Yerel Haberler
Adana
19 Aralık 2025 Cuma - 14:09 Mahkemede annesini öldüren babasına ’şok’ suçlamada bulundu Adana’da 6 ay önce boşandığı eski eşi Neriman O. (54) iş çıkışı öldüren şahıs hakkında, oğlu mahkemede "Annem rüyalarında da sürekli ‘babanız olacak şerefsiz beni öldürüyor’ derdi. Ayrıca babam çocukken üzerimize tiner döküp yakmaya çalıştı. En ağır cezayı almasını istiyorum" dedi. Olay, 7 Mayıs saat 18.00 sıralarında Seyhan ilçesi Yeşilyurt Mahallesi’ndeki metro alt geçidinde yaşanmıştı. Aşçı olarak fabrikada çalışan 2 çocuk annesi Neriman O., iş çıkışı eve gitmek için servisten inip, alt geçide yöneldiği sırada eski eşi M.A.N. tarafından vurularak öldürüldü. İş çıkışı annesini almaya gelen 20 yaşındaki C.N. olay anında babasının elindeki tabancayı görüp, almak istemiş yumruk attığı babasıyla merdivenlerden düşmüştü. Yaralı katil zanlısı M.A.N. ise hastanedeki tedavisinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı. Cinayet zanlısı M.A.N. hakkında ’kasten öldürme suçundan’ Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dava görülmeye başlandı. Duruşmaya sanık ile öldürülen Neriman O. oğlu müşteki C.N. ile erkek kardeşi Y.O. ve taraf avukatları katıldı. Duruşmada sanık M.A.N., savunmasında 6 Şubat depreminden sonra eşiyle özel durumdan dolayı aralarının açıldığını ve kendisinin başka kadınlarla görüştüğü için boşandıklarını söyledi. Çocuklarına ’annenizi öldürürsem siz ne yaparsınız’ demiş Sanık, oğlu C.N.’nin askerden geldikten sonra sürekli bilgisayar başında vakit geçirdiğini, kendisinin evlenip, yuva kurması ve geleceğini kurtarması için çalışması gerektiğini söylediğinden aralarının açıldığını belirtti. Boşandıktan sonra da eve gidip geldiğini, eski eşiyle sürekli görüştüğünü söyleyen sanık kendisini şöyle savundu: "Görüşmelerimiz esnasında Neriman’ı asla ölümle tehdit etmedim. Ayrıca çocuklarıma da annelerini öldüreceğimi söylemedim. Sadece, ’Oğlum annenizi öldürürsem siz ne yaparsınız, rezil olursunuz ortada kalırsınız’ dedim. Bunu söyleyince üzerime yürüdüler. Olay gününden bir gün önce de oğullarım üzerime yürüdüğü için korkup, eve gidemediğim için Neriman’la görüşmek üzere evin yakınındaki alt geçide gittim. Neriman gelmeyince ertesi gün silah alıp, tekrar gittim. Yeşilyurt metro alt geçidinde oturup, Neriman’ı beklemeye başladım. Bu sırada oğlum C.N. geldi. Bana, ’Annemle ne görüşeceksin?’ diye sordu. Ben de senin bunu sormaya hakkın yok dedim. Daha sonra Neriman geldi ve sadece bizi dinledi ardından oğlunun ayağına hadi gidelim maksadıyla dürttü. Oğlum ve annesi merdivenden aşağı inerken oğlum bana dönüp, ‘S. git, kafana sık’ deyince çok sinirlendim. Belimdeki silahı poşete koymaya çalışırken de oğlum gördü ve üzerime saldırdı. Ben de kendisini korkutmak amacıyla bir el ateş ettim. Silahı ateşlerken kastım öldürmek değildi. Oğlumla aramızda yaşanan boğuşma sırasında oğlum beni duvara yaslayıp, boğazıma sarıldı. Bu sırada silahı elimden düşürmek için elimi duvara vurdu. O an silah ateş aldı ve ben kurşunun nereye gittiğini görmedim. Neriman’ın yaralandığından ve hastaneye kaldırıldığından haberim yoktu." Sanık M.A.N., son sözünde olay öncesindeki boğuşma sırasında kendisini darp ettiğini iddia ettiği oğlundan şikayetçi olduğunu, uzlaşmak istemediğini de dile getirdi. "Sık sık eve gelip bizi tehdit etti" Öldürülen kadının oğlu ve olayın şahidi müşteki C.N. ise babasının boşanma sonrasında da sık sık evlerine geldiğini, hem annesini hem de kendilerini tehdit ettiğini ifade etti. Annesinin umreden döndükten sonra babasının tehditlerinin arttığını ve bu nedenle annesine çelik yelek giyip işe gidip gelmesini söylediğini belirten müşteki C.N., şöyle devam etti: "Annem, babamı şikayet edip, dava açılırsa daha çok tehdit edeceğini düşündüğünden babamı şikayet etmedi. Olay günü annemi almaya gittiğimde kendisini de orada beklerken gördüm. Arabadan inildiğinde görülmeyecek mesafedeydi. Beni görünce neden kendisini arayıp, sormadığımızı sordu. Ben de, "Sen baban olmadığı için babalık nasıl olur bilmiyorsun. O yüzden bize de öyle davranıyorsun’’ dedim. Bu sırada annem geldi ve annemin de duyacağı şekilde kendisini öldüreceğini, hayattan hiçbir beklentisinin olmadığını, bizi de rezil edeceğini söyledi. Tartışmamız bitince annemle birlikte merdivenden inmeye başladık. Bu sırada babam gitti mi diye kontrol etmek amaçlı arkamı döndüğümde elindeki silahı doldur-boşalt yaptığını fark ettim." Annem rüyalarında da sürekli ‘babanız olacak şerefsiz beni öldürüyor’ derdi Kendisine ateş edeceğini düşündüğü için babasının üzerine atladığını dile getiren müşteki C.N., "Babamın üzerine atlayınca aramızda boğuşma yaşandı. Bu sırada silahı ateşledi ancak bana isabet etmedi. Ben dengemi kaybedip yere düşünce silahı anneme doğrulttu. Tekrardan üzerine atlayınca aramızda boğuşma yaşandı ve merdivenlerden yuvarlandık. Kendisine yumruk atıp, elinden silahı aldım ve dışarı fırlattım. Olay burada sonlanınca annemin yanına gittim. Yerde yatar vaziyette görünce hastaneye kaldırdık. Annem rüyalarında da sürekli ‘babanız olacak şerefsiz beni öldürüyor’ derdi. Ayrıca babam çocukken üzerimize tiner döküp yakmaya çalıştı. En ağır cezayı almasını istiyorum" dedi. Mahkeme heyeti, sanık M.A.N.’nin mevcut halinin devamına karar verip, duruşmayı eksiklerin giderilmesi için ileri bir tarihe erteledi.
