Yerel Haberler
Kastamonu
500’den fazla kişinin istihdam edileceği organize tarım bölgesindeki çalışmalarda sona yaklaşıldı 06 Aralık 2025 Cumartesi - 14:06:33 Kastamonu’nun Devrekani ilçesinde inşa edilen ve 500’den fazla kişinin istihdam edileceği Kastamonu-Devrekani Besi Organize Tarım Bölgesi’nde çalışmalarda sona yaklaşıldı. Devrekani Belediyesi’nin girişimiyle Tarım ve Orman Bakanlığınca ihale edilen, Kastamonu-Devrekani Besi Organize Tarım Bölgesi’nde altyapı ve üstyapı çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Yüzde 80 gerçekleşmenin sağlandığı bölgede, 2026 yılının Mart ayından itibaren işletmelerin faaliyetlerine başlaması hedefleniyor. 95 parsele sahip bölgede, ilk etapta 45 parsel için başvuruda bulunan yatırımcılara tahsisler yapıldı. Tahsisi yapılan parsellerde yatırımcılar inşaat çalışmalarını sürdürüyor. "Bin 290 dekar alanda Organize Tarım Bölgesini oluşturduk" Kastamonu-Devrekani Besi Organize Tarım Bölgesi’ndeki çalışmalarla ilgili bilgi veren Devrekani Belediye Başkanı Engin Altıkulaç, "2018 yılında Organize Tarım Bölgemizin hikayesi başladı. 7-8 yıldan beri hummalı bir şekilde bu büyük mega yatırımın hem Kastamonu özelinde hem Batı Karadeniz özelinde Organize Tarım Bölgemizin devam eden hikayesi Allah’ın izniyle yılbaşı itibariyle sonlanmış olacak. Kurtşeyh Mahallemizin sınırları içerisinde bin 290 dekar alanda Organize Tarım Bölgesini oluşturduk. Yerinde gerçekleşmeye baktığımızda yüzde 80 aşamasındayız. 12 ay içerisinde yüzde 90-95 oranında altyapı programımız bitecek. Toplam işletme ve sanayi parselleri ile birlikte 95 tane parselimizin olduğu bir organize tarım bölgesi. Bunlardan şu ana kadar 45 tanesini biz işletmelerimize tahsis ettik. Tahsis ettiğimiz parseller fiili olarak an itibariyle 19 tanesinin inşa faaliyetleri başladı ve hummalı bir şekilde devam ediyor. Tarım ve Orman Bakanlığımızın Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Destekleme Programı kapsamında bu 19 tane yatırımımızın tamamı destek aldı ve yüzde 50 oranında desteklenecek" dedi. "Yol çalışmalarımız devam ediyor" Organize Tarım Bölgesinde altyapı çalışmalarının bittiğini söyleyen Başkan Altıkulaç, "Yağmur suyu, elektrik işleri, içme suyu hattı, parsellerin kota işlemleri tamamen bitti. Bir taraftan da parke döşeme ve kaldırım oluşturma işlemlerine devam ediyoruz. Sokak aydınlatmayla ilgili bütün iş ve işlemlerimiz bitti. Yüksek gerilim hattından alçak gerilim hattına indirgeyecek trafo merkezimizi de inşa etmeye başladık ve bu da öyle tahmin ediyorum ki bir ay içerisinde bitecek" diye konuştu. "Organik gübreyi ekonomiye kazandırmayı planlıyoruz" Tesisteki gübrelerin ekonomiye kazandırılacağını dile getiren Altıkulaç, "İşletme sahiplerimiz bize telefonla ulaştıkları takdirde gübre çukurlarından gübreleri alacağız. Ön gübre toplama havuzunda biriktireceğiz. Biz, daha sonra bunu sıvı ve katı olarak birbirinden ayıracağız. Sıvı ve katı birbirinden ayrıldıktan sonra kompost işlemi yakma işlemi geliyor. Kompost ünitesini de kurduktan sonra o üniteden geçireceğiz. Paket haline getirip ülkemizde ihtiyacı olan işletmelere bunları satmayı planlıyoruz. Elde edilen gübrenin sıvı kısmını ise bölgedeki tarım arazilerine, mera alanlarına serperek zirai üretimde organik gübreyi ekonomiye kazandırmayı planlıyoruz. Bununla alakalı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın koordinesinde bir Avrupa Birliği projesi var. Yüzde 90 hibeli bir proje. Biz bakanlığımıza bununla alakalı projemizi yazdık. İleriki günlerde de onun onaylanmasının akabinde bu meselemizi de halletmiş olacağız" şeklinde konuştu. "İlk etapta 500’den fazla kişinin istihdam edilmesini hedefliyoruz" Organize Tarım Bölgesinin içerisinde 70 bin metrekarelik bir parselin olduğunu ifade eden Altıkulaç, "Kıymetli Bakanımız İbrahim Yumaklı sayesinde, Et ve Süt Kurumunun bir işleme ve entegre tesisini de Organize Tarım Bölgemize kazandırmaya çalışacağız. Gerek ilçemiz için gerek Kastamonu gerek bölge için önemli bir proje. Türkiye’deki 19 bölgeden Devrekani’de olması bizi çok mutlu ediyor. Organize Tarım Bölgesinin kurulması sadece orada işletme sahibi olan insanları ekonomik girdi sağlayacak hem istihdamı arttıracak. Minimum olarak ilk etapta biz, 500 kişinin orada istihdam edileceğini düşünüyoruz. İleriki günlerde bu istihdam sayısı kesinlikle artacaktır. Devrekani ilçemizin tarım anlamında ciddi toprakları var. Mevcut olan toprakların çok ciddi bir kesimi de sulanabiliyor. Bölge çiftçimizin de çarpan etkisiyle ekonomisinin bu anlamda buranın sayesinde Organize Tarım Bölgemizin sayesinde bayağı bir hareketleneceğini öngörüyoruz. Devrekanimize, Kastamonumuza, bölgemize ve ülkemize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum" ifadelerini kullandı.
