Yerel Haberler
Van
Yerli Malı Haftası’nda Van’ın kültürünü tanıttılar 15 Aralık 2025 Pazartesi - 16:18:00 Van’ın Erciş ilçesindeki anaokulu öğrencileri, Yerli Malı Haftası kapsamında kentin kültürel değerlerini tanıttılar. Tüm yurtta 12-18 Aralık tarihleri arasında kutlanan Yerli Malı Haftası kapsamında Erciş ilçesindeki anaokulu öğrencileri de farklı bir etkinliğe imza attı. İlçenin Çelebibağı Mahallesi’nde bulunan Selahaddin-i Eyyübi Anaokulu öğrencileri, Van’ın kültürel değerlerini tanıttı. Ailemle Eğitim Yolculuğum projesinden de faydalanarak öğrencilerin ailelerini de etkinliğe dahil eden okul yönetimi, el birliğiyle hazırladıkları etkinliğin sunumunu yaptı. Etkinlikte Van’ın yöresel yemeklerinden el sanatlarına kadar birçok değer tanıtıldı. Etkinlikte öğrencilere yerli malı farkındalığı oluşturulurken, kendi yaşam alanı olan yöresel değerlerinin de tanıtılması amaçlandı. Okul Müdürü Ziver Gürbüz, Yerli Malı Haftası dolayısıyla bir program yaptıklarını belirterek, "Yöresel yemekler ve Van’da olduğumuz için bir de Van yöresini tanıtalım dedik. Etkinlikte Van’ımızın meşhur olan yerlerini arkadaşlara gösterdik. Van’da meşhur olan el işçiliği malzemeleri, yöresel yemeklerimizi tanıttık. Van’ımızın meşhur olan keledoş yemeğimizi, keşkekimizi, Van üzüm yaprağı sarması, Van köftesi hazırladık ve aileleri de bu işin içine kattık. Ailemle Eğitim Yolculuğu projemiz kapsamında her ay bir etkinlik yapmaya çalışıyoruz. Bu ayın etkinliği ise Yerli Malı Haftası oldu. Velilerimizle beraber planladık. Yemeklerimizin hepsi onlardan geldi. Güzel bir katılım oldu. Bu şekilde de Ailemle Eğitim Yolculuğu projesinin aralık ayını gerçekleştirmiş olduk. Öğrencilerimiz için de Dilimizin Zenginlikleri projesi kapsamda bilmedikleri kelimeleri öğrenmiş oldular" dedi.
15 Aralık 2025 Pazartesi - 15:06 Fanatizmin, kitle hareketlerine ve toplumsal değişime etkisi Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde (Van YYÜ) "Fanatizmin, Kitle Hareketlerine ve Toplumsal Değişime Etkisi" konulu konferans düzenlendi. Van YYÜ Cengiz Andiç Kültür Merkezi’nde "Fanatizmin, Kitle Hareketlerine ve Toplumsal Değişime Etkisi" başlıklı bir konferans verildi. Van Meslek Yüksek Okulu Öğretim Üyesi Menderes Koyuncu tarafından verilen konferansa çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı. Koyuncu, "Fanatizmin Monomerleri" adını verdiği, değişim arzusu, kişilik, yoksulluk, adalet, umut ve enformasyon kavramları üzerinden fanatizmi ve onun kitle hareketlerine değinerek toplum üzerindeki değişime etkisini anlattı. Kişiliklerdeki bireysel farklılıklar, yoksulluk ve eğitimsizlik üçgeni içinde son yıllarda sosyal bilimler literatürüne girmiş olan "Sosyal Mühendislik" kavramının etkin kullanımının önemine dikkat çeken Koyuncu, söz sanatı güçlü, kararlı lider stereotipine sahip birinin kitleleri nasıl etkilediği ve insanların, kitleye gönüllü olarak nasıl katıldıkları konusu üzerinde bilimsel verilerle örnekler verdi. Kitleye katılanların, ruhsal ve ekonomik durumları, fikri, sorgulayıcı, karşı argümanlara açık olmaması ve doğrusal tarzların olmayışının nedenlerini anlatan Koyuncu, "Bununla birlikte toplumun gelecek inşası için umudun mutlaka korunması gerekiyor. Dünyadaki tüm milletlerin toplumu geleceğe taşımak için ütopik de olsa bir hedeflerinin olması gerekiyor. Türk toplumunun ise yüzlerce yıldan beri var olan hedeflerini mutlaka şartlar ne olursa milletin zihinlerinde canlı tutulmasının mutlak zorunluluk olması gerekiyor" diye konuştu. Konferans, soru cevap kısmının ardından sona erdi.
