Yerel Haberler
Eskişehir
Tepebaşı Belediyesi’nden borcunu ödeyen çiftçiye 11 ay sonra haciz iddiası 30 Aralık 2025 Salı - 10:25:35 Eskişehir’de çiftçilik yapan Hüseyin Fırat Ekmen, Tepebaşı Belediyesi’nden kiraladığı tarım arazinin fesih bedenlini ödedikten 11 ay sonra arazileri ile malına gelen haciz ve 80 bin TL faiz ile şok oldu. Borcunu ödediğini iddia eden çiftçi, belediyenin içindeki yanlış işlemin bedelini ödemek istemediğini belirtti. Tepebaşı ilçesine bağlı Gündüzler Mahallesinde çiftçilik ve hayvancılık yapan Hüseyin Fırat Ekmen, Tepebaşı Belediyesi’nden kiraladığı tarım arazisini kirama ücreti 45 bin TL’den 150 bin TL’ye çıkarılmasından sonra geçen yıl anlaşmasını fesih etmek istedi. 10 Ocak 2025 tarihinde fesih için 155 bin TL borcunu belediyeye ödedi. Ekmen, belediyenin Emlak İstimlak biriminin borcun kapandığını kendisine bildirildiğini iddia etti. Fakat 11 ay sonra belediyenin kendisine icra davası açtığını söyleyen Ekmen, durum karşısında şaşırdı. 11 aylık faiz 80 bin TL ve avukatlık masraflarının kendisinden talep edilen çiftçinin üzerine kayıtlı aracı ve bazı tarım arazilerine haciz kararı koyulduğunu iddia ediyor. Çiftçi Hüseyin Fırat Ekmen mağduriyetinin giderilip adaletin yerini bulmasını istiyor. "10 Ocak tarihinde yaklaşık 155 bin liralık borcumu ödedim" Çiftçi Hüseyin Fırat Ekmen konuyla alakalı şöyle konuştu; "Tepebaşı Belediyesi’nden kiraladığım tarlayı iki yıl boyunca ektim ancak üçüncü yıl kira bedeli 45 bin liradan 150 bin liraya çıkarılınca bu yüksek zam nedeniyle tarlayı ekemeyeceğimi belirterek sözleşmeyi feshettim. 10 Ocak tarihinde yaklaşık 155 bin liralık borcumun tamamını ödeyerek belediyenin emlak istimlak biriminden borcumun kalmadığına dair fesihnamemi aldım ve dosyamın kapandığı söylendi. Ancak aradan 11 ay geçtikten sonra belediye tarafından icraya verildiğimi ve tüm mal varlığıma haciz konulduğunu öğrendim." "11 aylık faizi olarak yaklaşık 80 bin lira ile avukatlık masraflarını talep ediyor" Adaletin yerini bulmasını isteyen çiftçi Ekmen, "Şu an bankadaki kredilerim onaylanmıyor, haciz nedeniyle arabamı satamıyorum ve belediye benden zaten vaktinde ödediğim paranın 11 aylık faizi olarak yaklaşık 80 bin lira ile avukatlık masraflarını talep ediyor. Belediye birimleri arasındaki iletişimsizlik nedeniyle büyük bir mağduriyet yaşıyorum; tahsilat birimi ile icra birimi suçu birbirine atarken olan benim gibi zor durumdaki bir çiftçiye oldu. Haksız yere işletilen bu faizin silinmesini, bu bürokratik hatanın Sayıştay tarafından incelenmesini ve üzerimdeki hacizlerin bir an önce kaldırılmasını talep ediyorum" dedi.
