Yerel Haberler
Sivas
Kalp dostu ’alıç’ meyvesi tezgâhlardaki yerini aldı
02 Ekim 2025 Perşembe - 11:13 Kalp dostu ’alıç’ meyvesi tezgâhlardaki yerini aldı Sivas’ta dalından tek tek toplanan kalp dostu ve şifa deposu olarak bilinen alıç, tezgâhlardaki yerini aldı. Sivas’ta kırsal alanda kendiliğinden yetişen ve şifası saymakla bitmeyen alıç meyvesi, toplanmaya başladı. Sonbahar aylarında dalından tek tek elle toplanan alıç, Sivas’ın birçok ilçesinde ve merkez köylerinde yetişiyor. Günde ortalama 10 kilogram toplayabildiği şifa deposu alıç meyvesi, halk arasında da ’Aluç’ olarak biliniyor. Yurt dışında da birçok bitkisel takviyelerin içeriğinde kullanılan bu meyve, içerdiği flavanoid ve aminoasitler sayesinde özellikle damar sistemi ve kalp dostu olarak da biliniyor. Şifa deposu alıç meyvesi köylüler tarafından toplanarak tek tek ipe dizilerek pazarlarda da satışa sunuluyor. "Bu meyveyi tek tek elle toplayıp bize getiriyorlar" İç Anadolu Bölgesi’nin birçok noktasında alıç yetiştiğini ifade eden hal esnafı Ahmet Şarkışla, "Divriği, İmranlı ve Hafik gibi ilçelerin yanı sıra merkez köylerinde de kırsal alanlarda yetişmektedir. Vatandaşlarımız bu meyveyi tek tek elle toplayıp bize getiriyorlar ve biz de satışa sunuyoruz. Uzmanlar kalbe çok iyi geldiğini söylüyorlar biz de o yüzden buna kalp dostu diye hitap ediyoruz. Geçen sene olan kuraklık ve ani soğuklardan dolayı bu sene biraz meyve az. Geçen sene burada 300-400 kilogram alıç satarken, bu sene 50 kilo. Ancak bulup aldık da satıyoruz. Geçen sene 50 ila 60 TL arasında değişiyordu fiyatları. Bu sene 80 ila 100 TL bandında satıyoruz. Bir vatandaş günde ağaçları geze geze toplamak zorunda oluğu için ortalama 10 kilogram ancak toplayabiliyor. Bağışıklık sistemini güçlendiriyor, bağırsaklara iyi geliyor, kalp dostu olarak biliniyor. Alıç meyvesinin sirkesi de yapılıyor. Sirkesi, diğer her sirkeden kıymetli. En fazla alan bir kilo alıp tüketiyorlar. Yaşı ilerlemiş vatandaşlarımız fiyatı ne olursa olsun almaktan vazgeçmiyorlar. Onlarda alışkanlık olmuş" dedi.
Kalp dostu olarak bilinen alıç tezgahlardaki yerini aldı
02 Ekim 2025 Perşembe - 11:03 Kalp dostu olarak bilinen alıç tezgahlardaki yerini aldı Sivas’ta dalından tek tek toplanan kalp dostu ve şifa deposu olarak bilinen alıç, tezgahlardaki yerini aldı. Sivas’ta kırsal alanda kendiliğinde yetişen ve şifası saymakla bitmeyen alıç meyvesi toplanmaya başladı. Sonbahar aylarında dalından tek tek elle toplanan alıç, Sivas’ın birçok ilçesinde ve merkez köylerinde yetişiyor. Günde ortalama 10 kilogram toplayabildiği şifa deposu alıç meyvesi, halk arasında da ‘Aluç’ olarak biliniyor. Yurtdışında da birçok bitkisel takviyelerin içeriğinde kullanılan bu meyve, içerdiği flavanoid ve aminoasitler sayesinde özellikle damar sistemi ve kalp dostu olarak da biliniyor. Şifa deposu alıç meyvesi köylüler tarafından toplanarak tek tek ipe dizilerek pazarlarda da satışa sunuluyor. "Bu meyveyi tek tek elle toplayıp bize getiriyorlar" Alıç İç Anadolu Bölgesi’nde birçok noktasında yetiştiğini ifade eden hal esnaflarından Ahmet Şarkışla, "Divriği, İmranlı ve Hafik gibi ilçelerin yanı sıra merkez köylerinde de kırsal alanlarda yetişmektedir. Vatandaşlarımız bu meyveyi tek tek elle toplayıp bize getiriyorlar ve bizde satışa sunuyoruz. Uzmanlar kalbe çok iyi geldiğini söylüyorlar bizde o yüzden buna kalp dostu diye hitap ediyoruz. Geçen seneki kuraklık ve ani soğuklardan dolayı bu sene biraz meyve az. Geçen sene burada 300-400 kilogram alıç satarken bu sene 50 