Yerel Haberler
Sivas
08 Aralık 2025 Pazartesi - 12:28 Ekmek kavgası bitti, kedi ve köpekler dost oldu Kedi ve köpeklerin geçmişte ortak alan ve mama paylaşımı nedeniyle daha sık kavga ettiğini belirten Doç. Dr. Abdurrahman Takcı, bireysel mama kullanımının yaygınlaşmasıyla kavgaların azaldığını ifade etti. Takcı, kedilerin ve köpeklerin normal ortamlarından uzaklaştığı için bu dostluğun oluştuğunu söyledi. Kedi ve köpeklerin yıllar boyunca birbirleriyle anlaşamadığına dair genel bir algı bulunsa da şehirleşme, değişen yaşam tarzları ve evcil hayvan bakımına yönelik artan bilinç, bu iki tür arasındaki iletişimi büyük ölçüde dönüştürdü. Özellikle geçmiş dönemlerde kediler ve köpekler, sokaklarda ya da kırsal alanlarda aynı yiyeceği tüketmek zorunda kaldıkları için doğal rekabet içerisindeydi. Besin kıtlığı, ayrılmış alanların bulunmaması ve hayvanların içgüdüsel davranışlarını sürdürecekleri uygun ortamların yokluğu, kavgalara zemin hazırlıyordu. Bugün ise durum önemli ölçüde değişti. Gelir düzeyinin artmasıyla birlikte evcil hayvanlara yönelik bakım alışkanlıkları gelişti ve mama çeşitliliği arttı. Kediler ve köpekler için ayrı beslenme alanları oluşturuldu. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Veteriner Fakültesi Klinik Bilimler Bölümü’nde görevli Doç. Dr. Abdurrahman Takcı, bu kavgaların hayvanları yetiştirme şekilleri ile alakalı olduğunu söyleyerek, "Kedilerin kendilerine göre mamaları var. Köpeklerin kendilerine göre ayrı mamaları var. Buna istinaden böyle bir kesişim noktaları kalmadı. Böylece de kavga azaldı. Kediler olarak örnek verecek olursak fare avlama noktasında, sürekli mama bulan kediler de avcı özelliklerini kaybediyorlar" dedi. Takcı bu kavganın daha bitmediğini de ekleyerek, "Tam anlamıyla bizim ortamımızda bulundukları ve normal ortamlarından uzaklaştırdığımız için aslında kediler ve köpekler bu dostluğu oluşturdular. Yine zaman zaman kırsala gittiğimiz zaman köpekler ve kedilerin hâlâ kavga ettiklerini görebiliyoruz. Çünkü onların hâlâ ortak kesişim alanları söz konusu" ifadelerine yer verdi. "Kesişim noktaları kalmadı" Hayvanlarına avcı yeteneğinin törpülendiğini söyleyen Abdurrahman Takcı, "Aslında tamamen bu kavga ya da dostluk yetiştirme şekliyle alakalı. Eskiden kavga etmelerinin sebebi, onun maması ayrı, onun maması ayrı şeklinde özel bölgeler oluşturulamıyordu. Buna istinaden de ortak gıdaya ikisi de ilgi duyduğu için kavgalar daha fazla oluyordu. Şimdi ise insanların gelir düzeylerinin artışıyla birlikte hayvanların yaşam standartları da her geçen gün daha da iyiye gidiyor. Bireysel mamaları oldu. Kedilerin kendilerine göre mamaları var. Köpeklerin kendilerine göre ayrı mamaları var. Buna istinaden böyle bir kesişim noktaları kalmadı. Böylece de kavga azaldı. Kediler olarak örnek verecek olursak fare avlama noktasında, sürekli mama bulan kediler de avcı özelliklerini kaybediyorlar. Köpekler noktasında da mamayla beslenen köpekler koruyuculuklarını, içgüdüsel olarak koyunda veya sürüde görevlerini yerine getirememe durumunu beraberinde getiriyor. Çünkü bunlar daha böyle rahat, mamaları önlerinde olduğun zaman bu noktada avcı yetenekleri her geçen gün törpüleniyor aslında. Aslında kedilerde eskiden daha melez ırklar yetiştirilirken, bugün ise kedilerde daha saf, özel cins kediler yetiştirilmektedir. Bunlar da böyle daha mizaçları kavgaya yönelik değil, daha sakin hayvanlardır" dedi. "Kavga kırsalda bitmiş değil" Hayvanların normal ekolojik ortamlarında olmadığını belirten Takcı, "Genel itibarıyla da pet hayvanları noktasında insanlar kedi veya köpek sahiplenirken mizaçları daha uysal hayvanları ediniyor. Yani kedi ve köpeklerin kavgası tam anlamıyla bitmiş değil. Bazen köylere gidiyoruz veya sürü köpeklerini görüyoruz. Onların hâlâ kedilere yoğun bir şekilde saldırdığını da görüyoruz. Bu tamamıyla yetiştirmeyle alakalı bir durum. Bu durum aslında bir sıkıntı durumu değil. Biz hayvanları normal ekolojik ortamlarından aldık. Sokağa iştirak olan hayvanları, evle iştirak olmayan kedi ve köpekleri, normal ortamlarından aldık. Artık tam anlamıyla bizim ortamımızda bulunduklarından dolayı ve normal ortamlarından uzaklaştırdığımız için aslında kediler ve köpekler bu dostluğu oluşturdular. Yine zaman zaman kırsala gittiğimiz zaman köpekler ve kedilerin hâlâ kavga ettiklerini görebiliyoruz. Çünkü onların hâlâ ortak kesişim alanları söz konusu. Buna istinaden de kavga oralarda bitmiş değil" diye konuştu.
