Yerel Haberler
Kastamonu
500’den fazla kişinin istihdam edileceği organize tarım bölgesindeki çalışmalarda sona yaklaşıldı 06 Aralık 2025 Cumartesi - 14:06:33 Kastamonu’nun Devrekani ilçesinde inşa edilen ve 500’den fazla kişinin istihdam edileceği Kastamonu-Devrekani Besi Organize Tarım Bölgesi’nde çalışmalarda sona yaklaşıldı. Devrekani Belediyesi’nin girişimiyle Tarım ve Orman Bakanlığınca ihale edilen, Kastamonu-Devrekani Besi Organize Tarım Bölgesi’nde altyapı ve üstyapı çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Yüzde 80 gerçekleşmenin sağlandığı bölgede, 2026 yılının Mart ayından itibaren işletmelerin faaliyetlerine başlaması hedefleniyor. 95 parsele sahip bölgede, ilk etapta 45 parsel için başvuruda bulunan yatırımcılara tahsisler yapıldı. Tahsisi yapılan parsellerde yatırımcılar inşaat çalışmalarını sürdürüyor. "Bin 290 dekar alanda Organize Tarım Bölgesini oluşturduk" Kastamonu-Devrekani Besi Organize Tarım Bölgesi’ndeki çalışmalarla ilgili bilgi veren Devrekani Belediye Başkanı Engin Altıkulaç, "2018 yılında Organize Tarım Bölgemizin hikayesi başladı. 7-8 yıldan beri hummalı bir şekilde bu büyük mega yatırımın hem Kastamonu özelinde hem Batı Karadeniz özelinde Organize Tarım Bölgemizin devam eden hikayesi Allah’ın izniyle yılbaşı itibariyle sonlanmış olacak. Kurtşeyh Mahallemizin sınırları içerisinde bin 290 dekar alanda Organize Tarım Bölgesini oluşturduk. Yerinde gerçekleşmeye baktığımızda yüzde 80 aşamasındayız. 12 ay içerisinde yüzde 90-95 oranında altyapı programımız bitecek. Toplam işletme ve sanayi parselleri ile birlikte 95 tane parselimizin olduğu bir organize tarım bölgesi. Bunlardan şu ana kadar 45 tanesini biz işletmelerimize tahsis ettik. Tahsis ettiğimiz parseller fiili olarak an itibariyle 19 tanesinin inşa faaliyetleri başladı ve hummalı bir şekilde devam ediyor. Tarım ve Orman Bakanlığımızın Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Destekleme Programı kapsamında bu 19 tane yatırımımızın tamamı destek aldı ve yüzde 50 oranında desteklenecek" dedi. "Yol çalışmalarımız devam ediyor" Organize Tarım Bölgesinde altyapı çalışmalarının bittiğini söyleyen Başkan Altıkulaç, "Yağmur suyu, elektrik işleri, içme suyu hattı, parsellerin kota işlemleri tamamen bitti. Bir taraftan da parke döşeme ve kaldırım oluşturma işlemlerine devam ediyoruz. Sokak aydınlatmayla ilgili bütün iş ve işlemlerimiz bitti. Yüksek gerilim hattından alçak gerilim hattına indirgeyecek trafo merkezimizi de inşa etmeye başladık ve bu da öyle tahmin ediyorum ki bir ay içerisinde bitecek" diye konuştu. "Organik gübreyi ekonomiye kazandırmayı planlıyoruz" Tesisteki gübrelerin ekonomiye kazandırılacağını dile getiren Altıkulaç, "İşletme sahiplerimiz bize telefonla ulaştıkları takdirde gübre çukurlarından gübreleri alacağız. Ön gübre toplama havuzunda biriktireceğiz. Biz, daha sonra bunu sıvı ve katı olarak birbirinden ayıracağız. Sıvı ve katı birbirinden ayrıldıktan sonra kompost işlemi yakma işlemi geliyor. Kompost ünitesini de kurduktan sonra o üniteden geçireceğiz. Paket haline getirip ülkemizde ihtiyacı olan işletmelere bunları satmayı planlıyoruz. Elde edilen gübrenin sıvı kısmını ise bölgedeki tarım arazilerine, mera alanlarına serperek zirai üretimde organik gübreyi ekonomiye kazandırmayı planlıyoruz. Bununla alakalı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın koordinesinde bir Avrupa Birliği projesi var. Yüzde 90 hibeli bir proje. Biz bakanlığımıza bununla alakalı projemizi yazdık. İleriki günlerde de onun onaylanmasının akabinde bu meselemizi de halletmiş olacağız" şeklinde konuştu. "İlk etapta 500’den fazla kişinin istihdam edilmesini hedefliyoruz" Organize Tarım Bölgesinin içerisinde 70 bin metrekarelik bir parselin olduğunu ifade eden Altıkulaç, "Kıymetli Bakanımız İbrahim Yumaklı sayesinde, Et ve Süt Kurumunun bir işleme ve entegre tesisini de Organize Tarım Bölgemize kazandırmaya çalışacağız. Gerek ilçemiz için gerek Kastamonu gerek bölge için önemli bir proje. Türkiye’deki 19 bölgeden Devrekani’de olması bizi çok mutlu ediyor. Organize Tarım Bölgesinin kurulması sadece orada işletme sahibi olan insanları ekonomik girdi sağlayacak hem istihdamı arttıracak. Minimum olarak ilk etapta biz, 500 kişinin orada istihdam edileceğini düşünüyoruz. İleriki günlerde bu istihdam sayısı kesinlikle artacaktır. Devrekani ilçemizin tarım anlamında ciddi toprakları var. Mevcut olan toprakların çok ciddi bir kesimi de sulanabiliyor. Bölge çiftçimizin de çarpan etkisiyle ekonomisinin bu anlamda buranın sayesinde Organize Tarım Bölgemizin sayesinde bayağı bir hareketleneceğini öngörüyoruz. Devrekanimize, Kastamonumuza, bölgemize ve ülkemize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum" ifadelerini kullandı.
