Yerel Haberler
Gümüşhane
Depremin izlerini girişimcilikle siliyorlar 21 Aralık 2025 Pazar - 09:41:46 Asrın felaketi olarak adlandırılan Hatay depremlerinin ardından hayatı tamamen değişen 19 yaşındaki Leyla Mine Akkuş, zorluklara boyun eğmeyerek Gümüşhane’de eşiyle birlikte yeni bir sayfa açtı. Depremin ardından Denizli’ye giden ve Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü’nü kazanan Leyla Mine Akkuş, eğitimi için kente yerleşti. Eşi İsa Akkuş ise eşini yalnız bırakmamak adına Denizli’deki işini bırakarak eşinin yanına Gümüşhane’ye geldi. Kentte iş arayışları sonuçsuz kalınca genç çift el ele vererek kendi işlerini kurmaya karar verdi. Düğün altınları geleceğin sermayesi oldu Gümüşhane’nin kısıtlı iş imkanlarını bir engel değil, fırsat olarak gören genç çift, en büyük risklerini düğünlerinden kalan altınları sermayeye dönüştürerek aldı. KOSGEB’den de girişimcilik desteği alan Akkuş çifti, kentin tekstil ve giyim ihtiyacına cevap verecek butik bir işletme açtı. Kartondan tabelalı dükkan Kadın, erkek ve çocuk giyiminin yanı sıra çeyizlik ürünlerin de yer aldığı dükkanın en dikkat çeken detayı ise tabela oldu. İlk etapta maliyetleri düşürmek için tabelalarını kendi elleriyle kartondan hazırlayan çiftin bu samimi çabası, çevre esnafı ve vatandaşlar tarafından takdirle karşılandı. Eğitim ve ticaret bir arada Hem üniversite eğitimine devam eden hem de dükkanın işletmesini üstlenen Leyla Mine Akkuş, günün bir kısmını ders sıralarında, bir kısmını ise tezgah arkasında geçiriyor. Eşi İsa Akkuş’un tekstil sektöründeki tecrübesi sayesinde ürünleri doğrudan fabrikadan halka ulaştıran çift, uygun fiyat politikasıyla Gümüşhane halkına hizmet veriyor. "Üniversiteyi kazandı, ben de işimi bırakıp buraya geldim" Eşinin üniversiteyi bırakmaması için bu dükkanı açtıklarını kaydeden İsa Akkuş, "Gümüşhane’de yer açtık. Eşim okuduğu için okulunu bırakmasını istemedim, o yüzden Gümüşhane’ye taşındık. Denizli’deki hayatımı bırakıp buraya geldim. Burada yer açtık. Eşim okula gidiyor zaten, okuyor. Üniversite okuyor. Ben dükkana bakıyorum. Okul olmadığı günler yardım ediyor. Eşim Hataylı. Depremden dolayı Denizli’ye geldi. Öğretmenevinde kalıyorlardı. O sırada arkadaş ortamından tanışmış olduk. Üniversiteyi kazandı, ben de işimi bırakıp buraya geldim" dedi. Akademik camia ve arkadaşlardan tam destek Açılış gününde yalnız kalmayan çifte en büyük destek, hocaları ve sınıf arkadaşlarından geldi. Leyla’nın hem okuyup hem çalışmasına büyük saygı duyan akademik kadro, genç kadının bu zorlu maratonunda en büyük motivasyon kaynağı oldu. Kısıtlı imkanlarla yola çıkan genç çift, hayallerini gerçekleştirmek için en değerli varlıklarını ortaya koydu. "Hem uygun fiyatlı hem de kaliteli ürünler satmaya çalışıyoruz" Depremin ardından gittikleri Denizli’de eşiyle tanışıp evlendiklerini aktaran Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesinde Sosyal Hizmet bölümü 2. sınıfta okuyan 19 yaşındaki Leyla Mine Akkuş, "Normalde ben zaten burada okuyordum, zaten buraya gelecektim. Eşim de beni yalnız bırakmamak adına, bana destek olmak adına Gümüşhane’ye geldi. Burası maalesef küçük bir şehir, o yüzden iş imkanı çok fazla yok. Biz de kendi işimizi kurduk. Burayı düğün altınlarımızla açtık. Kendi düğün altınlarımız ve düğün paralarımızla açtık. Kendimiz hem uygun fiyatlı yapmaya çalışıyoruz hem de kaliteli ürünler satmaya çalışıyoruz. Eşim Denizlili olduğu için direkt fabrikadan getiriyoruz. Daha önce de tekstilde çalıştığı için oradan getirip hani toptancı aracılığı olmadan üstüne kâr daha fazla eklemeden daha uygun fiyata da burada satıyoruz" ifadelerini kullandı. "Burada biz bütün yaz boyunca iş baktık bulamadık" "Genç cesareti"ne dikkat çekerek hayata bu yaştan başlamanın önemli olduğunu dile getiren Akkuş, "Bir şeyler 25’imize 30’umuza geldiğimiz zaman olmuyor, gerçekten tutmuyor. O yüzden dolayı ne kadar erken başlarsak o kadar iyi, devir de öyle bir devir zaten. Burada biz bütün yaz boyunca iş baktık bulamadık. O yüzden dedik ki; madem iş bulamıyoruz, biz bir yer kuralım, bir yerden kendimizi geçindirmeye çalışalım diye düşünüp kendi işimizi kurduk" dedi.
