Yerel Haberler
Nevşehir
Zayıflamak isterken canından oldu
29 Ağustos 2025 Cuma - 12:46 Zayıflamak isterken canından oldu Nevşehir’de yaklaşık 18 ay önce ruhsatsız işletildiği öne sürülen bir klinikte, ozon tedavisi gören 36 yaşındaki Eda Özden’in hayatını kaybetmesiyle ilgili soruşturma sürerken, yeni detaylar ortaya çıktı. Dahiliye Uzmanı Dr. B.B.’nin, "Henüz hasta kabulüne başlamadım" şeklindeki savunmasına rağmen, hastalarıyla yaptığı telefon yazışmaları ve randevulaşmaların dosyaya girdiği öğrenildi. Dosyaya giren başka bir delil ise Adli Tıp Kurumu raporu oldu. Adli Tıp Özden’in ölümünün ’ilaçlara bağlı oluşan alerjik reaksiyon’ sonucu meydana gelmiş olabileceği ifade edildi. Özel bir hastaneden ayrıldıktan sonra kendi kliniğini açmaya çalışan Dr. B.B.’nin yanında tedaviye başlayan Eda Özden; iddiaya göre ikinci seans sırasında fenalaştı. İlk müdahalesi kliniğin içinde yapılan Özden, ambulansla Nevşehir Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Yoğun bakım sürecinin ardından Kayseri Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edilen genç kadının beyin ölümü gerçekleşti. Adli Tıp Raporu: "Alerjik reaksiyon ihtimali" Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu’nun raporunda Özden’in ölümünün; ’ilaçlara bağlı oluşan alerjik reaksiyon’ sonucu meydana gelmiş olabileceği ifade edildi. Olayın ardından gözaltına alınan Dr. B.B. ifadesinde, "Klinik faaliyete geçmemişti. Olay günü diyetisyen arkadaşım, bir bayanın fenalaştığını söyledi. Ben ilk müdahaleyi yaptım, ardından ambulans çağırıldı. Klinik açılış aşamasındaydı, hasta kabulü başlamamıştı" dedi. Ancak soruşturma dosyasına giren telefon yazışmaları, bu savunmayı çürütür nitelikte. Başbuğ’un hastalarıyla yaptığı mesajlaşmalarda randevu gün ve saatlerinin ayarlandığı, tedavi seansları için görüşmelerin yapıldığı açıkça görülüyor. "Eşim sağlıklıydı, amacı biraz kilo vermekti" Hayatını kaybeden Eda Özden’in eşi Yasin Özden ise yaşananlara isyan etti. Olay günü eşinin ikinci seans için kliniğe gittiğini belirten Özden şunları söyledi: "Eşim epilepsi ya da kronik bir hastalığı olmayan, sağlıklı bir insandı. Sadece kilo vermek için ozon tedavisi almak istedi. İlk seansı sorunsuz geçmişti, ikinci seansında fenalaştı. Benim eşim orada 20-25 dakika boyunca müdahale edilerek tutuldu. Eğer sadece ilk yardım yapılıp ambulans beklenseydi belki yaşıyor olacaktı. Doktor, ’hasta kabulüne başlamadım’ diyor ama telefon kayıtları, yazışmalar ortada. Açık açık randevulaşıyorlar, tedavi günlerini konuşuyorlar. Bu kadar açık bir çelişki varken hâlâ adalet yerini bulmadı" dedi. Eşini kaybeden Özden, "Eşim ozon tedavisi aldıktan sonra fenalaşmış. Doktor hiçbir tedavi yapmadık diyor. Ama eşim ikinci seansa gitmişti. Eşim ile birlikte seansa gelen bir başka hasta da eşimin ozon tedavisi alırken rahatsızlandığını ve doktorun yaklaşık 20-25 dakika müdahale ettikten sonra 112’yi aradığını söylüyor" şeklinde konuştu. "Eşime ozon yaptığını inkar ediyor" Eşinin geçmişte epilepsi hastası olmadığını söyleyen Özden, "Doktor eşime müdahale ettikten sonra 112’yi aramış. Gelen ambulans ile hastaneye kadar gitmiş. Acildeki doktorlara dükkanında fenalaştığını ve epilepsi nöbeti geçirdiğini söylemiş. Eşim iki gün Nevşehir Devlet Hastanesi yoğun bakımda kaldı. Daha sonra Kayseri Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne sevk edildi. İki gün de burada yoğun bakımda yattıktan sonra vefat etti. Eşim epilepsi nöbeti geçirmedi. Aldığı ozon sonrası fenalaştı ve hayatını kaybetti" dedi. Yasin Özden ayrıca sürecin uzamasına tepki göstererek, "Aradan 18 ay geçti. Çocuklarımla birlikte bir adalet mücadelesi veriyorum. Bizim canımız yandı, başka ailelerin canı yanmasın. Ruhsatsız bir klinikte eşim hayatını kaybetti, buna rağmen hâlâ ruhsat tartışmaları yapılıyor. Sağlıkla ilgili denetimler daha sıkı olmalı. Benim tek isteğim adaletin sağlanması" dedi. Eda Özden’in ölümünün ardından mühürlenen klinikle ilgili adli soruşturma devam ederken, Dr. B.B. hakkında ’taksirle ölüme sebebiyet verme’ suçlamasıyla soruşturma başlatıldı. Adli süreçte yeni delillerin, adli tıp kurumu raporunun, özellikle hasta yazışmaları ve tanık ifadelerinin hazırlanacak olan iddianamede yer alması bekleniyor.
