Yerel Haberler
Zonguldak
18 Mayıs 2024 Cumartesi - 15:31 Emekli maden işçisi, Maden Müzesi’nde madencileri anlatan resimlerini sergiledi Zonguldak’ta emekli maden işçisi Halit Kaya, Maden Müzesi’nde madencileri ve maden ocaklarını konu alan eserlerini sergiledi. Devrek ilçesinde yaşayan 69 yaşındaki emekli maden işçisi Halit Kaya, "Müzeler Günü" dolayısıyla "Avrupa Endüstri Mirası Rotası" üyesi olan Türkiye’nin ilk ve tek Maden Müzesi’nde; kömür ocakları, kömür üretimi ve madencileri konu alan bir sergi açtı. Sergide 11 eser yer aldı. Sergide yer alan eserler, madencilik mesleğinin zorluklarını ve madencilerin yaşamını gözler önüne sererken ziyaretçiler eserleri ilgiyle inceledi. 1994 yılında maden ocağından emekli olduktan sonra maden ve madenci resimleri yaptığını anlatan Kaya, “1994 yılında emekli olduktan sonra zaten maden resimleri yapıyordum. Dedem maden şehidi. Babam madenci olduğu için bizim evimizde anlatılan hikayeler hep maden hikayeleridir. Bu da bana sirayet etti. Bunu bir görev olarak addettim. Madenci resimlerine başladım. Madenci resimlerinin konusu zaten resimlerden de belli. Madencilik meşakkatli bir meslek. Kazaları, göçükleri, grizuları olan bir şey. Resimlere yansıtmaya çalıştım. Hala daha da resimlere devam ediyorum. İnşallah maden resimlerini, maden kazalarının olduğu şehirlerde en büyük hayalim bu resimleri oralarda sergilemek olacaktır” dedi. Müzeyi ziyaret eden madencilerin resimlerde kendilerini bulduğunu ifade eden Kaya, “Buna vesile olan arkadaşlara burada teşekkür ederim. Maden resimlerim bir de olması gereken yerdeydi. İnşallah daha sonra da bu resimleri buraya hediye ederiz. Madencilerle birlikte burada bütünleşmiş olurlar. Onlar resimlere bakınca kendilerini buluyorlar diyebilirim. Çünkü dediğim gibi madencilik meşakkatli meslek. Ben de bu zorlukları tuvale yansıtmaya çalıştım. Onlar da orada görünce bunları kendi yaşamlarını orada gürmüş oluyorlar. Herhalde ondan mutlu oluyorlardır” ifadelerine yer verdi.
18 Mayıs 2024 Cumartesi - 15:20 Emekli maden işçisi, maden müzesinde eserlerini sergiledi Zonguldak’ta emekli maden işçisi Halit Kaya, maden müzesinde madencileri ve maden ocaklarını konu alan eserlerini sergiledi. Devrek ilçesinde yaşayan 69 yaşındaki emekli maden işçisi Halit Kaya, "Müzeler Günü" dolayısıyla "Avrupa Endüstri Mirası Rotası" üyesi olan Türkiye’nin ilk ve tek Maden Müzesi’nde; kömür ocakları, kömür üretimi ve madencileri konu alan bir sergi açtı. Sergide 11 eser yer aldı. Sergide yer alan eserler, madencilik mesleğinin zorluklarını ve madencilerin yaşamını gözler önüne sererken ziyaretçiler eserleri ilgiyle inceledi. 1994 yılında maden ocağından emekli olduktan sonra maden ve madenci resimleri yaptığını anlatan Kaya, “1994 yılında emekli olduktan sonra zaten maden resimleri yapıyordum. Dedem maden şehidi. Babam madenci olduğu için. Bizim evimizde anlatılan hikayeler hep maden hikayeleridir. Bu da bana sirayet etti. Bunu bir görev olarak azletim. Madenci resimlerine başladım. Madenci resimlerinin konusu zaten resimlerden de belli. Madencilik meşakatli bir meslek. Kazaları, göçükleri, grizuları olan bir şey. Resimlere yansıtmaya çalıştım. Hala daha da resimlere devam ediyorum. İnşallah maden resimlerini maden kazalarının olduğu şehirlerde en büyük hayalim bu resimleri oralarda sergilemek olacaktır.” dedi. Müzeyi ziyaret eden madencilerin resimlerde kendilerini bulduğunu ifade eden Kaya, “Buna vesile olan arkadaşlara burada teşekkür ederim. Maden resimlerimin bir de olması gereken yerdeydi. İnşallah daha sonra da bu resimlere buraya hediye ederiz. Madencilerle birlikte burada bütünleşmiş olurlar. Onlar resimlere bakınca kendilerini buluyorlar diyebilirim. Çünkü dediğim gibi madencilik meşakatli meslek. Bende bu zorlukları tuvale yansıtmaya çalıştım. Onlarda orda görünce bunları kendi yaşamlarını orada gürmüş oluyorlar. Heralde ondan mutlu oluyorlardır.” ifadelerine yer verdi.