20 Aralık 2025 Cumartesi - 09:46 Gümüşhane’de Endonezya rüzgârı esti Gümüşhane Üniversitesi’nde öğrenim gören Endonezyalı öğrenciler, ülkelerinin kültürünü tanıtmak amacıyla ’Endonezya Festivali’ düzenledi. Gümüşhane Üniversitesi Dr. Mustafa Çalık Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlen etkinlikte Endonezyalı öğrenciler yöresel kıyafetleriyle birlikte, ülkelerine özgü geleneksel dansları, Batik sanatı ile Ebru sanatı ve yöresel yemekleri katılımcıların beğenisine sundu. Özellikle sergilenen dans gösterileri izleyicilerden büyük ilgi görürken, programa katılan protokol üyeleri ve vatandaşlar etkinliği ilgiyle takip etti. Kültürel etkileşimin ön plana çıktığı programda katılımcılar Endonezya kültürünü yakından tanıma fırsatı buldu. "Uluslararası öğrenciler sayesinde farklı dünyalarla tanışıyoruz" Dünyadaki insanların kültür noktasında birbirilerini tanımanın en önemli yolunun eğitim olduğunu vurgulayan Gümüşhane Valisi Aydın Baruş, "Bugün Türkiye dünyanın dört bir tarafından gelen yüzbinlerce uluslararası öğrenci sayesinde artık farklı dünyalarla tanışıyor. Gümüşhane Üniversitesi’nin çatısı altında 70’in üzerinde ülkeden gelen kardeşlerimiz olmasa Gümüşhaneli bir insanın bir Endonezyalı ile tanışma ihtimali yüzde kaçtı. Gümüşhane Üniversitesi çatısı bu imkânı bize sağladı ki dünyanın Türkiye’den belki de 10 binlerce kilometre uzağında olan ülkelerden kardeşlerimizin yaşam kültürü, anlayışları ve hayatı nasıl kavradıklarını bugün öğrenebiliyoruz ki öğrendikçe de hepsini çok seviyoruz" dedi. Gümüşhane Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Oktay Yıldız da, "Bizim Endonezya’yla aramızda çok kadim bir kültürel bağ var. Özellikle Kanuni zamanında Endonezyalı dindaşlarımız Kanuni Sultan Süleyman’dan bir yardım talebinde bulunmuş ve o günkü şartlarda giden kadırgalarla o ülkeyle aramızda bir bağ kurulmuştur. Her ne kadar bugün modern dünyanın haritalarında iki ayrı coğrafya oldukça mesafeler göstermiş olsa bile kültürel olarak oldukça yakın bir coğrafyadan, oldukça yakın iki insan grubundan bahsediyoruz" ifadelerini kullandı. Gümüşhane Üniversitesi’nde eğitim gören Endonezyalı Muhammed Refaldy ise, "Bu etkinliği Gümüşhane’de Endonezya’daki kültürünü tanıtmak için yaptık. Türkiye ile bizim kültürümüz arasında bağlantı da var bence, bizde Batik ve Ebru sanatı kültürü var. Batik kültüründe sadece kumaşlar farklı. Bence Türkiye ve Endonezya arasında eskiden beri bir bağ var" diye konuştu. "Kültürümüzü tanıtabildiğimiz için çok mutluyuz" Ülkelerini tanıtmaktan duydukları memnuniyeti dile getiren Aqilah Şurahman 26, "Biz ülkemizi herkese tanıtmak istiyoruz. Çok mutluyuz, biz aslında az kişinin katılacağını düşünüyorduk ama Maşallah insanlar çok fazla ilgi gösterdi. Bu yüzden çok mutluyuz kültürümüzü tanıtabildik" ifadelerini kullandı. Gümüşhane Üniversitesi öğrencisi Cansu Güldoğan da "İnsanlar burada Endonezya kültürünü tanıma fırsatı buldu. Dans gösterileri çok hoşuma gitti ve Türkçe konuşmaları, bizim kültürümüzü de tanımaya çalışmaları da ayrıca hoşuma gitti" dedi. "Bayburt’ta çok Endonezyalı yok, buraya vatandaşlarımı görmeye geldim" Bayburt’a gelin olarak giden ve Bayburt’ta kendisi ve bebeği dışında çok az Endonezyalı olduğunu ifade eden Delyma Okur, "Burada olduğum için çok mutluyum çünkü Bayburt’ta sadece ben ve bebeğim var. Diğer Endonezyalı vatandaşlarım ile buluşmak için buraya geldim. Onlarla kendi dilimizde konuştum kendi dilimi konuşmayı özlemişim. Endonezya yemeklerini de tekrar tatmak çok güzel oldu. Burada gerçekten evimde hissettim" diye konuştu. Gümüşhane Üniversitesi Uluslararası Öğrenci Koordinatörü Doç. Dr. İsmail Çalık ise, "Öğrencilerimiz bu festival için çok büyük emek sarf ettiler. Kendi yörelerindeki kıyafetleri, oyunları bizlere izlettirdiler. Bizim temel görevimiz Gümüşhane’ye gelen öğrencilerimizin uyum süreçlerini daha da kolaylaştırmak, onlara destek olmak. Gümüşhane’deki tüm paydaşlarla bir araya gelerek bu etkinliği düzenlemek için katkı sunduk" ifadelerini kullandı.