04 Aralık 2025 Perşembe - 23:51 Dünya şampiyonu Asuman’a memleketinde coşkulu karşılama Birleşik Arap Emirlikleri’nde düzenlenen Kick Boks Büyükler Dünya Şampiyonası’nda altın madalya kazanan Asuman Çığlıoğlu, memleketi Kastamonu’da coşkuyla karşılandı. Avrupa ve dünya kupası şampiyonu milli sporcu Asuman Çığlıoğlu, 21-30 Kasım tarihleri arasında Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dabi’de gerçekleşen Kick Boks Büyükler Dünya Şampiyonası’ndan altın madalyayla döndü. Kick Boks Dünya Şampiyonası’nda büyükler 60 kilogramda altın madalyaya kazanan Asuman Çığlıoğlu, memleketi Kastamonu’da çiçekler ve meşalelerle karşılandı. Geçen yıl Avrupa, bu yıl da dünya şampiyonu olan milli sporcunun başarısı pasta kesilerek kutlandı. "En çok hayalini kurduğum dünya şampiyonluğunu elde ettim" Gururlu olduğunu ifade eden Asuman Çığlıoğlu, "Abu Dabi’de düzenlenen Kick Boks Dünya Şampiyonası’nda ülkemizi ve Kastamonu’yu temsil ettim. 60 kilogram Full Contact branşında dünya şampiyonu oldum. Bu benim ilk dünya şampiyonluğum. 13 yıldır bu branşı yapıyorum. 2024 yılında Avrupa şampiyonu olmuştum. Bu yıl hedefim de dünya şampiyonu olmaktı. Antrenörüm Emrah Şahanoğlu ile birlikte Avrupa Şampiyonası’ndan sonra sistemimizin üzerine farklılıklar getirdik. Dünya Şampiyonası’na çok daha güzel hazırlandık ve en büyük hedefim olan dünya şampiyonluğunu elde ettim. Çok mutluyum ve iyi ki bu şampiyonluğu Türkiye’ye ve Kastamonu’ya getirdim. Şu an spor salonumuzda alttan gelen bir sürü sporcular var. Onların da hepsinin çok istikrarlı çalıştığını da ben de görüyorum. Hepsinin de bu başarıları elde edeceğine hatta daha güzellerini elde edeceklerini düşünüyorum. İnşallah hep birlikte daha nice şampiyonluklar yaşarız" dedi. Dünya şampiyonu olduğuna inanamadığını söyleyen Çığlıoğlu, "O kürsüye çıktığımda hala bir hayal gibiydi, rüya gibiydi. Dünya şampiyonu olduğumu birkaç kez tekrarladım" diye konuştu. "Bu gururu bize yaşattığı için Asuman’a çok teşekkür ediyorum" Kick Boks Milli Takım Antrenörü Emrah Şahanoğlu ise, "Yıllardır hayalini kurduğumuz bir hedefti. Gerek benim antrenörlük kariyerimde gerekse sporcuların sporculuk kariyerindeki tek eksik madalyamızı aldık. Kastamonu’ya getirilmiş şimdiye kadarki en üst derecedir. Büyüklerde dünya şampiyonluğunu, elde edilebilecek en büyük başarıyı elde etmenin gururunu yaşıyoruz. Bu anlamda ben hem sporcumuzu tebrik ediyorum hem de bundan sonra bu başarıları devam ettireceğine inanıyorum" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan tebrik etti Asuman Çığlıoğlu’nun daha önce 15 kez Türkiye şampiyonu, 1 kez Avrupa şampiyonu, 2 kez Dünya Kupası şampiyonu 3 kez dünya üçüncüsü, bir kez dünya ikincisi olduğunu ifade eden Şahanoğlu, "İlimizin milletvekili Sayın Serap Ekmekçi bizi, Büyük Millet Meclisi’nde ağırladı ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan da sporcumuzu tebrik etti ve başarılarının devamını diledi. Bu bizim için çok büyük bir anı ve gurur oldu. Gerçek anlamda duygu dolu bir gündü. Ben Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a ve Kastamonu Milletvekilimiz Sayın Serap Ekmekçi’ye çok teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
04 Aralık 2025 Perşembe - 17:39 Prof. Dr. Toksoy: "Himalaya’da 2035 yılında buz kalmayacak" Prof. Dr. Devlet Toksoy, "Himalaya’da 2035 yılında buz kalmayacak, insan göçleri artacak, sıcaklık nedeniyle ölüm olayları artacak. Çeşitli salgın hastalıklar yaygınlaşacak, küresel bazda yiyecek krizi yaşanacak" dedi. Kastamonu Üniversitesi, küresel iklim değişikliğinin etkileri ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri çerçevesinde yeşil ekonomi politikalarının ele alındığı panele ev sahipliği yaptı. Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi, Ormancılık ve Tabiat Turizmi Alanında İhtisaslaşma Koordinatörlüğü ve Kastamonu Teknokent iş birliğiyle düzenlenen "Küresel İklim Değişikliği Ekseninde Yeşil Ekonomi Politikaları" konulu panel, Teknokent binasında gerçekleştirildi. Dr. Öğretim Üyesi Alper Bulut’un başkanlığını yaptığı panelde konuşan Karadeniz Üniversitesi’nden Prof. Dr. Devlet Toksoy, iklim değişikliğinin gelecekteki etkilerini bilimsel verilerle anlattı. "80 milyon insan bu sıcaklık artışları nedeniyle işsiz kalacak" Sıcaklık artışının devam etmesiyle en büyük kaybın tarım, ormancılık ve hayvancılıkta yaşanacağını ifade eden Toksoy, 2030 yılında Türkiye’nin su fakiri bir ülke olmasının değerlendirildiğini belirterek, "Dünya Bankası’na göre her 1 derece sıcaklık artışı neredeyse milli gayri safi yurt içi hasılatında yüzde 1’lik düşüşe neden olacak. 2100 yılında gayrisafi yurt içi hasıla yüzde 10 ila yüzde 23 azalacak. En büyük kayıp tarımda, ormancılıkta, hayvancılıkta, balıkçılıkta olacak. Yani ekonomileri kıyıya yakın olan ülkelerde yaşanacak. Çünkü bir süre sonra sular altında kalacaklar. Gıda fiyatları, enerji maliyetleri artacak, kuraklık döneminde şok gıda fiyatlarıyla karşılaşacağız. Uluslararası Çalışma Örgütü, küresel ısınmaya bağlı olarak 10 yıl içerisinde çalışma saatleri yüzde 2.2 azalacak diyor. En çok tarım sektörü ile inşaat sektöründe düşüş olacak. Çünkü sıcaklık artıyor. 80 milyon insan bu sıcaklık artışları nedeniyle işsiz kalacak. Amerika’nın bugün verimli çiftliklerinin büyük bir kısmı çöl olacak. Benzer olaylar dünyanın birçok ülkesinde de ortaya çıkacak. Türkiye’deki su kaynakları küçüleceği için su sıkıntısı ve yer yer çöl görünümlü arazi yapılarıyla kum fırtınaları da görülmeye başlanacak. Dünya tahıl üretimi azalacak, açlıklar artacak. Esasında bu içinde olduğumuz, yaşadığımız dönemi anlatıyor" dedi. "Himalaya’da 2035 yılında buz kalmayacak" İklim değişikliğinin etkilerinin devam etmesi durumunda su kaynaklarının ciddi boyutta etkileneceğine vurgu yapan Toksoy, "Himalaya’da 2035 yılında buz kalmayacak, insan göçleri artacak, sıcaklık nedeniyle ölüm olayları artacak. Çeşitli salgın hastalıklar yaygınlaşacak, küresel bazda yiyecek krizi yaşanacak. Çatışmalar ve savaşlar en az iki katına çıkacak. 5 derece ısınırsa New York sular altında kalacak. Dünyanın en önemli şehirlerini besleyen su kaynakları tümüyle kuruyacak. Los Angeles, Kahire, Türkiye, İran yaşanamaz hale gelecek. Kuzey ve Güney kutuplar da ılıman iklime sahip olacak ancak dünyanın orta enlemleri yaşanamaz olacak. 6 derece ısınırsa denizler mavi görünmesine rağmen canlı kalmayacak. Bugün uygarlığın yaygın olduğu karaların büyük bir kısmı çöle dönecek" diye konuştu. "21. yüzyılın sonunda sıcaklık 4-5 derece artacak deniliyor" Günümüzdeki çatışmaların yüzde 3’ü ile 20’si arasının iklim değişikliğinden kaynaklandığını vurgulayan Prof. Dr. Toksoy, "Tüm ülkelerde yenilenebilir enerji kaynaklarının yılda yüzde 2 oranında artması gerektiğini tespit ediyorlar. Karbondioksit gazı salınımının azaltılmaması halinde 21. yüzyılın sonunda sıcaklık 4-5 derece artacak deniliyor. Bilim insanları, dünya nüfusunun yarısının olumsuz hava şartları yüzünden öleceğini, diğer yarısının da kalan kaynakları ele geçirmek için savaşlar çıkaracağını düşünüyor. Bir dünya savaşı çıkma ihtimali 2 derece sıcaklık artması halinde yüzde 13 artıyor. 4 derece artış yaşanması halinde yüzde 26 artıyor. Günümüzde çatışmaların yüzde 3 ile yüzde 20 arasındaki kısmı iklim değişikliği nedeniyle yaşanıyor. Bize başka gösteriyorlar ama bu çıkan savaşların yüzde 2 ila 20’si iklim değişikliği hazırlıklarından kaynaklı" şeklinde konuştu. Panelde konuşan Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mahmut Gür, panelin hem öğrenciler hem de akademik camia için değerli katkılar sağlayacağını belirtti. Gür, bilim adamlarının ele alacağı konuların alanın gelişimine ışık tutacağına inandığını ifade etti. Panel Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Alper Bulut ise iklim değişikliğinin 21. yüzyılın en büyük küresel tehditlerinden biri haline gelerek yalnızca çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve toplumsal açıdan ciddi riskler oluşturduğunu söyledi. Bulut, çevresel bozulma ile ekonomik büyüme arasındaki bağın koparılmasını amaçlayan yeni bir iktisadi yaklaşıma ihtiyaç duyulduğunu vurgulayarak, "Bu ihtiyaçtan doğan yeşil ekonomi kavramı, Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından toplumsal refah ve eşitlikten ödün vermeden çevresel zararları ortadan kaldıran bir ekonomi modeli olarak tanımlamaktadır" ifadelerini kullandı. Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahmut Bayramoğlu ise yeşil ekonomiye geçişte doğru ve sürdürülebilir finansman modellerinin kritik bir role sahip olduğunu ifade etti. Çankırı Karatekin Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Seda Erkan Buğday da iklim değişikliğinin tarım, sanayi ve enerji gibi temel sektörlerde köklü dönüşümleri zorunlu kıldığını söyledi.
