Yerel Haberler
Ankara
05 Aralık 2025 Cuma - 15:07 Kümeste yaşamaya mahkum edilen çocuklar kurtarıldı Ankara’da amcaları ve yengeleri tarafından kümeste yaşamaya mahkum edilen biri engelli 3 kardeş kurtarıldı. Ankara’da yengeleri ve amcaları tarafından kümeste yaşamaya mahkum edilen engelli Adnan ve kardeşleri, sosyal medya fenomeninin yayınladğı video ile durumun ortaya çıkmasının ardından kümesten kurtarıldı. Suriye uyruklu ailenin 4 çocuğuna kendi evinde baktığı, biri engelli olan 3 yeğenini de güvercinlerin ve tavukların olduğu kümese attığı ortaya çıktı. Mahalledeki bir vatandaş, olayı fark etmesinin ardından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na, Ankara Valiliği’ne ve sosyal medya fenomenine ihbarda bulundu. Fenomenin dün akşam saatlerinde çocukları kümesten çıkarttığı video, sosyal medyada gündem oldu. Yenge ve amcaya çocuklara bakmaları için maaş bağlandığı ancak çiftin çocuklara bakmadığı iddia edildi. "Yukarıya alıyorlar, sonra akşamları bu kümes gibi yere atıyorlar" Sosyal medya fenomenine ve bakanlığa kümeste kalan çocuklar için ihbarda bulunan Volkan Altınışık, engelli Adnan ve iki kardeşinin kümeste kaldığını 28 Kasım’da öğrendiğini belirtti. Ardından Valiliğe ve bakanlığa da haber verdiğini söyleyen Altınışık, aynı zamanda "Ankara Abisi" isimli sosyal medya fenomenine de ihbarda bulunduğunu dile getirdi. Altınışık, "Bu çocuklar burada yatıyor kümes gibi bir yerde. Yengesine maaş bağlamışlar, düzenli olarak her ay maaş veriyorlarmış. Dedim ki ‘Bu kadın buna bakmıyor. Bakıyorum diye sizi kandırıyorlar, yukarıya alıyorlar, sonra akşamları bu kümes gibi yere atıyorlar’ diye kendilerine söyledim" şeklinde konuştu. "Para alıp bakacağını söylüyor ama bakmıyor" Çocuklara mahallelinin yardım ettiğini ama kendilerinin durumu yeni öğrendiğini aktaran Altınışık, "Bu konunun devamlı takipçisiydim. Şimdi soğukta yatıyorlar. Vicdanen dayanamıyordum artık. Yapacağım bir şey yoktu. Ankara Abisi’ni aradım. Ankara Abisi de hemen ilgilendi, videoları attım. Hemen geldiler. Onların da hazır kurulu bir evleri vardı, oraya yerleştirdiler. Ondan sonra Sosyal Hizmetler geldi dün. Çocukları oradan da aldılar. Tabii almaları gerekiyordu. Adnan engelli olduğu için bakıma ihtiyacı vardı. Zaten yengesinin dört tane çocuğu var. Dört kardeş de bunlar. 8 tane çocuğa kadın da bakamaz bir nevi ama para alıp bakacağını söylüyor ama bakmıyor" ifadelerini kullandı. "İnşallah sıcak bir yuvaları olur" Kümeste sadece Adnan’ın kalmadığını, diğer kardeşlerinin de orada yaşadığını dile getiren Altınışık, "Şimdi bunların annesi yok, babası yok. Babası Suriye’ye kaçmış, annesi burada başkasıyla evlenmiş. Ben ihbarda bulundum. Artık değerlendirdiler, sağ olsun her kurum ilgilendi, geldiler. İnşallah sıcak bir yuvaları olur. Tek dileğimiz bu. Sadece engelli Adnan kalmıyordu. Adnan’ın kardeşi vardı dedi. "Çocuklar yedi senedir burada kalıyormuş" Altınışık, ailenin Suriye uyruklu olduğunu anlatarak, "Yenge kendi çocuklarına tabii yukarıda bakıyordu, bunlar burada kalıyordu. İşte karınları aç oluyordu. Yemek getiriyordum, bir şeyler getiriyordum. Çocuklar yedi senedir burada kalıyormuş. Ben buraya yeni geldim, bir sene oldu. Arka taraf yıkılıp bu taraf açılınca ben bunları görmeye başladım bu taraftan. Daha önce görsem daha önce müdahale ederdim ben bu olaya" diye konuştu. "Biz gelirken çocukları içeri alıyordu, biz giderken çocukları atıyordu" Mahalle sakinlerinden Suna Niga ise, "Üç senedir sağdan soldan yardım getiriyorum çocuklara. Ama yenge bakmıyordu. Yenge alıyordu, kendi çocuklarına giydiriyordu, Adnanlara giydirmiyordu. Biz gelirken çocukları içeri alıyordu, giderken atıyordu, yani öyle oluyordu. Yengeyle amcayı yakaladılar sonra neden atıyor diye" açıklamasında bulundu.
