Yerel Haberler
Samsun
Atakum’da Toprak Günü paneli 05 Aralık 2025 Cuma - 18:26:00 Samsun’un Atakum Belediyesi tarafından Toprak Günü nedeniyle düzenlenen panelde konuşan akademisyenler, tarımsal toprakların hızla azaldığına dikkat çekti. Atakum Belediyesi tarafından 5 Aralık Dünya Toprak Günü nedeniyle ‘Sürdürülebilir Gelecek için Toprak Bilinci’ temalı panel gerçekleştirildi. Programda Ziraat Yüksek Mühendisi Ender Pekşen ‘Kara Toprak’, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Zeki Acar ‘Toprak ve İnsan’ ve Prof. Dr. Orhan Dengiz de ‘Toprak ve Tarım’ başlıklarıyla sunum yaptı. Ziraat Yüksek Mühendisi ve Fotoğraf Sanatçısı Ender Pekşen, programda ünlü halk şairi Aşık Veysel’in Kara Toprak türküsünden adını alan fotoğraf sunumu gerçekleştirdi. Pekşen’in Samsun’un kırsalını fotoğraflarla anlattığı sunum, katılımcıların beğenisini topladı. Aşık Veysel’in Kara Toprak türküsü eşliğinde köy yaşantısını anlatan kareler, seyircilere duygusal anlar yaşattı. Prof. Dr. Acar: "Yok olmadan değerini bilmek gerekir" Ondokuz Mayıs Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeki Acar, ‘Toprak ve İnsan’ başlıklı sunumunda tarihten müziğe ve edebiyata toprağın toplumsal kültürdeki yerini anlattı. Prof. Dr. Acar, toprağın insanların kültürel kimliklerin oluşmasında son derece önemli olduğunu ifade ederek, "Dünyada, savaşların büyük bir kısmı toprak yüzünden çıkıyor, sadece ülkeler arası savaşlardan bahsetmiyorum. Aile içi, insanlar arası örneğin miras nedeniyle, çıkan sorunların büyük kısmının toprak yüzünden olduğunu görüyoruz. Toprak bu kadar değerli bir şey. Vatan olarak toprak dediğimiz zaman Büyük Önderimizin Kurtuluş Savaşı sırasında söylediği ‘Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez.’ sözü, tüm insanlara toprağın değerini anlatıyor. Ayrıca, toprakla iç içe yaşayan insanların kültürel kimliklerinin oluşumunda en belirleyici unsurlardan biridir. Toprak, var oluşumuzdan yok oluşumuza kadar bizim için değerli olan bir şey. Kaybettiğimiz zaman, değerini anlıyoruz. O nedenle toprağın kıymetini aslında yok olmadan bilmek gerekiyor" dedi. Prof. Dr. Dengiz: "Üretim ortamı elimizden gidiyor" Prof. Dr. Orhan Dengiz ise ‘Toprak ve Tarım’ başlığıyla yaptığı konuşmada, "İnsanoğlu, gıdasının neredeyse yüzde 95’ini topraktan sağlıyor. Toprak tek cümleyle, karasal ekosistemin yaşam kaynağıdır. Baktığımızda ülkemizde ve dünyada topraklarımızın hemen hemen yüzde 33’ünü bozulmuş durumda. Bir yandan da insanoğlu çoğalmakta. Dünya şu anda 7,5-8 milyar nüfusa sahip. 2050 yılına yönelik hesaplamalar yapıldığı zaman, tarım üretimini yüzde 65 artırmamız gerekir. Ülkemiz yüzölçümü bakımından 78 milyon hektara sahip ve yüzölçümüne göre dünyanın 13. büyük ülkesi. Ülkemizde 1980’li yılların sonunda 28 milyon hektara ulaşan tarım arazileri, 2016 yılı verilere göre 24 milyon hektara düşmüş. Ülkemizde her yıl tarım arazilerinden 100 bin hektar alan, amaç dışı kullanımı nedeniyle farklı kullanım alanlarına dönüşmektedir. 85 milyon nüfusumuz var, tarım arazilerimizdeki süreç daha da geriliyor. Toprak bozulması nedeniyle su kıtlığı, gıda ve besin yetmezliği yaşanıyor. Güvenilir gıdaya ulaşmadaki süreçlerden bir tanesi üretim değil midir? Üretim ortamı, elimizden gidiyor" diye konuştu.
