Yerel Haberler
Eskişehir
Prof. Dr. Yahya Özsoy Toplum Hizmetleri Ödülleri sahiplerini buldu
28 Aralık 2025 Pazar - 15:53 Prof. Dr. Yahya Özsoy Toplum Hizmetleri Ödülleri sahiplerini buldu Türkiye Toplum Hizmetleri Vakfı Prof. Dr. Yahya Özsoy Toplum Hizmetleri Ödülleri 2025 Töreni, Anadolu Üniversitesi Öğrenci Merkezi Yunus Emre Salonu’nda gerçekleştirildi. Törene Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Başkanı Prof. Dr. Yasemin Ergenekon, Özsoy Ailesi, Türkiye Toplum Hizmetleri Vakfı (TOVAK) Akademi Bilim Kurulu ve Kurultay Üyesi Prof. Dr. Atilla Cavkaytar, Özel Eğitimciler Derneği Genel Başkanı Gazi Acar, Türkiye’nin farklı üniversitelerinden ödül alan ekipler ve proje danışmanları ile çok sayıda akademisyen ve öğrenci katılım sağladı. "Prof. Dr. Yahya Özsoy özel eğitim alanında ilk lisans programının üniversitemizde kurulmasına ve öğretmen yetiştirilmesine öncülük etti" Törenin açılış konuşmasını yapan Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölüm Başkanı ve Organizasyon Başkanı Prof. Dr. Yasemin Ergenekon, 1997 yılında anma toplantıları olarak başlayan etkinliğin 2008 yılında ödül törenine dönüştüğünü ve ödül töreninin 2008 yılından bu yana 18 yıldır aralıksız sürdürüldüğünü belirtti. TOVAK’ın 1993 yılında Prof. Dr. Tahir Özgü tarafından kurulduğunu hatırlatan Prof. Dr. Ergenekon, Anadolu Üniversitesi’nin 2006 yılından bu yana vakfın kurumsal üyesi olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Ergenekon konuşmasını şöyle sürdürdü: "Değerli hocamız Prof. Dr. Yahya Özsoy, Türkiye’de ilk kez lisans programları yoluyla özel eğitim alanında öğretmen yetiştirme programının kurulmasına öncülük etmiştir. Bu yıl 13 farklı üniversitenin 8 farklı fakültesinden ve 10 farklı bölümünden toplam 23 proje başvurusu aldık. Titiz bir değerlendirme süreci sonunda 4 proje ödüle layık görüldü." "Öğrencilerimizi topluma hizmete teşvik ediyoruz" Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Veda Aslım Yetiş konuşmasında Prof. Dr. Yahya Özsoy’u ebediyete intikalinin 29. yılında andıklarını belirtti. Prof. Dr. Yetiş, "Hocamız, özel eğitim alanının kurucularından biri olarak bizlere daima ilham veriyor. Bu törenin amacı, tüm lisans öğrencilerimizi topluma değer katan projeler geliştirmeye teşvik etmektir" dedi. "Eğitim bir toplum hizmetidir" TOVAK Akademi Bilim Kurulu ve Kurultay Üyesi Prof. Dr. Atilla Cavkaytar, eğitimin bir toplum hizmeti olduğunu ve gönüllülük esasına dayalı sivil toplum kuruluşlarının bu noktada kritik rol üstlendiğini ifade etti. Prof. Dr. Cavkaytar, Prof. Dr. Yahya Özsoy’un son doktora öğrencisi olmaktan gurur duyduğunu belirterek projelerde emeği geçen gençlere teşekkür etti. Ödüller sahiplerini buldu Törende dört farklı kategoride verilen ödüller şu isimlere takdim edildi: Prof. Dr. Yahya Özsoy Toplum Hizmetleri Ödülü: Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Türk Dili Edebiyatı Bölümü öğrencileri tarafından hazırlanan "Bir İdik Bin Olduk - Yeni Bir Sen" adlı proje. TOVAK Prof. Dr. Tahir Özgü Toplum Hizmetleri Teşvik Ödülü: Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü öğrencileri tarafından gerçekleştirilen "İrem ve