Yerel Haberler
Van
Kışın kapanan yollara karşı Van’da "Anne Oteli" hizmeti 18 Aralık 2025 Perşembe - 13:28:20 Van’da kış aylarında yolların kapanma ihtimaline karşı, kırsal mahallelerde yaşayan hamile kadınlar ile bebekleri tedavi gören anneler için "Anne Oteli" hizmeti sunuluyor. Sağlık Bakanlığı tarafından hayata geçirilen "Anne Oteli" uygulaması; kış şartlarının ağır geçtiği bölgelerde sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştırmayı hedefliyor ve annelere hem güvenli bir ortam hem de çeşitli eğitimlerle destek sağlıyor. Doğuma az bir süre kalan hamile kadınlar, yolların kardan kapanması ihtimaline karşı Anne Oteli’nde misafir edilerek doğuma güvenli bir şekilde hazırlanıyor. Bunun yanı sıra, doğum sonrası yoğun bakımda tedavi gören bebeklerin anneleri de bu otelde konaklayarak bebeklerinden ayrılmadan tedavi sürecini takip edebiliyor. Hamile ve lohusa kadınlara konforlu bir konaklama ortamı sunan otelde, aynı zamanda hijyen, anne sütünün önemi ve bebek bakımı gibi konularda eğitimler veriliyor. Van’ın kırsal mahallelerinin yanı sıra çevre illerden gelen kadınların da yararlanabildiği bu hizmet, çok sayıda anneye ulaşmayı başardı. Misafir anne uygulaması kapsamında 2025 yılında 2 binin üzerine hamile kadın otelde ağırlanarak doğuma güvenli bir şekilde hazırlanma imkânı buldu. "Annelerimiz için konforlu ve güvenli bir ortam sunuyoruz" Konuya ilişkin konuşan Hastane Başhekimi Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, Anne Oteli’nde aynı anda yaklaşık 50 anneyi misafir edebildiklerini belirtti. Bu yıl içerisinde 2 binin üzerinde anneyi ağırladıklarını ifade eden Başhekim Doç. Dr. Sarıkaya, "Anne Oteli’nin kuruluş amacı; gebelik sürecinde, doğum eylemi başlamadan önce herhangi bir risk ya da zorluk yaşayan annelerin hastane ortamında takip edilmesini ve doğumlarının güvenli bir şekilde hastanede gerçekleşmesini sağlamaktır. Özellikle Bahçesaray gibi uzak ilçelerimizde yaşayan ve doğum eylemi başladığında hastaneye ulaşması zaman alabilecek anneleri burada misafir ediyoruz. İl genelinin geniş bir coğrafyaya yayılmış olması, uzak köy ve ilçelerin bulunması nedeniyle anne oteliyle muhtemel riskleri en aza indiriyoruz. Aynı zamanda annelerimiz için konforlu ve güvenli bir ortam sunuyoruz" dedi. "Annelerimizin tüm ihtiyaçları karşılanıyor" Gebelik takibi için misafir edilen annelerin kapasiteyi doldurmadığından, farklı bir uygulamayı da hayata geçirdiklerini ifade eden Sarıkaya, "Yeni doğum yapmış ve bebeği yenidoğan yoğun bakım ünitesinde tedavi gören anneleri de, bebekleriyle daha yakın olabilmeleri ve rahat emzirebilmeleri için anne otelimizde misafir ediyoruz. Bu süreçte annelerimizin tüm ihtiyaçları da karşılanıyor. Anne otelimiz, yenidoğan yoğun bakım ünitesinin hemen karşısında yer alıyor. Bu sayede anneler, anne sütünü çok kısa sürede ve kolaylıkla bebeklerine ulaştırabiliyor. Bunun yanı sıra yemek, sosyal alanlar ve en önemlisi eğitim imkânları da sunuluyor. Annelerimize emzirme, bebek bakımı ve sağlıklı büyüme sürecinde dikkat edilmesi gereken hususlar konusunda arkadaşlarımız tarafından kapsamlı eğitimler veriliyor. Bu organizasyonun hayata geçirilmesinde emeği geçen tüm sağlık çalışanlarımıza ve çalışma arkadaşlarımıza gönülden teşekkür ediyorum" diye konuştu. 10 gün önce doğum yaptığını dile getiren İkra Çakır ise "Erken doğum yaptım bu yüzden bebeğim kuvözde kaldı. O süreç devam ediyor. Anne oteli çalışanlarının ilgisi çok iyi, bu yüzden çok memnun kaldık. Uzakta yaşadığımız için burada kaldık" şeklinde konuştu.
