Yerel Haberler
Gümüşhane
700 yıllık emanet nesilden nesile korunuyor 26 Aralık 2025 Cuma - 09:34:45 Anadolu ve Karadeniz’in İslamlaşması ve Türkleşmesinde önemli rol oynayan Orta Asya evliyalarından Güvenç Abdal’a ait kılıç ve zırh gömleği, 700 yılı aşkın süredir Gümüşhane’deki torunları tarafından korunuyor. Ahmet Yesevi’nin Anadolu’ya gönderdiği talebelerden biri olan Güvenç Abdal, Gümüşhane’nin Kürtün ilçesine bağlı Taşlıca köyüne gelerek burada yaşamını sürdürdü. Türbesi Kırşehir’de bulunan Güvenç Abdal’ın temsili mezarlarından biri de adını taşıyan Güvende Yaylası’nda yer alıyor. Güvende Yaylası’nda yüzyıllardır yayla şenlikleri düzenleniyor. Kırşehir’den Taşlıca köyüne gelen Güvenç Abdal, bölgenin İslamlaşmasında etkin rol üstlendi. Köye yerleştikten sonra ilk olarak bir mescit yaptırdı. Yapılan mescit, 1800’lü yıllarda onarım gördü ve günümüze kadar ayakta kalarak halen ibadete açık şekilde hizmet veriyor. Güvenç Abdal tarafından yaptırılan camide uzun yıllardır görev yapan torunu İsmail Güvendi, atalarından yadigâr olan kılıç ve zırh gömleğini özel bir kutuda muhafaza ediyor. Üniversitelerde görev yapan bilim insanları tarafından gerçekleştirilen karbon testleri sonucunda kılıç ve zırh gömleğinin 1300’lü yıllara ait olduğu kesinleşti. Emanetlerin zamanla deforme olmasının nedeni ise 1915 Rus Harbi sırasında korunmaları amacıyla toprağa gömülmeleri oldu. Trabzon’un fethi sırasında sağlanan katkıların ardından Fatih Sultan Mehmet tarafından verilen fermanla tekke beratı alan Güvenç Abdal Ocağı’nda, Cumhuriyet’in ilanına ve tekke ile zaviyelerin kapatılmasına kadar uzun yıllar boyunca kazanlar kaynadı. Güvenç Abdal’ın oğlu Hıdır Baba ile torunlarının mezarlarının bulunduğu Taşlıca köyünde, Güvenç Abdal’ın tekkesinin yer aldığı alana evini inşa eden İsmail Güvendi, Güvenç Abdal’ın Ahmet Yesevi Tekkesi’nde yetiştiğini ve Anadolu’da etkin rol üstlenmek amacıyla Taşlıca köyüne yerleştiğini, burada yaşadığı süre boyunca çok sayıda müridi bulunduğunu söyledi. "Anadolu’nun Türkleşmesinde ve İslamlaşmasında önemli bir rolü var" Güvenç Abdal’ın tekke kurarak Doğu Karadeniz’in İslamlaşmasına önemli katkılar sağladığını ifade eden İsmail Güvendi, "Güvenç Abdal, 1250’li yıllardan sonra Anadolu’ya gelen, Anadolu’nun kapıları açıldıktan sonra Anadolu’nun İslamlaşması ve Türkleşmesinde öncülük etmiş Anadolu alperenlerinden bir tanesidir. Güvenç Abdal’ın asıl ismi Halil Derviş’tir. Halil-i Nurettin olarak geçer şeceredeki ismi. 1250’li yıllarda buraya gelip mescidini yapıp burada bir tekke kurmuş ve buraların İslamlaşmasına öncülük etmişlerdir. Türkleşmesine de aynı zamanda bu Çepni boylarının Türkleşmesine onlarla birlikte büyük öncülük etmiş ve Anadolu’nun özellikle bu Karadeniz yöresinin fethedilmesinde müthiş fedakârlıklar göstermiştir. Fatih’in Trabzon’u fethinde bu ocak yetişenlerinden Çağırgan Baba’nın, bir rivayete göre 22 bin kişilik orduyla Kadırga Yaylası’nda Fatih’le beraber namazı idrak edip hutbeyi Fatih’in okuduğu, Çağırgan Baba’nın da orada namazı kıldırdığı rivayet edilmektedir" dedi. "700 yıldır bu kılıç ve zırhı koruyoruz" Güvenç Abdal’a ait kılıç ve zırhın karbon testleriyle 700 yıla tarihlendiğinin altını çizen İsmail Güvendi, "Emanetler, dededen toruna, torundan toruna aktarılmıştır. 1915 yılındaki Rus muhacirliğine kadar da büyük bir özenle korunmuştur. Bu emanetlerin bugün deforme olmasının en büyük sebebi, o dönemde güvenlik amacıyla toprağa gömülmüş olmalarıdır. Muhacirlik olayı yaşanınca dedelerimiz buradan ayrılmak zorunda kalmış, emanetleri toprağa gömüp gitmişlerdir. Geri döndüklerinde tekrar çıkarmışlar ancak doğal olarak bir miktar deformasyon oluşmuştur. Yapılan karbon testlerinde bu emanetlerin 1200’lü yıllara ait olduğu tespit edilmiştir. Daha sonraki yıllarda, özellikle 1990’lı yıllara kadar, ziyarete gelen bazı kişiler tarafından bu emanetlerden teberrük niyetiyle parça alınmış, koparılmıştır. Bu durum aslında çok yanlış bir uygulamaydı. Bunun farkına vardıktan sonra artık kimseye parça verilmemesi yönünde karar aldık. O dönemde ateşli silahların olmadığı bir zaman diliminden bahsediyoruz. Bu nedenle kılıçlar daha çok koruma amaçlıdır. Önceleri savaş meydanlarında kullanılan bu kılıç, sonraki dönemlerde aynı şekilde muhafaza edilmiştir. Hıdır Baba kullanmıştır, ondan sonra oğlu kullanmıştır. Ancak zamanla bu kılıçlar savaş alanlarında kullanılmaktan çıkmıştır. Biz bu kılıca ‘gönül kılıcı’ deriz. Aslında bu bir tahta kılıçtır. Koruma amacı taşımasının yanında, insanların gönlünü fethetmeyi temsil eder" diye konuştu.