Depremin izlerini girişimcilikle siliyorlar
21 Aralık 2025 Pazar - 09:41 Depremin izlerini girişimcilikle siliyorlar Asrın felaketi olarak adlandırılan Hatay depremlerinin ardından hayatı tamamen değişen 19 yaşındaki Leyla Mine Akkuş, zorluklara boyun eğmeyerek Gümüşhane’de eşiyle birlikte yeni bir sayfa açtı. Depremin ardından Denizli’ye giden ve Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü’nü kazanan Leyla Mine Akkuş, eğitimi için kente yerleşti. Eşi İsa Akkuş ise eşini yalnız bırakmamak adına Denizli’deki işini bırakarak eşinin yanına Gümüşhane’ye geldi. Kentte iş arayışları sonuçsuz kalınca genç çift el ele vererek kendi işlerini kurmaya karar verdi. Düğün altınları geleceğin sermayesi oldu Gümüşhane’nin kısıtlı iş imkanlarını bir engel değil, fırsat olarak gören genç çift, en büyük risklerini düğünlerinden kalan altınları sermayeye dönüştürerek aldı. KOSGEB’den de girişimcilik desteği alan Akkuş çifti, kentin tekstil ve giyim ihtiyacına cevap verecek butik bir işletme açtı. Kartondan tabelalı dükkan Kadın, erkek ve çocuk giyiminin yanı sıra çeyizlik ürünlerin de yer aldığı dükkanın en dikkat çeken detayı ise tabela oldu. İlk etapta maliyetleri düşürmek için tabelalarını kendi elleriyle kartondan hazırlayan çiftin bu samimi çabası, çevre esnafı ve vatandaşlar tarafından takdirle karşılandı. Eğitim ve ticaret bir arada Hem üniversite eğitimine devam eden hem de dükkanın işletmesini üstlenen Leyla Mine Akkuş, günün bir kısmını ders sıralarında, bir kısmını ise tezgah arkasında geçiriyor. Eşi İsa Akkuş’un tekstil sektöründeki tecrübesi sayesinde ürünleri doğrudan fabrikadan halka ulaştıran çift, uygun fiyat politikasıyla Gümüşhane halkına hizmet veriyor. "Üniversiteyi kazandı, ben de işimi bırakıp buraya geldim" Eşinin üniversiteyi bırakmaması için bu dükkanı açtıklarını kaydeden İsa Akkuş, "Gümüşhane’de yer açtık. Eşim okuduğu için okulunu bırakmasını istemedim, o yüzden Gümüşhane’ye taşındık. Denizli’deki hayatımı bırakıp buraya geldim. Burada yer açtık. Eşim okula gidiyor zaten, okuyor. Üniversite okuyor. Ben dükkana bakıyorum. Okul olmadığı günler yardım ediyor. Eşim Hataylı. Depremden dolayı Denizli’ye geldi. Öğretmenevinde kalıyorlardı. O sırada arkadaş ortamından tanışmış olduk. Üniversiteyi kazandı, ben de işimi bırakıp buraya geldim" dedi. Akademik camia ve arkadaşlardan tam destek Açılış gününde yalnız kalmayan çifte en büyük destek, hocaları ve sınıf arkadaşlarından geldi. Leyla’nın hem okuyup hem çalışmasına büyük saygı duyan akademik kadro, genç kadının bu zorlu maratonunda en büyük motivasyon kaynağı oldu. Kısıtlı imkanlarla yola çıkan genç çift, hayallerini gerçekleştirmek için en değerli varlıklarını ortaya koydu. "Hem uygun fiyatlı hem de kaliteli ürünler satmaya çalışıyoruz" Depremin ardından gittikleri Denizli’de eşiyle tanışıp evlendiklerini aktaran Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesinde Sosyal Hizmet bölümü 2. sınıfta okuyan 19 yaşındaki Leyla Mine Akkuş, "Normalde ben zaten burada okuyordum, zaten buraya gelecektim. Eşim de beni yalnız bırakmamak adına, bana destek olmak adına Gümüşhane’ye geldi. Burası maalesef küçük bir şehir, o yüzden iş imkanı çok fazla yok. Biz de kendi işimizi kurduk. Burayı