ZBEÜ Öğretim Görevlisi Dr. Gültekin Topaloğlu’na “En İyi Doktora Tezi” ödülü
17 Mayıs 2024 Cuma - 06:26 ZBEÜ Öğretim Görevlisi Dr. Gültekin Topaloğlu’na “En İyi Doktora Tezi” ödülü ZBEÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer’in katılımıyla Borsa İstanbul’da düzenlenen ödül töreninde Öğr. Gör. Dr. Gültekin Topaloğlu “En İyi Doktora Tezi” ödülünü aldı. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Gökçebey Mithat Çanakçı Meslek Yüksekokulu Müdür Yardımcısı ve öğretim görevlisi Dr. Gültekin Topaloğlu ZBEÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Fatih Bayramoğlu’nun danışmanlığında hazırladığı “Borsa İstanbul Şirketleri İçin Bir Kredi Derecelendirme Modeli Geliştirilmesi” başlıklı doktora teziyle İktisadi Araştırmalar Vakfı tarafından düzenlenen 18. Tez Ödülü etkinliğinde “En İyi Doktora Tezi” ödülüne layık görülerek düzenlenen törenle ödülünü aldı. Düzenlenen ödül töreninde konuşan Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, sosyal bilimler alanında uygulamaya yönelik somut çıktıları olan bir doktora tezinin, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi tarafından iş ve akademi dünyasına armağan edilmiş olmasından ötürü büyük bir memnuniyet duyduğunu ifade etti. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi’nin sosyal bilimler, mühendislik, fen bilimleri ve diğer bilim alanlarında elde ettiği başarıların bir tesadüf olmadığını belirten Rektör Özölçer, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koymuş olduğu Türkiye Yüzyılı Vizyonu çerçevesinde yapılan planlamaların bu başarıların temeli olduğunu belirtti. Sözlerini, Türkiye Yüzyılı Vizyonu çerçevesinde Türkiye’nin uluslararası finans çevreleriyle etkileşiminde ve borçlanma maliyetlerinde önemli bir rol oynayan kredi derecelendirme konusu ile ilgili Türkiye’ye özgü bir derecelendirme modelinin bu tez vasıtasıyla üretilmiş olmasından duyduğu memnuniyeti belirterek sürdüren Özölçer, Dr. Gültekin Topaloğlu’nu ve tez danışmanı olan Prof. Dr. Mehmet Fatih Bayramoğlu’nu tebrik ederek kıymetli çalışmaları ve çabalarından ötürü kendilerine teşekkürlerini iletti. Ödülün sahibi Öğr. Gör. Dr. Gültekin Toplaoğlu ise almış olduğu ödülden ötürü mutlu olduğunu ifade ederek “Ödül töreninde Rektörümüzün yanımızda olması, sadece benim için değil, üniversitemiz bünyesindeki tüm akademisyenlerimiz için çok anlamlıdır. Çalıştığımızda, gayret ettiğimizde ve başardığımızda takdir edileceğine ilişkin somut bir gösterge ve motivasyon kaynağıdır. Bu nedenle Rektörümüz Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer’e teşriflerinden ötürü çok teşekkür ediyorum.” ifadelerinde bulundu. Dr. Topaloğlu, ödül kapsamında verilen maddi desteği ise ZBEÜ Vakfı’na öğrenci bursu olarak kullanılmak üzere bağışladığını ifade etti.