24 Aralık 2025 Çarşamba - 09:05 Off-road aracının hava filtresine giren sincaptan fındık sürprizi Gümüşhane Off-Road Kulübü (GÜMOFF) üyelerine ait park halindeki bir off-road aracının hava filtresine giren sincap 1 kiloya yakın fındığı burada depoladı. Trabzon’un Of ilçesinde geçtiğimiz günlerde düzenlenen off-road yarışları için bölgeye giden GÜMOFF ekibi, araçlardan birini Yomra ilçesinde uygun bir alana park ederek diğer araçlarla birlikte Of ilçesine doğru yolculuğa devam etti. Uzun süre kullanılmayan araç, geçen hafta sonu dağlık arazide sürüşe çıkarıldığında belirgin bir performans düşüklüğü gösterdi. Performans kaybı nedeniyle bakıma alınan aracın hava filtresi açıldığında ise ilginç bir manzarayla karşılaşıldı. Hava filtresinin içinde, temiz ve zarar görmemiş halde 1 kiloya yakın fındık bulundu. Yapılan incelemede, bir sincabın araçtaki geniş hava girişlerinden içeri girerek hava filtresini kendisine kışlık erzak deposu haline getirdiği anlaşıldı. "Fındıkları sobada kurutup yedik" Araçta meydana gelen performans düşüklüğü nedeniyle durumu fark ettiklerini ifade eden GÜMOFF Kulübü Başkanı Recep Şahin, "Yaklaşık 1 buçuk ay önce Of ilçesine gittik Off-Road yarışlarımız vardı. Bu aracımızı Yomra ilçesinde bıraktık diğer araçlarımızla birlikte yola devam ettik. Bizim aracı bıraktığımız yerde orada fındık kurutan insanlar vardı. Onlardan müsaade aldık arabayı bıraktık. Daha sonra döndüğümüzde aracımızı çok kullanmadık. Geçen hafta sonu dağlık araziye çıktık ve aracımızda bir performans düşüklüğü fark ettik. Daha sonra bakıma aldık ve gerekli kontrolleri yaptığımızda hava filtresini açtık ve içerisinde yaklaşık 1 kiloya yakın fındık gördük. Fındıklar tertemizdi, yıkadık sobada kurutup yedik. Sincaplar normal araçlara giremez ancak bizim araçlarımız özel araçlar olduğu için hava akışı önemli olduğundan hortum girişlerini geniş tutuyoruz. Sincap oradan girmiş ve kendine güzel bir yuva yapmış. O kadar kısa sürede bu kadar fındığı nasıl taşımış hayret ettim" dedi. "Sincabın bize güzel bir ikramı oldu" Fındıkların lezzetli ve taze olduğunu belirten Alper Akçay, "İlk gördüğümüzde şok olduk, olaya dair mantık yürütemedik. Çocukların yaptığını düşündük ama arabanın bırakıldığı yere bakınca olayı çocukların yapmadığını anladık. Gerçekten hayret ettik. Sincabın kışlık erzakını aldık ama kendince güzel ama bizce yanlış bir yere konumlandırmış. Fındıkları temizledik ve buraya gelen misafirlerimizle yedik. Fındıklar gayet lezzetliydi" diye konuştu.