18 Aralık 2025 Perşembe - 10:19 Akay Grup, Ekonomist Dergisi ‘‘Anadolu 500’’ listesinde 93. sırada yer aldı Akay Grup, Ekonomist Dergisi tarafından bu yıl 22’ncisi düzenlenen "Anadolu 500" araştırmasında önemli bir başarıya imza atarak 39 sıra yükselip 93. sırada yer aldı. Van’dan listeye giren tek şirket olma özelliğini taşıyan Akay Grup, bölgesel kalkınmanın önde gelen temsilcilerinden biri olarak faaliyet alanlarını hızla genişletmeye devam ediyor. Grup bünyesinde yer alan DoubleTree by Hilton Van Oteli ile turizm sektöründe güçlü bir konuma sahip olan Akay Grup, bunun yanı sıra teknoloji ve enerji alanlarındaki yatırımlarıyla da dikkat çekiyor. Dünyaca ünlü birçok global markanın Türkiye distribütörlüklerini yürüten şirket, 2025 yılında yenilenebilir enerji alanında önemli bir adım attı. Akay Grup İcra Kurulu Başkanı Umut Akay, elde edilen başarıya ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Sürdürülebilir hedeflerimiz doğrultusunda büyüme trendimizi istikrarlı bir şekilde devam ettiriyoruz. Bu başarıda emeği geçen çalışanlarımız başta olmak üzere tüm iş ortaklarımıza ve paydaşlarımıza teşekkür ederiz. Akay Grup olarak hem bölgemize hem de ülkemize değer katan yatırımlar yapmayı sürdüreceğiz." Ekonomist’in Anadolu 500 sıralamasında elde edilen bu önemli başarı, Akay Grup’un güçlü finansal performansının yanı sıra farklı sektörlerdeki stratejik hamlelerinin de bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Akay Grup hakkında 1970’li yıllardan bu yana faaliyet gösteren Akay Grup; turizm, teknoloji, enerji ve distribütörlük alanlarında yatırımlar yapan, bölgesel ve ulusal ölçekte büyümeyi hedefleyen bir şirketler topluluğudur.
Flamingolar, Erçek Gölü’ndeki konaklama süresini uzattı
29 Kasım 2025 Cumartesi - 10:48 Flamingolar, Erçek Gölü’ndeki konaklama süresini uzattı Doğunun saklı cenneti Van’daki Erçek Gölü, zarif misafirleri olan flamingoları ağırlamaya devam ediyor. Göçmen kuşların Kuzey Afrika’dan İran’a uzanan yolculuğunda en önemli konaklama merkezlerinden Van Gölü havzası, sulak alanlarıyla çok sayıda türden binlerce kuşu bünyesinde barındırıyor. Van’ın doğusunda yer alan, eşsiz doğal güzelliği ve biyolojik çeşitliliğiyle dikkat çeken Erçek Gölü, her yıl olduğu gibi bu yıl da flamingoların göç yolculuğunda uğrak noktası oldu. Pembe tüyleri, uzun zarif boyunları ve estetik duruşlarıyla doğa tutkunlarının gözdesi olan flamingolar, hava sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde seyrettiği bölgede konaklama sürelerini uzattı. Başta İran’ın Urumiye Gölü olmak üzere birçok gölün kuruması sonrası Van Gölü kıyıları ve Erçek Gölü’nde konaklayan flamingolar bölge ekosistemine canlılık katmaya devam ediyor. Suya düşen nazlı gölgeleri ve sakin danslarıyla Erçek Gölü’nde görsel şölen oluşturan flamingolar havadan dronla görüntülendi. Van Gölü havzasının sulak alan yönünden zengin olması ve bazı mevsimlerde de küresel ısınmaya bağlı olarak bazı sulak alanlarda çekilmeye bağlı olarak yeni alanlar oluşmaya başladığını