04 Aralık 2025 Perşembe - 23:51 Dünya şampiyonu Asuman’a memleketinde coşkulu karşılama Birleşik Arap Emirlikleri’nde düzenlenen Kick Boks Büyükler Dünya Şampiyonası’nda altın madalya kazanan Asuman Çığlıoğlu, memleketi Kastamonu’da coşkuyla karşılandı. Avrupa ve dünya kupası şampiyonu milli sporcu Asuman Çığlıoğlu, 21-30 Kasım tarihleri arasında Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dabi’de gerçekleşen Kick Boks Büyükler Dünya Şampiyonası’ndan altın madalyayla döndü. Kick Boks Dünya Şampiyonası’nda büyükler 60 kilogramda altın madalyaya kazanan Asuman Çığlıoğlu, memleketi Kastamonu’da çiçekler ve meşalelerle karşılandı. Geçen yıl Avrupa, bu yıl da dünya şampiyonu olan milli sporcunun başarısı pasta kesilerek kutlandı. "En çok hayalini kurduğum dünya şampiyonluğunu elde ettim" Gururlu olduğunu ifade eden Asuman Çığlıoğlu, "Abu Dabi’de düzenlenen Kick Boks Dünya Şampiyonası’nda ülkemizi ve Kastamonu’yu temsil ettim. 60 kilogram Full Contact branşında dünya şampiyonu oldum. Bu benim ilk dünya şampiyonluğum. 13 yıldır bu branşı yapıyorum. 2024 yılında Avrupa şampiyonu olmuştum. Bu yıl hedefim de dünya şampiyonu olmaktı. Antrenörüm Emrah Şahanoğlu ile birlikte Avrupa Şampiyonası’ndan sonra sistemimizin üzerine farklılıklar getirdik. Dünya Şampiyonası’na çok daha güzel hazırlandık ve en büyük hedefim olan dünya şampiyonluğunu elde ettim. Çok mutluyum ve iyi ki bu şampiyonluğu Türkiye’ye ve Kastamonu’ya getirdim. Şu an spor salonumuzda alttan gelen bir sürü sporcular var. Onların da hepsinin çok istikrarlı çalıştığını da ben de görüyorum. Hepsinin de bu başarıları elde edeceğine hatta daha güzellerini elde edeceklerini düşünüyorum. İnşallah hep birlikte daha nice şampiyonluklar yaşarız" dedi. Dünya şampiyonu olduğuna inanamadığını söyleyen Çığlıoğlu, "O kürsüye çıktığımda hala bir hayal gibiydi, rüya gibiydi. Dünya şampiyonu olduğumu birkaç kez tekrarladım" diye konuştu. "Bu gururu bize yaşattığı için Asuman’a çok teşekkür ediyorum" Kick Boks Milli Takım Antrenörü Emrah Şahanoğlu ise, "Yıllardır hayalini kurduğumuz bir hedefti. Gerek benim antrenörlük kariyerimde gerekse sporcuların sporculuk kariyerindeki tek eksik madalyamızı aldık. Kastamonu’ya getirilmiş şimdiye kadarki en üst derecedir. Büyüklerde dünya şampiyonluğunu, elde edilebilecek en büyük başarıyı elde etmenin gururunu yaşıyoruz. Bu anlamda ben hem sporcumuzu tebrik ediyorum hem de bundan sonra bu başarıları devam ettireceğine inanıyorum" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan tebrik etti Asuman Çığlıoğlu’nun daha önce 15 kez Türkiye şampiyonu, 1 kez Avrupa şampiyonu, 2 kez Dünya Kupası şampiyonu 3 kez dünya üçüncüsü, bir kez dünya ikincisi olduğunu ifade eden Şahanoğlu, "İlimizin milletvekili Sayın Serap Ekmekçi bizi, Büyük Millet Meclisi’nde ağırladı ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan da sporcumuzu tebrik etti ve başarılarının devamını diledi. Bu bizim için çok büyük bir anı ve gurur oldu. Gerçek anlamda duygu dolu bir gündü. Ben Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a ve Kastamonu Milletvekilimiz Sayın Serap Ekmekçi’ye çok teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
04 Aralık 2025 Perşembe - 17:39 Prof. Dr. Toksoy: "Himalaya’da 2035 yılında buz kalmayacak" Prof. Dr. Devlet Toksoy, "Himalaya’da 2035 yılında buz kalmayacak, insan göçleri artacak, sıcaklık nedeniyle ölüm olayları artacak. Çeşitli salgın hastalıklar yaygınlaşacak, küresel bazda yiyecek krizi yaşanacak" dedi. Kastamonu Üniversitesi, küresel iklim değişikliğinin etkileri ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri çerçevesinde yeşil ekonomi politikalarının ele alındığı panele ev sahipliği yaptı. Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi, Ormancılık ve Tabiat Turizmi Alanında İhtisaslaşma Koordinatörlüğü ve Kastamonu Teknokent iş birliğiyle düzenlenen "Küresel İklim Değişikliği Ekseninde Yeşil Ekonomi Politikaları" konulu panel, Teknokent binasında gerçekleştirildi. Dr. Öğretim Üyesi Alper Bulut’un başkanlığını yaptığı panelde konuşan Karadeniz Üniversitesi’nden Prof. Dr. Devlet Toksoy, iklim değişikliğinin gelecekteki etkilerini bilimsel verilerle anlattı. "80 milyon insan bu sıcaklık artışları nedeniyle işsiz kalacak" Sıcaklık artışının devam etmesiyle en büyük kaybın tarım, ormancılık ve hayvancılıkta yaşanacağını ifade eden Toksoy, 2030 yılında Türkiye’nin su fakiri bir ülke olmasının değerlendirildiğini belirterek, "Dünya Bankası’na göre her 1 derece sıcaklık artışı neredeyse milli gayri safi yurt içi hasılatında yüzde 1’lik düşüşe neden olacak. 