ATO Başkanı Baran: "İki ülkenin sanayi birikimi ve rekabet avantajını bir araya getirerek, güçlü iş birlikleri hayata geçirmeyi hedefliyoruz"
03 Aralık 2025 Çarşamba - 12:27 ATO Başkanı Baran: "İki ülkenin sanayi birikimi ve rekabet avantajını bir araya getirerek, güçlü iş birlikleri hayata geçirmeyi hedefliyoruz" Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, Türkiye ile Belarus arasındaki ticaret hacminin 2024 yılı sonu itibarıyla 1,85 milyar dolar seviyesine ulaştığını hatırlatarak, "Bu rakam, iki ülkenin karşılıklı diyalog ve potansiyelini yansıtmaktan uzak. Sanayi birikimi ve rekabet avantajlarını bir araya getirerek, güçlü iş birlikleri hayata geçirmeyi hedefliyoruz" dedi. ATO ile Belarus Ticaret ve Sanayi Odası Minsk Şubesi’nin Ankara ile Minsk arasındaki ticaret ve yatırım ilişkilerini geliştirmek amacıyla düzenlediği ‘Ankara-Minsk İş Forumu’, ATO Duatepe Salonu’nda yapıldı. ATO Başkanı Gürsel Baran, Belarus Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçisi Anatoly Glaz ve Belarus Ticaret ve Sanayi Odası yetkililerinin de yer aldığı forumda, ATO ile Belarus Ticaret ve Sanayi Odası Minsk Şubesi arasında ticari ve ekonomik alanda iş birliklerini hedefleyen İyi Niyet Protokolü imzalandı. Protokole ATO adına Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, Belarus Ticaret ve Sanayi Odası Minsk Şubesi adına ise Genel Müdür Yardımcısı Irina Ivanova imza koydu. Baran, programda yaptığı konuşmada ATO ile Belarus Ticaret ve Sanayi Odası Minsk Şubesi arasında imzalanan protokolün Ankara ve Minsk ile iki ülke arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesinde güçlü bir adım oluşturduğunu belirterek, "Protokol, iş heyetlerinin karşılıklı ziyaretlerinden fuarlara, B2B görüşmelerden ortak üretim ve yatırım fırsatlarına kadar geniş bir yelpazede iş birliğini kapsıyor. Bu iş birliğinin, iki ülke iş insanları arasında yeni ticaret köprüleri kuracağına, dostluğumuzu ekonomik başarılarla pekiştireceğine ve Türkiye-Belarus ticaret hacmini çok daha yüksek seviyelere taşıyacağına inanıyoruz" dedi. "İki ülkenin sanayi birikimi ve rekabet avantajlarını bir araya getirerek, güçlü iş birlikleri hayata geçirmeyi hedefliyoruz" Türkiye ile Belarus arasındaki ticari ilişkilerin yıllar itibarıyla gelişme kaydettiğini belirten Baran, iki ülke arasındaki ticaret hacminin 2024 yılı sonu itibarıyla 1,85 milyar dolar seviyesine ulaştığını hatırlattı. Ticaret rakamlarının iki ülkenin karşılıklı diyalog ve potansiyelini yansıtmaktan uzak olduğunu ifade eden Baran, "Karşılıklı olarak iş dünyasının birlikte atacağı adımlarla bu potansiyelin hızla gelişeceğine ve ticaretin çok daha yüksek seviyelere ulaşacağına inanıyoruz. Ekonomik iş birliğimizi çeşitlendirerek, yeni yatırım alanları oluşturarak ve ticareti kolaylaştıran mekanizmaları güçlendirerek ekonomik ilişkilerimizi güçlendirebiliriz. İki ülkenin sanayi birikimi ve rekabet avantajlarını bir araya getirerek, güçlü iş birlikleri hayata geçirmeyi hedefliyoruz" ifadelerini kullandı. "Sektörel ve lojistik avantajlar yatırım imkanını güçlendiriyor" İki ülke arasında önemli yatırım imkanları bulunduğunu ifade eden Baran, "Türk şirketlerinin Belarus’ta gerek serbest bölgelerde, gerekse ortak üretim modellerinde önemli fırsatlara sahip olduğunu, aynı şekilde Belaruslu iş insanlarının da Türkiye’deki organize sanayi bölgelerinde yenilenebilir enerji yatırımlarında, gıda ve tarım teknolojileri alanlarında önemli yatırım imkanları bulunduğunu görüyoruz" diye konuştu. İki ülke arasında özellikle makine, savunma, medikal cihazlar ve otomotiv yan sanayiinde ortak üretim yapıları kurulabileceğini kaydeden Baran, Türkiye’nin orta koridor avantajı ve Belarus’un Avrasya Ekonomik Birliği bağlantılarıyla yeni fırsatların ortaya konabileceğini belirtti. Baran, Ankara ekonomisine ilişkin de bilgi vererek, "Ankara, başkent olmasının yanı sıra aynı zamanda savunma sanayii, sağlık teknolojileri, bilişim, yüksek katma değerli üretimin de merkezi durumunda" şeklinde konuştu. Forum, iki ülke iş dünyası temsilcilerinin gerçekleştirdiği B2B ikili görüşmeler ile devam etti.
