YEREL HABERLER - 05 Mart 2012 Pazartesi 18:55

PARMAKLARIMIZIN UCUNDAKİ TEHLİKE

A
A
A
PARMAKLARIMIZIN UCUNDAKİ TEHLİKE

Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Öğrenci Konseyi tarafından hazırlanan ve AB Eğitim ve Gençlik Programları ile birlikte Ulusal Gençlik Girişimi tarafından desteklenen ’Parmaklarımızdaki Tehlike’ projesinin tanıtımı yapıldı.
Isparta Valisi Memduh Oğuz, SDÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan İbicioğlu, akademisyenler ve öğrencilerin katılımıyla SDÜ Teknik Fakültesi Konferans salonunda düzenlenen tanıtım programı ilköğretim çağındaki çocukların internet kullanımıyla ilgili olarak kısa bir sine vizyon gösterisiyle başladı. Projenin tanıtımını yapan SDÜ Öğrenci Konseyi Başkanı Feyzullah Tecirli, proje çağının yaşandığını ifade etti. Tecirli konuşmasında, "Bu proje bizim 4. gençlik projemiz ve günlük yaşamımızı doğrudan ilgilendiren bir
proje. Özellikle gençliğimiz açısından çok önemli bir çalışma, çünkü ahlaki erozyon ve zaman kaybı bakımından çok önemli bir proje. Bu projeyi destekleyen Isparta Valiliği, SDÜ Rektörlüğü, Emniyet Müdürlüğü ve Milli Eğitim Müdürlüğüne çok teşekkür ediyorum" dedi.
Grup İmaj adına projenin sunumunu yapan Emre Özden projenin amaçlarını şu şekilde açıkladı:
"Projemiz gençlerin internet başında boşa geçirdikleri zamanın farkına varmalarını sağlama, ahlaki bozuklukların önüne geçme, gençleri sosyal paylaşım sitelerine bağımlı olmaktan kurtarma, interneti kullanma amacının dışına çıkmama konularında bilinçlendirmek ve bunlar ışığında toplumsal değerlere bağlı, bilinçli bir toplum hedeflemektedir. Bu bağlamda seçtiğimiz 10 pilot okulda gerçekleştireceğimiz faaliyetler ile gençler üzerinde olumlu etkiler oluşturmayı amaçlamaktayız. Gerçekleştireceğimiz
faaliyetler çerçevesindeki genel hedefimiz ahlak kurallarına bağlı, teknolojiyi ve zamanını verimli bir şekilde kullanabilen bir toplum bilinci oluşturmaktır"
"ÇOCUKLARIMIZI YALNIZ BIRAKMAYALIM"
İnterneti dünya otobanı olarak nitelendiren SDÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan İbicioğlu, "Biz üniversite olarak birkaç hedefe öncelik vermiştik, bunlardan bir tanesi girişimci üniversitedir. Dünya hızla içinde hiçbir duvarı olmayan bir odacık haline geliyor, buna bağlı olarak teknolojik gelişmeler toplumsal yapıyı yeniden şekillendiriyor. Bu öyle bir şey ki tüm yapısal örgütlenmeler yeniden dizayn ediliyor. Öyle görülüyor ki ileride haberleşmede, eğitimde fiziksel mekanlara ihtiyaç kalmayacak. Gelişim
teknolojileri bundan sonra tüm toplumlar açısından adeta fırsatları tekrar eşit hale getirdi ve yarışmaya yeniden başlama şansını ortaya çıkardı. Ancak burada gelişim teknolojilerini kullanırken, interneti kullanırken çok dikkatli hareket etmek gerekiyor, işte bu proje buna yönelik bir projedir. Çocuklarımızı en yakın bir seyahate gönderirken aman molalarda dikkat et, yanında oturana dikkat et, her edilen ikramı kabul etme, şuna dikkat et, buna dikkat et diye bin nasihatte bulunurken, dünya otobanı olan,
onu bir parmak tuşuyla dünyanın her köşesine götürecek olan internetin başına otururken nasihat etmememiz kabul edilemez. İşte bu proje o otobanda çocuklarımızın dikkatli ve rahat seyahat etmelerini sağlayacaktır" dedi.
