Yerel Haberler
Gümüşhane
Depremin izlerini girişimcilikle siliyorlar 21 Aralık 2025 Pazar - 09:41:46 Asrın felaketi olarak adlandırılan Hatay depremlerinin ardından hayatı tamamen değişen 19 yaşındaki Leyla Mine Akkuş, zorluklara boyun eğmeyerek Gümüşhane’de eşiyle birlikte yeni bir sayfa açtı. Depremin ardından Denizli’ye giden ve Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü’nü kazanan Leyla Mine Akkuş, eğitimi için kente yerleşti. Eşi İsa Akkuş ise eşini yalnız bırakmamak adına Denizli’deki işini bırakarak eşinin yanına Gümüşhane’ye geldi. Kentte iş arayışları sonuçsuz kalınca genç çift el ele vererek kendi işlerini kurmaya karar verdi. Düğün altınları geleceğin sermayesi oldu Gümüşhane’nin kısıtlı iş imkanlarını bir engel değil, fırsat olarak gören genç çift, en büyük risklerini düğünlerinden kalan altınları sermayeye dönüştürerek aldı. KOSGEB’den de girişimcilik desteği alan Akkuş çifti, kentin tekstil ve giyim ihtiyacına cevap verecek butik bir işletme açtı. Kartondan tabelalı dükkan Kadın, erkek ve çocuk giyiminin yanı sıra çeyizlik ürünlerin de yer aldığı dükkanın en dikkat çeken detayı ise tabela oldu. İlk etapta maliyetleri düşürmek için tabelalarını kendi elleriyle kartondan hazırlayan çiftin bu samimi çabası, çevre esnafı ve vatandaşlar tarafından takdirle karşılandı. Eğitim ve ticaret bir arada Hem üniversite eğitimine devam eden hem de dükkanın işletmesini üstlenen Leyla Mine Akkuş, günün bir kısmını ders sıralarında, bir kısmını ise tezgah arkasında geçiriyor. Eşi İsa Akkuş’un tekstil sektöründeki tecrübesi sayesinde ürünleri doğrudan fabrikadan halka ulaştıran çift, uygun fiyat politikasıyla Gümüşhane halkına hizmet veriyor. "Üniversiteyi kazandı, ben de işimi bırakıp buraya geldim" Eşinin üniversiteyi bırakmaması için bu dükkanı açtıklarını kaydeden İsa Akkuş, "Gümüşhane’de yer açtık. Eşim okuduğu için okulunu bırakmasını istemedim, o yüzden Gümüşhane’ye taşındık. Denizli’deki hayatımı bırakıp buraya geldim. Burada yer açtık. Eşim okula gidiyor zaten, okuyor. Üniversite okuyor. Ben dükkana bakıyorum. Okul olmadığı günler yardım ediyor. Eşim Hataylı. Depremden dolayı Denizli’ye geldi. Öğretmenevinde kalıyorlardı. O sırada arkadaş ortamından tanışmış olduk. Üniversiteyi kazandı, ben de işimi bırakıp buraya geldim" dedi. Akademik camia ve arkadaşlardan tam destek Açılış gününde yalnız kalmayan çifte en büyük destek, hocaları ve sınıf arkadaşlarından geldi. Leyla’nın hem okuyup hem çalışmasına büyük saygı duyan akademik kadro, genç kadının bu zorlu maratonunda en büyük motivasyon kaynağı oldu. Kısıtlı imkanlarla yola çıkan genç çift, hayallerini gerçekleştirmek için en değerli varlıklarını ortaya koydu. "Hem uygun fiyatlı hem de kaliteli ürünler satmaya çalışıyoruz" Depremin ardından gittikleri Denizli’de eşiyle tanışıp evlendiklerini aktaran Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesinde Sosyal Hizmet bölümü 2. sınıfta okuyan 19 yaşındaki Leyla Mine Akkuş, "Normalde ben zaten burada okuyordum, zaten buraya gelecektim. Eşim de beni yalnız bırakmamak adına, bana destek olmak adına Gümüşhane’ye geldi. Burası maalesef küçük bir şehir, o yüzden iş imkanı çok fazla yok. Biz de kendi işimizi kurduk. Burayı düğün altınlarımızla açtık. Kendi düğün altınlarımız ve düğün paralarımızla açtık. Kendimiz hem uygun fiyatlı yapmaya çalışıyoruz hem de kaliteli ürünler satmaya çalışıyoruz. Eşim Denizlili olduğu için direkt fabrikadan getiriyoruz. Daha önce de tekstilde çalıştığı için oradan getirip hani toptancı aracılığı olmadan üstüne kâr daha fazla eklemeden daha uygun fiyata da burada satıyoruz" ifadelerini kullandı. "Burada biz bütün yaz boyunca iş baktık bulamadık" "Genç cesareti"ne dikkat çekerek hayata bu yaştan başlamanın önemli olduğunu dile getiren Akkuş, "Bir şeyler 25’imize 30’umuza geldiğimiz zaman olmuyor, gerçekten tutmuyor. O yüzden dolayı ne kadar erken başlarsak o kadar iyi, devir de öyle bir devir zaten. Burada biz bütün yaz boyunca iş baktık bulamadık. O yüzden dedik ki; madem iş bulamıyoruz, biz bir yer kuralım, bir yerden kendimizi geçindirmeye çalışalım diye düşünüp kendi işimizi kurduk" dedi.