Turan; “Bugün Rus Milliyetçiliğinin gelecek sevdası yeniden bir Bizans olmaktır”
16 Mayıs 2024 Perşembe - 14:55 Turan; “Bugün Rus Milliyetçiliğinin gelecek sevdası yeniden bir Bizans olmaktır” ZONGULDAK (İHA) – Zonguldak’ta sempozyumda konuşan Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, Rusya’nin yeniden bir Bizans olma sevdası olduğunu söylerken “Karadeniz, Akdeniz sevdası da onun bir parçasıdır. Suriye meselesinde Ruslar niye vardır dersek cevabı buradadır” dedi. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (ZBEÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi tarafından “Karadeniz İnsan ve Toplum Bilimleri Sempozyumu” gerçekleştirildi. Sezai Karakoç Kültür Merkezi’nde açılış töreni gerçekleştirilen sempozyuma, Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı Prof. Dr. Refik Turan konuk olarak katıldı. Saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı’nın okunduğu sempozyumda konuşan düzenleme kurulu başkanı Doç. Dr. Yücel Namal, dünyada yaşanan hızlı değişim ve dönüşümün sorun çözme odaklı alternatif yaklaşımların disiplinler arası boyutta tartışılması gerekli kıldığını söyledi. Sempozyumun bu ilkeler ışığında farklı disiplinlerle ilgili çalışmaları tartışmak, bilimsel çıkarımlar elde etmek amacıyla düzenlendiğine dikkat çeken Namal şöyle dedi: “Günümüz şartları ve dünyada yaşanan hızlı değişim, dönüşüm, sosyal bilimlerde yenilikçi veya sorun çözme odaklı alternatif yaklaşımların disiplinler arası boyutta tartışılmasını gerekli kılmaktadır. Bu nedenle Türkiye Yüzyılı olacağına inandığımız bu asırda Atatürk’ün muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkma hedefi doğrultusunda üniversitemizde sosyal bilimler alanında kültür ana teması etrafında şekillenen Karadeniz İnsan ve Toplum Bilimleri Sempozyumu düzenlenmiştir. Bu ilkeler ışığında farklı disiplinlerle ilgili çalışmaları tartışmak ve yeni bilimsel çıkarımlar elde etmek amacıyla düzenlediğimiz sempozyumumuzda arkeolojiden, felsefeye, tarihten, edebiyata, sosyolojiye, psikolojiye kadar pek çok disiplinde alanında uzman araştırmacılarla ortak bir zeminde buluşma fırsatını bizlere sundu.” “Türkiye’nin kesişim yollarında durması ülkemizin Karadeniz’de üstlendiği rolün önemini ortaya koyuyor” İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Melih Geniş, Türkiye’nin Karadeniz’in en uzun kıyı şeridine sahip ülke olmasının, ulaşım ve ticaret yollarının kesişim noktasında olmasının Karadeniz’de üstlendiği rolün önemini ortaya koyduğunu söyledi. Geniş, Zonguldak’ın yerli ve yenilenebilir enerji payının arttırılmasında öneminin bir kez daha ortaya çıktığını ifade ederek şu ifadelere yer verdi: “Türkiye’nin Karadeniz’in en uzun kıyı şeridine sahip ülke olması, Karadeniz’de kıyısı bulunan ülkelerin sıcak denizlere inebilmeleri ve dünya ile deniz yolu vasıtasıyla ticaret yapabilmeleri, Türkiye’nin ulaşım ve ticaret yollarının kesişim yollarında durması ülkemizin Karadeniz’de üstlendiği rolün önemini ortaya koyuyor. Türkiye Yüzyılı süresince ülkemizin öncelikli hedefleri arasında milli enerji politikası çerçevesinde yerli ve yenilenebilir enerji payının arttırılmasının yer