2100 yılında gayrisafi yurt içi hasıla yüzde 10 ila yüzde 23 azalacak. En büyük kayıp tarımda, ormancılıkta, hayvancılıkta, balıkçılıkta olacak. Yani ekonomileri kıyıya yakın olan ülkelerde yaşanacak. Çünkü bir süre sonra sular altında kalacaklar. Gıda fiyatları, enerji maliyetleri artacak, kuraklık döneminde şok gıda fiyatlarıyla karşılaşacağız. Uluslararası Çalışma Örgütü, küresel ısınmaya bağlı olarak 10 yıl içerisinde çalışma saatleri yüzde 2.2 azalacak diyor. En çok tarım sektörü ile inşaat sektöründe düşüş olacak. Çünkü sıcaklık artıyor. 80 milyon insan bu sıcaklık artışları nedeniyle işsiz kalacak. Amerika’nın bugün verimli çiftliklerinin büyük bir kısmı çöl olacak. Benzer olaylar dünyanın birçok ülkesinde de ortaya çıkacak. Türkiye’deki su kaynakları küçüleceği için su sıkıntısı ve yer yer çöl görünümlü arazi yapılarıyla kum fırtınaları da görülmeye başlanacak. Dünya tahıl üretimi azalacak, açlıklar artacak. Esasında bu içinde olduğumuz, yaşadığımız dönemi anlatıyor" dedi. "Himalaya’da 2035 yılında buz kalmayacak" İklim değişikliğinin etkilerinin devam etmesi durumunda su kaynaklarının ciddi boyutta etkileneceğine vurgu yapan Toksoy, "Himalaya’da 2035 yılında buz kalmayacak, insan göçleri artacak, sıcaklık nedeniyle ölüm olayları artacak. Çeşitli salgın hastalıklar yaygınlaşacak, küresel bazda yiyecek krizi yaşanacak. Çatışmalar ve savaşlar en az iki katına çıkacak. 5 derece ısınırsa New York sular altında kalacak. Dünyanın en önemli şehirlerini besleyen su kaynakları tümüyle kuruyacak. Los Angeles, Kahire, Türkiye, İran yaşanamaz hale gelecek. Kuzey ve Güney kutuplar da ılıman iklime sahip olacak ancak dünyanın orta enlemleri yaşanamaz olacak. 6 derece ısınırsa denizler mavi görünmesine rağmen canlı kalmayacak. Bugün uygarlığın yaygın olduğu karaların büyük bir kısmı çöle dönecek" diye konuştu. "21. yüzyılın sonunda sıcaklık 4-5 derece artacak deniliyor" Günümüzdeki çatışmaların yüzde 3’ü ile 20’si arasının iklim değişikliğinden kaynaklandığını vurgulayan Prof. Dr. Toksoy, "Tüm ülkelerde yenilenebilir enerji kaynaklarının yılda yüzde 2 oranında artması gerektiğini tespit ediyorlar. Karbondioksit gazı salınımının azaltılmaması halinde 21. yüzyılın sonunda sıcaklık 4-5 derece artacak deniliyor. Bilim insanları, dünya nüfusunun yarısının olumsuz hava şartları yüzünden öleceğini, diğer yarısının da kalan kaynakları ele geçirmek için savaşlar çıkaracağını düşünüyor. Bir dünya savaşı çıkma ihtimali 2 derece sıcaklık artması halinde yüzde 13 artıyor. 4 derece artış yaşanması halinde yüzde 26 artıyor. Günümüzde çatışmaların yüzde 3 ile yüzde 20 arasındaki kısmı iklim değişikliği nedeniyle yaşanıyor. Bize başka gösteriyorlar ama bu çıkan savaşların yüzde 2 ila 20’si iklim değişikliği hazırlıklarından kaynaklı" şeklinde konuştu. Panelde konuşan Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mahmut Gür, panelin hem öğrenciler hem de akademik camia için değerli katkılar sağlayacağını belirtti. Gür, bilim adamlarının ele alacağı konuların alanın gelişimine ışık tutacağına inandığını ifade etti. Panel Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Alper Bulut ise iklim değişikliğinin 21. yüzyılın en büyük küresel tehditlerinden biri haline gelerek yalnızca çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve toplumsal açıdan ciddi riskler oluşturduğunu söyledi. Bulut, çevresel bozulma ile ekonomik büyüme arasındaki bağın koparılmasını amaçlayan yeni bir iktisadi yaklaşıma ihtiyaç duyulduğunu vurgulayarak, "Bu ihtiyaçtan doğan yeşil ekonomi kavramı, Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından toplumsal refah ve eşitlikten ödün vermeden çevresel zararları ortadan kaldıran bir ekonomi modeli olarak tanımlamaktadır" ifadelerini kullandı. Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahmut Bayramoğlu ise yeşil ekonomiye geçişte doğru ve sürdürülebilir finansman modellerinin kritik bir role sahip olduğunu ifade etti. Çankırı Karatekin Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Seda Erkan Buğday da iklim değişikliğinin tarım, sanayi ve enerji gibi temel sektörlerde köklü dönüşümleri zorunlu kıldığını söyledi.