Kastamonu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Atalan:
27 Ekim 2025 Pazartesi - 14:46 Kastamonu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Atalan: Kastamonu Üniversitesi’nde gerçekleştirilen "6. Muhammed İhsan Oğuz İlahiyat Araştırmaları Ödülleri Yarışması"nda dereceye giren araştırmacılar, düzenlenen panelde çalışmalarını anlattı. Panelde konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Atalan, "Bugün ödül alan genç akademisyenlerimizin İslam kültürü ve medeniyetine sundukları katkılar bizler için iftihar vesilesidir" dedi. Kastamonu Üniversitesi Muhammed İhsan Oğuz Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından bu yıl 6’ncısı gerçekleştirilen Muhammed İhsan Oğuz İlahiyat Lisansüstü Tez Yarılması kapsamında düzenlenen panel yoğun bir katılımla Merkez Kütüphane Sezai Karakoç Salonu’nda gerçekleştirildi. Panelde 155 tez başvurusunda bulunulan yarışmada, yüksek lisans ve doktora tezleriyle dereceye giren araştırmacılar tarafından çalışmalarıyla ilgili katılımcılara bilgi aktarıldı. Panelin açılışında konuşan Kastamonu Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Atalan, ödül alan öğrenci ve akademisyenleri tebrik ederek, "Bugün ödül alan genç akademisyenlerimizin İslam kültürü ve medeniyetine sundukları katkılar bizler için iftihar vesilesidir. Kur’an ve sünnet, yalnızca inanç, ibadet ve ahlak esaslarını değil, aynı zamanda hukuki, ferdi ve içtima hayatın da temel ilkelerini belirleyerek İslam dininin ana çatısını kurmuştur. Ancak bu ilkelerin doğru anlaşılması, yorumlanması ve hayata aktarılması ancak muhakeme ve ilmi çabayla mümkündür. İlahiyat çalışmalarının önemi de burada ortaya çıkmaktadır" dedi. Daha sonra tez yarışmasında dereceye geçen yüksek lisans ve doktora tezleriyle başarılı olan akademisyen ve öğrenciler sunumlar yaptı. Oturumun moderatörlüğünü Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sönmez Kutlu yaptı. Panelde konuşan Prof. Dr. Kutlu, "Türk toplumları gündeme gelince hep Batı’da, barbar, kılıçla ancak etrafa ayar vermeye çalışan garip ve ucube varlıklar olarak tanımlanır. Batı’da birçok oryantalistlerin veya araştırmacıların eserlerinde bu imajı görürsünüz ama ben inanıyorum ki kılıçla bir yeri fetih edecekseniz elinizde coğrafya bilgisi, denizde harita bilgisi, birçok toplumsal, siyasi benzeri birçok alanda bilginiz yoksa o toplumları fetih edmezsiniz. Nitekim Mikail bey, Selçukluların başarısını yayınladığı bir coğrafya eserine bağlamıştı ve bu coğrafya bilgisinin Türklerin kılıcı kullanması için sadece kılıç yeterli olmadığını, bilimde de çok ileri düzeyde olmak gerektiğini orada sonuç olarak ifade etmiştir" diye konuştu. Panele, Muhammed İhsan Oğuz Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Muhammed İhsan Oğuz, akademisyenler, öğrenciler ve davetliler katıldı. Panelin ardından öğlenden sonraki oturumda tez yarışmasında dereceye giren yüksek lisans ve doktora öğrencilerine ödülleri verilecek.
Karadeniz’in Efes’i Pompeiopolis Antik Kenti önemli bir inanç merkezi olabilir
27 Ekim 2025 Pazartesi - 13:33 Karadeniz’in Efes’i Pompeiopolis Antik Kenti önemli bir inanç merkezi olabilir Kastamonu’nun Taşköprü ilçesindeki Pompeiopolis Antik Kenti’nde sürdürülen kazı çalışmalarında Hristiyanlıkta din şehitlerine, azizlere adanmış kiliseler olarak nitelendirilen martyrion olduğu değerlendirilen bir yapıya ulaşıldı. Kastamonu’nun Taşköprü ilçesindeki Pompeiopolis Antik Kenti’nde, 2024 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığının ‘Geleceğe Miras’ projesi çerçevesinde başlatılan kazı çalışmaları Karabük Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mevlüt Eliüşük başkanlığında devam ediyor. Roma döneminde yayıldığı alan bakımından Anadolu’nun en büyük kentlerinden biri olan ve Paflagonya Eyalet Merkezi olarak kurulan PompeiopolisAntik Kenti’nde gerçekleştirilen kazı çalışmaları, Taşköprü ilçesindeki Zımbıllı Tepe mevkiinde sürdürülüyor. Daha önce yapılan kazı çalışmalarında Yunan mitolojisinde aşk tanrıçası olarak nitelendirilen Afrodit’e ait heykel parçaları, Roma villasındaki bin 800 yıllık mozaikler ve bir tiyatronun gün yüzüne çıkartıldığı antik kentte bu yıl gerçekleştirilen kazı çalışmalarında, Hristiyanlıkta din şehitlerine, azizlere adanmış kiliseler olarak nitelendirilen martyrion olduğu değerlendirilen bir yapıya ulaşıldı. 15 Aralık’a kadar devam edecek kazı çalışmalarıyla yapının gün yüzüne çıkartılması amaçlanıyor. Bir yandan, sanat tarihçisi, arkeolog, restoratör, konservatör ve kazı işçilerinden oluşan 16 kişilik ekiple devam eden kazı çalışmalarının yanı sıra mozaiklerin restorasyonu da büyük titizlikle sürdürülüyor. Yapılan çalışmalarda elde edilen verilerle, bölgenin dönemin önemli inanç merkezlerinden birisi olduğu değerlendiriliyor. Kazı çalışmalarıyla ilgili bilgi veren Doç. Dr. Mevlüt Eliüşük, ortaya çıkartılan martyrionun, Pompeopolis Antik Kenti’nin ilerleyen süreçte Hristiyanlar için haç merkezi olarak değerlendirilebileceğini ortaya koyduğunu ifade etti. "Bir hac merkezi olması yolunda önemli veriler tespit ettik" Bu yıl çalışmaların geçen yıla göre daha yoğun şekilde devam ettiğini belirten Eliüşük, "Pompeiopolis Antik Kenti, Roma’nın Paflogonya eyaletinin bir dönem eyalet başkentliğini yapmış, önemli bir merkezdir. Mevcut haliyle yüzeyde çok fazla buluntu gözükmeyen antik kentte, 2024 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığının ‘Geleceğe Miras’ projesi kapsamında başlayan yoğun çalışmalar sonucunda kentin odeion tiyatrosunu ortaya çıkartmıştık. 