belirten Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Prof. Dr. Lokman Aslan, "Bu sıcaklık da bazen bazı hayvanlara pozitif yönde yansıdı. Eskiden kış mevsiminin çok sert geçmesine bağlı olarak bazen Nisan’da ve Mayıs’ta görmeye alıştığımız allı turnaları bu sene Şubatta, Martta görmeye başladık. Meteoroloji uzmanı olan iklimi daha önceden sezen ve bilen allı turnalar burada önümüzdeki bir kaç gün içerisinde herhangi bir don ve onları etkileyecek bir problem olmadığından dolayı Aralık ayının başına kadar yoğun şekilde göreceğiz. Geçen senede her yıl sayısı artarak burada konaklayan, kışı burada geçiren allı turnaları görüyorduk. Bu sene daha fazla allı turnaları görme imkanımız olacak" dedi. Van Gölü’ndeki sulak alanlar büyük olduğunu, tamamen kuruma riskiyle karşı karşıya olmadığını ifade eden Prof. Dr. Aslan, "Yaban hayvanların bu havzada beslenebileceği alanlar var. Ve bunları da koruma tedbirleri de alındığından dolayı av yasağının olması, Doğa Koruma ve Milli Parklar 14. Bölge Müdürlüğü ekiplerinin koruma tedbirleri devam ediyor. yaban hayvanları ise gıda ve güvenlik olduğu yere gelirler. Burada sonbahardaki yağışlarla beraber sulak alanlarımızda da artık canlanma meydana geldi. Sulak alanların çevrede eğer gideceği yerde sulak alanlar kuruduysa mesela buna örnek olarak Urumiye Gölü tamamen kurudu. Urumiye Gölü’ne giden ve burada üreyen yaban kuşları, artık buraya gelecekler. Bu da Van Gölü havzası için sulak alanları için bir şans" diye konuştu.
Prof. Dr. Aslan: "İnsan-yaban hayvanı teması biyogüvenlik açısından ciddi risk taşıyor"
29 Kasım 2025 Cumartesi - 10:04 Prof. Dr. Aslan: "İnsan-yaban hayvanı teması biyogüvenlik açısından ciddi risk taşıyor" Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Prof. Dr. Lokman Aslan, insanların yaşam alanlarının genişlemesi ve kırsalın hızla boşalmasının yaban hayvanlarını doğrudan etkilediğini belirterek, artan insan-hayvan temasının biyogüvenlik açısından ciddi riskler oluşturduğunu söyledi. Van YYÜ Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Prof. Dr. Aslan, yerkürenin oluşumundan bu yana insanlar ve hayvanların sürekli bir etkileşim içinde bulunduğunu ifade ederken, "yaban hayvanı" tanımının ancak insanla hiç temas etmemiş türler için geçerli olduğunu hatırlattı. İnsan yerleşimlerine yaklaşan her türün artık yabanlığını kısmen kaybettiğini vurgulayan Aslan, geçmişte ulaşımın sınırlı olması nedeniyle insanların hayvanlara ancak kendi güçleri ölçüsünde yaklaşabildiğini, günümüzde ise teknolojik imkânlar ve silahların insanları daha üstün bir konuma taşıdığına dikkat çekti. "İnsan-hayvan teması giderek artıyor" Tarımın gelişmesi, kırsaldaki nüfusun azalması ve şehirleşmenin hızlanmasıyla ekolojik dengenin bozulduğunu belirten Prof. Dr. Aslan, "Doğanın tahrip edilmesi, yeni yolların açılması ve yerleşimlerin genişlemesi onların doğal sahalarının değişmesine yol açtı. Örneğin eskiden 100 hanenin yaşadığı bir köyde koyun, inek, keçi, tavuk, kedi ve börtü böcek aynı döngünün