Yerel Haberler
Van
18 Aralık 2025 Perşembe - 13:28 Kışın kapanan yollara karşı Van’da "Anne Oteli" hizmeti Van’da kış aylarında yolların kapanma ihtimaline karşı, kırsal mahallelerde yaşayan hamile kadınlar ile bebekleri tedavi gören anneler için "Anne Oteli" hizmeti sunuluyor. Sağlık Bakanlığı tarafından hayata geçirilen "Anne Oteli" uygulaması; kış şartlarının ağır geçtiği bölgelerde sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştırmayı hedefliyor ve annelere hem güvenli bir ortam hem de çeşitli eğitimlerle destek sağlıyor. Doğuma az bir süre kalan hamile kadınlar, yolların kardan kapanması ihtimaline karşı Anne Oteli’nde misafir edilerek doğuma güvenli bir şekilde hazırlanıyor. Bunun yanı sıra, doğum sonrası yoğun bakımda tedavi gören bebeklerin anneleri de bu otelde konaklayarak bebeklerinden ayrılmadan tedavi sürecini takip edebiliyor. Hamile ve lohusa kadınlara konforlu bir konaklama ortamı sunan otelde, aynı zamanda hijyen, anne sütünün önemi ve bebek bakımı gibi konularda eğitimler veriliyor. Van’ın kırsal mahallelerinin yanı sıra çevre illerden gelen kadınların da yararlanabildiği bu hizmet, çok sayıda anneye ulaşmayı başardı. Misafir anne uygulaması kapsamında 2025 yılında 2 binin üzerine hamile kadın otelde ağırlanarak doğuma güvenli bir şekilde hazırlanma imkânı buldu. "Annelerimiz için konforlu ve güvenli bir ortam sunuyoruz" Konuya ilişkin konuşan Hastane Başhekimi Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, Anne Oteli’nde aynı anda yaklaşık 50 anneyi misafir edebildiklerini belirtti. Bu yıl içerisinde 2 binin üzerinde anneyi ağırladıklarını ifade eden Başhekim Doç. Dr. Sarıkaya, "Anne Oteli’nin kuruluş amacı; gebelik sürecinde, doğum eylemi başlamadan önce herhangi bir risk ya da zorluk yaşayan annelerin hastane ortamında takip edilmesini ve doğumlarının güvenli bir şekilde hastanede gerçekleşmesini sağlamaktır. Özellikle Bahçesaray gibi uzak ilçelerimizde yaşayan ve doğum eylemi başladığında hastaneye ulaşması zaman alabilecek anneleri burada misafir ediyoruz. İl genelinin geniş bir coğrafyaya yayılmış olması, uzak köy ve ilçelerin bulunması nedeniyle anne oteliyle muhtemel riskleri en aza indiriyoruz. Aynı zamanda annelerimiz için konforlu ve güvenli bir ortam sunuyoruz" dedi. "Annelerimizin tüm ihtiyaçları karşılanıyor" Gebelik takibi için misafir edilen annelerin kapasiteyi doldurmadığından, farklı bir uygulamayı da hayata geçirdiklerini ifade eden Sarıkaya, "Yeni doğum yapmış ve bebeği yenidoğan yoğun bakım ünitesinde tedavi gören anneleri de, bebekleriyle daha yakın olabilmeleri ve rahat emzirebilmeleri için anne otelimizde misafir ediyoruz. Bu süreçte annelerimizin tüm ihtiyaçları da karşılanıyor. Anne otelimiz, yenidoğan yoğun bakım ünitesinin hemen karşısında yer alıyor. Bu sayede anneler, anne sütünü çok kısa sürede ve kolaylıkla bebeklerine ulaştırabiliyor. Bunun yanı sıra yemek, sosyal alanlar ve en önemlisi eğitim imkânları da sunuluyor. Annelerimize emzirme, bebek bakımı ve sağlıklı büyüme sürecinde dikkat edilmesi gereken hususlar konusunda arkadaşlarımız tarafından kapsamlı eğitimler veriliyor. Bu organizasyonun hayata geçirilmesinde emeği geçen tüm sağlık çalışanlarımıza ve çalışma arkadaşlarımıza gönülden teşekkür ediyorum" diye konuştu. 10 gün önce doğum yaptığını dile getiren İkra Çakır ise "Erken doğum yaptım bu yüzden bebeğim kuvözde kaldı. O süreç devam ediyor. Anne oteli çalışanlarının ilgisi çok iyi, bu yüzden çok memnun kaldık. Uzakta yaşadığımız için burada kaldık" şeklinde konuştu.