almasıyla bilhassa bölgemiz ve Zonguldak önemini bir kere daha ortaya koymuştur. Bu durum neticesiyle kamu otoritelerine kuruluşlarınaa, sektör ve kamu iş birliklerinin yanı sıra yüksek öğretim kurumlarının da bölgenin sosyal, kültürel, ekonomik değerlerin değişiminde rol oynayacak yeni politikaların geliştirilmesi noktasında önemli bir rol ve sorumluluklar düşmektedir. Sempozyum ile bölgenin sosyal ve kültürel anlamda gelişiminin desteklenerek toplumun işleyişine katkı sağlanması hedeflenmiştir.” “Necip milletimiz toplumsal ağına her hususta önem vermiştir” ZBEÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer de Türk Milleti’nin yaşam tarzı, geçmişi ve idealleriyle azmi göz önünde bulundurulduğunda dünya sahnesinde önemli bir yere sahip olduğunu söyledi. Özölçer, “Her toplum kendi iç dinamiklerinden hareketle geçmişten gelen kültürü, günceli takip ederek korumaya güzelleştirmeye zenginleştirmeye çalışır. Kadim milletimizin yaşam tarzı, geçmişi ve idealleriyle azmi göz önünde bulundurulduğunda dünya sahnesinde çok mühim bir yere sahip olduğu aşikardır. Tarih sahnesine çıktığı andan itibaren necip milletimiz; insanı yaşamın merkezine almış onu tanımaya çalışmış ve insanın potansiyelini sonuna kadar kullanması gerektiğini sosyal bilimlerin hemen tüm dallarıyla anlatmaya çalışmıştır. Kısacası toplumsal ağına her hususta önem vermiş edebiyat, psikoloji, tarih, felsefe, arkeoloji, sosyoloji gibi disiplinlerde hep çözüm odaklı bir yaklaşım sergilemiştir. Elbette bununla birlikte sadece insanı konu alan değerlere yönelmemiştir. Tabiata da olması gerektiği gibi davranmış, yeşili, toprağı, hayvanları, kısaca tüm doğayı benimsediği insanlık ülküsü çerçevesinde öncelemiştir” dedi. Zonguldak’ı çocuk yaşta çizim kitabındaki kömürü bulan Uzun Mehmet’in hikayesiyle tanıdığını anlatan Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, milli mücadele döneminde şehrin nefes borusu olduğunu ancak yeterince anlatılamadığını söyledi. “Milli mücadele yıllarında ne yazık ki Zonguldak’ın o yüzü çok fazla gösterilememiştir” Turan, Zonguldak’ın milli mücadele yıllarında önemli bir yere sahip olduğunun altını çizerek şöyle dedi: “Ülkemin pek çok yerini daha henüz tanımazken bilmezken Zonguldak ile o muhabbetli buluşmamı o kitapla sağladım. Daha sonraki yıllarda dünya tarihinin de gördüğü en kutsal mücadelelerden birisi olan milli mücadele yıllarında da ne yazık ki Zonguldak’ın o yüzü çok fazla gösterilmemiştir, görememiştir. Bunu belki biz tarihçilerin de bir kusuru vardır elbette. Ama ne yürekten ne gayretle destek verdiğini, katkı verdiğini yıllar sonra bazı araştırmalarımda da öğrendim. Anadolu hakikaten dört bir taraftan sarılmıştır. Doğu Cephesi vardır. Urfa, Antep, Antakya, Diyarbakır’a uzanan güney cephesi vardır. Akdeniz İtalyanlarla sarılmıştır. Batı’da Yunanlılar vardır, İngiliz armadası Çanakkale’den maalesef geçmiş, İstanbul’a gelmiş, çökmüştür. Sadece bir nefes borusu kalmıştır. İnebolu ve Zonguldak. İşte o nefes aldıran boru nefes aldıran yer olarak Zonguldak’a ayrı bir muhabbetim daha oldu. Daha da pekişti.” “Rus Milliyetçiliğinin gelecek sevdası yeniden bir Bizans