2025 yılında da aynı proje kapsamında, yoğun bir çalışmamız var. Ödeneklerimizin büyük bir kısmı Kültür ve Turizm Bakanlığından geliyor. Buna ek olarak da Acacia Maden de kazılarımıza sponsorluk yapmakta. Bu sponsorlukla birlikte 2025 kazılarımız daha uzun süreli gerçekleşti. Özellikle kentte önceki yıllarda kısmen kazınmış bir martyrionumuz vardı. Martyrionda bu sene yoğun bir çalışma gerçekleştirdik ve Pompeiopolis bir hac merkezi olması yolunda önemli veriler tespit ettik" dedi. "Zemin mozaiklerinde yoğun bir restorasyon çalışması gerçekleştiriyoruz" Roma villasının çeşme ve kapı kısımlarının da ortaya çıkartıldığını kaydeden Eliüşük, "Sanat ekibimizle birlikte biz martyrionda bir aylık kazı çalışması gerçekleştirdik. Roma villasında yoğun bir çalışmamız vardı. Orada Polonya, İtalyan ekipleriyle ortak çalışıyoruz. Önceki yıllarda büyük bir kısmını ortaya çıkardığımız Roma villasının çeşme, giriş kapısı gibi bölümlerini de ortaya çıkarttık. Buna ek olarak villanın ünik zemin mozaiklerinde yoğun bir restorasyon çalışması gerçekleştiriyoruz" diye konuştu. "Kentin en önemli dini yapılarından biri haline dönüştürülüyor" "2025 yılındaki en büyük çalışmalarımızı Roma bazikasında gerçekleştiriyoruz" diyen Eliüşük, "Bazikalar erken imparatorluk dönemindeki kullanım amacı biraz farklı, biraz pazar, biraz mahkeme binası olarak hizmet ediyor. Ama burada ilk evrenin dışında psikoposluk merkezi olarak görev yaptığı dönemde, kentin en önemli dini yapılarından biri haline dönüştürülüyor" şeklinde konuştu. "Turizm altyapısı için önemli bir veri sunuyor" Antik kentin hem turizm hem de inanç merkezi haline gelebileceğini kaydeden Eliüşük, "Antik kentimizde oktagonal bir yapımız var. Bu bir martyrion olarak değerlendiriliyor. Aynı zamanda orası haç merkezi işlevi de görüyor. Pompeiopolis’te bu sene ortaya çıkardığımız yeni veriler Pompeiopolis’in martyriona sahip olduğunu işaret etmekte. Bu sonuç Pompeopolis’in ileride Hristiyanlar için haç merkezi olarak değerlendirilebileceğini ortaya koyuyor. Bu durum antik kentimizin, hem Kastamonu’nun hem Taşköprü’nün de turizm altyapısı için önemli bir veri sunuyor. Hem arkeolojik kazı hem de Kastamonu’nun turizmine verdiği katkı anlamında, 2025 çalışmalarımız oldukça verimli. 2026 yılında bu yapılarda çalışmalara devam edeceğiz. Bu bizim için önemli" şeklinde konuştu.
Karadeniz’in Efes’i Pompeiopolis Antik Kenti önemli bir inanç merkezi olabilir
27 Ekim 2025 Pazartesi - 13:30 Karadeniz’in Efes’i Pompeiopolis Antik Kenti önemli bir inanç merkezi olabilir Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde kazı çalışmalarının devam ettiği, Pompeiopolis Antik Kenti’nde martyrion olduğu değerlendirilen bir yapıya ulaşıldı. Ulaşılan martyrion sayesinde bölgenin önemli bir Hristiyan haç merkezi haline gelebileceği değerlendiriliyor. Kastamonu’nun Taşköprü ilçesindeki Pompeiopolis Antik Kenti’nde, 2024 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığının ‘Geleceğe Miras’ projesi çerçevesinde başlatılan kazı çalışmaları Karabük Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mevlüt Eliüşük başkanlığında devam ediyor. Roma döneminde yayıldığı alan bakımından Anadolu’nun en büyük kentlerinden biri olan ve Paflagonya Eyalet Merkezi olarak kurulanPompeiopolisAntik Kenti’nde gerçekleştirilen kazı çalışmaları, Taşköprü ilçesindeki Zımbıllı Tepe mevkiinde sürdürülüyor. Daha önce yapılan kazı çalışmalarında Yunan mitolojisinde aşk tanrıçası olarak nitelendirilen Afrodit’e ait heykel parçaları, Roma villasındaki bin 800 yıllık mozaikler ve bir tiyatronun gün yüzüne çıkartıldığı antik kentte bu yıl gerçekleştirilen kazı çalışmalarında, Hristiyanlıkta din şehitlerine, azizlere adanmış kiliseler olarak nitelendirilen martyrion olduğu değerlendirilen bir yapıya ulaşıldı. 15 Aralık’a kadar devam edecek kazı çalışmalarıyla yapının gün yüzüne çıkartılması amaçlanıyor. Bir yandan, sanat tarihçisi, arkeolog, restoratör, konservatör ve kazı işçilerinden oluşan 16 kişilik ekiple devam eden kazı çalışmalarının yanı sıra, mozaiklerin restorasyonu da büyük titizlikle sürdürülüyor. Yapılan kazı çalışmalarda elde edilen verilerle, bölgenin dönemin önemli inanç merkezlerinden birisi olduğu değerlendiriliyor. Kazı çalışmalarıyla ilgili bilgi veren Doç. Dr. Mevlüt Eliüşük, ortaya çıkartılan martyrionun, Pompeopolis Antik Kenti’nin ilerleyen süreçte Hristiyanlar için haç merkezi olarak değerlendirilebileceğini ortaya koyduğunu ifade etti. "Bir hac merkezi olması yolunda önemli veriler tespit ettik" Bu yıl çalışmaların geçen yıla göre daha yoğun şekilde devam ettiğini belirten Eliüşük, "Pompeiopolis Antik Kenti, Roma’nın Paflogonya eyaletinin bir dönem eyalet başkentliğini yapmış, önemli bir merkezdir. Mevcut haliyle yüzeyde çok fazla buluntu gözükmeyen antik kentte, 2024 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığının ‘Geleceğe Miras’ projesi kapsamında başlayan yoğun çalışmalar sonucunda kentin odeion tiyatrosunu ortaya çıkarttırmıştık. 2025 yılında da aynı proje kapsamında, yoğun bir çalışmamız var. Ödeneklerimizin büyük bir kısmı Kültür ve Turizm Bakanlığından geliyor. Buna ek olarak da Acacia Maden de kazılarımıza sponsorluk yapmakta. Bu sponsorlukla birlikte 2025 kazılarımız daha uzun süreli gerçekleşti. Özellikle kentte önceki yıllarda kısmen kazınmış bir martyrionumuz vardı. Martyrionda bu sene yoğun bir çalışma gerçekleştirdik ve Pompeiopolis bir hac merkezi olması yolunda önemli veriler tespit ettik" dedi. "Zemin mozaiklerinde yoğun bir restorasyon çalışması gerçekleştiriyoruz" Roma villasının çeşme ve kapı kısımlarının da ortaya çıkartıldığını kaydeden Eliüşük, "Sanat ekibimizle birlikte biz martyrionda bir aylık kazı çalışması gerçekleştirdik. Roma villasında yoğun bir çalışmamız vardı. Orada Polonya, İtalyan ekipleriyle ortak çalışıyoruz. Önceki yıllarda büyük bir kısmını ortaya çıkardığımız Roma villasının çeşme, giriş kapısı gibi bölümlerini de ortaya çıkarttık. Buna ek olarak villanın ünik zemin mozaiklerinde yoğun bir restorasyon çalışması gerçekleştiriyoruz" diye konuştu. "Kentin en önemli dini yapılarından biri haline dönüştürülüyor" "2025 yılındaki en büyük çalışmalarımızı Roma bazikasında gerçekleştiriyoruz" ifadelerine yer veren Eliüşük, "Bazikalar erken imparatorluk dönemindeki kullanım amacı biraz farklı, biraz pazar, biraz mahkeme binası olarak hizmet ediyor. Ama burada ilk evrenin dışında psikoposluk merkezi olarak görev yaptığı dönemde, kentin en önemli dini yapılarından biri haline dönüştürülüyor" şeklinde konuştu. "Turizm altyapısı için önemli bir veri sunuyor" Antik kentin hem turizm hem de inanç merkezi haline gelebileceğini kaydeden Eliüşük, "Antik kentimizde oktagonal bir yapımız var. Bu bir martyrion olarak değerlendiriliyor. Aynı zamanda orası haç merkezi işlevi de görüyor. Pompeiopolis’te bu sene ortaya çıkardığımız yeni veriler Pompeiopolis’in martyriona sahip olduğunu işaret etmekte. Bu sonuç Pompeopolis’in ileride Hristiyanlar için haç merkezi olarak değerlendirilebileceğini ortaya koyuyor. Bu durum antik kentimizin, hem Kastamonu’nun hem Taşköprü’nün de turizm altyapısı için önemli bir veri sunuyor. Hem arkeolojik kazı hem de Kastamonu’nun turizmine verdiği katkı anlamında, 2025 çalışmalarımız oldukça verimli. 2026 yılında bu yapılarda çalışmalara devam edeceğiz. Bu bizim için önemli" şeklinde konuştu. (MK