05 Aralık 2025 Cuma - 17:43 OMÜ, GreenMetric’te 57 basamak yükseldi Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ), 2025 UI GreenMetric Dünya Üniversiteleri Sıralaması’nda 57 basamak yükseldi 2025 yılı UI GreenMetric Dünya Üniversiteleri Sıralama Sistemi sonuçları açıklandı. Sıralama, dünya çapındaki üniversiteleri çevreye duyarlılık, enerji ve iklim değişikliği, atık yönetimi, ulaşım ve sürdürülebilirlik gibi kriterlere göre değerlendiriyor. Ondokuz Mayıs Üniversitesi bu yıl 57 basamak yükselerek "Dünyanın En Sürdürülebilir 224’üncü kampüsü" oldu. Doğa ile barışık, ekolojik duyarlılığa sahip bir kampüs hayatına ev sahipliği yapan OMÜ, Türkiye üniversiteleri arasında ise 27’inci sırada yer aldı. 2025 UI GreenMetric’te OMÜ, 1745 üniversite arasında 224’üncü sırada 105 ülkeden 1745 üniversitenin değerlendirildiği 2025 sıralamasında OMÜ’nün elde ettiği başarı dikkat çekici. OMÜ, sürdürülebilirlik alanındaki çabalarını her geçen yıl daha da artırarak, yeşil ve çevre dostu bir kampüs olma yolunda önemli adımlar atıyor. OMÜ, 2021 yılında 519’uncu sırada yer alırken, 2022’de 469’uncu 2023’te 364’üncü 2024 yılında ise 28’inci sırada yer alıyordu. Üniversitemiz 2025 yılında 57 basamak birden yükselerek 224’üncü sırada yer aldı. Uluslararası ve ulusal sıralamada Türkiye’nin en yeşil üniversiteleri 2025 yılı UI GreenMetric Dünya Üniversiteleri Sıralama Sistemi’nde dünya genelinde ilk üç sırayı şu üniversiteler aldı: Hollanda’nın Wageningen Üniversitesi birinci, İrlanda’dan Cork Üniversitesi Koleji ikinci sırada, Birleşik Krallık’tan Nottingham Trent Üniversitesi ise üçüncü sırada yer aldı. Türkiye’deki üniversiteler arasında ise İstanbul Teknik Üniversitesi, dünya sıralamasında 25’inci sırada yer alarak Türkiye’de birinci oldu. Yıldız Teknik Üniversitesi dünya sıralamasında 48’inci sırada, Türkiye’de ise ikinci; Kıbrıs Uluslararası Üniversitesi ise dünya sıralamasında 55’inci sırada yer alarak Türkiye’de üçüncü oldu. "Bu ilerleme, çevre dostu bir üniversite olma vizyonumuzu ne kadar benimsediğimizi ortaya koymaktadır" Rektör Prof. Dr. Fatma Aydın, OMÜ’nün 2025 GreenMetric sonuçlarındaki yükselişini değerlendirerek şunları kaydetti: "Üniversitemizin sürdürülebilirlik alanında gösterdiği bu önemli başarı, çevreye duyarlı bir kampüs kültürü oluşturma konusundaki kararlı çalışmalarımızın sonucudur. Yeşil alan yönetiminden enerji verimliliğine, atık azaltımından ulaşım politikalarına kadar geniş bir yelpazede yürüttüğümüz projeler, OMÜ’nün dünya üniversiteleri arasında daha görünür ve daha güçlü bir konuma yükselmesine katkı sağlamıştır. Bu ilerleme, çevre dostu bir üniversite olma vizyonumuzu ne kadar benimsediğimizi ortaya koymaktadır." Aydın, sürdürülebilirlik çalışmalarının hız kesmeden devam edeceğini vurgulayarak şu değerlendirmede bulundu: "OMÜ’nün 57 basamak birden yükselerek 224’üncü sıraya yerleşmesi, bu alandaki kurumsal adanmışlığımızın en açık göstergesidir. Üniversitemizin tüm birimleri elbirliğiyle daha yaşanabilir, daha yeşil ve daha çevreci bir kampüs oluşturmak için çalışmaktadır. Bundan sonraki süreçte de ulusal ve uluslararası standartlara uyum sağlayan çevresel politikalarımızı güçlendirerek, OMÜ’yü sürdürülebilirlik alanında örnek gösterilen üniversitelerden biri hâline getirmeyi hedefliyoruz."