II. Dünya savaşında Türkler
07 Kasım 2025 Cuma - 15:58 II. Dünya savaşında Türkler Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Satan, Türkiye’nin II. Dünya Savaşına fiili olarak katılmamasına rağmen 4 milyon Özbek, Kırgız, Kazak, Türkmen, Azerbaycan, Kafkasya ve Kırım Türklerinin hayatlarını kaybettiğini belirtti. Satan, "Türk Devletler Teşkilatı bu acıları duyurmayı kendisine görev edinmeyi, özellikle sinema ve belgesel yapının teşvik edilmeli" Eskişehir Türk Ocaklarında 2. Dünya Savaşında Türkler konuşuldu. Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Satan, yaptığı konuşmada, 1939-45 arasında süren II. Dünya Savaşına Türkiye’nin fiili olarak katılmadığını anlattı. Türkiye’nin neredeyse harp bittikten sonra müttefiklerin yanında güya harbe katıldığını ilan ettiğini, ama zaten harp bittiğini belirten Satan, "Türkiye harbe katılmadı amma, Türk Milleti harbin tamda ortasındaydı. Zira Sovyet ordusunun takriben yüzde 40’ı Türk soylu idi. Yapılan hesaplamalara göre Sovyetler 6 milyon Türk’ü askere aldı. Özbek, Kırgız, Kazak, Türkmen, Azerbaycan Türkleri, Kafkasya Türkleri, Kırım Türkleri ve daha niceleri. 2. Dünya savaşının tek mağduru Yahudiler gibi bir algı var. Sadece Yahudiler değil bütün milletler acı çekti. Harpte en çok kayıp veren asker ve sivil Sovyetler idi takriben 27 milyon. Sırasıyla; 20 milyon Çin, 12 milyon civarında Almanya, 6 milyon civarında Polonya ve takriben 4,5 milyon Türk soylu, yani harbe güya girmedik amma Sovyet ordusunun içerisindeki adı sanı, soyu sopu Türkoğlu Türk olan 6 milyonun 4 milyonu öldü veya kaybedildi. Harbin mağlubu Japonya’nın 2 misli ölü" diye belirtti. Türkiye dışındaki bütün Türklerin bu savaşa girdiğini, ancak bunun kendi rızaları ile olmadığını anlatan Prof. Dr. Ali Satan, "İşgali altında bulundukları, özellikle Sovyetler tarafından askere alınıp ön cephelere gönderildiler. Savaşta ölenler şanslıydı, ölmeyip esir olanlar için acı dolu yıllar başladı. Esir kampları adeta ölüm kampları oldu. Açlık, yokluk, hastalık, yorgunlukla perişan oldular. Türk Dünyası ve Türkler için savaşın bitmesi acıları bitirmedi. Müttefikler tarafından Stalin’in talebe üzerine Sovyetlere teslim edilen Türk soylu esirlerin kurşuna dizilmesi, Stalin yönetiminin sürgünleri, savaşta esir olanların cezalandırılması, parçalanmış aileler ve artan kızıl baskılar ile acı ve ıstırapların etkileri 1990’lara kadar devam etti" dedi. Ali Satan, bu konuda daha çok akademik çalışma yapılması ve Türk Devletler Teşkilatının bu acıları duyurmayı kendisine görev edinmesi gerektiğini özellikle sinema ve belgesel yapımının teşvik edilmesi gerektiğini hatırlattı. Toplantıya çok sayıda ilgili ve heyecanlı dinleyici topluluğu katıldı. Sorulan soruların cevaplandırılmasından sonra Eskişehir Türk Ocağı Başkanı Prof. Dr. Nedim Ünal da bu çalışmanın Türk dünyasının milli bilinç ve hissiyatının uyanması ve gelecek nesillere aktarılması için bir başlangıç olmasını dilediğini ifade ederek Satan’a Şükran Beratını takdim etti.