22 Aralık 2025 Pazartesi - 09:06 Gümüşhane’de şehrin gürültüsünden kaçanlar Torul’un zirvelerinde buluştu Gümüşhane’de şehrin gürültüsünden ve boğucu havasından uzaklaşmak isteyen 22 doğasever, bu hafta Torul ilçesinin karlar altındaki eşsiz coğrafyasında bir araya geldi. Pamuk tarlasını andıran orman yollarında gerçekleştirilen yürüyüş, katılımcılara hem fiziksel hem de zihinsel bir arınma imkanı sundu. Yürüyüş, Torul ilçesine bağlı Tokçam köyü Merkez Mahalle’de bin 481 metre rakımda başladı. Sporcular Yanıklık Sırtı, Sel Gediği, Mandızlı Sırtı ve Hanzarosman Sırtı gibi kritik noktaları aşarak ilerledi. Kar diz boyu, manzara on numara Kar kalınlığının yer yer diz boyuna ulaştığı parkurda, Torul ve Kürtün baraj göllerinin panoramik manzaraları yürüyüşe eşlik etti. Bin 668 metre yüksekliğe kadar tırmanan ekip, 12 kilometrelik rotayı bin 94 metre rakımdaki Yurt köyünde başarıyla tamamladı. Kristalize kar taneleri eşliğinde ilerleyen ekip orman içindeki yatay geçişlerde çam ağaçlarının üzerine çöken kar yükününün oluşturduğu masalsı görüntüleri bol bol fotoğrafladı. Yurt köyüne ulaşan sporcuların yorgunluğunu köy sakinlerinden İrfan Aydın’ın ikramı bitirdi. Aydın’ın evindeki sıcak sobanın etrafında toplanan ekip, demlenen çaylar eşliğinde haftanın stresini, günün yorgunluğunu geride bıraktı. Psikolojik sağlık için ’Doğa’ reçetesi Yürüyüşe katılan Psikolojik Danışman Zeliha Fatma Aykın, doğada vakit geçirmenin bilimsel olarak kanıtlanmış faydalarına dikkat çekerek, "Bugün Tokçam köyünden Yurt köyüne yürüdük. Harika manzarasıyla aslında kışa bir "merhaba" dedik. Kar yer yer diz boyuydu, bazı yerlerde de tozak şeklindeydi. Çok tatlı bir etkinlikti. Yeni gelen arkadaşlarımız da oldu. Onlara hem doğayı sevdirdik hem de doğa yürüyüşleri için katkıda bulunmaları adına bir nevi motive ettik diyebiliriz. Doğada, özellikle ormanlık alanda yapılan yürüyüşlerin depresyon ve anksiyete üzerindeki olumlu etkileri dünya genelinde yapılan çalışmalarla destekleniyor. Bugün burada sadece fiziksel bir aktivite yapmadık, aynı zamanda kışa ’merhaba’ diyerek ruhumuzu dinlendirdik. Tüm vatandaşlarımıza ’Doğada iziniz olsun’ diyerek bu deneyimi yaşamalarını öneriyorum" ifadelerini kullandı. GÜDAK Başkanı Mustafa Akbulut ise daha önce bahar ve sonbahar mevsiminde yürüdükleri parkuru kış mevsiminde ilk kez deneyimlediklerini belirterek, "Muhteşem bir kar parkuru yürüdük. Ormanlar, çam ağaçları yağan karla süslenmiş. Doğanın her güzelliğini gördük. Hava bazen rüzgarlıydı, bazen güneşli. Sona doğru biraz soğuk oldu ama çok güzeldi. Her mevsimde bu doğayı biz devamlı yürüyoruz. İlk defa kış mevsiminde burayı yürüdük. Gerçekten harika bir manzara vardı. Hafta sonunu evinde ya da kahve köşelerinde geçiren hemşehrilerimizi dağlara, temiz havaya, bu doğal güzellikleri görmeye davet ediyoruz" dedi.
21 Aralık 2025 Pazar - 09:41 Depremin izlerini girişimcilikle siliyorlar Asrın felaketi olarak adlandırılan Hatay depremlerinin ardından hayatı tamamen değişen 19 yaşındaki Leyla Mine Akkuş, zorluklara boyun eğmeyerek Gümüşhane’de eşiyle birlikte yeni bir sayfa açtı. Depremin ardından Denizli’ye giden ve Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü’nü kazanan Leyla Mine Akkuş, eğitimi için kente yerleşti. Eşi İsa Akkuş ise eşini yalnız bırakmamak adına Denizli’deki işini bırakarak eşinin yanına Gümüşhane’ye geldi. Kentte iş arayışları sonuçsuz kalınca genç çift el ele vererek kendi işlerini kurmaya karar verdi. Düğün altınları geleceğin sermayesi oldu Gümüşhane’nin kısıtlı iş imkanlarını bir engel değil, fırsat olarak gören genç çift, en büyük risklerini düğünlerinden kalan altınları sermayeye dönüştürerek aldı. KOSGEB’den de girişimcilik desteği alan Akkuş çifti, kentin tekstil ve giyim ihtiyacına cevap verecek butik bir işletme açtı. Kartondan tabelalı dükkan Kadın, erkek ve çocuk giyiminin yanı sıra çeyizlik ürünlerin de yer aldığı dükkanın en dikkat çeken detayı ise tabela oldu. İlk etapta maliyetleri düşürmek için tabelalarını kendi elleriyle kartondan hazırlayan çiftin bu samimi çabası, çevre esnafı ve vatandaşlar tarafından takdirle karşılandı. Eğitim ve ticaret bir arada Hem üniversite eğitimine devam eden hem de dükkanın işletmesini üstlenen Leyla Mine Akkuş, günün bir kısmını ders sıralarında, bir kısmını ise tezgah arkasında geçiriyor. Eşi İsa Akkuş’un tekstil sektöründeki tecrübesi sayesinde ürünleri doğrudan fabrikadan halka ulaştıran çift, uygun fiyat politikasıyla Gümüşhane halkına hizmet veriyor. "Üniversiteyi kazandı, ben de işimi bırakıp buraya geldim" Eşinin üniversiteyi bırakmaması için bu dükkanı açtıklarını kaydeden İsa Akkuş, "Gümüşhane’de yer açtık. Eşim