08 Aralık 2025 Pazartesi - 12:23 Ekmek kavgası bitti kedi ve köpekler dost oldu Kedi ve köpeklerin geçmişte ortak alan ve mama paylaşımı nedeniyle daha sık kavga ettiğini belirten Doç. Dr. Abdurrahman Takcı, bireysel mama kullanımının yaygınlaşmasıyla kavgaların azaldığını ifade etti. Takcı, kedilerin ve köpeklerin normal ortamlarından uzaklaştığı için bu dostluğun oluştuğunu söyledi. Kedi ve köpeklerin yıllar boyunca birbirleriyle anlaşamadığına dair genel bir algı bulunsa da şehirleşme, değişen yaşam tarzları ve evcil hayvan bakımına yönelik artan bilinç, bu iki tür arasındaki iletişimi büyük ölçüde dönüştürdü. Özellikle geçmiş dönemlerde kediler ve köpekler, sokaklarda ya da kırsal alanlarda aynı yiyeceği tüketmek zorunda kaldıkları için doğal rekabet içerisindeydi. Besin kıtlığı, ayrılmış alanların bulunmaması ve hayvanların içgüdüsel davranışlarını sürdürecekleri uygun ortamların yokluğu, kavgalara zemin hazırlıyordu. Bugün ise durum önemli ölçüde değişti. Gelir düzeyinin artmasıyla birlikte evcil hayvanlara yönelik bakım alışkanlıkları gelişti ve mama çeşitliliği arttı. Kediler ve köpekler için ayrı beslenme alanları oluşturuldu. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Veteriner Fakültesi Klinik Bilimler Bölümü’nde görevli Doç. Dr. Abdurrahman Takcı, bu kavgaların hayvanları yetiştirme şekilleri ile alakalı olduğunu söyleyerek, "Kedilerin kendilerine göre mamaları var. Köpeklerin kendilerine göre ayrı mamaları var. Buna istinaden böyle bir kesişim noktaları kalmadı. Böylece de kavga azaldı. Kediler olarak örnek verecek olursak fare avlama noktasında, sürekli mama bulan kediler de avcı özelliklerini kaybediyorlar" dedi. Takcı bu kavganın daha bitmediğini de ekleyerek, "Tam anlamıyla bizim ortamımızda bulundukları ve normal ortamlarından uzaklaştırdığımız için aslında kediler ve köpekler bu dostluğu oluşturdular. Yine zaman zaman kırsala gittiğimiz zaman köpekler ve kedilerin hâlâ kavga ettiklerini görebiliyoruz. Çünkü onların hâlâ ortak kesişim alanları söz konusu" ifadelerine yer verdi. "Kesişim noktaları kalmadı" Hayvanlarına avcı yeteneğinin törpülendiğini söyleyen Abdurrahman Takcı, "Aslında tamamen bu kavga ya da dostluk yetiştirme şekliyle alakalı. Eskiden kavga etmelerinin sebebi, onun maması ayrı, onun maması ayrı şeklinde özel bölgeler oluşturulamıyordu. Buna istinaden de ortak gıdaya ikisi de ilgi duyduğu için kavgalar daha fazla oluyordu. Şimdi ise insanların gelir düzeylerinin artışıyla birlikte hayvanların yaşam standartları da her geçen gün daha da iyiye gidiyor. Bireysel mamaları oldu. Kedilerin kendilerine göre mamaları var. Köpeklerin kendilerine göre ayrı mamaları var. Buna istinaden böyle bir kesişim noktaları kalmadı. Böylece de kavga azaldı. Kediler olarak örnek verecek olursak fare avlama noktasında, sürekli mama bulan kediler de avcı özelliklerini kaybediyorlar. Köpekler noktasında da mamayla beslenen köpekler koruyuculuklarını, içgüdüsel olarak koyunda