Türk profesör, Asya’da ilk kez keşfedilen "denizlerin dinozoru"nu anlattı
25 Ekim 2025 Cumartesi - 16:16 Türk profesör, Asya’da ilk kez keşfedilen "denizlerin dinozoru"nu anlattı Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemal Tunoğlu’nun memleketi Kastamonu’nun Devrekani ilçesinde 1999’da dünyadaki sayılı örneklerden biri olan ve Asya kıtasında ilk kez keşfedilen "denizlerin dinozoru" olarak bilinen "Mosasaurus hofmanni" fosilini nasıl keşfettiğini anlattı. Kastamonu Kent Tarihi Müzesi tarafından 13’üncüsü düzenlenen Bilim Günleri’nin konuğu Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyeliğinden emekli olan Prof. Dr. Cemal Tunoğlu oldu. Kastamonu Ticaret ve Sanayi Odasında gerçekleştirilen Bilim Günleri’nde emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Cemal Tunoğlu, Kastamonu’nun da aralarında bulunduğu dünya genelinde 7 lokasyonda tespit edilen "denizlerin dinozoru" veya "dinozorların kuzeni" olarak adlandırılan "Mosasaurus hofmanni" fosiline ulaşma hikayesini ve özelliklerini anlattı. Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Genel Jeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemal Tunoğlu, memleketi Kastamonu’nun Devrekani ilçesinin Beyler Barajı üst savak noktasında 1999 yılında çene ve 5-7 santimetre uzunluğunda bir dizi sivri, konik dişlerden oluşan fosil kalıntıları buldu. Tunoğlu, incelediği fosilin yaklaşık 65-70 milyon yıl öncesine ait Mosasaurus hoffmanni olduğunu tespit etti. Türkiye’de o tarihten sonra başka bir örneği bulunmayan ve Hacettepe Üniversitesi’nde sergilenen "Denizlerin dinozoru", dünya genelinde bulunan 7 örnekten biri olarak dikkat çekmeyi sürdürüyor. "Asya kıtasında tek fosil, başka bir keşif yok" Prof. Dr. Cemal Tunoğlu, "Devrekâni bölgesinde yaklaşık 450 kilometrekarelik veya jeolojik olarak 3 paftalık bir bölgede doktora tezi yaptım. Doktora tezimi bitirdikten sonra bölgede dolaşmaya, gezmeye, bilimsel olarak araştırmalara devam ettim. Sadece Türkiye’de değil koskoca Asya’da 44 milyon kilometrekarelik büyük bir Asya coğrafyasında tek fosil, başka bir keşif yok. Bu bölgede Mosasaurus hoffmanni, özellikle Kastamonu için, Devrekani için mutlaka sahiplenilmesi gereken önemli bir fosildir. Dolayısıyla burasını önemli fosil sit noktası haline de mutlaka getirmemiz lazım. Dünyada burası altıncı lokalite. Daha sonra 2014 yılında İtalya’da da bulundu ve yedinci bir lokalite oluyor. Bizim bulduğumuz fosil, Anadolu’da ve Asya’da ilk olma özelliğini korumaya devam ediyor. Dünyada sadece 95 milyon yıl ile 65 milyon yıl arasında 30 milyon yıl dünyada hakimiyetini sürdürmüş ve 65 milyon yıl önce de yeryüzünden silinmiş, bir daha görünmüyor" dedi. 26 yıl önce 1999 yılında Devrekani’de Beyler Barajı üst savak bölgesinde fosili bulduklarını söyleyen Tunoğlu, "Taşkın savak dediğimiz bir barajın inşaat alanında bulunmuş olan bir fosil, yani iskelet yapısı koskoca 17 metre uzunluğunda. Çene bölgesinden kuyruk bölgesine kadar devasa bir candı, o dönemin okyanuslarında ve denizlerin en büyük canlısı, en iri canlısı. Bu lokalite kazılmaya başlayıp kamyonlara dolduruldu. İş makineleri tarafından büyük bir kısmı, o devasa kemikler, kaburga kemikleri, kuyruk kemikleri ve kafatasının diğer parçaları kamyonlara doldurularak götürülmüş ve bir yere bırakılmış, atılmış. Ben tesadüfen o kamyondan mı düştü yoksa kepçeden mi düştü bilemiyorum, o 60-70 santimetrelik 2 parça ile 30 santimetrelik 2 parçayı tesadüfen buldum. Baktım birtakım materyaller var, şüphelendim ve onun üzerine çekicim ile kırmaya başladım. Çekicimle kırmaya başlayınca görüntülerle karşılaştım. Çene ve çeneye bağlı 6-7 santimetre uzunluğunda dişlerle karşılaştım" diye konuştu. "Mosasaurus hoffmanni, Türkiye’de ve Asya’da ilk keşiftir" Keşfi yaptıktan sonra kendisinin Mosasaurus hoffmanni üzerinde uzman olmadığını belirten Tunoğlu, "Fransa’da bilim insanı olan Paris Tabiat Tarihi Müzesi’nde Dr. Nathalie Bardet ile temasa geçtim. Kendisini Türkiye’ye davet ettim. Hacettepe Paleontoloji Laboratuvarında fosili inceledi, dişlerden bir tanesini 2 gün çalışarak ortaya çıkardık. Çünkü o tek diş çok önemliymiş. Söz konusu fosil parçaların Mosasaurus hoffmanni olduğunu ve Türkiye’de ve Asya’da ilk keşif olduğunu söyledi. Bu fosil hala günümüzde devasa Asya kıtasında bile şimdiye kadar bulunmuş değil. Böylelikle 6 farklı lokalite de fosili bulmuş olduk. Şu ana kadar Hollanda, Belçika, Fransa, Polonya, Bulgaristan ve Türkiye bulunmuştu, son olarak İtalya’da da bulundu. Dünya üzerinde toplam 7 lokalite de bulunmuş oldu. "Yaşadığı dönemin okyanus ve kararlarının da en iri canlısıdır" Mosasaurus hoffmanni, ilk kez 1780 yılında Belçika’da bulunduğunu anlatan Tunoğlu, "Okyanusların ve denizlerin en iri ve en büyük canlısı, dinozorlarla kıyaslanıyor. Bu canlılar denizlerdeki balıklarla, yengeçlerle besleniyorlar. Bu canlılar, karasal canlılar gibi kısa dönem solunum gerçekleştiriyorlar. Mosasaurus hoffmanni, 1999 yılında 26 yıl önce Devrekani’de keşfedilmiştir. Lokalitesi de Devrekani Beyler Barajının üst savak bölgesidir. Türkiye’de ve Asya’da ilk keşiftir. Bu yani 45 milyon kilometrekarelik Asya kıtasında, Türkiye’de yapılan ilk keşiftir. Şimdiye kadar sadece Kuzey yarım kürede bulunmuş, güney yarım kürede hiç bulunmamıştır. Mosasaurus hoffmanni, bu yüzden de güney yarım kürede yapılan ilk keşiftir. Ülkemiz 6’ıncı lokalite de yer almaktadır. 