Yerel Haberler
Sivas
19 Aralık 2025 Cuma - 11:40 Zara’da Türk Kızılay hizmet binası törenle açıldı Sivas’ın Zara ilçesinde Türk Kızılay Temsilciliği hizmet binası düzenlenen törenle hizmete açıldı. Açılışta konuşan Türk Kızılay Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Sarılar, geçmişteki Kızılay ile bugünkü Kızılay arasında ciddi farklar bulunduğunu vurguladı. Türk Kızılay Zara Temsilciliğine tahsis edilen ve Sivas İl Özel İdaresine ait olan bina, yapılan tadilat çalışmalarının ardından hizmet vermeye başladı. Açılış törenine Zara Kaymakamı Mehmet Ali Atak, Zara Belediye Başkanı Fatih Çelik, İl Genel Meclis Başkanı Mehmet Şarkışla, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Burak Caner, Türk Kızılay Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Sarılar ile kurum temsilcileri ve çok sayıda davetli katıldı. Törende konuşan Türk Kızılay Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Sarılar, Kızılay’ın yalnızca Türkiye’de değil dünyanın dört bir yanında ihtiyaç sahiplerine ulaştığını belirterek, "Kızılay, kara gün dostudur. Felaketlerde, depremlerde, yangınlarda her zaman sahadadır. Bugün bütçesi 65 milyar liraya ulaşan, birkaç bakanlıkla eşdeğer büyüklükte bir kurumun yöneticisi olmaktan bir Sivaslı olarak gurur duyuyorum" dedi. Kızılay’ı büyük bir vakıf olarak gördüklerini ifade eden Sarılar, yaklaşık 10 bin çalışanla faaliyet yürüttüklerini belirterek, "Kök hücre alımını da, yapımını da hastalara ulaştırmayı da Sağlık Bakanlığı bize verdi. Kök hücre gibi önemli bir konuda bir misyon Türk Kızılay’a yüklenilmiştir. Nereden baksanız 25-30 milyon Avro gibi bir menfaatimiz söz konusu olacak. Netice itibariyle bazı beslenme gruplarımız var, yine yurt dışından gelen, hastalığının en son safhasında olan yaşlı ve çocuklara biliyorsunuz beslenme yapıyoruz. Bunun da imalatına İnşallah en kısa zamanda başlayacağız. Netice itibariyle buradan elde edilecek gelirlerimizle 2025 yılı sonu itibariyle 16 milyonu Türkiye’de, 9 milyon da yurtdışında insana dokunmuşuz, maddi ve manevi. Biz bunun sayısını arttırmak adına elimizden gelen bütün gayretleri gösteriyoruz. Güney Kore’den 10 milyon Dolar, harcamamız için Gazze’ye, Suriye’ye para yolluyor. Yani ne kadar içeriye ve dışarıya güven sağlarsan bunların da tedariki çok kolay olur. Geçmişteki Kızılay’la bugünkü Kızılay arasında çok ciddi farklar var. Yakında bir Kızılay kanunu yapıyoruz, onu çıkarttığımız zaman bugün biz varız orada, yarın başkaları gelecek, kimsenin suistimal etmemesi için elimizden gelen kuralları, kanunları da koyacağız. Bu şekilde çalışmalarımız olduğunu belirtmek isterim" diye konuştu. Konuşmaların ardından, hizmet binasının açılmasına katkı sunan destekçilere protokol üyeleri tarafından plaket takdim edildi. İlçe Müftüsü Yunus Güleç tarafından yapılan duanın ardından Türk Kızılay Zara Temsilciliği hizmet binasının açılışı gerçekleştirildi.