olmaktır” Rusya’nın politikacılarından Vladimir Jirinovski’nin sözlerini hatırlatarak bugün Rusya’nın Suriye’deki varoluş gerekçesini anlatan Turan sözlerini şöyle tamamladı: “Rusların Vladimir Jirinovski adında bir politikacıları vardı. Renkli bir politikacı, genelde muhalefette oynuyor. Nasyonalist bir Rus politikacısı. Birgün gazetecilerden birisi röportaj yapmış. Sözünü de esirgemiyor. Türkiye’ye de birkaç sefer geldi. Diyor ki ‘Siz Türkler, dünyanın en suçlu, en kabahatli milletisiniz. Niçin denildiğinde, Orta Çağ’ın o zaman ki en büyük medeniyetini yıktınız. Daha bundan büyük kabahat olur mu? Hangi medeniyet deyince Bizans, Roma Medeniyeti’ni yıktınız’ diyor. Her büyük milletin bir gelecek sevdası, ideali vardır. Bugün Rus Milliyetçiliğinin de gelecek sevdası yeniden bir Bizans olmaktır. Hala o devam ediyor. Karadeniz, Akdeniz sevdası da onun bir parçasıdır. Suriye meselesinde Ruslar niye vardır dersek cevabı buradadır.”
Salih Demir: "(Ankaraspor-Nazilli Belediyespor maçı) Ben şike iddiası demiyorum, burada şike vardır"
16 Mayıs 2024 Perşembe - 13:59 Salih Demir: "(Ankaraspor-Nazilli Belediyespor maçı) Ben şike iddiası demiyorum, burada şike vardır" TFF 2. Lig’de Ankaraspor-Nazilli Belediyespor’un 0-0 berabere kaldığı müsabaka sonrası Zonguldak Kömürspor’ün alt lige düşmesi üzerine Zonguldak Kömürspor Kulüp Başkanı Salih Demir, "Ben şike iddiası demiyorum. Şike var diyorum. Bunlar hatır şikesi derler, para şikesi derler veya bahis oyunları için yapıldı derler. Onu bilmem. Şike şikedir" dedi. Zonguldak Kömürspor Kulüp Başkanı Salih Demir, Ankaraspor ile Nazilli Belediyespor arasında oynanan ve 0-0 sonuçlanan müsabakada şike olduğu iddiaları üzerine Türkiye Futbol Federasyonu’na seslendi. Bir otelde tribün liderleri ile basın toplantısı düzenleyen Demir, "TFF, ’Ankaraspor-Nazilli Belediyespor maçında şike var’ diye karar verirse bizim takımımız 2. Lig’de. Ancak yakın zamanda karar vermezse, sezon başladıktan sonra karar verirse hiçbir faydası olmaz. 3. Lig’de mücadele vermeye devam ederiz. Bizim 3. Lig’de futbol oynamamız bir kenara TFF’nin bu maçta şike var mı yok mu karar vermesi lazım. Türkiye’deki spor kanalları her hafta bunu gündeme getiriyor. Çünkü onlar da maçı izledikten sonra şike yok diyemezler. Ulusal yayın yapan spor kanalları şike iddiası diyor. Dava açılır diye. Ben şike iddiası demiyorum. Burada şike vardır. Yüzde bir değil, yüzde yüz şike vardır" dedi. TFF’nin hakem ve gözlemci raporları sonrası söz konusu maçta şike olduğuna dair karar vereceğine inandığını söyleyen Demir, "Zonguldak Valiliği izin verirse önümüzdeki pazar günü saat 15.00’de Madenci Anıtı’nda toplanarak üniversite kavşağına kadar yürümek istiyoruz" diye konuştu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bahis iddialarına yönelik takip yaptığını belirten Başkan Demir, "Cumhuriyet Başsavcılığı’nın takip etmesi uzun bir süre olacaktır. Bunun bu sene yansıması olacağını düşünmüyorum. Ama bunların da cezası varsa cezalarını da çekmesini istiyoruz. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na da dilekçemizi vermiş bulunuyoruz. Şu anda takip edilmektedir" ifadelerini kullandı.