içinde yer alırken bugün bu köylerde 20 hane, kimi köylerde ise hiç kimse kalmadı. Bu değişimden en çok etkilenenler arasında domuzlar, kurtlar ve tilkiler bulunuyor. Bu hayvanlar artık insanların yaşadığı alanlara doğru yaklaşmaya başladı. Şehirlerde vahşi depolama alanlarında biriken çöpler, kolay besine ulaşma imkânı sunduğu için yaban hayvanlarını buralara çekiyor. Böylece insan-hayvan teması giderek artıyor. Mahalle ortasında domuzların yürümesi, ayıların yaylalardaki evlere zarar vermesi, tilkilerin sokaklarda kedilerle karşılaşması bu daralan coğrafyanın ve iç içe geçmiş yaşam alanlarının göstergesidir" dedi. "Biyogüvenlik açısından büyük bir tehlike oluşturuyor" Bu durumun kontrol altına alınması gerektiğinin altını çizen Aslan, "Çünkü tıpkı insanların farklı iklimlere gidince hastalanması gibi, ekolojik dengede yaban hayvanlarıyla evcil hayvanların karşı karşıya gelmesi de ciddi riskler taşıyor. Evcil hayvanlarda bulunan hastalıkların yaban hayvanlarına, yaban hayvanlarında bulunan virüs ve parazitlerin evcil hayvanlara bulaşması biyogüvenlik açısından büyük bir tehlike oluşturuyor. Bu karşılıklı etkileşim hem hayvan sağlığını hem de insan sağlığını tehdit edebilecek boyutlara ulaşabilir. Bu nedenle gerekli tedbirlerin bir an önce alınması, yaban hayvanlarını yerleşim alanlarına iten sebeplerin ortadan kaldırılması ve doğal yaşamın korunması büyük önem taşımaktadır" şeklinde konuştu.
Plastik karşısında direnen meslek: Van’ın son çömlek ustası
28 Kasım 2025 Cuma - 08:42 Plastik karşısında direnen meslek: Van’ın son çömlek ustası Van’da, Kültür ve Turizm Bakanlığı Çömlek Sanatçısı Osman Eşme, yaklaşık 3 bin yıllık köklü bir geçmişe sahip olan ve Urartulardan günümüze uzanan geleneksel çömlekçilik sanatını ayakta tutmak için yıllardır tek başına direniyor. Mesleği babasından öğrenen ve Tuşba ilçesine bağlı Bardakçı Mahallesi’ndeki atölyesinde yıllarca çalışmalarını sürdüren Eşme, artık sanatını kentin yeni cazibe merkezi olan Bedesten Çarşısı’ndaki yeni yerinde tanıtıyor. Bardakçı Mahallesi’nde yüzyıllardır devam eden çömlekçilik geleneği, 1976 yılında plastik kullanımının yaygınlaşmasıyla büyük ölçüde terk edilmiş, ustaların meslekten uzaklaşması nedeniyle üretim durma noktasına gelmişti. Günümüzde Van’da bu kültürel mirası sürdüren tek usta olan Osman Eşme, mesleğini yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak azmiyle yeni atölyesinde çalışmalarını azimle sürdürüyor. "Günümüzde hak ettiği değeri görmüyor" İHA muhabirine konuşan çömlek sanatçısı Osman Eşme, uzun süredir tek usta olarak geleneği yaşatmanın çabasını verdiği belirtti. Yaşadıkları mahallede plastik kullanımının yaygınlaşmasıyla mesleğin 1976 yılından itibaren büyük ölçüde terk edildiğini anlatan Eşme, "O dönem köyümüzdeki ustalar bu işi bırakmaya başladı. Ben ise 1977 doğumluyum ve bu sanatı rahmetli babamdan öğrendim. 