BTK Başkanı Karagözoğlu: "BTK Akademi ile ülkemizin dört bir yanındaki gençlerimizin hayallerine kavuşması için var gücümüzle çalışıyoruz"
03 Aralık 2025 Çarşamba - 12:23 BTK Başkanı Karagözoğlu: "BTK Akademi ile ülkemizin dört bir yanındaki gençlerimizin hayallerine kavuşması için var gücümüzle çalışıyoruz" Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Ömer Faruk Karagözoğlu, "BTK Akademi, BTK Yaz Kampları ve BTK Güvenli İnternet Tırı ile ülkemizin dört bir yanındaki gençlerimizin hayallerine kavuşması için var gücümüzle çalışıyoruz" dedi. BTK bünyesinde faaliyet gösteren BTK Akademi, ‘Yapay Zeka Zirvesi’ düzenledi. Sektör temsilcilerinin, akademisyenlerin ve teknoloji geliştiricilerinin bir araya geleceği zirvede, yapay zeka alanındaki son gelişmeler, Türkiye’nin dijital dönüşüm vizyonu ve geleceğe yönelik stratejileri ele alındı. Kamu ve özel sektörden geniş bir katılımla gerçekleştirilen programda büyük dil modelleri, güvenli yapay zeka kullanımı, veri yönetimi, yapay zeka etiği, savunma teknolojilerinde yapay zeka uygulamaları, yapay zekanın gelecekteki rolü ve gençlere yönelik eğitim oturumları gibi başlıklar yer aldı. Zirvede ayrıca Türkiye’de geliştirilen yerli yapay zeka projeleri için özel bir tanıtım alanı oluşturuldu. Katılımcılar, proje sahipleriyle doğrudan iletişim kurarak yenilikçi çözümleri yakından inceleme imkanı buldu. BTK Akademi yetkilileri, düzenlenecek zirvenin Türkiye’nin yapay zeka ekosisteminde önemli bir buluşma noktası olacağını belirterek, etkinliğin sektörel iş birliklerine ve yeni projelere zemin hazırlayacağını ifade etti. "Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 15’ini 15-24 yaş aralığındaki gençlerimiz oluşturuyor" Türkiye’deki genç nüfusun teknolojiye olan etkisine değinen BTK Başkanı Ömer Faruk Karagözoğlu, gençlerin dijital dönüşüm sürecinde önemli bir faktör olduğunu belirterek, "Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu olarak düzenlendiğimiz bu tarz etkinliklerle gençlerimizi, kendileri de bir zamanlar bu yollardan geçmiş olan başarılı sektör liderleriyle bir araya getirmeyi amaçlıyoruz. Böylesi etkinlikler, sadece gençlerimiz için değil sektör liderlerimiz için de bir fırsat. Çünkü Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 15’ini, 15-24 yaş aralığındaki gençlerimiz oluşturuyor. Dolayısıyla gençliği, gözlemek, anlamak ve iletişim kurmak Türkiye’de iş yapan her sektör için en stratejik önceliklerden biri. Yapay zeka, bulut bilişim, otonom teknolojiler, nesnelerin interneti ve daha birçok teknoloji eşliğinde geri dönüşü mümkün olmayan bir dijital dönüşüm başladı. Dolayısıyla gençler bu dijital dönüşüm sürecinde en az sektör kadar, en az kamu kadar hatta belki de onlardan da önemli bir aktör. Teknoloji, onu kullanan varsa bir anlam ifade ediyor. Bizler Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu olarak bu farkındalıkla katma değerli bir dijital dönüşümün tek yolunun eğitim olduğunu çok iyi biliyoruz. Değişen ve gelişen dünyaya gençlerimizi donanımlı bir şekilde hazırlamak için birçok çalışmayı aynı anda sürdürüyoruz. BTK Akademi, BTK Yaz Kampları ve BTK Güvenli İnternet Tırı ile ülkemizin dört bir yanındaki gençlerimizin hayallerine kavuşması için var gücümüzle çalışıyoruz. BTK Akademi; kurumumuza ve sektöre fayda sağlamayı temel hedef edinmiş bir yapı olarak 2017 yılından bu yana bilimsel, teknolojik ve kendini sürekli yenileyen bir eğitim anlayışı ile hizmet veriyor. BTK Akademi’nin, bugün itibarıyla çevrim içi olarak yaklaşık 3 milyona yakın kullanıcısı bulunuyor. 325’in üzerinde çevrim içi eğitim ve 166 bin dakikayı aşan içerik, gençlerimizin ve sektör çalışanlarının erişimine açık durumda. Üstelik sadece çevrim içi eğitimlerle de sınırlı kalmıyoruz. 60 ilde düzenlenen yüz yüze eğitimler, atölye çalışmaları, yazılım ve siber güvenlik kampları, yarışmalar ve etkinliklerle on binlerce gence ulaşarak bilgiye erişimi her kesimden birey için daha da erişilebilir hale getiriyoruz" diye konuştu. "Dünya olağanüstü bir hızla dönüşüyor" Dünyanın gelecekte teknolojiyi tam anlamıyla bünyesinde barındıracağını ve bu dönüşümün dünyadaki gençler üzerinden olacağını vurgulayan Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan ise, "Dünya olağanüstü bir hızla dönüşüyor. ‘Değişim’ kelimesi yaşadıklarımızı açıklamak için yetersiz kalıyor. Artık değişimin sonuçlarını yaşıyoruz. Uluslararası analizler, iş gücü yapısının oldukça sert bir dönüşüm geçirebileceğini ifade ediyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun araştırmalarına göre önümüzdeki beş yıl içinde yaklaşık 170 milyon yeni iş fırsatının ortaya çıkacağı, buna karşılık 92 milyon mevcut istihdamın yok olacağı, sonuç olarak 2030’a kadar 78 milyon net istihdam fırsatının oluşacağı öngörülüyor. Yani iş dünyası büyürken aynı zamanda biçim değiştiriyor. Yeni beceriler ortaya çıkıyor, bazı becerilerse hızla önemini yitiriyor. Bu dönüşümü tetikleyen ana unsurlar arasında yapay zeka, otomasyon, iklim politikaları ve demografik değişimler var. Diğer yandan veri hacmindeki artış da benzeri görülmemiş boyutlara ulaşıyor. Yapılan araştırmalarda dünya genelinde üretilen toplam veri hacminin hiç olmadığı kadar artacağı öngörüleri paylaşılıyor. 2024-2025 yıllarında üretilen ve 2026 yıllarında üretilecek veri miktarının bugüne kadar üretilen verilerin toplamını geçeceği tahmin ediliyor" şeklinde konuştu. Zirveye BTK Başkanı Ömer Faruk Karagözoğlu, Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, TÜRKSAT Genel Müdürü Ahmet Hamdi Atalay, Turkcell CEO’su Ali Taha Koç, Vodafone CEO’su Engin Aksoy ve protokol üyeleri katıldı.