20 Aralık 2025 Cumartesi - 09:46 Gümüşhane’de Endonezya rüzgârı esti Gümüşhane Üniversitesi’nde öğrenim gören Endonezyalı öğrenciler, ülkelerinin kültürünü tanıtmak amacıyla ’Endonezya Festivali’ düzenledi. Gümüşhane Üniversitesi Dr. Mustafa Çalık Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlen etkinlikte Endonezyalı öğrenciler yöresel kıyafetleriyle birlikte, ülkelerine özgü geleneksel dansları, Batik sanatı ile Ebru sanatı ve yöresel yemekleri katılımcıların beğenisine sundu. Özellikle sergilenen dans gösterileri izleyicilerden büyük ilgi görürken, programa katılan protokol üyeleri ve vatandaşlar etkinliği ilgiyle takip etti. Kültürel etkileşimin ön plana çıktığı programda katılımcılar Endonezya kültürünü yakından tanıma fırsatı buldu. "Uluslararası öğrenciler sayesinde farklı dünyalarla tanışıyoruz" Dünyadaki insanların kültür noktasında birbirilerini tanımanın en önemli yolunun eğitim olduğunu vurgulayan Gümüşhane Valisi Aydın Baruş, "Bugün Türkiye dünyanın dört bir tarafından gelen yüzbinlerce uluslararası öğrenci sayesinde artık farklı dünyalarla tanışıyor. Gümüşhane Üniversitesi’nin çatısı altında 70’in üzerinde ülkeden gelen kardeşlerimiz olmasa Gümüşhaneli bir insanın bir Endonezyalı ile tanışma ihtimali yüzde kaçtı. Gümüşhane Üniversitesi çatısı bu imkânı bize sağladı ki dünyanın Türkiye’den belki de 10 binlerce kilometre uzağında olan ülkelerden kardeşlerimizin yaşam kültürü, anlayışları ve hayatı nasıl kavradıklarını bugün öğrenebiliyoruz ki öğrendikçe de hepsini çok seviyoruz" dedi. Gümüşhane Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Oktay Yıldız da, "Bizim Endonezya’yla aramızda çok kadim bir kültürel bağ var. Özellikle Kanuni zamanında Endonezyalı dindaşlarımız Kanuni Sultan Süleyman’dan bir yardım talebinde bulunmuş ve o günkü şartlarda giden kadırgalarla o ülkeyle aramızda bir bağ kurulmuştur. Her ne kadar bugün modern dünyanın haritalarında iki ayrı coğrafya oldukça mesafeler göstermiş olsa bile kültürel olarak oldukça yakın bir coğrafyadan, oldukça yakın iki insan grubundan bahsediyoruz" ifadelerini kullandı. Gümüşhane Üniversitesi’nde eğitim gören Endonezyalı Muhammed Refaldy ise, "Bu etkinliği Gümüşhane’de Endonezya’daki kültürünü tanıtmak için yaptık. Türkiye ile bizim kültürümüz arasında bağlantı da var bence, bizde Batik ve Ebru sanatı kültürü var. Batik kültüründe sadece kumaşlar farklı. Bence Türkiye ve Endonezya arasında eskiden beri bir bağ var" diye konuştu. "Kültürümüzü tanıtabildiğimiz için çok mutluyuz" Ülkelerini tanıtmaktan duydukları memnuniyeti dile getiren Aqilah Şurahman 26, "Biz ülkemizi herkese tanıtmak istiyoruz. Çok mutluyuz, biz aslında az kişinin katılacağını düşünüyorduk ama Maşallah insanlar çok fazla ilgi gösterdi. Bu yüzden çok