Enerjinin geleceğini şekillendirecek projeler yarıştı
07 Kasım 2025 Cuma - 14:28 Enerjinin geleceğini şekillendirecek projeler yarıştı Elektrik dağıtım şirketi OEDAŞ’ın Ar-Ge departmanı tarafından enerji sektöründe yenilikçi fikirlerin ortaya çıkmasına katkı sağlamak amacıyla düzenlenen "Enerji Dolu F2rler: Watt’s Next" yarışmasının ödül töreni yapıldı. Kurum içi ve kurum dışından toplam 102 başvuru alınan ve 20 projenin finale kaldığı yarışmada, kurum içi kategorisinde Arıza Bakım Onarım çalışanı Halil Akça, Yaşam Kalkanı isimli projesiyle ilk sırada yer alırken kurum dışı kategorisinde EyeOnBlue Fire isimli proje ile Smart City&Partners firması yarışmanın kazananı oldu. OEDAŞ Ar-Ge Grup Müdürü Ural Halaçoğlu, finale kalan projelerin elektrik dağıtım sektörünün yanı sıra ulusal enerji hedeflerine de katkı sağlayacak nitelikte olduğunu söyledi. Elektrik dağıtım şirketi Osmangazi Elektrik Dağıtım AŞ’nin (OEDAŞ) Ar-Ge departmanı tarafından gerçekleştirilen "Enerji Dolu F2rler: Watt’s Next" yarışmasının sonuçları açıklandı. Eskişehir’de düzenlenen törene Zorlu Enerji ve OEDAŞ yöneticileri ile katılımcı firmaların temsilcileri ve OEDAŞ çalışanları katıldı. Enerji sektörünün geleceğine yön verecek teknolojik, çevresel ve operasyonel çözümlerin geliştirilmesine katkı sunmak üzere düzenlenen yarışmaya kurum dışından 40, kurum içinden ise 62 olmak üzere toplam 102 başvuru alındı. OEDAŞ yöneticilerinden oluşan jüri tarafından belirlenen 10 kurum dışı ve 10 kurum içi finalist, projelerini son olarak jüri önünde anlattı. Kurum dışında birincilik ödülü EyeOnBlue Fire projesinin Girişimciler, teknokent firmaları ve üniversite ekiplerinin katıldığı kurum dışı kategorinin birincisi Smart City&Partners firması, EyeOnBlue Fire projesi ile 700 bin TL’lik büyük ödülün sahibi oldu. Çok Seviyeli Dönüştürücüler (MLC): Esnek Enerji Dönüşümü projesiyle ikinci olan İnovasyon Mühendislik Teknoloji Geliştirme firması 500 bin, OSOS ile Akıllı İstasyon Takini projesiyle üçüncülüğü elde eden MRC Ar-Ge firması ise 300 bin TL’lik ödülü kazandı. Kurum içinde en beğenilen proje Yaşam Kalkanı Kurum içi kategoride ise Arıza Bakım Onarım çalışanı Halil Akça, Yaşam Kalkanı projesiyle ilk sırada yer aldı. Onu, Command Gate projesiyle SCADA ve Kontrol departmanından Serhat Tanrıverdi ve SRTM Tabanlı ENH Güzergah Optimizasyonu ile Projelerin Sahada Eş Zamanlı Hazırlanması projesiyle Sistem İşletme departmanından Emrah Üstündağ takip etti. Kurum içi kategorinin kazananları ise sırasıyla 100 bin, 75 bin ve 50 bin TL’lik ödülü kazandı. OEDAŞ ayrıca tüm katılımcılara çeşitli hediyeler takdim etti. Ural Halaçoğlu: "Teknolojik dönüşüm; bilgi, cesaret ve vizyon gerektiriyor" Enerji sektörünün teknolojik dönüşümün en hızlı yaşandığı alanlardan biri olduğunu söyleyen OEDAŞ Ar-Ge Grup Müdürü Ural Halaçoğlu, "Bu dönüşümün parçası olmak, hatta yönünü belirlemek; bilgiye, cesarete ve vizyona dayalı bir kültürün inşasını gerektiriyor. Enerji Dolu Fikirler yarışması, tam da böyle bir kültürün ürünü. Geçtiğimiz yıl kurum içinde başlattığımız bu yolculuğu, bu yıl ülke geneline taşıyarak farklı disiplinlerden gelen yenilikçi fikir sahiplerini aynı hedef için buluşturduk. Katılımcılarımızın geliştirdiği projeler, elektrik dağıtım sektörünün yanı sıra ulusal enerji hedeflerimize de katkı sağlayacak nitelikte. Emeği geçen herkese teşekkür ediyor, dereceye giren ekipleri tebrik ediyorum. Yarışmamız önümüzdeki yıllarda da enerji sektöründe yenilikçi düşüncelerin önünü açmaya devam edecek" dedi.