Vali Memduh Oğuz ise, hayatımızı iki defa yaşama sansımızın olmadığını ifade etti. Vali Oğuz "Aslında bu sadece çocuklarımızı değil bütün toplumu ilgilendiren bir projedir. Hayat bir kere yaşanır, hiçbirimizin ikinci bir yaşam şansı yoktur. Bu doğrultuda hayatımız; ya muvaffakıyete giden yolda geçer, ya da nedametlerin, pişmanlıkların olduğu bir yolda geçer. Büyük Atatürk diyor ki; ’Mesudum, çünkü muvaffak oldum’ diyor. Yani muvaffak olmak pişmanlık hissi vermiyor, huzur veriyor, güven veriyor. O
bakımdan gençler kendilerini çok iyi tanımlamalıdırlar. Nerede durduğunu, nerede yaşadığını, kültürünü ve inançlarını bilen ve hedefi olan bir kişi olmalı. Eğer sağlam bir temel ve sağlam bir duruşla ilerlenirse hedefe mutlaka ulaşılır, bunun istisnası bile yoktur. İleride pişman olunduğunda geriye dönüş imkansız olduğuna göre, şimdi tam zamanıdır. Doğru çizgiyi, huzurlu çizgiyi seçmenin tam zamanıdır. Zaman sadece geçmekle kalmıyor, geriye dönüp baktığımızda doğrularıyla, yanlışlarıyla bize bir miras
bırakıyor. O bakımdan burada doğru miras çok önemli. Her insan çevresine, ülkesine ve insanlığa nizam verebilecek bir şeklide yaratılmıştır" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Mahkemelerde ceza iptal muamması Adana’da bir vatandaş, genel kolluk tarafından düzenlenen ve herhangi bir görsel ya da teknik kanıta dayandırılmadığını öne sürdüğü trafik cezasına yaptığı itirazdan sonuç alamadı. Mahkeme, delil eksikliğine rağmen cezanın usule uygun şekilde düzenlendiğini belirterek başvuruyu reddetti. Ancak Ekim ayında Adana 6. Sulh Ceza Hakimliği, hatalı park yapıldığı öne sürülerek genel kolluk tarafından yazılan 993 TL’lik idari para cezasını ‘Genel kolluk görevlileri trafik cezası kesemez. Trafik cezası, sadece bu işin eğitimini almış trafik polisleri tarafından kesilir’ diyerek cezayı iptal etmişti. Avukat Nazan Akça Subaşı, "Genel kolluk tarafından yazılan 2 ceza için bir vatandaşın cezası kabul edilirken başka bir vatandaşın davasına mahkeme ret veriyor. Burada takdir yetkisi biraz daha kötüye kullanılmıştır. Doğru bir karar olmamış" dedi. Adana’da geçtiğimiz ay emniyet kemeri takmadığı için trafik cezası yiyen bir vatandaş, genel kolluk tarafından kesilen cezaya ilişkin, "hiçbir kamera kaydı, radar tespiti veya fotoğraf bulunmadığını" gerekçe göstererek 3. Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurdu. Ancak mahkeme, aksi kanıtlanmadığı sürece cezanın geçerli olduğuna hükmedip itirazı reddetti. Ancak Ekim ayında Adana 6. Sulh Ceza Hakimliği, hatalı park yapıldığı öne sürülerek genel kolluk tarafından yazılan 993 TL’lik idari para cezasını ‘Genel kolluk görevlileri trafik cezası kesemez. Trafik cezası, sadece bu işin eğitimini almış trafik polisleri tarafından kesilir’ diyerek cezayı iptal etmişti. "Vatandaşların ülkede hukuki olarak güvenilirlik hakkı var" Konuyla ilgili Avukat Nazan Akça, "Benim 9 Ekim 2025 tarihinde kesilen cezaya itirazım Adana 6. Sulh Ceza Hakimliği’nde değerlendirilip ‘Genel kolluk bu konuda özel eğitim almadıysa’ denilerek benim itirazım kabul edilip ceza iptal edildi. Ancak başka bir vatandaş kendisine kesilen ceza için Adana 3. Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurmuş ve itiraz ‘Genel kolluğun yazdığı ceza hukuken geçerlidir, Yargıtay 7.Ceza Dairesi’nin kararına göre genel kolluğun yazdığı ceza resmi belge hükmündedir ve resmi evrakın aksi ispatlanıncaya kadar geçerliliği vardır’ denilerek reddedilmiştir. Vatandaşların ülkede hukuki olarak güvenilirlik hakkı var. Benim davam A mahkemesine düşerse olumlu, B mahkemesine düşerse olumsuz diye düşünmemeli" ifadelerini kullandı. "Ben bunlara hukuk garabeti diyorum" Mahkemenin takdir yetkisini kötüye kullandığını belirten Akça, "Biz hukuk devletinde yaşıyoruz ve hukuk herkese eşit ve adil uygulanmak zorunda. Hem eşitlik, hem de adalet hukuki güvenilirlik ilkesinin temellerinden bir tanesi. Ben bunlara hukuk garabeti diyorum. Genel kolluk tarafından yazılan 2 ceza için bir vatandaşın cezası kabul edilirken başka bir vatandaşın davasına mahkeme ret veriyor ve takdir yetkisi kullanılıyor. Mahkemelerin takdir yetkisi var ama takdir yetkisini sınırlayan kanunlardır. Burada takdir yetkisi biraz daha kötüye kullanılmıştır diye düşünüyorum. Doğru bir karar olmamış" diye konuştu.
