SAĞLIK - 18 Ağustos 2016 Perşembe 15:58

Tip 1 diyabet çocuklarda ve gençlerde daha çok görülüyor

A
A
A
Tip 1 diyabet çocuklarda ve gençlerde daha çok görülüyor

Çocuk Endokrinolojisi Uzmanı Dr. Gülsüm Figen Günindi “çocuklarda diyabet” hakkında bilgi verdi.
Medical Park Samsun Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Kliniğinden Uzm. Dr. Gülsüm Figen Günindi, şeker hastalığının erişkinlerde daha sık görüldüğü için, daha çok erişkinlerin hastalığı olarak bilindiğini, bu nedenle de çocuklarda şeker hastalığı olabileceğinin pek akla gelmediğini belirtti. Günindi "Çocuklarda ve genç erişkinlerde en sık rastlanan diyabet tipi, tip 1 diyabettir. Ancak obezite sıklığındaki artış nedeniyle çocuklarda tip 2 diyabet riski de artmaktadır” dedi.
Tip 1 diyabetin, 6 aydan sonra görülen bir diyabet türü olduğunu söyleyen Dr. Günindi “Çoğunlukla ‘otoimmün’ (bağışıklık sistemi hücrelerinin pankreasın insülin üreten beta hücrelerini zedelemesine bağlı) bir hastalık. Daha çok çocuklarda ve gençlerde görülüyor ve 2-4, 6-8 ve 10-12 yaşlarında olmak üzere üç dönemde pik yaptığı gözleniyor” diye konuştu.
Uzm. Dr. Gülsüm Figen Günindi şöyle devam etti: “Pankreastaki insülin üreten hücreler zedelendiğinden çocuklar yaşam boyu insüline bağımlı yaşamak zorunda kalıyorlar. İnsülin olmayınca besinlerle alınan şeker hücrelerin içine giremez ve enerji kaynağı olarak kullanılamaz. Fazla şekeri atmak için sık ve bol idrar çıkarma başlar. Sıvı kaybı nedeni ile sürekli susama hissi, ağız kuruluğu, çok su içme, sık sık ve bol miktarda idrara çıkarma, geceleri birkaç kez uykudan uyanıp idrar yapma, yatağını ıslatma ve sık yemek yemeye rağmen kilo kaybı gibi bulgular ortaya çıkar. Bu belirtiler genellikle bir aydan kısa sürelidir. Fark edilmediği veya zamanında tanı konmadığı durumda bulantı, kusma, ağızda aseton kokusu, karın ağrısı, dalgınlık, hızlı ve derin solunum, ve ardından diyabetik ketoasidoz denilen koma hali gelişir. Daha nadir olarak kan şekeri yüksekliğine bağlı bulanık görme, inatçı enfeksiyonlar, özellikle bebeklerde düzelmeyen bez bölgesi dermatiti, ergenlik öncesi kızlarda vajinal kandidiyazis, enerji eksikliğine bağlı halsizlik, davranış değişiklikleri gibi belirtiler görülebilir. Diyabetlilerde esas sorun glikoz metabolizması ile ilgili olmakla birlikte, hastalığın seyrinde protein ve yağ metabolizması da bozuluyor ve uzun dönemde kılcal damarların duvarlarında zedelenme olabiliyor.”
Tip 1 diyabetin çeşitli faktörlere bağlı olarak ortaya çıktığını söyleyen Dr. Günindi “Doğuştan var olan, diyabete yatkınlık sağlayan doku grupları diyabet gelişme riskini artırır. Bizi hastalıklardan koruyan bağışıklık sistemimiz bazı durumlarda insülin salgılayan hücreleri yabancı algılayarak yok edebilir. Bunun dışında diyabete genetik yatkınlığı olan kişilerde virüslere bağlı enfeksiyonlar, gıdalardaki katkı maddeleri, stres, diyabeti başlatan tetikleyici faktör olabilir. Yakın akrabalarında (anne, baba, kardeş, çocuk) Tip 1 Diyabet olan kişilerde diyabet gelişme riski daha fazladır. Babada veya kardeşte tip 1 diyabet varsa, çocukta görülme ihtimali yüzde 6, annede tip 1 diyabet varsa çocuğunda görülme ihtimali yüzde 3 olarak bildirilmektedir” şeklinde konuştu.