veya sürüde görevlerini yerine getirememe durumunu beraberinde getiriyor. Çünkü bunlar daha böyle rahat, mamaları önlerinde olduğun zaman bu noktada avcı yetenekleri her geçen gün törpüleniyor aslında. Aslında kedilerde eskiden daha melez ırklar yetiştirilirken, bugün ise kedilerde daha saf, özel cins kediler yetiştirilmektedir. Bunlar da böyle daha mizaçları kavgaya yönelik değil, daha sakin hayvanlardır" dedi. "Kavga kırsalda bitmiş değil" Hayvanların normal ekolojik ortamlarında olmadığını belirten Takcı, "Genel itibariyle de pet hayvanları noktasında insanlar kedi veya köpek sahiplenirken mizaçları daha uysal hayvanları ediniyor. Yani kedi ve köpeklerin kavgası tam anlamıyla bitmiş değil. Bazen köylere gidiyoruz veya sürü köpeklerini görüyoruz. Onların hâlâ kedilere yoğun bir şekilde saldırdığını da görüyoruz. Bu tamamıyla yetiştirmeyle alakalı bir durum. Bu durum aslında bir sıkıntı durumu değil. Biz hayvanları normal ekolojik ortamlarından aldık. Sokağa iştirak olan hayvanları, evle iştirak olmayan kedi ve köpekleri, normal ortamlarından aldık. Artık tam anlamıyla bizim ortamımızda bulunduklarından dolayı ve normal ortamlarından uzaklaştırdığımız için aslında kediler ve köpekler bu dostluğu oluşturdular. Yine zaman zaman kırsala gittiğimiz zaman köpekler ve kedilerin hâlâ kavga ettiklerini görebiliyoruz. Çünkü onların hâlâ ortak kesişim alanları söz konusu. Buna istinaden de kavga oralarda bitmiş değil" diye konuştu.
Ekmek kavgası bitti, kedi ve köpekler dost oldu
08 Aralık 2025 Pazartesi - 12:28 Ekmek kavgası bitti, kedi ve köpekler dost oldu Kedi ve köpeklerin geçmişte ortak alan ve mama paylaşımı nedeniyle daha sık kavga ettiğini belirten Doç. Dr. Abdurrahman Takcı, bireysel mama kullanımının yaygınlaşmasıyla kavgaların azaldığını ifade etti. Takcı, kedilerin ve köpeklerin normal ortamlarından uzaklaştığı için bu dostluğun oluştuğunu söyledi. Kedi ve köpeklerin yıllar boyunca birbirleriyle anlaşamadığına dair genel bir algı bulunsa da şehirleşme, değişen yaşam tarzları ve evcil hayvan bakımına yönelik artan bilinç, bu iki tür arasındaki iletişimi büyük ölçüde dönüştürdü. Özellikle geçmiş dönemlerde kediler ve köpekler, sokaklarda ya da kırsal alanlarda aynı yiyeceği tüketmek zorunda kaldıkları için doğal rekabet içerisindeydi. Besin kıtlığı, ayrılmış alanların bulunmaması ve hayvanların içgüdüsel davranışlarını sürdürecekleri uygun ortamların yokluğu, kavgalara zemin hazırlıyordu. Bugün ise durum önemli ölçüde değişti. Gelir düzeyinin artmasıyla birlikte evcil hayvanlara yönelik bakım alışkanlıkları gelişti ve mama çeşitliliği arttı. Kediler ve köpekler için ayrı beslenme alanları oluşturuldu. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Veteriner Fakültesi Klinik Bilimler Bölümü’nde görevli Doç. Dr. Abdurrahman Takcı, bu kavgaların hayvanları yetiştirme şekilleri ile alakalı olduğunu söyleyerek, "Kedilerin kendilerine göre mamaları var. Köpeklerin kendilerine göre ayrı mamaları var. Buna istinaden böyle bir kesişim noktaları kalmadı. Böylece de kavga azaldı. Kediler olarak örnek verecek olursak fare avlama noktasında, sürekli mama bulan kediler de avcı özelliklerini kaybediyorlar" dedi. Takcı bu kavganın daha bitmediğini de ekleyerek, "Tam anlamıyla bizim ortamımızda bulundukları ve normal ortamlarından uzaklaştırdığımız için aslında kediler ve köpekler bu dostluğu oluşturdular. Yine zaman zaman kırsala gittiğimiz zaman köpekler ve kedilerin hâlâ kavga ettiklerini görebiliyoruz. Çünkü onların hâlâ ortak kesişim alanları söz konusu" ifadelerine yer verdi. "Kesişim noktaları kalmadı" Hayvanlarına avcı yeteneğinin törpülendiğini söyleyen Abdurrahman Takcı, "Aslında tamamen bu kavga ya da dostluk yetiştirme şekliyle alakalı. Eskiden kavga etmelerinin sebebi, onun maması ayrı, onun maması ayrı şeklinde özel bölgeler oluşturulamıyordu. Buna istinaden de ortak gıdaya ikisi de ilgi duyduğu için kavgalar daha fazla oluyordu. Şimdi ise insanların gelir düzeylerinin artışıyla birlikte hayvanların yaşam standartları da her geçen gün daha da iyiye gidiyor. Bireysel mamaları oldu. Kedilerin kendilerine göre mamaları var. Köpeklerin kendilerine göre ayrı mamaları var. Buna istinaden böyle bir kesişim noktaları kalmadı. Böylece de kavga azaldı. Kediler olarak örnek verecek olursak fare avlama noktasında, sürekli mama bulan kediler de avcı özelliklerini kaybediyorlar. Köpekler noktasında da mamayla beslenen köpekler koruyuculuklarını, içgüdüsel olarak koyunda veya sürüde görevlerini yerine getirememe durumunu beraberinde getiriyor. Çünkü bunlar daha böyle rahat, mamaları önlerinde olduğun zaman bu noktada avcı yetenekleri her geçen gün törpüleniyor aslında. Aslında kedilerde eskiden daha melez ırklar yetiştirilirken, bugün ise kedilerde daha saf, özel cins kediler yetiştirilmektedir. Bunlar da böyle daha mizaçları kavgaya yönelik değil, daha sakin hayvanlardır" dedi. "Kavga kırsalda bitmiş değil" Hayvanların normal ekolojik ortamlarında olmadığını belirten Takcı, "Genel itibarıyla da pet hayvanları noktasında insanlar kedi veya köpek sahiplenirken mizaçları daha uysal hayvanları ediniyor. Yani kedi ve köpeklerin kavgası tam anlamıyla bitmiş değil. Bazen köylere gidiyoruz veya sürü köpeklerini görüyoruz. Onların hâlâ kedilere yoğun bir şekilde saldırdığını da görüyoruz. Bu tamamıyla yetiştirmeyle alakalı bir durum. Bu durum aslında bir sıkıntı durumu değil. Biz hayvanları normal ekolojik ortamlarından aldık. Sokağa iştirak olan hayvanları, evle iştirak olmayan kedi ve köpekleri, normal ortamlarından aldık. Artık tam anlamıyla bizim ortamımızda bulunduklarından dolayı ve normal ortamlarından uzaklaştırdığımız için aslında kediler ve köpekler bu dostluğu oluşturdular. Yine zaman zaman kırsala gittiğimiz zaman köpekler ve kedilerin hâlâ kavga ettiklerini görebiliyoruz. Çünkü onların hâlâ ortak kesişim alanları söz konusu. Buna istinaden de kavga oralarda bitmiş değil" diye konuştu.