19 Aralık 2025 Cuma - 10:42 Havalar soğudu araç yangınları arttı Sivas Belediyesi İtfaiye Amiri Seyfi Ali Gül, soğuk havalarla birlikte araç yangınlarında artış yaşandığını belirterek, bakımı yapılmayan benzin, gaz ve elektrik tesisatlarının ciddi risk oluşturduğunu söyledi. Dondurucu soğuklarıyla bilinen Sivas’ta soğuk hava etkisini arttırmaya devam ediyor. Son zamanlarda hava sıcaklıklarının düşmesiyle birlikte kent genelinde araç yangınlarında da artış yaşandığı gözlemlendi. Soğuk havalarda özellikle tüplü araçların çalışmasında yaşanan zorluklar, sürücüleri benzinle çalıştırmaya yönlendirebiliyor. Yılın diğer dönemlerinde benzinle kullanılmayan araçlarda yakıt hortumlarında zamanla yıpranma meydana gelebildiği, bunun da yakıt sızıntısına ve yangına sebep olabildiği aktarılıyor. Bu nedenle araçların benzin ve gaz tesisatlarının düzenli olarak kontrol edilmesinin önem taşıyor. Kış aylarında elektrik tesisatına binen yükün artmasıyla birlikte, elektrik kaynaklı araç yangınlarının da yaşanabildiği belirtiliyor. Bu durumun, özellikle soğuk havalarda araç bakımlarının aksatılmaması gerektiğini bir kez daha ortaya koyuyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Sivas Belediyesi İtfaiye Amiri Seyfi Ali Gül, soğuk havalarla birlikte araç yangınlarında artış yaşandığını belirterek, "Yılın diğer zamanlarında araçlar benzinle çalıştırılmadığı için yakıt hortumları zarar görmüş olabiliyor, yakıt sızıntısı ile birlikte yangına sebebiyet verebiliyor" dedi. "Bakımların yapılmış olması gerekiyor" Araç yangını esnasında soğukkanlılığın korunması gerektiğini söyleyen Seyfi Ali Gül, "Araç yangınlarında gözle görülür bir artış meydana geldi. Yıl içerisinde yaklaşık 65-70 tane araç yangınına ekiplerimiz müdahale etti. Bu yangınların temel sebebi motor, elektrik aksamı ya da yakıt hortumları diyebiliriz. Yüzde 60-70 oranında bunu oluşturmakta, yüzde 30 oranında ise trafik kazalarından ve insan kaynaklı durumlardan oluşmakta. Soğuk havalarda gazlı araçların kışın çalışması biraz daha zor olduğu için vatandaşlar benzinle çalıştırmaya çalışıyor. Bu durumda da şöyle bir durum ortaya çıkıyor, yılın diğer zamanlarında araçlar, benzinle çalıştırılmadığı için yakıt hortumları zarar görmüş olabiliyor ve yakıt sızıntısı ile birlikte yangına sebebiyet verebiliyor. Eğer araç benzinle çalışacaksa yakıt hortumlarının bakımının yapılmış olması gerekiyor. Gaz tesisatına, benzin tesisatına da bakım yapılması gerekiyor. Kış aylarında elektrik tesisatına aracı çalıştırma aşamasında ısınma(kızdırma) konusunda büyük yük bineceği için yine yangına sebebiyet verebilir. Araç yangını başımıza geldiği zaman öncelikle soğukkanlılığımızı korumamız gerekiyor. Eğer hareket hâlindeysek aracı güvenli bir yere çekip lastikleri aracın hareket edişini engelleyecek şekilde konumlandırıp bir an evvel araçtan kendimizi ve yolcuları indirdikten sonra, yangına müdahale edebileceğimiz durumdaysa yangın söndürme tüpüyle müdahale etmemiz gerekir. Kuru kimyevi tozla müdahale etmemiz, suyla müdahale etmememiz gerekir. Yangının neden çıktığını bilmediğimiz için yangını söndürmekten çok büyütebiliriz" dedi.
