Yerel Haberler
Gümüşhane
700 yıllık emanet nesilden nesile korunuyor 26 Aralık 2025 Cuma - 09:34:45 Anadolu ve Karadeniz’in İslamlaşması ve Türkleşmesinde önemli rol oynayan Orta Asya evliyalarından Güvenç Abdal’a ait kılıç ve zırh gömleği, 700 yılı aşkın süredir Gümüşhane’deki torunları tarafından korunuyor. Ahmet Yesevi’nin Anadolu’ya gönderdiği talebelerden biri olan Güvenç Abdal, Gümüşhane’nin Kürtün ilçesine bağlı Taşlıca köyüne gelerek burada yaşamını sürdürdü. Türbesi Kırşehir’de bulunan Güvenç Abdal’ın temsili mezarlarından biri de adını taşıyan Güvende Yaylası’nda yer alıyor. Güvende Yaylası’nda yüzyıllardır yayla şenlikleri düzenleniyor. Kırşehir’den Taşlıca köyüne gelen Güvenç Abdal, bölgenin İslamlaşmasında etkin rol üstlendi. Köye yerleştikten sonra ilk olarak bir mescit yaptırdı. Yapılan mescit, 1800’lü yıllarda onarım gördü ve günümüze kadar ayakta kalarak halen ibadete açık şekilde hizmet veriyor. Güvenç Abdal tarafından yaptırılan camide uzun yıllardır görev yapan torunu İsmail Güvendi, atalarından yadigâr olan kılıç ve zırh gömleğini özel bir kutuda muhafaza ediyor. Üniversitelerde görev yapan bilim insanları tarafından gerçekleştirilen karbon testleri sonucunda kılıç ve zırh gömleğinin 1300’lü yıllara ait olduğu kesinleşti. Emanetlerin zamanla deforme olmasının nedeni ise 1915 Rus Harbi sırasında korunmaları amacıyla toprağa gömülmeleri oldu. Trabzon’un fethi sırasında sağlanan katkıların ardından Fatih Sultan Mehmet tarafından verilen fermanla tekke beratı alan Güvenç Abdal Ocağı’nda, Cumhuriyet’in ilanına ve tekke ile zaviyelerin kapatılmasına kadar uzun yıllar boyunca kazanlar kaynadı. Güvenç Abdal’ın oğlu Hıdır Baba ile torunlarının mezarlarının bulunduğu Taşlıca köyünde, Güvenç Abdal’ın tekkesinin yer aldığı alana evini inşa eden İsmail Güvendi, Güvenç Abdal’ın Ahmet Yesevi Tekkesi’nde yetiştiğini ve Anadolu’da etkin rol üstlenmek amacıyla Taşlıca köyüne yerleştiğini, burada yaşadığı süre boyunca çok sayıda müridi bulunduğunu söyledi. "Anadolu’nun Türkleşmesinde ve İslamlaşmasında önemli bir rolü var" Güvenç Abdal’ın tekke kurarak Doğu Karadeniz’in İslamlaşmasına önemli katkılar sağladığını ifade eden İsmail Güvendi, "Güvenç Abdal, 1250’li yıllardan sonra Anadolu’ya gelen, Anadolu’nun kapıları açıldıktan sonra Anadolu’nun İslamlaşması ve Türkleşmesinde öncülük etmiş Anadolu alperenlerinden bir tanesidir. Güvenç Abdal’ın asıl ismi Halil Derviş’tir. Halil-i Nurettin olarak geçer şeceredeki ismi. 1250’li yıllarda buraya gelip mescidini yapıp burada bir tekke kurmuş ve buraların İslamlaşmasına öncülük etmişlerdir. Türkleşmesine de aynı zamanda bu Çepni boylarının Türkleşmesine onlarla birlikte büyük öncülük etmiş ve Anadolu’nun özellikle bu Karadeniz yöresinin fethedilmesinde müthiş fedakârlıklar göstermiştir. Fatih’in Trabzon’u fethinde bu ocak yetişenlerinden Çağırgan Baba’nın, bir rivayete göre 22 bin kişilik orduyla Kadırga Yaylası’nda Fatih’le beraber namazı idrak edip hutbeyi Fatih’in okuduğu, Çağırgan Baba’nın da orada namazı kıldırdığı rivayet edilmektedir" dedi. "700 yıldır bu kılıç ve zırhı koruyoruz" Güvenç Abdal’a ait kılıç ve zırhın karbon testleriyle 700 yıla tarihlendiğinin altını çizen İsmail Güvendi, "Emanetler, dededen toruna, torundan toruna aktarılmıştır. 