Batı ve Doğu Çevre Yolu ile Samsun’da trafik rahatlayacak
01 Aralık 2025 Pazartesi - 12:55 Batı ve Doğu Çevre Yolu ile Samsun’da trafik rahatlayacak Samsun Büyükşehir Belediye (SBB) Başkanı Halit Doğan, Batı ve Doğu Çevre Yolu’nun transit araçları şehir içi trafikten uzaklaştırarak kenti içi trafiğini rahatlatacağını söyledi. Doğan ayrıca, yapımına başlanan 15 milyar TL maliyetli Batı Çevre Yolu’nun tamamlanması ile günlük 10 bin aracın kente girmeden güzergahına devam edeceğini açıkladı. Başkan Halit Doğan, şehrin ulaşım plan ve projeleri hakkında AK Parti Yerel Yönetimler Bölge Toplantısı’nda detaylı sunum gerçekleştirdi. Batı Çevre Yolu, Doğu Çevre Yolu ve kendi üretim tesisleri hakkında bilgiler veren Doğan, 16 kilometre uzunluğundaki Batı Çevre Yolu sayesinde günlük 10 bin aracın şehir trafiğinden çekileceğini, yılda 1,5 milyon araç/saatlik zaman tasarrufu sağlanacağını ve aynı zamanda proje tamamlandığında, Çarşamba-Bafra, 19 Mayıs-Tekkeköy ve Havalimanı-Bafra arası ulaşım sürelerinin yarı yarıya azalacağını vurguladı. "Batı Çevre Yolu ile günlük 10 bin araç şehir içi trafiğinden deplase olacak" Batı Çevre Yolu’nun yapımına başlandığını ifade eden Başkan Halit Doğan, "Batı Çevre Yolu başladı. 19 Mayıs ile Atakum ilçelerimizin kesiştiği noktadan batıdan gelen ve giden trafiğin şehrin güney tarafına biraz daha alarak yaklaşık 10 bin aracın günlük şehir içi trafiğinden deplase edildiği bir hizmet olacak. Toplam maliyeti 12 milyar TL. Yaklaşık 2 milyar TL’lik de bir kamulaştırma maliyeti var. Kamulaştırma işlemini Büyükşehir Belediyesi olarak biz yapıyoruz. Başlayan projemizi bu dönem içerisinde bitirmeyi öngörüyoruz" dedi. "Doğu Çevre Yolu’nu hayata geçirmek için proje çalışmaları başladı" Doğu Çevre Yolu yapımı için proje çalışmalarına başladıklarını dile getiren Başkan Doğan, "Samsun’un gelecek yıllara ilişkin bir ulaşım projeksiyonu ortaya koymamız gerektiğini düşünerek bir çalışma yapıyoruz. Doğuya da bir çevre yolu ihtiyacımız var. Sarp’a kadar giden yaklaşık 40 bin araç var. Samsun şehir içi trafiğinden Trabzon ve gümrüğe kadar giden on binlerce araç var. Buradaki araçların birçoğu kamyon ve otobüs trafiği. Bunların birçoğunu da şehir içi trafiğinden alarak inşallah Doğu Çevre Yolu’nu da hayata geçirmek üzerine proje çalışmalarına başlandı" diye konuştu. "Üretim tesislerimiz ile 1 milyar 408 milyon TL’lik katkı sağladık" İhale yerine kendi tesislerinde ürettikleri taş, yol malzemeleri gibi ürünler ile toplamda 1 milyar 408 milyon TL’lik katkıyı belediye bütçesine sağladıklarını vurgulayan Doğan, ayrıca şunları söyledi: "Kendimize yeten bir belediyeyiz. Doğal taş üretim atölyelerimizden hasır-çelik fabrikamıza, asfalt üretiminden kendi ürettiğimiz yol alt dolgu malzemesine, beton santrallerimizden diğer üretim mekanizmalarımıza kadar geçen yılki SASKİ ve Samsun Büyükşehir Belediyesi işlerine 1 milyar 408 milyon TL’lik katkı sağlamış olduk. 2026 yatırım bütçemiz yüzde 50,2. Bu kendi ürettiklerimiz yatırım bütçesinde görünmüyor. Sadece ihaleli işler görünüyor. Bu kendi ürettiğimiz ürünleri de kattığımızda yaklaşık yüzde 65’lik bir yatırım bütçesiyle hizmet veriyoruz."
OMÜ Siyaset Bilimi Topluluğu TBMM’de
01 Aralık 2025 Pazartesi - 12:31 OMÜ Siyaset Bilimi Topluluğu TBMM’de Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Siyaset Bilimi Topluluğu, ÜNİDES Desteğiyle Ankara’da Uygulamalı Kamu Yönetimi ve Katılımcı Demokrasi Programını tamamladı. Siyaset Bilimi Topluluğu, Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından yürütülen Üniversite Öğrenci Toplulukları İş Birliği ve Destek Programı (ÜNİDES) kapsamında desteklenen "Kamu Kurumlarında Katılımcı Demokrasi ve Gençlik Diyaloğu: Bakanlık Ziyaretleriyle Uygulamalı Gözlem" projesi doğrultusunda iki gün süren kapsamlı bir Ankara programı gerçekleştirdi. Aralarında 13 öğrencinin bulunduğu katılımcı