Uyku problemine karşı duyarsız  kalamadı,  Sivas’ın doğal taşları ile radyasyon savar yastık geliştirdi
07 Kasım 2025 Cuma - 11:39 Uyku problemine karşı duyarsız kalamadı, Sivas’ın doğal taşları ile radyasyon savar yastık geliştirdi Sivas’ta yaşayan Yıldıray Aluç, kentte bulunan doğal mineralleri ve bitkileri değerlendirerek elektromanyetik alanı soğuran özel bir yastık geliştirdi. Aluç’un geliştirdiği bu yastık, kullanıcıların daha kaliteli ve rahat bir uyku uyumasına yardımcı olmayı amaçlıyor. Sivas’ta yaşayan Jeoloji Mühendisi Yıldıray Aluç, doğada bulunan minerallerin insan sağlığı üzerindeki etkilerini araştırırken dikkat çekici bir buluşa imza attı. Sivas’ta bol miktarda bulunan manyetik, barit ve grafit gibi mineralleri, aromatik bitkiler ve doğal koku-nem alıcı tabletlerle bir araya getirerek, elektromanyetik alanı soğuran bir yastık tasarladı. Aluç, bu malzemelerin bir araya getirilmesiyle gün içinde elektromanyetik alana maruz kalan kişilerin dinlenme sürecinde rahatlamasını amaçlıyor. Özellikle cep telefonları, modemler ve diğer elektronik cihazların oluşturduğu radyasyondan insanların daha az etkilenmesini hedefleyen Aluç, yastığın astar kısmına içerisine mineralleri koyduğu özel cepler dikiyor ve cep sayısını talebe göre değiştirilebiliyor. Yıldıray Aluç, deneme amaçlı bir cep telefonu yastığın içine yerleştirilip arandığında ‘aradığınız kişiye ulaşılamıyor’ uyarısı aldığını söyleyerek, "Bu sonuç, yastığın elektromanyetik alanı etkin şekilde engellediğini gösterdi. Yastığı kullananlar ise daha rahat uyuduklarını söylüyorlar" dedi. "İnsanlar uyuyamıyor" İnsanların hizmetine sunmak için böyle bir çalışma yaptıklarını belirten Yıldıray Aluç, "Sivas’ta bulunan bitki ve minareleri insanlar için nasıl kullanırız diye düşündüm. Daha sonra bu mineral ve bitkilerin elektromanyetik alan ve manyetik alan soğurucu özelliği olduğunu fark ettik. Bu sonuca ise yapılmış bilimsel çalışmalar ve kendi denemelerimiz ile anladık. Bunu da insanların hizmetine sunmak için böyle bir çalışma yaptık. İnsanlar, gün içerisinde çalışıyor ve akşam evlerine yorgun bir şekilde dönüyorlar. Gün içerisinde internet ağına, modemlerin ve cep telefonların elektromanyetik alanlarına maruz kalıyorlar. Eve geldikleri zaman uykuya dalamama problemleri oluyor. Uyduklarında ise uykularını alamıyorlar. Bizde bunların önüne geçmek için doğada bulunan minerallerin elektromanyetik alan ve manyetik alan özelliğinden faydalanarak bir yastık yaptık. Yastığın içerisine Sivas’ta bol bulunan manyetit ve barit bulunuyor. Elektromanyetik alanı soğurması içinde özel bir kumaş kullanıyoruz. Ama Sivas’ta bulunan bazı minareler bunu doğal olarak önleyebiliyor" dedi. "Elektromanyetik alandan etkilenmiyorsunuz" Yastığı kullananların rahat uyuduğunu söyleyen Aluç, "Yastığı yaparken ise önce astarımızı diktik. Astarın içerisine ise cepler diktik. Cep sayısı kişiye göre değişebilir. Ceplerin içerisini ise minareler ile doldurduk. İçerisine koku ve nemi alması için de bir ürün koyduk. Bu işlemleri yaptıktan sonra doğal radyasyon emici olan yünümüzde yastığın içerisine doldurduk. Denemek amaçlı telefonumuzu yastığın içerisine koyduk ve telefonla arama yaptığımızda ‘aradığınız kişiye ulaşılamıyor’ dedi. Ek olarak ise madenden yapılan kumaşı astara komple kaplıyoruz. Bu sayede elektromanyetik alandan etkilenmiyorsunuz. Çocuklar radyasyondan etkilenmesin diye beşiklerin üzerine de kullanılabilir. Radyasyona bağlı kalınarak çalışan bazı işlerde, kişiler buna uygun kıyafet dikilebilir. Yastığı kullananlar ise daha rahat uyuduklarını söylüyorlar" diye konuştu.