Zayıflamak isterken canından oldu
29 Ağustos 2025 Cuma - 11:51 Zayıflamak isterken canından oldu Nevşehir’de yaklaşık 18 ay önce ruhsatsız işletildiği öne sürülen bir klinikte ozon tedavisi gören 36 yaşındaki Eda Özden’in hayatını kaybetmesiyle ilgili soruşturma sürerken, yeni detaylar ortaya çıktı. Dahiliye Uzmanı Dr. B.B.’nin; "Henüz hasta kabulüne başlamadım" şeklindeki savunmasına rağmen, hastalarıyla yaptığı telefon yazışmaları ve randevulaşmaların dosyaya girdiği öğrenildi. Dosyaya giren başka bir delil ise Adli Tıp kurumu raporu oldu. Adli Tıp Özden’in ölümünün ’ilaçlara bağlı oluşan alerjik reaksiyon’ sonucu meydana gelmiş olabileceği ifade edildi. Özel bir hastaneden ayrıldıktan sonra kendi kliniğini açmaya çalışan Dr. B.B.’nin yanında tedaviye başlayan Eda Özden; iddiaya göre ikinci seans sırasında fenalaştı. İlk müdahalesi kliniğin içinde yapılan Özden, ambulansla Nevşehir Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Yoğun bakım sürecinin ardından Kayseri Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edilen genç kadının beyin ölümü gerçekleşti. Adli Tıp Raporu: "Alerjik Reaksiyon İhtimali" Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu’nun raporunda Özden’in ölümünün; ’ilaçlara bağlı oluşan alerjik reaksiyon’ sonucu meydana gelmiş olabileceği ifade edildi. Olayın ardından gözaltına alınan Dr. B.B. ifadesinde; "Klinik faaliyete geçmemişti. Olay günü diyetisyen arkadaşım bir bayanın fenalaştığını söyledi. Ben ilk müdahaleyi yaptım, ardından ambulans çağırıldı. Klinik açılış aşamasındaydı, hasta kabulü başlamamıştı" dedi. Ancak soruşturma dosyasına giren telefon yazışmaları, bu savunmayı çürütür nitelikte. Başbuğ’un hastalarıyla yaptığı mesajlaşmalarda randevu gün ve saatlerinin ayarlandığı, tedavi seansları için görüşmelerin yapıldığı açıkça görülüyor. "Eşim sağlıklıydı, amacı biraz kilo vermekti" Hayatını kaybeden Eda Özden’in eşi Yasin Özden ise yaşananlara isyan etti. Olay günü eşinin ikinci seans için kliniğe gittiğini belirten Özden şunları söyledi; "Eşim epilepsi ya da kronik bir hastalığı olmayan, sağlıklı bir insandı. Sadece kilo vermek için ozon tedavisi almak istedi. İlk seansı sorunsuz geçmişti, ikinci seansında fenalaştı. Benim eşim orada 20-25 dakika boyunca müdahale edilerek tutuldu. Eğer sadece ilk yardım yapılıp ambulans beklenseydi belki yaşıyor olacaktı. Doktor, ‘hasta kabulüne başlamadım’ diyor ama telefon kayıtları, yazışmalar ortada. Açık açık randevulaşıyorlar, tedavi günlerini konuşuyorlar. Bu kadar açık bir çelişki varken hâlâ adalet yerini bulmadı" dedi. Eşini kaybeden Özden; "Eşim ozon tedavisi aldıktan sonra fenalaşmış. Doktor hiçbir tedavi yapmadık diyor. Ama eşim ikinci seansa gitmişti. Eşim ile birlikte seansa gelen bir başka hasta da eşimin ozon tedavisi alırken rahatsızlandığını ve doktorun yaklaşık 20-25 dakika müdahale ettikten sonra 112’yi aradığını söylüyor" şeklinde