Yerel Haberler
Van
Van’da soba başında 83 yıllık çay geleneği 22 Aralık 2025 Pazartesi - 09:30:21 Van’ın İpekyolu ilçesindeki Kahvaltıcılar Sokağı’nda yer alan ve yaklaşık 83 yıllık geçmişiyle kentin hafızasında önemli bir yere sahip olan tarihi çay evi, ziyaretçilerine nostaljik bir yolculuk sunuyor. Van’da 1942 yılından bu yana hizmet veren çay evi, özellikle kış aylarında odun sobası etrafında oluşan sıcak atmosferiyle dikkat çekiyor. Sobanın üzerinde demlenen çay ve tarçının kokusu mekânı sararken, geçmişten bugüne taşınan masa, sandalye ve demlikler ise eski günleri hatırlatıyor. Sigara içilmesine izin verilmeyen ve siyasetin konuşulmadığı çay evi, huzurlu ortamıyla her kesimden ziyaretçiyi ağırlıyor. 12 bardak çayı tek seferde servis ediyor Çay evinin dikkat çeken bir diğer özelliği ise çay servisi. Tepside çay sunmayı tercih etmeyen çay evi sahibi Dolayı Usta, yaklaşık 12 bardağı aynı anda eline alarak masalara servis yapıyor. Yılların verdiği alışkanlıkla yapılan bu sunum, mekânın kendine has kültürünü ve ustalığını gözler önüne seriyor. "Bu değerin yok olmasına gönlümüz razı değil" İHA muhbirine konuşan 56 yaşındaki çay evi sahibi Dolayı Öztürk, mekânın Van kültürünü yaşatmak amacıyla korunduğunu belirtti. Kentin en eski çay evi olduğunu ifade eden Öztürk, "Tam 83 yıllık bir geçmişe sahiptir. Biz burada eskiyi canlandırmaya, yaşatmaya çalışıyoruz. Van’ın kültürünü yaşatmak istiyoruz. Büyüklerimizin geçmişte yaşadıklarını, örfünü ve adetlerini kaybetmek istemiyoruz; bu değerin yok olmasına gönlümüz razı değil. Bakıyorsunuz; sobamız eski, sandalyelerimiz eski, demliklerimiz eskidir. Hepsini geçmişe dayanarak kullanıyoruz. Çünkü diyoruz ki, büyüklerimizin örfü, adeti kaybolmasın. Bunları yaşatmaya çalışıyoruz" dedi. "Burada bir bilgi bankası oluşuyor" Bu tür kahvehanelerin dostluklarının çok farklı olduğunu dile getiren Öztürk, "Buraya gelen insanların bilgi ve birikimi çok kıymetlidir. Biz onlara adeta birer ‘kitap’ diyoruz. Çünkü aralarında büyük esnaflar, önemli bürokratlar ve iş insanları var. Hepsi bir araya geldiğinde adeta bir bilgi bankası oluşuyor. Gençler buraya geliyor ve bu insanlardan çok şey alıyor" diye konuştu. Her kesimden vatandaşı çay evinde ağırladıklarını söyleyen Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sigara yasaklandığı gün biz de kahvemizde yasakladık. Bu çok güzel bir uygulama oldu. Ayrıca burası siyasetin olmadığı bir ortamdır. Herkese açık bir yerdir. Her kesimden insan gelir ve herkes buradan memnun ayrılır. İnsanlar geliyor, eskiyi yad ediyor; sandalyeye, masaya, çaya bakıyor. Zaten bir tezgâh yaklaşık 84 yıl ayakta durmuşsa, bilin ki onun verdiği bir tat, bir emek vardır. Çünkü bu memleketin değerlerine sahip çıkılması gerekiyor. Eğer biz bunları yaşatmaz, sahip çıkmaz ve korumazsak, ileride hepsi yok olur." "Emekli olduktan sonra neredeyse her gün buradayım" 13 yıl önce emekli olduktan sonra hemen her gün bu çay evine geldiğini ifade eden Ferzende Olgun ise "Buraya genellikle esnaflar ve emekli olan insanlar gelir. İnsanlar burada dinlenir, sohbet eder. Biz de sürekli buradayız; gelip burada dinleniyoruz. Ben kendi adıma söyleyeyim; emekli olduktan sonra neredeyse her gün buradayım. 2013 yılında emekli oldum ve o günden bu yana hep buraya geliyorum" dedi. "Çok güzel ve nostaljik bir mekândır" 1980’li yıllardan beri aynı çay evine geldiğini söyleyen Burhan Çap da, "Burası bana hep eskiyi hatırlatıyor. Buraya geldiğimde interneti, teknolojiyi, her şeyi unutuyorum. Eski zamanlar, eski hatıralar, arkadaşlar geliyor aklıma. Öğrencilik yıllarımızda da buraya gelir, hep çay içerdik. Çayı gerçekten çok güzeldir. Burası güzel bir yer, çok güzel ve nostaljik bir mekândır" şeklinde konuştu.