65 milyon yıl öncesinde yani en geç kretase dönemi dediğimiz dönemde yaşamıştır. Yaş olarak da çok önemlidir ve Mosasaurus hoffmanni yeryüzü okyanuslarında 30 milyon yıl hüküm sürmüşlerdir. Yani 95 ila 65 milyon yıl arasında hüküm sürmüşlerdir. Dinozorlar ise 65 milyon ile 150 milyon yıllık bir yaşam periyoduna sahiptir. Şimdiye kadar bulunmuş en genç Mosasaurus hoffmannidir. Yani şimdiye kadar 7 lokalite de bulunan Mosasaurus hoffmanni fosilleri arasında en gencidir. En genç derken yani en son yok olan anlamında söylüyorum. Yaşadığı dönemin okyanus ve kararlarının da en iri canlısıdır" şeklinde konuştu. "Dünyadaki en önemli olan bu keşfi, şehrin kentsel imajı haline getirmeliyiz" Kastamonu Kent Müzesi Müdürü Arkeolog Dr. Murat Karasalihoğlu ise "Kastamonu’nun kesinlikle evrene bir armağanı ve bu armağan maalesef başta Kastamonu olmak üzere çok fazla bilinmiyor. 1999 yılında bugün konuşmacımız olan çok değerli hocamız aynı zamanda hemşehrimiz Cemal Tunoğlu tarafından muazzam bir keşif yapıldı. 19. yüzyılda keşifler çağı bitti aslında. 20. yüzyılda bir kaşif ile tanışıyor olmak, onunla yan yana olmakta ayrı bir onur hepimiz açısından ve 1999 yılında 70 milyon yaşında evrenin jeolojik tarihi, sessiz tanıklarından bir tanesi değerli hocamızın mahlasıyla çekiciyle gün yüzüne çıkartıldı ve bilim dünyasına sunuldu. Bu keşif boyutları bakımından dünyanın en büyük olması nedeniyle gerçekten çok önemli, müzemizde ki en büyük ikinci odayı biz, Mosasaurus hoffmanni’ye ayırdık. Mesele oradaki grafik uygulamalarımız ya da imitasyonlarımız ya da haritalarımızı insanlara eğlenceli vakit geçirmek ya da sadece bilgilendirmek değil, dünyadaki en önemli olan bir buluntuyla aslında bir kentsel imajı oluşturma çabasının içinde olmamızdır. Çok fazla değerimiz var ama değerlerimizin büyük birçoğunu hem Anadolu’ya hem de dünyayla da paylaşıyoruz. Eğer, siz bir kentsel imajı oluşturmak istiyorsanız sizin ünik bir buluntunuz, ünik bir özelliğiniz olması gerekiyor ve biz de bunu düşünerek Mosasaurus’a böylesine önemli bir yer ayırdığımızı da düşünüyorum" dedi.
Türk profesör, Asya’da ilk kez keşfedilen "denizlerin dinozoru"nu anlattı
25 Ekim 2025 Cumartesi - 16:12 Türk profesör, Asya’da ilk kez keşfedilen "denizlerin dinozoru"nu anlattı Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemal Tunoğlu’nun memleketi Kastamonu’nun Devrekani ilçesinde 1999’da dünyadaki sayılı örneklerden biri olan ve Asya kıtasında ilk kez keşfedilen "denizlerin dinozoru" olarak bilinen "Mosasaurus hofmanni" fosilini nasıl keşfettiğini anlattı. Kastamonu Kent Tarihi Müzesi tarafından 13’üncüsü düzenlenen Bilim Günleri’nin konuğu Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyeliğinden emekli olan Prof. Dr. Cemal Tunoğlu oldu. Kastamonu Ticaret ve Sanayi Odasında gerçekleştirilen Bilim Günleri’nde emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Cemal Tunoğlu, Kastamonu’nun da aralarında bulunduğu dünya genelinde 7 lokasyonda tespit edilen "denizlerin dinozoru" veya "dinozorların kuzeni" olarak adlandırılan "Mosasaurus hofmanni" fosiline ulaşma hikayesini ve özelliklerini anlattı. Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Genel Jeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemal Tunoğlu, memleketi Kastamonu’nun Devrekani ilçesinin Beyler Barajı üst savak noktasında 1999 yılında çene ve 5-7 santimetre uzunluğunda bir dizi sivri, konik dişlerden oluşan fosil kalıntıları buldu. Tunoğlu, incelediği fosilin yaklaşık 65-70 milyon yıl öncesine ait Mosasaurus hoffmanni olduğunu tespit etti. Türkiye’de o tarihten sonra başka bir örneği bulunmayan ve Hacettepe Üniversitesi’nde sergilenen "Denizlerin dinozoru", dünya genelinde bulunan 7 örnekten biri olarak dikkat çekmeyi sürdürüyor. "Asya kıtasında tek fosil, başka bir keşif yok" Prof. Dr. Cemal Tunoğlu, "Devrekâni bölgesinde yaklaşık 450 kilometrekarelik veya jeolojik olarak 3 paftalık bir bölgede doktora tezi yaptım. Doktora tezimi bitirdikten sonra bölgede dolaşmaya, gezmeye, bilimsel olarak araştırmalara devam ettim. Sadece Türkiye’de değil koskoca Asya’da 44 milyon kilometrekarelik büyük bir Asya coğrafyasında tek fosil, başka bir keşif yok. Bu bölgede Mosasaurus hoffmanni, özellikle Kastamonu için, Devrekani için mutlaka sahiplenilmesi gereken önemli bir fosildir. Dolayısıyla burasını önemli fosil sit noktası haline de mutlaka getirmemiz lazım. Dünyada burası altıncı lokalite. Daha sonra 2014 yılında İtalya’da da bulundu ve yedinci bir lokalite oluyor. Bizim bulduğumuz fosil, Anadolu’da ve Asya’da ilk olma özelliğini korumaya devam ediyor. Dünyada sadece 95 milyon yıl ile 65 milyon yıl arasında 30 milyon yıl dünyada hakimiyetini sürdürmüş ve 65 milyon yıl önce de yeryüzünden silinmiş, bir daha görünmüyor" dedi. 26 yıl önce 1999 yılında Devrekani’de Beyler Barajı üst savak bölgesinde fosili bulduklarını söyleyen Tunoğlu, "Taşkın savak dediğimiz bir barajın inşaat alanında bulunmuş olan bir fosil, yani iskelet yapısı koskoca 17 metre uzunluğunda. Çene bölgesinden kuyruk bölgesine kadar devasa bir candı, o dönemin okyanuslarında ve denizlerin en büyük canlısı, en iri canlısı. Bu lokalite kazılmaya başlayıp kamyonlara dolduruldu. İş makineleri tarafından büyük bir kısmı, o devasa kemikler, kaburga kemikleri, kuyruk kemikleri ve kafatasının diğer parçaları kamyonlara doldurularak götürülmüş ve bir yere bırakılmış, atılmış. Ben tesadüfen o kamyondan mı düştü yoksa kepçeden mi düştü bilemiyorum, o 60-70 santimetrelik 2 parça ile 30 santimetrelik 2 parçayı tesadüfen buldum. Baktım birtakım materyaller var, şüphelendim ve onun üzerine çekicim ile kırmaya başladım. Çekicimle kırmaya başlayınca görüntülerle karşılaştım. Çene ve çeneye bağlı 6-7 santimetre uzunluğunda dişlerle karşılaştım" diye konuştu. "Mosasaurus hoffmanni, Türkiye’de ve Asya’da ilk keşiftir" Keşfi yaptıktan sonra kendisinin Mosasaurus hoffmanni üzerinde uzman olmadığını belirten Tunoğlu, "Fransa’da bilim insanı olan Paris Tabiat Tarihi Müzesi’nde Dr. Nathalie Bardet ile temasa geçtim. Kendisini Türkiye’ye davet ettim. Hacettepe Paleontoloji Laboratuvarında fosili inceledi, dişlerden bir tanesini 2 gün çalışarak ortaya çıkardık. Çünkü o tek diş çok önemliymiş. Söz konusu fosil parçaların Mosasaurus hoffmanni olduğunu ve Türkiye’de ve Asya’da ilk keşif olduğunu söyledi. Bu fosil hala günümüzde devasa Asya kıtasında bile şimdiye kadar bulunmuş değil. Böylelikle 6 farklı