Ekmek kavgası bitti kedi ve köpekler dost oldu
08 Aralık 2025 Pazartesi - 12:23 Ekmek kavgası bitti kedi ve köpekler dost oldu Kedi ve köpeklerin geçmişte ortak alan ve mama paylaşımı nedeniyle daha sık kavga ettiğini belirten Doç. Dr. Abdurrahman Takcı, bireysel mama kullanımının yaygınlaşmasıyla kavgaların azaldığını ifade etti. Takcı, kedilerin ve köpeklerin normal ortamlarından uzaklaştığı için bu dostluğun oluştuğunu söyledi. Kedi ve köpeklerin yıllar boyunca birbirleriyle anlaşamadığına dair genel bir algı bulunsa da şehirleşme, değişen yaşam tarzları ve evcil hayvan bakımına yönelik artan bilinç, bu iki tür arasındaki iletişimi büyük ölçüde dönüştürdü. Özellikle geçmiş dönemlerde kediler ve köpekler, sokaklarda ya da kırsal alanlarda aynı yiyeceği tüketmek zorunda kaldıkları için doğal rekabet içerisindeydi. Besin kıtlığı, ayrılmış alanların bulunmaması ve hayvanların içgüdüsel davranışlarını sürdürecekleri uygun ortamların yokluğu, kavgalara zemin hazırlıyordu. Bugün ise durum önemli ölçüde değişti. Gelir düzeyinin artmasıyla birlikte evcil hayvanlara yönelik bakım alışkanlıkları gelişti ve mama çeşitliliği arttı. Kediler ve köpekler için ayrı beslenme alanları oluşturuldu. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Veteriner Fakültesi Klinik Bilimler Bölümü’nde görevli Doç. Dr. Abdurrahman Takcı, bu kavgaların hayvanları yetiştirme şekilleri ile alakalı olduğunu söyleyerek, "Kedilerin kendilerine göre mamaları var. Köpeklerin kendilerine göre ayrı mamaları var. Buna istinaden böyle bir kesişim noktaları kalmadı. Böylece de kavga azaldı. Kediler olarak örnek verecek olursak fare avlama noktasında, sürekli mama bulan kediler de avcı özelliklerini kaybediyorlar" dedi. Takcı bu kavganın daha bitmediğini de ekleyerek, "Tam anlamıyla bizim ortamımızda bulundukları ve normal ortamlarından uzaklaştırdığımız için aslında kediler ve köpekler bu dostluğu oluşturdular. Yine zaman zaman kırsala gittiğimiz zaman köpekler ve kedilerin hâlâ kavga ettiklerini görebiliyoruz. Çünkü onların hâlâ ortak kesişim alanları söz konusu" ifadelerine yer verdi. "Kesişim noktaları kalmadı" Hayvanlarına avcı yeteneğinin törpülendiğini söyleyen Abdurrahman Takcı, "Aslında tamamen bu kavga ya da dostluk yetiştirme şekliyle alakalı. Eskiden kavga etmelerinin sebebi, onun maması ayrı, onun maması ayrı şeklinde özel bölgeler oluşturulamıyordu. Buna istinaden de ortak gıdaya ikisi de ilgi duyduğu için kavgalar daha fazla oluyordu. Şimdi ise insanların gelir düzeylerinin artışıyla birlikte hayvanların yaşam standartları da her geçen gün daha da iyiye gidiyor. Bireysel mamaları oldu. Kedilerin kendilerine göre mamaları var. Köpeklerin kendilerine göre ayrı mamaları var. Buna istinaden böyle bir kesişim noktaları kalmadı. Böylece de kavga azaldı. Kediler olarak örnek verecek olursak fare avlama noktasında, sürekli mama bulan kediler de avcı özelliklerini kaybediyorlar. Köpekler noktasında da mamayla beslenen köpekler koruyuculuklarını, içgüdüsel olarak koyunda veya sürüde görevlerini yerine getirememe durumunu beraberinde getiriyor. Çünkü bunlar daha böyle rahat, mamaları önlerinde olduğun zaman bu noktada avcı yetenekleri her geçen gün törpüleniyor aslında. Aslında kedilerde eskiden daha melez ırklar yetiştirilirken, bugün ise kedilerde daha saf, özel cins kediler yetiştirilmektedir. Bunlar da böyle daha mizaçları kavgaya yönelik değil, daha sakin hayvanlardır" dedi. "Kavga kırsalda bitmiş değil" Hayvanların normal ekolojik ortamlarında olmadığını belirten Takcı, "Genel itibariyle de pet hayvanları noktasında insanlar kedi veya köpek sahiplenirken mizaçları daha uysal hayvanları ediniyor. Yani kedi ve köpeklerin kavgası tam anlamıyla bitmiş değil. Bazen köylere gidiyoruz veya sürü köpeklerini görüyoruz. Onların hâlâ kedilere yoğun bir şekilde saldırdığını da görüyoruz. Bu tamamıyla yetiştirmeyle alakalı bir durum. Bu durum aslında bir sıkıntı durumu değil. Biz hayvanları normal ekolojik ortamlarından aldık. Sokağa iştirak olan hayvanları, evle iştirak olmayan kedi ve köpekleri, normal ortamlarından aldık. Artık tam anlamıyla bizim ortamımızda bulunduklarından dolayı ve normal ortamlarından uzaklaştırdığımız için aslında kediler ve köpekler bu dostluğu oluşturdular. Yine zaman zaman kırsala gittiğimiz zaman köpekler ve kedilerin hâlâ kavga ettiklerini görebiliyoruz. Çünkü onların hâlâ ortak kesişim alanları söz konusu. Buna istinaden de kavga oralarda bitmiş değil" diye konuştu.
