Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Whatsapp
İHA Kurumsal
EN
Yerel Haberler
İstanbul
Ankara
İzmir
Bursa
Antalya
Trabzon
Tüm Şehirler
Adana
Adıyaman
Afyon
Ağrı
Aksaray
Amasya
Ankara
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Iğdır
Isparta
İstanbul
İzmir
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şanlıurfa
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
Gümüşhane
Bakan Tunç: "Ülkeyi yönetsin dedikleri Kılıçdaroğlu’na demediklerini bırakmıyorlar"
04 Aralık 2025 Perşembe - 21:26:17
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Gümüşhane’de temasları kapsamında ülke gündemine dair açıklamalarda bulundu. Muhalefete yüklenen Bakan Tunç, "Ülkeyi yönetsin diye öne attıkları Kılıçdaroğlu’na şu an demediklerini bırakmıyorlar. Bu iktidar olsaymış ne olacakmış?" dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, çeşitli ziyaretlerde bulunmak için Gümüşhane’ye geldi. Program kapsamında ilk olarak Gümüşhane Valiliğini ziyaret eden Bakan Tunç, Vali Aydın Baruş ve il protokolüyle şehirde yürütülen çalışmalar hakkında bilgi aldı. Valilik ziyareti sonrası Gümüşhane Adliyesi’ni de ziyaret eden Bakan Tunç, Gümüşhane Cumhuriyet Başsavcısı Ziya Burak Gürgah ve savcılarla toplantı yaparak adliyedeki işleyiş ve ihtiyaçlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ardından Gümüşhane Barosu’nu ziyaret eden Tunç, kentte görev yapan avukatlarla bir araya gelerek sohbet etti. Programın devamında AK Parti Gümüşhane İl Başkanlığı’nı ziyaret eden Bakan Tunç, burada basın açıklaması yaparak kentteki temaslarına ve ülke gündemine dair açıklamalarda bulundu. "Türkiye’yi terörden kurtaracağız" Terörsüz Türkiye süreci ile ilgili açıklamalarda bulunan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Türkiye’yi terörden de kurtaracağız. Bu konuda kararlıyız. Milletimizin büyük bir beklentisi var. 41 yıldan bu yana bu ülkenin gelişmesinin, kalkınmasının önünde çok büyük engel oldu terör örgütü. Maalesef bugün o trilyonlarca kaynağı biz teröre harcamasaydık bu ülkenin, bu milletin cebinde olacaktı, milletin refahına harcanacaktı. İşte gördüğümüz şu son 23 yılda yapılan eserler belki yıllar önce hayata geçmiş olacaktı. Maalesef kaynaklarımız gitti. Sadece kaynaklarımız mı? Asıl önemlisi canlarımız gitti. Binlerce şehit verdik. Asker, polis, sağlık memuru, doktor... Büyük acılar yaşadık. Bundan sonra bu acıları yaşamayalım istiyoruz. Çocuklarımız, gençlerimiz daha güvenli bir geleceğe baksın diyoruz. Bunun için de büyük bir mücadele veriyoruz. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımız daha iktidara gelir gelmez Olağanüstü Hali kaldırarak bir normalleşme sürecini başlattı. Sadece Kürt vatandaşlarımız için değil, ülkemizin bütün vatandaşları için temel hak ve özgürlükleri alabildiğine genişletti. Dolayısıyla yasakları kaldırdı ve bugün geldiğimiz noktada teröre mazeret teşkil eden bütün unsurları ortadan kaldırdı. Güvenlik güçlerimizin çetin mücadelesi ve diğer alanlardaki çalışmalar ‘Terörsüz Türkiye’ sürecine getirdi bizi. Geçen sene Ahlat’ta yapılan konuşma, yine bu sene yapılan Sayın Cumhurbaşkanımızın ‘iç cepheyi güçlendirelim’ vurgusu, yine Sayın Bahçeli’nin geçen sene grupta yaptığı çağrıyla beraber terör örgütünün fesih kararı ve silah bırakma sürecine geldi nokta. Meclis’te kurulan komisyon, milletvekillerimiz bu süreci sahiplendi. Büyük bir uzlaşmayla önemli toplantılar yaptı, görüşler alındı. Her kesimin, sivil toplumun, ilgili kurumların görüşleri alındı ve