düğün altınlarımızla açtık. Kendi düğün altınlarımız ve düğün paralarımızla açtık. Kendimiz hem uygun fiyatlı yapmaya çalışıyoruz hem de kaliteli ürünler satmaya çalışıyoruz. Eşim Denizlili olduğu için direkt fabrikadan getiriyoruz. Daha önce de tekstilde çalıştığı için oradan getirip hani toptancı aracılığı olmadan üstüne kâr daha fazla eklemeden daha uygun fiyata da burada satıyoruz" ifadelerini kullandı. "Burada biz bütün yaz boyunca iş baktık bulamadık" "Genç cesareti"ne dikkat çekerek hayata bu yaştan başlamanın önemli olduğunu dile getiren Akkuş, "Bir şeyler 25’imize 30’umuza geldiğimiz zaman olmuyor, gerçekten tutmuyor. O yüzden dolayı ne kadar erken başlarsak o kadar iyi, devir de öyle bir devir zaten. Burada biz bütün yaz boyunca iş baktık bulamadık. O yüzden dedik ki; madem iş bulamıyoruz, biz bir yer kuralım, bir yerden kendimizi geçindirmeye çalışalım diye düşünüp kendi işimizi kurduk" dedi.
Gümüşhane’de Endonezya rüzgârı esti
20 Aralık 2025 Cumartesi - 09:46 Gümüşhane’de Endonezya rüzgârı esti Gümüşhane Üniversitesi’nde öğrenim gören Endonezyalı öğrenciler, ülkelerinin kültürünü tanıtmak amacıyla ’Endonezya Festivali’ düzenledi. Gümüşhane Üniversitesi Dr. Mustafa Çalık Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlen etkinlikte Endonezyalı öğrenciler yöresel kıyafetleriyle birlikte, ülkelerine özgü geleneksel dansları, Batik sanatı ile Ebru sanatı ve yöresel yemekleri katılımcıların beğenisine sundu. Özellikle sergilenen dans gösterileri izleyicilerden büyük ilgi görürken, programa katılan protokol üyeleri ve vatandaşlar etkinliği ilgiyle takip etti. Kültürel etkileşimin ön plana çıktığı programda katılımcılar Endonezya kültürünü yakından tanıma fırsatı buldu. "Uluslararası öğrenciler sayesinde farklı dünyalarla tanışıyoruz" Dünyadaki insanların kültür noktasında birbirilerini tanımanın en önemli yolunun eğitim olduğunu vurgulayan Gümüşhane Valisi Aydın Baruş, "Bugün Türkiye dünyanın dört bir tarafından gelen yüzbinlerce uluslararası öğrenci sayesinde artık farklı dünyalarla tanışıyor. Gümüşhane Üniversitesi’nin çatısı altında 70’in üzerinde ülkeden gelen kardeşlerimiz olmasa Gümüşhaneli bir insanın bir Endonezyalı ile tanışma ihtimali yüzde kaçtı. Gümüşhane Üniversitesi çatısı bu imkânı bize sağladı ki dünyanın Türkiye’den belki de 10 binlerce kilometre uzağında olan ülkelerden kardeşlerimizin yaşam kültürü, anlayışları ve hayatı nasıl kavradıklarını bugün öğrenebiliyoruz ki öğrendikçe de hepsini çok seviyoruz" dedi. Gümüşhane Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Oktay Yıldız da, "Bizim Endonezya’yla aramızda çok kadim bir kültürel bağ var. Özellikle Kanuni zamanında Endonezyalı dindaşlarımız Kanuni Sultan Süleyman’dan bir yardım talebinde bulunmuş ve o günkü şartlarda giden kadırgalarla o ülkeyle aramızda bir bağ kurulmuştur. Her ne kadar bugün modern dünyanın haritalarında iki ayrı coğrafya oldukça mesafeler göstermiş olsa bile kültürel olarak oldukça yakın bir coğrafyadan, oldukça yakın iki insan grubundan bahsediyoruz" ifadelerini kullandı. Gümüşhane Üniversitesi’nde eğitim gören Endonezyalı Muhammed Refaldy ise, "Bu etkinliği Gümüşhane’de Endonezya’daki kültürünü tanıtmak için yaptık. Türkiye ile bizim kültürümüz arasında bağlantı da var bence, bizde Batik ve Ebru sanatı kültürü var. Batik kültüründe sadece kumaşlar farklı. Bence Türkiye ve Endonezya arasında eskiden beri bir bağ var" diye konuştu. "Kültürümüzü tanıtabildiğimiz için çok mutluyuz" Ülkelerini tanıtmaktan duydukları memnuniyeti dile getiren Aqilah Şurahman 26, "Biz ülkemizi herkese tanıtmak istiyoruz. Çok mutluyuz, biz aslında