Maşallah Oktan Yaşayan ve İlham Veren Kütüphane" adlı proje. ÖZDER Özel Eğitimciler Derneği Özel Ödülü: Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü öğrencileri tarafından hazırlanan "Nefes Alan Aileler, Sosyalleşen Bireyler: Otizm Spektrım Bozukluğu Dostu Mola-Moral Destek Modeli" adlı proje. Anadolu Üniversitesi Eğitimi Destekleme Vakfı (EDEV) Rektörlük Teşvik Ödülü: Maltepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü öğrencisi tarafından hazırlanan "Engelsiz Hareket: Engelli Bireyler İçin Temel Motorik Hareket Gelişimi ve Aktif Yaşam Projesi" adlı proje. Ödül kazanan isimlere ödülleri; Özsoy ailesi adına oğlu Bekir Özsoy ve torunu Beril Özsoy, TOVAK adına TOVAK Akademi Bilim Kurulu ve Kurultay Üyesi Prof. Dr. Atilla Cavkaytar, ÖZDER adına Özel Eğitimciler Derneği Başkanı Gazi Acar ve EDEV adına Prof. Dr. Veda Aslım Yetiş tarafından takdim edildi. Ödüllerin sahiplerine verilmesinin ardından ödüllerin parasal yönünü karşılayan Özsoy Ailesi adına Bekir Özsoy’a, TOVAK adına Prof. Dr. Atilla Cavkaytar’a ve ÖZDER adına Gazi Acar’a teşekkür belgeleri ve plaketleri takdim edildi. Ödül töreni toplu fotoğraf çekimi ile son buldu.
Anadolu Üniversitesi 2025 Yılı Engelsiz Üniversite Ödülleri’nde büyük başarı gösterdi
28 Aralık 2025 Pazar - 15:48 Anadolu Üniversitesi 2025 Yılı Engelsiz Üniversite Ödülleri’nde büyük başarı gösterdi YÖK’ün 2025 Yılı Engelsiz Üniversite Ödülleri açıklandı. Anadolu Üniversitesi, farklı engel gruplarına yönelik geliştirdiği 4 özel programıyla "Engelsiz Program Nişanı"na layık görülerek büyük bir başarıya imza attı. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından her yıl üniversitelerin erişilebilirlik alanındaki çalışmalarını teşvik etmek amacıyla verilen Engelsiz Üniversite Ödüllerinin 2025 yılı sonuçları açıklandı. YÖK tarafından paylaşılan verilere göre 2024-2025 eğitim-öğretim yılında, 112 üniversiteden yapılan toplam 1768 başvuru, ilgili kurumlar tarafından değerlendirildi. Değerlendirme süreci sonunda 124 başvuru Engelsiz Üniversite Bayrağı, 138 başvuru ise Engelsiz Üniversite Program Nişanı almaya hak kazandı. Anadolu Üniversitesi Engelsiz Program Nişanına layık görüldü Anadolu Üniversitesi, farklı engel gruplarına yönelik erişilebilirlik çalışmalarıyla Yapı Ressamlığı Programı (İşitme Engelli), Sanat Tarihi Programı (Görme Engelli), Bilgisayar Operatörlüğü Programı (İşitme Engelli) ve Türk Müziği Programı (Görme Engelli) "Engelsiz Program Nişanı" almaya layık görüldü. "Engelsiz üniversite anlayışını tüm alanlarda hayata geçiriyoruz" Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel, elde edilen başarıya ilişkin yaptığı değerlendirmede, erişilebilirliğin üniversitenin temel öncelikleri arasında yer aldığını vurguladı. Prof. Dr. Adıgüzel, "Anadolu Üniversitesi olarak eğitimde fırsat eşitliğini temel bir sorumluluk olarak görüyoruz. Fiziksel mekânlardan eğitim-öğretim süreçlerine, dijital altyapıdan sosyo-kültürel faaliyetlere kadar her alanda engelsiz üniversite anlayışını kararlılıkla hayata geçiriyoruz. 