kurumlarımız, ilgili bakanlıklar, istihbarat teşkilatımız tam bir koordinasyon içerisinde bu süreci bugünlere kadar getirdik ve bundan sonra da bu sürecin kalıcı olmasıyla ilgili olarak çabamızı sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı. "Sürecin başarısız olmasını isteyenlere fırsat vermeyeceğiz" Terörün tüm unsurlarıyla bitirilmesi için çalışmaların süreceğini ifade eden Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Tabii bu süreci sekteye uğratmak isteyenler, kesintiye uğratmak isteyenler, bu sürecin başarısız olmasını isteyenler, içte ve dışta şer şebekeleri var. Türkiye’nin ilerlemesini istemeyenler, Türkiye’nin yine terör belasıyla baş başa kalmasını isteyenler, Türkiye düşmanları her zaman vardır. O nedenle biz o düşmanlara karşı uyanık olacağız ve onlara fırsat vermeyeceğiz. Hiçbir sabotaja fırsat vermeyeceğiz. Şehit ailelerimiz, gazilerimiz onlar Terörsüz Türkiye için canlarını ve kanlarını verdiler. Biz onların emanetine sonuna kadar sahip çıkacağız. Ve milletimizin istemediği hiçbir şey yapmayacağız. Milletimiz ne istiyorsa bugüne kadar onu yaptık, bundan sonra da onu yapacağız inşallah. Bundan hiç şüpheniz olmasın. Ve terörü gerek içerde, gerek dışardaki unsurlarıyla beraber yok edinceye kadar çalışmamızı sürdüreceğiz ve bu noktada Türkiye’nin daha huzurlu bir geleceğe kavuşması noktasındaki çabalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz inşallah" dedi. "Ülkeyi yönetsin dedikleri Kılıçdaroğlu’na demediklerini bırakmıyorlar" Açıklamasında muhalefete de yüklenen bakan Tunç, "Muhalefetin durumunu görüyorsunuz. Yani kendilerine faydaları yok. Kendi içlerindeki tartışmalar, yolsuzluk tartışmaları, kongre tartışmaları... Yani 2 yıl önce sürekli bu ülkeyi yönetsin diye öne attıkları Kılıçdaroğlu’na şu anda demediklerini bırakmıyorlar. Bu iktidar olsaymış ne olacakmış? Nasıl bir parti? Yani böyle bir ülkeyi yönetme kabiliyetleri var mı bunların? Yok. Onun için milletimizden hiç kopmadan... Bizim başarımızın sebebi milletimizden kopmamamız değerli arkadaşlar. Bizim AK Parti’mizin 23 yıldan bu yana iktidarda kesintisiz iktidarını sürdürmesinin sebebi milletten kopmaması. Eğer milletten uzaklaşırsak, milletin taleplerine duyarsız kalırsak o zaman millet de bize duyarsız kalır. Bunu zaten yapmayız. Dolayısıyla inşallah milletimizin taleplerini yerine getirmek için çalışıyoruz" diye konuştu. AK Parti İl Başkanlığını ziyaretinin ardından Bakan Tunç son olarak Gümüşhane Belediyesi’ni ziyaret ederek programını sonlandırdı. Ziyaretlere Bakan Tunç’un yanı sıra bakan yardımcıları, Hakimler ve Savcılar Kurulu 1. Daire Başkanı ile Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü de katıldı.
03 Aralık 2025 Çarşamba - 15:35
Gümüşhane’de uyuşturucu operasyonu
Gümüşhane’de jandarma ekipleri tarafından düzenlenen operasyonda 2 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. Gümüşhane İl Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü (KOM) ekipleri, B.T.Y. ve V.B.A. isimli şahısların Trabzon’dan Gümüşhane’ye uyuşturucu madde getireceği bilgisine ulaştı. Bunun üzerine KOM Şube Müdürlüğü ve Merkez İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri Övündü köyü mevkiinde operasyon gerçekleştirdi. Narkotik köpeğinin tepki vermesi üzerine araçta ve şahıslar üzerinde adli arama yapıldı. Yapılan aramada 20 gram bonzai ile 1 adet sigara sarma kâğıdı ele geçirilerek muhafaza altına alındı. Cumhuriyet Savcılığının talimatıyla şüpheliler hakkında adli tahkikat başlatıldı.