ekip, Türkiye’nin kilit kamu kurumlarını yerinde inceleyerek yasama süreçleri, kamu yönetimi uygulamaları ve gençlik politikaları hakkında doğrudan deneyim edindi. Böylece öğrenciler, derslerde edindikleri teorik bilgileri gerçek kurum deneyimleriyle pekiştirme fırsatı yakaladı. Program, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gerçekleştirilen ziyaretle başladı. Rehber eşliğinde yapılan bilgilendirmenin ardından öğrenciler, yasama süreçlerini, komisyon çalışmalarını ve Meclis gündeminin nasıl şekillendiğini doğrudan gözlemledi. TBMM TV’nin topluluk üyeleriyle gerçekleştirdiği röportajla renklenen ziyaret, soru-cevap bölümüyle ilerledi ve öğrencilerin Meclis lokantasında misafir edilmesiyle sona erdi. Programın ilk gününün ikinci durağı, İçişleri Bakanlığı Eğitim Daire Başkanlığı oldu. Öğrenciler, üst düzey yetkililerle doğrudan iletişim kurarak kariyer planlamalarına yönelik önemli görüşler edindi. Bu kapsamda kaymakam adaylarının eğitim aldığı birim de ziyaret edilerek uygulamalı eğitim süreçleri yerinde incelendi ve kaymakam adaylarıyla birebir akademik ve mesleki sohbetler gerçekleştirildi. Programın ikinci günü Gençlik ve Spor Bakanlığı ziyaretiyle devam etti. Gençlik Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı ile gerçekleştirilen verimli görüşmede, gençlik politikaları ve bakanlık projeleri üzerine kapsamlı bir değerlendirme yapıldı. Topluluk üyeleri, bu ziyaretten sonra 1. Meclis, 2. Meclis, Palas Müzesi ve Anıtkabir’den oluşan kültürel gezi rotasını takip ederek Türkiye’nin siyasal ve tarihsel mirasını yerinde inceleme fırsatı buldu. Siyaset Bilimi Topluluğu, programın gençlerin kariyer yolculuğunda yönetime katılımını güçlendiren, kamu politikalarını yerinde gözlemleme imkânı sunan ve demokratik süreçlere ilişkin farkındalığı artıran önemli bir deneyim olduğunu belirterek katkı sunan tüm kurumlara ve katılımcılara teşekkür etti. Topluluk, benzer nitelikteki çalışmalarla öğrencilerin akademik ve profesyonel gelişimlerine katkı sağlamayı sürdüreceğini ifade etti. Ankara’daki programa Siyaset Bilimi Topluluğu üyelerinin yanı sıra Topluluk Başkanı Doç. Dr. Fatih Çağatay Cengiz de eşlik etti.
’İşten atılma korkusu’ stresi artırıyor
01 Aralık 2025 Pazartesi - 12:27 ’İşten atılma korkusu’ stresi artırıyor Psikiyatri Uzmanı Dr. Arda Kazım Demirkan, iş hayatında çalışma ve yaşam dengesinin bozulmasının, artan işsizlik nedeniyle işten atılma korkusu gibi etmenlerin stresi artırıcı unsurlar olarak ortaya çıktığını söyledi. Psikiyatri Uzmanı Dr. Arda Kazım Demirkan, iş hayatında çalışma ve yaşam dengesinin bozulmasının, artan işsizlik nedeniyle işten atılma korkusu gibi etmenlerin stresi artırıcı unsurlar olarak ortaya çıktığını söyledi. Demirkan, yoğun stres artışının üretkenliği azaltarak ekonomiye olan yükün artmasına, işe gelmeme ve hasta olduğu halde işinin başında olma durumuna neden olduğunu, bunun da iş motivasyonu ve performansta azalmaya, sık birim değiştirme gibi olumsuz çalışma yaşantısına sebebiyet verdiğini belirtti. Liv Hospital Samsun Psikiyatri Kliniği’nden Uzm. Dr. Arda Kazım Demirkan, sosyal yaşamda ve iş yerinde stres yönetimi ve öfkeyle başa çıkma konusunda bilgilendirmelerde bulundu. İnsanların en önemli değerlerinin aile ve sosyal çevreleri olduğunu dile getiren Uzm. Dr. Arda Kazım Demirkan, bir iş sahibi olmanın bireyin özgüvenini artıran bir durum olduğunu belirtti. Günümüzde iş yerindeki çalışma sürelerinin de bir stres kaynağı olduğunu vurgulayan Psikiyatri Uzm. Dr. Arda Kazım Demirkan, "Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) 2017 raporuna göre 38 ülke arasında Türkiye yıllık en uzun çalışma saatleri sıralamasında 14. sırada yer almaktadır" bilgisini verdi. Günümüzde çalışma saatlerinin dışında aile ve sosyal yaşantıda stres oluşturan farklı konu ve sorunların da söz konusu olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Arda