Yerel Haberler
Gümüşhane
Depremin izlerini girişimcilikle siliyorlar 21 Aralık 2025 Pazar - 09:41:46 Asrın felaketi olarak adlandırılan Hatay depremlerinin ardından hayatı tamamen değişen 19 yaşındaki Leyla Mine Akkuş, zorluklara boyun eğmeyerek Gümüşhane’de eşiyle birlikte yeni bir sayfa açtı. Depremin ardından Denizli’ye giden ve Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü’nü kazanan Leyla Mine Akkuş, eğitimi için kente yerleşti. Eşi İsa Akkuş ise eşini yalnız bırakmamak adına Denizli’deki işini bırakarak eşinin yanına Gümüşhane’ye geldi. Kentte iş arayışları sonuçsuz kalınca genç çift el ele vererek kendi işlerini kurmaya karar verdi. Düğün altınları geleceğin sermayesi oldu Gümüşhane’nin kısıtlı iş imkanlarını bir engel değil, fırsat olarak gören genç çift, en büyük risklerini düğünlerinden kalan altınları sermayeye dönüştürerek aldı. KOSGEB’den de girişimcilik desteği alan Akkuş çifti, kentin tekstil ve giyim ihtiyacına cevap verecek butik bir işletme açtı. Kartondan tabelalı dükkan Kadın, erkek ve çocuk giyiminin yanı sıra çeyizlik ürünlerin de yer aldığı dükkanın en dikkat çeken detayı ise tabela oldu. İlk etapta maliyetleri düşürmek için tabelalarını kendi elleriyle kartondan hazırlayan çiftin bu samimi çabası, çevre esnafı ve vatandaşlar tarafından takdirle karşılandı. Eğitim ve ticaret bir arada Hem üniversite eğitimine devam eden hem de dükkanın işletmesini üstlenen Leyla Mine Akkuş, günün bir kısmını ders sıralarında, bir kısmını ise tezgah arkasında geçiriyor. Eşi İsa Akkuş’un tekstil sektöründeki tecrübesi sayesinde ürünleri doğrudan fabrikadan halka ulaştıran çift, uygun fiyat politikasıyla Gümüşhane halkına hizmet veriyor. "Üniversiteyi kazandı, ben de işimi bırakıp buraya geldim" Eşinin üniversiteyi bırakmaması için bu dükkanı açtıklarını kaydeden İsa Akkuş, "Gümüşhane’de yer açtık. Eşim okuduğu için okulunu bırakmasını istemedim, o yüzden Gümüşhane’ye taşındık. Denizli’deki hayatımı bırakıp buraya geldim. Burada yer açtık. Eşim okula gidiyor zaten, okuyor. Üniversite okuyor. Ben dükkana bakıyorum. Okul olmadığı günler yardım ediyor. Eşim Hataylı. Depremden dolayı Denizli’ye geldi. Öğretmenevinde kalıyorlardı. O sırada arkadaş ortamından tanışmış olduk. Üniversiteyi kazandı, ben de işimi bırakıp buraya geldim" dedi. Akademik camia ve arkadaşlardan tam destek Açılış gününde yalnız kalmayan çifte en büyük destek, hocaları ve sınıf arkadaşlarından geldi. Leyla’nın hem okuyup hem çalışmasına büyük saygı duyan akademik kadro, genç kadının bu zorlu maratonunda en büyük motivasyon kaynağı oldu. Kısıtlı imkanlarla yola çıkan genç çift, hayallerini gerçekleştirmek için en değerli varlıklarını ortaya koydu. "Hem uygun fiyatlı hem de