kilo ancak bulup aldık da satıyoruz. Geçen sene 50 ila 60 TL arasında değişiyordu fiyatları. Bu sene 80 ila 100 TL bandında satıyoruz. Bir vatandaş günde ağaçları geze geze toplamak zorunda oluğu için ortalama 10 kilogram ancak toplayabiliyor. Bağışıklık sistemini güçlendiriyor, bağırsaklara iyi geliyor, kalp dostu olarak biliniyor. Alıç meyvesinin sirkesi de yapılıyor. Sirkesi, diğer her sirkenden kıymetli. En fazla alan bir kilo alıp tüketiyorlar. Yaşı ilerlemiş vatandaşlarımız fiyatı ne olursa olsun almaktan vazgeçmiyorlar. Onlarda alışkanlık olmuş" dedi.
Hukuk Fakültesi öğrencileri dönemin ilk dersini 8 asırlık medresede işledi
01 Ekim 2025 Çarşamba - 14:55 Hukuk Fakültesi öğrencileri dönemin ilk dersini 8 asırlık medresede işledi Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencileri, dönemin ilk dersini 8 asırlık Gök Medrese’de işledi. Vakıflar Bölge Müdürlüğü ve Cumhuriyet Üniversitesi iş birliğinde 2025-2026 akademik yılı Hukuk Fakültesi açılış dersi Gök Medrese’de işlendi. Derse Vali Yardımcısı İlhami Doğan, Vakıflar Bölge Müdürü Mehmet Ali Çalışkan, Rektör yardımcıları Salih Cem İnan ve Süleyman Değirmen, Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akif Aktaş, Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatih Ertugay, İdare Mahkemesi Başkanı Ali Ersan Tüzüner’in yanı sıra öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan derste ’Ceza ve Ceza Mahkemesi Hukukunda Kanunilik İlkesi’ konusu işlendi. Selçuklu mimarisinin eşsiz örnekleri arasında gösterilen medrese, yüzyıllar sonra yeniden bir eğitim yuvası olarak kullanılmasıyla dikkat çekti. "Bir anda 754 yıl öncesine gitmiş gibi hissettik" Prof. Dr. Fatih Ertugay, bu seneki öğrencilerin yüksek puanlar ve düşük sıralamalarla yerleşiklerini ifade ederek, "Hukuk Fakültesi’nin açılış dersi için bugün Gök Medrese’de bir araya geldik. Sivas medreseler şehri ve eğitimin başkenti. Şu anda bulunduğumuz Gök Medrese 1271 yılında kurulan bir medrese, felsefe ve hukuk eğitimi veren bir okul. Sivas’ta Gök Medrese’nin dışında Şifaiye Medresesi, Buruciye Medresesi ve Çifte Minareli Medrese de bulunuyor. Sivas yüzyıllar boyunca eğitime başkentlik yapmış bir şehir. Biz de bu vesileyle Hukuk Fakültesi’nin açılış dersini burada gerçekleştiriyoruz. Hukuk Fakültesi, Cumhuriyet Üniversitemizin en yeni fakültelerinden birisi. 2017 yılında açıldı ve 2022 yılında da öğrenci alımlarına başladı. Öğrencilerimiz üniversitelere giriş sınavında yüksek puanlar alarak fakültemize yerleşiyorlar. Bu seneki öğrencilerimiz de oldukça yüksek puanlar ve sıralamalarla fakültemize yerleştiler. Ankara’nın doğusundaki üniversiteler arasında da oldukça iyi bir yerdeyiz. Bizler de öğrencilerimize iyi eğitimler vererek, onların yüksek niteliklerini taçlandırarak buradan mezun etmeyi amaçlıyoruz. Bulunduğumuz Gök Medrese’ye girerken çok değişik duygular hissediyoruz. Bir anda 754 yıl öncesine gitmiş gibi hissettik. Öğrencilerimizin burada oturup açılış dersini dinlemeleri, onları ve bizleri zamanda bir yolculuğa çıkarıyormuşuz gibi hissettiriyor" diye konuştu. "Gök Medrese’nin çok farklı bir atmosferi var" Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi 4. sınıf öğrencisi Esra Yıldız, keyifli bir ders işlediklerini ifade ederek, "Bugün Gök Medrese’de fakültemizin açılış dersimizi gerçekleştirdik. Daha önce de bu tür etkinlikler yapmıştık. Burası Sivas’ın en eski tarihi yerlerinden birisi. Gök Medrese’nin çok farklı bir atmosferi var. Hocamızla birlikte çok güzel bir ders işledik" dedi.