22 Aralık 2025 Pazartesi - 08:55 Radyo yayıncılığına adanan ömür Van’ın Erciş ilçesinde yaşayan 70 yaşındaki İzzet Batmaz, ömrünü radyo yayıncılığına adadı. 1990’lı yıllarda tüm Türkiye’de özel radyo ve TV’lerin kurulmaya başlamasıyla birlikte mesleğe ilk adımını atan İzzet Batmaz, memleketi olan Van’ın Erciş ilçesinde 95.5 frekansından yayın yapan Erciş Star FM’i kurdu. İlçeye ilk defa radyo heyecanını getiren ve 35 yıllık meslek hayatında birçok başarıya imza atan Batmaz, ömrünü adadığı mesleğini ilk günkü heyecan ve şevkle devam ettiriyor. Yönetim kurulu başkanlığı ve sunuculuğunu yürüttüğü radyoda yapmış olduğu kültürel ve sanatsal programlar, ilçede büyük bir ilgiyle takip ediliyor. Radyo yayıncılığı yapmaktan oldukça mutlu olan Batmaz, sağlığı el verdikçe mesleğini devam ettirmek istiyor. Batmaz, "1955 doğumluyum. 35 yıldır radyonun yönetim kurulu başkanı olarak görevimi devam ettiriyorum. Görevimi büyük bir zevkle ve şevkle yapıyorum. Dinleyici kapasitemiz çok geniş olduğu için farklı programlar yapmayı seviyorum. Onlar da beğeni ile dinliyorlar. Programlarımıza katılıyorlar. Gücümüz yettiği müddetçe radyoculuğu devam ettirmeye çalışacağız. İlçenin tek radyosuyuz. Radyoculuk çok farklı bir meslek. Halkın kulağı, sesi. İstediğiniz alana istediğiniz yerden ulaşabiliyorsunuz. Bizler gençlere örnek olsun diye, gençlere radyoyu sevdirmek amacıyla daha farklı yayınlar yapıyoruz. İnşallah farklı programlar yapmaya devam edeceğiz" dedi.
20 Aralık 2025 Cumartesi - 19:25 Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları masaya yatırıldı Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) tarafından düzenlenen "Türkiye’de Barış Nasıl Tesis Edilir?" konulu söyleşi programı gerçekleştirildi. Van TSO ev sahipliğinde düzenlenen programda, çözüm sürecinin hukuk, demokrasi ve iş dünyasına yansımaları ele alındı. Programın moderatörlüğünü Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Suvat Parin yaptı. Söyleşide, Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları farklı perspektiflerden değerlendirildi. Söyleyişide bir konuşma yapan Van TSO Başkanı Necdet Takva, amacının süreci ekonomik bir perspektiften ele almak olduğunu belirtti. Başkan Takva, "Özellikle ‘Milli Birlik ve Dayanışma’, ‘Terörsüz Türkiye’ ya da ‘Barış süreci’ gibi farklı adlarla ifade edilen; bölgemizi yakından hatta doğrudan ilgilendiren bu meseleye, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar yaşananlar ve bundan sonra nasıl bir yol izlenmesi gerektiği üzerinden ekonomik değerlendirmeler yapmaktır. Burada bulunma sebebim de budur. Bölgemiz, neredeyse tüm reel verilerde sürekli olarak son sıralarda yer almıştır. Ekonomi, sağlık ve eğitim başta olmak üzere birçok alanda bölgelerimiz, Türkiye’nin en geri kalmış bölgeleri olarak öne çıkmakta; mevcut parametreler ise gerçekten son derece olumsuz bir tablo ortaya koymaktadır. 