kaliteli ürünler satmaya çalışıyoruz" Depremin ardından gittikleri Denizli’de eşiyle tanışıp evlendiklerini aktaran Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesinde Sosyal Hizmet bölümü 2. sınıfta okuyan 19 yaşındaki Leyla Mine Akkuş, "Normalde ben zaten burada okuyordum, zaten buraya gelecektim. Eşim de beni yalnız bırakmamak adına, bana destek olmak adına Gümüşhane’ye geldi. Burası maalesef küçük bir şehir, o yüzden iş imkanı çok fazla yok. Biz de kendi işimizi kurduk. Burayı düğün altınlarımızla açtık. Kendi düğün altınlarımız ve düğün paralarımızla açtık. Kendimiz hem uygun fiyatlı yapmaya çalışıyoruz hem de kaliteli ürünler satmaya çalışıyoruz. Eşim Denizlili olduğu için direkt fabrikadan getiriyoruz. Daha önce de tekstilde çalıştığı için oradan getirip hani toptancı aracılığı olmadan üstüne kâr daha fazla eklemeden daha uygun fiyata da burada satıyoruz" ifadelerini kullandı. "Burada biz bütün yaz boyunca iş baktık bulamadık" "Genç cesareti"ne dikkat çekerek hayata bu yaştan başlamanın önemli olduğunu dile getiren Akkuş, "Bir şeyler 25’imize 30’umuza geldiğimiz zaman olmuyor, gerçekten tutmuyor. O yüzden dolayı ne kadar erken başlarsak o kadar iyi, devir de öyle bir devir zaten. Burada biz bütün yaz boyunca iş baktık bulamadık. O yüzden dedik ki; madem iş bulamıyoruz, biz bir yer kuralım, bir yerden kendimizi geçindirmeye çalışalım diye düşünüp kendi işimizi kurduk" dedi.
20 Aralık 2025 Cumartesi - 09:46 Gümüşhane’de Endonezya rüzgârı esti Gümüşhane Üniversitesi’nde öğrenim gören Endonezyalı öğrenciler, ülkelerinin kültürünü tanıtmak amacıyla ’Endonezya Festivali’ düzenledi. Gümüşhane Üniversitesi Dr. Mustafa Çalık Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlen etkinlikte Endonezyalı öğrenciler yöresel kıyafetleriyle birlikte, ülkelerine özgü geleneksel dansları, Batik sanatı ile Ebru sanatı ve yöresel yemekleri katılımcıların beğenisine sundu. Özellikle sergilenen dans gösterileri izleyicilerden büyük ilgi görürken, programa katılan protokol üyeleri ve vatandaşlar etkinliği ilgiyle takip etti. Kültürel etkileşimin ön plana çıktığı programda katılımcılar Endonezya kültürünü yakından tanıma fırsatı buldu. "Uluslararası öğrenciler sayesinde farklı dünyalarla tanışıyoruz" Dünyadaki insanların kültür noktasında birbirilerini tanımanın en önemli yolunun eğitim olduğunu vurgulayan Gümüşhane Valisi Aydın Baruş, "Bugün Türkiye dünyanın dört bir tarafından gelen yüzbinlerce uluslararası öğrenci sayesinde artık farklı dünyalarla tanışıyor. Gümüşhane Üniversitesi’nin çatısı altında 70’in üzerinde ülkeden gelen kardeşlerimiz olmasa Gümüşhaneli bir insanın bir Endonezyalı ile tanışma ihtimali yüzde kaçtı. Gümüşhane Üniversitesi çatısı bu