, sürücüler araçlarından inerek saygı duruşuna geçti, vatandaşlar meydanda Atatürk’ü andı. Törenin ardından anma Atatürk’ün heykelinin yer aldığı alanda meşaleler yakıldı.
Niğde’den dünyaya ’akrep zehri’ ihracatı
08 Kasım 2025 Cumartesi - 14:38 Niğde’den dünyaya ’akrep zehri’ ihracatı Niğde’nin Edikli beldesinde yaşayan genç girişimci İhsan Nacar, ailesiyle birlikte kurduğu tesiste yetiştirdiği akreplerin zehrini yurt dışına ihraç ediyor. Bin akreple faaliyete geçen tesiste, Türkiye’de nadir olarak yapılan akrep zehri üretimi gerçekleştiriliyor. Ailenin ürettiği akrep zehirleri, soğuk zincirle Çin, Japonya, Kore, ABD ve Rusya’ya ihraç ediliyor. Girişimci İhsan Nacar, işin hikayesini şöyle anlattı: "Bizim bölgemizde yılan ve akrep gibi hayvanlar çok görüldüğü için bu canlılara merakım oluştu ve araştırmaya başladım. Türkiye’de ve dünyada akrep zehrinin kullanım alanlarını, üretim yöntemlerini, beslenmesini inceledim. Projemizi Tarım ve Orman Bakanlığı’na sunduk, onay aldıktan sonra da tesisimizi kurduk. Şu anda Şanlıurfa bölgesine ait yerli akrep türlerini yetiştiriyor ve zehrini sağarak elde ediyoruz." Akrepler resmi yollarla temin ediliyor Satışı ve doğadan toplanması yasak olan akreplerin, izinli firmalardan resmi yollarla temin edildiğini belirten Nacar, "Türkiye’de akrep toplamak ve satmak yasak. Biz bu işi tamamen yasal yollarla, aktif ve izinli şirketlerden danışmanlık alarak hibe yolu ile temin etti. Şu anda tesisimizde yaklaşık 1000 akrep bulunuyor" dedi. Akreplere sessiz ve karanlık ortamlarda özenli bakım yapılıyor Akreplerin sağlıklı şekilde büyüyebilmesi için özel ortamlar oluşturduklarını belirten Nacar, bakım şartlarını şöyle anlattı: "Akreplerimizi sessiz, karanlık ve sıcaklığı sabit tutulan ortamlarda barındırıyoruz. Her biri ayrı kaplarda yaşıyor. Sıcaklık düşük olursa üşüyorlar, fazla rutubet olursa strese girip ölebiliyorlar" diye konuştu. Akrep zehri, araştırma ve ilaç ile kozmetik sektöründe kullanılıyor Zehri kozmetik, ilaç ve biyoteknoloji firmalarına gönderdiklerini ifade eden Nacar, "Piyasada resmi firmalardan başka satış yapılması yasak. Biz zehri AR-GE çalışmaları için ilaç, kozmetik ve biyokimya laboratuvarlarına satıyoruz. 300-400 akrepten ortalama 1 gram zehir elde ediyoruz. Şu anda Çin, Japonya, Kore, ABD ve Rusya gibi ülkelere gönderim yapıyoruz. Akrep sayımızı 15-20 bine çıkarmayı hedefliyoruz. Gelecekteki hedefimiz ise sadece zehir satmakla kalmayıp, akrep zehrinden ağrı kesici krem veya serum gibi ürünler üretmek" diye konuştu. "Zamanla korkumu yendim, akreplerle bağ kurdum" Nacar’ın kız kardeşi Rabia Özgen de tesiste aktif olarak görev alıyor. Başlarda korktuğunu ama zamanla alıştığını söyleyen Özgen, "Abimin merakıyla başladık bu işe. İlk başta tedirgindim ama sonra alıştım. Onlara yemlerini, sularını verdikçe insan bağ kuruyor. Ayda dört gün bakım ve sağım yapıyoruz, zehirleri -44 derecede muhafaza ediyoruz. Şimdi artık korkmuyorum, severek yapıyorum" dedi. Türkiye’de bu alanda sayılı üreticiler arasında yer alan Nacar ailesi, Niğde ve çevresinde bulunan akrep türleri üzerinde de AR-GE çalışması sürdürerek tespit edilecek yeni türleri dünya pazarına sunmayı hedefliyor.