Kazım Demirkan, şu açıklamalarda bulundu: "Hayat şartları gereği insanlar gerçek hayatlarında kişisel ve çevresel birçok engelle karşılaşmaktadır. Örneğin; başarılı bir futbolcu sakatlanabilir, istediğimizden az paraya sahip olabiliriz veya evliliğimizde sorunlar olabilir. Bu ve benzeri durumlarda fiziksel ve duygusal sağlığımızı olumsuz etkileyen zorluklarla başa çıkmakta yetersiz kaldığımızda yaşadığımız psikolojik durum ’stres’ olarak tanımlanmaktadır." "Fiziksel ve sosyal uyumsuzluk stres sebebi" Bireyin yaşadığı fizik ve sosyal çevresinden meydana gelen uyumsuz durumlar sebebiyle, bedensel ve psikolojik olarak sınırlarının ötesinde sarf ettiği gayrete ’stres’ denildiğini ifade eden Dr. Demirkan, "Bir stres oluşturucu durumun diğerinden daha önemli olmasının nedenini belirli ölçülerde sezgisel olarak anlayabilmemiz için bazı önemli faktörler bulunmaktadır. Bunlar; stresi meydana getirenin şiddeti, kronikliği (ne kadar sürdüğü), zamanlaması, yaşamlarımızı ne kadar etkilediği, ne kadar öngörülebilir olduğu ve stres oluşturucunun ne kadar denetlenebilir olduğudur" dedi. "Değişim ne kadar hızlıysa stres o kadar büyük" ’Kriz’ kelimesinin stresli bir durum söz konusu olduğunda bir bireyin ya da grubun uyum kapasitesini aşarak tehlikeli bir noktaya geldiği süreci anlatmak için kullanıldığının altını çizen Uzm. Dr. Arda Kazım Demirkan, "Krizler, stres kaynakları çok yoğun ve güçlü olduğunda bireylerin kullanmış oldukları başa çıkma yöntemleri yetersiz kalmaktadır. Stres ile krizi birbirinden ayıran bazı faktörler vardır. Bireylerde travma ya da kriz oluşturan durum kişinin olaylarla başa çıkma kabiliyetini aşmaktadır; streste ise bireyin başa çıkma kabiliyetinin aşılması şart değildir. Bireylerin yaşamlarındaki değişimler ne ölçüde hızlı gelişirse yaşanacak olan stres de o kadar büyük olmaktadır. Rol ve görev tanımlarındaki belirsizlik; roller arası çatışma, bireyler arası çatışma, sorumluluk, katılım, iş güvenliği, yönetim şekli, iş stresi, bireyin iş ile ilgili olan durumları, iş süreçleri ve iş yerindeki diğer çalışanlarla etkileşim sonucu ortaya çıkan psikolojik ve fizyolojik dengenin bozulması olarak tanımlanmıştır" şeklinde konuştu. "Hayır demeyi öğrenin" İş yaşamında çalışma ve yaşam dengesinin bozulması, artan işsizlik nedeniyle işten atılma korkusu gibi etmenlerin stresi artırıcı unsurlar olarak belirtildiğini vurgulayan Uzm. Dr. Arda Kazım Demirkan, şu bilgileri verdi: "Yoğun stres artışının üretkenliği azaltarak ekonomiye olan yükün artmasına işe gelmeme ve hasta olduğu halde işinin başında olma durumuna neden olduğu, bunun da iş motivasyonu ve performansta azalmaya, sık birim değiştirme gibi olumsuz çalışma yaşantısına sebebiyet verdiği belirtilmiştir. Ofis çalışanları haftanın neredeyse tamamını iş yerlerinde geçirmektedir. Kimi bireyler haftanın ilk günü olan pazartesiye mutlu, heyecanlı başlarken kimi de pazartesinin tarihten silinmesini istemektedir. Konunun gün ile bir ilgisinin olmadığını kabullenerek kişisel streslerimize çözüm arayışı getirmeliyiz. Bir diğer husus da size kapasitenizi ya da bilginizi aşacak düzeyde bir görev verildiğinde ’hayır’ cevabını verebilmenizdir."
"HIV dünyada azalırken Türkiye’de artıyor"
01 Aralık 2025 Pazartesi - 11:33 "HIV dünyada azalırken Türkiye’de artıyor" "1 Aralık Dünya AIDS Günü" kapsamında açıklamalarda bulunan Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Leblebicioğlu, HIV ile mücadelede dünyada önemli ilerlemeler kaydedilirken Türkiye’de vaka sayılarının artmaya devam ettiğini belirterek, "2004 yılına göre AIDS’e bağlı ölümler yüzde 70 azalmıştır. Birçok ülkede vaka sayıları düşerken Türkiye’de artış görülmesi dikkat çekicidir" dedi. 2025 Dünya AIDS Günü Teması: "Kesintilerin Üstesinden Gelmek, AIDS Mücadelesini Dönüştürmek" Dünya Sağlık Örgütü’nün bu yılki tema olarak belirlediği "Overcoming Disruption, Transforming the AIDS Response" (Kesintilerin Üstesinden Gelmek, AIDS Mücadelesini Dönüştürmek) mesajını hatırlatan VM Medical Park Samsun Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Leblebicioğlu, Prof. Dr. Leblebicioğlu, özellikle pandemiler, ekonomik zorluklar, sağlık hizmetlerine erişim engelleri ve toplumsal eşitsizliklerin HIV mücadelesini yavaşlattığını vurguladı. "AIDS ile mücadelede hedefimiz 2030 yılına kadar hastalığı halk sağlığı tehdidi olmaktan çıkarmaktır. Bunun için topluluk temelli destek, kapsayıcı sağlık hizmetleri ve herkes için eşit erişim büyük önem taşıyor" diye konuştu. "Ayrımcılık ve damgalama hâlâ en büyük engellerden biri" Resmi tema bu yıl farklı olsa da Prof. Dr. Leblebicioğlu, damgalama ve ayrımcılığın HIV ile yaşayan bireylerin sağlık hizmetlerine erişimini zorlaştırdığını belirterek şunları söyledi: "Damgalama ve ayrımcılığın ortadan kalkması, hem erken tanıyı artırır hem de kişilerin tedaviye güvenle devam etmesini sağlar. HIV ile yaşayan bireyler toplumun diğer üyeleriyle aynı haklara sahiptir. Önyargıları kırmadan HIV ile mücadeleyi güçlendiremeyiz." "İlaç tedavisi kritik öneme sahip, mutlaka düzenli kontrol şart" HIV tedavisinde sürekliliğin hayati olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Leblebicioğlu: "Modern antiviral ilaçlarla virüs baskılanabilmekte, bağışıklık sistemi korunabilmekte ve bulaştırıcılık ortadan kalkabilmektedir. Tedavi düzenli alındığında HIV tespit edilemeyecek seviyeye iner ve bu durumda bulaşma gerçekleşmez. Bu nedenle ilaçların aksatılmaması ve düzenli kontrollerin yapılması kritik önem taşır" şeklinde konuştu. "Herkes risk altında – düzenli test hayat kurtarır" HIV’in yaş, cinsiyet veya sosyoekonomik durum fark etmeksizin herkesi etkileyebileceğini belirten Leblebicioğlu, korunmasız cinsel ilişkinin en önemli risk faktörlerinden biri olduğunu söyledi. Ayrıca frengi (sifilis) ve bel soğukluğu (gonore) gibi diğer cinsel yolla bulaşan hastalıkların HIV riskini artırdığını vurguladı. "Her 5 kişiden 1’i HIV pozitif olduğunu bilmiyor" Türkiye’de HIV taşıyan bireylerin önemli bir kısmının durumundan habersiz olduğunu belirten Prof. Dr. Leblebicioğlu: "HIV pozitif her 5 kişiden 1’inin enfekte olduğunun farkında olmadığı tahmin edilmektedir. Bu nedenle şüpheli temas yaşayan kişilerin vakit kaybetmeden test yaptırması gerekir. Test süreçlerinde gizlilik esastır; kişisel bilgiler korunur" ifadelerini kullandı.
Tesisatçıdan borudan beşik: İçine girip test etti, viral oldu
01 Aralık 2025 Pazartesi - 10:25 Tesisatçıdan borudan beşik: İçine girip test etti, viral oldu Samsun’da su tesisatçısı 26 yaşındaki Furkan Karadağ, yakında doğacak kızı için su borularından yaptığı beşiğe kendi girip test edince görüntüler milyonlara ulaştı. Borudan imal ettiği beşiği sıcak su tesisatına bağlayarak "sıcak beşik" hâline getirmeyi planlayan Karadağ, gelen yoğun talep üzerine üretime başladı. "Kızım için hayalimdi, içine girip sallandım" 10 yıllık su tesisatçısı Furkan Karadağ, doğmasına bir ay kalan kızı için manevi bir hediye yapmak istedi. Mesleğinden ilham alarak tamamen su borularından bir beşik tasarlayan Karadağ, parçaları ısıtarak birleştirdi. Beşiğin sağlamlığından emin olmak için yaklaşık 60 kilo ağırlığıyla içine girip sallandığını anlatan Karadağ, o anları sosyal medyada paylaşınca video yalnızca bir platformda 1,6 milyon izlenmeye ulaştı. Salladığı videonun internette viral olması üzerine Karadağ, gelen siparişleri değerlendirerek su borularından beşik üretip satmaya başladı. Bir sonraki hedefinin, borudan yaptığı beşiği sıcak su tesisatına bağlayarak "sıcak beşik" yapmak olduğunu söyleyen Furkan Karadağ, ayrıca su borusundan salıncak ve yürüteç de yapacağını ifade etti. Karadağ, "10 yılı aşkın bir süredir su tesisatçısıyım. 3 yıldır evliyim. Allah bir çocuk nasip ederse ona manevi bir hediye bırakmak istiyordum. 