2022 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yapılan araştırma çerçevesinde, Türkiye genelinde geri kalmış olarak tanımlanan 121 ilçenin 90’ının bölgemizde yer aldığı tespit edilmiştir. Van ilinde ise Edremit, Tuşba ve İpekyolu ilçeleri hariç olmak üzere 8 ilçe bu 90 ilçe arasında bulunmaktadır. Yani Türkiye genelindeki 121 geri kalmış ilçenin 90’ı bölgemizde yer almakta, Van’daki 8 ilçe ise bu listenin en alt sıralarında bulunmaktadır. 2024 yılında yapılan bir başka araştırmada ise Türkiye’nin en gelişmemiş 50 ilçesinin 49’unun bölge illerinde olduğu ortaya konmuştur" dedi. Bölgede işsizlik oranlarının Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde seyrettiğini vurgulayan Takva, "1963 yılından bugüne kadar 18 defa teşvik uygulaması gündeme gelmiş ve bu konuda çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Ancak ne istihdamda ne de eğitimde yer alan gençlerin oranına bakıldığında, hem kadınlarda hem de erkeklerde Türkiye ortalamasının iki katının üzerine çıkıldığı görülmektedir. TÜİK verilerine göre işsizlik oranı Van’da yüzde 16,7; Ağrı’da yüzde 13,1; Hakkari’de yüzde 18,3; Muş’ta ise yüzde 13,1 seviyesindedir. Odamız tarafından yapılan bir araştırmada ise Van’da genç işsizlik oranının yaklaşık yüzde 36 seviyesinde olduğu tespit edilmiştir" diye konuştu. Bölgemizde yapılan güvenlik harcamalarının Batı illerine yapılan güvenlik harcamalarının üç katından fazla olduğunun altını çizen Takva, "Uzmanlar tarafından TRT’de yapılan bir hesaplamaya göre, bu süreçte harcanan yaklaşık 2 trilyon dolarlık kaynakla 196 adet İstanbul Yeni Havalimanı ya da bin 176 adet Marmaray projesi yapılabilecek imkân bulunmaktadır" şeklinde konuştu. Van’ın yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’sinin mera alanı olmasına rağmen yayla yasakları nedeniyle hayvancılığın ciddi sorunlar yaşadığını söyleyen Takva, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tarım ve hayvancılık açısından bakıldığında, Van ilinin yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’si mera alanıdır. Türkiye’deki toplam mera varlığının yaklaşık yüzde 10’u bu il sınırları içerisindedir. Yaklaşık 21 bin kilometrekare yüzölçümüne sahip olan bir kentte yaşıyoruz ve bu alanın neredeyse yüzde 65’i mera niteliği taşımaktadır. Ancak yayla yasakları ve çeşitli kısıtlamalar nedeniyle hayvancılık bu anlamda ciddi sorunlar yaşamaktadır. Mesele, tüm bu süreçleri sebep-sonuç ilişkisi içerisinde ele alan, samimi ve gerçekçi bir bakış açısıyla değerlendirmek ve buna uygun çözümler üretmektir." Katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği program, konuşmaların ardından yapılan değerlendirmelerle sona erdi.