2003 yılında işi tamamen devraldım ve günümüze kadar da sürdürdüm. Eğer ben sahip çıkmasaydım, bu sanat tamamen yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktı. Yaptığımız işin kökeni Urartulara dayanıyor. Üniversitelerde hobi amaçlı benzer çalışmalar yapılsa da bizim yaptığımız geleneksel yöntemin birebir devamıdır. Ayaklı torna, eski fırınlar, atölye düzeni hâlâ eski usulle çalışıyor. Ancak ne yazık ki günümüzde hak ettiği değeri görmüyor. Mesleğimize ilgi azaldı ve desteğe ihtiyacımız var" dedi. "Doğal ürünlere yöneliş olmasını istiyoruz" Yerli vatandaşa göre yabancı turistlerin çömleklere daha çok ilgi duyduğunu dile getiren Eşme, "Van’ın yerel küplerini, peynir küplerini ben yapıyorum. Ancak eskiye göre peynir küplerine olan rağbet de düşmüş durumda. Bunun en büyük sebebi ise plastik sektörünün yaygınlaşması. Plastik ucuz ve kırılmaz olduğu için birçok usta mesleği terk etti. Fakat sağlık açısından baktığınızda bizim ürettiğimiz doğal ürünler plastikten çok daha sağlıklıdır. Eskiden bu kadar hastalık yoktu. Plastik biliyorsunuz, kanserojen maddeler içeriyor. Bu yüzden tekrar doğal ürünlere yöneliş olmasını istiyoruz" diye konuştu. Mesleğin geleceği için yeni adımlar attığını ve bunun için de büyük oğlunu çömlekçiliğe hazırladığı söyleyen Eşme, "Elimizden geldiğince bu sanatı yaşatmaya çalışacağız. Bu sanatın yok olup gitmesini istemiyorum" şeklinde konuştu.
Muradiye’de buzağı ölümlerini azaltmaya yönelik eğitim seferberliği
27 Kasım 2025 Perşembe - 16:27 Muradiye’de buzağı ölümlerini azaltmaya yönelik eğitim seferberliği Tarım ve Orman Bakanlığının ülke genelinde başlattığı "Buzağı Ölümlerinin Azaltılması ve Döl Verimliliğinin Artırılması" eğitim seferberliği, Muradiye’de yoğun katılımla devam ediyor. İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü veteriner hekimleri, kırsal mahallelerde üreticilerle buluşarak hayvan sağlığına yönelik önemli bilgiler paylaştı. İlçenin Yalındüz, Kuşçu ve Sürüyolu mahallelerinde gerçekleştirilen eğitimlerde veteriner hekimler Ertuğrul Argadal, Damla Terzi Dinç, Kayahan Merter ve Elif Öykü Kılıç, yetiştiricilere buzağı bakım beslenmesinden doğum süreçlerinin yönetimine, hastalıkların erken fark edilmesinden döl verimliliğini artıran uygulamalara kadar geniş bir yelpazede bilgi aktardı. Eğitimlerin bir kısmı ahırlarda uygulamalı olarak yapılırken, bir kısmı da toplu bilgilendirme toplantıları şeklinde düzenlendi. Eğitim çalışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Veteriner Hekim Elif Öykü Kılıç, üreticilere her zaman açık olduklarını vurgulayarak, "Bu eğitimler gerek ahırlarında uygulamalı olarak gerekse de toplu alanlarda vatandaşlarımıza verilmektedir. Bu konuyla alakalı veya farklı hayvan sağlığı ile ilgili istediğiniz zaman Muradiye İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü veterinerlerimizden bilgi alabilirsiniz. Sizlerin sorularına memnuniyetle cevap vereceğiz" dedi. İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü, bölgedeki hayvancılığın güçlendirilmesi ve kayıpların en aza indirilmesi amacıyla eğitimlerin önümüzdeki günlerde de farklı mahallelerde sürdürüleceğini bildirdi.