19 Aralık 2025 Cuma - 13:32 Kuruyemişte yeni yıl indirimleri Adana’da kuruyemiş sektörünün önde gelen markalarından Musko Kuruyemiş, yeni yıl öncesi internet sitesine özel tüm ürünlerde indirim kampanyası başlattı. Yeni yıl yaklaşırken yeni yıl sofralarının vazgeçilmezlerinden kuruyemişler için vatandaşların telaşı başladı. Musko Kuruyemiş ise yeni yıl dolayısıyla internet sitesine özel tüm ürün gruplarında indirim kampanyası düzenledi. Kampanya kapsamında ‘muskoshop.com’ internet sitesinde Antep fıstığı, fındık, badem, ceviz, kaju, leblebi ve karışık kuruyemiş çeşitleri başta olmak üzere tüm ürünlerde yüzde 25 indirim uygulanıyor. Musko Kuruyemiş internet sitesinden verilen siparişler, imalattan hazırlanıp son tüketiciye ulaşıyor. Firma, vatandaşlara avantajlı alışveriş imkanı sunarken vatandaşları online platforma davet etti. Yeni yıl sofralarının vazgeçilmezleri arasında yer alan kuruyemişlere yoğun ilgi gösterildiğini belirten Musko Kuruyemiş yetkilileri, kampanyanın internet sitesi üzerinden yapılan alışverişlerde hem perakende hem de toplu alımlar için geçerli olduğunu ifade etti. Kalite ve tazelikten ödün vermeden hazırlanan ürünlerin, hijyenik şartlarda satışa sunulduğu vurgulandı. Vatandaşların yeni yıl alışverişlerini daha uygun fiyatlarla yapabilmesi amacıyla hazırlanan indirim kampanyasının 25 Aralık gününe kadar devam edeceği bildirildi.
19 Aralık 2025 Cuma - 12:18 Dijital bağımlılık ve akran zorbalığına karşı kitaplı mücadele Adana’nın Kozan ilçesinde ilkokul öğrencileri arasında artan akran zorbalığı ve dijital bağımlılıkla mücadele çerçevesinde ailelerin de katılımıyla ödüllü kitap okuma yarışması düzenledi. Yaklaşık 40 gün süren çalışma ile öğrencilerin ve ailelerinde kitap okuma alışkanlığı kazanması hedeflendi. İlçede Halit Dağlı İlkokulu yönetimi tarafından yapılan gözlemlerde, ilkokul çağındaki çocuklarda akran zorbalığı ve şiddete eğilimli davranışların, sanal oyunlar ve dijital bağımlılıkla paralel olarak arttığı belirlendi. Bu çerçevede 3. ve 4. sınıf öğrencileri arasında 40 gün süren kitap okuma yarışması düzenlendi. Yarışma çerçevesinde veliler de sürece kitap okuyarak katıldı. Öğrencilerin okuduğu kitaplardan veliler sorular oluşturdu. Yarışmaya 386 öğrenci katıldı, 9’u derece yaptı. Yarışmada dereceye giren öğrencilere çeşitli hediyeler verildi. Kozanlı yazar ve Kahramanmaraş’ta Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak görev yapan Nasuh Altuntaş ile iş birliğiyle yürütülen projenin, öğrenciler arasında olumlu davranış değişiklikleri oluşturduğu ve aile içi okuma kültürüne katkı sunduğu ifade edildi. "Bir çocuğa bile kitap sevgisi aşılansa yeter" Okul Müdürü Seyban Karaköse, "Dijital bağımlılığa bağlı akran zorbalığının özellikle 3. ve 4. sınıflarda yoğunlaştığını gözlemledik. Çocukları dijital uyaranlardan uzaklaştırmak amacıyla bu projeyi geliştirdik. Veliler de kitap okuyarak sorular hazırladı. Bir çocuğumuz bile kitap okuma sevgisi kazanırsa bu bizim için çok kıymetli. Okulumuzda başarılı bir süreç yaşandı. Veli dönüşlerinde evde çocukların kitapla hareket etmesi hem aileleri hem bizleri çok mutlu etti" dedi. "Kitap iyileştirir ve birleştirir" Yazar ve öğretmen Nasuh Altuntaş ise, "Kitabın iyileştirici ve birleştirici bir gücü vardır. Çocukların hayal dünyalarını geliştirmeyi, kendi değerlerimizi okurken öğrenmelerini istedik. Aynı zamanda velilerin de bilinçlenmesini hedefledik. Her kitap çocuklar için uygun değil bu süreci birlikte yönetmek istedik" diye konuştu. Yarışma kapsamında, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Kozan İlçe Müdürlüğü Konferans Salonu’nda ödül töreni düzenlendi. Törende öğrenciler, yazara kitaplarını imzalatırken söyleşi de gerçekleştirildi. Öğrencilerden Erbağ Kütük ise "Tablet ve telefondan daha çok kitap okumayı seviyorum. Kitap çok keyifliydi" derken Sultan Nur Salaz da, "Telefon ve tabletten çok kitap okumayı seviyorum. Telefonla oynayan arkadaşlarımız soruları daha zor çözüyor" ifadelerini kullandı.
TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Terörsüz Türkiye’yle birlikte terörsüz bir bölgeyi kurarak bütün halkların aynı safta yer almasını sağlayacağız"
28 Kasım 2025 Cuma - 13:16 TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Terörsüz Türkiye’yle birlikte terörsüz bir bölgeyi kurarak bütün halkların aynı safta yer almasını sağlayacağız" Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, bu ülkenin insanlarının birlik, beraberlik içerisinde dünyanın en güçlü milletini teşkil etmesini önleyen terör belasını artık geride bırakmakta olduğuna dikkat çekerek, "Bundan sonra bu memlekette bir tek kişinin dahi terör örgütlerine kaptırılmasına müsaade etmeyeceğiz. Bu ülkede asla ve asla terörün yabancı güçlerin mafyası olmasına müsaade etmeyeceğiz. Bu ülkenin topraklarında sadece kardeşlik türküleri söylenecek. Sadece bu ülkenin de değil, terörsüz Türkiye’yle birlikte terörsüz bir bölgeyi kurarak Allah’ın izniyle bu bölgedeki bütün halkların aynı safta, aynı cephede, aynı hedef doğrultusunda yer almasını sağlayacağız" dedi. Bir dizi temas için Adana’ya gelen TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Çukurova Üniversitesi Akademik Yıl açılış töreninde Birleşmiş Milletler (BM) ile terörsüz Türkiye sürecine değindi. Önümüzdeki dönemde dünyanın en fazla üzerinde konuşacağı alanlardan birinin küresel siyasal sistemindeki haksızlıklar, eşitsizlikler olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, "Aynı ekonomik sistemin kurumlarında olduğu gibi dünyadaki küresel sistemin de kurumları çatırdamakta. Fonksiyonlarını yitirmekte ve artık tamamen işlevsiz hale gelmektedir. Dünyanın en önemli örneği ise dünyada barışı ve insanlar arasında adaleti tesis etmek üzere kurulmuş olan Birleşmiş Milletler’in ve özellikle Güvenlik Konseyi’nin yapısının ortaya çıkardığı mahsurlardır. Sadece çevremizdeki iki büyük olaya baktığımız zaman Birleşmiş Milletlerin ne kadar işlevsiz hale geldiğini görüyoruz. Rusya ile Ukrayna arasında 3 yılı aşkın bir süredir devam eden savaş ne yazık ki Birleşmiş Milletler tarafından tam tersine Güvenlik Konseyi’ne gelen kararlarda veto edilerek, savaşın devamı bir şekilde temin edilmiştir. Benzer şekilde iki yılı geride bıraktığımız İsrail’in Gazze üzerindeki baskıları, soykırımı ve işlediği insanlık suçları asla önlenememiştir. Bunun en temel nedenlerinden birisi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin yapısı ve bu yapının da maalesef sadece güçlünün sözünün geçtiği bir yapı şeklinde mevcudiyetidir" ifadelerini kullandı. "İsrail ateşkesi sürekli ihlal etmekte" İsrail’in ateşkese rağmen insanları öldürmeye devam ettiğini belirten Kurtulmuş, "Dolayısıyla İsrail’in aleyhine bu süre içerisinde ne zaman Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na karar almak için müracaat edilirse, başvurulsa İsrail’in dayısı tarafından veto edilmiş ve soykırım bugüne kadar sürdürülmüştür. İsrail bir ateşkese razı olmuş görülse de ne yazık ki sürekli olarak ateşkesi ihlal etmekte ve insanları öldürmeye, insanları insan onuru dışında bir yaşama mahkum etmeye devam etmektedir. Dolayısıyla bu sistem böyle devam etmez. İnsanoğlu böylesine bir gayriadil küresel sistemin içerisinde bundan sonra adil ve onurlu bir geleceği asla tasavvur edemez, asla duramaz. Onun için diyoruz ki aslında güçlünün, kuvvetlinin sözüne zayıfı ise asla göz önünde bulundurmayan bu küresel sistem, siyasal sistem bütünüyle değişmeli ve dünya yeni bir siyasal yapıya kavuşmalıdır" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her uluslararası platformda dile getirdiği "Dünya beşten büyüktür sözünün sadece bir slogan olmadığını dile getiren Kurtulmuş, "Dünyanın yeni bir sisteme duyduğu ihtiyacın millet adına ve bütün insanlık adına dile getirilmiş bir temenni işidir. Sevgili gençler açıkça söylemeyi gerçek bir vazife telakki ediyorum. Biz görürüz, görmeyiz. Ama sizler mutlaka Birleşmiş Milletlerin dünya siyasal sisteminin değiştiğini göreceksiniz. Yeni bir Birleşmiş Milletler ve yeni bir dünya düzeni inşallah sizin zamanınızda kurulacaktır" şeklinde konuştu. "Terör belasını artık geride bırakıyoruz" Terörsüz Türkiye sürecine