Türkiye’de sezonun son patatesleri Sivas’ta sökülüyor
07 Kasım 2025 Cuma - 11:07 Türkiye’de sezonun son patatesleri Sivas’ta sökülüyor Türkiye’nin patates ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayan ve mevsimsel şartlar gereği en geç sökümün yapıldığı iller arasında yer alan Sivas’ta işçilerin patates sökme mesaisi sürüyor. Türkiye’nin tohumluk patates üretiminde ilk, toplam üretimde ise 6’ncı sırada yer alan Sivas’ta patates sökümü sürüyor. Her yıl mayıs ayında toprakla buluşturulan ve çiftçiler tarafından özenle yetiştirilen patateslerin sökümü eylül ayı sonu itibarıyla başladı. Kent genelinde 110 bin dekar alanda ekilen patateslerin sökümü, yağışlar nedeniyle kasım ayı ortalarına kadar sürecek. 87 bin dekar yemeklik, 23 bin dekarlık alanda ise tohumluk patates üretilen Sivas’ın ilk 5 içerisinde yer alması bekleniyor. "Bu sene yağışlardan dolayı biraz daha uzun sürebilir" Sivas’ta yaşayan ve 30 yıldır çiftçilik yapan Mustafa Koç, "Bu yılki verim, 2024’e nazaran biraz düşüş var. Tüm çiftçi arkadaşlarımız bundan etkilendi. Rekolte düşüklüğü yazın gündüz ve gece ısı değişikliğine bağlıyoruz. Sivas’ta patates hasadı 9’uncu ayın 20’si gibi başlıyor, 11’inci ayın 20’sine kadar sürüyor. Bu sene yağışlardan dolayı biraz daha uzun sürebilir. Yağmur yağdığında söküm olmuyor, haliyle geciktiriyor. Ben yaklaşık 60 dönüm yer ekiyorum. 100 ila 110 ton ürün çıkacak gibi görünüyor" dedi. Çiftçilerin ve işçilerin patates söküm mesaisi, dron ile havadan görüntülendi.
Sivasspor Başkanı Gökhan Karagöl istifa etti
06 Kasım 2025 Perşembe - 17:56 Sivasspor Başkanı Gökhan Karagöl istifa etti Trendyol 1. Lig takımlarından Özbelsan Sivasspor’da kulüp başkanı Gökhan Karagöl, görevinden ayrıldığını duyurdu. Başkan Karagöl, yaptığı açıklamasında Sivasspor’u her zaman destekleyeceğini söyleyerek, şu ifadeleri kullandı: "Değerli Sivasspor camiasına, taraftarlarımıza ve kamuoyuna, Büyük bir onurla yürüttüğüm Sivasspor Kulüp Başkanlığı görevimden ayrılma kararı aldığımı üzülerek kamuoyuna duyuruyorum. Bu göreve başladığım günden bu yana tek amacım; Sivasspor’u hak ettiği yerlere taşımak, bu şehrin adını gururla temsil eden bir kulüp olarak Türk futbolundaki saygın konumunu güçlendirmekti. Bizler hiçbir kişisel menfaat gözetmeden, sadece bu arma için çalıştık. Tüm zorluklara rağmen Sivasspor için mücadele etmek, bu camiaya hizmet etmek benim için büyük bir gururdu. Bugün geriye dönüp baktığımda; yaptıklarımızın, alınan yolun ve kurulan yapının geleceğe ışık tutacağına inanıyorum. Ancak geldiğimiz noktada, hem kişisel olarak hem de kulübümüzün menfaatleri açısından, bu görevi devretmenin daha doğru olacağı kanaatine vardım. Bu süreçte yanımda olan yönetim kurulu arkadaşlarıma, teknik ekibimize, futbolcularımıza, kulüp çalışanlarımıza ve her koşulda desteğini esirgemeyen büyük Sivasspor taraftarına yürekten teşekkür ediyorum. Sivasspor benim için sadece bir kulüp değil, bir aidiyet, bir emanet, bir gönül meselesidir. Görevim bugün sona eriyor olsa da, bu arma için duyduğum sevda ve sorumluluk ömür boyu sürecektir."