15 Aralık 2025 Pazartesi - 14:30 Van’da aile danışmanlığıyla evlilikler kurtuluyor Van’ın İpekyolu ilçesinde ücretsiz hizmet veren Aile Danışmanlığı Merkezi’nde yürütülen çalışmalarla, boşanma aşamasına gelen ailelerin yaklaşık yüzde 80’inin evliliklerini sürdürme kararı aldığı bildirildi. İpekyolu Sağlıklı Hayat Merkezinde bünyesinde hizmet veren Aile Danışmanlığı Merkezi, aile yapısının korunması ve güçlendirilmesine yönelik çalışmalarını sürdürüyor. Merkezde aile içi iletişim, ebeveyn-çocuk ilişkileri ve sosyal uyum gibi konularda uzman personel tarafından ücretsiz danışmanlık hizmeti sunuluyor. Aylık yaklaşık 100 ailenin başvurduğu merkezde yürütülen terapiler sayesinde, boşanma aşamasına gelen ailelerin yüzde 80’inin boşanmaktan vazgeçtiği ifade edilirken, verilen desteklerle ailelerin sorunlarla daha sağlıklı bir şekilde başa çıkmalarının hedeflendiği belirtildi. Konuya ilişkin konuşan Aile Terapisti Dr. Zübeyde Tezcan, aile içi sorun yaşayan çiftlerin kendilerine danıştığını belirtti. Öncelikle çiftlerin birbirlerini anlamadıkları için başvurduklarını ifade eden Dr. Tezcan, "Ailede üç aşama var: Romantizm dönemi, kişilik çatışması dönemi ve bağlılık dönemi. Bize gelen çiftler genellikle kişilik çatışması sürecinde oluyor. Bu dönemde, farklı ortamlarda büyümüş olmanın yanı sıra kadın-erkek farklılıkları ve kültür çatışması da devreye giriyor. Çiftler birbirlerini anlamakta zorlanıyor ve bu nedenle bize geliyorlar. Biz ne yapıyoruz? Kadına eşini tercüme ediyoruz, erkeğe de eşini tercüme ediyoruz" dedi. Toplumda tam bir birey olamamış eşlerin olduğunu dile getiren Tezcan, "Evlenmiş, büyümüş ama bireyselleşmesini tamamlayamamış erkekler geliyor. Anne-babasına aşırı bağlı, eşine yeterince ilgi gösteremeyen, hatta eşine ilgi gösterebilmek için bile yerine göre anne-babasına danışan beylerle karşılaşıyoruz. Bu beni gerçekten çok üzüyor. Evlilik ciddi bir karar, çok kutsal bir kurum. Bunu yürütebilecek şahsiyetin ve karakterin oluşmuş olması gerekiyor. Ancak kişiliği tam gelişmemiş, bağlı bireyler aile içinde huzursuzluğa neden oluyor. Özellikle Van’da bu durumla sık karşılaşıyoruz" diye konuştu. "Yüzde 80 başarı sağladık" Boşanma kararıyla gelen çiftleri ele aldıklarına yaklaşık yüzde 80 oranında başarı sağladıklarını ifade eden Tezcan, "Elbette yüzde 20’lik bir kesimde başarılı olamadığımız vakalar da var. Ancak genel olarak baktığımızda yüzde 80-90 oranında mutlaka dokunabildiğimiz, fayda sağlayabildiğimiz vakalar oluyor" şeklinde konuştu. "Aile, en kutsal ve en önemli mutluluk kaynağımızdır" Evli çiftlere tavsiyelerde bulunan Tezcan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Öncelikle çiftlerin ayrılma noktasına gelmeden, çok ciddi yaralar almadan, herhangi bir sıkıntı yaşadıklarında başvurabilecekleri bir merci olduğunu bilmelerini istiyorum. İpekyolu İlçe Sağlık Müdürlüğü Sağlıklı Hayat Merkezi’nde çalışıyorum. Buraya gelsinler, sorularını sorsunlar. Nasıl ki gözümüz rahatsızlandığında göz doktoruna gidiyorsak, telefonumuz bozulduğunda telefoncuya gidiyorsak, ailemizle ilgili bir sorun yaşadığımızda da çok rahatlıkla danışabilecekleri bir yer olduğunu bilsinler. Aile, en kutsal ve en önemli mutluluk kaynağımızdır. Burada konuşulan her şey gizli kalır, mahremiyet sınırlarına titizlikle riayet edilir."