az kişinin katılacağını düşünüyorduk ama Maşallah insanlar çok fazla ilgi gösterdi. Bu yüzden çok mutluyuz kültürümüzü tanıtabildik" ifadelerini kullandı. Gümüşhane Üniversitesi öğrencisi Cansu Güldoğan da "İnsanlar burada Endonezya kültürünü tanıma fırsatı buldu. Dans gösterileri çok hoşuma gitti ve Türkçe konuşmaları, bizim kültürümüzü de tanımaya çalışmaları da ayrıca hoşuma gitti" dedi. "Bayburt’ta çok Endonezyalı yok, buraya vatandaşlarımı görmeye geldim" Bayburt’a gelin olarak giden ve Bayburt’ta kendisi ve bebeği dışında çok az Endonezyalı olduğunu ifade eden Delyma Okur, "Burada olduğum için çok mutluyum çünkü Bayburt’ta sadece ben ve bebeğim var. Diğer Endonezyalı vatandaşlarım ile buluşmak için buraya geldim. Onlarla kendi dilimizde konuştum kendi dilimi konuşmayı özlemişim. Endonezya yemeklerini de tekrar tatmak çok güzel oldu. Burada gerçekten evimde hissettim" diye konuştu. Gümüşhane Üniversitesi Uluslararası Öğrenci Koordinatörü Doç. Dr. İsmail Çalık ise, "Öğrencilerimiz bu festival için çok büyük emek sarf ettiler. Kendi yörelerindeki kıyafetleri, oyunları bizlere izlettirdiler. Bizim temel görevimiz Gümüşhane’ye gelen öğrencilerimizin uyum süreçlerini daha da kolaylaştırmak, onlara destek olmak. Gümüşhane’deki tüm paydaşlarla bir araya gelerek bu etkinliği düzenlemek için katkı sunduk" ifadelerini kullandı.
Sürücülerin korkulu rüyası Tersun Dağı’nda kartpostallık görüntüler
19 Aralık 2025 Cuma - 09:09 Sürücülerin korkulu rüyası Tersun Dağı’nda kartpostallık görüntüler Gümüşhane-Şiran arasındaki en kısa güzergah olan 2 bin rakımlı Tersun Dağı Geçidi, etkili olan kar yağışının ardından kartpostallık görüntülere sahne oldu. Kıvrım kıvrım yolları ve dik rampalarıyla sürücülerin ’korkulu rüyası’ olan geçitte, karın oluşturduğu eşsiz manzara havadan görüntülendi. Doğu Karadeniz bölgesini İç Anadolu ve Doğu Anadolu’ya bağlayan en kısa ve en kritik güzergahlardan biri olan Gümüşhane-Şiran karayolu üzerindeki Tersun Dağı Geçidi, kış mevsiminin gelişiyle birlikte bambaşka bir kimliğe büründü. 2 bin metre rakımda yer alan geçit, kar yağışının ardından ladin ve çam ormanlarıyla kaplı coğrafyasında seyrine doyumsuz manzaralar meydana getirdi. Kar yağışının ardından kristalize olan ağaç dalları ve bembeyaz örtüyle kaplanan dik yamaçlar, havadan çekilen görüntülerle bölgenin doğal güzelliğini bir kez daha kanıtladı. Yol boyunca uzanan köknar ve çam ağaçlarının kar altındaki heybetli duruşu, sürücülere zorlu bir yolculuğun yanında görsel bir huzur da vaat ediyor. Tersun Dağı, sadece zorlu rampaları ve keskin virajlarıyla değil, sunduğu panoramik manzaralarla da biliniyor. Keskin virajları, dik rampaları ve kış aylarında eksik olmayan sisiyle bilinen geçit, karın ardından adeta bir labirenti andırıyor. Drone çekimlerine yansıyan görüntülerde, kar altındaki kıvrımlı yolların arasından süzülen araçlar, doğanın gücü karşısındaki mücadeleyi gözler önüne seriyor. Bölgedeki ormanlık alanlar, devasa ağaçların dallarındaki kar kütleleriyle kışın tüm görkemini yansıtıyor. Görsel güzelliğinin yanı sıra kış aylarında buzlanma ve tipi nedeniyle zaman zaman ulaşıma kapanma noktasına gelen Tersun Dağı, sürücüler için büyük bir sınav niteliği taşıyor. Kışın tüm sertliğinin hissedildiği geçitte, Karayolları ekipleri ulaşımın aksamaması için 7/24 mesai harcıyor. Bölge halkı ve yolu aktif kullanan sürücüler, yıllardır dile getirilen ’Tersun Tüneli’ projesinin bir an önce hayata geçirilmesini bekliyor. Tünelin yapılmasıyla birlikte hem can güvenliğinin maksimum seviyeye çıkacağı hem de yakıttan ve zamandan büyük tasarruf sağlanacağı vurgulanıyor.