Sivas’ın asayiş gücü modern araçlarla daha da güçlendi
08 Aralık 2025 Pazartesi - 12:07 Sivas’ın asayiş gücü modern araçlarla daha da güçlendi Sivas’ta emniyet ve jandarmaya görev kapasitesini artıracak yeni hizmet araçları tahsis edildi. İçişleri Bakanlığı’nca Sivas’taki güvenlik birimlerinin araç filosu güçlendirildi. Kentte asayiş, güvenlik ve operasyonel faaliyetlerin daha etkin yürütülmesi amacıyla İl Emniyet Müdürlüğü’ne 42, İl Jandarma Komutanlığı’na ise 20 yeni hizmet aracı tahsis edildi. Böylece Sivas’a toplam 62 araç kazandırılmış oldu. Programda konuşan Sivas Valisi Yılmaz Şimşek, "Bugün Sivas’ımızın huzuruna, güvenliğine ve kamu düzenine önemli katkılar sunacağına inandığım yeni hizmet araçlarımızı hizmete başlatmanın mutluluğunu, sevincini hep birlikte yaşıyoruz. Sözlerimin başında yeni araçlarımızın şehrimize, jandarma ve emniyet teşkilatımıza hayırlı olmasını diliyorum. Sözlerimin başında bu sabah İstanbul’da bir narkotik operasyonunda şehit olan polisimize Allah’tan rahmet diliyorum, milletimizin başı sağ olsun. Kıymetli katılımcılar, değerli arkadaşlar şüphesiz emniyet hizmetleri devletlerin en öncelikli ve asli görevidir. Güvenliğin olmadığı, asayişin bozulduğu bir yerde istikrardan, demokrasiden, insan haklarından ya da diğer hizmetlerin kalitesinden, varlığından söz etmek mümkün değildir. Emniyet olmadan eğitim, yatırım, kalkınma olmaz. O nedenle önce güvenlik, önce asayiş diyoruz. İşte bu anlayış doğrultusunda İçişleri bakanlığımızın ve il özel idaremizin katkıları, hayırseverlerimizin desteğiyle emniyet teşkilatımıza 42, jandarma teşkilatımıza 20 olmak üzere toplam 62 yeni hizmet aracı kazandırmış bulunuyoruz. İnanıyorum ki bu araçlar modern donanımlarıyla ve kalitesiyle güvenlik birimlerimizin sahadaki etkinliğini ve görünürlüğünü arttırarak teşkilatımızın gücüne güç katacaktır" dedi.
Engeller ortadan kaldırıldı, öğrencilerin performansları tam not aldı
08 Aralık 2025 Pazartesi - 11:25 Engeller ortadan kaldırıldı, öğrencilerin performansları tam not aldı Sivas’ta engelli bireyler gösteri düzenledi. Engelleri ortadan kaldıran bireyler; çeşitli dans ve şiir gösterileri sergiledi. Birbirinden eğlenceli anlara sahne olan gösteri, izleyenlerden tam not aldı. Sivas’ta faaliyet gösteren bir özel eğitim ve rehabilitasyon merkezi, engelli bireylere farkındalık oluşturmak adına etkinlik düzenledi. Özel eğitim alan bedensel ve zihinsel engelli bireyler, çeşitli gösteriler yaptı. Kimi öğrenciler enstrüman çalarken kimi öğrenciler ise dans gösterisi yaptı. Birbirinden eğlenceli anlara sahne olan etkinlikte temsili kına gecesi yapıldı. Etkinliğe katılan davetliler, engelli öğrencilerin performanslarını alkışlarla destekledi. "Engel; aslında zihinlerdir" Etkinlik hakkında konuşan Akran Akademi Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Kurucu Temsilcisi Yasin İmre, "Özel ihtiyaçlı kardeşlerimiz gösteriler yaptılar. Eğlence, şiir, dans gibi gösterilerle beraber güzel bir etkinlik oldu. Biz bu programı Engelliler Günü nedeniyle düzenledik. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü değil farkındalık günüdür. Biz de bu farkındalıkta iz bırakmak istedik. Kişilerin günlük yaşam kalitesini dahi artırabilecek bir program oldu. Engelli kardeşlerimizin de neler yapabileceğini ortaya sunduk. Engel; aslında zihinlerdir. Engelleri kaldırırsak onların neler yapabileceğini görmüş olduk. Engelli kardeşlerimizin hayata küsmesinin tek sebebi onları dışlayan insanlardır. Onlara ışık olursanız, etrafınızı aydınlatır" dedi. Programın sonunda öğrenciler kıyafet defilesi düzenledi.