03 Aralık 2025 Çarşamba - 09:14
Gümüşhane, Türkiye’nin en uzun yaşayan ili oldu
TÜİK verilerine göre Türkiye’de en yüksek yaşam beklentisi Gümüşhane’de ölçüldü.
01 Aralık 2025 Pazartesi - 13:16
Gümüşhane’de yarım saat arayla meydana gelen iki kazada 1 kişi öldü, 3 kişi yaralandı
Gümüşhane’de aynı mevkide yarım saat arayla meydana gelen iki ayrı kazada 1 kişi öldü, 3 kişi yaralandı. Özcan Mahallesi’nde meydana gelen ilk kazada, Gümüşhane’den Trabzon istikametine seyir halinde olan M.E.T. (19) idaresindeki 61 DE 434 plakalı otomobil, Harşit-18 Köprüsü üzerinde sürücünün direksiyon hâkimiyetini kaybetmesiyle köprünün korkuluklarını yıkarak yaklaşık 25 metreden dere yatağına düştü. İhbar üzerine olay yerine sağlık, polis, itfaiye ve AFAD ekipleri sevk edildi. Araçtan çıkarılan sürücü M.E.T. ve yolcu Hasan Öztürk (54) hastaneye sevk edilirken, Hasan Öztürk hastaneye kaldırılmak istenirken yolda hayatını kaybetti. Kazadan yaklaşık 30 dakika sonra 750 metre uzaklıktaki Hacıemin Mahallesi Hacıemin 3 Tüneli içinde ikinci kaza meydana geldi. Trabzon istikametine giden H.Y. yönetimindeki 61 ND 480 plakalı otomobil ile Gümüşhane istikametine seyir eden N.G. idaresindeki 29 AAC 162 plakalı araç tünel içinde henüz bilinmeyen nedenle çarpıştı. Çarpışmanın etkisiyle 29 AAC 162 plakalı otomobil takla atarak durabildi. İki sürücü de olay yerinde yapılan ilk müdahalenin ardından hastaneye kaldırılırken, hayati tehlikelerinin bulunmadığı belirtildi. Öte yandan 61 ND 480 plakalı otomobilin sürücüsü H.Y.’nin araç içerisinde sağlık ekiplerini beklediği ve telefonla yakınlarını arayarak kazayı haber verdiği anlar kaydedildi.
19 Ekim 2025 Pazar - 09:45
İtfaiye kostümüyle voleybol oynadılar, nefes kontrolü yaptılar
Gümüşhane’de itfaiyecilik programı öğrencileri, yangınlara hazırlık kapsamında 20 kilogramlık itfaiyeci kıyafetleriyle voleybol oynayarak hem eğleniyor hem de eğitim yapıyor. Gümüşhane Üniversitesi Kürtün MYO Sivil Savunma ve İtfaiyecilik Programı’nda saha temelli bir eğitim modeli uygulanıyor. Öğrenciler, yangına müdahale, kurtarma, ipli erişim ve kentsel arama kurtarma gibi derslerde teorik bilginin yanı sıra yoğun uygulamalı eğitim alıyor. Öğr. Gör. Erdem Soylu’nun yürüttüğü bu derslerde öğrencilerin saha şartlarına tam anlamıyla hazırlanması hedefleniyor. Programda kullanılan ekipmanlar, profesyonel itfaiyecilerin kullandığı Nomex türü ısıya dayanıklı elbiseler ve temiz hava solunum cihazlarından oluşuyor. Öğrenciler, özellikle kapalı alan yangınlarına hazırlık amacıyla bu cihazlarla hem eforlu hem de eforsuz çalışmalar yapıyor. Bu eğitimler sayesinde 300 barlık oksijen tüpünün kullanım süresini deneyimleyerek, acil durumlarda hava tasarrufu sağlamayı öğreniyor. Eğitimleri daha ilgi çekici hale getirmek amacıyla, derslerin bir kısmı spor etkinlikleriyle birleştiriliyor. Öğrenciler, yaklaşık 20 kilogram ağırlığındaki itfaiyeci kıyafetleriyle voleybol oynayarak hem kondisyon kazanıyor hem de temiz hava solunum cihazlarını doğru ve kontrollü kullanmayı öğreniyor. Etkinlikte oksijen tüpündeki hava bittiğinde oyun sona