imkânı bize sağladı ki dünyanın Türkiye’den belki de 10 binlerce kilometre uzağında olan ülkelerden kardeşlerimizin yaşam kültürü, anlayışları ve hayatı nasıl kavradıklarını bugün öğrenebiliyoruz ki öğrendikçe de hepsini çok seviyoruz" dedi. Gümüşhane Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Oktay Yıldız da, "Bizim Endonezya’yla aramızda çok kadim bir kültürel bağ var. Özellikle Kanuni zamanında Endonezyalı dindaşlarımız Kanuni Sultan Süleyman’dan bir yardım talebinde bulunmuş ve o günkü şartlarda giden kadırgalarla o ülkeyle aramızda bir bağ kurulmuştur. Her ne kadar bugün modern dünyanın haritalarında iki ayrı coğrafya oldukça mesafeler göstermiş olsa bile kültürel olarak oldukça yakın bir coğrafyadan, oldukça yakın iki insan grubundan bahsediyoruz" ifadelerini kullandı. Gümüşhane Üniversitesi’nde eğitim gören Endonezyalı Muhammed Refaldy ise, "Bu etkinliği Gümüşhane’de Endonezya’daki kültürünü tanıtmak için yaptık. Türkiye ile bizim kültürümüz arasında bağlantı da var bence, bizde Batik ve Ebru sanatı kültürü var. Batik kültüründe sadece kumaşlar farklı. Bence Türkiye ve Endonezya arasında eskiden beri bir bağ var" diye konuştu. "Kültürümüzü tanıtabildiğimiz için çok mutluyuz" Ülkelerini tanıtmaktan duydukları memnuniyeti dile getiren Aqilah Şurahman 26, "Biz ülkemizi herkese tanıtmak istiyoruz. Çok mutluyuz, biz aslında az kişinin katılacağını düşünüyorduk ama Maşallah insanlar çok fazla ilgi gösterdi. Bu yüzden çok mutluyuz kültürümüzü tanıtabildik" ifadelerini kullandı. Gümüşhane Üniversitesi öğrencisi Cansu Güldoğan da "İnsanlar burada Endonezya kültürünü tanıma fırsatı buldu. Dans gösterileri çok hoşuma gitti ve Türkçe konuşmaları, bizim kültürümüzü de tanımaya çalışmaları da ayrıca hoşuma gitti" dedi. "Bayburt’ta çok Endonezyalı yok, buraya vatandaşlarımı görmeye geldim" Bayburt’a gelin olarak giden ve Bayburt’ta kendisi ve bebeği dışında çok az Endonezyalı olduğunu ifade eden Delyma Okur, "Burada olduğum için çok mutluyum çünkü Bayburt’ta sadece ben ve bebeğim var. Diğer Endonezyalı vatandaşlarım ile buluşmak için buraya geldim. Onlarla kendi dilimizde konuştum kendi dilimi konuşmayı özlemişim. Endonezya yemeklerini de tekrar tatmak çok güzel oldu. Burada gerçekten evimde hissettim" diye konuştu. Gümüşhane Üniversitesi Uluslararası Öğrenci Koordinatörü Doç. Dr. İsmail Çalık ise, "Öğrencilerimiz bu festival için çok büyük emek sarf ettiler. Kendi yörelerindeki kıyafetleri, oyunları bizlere izlettirdiler. Bizim temel görevimiz Gümüşhane’ye gelen öğrencilerimizin uyum süreçlerini daha da kolaylaştırmak, onlara destek olmak. Gümüşhane’deki tüm paydaşlarla bir araya gelerek bu etkinliği düzenlemek için katkı sunduk" ifadelerini kullandı.