1915 yılındaki Rus muhacirliğine kadar da büyük bir özenle korunmuştur. Bu emanetlerin bugün deforme olmasının en büyük sebebi, o dönemde güvenlik amacıyla toprağa gömülmüş olmalarıdır. Muhacirlik olayı yaşanınca dedelerimiz buradan ayrılmak zorunda kalmış, emanetleri toprağa gömüp gitmişlerdir. Geri döndüklerinde tekrar çıkarmışlar ancak doğal olarak bir miktar deformasyon oluşmuştur. Yapılan karbon testlerinde bu emanetlerin 1200’lü yıllara ait olduğu tespit edilmiştir. Daha sonraki yıllarda, özellikle 1990’lı yıllara kadar, ziyarete gelen bazı kişiler tarafından bu emanetlerden teberrük niyetiyle parça alınmış, koparılmıştır. Bu durum aslında çok yanlış bir uygulamaydı. Bunun farkına vardıktan sonra artık kimseye parça verilmemesi yönünde karar aldık. O dönemde ateşli silahların olmadığı bir zaman diliminden bahsediyoruz. Bu nedenle kılıçlar daha çok koruma amaçlıdır. Önceleri savaş meydanlarında kullanılan bu kılıç, sonraki dönemlerde aynı şekilde muhafaza edilmiştir. Hıdır Baba kullanmıştır, ondan sonra oğlu kullanmıştır. Ancak zamanla bu kılıçlar savaş alanlarında kullanılmaktan çıkmıştır. Biz bu kılıca ‘gönül kılıcı’ deriz. Aslında bu bir tahta kılıçtır. Koruma amacı taşımasının yanında, insanların gönlünü fethetmeyi temsil eder" diye konuştu.
24 Aralık 2025 Çarşamba - 09:05 Off-road aracının hava filtresine giren sincaptan fındık sürprizi Gümüşhane Off-Road Kulübü (GÜMOFF) üyelerine ait park halindeki bir off-road aracının hava filtresine giren sincap 1 kiloya yakın fındığı burada depoladı. Trabzon’un Of ilçesinde geçtiğimiz günlerde düzenlenen off-road yarışları için bölgeye giden GÜMOFF ekibi, araçlardan birini Yomra ilçesinde uygun bir alana park ederek diğer araçlarla birlikte Of ilçesine doğru yolculuğa devam etti. Uzun süre kullanılmayan araç, geçen hafta sonu dağlık arazide sürüşe çıkarıldığında belirgin bir performans düşüklüğü gösterdi. Performans kaybı nedeniyle bakıma alınan aracın hava filtresi açıldığında ise ilginç bir manzarayla karşılaşıldı. Hava filtresinin içinde, temiz ve zarar görmemiş halde 1 kiloya yakın fındık bulundu. Yapılan incelemede, bir sincabın araçtaki geniş hava girişlerinden içeri girerek hava filtresini kendisine kışlık erzak deposu haline getirdiği anlaşıldı. "Fındıkları sobada kurutup yedik" Araçta meydana gelen performans düşüklüğü nedeniyle durumu fark ettiklerini ifade eden GÜMOFF Kulübü Başkanı Recep Şahin, "Yaklaşık 1 buçuk ay önce Of ilçesine gittik Off-Road yarışlarımız vardı. Bu aracımızı Yomra ilçesinde bıraktık diğer araçlarımızla birlikte yola devam ettik. Bizim aracı bıraktığımız yerde orada fındık kurutan insanlar vardı. Onlardan müsaade aldık arabayı bıraktık. Daha sonra döndüğümüzde aracımızı çok kullanmadık. Geçen hafta sonu dağlık araziye çıktık ve aracımızda bir performans düşüklüğü fark ettik. Daha sonra bakıma aldık ve gerekli kontrolleri yaptığımızda hava filtresini açtık ve içerisinde yaklaşık 1 kiloya yakın fındık gördük. Fındıklar tertemizdi, yıkadık sobada kurutup yedik. Sincaplar normal araçlara giremez ancak bizim araçlarımız özel araçlar olduğu için hava akışı önemli olduğundan hortum girişlerini geniş tutuyoruz. Sincap oradan girmiş ve kendine güzel bir yuva yapmış. O kadar kısa sürede bu kadar fındığı nasıl taşımış hayret ettim" dedi. "Sincabın bize güzel bir ikramı oldu" Fındıkların lezzetli ve taze olduğunu belirten Alper Akçay, "İlk gördüğümüzde şok olduk, olaya dair mantık yürütemedik. Çocukların yaptığını düşündük ama arabanın bırakıldığı yere bakınca olayı çocukların yapmadığını anladık. Gerçekten hayret ettik. Sincabın kışlık erzakını aldık ama kendince güzel ama bizce yanlış bir yere konumlandırmış. Fındıkları temizledik ve buraya gelen misafirlerimizle yedik. Fındıklar gayet lezzetliydi" diye konuştu.