18 Aralık 2025 Perşembe - 10:19 Akay Grup, Ekonomist Dergisi ‘‘Anadolu 500’’ listesinde 93. sırada yer aldı Akay Grup, Ekonomist Dergisi tarafından bu yıl 22’ncisi düzenlenen "Anadolu 500" araştırmasında önemli bir başarıya imza atarak 39 sıra yükselip 93. sırada yer aldı. Van’dan listeye giren tek şirket olma özelliğini taşıyan Akay Grup, bölgesel kalkınmanın önde gelen temsilcilerinden biri olarak faaliyet alanlarını hızla genişletmeye devam ediyor. Grup bünyesinde yer alan DoubleTree by Hilton Van Oteli ile turizm sektöründe güçlü bir konuma sahip olan Akay Grup, bunun yanı sıra teknoloji ve enerji alanlarındaki yatırımlarıyla da dikkat çekiyor. Dünyaca ünlü birçok global markanın Türkiye distribütörlüklerini yürüten şirket, 2025 yılında yenilenebilir enerji alanında önemli bir adım attı. Akay Grup İcra Kurulu Başkanı Umut Akay, elde edilen başarıya ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Sürdürülebilir hedeflerimiz doğrultusunda büyüme trendimizi istikrarlı bir şekilde devam ettiriyoruz. Bu başarıda emeği geçen çalışanlarımız başta olmak üzere tüm iş ortaklarımıza ve paydaşlarımıza teşekkür ederiz. Akay Grup olarak hem bölgemize hem de ülkemize değer katan yatırımlar yapmayı sürdüreceğiz." Ekonomist’in Anadolu 500 sıralamasında elde edilen bu önemli başarı, Akay Grup’un güçlü finansal performansının yanı sıra farklı sektörlerdeki stratejik hamlelerinin de bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Akay Grup hakkında 1970’li yıllardan bu yana faaliyet gösteren Akay Grup; turizm, teknoloji, enerji ve distribütörlük alanlarında yatırımlar yapan, bölgesel ve ulusal ölçekte büyümeyi hedefleyen bir şirketler topluluğudur.
Van’da kritik şah damarı tümörü ameliyatları başarıyla yapılıyor
27 Kasım 2025 Perşembe - 10:55 Van’da kritik şah damarı tümörü ameliyatları başarıyla yapılıyor Lokman Hekim Van Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Halil Başel, zorlu ve hayati risk taşıyan şah damarı (glomus) tümörü ameliyatlarında edindiği yüksek tecrübe sayesinde Türkiye’nin farklı illerinden gelen hastaları başarıyla tedavi ediyor. Boyun bölgesindeki hayati yapılar nedeniyle en riskli operasyonlar arasında gösterilen şah damarı tümörü ameliyatları, tecrübe gerektirdiği için Türkiye’de sınırlı sayıda hekim tarafından uygulanabiliyor. Lokman Hekim Van Hastanesinde görev yapan Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Halil Başel ise yıllar içinde edindiği deneyimle hem bölgeden hem de farklı illerden gelen hastaların tercih ettiği isimlerden biri hâline geldi. Meslek hayatının ilk yıllarında şah damarı tümörüne neredeyse hiç rastlamadığını belirten Prof. Dr. Halil Başel, Van’a geldikten sonra bu tümörlerin bölgede daha yaygın olduğunu fark ettiklerini söyledi. Başel son olarak Bursa’dan gelen 28 