Niğde ve Kapadokya arkeolojisi için önemli keşif
07 Kasım 2025 Cuma - 09:25 Niğde ve Kapadokya arkeolojisi için önemli keşif Niğde’nin Bor ilçesine bağlı Bahçeli beldesinde yer alan ve 2’nci yüzyılda inşa edilen Antik Roma Havuzu, 80 yıl sonra yeniden yapılan kazılarda bambaşka bir kimliğe büründü. Yalnızca Antik Tyana’ya içme suyu sağladığı düşünülen havuzun, aslında suyla tedavi yapılan bir şifa merkezi olduğu ortaya çıktı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın "Geleceğe Miras" projesi çerçevesinde Bahçeli Roma Havuzu’nda sürdürülen kazı çalışmaları, Aksaray Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Kazı Başkanı Prof. Dr. Osman Doğanay ve ekibi tarafından yürütülüyor. M.S. 2’nci yüzyılda, Hadrian ve Trajan dönemlerinde inşa edilen yapı, bugüne kadar sadece Antik Tyana kentine içme suyu sağlayan bir sistemin parçası olarak biliniyordu. Ancak 2025 yılı kazı çalışmaları, bu bilginin çok ötesine geçerek Roma Havuzu’nun sağlıkla ilişkili bir merkez olduğunu kanıtladı. Yürütülen çalışmalarla ilgili bilgiler veren Prof. Dr. Osman Doğanay, "Tyana Antik Kenti sınırları içerisindeki Roma Havuzu’nda 2025 yılında Bakanlığımızın Geleceğe Miras Projesi kapsamında iki buçuk aya yakın bir çalışma yürüttük. Bu çalışmalar neticesinde önemli bilgilere ulaştık. En önemlisi de bu havuzun Tiyana Antik Kenti’ne su getiren işlevsel bir yapı olmaktan ziyade, aynı zamanda önemli bir suyla tedavi merkezinin olduğu ortaya çıktı" dedi. Asklepios kültü ve şifa merkezi kanıtları Kazılar sırasında ortaya çıkan Asklepios kültüne ait buluntular, havuzun tıbbi ve dini bir işlev üstlendiğini doğruladı. Doğanay, bu keşiflerin önemine dikkat çekerek, "Kazılar sırasında bulduğumuz en önemli eser, sağlıkla ilişkilendirilen tanrı Asklepios’a ait bir sunak. Üzerinde yılan tasvirleri bulunan bu sunak ve yine yılan figürlü heykel parçaları, burasının bir tedavi merkezi olduğuna açık kanıt sunuyor. Ayrıca havuzun doğu cephesinde çıkan kalıntılar, Asklepios’a adanmış bir tapınak ya da kült merkezi olduğunu kesinleştiriyor" diye konuştu. Doğanay, daha önce sadece içme suyu sağladığı düşünülen bu havuzun artık "şifalı sularla tedavi yapılan bir tapınak kompleksi" olarak değerlendirildiğini belirtti. Kazılarda ele geçirilen bir kitabenin yapının Marcus Aurelius ve Commodus dönemine ait olduğunu ortaya koyduğunu kaydeden Prof. Dr. Doğanay, "Marcus Aurelius ve Commodus tarafından yaptırıldığını veya onlara ithaf edildiğine dair önemli bir kitabe ortaya çıktı. Her iki imparatorun adının bu kitabede geçmesi, hem yapının tarihini netleştirdi hem de inşa sürecinin M.S. 177-180 yılları arasında, yani üç yıllık bir dönemde tamamlandığını gösterdi" şeklinde konuştu. Niğde ve Kapadokya arkeolojisi için önemli keşif Bahçeli Roma Havuzu’nda yürütülen kazılar, sadece Niğde tarihi açısından değil, Kapadokya arkeolojisi açısından da büyük önem taşıdığının altını çizen Prof. Dr. Osman Doğanay, "Bu yılki kazılar, Kapadokya ve Niğde tarihi açısından çok önemli bir bulguya işaret ediyor. Artık kesin olarak biliyoruz ki burası suyla tedavi yapılan bir yer. Yaklaşık 80 yıl aradan sonra yeniden yapılan kazılar sayesinde, bu bilgiler ilk kez bilimsel olarak teyit edildi" şeklinde konuştu. Kazılarda sürpriz eserler bekleniyor Kazıların 2026 yılında da devam edeceğini belirten Doğanay, alanın mimari dokusunun bütünüyle ortaya çıkarılacağını ve sonrasında turizme kazandırılacağını ifade ederek, "Önümüzdeki yıl yapacağımız çalışmalarla Roma Havuzu’nun çevresindeki kompleksleri de gün yüzüne çıkaracağız. Yapılacak çevre düzenlemeleriyle birlikte burasının ziyaretçilere açık bir arkeolojik sağlık merkezi olarak turizme kazandırılmasını hedefliyoruz. Kazıların genişlemesiyle birlikte daha sürpriz eserlere ulaşacağımızı düşünüyoruz. Böyle tedavi merkezleri antik dönemde de çok ziyaretçi alırdı. Ziyaretçiler burada adaklar adar, sunular bırakırdı. Bu nedenle kazılar ilerledikçe çok daha fazla kalıntıya ulaşacağımızdan eminiz" ifadelerini kullandı.