22 Aralık 2025 Pazartesi - 09:06 Gümüşhane’de şehrin gürültüsünden kaçanlar Torul’un zirvelerinde buluştu Gümüşhane’de şehrin gürültüsünden ve boğucu havasından uzaklaşmak isteyen 22 doğasever, bu hafta Torul ilçesinin karlar altındaki eşsiz coğrafyasında bir araya geldi. Pamuk tarlasını andıran orman yollarında gerçekleştirilen yürüyüş, katılımcılara hem fiziksel hem de zihinsel bir arınma imkanı sundu. Yürüyüş, Torul ilçesine bağlı Tokçam köyü Merkez Mahalle’de bin 481 metre rakımda başladı. Sporcular Yanıklık Sırtı, Sel Gediği, Mandızlı Sırtı ve Hanzarosman Sırtı gibi kritik noktaları aşarak ilerledi. Kar diz boyu, manzara on numara Kar kalınlığının yer yer diz boyuna ulaştığı parkurda, Torul ve Kürtün baraj göllerinin panoramik manzaraları yürüyüşe eşlik etti. Bin 668 metre yüksekliğe kadar tırmanan ekip, 12 kilometrelik rotayı bin 94 metre rakımdaki Yurt köyünde başarıyla tamamladı. Kristalize kar taneleri eşliğinde ilerleyen ekip orman içindeki yatay geçişlerde çam ağaçlarının üzerine çöken kar yükününün oluşturduğu masalsı görüntüleri bol bol fotoğrafladı. Yurt köyüne ulaşan sporcuların yorgunluğunu köy sakinlerinden İrfan Aydın’ın ikramı bitirdi. Aydın’ın evindeki sıcak sobanın etrafında toplanan ekip, demlenen çaylar eşliğinde haftanın stresini, günün yorgunluğunu geride bıraktı. Psikolojik sağlık için ’Doğa’ reçetesi Yürüyüşe katılan Psikolojik Danışman Zeliha Fatma Aykın, doğada vakit geçirmenin bilimsel olarak kanıtlanmış faydalarına dikkat çekerek, "Bugün Tokçam köyünden Yurt köyüne yürüdük. Harika manzarasıyla aslında kışa bir "merhaba" dedik. Kar yer yer diz boyuydu, bazı yerlerde de tozak şeklindeydi. Çok tatlı bir etkinlikti. Yeni gelen arkadaşlarımız da oldu. Onlara hem doğayı sevdirdik hem de doğa yürüyüşleri için katkıda bulunmaları adına bir nevi motive ettik diyebiliriz. Doğada, özellikle ormanlık alanda yapılan yürüyüşlerin depresyon ve anksiyete üzerindeki olumlu etkileri dünya genelinde yapılan çalışmalarla destekleniyor. Bugün burada sadece fiziksel bir aktivite yapmadık, aynı zamanda kışa ’merhaba’ diyerek ruhumuzu dinlendirdik. Tüm vatandaşlarımıza ’Doğada iziniz olsun’ diyerek bu deneyimi yaşamalarını öneriyorum" ifadelerini kullandı. GÜDAK Başkanı Mustafa Akbulut ise daha önce bahar ve sonbahar mevsiminde yürüdükleri parkuru kış mevsiminde ilk kez deneyimlediklerini belirterek, "Muhteşem bir kar parkuru yürüdük. Ormanlar, çam ağaçları yağan karla süslenmiş. Doğanın her güzelliğini gördük. Hava bazen rüzgarlıydı, bazen güneşli. Sona doğru biraz soğuk oldu ama çok güzeldi. Her mevsimde bu doğayı biz devamlı yürüyoruz. İlk defa kış mevsiminde burayı yürüdük. Gerçekten harika bir manzara vardı. Hafta sonunu evinde ya da kahve köşelerinde geçiren hemşehrilerimizi dağlara, temiz havaya, bu doğal güzellikleri görmeye davet ediyoruz" dedi.