değinen Kurtulmuş, "İlk asrını geride bıraktığımız, yani yüzyılı artık aştığımız Cumhuriyetimizin maalesef 50 yılında ayaklarımıza pranga gibi vurulan, bu ülkenin ileriye gitmesini, bu ülkenin insanlarının birlik, beraberlik içerisinde dünyanın en güçlü milletini temsil, teşkil etmesini önleyen terör belasını artık geride bırakıyoruz. Türkiye’de emperyal projelerin bir şekilde kendi maşaları olarak kullandıkları bölünme ve parçalama siyasetlerinin bir unsuru, bir vekalet unsuru olarak gördükleri terör meselesini Türkiye bir daha asla canlanmamak üzere tarihe gönderiyor. Beraber yaşamış, aralarında şimdiye kadar hiçbir husumet, hiçbir kavga, hiçbir çatışma olmamış olan Türklerin, Kürtlerin, Arapların ve bu topraklarda yaşayan bütün etnik ve mezhebi farklılıklar içerisindeki 86 milyon yurttaşımızın arasında ezeli ve ebedi kardeşliğimizi yeniden takdim ederek yolumuza devam ediyoruz. Aramızdaki birtakım nifak kapısında unsurları olan bu aparatları geride bırakıyoruz. Bundan sonra bu memlekette bir tek kişinin dahi terör örgütlerine kaptırılmasına müsaade etmeyeceğiz. Bu ülkede asla ve asla terörün yabancı güçlerin mafyası olmasına müsaade etmeyeceğiz. Bu ülkenin topraklarında sadece birlik ve beraberlik türküleri, sadece kardeşlik türküleri söylenecek. Sadece bu ülkenin de değil terörsüz Türkiye’yle birlikte terörsüz bir bölgeyi kurarak, Allah’ın izniyle bu bölgedeki bütün halkların aynı safta, aynı cephede, aynı hedef doğrultusunda yer almasını sağlayacağız. Allah yolumuzu açık etsin. Allah bu ülkeyi her türlü şerden korusun" ifadelerine yer verdi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş:" Terörsüz Türkiye’yle birlikte terörsüz bir bölgeyi kurarak bütün hakların aynı safta yer almasını sağlayacağız"
28 Kasım 2025 Cuma - 13:04 TBMM Başkanı Kurtulmuş:" Terörsüz Türkiye’yle birlikte terörsüz bir bölgeyi kurarak bütün hakların aynı safta yer almasını sağlayacağız" Bu ülkenin insanlarının birlik, beraberlik içerisinde dünyanın en güçlü milletini temsil teşkil etmesini önleyen terör belasını artık geride bırakıyor olduklarına dikkat çeken Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş," Bundan sonra bu memlekette bir tek kişinin dahi terör örgütlerine kaptırılmasına müsaade etmeyeceğiz. Bu ülkede asla ve asla terörün yabancı güçlerin mafyası olarak müsaade etmeyeceğiz. Bu ülkenin topraklarında sadece birlik ve beraberlik türküleridir. Sadece kardeşlik türküleri söylenecek. Sadece bu ülkenin de değil terörsüz Türkiye’yle birlikte terörsüz bir bölgeyi kurarak Allah’ın izniyle bu bölgedeki bütün hakları aynı safta, aynı cephede, aynı hedef doğrultusunda yer almasını sağlayacağız" dedi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Adana’ya gelerek çeşitli temaslarda bulunurken, akademik yıl açılış töreninde Birleşmiş Milletler (BM) ile Terörsüz Türkiye konularında konuştu. Önlerinde dönemde dünyanın en fazla üzerinde konuşacağı alanların birinin uluslararası siyasetin küresel siyasal sistemin durumuyla ilgili haksızlıklar eşitsizlikler olduğuna dikkat çeken TBMM Başkanı Kurtulmuş, "Aynı ekonomik sistemin kurumlarında olduğu gibi dünyadaki küresel sistemin de kurumları çatırdamakta. Fonksiyonlarını yitirmekte ve artık tamamen işlevsiz hale gelmektedir. Dünyanın en önemli örneği ise dünyada barışı ve insanlar arasında adaleti tesis etmek üzere kurulmuş olan Birleşmiş Milletlerin ve özellikle güvenlik konseyinin yapısının ortaya çıkardığı mahsurlardır. Sadece çevremizdeki iki büyük olaya baktığımız zaman Birleşmiş Milletlerin ne kadar işlevsiz hale geldiğini görüyoruz. Rusya ile Ukrayna arasında 3 yılı aşkın bir süredir devam eden savaş ne yazık ki Birleşmiş Milletler tarafından tam tersine Güvenlik Konseyi’ne gelen kararlarda veto edilerek savaşın devamı bir şekilde temin edilmiştir. Benzer şekilde iki yılı geride bıraktığımız İsrail’in Gazze üzerindeki baskıları, soykırımı ve işlediği insanlık suçları asla önlenememiştir. Bunun en temel nedenlerinden birisi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin yapısı ve bu yapının da maalesef sadece güçlünün sözünün geçtiği bir yapı şeklinde mevcudiyetidir"ifadelerini