Uzman uyardı: "Balıkesir’de deprem aktiviteleri bir süre daha devam edecek"
01 Kasım 2025 Cumartesi - 09:29 Uzman uyardı: "Balıkesir’de deprem aktiviteleri bir süre daha devam edecek" Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hamdi Alkan, Balıkesir ve çevresinde ağustos ayından bu yana devam eden depremlerin bir "deprem fırtınası" olarak nitelendirilebileceğini belirterek, aynı bölgede benzer büyüklükte depremlerin yaşanabileceği uyarısında bulundu. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’na (AFAD) göre, 10 Ağustos ve 27 Ekim tarihlerinde Sındırgı ilçesinde 6,1 büyüklüğünde depremler meydana geldi. 10 Ağustos 2025 tarihinden bu yana 11 bin 500’den fazla depremin küçük bir alanda kaydedildiği, bunlardan 5’ten büyük 3, 6’dan büyük ise 2 depremin bulunduğu bildirildi. 10 Ağustos ve 27 Ekim tarihlerinde yaşanan iki büyük depremin birbirine çok yakın noktalarda gerçekleştiği, bu durumun aynı fay sisteminin aktif olduğunu gösterdiği ifade edildi. İHA muhabirine konuşan Van YYÜ Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hamdi Alkan, bölgedeki sismik hareketliliğin "deprem fırtınası" olarak adlandırıldığını belirtti. Deprem fırtınasının belli büyüklük aralıklarında, sınırlı bir alanda meydana gelen deprem serileri olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Alkan, "Balıkesir ve civarı, Batı Anadolu Bölgesi 10 Ağustos itibariyle Kandilli Rasathanesi kayıtlarına göre 6.1 büyüklüğünde bir depremle başlayıp günümüze kadar devam eden, bugün de süren bir ‘deprem fırtınası’ olarak nitelendirdiğimiz bir sistemin etkisi altında. 10 Ağustos’tan bu yana 11 bin 500’den fazla deprem, oldukça küçük bir alanda ve belli bir derinlikte meydana geldi. Bunlardan 5’ten büyük 3, 6’dan büyük 2 deprem var. İlki 10 Ağustos’ta, ikincisi ise 27 Ekim’de meydana geldi. Bu depremlerin lokasyonları birbirine çok yakın; yani aynı bölge içinde sıkışmış depremler bunlar. Deprem fırtınası dediğimiz olgu, belli büyüklükler arasında, belli bir alan içinde meydana gelen depremler serisidir. Bu depremler birkaç aydan birkaç yıla kadar sürebilir" dedi. "Aktivitenin hâlâ devam edebileceğini düşünüyoruz" Son olarak Ege Denizi’ndeki Santorini bölgesinde yaşanan bir deprem fırtınasını tecrübe edildiğini dile getiren Alkan, "Bu deprem de yaklaşık 2 ay sürmüş ve sonlanmıştı. Fakat Balıkesir civarındaki, özellikle Sındırgı çevresindeki bu aktivitenin hâlâ devam edebileceğini düşünüyoruz. Tabii bunu nereden söylüyoruz? Farklı üniversitelerden hocalarla birlikte yürüttüğümüz ve şu an basıma hazırladığımız bir çalışmamız var. Çalışmada Prof. Dr. Aydın Büyüksaraç ve Prof. Dr. Mehmet Ali Yücel, Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Atınç Pırtı, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nden Prof. Dr. Özcan Bektaş, Gümüşhane Üniversitesi’nden Prof. Dr. Serkan Öztürk, Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Doç. Dr. Mustafa Şenkaya ve ben yer alıyoruz. Geniş bir ekiple bu süreci anlamlandırmaya çalışıyoruz" diye konuştu. "Önemli bir süreci takip ediyoruz" Bölgenin jeolojik açıdan oldukça karmaşık bir yapıya sahip olduğuna dikkat çeken Alkan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bölgeye baktığımızda, burada Simav fay zonu bulunuyor. Batı-kuzeybatı yönünde devam eden bu fay, Gelenbe fay zonu ile çarpışıyor. Hemen kuzeyinde Düvertepe fay zonu, güneyinde ise Soma-Kırkağaç fay zonu yer alıyor. Bunun altında graben sistemi bulunuyor. Dolayısıyla birbirine yakın, farklı yönlere uzanan pek çok fay ve tektonik birim mevcut. Bölgede volkanik yapı da bulunuyor; bu da MTA’nın verilerinden açıkça görülüyor. Aynı bölge içinde benzer büyüklükte, en fazla 6 civarında olabilecek bir depremin daha yaşanabileceğini düşünüyoruz. Önemli bir süreci takip ediyoruz ve çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu deprem fırtınasının yaşandığı bölgelerde, özellikle Sındırgı ve çevresinde yapısal bir problemi olan vatandaşlarımızın, bir an önce devletin ilgili kurum ve kuruluşlarına başvurarak binalarını denetletmelerini tavsiye ederim."