21 Aralık 2025 Pazar - 09:41 Depremin izlerini girişimcilikle siliyorlar Asrın felaketi olarak adlandırılan Hatay depremlerinin ardından hayatı tamamen değişen 19 yaşındaki Leyla Mine Akkuş, zorluklara boyun eğmeyerek Gümüşhane’de eşiyle birlikte yeni bir sayfa açtı. Depremin ardından Denizli’ye giden ve Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü’nü kazanan Leyla Mine Akkuş, eğitimi için kente yerleşti. Eşi İsa Akkuş ise eşini yalnız bırakmamak adına Denizli’deki işini bırakarak eşinin yanına Gümüşhane’ye geldi. Kentte iş arayışları sonuçsuz kalınca genç çift el ele vererek kendi işlerini kurmaya karar verdi. Düğün altınları geleceğin sermayesi oldu Gümüşhane’nin kısıtlı iş imkanlarını bir engel değil, fırsat olarak gören genç çift, en büyük risklerini düğünlerinden kalan altınları sermayeye dönüştürerek aldı. KOSGEB’den de girişimcilik desteği alan Akkuş çifti, kentin tekstil ve giyim ihtiyacına cevap verecek butik bir işletme açtı. Kartondan tabelalı dükkan Kadın, erkek ve çocuk giyiminin yanı sıra çeyizlik ürünlerin de yer aldığı dükkanın en dikkat çeken detayı ise tabela oldu. İlk etapta maliyetleri düşürmek için tabelalarını kendi elleriyle kartondan hazırlayan çiftin bu samimi çabası, çevre esnafı ve vatandaşlar tarafından takdirle karşılandı. Eğitim ve ticaret bir arada Hem üniversite eğitimine devam eden hem de dükkanın işletmesini üstlenen Leyla Mine Akkuş, günün bir kısmını ders sıralarında, bir kısmını ise tezgah arkasında geçiriyor. Eşi İsa Akkuş’un tekstil sektöründeki tecrübesi sayesinde ürünleri doğrudan fabrikadan halka ulaştıran çift, uygun fiyat politikasıyla Gümüşhane halkına hizmet veriyor. "Üniversiteyi kazandı, ben de işimi bırakıp buraya geldim" Eşinin üniversiteyi bırakmaması için bu dükkanı açtıklarını kaydeden İsa Akkuş, "Gümüşhane’de yer açtık. Eşim okuduğu için okulunu bırakmasını istemedim, o yüzden Gümüşhane’ye taşındık. Denizli’deki hayatımı bırakıp buraya geldim. Burada yer açtık. Eşim okula gidiyor zaten, okuyor. Üniversite okuyor. Ben dükkana bakıyorum. Okul olmadığı günler yardım ediyor. Eşim Hataylı. Depremden dolayı Denizli’ye geldi. Öğretmenevinde kalıyorlardı. O sırada arkadaş ortamından tanışmış olduk. Üniversiteyi kazandı, ben de işimi bırakıp buraya geldim" dedi. Akademik camia ve arkadaşlardan tam destek Açılış gününde yalnız kalmayan çifte en büyük destek, hocaları ve sınıf arkadaşlarından geldi. Leyla’nın hem okuyup hem çalışmasına büyük saygı duyan akademik kadro, genç kadının bu zorlu maratonunda en büyük motivasyon kaynağı oldu. Kısıtlı imkanlarla yola çıkan genç çift, hayallerini gerçekleştirmek için en değerli varlıklarını ortaya koydu. "Hem uygun fiyatlı hem de kaliteli ürünler satmaya çalışıyoruz" Depremin ardından gittikleri Denizli’de eşiyle tanışıp evlendiklerini aktaran Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesinde Sosyal Hizmet bölümü 2. sınıfta okuyan 19 yaşındaki Leyla Mine Akkuş, "Normalde ben zaten burada okuyordum, zaten buraya gelecektim. Eşim de beni yalnız bırakmamak adına, bana destek olmak adına Gümüşhane’ye geldi. Burası maalesef küçük bir şehir, o yüzden iş imkanı çok fazla yok. Biz de kendi işimizi kurduk. Burayı