mutluyuz kültürümüzü tanıtabildik" ifadelerini kullandı. Gümüşhane Üniversitesi öğrencisi Cansu Güldoğan da "İnsanlar burada Endonezya kültürünü tanıma fırsatı buldu. Dans gösterileri çok hoşuma gitti ve Türkçe konuşmaları, bizim kültürümüzü de tanımaya çalışmaları da ayrıca hoşuma gitti" dedi. "Bayburt’ta çok Endonezyalı yok, buraya vatandaşlarımı görmeye geldim" Bayburt’a gelin olarak giden ve Bayburt’ta kendisi ve bebeği dışında çok az Endonezyalı olduğunu ifade eden Delyma Okur, "Burada olduğum için çok mutluyum çünkü Bayburt’ta sadece ben ve bebeğim var. Diğer Endonezyalı vatandaşlarım ile buluşmak için buraya geldim. Onlarla kendi dilimizde konuştum kendi dilimi konuşmayı özlemişim. Endonezya yemeklerini de tekrar tatmak çok güzel oldu. Burada gerçekten evimde hissettim" diye konuştu. Gümüşhane Üniversitesi Uluslararası Öğrenci Koordinatörü Doç. Dr. İsmail Çalık ise, "Öğrencilerimiz bu festival için çok büyük emek sarf ettiler. Kendi yörelerindeki kıyafetleri, oyunları bizlere izlettirdiler. Bizim temel görevimiz Gümüşhane’ye gelen öğrencilerimizin uyum süreçlerini daha da kolaylaştırmak, onlara destek olmak. Gümüşhane’deki tüm paydaşlarla bir araya gelerek bu etkinliği düzenlemek için katkı sunduk" ifadelerini kullandı.
Bilek güreşi grup müsabakaları Gümüşhane’de yapıldı
25 Şubat 2024 Pazar - 14:14 Bilek güreşi grup müsabakaları Gümüşhane’de yapıldı Okul Sporları Bilek Güreşi Gençler Erkek-Kız grup müsabakaları 14 ilden yaklaşık 300 sporcunun katılımıyla Gümüşhane’de yapıldı. Türkiye’de bilek güreşi sporunda önemli bir yere sahip olan Gümüşhane’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen organizasyon 2 gün boyunca Aydın Doğan Spor Salonunda düzenlendi. Başarılı olanların doğrudan Türkiye Birinciliği için mücadele etmeye hak kazandığı müsabakalara Gümüşhane, Ağrı, Trabzon, Ardahan, Artvin, Bayburt, Erzincan, Erzurum, Giresun, Kars, Ordu, Samsun, Tokat ve Rize’den 300’e yakın sporcu, antrenör ve yönetici katıldı. Vatandaşların da izlediği müsabakaların ardından bir açıklama yapan milli bilek güreşçi ve Bilek Güreşi İl Temsilcisi Davut Altuntaş, “Gümüşhane olarak 5 yıldır bu organizasyonlara ev sahipliği yapıyoruz. Yıldızlara, gençlere yaptık. Şuanda da kız ve erkek olarak gençler grup müsabakalarını yaptık. 300’e yakın sporcumuz katıldı. Bunun hem bizim için hem de ilimiz için çok güzel katkıları olduğunu düşünüyorum. Organizasyonla hem esnafımıza katkı sağlandı hem de ilimizin tanıtımına katkı sağlandı. Gelen kafilelerin de geri dönüşleri bize çok güzel oldu. Hem biz hem halkımız hem de esnafımız Gümüşhane misafirperverliğini göstermiş olduk. En önemlisi de kazasız belasız bitirdik organizasyonu. Bu tür organizasyonlara ev sahipliği yapmaya devam etmek istiyoruz” diye konuştu.