kullandı. "İsrail ateşkesi sürekli ihlal etmekte" Sözlerine devam eden Kurtulmuş, "Dolayısıyla İsrail’in aleyhine bu süre içerisinde ne zaman Birleşmiş Milletler genel kuruluna karar almak için müracaat edilirse, başvurulsa İsrail’in dayısı tarafından veto edilmiş ve soykırım bugüne kadar sürdürülmüştür. İsrail bir ateşkese razı olmuş görülse de ne yazık ki sürekli olarak ateşkesi ihlal etmekte ve insanları öldürmeye, insanları insan onuru dışında bir yaşama mahkum etmeye devam etmektedir. Dolayısıyla bu sistem böyle devam etmez. İnsanoğlu böylesine bir gayriadil küresel sistemin içerisinde bundan sonra adil ve onurlu bir geleceği asla tasavvur edemez, asla duramaz. Onun için diyoruz ki aslında güçlünün, kuvvetlinin sözüne zayıfı ise asla göz önünde bulundurmayan bu küresel sistem siyasal sistem bütünüyle değişmeli ve dünya yeni bir siyasal yapıya kavuşmalıdır" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her uluslararası platformda dile getirdiği dünya beşten büyüktür sözünün sadece bir slogan olmadığını dile getiren Kurtulmuş," Dünyanın yeni bir sisteme duyduğu ihtiyacın millet adına ve bütün insanlık adına dile getirilmiş bir temenni işidir. Sevgili gençler açıkça söylemeyi gerçek bir vazife telakki ediyorum. Biz görürüz, görmeyiz. Ama sizler mutlaka Birleşmiş Milletlerin dünya siyasal sisteminin değiştiğini göreceksiniz. Yeni bir Birleşmiş Milletler ve yeni bir dünya düzeni inşallah sizin zamanınızda kurulacaktır" şeklinde konuştu. "Terör belasını artık geride bırakıyoruz" Terörün bitmesiyle ilgili de konuşan Kurtulmuş, "İlk asrını geride bıraktığımız yani yüzyılı artık aştığımız Cumhuriyetimizin maalesef 50 yılında ayaklarımıza pranga gibi vurulan, bu ülkenin ileriye gitmesini, bu ülkenin insanlarının birlik, beraberlik içerisinde dünyanın en güçlü milletini temsil teşkil etmesini önleyen terör belasını artık geride bırakıyoruz. Türkiye’de emperyal projelerin bir şekilde kendi maşaları olarak kullandıkları emperyal projelerin bölünme ve parçalama siyasetlerinin bir unsuru, bir vekalet unsuru olarak gördükleri terör meselesini Türkiye olarak bir daha asla canlanmamak üzere tarihe gönderiyor. Beraber yaşamış, aralarında şimdiye kadar hiçbir husumet, hiçbir kavgaya, hiçbir çatışma olmamış olan Türklerin, Kürtlerin, Arapların ve bu topraklarda yaşayan bütün etnik ve mezhebi farklılıklar içerisindeki 86 milyon yurttaşımızın arasında ezeli ve ebedi kardeşliğimizi yeniden takdim ederek yolumuza devam ediyoruz. Aramızdaki birtakım nifak kapısında unsurları olan bu aparatları geride bırakıyoruz. Bundan sonra bu memlekette bir tek kişinin dahi terör örgütlerine kaptırılmasına müsaade etmeyeceğiz. Bu ülkede asla ve asla terörün yabancı güçlerin mafyası olarak müsaade etmeyeceğiz. Bu ülkenin topraklarında sadece birlik ve beraberlik türküleridir. Sadece kardeşlik türküleri söylenecek. Sadece bu ülkenin de değil terörsüz Türkiye’yle birlikte terörsüz bir bölgeyi kurarak Allah’ın izniyle bu bölgedeki bütün hakları aynı safta, aynı cephede, aynı hedef doğrultusunda yer almasını sağlayacağız. Allah yolumuzu açık etsin. Allah bu ülkeyi her türlü şerden korusun" diyerek sözlerini tamamladı.
Şehit Bünyamin Çabuk kabri başında dualarla anıldı
28 Kasım 2025 Cuma - 12:42 Şehit Bünyamin Çabuk kabri başında dualarla anıldı Adana’nın Kozan ilçesinde Piyade Uzman Onbaşı Bünyamin Çabuk şahadetinin 6. yılında kabri başında anıldı. Irak’ın kuzeyindeki Pençe Kilit Harekat bölgesinde 28 Kasım 2019’da yıldırım düşmesi sonucu şehit olan Piyade Uzman Onbaşı Bünyamin Çabuk şahadetinin 6. yılında Adana’nın Kozan ilçesinde bulunan kabri başında dualarla anıldı. Kozan Şehitliği’nde Kur’an-ı Kerim okunmasının ardından diğer şehitlerin kabrine de karanfil bırakıldı. Evlat acısının hiç dinmediğini belirten baba Ünlen Çabuk, "Şehidimiz tek oğlumdu. Şimdi gene olsa yine gönderir şehit olmasını isteriz. Bende gidip şehit olup bu vatan için görev yapmak isterim" diye konuştu. Baba Çabuk 6 yıldır sabahları oğlunun kabrine gelerek tüm şehitler ve görevde olanlar için dua ettiğini ifade etti. Şehit aileleri Dernek Başkanı Ali Rumi Küntaş ise "Şehidimiz 6 yıl sene-i devriyesinde ailemizle birlikte kabri başında bir araya geldik. Şehitlerimizin mekanı cennet olsun. ’Şehitler ölmez vatan bölünmez’, tüm şehitlerimize rahmet diliyoruz" şeklinde konuştu. Anma programına şehidin yakınlarının yanı sıra Kaymakam Bahattin Alp Arslanköylü, Belediye Başkan Yardımcısı Özgür Çoban, İlçe Jandarma Komutanı Üsteğmen Nuh Anacık ve İlçe Emniyet Müdürü Fatih Alptekin kurum müdürleri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Uzmanından korkutan su krizi uyarısı: "5-10 sene içerisinde su sıkıntısı çekmeye başlayacağız"