TEI başarılarını 10 ödülle taçlandırdı
07 Kasım 2025 Cuma - 14:16 TEI başarılarını 10 ödülle taçlandırdı Türkiye’nin havacılık motorlarındaki lider şirketi TEI, farklı kategorilerde ulusal ve uluslararası 10 farklı ödüle layık görüldü. TEI’nin çalışan bağlılığı, yetenek yönetimi, yetenek kazanımı, öğrenme ve gelişim alanlarında hayata geçirdiği yenilikçi insan kaynakları projeleri, Brandon Hall Excellence Awards’ta üç altın ve bir gümüş ödüle layık görüldü. Ödül programı kapsamında TEI, Öğrenme ve Gelişim alanında "En İyi Eğitim Ekibi", Yetenek Yönetimi alanında "En İyi Çalışan Bağlılığı", Yetenek Kazanımı alanında "En İyi Yetenek Kazanımı" kategorilerinde üç altın, İnsan Kaynakları alanında "En İyi İş Gücü Planlama ve Yönetimi" kategorisinde ise bir gümüş ödülün sahibi oldu. İnsan kaynakları alanında diğer bir aldığımız global ödül olan CIPD People Management Awards 2025’te TEI, stratejik iş gücü planlaması, veriye dayalı yetenek yönetimi uygulamaları ve çalışan odaklı uygulamalarıyla "En İyi Yetenek Yönetimi İnisiyatifi Ödülü" kategorisinde ödüle layık görüldü. Başarılı insan kaynakları süreçleriyle birlikte öğrenme ve gelişime odağına alan çalışmalarıyla TEI, Momentum İç Eğitmen Okulu programıyla TEGEP Eğitim ve Gelişim Ödülleri’nde İç Eğitmen Gelişim Programı Kategorisi’nin en iyisi olmayı başardı. Gerçekleştirilen çalışmalarla gençlerin kariyer hedeflerinde de yerini alan TEI, 180 farklı şirket arasında 190.000’i aşkın öğrencinin değerlendirmesi ile Youth Awards’ta En Çok Çalışmak İstenen Savunma Sanayi Şirketi kategorisinde bronz, En Beğenilen İşe Alım Programı kategorisinde ise Gücün Kaynağında Kariyer Staj Programı ile başarı ödülünü kazandı. Nitelikli insan kaynağına ulaşma hedefiyle sürdürülen işveren markası stratejileriyle TEI, Employer Brand Academy tarafından verilen Employer Brand Stars ödüllerinde, İşveren Markası Stratejisi kategorisinde ikinci kez altın ödüle layık görüldü. Son olarak sosyal sorumluluk faaliyetleriyle özellikle çocukların refahı ve gelişimi için pek çok farklı projeyi hayata geçiren TEI, Communicate dergisi tarafından düzenlenen Corporate Engagement Awards’ta, Kurumsal İtibarı Destekleyen En İyi Kurumsal Sosyal Sorumluluk Programı kategorisinde ikinci kez gümüş ödülün sahibi oldu.
Anadolu Üniversitesi ’Yunus’un Fidanları’nı toprakla buluşturdu
07 Kasım 2025 Cuma - 11:25 Anadolu Üniversitesi ’Yunus’un Fidanları’nı toprakla buluşturdu Anadolu Üniversitesi Engelliler Entegre Yüksekokulu (EEYO) tarafından düzenlenen ‘Yunus’un Fidanları: Yunus Emre Eğitim Öğretim Yılı Ağaç Dikme Etkinliği’ düzenlendi. Etkinlik, Yunus Emre’nin insan ve doğa sevgisini yaşatmak amacıyla Odunpazarı Karaalan mevkiinde gerçekleştirildi. Öğrenciler, doğaya katkı sağlamak ve çevre bilincini artırmak amacıyla hazırladıkları fidanları Yunus Emre’nin beyitlerinin yazılı olduğu kartlarla birlikte toprağa yerleştirdiler. Katılımcılar, ‘Yunus’un Fidanları’ etkinliğiyle hem çevreye duyarlılık mesajı verdi hem de Anadolu kültürünün önemli bir değeri olan Yunus Emre’nin felsefesini yaşatma fırsatı buldu. "Öğrencilerimizin de Yunus’un sevgisiyle ve insan anlayışıyla eğitim almalarını amaçlıyoruz" Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel, fidanlarla beraber Yunus’un bir sözünü de toprağa gömdüklerini belirtti. Hem ağaçlandırma kampanyasının