Görmeyen gözlerine rağmen hayvancılık yaparak hayata tutunuyor
24 Şubat 2024 Cumartesi - 10:11 Görmeyen gözlerine rağmen hayvancılık yaparak hayata tutunuyor Gümüşhane’nin Mescitli köyünde 80 yaşındaki annesiyle birlikte yaşayan 53 yaşındaki İsmail Kahya, ‘Tavuk Karası’ hastalığı nedeniyle büyük oranda kaybettiği görme yetisine rağmen ahırda besledikleri büyükbaş hayvanların bakımını yaparak yaşlı annesine yardım ediyor. Zor şartlar altında yaşayan anne ve oğul yardım bekliyor. Mescitli Köyü Ayranlı Mahallesi’nde yaşayan İsmail Kahya (53), çocuk yaşlarda geçirdiği ‘Retinitis Pigmentosa’ halk dilinde de ‘Tavuk Karası’ olarak adlandırılan hastalık nedeniyle görme yetisini kaybetmeye başladı. Annesi Memnune Kahya (80) ile birlikte zor şartlara rağmen mahallede hayatını sürdüren İsmail Kahya son 5 yılda ise hastalığının ilerlemesi nedeniyle görme yetisini neredeyse tamamen kaybetti. Yöre halkı tarafından Ayranlı Yaylası olarak da adlandırılan bölgede yaz kış demeden yaşayan ve özellikle kış aylarında mahallenin tek sakini olan anne ve oğlu geçimlerini devletten aldıkları yardımlar ve hayvancılıkla sürdürmeye çalışıyor. Annesinin yaşı nedeniyle artık yapamadığı işleri yapan İsmail Kahya, görmeyen gözlerine rağmen yolları ezberleyerek ahırda bulunan büyükbaş hayvanların yemini ve suyunu veriyor, odun ve ot taşıyor. Oğlu İsmail Kahya’nın küçük kardeşinin de görme engelli olduğunu söyleyen anne Memnune Kahya ise yardım istiyor. “Yolları ezberleyerek gidiyorum, zor olmuyor” Günlük hayatında yaptığı işleri yolları ezberleyerek yaptığını söyleyen İsmail Kahya (53), “Eskiden görüyordum son 4-5 senedir göremiyorum, Tavuk Karası olduğumu söylediler. Doktora götürdüler beni tedavi olursam görebileceğimi söylediler. Günlük hayatta hayvanlarla uğraşıyorum, onlara su içiriyorum. Odunları taşıyorum bazen yapamıyorum gözüm görmediği için annemler yardım ediyor, iple birlikte ot taşıyorum. Önceden her yere gidebiliyordum artık gidemiyorum. Çobanlık da yapıyordum uzun süredir yapamıyorum. Yolları ezberleyerek gidiyorum zor olmuyor. Yanlış gidiyorum bazen sonra geri dönüyorum kendimi bir şekilde idare ediyorum” dedi. “Gözlerinde sorun var ama hayat zor, mecbur yapmak zorunda” Eşinin hayatını kaybettiğini ve bir oğlunun daha görme engelli olduğunu ifade eden Memnune Kahya (80), “İsmail oğlumla beraber burada yaşıyoruz. İsmail ev işlerini yapıyor hayvanlara bakıyor bana yardımcı oluyor. Uğraşıyoruz beraber, köy işi zor. Gözlerinde sorun var ama hayat zor, hayat pahalı. Mecbur yapmak zorunda ben yaşlandım, çocuklarım hep hasta, babaları yok. İsmail’in küçük kardeşi de hasta, böbrek rahatsızlığı vardı nakil oldu. O hiç göremiyor” ifadelerini kullandı.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Gümüşhane’de üniversite öğrencileri ile bir araya geldi
23 Şubat 2024 Cuma - 19:07 Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Gümüşhane’de üniversite öğrencileri ile bir araya geldi Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Gümüşhane Üniversitesi’nde düzenlenen "İslam’ın Rehberliğinde Bilgiden Bilince" programında öğrencilerle buluştu. İl buluşmaları kapsamında Gümüşhane’ye gelen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Gümüşhane Üniversitesi Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen "İslam’ın Rehberliğinde Bilgiden Bilince" isimli programa katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan program Ahmet Hamdi Akseki Cami İmam-Hatibi Mansur Sağır’ın Kur’an-ı Kerim tilaveti ile devam etti. Programda kendisini dinlemeye gelen gençlere bilimsel gelişme yolunda çok çalışmaları tavsiyesinde bulunan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları ve son olarak ilk uçuşunu gerçekleştiren milli savaş uçağı KAAN ile ilgili de açıklamalarda bulundu. “Kudüs’teki zulmün bitmesi için 88 yıl beklemeyeceğiz” Kudüs’ün Hz. Ömer döneminde farklı inançtan, mezhepten ve ırklardan insanların huzur içerisinde yaşadığı bir yer olduğunu fakat haçlıların gelmesiyle birlikte bu huzurun bozulduğunu belirten Prof. Dr. Erbaş, “637 yılında Hazreti Ömer Kudüs’ü İslam diyarı yaptığında esasında en büyük sevinci Yahudiler yaşadılar. Orayı Hazreti Ömer ’Darü’s-Selâm’ yaptı sevgili gençler. Darü’s-Selâm ne demek? Barışın yurdu. 