15 Aralık 2025 Pazartesi - 12:51 Kızılay Muradiye Şubesi iyilikte Türkiye birincisi oldu VAN (İHA) – Türk Kızılay Genel Merkezi tarafından yapılan değerlendirmede Kızılay Muradiye Şubesi iyilikte Türkiye birincisi oldu. Türk Kızılay Genel Merkezi tarafından İstanbul’da düzenlenen ‘İl Koordinasyon ve Performans Değerlendirme Toplantısı’nda, yıl boyunca sahada yürütülen çalışmalar değerlendirildi. Toplantıda, Türkiye genelinde iyilik faaliyetleriyle öne çıkan il ve ilçe şubeleri ödüllendirildi. Toplantıda Türk Kızılay Muradiye Şubesi, gösterdiği üstün performansla dikkat çekti. Yürüttüğü sosyal yardım ve gönüllülük faaliyetleriyle öne çıkan Muradiye Şubesi, şubeler arasında Türkiye birincisi oldu. Ödüllerin ardından açıklamalarda bulunan Türk Kızılay Muradiye Şube Başkanı Selçuk Yay, elde edilen başarının ortak bir emeğin sonucu olduğunu belirterek, "Birlikten iyilik doğar diyerek çıktığımız bu yolda, genel merkezimizin düzenlediği bu toplantıda elde edilen başarı hepimizi gururlandırdı. Bu ödül, gece gündüz demeden çalışan gönüllülerimizin, personelimizin ve bizlere güvenen Muradiyeli hemşehrilerimizin emeğinin karşılığıdır" dedi. İyilik çalışmalarının emek ve sabırla büyüdüğünü ifade eden Yay, "Biz inanıyoruz ki çaba varsa bereket vardır. Bu inançla daha fazla ihtiyaç sahibine ulaşmak için çalışmalarımıza devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. Muradiye’de yürütülen iyilik faaliyetlerinin yalnızca saha çalışmalarıyla sınırlı olmadığını dile getiren Yay, bağışçıların iyilik zincirinin en güçlü halkası olduğunu belirterek, "Zekâtını, fitresini ve sadakasını bizlere emanet eden tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum" diye konuştu. Yay, Türk Kızılay Genel Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz başta olmak üzere genel merkez yönetimine teşekkür ederek, genel merkezin sahadaki çalışmalara büyük katkı sunduğunu söyledi. Program sonunda Kızılay Muradiye Toplumsal Eğitim Merkezi El Sanatları Kursu’nda öğrenciler tarafından el emeğiyle hazırlanan Van Kedisi figürü, Türk Kızılay Genel Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz’a hediye edildi.
Flamingolar, Erçek Gölü’ndeki konaklama süresini uzattı
29 Kasım 2025 Cumartesi - 10:48 Flamingolar, Erçek Gölü’ndeki konaklama süresini uzattı Doğunun saklı cenneti Van’daki Erçek Gölü, zarif misafirleri olan flamingoları ağırlamaya devam ediyor. Göçmen kuşların Kuzey Afrika’dan İran’a uzanan yolculuğunda en önemli konaklama merkezlerinden Van Gölü havzası, sulak alanlarıyla çok sayıda türden binlerce kuşu bünyesinde barındırıyor. Van’ın doğusunda yer alan, eşsiz doğal güzelliği ve biyolojik çeşitliliğiyle dikkat çeken Erçek Gölü, her yıl olduğu gibi bu yıl da flamingoların göç yolculuğunda uğrak noktası oldu. Pembe tüyleri, uzun zarif boyunları ve estetik duruşlarıyla doğa tutkunlarının gözdesi olan flamingolar, hava sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde seyrettiği bölgede konaklama sürelerini uzattı. Başta İran’ın Urumiye Gölü olmak üzere birçok gölün kuruması sonrası Van Gölü kıyıları ve Erçek Gölü’nde konaklayan flamingolar bölge ekosistemine canlılık katmaya devam ediyor. Suya düşen nazlı gölgeleri ve sakin danslarıyla Erçek Gölü’nde görsel şölen oluşturan flamingolar havadan dronla görüntülendi. Van Gölü havzasının sulak alan yönünden zengin olması ve bazı mevsimlerde de küresel ısınmaya bağlı olarak bazı sulak alanlarda çekilmeye bağlı olarak yeni alanlar oluşmaya başladığını belirten Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Prof. Dr. Lokman Aslan, "Bu sıcaklık da bazen bazı hayvanlara pozitif yönde yansıdı. Eskiden kış mevsiminin çok sert geçmesine bağlı olarak bazen Nisan’da ve Mayıs’ta görmeye alıştığımız allı turnaları bu sene Şubatta, Martta görmeye başladık. Meteoroloji uzmanı olan iklimi daha önceden sezen ve bilen allı turnalar burada önümüzdeki bir kaç gün içerisinde herhangi bir don ve onları etkileyecek bir problem