Başkan Memet Aslan: "Üretimin kalbi kadar eğitimin de merkezindeyiz"
01 Kasım 2025 Cumartesi - 08:28 Başkan Memet Aslan: "Üretimin kalbi kadar eğitimin de merkezindeyiz" Van Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Yönetim Kurulu Başkanı Memet Aslan, sanayinin sürdürülebilir gelişiminin eğitimle mümkün olabileceğini belirterek, Van OSB’nin yalnızca üretim değil, aynı zamanda eğitimde de öncü bir merkez haline geldiğini söyledi. Van’ın istihdam ve üretim üssü olan Van OSB’de çalışmalar hummalı bir şekilde devam ediyor. Sanayileşmenin yanında eğitime ve kadın istihdamına da önem veren Van OSB, kurulması beklenen yüksekokulla da kentin ekonomisine önemli katkılar sunmayı hedefliyor. İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Başkan Memet Aslan, gençlerin mesleki becerilerini geliştirmek için Van OSB bünyesinde açılan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin bölgeye büyük katkı sağladığını söyledi. Aslan, "OSB’mize bir meslek teknik lisesi kazandırdık. Gençlerimiz burada sadece teorik değil, fabrikalarda uygulamalı olarak da eğitim alıyor. Bu sayede iş dünyasına hazır, deneyimli bir nesil yetişiyor" dedi. Kadınların gücüne güç katan anaokulu Kadın istihdamının artmasıyla birlikte sosyal destek ihtiyacının da önem kazandığını ifade eden Aslan, çalışan annelere özel bir anaokulunun iki yıl önce hizmete açıldığını hatırlattı. Aslan, "Tekstilde çalışan kadınlarımız için bir anaokulu ihtiyacı doğdu. Valimiz, büyükşehir belediyemiz ve kalkınma ajansımızın destekleriyle bu ihtiyaca çözüm ürettik. Artık kadınlarımız gönül rahatlığıyla çocuklarını bırakıp işlerine devam edebiliyorlar" ifadelerini kullandı. OSB’ye teknik yüksekokul geliyor Sanayinin nitelikli eleman ihtiyacına dikkat çeken Memet Aslan, yeni bir eğitim yatırımının müjdesini verdi. Bu yatırımla birlikte Van’ın yalnızca üretim değil, sanayi eğitimi alanında da Doğu Anadolu’nun merkezi haline geleceğini dile getiren Aslan, "OSB’mizin bir bölgesinde 28 dönümlük alanı üniversitemize tahsis ettik. Yükseköğretim Kurulu tarafından Van OSB Teknik Yüksekokulu onaylandı. Binalar ve laboratuvarlar tamamlandığında, OSB içinde bir eğitim kampüsü oluşacak" şeklinde konuştu. "Teoriyle pratiği buluşturuyoruz" Van OSB’nin hedefinin, sanayinin ihtiyaç duyduğu kalifiye iş gücünü yetiştirmek olduğunu belirten Aslan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hem sahada hem sınıfta teori ve pratiği birleştiren bir modelle gençlerimizi sanayiye kazandırmak istiyoruz. Eğitim yatırımlarımız devam edecek; çünkü biz biliyoruz ki, eğitimin olmadığı yerde kalıcı üretim olmaz."