2025 yılında alınan Engelsiz Program Nişanları, bu yaklaşımın somut bir göstergesidir. Bu başarıda emeği geçen tüm akademik ve idari personelimize teşekkür ediyorum. Anadolu Üniversitesi olarak engelsiz bir yükseköğretim ortamı için çalışmalarımız artarak devam edecek." ifadelerini kullandı. Engelsiz Üniversite Ödülleri’nde istikrarlı başarı Anadolu Üniversitesi, YÖK tarafından 2018 yılından bu yana verilen Engelsiz Üniversite Ödülleri kapsamında bugüne kadar önemli başarılara imza attı. Üniversite; 13 Mekânda Erişim Ödülü, 9 Eğitimde Erişim Ödülü, 4 Sosyo-Kültürel Faaliyetlerde Erişim Ödülü, 1 Engelli Dostu Bireysel Ödül ve elde edilen son 4 nişan ile toplam 81 Program Nişanı alarak erişilebilirlik alanındaki öncü konumunu tescilledi. YÖK tarafından verilen Engelsiz Üniversite Ödülleri, üniversitelerin engelli bireyler için sunduğu erişilebilir eğitim ortamlarını ve iyi uygulama örneklerini görünür kılmayı amaçlıyor. Anadolu Üniversitesi, aldığı ödüllerle kapsayıcı ve erişilebilir üniversite vizyonunu güçlendirmeye devam ediyor.
Eskişehir, 2025’in zorlu sınavını üretim gücüyle geçti
28 Aralık 2025 Pazar - 12:33 Eskişehir, 2025’in zorlu sınavını üretim gücüyle geçti Küresel daralma ve yüksek maliyetlerin damga vurduğu 2025 yılını teknoloji odaklı üretim gücüyle aşan Eskişehir sanayisi, 2026 yılına 5 milyar dolarlık ihracat hedefiyle giriyor. Eskişehir Sanayi Odası (ESO) Yönetim Kurulu Başkanı Celalettin Kesikbaş, sanayi sektörünün 2025 yılı performansını ve 2026 yılına dair stratejik beklentilerini paylaştı. Zorlu finansal şartlara ve dış talepteki daralmaya rağmen Eskişehir’in üretim kapasitesini koruduğunu belirten Kesikbaş; şehrin havacılık, raylı sistemler ve makine gibi kritik sektörlerdeki liderliğine dikkat çekti. Türkiye ortalamasının çok üzerinde olan yüksek teknoloji ihracat payı ve kilogram başına düşen ihracat değeriyle Eskişehir, 2026 yılında da Türkiye’nin ekonomik dönüşümüne öncülük etmeye hazırlanıyor. "2025 dayanıklılığın ve sabrın yılıydı" Eskişehir sanayi sektörü için 2025 yılını değerlendiren ve 2026 yılına ilişkin beklentileri paylaşan Celalettin Kesikbaş şunları söyledi: "2025 yılı, küresel ekonomide artan jeopolitik riskler, daralan dış talep ve yurt içinde uygulanan sıkı finansal şartlar nedeniyle sanayi sektörü açısından son derece zorlu bir yıl olarak geride kalmaktadır. Buna rağmen Türkiye ekonomisinin, Orta Vadeli Program’da öngörülen yüzde 3,3’lük büyüme tahmininin üzerinde bir performansla yılı tamamlaması beklenmektedir. Bu sonuç, özellikle sanayi sektörünün gösterdiği büyük fedakârlığın, sabrın ve dayanıklılığın bir yansımasıdır. Ancak altını çizmek gerekir ki, mevcut büyüme oranları OVP tahminlerinin üzerinde olsa dahi Türkiye ekonomisinin gerçek potansiyelini yansıtmaktan uzaktır. Sektörler arasında belirgin bir ayrışma yaşanmakta, sanayi sektörü yüksek maliyet baskıları altında üretimini sürdürmeye çalışmaktadır. Buna rağmen, sanayiciler olarak sürecin geçici olduğuna inanıyor; finansal istikrarın sağlanması ve enflasyonun öngörülebilir bir patikaya girmesiyle birlikte en büyük kazanımın yine sanayi sektöründe ortaya çıkacağını düşünüyoruz." "2026 yılı ihracat hedefimiz ise 5 milyar dolardır" Eskişehir sanayisinin tüm bu zorlu şartlara rağmen üretimden kopmadığını belirten Celalettin Kesikbaş, "Eskişehir ihracatını ve istihdamını korumayı başarmıştır. Bugün Eskişehir’de bin 800’ün üzerinde üretici firma faaliyet göstermektedir. Eskişehir Sanayi Odamız ise bin 500’ü aşkın üyesiyle bu yapının temel taşı konumundadır. Sanayimizin toplam cirosu 10 milyar dolara, ihracatı ise 4,75 milyar dolara ulaşmıştır. Eskişehir, dış ticaret fazlası veren ender sanayi merkezlerinden biri olma özelliğini sürdürmektedir. 