başlangıcını yapmak hem de öğrencilerde çevre bilinci ve doğa sevgisini güçlendirmek amacıyla bu etkinliğin düzenlendiğini ifade eden Rektör Adıgüzel, "Bildiğiniz gibi Anadolu Üniversitesi bu yılı Yunus Emre Eğitim Öğretim Yılı ilan etti. Biz de Yunus Emre yılında özgün olarak bu yıl da ağaçlandırma kampanyamızın bir başlangıcını yapmak amacıyla hem de öğrencilerimize yeşilin ve ormanın sevgisini kazandırmak, onlara çevre bilincini kazandırmak amacıyla bugün bir etkinlik düzenledik. Anadolu Üniversitesi Engeller Entegre Yüksekokulumuzdaki öğrencilerimiz ve hocalarımızla birlikte bugün bu sahada ağaçlandırma çalışmasını başlattık. Her fidanla beraber Yunus’un bir sözünü de toprağa gömerek, ağaçlarımızla birlikte Yunus’un o sevgi dolu sözleriyle bu ağaçların büyümesi, öğrencilerimizin de Yunus’un sevgisiyle ve insan anlayışıyla eğitim almalarını amaçlıyoruz" dedi. "Yaklaşık 6 bin yeni öğrencimiz için ağaçlandırma kampanyasına katkı sağlamış olacağız" Rektör Adıgüzel, sözlerinin devamında, "Bildiğiniz gibi biz bu yıl başında Anadolu Üniversitesi’ndeki her öğrencimiz bir fidan diye bir sloganla öğrencilerimize bir fidan dikeceğimizi belirtmiştik. Bugünkü etkinlikle Engeliler Entegre Yüksek Okulundaki öğrencilerimizle bu kampanyanın ilk adımını böylece atmış olduk. Önümüzdeki günlerde Anadolu Üniversitesine kaydolan yaklaşık 6 bin yeni öğrencimiz için ağaçlandırma kampanyasına katkı sağlamış olacağız. 120 öğrencimiz, akademisyenlerimiz, hocalarımızla beraber yaklaşık 170’e yakın ağacı bugün toprakla buluşturduk. 11 Kasım Dünya Ağaçlandırma Günü, Anadolu Üniversitesi olarak 11 Kasım’da da yine ağaçlandırma kampanyasına katkı sunacağız" ifadelerini kullandı. "Bugün sadece toprağa değil, kalbimize de birer fidan dikiyoruz" Engelliler Entegre Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Zehranur Kaya, Yunus Emre’nin insan sevgisine ve doğayla kurduğu derin bağa vurgu yaparak şu sözleri dile getirdi: "Engelliler Entegre Yüksekokulu, işitme kayıplı öğrencilerin eğitim aldığı Türkiye’deki tek özel yükseköğretim kurumudur. Biz de öğrencilerimize Yunus’un felsefesini, sözlerini ve sevgisini aşılayabilmek için böyle bir etkinlik düzenledik. Her bir öğrencimizin elinde Yunus’un güzel sözleri var. Bu sözleri okuyup anlamaları ve ardından bir fidanla buluşturup toprağa gömerek bu sevgiyi ağaçlarla büyütmeyi hedeflediler. Öğrencilerimiz hem doğa sevgisini hem bir ağacın nasıl yetiştiğini hem de Yunus Emre sevgisini yaşamak için bugün burada toplandılar. Yaklaşık 120 öğrencimiz ve hocalarımızla bir araya geldik. Umarım diktikleri fidanlar, yüreklerindeki sevgi gibi büyür, yeşerir ve çok güzel bir ormana dönüşür." "Her kök, Yunus’un sözlerinden doğan sevgiyi büyütecek "Öğrenci Konseyi Başkanı Ayşe Hafize Akman ise "Bugün toprağa bir fidan değil, bir umut ekiyoruz. Her kök, Yunus’un sözlerinden doğan sevgiyi büyütecek. Yıllar sonra bu ağaçların gölgesinde oturanlar, Yunus’un nefesini hissedecekler" şeklinde konuştu. Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel’in yanı sıra Eskişehir Orman İşletme Müdür Yardımcısı Mehmet Gülbaş, Anadolu Üniversitesi EEYO Müdürü Doç. Dr. Zehranur Kaya, Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Meltem Özten Anay ve EEYO öğrencilerinin katıldığı etkinlik, toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.