Sosyal politika uzmanı vatandaşlık maaşının detaylarını açıkladı
07 Aralık 2025 Pazar - 10:53 Sosyal politika uzmanı vatandaşlık maaşının detaylarını açıkladı Türkiye’de gündeme gelen vatandaşlık maaşı, dar gelirli vatandaşlara umut oldu. Sosyal politika uzmanı Doç. Dr. Abdulkadir Yüksel, hayata geçirilmesi planlanan uygulama için, "Bir hane için belirli bir gelir garantisi verilmesi olarak düşünebiliriz" dedi. AK Parti hükümetinin seçim beyannamesinde yer alan vatandaşlık maaşı, Cumhurbaşkanlığı’nda görüşülmeye başlandı. Dar gelirli vatandaşların yaşam standartlarını artırmayı amaçlayan proje heyecanlandırırken, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdulkadir Yüksel vatandaşlık maaşının detaylarını anlattı. "Uluslararası düzeyde yıllardır üzerinde çalışılan bir konu" Vatandaşlık maaşının önemli bir sosyal politika uygulaması olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Yüksel, "Biz sosyal politikacılar aslında bu konuların sadece bilimsel yayınlar dışında gündeme geleceğini çok düşünmez, hatta birçoğumuz biraz da ütopik olduğunu ifade ederiz. Son günlerde basında yer alan ‘vatandaşlık maaşı’ kavramı, sosyal politika literatüründe uluslararası düzeyde yıllardır üzerinde çalışılan bir konudur. Aslında literatür karşılığı ‘evrensel temel gelir’ veya ‘vatandaşlık geliri’ olarak ifade edilmektedir. Vatandaşlık geliri ya da evrensel temel gelir; hiçbir şart gözetmeksizin devletin vatandaşlara bireysel olarak vatandaş olma gerekçesiyle yaptığı düzenli ödemedir. Bu uygulama bazı ülkelerde denenmiştir ama tam anlamıyla ulusal düzeyde uygulanan hiçbir ülke bulunmamaktadır" dedi. Gelir garantisi sağlanacak Uygulamanın AK Parti’nin seçim beyannamesinde yer aldığını ifade eden Doç. Dr. Abdulkadir Yüksel, "2026 yılını da kapsayan Orta Vadeli Program’da ve Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından yayımlanan Türkiye Yüzyılı için Doğru Adımlar 2023 Seçim Beyannamesi’nde ‘vatandaşlık maaşı’ kavramı iki yerde ifade edilmektedir. Vatandaşlık maaşı kavramı beyannamenin ‘sosyal adalet’ ve ‘aile’ başlığı altında yapılacaklar listesinde yer almaktadır. Aile başlığında daha kapsamlı bir şekilde açıklanmıştır. Bir hane için belirli bir gelir garantisi verilmesi olarak düşünebiliriz. Örneğin hane için belirlenen gelir garantisi 20 bin TL olsun. Hane geliri 20 bin TL altında olan haneler için aradaki fark devlet tarafından verilecektir. Yapılmak istenen uygulama tam olarak bu şekildedir. Fakat örnekte 20 bin TL olarak ifade ettik ama bu sınırın ne olacağı henüz belli değil. Benim bu konudaki tavsiyem; aile bazlı vatandaşlık maaşı miktarının asgari ücrete endekslenmesi ve her yıl belirlenen asgari ücretle güncellenmesidir. Bu sosyal politikanın kazanımları ne olacaktır diye baktığımızda; öncelikle gelir dağılımı arasındaki eşitsizlikleri iyileştirmenin hedeflendiğini, gelir dağılımı makasının daraltılmaya çalışıldığını söyleyebiliriz. Bunun yanı sıra yoksullukla mücadele için de önemli bir sosyal politika uygulaması olacağı aşikardır. Yine bu uygulamanın sosyal yardım sistemini sadeleştireceğini söyleyebiliriz" diye konuştu. Pilot bölge olarak deprem bölgesinde uygulanacak İşgücü piyasasının etkilenmemesi için uygun bir rakam belirleneceğine vurgu yapan Yüksel, "Bazı uzmanlar, özellikle liberal ekonomistler bu uygulamanın işsizliği ve kayıt dışılığı arttıracağı kaygısını ifade etmektedirler. Burada önemli bir nokta belirtilmektedir ki aile bazlı vatandaşlık maaşı uygulaması iş gücüne katılımı etkilemeyecek düzeyde olacaktır. Vatandaşlık maaşı üzerine Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın çalışma yürüttüğü ifade edilmektedir. Aldığımız duyumlara göre pilot uygulamalar yapılacak, sonrasında ülke genelinde uygulanması gündeme gelecektir. Öncelikle pilot bölge olarak deprem bölgesi ve yoksulluğun daha derin olduğu büyük şehirlerde başlamasıdır. Önümüzdeki günlerde bir açıklama yapıldığında daha ayrıntılı değerlendirme yapabiliriz" dedi.