VANF Herbaryumu’nda safran koruma altında
31 Ekim 2025 Cuma - 10:48 VANF Herbaryumu’nda safran koruma altında Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) bünyesindeki VANF Herbaryumu, safran (Crocus cancellatus) türünü bilimsel olarak koruma altına aldı. Van YYÜ Flora Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren VANF Herbaryumu, yaklaşık 90 bin bitki örneğini barındırıyor. Bu koleksiyonun 23 binden fazlası dijital ortama aktarıldı. Herbaryumda yürütülen çalışmalarla Türkiye florasında kayıtlı yüzlerce bitki türü sistematik olarak belgeleniyor. Van YYÜ Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümünden Prof. Dr. Fevzi Özgökçe, İHA muhabirine yaptığı açıklamada herbaryumda yer alan en dikkat çekici örneklerden birinin safran (Crocus cancellatus) olduğunu belirtti. Bu bitkinin sonbaharda çiçek açtığını söyleyen Özgökçe, "Safran, hem estetik hem de ekonomik değeriyle özel bir tür. Koleksiyonumuzda 1997 yılından günümüze farklı bölgelerden toplanmış safran örnekleri bulunuyor. Bu örnekler, Türkiye florasının zenginliğini ve çeşitliliğini gözler önüne seriyor" dedi. Safran gibi değerli türlerin yalnızca bilimsel amaçlarla değil, aynı zamanda üreticiye rehberlik etmesi açısından da büyük önem taşıdığını dile getiren Özgökçe, "Üreticiler veya bu bitkiden ekonomik kazanç elde etmek isteyenler, herbaryumumuza gelerek örnekleri inceleyebiliyor. Biz de onların bu bitkilerin yetiştirilmesi ve korunması konusunda bilimsel destek almasını sağlıyoruz" diye konuştu. "Örneklerin toplanması zahmetli bir süreçtir" Bitki örneklerinin toplanmasından depolanmasına kadar uzun ve titiz bir süreç yürüttüklerini söyleyen Özgökçe, "Türkiye’nin ve dünyanın birçok yerinden örnekler getiriyoruz. Çünkü bu işin en önemli kısmı arazi çalışmasıdır. Sahada örneklerin toplanması oldukça zahmetli bir süreçtir. Her bitkinin mevsimi farklı; kimisi ilkbaharda, kimisi yazın, kimisi de sonbaharda çiçek açıyor. Bu nedenle sistematik çalışan bilim insanları olarak yılın 8 ayını dağlarda, taşlarda, arazilerde geçiriyoruz. Adeta ‘o dağ benim, bu dağ senin’ diyerek çiçek topluyoruz. Topladığımız örnekleri hazırlık odamıza getiriyoruz. Burada kurutma, yapıştırma ve teşhis işlemlerini yapıyoruz. Örneklerimiz, birçok aşamadan ve önemli merhaleden geçtikten sonra buraya geliyor. Ardından bu örnekleri ya alfabetik sıraya göre ya da filogenetik olarak dolaplara yerleştiriyoruz" şeklinde konuştu.
Başkan Takva: "Van’da İran Konsolosluğu resmen açıldı"
31 Ekim 2025 Cuma - 09:12 Başkan Takva: "Van’da İran Konsolosluğu resmen açıldı" VAN (İHA) – Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Takva, 2015 yılından bu yana gündemlerinde olan ve sınır kenti olunması hasebiyle Van’da bulunması gerektiğine inandıkları İran İslam Cumhuriyeti Van Konsolosluğu’nun resmen açıldığını söyledi. Uzun süredir girişimleri devam eden İran İslam Cumhuriyeti Van Konsolosluğu için müjdeli haber, sürecin en önemli kurumu olan ve 2015 yılından bu yana her platformda dile getiren Van TSO’dan geldi. İran İslam Cumhuriyeti ile yaklaşık 300 kilometre kara sınırı bulunan Van; Asya’nın Avrupa’ya ve Avrupa’nın Asya’ya açılan en önemli giriş kapılarından bir tanesi. 2014 yılına kadar sadece ihracat/ithalat ile bilinen Van-İran ilişkileri 2014 yılından sonra yeni bir boyut kazandı. Van Ticaret ve Sanayi Odası’nın (Van TSO) "yüzümüzü doğuya dönüyoruz" şiarıyla başlattığı süreç; yüz binlerce turistin geldiği, yüzlerce İranlı iş insanının Van’da yatırım yaptığı ve ticaretin her geçen gün geliştiği evreye ulaştı. Gelişen ilişkilerle birlikte Van’ın 50 yıllık hayali olan Kapıköy Gümrük Kapısı modernize edildi ve Kapıköy transit geçişe açıldı. Son olarak Van’ın ve Van TSO’nun en büyük talebi olan İran İslam Cumhuriyeti Van Konsolosluğu’nun müjdesi de geldi. 