Sürücülerin korkulu rüyası Tersun Dağı’nda kartpostallık görüntüler
19 Aralık 2025 Cuma - 09:05 Sürücülerin korkulu rüyası Tersun Dağı’nda kartpostallık görüntüler Gümüşhane-Şiran arasındaki en kısa güzergah olan 2 bin rakımlı Tersun Dağı Geçidi, etkili olan kar yağışının ardından kartpostallık görüntülere sahne oldu. Kıvrım kıvrım yolları ve dik rampalarıyla sürücülerin ’korkulu rüyası’ olan geçitte, karın oluşturduğu eşsiz manzara havadan görüntülendi. Doğu Karadeniz bölgesini İç Anadolu ve Doğu Anadolu’ya bağlayan en kısa ve en kritik güzergahlardan biri olan Gümüşhane-Şiran karayolu üzerindeki Tersun Dağı Geçidi, kış mevsiminin gelişiyle birlikte bambaşka bir kimliğe büründü. 2 bin metre rakımda yer alan geçit, kar yağışının ardından ladin ve çam ormanlarıyla kaplı coğrafyasında seyrine doyumsuz manzaralar meydana getirdi. Kar yağışının ardından kristalize olan ağaç dalları ve bembeyaz örtüyle kaplanan dik yamaçlar, havadan çekilen görüntülerle bölgenin doğal güzelliğini bir kez daha kanıtladı. Yol boyunca uzanan köknar ve çam ağaçlarının kar altındaki heybetli duruşu, sürücülere zorlu bir yolculuğun yanında görsel bir huzur da vaat ediyor. Tersun Dağı, sadece zorlu rampaları ve keskin virajlarıyla değil, sunduğu panoramik manzaralarla da biliniyor. Keskin virajları, dik rampaları ve kış aylarında eksik olmayan sisiyle bilinen geçit, karın ardından adeta bir labirenti andırıyor. Drone çekimlerine yansıyan görüntülerde, kar altındaki kıvrımlı yolların arasından süzülen araçlar, doğanın gücü karşısındaki mücadeleyi gözler önüne seriyor. Bölgedeki ormanlık alanlar, devasa ağaçların dallarındaki kar kütleleriyle kışın tüm görkemini yansıtıyor. Görsel güzelliğinin yanı sıra kış aylarında buzlanma ve tipi nedeniyle zaman zaman ulaşıma kapanma noktasına gelen Tersun Dağı, sürücüler için büyük bir sınav niteliği taşıyor. Kışın tüm sertliğinin hissedildiği geçitte, Karayolları ekipleri ulaşımın aksamaması için 7/24 mesai harcıyor. Bölge halkı ve yolu aktif kullanan sürücüler, yıllardır dile getirilen ’Tersun Tüneli’ projesinin bir an önce hayata geçirilmesini bekliyor. Tünelin yapılmasıyla birlikte hem can güvenliğinin maksimum seviyeye çıkacağı hem de yakıttan ve zamandan büyük tasarruf sağlanacağı vurgulanıyor.