Dr. Günindi şu bilgileri verdi: “Günümüzde çocukluk çağında obezite sıklığı hızla artmakta (ülkemizde son 10 yılda iki kat artmıştır) ve bunun en önemli nedenleri arasında enerji içeriği yoğun besinlerin (abur cubur besinler, şekerli içecekler, fastfood ürünleri, hazır yiyecekler vs.) tüketiminde artma ve hareketsiz yaşam bulunmaktadır. Bütün araştırmalar çocuklarda Tip 2 Diyabet için en önemli risk faktörünün obezite olduğunu göstermektedir. Bu durumda sağlıksız beslenmenin hem obezite, hem de Tip 2 Diyabet için en önemli risk faktörü olduğunu söyleyebiliriz. Bunun dışında inaktivite, ailede Tip 2 Diyabet ve obezite yükü diğer risk faktörleridir.”
Diyabeti tanısı
Uzm. Dr. Gülsüm Figen Günindi “Diyabet tanısı açlık, tokluk veya rastlantısal olarak bakılan kan şekeri düzeyine göre konur. Normal kan şekeri değerleri en az 8 saatlik açlık sonrası 80-100 mg/dl arasında, toklukta (yemekten 2 saat sonra) 140 mg/dl altında olmalıdır. Açlık kan şekeri 126 mg/dl üzerinde veya Oral Glukoz Tolerans Testinin 2. saatinde 200 mg/dl üzerinde olması; bunun dışında çok su içme, çok idrar çıkarma şikayetleri olan kişilerde herhangi bir zamanda ölçülen kan şekerinin 200 mg/dl üzerinde olması diyabet olarak tanımlanır” açıklamasını yaptı.
Diyabet tedavisi
Uzm. Dr. Gülsüm Figen Günindi “Tip 1 diyabette insülin eksikliği vardır ve ihtiyaç olan insülinin dışarıdan verilmesi gerekir. Sağlıklı kişilerde açlıkta sürekli olarak aynı düzeyde (bazal) ve yemek sonrası kan şekerinin yükselmesini önlemek için hızlıca ve bol miktarda (bolus) insülin salgısı olmaktadır. Diyabetli kişilerde insülin tedavisi fizyolojik insülin salınımına en uygun şekilde kullanılmaktadır. Ülkemizde rekombinan DNA tekniği ile elde edilen insülin analogları kullanılmaktadır. Sığır ve domuz insülini ile domuzdan elde edilen semisentetik insülin kullanılmamaktadır. İnsülin hayati bir hormondur ve bağımlılık yapmaz” dedi.
Dr. Günindi açıklamasını şöyle tamamladı: “Tip 1 diyabet kronik bir hastalıktır ve sürekli insülin tedavisi yanında, diyabetik hasta ve ailesinin eğitimi, beslenme planlaması ve egzersiz tedavinin önemli bileşenleridir. Günümüzde diyabet tedavisinde giderek esnek beslenme planlanması tercih edilmektedir. Bu yaklaşımda diyabetlilere sağlıklı beslenme ilkeleri anlatılmakta ve besinlerdeki karbonhidrat miktarını sayarak insülin dozlarını nasıl ayarlayacağı öğretilmektedir. Yani çocuklar, suistimal etmemek koşulu ile dondurma, çikolata gibi besinlere yiyebilmektedirler. Bununla birlikte yalnızca diyabetli çocukların değil hepimizin kan şekerini hızlı yükselten glisemik indeksi yüksek besinlerden uzak durmasında yarar vardır. Bu ilke diyabetliler için daha fazla geçerlidir.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çanakkale Çanakkale’de yılbaşı öncesi oteller doldu Çanakkale’de yılbaşı öncesi otellerde ciddi bir doluluk olduğunu söyleyen Çanakkale Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Derneği (ÇATOD) Başkanı Nilgün Gökser, "Çanakkale’de 4 ve 5 yıldızlı otellerimizde yeni yıl itibariyle yüzde 100 doluluk oranları seyrediyor. Diğer otellerimizde de sadece konaklama olarak doluluk oranları yüksek seviyelerde seyrediyor" dedi. Yılbaşı arifesinde