2015 yılından bu yana konsolosluk için girişimlerde bulunan, her platformda dile getiren ve gündem düşürmeyen Van TSO’nun müjdeli haberini Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Takva duyurdu. Kişisel sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla haberi duyuran Başkan Takva ardından bir görüntülü mesaj yayınladı. "Resmen açıldı" Başkan Takva, yayımladığı mesajda şu ifadeleri kullandı: "Bugün yeni bir müjdenin paylaşımını yapmak üzere huzurlarınızdayım. Oldukça heyecanlı ve tarihi bir günün içerisinde bulunuyoruz. 2015 yılından bu yana gündemimizde olan ve sınır kenti olmamız hasebiyle Van’da bulunması gerektiğine inandığımız, bunu her platformda ısrarla ve inatla dile getirdiğimiz İran İslam Cumhuriyeti Van Konsolosluğu’nun resmen açıldığını ve bugün itibariyle konsolosluk için bir mekân arayışı içerisinde olduğumuzu Van Valisi Ozan Balcı’dan öğrenme imkânım oldu." "Çok büyük katkı sağlayacaktır" Heyecan verici bir süreç olduğunu söyleyen Takva, "Dışişleri Bakanlığımızın Van Bölge Temsilciliğinin açılıyor olması eş zamanlı İran İslam Cumhuriyeti Konsolosluğu’nun da artık Van’da faaliyet göstereceğini, bunun özellikle Van’ın sınır kenti olması ve sınır kenti avantajlarından yararlanmasına çok büyük katkı sağlayacağı bilinciyle hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum" dedi. "Sürekli ifade ettik" Takva, Erzurum ve Trabzon’da İran İslam Cumhuriyeti’nin konsoloslukları bulunduğunu da hatırlatarak, "Aslında hak ve hakkaniyetin Van’da da bir konsolosluğun olması yönündeydi. Biz bu talebimizi karar vericiler başta olmak üzere hükümet yetkililerine, Cumhurbaşkanımız dahil olmak üzere sürekli ifade ediyorduk. Başta Cumhurbaşkanımız, Dışişleri Bakanlığımız ve Van’da bu işi arzulayan, emek veren tüm paydaşlara çok teşekkür ediyorum. Aynı şekilde valimizin bu konudaki istek ve arzusu çok önemliydi. En son yapılan Sınır İlleri Ekonomik İşbirliği Toplantısı’nda mutabakat metninde böyle bir maddenin yer alması, Van TSO ve Van iş dünyası adına mutluluk verici bir süreç olduğunu söyleyebilirim" diye konuştu. Konsolosluk için yer arayışının devam ettiğini ifade eden Başkan Takva, artık Van’ın uluslararası düzeyde temsil edilmesine yönelik sürecin başladığını ifade etti.
Vanlı aileler bu kez dualarla yürüdü
30 Ekim 2025 Perşembe - 13:51 Vanlı aileler bu kez dualarla yürüdü Terör örgütü PKK tarafından çocukları dağa kaçırılan ailelerin başlattığı evlat nöbeti Van’da 111’inci haftasına girerken, "Terörsüz Türkiye" süreciyle birlikte aileler bu hafta dualarla yürüdü. Çocukları farklı tarihlerde terör örgütü PKK tarafından kaçırılan 35 aile, ellerinde Türk bayraklarıyla DEM Parti Van İl Başkanlığı binasına yürüyerek burada basın açıklaması yaptı. Daha önce düzenlenen eylemlerde PKK ve parti aleyhine slogan atan aileler, bu kez herhangi bir slogan kullanmadı. Aileler, TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu dolayısıyla slogan atmazken, DEM Parti Van İl Başkanlığı binasından da ilk kez eylemlere karşı müzik açılmadı. Eyleme katılan annelerden Nazlı Sancar, sürecin kendilerine umut verdiği bir aşamaya geldiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye teşekkür eden Sancar, "Bugün slogan atmadık ve dualarla yürüdük. Bugün komisyon oturacak ve Allah’ın izniyle artık barış olacaktır. Artık anneler ağlamayacak ve şehitler gelmeyecek. Allah’ın izniyle terörsüz Türkiye olacak. Anne ve babalar olarak 8 yıldır evlat mücadelesi veriyoruz. Acımız çok büyük ve evladın da tarifi yoktur. Yıllardı kol, kanatlarımız kırık ve bir yanımız ise eksikti. Dört gözle evlatlarımızı bekliyoruz ve bayram havası yaşıyoruz. İnşallah evlatlarımıza kavuşacağız ve bu hasret de bitsin. Bizler de terörsüz bir Türkiye istiyoruz" dedi.