Sivas’ta minikler turşu kurup tarhana paketledi
06 Kasım 2025 Perşembe - 16:00 Sivas’ta minikler turşu kurup tarhana paketledi Sivas’ta ilkokul öğrencileri "Lider Çocuk Tarım Kampı Programı" kapsamında tarhana paketleyip turşu yapmayı öğrendiler. Sivas’ta Süleyman Sami Kepenek İlkokulu 4. Sınıf öğrencileri Tarım ve Orman Bakanlığı Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı koordinasyonunda gerçekleştirilen "Lider Çocuk Tarım Kampı Programına" katıldı. Toplamda 22 öğrencinin katıldığı 2025 yılı kamp programın teması Tarım Ve Orman Bakanlığı tarafından "Uluslararası Kooperatifler Yılı" olarak belirlendi. Kampın ilk gününde çocuklara Sivas İl Tarım ve Orman Müdürlüğü toplantı salonunda Kırsal Kalkınma ve Örgütlenme Şube Müdürlüğü personelleri tarafından kooperatifler hakkında bilgiler verildi. Eğitimin ardından Sivas Karınca Kadınlar Kooperatifine götürülen çocuklar Kooperatif hakkında bilgiler aldıktan sonra tarhana paketleme ve lahana turşusunu yapmayı öğrenerek güzel vakit geçirdiler. Kampın ikinci günün de ise Koordinasyon ve Tarımsal Veriler Şube Müdürlüğü personelleri tarafından İl Müdürlüğü toplantı salonunda Tarım odaklı faaliyetlerle çocuklara üretimin, paylaşımın ve iş birliğinin önemi hakkında eğitimler verildi. Kapanış programında, Sivas İl Tarım ve Orman Müdürü Salih İnan ve İl Milli Eğitim Müdürü Fatih Erdoğan, öğrencilerle bir araya gelerek katılım belgeleri ve çeşitli hediyeler taktim etti.
Basit gibi görünen semptomlar, kanserin habercisi olabilir
06 Kasım 2025 Perşembe - 12:15 Basit gibi görünen semptomlar, kanserin habercisi olabilir Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Büşra Yayla Yerlikaya, öksürük ve balgam gibi basit görünen semptomların akciğer kanserinin habercisi olabileceğini belirterek, erken tanının her kanser türünde olduğu gibi akciğer kanserinde de hayat kurtarabileceğini vurguladı. Kasım ayı, Türkiye’de akciğer kanserine dikkat çekmek ve erken tanının önemini vurgulamak amacıyla ‘Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı’ olarak kabul ediliyor. Akciğer kanseri ise akciğer dokusundaki hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla oluşan ve diğer organlara yayılabilen ciddi bir hastalık olarak biliniyor. Genellikle erken evrelerde belirti vermediği için geç fark ediliyor ve bu durumda tedavi şansını azaltıyor. En önemli risk faktörü sigara kullanımı olsa da, sigara içmeyen kişilerde de bu hastalık görülebiliyor. Pasif içicilik, hava kirliliği, genetik yatkınlık ve bazı kimyasal maddelere uzun süreli temas ileri yaşta akciğer kanseri riskini artıran diğer etkenler arasında bulunuyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Medicana Sivas Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Büşra Yayla Yerlikaya, öksürük ve balgam çıkarma gibi basit görünen semptomların kanserin belirtisi olabileceğini söyleyerek, "Bu hastalık, hem dünyada hem de ülkemizde kansere bağlı ölümlerin en sık nedenidir. Ne yazık ki genellikle erken evrede belirti vermediği için geç tanı alabilmekte ve bu da tedavi şansının azalmasına sebep olabilmektedir" dedi. "Erken evrede belirti göstermiyor" Akciğer kanserinin büyük bir kısmını sigara ile ilişkili olduğunu söyleyen Büşra Yayla Yerlikaya, "Bu hastalık, hem dünyada hem de ülkemizde kansere bağlı ölümlerin en sık nedenidir. Ne yazık ki genellikle erken evrede belirti vermediği için geç tanı alabilmekte ve bu da tedavi şansının azalmasına sebep olabilmektedir. Akciğer kanserlerinin büyük kısmı, neredeyse yüzde 85-90 kadarı bilindiği üzere