Niğde ve Kapadokya arkeolojisi için önemli keşif
07 Kasım 2025 Cuma - 09:21 Niğde ve Kapadokya arkeolojisi için önemli keşif Niğde’nin Bor ilçesine bağlı Bahçeli Kasabası’nda yer alan ve 2’nci yüzyılda inşa edilen Antik Roma Havuzu, 80 yıl sonra yeniden yapılan kazılarda bambaşka bir kimliğe büründü. Yalnızca Antik Tyana’ya içme suyu sağladığı düşünülen havuzun, aslında suyla tedavi yapılan bir şifa merkezi olduğu ortaya çıktı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın "Geleceğe Miras" projesi çerçevesinde Bahçeli Roma Havuzu’nda sürdürülen kazı çalışmaları, Aksaray Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Kazı Başkanı Prof. Dr. Osman Doğanay ve ekibi tarafından yürütülüyor. Milattan sonra 2’nci yüzyılda, Hadrian ve Trajan dönemlerinde inşa edilen yapı, bugüne kadar sadece Antik Tyana kentine içme suyu sağlayan bir sistemin parçası olarak biliniyordu. Ancak 2025 yılı kazı çalışmaları, bu bilginin çok ötesine geçerek Roma Havuzu’nun sağlıkla ilişkili bir merkez olduğunu kanıtladı. Doğanay, yürütülen çalışmalarla ilgili bilgiler vererek, "Tyana Antik Kenti sınırları içerisindeki Roma Havuzu’nda 2025 yılında Bakanlığımızın Geleceğe Miras Projesi kapsamında iki buçuk aya yakın bir çalışma yürüttük. Bu çalışmalar neticesinde önemli bilgilere ulaştık. En önemlisi de bu havuzun Tiyana Antik Kenti’ne su getiren işlevsel bir yapı olmaktan ziyade, aynı zamanda önemli bir suyla tedavi merkezinin olduğu ortaya çıktı" dedi. Asklepios kültü ve şifa merkezi kanıtları Kazılar sırasında ortaya çıkan Asklepios kültüne ait buluntular, havuzun tıbbi ve dini bir işlev üstlendiğini doğruladı. Doğanay, bu keşiflerin önemine dikkat çekerek, "Kazılar sırasında bulduğumuz en önemli eser, sağlıkla ilişkilendirilen tanrı Asklepios’a ait bir sunak. Üzerinde yılan tasvirleri bulunan bu sunak ve yine yılan figürlü heykel parçaları, burasının bir tedavi merkezi olduğuna açık kanıt sunuyor. Ayrıca havuzun doğu cephesinde çıkan kalıntılar, Asklepios’a adanmış bir tapınak ya da kült merkezi olduğunu kesinleştiriyor" diye konuştu. Doğanay, daha önce sadece içme suyu sağladığı düşünülen bu havuzun artık "şifalı sularla tedavi yapılan bir tapınak kompleksi" olarak değerlendirildiğini belirtti. Kazılarda ele geçirilen bir kitabenin yapının Marcus Aurelius ve Commodus dönemine ait olduğunu ortaya koyduğunu kaydeden Prof. Dr. Doğanay, "Marcus Aurelius ve Commodus tarafından yaptırıldığını veya onlara ithaf edildiğine dair önemli bir kitabeortaya çıktı. Her iki imparatorun adının bu kitabede geçmesi, hem yapının tarihini netleştirdi hem de inşa sürecinin milattan sonra 177-180 yılları arasında, yani üç yıllık bir dönemde tamamlandığını gösterdi" şeklinde konuştu. Niğde ve Kapadokya arkeolojisi için önemli keşif Bahçeli Roma Havuzu’nda yürütülen kazılar, sadece Niğde tarihi açısından değil, Kapadokya arkeolojisi açısından da büyük önem taşıdığının altını çizen Aksaray Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Kazı Başkanı Prof. Dr. Osman Doğanay, "Bu yılki kazılar, Kapadokya ve Niğde tarihi açısından çok önemli bir bulguya işaret ediyor. Artık kesin olarak biliyoruz ki burası suyla tedavi yapılan bir yer. Yaklaşık 80 yıl aradan sonra yeniden yapılan kazılar sayesinde, bu bilgiler ilk kez bilimsel olarak teyit edildi" şeklinde konuştu. Kazılarda sürpriz eserler bekleniyor Kazıların 2026 yılında da devam edeceğini belirten Doğanay, alanın mimari dokusunun bütünüyle ortaya çıkarılacağını ve sonrasında turizme