Vanlı anne: "Artık evlatlarımızı değil, silahları gömsünler"
27 Kasım 2025 Perşembe - 15:49 Vanlı anne: "Artık evlatlarımızı değil, silahları gömsünler" Terör örgütü PKK tarafından evladı dağa kaçırılan Vanlı anne Nazlı Sancar, sürecin olumlu seyretmesini temenni ederek, "Artık evlatlarımızı değil, silahları gömsünler" dedi. Van’da çocuklarına kavuşmak isteyen ailelerin, DEM Parti il binası önünde başlattığı oturma eylemi devam ediyor. Eylemlerinin 113’üncü haftasında bir araya gelen 35 aile, ellerindeki dövizlerle DEM Parti İl Başkanlığı önüne kadar yürüdü. Dualarla yürüyen aileler, tek amaçlarının evlatlarına kavuşmak olduğunu belirtti. Aileler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin attığı adımlar için desteklerini bu hafta da yeniledi. "Bütün anne ve babalar olarak 400’e yakın çocuğumuzu bekliyoruz" Eyleme kızı Şeyma için katılan Nazlı Sancar, yıllardır evlat mücadelesi verdiklerini belirtti. Dört gözle evlatlarını beklediklerini ifade eden Sancar, "Allah’ın izniyle biz evlatlarımıza kavuşacağız. Artık anneler ağlamasın, silahlar sussun. Artık evlatlarımızı değil, silahları gömsünler. Yeter diyoruz artık. Şehitler gelmesin bu ülkeye. Evlatlarımız geri dönsün. Bu süreç başladı. Biz bütün anne ve babalar olarak 400’e yakın çocuğumuzu bekliyoruz. Allah’ın izniyle, devletimizin gücüyle hepimiz evlatlarımıza kavuşacağız. Burada şu an bayram havası yaşıyoruz. 400 aile de bu süreci bekliyor. İnşallah. Bu sürece kim vesile olmuşsa Allah onlardan bin defa razı olsun. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye çok teşekkür ediyoruz. Bu süreç başladığı günden beri hepimiz sevinçliyiz. Allah’ın izniyle emeğimiz boşa gitmeyecek. Artık terörsüz bir Türkiye istiyoruz. Herkes huzura kavuşsun, rahat yaşasın. Artık bu ülkeye şehit gelmesin" diye konuştu. Oğlu Yetiş Mert için eyleme katılan Saliha Mert ise 2005 yılında dağa kaçırılan oğlunu beklediğini dile getirerek, "Sevinç ve hüzünle karışık duygularla çocuklarımızı bekliyoruz. Bir süreç var. İnşallah bu süreç güzel bir şekilde sonuçlanır. Biz anneler olarak umutluyuz. İnşallah en kısa zamanda evlatlarımıza kavuşuruz" şeklinde konuştu.
Osmanlı mirası hat sanatı Iraklı hattatın elinde hayat buluyor
27 Kasım 2025 Perşembe - 14:55 Osmanlı mirası hat sanatı Iraklı hattatın elinde hayat buluyor Irak’ın Erbil kentinde hat sanatçılığı yapan 40 yaşındaki Muhammed Necat, Van’ın Erciş ilçesindeki Hıfzı Efendi Camii duvarlarını hat sanatı ile donattı. Osmanlı başta olmak üzere birçok İslam ülkesinin cami duvarlarını süsleyen hat sanatı, Iraklı hattat Muhammed Necat’ın elinde hayat bulmaya devam ediyor. Asıl adı Şeyh Musa Azmi olan ünlü hattat Hamid Aytaç’ın çırağı olan babasından sanatı öğrenen Iraklı hattat, ülkesinde 50’den fazla caminin duvarlarını hat sanatı ile süsledi. Türkiye’de ilk defa Van’ın Erciş ilçesinde sanatını icra eden Hattat Necat, ilçede Hıfzı Efendi Camii’nin duvarlarını hat sanatı ile donattı. Kur’an-ı kerimden çeşitli ayetleri cami duvarlarına aşkla işleyen Muhammed Necat, "40 yaşındayım. Babamdan bu işi öğrendim. Yaklaşık 14-15 yaşından beri bu işiyle uğraşıyorum. Babam 1978’de Hamid Aytaç’ın yanına gelmiş. İcazeti ondan almış. Ben de babamdan bu mesleği aldım, öğrendim. Küçüklükten beri bu cami işleriyle uğraşıyoruz. Allah’a şükürler olsun Erbil’de, Süleymaniye’de, Duhok’ta, Bağdat’ta bir çok cami yazdık. Ama ilk defa Türkiye’ye geliyorum. Yaklaşık 9-8 tane ayet burada yazıyorum. Erciş halkını çok sevdim. Ümit ederim ki Türkiye’nin diğer şehirlerinde de böyle eserler bırakmak istiyorum. Allah nasip ederse çalışmaya devam edeceğiz" dedi.