Gümüşhane’de İstiklal Marşı’nın kabulü kutlandı
12 Mart 2024 Salı - 12:54 Gümüşhane’de İstiklal Marşı’nın kabulü kutlandı Gümüşhane’de 12 Mart İstiklal Marşının Kabulünün 103.yıldönümü ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma Günü düzenlenen törenle kutlandı. Gümüşhane Kültür Merkezinde Dumlupınar Ortaokulu tarafından hazırlanan program saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Günün anlam ve önemiyle ilgili konuşmayı yapan okulun Türkçe öğretmeni Fatih Yavuz, İstiklal Marşı’nın aziz milletin diriliş destanı, 7 düvele karşı yürütülen Kurtuluş Savaşı’nda her mısrası gözyaşlarıyla kabul edilen dünyadaki tek marş olduğunu söyledi. Millet olarak Akif gibi bir şaire, İstiklal Marşı gibi bir bağımsızlık beyannamesine sahip olunduğu için ne kadar şükredilse az olduğunu kaydeden Yavuz, “İstiklal Marşı’nın bir bedel mukabilinde yazılması fikrinin onun zihninde hiçbir karşılığı yoktu ve bunu anlayamıyordu. Bir milletin marşı nasıl olur da para karşılığı yazılabilirdi? Akif, insani hasletler bakımından müstesna bir şahsiyettir. Cömerttir. Kendisine zorla verilen ödülü, arkadaşından aldığı güç bir paltoyu giydiği halde hayır kurumuna bağışlamıştır. Akif işgal ordularının Anadolu’da cirit attığı karanlık günlerde şehir şehir dolaşan, milletimizi kıyama çağıran bir milli mücadele önderidir. Akif, Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından milli mücadeleye katılmaya çağrılan ilk şairdir. İstiklal Marşı’mıza can veren Akif bir nefestir. Akif gerektiğinde kalemiyle, gerektiğinde selamıyla, gerektiğinde de mavzeriyle vatanını savunan bir vatanseverdir. Akif Hakiki bir münevver, bir mütefekkirdir. Akif dürüsttür. Verdiği sözü ölümüne dahi yerine getirmekten imtina etmez” diye konuştu. Konuşmanın ardından okulun öğretmenlerinin katılarıyla öğrenciler tarafından hazırlan oratoryo, “Mehmet Akif ile Geçmişe Yolculuk” adlı piyes, koro dinletisi ve rond gösterisi gerçekleştirildi. Etkinlikte ana sınıfı öğrencisi Almila Güven’in İstiklal Marşı 10 kıtasının tamamını ezbere okuduğu anlar büyük beğeni topladı. Vali Alper Tanrısever, Belediye Başkanı Ercan Çimen diğer protokol üyelerinin de katıldığı program hatıra fotoğrafı çekilmesiyle son buldu.
Bu köyde yoldan geçenlere iftar geleneği 16 yıldır sürüyor
11 Mart 2024 Pazartesi - 20:32 Bu köyde yoldan geçenlere iftar geleneği 16 yıldır sürüyor Gümüşhane-Bayburt karayolu üzerinde her Ramazan ayında binlerce kişinin ücretsiz iftar yaptığı Geçit köyündeki iftar sofrası geleneği 16 yıldır sürüyor. Tarihi İpek Yolu üzerinde Gümüşhane-Bayburt arasındaki Vauk Dağı’nın eteklerinde yer alan ve kent merkezinde 30 kilometre uzaklıkta bulunan Geçit köyünde yaklaşık 16 yıl önce başlayan iftar geleneği köylülerin, köy derneğinin ve ülke genelindeki Geçit köylü hayırseverlerin katkılarıyla sürüyor. Köyde kurulan iftar sofrasında Gümüşhane’deki bir yemek fabrikasından getirilen üç çeşit yemek vatandaşlara sunuluyor. Kadınlar için özel bir alanın bulunduğu iftar programında köy muhtarı, dernek yetkilileri, köy imamı ve köylüler, her gün kurdukları masalarda sıraya girerek yemeklerini alan vatandaşlara iftarlarını yaptıktan sonra yine ücretsiz olarak çay ikram ediyor. “Vatandaşlarımızın misafirperverliğini hissettik” Gümüşhane Valisi Alper Tanrısever’in de katıldığı iftarda, yoldan geçen tır şoförleri, kamyoncular ve vatandaşlar oruçlarını açtı. Vali Tanrısever, “2024 yılının Ramazan ayının ilk orucunu ilimize bağlı Geçit köyünde açtık. Geçit köyü vatandaşlarının uzun yıllardır devam ettirdiği, yoldan geçen herkese iftar verdikleri programa dahil olduk bugün. Bugün gördük ki yine her yıl olduğu gibi Bayburt’tan, Samsun’dan, değişik illerimizden gelen vatandaşlarımız burada oruçlarını açtılar. Hep beraber olduk, misafirperverliklerini burada hissettik. Ramazan-ı Şerif’in ilk orucunu da burada vatandaşlarımız ve yolcularımızla açmaktan mutluyuz. Allah kabul etsin” dedi. “İlk kez denk geldim, çok hoşuma gitti” Bayburt’tan Gümüşhane istikametine giderken tabelaları gördüğünü söyleyen tır şoförü Murat Ar, “Ben yoldan geçerken denk geldim. Çok hoşuma gitti, gerçekten köylülerin sıcak davranışı hoşuma gitti. Bir de sayın valimize denk geldik, o da çok sıcak davrandı. Ben haftada bir bu yolu kullanıyorum. Bundan sonra denk geldikçe duracağım. Yıllardır burada süren bir gelenekmiş. Allah razı olsun diyorum” diye konuştu.