400 sene devam etti Hz. Ömer’in Darü’s-Selâm yaptığı Kudüs’teki farklı inançlardan, ırklardan, hatta mezheplerden insanların barış içerisindeki yaşama süreci. Ne zaman ki bugünkü batılıların yine ataları olan haçlılar, 1099 yılında Kudüs’ü işgal etti. Yine büyük bir katliam. Kaçabilenler kaçtı, hayatını kurtaranlar kurtardı. Kudüs, Darü’s-Selâm’dan Darü’l-Harb yani kaosun, savaşın, kavganın yaşandığı bir yer haline geldi. Kimler yüzünden? Bugünkü batılıların ataları, haçlılar yüzünden. Şimdi 1099’dan 1187’ye kadar. 88 sene bu zulüm sürdü. Bu işgal 88 yıl sürdü. Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’ü tekrar Haçlıların işgalinden kurtardığı zamana kadar. Selahaddin Eyyubi ve askerleri, İslam ordusu 1187’de tekrar Kudüs’ü barışın yurdu haline getirdi. Ne zamana kadar? 1900’lü yıllara kadar 800 yıl. Farklı inançlardan, farklı dinlerden, farklı kültürlerden, farklı mezheplerden insanların barış içerisinde yaşadığı yer haline geldi. 1917’de Batılılar, Haçlıların torunları orayı tekrar kaosun yaşandığı yer haline getirdiler. 1948 yılında bugün terör devleti dediğimiz İsrail’i kurdurdular. Osmanlı’yı parçaladıktan sonra, İslam Devleti’ni parçaladıktan sonra ve 75 yıl oldu. Daha önce bu zulüm 88 yıl sonra bitmiş idi. Şimdi bekleyecek miyiz 88 yılı. Ben 88 yıl beklemeyeceğiz diye düşünüyorum” dedi. “KAAN gibi daha nice uçaklar uçacak” Gençlere alanlarında çok iyi çalışmaları gerektiğini vurgulayan Erbaş, “Dün ben sosyal medyada bir ayet paylaştım. Ayeti okuduğumda sanki bu ayet yeni inmiş gibi fark ettim. KAAN uçağımızı yaptık ya, KAAN uçağımızı uçurduk ya Elhamdülillah. Daha nice böyle uçaklar uçacak inşallah yakın zamanda. İşte o KAAN’ı uçurduğumuz zaman Enfal Suresi’nin 60. ayetinin altına KAAN’ın fotoğrafını koyarak paylaştım. Düşmanlarınıza karşı hazırlıklı olun, besili atlar yetiştirin diyor Allah-u Teala. Bugün o günün besili atları işte bugünün kağanları, bugünün kızıl elmaları, o günün besili atları bugünün savunma sanayiinde ürettiğimiz o silahlar ya da benzeri şeyler. İlmi kim geliştiriyor olursa olsun ondan istifade edeceğiz. Bizim de yeni yeni buluşlara imza atmamız lazım. Alanlarımızda çok iyi çalışmamız lazım. Müslüman her zaman en iyi olur. Bu ilkeyi de zihnimizden, hafızamızdan hiçbir zaman çıkarmamamız lazım. Yeryüzünde iyilik hâkim oluncaya kadar diyoruz biz, Türkiye Diyanet Vakfı’nın logosunun altında. Yeryüzünde iyilik hâkim oluncaya kadar. Bizim yaptığımız her işteki hedefimiz, yeryüzünde iyiliğin hâkim olmasıdır. Kötülüklerin ortadan kalkması, iyiliklerin yaygınlaşması. Müslüman’ın, müminin en önemli vazifelerinden birisidir. O yüzden hem eğitim süreçlerinizde hem de eğitim süreçleriniz bittikten sonra hayata atıldığınızda hep iyilik peşinde olun. Çünkü dünyayı iyilik değiştirecek diyorum” diye konuştu.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş Gümüşhane’de üniversite öğrencileriyle bir araya geldi