okuduğu için okulunu bırakmasını istemedim, o yüzden Gümüşhane’ye taşındık. Denizli’deki hayatımı bırakıp buraya geldim. Burada yer açtık. Eşim okula gidiyor zaten, okuyor. Üniversite okuyor. Ben dükkana bakıyorum. Okul olmadığı günler yardım ediyor. Eşim Hataylı. Depremden dolayı Denizli’ye geldi. Öğretmenevinde kalıyorlardı. O sırada arkadaş ortamından tanışmış olduk. Üniversiteyi kazandı, ben de işimi bırakıp buraya geldim" dedi. Akademik camia ve arkadaşlardan tam destek Açılış gününde yalnız kalmayan çifte en büyük destek, hocaları ve sınıf arkadaşlarından geldi. Leyla’nın hem okuyup hem çalışmasına büyük saygı duyan akademik kadro, genç kadının bu zorlu maratonunda en büyük motivasyon kaynağı oldu. Kısıtlı imkanlarla yola çıkan genç çift, hayallerini gerçekleştirmek için en değerli varlıklarını ortaya koydu. "Hem uygun fiyatlı hem de kaliteli ürünler satmaya çalışıyoruz" Depremin ardından gittikleri Denizli’de eşiyle tanışıp evlendiklerini aktaran Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesinde Sosyal Hizmet bölümü 2. sınıfta okuyan 19 yaşındaki Leyla Mine Akkuş, "Normalde ben zaten burada okuyordum, zaten buraya gelecektim. Eşim de beni yalnız bırakmamak adına, bana destek olmak adına Gümüşhane’ye geldi. Burası maalesef küçük bir şehir, o yüzden iş imkanı çok fazla yok. Biz de kendi işimizi kurduk. Burayı düğün altınlarımızla açtık. Kendi düğün altınlarımız ve düğün paralarımızla açtık. Kendimiz hem uygun fiyatlı yapmaya çalışıyoruz hem de kaliteli ürünler satmaya çalışıyoruz. Eşim Denizlili olduğu için direkt fabrikadan getiriyoruz. Daha önce de tekstilde çalıştığı için oradan getirip hani toptancı aracılığı olmadan üstüne kâr daha fazla eklemeden daha uygun fiyata da burada satıyoruz" ifadelerini kullandı. "Burada biz bütün yaz boyunca iş baktık bulamadık" "Genç cesareti"ne dikkat çekerek hayata bu yaştan başlamanın önemli olduğunu dile getiren Akkuş, "Bir şeyler 25’imize 30’umuza geldiğimiz zaman olmuyor, gerçekten tutmuyor. O yüzden dolayı ne kadar erken başlarsak o kadar iyi, devir de öyle bir devir zaten. Burada biz bütün yaz boyunca iş baktık bulamadık. O yüzden dedik ki; madem iş bulamıyoruz, biz bir yer kuralım, bir yerden kendimizi geçindirmeye çalışalım diye düşünüp kendi işimizi kurduk" dedi.
Gümüşhane’de mahalle sakinlerini tedirgin eden dev kayalar dağcılar tarafından temizleniyor
02 Eylül 2023 Cumartesi - 09:44 Gümüşhane’de mahalle sakinlerini tedirgin eden dev kayalar dağcılar tarafından temizleniyor Gümüşhane’de Eskibağlar mahallesinde vatandaşların yoğun olarak kullandığı yolun kenarındaki yamaçta asılı halde tehlikeye davetiye çıkaran devasa kayalar dağcılar tarafından temizleniyor. Kentte, Eskibağlar mahallesinde bulunan ve mahalleliyi tedirgin eden kayalar dağcılar ve karayolları ekipleri tarafından temizleniyor. Çevreyolu ayrımı olarak da kullanılan yol güzergahında bulunan dağ yamaçlarında bulunan devasa kayalar nedeniyle mahalle sakinleri korkuyla yolculuk yaparken, başlatılan çalışmayla birlikte tehlikenin en aza indirilmesi hedefleniyor. Çalışmadan memnun olduklarını dile getiren mahalle sakinleri ise çalışmanın bitmesiyle birlikte rahat bir nefes alacaklarını dile getirdi. “Tamamlandığında rahatça seyahat edebileceğiz” Eskibağlar mahallesinden kent merkezine ulaşımda tedirginlik yaşadıklarını dile getiren mahalle sakini Rıdvan Kullukçu, “Burası jeolojik açıdan kayaların olduğu bir bölge, dağ yamacına yakın olduğu için kullandığımız yolda kayalar var. Bu kayalar sağlam değil altları boş, her an kendiliğinden düşebilecek taşlar. Buradan yaya da gidilebiliyor, araçla da geçilebiliyor bu nedenle bu taşlar sıkıntı teşkil ediyordu. Bununla ilgili çalışma başlatıldı bundan sonra insanların oradan geçerken herhangi bir korkusu kalmayacak. Daha öncesinde çünkü biz bu yoldan aşağıya inerken kopan taşları görüyorduk zaten umarım tamamlandığında bir problem yaşamayacağız” dedi. “Buradan aşağıya inerken korkuyoruz” Tehlike arz eden yolu kullanmak için farklı alternatiflere yönelmek zorunda kaldıklarının altını çizen Bülent Kullukçu, “Taşlardan dolayı buradan ne aşağı inip ne yukarı çıkabiliyoruz, taksiyle farklı bir güzergâhtan gelip evimize gidiyoruz ulaşımda sıkıntılarımız oluyordu. Bu sıkıntının çözülmesini istiyoruz, korkuyoruz buradan aşağıya giderken oradan bir kaya gelse ki geçmişte bunun örnekleri oldu, yaşlıyız kaçamayız sağlığımızdan oluruz. Çalışmalardan memnunuz bitince rahat rahat kullanacağız aracımızla hayati tehlike olmadan gidip geleceğiz” diye konuştu. Öte yandan çalışmalar esnasında çekilen görüntülerde yamaçtan yuvarlanan kayaların devasa boyutları ise tehlikenin büyüklüğünü gözler önüne seriyor.