eriyor. "Oksijen bittiğinde maç biter" Öğrencilerinin itfaiyeci kıyafetlerine alışması ve nefes kontrolünü tecrübe edinebilmeleri için böyle bir eğitime başvurduklarını söyleyen Gümüşhane Üniversitesi Kürtün MYO Sivil Savunma ve İtfaiyecilik Programı Öğr. Gör. Erdem Soylu, "Kürtün Meslek Yüksekokulu’nda Sivil Savunma ve İtfaiyecilik programında ağırlıklı olarak sahanın diliyle eğitim veriyoruz. Sahanın beklentilerini biliyor ve buna göre bir eğitim modeli uyguluyoruz. Öğrencilerimizin şu an kuşandıkları kıyafetler, yangına müdahalede kullandığımız ’Nomex’ dediğimiz ısıya dayanıklı elbiselerdir. Yangın sırasında kendilerini korumalarını sağlar. Sırtlarında bulunan oksijen tüpleri ise temiz hava solunum cihazı olarak adlandırdığımız ekipmanlardır. Öğrencilerimizin bu cihazları tanımaları bizim için çok önemli. Kapalı alan yangınlarında bu cihazlarla girip çıkacaklar. Bu nedenle hem eforlu hem de eforsuz şekilde çalıştıklarında, 300 barlık bir tüpü kaç dakikada tükettiklerini öğrenmeleri gerekiyor. Bu farkındalığı kazandırmak amacıyla uygulamalı çalışmalar yapıyoruz. Tabii biz kapalı alan yangınlarında temiz hava solunum cihazı kuşandırıyoruz ama bunu biraz da eğlenceli hale getirmek istedik. İtfaiyecilikte spor çok önemli, bu yüzden voleybol oyunuyla bu eğitimi birleştirdik. Öğrencilerimize temiz hava solunum cihazlarını kuşandırdık ve voleybol sahasında eforlu bir şekilde çalıştırdık. Dakika tuttuk, cihazın içerisindeki oksijen bitene kadar oyuna devam ettiler. Oksijen bittiğinde oyun da bitmiş sayıldı. Bu da oyunun bir kuralı haline geldi. Hem eğlenceyi hem de eğitimi bir arada tutarak böyle bir organizasyon gerçekleştirdik" dedi. "Ağırlıklarla zor oluyor ama alışmak zorundayız" İtfaiyeci ekipmanlarıyla voleybol oynarken zorlandıklarını söyleyen Kürtün MYO Sivil Savunma ve İtfaiyecilik 2. sınıf öğrencisi Berfin Arslan, "Bir kadın olarak bu okulu yazarken biraz çekindim ama burada hocalarımızın bizi motive etmesi sayesinde kendimi daha özgüvenli hissettim. Erkek arkadaşlarımızla aynı şartlarda eğitim görüyoruz, onların kaldırdıkları ağırlıkları biz de kaldırıyoruz, girdikleri bütün eğitimlere bizler de giriyoruz. Yeri geldiği zaman tabi ki zorlanıyoruz ama bu mesleği seçerken bunları da düşündük. Hocamız bizden üzerimizdeki teçhizatlarla voleybol oynamamızı istedi. Bu bizim oksijen tüplerimizdeki tüp kontrolü ve içindeki havayı ayarlamamızı sağladı. Yangınlara girdiğimizde bunlarla efor sarf ediyoruz, enerji kaybediyoruz burada da enerji kaybettiğimiz için bizim için daha iyi bir deneyim oluyor. Ağırlıklarla biraz zor oluyor ama bu işi yapacağımız için alışmak zorundayız" diye konuştu. Kürtün MYO Sivil Savunma ve İtfaiyecilik 2. sınıf öğrencisi Şaban Gökçen de, "İtfaiyeci elbiselerimizi giyip voleybol oynuyoruz. Aslında güzel bir amacı var çünkü yangınlara girdiğimizde efor harcıyoruz. Tüpümüzü kontrollü şekilde kullanmamız gerekiyor. Bunu tecrübe etmemiz için voleybol çok güzel bir etkinlik. Üzerimizdeki elbiseler 20 kiloya yakın. Zorlanıyoruz ancak biz itfaiyeciyiz buna alışmak zorundayız" ifadelerini kullandı.