23 Şubat 2024 Cuma - 18:38 Diyanet İşleri Başkanı Erbaş Gümüşhane’de üniversite öğrencileriyle bir araya geldi Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Gümüşhane Üniversitesi’nde gerçekleşen İslam’ın Rehberliğinde Bilgiden Bilince programına katıldı. İl buluşmaları kapsamında Gümüşhane’ye gelen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Gümüşhane Üniversitesi Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen İslam’ın Rehberliğinde Bilgiden Bilince isimli programa katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan program Ahmet Hamdi Akseki Cami İmam-Hatibi Mansur Sağır tarafından okunan Kuran-ı Kerim Tilaveti ile devam etti. Programda kendisini dinlemeye gelen gençlere bilimsel gelişme yolunda çok çalışmaları tavsiyesinde bulunan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları ve son olarak ilk uçuşunu gerçekleştiren milli savaş uçağı KAAN ile ilgili de açıklamalarda bulundu. “Kudüs’teki zulmün bitmesi için 88 yıl beklemeyeceğiz” Kudüs’ün Hz. Ömer döneminde farklı inançtan, mezhepten ve ırklardan insanların huzur içerisinde yaşadığı bir yer olduğunu fakat haçlıların gelmesiyle birlikte bu huzurun bozulduğunun altını çizen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “637 yılında Hazreti Ömer Kudüs’ü İslam diyarı yaptığında esasında en büyük sevinci Yahudiler yaşadılar. Orayı Hazreti Ömer "Darü’s-Selâm yaptı sevgili gençler. Darü’s-Selâm ne demek? Barışın yurdu. 400 sene devam etti Hz. Ömer’in Darü’s-Selâm yaptığı Kudüs’teki farklı inançlardan, ırklardan hatta mezheplerden insanların barış içerisindeki yaşama süreci 400 sene sürdü. Ne zaman ki bugünkü batılıların yine ataları olan haçlılar 1099 yılında Kudüs’ü işgal etti. Yine büyük bir katliam. Kaçabilenler kaçtı, hayatını kurtaranlar. Kudüs, Darü’s-Selâm’dan Darü’l-Harb yani kaosun, savaşın, kavganın yaşandığı bir yer haline geldi. Kimler yüzünden? Bugünkü batılıların ataları, haçlılar yüzünden. Şimdi 1099’dan 1187’ye kadar. 88 sene bu zulüm sürdü. Bu işgal sürdü. 88 yıl. Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’ü tekrar Haçlıların işgalinden kurtardığı zamana kadar. Selahaddin Eyyubi ve askerleri İslam ordusu 1187’de tekrar Kudüs’ü barışın yurdu haline getirdi. Ne zamana kadar? 1900’lü yıllara kadar 800 yıl. Farklı inançlardan, farklı dinlerden, farklı kültürlerden, farklı mezheplerden insanların barış içerisinde yaşadığı yer haline geldi. 1917’de Batılılar, Haçlıların torunları orayı tekrar kaosun yaşandığı yer haline getirdiler. 1948 yılında bugün terör devleti dediğimiz İsrail’i kurdurdular. Osmanlı’yı parçaladıktan sonra, İslam Devleti’ni parçaladıktan sonra ve 75 yıl oldu. Daha önce bu zulüm 88 yıl sonra bitmiş idi. Şimdi bekleyecek miyiz 88 yılı. Ben 88 yıl beklemeyeceğiz diye düşünüyorum” dedi. “KAAN gibi daha nice uçaklar uçacak” Gençlere alanlarında çok iyi çalışmaları gerektiğini vurgulayan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “Dün ben sosyal medyada bir ayet paylaştım. Ayeti okuduğumda sanki bu ayet yeni inmiş gibi fark ettim. Kaan uçağımızı yaptık ya, Kaan uçağımızı. Uçurduk ya Kaan uçağımızı, Elhamdülillah. Daha nice böyle uçaklar uçacak inşallah yakın zamanda. İşte o Kaan’ı uçurduğumuz zaman Enfal Suresinin 60. ayetinin altına Kaan’ın fotoğrafını koyarak paylaştım. Düşmanlarınıza karşı hazırlıklı olun. Besili atlar yetiştirin diyor Allah-u Teala. Bugün o günün besili atları, işte bugünün kağanları, bugünün kızıl elmaları, bugünün kızıl elmaları, o günün besili atları, bugünün savunma sanayiinde ürettiğimiz o silahlar ya da benzeri şeyler. İlmi kim geliştiriyor olursa olsun ondan istifade edeceğiz. Bizim de yeni yeni buluşlara imza atmamız lazım. Alanlarımızda çok iyi çalışmamız lazım. Müslüman her zaman en iyi olur. Bu ilkeyi de zihnimizden, hafızamızdan hiçbir zaman çıkarmamamız lazım. Yeryüzünde iyilik hâkim oluncaya kadar diyoruz biz, Türkiye Diyanet Vakfı’nın logosunun altında. Yeryüzünde iyilik hâkim oluncaya kadar. Bizim yaptığımız her işteki hedefimiz, yeryüzünde iyiliğin hâkim olmasıdır. Kötülüklerin ortadan kalkması, iyiliklerin yaygınlaşması Müslümanın, müminin en önemli vazifelerinden birisidir. O yüzden hem eğitim süreçlerinizde hem de eğitim süreçleriniz bittikten sonra hayata atıldığınızda hep iyilik peşinde olun. Çünkü dünyayı iyilik değiştirecek diyorum” diye konuştu. (UA-RE-ÖS-Y)