Hukuk Fakültesi öğrencileri 8 asırlık medresede ders işledi
01 Ekim 2025 Çarşamba - 14:50 Hukuk Fakültesi öğrencileri 8 asırlık medresede ders işledi Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencileri dönemin ilk dersini 8 asırlık Gök Medresede işledi. Sivas’ta, Vakıflar Bölge Müdürlüğü ve Cumhuriyet Üniversitesi işbirliğinde 2025-2026 eğitim-öğretim yılı Hukuk Fakültesi açılış dersi Gök Medrese’de işlendi. Derse, Vali Yardımcısı İlhami Doğan, Vakıflar Bölge Müdürü Mehmet Ali Çalışkan, Rektör yardımcıları Salih Cem İnan ve Süleyman Değirmen, Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akif Aktaş, Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatih Ertugay, İdare Mahkemesi Başkanı Ali Ersan Tüzüner’in yanı sıra öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal marşı ile başlayan derste ’ceza ve ceza mahkemesi hukukunda kanunilik ilkesi’ konusu işlendi. Selçuklu mimarisinin eşsiz örnekleri arasında gösterilen medrese, yüzyıllar sonra yeniden bir eğitim yuvası olarak kullanılmasıyla dikkat çekti. "Bir anda 754 yıl öncesine gitmiş gibi hissettik" Prof. Dr. Fatih Ertugay, bu seneki öğrencilerin yüksek puanlar ve düşük sıralamalarla yerleşiklerini ifade ederek, "Hukuk Fakültesinin açılış dersi için bugün Gök Medresede bir araya gedik. Sivas Medreseler şehri ve eğitimin başkenti. Şuanda bulunduğumuz Gök Medrese 1271 yılında kurulan bir Medrese, Felsefe ve Hukuk eğitimi veren bir okul. Sivas’ta Gök Medresenin dışında Şifaiye Medresesi, Buruciye Medresesi ve Çifte Minareli Medrese de bulunuyor. Sivas yüzyıllar boyunca eğitime başkentlik yapmış bir şehir. Bizde bu vesileyle Hukuk fakültesinin açılış dersini burada gerçekleştiriyoruz. Hukuk fakültesi Cumhuriyet Üniversitemizin en yeni fakültelerinden birisi. 2017 yılında açıldı ve 2022 yılında da öğrenci alımlarına başladı. Öğrencilerimiz üniversitelere giriş sınavında yüksek puanlar alarak fakültemize yerleşiyorlar. Bu seneki öğrencilerimiz de oldukça yüksek puanlar ve sıralamalarla fakültemize yerleştiler. Ankara’nın doğusundaki Üniversiteler arasında da oldukça iyi bir yerdeyiz. Bizler de öğrencilerimize iyi eğitimler vererek onların yüksek niteliklerini taçlandırarak buradan mezun etmeyi amaçlıyoruz. Bulunduğumuz Gök Medreseye girerken çok değişik duygular hissediyoruz. Bir anda 754 yıl öncesine gitmiş gibi hissettik. Öğrencilerimizin burada oturup açılış dersini burada dinlemeleri onları ve bizleri zamanda bir yolculuğa çıkarıyormuşuz gibi hissettiriyor" diye konuştu. "Gök Medresenin çok farklı bir atmosferi var" Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi dördüncü sınıf öğrencisi Esra Yıldız, keyifli bir ders işlediklerini ifade ederek, "Bugün Gök medresede fakültemizin açılış dersimizi gerçekleştirdik. Daha önce de bu tür etkinlikler yapmıştık. Burası Sivas’ın en eski tarihi yerlerinden birisi. Gök Medresenin çok farklı bir atmosferi var hocamızla birlikte çok güzel bir ders işledik" dedi.