Çanakkale’de otellerde doluluk oranları yüzde 100 seviyelerinde seyrediyor. Çanakkale’nin son 10 yıldır Bulgar turistlerin gözde yılbaşı kutlama destinasyonu olduğunu belirten ÇATOD Başkanı Nilgün Gökser, "Özellikle son 10 yıldır Bulgar turistler yeni yıla girme destinasyonu olarak Çanakkale’yi seçiyorlar. Bu dönemde özellikle yeni yıl haftasında Bulgar turistleri ağırlıyoruz" şeklinde konuştu. ÇATOD Başkanı Nilgün Gökser, kış aylarında düşüş gösteren konaklama sayılarının yılbaşında artış gösterdiğini söyleyerek, "Kış aylarında şehrimizde konaklamalarda bir inme görünüyor. Yeni yıla girerken bu inmede bir artış gözlemliyoruz. Özellikle son 10 yıldır Bulgar turistler yeni yıla girme destinasyonu olarak Çanakkale’yi seçiyorlar. Bu dönemde özellikle yeni yıl haftasında Bulgar turistleri ağırlıyoruz. Şu an Çanakkale’de 4 ve 5 yıldızlı otellerimizde yeni yıl itibariyle yüzde 100 doluluk oranları seyrediyor. Diğer otellerimizde de sadece konaklama olarak doluluk oranları yüksek seviyelerde seyrediyor" dedi. Bozcaada’da otel işletmecisi olan ÇATOD Genel Sekreteri Tuğberk Güzel, yılbaşında otellerde doluluk oranın artış gösterdiğini ve bunun 2026 ayına da yansımasını temenni ettiklerini söyleyerek şunları ekledi: "Yılbaşında Çanakkale ve tüm ilçelerinde ciddi bir beklenti var. Hem konaklama işletmeleri tarafından hem de diğer hizmet veren işletmelerimiz tarafından. Bundan dolayı güzel bir yıl geçireceğimizi umuyoruz. Özellikle Çanakkale’nin merkezinde yabancı turistlerden kaynaklı ciddi bir yoğunluk olacak. Hem büyük oteller, hem de butik otellerimizin dolması bekleniyor. İlçelerimizde kaliteli bir yılbaşı geçirilecek. Az sayıda konaklama işletmesi açık olmasına rağmen, Bozcaada, Gökçeada, Geyikli, Assos’taki otellerin dolması bekleniyor. Aynı zamanda da restoranların da dolduğu belirtiliyor. Turizmciler olarak Çanakkale için güzel bir yeni yıl geçmesini bekliyoruz ama önemli olan bunun tüm 2026 yılına sirayet etmesi." Çanakkale’nin turizm açısından rakiplerinin Yunanistan ve Mısır olduğunu ifade eden ÇATOD Genel Sekreteri Tuğberk Güzel, "Özellikle Bozcaada, Gökçeada, Geyikli, Assos bölgelerinde yani yaz turizminin olduğu bölgelerde Yunan adaları ana rakibimiz bizim. Bütün Çanakkale genelinde bakarsak hem tüm Yunanistan turizmi hem de Mısır, o da yeni devreye girdi. Mısır turizmi şu anda bizden yerli ve yabancı turisti çekiyor. Bizler de önümüzdeki dönemde olan potansiyeli kaybetmeden yerli ve yabancı turisti arttıracak şekilde planlıyoruz. Bunun için de tüm kurumlarımızla ve dernek olarak gerekli çalışmaları yapıyoruz" şeklinde konuştu. Çanakkale’nin hem yabancı hem de yerli turist potansiyelinin yüksek olduğunu aktaran Güzel, "Çanakkale bir turizm bölgesi ve misafirlerini ağırlamaya çok alışkın. İyi hizmet vermeye yönelik çabası olan bir bölge. Büyük otellerimiz de arttı, bu oteller kaliteli oteller butik otellerimiz de bu kaliteyi yansıtıyor. Yakın bölgedeki, Balkanlardaki misafirlerimiz bizi tercih ediyorlar. Bozcaada ve Gökçeada özeline baktığımızda yerli turist mevcut. Çanakkale geneline baktığımızda ise özel konumu ve tarihi değerlerinden dolayı da ciddi anlamada yabancı turist potansiyeli var" ifadelerini kullandı.