2026 yılı ihracat hedefimiz ise 5 milyar dolardır. Sanayinin Gayrisafi Hasıla içindeki payı 1990 yılında yüzde 28 seviyelerindeyken bugün yüzde 40’ın üzerine çıkmıştır. 100 bini aşkın çalışanımızla her üç aileden biri geçimini sanayi sektöründen sağlamaktadır. Bu rakamlar, sanayinin Eskişehir için yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir omurga olduğunu açıkça göstermektedir" şeklinde konuştu. Yüksek teknoloji ve stratejik üretim avantajı Eskişehir’i Türkiye sanayisinden ayrıştıran en önemli unsurlardan bahseden Kesikbaş, "Yüksek katma değerli ve teknoloji yoğun üretim yapısıdır. Toplam ihracatımızın yüzde 30’u orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerden oluşmaktadır. Bu oranla Türkiye’de lider konumdayız. Türkiye ortalamasının yüzde 3,9 olduğu düşünüldüğünde aradaki fark çok daha net görülmektedir. Kilogram başına ihracat değerimiz yaklaşık 1,95 dolar seviyesinde olup Türkiye ortalamasının yüzde 25 üzerindedir. Uçak, helikopter ve insansız hava araçları motorlarından lokomotif, kamyon ve gemi motorlarına kadar uzanan geniş bir yelpazede üretim yapan Eskişehir, Türkiye’nin motor üretim merkezi konumuna ulaşmıştır. Bakanlık tarafından onaylı 24 Ar-Ge ve Tasarım Merkezi, 35 milyon metrekarelik alanıyla Türkiye’nin en büyük ikinci Organize Sanayi Bölgesi bu gücü besleyen en önemli unsurlardır" diye belirtti. "Ar-Ge ve yeşil dönüşüme yönelen firmalar umut verici bir tablo çizmektedir" 2026 için konuşan Eskişehir Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Celalettin Kesikbaş, "Aralık ayında gerçekleştirdiğimiz ESO Ekonomik Beklenti Anketi sonuçları, 2026 yılının belirsizliklerle çevrili olmakla birlikte doğru adımlar atılması halinde toparlanma sürecine girilebilecek bir yıl olacağını göstermektedir. Sanayicilerimiz finansman, enflasyon ve maliyet baskıları nedeniyle temkinli davranırken; dijital dönüşüm, verimlilik, Ar-Ge ve yeşil dönüşüme yönelen firmalar umut verici bir tablo çizmektedir. Devletimiz tarafından 2026’nın bir "reform yılı" ilan edilmiş olması, özellikle öngörülebilirliğin artacağına dair beklentilerimizi güçlendirmektedir. Artık meseleleri daha uzun vadeli bir perspektifle ele almalı; verimliliği ve yapısal dönüşümü ikincil bir gündem olmaktan çıkarmalıyız. Asıl sorunumuz kaynak yetersizliğinden ziyade, kaynakların etkin ve doğru şekilde tahsis edilememesidir" dedi. "Üretmekten asla vazgeçmeyen sanayicilerimize teşekkürler" "2025 yılının zor geçtiğini ancak ülke olarak bu tür dönemlerle ilk kez karşılaşmadıklarını ifade eden Celalettin, "İnancımız odur ki 2026’da belirsizliklerin azaldığı, öngörülebilirliğin arttığı, güven ortamının güçlendiği bir döneme yeniden kavuşacağız. Bu vesileyle, her