Gümüşhane’nin Geçit Köyü’nde iftar geleneği 16’ncı yılında da sürüyor
11 Mart 2024 Pazartesi - 20:19 Gümüşhane’nin Geçit Köyü’nde iftar geleneği 16’ncı yılında da sürüyor Gümüşhane-Bayburt karayolu üzerinde her Ramazan ayında binlerce kişinin ücretsiz iftar yaptığı Geçit Köyü’ndeki iftar sofrası geleneği 16 yıldır sürüyor. Tarihi İpek Yolu üzerinde Gümüşhane-Bayburt arasındaki Vauk dağının eteklerinde yer alan ve kent merkezinde 30 kilometre uzaklıktaki Geçit köyünde yaklaşık 16 yıl önce başlayan iftar geleneği köylülerin, köy derneğinin ve ülke genelindeki Geçit Köylü hayırseverlerin katkılarıyla sürüyor. Gümüşhane Valisi Alper Tanrısever’in de katıldığı iftar sofrası etkinliğinde yoldan geçen tır şoförleri, kamyoncular ve vatandaşlar gönül rahatlığıyla oruçlarını açıyor. Köyde kurulan iftar sofrasında Gümüşhane’deki bir yemek fabrikasından getirilen 3 çeşit yemek iftar saatinde hazır ediliyor. Kadınlar için özel bir alanın bulunduğu iftar programında köy muhtarı, dernek yetkilileri, köy imamı ve köylüler her gün kurdukları masalarda sıraya girerek yemeklerini alan vatandaşlara iftarlarını yaptıktan sonra yine ücretsiz olarak çay ikram ediyor. “Vatandaşlarımızın misafirperverliğini hissettik” Geçit Köyü’nde gerçekleşen iftar programına katılan Gümüşhane Valisi Alper Tanrısever, “2024 yılının Ramazan ayının ilk orucunu ilimize bağlı Geçit köyünde açtık. Geçit köyü vatandaşlarının uzun yıllardır devam ettirdiği, yoldan geçen herkese iftar verdikleri programa dahil olduk bugün. Bugün gördük ki yine her yıl olduğu gibi Bayburt’tan, Samsun’dan değişik illerimizden gelen vatandaşlarımız burada oruçlarını açtılar, hep beraber olduk, misafirperverliklerini burada hissettik. Ramazan-ı Şerif’in ilk orucunu da burada vatandaşlarımız ve yolcularımızla açmaktan mutluyuz, Allah kabul etsin” dedi. “İlk kez denk geldim, çok hoşuma gitti” Bayburt’tan Gümüşhane istikametine hareket halindeyken tabelaları gördüğünü söyleyen tır şoförü Murat Ar, “Ben yoldan geçerken denk geldim. Çok hoşuma gitti, gerçekten köylülerin sıcak davranışı hoşuma gitti. Bir de sayın valimize denk geldik, o da çok sıcak davrandı. Ben haftada 1 bu yolu kullanıyorum bundan sonra denk geldikçe duracağım. Yıllardır burada süren bir gelenekmiş Allah razı olsun diyorum” diye konuştu.