19 farklı ülkeden gelen katılımcılar akademik güçlerini Kastamonu’da buluşturdu
15 Ekim 2025 Çarşamba - 16:55 19 farklı ülkeden gelen katılımcılar akademik güçlerini Kastamonu’da buluşturdu Kastamonu Üniversitesi tarafından akademik iş birliği güçlendirmek amacıyla düzenlenen etkinlik, 19 farklı ülkeden gelen 35 katılımcıyı buluşturdu. Kastamonu Üniversitesi Erasmus Koordinatörlüğü tarafından uluslararası akademik iş birliğini ilerletmek amacıyla düzenlenen International Staff Week etkinliğinin açılışı, Ahmet Yesevi Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Etkinliğe Türkiye Ulusal Ajansı Yükseköğretim Koordinatörü Dr. Kemal Başçı, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet Atalan, Prof. Dr. Ömer Küçük ve Prof. Dr. Selahattin Kaymakcı, fakülte dekanları, akademik personel, öğrenciler ve farklı ülkelerden gelen misafir akademisyenler katıldı. Düzenlenen bilgilendirme toplantısında, Erasmus+ Kurum Koordinatörü Doç. Dr. Gökhan Kaya, öğrenci ve personel hareketliliği hakkında detaylı bilgiler paylaştı. Doç. Dr. Gökhan Kaya, Erasmus programının yükseköğretim kurumları arasında bilgi, deneyim ve kültür paylaşımına önemli katkılar sağladığını belirterek, Kastamonu Üniversitesi’nin uluslararasılaşma vizyonu doğrultusunda yürütülen faaliyetler hakkında bilgi verdi. Türkiye Ulusal Ajansı Yükseköğretim Koordinatörü Dr. Kemal Başçı ise, Erasmus+ programının Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarına sunduğu fırsatlardan söz ederek, Kastamonu Üniversitesi’nin bu alandaki aktif katılımından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Açılış töreninin ardından gerçekleştirilen ülke tanıtım programında, Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal ve öğrenciler, katılımcı ülkelerin açtıkları stantları gezerek temsil edilen üniversiteler hakkında bilgi aldı. 17 Ekim’e kadar devam edecek etkinliklere Türkiye, Güney Afrika, Mısır, Filipinler, Moldova, Jamaika, Almanya, Azerbaycan, Gürcistan, Etiyopya, Ukrayna, Kosova, Filistin, Nijerya, Gana, Arnavutluk, Nepal, Kenya, Endonezya ve Cezayir’den 35 kişi katıldı. Etkinlik süresince eğitim alma ve ders verme hareketlilikleri gerçekleştirilecek, katılımcıların Türk ve Kastamonu kültürünü tanımalarına yönelik çeşitli kültürel ve sosyal aktiviteler düzenlenecek. Bu kapsamda şehir turu ve kampüs turu organize edildi. Şehir turu kapsamında Olgunlaşma Enstitüsü, Kent Müzesi, Nasrullah Camii ve Meydanı ile Münire Medresesi ziyaret edilecek. Kampüs turunda ise MERLAB, Çocuk Kütüphanesi ve Ahşap Kültürünün Uygulama ve Araştırma Merkezi gezilecek.