17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü
16 Mayıs 2024 Perşembe - 12:57 17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü Zonguldak İl Sağlık Müdürü Uzman Doktor Ertuğrul Güner; 17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü dolayısıyla tansiyonun önemine vurgu yaptı. Hipertansiyonun kan basıncının olması gereken değerin üzerinde olmasıyla, karakterize, tedavi edilmediği taktirde ciddi sağlık sorunlarına yol açan kronik bir hastalık olduğunu söyleyen Güner; inme, kalp krizi gibi ölümcül durumlara yol açması nedeniyle yüksek risk faktörü olarak kabul edildiğini söyledi. Türkiye’de 2023 yılında yapılan bir çalışmada 15 yaş üzeri nüfustaki hipertansiyon sıklığının yüzde 18,3 olduğunu, sıklığın yaşla birlikte arttığının belirlendiğine dikkat çeken Güner; şöyle dedi: “Hipertansiyon tanısı, yapılan seri ölçümler neticesinde sistolik kan basıncının 140 mmHg’nın ve/veya diyastolik kan basıncının 90 mmHg’nin üzerinde olması halinde konur. Tek bir ölçüm ile elde edilen yüksek değer tanı için yeterli değildir. Hipertansiyon; inme, kalp krizi, kalp yetmezliği ve böbrek hasarı gibi ölümcül durumlara yol açması nedeniyle dünya genelindeki hastalık ve ölümlerin en önde gelen risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün yapmış olduğu çalışmalara göre dünya genelinde 1,3 milyar kişi hipertansiyon ile yaşamını sürdürmekte olup her yıl 30-70 yaş arasındaki yaklaşık 11 milyon kişi hipertansiyon nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde, 2023 yılında yapılan bir çalışmada 15 yaş üzerindeki nüfustaki hipertansiyon sıklığının yüzde18,3 olduğu ve sıklığın yaşla birlikte arttığı belirlenmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan 2022 yılı ölüm ve ölüm nedeni istatistiklerine göre de ülkemizde gerçekleşen ölümlerin yüzde 3,5’inden hipertansiyon sorumludur. Vakaların yüzde 95’inde hipertansiyona yol açan asıl neden tam olarak belirlenememiş olmakla birlikte altta yatan en sık nedenler arasında yüksek tuz ve yağ tüketimi, meyve ve sebzeden fakir diyet, aşırı kilo ya da obezite, yetersiz fiziksel aktivite, zararlı alkol kullanımı, tütün ve tütün ürünleri tüketimi ile stresin yer aldığı gösterilmiş; olumlu yaşam tarzı değişikliklerini içeren birincil koruma yönteminin hipertansiyondan kaynaklanan ilave hastalık ve ölümleri önlemede etkili olduğu ortaya konulmuştur. Hipertansiyonun erken teşhisi, etkili tedavisi ve düzenli aralıklarla izlenmesi, hastalıkla mücadelenin diğer basamaklarıdır. Buradan hareketle, 17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü’nün bu yılki teması “Hayatının Değerini Bil, Tansiyonunu Ölçtür, Sağlıklı ve Uzun Yaşa” olarak belirlenmiştir.” Sağlığın korunması, hipertansiyon nedeniyle ortaya çıkabilecek olumsuzluklardan korunmak için yapılması gerekenleri de sıralayan Ertuğrul Güner, “Hazırlanan kontrol programlarının etkili olabilmesi, hipertansiyondan kaynaklanan sakatlık ve ölümlerin önlenebilmesi için vatandaşlarımızı; kayıtlı oldukları aile hekimlerini düzenli olarak ziyaret etmeye, periyodik olarak tarama ve izlemlerini yaptırmaya, hastalıklarını klinik yönergelere uygun olarak tedavi ettirmeye, aile hekimlerinin gerekli gördüğü durumlarda da hastanelere başvurarak ileri tetkik ve tedavilerini yaptırmaya davet ediyoruz. Sağlığınıza sahip çıkın, sağlığınızı koruyun. Hipertansiyondan ya da hipertansiyon nedeniyle ortaya çıkabilecek olumsuz durumlardan korunmak için; Sağlıklı beslenin. Yeterli miktarda su için. Tuz tüketimini azaltın. Tütün, tütün ürünleri ve alkolden uzak durun. Hareket edin. Aile hekiminize başvurun, düzenli aralıklarla risk değerlendirmenizi yaptırın. Hipertansiyonunuz yoksa yılda bir kez, hipertansiyonunuz varsa düzenli olarak tansiyonunuzu ölçtürün. İlaçlarınızı düzenli olarak ve önerilen şekilde kullanın. Bu vesileyle, hayatınızın değerini bildiğiniz uzun ve sağlıklı bir yaşam dileriz” ifadelerine yer verdi.