Engelli genç bilek güreşiyle hayata tutundu, Türkiye şampiyonu oldu
07 Mart 2024 Perşembe - 09:51 Engelli genç bilek güreşiyle hayata tutundu, Türkiye şampiyonu oldu Gümüşhane’de doğuştan gelen serebral palsi hastalığı nedeniyle tekerlekli sandalyede hayatını sürdüren 18 yaşındaki Doğukan Kurt, bilek güreşiyle hayata tutundu. Bütün engelleri azmiyle aşan genç, bilek güreşinde Türkiye şampiyonu oldu. Gümüşhane’de yaşayan 18 yaşındaki Doğukan Kurt, doğuştan serebral palsi (beyin felci) hastası olması nedeniyle tekerlekli sandalyeye mahkum bir hayat yaşıyor. Duruş ve hareket bozukluğu bulunan ve sadece sağ kolunu verimli şekilde kullanan Doğukan’ın en büyük hayali ise bilek güreşi sporcusu olmaktı. Doğukan’ın bu hayali 1 sene önce Gümüşhane Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nde görevli 25 yıllık bilek güreşi antrenörü Davut Altuntaş ile tanışmasıyla gerçek oldu. 1 yıl boyunca azim ve kararlılıkla antrenmanlarını gerçekleştiren Doğukan Kurt, 27 Şubat-02 Mart 2024 tarihleri arasında Samsun’da gerçekleştirilen Türkiye Bilek Güreşi Şampiyonası’nda kol ampute erkekler oturarak sağ kol açık sıklet kategorisinde Türkiye şampiyonu oldu. Doğukan, ayrıca bu şampiyonlukla beraber Türkiye’yi mayıs ayında Slovakya’da yapılacak Avrupa şampiyonasında da temsil etme hakkı kazandı. Hayallerini gerçekleştirdiğini dile getiren Doğukan Kurt, bilek güreşine başlamadan önce içine kapanık biri olduğunu fakat bilek güreşiyle beraber hayata tekrar tutunduğunu ifade ederek, kendisine bu noktada güvenen antrenörü ve takım arkadaşlarına teşekkür etti. Doğukan Kurt: “Bilek güreşi benim hayatımın mucizesi ve ışığı oldu” Bilek güreşine başlamadan önce çok kötü bir hayatı olduğunu ama bilek güreşine başlamasıyla birlikte artık bir amacı ve heyecanı olduğunun altını çizen Doğukan Kurt, “Küçüklükten beri bilek güreşi hayalimdi, başlayalı 1 sene oldu. Davut hocamdan Allah razı olsun, benim her zaman destekçim oldular. Türkiye turnuvasına gittik, o heyecanı, o zevki, her şeyi tattırdılar bana. O gururu yaşadım. Rahatsızlığım Serebral Palsi, kasların çekmesi. Kaslarım çektiği için doğuştan oksijeni beyne çok vermişler yürüme hücresi dediğimiz şeyi öldürmüşler. O yüzden beynim komut vermiyor, ayağa kalkmam için. Fiziksel sorunum var, beynimde hiçbir sorun yok. Antrenmanlarda bilek bükme, ağırlık kaldırma, parmak antrenmanları gibi hareketler yapıyoruz. Bilek güreşi benim hayatımın değişimi oldu. Bilek güreşine başladım, hayatımda her şey değişti. Benim hayatım kötüydü yani. Kendime kapalıydım ama bilek güreşine başladım hayatıma ışık oldu, umut oldu, heyecan oldu, amacım ve hedefim oldu, her şey oldu. Biz bu salonda, bu ekiple aile gibiyiz, rakip değiliz. Gidiyoruz, onurumuzu ve sevincimizi yaşıyoruz. Allah takımımdan da hocamdan da bin kere razı olsun. Her zaman destekçimdiler, asla yalnız bırakmadılar. Ben engelli kardeşlerimize şunu söylemek isterim; engel beyindedir, fiziksel değildir, engel sınır tanımaz. İstedikleri her şeyi yapsınlar, kapatmasınlar