Gümüşhane’de “Mavi Ay” için zirvelere çıktılar, umduklarını bulamadılar
31 Ağustos 2023 Perşembe - 00:41 Gümüşhane’de “Mavi Ay” için zirvelere çıktılar, umduklarını bulamadılar Gümüşhane’de bir grup doğa ve fotoğraf tutkunu, iki dolunay arasındaki süreçte meydana gelen ekstra dolunayı ifade eden “Mavi Ay” fotoğrafı çekmek için şehrin 2 bin 200 metre rakımlı bölgesine çıktı ama umduğunu bulamadı. İnternetten gördükleri ve kendilerine oldukça ilginç gelen bu doğa olayı için ilk olarak kent merkezinde günlerce gözlem ve keşif yapan ekip teknolojik imkanlardan da faydalanarak fotoğraf çekimi için kentin eski yerleşim yeri olan Süleymaniye Mahallesi’nin 2 bin 200 metre rakımlı zirvesine karar verdi. Araçlarla erkenden bölgeye ulaşarak çadırlarını kurup çaylarını demleyen ekip “Mavi Ay” olarak adlandırılan fakat nadir ve beklenmedik bir olayı anlatmak için kullanılan, Ay’ın rengiyle ilgili olmayan doğa olayını çekmek için fotoğraf ekipmanlarını hazırladı. Güneş battıktan kısa bir süre sonra yüzünü gösteren dolunayı bulutların arasından çıktıktan sonra en iyi şekilde yakalamak için çeşitli açılardan çekimler yapan ekip aşırı rüzgar nedeniyle soğuyan havaya aldırmadan altın sarısı renge bürünen “Mavi Ay” görüntülerini ölümsüzleştirdi. Şehrin coğrafi yapısı nedeniyle beklentilerinin aksine ayın yeterince büyük görünmemesi nedeniyle umduklarını bulamayan ekip hayal kırıklığı da yaşadı. “İstediğimiz gibi olmamasına rağmen gayet mutlu olduk” Ekipteki profesyonel fotoğrafçıların yanında onlara arkadaş olmak ve bu doyumsuz anı ölümsüzleştirmek için 2 bin 200 metre rakımlı zirveye çıktığını kaydeden Şener Odabaş, “Bugün Mavi Ay olarak adlandırılan dolunayı çekmeye geldik. Ben amatör olarak cep telefonuyla çekimlerimi yaptım. İstediğimiz gibi olmamasına rağmen gayet mutlu olduk. Çekimlerin ardından çayımızı içtik, doğanın tadını çıkarıp dolunayı izledik” dedi. “Ay beklediğimizden çok küçüktü” Ekip üyesi Burak Soydaş ise “Beş arkadaşımızla Süleymaniye Mahallesi’nin zirvesinde ay pozlamaya geldik. İstediğimiz ve beklediğimiz gibi elverişli bir ortam olmadı. Hem rüzgar hem de arazinin zorlu olmasından dolayı bazı problemler yaşadık ama her türlü kendimizi adapte edip fotoğrafları çektik. Profesyonel arkadaşlarımızın sayesinde çok güzel fotoğraflar çektik, çay demleyip içtik. Ay beklediğimizden çok küçüktü. Mavi Ay çekmeye geldik ama güneşin batışıyla beraber ay kızıl rengini verdi fotoğraflara. Beklediğimiz görüntüyü alamadık. İnşallah bir sonrakinde daha güzel pozlar alırız” ifadelerini kullandı. “Dört gün boyunca mekan aradık” Bu alana çıkmadan önce Gümüşhane’de dört gün boyunca ayı gözlediklerini, daha güzel fotoğrafı nereden çekebilirizin araştırmasını yaptıklarını anlatan Soydaş, “En son 2 bin 200 rakımlı bu tepeyi uygun gördük. Arkadaşlarımızla geldik ama ay yeterince bize istediğimiz pozları vermedi. İnşallah daha sonraki çekimlerimizi daha güzel manzarayla yapacağız. Bu sefer yüksek zirvedeydik istediğimizi alamadık, bir sonrakinde farklı illerde veya ilçelerde daha düşük rakımda güzel fotoğraflar almayı düşünüyoruz” diye konuştu.