28 Kasım 2025 Cuma - 09:47 Uzmanından korkutan su krizi uyarısı: "5-10 sene içerisinde su sıkıntısı çekmeye başlayacağız" Küresel iklim değişikliğine bağlı kuraklığın etkisini gösterdiği bu günlerde Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (ATÜ), su tasarrufu ve geri dönüşüm uygulamalarıyla ‘Su Ayak İzi Belgesi’ aldı. Doç. Dr. Tuğçe Demirdelen, "En iyi ihtimalle Adana’da 5-10 sene içerisinde su sıkıntısı çekmeye başlayacağız. Bu ’Su Ayak İzi Belgesi’ni belediyeler almalı, yağmur suyu ve atık suları geri dönüştürerek ana şebeke suyumuzu kullanmayı azaltmalıyız" dedi. Su tüketiminin küresel ölçekte öneminin arttığı günümüzde ATÜ, çevresel sürdürülebilirlik ve doğal kaynak yönetimiyle ‘Su Ayak İzi Belgesi’ aldı. Dünyada ilk kez bir üniversite tarafından uygulanan model olma özelliği taşıyan çalışma kapsamında toplam yüzey suyu kullanımı 46 bin 659 metreküp, kirlilik seyreltme ihtiyacı ise 41 bin 993 metreküp olarak hesaplandı. Bu verilere göre kişi başına düşen yıllık su ayak izi 7,05 metreküp olarak belirlendi. Kampüs genelinde mavi ve gri suya ilişkin envanterler çıkarılırken, tüketim analizleri, geri kazanım planları ve uzun vadeli tasarruf stratejileri belirlendi. Çalışmanın ulusal ölçekte örnek teşkil etmesi bekleniyor. "Önce envanter çıkarttık" ATÜ Sürdürülebilir Kampüs Koordinatörü Doç. Dr. Tuğçe Demirdelen, konuyla ilgili İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Demirdelen, "Bu sene itibarıyla sadece karbonun değil, suyun da önemini belirtmek için dünyada ilk kez gerçekleştirilen bir çalışmaya imza attık. Su ayak iziyle ilgili ilk başta envanter çıkarttık. Bunların raporlamalarını yaptık; bunlar mavi su, gri su ve yeşil suyu içeriyordu. Üniversitemizde yeşil su ile alakalı çalışmalar olmadığı için mavi ve gri suyun envanterini oluşturduk. Daha sonra da bunu belgelendirdik" ifadelerini kullandı. Kendilerinin Türkiye’de örnek olduklarını, birçok kamu kurumu ve üniversitenin belgeyi almak için kendilerinden fikir almak istediklerini belirten Doç. Dr. Demirdelen, "Mavi su olarak kullandığımız şebeke suyunun gri su olarak yani evsel atık su olarak çıktığı, bu atık suyun tekrar geri değerlendirilmediği, çeşitli analizlerin yapılmadığı, analizler yapılarak ne kadar tasarruf sağlayacağımız ve kampüsümüzün ileride ne kadarlık bir su ayak izi azaltım faaliyetleriyle ilgili stratejik plan ortaya çıkarttık. Bu çalışmayı dünyada ilk kez kamu kurumu olarak biz yapınca çeşitli devlet üniversitelerinden, belediyelerden bize başvurular geldi. Onlar da nasıl bu su ayak izini alacaklarıyla ilgili bizden dönüş bekliyor" diye konuştu. "5-10 sene sonra Adana’da su sıkıntısı çekmeye başlayacağız" Belediyelerin özellikle yeşil su, yani yağmur sularını yeniden kullanıma kazandırması gerektiğine vurgu yapan Doç. Dr. Demirdelen, şunları söyledi: "Yeşil su, yani yağmur sularının yeniden elde edilip kullanılmasını belediyelere artık aşılamamız gerekiyor. Belediyeler yağmur suyuyla ilgili çalışmalar yapıp, su ayak izini azaltmalılar. Gri suyla ilgili olarak da normalde evsel veya endüstriyel çıkan sularımızı tekrar dönüştürüp, arıtma tesisleriyle kazandırmalıyız. Mavi su, yani kuyu ve şebeke suyumuzu ne kadar az kullanırsak su ayak izimizi o kadar azaltmış oluruz. Eskiden Adana’da 5-8 metreden çıkan su, artık 25-30 metrelerden çıkıyor. Demek ki en iyi ihtimalle 5-10 sene sonra Adana’da su sıkıntısı çekmeye başlayacağız. Mavi suyu, sadece kullanmakla değil, gri suyu tekrar dönüştürerek, yeşil suyu da kullanarak mavi suyu ne kadar azaltırsak o kadar yer altı ve doğal kaynaklarımızı korumuş olacağımızı belirledik."