olmadığından dolayı Aralık ayının başına kadar yoğun şekilde göreceğiz. Geçen senede her yıl sayısı artarak burada konaklayan, kışı burada geçiren allı turnaları görüyorduk. Bu sene daha fazla allı turnaları görme imkanımız olacak" dedi. Van Gölü’ndeki sulak alanlar büyük olduğunu, tamamen kuruma riskiyle karşı karşıya olmadığını ifade eden Prof. Dr. Aslan, "Yaban hayvanların bu havzada beslenebileceği alanlar var. Ve bunları da koruma tedbirleri de alındığından dolayı av yasağının olması, Doğa Koruma ve Milli Parklar 14. Bölge Müdürlüğü ekiplerinin koruma tedbirleri devam ediyor. yaban hayvanları ise gıda ve güvenlik olduğu yere gelirler. Burada sonbahardaki yağışlarla beraber sulak alanlarımızda da artık canlanma meydana geldi. Sulak alanların çevrede eğer gideceği yerde sulak alanlar kuruduysa mesela buna örnek olarak Urumiye Gölü tamamen kurudu. Urumiye Gölü’ne giden ve burada üreyen yaban kuşları, artık buraya gelecekler. Bu da Van Gölü havzası için sulak alanları için bir şans" diye konuştu.
Prof. Dr. Aslan: "İnsan-yaban hayvanı teması biyogüvenlik açısından ciddi risk taşıyor"
29 Kasım 2025 Cumartesi - 10:04 Prof. Dr. Aslan: "İnsan-yaban hayvanı teması biyogüvenlik açısından ciddi risk taşıyor" Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Prof. Dr. Lokman Aslan, insanların yaşam alanlarının genişlemesi ve kırsalın hızla boşalmasının yaban hayvanlarını doğrudan etkilediğini belirterek, artan insan-hayvan temasının biyogüvenlik açısından ciddi riskler oluşturduğunu söyledi. Van YYÜ Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Prof. Dr. Aslan, yerkürenin oluşumundan bu yana insanlar ve hayvanların sürekli bir etkileşim içinde bulunduğunu ifade ederken, "yaban hayvanı" tanımının ancak insanla hiç temas etmemiş türler için geçerli olduğunu hatırlattı. İnsan yerleşimlerine yaklaşan her türün artık yabanlığını kısmen kaybettiğini vurgulayan Aslan, geçmişte ulaşımın sınırlı olması nedeniyle insanların hayvanlara ancak kendi güçleri ölçüsünde yaklaşabildiğini, günümüzde ise teknolojik imkânlar ve silahların insanları daha üstün bir konuma taşıdığına dikkat çekti. "İnsan-hayvan teması giderek artıyor" Tarımın gelişmesi, kırsaldaki nüfusun azalması ve şehirleşmenin hızlanmasıyla ekolojik dengenin bozulduğunu belirten Prof. Dr. Aslan, "Doğanın tahrip edilmesi, yeni yolların açılması ve yerleşimlerin genişlemesi onların doğal sahalarının değişmesine yol açtı. Örneğin eskiden 100 hanenin yaşadığı bir köyde koyun, inek, keçi, tavuk, kedi ve börtü böcek aynı döngünün içinde yer alırken bugün bu köylerde 20 hane, kimi köylerde ise hiç kimse kalmadı. Bu değişimden en çok etkilenenler arasında domuzlar, kurtlar ve tilkiler bulunuyor. Bu hayvanlar artık insanların yaşadığı alanlara doğru yaklaşmaya başladı. Şehirlerde vahşi depolama alanlarında biriken çöpler, kolay besine ulaşma imkânı sunduğu için yaban hayvanlarını buralara çekiyor. Böylece insan-hayvan teması giderek artıyor. Mahalle ortasında domuzların yürümesi, ayıların yaylalardaki evlere zarar vermesi, tilkilerin sokaklarda kedilerle karşılaşması bu daralan coğrafyanın ve iç içe geçmiş yaşam alanlarının göstergesidir" dedi. "Biyogüvenlik açısından büyük bir tehlike oluşturuyor" Bu durumun kontrol altına alınması gerektiğinin altını çizen Aslan, "Çünkü tıpkı insanların farklı iklimlere gidince hastalanması gibi, ekolojik dengede yaban hayvanlarıyla evcil hayvanların karşı karşıya gelmesi de ciddi riskler taşıyor. Evcil hayvanlarda bulunan hastalıkların yaban hayvanlarına, yaban hayvanlarında bulunan virüs ve parazitlerin evcil hayvanlara bulaşması biyogüvenlik açısından büyük bir tehlike oluşturuyor. Bu karşılıklı etkileşim hem hayvan sağlığını hem de insan sağlığını tehdit edebilecek boyutlara ulaşabilir. Bu nedenle gerekli tedbirlerin bir an önce alınması, yaban hayvanlarını yerleşim alanlarına iten sebeplerin ortadan kaldırılması ve doğal yaşamın korunması büyük önem taşımaktadır" şeklinde konuştu.