kazandırılacağını ifade eden Doğanay; "Önümüzdeki yıl yapacağımız çalışmalarla Roma Havuzu’nun çevresindeki kompleksleri de gün yüzüne çıkaracağız. Yapılacak çevre düzenlemeleriyle birlikte burasının ziyaretçilere açık bir arkeolojik sağlık merkezi olarak turizme kazandırılmasını hedefliyoruz. Kazıların genişlemesiyle birlikte daha sürpriz eserlere ulaşacağımızı düşünüyoruz. Böyle tedavi merkezleri antik dönemde de çok ziyaretçi alırdı. Ziyaretçiler burada adaklar adar, sunular bırakırdı. Bu nedenle kazılar ilerledikçe çok daha fazla kalıntıya ulaşacağımızdan eminiz" ifadelerini kullandı. (ST-AG-
Lösemili çocuklar için iyilik sofrası
06 Kasım 2025 Perşembe - 14:44 Lösemili çocuklar için iyilik sofrası Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Toplumsal Katkı Koordinatörlüğü’nce, 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası kapsamında farkındalık oluşturmak ve lösemili çocuklara destek olmak amacıyla ’İyilik Sofrası’ etkinliği düzenlendi. Diş Hekimliği Fakültesi ev sahipliğinde gerçekleştirilen etkinlikte, akademisyenler, öğrenciler ve gönüllüler bir araya gelerek hazırladıkları ürünleri satışa sundu. Elde edilen gelir, lösemi tedavisi gören çocuklara bağışlanacak. Katılımcılar için hem toplumsal farkındalığı artırmayı hem de lösemiyle mücadele eden çocuklara moral olmayı hedefleyen etkinliğe katılan Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Uslu, lösemiye dikkat çekmek amacıyla her yıl çeşitli etkinlikler düzenlediklerini belirtti. Uslu, "Lösemili Çocuklar Haftası dolayısıyla Diş Hekimliği Fakültemizde birçok anlamlı etkinlik yapıyoruz. Üniversitemizde lösemi hastalığını atlatmış öğrencilerimizle birlikte içten bir dayanışma yürütüyoruz. Bu etkinlik de o çalışmaların bir parçası. Toplumsal Katkı Koordinatörlüğümüz öncülüğünde topluma dokunan projeler üretmeye devam edeceğiz. Şifa bekleyen tüm evlatlarımıza Allah’tan acil şifalar diliyorum" dedi. Diş Hekimliği Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Kevser Kurt Demirsoy ise etkinliğin hem akademik hem de toplumsal bir dayanışma örneği olduğunu vurgulayarak, "Lösemili Çocuklar Haftası kapsamında idari ve akademik personelimizle birlikte el emeği ürünler hazırladık. Rektörlüğümüz ve Toplumsal Katkı Koordinatörlüğümüzün desteğiyle güzel bir farkındalık etkinliği gerçekleştirdik. Toplanan gelir, lösemili çocuklarımızın tedavi süreçlerine katkı sağlayacak. Bu vesileyle tüm hastalarımıza şifa diliyorum" ifadelerine yer verdi. Etkinliğe katılan lösemi hastalığını atlatmış öğrenciler de duygularını paylaştı. Elektrik ve Elektronik Mühendisliği öğrencisi Emre Polatoğlu, 12 yaşında yakalandığı hastalıkla 6 yıl boyunca mücadele ettiğini anlatarak, "Lösemiyle mücadele ederken yaşadığım zorlukları unutmuyorum. Şimdi çocuklara ve ailelerine umut olabilmek için elimden geleni yapıyorum. Üniversitemiz bu konuda çok duyarlı, bizleri sürekli destekliyor. Bize gerçekten bir aile gibi davranıyorlar. Bu duyarlılıkları için teşekkür ediyorum" diye konuştu. Sekreterlik Bölümü 2. sınıf öğrencisi Zeynep Açar ise tedavisinin halen devam ettiğini belirterek, "Yaklaşık 6 yıl önce bu hastalığa yakalandım. Tedavim sürüyor ama artık günlük hayatıma adapte olabiliyorum. Lösemi, herkesin başına gelebilecek bir hastalık. Bu yüzden hastalara en büyük tavsiyem umutlarını asla kaybetmemeleri. Üniversitemiz hem tedavi sürecinde hem de moral açısından bizlere büyük destek veriyor. Tüm emeği geçenlere teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.