19 Ekim 2025 Pazar - 09:36
İtfaiye kostümüyle voleybol oynadılar, nefes kontrolü yaptılar
Gümüşhane’de itfaiyecilik Programı öğrencileri, yangınlara hazırlık kapsamında 20 kilogramlık itfaiyeci kıyafetleriyle voleybol oynayarak hem eğleniyor hem de eğitim yapıyor. Gümüşhane Üniversitesi Kürtün MYO Sivil Savunma ve İtfaiyecilik Programı’nda saha temelli bir eğitim modeli uygulanıyor. Öğrenciler, yangına müdahale, kurtarma, ipli erişim ve kentsel arama kurtarma gibi derslerde teorik bilginin yanı sıra yoğun uygulamalı eğitim alıyor. Öğr. Gör. Erdem Soylu’nun yürüttüğü bu derslerde öğrencilerin saha koşullarına tam anlamıyla hazırlanması hedefleniyor. Programda kullanılan ekipmanlar, profesyonel itfaiyecilerin kullandığı Nomex türü ısıya dayanıklı elbiseler ve temiz hava solunum cihazlarından oluşuyor. Öğrenciler, özellikle kapalı alan yangınlarına hazırlık amacıyla bu cihazlarla hem eforlu hem de eforsuz çalışmalar yapıyor. Bu eğitimler sayesinde 300 barlık oksijen tüpünün kullanım süresini deneyimleyerek, acil durumlarda hava tasarrufu sağlamayı öğreniyor. Eğitimleri daha ilgi çekici hale getirmek amacıyla, derslerin bir kısmı spor etkinlikleriyle birleştiriliyor. Öğrenciler, yaklaşık 20 kilogram ağırlığındaki itfaiyeci kıyafetleriyle voleybol oynayarak hem kondisyon kazanıyor hem de temiz hava solunum cihazlarını doğru ve kontrollü kullanmayı öğreniyor. Etkinlikte oksijen tüpündeki hava bittiğinde oyun sona eriyor. "Oksijen bittiğinde maç biter" Öğrencilerinin itfaiyeci kıyafetlerine alışması ve nefes kontrolünü tecrübe edinebilmeleri için böyle bir eğitime başvurduklarını söyleyen Gümüşhane Üniversitesi Kürtün MYO Sivil Savunma ve İtfaiyecilik Programı Öğr. Gör. Erdem Soylu, "Kürtün Meslek Yüksekokulu’nda Sivil Savunma ve İtfaiyecilik programında ağırlıklı olarak sahanın diliyle eğitim veriyoruz. Sahanın beklentilerini biliyor ve buna göre bir eğitim modeli uyguluyoruz. Öğrencilerimizin şu an kuşandıkları kıyafetler, yangına müdahalede kullandığımız ‘Nomex’ dediğimiz ısıya dayanıklı elbiselerdir. Yangın sırasında kendilerini korumalarını sağlar. Sırtlarında bulunan oksijen tüpleri ise temiz hava solunum cihazı olarak adlandırdığımız ekipmanlardır. Öğrencilerimizin bu cihazları tanımaları bizim için çok önemli. Kapalı alan yangınlarında bu cihazlarla girip çıkacaklar. Bu nedenle hem eforlu hem de eforsuz şekilde çalıştıklarında, 300 barlık bir tüpü kaç dakikada tükettiklerini öğrenmeleri gerekiyor. Bu farkındalığı kazandırmak amacıyla uygulamalı çalışmalar yapıyoruz. Tabii biz kapalı alan yangınlarında temiz hava solunum cihazı kuşandırıyoruz ama bunu biraz da eğlenceli hale getirmek istedik. İtfaiyecilikte spor çok önemli, bu yüzden voleybol oyunuyla bu eğitimi birleştirdik. Öğrencilerimize temiz hava solunum cihazlarını kuşandırdık ve voleybol sahasında eforlu bir şekilde çalıştırdık. Dakika tuttuk, cihazın içerisindeki oksijen bitene kadar oyuna devam ettiler. Oksijen bittiğinde oyun da bitmiş