Uzmanı uyardı: "Sezeryan sonrası sezeryan izi ihtimali gözden kaçırılmamalı"
27 Kasım 2025 Perşembe - 12:37 Uzmanı uyardı: "Sezeryan sonrası sezeryan izi ihtimali gözden kaçırılmamalı" Özel Medline Adana Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Hasan Can Toyganözü, yöntemine bağlı olarak doğum sonrası istenmeyen durumların gelişebileceğini belirterek, "Sezeryan sonrası sezeryan izi ihtimali gözden kaçırılmamalı. Sorunun erken dönemde fark edilmesi, hem kadın sağlığı hem de yaşam kalitesi açısından büyük önem taşıyor" dedi. Toyganözü, yaptığı açıklamada, bir bebek dünyaya getirmenin her kadın için eşsiz bir deneyim olsa da bazen doğum yöntemine bağlı olarak istenmeyen durumların gelişebileceğini söyleyerek, "Bunlardan biri olan ve sezaryen doğumdan sonra ortaya çıkabilen istmosel (sezaryen izi), rahmin alt kısmında, ön duvarda yer alan kesi bölgesinin tam olarak iyileşmemesi sonucu oluşan bir sorun olarak tanımlanıyor. İstmosel her kadında belirti vermiyor ancak ortaya çıktığında tekrarlayan enfeksiyonlardan adet düzensizliğine, pelvik ağrıdan kısırlığa kadar çeşitli problemlere yol açabiliyor. Çoğu zaman fark edilmeyen bir sağlık sorunu olan istmosele sezaryen doğumların artmasıyla birlikte günümüzde daha sık rastlanıyor. Sorunun erken dönemde fark edilmesi hem kadın sağlığı hem de yaşam kalitesi açısından büyük önem taşıyor" diye konuştu. "Lekelenmelerin nedeni istmosel olabiliyor" Toyganözü, şöyle devam etti: "Pek çok kadın yıllarca farklı şikâyetlerle sağlık kuruşlarının birçok bölümde tedavi görüyor ancak asıl nedenin istmoselle ilişkili olduğu anlaşılmayabiliyor. Sezaryen kesi bölgesinin tam olarak iyileşmemesi sonucu bu bölgede oluşan küçük cep şeklindeki boşluk, âdet kanamasının bir kısmının burada birikmesine neden olabiliyor. Bazen çok uzun süreler sebebi bulunamayan lekelenme tarzı kanamaların, uzun süren âdetlerin veya ilişki sonrası kanamaların altında istmosel oluşturabiliyor. Hastalık, lekelenmenin yanı sıra kronik alt karın ağrısı, kasıkta baskı hissi, tekrarlayan vajinal enfeksiyonlar ve adet döneminin normalden uzun sürmesi gibi şikâyetlerle de kendini gösterebiliyor. Son yıllarda yapılan çalışmalar, istmoselin bazı kadınlarda gebelik elde etmeyi zorlaştırabileceğini ve hatta dış gebelik riskini artırabileceğini ortaya koyuyor. Bundan dolayı bu tür sorunlar yaşayan veya âdet düzensizliği ya da uzun süreli lekelenmesi olan kadınların istmosel açısından mutlaka değerlendirilmesi gerekiyor." "Tanısı kolayca konuyor" Toyganözü, tanı sürecinin ise oldukça basit bir şekilde ilerlediğini ifade ederek, "İlk değerlendirme genellikle jinekolojik muayene ve ultrason ile yapılıyor. Özellikle vajinal ultrason, istmoselin şekli, derinliği ve büyüklüğü hakkında hızlı bilgi veriyor. Gerek duyulan durumlarda histeroskopi gibi ileri görüntüleme yöntemleri de uygulanabiliyor. İstmoselin tedavisi, hastanın şikâyetlerinin şiddetine ve planladığı gebelik durumuna göre değişiyor. Hafif vakalarda ilaç tedavisi ile kanama düzeni kontrol altına alınabiliyor ancak yapısal bir problem olduğu için çoğu durumda cerrahi tedavi daha etkili sonuçlar veriyor. Cerrahi yöntemler arasında en sık tercih edilen histeroskopik düzeltme işlemi oluyor. Bu yöntemle, vajinal yoldan rahmin içine girilerek çökük bölge düzeltiliyor. Daha ileri düzeyde istmoseli olan veya rahim duvarı kalınlığı belirgin şekilde azalmış olan hastalarda laparoskopik (kapalı) cerrahi de tercih edilebiliyor" dedi.
Aydın: "Gazze’de her gün bir anne evladını toprağa veriyor"
27 Kasım 2025 Perşembe - 10:39 Aydın: "Gazze’de her gün bir anne evladını toprağa veriyor" Eğitim-Bir-Sen Genel Merkez Kadınlar Komisyonu Başkanı Sıdıka Aydın, "Gazze’de her gün bir anne evladını toprağa veriyor, her gün bir kadın dünyaya haykırıyor: ‘Sesimi duyan var mı?’ Biz buradayız ve duyuyoruz. Filistinli kadınların sabrı, direnci, bize insanlığın onurunu yeniden hatırlatıyor. Onların mücadelesi sadece bir coğrafyanın değil, bütün insanlığın sınavıdır" dedi. Sıdıka Aydın’ın katılımıyla, ’Gazze’nin kadınları kalbimizin sesi’ alt başlıklı teşkilat toplantısı düzenledi. Adana Öğretmenevinde gerçekleştirilen program, Gazze’de yaşanan soykırım ve işgale dikkat çekmek amacıyla öğrencilerin çizdiği resimlerin yer aldığı sergi ziyaretiyle başladı. Programın açılışında konuşan Eğitim-Bir-Sen Adana Şube Kadınlar Komisyonu Başkanı Nazlı Çeri, kadınların sendikal hayattaki yükselişine dikkat çekerek, "Kadınların sesi artık örgütlü yapılar içinde daha güçlü duyuluyor. Emek mücadelemizin merkezinde kadınlar var ve bu güç her geçen gün büyüyor. Kadına