kendilerini. Engelli diye bir şey yoktur, sen istersen bütün engelleri kaldırırsın. Bu yolda azmetmek önemli, pes etmesinler mücadele etsinler ve hiçbir zaman bırakmasınlar” dedi. Davut Altuntaş: “Doğukan bize huzur, mutluluk ve başarma azmi veriyor” Doğukan Kurt’un azmi ve kararlılığıyla diğer sporcuları da motive ettiğini söyleyen Gümüşhane Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Bilek Güreşi Antrenörü Davut Altuntaş, “Doğukan yaklaşık 1 sene önce bilek güreşine başladı, tabii onun bizdeki yeri çok farklı. Doğukan kardeşimizi biz bu yıl Samsun’da gerçekleştirilen Türkiye şampiyonası ve milli takım seçmelerine götürdük. Doğukan orada ampute açık sıklette yarıştı ve Türkiye şampiyonu oldu. Mayıs ayında Slovakya’da yapılacak olan Avrupa şampiyonasında da inşallah ülkemizi güzel bir şekilde temsil edeceğine inanıyorum. Doğukan bizim salonumuzdaki neşe ve gurur kaynağımız. Doğukan’ın salondan içeri girdiği anda bize verdiği huzur, bize vermiş olduğu mutluluk, bize vermiş olduğu azim, bizim ve diğer sporcularımız için çok önemli. Takımdaki herkes onu çok seviyor. Samsun’da gerçekleştirdiği başarıdan dolayı da biz çok mutluyuz. Doğukan benim 25 yıllık antrenörlük hayatımdaki ilk engelli sporcum, yeri bende ayrı. 1 yıl içerisinde hazırlıklarımızı tamamladık ve Samsun’da da neticesini aldık. Bu imkanları bize sağladığı için de Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ve Gençlik ve Spor Bakanlığımıza da çok teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.
Engelli genç bilek güreşiyle hayata tutundu, Türkiye şampiyonu oldu
07 Mart 2024 Perşembe - 09:35 Engelli genç bilek güreşiyle hayata tutundu, Türkiye şampiyonu oldu Gümüşhane’de doğuştan gelen serebral palsi hastalığı nedeniyle tekerlekli sandalyede hayatını sürdüren 18 yaşındaki Doğukan Kurt bilek güreşiyle hayata tutundu. Bütün engelleri azmiyle aşan genç, bilek güreşinde Türkiye şampiyonu oldu. Gümüşhane’de yaşayan 18 yaşındaki Doğukan Kurt, doğuştan serebral palsi (beyin felci) hastası olması nedeniyle tekerlekli sandalyeye mahkûm bir hayat yaşıyor. Duruş ve hareket bozukluğu bulunan ve sadece sağ kolunu verimli şekilde kullanan Doğukan’ın en büyük hayali ise küçüklüğünden bu yana bilek güreşi sporcusu olmaktı. Doğukan’ın bu hayali 1 sene önce Gümüşhane Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nde görevli 25 yıllık bilek güreşi antrenörü Davut Altuntaş ile tanışmasıyla gerçek oldu. 1 yıl boyunca azim ve kararlılıkla antrenmanlarını gerçekleştiren Doğukan Kurt, 27 Şubat-02 Mart 2024 tarihleri arasında Samsun’da gerçekleştirilen Türkiye Bilek Güreşi Şampiyonası’nda kol ampute erkekler oturarak sağ kol açık siklet kategorisinde Türkiye Şampiyonu oldu. Doğukan ayrıca bu şampiyonlukla beraber Türkiye’yi mayıs ayında Slovakya’da yapılacak Avrupa Şampiyonası’nda da temsil etme hakkı kazandı. Hayallerini gerçekleştirdiğini dile getiren Doğukan Kurt, bilek güreşine başlamadan önce içine kapanık biri olduğunu fakat bilek güreşiyle beraber hayata tekrar