sigarayla ilişkilidir. Günde içilen sigara sayısı ve kullanım süresi arttıkça risk de katlanarak artar. Ancak hiç sigara içmeyenlerde de pasif içicilik de en az aktif içicilik kadar önemli bir faktördür. Elektronik sigaralar ya da ısıtılmış tütün ürünleri de sanıldığı gibi güvenli değildir. Nikotin içerdikleri için bağımlılığı sürdürürler ve ekstra pek çok kimyasal daha içerirler. Uzun vadeli zararları henüz tam olarak bilinmemektedir" dedi. "Erken tanı hayat kurtarıyor" Özellikle sigara içen bireyde öksürük gibi belirtiler varsa bir uzman tarafından değerlendirilmesi gerektiğini belirten, "Akciğer kanserinin en sık belirtileri ise uzun süren öksürük, balgamda kan, nefes darlığı, kilo kaybı ve göğüs ağrısıdır. Özellikle sigara içen birinde yeni başlayan ya da karakteri değişen öksürük varsa mutlaka bir göğüs hastalıkları uzmanı tarafından değerlendirilmelidir. Erken tanı her kanser türünde olduğu gibi akciğer kanserinde de hayat kurtarır. 50 yaş üzeri ve uzun süre özellikle 20 paket yıl ve daha fazla sigara içmiş kişilerde düşük doz tomografi ile tarama yapılması, hastalığın erken evrede erken tanı sağlar ve tedavi şansını ciddi şekilde artırır. Sigarayı bırakmak her yaşta faydalıdır. Bıraktıktan sonraki on yıl içinde akciğer kanseri riski büyük oranda azalır. Çalışmalar 10 yıl sonra yüzde 50, 15 yıl sonra ise yüzde 90’a kadar akciğer kanseri riskinin azaldığını göstermiştir. Sigara içen bireylerde sabahları balgam ve öksürükler mevcut oluyor. Bu durumlarda balgamın karakter değiştirmesi ve artması önemli bir belirti olabiliyor" diye konuştu.
Uzmanı açıkladı: "Dijital diyet hayat kalitesinin artırıyor"
06 Kasım 2025 Perşembe - 11:26 Uzmanı açıkladı: "Dijital diyet hayat kalitesinin artırıyor" Dijitalleşmenin hızla arttığı günümüzde bireylerin dijital dünyayla olan ilişkilerini kontrol altına almaları gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Tuncay Dilci, dijital diyetin teknoloji kullanımını sınırlayarak dikkat dağınıklığı, uyku bozukluğu ve sosyal ilişki problemlerine karşı koruma sağladığını vurguladı. Günümüzde teknolojinin hayatın her alanına girmesiyle birlikte dijital bağımlılık oranı da giderek artıyor. Sosyal medya, akıllı telefon ve dijital oyunlara aşırı maruz kalmanın bireylerde dikkat dağınıklığı, odaklanma bozukluğu, uyku sorunları ve sosyal ilişkilerde kopukluk gibi problemlere yol açabiliyor. Özellikle yatak odasında telefon ve tablet bulundurmak, melatonin hormonunun yeterince salgılanamamasına neden olarak uyku kalitesini düşürüyor. Ayrıca sürekli bildirimlere maruz kalmak, kişilerin sabırsızlık, acelecilik ve dürtüsel davranışlar sergilemesine yol açabiliyor. Bu durum da dijital farkındalığın önemini daha da artırıyor. Bu sorunların önüne geçebilmek için önerilen ‘dijital diyet’, bireyin dijital temasını sınırlı, bilinçli ve amaçlı bir şekilde yönetmesini sağlayan bir yöntem olarak öne çıkıyor. Dijital diyet ise bireylerin gün içerisinde ne kadar süreyle, hangi amaçla ve kimlerle dijital etkileşimde bulunduğunu fark etmesini hedefliyor. Bu süreç, dijital araçların gereksiz kullanımını azaltarak daha dengeli ve sağlıklı bir yaşam alışkanlığı kazandırmayı amaçlıyor. Bilimsel araştırmalar, dijital diyet uygulayan bireylerde farkındalık seviyesinin yüzde 30 ila 35 oranında arttığını ve buna bağlı olarak yaşam kalitesinin yükseldiğini gösteriyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Dijital Yaşam Enstitüsü Başkanı ve Dijital Bağımlılıkla Mücadele Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Tuncay Dilci, dijital