Osmanlı mirası hat sanatı Iraklı hattatın elinde hayat buluyor
27 Kasım 2025 Perşembe - 14:44 Osmanlı mirası hat sanatı Iraklı hattatın elinde hayat buluyor Irak’ın Erbil kentinde hat sanatçılığı yapan 40 yaşındaki Muhammed Necat, 15 yaşında başladığı hat sanatına devam ediyor. Osmanlı başta olmak üzere birçok İslam ülkesinin cami duvarlarını süsleyen hat sanatı, Iraklı hattat Muhammed Necat’ın elinde hayat bulmaya devam ediyor. Asıl adı Şeyh Musa Azmi olan ünlü hattat Hamid Aytaç’ın çırağı olan babasından sanatı öğrenen Iraklı hattat, ülkesinde 50’den fazla caminin duvarlarını hat sanatı ile süsledi. Türkiye’de ilk defa Van’ın Erciş ilçesinde sanatını icra eden Hattat Necat, ilçede Hıfzı Efendi Camii’nin duvarlarını hat sanatı ile donattı. Kur’an-ı kerimden çeşitli ayetleri cami duvarlarına aşkla işleyen Necat, amacının Türkiye’de özellikle de İstanbul camilerinde sanatını icra ettiğini ifade eden Muhammed Necat, "40 yaşındayım. Babamdan bu işi öğrendim. Yaklaşık 14-15 yaşından beri bu işiyle uğraşıyorum. Babam 1978’de Hamid Aytaç’ın yanına gelmiş. İcazeti ondan almış. Ben de babamdan bu mesleği aldım, öğrendim. Küçükten beri bu cami işleriyle uğraşıyoruz. Allah’a şükürler olsun biz çok cami yazdık. Erbil’de, Süleymaniye’de, Duhok’ta, Bağdat’ta. Ama ilk defa Türkiye’ye geliyorum. Yaklaşık 9-8 tane ayet burada yazıyorum. Erciş, burayı çok sevdim, Erciş halkını çok sevdim. Ümit ederim ki inşallah Türkiye’nin diğer şehirlerinde de böyle eseri bırakmak istiyorum. Allah nasip ederse çalışmaya devam edeceğiz" dedi.