Gümüşhane’de 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlandı
30 Ağustos 2023 Çarşamba - 12:17 Gümüşhane’de 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlandı Gümüşhane’de 30 Ağustos Zafer Bayramının 101.yıldönümü düzenlenen törenlerle kutlandı. Hükümet Konağı önündeki Atatürk Anıtında gerçekleştirilen törende ilk olarak Vali Alper Tanrısever ve Belediye Başkanı Ercan Çimen tarafına Atatürk Anıtına çelenk sunuldu. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda daha sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mesajı okundu. Günün anlam ve önemiyle ilgili konuşan Jandarma Teğmen Seyid Ahmet Ertürk, 30 Ağustos 1922 tarihinin Türk Ulusunu esir etmek isteyen emperyalist güçlere karşı kadınıyla, çocuğuyla, ordusuyla topyekün verdiği bir savaşın ve milletin ulusal benliğini kurtardığı Zafer Destanı’nın yazıldığı gün olduğunu söyledi. Türk tarihinin dönüm noktasında kazanılan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini sağlamlaştıran büyük zaferin 101. yıldönümünü ilk günkü gurur ve heyecandan hiçbir şey kaybetmeden aynı duygularla kutladıklarını ifade eden Teğmen Ertürk, “30 Ağustos Zaferi ile Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğindeki yüce Türk ulusu, emperyalist güçlerin işgalci ordularını, anavatan topraklarından kesin olarak atarak ebedi özgürlük ve bağımsızlığına kavuşturmuştur. Bu zafer bütün otoritelerin tartışmasız bir askeri deha olarak kabul ettiği Ulu Önder, Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk tarafından, Anadolu’da sağlanan milli birlik ve beraberliğin mutlak bir sonucu olarak kazanılmıştır. Her safhası tek tek düşünülerek hazırlanan bu zafer, aziz yurduna ve bağımsızlığına kasteden işgal kuvvetleri karşısında Türk ordusunun ortaya koyduğu eşsiz bir eserdir. Anadolu halkı tek bir yumruk olarak, diş ve iç odakların ihanetleri karşısında ve yokluklar içerisinde, büyük fedakârlıklarla verdiği kurtuluş savaşının en son safhası olan, başkomutanlık meydan muharebesini de kazanarak, kesin bir zafere ulaşmıştır. ’Ya istiklal, ya ölüm’ parolası ile başlayan muharebede elde edilen bu büyük zaferin Türk’ün bağrına dayanan hançerin ulusça sökülmesi, özgürlük ve haysiyetimizi yok etmek isteyenlerin dize getirilmesinin destanıdır” diye konuştu. Bir öğrencinin “Bayrak” şiirini okuduğu programın ilk kısmı halk oyunları gösterisi ve anıt önünde hatıra fotoğrafı çekilmesiyle son buldu. Anıt önündeki etkinliğin ardından Vali Tanrısever ve Başkan Çimen Valilik makamında tebrikleri kabul ettikten sonra Valilik fuaye alanında kabul töreni yapılması ve ardından şehit kabirlerinin ziyaret edilmesiyle program son buldu.
Gümüşhane’de 68 yıl önce 3 boyutlu olarak yapılan tabela görenleri hayrete düşürüyor
30 Ağustos 2023 Çarşamba - 09:33 Gümüşhane’de 68 yıl önce 3 boyutlu olarak yapılan tabela görenleri hayrete düşürüyor Gümüşhane’nin Kale köyünde yaklaşık 68 yıl önce bir ressam tarafından yapılan 3 boyutlu reklam tabelası görenleri hayrete düşürüyor. Gümüşhane il merkezine 24 kilometre mesafede yer alan Kale köyünde bulunan bir kara lastik ayakkabı üretim imalathanesinin tabelası görenleri hayrete düşürüyor. Yaklaşık 68 yıl önce Ali Saraç adlı bir ressam tarafından yapılan 3 boyutlu tabelada yer alan ayakkabı ve elinde ayakkabı tutan kadın figürü tabelaya bakan kişinin gittiği yöne göre hareket ediyor. Tabela ile ilgili son dönemde sosyal medyada yapılan paylaşımlar ise tabelanın şöhretine şöhret katıyor. Hizmet verdiği yıllarda bölgede yaşayan vatandaşlar tarafından yoğun ilgi gören imalathaneden geriye harabe kalırken tabela ise yıllar içerisinde aşınmış olmasına rağmen 3 boyutlu özelliğini korumaya devam ediyor. “Biz döndükçe lastikler kadın da bizimle beraber dönüyor” Aradan yıllar geçmesine rağmen tabelanın önünden her geçişlerinde şaşırdıklarını söyleyen Bahattin Ülker (67), “Ben küçükken Ürer lastikleri vardı fabrikası Ünye’deydi, Zeynel isminde birisi geldi bunu buraya açtı. Bu tabela yaklaşık 65 yıllık o günden bugüne burada durur. Biz döndükçe lastikler kadın da bizimle beraber dönüyor bunu yapan ressama helal olsun gerçekten ressammış yani. İlk yıllarında anlayamadık ama seneler sonra lastiğinde bizimle beraber döndüğünü anladık. Her geçtiğimizde bakıyoruz” dedi. "Çocukken bu bize sihir gibi gelirdi" Çocukluk yıllarında söz konusu tabelayı görünce kendilerine sihir gibi geldiğini ifade eden Refik Alemdar, “Bu tabela o zamanın sihiri sağa dön sola dön nereye gidersen git sana dönüyor insanları büyüledi yani. Bizzat beni de büyüledi. O dönem bunu görmek bize sihir gibi geldi, normal bir resim gibi değil bu. O günlerden bu günlere hala gelip gideni bakanı olur yani. Hatta bunu alıp götürmeye çalışanlar oldu ama izin vermedik” diye konuştu.