1 ay sonra eşim doğum yapacağından bir hazırlık yapayım dedim. Su borularından beşik yapmayı kafamda tasarladım. Bir ölçü almadan gelişigüzel bir şekilde evde yaptım. İçine girdiğim beşikte kavis adlı malzeme kullandığından biraz maliyetli. Bu beşikte 2-3 boy boru, 25-20 adet T boru ile yaptım. Akşamları evde olduğum zamanlarda yaptım. 3 saat gibi bir sürede beşiği bitirdim. Beşiği internete atınca insanlar, ’ne kadar sağlam, süs için mi yapılmış’ demesin diye içine girdim. Yaklaşık 60 kiloyum. İçine girip sallandım ve bir sıkıntı olmadı. Sosyal medyaya da bu görüntülere attım. Sadece bir platformda 1,6 milyon kişi tarafından izlendi. Diğer platformlarda da yine hatırı sayılır bir izlenme aldı. İsteyene bu beşiklerden yapabilirim. Videodan sonra çok ulaşan oldu. Birkaç kişiye de yapıp gönderdim. Onlar da gayet başarılı buldu" dedi. "Beşiği petekten sıcak su tesisatına bağlayıp, sıcak beşik yapacağım" Borulardan yapılan beşiğin sıcak su sistemine de entegre olabileceğini dile getiren Karadağ, "Su borularından yaptığım beşiği içerisinde sıcak su dolaşan beşik olarak yapma düşüncesi de var. Bunla ilgili iş teklifi de aldım. Toplu üretim anlamında da teklif geldi. Borudan yaptığım beşikleri bir peteğin önüne koyabiliriz. İçine petekten sıcak su hattını verip, diğer bölümünden de çıkışını verebiliriz. Bunun tek sıkıntısı taşıması. Başka yere getirmek için petekten tekrar kurulum yapman gerekir. Bu da bilmeyen kişilerin yapabileceği bir şey değil ancak sabit olarak bu sistem her evde yapılabilir" diye konuştu. Kendi yaptığı beşiklerin mobilya beşiklerden uygun ve dayanıklı olduğunu da vurgulayan Karadağ, "Kendi kızıma yaptığım beşiği 4 yaşına kadar kullanılabilecek şekilde yaptım. Her yaşa ve kiloya göre beşik yapabilirim. Ayrıca su borularından salıncak yapmak da istiyorum. Bir de su borularından yürüteç yapma hedefim var. Ürünlerde hiçbir metal ya da farklı bir ürün yok. Boruların hepsi ısıtıcı ile birbirine kaynak edildi. Mobilya beşikler ortalama 10 bin TL bandında. Benim yaptığım beşiklerin fiyatı 4 bin TL’den başlıyor. Daha ufakları da 3 bin TL’den başlıyor" şeklinde konuştu.
Samsun yeni OSB’de ıslah ve drenaj çalışmaları sürüyor
01 Aralık 2025 Pazartesi - 09:42 Samsun yeni OSB’de ıslah ve drenaj çalışmaları sürüyor Samsun’un Tekkeköy ilçesinde bulunun Yeni Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) altyapı kapsamında yürütülen ıslah ve drenaj çalışmaları devam ediyor. Devlet Su İşler (DSİ) tarafından yürütülen proje çerçevesinde bölgenin batısında bulunan Ortaköprü Deresi ile doğusundaki Çobanyatağı Deresi’nde havza düzenleme ve temizlik faaliyetleri yoğun şekilde sürdürülüyor. Alt ve üst havzalarda iş makineleriyle dere temizliği aralıksız gerçekleştiriliyor. Yeni OSB Kanal Drenajı çalışmaları kapsamında, bölge içinde toplam bin 40 metre uzunluğunda trapez kanal açıldı. Kanalın sağ sahiline yaklaşık 949 metre, sol sahiline ise yaklaşık 138 metre istifli taş tahkimatı yapılarak altyapının güçlendirilmesi sağlandı. Çobanyatağı Deresi’nde yürütülen taş temini çalışmalarıyla, ıslah amaçlı istifli tahkimat ve taş dolgu imalatlarında kullanılmak üzere 165 bin 500 ton taş tedarik edildi. Projenin fiziki gerçekleşme oranının ise yüzde 25 seviyesinde olduğu bildirildi. Tekkeköy Ortaköprü Deresi Taşkın Kontrol Tesisi kapsamında; sağ ve sol sahilde 250’şer metre olmak üzere toplam 500 metre fore kazık imalatı, her iki sahilde toplam 4 bin 950 metre beton ağırlık duvar yapımı planlanıyor. Ayrıca proje içerisinde 2 adet prefabrik kirişli köprü ile duvar üstü korkuluk ve beton direkli tel çit imalatları da bulunuyor. Yeni OSB ve üst havzasında toplam 5 iş makinesiyle dere temizliği çalışmalarının sürdüğü, temin edilen taşların ise Çobanyatağı Kanalı’nda gerçekleştirilen tahkimat ve dolgu imalatlarında kullanıldığı belirtildi.