diyetin üç aşaması olduğunu ve ilk olarak haftalık farkındalık çalışması yapılması gerektiğini söyleyerek, dijital yaşam risk haritasının çıkarılması gerektiğini söyledi. "Çeki düzen gerekiyor" Zayıflamak için beslenme ve doğru ilaç kullanımı gibi etkenlere dikkat edildiğini ve dijital nesnenin verebileceği zararlara karşı da diyet yapılması gerektiğini söyleyen Tuncay Dilci, "Yoğun bir dijitalizm çağı içerisindeyiz ve hiç beklemediğimiz yeni bir yaşam dönüşümüyle dijital sosyalizme giden bir boyutun içerisindeyiz. Bu noktada dijital diyet; bireyin yaşamını kontrol altına alabilmek adına dijital temas alışkanlıklarını kontrollü, amaçlı ve bilinçli bir şekilde hareket etmesini sağlayan süreçtir. Bu anlamda sınırlı ve sorumlu davranabilen bir takım uygulama silsilelerini ifade etmektedir. Bir nevi halk arasındaki perhiz yapma gibidir. Nasıl ki zayıflamak veya sağlık için doğru beslenme ve doğru ilaç kullanımı gibi alışkanlıklarımızı kontrol altına almak zorundaysak, aynı şekilde dijital nesnenin verebileceği zararlara karşı kendi yaşamımızı minimalize etmek ve bu minimum uygulamalar içerisinde her türlü temas alışkanlıklarımıza çeki düzen vermek gerekir. Dijital diyetin amacı; dikkat dağınıklığı ve odaklanma problemi gibi sorunlara karşı daha farkında hareket etmek. Bunun dışında sosyal ilişkilerimizi sabote ettiği için bu konuda yine bir farkındalık oluşturmak. En önemlisi de uyku. Özellikle dijital nesnelerin zorunlu kullanımı ve yatak odasında kalmasından dolayı melatonin hormonunun yeterince üretilememesinden kaynaklı sağlıksız bir durumla karşı karşıyayız. Yine zihinsel yorgunluğun ortaya koymuş olduğu bir takım odaklanma problemleri, ilişki, iletişim sorunlarından bahsedebiliriz. Zorunlu dijital nesne kullanımından kaynaklı en büyük sorunlardan bir tanesi de sabırsızlık, acelecilik ve dürtü bozukluğu ile karşı karşıyayız. Dolayısıyla insanların bu hal ve hareketlerine çeki düzen vermesi gerekiyor" dedi. "Farkındalık çalışmaları gerekiyor" Kişi sorun yaşıyorsa profesyonel destek alınması gerektiğini belirten Dilci, "Dijital diyetin üç aşaması var. İlk olarak yapmamız gereken şey haftalık farkındalık çalışması. Bir hafta boyunca nelerle temas halindeyiz, hangi amaçla giriyoruz, ne kadar düzeyde giriyoruz ve kimlerle muhatap oluyoruz? Bunların süresiyle birlikte dijital yaşam risk haritamızı çıkarmamız gerekiyor. İkinci aşama ise sınırlama evresi. Gereksiz ve amaçsız 5 saatin üzerinde temas halindeysek gerçekten ciddi bir dijital yaşam sorunumuz var demektir. Üçüncüsü ise sessiz moda almak. Dijital nesnenin herhangi bir şekilde uyarıcı niteliği olan imge, simge, ses ve mesajları sessize alarak biz istediğimiz zaman bakabileceğimiz moda getirmek. Yani farkındalıktan kurtuluşa doğru evirilen yeni bir yaşam biçimine dönük süreçleri başlatmamız ve bunun bir yaşam kültürü haline gelmesi. Bu konuda başa çıkma sorunu veya dijital diyet dediğimiz uygulamaları aşamalı bir şekilde gerçekleştirmekte sorun yaşıyorsak profesyonel bir destek almak gerekir" diye konuştu. "Yaşam kalitesi artacaktır" Dijital diyetle yaşam kalitesinin arttığını ifade eden Dilci, "Bu konuda yapılan birçok çalışma var. Dijital diyetle ilgili yapılan çalışmalarda yüzde 30 ila yüzde 35 arasında kişinin farkındalığı arttığı ve bu farkındalığa bağlı olarak da yaşam kalitesinin arttığı görülmüştür. Daha mutlu, nezih bir yaşam sürdüğü ve dijital nesneleri de daha sağlıklı ve kontrollü kullanma becerisinin arttığı yönünde sonuçlar bilimsel ve deneysel çalışmalara yansımıştır" şeklinde konuştu.