Gümüşhane, İzmirli doğaseverleri büyüledi
28 Ağustos 2023 Pazartesi - 10:14 Gümüşhane, İzmirli doğaseverleri büyüledi Gümüşhane’nin tarihi ve doğal güzellikleri İzmirli doğaseverleri kendine hayran bıraktı. 7 gün boyunca kenti karış karış gezen grup, şehrin coğrafyasını ve insanlarını çok beğendi. İzmir’den gelen ve Karadeniz bölgesinde gezmedikleri tek yer olan Gümüşhane’yi 7 gün boyunca doya doya gezen doğaseverler şehrin tarihi ve doğal güzellikleriyle coğrafyasına hayran kalarak “Gümüşhane cennetten bir köşeymiş” sözleriyle yine gelmek üzere şehre veda etti. Uzun yıllardan beri Türkiye’nin değişik bölgelerini gezen 17 kişilik doğasever grup 7 gün boyunca karış karış gezdikleri Gümüşhane’den mutlu bir şekilde ayrıldı. İzmir’in kavurucu sıcağından kaçan 17 kişilik doğasever grup internetten görerek çok beğendikleri ve Gümüşhane Dağcılık, Doğa Sporları ve Gençlik Derneğiyle (GÜDAK) irtibat kurarak geldikleri Gümüşhane’de macera dolu bir haftalık yolculuk boyunca Gümüşhane’nin doğal ve tarihi zenginliklerini adım adım deneyimledi Karaca Mağarası’nın gizemli derinliklerini, Limni Gölü Tabiat Parkı’nın huzur dolu manzarasını, Zigana Dağı’nın etkileyici manzarasını, Artabel Gölleri Tabiat Parkı’nın göz alıcı güzelliklerini deneyimleyen grup üyeleri birinci gün Karaca Mağarası, Limni Gölü Tabiat Parkı ve Zigana Dağı, ikinci gün Artabel Gölleri Tabiat Parkı, üçüncü gün Santa Harabeleri, Taşköprü Yaylası, dördüncü gün Krom Antik Kenti, İmera Manastırı, beşinci gün Abdalmusa Tepesi, altıncı gün Örümcek Ormanları, Çağlayandibi Şelalesi Tabiat Parkı, Çıkrıkdüzü ve Güvende Yaylaları ve yedinci gün Tomara Şelalesi, Çakırkaya Manastırını gezdi. Bir hafta boyunca Tarihi Süleymaniye Mahallesindeki uygulama otelinde kalan İzmirli doğaseverler şehrin 600 metre rakımlı bölgesinden 3 bin 331 metre rakımlı en yüksek noktası olan Abdalmusa Zirvesine kadar hemen her bölgesini doya doya gezdi. “Gezdiğimiz yerlerin hepsi ayrı ayrı güzelliklere sahip yerlerdi” Gümüşhane organizasyonu yapan Müşerref Çevik, daha önce Gümüşhane’ye hiç gelmediklerini hatırlatarak, “Gümüşhane’de 17 kişilik grubumuzla bir hafta boyunca gezdik. Grubumuzu en çok etkileyen yerler Artabel Gölleri Tabiat Parkı, Santa Vadisi ve Örümcek Ormanları oldu. Gezdiğimiz yerlerin hepsi ayrı ayrı güzelliklere sahip yerlerdi. İnternetten paylaşım ve fotoğrafları gördük ama çokta hayal edemedik güzellikler konusunda. Bu kadar güzellik beklemiyorduk. Beklentimizin çok çok üzerinde yerler gördük Gümüşhane’de” dedi. “Gümüşhane cennetten bir köşe ve kesinlikle ölmeden önce görülmesi gereken yerlerden birisi” “Yine gelecek misiniz?” sorusuna “Kesinlikle” diye cevap veren Çevik, “Gümüşhane cennetten bir köşe ve kesinlikle ölmeden önce görülmesi gereken yerlerden birisi bence. Bugüne kadar Türkiye’nin birçok noktasını gezdik. Bizi Gümüşhane’nin en çok insanları etkiledi. Coğrafyası kadar yürekleri güzel insanlarla dolu bir şehir burası. Ben yıllardır Türkiye’yi gezerim ama Gümüşhane insanının samimiyeti, doğallığı ve temiz yüreğini hiçbir yerde görmedim” diye konuştu. Grupta yer alan emekli güzel sanatlar öğretmeni Mümtaz Saygın ise Gümüşhane’nin hakkında hiç bilgi sahibi olmadığı bir kent olduğunu hatırlatarak, “Buranın milattan önce 4.yüzyıldan itibaren yerleşimin olduğunu, Helenistik dönem, Roma dönemi ve Hristiyanlığın bu bölgede çok etkin olduğunu