‘2026 Uluslararası Sıfır Atık ve Sürdürülebilirlik Yarışması’ başvuruları başladı
03 Aralık 2025 Çarşamba - 12:13 ‘2026 Uluslararası Sıfır Atık ve Sürdürülebilirlik Yarışması’ başvuruları başladı Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen ‘2026 Uluslararası Sıfır Atık ve Sürdürülebilirlik Yarışması’nın başvuruları başladı. Milli Eğitim Bakanlığınca öğrencilerde çevre bilincini artırmak ve çevre dostu uygulamaları teşvik etmek amacıyla düzenlenen ‘2026 Uluslararası Sıfır Atık ve Sürdürülebilirlik Yarışması’nın başvuruları başladı. Yarışma ile öğrencilerde çevre bilincini artırmak, atık üretimini azaltmak ve sürdürülebilir yaşam kültürünü yaygınlaştırmak hedefleniyor. Ayrıca geri dönüşüm, ileri dönüşüm ve çevre dostu uygulamaları teşvik etmek, uluslararası düzeyde farkındalık oluşturacak yenilikçi projeler geliştirilmesini sağlamak amaçlanıyor. Yarışma dört farklı kategoride yapılacak Yarışma ‘İleri Dönüşüm-Faydalı Model’, ‘Gıda İsrafı Temalı Kısa Film’, ‘Atıktan Sanata’ ve ‘Yaşayan Okul Bahçeleri’ olmak üzere dört ana kategoriden oluşuyor. Uluslararası düzeyde gerçekleşecek ‘İleri Dönüşüm-Faydalı Model’ kategorisine lise öğrencileri, eski ya da kullanılmayan her türlü atık malzemeden yeni ve kullanılabilir işlevsel eser ya da ürünler tasarlayarak katılabilecek. ‘Gıda İsrafı Temalı Kısa Film’ kategorisi de uluslararası düzeyde yapılacak olup, ortaokul ve lise öğrencileri kendi teknikleriyle hazırlayacakları kısa filmlerle yarışmaya katılım sağlayabilecek. ‘Atıktan Sanata’ kategorisine sadece Türkiye’deki resmi ve özel okullarda öğrenim gören tüm kademelerdeki öğrenciler katılabilecek. Öğrenciler, bu kategoride atık malzemelerden sanatsal eserler ya da ürünler tasarlayacak. ‘Yaşayan Okul Bahçeleri’ kategorisine ise uluslararası tüm resmi ve özel okullar, gerçekleştirdikleri dikey bahçeler, yeşil duvarlar, kompost alanları, organik tarım bahçeleri, güneş panelleri, yenilenebilir enerji köşeleri, geri ve ileri dönüşüm gibi sürdürülebilir yaşam uygulamalarını metin ve görsellerle özetleyen posterle yarışmaya katılabilecek. Başvuruda son tarih yurt içi için 2 Şubat, yurt dışı için 23 Ocak Eserler, okul, ilçe, il, ulusal ve uluslararası değerlendirme basamaklarından geçerek komisyonlarca değerlendirilecek. Dereceye giren öğrencilere kategori ve kademeye uygun çeşitli ödüller verilecek. Ayrıca ‘Yaşayan Okul Bahçeleri’ kategorisinde derece alan okullar çevre beratı almaya hak kazanacak. Planlanan yarışma takviminde yurt içi son başvuru tarihi 2 Şubat 2026, yurt dışı son başvuru tarihi ise 23 Ocak 2026 olarak belirlendi.
Sağlık-Sen Genel Başkanı Doğan: "Ebelik anneden kızına geçen bir emanet olarak başlamıştır"
03 Aralık 2025 Çarşamba - 12:09 Sağlık-Sen Genel Başkanı Doğan: "Ebelik anneden kızına geçen bir emanet olarak başlamıştır" Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Faruk Doğan, "Ebelik anneden kızına geçen bir emanet olarak başlamış, bilgiyle, ahlakla ve tecrübeyle yoğrularak zaman içinde profesyonel bir kimliğe dönüşmüştür" dedi. Ankara’da Sağlık-Sen tarafından ‘Ülkemizin Yeni Doğum Politikası ile Yükselen Değer’ başlıklı Ebelik Sempozyumu düzenlendi. Programda konuşan Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Faruk Doğan, "Bugün burada yalnızca güncel sorunları konuşmak için değil, asırlar öncesine uzanan kadim bir mesleğin köklü yürüyüşünü yeniden hatırlamak ve yeniden güçlendirmek için bir aradayız. Çünkü ebelerimiz, insanlık tarihi kadar eski ve bağımsız bir mesleğin taşıyıcılarıdır. Ebelik anneden kızına geçen bir emanet olarak başlamış, bilgiyle, ahlakla ve tecrübeyle yoğrularak zaman içinde profesyonel bir kimliğe dönüşmüştür. Ülkemizde ebelik önce usta-çırak ilişkisiyle şekillenmiş; ardından kurslarla, ebe okullarıyla, lise ve ön lisans programlarıyla gelişmiş; bugün ise lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim verilen tam bir akademik meslek haline gelmiştir" dedi. "Ebelik de çok ciddi manada yol aldı" Halk Sağlığı Genel Müdürü Doç. Dr. Muhammed Emin Demirkol ise Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun göreve başladığı andan itibaren birinci basamak sağlık hizmetlerinin ve koruyucu sağlık hizmetlerinin ne kadar önemli hale gelmeye başladığını tüm Türkiye ve tüm sağlık çalışanlarının bizzat gördüğünü belirterek, şöyle devam etti: "Özellikle sağlık çalışanlarımızın birinci basamakta ve birinci basamağa değen tüm noktaların her yerinde ve hastanelerde koruyucu sağlığa katkı sağlayan tüm alanlarda büyük bir değerin yükseldiğini hep beraber görüyoruz. İşte bugün aslında burada Sağlık-Sen’imizin çatısı altında yapılan bu çalışmada da yine yükselen değerlerimizden biri olan, hak ettiği yere gelme yolculuğunda büyük bir ivme kazanan Ebelik Sempozyumu’nda beraberiz. Birinci basamağın değerine değer katan sistemle birlikte ebelik de çok ciddi manada yol aldı. Yüksek riskli gebelik programımızla beraber 2002’de başlayan ‘Sağlıkta Dönüşüm’ yolculuğunda anne ölümlerinin en az olduğu yılı yaşadık. Bir anne ölümünün sıfırdan çok büyük olduğunu hepimiz biliyoruz. Belki 1’in sıfırdan büyük olduğu en büyük alan anne ölümüdür. Bu kapsamda ebelerimizi sistemin tam merkezinde, yüksek riskli gebelerin ve ilk gebeliğinin son üç ayında olan tüm annelerin takibinde aslında organizasyonun komuta merkezine yerleştirmiş olduk. 3 bin 500’e yakın koordinatör ebemizle ilk gebelik heyecanını yaşayan tüm anne adaylarımızın son ayında ve tanılarını yeniden belirlediğimiz bilim komisyonumuzun ışığında belirlediğimiz tanılarla yüksek riskli kategorisine giren tüm annelerimizi gebelik sürecinde en az 4 kez arıyor, gerekirse evine gidiyoruz." Sempozyuma Halk Sağlığı Genel Müdürü Doç. Dr. Muhammed Emin Demirkol, AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Hasan Arslan, Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Faruk Doğan, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Rektörü Prof. Dr. Kamil Çolak, ESOGÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner ve davetliler katıldı.