Alaplı’da uyuz paniği
16 Mayıs 2024 Perşembe - 12:22 Alaplı’da uyuz paniği Zonguldak’ın Alaplı İlçesinde 400 nüfuslu Mollabey köyüne bırakılan sokak köpekleri sebebiyle vatandaşlar çocuklarını uyuz köpeklerden hastalık kapma korkusu yaşıyor. Mollabey Köyü köy halkı, yetkili mercilere müracaat etmelerine rağmen bir sonuca ulaşamadıklarını söylediler. 400 nüfuslu Mollabey köyü sakinleri, çocuklarının uyuz hastalığı bulaşması korkusu ile yaşadıklarını ifade ettiler. Sokak köpeklerinin gerekli ilaçlamaları ise İstanbul’dan köyüne gelen iki gönüllü hayvan severin aracılığıyla devam ediyor. Aşılamalara katkı sağlayan Berrin Duman, besledikleri köpeklerin uyuz hastalığına yakalanıp acı çektiğini görünce duygulandı. Yüzlerce köpeğin uyuz hastalığına yakalandığını gören hayvan sever Berrin Duman, Alaplı Kaymakamlığı’nın acilen çare bulmasını istedi. Uyuz köpeklerin hem çevrelerindeki hayvanlara, hem insanlara bu hastalığı bulaştırabileceğini söyleyen Berrin Duman, "Buradaki köpeklerin çok acil tıbbi müdahale ihtiyaçları var, hepsi uyuz olmuş vaziyetteler. Çevredeki birçok köpekler burada terk edilmiş. Halk ve hepsi tehlikeli durumunda şu anda, çünkü uyuz, köpeklerin yüzde 80’ine bulaşmış vaziyette. Ben kendi imkanlarımla ilaç alıp getirdim, fakat hepsine yetmedi. Buradaki yetkili kurumlara sesleniyorum. Lütfen acil tıbbi müdahale lazım bu hayvanlar için, Zonguldak Valiliği’ne sesleniyorum, hem insanların güvenliği hem hayvanların güvenliği için acil tedbir alalım, yoksa uyuz çoğalıp insanlara bulaşacak yoksa buralar karantinaya alınabilir" dedi. "Her yıl buraya sayısız köpek geliyor" Alaplı Mollabey Köyü azası Ertan Civan ise sokak hayvanlarının çokluğundan vatandaşların rahatsızlık duyduğunu belirterek, ilçe halkının çocuklarını okula götürürken tedirginlik yaşadığını söyledi. Cıvan, "Köpeklerle ile ilgili çok büyük sıkıntılarımız var, dışarıdan mama ve yemek getiriyorlar sağ olsunlar fakat köpeklerde şu an hastalık konusu var. Köyümüz 400 nüfuslu olup 60 işyeri esnafımız var, rahat olarak 200 köpek var, belki daha fazla olabilir diyebiliriz" diye konuştu. Genelde şehir merkezindeki başı boş, hastalıklı köpeklerin köylere terk edildiğini söyleyen Köy azası Recep Yılmazer “Köpeklerden dolayı aileler çocuklarını buraya parka gönderemiyor, yine okulumuzda bulunan parka çocuklar gidemiyor. Aşısı olmayan, uyuz olan köpekler buralara bırakılıyor. Sadece çocuklarımız değil biz bile çekiniyoruz yolda yürümeye. Mollabey Köyümüz 25 köye hitap ettiğinden köpekler bu şekilde çoğalmaya başlarsa, burası karantinaya alınabilir" diye belirterek yetkililerden yardım istedi.