lokalite de fosili bulmuş olduk. Şu ana kadar Hollanda, Belçika, Fransa, Polonya, Bulgaristan ve Türkiye bulunmuştu, son olarak İtalya’da da bulundu. Dünya üzerinde toplam 7 lokalite de bulunmuş oldu. "Yaşadığı dönemin okyanus ve kararlarının da en iri canlısıdır" Mosasaurus hoffmanni, ilk kez 1780 yılında Belçika’da bulunduğunu anlatan Tunoğlu, "Okyanusların ve denizlerin en iri ve en büyük canlısı, dinozorlarla kıyaslanıyor. Bu canlılar denizlerdeki balıklarla, yengeçlerle besleniyorlar. Bu canlılar, karasal canlılar gibi kısa dönem solunum gerçekleştiriyorlar. Mosasaurus hoffmanni, 1999 yılında 26 yıl önce Devrekani’de keşfedilmiştir. Lokalitesi de Devrekani Beyler Barajının üst savak bölgesidir. Türkiye’de ve Asya’da ilk keşiftir. Bu yani 45 milyon kilometrekarelik Asya kıtasında, Türkiye’de yapılan ilk keşiftir. Şimdiye kadar sadece Kuzey yarım kürede bulunmuş, güney yarım kürede hiç bulunmamıştır. Mosasaurus hoffmanni, bu yüzden de güney yarım kürede yapılan ilk keşiftir. Ülkemiz 6’ıncı lokalite de yer almaktadır. 65 milyon yıl öncesinde yani en geç kretase dönemi dediğimiz dönemde yaşamıştır. Yaş olarak da çok önemlidir ve Mosasaurus hoffmanni yeryüzü okyanuslarında 30 milyon yıl hüküm sürmüşlerdir. Yani 95 ila 65 milyon yıl arasında hüküm sürmüşlerdir. Dinozorlar ise 65 milyon ile 150 milyon yıllık bir yaşam periyoduna sahiptir. Şimdiye kadar bulunmuş en genç Mosasaurus hoffmannidir. Yani şimdiye kadar 7 lokalite de bulunan Mosasaurus hoffmanni fosilleri arasında en gencidir. En genç derken yani en son yok olan anlamında söylüyorum. Yaşadığı dönemin okyanus ve kararlarının da en iri canlısıdır" şeklinde konuştu. "Dünyadaki en önemli olan bu keşfi, şehrin kentsel imajı haline getirmeliyiz" Kastamonu Kent Müzesi Müdürü Arkeolog Dr. Murat Karasalihoğlu ise, "Kastamonu’nun kesinlikle evrene bir armağanı ve bu armağan maalesef başta Kastamonu olmak üzere çok fazla bilinmiyor. 1999 yılında bugün konuşmacımız olan çok değerli hocamız aynı zamanda hemşehrimiz Cemal Tunoğlu tarafından muazzam bir keşif yapıldı. 19. yüzyılda keşifler çağı bitti aslında. 20. yüzyılda bir kaşif ile tanışıyor olmak, onunla yan yana olmakta ayrı bir onur hepimiz açısından ve 1999 yılında 70 milyon yaşında evrenin jeolojik tarihi, sessiz tanıklarından bir tanesi değerli hocamızın mahlasıyla çekiciyle gün yüzüne çıkartıldı ve bilim dünyasına sunuldu. Bu keşif boyutları bakımından dünyanın en büyük olması nedeniyle gerçekten çok önemli, müzemizde ki en büyük ikinci odayı biz, Mosasaurus hoffmanni’ye ayırdık. Mesele oradaki grafik uygulamalarımız ya da imitasyonlarımız ya da haritalarımızı insanlara eğlenceli vakit geçirmek ya da sadece bilgilendirmek değil, dünyadaki en önemli olan bir buluntuyla aslında bir kentsel imajı oluşturma çabasının içinde olmamızdır. Çok fazla değerimiz var ama değerlerimizin büyük birçoğunu hem Anadolu’ya hem de dünyayla da paylaşıyoruz. Eğer, siz bir kentsel imajı oluşturmak istiyorsanız sizin ünik bir buluntunuz, ünik bir özelliğiniz olması gerekiyor ve biz de bunu düşünerek Mosasaurus’a böylesine önemli bir yer ayırdığımızı da düşünüyorum" dedi.
Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı: "Teknolojiyi bir kalkan olarak kullanmak zorundayız"
24 Ekim 2025 Cuma - 17:08 Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı: "Teknolojiyi bir kalkan olarak kullanmak zorundayız" Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, artan dünya nüfusu ve iklim değişikliğinin etkileri sebebiyle daha verimli tarımsal üretimin zorunlu hale geldiğini ifade ederek, "Bu risklere karşı teknolojiyi bir kalkan olarak kullanmak zorundayız" dedi. Kastamonu Üniversitesi’nde 2025-2026 Akademik Yılı, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın katıldığı törenle başladı. Törende konuşan Bakan Yumaklı, gençlere önemli tavsiyelerde bulundu. Türkiye’nin stratejik önemine değinen Yumaklı, "Ülkemiz Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının kesişim noktasında. Bunu biliyorsunuz ama bir kere de ben tekrar etmek istiyorum. Sadece 4 saatlik bir uçuş alanında dünya nüfusunun yüzde 40’ına ulaşıyoruz. Bu dünya nüfusunun üretmiş olduğu ticaret hacmi ise 9 trilyon dolar. New York’tan Tokyo’ya kadar 16 saatlik zaman dilimi içerisinde bütün pazarlara aynı gün ulaşma imkanımız var. Kıtalar arası kara, hava, deniz bağlantıları ve enerji yolları sayesinde ülkemiz, bahsettiğimiz bu coğrafya içerisinde güvenli bir liman anlamını taşıyor. Özellikle İstanbul Havalimanı’nın kırmış olduğu rekorlar da bunun en büyük teyidi ve ispatıdır. Bu potansiyel, başta tarımsal üretim olmak üzere tüm alanlarda nitelikli iş gücüne ihtiyaç duyulması anlamına gelir" dedi. "Bütün imkanların sizler için seferber edildiğine emin olun" Gençlere Türkiye’nin hedefleri için önemli görev düştüğünü kaydeden Bakan Yumaklı, "Ben öğrenciyken ülkemizin gayri safi yurt içi hasılası 151 milyar dolardı. Bugün 8 kat artışla 1,3 trilyon dolara çıkmış durumda. Bunun daha da geliştirilmesi için çok ciddi bir potansiyel var. Bunlar sizi bekleyen gelecekteki en büyük hedefler. Yine o dönemlerde, ülkemizin ihracatı 13 milyar dolar civarındaydı, bugün 270 milyar dolara ulaşmış durumdayız. Ülkemizi bu seviyeye gelmesini sağlayan o gün sizler gibi bu koltuklarda oturan kardeşlerimizdi. İnanıyorum ki bizlerden çok daha iyi imkanlara sahip siz kardeşlerim bu başarıyı sağlamak için bütün imkanların sizler için seferber edildiğine emin olun" diye konuştu. "Teknolojiyi bir kalkan olarak kullanmak zorundayız" "Ülkemizin güçlü olduğu, savunma sanayii kadar stratejik öneme sahip bir sektör de tarım sektörüdür" diyen Bakan Yumaklı, "Dünya nüfusu 8 milyara yaklaştı ve 2050 yılında 10 milyara ulaşması öngörülüyor. Dolayısıyla bu durum suya ve gıdaya olan talebi daha da arttırmış durumda. Gençlerimizin bu manadaki çalışmalarına, vizyonlarına, Ar-Ge konularındaki bütün çalışmalara katılmalarına, onların yenilikçi fikirlerine ihtiyacımız var. Çok zorlu bir süreç, riskin çok fazla olduğu bir dönem, durmadan daha fazla, daha verimli üretim yapmamızı bize zorumlu hale getirmiş durumda. Bu risklere karşı teknolojiyi bir kalkan olarak kullanmak zorundayız. Bunu hepimiz