Van’da kritik şah damarı tümörü ameliyatları başarıyla yapılıyor
27 Kasım 2025 Perşembe - 10:55 Van’da kritik şah damarı tümörü ameliyatları başarıyla yapılıyor Lokman Hekim Van Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Halil Başel, zorlu ve hayati risk taşıyan şah damarı (glomus) tümörü ameliyatlarında edindiği yüksek tecrübe sayesinde Türkiye’nin farklı illerinden gelen hastaları başarıyla tedavi ediyor. Boyun bölgesindeki hayati yapılar nedeniyle en riskli operasyonlar arasında gösterilen şah damarı tümörü ameliyatları, tecrübe gerektirdiği için Türkiye’de sınırlı sayıda hekim tarafından uygulanabiliyor. Lokman Hekim Van Hastanesinde görev yapan Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Halil Başel ise yıllar içinde edindiği deneyimle hem bölgeden hem de farklı illerden gelen hastaların tercih ettiği isimlerden biri hâline geldi. Meslek hayatının ilk yıllarında şah damarı tümörüne neredeyse hiç rastlamadığını belirten Prof. Dr. Halil Başel, Van’a geldikten sonra bu tümörlerin bölgede daha yaygın olduğunu fark ettiklerini söyledi. Başel son olarak Bursa’dan gelen 28 yaşındaki Ömer Faruk Yıldırım ile Manisa’dan gelen 45 yaşındaki Gülnur Atalay’ın da şah damarı tümörü nedeniyle kendisine başvurduğunu ve ameliyatlarının başarılı geçtiğini dile getirdi. "İlk ameliyatımda stresten iki gün uyuyamadım" İlk ameliyat dönemlerinde yaşadıkları zorlukları ve bugün ulaşılan tecrübeyi anlatan Prof. Dr. Başel, "İlk kez Van’a geldiğimde bu hastalığın bu kadar yaygın olduğunu fark ettim. O dönemde yaptığımız ilk glomus tümörü ameliyatında inanın stresten iki gün uyuyamadım. Çünkü gerçekten çok zor ve stresli bir ameliyattı. Ama şu anda çok sayıda vaka yaptığımız için en büyük ve en komplike tümörleri bile rahatlıkla çıkarabiliyoruz. Hasta yakınlarına da bilgi veriyorum; ameliyatlarımız genellikle yarım saat ile en fazla bir saat arasında sürüyor" dedi. "En küçük bir hata bile hayati risk oluşturabilir" Yıllar içinde yoğun vaka deneyimi kazandıklarını ve artık en komplike şah damarı tümörlerini dahi güvenle ameliyat ettiklerini dile getiren Başel, "Boyun bölgesi vücudun en karmaşık alanlarından biridir. Kalbe giden sinir, 12 kranial sinir, yemek borusu, soluk borusu, beyin damarları ve toplardamarlar, hepsi bu bölgededir. Dolayısıyla en küçük bir hata bile hayati risk oluşturabilir. Bu yüzden hekimler mümkün olduğunca bu bölgeye müdahale etmek istemez. Türkiye genelinde bu ameliyatı yapanların sayısı azdır. Ayda yılda bir gelen bir vakaya müdahale etmek tecrübesizlik anlamına gelir ve bu da hasta açısından risk demektir. Dolayısıyla birçok hekim bu bölgeye dokunmak istemez. Bu ameliyatların bizi bu kadar strese sokmasının nedeni de bölgenin zorluğu ve hayati önemi. Biz kalbin en komplike ameliyatlarını yapıyoruz. Normalde en zor ameliyat kalp ameliyatıdır. Fakat buna rağmen boyun bölgesi ameliyatları bize daha zor geliyor; çünkü boyun gerçekten çok kritik bir bölgedir" diye konuştu. "İyileşme süreci oldukça hızlı ve kolay oldu" Geldiği Bursa ilinde hastalığa 3 aylık bir süreç sonrası teşhis konulduğunu dile getiren 28 yaşındaki Ömer Faruk Yıldırım isimli hasta ise "Ameliyatın riskli olduğu ve doktorların bu konuda çok tecrübeli olmadığı söylendi. Ben de internetten araştırma yaparken Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Halil Başel’i buldum. Hastalarının yorumları çok olumluydu. Bu sayede tedavi olmaya karar verdik. Ameliyat çok başarılı geçti. Şu an gayet iyiyim; istediğim zaman dışarı çıkabiliyor, gezip gelebiliyorum. İyileşme süreci de oldukça hızlı ve kolay oldu. Yani hiç yıpratıcı bir süreç yaşamadım" şeklinde konuştu. Eşinin internet üzerinden yaptığı araştırma sonucu Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Halil Başel’e denk geldiğini ifade eden Gülnur Atalay isimli hastanın eşi Meriç Atalay da doktorun şu an yaptığı ameliyat sayısının kendilerine güven verdiğini kaydetti.