Binanın 14. katından düşerek ölen kadının nişanlısı ilk duruşmada tahliye edildi
15 Ekim 2025 Çarşamba - 15:33 Binanın 14. katından düşerek ölen kadının nişanlısı ilk duruşmada tahliye edildi Kastamonu’da apartmanın 14’üncü katından düşerek hayatını kaybeden kadının ölümüyle ilgili şüpheli bulunarak tutuklanan nişanlısı, olayla ilgili davanın ilk duruşmasında tahliye edildi. 27 Şubat 2025 tarihinde Kuzeykent Mahallesi Kazım Karabekir Caddesi’ndeki bir sitede meydana gelen olayda Eser Mumcuoğlu (30), 14’üncü kattaki evin yatak odasının penceresinden aşağı düşerek hayatını kaybetti. Olayın ardından evde ikamet eden ve olay sırasında Mumcuoğlu ile birlikte alkol aldıkları tespit edilen nişanlısı S.Ö. gözaltına alındı. Adliyeye sevk edilen S.Ö. tutuklandı. S.Ö. hakkında Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinde "kadına karşı kasten öldürme" suçlamasıyla açılan dava görülmeye başlandı. İlk duruşmada sanık S.Ö. ve taraf avukatları hazır bulundu. "Eser bana mesaj attı, intihar edeceğini söyledi" Duruşmada savunma yapan S.Ö., olaydan önceki sabah köpek yüzünden bir tartışma yaşadıklarını belirterek, "İşten çıkınca Eser’i aradım, bir ihtiyacı olup olmadığını sordum. Eve geldiğimde şarap içiyordu. Ben de yanına oturup kendime şarap doldurdum. Yemek hazırlamıştı, yemek isteyip istemediğimi sordu. Ben de iş yerinde yediğimi söyledim. Saat 19.00 sıralarında yatacağını söyleyip yatak odasına gitti. Ben de dışarıya çıkmak için üzerimi değiştirdim. Dışarıdan sigara ve alkol aldım, nişanlımı uyandırdım. Lahana dolması yapmıştı, kendi ellerimle dolma yedirdim. Yemeğin ardından odaya geçip dizi izlemeye başladı. Dizi izlediği sırada ’Eski nişanlına da mı böyle surat asıyordun’ dedi. Ben de ’Eski eşinin adını dahi bilmiyorum, bu konulara girmeyelim’ dedim ve mutfağa gittim. Arkamdan geldi ve camı çarptı. Cam kırıldı. Eli de kanadı, elini sardı. Daha önce de birkaç kez tabak, bardak kırmışlığı oldu, ranzaya tekme atıp parmağını da kırmıştı. Babasını arayacağımı söyleyince telefonu da kırdı. İncir çekirdeğini dolduracak bir konu yoktu. İhanet yok, aldatma yok, argo bir sözüm ya da küfürüm yok. Kavga edilecek bir konu yoktu. Birlikte karar almıştık, eski ilişkilerimizi açmayacaktık. Fakat son zamanlarda bunları açmaya başlamıştı, bu yüzden tartışıyorduk" dedi. Olay saatinde kendisinin mutfakta olduğunu söyleyen S.Ö., "Olay saatinde yatak odasından gardırop ve kapı sesi geldi. Ben mutfakta müzik dinliyordum. Aradan yaklaşık 40 dakika geçti. Pencereden atlayıp atlamadığını bilmiyorum. 112’yi arayana kadar mutfaktan çıkmadım. Ben, ’Pişmansan ayrılalım, bu ilişki böyle gitmez’ dedim. Bu sırada mutfağa gelip cam kırıklarını ayaklarıyla itti ve bana tokat attı. Ben nişanlımın daha öncesinden intihar ettiğini bilmiyordum, polislerden öğrendim" diye konuştu. "Bana ölmek istiyorum diye cevap verdi" Evde bulunan intihar notuyla ilgili soru üzerine sanık S.Ö., "Evde olay yeri inceleme ekipleri üç kez inceleme yaptı. Buna rağmen cam kırıklarının olduğu yerde avukatım, ‘Ölümümden S.Ö. sorumlu değildir’ notu bulmuş. Notta bulunan parmak izleri de bana ait çıkmış. Defter benimdi, bu yüzden çıkmış olabilir. Aynı ev içerisindeyken bana sürekli böyle not kağıtları yazıp veriyordu. Bana da saçma geliyordu. Ben de okumadan buruşturup atıyordum. Bu notun da o not olduğunu sanıyorum" şeklinde konuştu. Nişanlısının olay öncesinde balkondan atlamak istediğini, kendisinin belinden tutarak çektiğini iddia eden S.Ö., "Yatak odasına gitti. Odada bulunan ilaçlardan içmiş. İlaçların etrafa saçıldığını gördüm. Bana ’Ölmek istiyorum’ diye cevap verdi. Hem de iki defa tekrarladı. Ben hiçbir canlıya ya da kadına el kaldırmadım. Eser’in o gün o eylemi gerçekleştirdiğinde yanında değildim. Ben, saçının teline dahi zarar vermedim. Hiçbir suçum yokken 8 aydır tutukluyum, tahliyemi istiyorum" ifadelerini kullandı. "Kızımın hayalleri vardı, çok mutluydu, anne olmak istiyordu" Eser Mumcuoğlu’nun annesi ise sanıktan şikayetçi olduklarını belirterek, "Dünyanın en acılı olayını yaşıyorum. Anne yüreği, benim kızım hayatını kaybettikten sonra bir kez bile başsağlığı dilemediler. Bu mu insanlık. Bankada bir para karışıklığı sebebiyle bunu kızım gurur meselesi yaptı. Çok fazla alkol alınca da 5 metre yükseklikten köprüden atlamış. Bizim sonradan haberimiz oldu. Bu olay 2011 yılında yaşandı. Ama 2024 yılına kadar mutluydu. Mutlu bir evlilik geçirdi. Kızım 14 yıl içinde bir kez bile ilaç kullanmadı. Nişan olduktan sonra ertesi gün kahvaltıya gidecektik. S.