düğün altınlarımızla açtık. Kendi düğün altınlarımız ve düğün paralarımızla açtık. Kendimiz hem uygun fiyatlı yapmaya çalışıyoruz hem de kaliteli ürünler satmaya çalışıyoruz. Eşim Denizlili olduğu için direkt fabrikadan getiriyoruz. Daha önce de tekstilde çalıştığı için oradan getirip hani toptancı aracılığı olmadan üstüne kâr daha fazla eklemeden daha uygun fiyata da burada satıyoruz" ifadelerini kullandı. "Burada biz bütün yaz boyunca iş baktık bulamadık" "Genç cesareti"ne dikkat çekerek hayata bu yaştan başlamanın önemli olduğunu dile getiren Akkuş, "Bir şeyler 25’imize 30’umuza geldiğimiz zaman olmuyor, gerçekten tutmuyor. O yüzden dolayı ne kadar erken başlarsak o kadar iyi, devir de öyle bir devir zaten. Burada biz bütün yaz boyunca iş baktık bulamadık. O yüzden dedik ki; madem iş bulamıyoruz, biz bir yer kuralım, bir yerden kendimizi geçindirmeye çalışalım diye düşünüp kendi işimizi kurduk" dedi.
Zigana Dağının serin sığınağı Limni Gölü yoğun ilgi görüyor
09 Ağustos 2023 Çarşamba - 13:12 Zigana Dağının serin sığınağı Limni Gölü yoğun ilgi görüyor Gümüşhane’nin Torul ilçesi sınırlarında bulunan ve tarihin her döneminde zorlu ve önemli bir geçit olan Zigana Dağı’nın eteklerinde yer alan Limni Gölü Tabiat Parkı, hava sıcaklıklarının rekor seviyelere ulaştığı bu günlerde serin ve temiz havasıyla vatandaşlara adeta sığınak oluyor. Zigana köyü sınırlarında yer alan Limni Gölü Tabiat Parkı, özellikle havaların ısındığı bugünlerde sıcak havaya karşı adeta doğal bir kalkan olan ormanın içinde, doğanın sunduğu huzur dolu atmosferiyle 7’den 70’e herkesi cezbetmeye devam ediyor. Zigana Dağı’nın eteklerinde yer alması, etrafındaki çam ormanların yeşil dokusu ve temiz havasıyla ziyaretçilere dinlendirici bir kaçış fırsatı sunan Limni Gölü Tabiat Parkı, hava sıcaklıklarının arttığı bu günlerde, serinlemek ve kafa dinlemek isteyenler için ideal bir tercih haline geldi. Denizden 2 bin 24 metre yükseklikte çam ormanları arasında temiz havası, eşsiz doğasıyla “Huzur veren mekan” ve “Zigana’nın nazar boncuğu” olarak nitelendirilen Limni Gölü Tabiat Parkı sadece serin havası ve doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda etkileyici orman manzarasıyla da ziyaretçilerini büyülüyor. Düşük nem oranı, temiz havası, eşsiz doğası ve manzarasıyla yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgi gösterdiği Limni Gölü Tabiat Parkının Zigana Dağı’nın eteklerindeki huzurlu sığınak olarak, serinlemek ve doğanın tadını çıkarmak isteyen ziyaretçileri beklediğini kaydeden tesis işletmecisi Murat Eroğlu, “Temiz havası, etkileyici orman manzarası ve sakinliğiyle Gümüşhane’nin doğal güzelliklerini keşfetmek isteyenlere unutulmaz anlar sunan Limni Gölü Tabiat Parkına herkesi ama özellikle son dönemde sıcaktan ve nemden bunalanları bekliyoruz” dedi. Limni Gölüne ulaşımın hem Gümüşhane hem de Trabzon’dan yaklaşık 45 dakikada sağlanabildiğini kaydeden Eroğlu, Doğu Karadeniz Bölgesinin önemli turizm duraklarından birisi, serinlemek ve doğanın tadını çıkarmak isteyenler için ideal bir yer ve Gümüşhane’nin serin oksijen deposu olan Limni Gölü Tabiat Parkına sıcak havalarda vatandaşların serinlemek için akın ettiğini söyledi.