yönelik şiddetin her türlüsünü reddediyoruz. Eğitimciler olarak, şiddet karşıtı bilinci topluma yayma sorumluluğumuzun farkındayız. Bir kez daha vurgulamak isterim ki; bu ülkenin geleceğini inşa edenler, fedakarlığın sessiz kahramanları olan öğretmenlerdir. Biz de onların sesi, nefesi ve destekçisi olmaya devam edeceğiz" diye konuştu. Nazlı Çeri’nin ardından kürsüye gelen Eğitim-Bir-Sen Adana Şube Başkanı Mustafa Sarıgeçili, teşkilatın son dönemdeki dönüşümüne değinerek önemli bir gelişmeyi paylaşarak, "Bugün sendikal tarihimiz adına özel bir gün. İlk kez kadın üyelerimizin sayısı erkek üye sayımızı geçti. Bu sadece bir rakam değil, kadınların eğitime, sendikal sürece ve toplumsal dönüşüme katkısının somut bir göstergesidir. Kadın emeğinin görünür olması, sendikal mücadelemizin zenginliğini artırıyor. Ayrıca yeni yapılanmamızla birlikte Memur-Sen Adana Kadınlar Komisyonu Başkanlığını artık Nazlı Çeri yürütecek. Kendisinin enerjisi, birikimi ve güçlü duruşuyla önemli başarılara imza atacağına inanıyorum. Hayırlı, uğurlu olsun" ifadelerini kullandı. Sarıgeçili’nin konuşmasının ardından Ayşe Betül Yüksel, Gazzeli bir annenin Müslümanlara yönelik yardım çağrısını içeren mektubunu duygu dolu bir seslenişle okudu. Bu sırada salonda derin bir sessizlik hakim oldu, birçok katılımcı gözyaşlarını tutamadı. Programın son konuşmasını yapan Eğitim-Bir-Sen Genel Merkez Kadınlar Komisyonu Başkanı Sıdıka Aydın, Gazze’de sürmekte olan katliama dikkat çekerek, "Gazze’de her gün bir anne evladını toprağa veriyor, her gün bir kadın dünyaya haykırıyor; ‘Sesimi duyan var mı?’ Biz buradayız ve duyuyoruz. Filistinli kadınların sabrı, direnci, bize insanlığın onurunu yeniden hatırlatıyor. Onların mücadelesi sadece bir coğrafyanın değil, bütün insanlığın sınavıdır" diye konuştu. Aydın, sendikal çalışmalara da değinerek kadın eğitimcilerin sahadaki ihtiyaçlarını dinlemenin önemine vurgu yaparak, "Kadın eğitimcilerin yükü çoğu zaman görünmez. Evde, okulda, toplumda çok yönlü bir emek veriyorlar. Biz bu emeği güçlendirmek, desteklemek ve görünür kılmak için sahadayız. Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Kadınlar Komisyonu olarak, kadınların karar mekanizmalarındaki etkisini artırmaya kararlıyız" dedi. Toplantı, istişarelerin ardından günün hatırasına aile fotoğrafı çekilmesi ile tamamlandı.
Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Doğan: "Greyfurt üreticileri de destek programına alınmalı"
27 Kasım 2025 Perşembe - 10:36 Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Doğan: "Greyfurt üreticileri de destek programına alınmalı" Adana Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, şubat ayındaki şiddetli zirai donun greyfurt bahçelerinde de ağır hasara yol açtığını belirterek, greyfurt üreticilerinin destek programının dışında bırakılmasının doğru olmadığını söyledi. Adana, Mersin, Hatay ve çok sayıda ili 22-25 Şubat 2025 tarihlerinde etkileyen don olaylarının narenciye üretiminde ciddi kayıplara neden olduğunu hatırlatan Doğan, çiftçilerin zarar tespit dilekçelerini tarım il ve ilçe müdürlüklerine ilettiğini ifade etti. Cumhurbaşkanlığı tarafından açıklanan destek ödemelerinin 20 Ekim 2025 itibarıyla üreticilerin hesaplarına yatırılmaya başlandığını anlatan Doğan,"Greyfurt da narenciye grubunun bir parçasıdır. Yaprakları ve meyvesi tamamen zarar görmüş bir ürünü kapsam dışında bırakmak üreticiyi mağdur eder" dedi. Doğan, "Limon, mandalina ve portakal gibi ürünlerde yapılan bazı tespitlerin unutulmuş veya yanlış yazılmıştır. Ayrıca bazı parsellerde birden fazla ürün çeşidi varken yalnızca ön kısımlara bakılarak yapılan değerlendirmeler ciddi mağduriyetlere yol açmıştır. Hazırlanan icmallerde ise askı süreci işletilmediği için çiftçimiz itiraz hakkını kullanamamıştır. Çiftçimizin emeği ve yaptığı masraflar dikkate alınarak bu hatalı kararlar bir an önce gözden geçirilmeli ve düzeltilmelidir’’ ifadelerini kullandı Greyfurtun limon ve erkenci portakalla birlikte dondan en çok zarar gören ürünler arasında yer aldığını vurgulayan Doğan, şöyle devam etti: "Afet sonrası tüm üreticilerin eşit şekilde korunması esastır. Tarım ve Orman Bakanlığımızın greyfurt üreticilerini de destek kapsamına alacak şekilde düzenlemeyi yeniden değerlendirmesini bekliyoruz. TZOB Genel Başkanımız Sayın Şemsi Bayraktar’ın da ifade ettiği gibi, yaşadığımız doğal afetler, tarımsal üretimin önündeki en büyük engellerden biri olarak karşımızdadır. Bu yüzden üreticilerimizi desteklemek, doğal afetlere karşı önlemleri artırmak ve tarımsal sürdürülebilirliği sağlamak, hepimizin ortak sorumluluğudur."