Uzmanından çocuklarda ’göğüs büyüklüğü’ uyarısı: "Ciddi travma sebebi"
01 Aralık 2025 Pazartesi - 09:40 Uzmanından çocuklarda ’göğüs büyüklüğü’ uyarısı: "Ciddi travma sebebi" Ünlü estetik cerrah Prof. Dr. Hayati Akbaş, çocuklarda görülen göğüs büyüklüğü sorununa ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Akbaş, hem kız hem de erkek çocuklarında yaş grubuna göre normal olmayan meme büyüklüğünün ciddi psikolojik ve fiziksel sorunlara yol açtığına dikkat çekti. FBM Tıp Merkezi’nden Prof. Dr. Akbaş, özellikle erkek çocuklarında normalden büyük göğüs oluşumunun jinekomasti olarak adlandırıldığını ifade ederek, "Erkek çocukları okullarındaki aktivitelere katılmak istemezler. Aileleri ve arkadaşlarıyla denize, havuza gitmekten kaçınırlar. Sportif faaliyetlerden uzak dururlar. Genellikle vücutlarını kapatan kalın kıyafetler tercih ederler. Durumu kimsenin bilmesini istemezler ve sürekli saklama çabası içindedirler. Bu durum psikolojilerini ciddi anlamda etkiler" dedi. Jinekomastinin cerrahi yöntemlerle tedavi edilebildiğini belirten Akbaş, "Bazen vakumla, bazen de cilt kesileri yapılarak fazla dokular alınır. Jinekomastisi olan bir çocuğu ameliyatla normal haline getirdiğimizde psikolojisi ciddi şekilde düzelir" diye konuştu. "Vücudun aksını bozuyor" Kız çocuklarında da benzer sorunların görülebildiğini söyleyen Akbaş, özellikle 18 yaş öncesi aşırı göğüs büyümesinin fiziksel gelişimi olumsuz etkilediğini belirtti. Akbaş, "Kız çocuğunun 13–14 yaşında göğüslerinin normalden fazla büyümesi hem psikolojik olarak rahatsızlık verir hem de fiziksel sorunlara yol açar. Omurgayı ve vücut aksını bozarak kamburluğa, duruş bozukluklarına neden olabilir. Bu durumda mutlaka cerrahi tedavi gerekir" ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Akbaş, hem kızlarda hem erkeklerde normal dışı meme büyüklüğünün bir rahatsızlık kaynağı olduğunu belirterek erken müdahalenin çocukların hem psikolojik hem fiziksel sağlığı için önem taşıdığını sözlerine ekledi.
Kış aylarında çocuklarda enfeksiyon riski artıyor: Uzmanlardan önemli uyarılar
01 Aralık 2025 Pazartesi - 09:38 Kış aylarında çocuklarda enfeksiyon riski artıyor: Uzmanlardan önemli uyarılar Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Harika Dikdur, kış aylarında artan solunum yolu enfeksiyonlarına karşı aileleri uyardı. Grip aşısı, düzenli D vitamini kullanımı ve hijyen önlemlerinin önemine dikkat çeken Dikdur, özellikle bağışıklığı düşük çocukların risk altında olduğunu belirtti. Medicana International Samsun Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Harika Dikdur, kış aylarının gelmesiyle birlikte çocuklarda enfeksiyon sıklığının belirgin şekilde arttığını belirterek ailelere önemli uyarılarda bulundu. Dr. Dikdur, özellikle üst ve alt solunum yolu enfeksiyonlarının bu dönemde daha yaygın görüldüğünü ifade etti. Dr. Dikdur, çocuklarda burun akıntısı ile başlayan ve ardından gelişen öksürük, hırıltılı solunum ve nefes darlığı gibi şikâyetlerin 2–3 günden uzun sürmesi durumunda mutlaka bir çocuk doktoruna başvurulması gerektiğini vurguladı. Bağışıklık sistemi zayıf ve alerjik bünyeye sahip çocukların bu süreçte daha yüksek risk altında olduğunu dile getirdi. Grip aşısının önemine de değinen Dr. Dikdur, "Bu dönemde yapılan grip aşıları, influenza virüsüne bağlı hastaneye yatış gerektirecek kadar ağır enfeksiyonları önler" dedi. Okul çağı çocuklarında yıllık kan tahlilinin önemine dikkat çeken Dikdur, vitamin ve mineral değerlerinin düzenli olarak takip edilmesi gerektiğini söyledi. Bitkisel tedavi adı altında doktor önerisi olmadan kullanılan ürünlerin ciddi böbrek ve karaciğer hasarına yol açabileceğini vurgulayan uzman doktor, aileleri bu konuda dikkatli olmaya çağırdı. Her çocuğun okul döneminde düzenli D vitamini kullanması gerektiğini belirten Dr. Dikdur, kan değerlerinde eksiklik tespit edilmesi hâlinde demir ve diğer vitamin-mineral desteklerinin yalnızca doktor önerisiyle başlanması gerektiğini söyledi. Ev ortamında alınması gereken önlemler hakkında da bilgi veren Dr. Dikdur, "Çocukların bulunduğu oda ısısı 20–22 dereceyi geçmemeli, nem oranı ise yüzde 40–50 arasında olmalıdır. İyi bir beslenme, düzenli uyku ve kalabalık ortamlardan uzak durmak enfeksiyon sıklığını azaltır" ifadelerini kullandı.