yaşındaki Ömer Faruk Yıldırım ile Manisa’dan gelen 45 yaşındaki Gülnur Atalay’ın da şah damarı tümörü nedeniyle kendisine başvurduğunu ve ameliyatlarının başarılı geçtiğini dile getirdi. "İlk ameliyatımda stresten iki gün uyuyamadım" İlk ameliyat dönemlerinde yaşadıkları zorlukları ve bugün ulaşılan tecrübeyi anlatan Prof. Dr. Başel, "İlk kez Van’a geldiğimde bu hastalığın bu kadar yaygın olduğunu fark ettim. O dönemde yaptığımız ilk glomus tümörü ameliyatında inanın stresten iki gün uyuyamadım. Çünkü gerçekten çok zor ve stresli bir ameliyattı. Ama şu anda çok sayıda vaka yaptığımız için en büyük ve en komplike tümörleri bile rahatlıkla çıkarabiliyoruz. Hasta yakınlarına da bilgi veriyorum; ameliyatlarımız genellikle yarım saat ile en fazla bir saat arasında sürüyor" dedi. "En küçük bir hata bile hayati risk oluşturabilir" Yıllar içinde yoğun vaka deneyimi kazandıklarını ve artık en komplike şah damarı tümörlerini dahi güvenle ameliyat ettiklerini dile getiren Başel, "Boyun bölgesi vücudun en karmaşık alanlarından biridir. Kalbe giden sinir, 12 kranial sinir, yemek borusu, soluk borusu, beyin damarları ve toplardamarlar, hepsi bu bölgededir. Dolayısıyla en küçük bir hata bile hayati risk oluşturabilir. Bu yüzden hekimler mümkün olduğunca bu bölgeye müdahale etmek istemez. Türkiye genelinde bu ameliyatı yapanların sayısı azdır. Ayda yılda bir gelen bir vakaya müdahale etmek tecrübesizlik anlamına gelir ve bu da hasta açısından risk demektir. Dolayısıyla birçok hekim bu bölgeye dokunmak istemez. Bu ameliyatların bizi bu kadar strese sokmasının nedeni de bölgenin zorluğu ve hayati önemi. Biz kalbin en komplike ameliyatlarını yapıyoruz. Normalde en zor ameliyat kalp ameliyatıdır. Fakat buna rağmen boyun bölgesi ameliyatları bize daha zor geliyor; çünkü boyun gerçekten çok kritik bir bölgedir" diye konuştu. "İyileşme süreci oldukça hızlı ve kolay oldu" Geldiği Bursa ilinde hastalığa 3 aylık bir süreç sonrası teşhis konulduğunu dile getiren 28 yaşındaki Ömer Faruk Yıldırım isimli hasta ise "Ameliyatın riskli olduğu ve doktorların bu konuda çok tecrübeli olmadığı söylendi. Ben de internetten araştırma yaparken Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Halil Başel’i buldum. Hastalarının yorumları çok olumluydu. Bu sayede tedavi olmaya karar verdik. Ameliyat çok başarılı geçti. Şu an gayet iyiyim; istediğim zaman dışarı çıkabiliyor, gezip gelebiliyorum. İyileşme süreci de oldukça hızlı ve kolay oldu. Yani hiç yıpratıcı bir süreç yaşamadım" şeklinde konuştu. Eşinin internet üzerinden yaptığı araştırma sonucu Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Halil Başel’e denk geldiğini ifade eden Gülnur Atalay isimli hastanın eşi Meriç Atalay da doktorun şu an yaptığı ameliyat sayısının kendilerine güven verdiğini kaydetti.
Van’da zorlu şah damarı tümörü ameliyatları başarıyla yapılıyor
27 Kasım 2025 Perşembe - 10:50 Van’da zorlu şah damarı tümörü ameliyatları başarıyla yapılıyor Lokman Hekim Van Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Halil Başel, zorlu ve hayati risk taşıyan şah damarı (glomus) tümörü ameliyatlarında edindiği yüksek tecrübe sayesinde Türkiye’nin farklı illerinden gelen hastaları başarıyla tedavi ediyor. Boyun bölgesindeki hayati yapılar nedeniyle en riskli operasyonlar arasında gösterilen şah damarı tümörü ameliyatları, tecrübe gerektirdiği için Türkiye’de sınırlı sayıda hekim tarafından uygulanabiliyor. Lokman Hekim Van Hastanesinde görev yapan Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Halil Başel ise yıllar içinde edindiği deneyimle hem bölgeden hem de farklı illerden gelen hastaların tercih ettiği isimlerden biri hâline geldi. Meslek hayatının ilk yıllarında şah damarı tümörüne neredeyse hiç rastlamadığını belirten Prof. Dr. Halil Başel, Van’a geldikten sonra bu tümörlerin bölgede daha yaygın olduğunu fark ettiklerini söyledi. Başel son olarak Bursa’dan gelen 28 yaşındaki Ömer Faruk Yıldırım ile Manisa’dan gelen 45 yaşındaki Gülnur Atalay’ın da şah damarı tümörü nedeniyle kendisine başvurduğunu ve ameliyatlarının başarılı geçtiğini dile getirdi. "İlk ameliyatımda stresten iki gün uyuyamadım" İlk ameliyat dönemlerinde yaşadıkları zorlukları ve bugün ulaşılan tecrübeyi anlatan Prof. Dr. Başel, "İlk kez Van’a geldiğimde bu hastalığın bu kadar yaygın olduğunu fark ettim. O dönemde yaptığımız ilk glomus tümörü ameliyatında inanın stresten iki gün uyuyamadım. Çünkü gerçekten çok zor ve stresli bir ameliyattı. Ama şu anda çok sayıda vaka yaptığımız için en büyük ve en komplike tümörleri bile rahatlıkla çıkarabiliyoruz. Hasta yakınlarına da bilgi veriyorum; ameliyatlarımız genellikle yarım saat ile en fazla bir saat arasında sürüyor" dedi. "En küçük bir hata bile hayati risk oluşturabilir" Yıllar içinde yoğun vaka deneyimi kazandıklarını ve artık en komplike şah damarı tümörlerini dahi güvenle ameliyat ettiklerini dile getiren Başel, "Boyun bölgesi vücudun en karmaşık alanlarından biridir. Kalbe giden sinir, 12 kranial sinir, yemek borusu, soluk borusu, beyin damarları ve toplardamarlar, hepsi bu bölgededir. Dolayısıyla en küçük bir hata bile hayati risk oluşturabilir. Bu yüzden hekimler mümkün olduğunca bu bölgeye müdahale etmek istemez. Türkiye genelinde bu ameliyatı yapanların sayısı azdır. Ayda yılda bir gelen bir vakaya müdahale etmek tecrübesizlik anlamına gelir ve bu da hasta açısından risk demektir. Dolayısıyla birçok hekim bu bölgeye dokunmak istemez. Bu ameliyatların bizi bu kadar strese sokmasının nedeni de bölgenin zorluğu ve hayati önemi. Biz kalbin en komplike ameliyatlarını yapıyoruz. Normalde en zor ameliyat kalp ameliyatıdır. Fakat buna rağmen boyun bölgesi ameliyatları bize daha zor geliyor; çünkü boyun gerçekten çok kritik bir bölgedir" diye konuştu. "İyileşme süreci oldukça hızlı ve kolay oldu" Geldiği Bursa ilinde hastalığa 3 aylık bir süreç sonrası teşhis konulduğunu dile getiren 28 yaşındaki Ömer Faruk Yıldırım isimli hasta ise "Ameliyatın riskli olduğu ve doktorların bu konuda çok tecrübeli olmadığı söylendi. Ben de internetten araştırma yaparken Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Halil Başel’i buldum. Hastalarının yorumları çok olumluydu. Bu sayede tedavi olmaya karar verdik. Ameliyat çok başarılı geçti. Şu an gayet iyiyim; istediğim zaman dışarı çıkabiliyor, gezip gelebiliyorum. İyileşme süreci de oldukça hızlı ve kolay oldu. Yani hiç yıpratıcı bir süreç yaşamadım" şeklinde konuştu. Eşinin internet üzerinden yaptığı araştırma sonucu Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Halil Başel’e denk geldiğini ifade eden Gülnur Atalay isimli hastanın eşi Meriç Atalay da doktorun şu an yaptığı ameliyat sayısının kendilerine güven verdiğini kaydetti. (YLM-MSA-Y)
Van’da ilk kez çok ip boylu kaya tırmanışı eğitimi verildi
27 Kasım 2025 Perşembe - 09:24 Van’da ilk kez çok ip boylu kaya tırmanışı eğitimi verildi Türkiye Dağcılık Federasyonu (TDF) bünyesinde Van’da ilk kez çok ip boylu kaya tırmanışı eğitimi verildi. Rota Doğa Spor Kulübü tarafından organize edilen eğitim, Üçüncü Kademe Antrenör Nejdet Bozkurt ve Birinci Kademe Antrenör Sedat Karacan rehberliğinde gerçekleştirildi. Sporculara kaya tırmanışının temel teknikleri, güvenlik ekipmanlarının doğru ve etkin kullanımı, emniyet alma yöntemleri, lider tırmanış pratiği, ikiz ip ve çift ip teknikleri gibi çok ip boylu tırmanışın olmazsa olmaz unsurları uygulamalı şekilde aktarıldı. 12 sporcunun katıldığı tırmanış sırasında dikkat edilmesi gereken kurallar, risk yönetimi, rota planlaması ve saha değerlendirmesi üzerine detaylı bilgilendirmeler yapıldı. Konuya ilişkin konuşan Birinci Kademe Antrenör Sedat Karacan, eğitimin amacının sporcuları bilinçli, güvenli ve daha donanımlı hale getirmek olduğunu belirterek, Rota Doğa Spor Kulübü’nün bölgede dağcılık sporunun gelişimi için önemli adımlar atmaya devam ettiğini ifade etti. Karacan, çok ip boylu tırmanış eğitimlerinin özellikle dağcılıkta uzmanlık gerektiren alanlardan biri olduğuna söyledi. Rota Doğa Spor Kulübü, eğitimi başarıyla tamamlayan tüm sporcuları tebrik ederken, bölgedeki sporcuların gelişimi için farklı branşlara yönelik yeni eğitim programlarının da kısa süre içinde hayata geçirileceğini bildirdi.
Van TV artık full HD kalitesiyle yayında
27 Kasım 2025 Perşembe - 09:13 Van TV artık full HD kalitesiyle yayında Van’ın önemli medya kuruluşlarından Van TV, kalitesinde büyük bir dönüşüm gerçekleştirerek artık Full HD ile yeniden yayın hayatına başladı. Van TV, teknolojik altyapısını yenileyerek seyircilere daha kaliteli bir ekran deneyimi sunmayı hedefliyor. Van TV imtiyaz sahibi Zahir Kandaşoğlu, uzun süredir üzerinde çalışılan iyileştirme sürecinin başarıyla tamamlandığını belirterek, "İzleyicilerimize en net görüntüyü ulaştırmak için Full HD yayına geçmiş bulunuyoruz. Bölgenin sesi ve gözü olma misyonumuzu, yeni yayın kalitesiyle çok daha güçlü sürdüreceğiz" dedi. Kanalın Full HD yayınının artık Türksat uydusu üzerinden rahatlıkla izlenebileceğini vurgulayan Zahir Kandaşoğlu, Van TV’nin güncel frekans bilgilerini şöyle paylaştı: "Tip: HD Frekans: 11837 Sembol Oranı (SR): 30000 Polarizasyon: V - Dikey." Kandaşoğlu, izleyicilerin bu bilgileri uydu alıcılarına girerek yayına kolaylıkla ulaşabileceğini belirtti. Kandaşoğlu, "Van TV, full HD yayınla birlikte yalnız bölge halkına değil, Türkiye’nin dört bir yanındaki ve yurt dışındaki izleyicilere de daha kaliteli içerik ulaştırmayı amaçlıyor. Haberden programa, belgeselden canlı yayınlara kadar tüm içerikler daha profesyonel bir formatla ekrana taşınacak" ifadelerini kullandı. Kandaşoğlu, yeni dönemin sadece teknik bir yenilik olmadığını, aynı zamanda yayın anlayışının da geliştiğini ifade ederek, "Van TV olarak izleyici memnuniyetini en üst seviyeye taşımak için çalışıyoruz. Full HD yayın, bu vizyonun en önemli adımlarından biri. Bölgenin gerçeklerini, kültürünü ve sesini daha güçlü bir şekilde ekrana taşımaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
Cumhuriyet tarihinin üçüncü "Çevre Beratı" Van’a geldi
26 Kasım 2025 Çarşamba - 13:13 Cumhuriyet tarihinin üçüncü "Çevre Beratı" Van’a geldi Biyoloji Öğretmeni Saniye Kurt’un öncülüğünde İzzeddin Şir Anadolu Lisesi öğrencileri tarafından hazırlanan "Yaşayan Okul Bahçesi" projesi, çevre duyarlılığıyla Türkiye birincisi seçilerek Van’a Cumhuriyet tarihinin üçüncü Çevre Beratı’nı kazandırdı. Van’da İzzeddin Şir Anadolu Lisesi Biyoloji Öğretmeni Saniye Kurt ile öğrencilerinin yürüttüğü "Yaşayan Okul Bahçesi" projesi, çevre duyarlılığı konusunda örnek bir çalışma olarak öne çıktı. Proje, Çevre Beratı almaya hak kazanarak önemli bir başarıya imza attı. Van’da Cumhuriyet tarihi boyunca sadece iki okula verilen Çevre Beratı, üçüncü kez İzzeddin Şir Anadolu Lisesi’ne verildi. Biyoloji Öğretmeni Saniye Kurt’un öncülüğünde başlatılan projede 18 öğrenci görev aldı. Proje kapsamında okul koridorlarına geri dönüşüm malzemelerinden hazırlanan atık kutuları yerleştirildi. Çevredeki hayvanlar için su bidonlarından suluk ve yemlikler yapıldı. Ayrıca özel bir şirketle yapılan anlaşma doğrultusunda okul bahçesine geri dönüşüm konteyneri kuruldu ve toplanan kâğıt, plastik ve cam atıklar düzenli olarak firmaya gönderilmeye başlandı. Proje, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Türkiye birincisi seçilerek Çevre Beratı almaya hak kazandı. Bu kapsamda Van İl Millî Eğitim Müdürü Mehmet Nurettin Aras, okula gelerek Çevre Beratı ile çeşitli hediyeleri takdim etti. Konuya ilişkin konuşan Biyoloji Öğretmeni Saniye Kurt, çevre bilinci oluşturmayı hedeflediklerini belirterek, "Geçen yıl öğrencilerimle hem okulumuzun içini hem dışını güzelleştirmek adına başladığımız projemiz, Türkiye birinciliği elde etti. Cumhuriyet tarihinde Van’da sadece iki okula verilen Çevre Beratı’nın üçüncüsüne layık görülmek bizim için büyük bir onurdur" dedi.
Van’da ‘sessiz ölüm’ tehlikesi: Uzmanlardan karbonmonoksit uyarısı
26 Kasım 2025 Çarşamba - 09:22 Van’da ‘sessiz ölüm’ tehlikesi: Uzmanlardan karbonmonoksit uyarısı Van’da havaların soğumasıyla soba ve kombi kullanımı artarken halk arasında "sessiz ölüm" olarak bilinen karbonmonoksit zehirlenmelerine karşı uzmanlar uyarıda bulunuyor. Son dönemlerde soba kaynaklı vakaların yanı sıra doğal gaz sızıntılarına bağlı zehirlenmelerde de artış yaşandığına dikkat çekilirken, özellikle kombi bakımı ve değişimi yapılan evlerde kontrolün aksatılmaması gerektiği vurgulanıyor. Kentte yaşanan bu vakaların ardından, Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde hizmet veren Su Altı Hekimliği ve Hiperbarik Oksijen Tedavi Merkezine başvurularda da artış olduğu bildirildi. Merkezde karbonmonoksit zehirlenmesi şüphesiyle gelen hastalara hızlı şekilde hiperbarik oksijen tedavisi uygulanarak hayati risklerin önüne geçiliyor. "Hastanemizde sıkça karşılaştığımız vakalar arasında yer almaya başladı" İHA muhabirine konuşan Hava ve Uzay Hekimliği Uzmanı Dr. Tuğba Özüarı, karbonmonoksit zehirlenmesinin özellikle tam yanma gerçekleşmeyen soba ve ısıtıcılarda ortaya çıkan gazın solunmasıyla oluştuğunu belirtti. Vakaların son haftalarda dikkat çekici seviyelere ulaştığını ifade eden Dr. Özüarı, "Halk arasında soba zehirlenmesi olarak bilinen karbonmonoksit zehirlenmeleri, havaların soğumasıyla birlikte hastanemizde sıkça karşılaştığımız vakalar arasında yer almaya başladı. Karbonmonoksit zehirlenmesi; sobalarda ya da çeşitli ısıtıcılarda yakıtın tam olarak yanmaması sonucu ortaya çıkan karbonmonoksit gazının solunmasıyla meydana gelen bir zehirlenme türüdür. Bu zehirlenmelerde en sık görülen belirtiler arasında baş ağrısı, halsizlik, bulantı, kusma ve ilerleyen durumlarda bilinç bulanıklığı hatta koma yer almaktadır. Hastalar bu belirtileri yaşadıklarında ilk olarak bulundukları ortamdan uzaklaşmalı ve hemen 112’yi aramalıdır. 112 ekiplerinin yönlendirmesiyle hastalar, gerekli görüldüğünde hiperbarik oksijen tedavisine alınmaktadır. Hiperbarik oksijen tedavisi, bu tür hastalarda oldukça kıymetli ve acil olarak uygulanan bir tedavi yöntemidir. Genellikle tek seans yeterli olurken, bazı hastalarda durumun ciddiyetine göre 2-3 seans veya daha fazla uygulama yapılabilmektedir" dedi. "Doğal gaz zehirlenmeleri artış gösterdi" Son dönemlerde sobanın yanı sıra doğalgaz zehirlenmelerinin de artış gösterdiğini dile getiren Özüarı, "Son dönemlerde soba zehirlenmelerinin yanı sıra doğal gaz zehirlenmeleri de artış göstermektedir. Özellikle kombi bakımı veya kombi değişimi yapılan evlerde, işlemlerin ardından doğalgaz sızıntıları yaşanabilmektedir. Bu nedenle bakım sonrasında gerekli kontrollerin titizlikle yapılması büyük önem taşımaktadır" diye konuştu. "Yol açtığı ölümler ‘sessiz ölüm’ olarak adlandırılmaktadır" Karbonmonoksit zehirlenmesinin renksiz ve kokusuz olması nedeniyle fark edilmesinin zor olduğuna söyleyen Özüarı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Karbonmonoksit gazı renksiz ve kokusuz olduğu için yol açtığı ölümler ‘sessiz ölüm’ olarak adlandırılmaktadır. Bu nedenle benzer semptomlar yaşayan kişilerde karbonmonoksit zehirlenmesi ihtimali mutlaka akılda tutulmalıdır."
Van’da ‘sessiz ölüm’ tehlikesi: Uzmanlardan karbonmonoksit uyarısı
26 Kasım 2025 Çarşamba - 09:21 Van’da ‘sessiz ölüm’ tehlikesi: Uzmanlardan karbonmonoksit uyarısı Van’da havaların soğumasıyla birlikte soba ve kombi kullanımının artması sonucu, halk arasında "sessiz ölüm" olarak bilinen karbonmonoksit zehirlenmelerine karşı uzmanlar uyarıda bulunuyor. Son dönemlerde soba kaynaklı vakaların yanı sıra doğalgaz sızıntılarına bağlı zehirlenmelerde de artış yaşandığına dikkat çekilirken, özellikle kombi bakımı ve değişimi yapılan evlerde kontrolün aksatılmaması gerektiği vurgulanıyor. Kentte yaşanan bu vakaların ardından, Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde hizmet veren Su Altı Hekimliği ve Hiperbarik Oksijen Tedavi Merkezine başvurularda da artış olduğu bildirildi. Merkezde karbonmonoksit zehirlenmesi şüphesiyle gelen hastalara hızlı şekilde hiperbarik oksijen tedavisi uygulanarak hayati risklerin önüne geçiliyor. "Hastanemizde sıkça karşılaştığımız vakalar arasında yer almaya başladı" İHA muhabirine konuşan Hava ve Uzay Hekimliği Uzmanı Dr. Tuğba Özüarı, karbonmonoksit zehirlenmesinin özellikle tam yanma gerçekleşmeyen soba ve ısıtıcılarda ortaya çıkan gazın solunmasıyla oluştuğunu belirtti. Vakaların son haftalarda dikkat çekici seviyelere ulaştığını ifade eden Dr. Özüarı, "Halk arasında soba zehirlenmesi olarak bilinen karbonmonoksit zehirlenmeleri, havaların soğumasıyla birlikte hastanemizde sıkça karşılaştığımız vakalar arasında yer almaya başladı. Karbonmonoksit zehirlenmesi; sobalarda ya da çeşitli ısıtıcılarda yakıtın tam olarak yanmaması sonucu ortaya çıkan karbonmonoksit gazının solunmasıyla meydana gelen bir zehirlenme türüdür. Bu zehirlenmelerde en sık görülen belirtiler arasında baş ağrısı, halsizlik, bulantı, kusma ve ilerleyen durumlarda bilinç bulanıklığı hatta koma yer almaktadır. Hastalar bu belirtileri yaşadıklarında ilk olarak bulundukları ortamdan uzaklaşmalı ve hemen 112’yi aramalıdır. 112 ekiplerinin yönlendirmesiyle hastalar, gerekli görüldüğünde hiperbarik oksijen tedavisine alınmaktadır. Hiperbarik oksijen tedavisi, bu tür hastalarda oldukça kıymetli ve acil olarak uygulanan bir tedavi yöntemidir. Genellikle tek seans yeterli olurken, bazı hastalarda durumun ciddiyetine göre 2-3 seans veya daha fazla uygulama yapılabilmektedir" dedi. "Doğalgaz zehirlenmeleri artış gösterdi" Son dönemlerde sobanın yanı sıra doğalgaz zehirlenmelerinin de artış gösterdiğini dile getiren Özüarı, "Son dönemlerde soba zehirlenmelerinin yanı sıra doğalgaz zehirlenmeleri de artış göstermektedir. Özellikle kombi bakımı veya kombi değişimi yapılan evlerde, işlemlerin ardından doğalgaz sızıntıları yaşanabilmektedir. Bu nedenle bakım sonrasında gerekli kontrollerin titizlikle yapılması büyük önem taşımaktadır" diye konuştu. "Yol açtığı ölümler ‘sessiz ölüm’ olarak adlandırılmaktadır" Karbonmonoksit zehirlenmesinin renksiz ve kokusuz olması nedeniyle fark edilmesinin zor olduğuna söyleyen Özüarı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Karbonmonoksit gazı renksiz ve kokusuz olduğu için, yol açtığı ölümler ‘sessiz ölüm’ olarak adlandırılmaktadır. Bu nedenle benzer semptomlar yaşayan kişilerde karbonmonoksit zehirlenmesi ihtimali mutlaka akılda tutulmalıdır." (YLM-MSA-Y)