Normal doğum hem anne için hem de bebek için daha faydalı
01 Ekim 2025 Çarşamba - 12:12 Normal doğum hem anne için hem de bebek için daha faydalı Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Levent Kandemir Normal Doğum Haftası nedeniyle yaptığı açıklamalarda bulundu. Kandemir, sağlık çalışanlarının desteği ile sezaryen oranlarının düşmesi mümkün olduğunu belirterek, sezaryenin yalnızca tıbbi zorunluluk durumlarında tercih edilmesi gerektiğini vurguladı. Normal doğum, gebeliğin doğal sürecinin tamamlanması ve anne ile bebeğin sağlığının korunması açısından büyük önem taşıyor. Uzmanlar ise sezaryenin yalnızca tıbbi zorunluluk durumlarında uygulanması gerektiğini vurguluyor. Normal doğum, anne adayının kendi gücüyle doğuma katılmasını sağlayarak hem bedensel hem de ruhsal açıdan önemli faydalar sunuyor. Bu süreçte anne, doğum sonrası daha hızlı toparlanıyor ve bebeği ile erken dönemde güçlü bir bağ kurabiliyor. Dünya Sağlık Örgütü, ideal sezaryen oranının yalnızca yüzde 10-15 olması gerektiğini belirterek gereksiz cerrahi müdahalelere karşı uyarıda bulunuyor. 1-7 Ekim Normal Doğum Haftası nedeniyle açıklamalarda bulunan Sivas Numune Hastanesinde görevli Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Levent Kandemir, normal doğumun yalnızca bir tıbbi tercih değil, aynı zamanda toplum sağlığı açısından da büyük önem taşıdığını söyleyerek, "Normal doğum, gebeliğin en doğal şekilde tamamlanmasıdır. Anne adayının doğumu kendi gücüyle gerçekleştirmesi hem bedensel hem de ruhsal açıdan önemli faydalar sağlar" dedi. "Toplum sağlığı meselesidir. Levent Kandemir, bu haftanın bir çağrı niteliğinde olduğunu söyleyerek, "1-7 Ekim Normal Doğum Haftası, yalnızca bir farkındalık kampanyası değil, aynı zamanda anne sağlığını korumaya, bebeklerin daha sağlıklı bir başlangıç yapmasına ve sağlık sisteminde maliyetlerin azaltılmasına yönelik bir toplumsal çağrı niteliği taşımaktadır. Türkiye’de son yıllarda Sağlık Bakanlığı’nın ‘Normal Doğum Dostu Hastane’ projeleri, doğum öncesi eğitim sınıfları ve anne dostu uygulamalarla normal doğum oranlarını artırmaya çalıştığı bilinmektedir. Ancak istatistikler, bu çabaların henüz istenilen düzeye ulaşmadığını göstermektedir. Dolayısıyla vurgulanması gereken en önemli nokta, normal doğumun yalnızca bir tıbbi tercih değil, aynı zamanda bir toplum sağlığı meselesi olduğudur. Normal doğum yapan anneler, doğumdan kısa süre sonra günlük yaşamlarına dönebilirler. Daha kısa sürede taburcu edilirler. Normal yolla doğuran anne daha kısa sürede düzelip normal hayatına döndüğü için bebeği ile birebir daha fazla ilgilenebilmekte, anne ile bebek arasındaki cilt teması daha hızlı ve kolay gerçekleşmekte bunlar da bebek ve anne arasındaki bağlantının daha güçlü olmasına yol açmaktadır. Enfeksiyon, kanama ve pıhtılaşma riski sezaryende daha yüksektir" dedi. "Zorunluluk durumlarında tercih edilmeli" Normal doğumun hem anne hem de bebek sağlığı için en doğal ve güvenilir yöntem olduğunu söyleyen Kandemir, "Normal doğum yapan annelerde sonraki gebeliklerde riskler daha düşüktür. Doğum sürecine aktif katılmak, anneye güven duygusu kazandırır ve doğum sonrası depresyon riskini azaltır. Normal doğumda bebek, annenin faydalı bakterileriyle temas ederek bağışıklık