Gümüşhane kent merkezine mevsimin ilk karı yağdı
16 Aralık 2025 Salı - 12:00 Gümüşhane kent merkezine mevsimin ilk karı yağdı Gümüşhane kent merkezine mevsimin ilk karı sabah saatlerinde düştü. Gümüşhane kent merkezinde hava sıcaklıklarının düşmesinin ardından beklenen kar yağışı sabah saatlerinde etkisini gösterdi. Etkili olan yağışla birlikte özellikle yüksek kesimler beyaza bürünürken, kent merkezi de kısa süreli kar yağışının etkisi altında kaldı. Sabah saatlerinde etkisini gösteren kar yağışı ilerleyen saatlerde etkisini kaybederken, kentte günlük yaşamda olumsuz bir durum yaşanmadı. Gümüşhane sakinlerinden Fatih Yavuz, geçen yıla göre karın bu yıl geç yağdığını belirterek "Biz kışı daha erken bekliyorduk geçen yıla baktığımızda 24 Kasım’da yağmıştı. Bu sene beklentimiz yüksekti ama beklentilerimizin altında kaldı. Mevsimin ilk karı şehrimize yağdı. Yüksek kesimlerde gayet güzel kar var ama merkezde açıkçası beklentimizin altında oldu. Umut ediyoruz daha fazla kar yağışıyla kışımızı geçirir ve güzel bir şekilde atlatırız" dedi. İlker Ateş ise "Sabah uyandığımda çok şaşırdığım bir manzara olmadı ama daha çok olmasını beklerdik. Daha erken düşmesini bekliyorduk bu sene kış biraz geç geldi. Şu anda beklediğimiz bir kış olmadı memlekette" derken, Yeşim Çetin ise "İlk uyandığımda çok mutlu oldum bembeyaz bir görüntüyle uyanacağımı düşündüm ama sokağa baktığımda kar tam tutmamıştı. Günün ilerleyen saatlerinde etkisini kaybetmeye başladı yüksek kesimlerde kar var ama şehir merkezine lapa lapa kar yağmasını bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
Zigana’nın zirvesinde "kar" yoğunluğu
14 Aralık 2025 Pazar - 22:27 Zigana’nın zirvesinde "kar" yoğunluğu Türkiye’nin ilk ve en önemli kış turizm merkezlerinden Zigana Gümüşkayak Kayak Merkezi, hafta sonu tarihi günlerinden birini yaşadı. Kayak sezonu henüz açılmamasına rağmen vatandaşlar "kar hasreti"ni gidermek için 2050 rakımlı zirveye akın etti. Doğu Karadeniz’in kış turizminde amiral gemisi olan Gümüşhane’nin Torul ilçesi sınırlarındaki Zigana Dağı, kayak sezonunun gecikmesine aldırmayan tatilcilerin akınına uğradı. Dün gece etkili olan yağışla kar kalınlığının 30 santimetreye ulaştığı Gümüşkayak Kayak Merkezi’nde pistler henüz kayak yapmaya elverişli olmasa da manzarayı görmek isteyenler bölgede araç park edecek yer bırakmadı. "İnsanlar şehrin kasvetinden kaçıyor" Binden fazla aracın giriş yaptığı bölgede yaşanan yoğunluğu "kara duyulan özlem" olarak nitelendiren tesis yetkilisi Abdullah Eroğlu, şehir merkezi ile zirve arasındaki hava farkına dikkat çekti. Sezonun bu yıl gecikmeli başladığını ancak ilginin yoğun olduğunu belirten Eroğlu, "Bu kalabalık tamamen kara olan hasret. Şehir merkezlerinde kar yok. Sabah evden çıktığımda merkezde çok kötü bir hava vardı. Yukarıya geldiğimde ise acayip güzel bir manzara ve açık bir hava ile karşılaştım. İnsanlar şehrin kasvetinden buraya gelerek hem temiz havayla buluşuyor hem de eğleniyor. Haftanın stresini atabilecekleri en güzel nokta Zigana" dedi. Pistler hafta sonuna hazırlanıyor Kayak sezonunun henüz tam anlamıyla açılmadığını ancak diğer tüm hizmetlerin sürdüğünü belirten Eroğlu, pistlerin durumu hakkında şu bilgileri verdi: "Bu kar iki günde yağdı. Önümüzdeki bir iki gün boyunca da kar bekliyoruz. Onlar da tamamlandığında pistlerimiz hazır hale gelir. Mekanik tesislerimiz hazır, güvenlik önlemleri alındı. Şu an kayak açık olmasa da kızak, ATV turları, kar motoru ve restoran hizmetlerimiz devam ediyor. Vatandaşlarımız 7’den 70’e buraya gelip, bu kadar yolu boşuna gelmemiş oluyorlar." "Yılın ilk karı için her sene geliyoruz" Trabzon şehir merkezinden ailesiyle birlikte gelen ziyaretçilerden Zeki Usta, Zigana’nın kendileri için bir gelenek olduğunu söyledi. Bölgedeki işletmelerin ve ortamın samimiyetine vurgu yapan Usta, "Kızlarımla beraber hafta sonu tatili için geldik. Biz buraya her sene geliyoruz. Buralar bizim uğrak noktamız. Kar ilk buraya düştüğü için sezonu burada açıyoruz. Çocuklar için harika bir ortam. 4-5 saat vakit geçirip dönüyoruz" ifadelerini kullandı.