“O ölürse ben de ölürüm” dediği eşiyle yan yana defnedildi
08 Ağustos 2023 Salı - 14:26 “O ölürse ben de ölürüm” dediği eşiyle yan yana defnedildi GÜMÜŞHANE (İHA) – Gümüşhane’de hayatını kaybeden Zehra Altıparmak ve eşinin ölümüne dayanamayarak intihar eden köy korucusu Hüseyin Altıparmak’ın cenazeleri bugün Gümüştuğ köyünde kılınan cenaze namazının ardından yan yana toprağa verildi. Olay, dün sabah saatlerinde Gümüşhane’nin Torul ilçesi Gümüştuğ köyünde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, geçen Salı günü köyde bir kişiyle tartışan köy korucusu Hüseyin Altıparmak’ın eşi Zehra Altıparmak panikle olay yerine giderken bir anda yere yığıldı. Beyin kanaması teşhisiyle hastaneye kaldırılan Zehra Altıparmak yoğun bakımda 6 gün süren yaşam mücadelesini kaybederek hayatını kaybetti. Zehra Altıparmak’ın hayatını kaybetmesinin ardından “O ölürse ben de ölürüm” diyen eşi köy korucusu Hüseyin Altıparmak da dün sabah saatlerinde evlerine yakın bir noktada silahla intihar etti. İncelenmek üzere Trabzon Adli Tıp’a gönderilen çiftin cenazeleri bugün sabah saatlerinde Gümüştuğ köyüne getirildi. Hüseyin Altıparmak’ın köy korucusu olması nedeniyle köyde Jandarma ekipleri tarafından güvenlik önlemi alındı. Acı olayın ardından hayatını kaybeden çift için Gümüştuğ köyünde ayrı ayrı cenaze namazı kılındı. Cenaze namazına Gümüşhane Vali Yardımcısı Ali Recai Yerlikaya, Kürtün Kaymakamı Torul Kaymakam Vekili Okan Dağlı, çiftin 3 oğlundan 2’si Uğur ve Osman Altıparmak, akrabaları ve köy sakinleri katılırken diğer çocukları Ufuk Altıparmak yurtdışında olduğu için cenaze namazına katılamadı. Köyde kılınan cenaze namazının ardından, acı olayda hayatını kaybeden köy korucusu Hüseyin Altıparmak ve eşi Zehra Altıparmak Gümüştuğ köyü mezarlığına defnedildi.
Gümüşhane’yi sporla tanıtıyorlar
08 Ağustos 2023 Salı - 09:23 Gümüşhane’yi sporla tanıtıyorlar Gümüşhane Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Gençlik Merkezi antrenörleri ve öğrencileri 673 yıllık İmera Manastırı’nda satranç ve geleneksel Türk okçuluğu yaparak Gümüşhane’nin turizm alanlarını sporla tanıtıyor.Gümüşhane Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü sporla turizmi birleştirerek kentin turizm alanlarını tanıtıyor. Daha önce Torul Cam Seyir Terası, Tarihi Kov Kalesi’nde de benzer etkinliklere imza atan Gençlik Merkezi öğrencileri son olarak Olucak köyü sınırları içinde yer alan İmera Manastırı’nı sporla buluşturdu.Giriş kapısının doğuda konumlanması, Gotik mimarisi ve yapımında kullanılan aydınlatma biçimiyle Doğu Karadeniz’in en önemli inanç yapıları arasında gösterilen 673 yıllık İmera Manastırı’nda, Gençlik Merkezi Satranç Takımı ve Geleneksel Okçuluk sporcuları spor etkinlikleri gerçekleştirdi.Tuncay Yavuz: “Türk okçuluğunu bu tarihi mekanda icra etmiş olduk”Tarih ve sporu iç içe yaşadıklarını ifade eden Gençlik Merkezi Gençlik Lideri Tuncay Yavuz, “Bugün burada tarih ve sporu iç içe gençlerimize yaşatmak istedik. İmera Manastırı’ndayız bugün rakım yüksek. Hem tarihimizi görmüş tanımış olduk hem de Gençlik Merkezi’mizin spor kulübünde geleneksel Türk okçuluğunu gençlerimizle burada icra etmiş olduk. Böyle havası güzel bir yerde gençlerimize hem tarihi hem de sporu sevdirmek için çalışmalarımız devam ediyor” dedi.Melisa Uçarcan: “Burada turizm ile sporu birleştirmek için toplandık”İmera Manastırı’ndan çok etkilendiğini söyleyen Melisa Uçarcan, “Gümüşhane’nin kültürel güzelliklerinden birisi olan İmera Manastırı’ndayız bugün burada turizm ile sporu birleştirmek için toplandık. Burada satranç ve geleneksel Türk okçuluğu sporlarını yaptık” diye konuştu.Mehmet Alparslan Bülbül de, “Spor yapmak için İmera Manastırı’na geldik satranç ve okçuluk yaptık. Böyle tarihi bir yerde satranç oynamak çok eğlenceliydi. Temiz ve açık havada oynarken çok güzel oldu” ifadelerini kullandı.