sistemini güçlendiren doğal bir koruma kazanır. Doğum kanalından geçiş, bebeğin akciğerlerindeki sıvının atılmasına yardımcı olur. Bu nedenle solunum sorunları daha az görülür. Ten tene temas ve doğal doğum süreci, emzirmeyi daha kolay ve erken başlatır. Doğum sonrası temas, duygusal bağlanmayı güçlendirir ve bebeğin gelişimine olumlu katkıda bulunur. Normal doğum, hem anne hem de bebek sağlığı için en doğal ve güvenilir yöntemdir. Sezaryen yalnızca tıbbi zorunluluk durumlarında tercih edilmelidir. Toplumda farkındalığın artması, annelerin doğru bilgilendirilmesi ve sağlık çalışanlarının desteği ile sezaryen oranlarının düşmesi mümkündü" diye konuştu.
Uzmanı açıkladı: "Ağır okul çantaları çocuklarda skolyoz riskini artırıyor"
01 Ekim 2025 Çarşamba - 12:07 Uzmanı açıkladı: "Ağır okul çantaları çocuklarda skolyoz riskini artırıyor" Çocukların ağır çanta taşımasının skolyoza yol açabileceğini söyleyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Tuğçe Uçar, çantaların boy ve kilo uyumuna dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Okul çağındaki çocukların omurga sağlığı, kullandıkları çantaların ağırlığı ve ergonomisiyle doğrudan ilişkili oluyor. Günlük olarak ders kitapları, defterler ve beslenme çantalarıyla taşınan yükler, çocuğun kilosuna oranla fazla olduğunda ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Çanta seçiminde boy ve kilo uyumuna dikkat edilmemesi, omuz askılarının dar ve sert olması ya da tek omuzda taşınması omurga üzerinde baskı oluşturuyor. Bu baskının ise uzun vadede duruş bozukluklarına, kas, iskelet sistemi rahatsızlıklarına ve omurga eğriliği yani skolyoz hastalığına sebep olabiliyor. Özellikle küçük yaşlarda gelişim sürecinde olan çocuklarda ağır çanta kullanımı, ilerleyen yıllarda geri dönüşü zor sağlık problemlerini beraberinde getirebiliyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Sivas Medicana Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Tuğçe Uçar, çocukların boyuna ve kilosuna uygun çantalar tercih edilmesi gerektiğini belirterek, omurga sağlığının korunmasına vurgu yaptı. "Çocuklara uygun çantalar tercih edilmeli" Çocukların çantasında gereksiz ağırlık yapabilecek oyuncak gibi eşyaların olmamasına dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Tuğçe Uçar, "Çocuğun boyuna uygun çok büyük olmayan çanta tercih edilmeli. Omuz askılarının geniş ve yumuşak olması, çantanın mutlaka iki omuzdan takılması gerekiyor. Bel kemeri veya göğüs kayışı olan çantalar ağırlığı daha dengeli dağıtıyor. Çanta çocuğun kilosunun yüzde 10’unu geçmemeli. Yani 20 kilogram olan bir çocuğun okul çantasının ağırlığı 2 kilogramı geçmemeli. Çantanın hafif ama dayanıklı malzemeden yapılmış olmasına, içerisinde gereksiz ağırlık yapabilecek oyuncak gibi eşyaların olmamasına dikkat etmeliyiz. Ayrıca içine acil durum kartı da eklemek faydalı olacaktır. Çocuğun adı, veli telefon numarası ve alerjilerde yazılıp çantanın içerisine konulabilir. BPA içermeyen plastik, paslanmaz çelik ya da cam mataralar güvenli seçeneklerdir. Dayanaklılık açısından paslanmaz çelik mataralar daha uygundur. Kolay temizlenen ve geniş ağızlı modeller tercih edilmelidir. Kolaylıkla açılıp kapanan, damlatmayan kapaklı ya da pipetli mataralar çocuklar için iyi bir pratik