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş Gümüşhane’de
23 Şubat 2024 Cuma - 13:05 Diyanet İşleri Başkanı Erbaş Gümüşhane’de Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş bir dizi ziyarette bulunmak için Gümüşhane’ye geldi. Gümüşhane Valiliği ziyaretiyle başlayan programa Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ı Gümüşhane Valisi Alper Tanrısever, Gümüşhane Belediye Başkanı Ercan Çimen ve İl Müftülüğü görevlileri karşıladı. Burada Gümüşhane Valiliği Hatıra Defteri’ni imzalayan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş daha sonra Valilik makamında il buluşmaları programı çerçevesinde ziyaret ettiği 54’üncü il olan Gümüşhane gibi tarihi bir şehri ziyaret etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, diyanet hizmetlerinin verimliliğini arttırmak için çalışmalarının sürdüğünü söyledi. “Bütün kurumlarımızın medeniyetimize hizmet etmesini istiyoruz” Bütün kurumların birlik ve beraberlik içinde medeniyete hizmet etmesi gerektiğinin altını çizen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Ülkemizin doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine bütün illerimizi ziyaret edip diyanet hizmetlerinin verimliliğini arttırmaya yönelik programlar yapıyoruz. Din görevlilerimize peygamber varisliğini daha nitelikli yapabilmeleri için nasihatlerimiz oluyor. Üniversite ziyaretimiz olacak, İslam’da ilmin ve eğitimin önemi, ilim, hikmet, irfan gibi medeniyetimizin en önemli unsurları ile ilgili konularda hocalarımızla hasbihalimiz olacak inşallah. Gümüşhane gibi çok tarihi bir şehrimizin, özellikle Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevi Hazretleri ile bizim kalbimizde yeri olan Gümüşhane’nin mülki amirliğini yapmış olmanızdan dolayı kolaylıklar diliyorum. Medeniyetimizin en önemli unsurlarından birisi olan bilimsel faaliyetlerin üniversite, ilahiyat fakültesi, imam hatip okulları ve tüm kurumlarımızın birlik ve beraberliği içerisinde medeniyetimize hizmet etmesini istiyoruz” dedi. Gümüşhane Valisi Alper Tanrısever de, “Uzun yıllardır şehrimiz Diyanet İşleri Başkanı Ağırlamamıştı. Bu vesile ile ben de size şükranlarımı sunuyorum. Gümüşhane’miz sıcakkanlı altın kalpli insanların şehri Gümüşhane tarih boyunca milletine ve maneviyatına düşkün bir şehir olmuştur. Yeni hizmetlerimiz de burada işlemektedir sizlerin sayesinde Allah razı olsun” diye konuştu. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş Gümüşhane Valiliği ziyaretinin ardından Gümüşhane Belediyesi’ni ziyaret ederek Gümüşhane Belediye Başkanı Ercan Çimen’i makamında ziyaret etti.
Kar altında büyüleyici güzellik: Gümüşhane-Şiran sınırındaki Tersun Dağı’nda doğa yürüyüşü
19 Şubat 2024 Pazartesi - 09:54 Kar altında büyüleyici güzellik: Gümüşhane-Şiran sınırındaki Tersun Dağı’nda doğa yürüyüşü Gümüşhane ve Trabzon’un doğa tutkunları, karlı bir maceraya atılarak Gümüşhane-Şiran sınırındaki Tersun Dağı’nın eteklerinde doğa yürüyüşüne çıktı. Eşsiz manzaralar eşliğinde katılımcıları beyazın büyüsüyle buluşturan yürüyüşe Kamboçya’dan gelen misafirler de katıldı. Trabzon Tenis Dağcılık Kayak İhtisas Kulübü (TEDAK) ve Gümüşhane Dağcılık, Doğa Sporları ve Gençlik Derneği (GÜDAK) üyesi sporcular Gümüşhane sınırlarındaki Tersun Dağında unutulmaz bir kış yürüyüşü gerçekleştirdi. Toplam 35 sporcunun katıldığı etkinlikte sporcular Tersun Dağından başladıkları yürüyüşte Kızıltaş ve Hatunoluğu mevkiini geçerek Karamustafa köyünde 10 kilometrelik yürüyüşü