Bakan Göktaş: "Engelli bireylerin haklarını tam olarak kullanabildikleri bir Türkiye için çalışmaya devam edeceğiz"
03 Aralık 2025 Çarşamba - 12:05 Bakan Göktaş: "Engelli bireylerin haklarını tam olarak kullanabildikleri bir Türkiye için çalışmaya devam edeceğiz" Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, "Engelli bireylerin hayatın her alanında var olabildiği, haklarını tam olarak kullanabildikleri bir Türkiye ve dünya için çalışmaya devam edeceğiz" dedi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda düzenlenen programla "Engelsiz Mobil" uygulaması tanıtıldı. Programda konuşan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, uygulamanın engelli vatandaşların kamu hizmetlerine daha hızlı, kolay ve güvenli bir şekilde erişebilmesi için tasarlandığını dile getirdi. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nün engelli bireylerin hayatını kolaylaştıracak yenilikçi adımların çoğalması ve toplumda güçlü bir farkındalığın oluşması için bir fırsat olduğunu belirten Göktaş, engelli bireylerin gününü kutladı. "Erişilebilirliği temel önceliklerimizden biri olarak görüyoruz" Engelli bireylerin hak ve hizmetlere kolay ulaşabilmesi için erişilebilirliği temel önceliklerinden biri olarak gördüklerini aktaran Göktaş, "Bakanlık olarak engelli bireylerin güvenle yaşadığı, fırsat eşitliğinin güçlendiği ve hayata tam katılımın sağlandığı kapsayıcı bir toplum inşa etmek için çalışıyoruz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliği ve engelli hakları konusunda ortaya koyduğu hassasiyet çalışmalarımıza her zaman yön verdi. Bu anlamda engelli bireylerin hak ve hizmetlere kolay ulaşabilmesi için erişilebilirliği temel önceliklerimizden biri olarak görüyoruz" şeklinde konuştu. Mobil uygulamanın içeriği hakkında bilgi veren Göktaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Uygulamamızın merkezinde Dijital Engelli Kimlik Kartı bulunuyor. Bu kartı Avrupa Birliği Engellilik Kartı Direktifi ile uyumlu bir yapıda hazırladık. Böylece QR doğrulama ve güvenli kimlik paylaşımı gibi teknolojilerle engelli vatandaşlarımızı dijital ortamda güçlendiren önemli bir adım atıyoruz. Diğer yandan, rapor süresi doğrultusunda, evde bakım ya da engelli aylığı gibi ödemeler yatırıldığında vatandaşlarımızın anında haberdar olmalarını sağlayacağız. Ayrıca toplu ulaşım ve riskli hava koşulları gibi günlük yaşamı etkileyen durumları anlık olarak bildireceğiz. Uygulamanın içinde yer alan Engelsiz Akademi ile kısa eğitim videoları, işaret dili dersleri ve farkındalık içerikleriyle toplumda yeni bir alan açacağız. Engelsiz Harita ile kullanıcıların karşılaşacağı erişim sorunlarını fotoğraf, konum ve açıklama ile bildirmesine imkan sunacağız. Kaldırım bozukluğu, engelli park yerlerinin işgali, asansör arızası, rampası olmayan geçitler gibi her bildirim ilgili kuruma iletilerek, çözüm süreci uygulama üzerinden takip edilebilecek. Bu sayede erişilebilirlik artık şeffaf, ölçülebilir ve yönetilebilir bir sürece dönüşecek. Uygulama ile eğitim ve istihdam imkanlarını, vergi muafiyetleri, toplu taşıma avantajları ve e-Devlet bağlantılarını tek bir ekranda sunuyoruz. Yapay zeka destekli asistan ile kullanıcılar en doğru bilgiye en kısa yoldan ulaşabilecek. Acil durumlarda tek tuşla 112 araması, konum paylaşımı, sessiz acil çağrı, panik butonu ile hızlı ve güvenli bir destek sağlıyoruz." Projenin arkasında büyük bir dayanışma ağı olduğunu söyleyen Göktaş, "2025 Aile Yılı vesilesiyle hayata geçirdiğimiz bu projeleri engelli bireylerin hayatını kolaylaştıracak daha kapsayıcı ve sürdürülebilir politikalarla devam ettireceğiz. Engelli bireylerin başarısı toplumun başarısıdır. Onların sporda, sanatta, eğitimde, çalışma hayatında elde ettiği her başarı hepimiz için bir gurur kaynağıdır" şeklinde konuştu. "Engelli bireylerin haklarını tam olarak kullanabildikleri bir Türkiye ve dünya için çalışmaya devam edeceğiz" Engelli bireylerin pek çok alanda elde ettiği başarıların kendileri için gurur kaynağı olduğunu ifade eden Bakan Göktaş, şunları kaydetti: "Onların sporda, sanatta, eğitimde, çalışma hayatında elde ettiği her başarı, hepimiz için bir gurur kaynağıdır. Bugün aramızda, Tokyo’da düzenlenen 25. Yaz İşitme Engelliler Olimpiyatları’ndan gelen milli sporcularımız bulunuyor. Onların uluslararası arenada elde ettikleri başarılar, engelli bireylerin imkan sunulduğunda neler başarabileceklerini dünyaya gösteriyor. Tüm sporcularımızı tebrik ediyorum. Bu başarıların benzer örneklerini her alanda görmek mümkündür. Kimi engelli gencimiz yazılım mühendisi olup teknolojide yenilikler yapıyor, kimi görme engelli sanatçımız sahnede harikalar oluşturuyor. Engel dediğimiz şey doğru destek ve fırsatlarla aşılabilir bir durumdur. Yeter ki bizler toplum olarak dayanışma ruhumuzu canlı tutalım ve ‘engelsiz bir hayat’ hedefine inanmayı sürdürelim. Biz, engelli bireylerin hayatın her alanında var olabildiği, haklarını tam olarak kullanabildikleri bir Türkiye ve dünya için çalışmaya devam edeceğiz." Bakan Göktaş, konuşmasının ardından 25. Yaz İşitme Engelliler Olimpiyatları’ndan gelen milli sporcularla hatıra fotoğrafı çektirdi.