SOLOTÜRK gösteri ekibi ESOGÜ öğrencileriyle buluştu
07 Kasım 2025 Cuma - 10:39 SOLOTÜRK gösteri ekibi ESOGÜ öğrencileriyle buluştu Türk Hava Kuvvetleri bünyesindeki modern ve yüksek performanslı F-16 uçağının kabiliyetlerini izleyicilere bir gösteri şeklinde sunan SOLOTÜRK gösteri ekibinden pilotlar Hv. Plt. Yb. Murat Bakıcı ve Hv. Plt. Bnb. M. Erhan Aydemir, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Sanat ve Tasarım Fakültesi’nin düzenlediği söyleşi ve imza gününde ESOGÜ öğrencileriyle bir araya geldi. ESOGÜ Kongre ve Kültür Merkezi’ndeki etkinliğe ESOGÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Emine Gümüşsoy ve Prof. Dr. Hakan Demiral, Rektör Danışmanı Doç. Dr. Y. Murat Bulut ve diğer yöneticiler ile öğrenciler ve üniversite personeli katıldı. Etkinlik açılışında konuşan ESOGÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şirin Şengel, SOLOTÜRK’ün Türk milletinin gökyüzündeki gücünü, özgüvenini ve estetik duyarlılığını; Türk Hava Kuvvetleri’nin cesaretini, disiplinini ve mükemmelliğe olan tutkusunu temsil ettiğini belirtti. Şengel, SOLOTÜRK’ün gökyüzünü bir tuval, F-16 uçağını bir fırça gibi kullanarak izleyenlerde hayranlık ve gurur uyandıran benzersiz bir hava sanatı gösterisi sergilediğini kaydetti. Prof. Dr. Şengel, SOLOTÜRK’ün yalnızca bir gösteri ekibi değil bilimin, sanatın ve tasarımın birleşiminden doğan çağdaş bir estetik anlayışının temsilcisi olduğunu ifade etti. Sanat ve Tasarım Fakültesi olarak geçtiğimiz yıl Kasım ayında, Türk havacılık tarihinde iz bırakan F-4 Phantom savaş uçağının Türk Hava Kuvvetleri envanterine girişinin 50. yılı anısına özel bir boyama tasarımı gerçekleştirdiklerini hatırlatan Prof. Dr. Şengel, bu değerli çalışmanın ulusal belleğimizde yer edinen bir tasarım başarısı olarak ESOGÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi’nin gurur kaynağı olduğunu dile getirdi. Prof. Dr. Şirin Şengel, ülkemize yaşattıkları gurur ve ilham için SOLOTÜRK gösteri ekibine ESOGÜ ve Sanat ve Tasarım Fakültesi adına teşekkür ederek konuşmasını tamamladı. Açılış konuşmasının ardından SOLOTÜRK ekip lideri ve 1. gösteri pilotu Hv. Plt. Yb. Murat Bakıcı ve 2. gösteri pilotu Hv. Plt. Bnb. M. Erhan Aydemir sunumlarını gerçekleştirirken, SOLOTÜRK Basın ve Halkla İlişkiler ekibinden Hv. Ütğm. Alper Şen de etkinliğe katıldı. Kendilerini tanıtan pilotlar sonrasında SOLOTÜRK ekibi, SOLOTÜRK uçağının özellikleri ve tasarımı, gösterilerde sergiledikleri hareketler ve nasıl SOLOTÜRK pilotu olunabileceği hakkında bilgiler verdiler. SOLOTÜRK’ün Türkiye Cumhuriyeti devletinin gücünü gösterdiğini vurgulayan Hv. Plt. Yb. Murat Bakıcı, SOLOTÜRK gösteri ekibinin pilotlarının aktif savaş pilotu olmasıyla dünyadaki benzerlerinden ayrıldığını kaydetti. Hv. Plt. Yb. Murat Bakıcı dünyanın her tarafına gösteriler sergilemek için gittiklerini ve oralardaki özgüvenlerinin ve maneviyatlarının asil Türk milletini temsil etmekten geldiğini ifade etti. Soru-cevap bölümü ve teşekkür belgesi takdimi ile tamamlanan söyleşinin ardından, Hv. Plt. Yb. Murat Bakıcı, Hv. Plt. Bnb. M. Erhan Aydemir ve Hv. Ütğm. Alper Şen fuaye alanında ESOGÜ öğrencileri ile imza etkinliğinde bir araya geldi.