yaşıyoruz. Sadece ülkemizde değil, dünyada artık meteorolojik olayların anormal durumlara sebep olduğunu müşahade ediyoruz. Son birkaç gündür 3 farklı ilimizde yağışları beklerken, lokal bir şekilde çok kısa bir zamanda dar bir alanda yağışın olması maalesef bizlere farklı sorunları getirdi. Bir yandan iklim değişikliği, kuraklık, bizim yağış ihtiyacımız, diğer tarafta da yağdığı zaman başka bir sorunu, hasarı bizim önümüze getirmesi. Dolayısıyla teknolojiyi kalkan olarak kullanmalıyız dememdeki kasıt bu" şeklinde konuşu. "Genç kardeşlerimin bu projelere mutlaka katılımını bekliyorum" Tarım ve Orman Bakanlığı olarak Türkiye’nin en büyük ve en yaygın Ar-Ge kurumlarından biri olduklarını vurgulayan Yumaklı, "Bu manada genç araştırmacı kardeşlerimizi destekliyoruz. Kırsal Kalkınmada Uzman Eller, ORKÖY Projeleri, Kırsal Kalkınma Yatırımlarını Destekleme Programı, IPARD-TKDK projeleri, bu manada gençlerin ve kadınların pozitif ayrımcılığa tabii tutulduğu programlar olarak önümüzde. TKDK ve IPARD projelerinin özellikle nitelik olarak önemli olduğunu ifade etmek istiyorum. Yaklaşık 14 bin 540 projeyi desteklemişiz, bu projelere 1,3 milyar avro hibe desteği sağlamışız. Gençlerin projelerden bugüne kadar yüzde 67 yararlandırıldığını göz önünde tutarsak, önümüzdeki dönemde ben genç kardeşlerimin bu projelere mutlaka katılımını beklediğimi ifade etmek istiyorum" ifadelerini kullandı. Akademik yılın hayırlara vesile olmasını dileyen AK Parti Milletvekili Fatma Serap Ekmekci de, "Kastamonu Üniversitemizin sadece akademik alanda değil ilimiz için ve hatta bölgemiz için kalkınma ve gelişmede büyük katkısı olduğunu, yer yer özne görevi gördüğünü, sanayiden turizme, spordan sağlığa pek çok alanda görüyoruz. Bu katkısından dolayı üniversitemizin tüm unsurlarına kalbi teşekkürlerimi sunuyorum. Kastamonu’muzu her alanda Türkiye Yüzyılı’nın yıldız illerinden biri yapmak için çıktığımız yolda şundan eminim ki en büyük imecelerimizden biri Kastamonu Üniversitesi. Bilimin ve aklın rehberliğinde birlikte çok yol alacağımızdan ve Kastamonu’muzu hedeflerimizin de ötesine taşıyacağımızdan eminim. Birlikte yürüdük ve birlikte yürümeyi sürdüreceğiz. Birlikte başaracağız" dedi. Diş Hekimliği Fakültesi ve Hastanesi seneye hizmete girecek Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal ise, bin 692’si yabancı uyruklu toplam 26 bin 862 öğrenci, 973 akademik, 715 idari personel, 15 fakülte, 1 lisansüstü eğitim enstitüsü, 2 yüksekokul, 13 meslek yüksekokulu, Teknokent, Teknoloji Transfer Merkezi ve Merkezi Araştırma Laboratuvarı ve diğer birimleriyle faaliyetlerini devam ettirdiklerini belirterek, bu yıl Tıp Fakültesi’nde ilk mezunlarını vereceklerini, Tıp Fakültesi bünyesinde 250 yataklı yeni eğitim ve araştırma hastanesinin Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığınca 2026 yılı yatırım programına alındığını ifade etti. Diş Hekimliği Fakültesi bünyesinde faaliyet gösterecek olan fakülte ve hastane binasının da önümüzdeki yıl hizmete girmesini ve ilk öğrencilerini almayı planladıklarını kaydeden Rektör Topal, Kastamonu Üniversitesi bünyesinde faaliyete geçen Hayvan Hastanesi’nin de 2 yıldır öğrencilerin mesleki becerisine katkı sağladığını dile getirdi. 2025 yılı itibarıyla akredite olan lisans program sayısı 14’e yükseldi 2025 yılında robotik ve yapay zeka, yapay zeka operatörlüğü, insansız araç teknikerliği, dijital tarım teknolojileri, su ve atık yönetimi teknikerliği, doğa koruma ve biyoçeşitlilik yönetimi gibi alanlarda yeni program ve bölümler açarak 2025-2026 eğitim öğretim yılında ilk öğrencilerini aldıklarını belirten Topal, uygulamalı eğitimleri yaygınlaştırmayı hedeflediklerini söyledi. Kastamonu Üniversitesi’nde 2025 yılı itibarıyla akredite olan lisans program sayısının 14’e yükseldiğini dile getiren Topal, engelsiz kampüs kapsamında fiziki alt yapıyı iyileştirme çalışmalarının önemli kısmını tamamlayarak 2024 yılında YÖK Engelsiz Üniversite Ödülleri’nde 38 bayrakla Türkiye birincisi olduklarını vurguladı. Topal, Yükseköğretim Kurulu ve Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından üniversitelerde sağlıklı yaşamı ve spor kültürünü teşvik etmek amacıyla yürütülen "Spor Dostu Kampüs" projesi kapsamında Kastamonu Üniversitesi’nin 2025 yılında "Spor Dostu Kampüs" unvanı almaya hak kazandığını belirtti. 5 yılda Kastamonu Üniversitesi’ndeki yaklaşık 900 TÜBİTAK öğrenci projesi desteklenmeye hak kazandığını ifade eden Topal, öğrencilerin TEKNOFEST’te 2023’te En İyi Girişim Ödülü, 2024 yılında İkincilik Ödülü, 2025 yılında ise farklı kategorilerde birincilik, ikincilik ve üçüncülük ödüllerine layık görüldüğünü söyledi. Kastamonu Üniversitesi’nin ulusal ve uluslarası alandaki değerlendirmelerde gösterdiği başarılarla sıralamada yükselmeye devam ettiğini vurgulayan Topal, Kastamonu Üniversitesi’nin ihtisaslaştığı ormancılık ve tabiat turizmi alanında da 61 adet bölgesel kalkınma odaklı ihtisas projesi yürüttüğünü açıklayarak, "Üniversite olarak hiçbir zaman yaptıklarımız yeterli görmüyor, yeni hedefler oluşturmaya odaklanıyoruz. Üniversite şehir iş birliğini önemsiyor özellikle şehrin ilmi, iktisadi, tarihi, coğrafi, sosyal, ekonomik, kültür, sanat, spor ve turizme dair potansiyeline yönelik çalışmalara da imza atıyoruz. Başlattığımız Kastamonu Raporları dizisiyle şehrin gelecek projeksiyonu için sanayicilerimize, iş adamlarımıza ve derdi Kastamonu olan hemşehrilerimize rehber olmaya çalışıyoruz. Mülki, mahalli, kamu, özel ayırt etmeksizin tüm kurum ve kuruluşlarımızla iş birliğini önemsiyor, odağında ilim, insan, toplum ve şehir olan her türlü iş birliğine açık olduğumuzu bir kez daha yinelemek istiyoruz" dedi. Rektör Topal, sözlerini İsrail zulmü altındaki Filistinlilerin yanında olduklarını ifade ederek sonlandırdı. Törene Kastamonu Valisi, Meftun Dallı AK Parti milletvekilleri Fatma Serap Ekmekci ve Halil Uluay, Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, il protokolü, üniversite yönetimi, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı. Bakan Yumaklı, Kastamonu’daki temasları kapsamında Vali Meftun Dallı’yı da makamında ziyaret ederek, ildeki proje ve çalışmalarla ilgili bilgi aldı.