konuştu. "Eşime ozon yaptığını inkar ediyor" Eşinin geçmişte epilepsi hastası olmadığını söyleyen Özden; "Doktor eşime müdahale ettikten sonra 112’yi aramış. Gelen ambulans ile hastaneye kadar gitmiş. Acildeki doktorlara dükkanında fenalaştığını ve epilepsi nöbeti geçirdiğini söylemiş. Eşim iki gün Nevşehir Devlet Hastanesi yoğun bakımda kaldı. Daha sonra Kayseri Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesine sevk edildi. İki gün de burada yoğun bakımda yattıktan sonra vefat etti. Eşim epilepsi nöbeti geçirmedi. Aldığı ozon sonrası fenalaştı ve hayatını kaybetti" dedi. Yasin Özden ayrıca sürecin uzamasına tepki göstererek; "Aradan 18 ay geçti. Çocuklarımla birlikte bir adalet mücadelesi veriyorum. Bizim canımız yandı, başka ailelerin canı yanmasın. Ruhsatsız bir klinikte eşim hayatını kaybetti, buna rağmen hâlâ ruhsat tartışmaları yapılıyor. Sağlıkla ilgili denetimler daha sıkı olmalı. Benim tek isteğim adaletin sağlanması" dedi. Eda Özden’in ölümünün ardından mühürlenen klinikle ilgili adli soruşturma devam ederken, Kliniğe Nevşehir İl Sağlık Müdürlüğü tarafından ruhsat verildiği ve kapısına ’Çok yakında hizmetinizdeyiz’ yazılı tabela asıldığı görüldü. Dr. B.B. hakkında ’taksirle ölüme sebebiyet verme’ suçlamasıyla soruşturma başlatıldı. Adli süreçte yeni delillerin, adli tıp kurumu raporunun, özellikle hasta yazışmaları ve tanık ifadelerinin hazırlanacak olan iddianamede yer alması bekleniyor.
Kapadokya’da Türk-İslam dönemine ait eserler gün yüzüne çıkıyor
28 Ağustos 2025 Perşembe - 12:44 Kapadokya’da Türk-İslam dönemine ait eserler gün yüzüne çıkıyor Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Semih Aktekin; Kapadokya bölgesinin yalnızca doğal güzellikleri ve Hristiyanlık tarihine ait eserleriyle değil, aynı zamanda Türk-İslam medeniyetine ait zengin kültürel mirasıyla da öne çıktığını söyledi. Prof. Dr. Aktekin; bölgenin Hititler, Romalılar ve Bizanslılar döneminden kalma birçok esere ev sahipliği yaptığını, ancak Selçuklular ve beylikler döneminde de cami, medrese, kervansaray ve hamam gibi çok sayıda yapının inşa edildiğini vurguladı. Aktekin, "Biz üniversite olarak, arkeoloji ve sanat tarihi bölümlerimizdeki akademisyenlerimizle yalnızca İslam öncesi dönem eserlerini değil, Türk-İslam dönemine ait eserleri de gün yüzüne çıkarıp kamuoyunun dikkatine sunmayı hedefliyoruz" dedi. Aktekin özellikle Taşkınpaşa köyünde yapılan çalışmalara değinerek, "Buradaki cami, medrese, zaviye ve henüz gün yüzüne çıkarılan, dergâh olduğu değerlendirilen tarihi konak, bu coğrafyanın ne kadar zengin olduğunu gösteriyor. Turizm rehberlerinin ve firmalarının bu eserleri de turistlere tanıtmasını istiyoruz" diye konuştu. Bölgenin yalnızca Avrupa ve Uzak Doğu’dan değil, Endonezya gibi Müslüman ülkelerden de ziyaretçi çektiğini belirten Aktekin, Hacı Bektaş-ı Veli başta olmak üzere dini turizm potansiyelinin artırılması gerektiğini ifade etti.