Plastik karşısında direnen meslek: Van’ın son çömlek ustası
28 Kasım 2025 Cuma - 08:42 Plastik karşısında direnen meslek: Van’ın son çömlek ustası Van’da, Kültür ve Turizm Bakanlığı Çömlek Sanatçısı Osman Eşme, yaklaşık 3 bin yıllık köklü bir geçmişe sahip olan ve Urartulardan günümüze uzanan geleneksel çömlekçilik sanatını ayakta tutmak için yıllardır tek başına direniyor. Mesleği babasından öğrenen ve Tuşba ilçesine bağlı Bardakçı Mahallesi’ndeki atölyesinde yıllarca çalışmalarını sürdüren Eşme, artık sanatını kentin yeni cazibe merkezi olan Bedesten Çarşısı’ndaki yeni yerinde tanıtıyor. Bardakçı Mahallesi’nde yüzyıllardır devam eden çömlekçilik geleneği, 1976 yılında plastik kullanımının yaygınlaşmasıyla büyük ölçüde terk edilmiş, ustaların meslekten uzaklaşması nedeniyle üretim durma noktasına gelmişti. Günümüzde Van’da bu kültürel mirası sürdüren tek usta olan Osman Eşme, mesleğini yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak azmiyle yeni atölyesinde çalışmalarını azimle sürdürüyor. "Günümüzde hak ettiği değeri görmüyor" İHA muhabirine konuşan çömlek sanatçısı Osman Eşme, uzun süredir tek usta olarak geleneği yaşatmanın çabasını verdiği belirtti. Yaşadıkları mahallede plastik kullanımının yaygınlaşmasıyla mesleğin 1976 yılından itibaren büyük ölçüde terk edildiğini anlatan Eşme, "O dönem köyümüzdeki ustalar bu işi bırakmaya başladı. Ben ise 1977 doğumluyum ve bu sanatı rahmetli babamdan öğrendim. 2003 yılında işi tamamen devraldım ve günümüze kadar da sürdürdüm. Eğer ben sahip çıkmasaydım, bu sanat tamamen yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktı. Yaptığımız işin kökeni Urartulara dayanıyor. Üniversitelerde hobi amaçlı benzer çalışmalar yapılsa da bizim yaptığımız geleneksel yöntemin birebir devamıdır. Ayaklı torna, eski fırınlar, atölye düzeni hâlâ eski usulle çalışıyor. Ancak ne yazık ki günümüzde hak ettiği değeri görmüyor. Mesleğimize ilgi azaldı ve desteğe ihtiyacımız var" dedi. "Doğal ürünlere yöneliş olmasını istiyoruz" Yerli vatandaşa göre yabancı turistlerin çömleklere daha çok ilgi duyduğunu dile getiren Eşme, "Van’ın yerel küplerini, peynir küplerini ben yapıyorum. Ancak eskiye göre peynir küplerine olan rağbet de düşmüş durumda. Bunun en büyük sebebi ise plastik sektörünün yaygınlaşması. Plastik ucuz ve kırılmaz olduğu için birçok usta mesleği terk etti. Fakat sağlık açısından baktığınızda bizim ürettiğimiz doğal ürünler plastikten çok daha sağlıklıdır. Eskiden bu kadar hastalık yoktu. Plastik biliyorsunuz, kanserojen maddeler içeriyor. Bu yüzden tekrar doğal ürünlere yöneliş olmasını istiyoruz" diye konuştu. Mesleğin geleceği için yeni adımlar attığını ve bunun için de büyük oğlunu çömlekçiliğe hazırladığı söyleyen Eşme, "Elimizden geldiğince bu sanatı yaşatmaya çalışacağız. Bu sanatın yok olup gitmesini istemiyorum" şeklinde konuştu.