olur. Çocuğun sevdiği renk veya desenlerde seçildiğinde su içme alışkanlığı da artıyor. Tabi diğer önemli nokta suyun her gün taze olması ve mataraların düzenli olarak temizlenmesidir. Beslenme çantalarının iç yüzeyi silinebilir ve temizliği kolay olan çantalar tercih edilmelidir. Termal özelliği olursa yiyeceklerin tazeliği de korunur" dedi. "Omurga sağlığı için önemli" Uçar, plastik içerikli materyallere dikkat edilmesi gerektiğini ifade ederek, "Çocukların beslenme çantalarına hazır gıdalar konulmamalıdır. Tam tahıllı yapılmış ekmekli sandviçler, peynir, yoğurt ya da ayran mevsim meyve ve sebzeleri ile kuruyemiş gibi sağlıklı alternatifler koymak en doğrusudur. Atıştırmalık ya da ara öğün içerisinde ev yapımı küçük bir kek dilimi ya da kuru meyve tercih edilebilir. Çok fazla ‘skolyoz’ dediğimiz omurga eğriliği sıklığında artış görüyoruz. Bu çocukların uygun olmayan şekillerde çantalarla yük taşıması sonrasında meydana geliyor. Bu yüzden çocuğun boyuna ve kilosuna uygun çanta seçimi omurga sağlığını korumak açısından çok önemli. Sağlıklı olarak pazarlanan plastik suluklar bile kendi içine mikroplastik ya da kimyasal salınım yapabiliyor. Sıcakta ve uygun saklama şartları sağlanmayınca artabiliyor. O yüzden matara seçiminde tercihimiz cam ya da paslanmaz çelik olmasıdır" diye konuştu.
Elleri bağlanıp boğazları kesilen kardeşlerin davasında ikinci duruşma görüldü
01 Ekim 2025 Çarşamba - 11:31 Elleri bağlanıp boğazları kesilen kardeşlerin davasında ikinci duruşma görüldü Sivas’ta elleri bağlanıp boğazları kesilerek öldürülen Umutcan ve milli sporcu Melisa Şimşek kardeşlerin davasında ikinci duruşma görüldü. Vahşice işlenen cinayetlerin sanığı Hüseyin Sönmez, savunmasında ev hapsi veya akıl hastanesine yatırılmayı talep etti. Sivas 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ikinci duruşmada Şimşek ailesinin avukatı, aile mensupları ve tanıklar hazır bulundu. Ölen kardeşlerin annesi Ayşegül Şimşek duruşmaya yine üzerinde çocuklarının resmi bulunan tişörtle katıldı. Cinayet sanığı Hüseyin Sönmez duruşmaya tutuklu olduğu Elazığ E Tipi Kapalı Cezaevi’nden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Sönmez, akıl hastanesinde tedavi gördüğü gerekçesiyle ilk duruşmaya katılmamıştı. Melisa Şimşek’e yönelik, "çocuğa karşı tasarlayarak, canavarca hisle veya eziyet çektirerek nitelikle kasten adam öldürme", Umutcan Şimşek’e karşı da "tasarlayarak, canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme" suçlarından iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan Sönmez, savunmasında suçlamaları reddetti. Güvenlik kamerası görüntüleri izletilen sanığa apartman içerisine girmesi, kentte otobüs durağında otobüs beklemesi, şadırvanda ellerini yüzünü yıkadığı anlar ve kıyafetini değiştirmesi soruldu. Sönmez kendisine tuzak kurulduğunu ileri sürüp güvenlik kameralarına yansıyan kişinin kendisi olduğunu kabul etse de cinayetleri işleyen kişinin kendisi olmadığını, masum olduğunu öne sürerek, tahliyesini talep etti, mümkün olmaması halinde ise ev hapsi veya akıl hastanesine yatırılmasını istedi. Sönmez ayrıca kendisini ifade edemediğini dile getirip, savunmasını yazılı olarak vermek istediğini belirtti. Sanığın bu talebi üzerine duruşma 13 Ekim tarihine ertelendi.