Anne ve teyzelerini kaybettikleri kaza hakkında ilk kez konuşan kardeşler: "Teyzem, sürücünün bilerek üzerlerinden geçtiğini söyledi"
03 Aralık 2025 Çarşamba - 11:39 Anne ve teyzelerini kaybettikleri kaza hakkında ilk kez konuşan kardeşler: "Teyzem, sürücünün bilerek üzerlerinden geçtiğini söyledi" Ankara’da anne ve teyzelerinin kamyon altında kalarak öldüğü kazayla ilgili konuşan kardeşler, "Teyzem, sürücünün bilerek üzerlerinden geçtiğini söyledi" dedi. Kazaya neden olan sürücünün ‘taksirle ölüme neden olma’ suçu yerine ‘kasten öldürme’ suçundan yargılanmasını isteyen aile, hukuk mücadelelerini sürdüreceklerini ifade etti. 4 Ağustos’ta Çankaya’nın Emek Mahallesi’nde M.Ü. (38) idaresindeki 06 COV 136 plakalı hafriyat kamyonu, özel bir inşaat şirketine ait şantiye alanının önünde yolun karşısına geçmeye çalışan Semra Çevik (75) ve kız kardeşi Anıl Gülçür’ün (67) üzerinden geçti. Kazanın ardından Anıl Gülçür olay yerinde, ağır yaralanan kız kardeşi Semra Çevik ise tedavi gördüğü hastanede kazadan bir hafta sonra vefat etti. Kamyon şoförü M.Ü. ise, tutuklu yargılama kararına istinaden cezaevine gönderildi. 10 farklı suç dosyası olduğu ortaya çıktı 4 aydır tutuklu yargılanan M.Ü.’nün daha önce de benzer bir olaya karıştığı ve otomobille üzerinden geçtiği aynı aileden 3 kişiyi yaraladığı öğrenildi. İşlediği suç nedeniyle 25 yıl hapis cezasına çarptırılan zanlının cezası onanmadığı için serbest bırakıldığı ve ehliyetine de el konulmadığı öğrenildi. Hakkında 10 farklı suç dosyası daha bulunan M.Ü.’nün neden olduğu ölümlü kazayla ilgili ifadesinde, "Olay anında aynaya bakıyordum. Yayalar kör noktada olduğu için görmedim" dediği belirtildi. Aileden sürücünün ‘kasten öldürme’ suçundan yargılanması talebi Kazayla ilgili konuşan Anıl Gülçür’ün kızı Beste Gülçür Kaplan ve oğlu Uğur Arman Gülçür, zanlının kamyonu bilerek anneleri ve teyzelerinin üzerine sürdüğüne dair kuvvetli şüphelerinin olduğunu ifade etti. M.Ü.’nün ‘taksirle ölüme neden olma’ suçundan yargılanmasına itiraz edeceklerini belirten Gülçür kardeşler, davanın ‘kasten öldürme’ suçundan görülmesi için hukuk mücadelelerini sürdüreceklerini ifade ettiler. İnşaat şirketinin de ihmali olduğunu iddia eden Gülçür kardeşler, olaydan önce şantiye civarında hiçbir uyarı sisteminin bulunmadığını dile getirdiler. "Annemin yüzü parçalanmıştı" Anıl Gülçür’ün kızı Beste Gülçür Kaplan, "Olay günü annemle telefonda konuştum. Teyzemle birlikte markete gideceğini söylemişti. Marketten aldığı biberlerle birlikte ezildiğini gördüm. Vefat haberini kardeşimden öğrenmiştim, bir an şoka girmiştim. Ne olduğuna inanamadım. Olay yerine giderken içimde bir umut vardı annemin yaşadığına dair. Gittiğimde iki kadın polis yanıma geldi. Daha fazla ileriye gitmemem gerektiğini söyleyerek, annemin vefat ettiğini belirttiler. Annemi son kez görmek istedim. Oradakinin başka bir kişi olabileceği ihtimalini düşünüyordum. Kıyafetlerinden tanıdım. Korkunç bir andı. Annemin yüzü parçalanmıştı. Teyzemle birlikte çok kötü durumdalardı. Vücut bütünlükleri bozulmuştu" dedi. "Psikolojik olarak çok kötü haldeyiz" Olay nedeniyle zor zamanlar geçirdiklerini belirten Beste Gülçür Kaplan, "Bu acının tarifi yok. Olayın üzerinden 4 ay geçti ama hala etkisindeyiz. Psikolojik olarak çok kötü haldeyiz. Diğer aile fertlerimizden de bu olaydan dolayı rahatsızlanan ve sağlığı bozulanlar oldu. Annem ve teyzem sağlıklı ve hayat dolu insanlardı. Hepimiz mahvolduk. O anlar gözümün önünden gitmiyor. Çarpan kişinin çok fazla suç kaydı olmasaydı ya da kaza kör noktada olsaydı belki biraz daha kolay kabullenebilirdim bu durumu. Annem ve teyzem çok dikkatlilerdi. Kazanın olduğu yerdeki inşaatta önlem alınmadığı için bizi uyarırdı. Olay günü de bu yüzden dolayı karşı yoldan gitmeyi tercih etmişler" diye konuştu. "Kamyonun sürücüsü tam da önünden geçtikleri esnada hareket ediyor" M.