Bahçeli’nin rozeti ve yüzüğü gündem oldu, motifler Sivas’ı akıllara getirdi
05 Kasım 2025 Çarşamba - 14:30 Bahçeli’nin rozeti ve yüzüğü gündem oldu, motifler Sivas’ı akıllara getirdi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin grup konuşmasında taktığı rozet ve yüzüğün üzerindeki semboller gündem olmuştu. Sanat Tarihçisi Yunus Budaktaş, Sivas’ı akıllara getiren motifleri yorumladı. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli’nin geçtiğimiz gün parti grup toplantısında taktığı rozet ve yüzük gündem olmuştu. Kufi yazının Mâ’kılî hattı olarak adlandırılan bir stil kullanılarak rozet ve yüzüğe işlenen "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahi’l-aliyyi’l-azim" (Güç ve kuvvet ancak yüce ve büyük olan Allah’a aittir) ifadesi, Bahçeli’nin konuşmasında Cumhur İttifakı ve 29 Ekim törenlerine katılmamasına yönelik eleştirilere cevaben yaptığı konuşmasıyla ilişkilendirildi. MHP lideri Bahçeli’nin yüzük ve rozeti Sivas’ta bulunan Çifte Minareli Medrese’yi akıllara getirdi. 1271 yılında İlhanlılar Veziri Şemseddin Cüveyni tarafından yaptırılan medresenin minarelerinde, Bahçeli’nin yüzük ve rozetindeki motiflere benzer motifler yer alıyor. "Mâ’kılî hat" Sanat Tarihçisi Yunus Budaktaş, rozet, yüzük ve minarelerdeki motiflerin Kufi yazının Mâ’kılî hattı olarak isimlendirilen tarzı olduğunu belirterek, "Medresesinin minarelerinde kareye yakın birer pano yer alır. Mâ’kılî yazı tarzıyla işlenmiş bu panoda, firuze ve patlıcan moru sırlı çiniler ile tuğladan oluşan bir düzenleme görülür. Kuzeyde yer alan minarede geometrik esasa dayanan bu yazı tarzında, bütün harfler köşelidir. Bezemede, "Allah" ismi dört farklı yönde yerleştirilerek verilmiştir. 2007-2008 yılında yapılan onarımlarda, eksik çiniler yenilenmiş, yazı panosu tamamlanmış ve sırı dökülen çiniler boyanmıştır. Ancak, mevcut panodaki yazılarda ve tamamlamalarda çeşitli hatalar dikkati çekmektedir" dedi. Peygamber Efendimizin ve dört halifenin ismi yazılı Budaktaş, güneyde kalan minaredeki yazının ise restorasyonda deforme edildiğini ifade edip, "Güneydeki minareye çıkışı sağlayan açıklığın hemen üstünde benzer pano yer alır. 2007-2008 yıllarında yapılan onarımlarda, eksik çiniler yenilenmiş ve pano tamamlanmıştır. Ancak, orijinalinde mâ’kılî tarzda yazıların yer aldığı tespit edilen panoda, bugün yazı değil, geometrik gibi görünen düzensiz şekiller bulunmaktadır ve panonun, aslına uygun olmayan bir şekilde onarım geçirdiği anlaşılmaktadır. Panonun zarar görmüş olması ve eski resimlerinin iyi kalitede olmaması nedeniyle, yazıların nasıl bir düzene sahip olduğu, uzun çabalar sonucunda tespit edilebilmiştir. Kur’an harfleriyle mâ’kılî yazı tarzında işlenen panoda sırasıyla; ’Muhammed, Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali’ isimleri yer almaktadır. Ebubekir isminde farklı bir uygulama ile karşılaşmaktayız. İlk ’be’ harfinin altında bir nokta olması beklenirken, restorasyon öncesi fotoğraflardan seçilebildiği kadarıyla, ’elif’in ucunun sola doğru uzatıldığı dikkati çekmektedir. Bu durum benzer yazıların yer aldığı uygulamalardan farklıdır" şeklinde konuştu.