Gümüşhane’de ağaç kökleri usta ellerde sanata dönüşüyor
06 Ağustos 2023 Pazar - 10:07 Gümüşhane’de ağaç kökleri usta ellerde sanata dönüşüyor Gümüşhane’de yaşayan emekli öğretmen Rıza Kara, ağaç köklerini sanata dönüştürüyor. Birbirinden farklı figürlere sahip binlerce esere imza atan Kara’nın sanatı görenlerin ilgisini çekiyor.Gümüşhane’nin Şiran ilçesi Yeniköy köyünde yaşayan 73 yaşındaki emekli öğretmen Rıza Kara, 20 yıldır dere kenarlarından ve ormanlardan topladığı ağaç köklerini orijinal şekillerinden esinlenerek insan ve hayvan objelerine dönüştürüyor.Yeniköy köyünde bulunan evinin alt katında bulunan küçük atölyesinde zımpara, cila ve törpü yardımıyla ağaç köklerini sanat eserine dönüştüren Kara’nın binden fazla eseri bulunuyor.Kuş türleri, timsah, maymun, yılan, geyik gibi hayvan figürlerinin yanı sıra korsan ve bedevi gibi özel çalışma gerektiren insan figürlerine de imza atan sanatçı eserlerinin bir bölümünü evinin bahçesinde sergiliyor.Sanatının ziyaretçiler tarafından yoğun ilgi gördüğünü ve Türkiye’nin birçok noktasına eserlerini gönderdiğini belirten Kara, çeşitli devlet kurumlarında da çalışmalarının sergilendiğini söyledi.“Eserlerim benim için bir evlat gibi”40 senelik öğretmenlik hayatının ardından kendisini ağaç köklerine adadığını söyleyen Rıza Kara (72), “Bundan 20 yıl önce bahçemizde bir ağaç kökü vardı ben onu dinozora benzettim, çok ilgimi çekti. Onun üzerinde çalışmalar yaptım ve tamamladım. Bu gibi şeylerin çok ilginç olacağını düşündüm ve daha sonra köklere karşı ilgi duymaya başladım. Dere yataklarından topladığım kökleri yapmaya başladım. Bu daha sonra bende hastalığa dönüştü bunları yapmadan duramıyorum. Yeni bir eser yaptıkça mutlu oluyorum. Her türlü ağaç kökünü kullanıyorum ama en çok ardıç ve çam ağaçlarının atıkları ormana kesinlikle zarar vermem. Şu anda herkes eserlerimden alıp götürüyor Antalya’ya gitti, Adapazarı’na gitti, İstanbul’a gitti. Gümüşhane’de İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün salonunda sergileniyor ve görünce de çok mutlu oluyorum onlar benim için bir evlat gibi” dedi.“Eserlerimi en iyi hale getirmek için çalışmalarımı sürdürüyorum”İnsanların eserleri karşında çok farklı tepkiler verdiğini söyleyen emekli öğretmen Kara, “Bir eseri ilk önce betimliyorum, bir şeye benzetmem gerekiyor. Eserin büyüklüğüne göre 1 günde sürüyor 1 ay da ama eser bitti diye bir şey yok sürekli üzerinde çalışmaya devam ediyorum en iyi hale getirmeye çalışıyorum. Çok fazla eserim var, geyik, maymun figürleri, bedevi figürü var. Hepsi birbirinden güzel ayırt edemiyorum. Görünce ağlayanı da gördüm, güleni de gördüm bunlardan iyi odun olur diyeni de gördüm çok farklı yorumlarla karşılaştım. İnsanlar kahve köşelerinden uzak dursunlar 7’den 70’e herkesin yapabileceği çok güzel işler var. Bu dünya fani geride bir şeyler bırakalım ve gençlerimize örnek olalım. Öldükten sonra da yaşamak istiyorsak bunun yolu budur” diye konuştu.