Ü.’nün olayı bilerek işlediğini ileri süren Gülçür, "Kamyon ve çarptığı kişiler arasında 6 metrelik mesafe var. Kamyonun sürücüsü, tam da önünden geçtikleri esnada hareket ediyor. İnşaat firmasının da ihmali olduğunu düşünüyorum. Olay öncesine kadar civarda herhangi bir uyarı sistemi yoktu. Çevredekiler de bu durumdan şikayetçiydi. Sürücünün kasıtlı olduğunu düşünüyorum. Olay günü çevredekilerin onu bağırarak uyardığını duyduk. Görüntülerde de hızla hareket ettiği ve 4 tekeri de üzerlerinden geçirdiği görülüyor. Annemle teyzem emekleyerek kaçmaya çalışırken aracı sürmeye devam etmiş. Teyzemin de ezildiğinden emin olmak için kapalı yola doğru manevra yapmış. Daha önceki suç kayıtlarını da göz önüne aldığımızda olayın kaza olmadığı, bilerek yapıldığı düşüncesi oluşuyor" ifadelerini kullandı. "Adaletin tecelli edeceğine inanıyoruz" Olayın görünenden daha farklı durumlar içerdiğini söyleyen Gülçür, "Hukuki süreç devam ediyor. Adaletin tecelli edeceğine inanıyoruz. Yaşanan olayın trafik kazası olarak görülmesi bizi üzüyor. Bu olayın çok daha derin bir sorumlulukla ele alınması lazım. Sadece kendimiz için değil, başka aileler de üzülmesin diye mücadele ediyoruz. Sürecin titizlikle ele alınmasını talep ediyoruz. Zanlının tüm dosyalarının bir bütün olarak ele alınmasını ve en üst sınırdan ceza almasını istiyoruz" şeklinde konuştu. "Teyzem, sürücünün bilerek üzerlerinden geçtiğini söyledi" Teyzesinin sürücünün olayı bilerek yaptığını söylediğini iddia eden Gülçür, teyzesiyle hastane odasında yaptığı son konuşmayla ilgili şunları dedi: "Annem ve teyzem çok iyi insanlardı. Aile ilişkilerimiz çok iyiydi ve sürekli iletişim halindeydik. Olaydan bir gece önce annemi rüyamda gördüm. Ona anlatmıştım bu durumu. Rüyamı çok beğendi. Bize iyi dileklerde bulundu. Emekli İngilizce öğretmeniydi. Öğrencileri ve çevresi tarafından sevilen, fedakar biriydi. Bizleri okutmak için elinden geleni yaptı, her an yanımızdaydı. Teyzem de çoğu zaman bizlerle birlikteydi. Hem ablam hem teyzemdi. Üzerimde emeği çok fazlaydı. Hastanede ziyaretine gittim. Olayla ilgili konuştuk. Sürücünün bilerek üzerlerinden geçtiğini söyledi. Kendisiyle helalleşmek istedim. Onu çok sevdiğimi söyledim. ‘Annenden hiç ses gelmiyordu. Durumu nasıl?’ diye sordu. Ben de annemin iyi olduğunu söylemek zorunda kaldım. Kendisinin de iyileşince yanına alınacağını söyledim. Sürekli annemi sordu. Her geçen gün kötüye gidiyordu. Çok fazla hasar vardı bedeninde. İkisinin de cenazesini ben yıkadım. İki annemi birden kaybetmiş gibi oldum." "Her yere koşmaktan acımızı yaşayamadık" Anıl Gülçür’ün oğlu Uğur Arman Gülçür ise, hala olayın şokunda olduklarını belirterek, "Mahvolduk. Dört aile paramparça oldu. Olay günü evdeydim. Tanımadığım bir numara aradı. Telefondaki polis annemin trafik kazası geçirdiğini söyledi. Durumunu sorduğumda cevap alamadım. Sesini duymak istedim ama olay yerine gitmem istendi. O sırada ablamı arayıp, ’Annem öldü’ demişim. Annemi kanlar içerisinde gördüm. Beyni dışarı çıkmıştı ve yerde yatıyordu. O an şoka girdim. Ne olduğunu anlamadım, inanamadım. Yas sürecimizi bile yaşayamadık. İki canımız gitti. Diğer teyzemize destek olmaya çalışıyoruz. Ortada kalmış gibiyiz. Her yere koşmaktan acımızı yaşayamadık" dedi. "Kasıtlı yapıldığına dair kuvvetli iddialar var" Zanlının hak ettiği cezayı alacağına dair inancının devam ettiğini söyleyen Gülçür, "Adaletin sağlanmasını istiyoruz. Zanlının daha önceki suç kayıtları ortada. Aynı suçu daha önce de işlemiş. Kasıtlı yaptığına dair kuvvetli iddialar var. Bizim canımız yandı. Toprağa kendi canımızdan parçalar verdik. Böyle suç kayıtları olan insanların toplum içerisinde yeri yok. Neden daha önce ehliyetine el konulmadı bilmiyoruz. Kafamız sorularla dolu. Adalete güveniyoruz. Umarım hak ettiği cezayı alır" ifadelerini kullandı. "Olası kasıt olduğu fikri üzerinde duruyoruz" Davanın avukatı Ömer Ulusoy, yarın görülecek ilk duruşma öncesi açıklamada bulunarak, "Savcılığın ‘birden fazla kişinin ölümüne taksirle sebebiyet verme’ suçundan hazırlamış olduğu iddianame, 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Soruşturma aşamasında hazırlanan bilirkişi raporunda şüphelinin ‘asli kusurlu’ olarak tespit edildiğine yer verildi ve kovuşturma aşamasına geçildi. Biz bu olayda taksir olmadığı, olası kasıt olduğu fikri üzerinde duruyoruz. Yargılama aşamasında da bunu dile