sonlandırdı. Etkinlikte karlar altında saklı patikalarda ilerlerken doğanın kışlık örtüsünün oluşturduğu büyüleyici bir tablo ile karşılaşan sporcular, karla kaplı ağaçların oluşturduğu tünellerden geçerek ilerledi. Yer yer 1 metreyi aşan kar kalınlığında karla mücadele etmenin verdiği keyifle neşeli kahkahalar atan sporcular, zaman zaman kayarak zaman zaman da birbirleriyle güreş yaparak zaman zaman da kartopu oynayarak anın tadını çıkardı, çocukluklarına geri döndü. Bembeyaz bir örtüyle kaplı zirvenin muhteşem manzarası karşısında büyülenen dağcılar, kendilerini doğaya bırakarak huzurlu anlar yaşayıp tüm yorgunluklarını unuttu. “Bu güzellikleri kış mevsiminde yaşamak harika bir duygu” Karlı doğanın keyfini doyasıya çıkararak bu anları ölümsüzleştirerek bol bol fotoğraf çeken sporculardan Abdurrahman Ezber, “Bu güzellikleri kış mevsiminde yaşamak harika bir duygu. Bunun için zamanın önemi yok bence. Bunu her zaman yapabiliriz. Gayet güzel, hoş ve zevkli bir parkurdu. Kar diz boyu gidiyor zaten harika. Ağaçların üzeri kırağı bağlamış. Ormanın içerisinde müthiş bir atmosfer var” dedi. Kamboçyalı öğrenciler “Gördüğümüz en güzel manzaralardan biri” Etkinliğe katılmak için Gümüşhane’ye gelen ve Türkiye’nin çeşitli illerinde üniversite okuyan Kamboçyalı öğrenciler Arifin Naseat, Edas El ve Asya El ise “Gördüğümüz en güzel manzaralardan biri. Çok beğendim, çok güzel, 10 numara bir yer. Stres gitti buraya geldiğimde. Çok güzel bir manzara varmış. Beklemediğim manzaralardan oldu” ifadelerini kullandı. “Parkur tahmin ettiğimden çok daha büyüleyici bir manzaraya sahipti” Etkinliğe Trabzon’dan katılan TEDAK üyesi sporcu Meral Kıvanç da “Parkur tahmin ettiğimden çok daha büyüleyici bir manzaraya sahipti. Orman ve patika yollar vardı, muhteşemdi. Harika manzaralara eşlik etmiş olduk. GÜDAK’la yürümek de çok çok keyifliydi. Gerçekten bundan sonraki faaliyetlerinizde de birlikte yürümek isteriz. Rota harikaydı, yorucu değil, orta zorlukta. Kar muhteşemdi. Yaklaşık bir metreye yakın kar mevcuttu. Çamların üzerinde, göknarların üzerinde karlar hala sabit kalmış soğuktan dolayı. Muhteşem bir manzara eşliğinde rotamız süperdi. Çok memnun kaldık. Teşekkür ederiz” diye konuştu. “Doğa yürüyüşlerine bir kez katılsanız alışkanlık haline gelir” Doğa yürüyüşlerinin alışkanlık haline geleceğini belirterek herkesi bu tür etkinliklere katılmaya davet eden TEDAK Başkan Yardımcısı Mustafa Abanoz ise “Yürüyüşümüz Tersun Dağı’nda başladı. Kızıltaş, Hatunoluğu ve Karamustafa köyünde sona erdi. TEDAK Kulübü ve GÜDAK Kulübü olarak birlikte bir faaliyeti yaptık. Güzel bir ahenk içerisinde, uyum içerisinde faaliyetimizi doğal güzelliklerin içerisinde iki kulüp olarak gerçekleştirdik. Bu coğrafya için alternatif, pazar günü ne yapabilirim diye düşünen insanlar için Gümüşhane’de GÜDAK, Trabzon’da TEDAK’la faaliyetlerimize katılabilirsiniz. Zevk alacağınızı ve alışkanlık haline geleceğine de inanıyorum” dedi. “Çok güzel anılar bıraktık geride” Hafta sonları sağlıklı ve kaliteli zaman geçirmek için doğa yürüyüşleri ve kış mevsiminde de kayak etkinlikleri düzenlediklerini belirten GÜDAK Başkanı Mustafa Akbulut da “Bugün 2100 rakamlı Tersun Dağından bir kar yürüyüşü başlattık. Yaklaşık 10 kilometrelik bir parkur. Her sene böyle bir kar yürüyüşü yapıyoruz. Trabzon TEDAK’la organize ettik etkinliği. 35 kişilik bir grupla yürüdük. Parkur çok güzeldi. Çok güzel anılar bıraktık geride. Arkadaşlar çocukluğuna geri döndü, karın içinde eski günlerini hatırladılar. Kimi yuvarlandı, kimi kaydı, kimi atladı, kimi arkadaşını kara gömdü. Anılarımızı tazeledik, çocukluğumuza geri döndük. Tersun Dağından başlayan yürüyüşümüz Hatunoluğu Mevkiinden Karamustafa köyünde bitti. Güzel bir yürüyüştü” ifadelerini kullandı.