şartta üretimden, ihracattan, istihdamdan ve yatırımdan vazgeçmeyen sanayicilerimize ve büyük bir özveriyle çalışan tüm emekçilerimize yürekten teşekkür ediyorum" ifade etti. "Türkiye için çalışmaya devam edeceğiz" Eskişehir Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Celalettin Kesikbaş sözlerini şu şekilde sonlandırdı: "Yeni bir yıla girerken üretimin, dayanışmanın, akıl ve alın terinin aynı potada buluştuğu, güçlü bir geleceğe olan inancımızı tazeliyoruz. Sanayicilerimiz, çalışanlarımız, kamu kurumlarımız, üniversitelerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız ve üretim zincirinin tüm paydaşlarıyla birlikte; daha dirençli, daha verimli ve daha bereketli bir Türkiye için çalışmaya devam edeceğiz. 2026’nın, umutların büyüdüğü ve ortak başarılara imza attığımız bir yıl olmasını diliyorum. Eskişehir’den yükselen bu üretim iradesinin ülkemize güç katmasını temenni ediyorum."
400 personelle yapılan yılbaşı denetiminde 413 bin TL idari para cezası uygulandı
28 Aralık 2025 Pazar - 11:37 400 personelle yapılan yılbaşı denetiminde 413 bin TL idari para cezası uygulandı Eskişehir’de yılbaşı tedbirleri kapsamında 350’si polis olmak üzere 400 personelle yapılan asayiş denetiminde toplamada 413 bin 133 TL idari para cezası uygulandı. Eskişehir Emniyet Müdürlüğü yılbaşı tedbirleri kapsamında umuma açık işletmeler ve sabit noktalarda asayiş uygulaması yapıldı. Eskişehir il genelinde 350 polis, İl Tarım Orman Müdürlüğü, Eskişehir Defterdarlığı, Tepebaşı İlçe Sağlık Müdürlüğü, Tepebaşı Zabıta Müdürlüğü, İl Sosyal Güvenlik Kurumu ve İl Çevre Şehircilik Müdürlüğünden de personelin katılımı ile toplamda 400 personelle denetim yapıldı. Ekiplerce 21:00 - 23:00 saatleri arasında; Vural Sokak, İsmet İnönü Caddesi, Fabrikalar Caddesi ve 734 sokak üzerinde bulunan bir AVM içerisinde faaliyet gösteren işletmeler ve civarlarında, Haller Gençlik Merkezi, Ulus Anıtı, Savtekin Caddesi, Köprübaşı Civarı, Hat Boyu, Vural Sokak-Siloönü Sokak, Vural Sokak-Nayman Sokak, Vural Sokak-Vardar Sokak üzerinde yaya ve sabit olarak asayiş uygulaması yapıldı. Uygulama neticesinde; bin 328 şahsın yapılan GBT (Genel Bilgi Toplama) sorgulamasında 2 yoklama kaçağı tespit edilirken, bir şahıstan 11 adet yasaklı hap, 1 şahıstan ruhsatsız tabanca ele geçirildi. Denetimlerde 85 umuma açık istirahat ve eğlence yeri denetlenirken; 4 farklı işletmede, adisyon düzenlenmediği gerekçesiyle İl Defterdarlığı görevlileri tarafından toplamda 58 bin 400 TL idari para cezası uygulandı. Denetimlerde 1 işletmeye canlı müzik izin belgesi bulunmadan müzik yayını yapılması gerekçesiyle İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü görevlileri tarafından 334 bin TL idari para cezası uygulanırken, 2 işletmenin ‘tarım işletme kayıt belgesi’ bulunmadığı tespit edilmiş işletmelere 7 gün süre verildi. Yapılan denetimlerde 1 işletmede mesul müdürün bulunmadığı, diğer bir işletmede ise canlı müzik izin belgesinin bulunmadığı tespit edilip, 2 işletmeye de tutanak tanzim edildi. Trafik denetimlerinde ise 95 araç kontrol edilip; 7 araca çeşitli trafik ihlallerinden toplamda 20 bin 733 TL idari para cezası uygulandı.