Beninli genç Kelime-i Şehadet getirerek müslüman oldu, ’Halit’ ismini aldı
01 Ağustos 2023 Salı - 09:21 Beninli genç Kelime-i Şehadet getirerek müslüman oldu, ’Halit’ ismini aldı Beninli Mahuna Christ Junior üniversite eğitimi almak için geldiği Gümüşhane’de ev arkadaşından etkilenerek müslüman oldu. Kelime-i Şehadet getirerek müslüman olan Beninli genç “Halit” ismini aldı.Gümüşhane Üniversitesi Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde (TÖMER) Türkçe eğitimi gören Beninli Mahuna Christ Junior ev arkadaşının iyi davranışları ve Gümüşhane İl Müftülüğüne bağlı Gençlik Koordinatörlüğünün çalışmalarından etkilenerek müslüman olmayı tercih etti.Bu durumu arkadaşına bildiren Beninli genç için Gümüşhane İl Müftülüğünde İl Müftüsü Hüseyin Gün rehberliğinde ihtida merasimi gerçekleştirildi.Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan merasimde İl Müftüsü Hüseyin Gün, İslam dininin temel esasları ile ilgili bilgiler verirken, Türkçe bilmeyen Beninli gencin ev arkadaşları müftünün anlatılarını Fransızca olarak çevirdi.İhtida merasiminin sonunda Mahuna Christ Junior şahitler huzurunda Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman oldu. Müslüman olan genç “Halit” ismini aldı. İl Müftüsü Hüseyin Gün merasimin sonunda Beninli “Halit”e İngilizce Kuran-ı Kerim hediye ederek, tebrik etti.Geçen Ramazan ayında da Gümüşhane’de yabancı uyruklu bir gencin İslamiyet’i seçtiğini dile getiren Gümüşhane İl Müftüsü Gün, “Gümüşhane İl Müftülüğümüze bağlı Gençlik Koordinatörlüğümüz bünyesindeki din görevlilerimizin ülkemize üniversite ve dil eğitimi almak için gelmiş öğrencilerimizle ilgili faaliyetleri var. Bu konuda çeşitli etkinliklerimiz oluyor. Bu etkinlikler neticesinde Ramazan ayında bir kardeşimiz İslamiyet’i seçmişti. Yürütülen bu çalışmalardan etkilenen Beninli bir kardeşimiz de İslamiyet’i seçti bu nedenle mutluyuz. Henüz 21 yaşında bu genç kardeşimizin İslamiyet’i kabul etmesi son derece bizi memnun etti. Diğer ülkelerden gelen kardeşlerimizle ilgili faaliyetlerimiz de devam ediyor. Sevinçliyiz, Rabbim bu evladımızı ve bizleri inandığımız değerler ve inancımız doğrultusunda hareket etmeyi nasip etsin. Hem ev arkadaşından hem de daha önce İslamiyet’i seçen arkadaşımızla katıldıkları programlardan, yürütülen hizmetlerden, her şeyden evvel İslamiyet’in saflığından ve güzelliğinden etkilenerek İslamiyet’i seçtiğini söyledi. Bugün burada İhtida merasimi düzenledik aslında bir kardeşimizin İslamiyet’i seçmesiyle ilgili böyle bir merasime ihtiyacı yok. İslamiyet’e göre kişinin imanı Allah’la kendisi arasındadır. Ama şahitlerin huzurunda bu kardeşimize İslamiyet’i anlatmak, onun sorularına cevap vermek ve küçük hediyelerle onu onore etmek amacıyla böyle bir program tertip ettik ” dedi.“Arkadaşım çok iyi bir insan olduğu için etkilendim”Ev arkadaşının kendisine olan iyi davranışlarından etkilendiğini belirten ’Halit’ “Müslüman bir arkadaşımla aynı evde oturuyoruz. O bana iyi davrandığı için, çok iyi bir insan olduğu için etkilendim ve müslüman oldum” diye konuştu.