Gümüşhane’de kartpostallık manzara eşliğinde doğa yürüyüşü
14 Aralık 2025 Pazar - 22:11 Gümüşhane’de kartpostallık manzara eşliğinde doğa yürüyüşü Gümüşhane Dağcılık, Doğa Sporları ve Gençlik Derneği (GÜDAK) tarafından Kürtün ilçesinin eşsiz doğasında yürüyüş düzenlendi. Gümüşhane’de alternatif turizmin ve doğa sporlarının öncüsü olan GÜDAK, bu hafta rotasını Kürtün ilçesine bağlı Özkürtün beldesine çevirdi. Şehrin gürültüsünden uzaklaşarak doğanın kalbine yolculuk yapmak isteyen 28 katılımcı, Karaçukur Mahallesi’nden başlayıp Konacık köyünde sona eren zorlu parkuru başarıyla tamamladı. Karın beyaz bir örtüyle kapladığı coğrafya, katılımcılara unutulmaz anlar yaşattı. Doğaseverler, 15 kilometrelik parkur boyunca kış mevsiminin en güzel hallerine tanıklık etti. Yer yer 20 santimetreyi bulan kar kalınlığı yürüyüşü zorlaştırsa da katılımcılar, kartpostalları aratmayan manzara eşliğinde hem spor yaptı hem de Gümüşhane’nin bakir doğasını fotoğraflama imkânı buldu. Vali Yardımcısı Muhammed Deniz Kılınç’ın da eşlik ettiği yürütüşte sporcular zaman zaman kar üzerinde birbirleriyle güreşti, takla attı, kartopu oynayarak stres attı. "Gümüşhane’nin doğası büyülüyor" İzmir’den gelen Veteriner Hekim İrem Kendir, kentin doğasına hayran kaldığını belirtti. Bir yıldır Gümüşhane’de yaşadığını ifade eden Kendir, "Erkek arkadaşımın zorunlu hizmeti nedeniyle buradayız. Her yürüyüşte Gümüşhane’nin eşsiz doğası bizi bir kez daha büyülüyor. Kar diz boyuydu, ağaçlar ve doğa inanılmaz keyifliydi. Hatta dayanamayıp taze karın tadına bile baktım. Yeni insanlarla tanışmak ve bu atmosferi solumak paha biçilemez" ifadelerini kullandı. "Örümcek Ormanları ve çevresi ölmeden önce görülmesi gereken bir yer" Gümüşhane Üniversitesi İtfaiyecilik Bölümü öğrencisi Mehmet Çevik ise, Ankara ve Yozgat gibi şehirlerde bulunmasına rağmen böyle bir güzellikle karşılaşmadığını vurguladı. GÜDAK ile çıktığı bu yolculuktan büyük keyif aldığını belirten Çevik, "Mükemmel bir manzarası var. Ankara’da bile böyle güzellikler görmedim. Özellikle Örümcek Ormanları ve çevresi, ölmeden önce mutlaka görülmesi gereken yerler. Kışın ayrı, yazın ayrı güzel. Arkadaşlarıma kesinlikle tavsiye ediyorum" diyerek bölgenin turizm değerine dikkat çekti. GÜDAK üyesi Aleyna Gün, eitkinliği bir "rehabilitasyon süreci" olarak tanımlayarak, doğa yürüyüşlerinin dışarıdan göründüğü gibi sadece fiziksel bir yorgunluk olmadığını, aksine ruhsal bir dinlenme sağladığını belirtti. Yürüyüşün kendisi için çocukluk hayallerinin gerçekleşmesi anlamına geldiğini söyleyen Gün, "Kartpostal gibi bir atmosferde yürüdük, sanki yılbaşı bizim için erken gelmişti. Videolarda yorucu görünebilir ama burada ruhunuz ve zihniniz dinleniyor. Zihniniz dinlenince bedeniniz o tatlı yorgunluğu hoş karşılıyor. 7 yaşımda hayal ettiğim her şeyi 27 yaşımda GÜDAK sayesinde yaşıyorum. Büyük bir özveriyle parkurları hazırlayan ekibe teşekkür ediyorum" dedi.