Kapadokya’da Türk-İslam dönemine ait eserlerle de gün yüzüne çıkıyor
28 Ağustos 2025 Perşembe - 12:28 Kapadokya’da Türk-İslam dönemine ait eserlerle de gün yüzüne çıkıyor Nevşehir Hacıbektaş Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Semih Aktekin; Kapadokya bölgesinin yalnızca doğal güzellikleri ve Hristiyanlık tarihine ait eserleriyle değil, aynı zamanda Türk-İslam medeniyetine ait zengin kültürel mirasıyla da öne çıktığını söyledi. Prof. Dr. Aktekin; bölgenin Hititler, Romalılar ve Bizanslılar döneminden kalma birçok esere ev sahipliği yaptığını, ancak Selçuklular ve beylikler döneminde de cami, medrese, kervansaray ve hamam gibi çok sayıda yapının inşa edildiğini vurguladı. Aktekin; "Biz üniversite olarak, arkeoloji ve sanat tarihi bölümlerimizdeki akademisyenlerimizle yalnızca İslam öncesi dönem eserlerini değil, Türk-İslam dönemine ait eserleri de gün yüzüne çıkarıp kamuoyunun dikkatine sunmayı hedefliyoruz" dedi. Aktekin; özellikle Taşkınpaşa köyünde yapılan çalışmalara değinerek, "Buradaki cami, medrese, zaviye ve henüz gün yüzüne çıkarılan, dergâh olduğu değerlendirilen tarihi konak, bu coğrafyanın ne kadar zengin olduğunu gösteriyor. Turizm rehberlerinin ve firmalarının bu eserleri de turistlere tanıtmasını istiyoruz" diye konuştu. Bölgenin yalnızca Avrupa ve Uzak Doğu’dan değil, Endonezya gibi Müslüman ülkelerden de ziyaretçi çektiğini belirten Aktekin, Hacı Bektaş Veli başta olmak üzere dini turizm potansiyelinin artırılması gerektiğini ifade etti.
Halk ozanı Refik Başaran’ın eserleri gelecek nesillere aktarılacak
26 Ağustos 2025 Salı - 11:11 Halk ozanı Refik Başaran’ın eserleri gelecek nesillere aktarılacak Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ) Rektörü Prof. Dr. Semih Aktekin, halk ozanı Refik Başaran’ın Türkiye’ye ve dünyaya daha çok tanıtılması için gereken çabayı göstereceklerini söyledi. 1907 yılında Nevşehir’in Ürgüp ilçesine bağlı Başdere köyünde dünyaya gelen ve 1947 yılında hayatını kaybeden Refik Başaran’ın tanıtılması ve eserlerinin gelecek nesillere aktarılması için çalışmalar başlatıldı. Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ) Rektörü Prof. Dr. Semih Aktekin, Ürgüp Taşkınpaşa Medresesi ve Külliyesi içerisinde yer alan Refik Başaran Müzesi’nde incelemelerde bulunarak, Refik Başaran’ın Türkiye’ye ve dünyaya daha çok tanıtılması için gereken çabayı göstereceklerini söyledi. Prof. Dr. Aktekin, Türkiye çapında ün kazanan ünlü halk sanatçısı Refik Başaran’ın doğduğu köyde oluşturulan müzenin önemine değinerek, "Şu anda Taşkınpaşa Medresesi ve Külliyesi’nde yer alan Refik Başaran Müzesi’ndeyiz. Refik Başaran malum halk sanatçımız, Türkiye çapında tanınmış bir isim. Doğduğu köyde, onun plakları, fotoğrafları ve geriye kalan eserlerinden oluşan bir müze bulunuyor. Refik Başaran, halk sanatçılarının ve şairlerin eserlerini derleyip hafızasında yaşatarak gelecek kuşaklara aktaran, aynı zamanda kendi besteleriyle de önemli bir sanatçımızdır. Ürgüp’ün, Nevşehir’in kültürünün bugüne taşınmasında çok önemli bir yere sahiptir" dedi. Rektör Aktekin, müzenin daha kapsamlı bir şekilde geliştirilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Bu müzenin daha büyük ölçekte yeniden oluşturulmasını ve genç nesillere, Nevşehir’i ziyaret edenlere bu kültürün aktarılmasını önemsiyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığımızın öncülüğünde, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi ve Kapadokya Üniversitesi iş birliğiyle Refik Başaran’ın Türkiye’ye ve dünyaya daha çok tanıtılması için elimizden gelen çabayı göstereceğiz" ifadelerini kullandı.