Ö. gelmedi, alkol almıştı. S.Ö.’nün gözlerinin altı morluklar içinde, makyaj yaparak kapatmaya çalışıyordu. Benim kızım hayat doluydu, anne olmak istiyordu. Aradığımda S.Ö. lahana dolması sardığını söylemişti. Kızımın hayalleri vardı, çok mutluydu, anne olmak istiyordu. S.Ö.’nün böyle bir insan olduğunu bilseydik çekip alırdık kızımızı. Sanıktan şikayetçiyim, cezalandırılsın istiyorum" dedi. Maktul Eser Mumcuoğlu’nun babası H.İ. Mumcuoğlu da sanığın alkol bağımlısı olduğunu, kızının psikolojisini de bozduğunu ifade ederek, sanıktan şikayetçi olduğunu dile getirdi. Duruşmada tanık olarak dinlenen F.E. isimli komşu ise sanık ve maktulun ara ara kavga ettiklerini, olay günü ise Eser Mumcuoğlu ie sanığın tartışma seslerinin geldiğini ve bir süre sonra seslerin kesildiğini söyledi. Tanık B.O. da Ankara’da yaşanan kavganın S.Ö.’nün kıskançlık yapmasından dolayı çıktığını söyledi. Mahkeme heyeti, diğer tanık ve avukatları da dinledikten sonra S.Ö. için İstanbul Adli Tıp Kurumundan alkol bağımlılığıyla ilgili rapor alınmasına ve tahliye edilmesine karar vererek, duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
Binanın 14’üncü katından düşerek ölmüştü, nişanlısı tahliye edildi
15 Ekim 2025 Çarşamba - 15:14 Binanın 14’üncü katından düşerek ölmüştü, nişanlısı tahliye edildi Kastamonu’da apartmanın 14’üncü katından düşerek hayatını kaybeden kadının ölümüyle ilgili şüpheli bulunarak tutuklanan nişanlısı, olayla ilgili görülen davanın ilk duruşmada tahliye edildi. Olay, 27 Şubat 2025 tarihinde Kuzeykent Mahallesi Kazım Karabekir Caddesi’ndeki sitede meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 30 yaşındaki Eser Mumcuoğlu, 14’üncü katındaki evin yatak odasının penceresinden aşağı düşerek hayatını kaybetti. Olayın ardından, evde ikamet eden ve olay sırasında Mumcuoğlu ile birlikte alkol aldıkları tespit edilen nişanlısı S.Ö., gözaltına alındı. Adliyeye sevk edilen S.Ö. tutuklandı. Olayın ardından S.Ö. hakkında Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinde "kadına karşı kasten öldürme" suçlamasıyla açılan dava görülmeye başlandı. Duruşmada sanık S.Ö. ve taraf avukatları hazır bulundu. "Eser bana mesaj attı, intihar edeceğini söyledi" Duruşmada savunma yapan S.Ö., olaydan önceki sabah köpek yüzünden bir tartışma yaşadıklarını belirterek, "İşten çıkınca Eser’i aradım, bir ihtiyacı olup olmadığını sordum. Eve geldiğimde şarap içiyordu. Ben de yanına oturup kendime şarap doldurdum. Yemek hazırlamıştı, yemek isteyip istemediğimi sordu. Ben de işyerinde yediğimi söyledim. Saat 19.00 sıralarında, yatacağını söyleyip yatak odasına gitti. Ben de dışarıya çıkmak için üzerimi değiştirdim. Dışarıdan sigara ve alkol aldım. Nişanlımı uyandırdım. Lahana dolması yapmıştı, kendi ellerimle dolma yedirdim. Yemeğin ardından odaya geçip dizi izlemeye başladı. Dizi izlediği sırada ’eski nişanlına da mı böyle surat asıyordun’ dedi. Ben de ’eski eşinin adını dahi bilmiyorum, bu konulara girmeyelim’ dedim ve mutfağa gittim. Arkamdan geldi ve camı çarptı. Cam kırıldı. Eli de kanadı, elini sardı. Daha önce de birkaç kez tabak, bardak kırmışlığı oldu, ranzaya tekme atıp parmağını da kırmıştı. Babasını arayacağımı söyleyince telefonu da kırdı. İncir çekirdeğini dolduracak bir konu yoktu. İhanet yok, aldatma yok, argo bir sözüm ya da küfürüm yok. Kavga edilecek bir konu yoktu. Birlikte karar almıştık, eski ilişkilerimizi açmayacaktık. Fakat son zamanlarda bunları açmaya başlamıştı. Bu yüzden tartışıyorduk" dedi. Olay saatinde kendisinin mutfakta olduğunu belirten S.Ö., "Olay saatinde yatak odasından gardırop ve kapı sesi geldi. Ben mutfakta müzik dinliyordum. Aradan yaklaşık 40 dakika geçti. Pencereden atlayıp atlamadığını bilmiyorum. 112’yi arayana kadar mutfaktan çıkmadım. Ben, ’pişmansan ayrılalım, bu ilişki böyle gitmez’ dedim. Bu sırada mutfağa gelip cam kırıklarını ayaklarıyla itti ve bana tokat attı. Ben nişanlımın daha öncesinden intihar ettiğini bilmiyordum. Polislerden öğrendim" diye konuştu. "Bana ölmek istiyorum diye cevap verdi" Evde bulunan intihar notuyla ilgili sorulan soruya cevap veren S.Ö., "Evde olay yeri inceleme ekipleri üç kez inceleme yaptı. Buna rağmen cam kırıklarının olduğu yerde avukatım, ‘ölümümden S.