İzmir AK Partili Yıldız’dan İzmir Şehir Tiyatroları eleştirisi: "Bir oyuna 4 milyon lirayı aşan harcama yapıldı" İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi AK Parti Grup Başkan Vekili Hakan Yıldız, İzmir Şehir Tiyatroları’nın yönetim şekli, Genel Sanat Yönetmeni Levent Üzümcü’nün açıklamaları ve "Cadı Kazanı" oyunu için yapılan harcamalara ilişkin eleştirilerde bulundu. Yıldız, belediyenin mali zorluklar yaşadığı bir süreçte tek bir oyun prodüksiyonu için 4 milyon liranın üzerinde bütçe ayrılmasının doğru olmadığını vurguladı. İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi AK Parti Grup Başkan Vekili Hakan Yıldız, Şehir Tiyatroları’nın kuruluş amacından saptığını ve sanatsal özerkliğin idari kararlarla zedelendiğini belirterek mevcut yönetime tepki gösterdi. Belediyenin içinde bulunduğu ekonomik tabloya dikkat çeken Yıldız, kadrolu sanatçıların değerlendirilmesi yerine dışarıdan yüksek maliyetli hizmet alımları yapılmasını eleştirdi. İzmir Şehir Tiyatrosu’nun 2021 yılında AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, İYİ Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin oy birliğiyle aldığı kararla kurulduğunu aktaran Yıldız, "Ana amacımız, İstanbul’daki Şehir Tiyatroları gibi İzmir’de 1950’lerde başlayıp yarım kalan bu hikayeyi, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin de bizzat desteğiyle hayata geçirmekti. O dönemde Yücel Erten Genel Sanat Yönetmeniydi. Yapılan sınav sistemini eleştirdim; bu konuda birtakım sıkıntılar yaşandı ve insanlar mahkemeye gitti. Eleştirilerimizin haklı olduğu da ortaya çıktı. Ancak sanatsal içerik bakımından hiçbir zaman bir eleştiri getirmedik. O dönemde özerk bir yönetmelik de hazırlanmıştı ve ben hukuk komisyonundaydım. Bu yönetmeliğe de oy birliğiyle onay verdik. Sanat kurulunun seçtiği eserler noktasında, tamamen sanatçıların belirlediği bir alanı destekledik." dedi. Yıldız: "Toplumun hassasiyetleriyle ve manevi değerleriyle oynamaktır" İlerleyen yıllarda, İzmir Büyükşehir Belediye başkanı Cemil Tugay döneminde Yücel Erten ile şık olmayan bir şekilde bir yol ayrımına gidildiğini belirten Yıldız, "Ardından Levent Üzümcü’nün de içinde olduğu yeni bir yapılanma oluşturuldu ve bu süreçte yeni bir yönetmelik getirildi. Bu yönetmelik, sanatsal özerkliği tamamen ortadan kaldıran, idareye bağlı ve iki kişinin inisiyatifine dayanan bir yapıya dönüştü. Biz bunu da eleştirdik ancak bu eleştirilerimiz pek anlamlandırılmadı. Levent Bey’in ortaya koyduğu sanat faaliyetlerini ve eserleri tartışmak yerine, maalesef sosyal medya paylaşımları ön plana çıktı. Sosyal medya hesabı üzerinden beni çok üzen ve yaralayan bir savaş gemisiyle ilgili attığı ‘Koşun, kıbleniz geldi’ şeklindeki paylaşımı, toplumun hassasiyetleriyle ve manevi değerleriyle oynamaktır. Bu son derece yanlıştır. Bunu Büyükşehir Meclisi’nde de dile getirdim. Kendisinin artık bir bürokrat olduğunu, bu kentin bir bürokratı gibi davranması ve yalnızca kendi alanıyla ilgilenmesi gerektiğini ifade ettim. Ancak bunun da böyle olmadığını gördük." ifadelerini kullandı. "Cemil Tugay’ın Levent Üzümcü tarafından yanıltıldığını ortaya koydu" Geçtiğimiz günlerde ‘Cadı Kazanı’ adlı bir oyun sahnelendiğini ve bu oyun üzerinden de eleştirilerini dile getirdiğini kaydeden Yıldız, "Levent Bey’in aldığı