İstanbul Ayşe Tokyaz cinayeti davası bugün başlıyor Küçükçekmece’de eski polis memuru Cemil Koç tarafından öldürülen ve cesedi bavulla yol kenarına bırakılan üniversite öğrencisi Ayşe Tokyaz cinayetine ilişkin davanın görülmesine bugün başlanıyor. Katil zanlısı Cemil Koç’un da bulunduğu 9 sanık ilk kez hakim karşısına çıkacak. Küçükçekmece’de 11 Temmuz tarihinde eski polis memuru Cemil Koç tarafından öldürülen ve cesedi bavula konularak Eyüpsultan’da yol kenarına bırakılan 22 yaşındaki üniversite öğrencisi Ayşe Tokyaz cinayetinin davası bugün başlıyor. Küçükçekmece 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek davada, aralarında katil zanlısı Cemil Koç’un da bulunduğu 9 sanık, bugün ilk kez hakim karşısına çıkacak. İddianameden: Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede Ayşe Tokyaz ‘maktul’, ikiz kardeşi Esra Tokyaz ‘müşteki’, zanlı Cemil Koç’un (38) da aralarında bulunduğu 9 şahıs ‘şüpheli’ sıfatıyla yer aldı. Hazırlanan iddianamede, müşteki Esra Tokyaz’ın olay günü Küçükçekmece Halkalı Polis Merkezine gelerek ifade verdiği, ifadesinde ise kız kardeşi Ayşe Tokyaz ile görüntülü konuştuğu, görüşme sırasında kardeşinin yüzü ve ağzında morluklar olduğu, kanlar içinde kaldığı, Ayşe’nin Esra’ya Cemil Koç tarafından darp edildiğini söylediği, bulunduğu adresi kardeşiyle paylaştığı, Esra Tokyaz’ın verilen adrese kardeşini görmeye gittiği ve kapıyı Cemil Koç’un açtığı belirtildi. Cemil Koç’un Esra Tokyaz’a kardeşinin orada bulunmadığını söylediği, bunun üzerine Esra Tokyaz’ın 3 gün boyunca Ayşe Tokyaz’ı aradığı, bulamaması üzerine durumu polise bildirdiği, Cemil Koç’tan kardeşini darp ettiği ve alıkoyduğu iddiasıyla şikayetçi olduğu bilgisi de iddianamede yer aldı. Koç’un 1 şüpheli ölüm, 3 kasten yaralamadan toplamda 8 suç kaydının bulunduğu belirlendi Cemil Koç ile Ayşe Tokyaz’ın bir süredir sevgili olduğu, Koç’un polis memurluğundan ihraç edildiğinin belirtildiği iddianamede, Koç’un 1 şüpheli ölüm, 3 kasten yaralama, 1 tehdit olmak üzere toplam 8 adet adli suç kaydının bulunduğu aktarıldı. İddianamede, maktul Tokyaz’ın bazen sanık Koç’un evinde kaldığı, en son ise olaydan 4 gün öncesi olan 7 Temmuz günü ikamete gittiği, burada Cemil Koç ile kavga ettiği, kavga üzerine Tokyaz’ın Beşiktaş’ta kaldığı öğrenci yurduna döndüğü, burada kardeşi müşteki Esra Tokyaz’ı görüntülü aradığı, arama sırasında yüzünde ekimoz ve kanama olduğu, kardeşine Cemil Koç tarafından darp edildiğini söylediği yer aldı. Esra Tokyaz’ın ise yanına gelen Cemal Arslan ile olay yerine geldiği, kapıyı şüpheli Cemil Koç’un açtığı, Esra Tokyaz’ın yüzükleri verdikten sonra Ayşe Tokyaz’ı sorduğu, Cemil Koç’un ise evden ayrıldığını söylediği, Esra Tokyaz’ın kapının önünde Ayşe’ye ait ayakkabıları görmesi üzerine Ayşe Tokyaz’ın hayatından endişe ederek, polis merkezine başvurduğu anlatıldı. ATK raporu tespiti: Tokyaz’ın vücudunda kokain maddeleri belirlendi Adli Tıp Kurumu (ATK) İstanbul Morg İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan otopsi raporu da iddianamede yer aldı. Raporda, Ayşe Tokyaz’ın vücudunda kokain maddelerinin çeşitlerinin bulunduğu, safra kesesi ve idrarında ise uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin olduğu, vücut sıvılarında uyarıcı madde metaloitleri tespit edilen maktul Ayşe Tokyaz’ın ölümünün künt kafa travmasına bağlı nazal kemik kırığı ile birlikte beyin kanaması sonucu meydana gelmiş olduğunun tespit edildiği, beyin kanaması geçirdiği, giysisinde kan lekesinin tespit edildiği, kafatası ve alt dudağında darp edildiği bulgularının olduğu aktarıldı. Cemil Koç ve ona yardım eden sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis talebi Hazırlanan iddianamede, sanık Cemil Koç hakkında ’kadına karşı tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet, ‘cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’, ’şantaj’ suçlarından ise 4 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Tutuklu diğer 7 sanık hakkında ise ‘kadına karşı tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek öldürmeye yardım etme’ suçundan 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi. Oğuz Kal’ın zanlı Cemil Koç’un işlediği suça iştirak ettiğinin belirlenmesi üzerine ’kadına karşı tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek öldürme suçuna iştirak’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve diğer suçlar yönünden 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Öte yandan hazırlanan iddianame, Küçükçekmece 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti.