Yerel Haberler
Van
23 Aralık 2025 Salı - 15:27 Van’da sigara bırakma polikliniklerinde 800 kişi sigarayı bıraktı Van İl Sağlık Müdürlüğü sağlıklı hayat merkezlerindeki sigara bırakma polikliniklerinde, 2025 yılında yaklaşık 800 kişi sigarayı bıraktı. Kent genelinde hizmet veren 17 sigara bırakma polikliniği aracılığıyla vatandaşlara ücretsiz danışmanlık ve tedavi desteği sunulurken, tütün kullanımının azaltılması ve toplum sağlığının korunması hedefleniyor. Sağlık personelince yürütülen çalışmalar kapsamında, sigarayı bırakmak isteyen bireyler düzenli olarak takip edilerek tedavi süreçleri destekleniyor. Yapılan değerlendirmelerde, 2025 yılı içerisinde sigara bırakma polikliniklerine toplam 2 bin 614 kişinin ayaktan başvurduğu, bu kişilerden bin 800’üne sigara bırakma ilacı başlandığı ve tedaviye uyumu yüksek olan grubun yaklaşık yüzde 40’ının sigarayı tamamen bıraktığı kaydedildi. "Van’ın 13 ilçesinin 11’inde sigara bırakma polikliniğimiz bulunuyor" Konuya ilişkin konuşan İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Muhammed Tosun, Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’nun destekleriyle koruyucu sağlık hizmetlerinde önemli bir noktaya gelindiğini belirtti. İl Sağlık Müdürü Tosun, "İnsanları hastalanmadan önce; gerek kronik hastalıklara gerekse akut hastalıklara yakalanmadan önce, koruyucu sağlık hizmetlerimizle bilinçlendiriyor, hastaneye gitmeye gerek kalmadan, hastalık aşamasına gelmeden tedavi imkânları sunuyoruz. Bu hizmetlerden biri de sağlıklı hayat merkezlerimiz ve ilçe sağlık müdürlüklerimiz bünyesinde başlayan, daha sonra sokaktaki her caddeye ve ara sokağa kadar yayılan sigara bırakma timleri ve polikliniklerimizdir. Hâlihazırda 17 noktada sigara bırakma polikliniği hizmeti veriyoruz" dedi. "Yüzde 40’ı sigarayı tamamen bıraktı" Sigara bırakma polikliniklerine sigaraya başlamış, bırakmayı düşünen ya da bu süreçte desteğe ihtiyaç duyan vatandaşların başvurduğunu dile getiren Tosun, "Bunun yanında yerinde sigara bırakma polikliniklerimiz ile sahada aktif görev yapan mobil timlerimiz de bulunuyor. Mobil timlerimiz, dükkân dükkân gezerek sigaranın zararlarını anlatıyor, sigarayı bırakmak isteyenlere yol gösteriyor. Ayrıca sigara bırakma mobil aracımız da şehrin kalabalık noktalarında, meydanlarda ve caddelerde hizmet vererek, sigarayı bırakmak isteyen vatandaşlarımıza hem bilgilendirme yapıyor hem de işlemlerini yerinde gerçekleştiriyor. 2025 yılı içerisinde il genelinde hizmet veren 17 sigara bırakma polikliniğine toplam 2 bin 614 kişi ayaktan başvurdu. Bu vatandaşlarımızdan bin 800’üne sigara bırakma ilacı başlandı. Tedaviye uyumu yüksek olan bu grubun yaklaşık yüzde 40’ı sigarayı tamamen bıraktı. Bu veriler doğrultusunda, ilimizde 2025 yılı içerisinde yaklaşık 800 vatandaşımız sigaraya veda etti" diye konuştu. Vatandaşın daha sağlıklı bir yaşama kavuşması için çalışmalarının devam edeceğini ifade eden Tosun, sigaranın; KOAH, kalp krizi ve benzeri pek çok kronik hastalığın en önemli tetikleyicilerinden biri olduğu düşünüldüğünde, bu başarının toplum sağlığı açısından ne kadar önemli olduğunun bir kez daha ortaya çıktığını kaydetti.
23 Aralık 2025 Salı - 15:14 Van’da sigara bırakma polikliniklerinde 800 kişi sigarayı bıraktı Van İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren Sağlıklı Hayat Merkezlerindeki sigara bırakma polikliniklerinde, 2025 yılı içerisinde yaklaşık 800 kişinin sigarayı bıraktı. Kent genelinde hizmet veren 17 sigara bırakma polikliniği aracılığıyla vatandaşlara ücretsiz danışmanlık ve tedavi desteği sunulurken, tütün kullanımının azaltılması ve toplum sağlığının korunması hedefleniyor. Sağlık personeli tarafından yürütülen çalışmalar kapsamında, sigarayı bırakmak isteyen bireyler düzenli olarak takip edilerek tedavi süreçleri destekleniyor. Yapılan değerlendirmelerde, 2025 yılı içerisinde sigara bırakma polikliniklerine toplam 2 bin 614 kişinin ayaktan başvurduğu, bu kişilerden bin 800’üne sigara bırakma ilacı başlandığı ve tedaviye uyumu yüksek olan grubun yaklaşık yüzde 40’ının sigarayı tamamen bıraktığı kaydedildi. "Van’ın 13 ilçesinin 11’inde sigara bırakma polikliniğimiz bulunuyor" Konuya ilişkin konuşan İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Muhammed Tosun, Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’nun destekleriyle koruyucu sağlık hizmetlerinde önemli bir noktaya gelindiğini belirtti. İl Sağlık Müdürü Tosun, "İnsanları hastalanmadan önce; gerek kronik hastalıklara gerekse akut hastalıklara yakalanmadan önce, koruyucu sağlık hizmetlerimizle bilinçlendiriyor, hastaneye gitmeye gerek kalmadan, hastalık aşamasına gelmeden tedavi imkânları sunuyoruz. Bu hizmetlerden biri de Sağlıklı Hayat Merkezlerimiz ve ilçe sağlık müdürlüklerimiz bünyesinde başlayan, daha sonra sokaktaki her caddeye ve ara sokağa kadar yayılan sigara bırakma timleri ve polikliniklerimizdir. Hâlihazırda 17 noktada sigara bırakma polikliniği hizmeti veriyoruz" dedi. "Yüzde 40’ı sigarayı tamamen bıraktı" Sigara bırakma polikliniklerine sigaraya başlamış, bırakmayı düşünen ya da bu süreçte desteğe ihtiyaç duyan vatandaşların başvurduğunu dile getiren Tosun, "Bunun yanında yerinde sigara bırakma polikliniklerimiz ile sahada aktif görev yapan mobil timlerimiz de bulunuyor. Mobil timlerimiz, dükkân dükkân gezerek sigaranın zararlarını anlatıyor, sigarayı bırakmak isteyenlere yol gösteriyor. Ayrıca sigara bırakma mobil aracımız da şehrin kalabalık noktalarında, meydanlarda ve caddelerde hizmet vererek, sigarayı bırakmak isteyen vatandaşlarımıza hem bilgilendirme yapıyor hem de işlemlerini yerinde gerçekleştiriyor. 2025 yılı içerisinde il genelinde hizmet veren 17 sigara bırakma polikliniğine toplam 2 bin 614 kişi ayaktan başvurdu. Bu vatandaşlarımızdan bin 800’üne sigara bırakma ilacı başlandı. Tedaviye uyumu yüksek olan bu grubun yaklaşık yüzde 40’ı sigarayı tamamen bıraktı. Bu veriler doğrultusunda, ilimizde 2025 yılı içerisinde yaklaşık 800 vatandaşımız sigaraya veda etti" diye konuştu. Vatandaşın daha sağlıklı bir yaşama kavuşması için çalışmalarının devam edeceğini ifade eden Tosun, sigaranın; KOAH, kalp krizi ve benzeri pek çok kronik hastalığın en önemli tetikleyicilerinden biri olduğu düşünüldüğünde, bu başarının toplum sağlığı açısından ne kadar önemli olduğunun bir kez daha ortaya çıktığını kaydetti. (YLM-MSA-Y)
22 Aralık 2025 Pazartesi - 09:30 Van’da soba başında 83 yıllık çay geleneği Van’ın İpekyolu ilçesindeki Kahvaltıcılar Sokağı’nda yer alan ve yaklaşık 83 yıllık geçmişiyle kentin hafızasında önemli bir yere sahip olan tarihi çay evi, ziyaretçilerine nostaljik bir yolculuk sunuyor. Van’da 1942 yılından bu yana hizmet veren çay evi, özellikle kış aylarında odun sobası etrafında oluşan sıcak atmosferiyle dikkat çekiyor. Sobanın üzerinde demlenen çay ve tarçının kokusu mekânı sararken, geçmişten bugüne taşınan masa, sandalye ve demlikler ise eski günleri hatırlatıyor. Sigara içilmesine izin verilmeyen ve siyasetin konuşulmadığı çay evi, huzurlu ortamıyla her kesimden ziyaretçiyi ağırlıyor. 12 bardak çayı tek seferde servis ediyor Çay evinin dikkat çeken bir diğer özelliği ise çay servisi. Tepside çay sunmayı tercih etmeyen çay evi sahibi Dolayı Usta, yaklaşık 12 bardağı aynı anda eline alarak masalara servis yapıyor. Yılların verdiği alışkanlıkla yapılan bu sunum, mekânın kendine has kültürünü ve ustalığını gözler önüne seriyor. "Bu değerin yok olmasına gönlümüz razı değil" İHA muhbirine konuşan 56 yaşındaki çay evi sahibi Dolayı Öztürk, mekânın Van kültürünü yaşatmak amacıyla korunduğunu belirtti. Kentin en eski çay evi olduğunu ifade eden Öztürk, "Tam 83 yıllık bir geçmişe sahiptir. Biz burada eskiyi canlandırmaya, yaşatmaya çalışıyoruz. Van’ın kültürünü yaşatmak istiyoruz. Büyüklerimizin geçmişte yaşadıklarını, örfünü ve adetlerini kaybetmek istemiyoruz; bu değerin yok olmasına gönlümüz razı değil. Bakıyorsunuz; sobamız eski, sandalyelerimiz eski, demliklerimiz eskidir. Hepsini geçmişe dayanarak kullanıyoruz. Çünkü diyoruz ki, büyüklerimizin örfü, adeti kaybolmasın. Bunları yaşatmaya çalışıyoruz" dedi. "Burada bir bilgi bankası oluşuyor" Bu tür kahvehanelerin dostluklarının çok farklı olduğunu dile getiren Öztürk, "Buraya gelen insanların bilgi ve birikimi çok kıymetlidir. Biz onlara adeta birer ‘kitap’ diyoruz. Çünkü aralarında büyük esnaflar, önemli bürokratlar ve iş insanları var. Hepsi bir araya geldiğinde adeta bir bilgi bankası oluşuyor. Gençler buraya geliyor ve bu insanlardan çok şey alıyor" diye konuştu. Her kesimden vatandaşı çay evinde ağırladıklarını söyleyen Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sigara yasaklandığı gün biz de kahvemizde yasakladık. Bu çok güzel bir uygulama oldu. Ayrıca burası siyasetin olmadığı bir ortamdır. Herkese açık bir yerdir. Her kesimden insan gelir ve herkes buradan memnun ayrılır. İnsanlar geliyor, eskiyi yad ediyor; sandalyeye, masaya, çaya bakıyor. Zaten bir tezgâh yaklaşık 84 yıl ayakta durmuşsa, bilin ki onun verdiği bir tat, bir emek vardır. Çünkü bu memleketin değerlerine sahip çıkılması gerekiyor. Eğer biz bunları yaşatmaz, sahip çıkmaz ve korumazsak, ileride hepsi yok olur." "Emekli olduktan sonra neredeyse her gün buradayım" 13 yıl önce emekli olduktan sonra hemen her gün bu çay evine geldiğini ifade eden Ferzende Olgun ise "Buraya genellikle esnaflar ve emekli olan insanlar gelir. İnsanlar burada dinlenir, sohbet eder. Biz de sürekli buradayız; gelip burada dinleniyoruz. Ben kendi adıma söyleyeyim; emekli olduktan sonra neredeyse her gün buradayım. 2013 yılında emekli oldum ve o günden bu yana hep buraya geliyorum" dedi. "Çok güzel ve nostaljik bir mekândır" 1980’li yıllardan beri aynı çay evine geldiğini söyleyen Burhan Çap da, "Burası bana hep eskiyi hatırlatıyor. Buraya geldiğimde interneti, teknolojiyi, her şeyi unutuyorum. Eski zamanlar, eski hatıralar, arkadaşlar geliyor aklıma. Öğrencilik yıllarımızda da buraya gelir, hep çay içerdik. Çayı gerçekten çok güzeldir. Burası güzel bir yer, çok güzel ve nostaljik bir mekândır" şeklinde konuştu.
Akdeniz iklimi Van Gölü Havzası’nı etkisi altına alıyor
27 Ekim 2025 Pazartesi - 11:27 Akdeniz iklimi Van Gölü Havzası’nı etkisi altına alıyor Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, Van Gölü Havzası’nda önümüzdeki yıllarda Akdeniz ikliminin görülmeye başlanacağını belirterek, havzada ciddi su sorunlarının yaşanabileceği uyarısında bulundu. Van Gölü Havzası, 2018-2023 yılları arasında küresel iklim değişikliğinin etkisiyle ciddi su kaybı yaşarken, 2024 yılında önceki yıllara oranla daha fazla yağış almıştı. Ancak son yıllarda havzada Ekim ve Kasım aylarında beklenen yağışların düşmemesi, buna rağmen yağışların Mart, Nisan ve Mayıs aylarına kayması mevsimsel değişimin açık göstergesi oldu. Uzmanlar, bu sürecin havzadaki iklimsel dengeleri kökten değiştirdiğini ve bölgenin giderek daha belirgin bir Akdeniz iklimine doğru evrileceğini belirtiyor. Yaz aylarının her geçen yıl daha kurak geçtiğine dikkat çeken bilim insanları, artan sıcaklık ve buharlaşmanın su kaynaklarını tehdit ettiğini vurguluyor. "Akdeniz ikliminin hüküm sürmesi bekleniyor" İHA muhabirine konuşan Van YYÜ Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, uzun yıllara dayanan ölçeklendirmelerin, Van Gölü Havzası’nda önümüzdeki 20-25 yıl içerisinde, bir Akdeniz ikliminin yaşanmaya başlanacağını ortaya koyduğunu belirtti. Prof. Dr. Alaeddinoğlu, "Şu anda temel karakteri karasal olan düşük yoğunluklu bir Akdeniz ikliminden söz ediyoruz; ancak önümüzdeki 20-25 yıl içinde bu bölgede daha belirgin bir Akdeniz ikliminin hüküm sürmesi bekleniyor. Akdeniz ikliminin en temel özelliği ise yaz kuraklığıdır. Dolayısıyla önümüzdeki yıllarda yazlarımız çok daha kurak geçecek. Bu durum, havzanın su kaynaklarını, göllerini, akarsularını ve sulak alanlarını ciddi biçimde etkileyecek. Zira bu bölgede yaşanan buharlaşma şiddetli ve gerçektir. Bu da sadece göl ve sulak alanların küçülmesiyle sınırlı kalmayacak; akarsuların önemli bir kısmının kurumasına, yeraltı su seviyelerinin giderek düşmesine yol açacak. Bunun sonucunda ise havzanın tamamında içme, kullanma ve sulama suyunda ciddi sorunlar yaşanacak. Bu sorunlar halihazırda etkilerini göstermeye başlamış durumda ve önümüzdeki süreçte artarak devam edecek" dedi. "İklim değişikliği yalnızca sürekli bir ısınma anlamına gelmez" İklim değişikliğinin en önemli sonuçlarından birinin yalnızca sıcaklık artışı olmadığına dikkat çeken Alaeddinoğlu, "Genellikle iklim değişikliğini ‘ısınma’ ile ilişkilendiririz, oysa bu süreç aynı zamanda hava kütlelerinin geçişini de kolaylaştırır. Güneyin sıcak havasıyla kuzeyin soğuk havası arasındaki geçirgenlik arttığı için, biz kışları daha ılık geçireceğimizi düşünsek de zaman zaman bunun tam tersi yaşanabilir. Örneğin, kuzeyden gelen soğuk hava kütleleriyle birlikte eksi 30, hatta eksi 40 derecelere varan şiddetli soğuklar bölgeye ulaşabilir ve bu soğuklar günlerce, hatta haftalarca sürebilir. Yani iklim değişikliği yalnızca sürekli bir ısınma anlamına gelmez; aksine, bu geçirgenliğin artmasıyla birlikte kış aylarında çok daha sert soğuklarla da karşılaşabiliriz. Bunun yanında geçiş mevsimlerinde, özellikle sonbahar ve ilkbaharda, mevsim normallerinin çok üzerinde sıcaklıklar ya da tam tersine çok altında soğuklar yaşanabilir. Ancak kış aylarında yağışların yeterli olup olmayacağını bugünden kesin olarak söylemek mümkün değil. Bu durum, genel atmosferik olaylar ve basınç merkezlerinin etkisine bağlı olarak değişir" diye konuştu. Önümüzdeki 10 yıllar boyunca sıcaklıkların artacağını, buharlaşma şiddetleneceğini, yağış miktarında ise azalma görüleceğini rahatlıkla söyleyebileceklerini ifade eden Alaeddinoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bütün bu gelişmeler, havzanın toplam su arzını ciddi şekilde olumsuz etkileyecek. Bu nedenle yapılması gereken, tüm bu değişimleri öngörmek ve buna uygun önlemleri bugünden almaktır. Çünkü burası kapalı bir havza ve su yönetimi doğru yapılmazsa, burada yaşayan yüz binlerce insan yakın gelecekte ciddi su sıkıntılarıyla karşı karşıya kalacaktır."
Van’da 31 kilometrelik enerji hattı tamamlandı: Çalışmalarda yabani kuşlar gözetildi
27 Ekim 2025 Pazartesi - 11:04 Van’da 31 kilometrelik enerji hattı tamamlandı: Çalışmalarda yabani kuşlar gözetildi Van’ın İpekyolu ilçesinde 31 kilometrelik yüksek gerilim hattı tamamlandı. Çalışmalar, yabani kuş üreme alanları gözetilerek yürütüldü. Erçek Mahallesi’nden Organize Sanayi Bölgesi’ne 31 kilometrelik yüksek gerilim hattı çekildi. Hat çalışmaları sırasında yabani kuşlar da gözetildi. Van’da enerji altyapısını güçlendirmek amacıyla Erçek Mahallesi’nden Van Organize Sanayi Bölgesi’ne kadar uzanan 31 kilometrelik yüksek gerilim hattı tamamlandı. Zorlu arazi şartlarında yürütülen çalışma, bölgedeki sanayi tesislerinin enerji ihtiyacını güvenli şekilde karşılamayı hedefliyor. Çalışmalar sırasında doğaya ve yaban hayatına zarar verilmemesi için özen gösterildi. Özellikle Erçek Gölü çevresinde yaşayan yaban kuşlarının göç yolları ve beslenme alanları dikkate alınarak direklerin konumları belirlenerek çekilen enerji hattı tellerine kırmızı beyaz toplar yerleştirildi. Van merkez ile Erçek arası 4 devre 4.77 kW enerji nakil hattı çektiklerini ifade eden firma yetkilisi Tekin Çelik, "Güneş enerjisinden enerji sağlanan bir sistem bu. İşimizde şu anda son safhasındayız. Allah nasip ederse bugün bitim noktasındayız. İnşallah vatana millete hayırlı olur. Yaklaşık 31 kilometrelik alana 304 direk üzeri 4 devre olarak hat çektik. Bayağı bir uzun bir hat. Arazinin kod yapısına göre yaklaşık 15 metre ile 25 metre arası direk kullanılıyor. Bazı durumlarda bu 30’a çıkıyor, 15’e iniyor. Bu arada bu yükselip indikçe ara mesafeyi de etkiliyor. Yaklaşık 100 metre ile 200-250 metre arası bir fark oluşturuyor" dedi. "Bizim ekip futbol takımı gibi" İşlerinin zorluğunu anlatan Çelik, "Birincisi gurbet ellerde olmak. İkincisi, doğa şartlarında çalışıyorsun. Mesela birincisi ayda da, ikinci ayda da olabilir, soğuk hava şartlarında. Yine aynı şekilde Ağustos ayında da olsan sıcağın etkisi sonuçta dışarıdasın. Ama her türlü şartlarında bu iş yapılıyor. Bu işi de yaparken güvenlik ön planda. Yüksekte çalışırken kemersiz çıkma kesinlikle yok. Örneğin ölü akım oluyor bunlarda, endeksiyon akımı diye. Onun önlemini topraklamalarla alıyoruz. Bu şekilde devam ediyoruz. Bir de arkadaşlarımız bu işin ustası. Aceminin bu işle çalışma şansı yok. Yani bu işte çalışmayan bir insanın gelip de bu işte çalıştığı anda hata yapmama şansı yok. Bu işte aynen futbol takımı gibi. Usta takım gibi kadroyla hatasız çalışacaksın" diye konuştu. Yaban kuşları için reflektörlü top Elektrik nakil hatlarına yerleştirilen kırmızı-beyaz toplar hakkında bilgi veren Çelik, "Bunlar birinci derecede direklerin boyuna göre örneğin 18-20 metre civarı yüksek olan direklerde yerden yüksek olduğu için birinci derece oluyor. Birinci derecedeki manası helikopter ve uçakların uçuşunu kontrol altına almak. Arkamızdaki bölgede de bunu yoğunlaştırdık. Arka kısımda helikopter ve uçaklara göre vurduk. Geri kısmımızdaki olayda da burada biliyorsunuz bir kuş cenneti var. Burada kuşların uçuşunu kuşların tellere gelmeme, telleri görmesi babında reflektör kullanarak topların sayısını sıklaştırarak yerleştirdik. Harici bir reflektör yaparak kuşların tellere gelmemesini engellemek için kullandık. Uyarıcı kırmızı direklerin tepesine kamera konacak. Kameradan kuşların tellere irtibatı zaman aşımıyla bakılarak tellere değiyor mu değmiyor mu kontrol yapılacak. Ona göre yetkililer farklı bir karar verecek" şeklinde konuştu.
Muradiye’de imam hatip okullarının 74. kuruluş yıl dönümü kutlandı
27 Ekim 2025 Pazartesi - 10:38 Muradiye’de imam hatip okullarının 74. kuruluş yıl dönümü kutlandı Van’ın Muradiye ilçesinde bulunan Bendimahi Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi tarafından imam Hatip okullarının kuruluşunun 74. yıl dönümü dolayısıyla bir program düzenledi. Okul yönetimi, öğretmenler ve öğrencilerin yoğun katılımıyla gerçekleşen programda, imam hatip okullarının tarihi gelişimi, eğitimdeki önemi ve toplum üzerindeki etkisi anlatıldı. Programda konuşan Okul Müdürü Hasan Ebrem, imam hatip okullarının ülkenin manevi ve akademik gelişimine yaptığı katkılara dikkat çekti. Ebrem, "İmam hatip okullarının açılışı 1912-1913 yıllarında yasalaşarak başlamıştır. Ancak ülke şartlarından dolayı 1950 yılına kadar bu okulların sayısı artırılamamış ve bir süre kapanmak zorunda kalmıştır. 1951 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı merhum Tevfik İleri öncülüğünde yeniden açılan imam hatip okulları, bugün ülkemizin eğitim hayatında önemli bir yere sahiptir. İmam hatip okulları sadece müspet ilimleri vermekle kalmayıp, dini ve ahlaki değerlerle bütünleşmiş bir eğitim anlayışı sunmaktadır. Bu kurumlar, İslam dünyasında ilmin ve ahlakın yeniden yükselişine katkı sunan birer diriliş hareketidir. Okulumuzda da bu anlamlı haftayı öğrencilerimiz ve misafirlerimizle coşkulu bir şekilde kutladık. Emeği geçen tüm idareci, öğretmen ve öğrencilerimize teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı. Program, öğrenciler tarafından hazırlanan görsel sunum ve yapılan dua ile sona erdi.
Prof. Dr. Lokman Aslan: "Yaban hayatına müdahale ekolojik dengeyi bozuyor"
26 Ekim 2025 Pazar - 12:01 Prof. Dr. Lokman Aslan: "Yaban hayatına müdahale ekolojik dengeyi bozuyor" Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Prof. Dr. Lokman Aslan, yaban hayvanlarıyla insanların temasının artmasının hem ekolojik denge hem de halk sağlığı açısından ciddi riskler doğurduğunu belirterek, vatandaşlara doğaya müdahale etmemeleri yönünde önemli uyarılarda bulundu. Geniş coğrafyası ve sulak alanlarıyla bünyesinde birçok türden yaban hayvanını barındıran Van Gölü Havzası’nda çeşitli nedenlerle yaralanan hayvanların getirildiği Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi; ameliyathane, rehabilitasyon merkezi, gözlem ve karantina odalarıyla hayvanların bakım ve tedavilerinin yanı sıra rehabilitasyon sürecini de başarıyla gerçekleştirerek tekrar doğal yaşam alanlarına dönmelerini sağlıyor. İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Aslan, merkezin çalışmalarına değinerek, "Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi, bütün yaban hayvanlarının sorunlarıyla ilgilenmekte ve ekolojik dengenin devam etmesi için çalışmalar yapmaktadır. Son yıllarda küresel ısınmanın etkisiyle veya yaban hayata müdahalenin sonucu olarak yaban hayvan–insan çatışmasında büyük artışlar görülmektedir" dedi. "Yaban hayvanlarına yiyecek bırakmak alışkanlıklarını bozuyor" Aslan, yaban hayvanlarına yapılan bilinçsiz yardımların doğaya zarar verdiğine dikkat çekerek, "Yaban hayvanlarının olduğu alanlara yiyecek bırakmak veya atıkları toplamamak, hayvanların alışkanlıklarını değiştiriyor. Yaban hayvanları insanlara yaklaşmaya başlıyor. Bu da zoonosis hastalıkların, yani hayvandan insana bulaşan hastalıkların artmasına sebebiyet vermektedir" ifadelerini kullandı. Yaban hayvanlarına aşırı temasın tehlikelerine dikkat çeken Aslan, "Eğer yaban hayvanla insan bu kadar temas haline gelirse, türlerin davranış biçimleri değişir. Bu da onların doğada tutunma gücünü azaltır ve ekolojik dengede büyük bir tahribata neden olur. Sonuç olarak biyolojik çeşitlilik azalır" dedi. "Vatandaşlar yaban hayvanlarına gıda bırakmamalı" Prof. Dr. Aslan, vatandaşlara önemli bir çağrıda bulunarak, "Yaban hayvanlarına gıda bırakmamalıyız. Eğer bir yaban hayvanı su ya da yiyecek bulmak için yerleşim yerine kadar geldiyse, genellikle insanla temastan korkar ve geri çekilir. Ancak merhamet duygusuyla su veya yem verirsek, bu hayvanlarda alışkanlık oluşturur. Bu kez insanlardan besin beklemeye başlar ve alamadığı zaman çatışma yaşanır" diye konuştu. "Yaban hayvanlarının şehirlere inişi hastalık riskini artırıyor" Prof. Dr. Aslan, son dönemde Bitlis, Erciş ve Hakkari’de yaşanan yaban hayvanı insan çatışmalarına da değinerek, "Bu olaylar artarsa tilkiler, kurtlar gibi türlerin mahallelere inmesiyle zoonosis hastalıkların, özellikle kuduzun yayılma riski yükselir. Bu nedenle profilaktik önlemler alınmalı, yaban hayata müdahale edilmemelidir" ifadelerini kullandı. "Vahşi çöplükler yaban hayvanlarını şehirlere çekiyor" Aslan, çöplüklerin de yaban hayatı üzerinde olumsuz etki oluşturduğunu belirterek, "Çöplükler, yaban hayvanlarının kolay beslenebileceği alanlar olduğu için onları şehir merkezlerine çekiyor. Eğer bu vahşi çöplükler kontrol altına alınmazsa, yaban hayvanlarını şehirlerde görmemiz kaçınılmaz hale gelir" dedi. "Doğayı tanımadan müdahale etmemeliyiz" Prof. Dr. Aslan, doğa gezilerinde ve kırsal alanlarda dikkat edilmesi gereken noktalara da değinerek, "Bir bölgeye giderken oradaki hayvanlar ve doğal yaşam hakkında bilgi edinilmeli. Doğada bulunan yavrular alınmamalı, çünkü yakınlarında mutlaka ebeveynleri bulunur. Doğadan koparılan her canlı, ekolojik dengede bir kayıptır. Türkiye’de yaban hayvanlarının etkileneceği ne kıtlık ne açlık ne yokluk var. Eğer biz sularını korur, doğayı temiz tutarsak, onların yiyeceğe ihtiyacı olmaz. Yaban hayvanına yiyecek bırakmak, evcilleşmenin ve ehilleşmenin yolunu açar. Bu da sahipsiz hayvan sorununa dönüşür" şeklinde konuştu. Vatandaşların yaban hayata fazla müdahale etmemeleri gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Aslan, şöyle devam etti: "Eğer müdahale etmezsek, tüm canlılar birbirinin şerrinden emin olur. Sağlıklı bir yaşam istiyorsak çevremizi kirletmemeliyiz. Çöpümüzü, kanalımızı temiz tutmalı, sağlıklı yaban hayat–sağlıklı hayvan–mutlu insan üçgenini kurmalıyız. Halk sağlığı, hayvan sağlığı ve çevre sağlığı birbirinden ayrı düşünülemez. Bunların hepsi bir bütündür. Bu anlayışla hareket edersek, daha müreffeh ve medeni bir topluma ulaşabiliriz."