maaşın, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri’nden daha fazla olduğunu, aylık yaklaşık 250-260 bin lira civarında bir ücret aldığını ifade ettim. Ayrıca belediyenin içinde bulunduğu mali tablo ortadayken, bu oyuna bağlı bir prodüksiyon yapıldığını söyledim. Cemil Bey, eleştirilerime karşılık dekorun Park ve Bahçeler Daire Başkanlığı tarafından yapıldığını ve aşırı bir harcama olmadığını ifade etti. Bunun üzerine yazılı bir önerge verdim. Bana verilen yazılı cevap, benim haklı olduğumu ve Cemil Tugay’ın Levent Üzümcü tarafından yanıltıldığını ortaya koydu. Çünkü bu oyuna 3 milyon lira dekor ücreti, 600 bin lira yönetmenlik ücreti, 350 bin lira ışık tasarımı ücreti ödendiği ve diğer giderlerle birlikte toplamda 4 milyon lirayı aşan bir harcama yapıldığı resmi olarak bildirildi." diye ekledi. "Bu büyüklükte harcamaların yapılmasını doğru bulmuyoruz" Yücel Erten döneminde, eleştirilere ve eksiklerine rağmen, 12 oyuna yaklaşık 4,5 milyon lira harcandığını ifade eden Yıldız, sözlerini şu şekilde noktaladı: "Bugün yalnızca bir oyuna bu kadar para harcanmaktadır. Ayrıca Yücel Hoca döneminde 32 kadrolu sanatçı varken, Levent Bey döneminde 20 sanatçı daha alınmış ve toplam 52 kadrolu sanatçıya ulaşılmıştır. Buna rağmen, sözleşmeli ihalelerle dışarıdan yönetmen, yönetmen yardımcısı ve oyuncu getirilmesi yanlıştır. Ödenekli bir tiyatroda eserlerin, kurumun kendi 52 sanatçısı içerisinden çıkarılması gerekir. Bugün işçilerin maaşlarını alamadığı, insanların avans sistemine mahkum edildiği, emekliliğe zorlanıp kıdem ve ihbar tazminatlarının düzenli ödenmediği bir belediye yapısı varken, bu büyüklükte harcamaların yapılmasını doğru bulmuyoruz."
Bursa Rusya ve Hollanda lahanayı "Brüksel"den değil İznik’ten alıyor Türkiye’de Brüksel lahanası üretiminin önemli bölümünü karşılayan Bursa’nın İznik ilçesindeki çiftçiler, fiyatların bir ay içinde düşmesi nedeniyle maliyetlerini karşılayamıyor. İznik’in brokoli ve Brüksel lahanası üretiminde önde gelen Çiçekli Mahallesi’nin Muhtarı Davut Kocabaş, bölgede sebze yetiştiriciliğinin yaygın olduğunu söyledi. Brokolide yaşadıkları sorunların benzerinin Brüksel lahanasında da görülmeye başlandığını aktaran Kocabaş, bir ay önce 50 lira olan çiftçiden çıkış fiyatının 35-40 lira arasına gerilediğini kaydetti. Brüksel lahanasını üretmenin maliyetli olduğuna dikkati çeken Kocabaş, şöyle konuştu: "Bir dönümünden 1,5 ile 2 ton arasında verim alınır. Herşey yolunda giderse çiftçi 2 ton alır. Toplaması zor olduğundan kilogramda 20 lira gibi çok yüksek bir toplama maliyeti var. Şimdilerde 35-40 lira satıyoruz. 20 lirası işçiye gitti. Geriye kalan 15-20 lirayla, mazotunu mu karşılasın, gübresini, ilacını, suyunu mu ödesin? Kilogramda 50 lira altındaki her fiyat çiftçiye zarar yazıyor. Üreticinin vazgeçmesi için herşey yapılıyor." Kocabaş, üretilen Brüksel lahanasının toplandıktan sonra ama soğuk hava depolarına ve işleme tesislerine getirildiğini belirterek, burada tasnif ve paketleme yapıldığını anlattı. Paketlenen Brüksel lahanalarının İstanbul, Ankara ve Bursa başta olmak üzere birçok kente gönderildiğini ifade eden Kocabaş, "Ülkedeki üretimin neredeyse tamamını biz yapıyoruz. İzmir’de az bir miktar üretim var. Rusya ve Hollanda’ya ihracatımız oluyor. Talep üzerine bu ülkelere de Brüksel lahanası gönderiyoruz" diye konuştu.