Prof. Dr. Özlem Diken: "DİLKOM yalnızca uygulama değil, aynı zamanda güçlü bir araştırma merkezidir"
28 Aralık 2025 Pazar - 11:09 Prof. Dr. Özlem Diken: "DİLKOM yalnızca uygulama değil, aynı zamanda güçlü bir araştırma merkezidir" Anadolu Üniversitesi Dil ve Konuşma Bozuklukları Eğitim, Uygulama ve Araştırma Merkezi (DİLKOM) Müdürü Prof. Dr. Özlem Diken merkezin kuruluş amacı, hizmet alanları, toplumsal etkileri ve gelecek projelerini anlattı. DİLKOM’un kuruluş sürecine değinen Prof. Dr. Özlem Diken, merkezin yalnızca bir uygulama birimi olmaması hakkında"DİLKOM bir marka, 1999 yılında rektörlüğe bağlı olarak kurulmuş bir merkez. Kuruluş amacı çok çok eskiye dayanıyor. Türkiye’de henüz dil ve konuşma terapistliği diye bir meslek yokken, kurucumuz Prof. Dr. Seyhun Topbaş’ın vizyonu sayesinde aslında bu mesleğin temelleri DİLKOM’da atıldı. Lisansüstü Eğitim Enstitüsüne bağlı olarak yüksek lisans ve doktora programlarıyla ilk akademik kadrolar yetiştirildi. Bu akademik kadrolar daha sonra Türkiye’nin farklı üniversitelerinde, farklı fakültelerde dil ve konuşma terapistliği bölümlerinin kurulması için ilk tohumları attılar. Türkiye’deki ilk Sağlık Bilimleri Fakültesi de yine Anadolu Üniversitesi’nde, DİLKOM’dan yetiştirilen akademisyenlerle açıldı. Şu an en önemli ve öncelikli amacımız; dil ve konuşma bozukluğu olan çocuklara ve yetişkinlere değerlendirme yapmak, tanı koymak, terapi uygulamak, izleme ve danışmanlık hizmetleri sunmak" dedi. "DİLKOM yalnızca uygulama değil, aynı zamanda güçlü bir araştırma merkezidir" Merkezin araştırma boyutuna da dikkat çeken Prof. Dr. Diken, DİLKOM’un akademik üretimde aktif rol üstlendiğini belirterek şunları söyledi: "DİLKOM aynı zamanda bir araştırma merkezi. Başta kendi üniversitemizin farklı fakülteleri olmak üzere diğer üniversitelere de uygulama platformu sunuyoruz. TÜBİTAK projeleri, BAP projeleri, tez çalışmaları burada yürütülebiliyor. DİLKOM’da geliştirilen değerlendirme testleri, ölçekler, müdahale programları ve kitaplar somut çıktılar olarak alana kazandırılıyor. Bu anlamda oldukça aktif bir merkeziz." "Öğrencilerimiz gerçek vakalarla, süpervizyon eşliğinde çalışıyor" Eğitim sürecine ilişkin bilgi veren Diken, Dil ve Konuşma Terapistliği Bölümü öğrencilerine uygulama imkânı sunduklarını belirterek şu ifadelere yer verdi: "Üçüncü sınıf öğrencilerimize gözlem platformu sunuyoruz. Dördüncü sınıfa geldiklerinde ise süpervizörler eşliğinde gecikmiş konuşmadan yutma bozukluklarına, afaziden akıcılık bozukluklarına kadar farklı vaka gruplarıyla çalışma imkânı sağlıyoruz. Ergoterapistlerden çocuk psikiyatristlerine, özel eğitimcilerden kulak burun