Kaybolan tarihi saat kulesi yeniden inşa edildi
06 Aralık 2025 Cumartesi - 15:50 Kaybolan tarihi saat kulesi yeniden inşa edildi Sivas Belediyesi, 1803 yılından itibaren yaklaşık 150 yıl boyunca şehre zamanı bildiren tarihi saat kulesini Sivas Kalesi’nde aslına uygun şekilde yeniden inşa ederek hizmete açtı. Sivas’ın tarihi ve kültürel mirasında önemli bir yere sahip olan ve 1803’ten itibaren yaklaşık 150 yıl boyunca şehre zamanı bildiren Tarihi Saat Kulesi, Sivas Belediyesi tarafından aslına uygun şekilde yeniden inşa edildi. Sivas Kalesi’nde düzenlenen açılış törenine Sivas Belediye Başkanı Adem Uzun, Sivas Vali Yardımcısı İlhami Doğan, il protokolü ve çok sayıda vatandaş katıldı. Tören, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Ardından açılış konuşmasını yapan Sivas Belediye Başkanı Adem Uzun, yapılan çalışmayla şehrin önemli bir kültürel mirasının yeniden hayat bulduğunu söyledi. Uzun konuşmasında, "Çan sesine göre çalışan bir sistemin olduğunu görmekteyiz. Saat yerçekimine göre ayarlanıyor. Yapmış olduğumuz bu çalışmayla birlikte tarihi bir hafızayı şehrimize yeniden kazandırdık" dedi. Konuşmaların ardından kurdele kesilerek saat kulesinin açılışı gerçekleştirildi. Açılış sonrası protokol üyeleri ve vatandaşlar kuleyi gezerek inceledi. Belediye Başkanı Adem Uzun, Vali Yardımcısı İlhami Doğan’a saat kulesinin minyatürünü hediye etti. "Tarihi hafızayı şehre kazandırıyoruz" Adem Uzun, saat kulesinin içerisinde o döneme ait fotoğraflar olduğunu söyleyerek, "Birçok şehirde Abdulhamit’in tahta çıkışının 25. Yılında saat kuleleri yapılmış. Tokat, Kayseri gibi birçok şehirde var. Sivas’ta yapılmamış ve bunun nedeni burada var olan saat kulesinden kaynaklanıyor. Bu saat kulesine dijital bir saat koyduk fakat böyle bir şey yoktu. Çan sesine göre çalışan bir sistemin olduğunu görmekteyiz. Saat kulesinin içinde de göreceğiz, arkadaşlarımız düzenlediler o döneme ait fotoğraflara yer verdik. Hemen saat kulesinin yanında da bir çekim ağırlığı adı verilen bir taş görüyorsunuz. Baktığımız zaman saat yerçekimine göre ayarlanıyor. Aşağı düştüğü zaman saatin de ilerlediğini görüyoruz ve sürekli bir ayarlama yapılmış. Yapmış olduğumuz bu çalışmayla birlikte tarihi bir hafızayı şehrimize kazandırıyoruz. Bir şehirde baktığımız zaman turistlerin de geldikleri zaman karşılaşacakları hikayeler olması gerekiyor. Biz aslında bir hikâyeyi yeniden oluşturmuş oluyoruz. Öncelikle bu çalışmanın gerçekleşmesinde emeği geçen ekip arkadaşlarımın hepsine teşekkürlerimi sunuyorum. Özellikle de plan ve proje müdürümüze ve ekibindeki arkadaşlarıma, Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü ve ekip arkadaşlarıma, herkese ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum. Bu çalışmamız şehrimize hayırlı uğurlu olsun. Aynı zamanda da şehre sahip çıktığımızın da net bir göstergesi. İnşallah ilerleyen zamanlarda güzel açılışları hep birlikte gerçekleştireceğiz. Hepinize katılımlarınız için teşekkürlerimi sunuyorum" ifadelerine yer verdi.