Alaplı’da uyuz paniği
16 Mayıs 2024 Perşembe - 12:11 Alaplı’da uyuz paniği Zonguldak’ın Alaplı İlçesinde 400 nüfuslu Mollabey köyüne bırakılan sokak köpeklerin bulunması nedeniyle vatandaşlar çocuklarını uyuz köpeklerden hastalık kapma korkusu yaşıyor. Mollabey Köyü köy halkı, yetkili mercilere müracaat etmelerine rağmen bir sonuca ulaşamadıklarını söylediler. 400 nüfuslu Mollabey köyü sakinleri, çocuklarının uyuz hastalığı bulaşması korkusu ile yaşadıklarını ifade ettiler. Sokak köpeklerinin gerekli ilaçlamaları ise İstanbul’dan köyüne gelen iki gönüllü hayvan severin aracılığıyla devam ediyor. Aşılamalara katkı sağlayan Berrin Duman, besledikleri köpeklerin uyuz hastalığına yakalanıp acı çektiğini görünce duygulandı. Yüzlerce köpeğin uyuz hastalığına yakalandığını gören hayvan sever Berrin Duman, Alaplı Kaymakamlığı’nın acilen çare bulmasını istedi. Uyuz köpeklerin hem çevrelerindeki hayvanlara, hem insanlara bu hastalığı bulaştırabileceğini söyleyen Berrin Duman, "Buradaki köpeklerin çok acil tıbbi müdahale ihtiyaçları var, hepsi uyuz olmuş vaziyetteler. Çevredeki birçok köpekler burada terk edilmiş. Halk ve hepsi tehlikeli durumunda şu anda, çünkü uyuz, köpeklerin yüzde 80’ine bulaşmış vaziyette. Ben kendi imkanlarımla ilaç alıp getirdim, fakat hepsine yetmedi. Buradaki yetkili kurumlara sesleniyorum. Lütfen acil tıbbi müdahale lazım bu hayvanlar için, Zonguldak Valiliği’ne sesleniyorum, hem insanların güvenliği hem hayvanların güvenliği için acil tedbir alalım, yoksa uyuz çoğalıp insanlara bulaşacak yoksa buralar karantinaya alınabilir" dedi. "Her yıl buraya sayısız köpek geliyor" Alaplı Mollabey Köyü azası Ertan Civan ise sokak hayvanlarının çokluğundan vatandaşların rahatsızlık duyduğunu belirterek, ilçe halkının çocuklarını okula götürürken tedirginlik yaşadığını söyledi. Cıvan, "Köpeklerle ile ilgili çok büyük sıkıntılarımız var, dışarıdan mama ve yemek getiriyorlar sağ olsunlar fakat köpeklerde şu an hastalık konusu var. Bir diğer konusu ise bunların köpek pislikleri; kapımızın önlerini pisliyorlar. Köyümüz 400 nüfuslu olup 60 işyeri esnafımız var, rahat olarak 200 köpek var, belki daha fazla olabilir diyebiliriz" diye konuştu. Genelde şehir merkezindeki başı boş, hastalıklı köpeklerin köylere terk edildiğini söyleyen Köy azası Recep Yılmazer “Köpeklerden dolayı aileler çocuklarını buraya parka gönderemiyor, yine okulumuzda bulunan parka çocuklar gidemiyor. aşısı olmayan, uyuz olan köpekler buralara bırakılıyor. Sadece çocuklarımız değil biz bile çekiniyoruz yolda yürümeye. Mollabey Köyümüz 25 köye hitap ettiğinden köpekler bu şekilde çoğalmaya başlarsa, burası karantinaya alınabilir" diye belirterek yetkililerden yardım istedi.