Ö. sorumlu değildir’ notu bulmuş. Notta bulunan parmak izleri de bana ait çıkmış. Defter benimdi, bu yüzden çıkmış olabilir. Aynı ev içerisindeyken bana sürekli böyle not kağıtları yazıp veriyordu. Bana da saçma geliyordu. Ben de okumadan buruşturup atıyordum. Bu notunda o not olduğunu sanıyorum" şeklinde konuştu. Nişanlısının olay öncesinde balkondan atlamak istediğini kendisinin belinden tutarak çektiğini iddia eden S.Ö., "Yatak odasına gitti. Odada bulunan ilaçlardan içmiş. İlaçların etrafa saçıldığını gördüm. Bana ’ölmek istiyorum’ diye cevap verdi. Hem de iki defa tekrarladı. Ben hiçbir canlıya ya da kadına el kaldırmadım. Eser’in o gün o eylemi gerçekleştirdiğinde yanında değildim. Ben, saçının teline dahi zarar vermedim. Hiçbir suçum yokken 8 aydır tutukluyum. Tahliyemi istiyorum" ifadelerini kullandı. "Kızımın hayalleri vardı, çok mutluydu, anne olmak istiyordu" Eser Mumcuoğlu’nun annesi ise sanıktan şikayetçi olduklarını belirterek, "Dünyanın en acılı olayını yaşıyorum. Anne yüreği benim kızım hayatını kaybettikten sonra bir kez bile başsağlığı dilemediler. Bu mu insanlık, bankada bir para karışıklığı sebebiyle bunu kızım gurur meselesi yaptı. Çok fazla alkol alınca da 5 metre yükseklikten köprüden atlamış. Bizim sonradan haberimiz oldu. Bu olay 2011 yılında yaşandı. Ama 2024 yılına kadar mutluydu. Mutlu bir evlilik geçirdi. Kızım 14 yıl içinde bir kez bile ilaç kullanmadı. Nişan olduktan sonra ertesi gün kahvaltıya gidecektik. S.Ö. gelmedi, alkol almıştı. S.Ö.’nün gözlerinin altı morluklar içinde, makyaj yaparak kapatmaya çalışıyordu. Benim kızım hayat doluydu. Anne olmak istiyordu. Aradığımda S.Ö. lahana dolması sardığını söylemişti. Kızımın hayalleri vardı, çok mutluydu, anne olmak istiyordu. S.Ö.’nün böyle bir insan olduğunu bilseydik çekip alırdık kızımızı. Sanıktan şikayetçiyim, cezalandırılsın istiyorum" dedi. Maktul Eser Mumcuoğlu’nun babası H.İ. Mumcuoğlu da sanığın alkol bağımlısı olduğunu, kızının psikolojisini de bozduğunu ifade eden rek sanıktan şikayetçi olduğunu dile getirdi. Duruşmada tanık olarak dinlenen F.E. isimli komşu ise sanık ve maktulun ara ara kavga ettiklerini, olay günü ise Eser Mumcuoğlu ie sanığın tartışma seslerinin geldiğini ve bir süre sonra seslerin kesildiğini söyledi. Tanık B.O. da Ankara’da yaşanan kavganın S.Ö.’nün kıskançlık yapmasından dolayı çıktığını söyledi. Mahkeme heyeti, diğer tanık ve avukatları da dinledikten sonra, S. Ö. için İstanbul Adli Tıp Kurumundan alkol bağımlılığıyla ilgili rapor alınmasına ve tahliye edilmesine karar vererek duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
Üniversite öğrencileri bu programla istihdam edilecek
15 Ekim 2025 Çarşamba - 13:06 Üniversite öğrencileri bu programla istihdam edilecek Kastamonu Üniversitesi’nde imzalanan protokol kapsamında başlatılan 819 kontenjanlı İŞKUR Gençlik Programıyla üniversite öğrencileri istihdam edilecek. Kastamonu Üniversitesi ile Kastamonu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü arasında İŞKUR Gençlik Programı kapsamında protokol imzalandı. Kastamonu Üniversitesi’nde gerçekleştirilen törende, Rektör Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal ile İŞKUR İl Müdürü Dilek Şehnaz Aşıcı tarafından protokol imzalandı. İmzalanan protokol çerçevesinde Kastamonu Üniversitesinde öğrenim gören 819 öğrenci, İŞKUR’un belirlediği kriterlere göre istihdam edilecek. Üniversite öğrencilerinin belirlenen faaliyet alanlarında İŞKUR Gençlik Programı yapılacak. Programda katılımcılar, ağır, tehlikeli ve çok tehlikeli işlerin yanı sıra, temizlik işlerinde de görevlendirilemeyecek. Katılımcı olarak belirlenen her bir öğrencinin katılım günleri ve katılım gün sayıları belirlenirken, öğrencilerin ders programları ve talepleri göz önünde bulundurularak tüm program boyunca haftalık yararlanma süresi en fazla 22,5 saat ve 3 gün olarak uygulanacak. Program, 10 Kasım Pazartesi günü başlayacak ve 22 Mayıs 2026 tarihinde sonlanacak. Başvurular, 15 Ekim-19 Ekim tarihleri arasında yapılacak olup, katılımcılar geçerli başvurular arasından 23 Ekim tarihinde noter tarafından yapılacak kura çekilişi ile belirlenecek. Katılımcılara İŞKUR tarafından, program kapsamında çalıştıkları her gün için günlük net bin 83 TL ödeme yapılacak. Ayrıca, İŞKUR tarafından, katılımcıların iş kazası ve meslek hastalığı ile genel sağlık sigortası katılım sağladıkları gün üzerinden karşılanacak. İŞKUR Gençlik Programı kapsamında bir katılımcı toplamda en fazla 140 fiili gün programdan yararlanabilecek.