tutunduğunu ifade ederek kendisine bu noktada güvenen antrenörü ve takım arkadaşlarına teşekkür etti. “Bilek güreşi benim hayatımın mucizesi ve ışığı oldu” Bilek güreşi sporuna başlamadan önce çok kötü bir hayatı olduğunu ama bilek güreşine başlamasıyla birlikte artık bir amacı ve heyecanı olduğunun altını çizen Doğukan Kurt (18), “Küçüklükten beri bilek güreşi hayalimdi, başlayalı 1 sene oldu. Davut hocamdan Alla razı olsun benim her zaman destekçim oldular. Türkiye turnuvasına gittik o heyecanı o zevki her şeyi tattırdılar bana. O gururu yaşadım. Rahatsızlığım Serebral Palsi, kasların çekmesi. Kaslarım çektiği için doğuştan oksijeni beyne çok vermişler yürüme hücresi dediğimiz şeyi öldürmüşler. O yüzden beynim komut vermiyor ayağa kalkmam için. Fiziksel sorunum var, beynimde hiçbir sorun yok. Antrenmanlarda bilek bükme, ağırlık kaldırma, parmak antrenmanları gibi hareketler yapıyoruz. Bilek güreşi benim hayatımın mucizesi oldu, ben bilek güreşine başladım hayatımda her şey değişti. Benim hayatım kötüydü yani. Kendime kapalıydım ama bilek güreşine başladım hayatıma mucize oldu, ışık oldu, umut oldu, heyecan oldu, amacım ve hedefim oldu her şey oldu. Biz bu salonda bu ekiple aile gibiyiz, rakip değiliz. Gidiyoruz onurumuzu ve sevincimizi yaşıyoruz. Allah takımımdan da hocamdan da bin kere razı olsun. Her zaman destekçimdiler asla yalnız bırakmadılar. Ben engelli kardeşlerimize şunu söylemek isterim. Engel beyindedir, fiziksel değildir, engel sınır tanımaz. İstedikleri her şeyi yapsınlar, kapatmasınlar kendilerini. Engelli diye bir şey yoktur, sen istersen bütün engelleri kaldırırsın. Bu yolda azmetmek önemli, pes etmesinler mücadele etsinler ve hiçbir zaman bırakmasınlar” dedi. “Doğukan bize huzur, mutluluk ve başarma azmi veriyor” Doğukan Kurt’un azmi ve kararlılığıyla diğer sporcuları da motive ettiğini söyleyen Gümüşhane Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Bilek Güreşi Antrenörü Davut Altuntaş, “Doğukan yaklaşık 1 sene önce bilek güreşine başladı, tabi onun bizdeki yeri çok farklı. Doğukan kardeşimizi biz bu yıl Samsun’da gerçekleştirilen Türkiye Şampiyonası ve Milli Takım Seçmelerine götürdük. Doğukan orada ampute açık siklette yarıştı ve Türkiye şampiyonu oldu. Mayıs ayında Slovakya’da yapılacak olan Avrupa Şampiyonası’nda da inşallah ülkemizi güzel bir şekilde temsil edeceğine inanıyorum. Doğukan bizim salonumuzdaki neşe ve gurur kaynağımız. Doğukan’ın salondan içeri girdiği anda bize verdiği huzur, bize vermiş olduğu mutluluk, bize vermiş olduğu azim bizim ve diğer sporcularımız için çok önemli. Takımdaki herkes onu çok seviyor. Samsun’da gerçekleştirdiği başarıdan dolayı da biz çok mutluyuz. Doğukan benim 25 yıllık antrenörlük hayatımdaki ilk engelli sporcum yeri bende ayrı. 1 yıl içerisinde hazırlıklarımızı tamamladık ve Samsun’da da neticesini aldık. Bu imkanları bize sağladığı için de Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ve Gençlik ve Spor Bakanlığımıza da çok teşekkür ediyorum” (UA-RE-ÖS-Y)