gözlemledim. Özellikle Krom Vadisinde 40 civarında kilise ve şapel olması beni çok etkiledi” dedi. “Birçok şehirdekinden daha fazla kilise ve şapel Krom ve Santa vadilerinde var” Türkiye’de birçok şehirdeki toplam kilise sayısından daha fazla kilise ve şapelin Krom Vadisinde olduğunu ifade eden Saygın, “Planları birbirine benzeyen bu binalar bakımsız kalmış. Sadece İmera Manastırı kısmen restore edilmiş ama kapısı kilitliydi giremedik. Orada bir bekçi olması ve gelen konukların içeriye girmesini isterdim. Bu vadideki kiliselerin adını da bilemedik çünkü tabelaları yok. Hemen hemen tüm eserlerde define aramışlar hatta bazılarında insan kemikleri bile vardı. Bu tablo bizi çok üzdü. Tam bir roman ve gotik sanatları kiliseleri vardı. Krom ve Santa vadilerinde çok sayıda Hıristiyanlık tarihi eseri var ama ilgi yok, bakım yok. Harabe deniliyor ama restore edildikten sonra ören yeri denmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı. “Malzeme bol ama bakım yok, ilgi yok” Gelirken Gümüşhane’de bu kadar tarihi eser göreceğinin aklının ucundan bile geçmediğini belirten Saygın, “Süleymaniye Mahallesi, Santa, Krom Vadilerinde eşsiz eserler var. Malzeme bol ama bakım yok, ilgi yok. Bu şekliyle bura insanlar kilise görmeye gelmezler. Ancak doğa çok güzel. Karaca Mağarası gibi yerler çok güzel ama hiç değilse şu tarihi yapılar, özellikle kiliseler biraz restore edilse sanırım daha çok ilgi çeker. Buralar tamamen bakımdan yoksun. Biz dağcı olmasak oralara gelmezdik. Bir de rehber sıkıntısı var. Şimdi ben olmasam bu grupta o tarihi eserleri kim anlatacaktı?”diyekonuştu.
Gümüşhane’deki kazada yaralanan gelin ve annesi kurtarılamadı
25 Ağustos 2023 Cuma - 17:09 Gümüşhane’deki kazada yaralanan gelin ve annesi kurtarılamadı Gümüşhane’nin Kelkit ilçesinde kendi kınasına giderken gerçekleşen trafik kazasında ağır yaralanan gelin düğün gününde, annesi de bir gün sonra vefat etti. Acı olaydan geriye çiftin düğün davetiyesi kaldı. Geçtiğimiz çarşamba günü düğünlerinden önce kendi kınaları için 29 AZ 345 plakalı otomobille köyleri Balıklı’ya giden damat Ahmet Enes Can (25), Kelkit-Erzincan karayolunun Yukarı Özlüce mevkiinde hafif ticari araçla çarpışmış ve kazada 2’si ağır 7 kişi yaralanmıştı. Feci kazada otomobil sürücüsü damat Ahmet Enes Can ile aynı araçta bulunan resmi nikahlı eşi Evin Can, kayınvalidesi Şehristan Okuş, Hiranur Okuş, Emine Okuş, Elif Can ile çarpıştığı hafif ticari aracın sürücüsü Fethi Tok ve Enes Tok yaralanmış, kazada ağır yaralanan gelin Evin Can ile annesi Şehristan Okuş ileri tetkik ve tedavi için Gümüşhane Devlet Hastanesi’ne sevk edilmişti. Düğün gününde hayatını kaybetti Düğünlerinden bir gün önce yaptıkları kazanın ardından ağır yaralanan Şırnaklı gelin Evin Can (21) hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak düğün günü olan 24 Ağustos’ta vefat ederken annesi Şehristan Okuş ise bugün aynı hastanede kurtarılmayarak vefat etti. Otomobil sürücüsü Ahmet Enes Can ile Evin Can’ın 3 Ağustos tarihinde Kelkit’te resmi nikah kıydıkları ve Çarşamba günü gerçekleşecek kına gecesi için Kelkit’e geldikleri öğrenildi. Geriye çiftin düğün davetiyesi kaldığı acı olayın ardından gelin Evin Can’ın cenazesi bugün Şırnak’ın İdil ilçesinde toprağa verilirken, kızından bir gün sonra hayatını kaybeden anne Şehristan Okuş’un cenazesi toprağa verilmek üzere bugün aynı ilçeye gönderildi.