boğaz hekimlerine kadar farklı meslek gruplarından uzmanlarla seminerler ve çalıştaylar düzenliyoruz." "20 aylıktan 80’li yaşlara kadar çok geniş bir yaş grubuna hizmet veriyoruz" Hizmet verilen yaş aralığına değinen Prof. Dr. Diken, merkezin geniş bir kitleye hitap ettiğini belirterek şunları söyledi: "20 aylıktan itibaren terapi alan çocuklarımız var. En ileri yaş grubumuzda ise 80’li yaşlarda, inme sonrası dil kaybı yaşayan bireylerimiz bulunuyor. Gecikmiş konuşma, dudak-damak yarıklığı, Down sendromuna bağlı dil bozuklukları, konuşma sesi bozuklukları, kekemelik, disleksi, motor konuşma bozuklukları, yutma bozuklukları ve inme sonrası dil kaybı gibi on farklı alt ünitede hizmet sunuyoruz." "Başvurularda telefonun yanı sıra dijital otomasyon sistemi devreye giriyor" Başvuru sürecinde dijitalleşmeye geçtiklerini belirten Diken, yeni sistemi şöyle anlattı: "Telefonla bize ulaşmak mümkün ancak ikinci dönem itibariyle bir otomasyon sistemi de devreye giriyor. Danışanlar hangi üniteden hizmet alacaklarını, hangi uzmanın uygun olduğunu, randevu boşluklarını ve gelmeden önce hazırlamaları gerekenleri bu sistem üzerinden görebilecek." "Aileler terapi sürecinin aktif bir parçası" Ailelerin en önemli paydaşlardan biri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Diken, şu ifadeleri kullandı: "İletişim karşılıklı gerçekleşen bir süreç. Bu nedenle sadece bireyle değil, iletişim kurduğu kişilerle de çalışıyoruz. Aile eğitim seminerleri düzenliyoruz. Bazı terapilerde aileleri doğrudan sürece dahil ediyoruz. Tek yönlü camlar sayesinde aileler terapileri izleyebiliyor, kulaklıklarla içerideki süreci takip edebiliyor." "Toplumsal farkındalık, bireyin yaşam kalitesini doğrudan etkiliyor" Toplumsal katkının merkez için önemli bir hedef olduğunu ifade eden Diken, farkındalık çalışmalarına dikkat çekerek şunları söyledi: "Disleksi, kekemelik, yutma bozuklukları gibi alanlarda toplumda bilinç oluşturmak istiyoruz. Öğretmenlerin, ailelerin ve toplumun bilinçlenmesi çocuğun akademik ve sosyal yaşamını doğrudan etkiliyor." "Dijitalleşme ve teknoloji yatırımları önceliğimiz" Yeni dönem projelerine ilişkin konuşan Prof. Dr. Diken, teknolojik altyapının güçlendirildiğini belirterek şu ifadelere yer verdi: "Sağlık sektörü hızla gelişiyor. Biz de en güncel teknolojileri merkezimize kazandırmaya çalışıyoruz. Böylece buraya gelen bir birey, Türkiye’nin ya da dünyanın herhangi bir yerinde aynı standartlarda değerlendirilebilsin. Randevu, terapi ve arşiv süreçlerini dijital platforma taşıyoruz. Bu sayede hem çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor hem de daha verimli bir sistem oluşturuyoruz."