Güzelliğiyle mest eden Kastamonu yaylaları hayvancıların en büyük geçim kaynağı
15 Ekim 2025 Çarşamba - 11:47 Güzelliğiyle mest eden Kastamonu yaylaları hayvancıların en büyük geçim kaynağı Kastamonu’nun Araç ilçesinde manzaralarıyla ziyaretçilerini büyüleyen yaylalar, hayvancılıkla uğraşan vatandaşların asırlardır geçim kapısı olmaya devam ediyor. Türkiye’nin eşsiz doğa manzaralarına sahip, tabiat ve doğa turizminin merkezlerinden olan Kastamonu, yaylalarıyla da son dönemde ön plana çıkmaya başladı. Kastamonu’nun Araç ilçesinde, 48 kilometrelik rota üzerinde bulunan 33 yayla ise yaz ve sonbahardaki manzaralarıyla ziyaretçilerini kendisine hayran bırakıyor. Mest eden manzaraların bulunduğu yaylaların turizme kazandırılması için çalışmalar yürütülüyor. Yaylalar bir yandan yerli turistlerin ilgisini çekmeye başlarken, öte yandan bölgede hayvancılıkla uğraşan vatandaşların ise en büyük geçim kaynağı olmaya devam ediyor. İlk bahar mevsiminde yaylalara çıkan vatandaşlar, verimli meralarda yaz boyunca hayvanlarını otlatıyor. "Dedelerimize bu yeri bize bıraktıkları için dua ediyorum" Kastamonu-Çankırı sınırında bulunan Soğucaova yaylasında hayvancılıkla uğraşan 60 yaşındaki Mevlüt Deveci, çocukluğundan itibaren hayvanları için yaz mevsimlerinde yaylaya taşındıklarını ifade etti. Yaylaların hayvancılıkla uğraşan vatandaşlar için büyük bir öneme sahip olduğunu ifade eden Deveci, "Dedelerimize bu yeri bize bıraktıkları için dua ediyorum. Allah’a şükürler olsun ki hayvancılıkla uğraşıyorum. Hayvanların etinden, sütünden, yağından, peynirden ekmek paramı kazanıyorum. Bu işi severek yapıyorum. Bu işi zorlukları da var ama zoru başarmak da var" dedi. "Aylıkla çalışan bir kişi, ay sonunu yetiremezken ben öyle değilim" Gençlere hayvancılığa yönelmeleri tavsiyesinde bulunan Deveci, hayvancılık sayesinde ev parası biriktirdiğini ifade ederek, "Aylık, yıllık maaş nedir, hiç bilmem. Hayvancılığı yapmak daha iyi, elinde bir sermaye var. Ben küçükbaş hayvancılıkla uğraşıyordum. Bunu büyütmeye çalıştım. Şu an sıkıntım yok. Bir ev alabileceğim kadar para biriktirdim. Şimdi aylık ile çalışan bir kişi ay sonun kadar parasını yetiremez ama ben öyle değilim. Şimdi bunu yapmak zor ama yapılsa daha iyi olur. Gençlere tavsiyem, bu iş önemli, yapılsın" diye konuştu.
Kastamonu Üniversitesi Küre Dağları’ndaki su kalitesini araştıracak
14 Ekim 2025 Salı - 19:42 Kastamonu Üniversitesi Küre Dağları’ndaki su kalitesini araştıracak Kastamonu Üniversitesi, Küre Dağları Milli Parkı ve Azdavay Saray Şelalesi çevresindeki su kaynaklarının kalitesini ve sürdürebilirliğini araştıracak. Kastamonu Üniversitesi, çevre ve sürdürülebilirlik alanındaki bilimsel çalışmalarına bir yenisini daha ekledi. Üniversite dışındaki kamu kurumlarıyla iş birliği içerisinde yürütülecek "Küre Dağları Azdavay Saray Şelalesi’nde Su Kalitesinin Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ile Analizi" başlıklı proje, desteklenmeye hak kazandı. 16 ay sürecek ve 399 bin 742 TL bütçeyle desteklenen araştırma projesinin yürütücülüğünü, Kastamonu Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ekrem Mutlu üstleniyor. Projede Dr. Elif Seda Özbek danışman, Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Evren Erginal proje koordinatörü olarak görev yaparken; Kastamonu Üniversitesi’nden Araştırma Görevlisi Büşra Kırcı, Dr. Öğretim Üyesi Esma Mutlu ve yüksek lisans öğrencileri Yasin Boztepe ile Dilara Kıvanç araştırmacı olarak yer alıyor. Proje kapsamında, Küre Dağları Milli Parkı ve Azdavay Saray Şelalesi çevresindeki su kaynaklarının kalitesi, Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) kullanılarak mekânsal analizlerle değerlendirilecek. Çalışma sonucunda elde edilecek bilimsel veriler, bölgedeki doğal kaynakların korunması, su kalitesinin izlenmesi ve sürdürülebilir çevre stratejilerinin geliştirilmesi süreçlerine katkı sağlayacak. Ayrıca, analiz sürecinde su kalitesi parametreleri ve metal dağılımı, CBS tabanlı haritalama ve görselleştirme teknikleriyle ortaya konulacak. Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, projenin üniversitenin sürdürülebilirlik politikalarıyla uyumlu olduğunu belirterek, "Üniversitemiz, sahip olduğu akademik bilgi birikimini çevre, ekoloji ve sürdürülebilirlik ekseninde somut projelere dönüştürmeye devam ediyor. Küre Dağları ve Azdavay Saray Şelalesi, Kastamonu’nun doğal mirası açısından büyük önem taşıyor. Bu değerli alanın su kalitesinin bilimsel yöntemlerle incelenmesi hem çevresel koruma hem de yerel yönetim politikaları açısından yol gösterici olacaktır. Proje ekibimizi tebrik ediyor, çalışmalarında başarılar diliyorum" dedi.