Hamam olarak yapılıp camiye dönüştürülen tarihi yapı 700 yıldır ayakta
07 Kasım 2025 Cuma - 10:35 Hamam olarak yapılıp camiye dönüştürülen tarihi yapı 700 yıldır ayakta Eskişehir’de hamam olarak inşa edilen ve daha sonra camiye çevrilen Ak Camii 700 yıldır ayakta kalarak adeta tarihe meydan okuyor. Eskişehir’in Tarihi Odunpazarı bölgesinde olan ve 1318 yılında hamam olarak inşa edilen yapı daha sonra camiye çevrildi. Soğukluk, ılıklık ve sıcaklık olarak 3 bölümden oluşan hamam daha sonra camiye çevrilmek için havuzunun üzeri ahşap malzemelerle kapatıldı. 700 yılı aşkında zamandır ayakta olan ve vatandaşa hizmet veren cami tarihi dokusunu da korumaya devam ediyor. Tarihi camiinin taş duvarları ise horasan yöntemi ile yumurta akı ile karışan harçla örüldüğü için yazları serin, kışları ise sıcak bir ortam sunuyor. "Osmanlı’dan önce kurulmuş bir cami, 700 yılı aşan bir geçmişi var" Cami Dernek Başkanı Ahmet Şekercioğlu cami hakkında, "Osmanlı’dan önce kurulmuş bir cami burası. 700 yılı aşan bir geçmişi var. O dönemde Eskişehir küçük bir yermiş, Kütahya’ya bağlıymış. Cami, Kütahyalı İshak Fakı isimli bir bey tarafından yaptırılmış. Aynı zamanda kendisi muhtemelen bir ilim adamıymış, çünkü o dönemde din âlimlerine "fakih", halk arasında da "fakı" denirmiş. İshak Fakı, Kütahya’da da bir cami yaptırmış, orada da bir eseri var. Bu cami tarihi bir yapı. Başlangıçta hem imam evi hem hamam olarak inşa edilmiş. Şu anda bulunduğumuz kısım giriş katıymış ve buraya "soğukluk" denirmiş. İnsanlar burada soyunur, eşyalarını koyarlarmış. Daha sonra "ılıklık" denen bölüme geçilirmiş; burada biraz terler gibi olurlarmış. Giriş katının üzerindeki, kubbeli kısım ise "sıcaklık" olarak adlandırılırmış. Sağda ve solda imam odaları varmış, o odalarda da ateş yakılırmış. O dönemde caminin girişi, mihrabın olduğu yerdenmiş. Daha sonra hamama çevrilince bu bölüm mescidin kendisi haline gelmiş" dedi. "Duvarları kalın, taştan yapılmış" Duvarların yapılışı hakkında konuşan Şekercioğlu, "Benim çocukluğumda burası bir kez tamir edilmişti. O zamanlar ortada bir havuz duruyordu, üzerini tahtayla kapatmışlardı. Yapı kayadan, taştan yapılmış. Bugünse binalar çimento ve demirle yapılıyor. Onların ömrü ortalama yüz yıl kadar. Yüzyıl geçince çimento ve demir birbirinden ayrılmaya, ufalanmaya başlıyor. Ama Osmanlı camileri, yüzyıllardır dimdik ayakta. Bu cami de onlardan biri. Bakın, 700 yıldır ayakta. Duvarları kalın, taştan yapılmış. Taşları birbirine bağlayan malzeme de "horasan" denilen bir tür çimento. Bu harcı yaparken yüz binlerce yumurtanın akını karıştırırlarmış" ifadelerini kullandı. "Eskişehir’in en eski camilerinden biri" Burada ibadet etmek için her gün toplam 2 kilometre yol yürüyen cami cemaatinden Hamir Mükerrimçakır ise şöyle konuştu: "Biz camiye yaz kış sürekli gelmeye çalışıyoruz, uzak olmasına rağmen. Adliyenin üst tarafında, Alanı Mahallesi’nde yer alıyor. Yaklaşık bir kilometre mesafe var, yürüyerek geliyoruz. Ama burası gerçekten farklı bir cami. Duvarları çok kalın, yapısı çok sağlam. Yazın içerisi klimalı gibi serin oluyor. Kışın da duvar kalınlığından dolayı sıcak kalıyor. Çok güzel bir cami. Bildiğim kadarıyla eskiden hamammış, sonradan camiye çevrilmiş. Tarihi oldukça eski; 1300’lü yılların başları, sanırım 1328 civarı. Tam tarihini hatırlamıyorum ama şu anda Eskişehir’in en eski camilerinden biri. Alaeddin Kurşunlu Camisi olarak biliniyor. Üç eski camiden biri. Ferahlığı, güzelliği, çevresinin temizliğiyle gayet güzel bir cami."