getireceğiz. Mahkeme, savcılığın iddianamesine bağlı kalmak zorunda değil. Beyanlarımızla ve mahkemenin resen yapacağı incelemelerle bu durum değişebilecektir" dedi. "Sanığın gereken cezayı alması için elimizden geleni yapacağız" Sanığın geçmişte karıştığı suçların da göz önüne alınması gerektiğini ifade eden Avukat Ulusoy, "Şahsın daha önce trafikte tartıştığı kişilere yönelik ‘kasten öldürmeye teşebbüs’ suçundan almış olduğu ama kesinleşmemiş 25 yıllık hapis cezası var. Buna benzer başka suç kayıtları da mevcut. Bunlar bizim suçun kasıtlı olduğuna dair düşüncelerimizi destekliyoruz. Bu unsurları da mahkemeye sunacağız. Sanığın gereken cezayı alması için elimizden geleni yapacağız. Her gün benzer olayda birçok kişi hayatını kaybediyor. Bunun önüne geçmek için elimizden gelen hukuk mücadelemizi veriyoruz" diye konuştu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri’nin sahipleri belli oldu
03 Aralık 2025 Çarşamba - 10:54 Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri’nin sahipleri belli oldu Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri’ni kazanan kurumlar belli oldu. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, eserleri, üretimleri ve katkılarıyla Türkiye’nin kültürel birikimine değer katan kurumları onurlandıran ödüllerin 2025 yılı sahiplerinin Mustafa Ayaz Müzesi ve Plastik Sanatlar Merkezi Vakfı, Türkiye Yazarlar Birliği ile Akbank Sanat olduğunu duyurdu. Bakan Ersoy, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Ülkemizin kültür ve sanatını güçlendiren, her geçen yıl daha ileriye taşıyan kurumlarımızı desteklemekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Mustafa Ayaz Müzesi ve Plastik Sanatlar Merkezi Vakfı, Türkiye Yazarlar Birliği, Akbank Sanat, kültür ve sanat hayatımıza sundukları kıymetli katkılar için kendilerine teşekkür ediyor, hayırlı olmasını diliyorum. Türkiye’nin kültür birikiminin geleceğe taşınmasında emek veren herkese şükranlarımı sunuyorum" dedi. Ödüle layık görülen Mustafa Ayaz Müzesi ve Plastik Sanatlar Merkezi Vakfı’nın merhum Ressam Mustafa Ayaz’ın kişisel sanatsal birikimini özgün bir müze yapısıyla bütüncül şekilde gelecek kuşaklara aktardığı, Ankara’nın kültür ve sanat yaşamında benzersiz bir konuma sahip olduğu ve çok yönlü sergi ve eğitim faaliyetleriyle sanatsal üretime yön verdiği belirtildi. Vakfın her yaştan sanatsevere sunduğu kurslar ve sanat eğitimi konusundaki öncü yaklaşımın ödülün verilmesinde belirleyici olduğu kaydedildi. Türkiye Yazarlar Birliği ise Türkiye’nin en geniş katılımlı yazar kuruluşu olarak edebiyat, düşünce ve sanat alanlarında yürüttüğü çalışmalar, "Türkiye Kültür ve Sanat Yıllığı", "Yazar Okulu", "Türkçe’nin Uluslararası Şiir Şöleni" gibi süreklilik gösteren projeleri ve yayıncılık faaliyetleriyle edebiyat dünyasına yön veren kurumsal katkıları sebebiyle ödüle değer bulundu. Birliğin mesleki dayanışmayı güçlendiren yapısı, edebi üretimi destekleyen vizyonuyla öne çıktı. 2025 yılının bir diğer ödül sahibi ise Akbank Sanat oldu. Çağdaş sanatın Türkiye’deki gelişimine uzun yıllardır yön veren; genç sanatçılara üretim, sunum ve görünürlük imkânı sağlayan; sergilerden atölyelere, farklı disiplinlere uzanan ulusal ve uluslararası projeleriyle kültür hayatını zenginleştiren kurum, sanatsal üretimi teşvik eden rolü nedeniyle ödüle layık görüldü. Akbank Sanat’ın kültürler arası diyaloğu güçlendiren nitelikli etkinlikleri de değerlendirmede etkili oldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcıları Dr. Batuhan Mumcu ve Nadir Alpaslan başkanlığında düzenlenen değerlendirme toplantısı, Güzel Sanatlar Genel Müdürü Ömer Faruk Belviranlı, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Bedri Tan Sağtürk, Yaşayan Miras ve Kültürel Etkinlikler Genel Müdürü Selim Terzi ve Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Özden’in katılımlarıyla 18 Kasım’da gerçekleştirildi. Bakanlığın 2025 yılı Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri, Türkiye’nin kültür ve sanatını ulusal ve uluslararası düzeyde temsil eden kurumların uzun soluklu çalışmalarına duyulan takdirin bir göstergesi olarak veriliyor.