sayıldı. Bu da oyunun bir kuralı haline geldi. Hem eğlenceyi hem de eğitimi bir arada tutarak böyle bir organizasyon gerçekleştirdik" dedi. "Ağırlıklarla zor oluyor ama alışmak zorundayız" İtfaiyeci ekipmanlarıyla voleybol oynarken zorlandıklarını söyleyen Kürtün MYO Sivil Savunma ve İtfaiyecilik 2. Sınıf öğrencisi Berfin Arslan, "Bir kadın olarak bu okulu yazarken biraz çekindim ama burada hocalarımızın bizi motive etmesi sayesinde kendimi daha özgüvenli hissettim. Erkek arkadaşlarımızla aynı şartlarda eğitim görüyoruz, onların kaldırdıkları ağırlıkları biz de kaldırıyoruz, girdikleri bütün eğitimlere bizler de giriyoruz. Yeri geldiği zaman tabi ki zorlanıyoruz ama bu mesleği seçerken bunları da düşündük. Hocamız bizden üzerimizdeki teçhizatlarla voleybol oynamamızı istedi. Bu bizim oksijen tüplerimizdeki tüp kontrolü ve içindeki havayı ayarlamamızı sağladı bu. Yangınlara girdiğimizde bunlarla efor sarf ediyoruz, enerji kaybediyoruz burada da enerji kaybettiğimiz için bizim için daha iyi bir deneyim oluyor. Ağırlıklarla biraz zor oluyor ama bu işi yapacağımız için alışmak zorundayız" diye konuştu. Kürtün MYO Sivil Savunma ve İtfaiyecilik 2. Sınıf öğrencisi Şaban Gökçen de, "İtfaiyeci elbiselerimizi giyip voleybol oynuyoruz. Aslında güzel bir amacı var çünkü yangınlara girdiğimizde efor harcıyoruz. Tüpümüzü kontrollü şekilde kullanmamız gerekiyor. Bunu tecrübe etmemiz için voleybol çok güzel bir etkinlik. Üzerimizdeki elbiseler 20 kiloya yakın. Zorlanıyoruz ancak biz itfaiyeciyiz buna alışmak zorundayız" ifadelerini kullandı.
18 Ekim 2025 Cumartesi - 09:09
Gümüşhane’nin Alpleri aratmayan sonbahar güzelliği
Coğrafi konumu ve zengin bitki örtüsüyle yılın her mevsimi farklı bir güzelliğe bürünen Gümüşhane, sonbahar aylarında adeta bir renk cümbüşü sunarak doğa tutkunları ve fotoğraf sanatçıları için vazgeçilmez bir rota haline geliyor. Coğrafyasının yüzde 60’ını dağların oluşturduğu kentin 3 bin 300 metreyi aşan zirveleri beyaz örtüyle kaplanırken daha alçak rakımlardaki vadiler ve yamaçlar, sarı, turuncu ve kahverenginin en sıcak tonlarıyla bezenerek görenleri kendine hayran bırakıyor. Bu büyüleyici tablonun en net izlendiği noktalardan biri, şehir merkezine yakınlığıyla da cazibe merkezi olan 1850 metre rakımlı Gözeler ve Yaydemir Köyü grup yolu. Sonbaharın son demlerini yaşamak isteyenler için popüler bir kaçış noktası olan bu bölge, ziyaretçilerine aynı anda hem kışın habercisi karlı zirveleri hem de sonbaharın sıcak renklerini bir arada görme fırsatı sunuyor. Yol boyunca uzanan titrek kavak ağaçlarının altın sarısı yaprakları, her dem yeşil kalan sarı çam ormanları ve yer yer kendini gösteren meşe ağaçlarının kahverengi tonları, doğanın ne denli zengin bir palete sahip olduğunu gözler önüne seriyor. "Burası enteresan bir yer" Bu eşsiz manzarayı deneyimlemek için bölgeye gelen doğa tutkunu Burak Soydaş, "Burası enteresan bir yer. Doğa adeta rengarenk. 3.333 metre rakımlı Artabel ve Abdalmusa dağları da beyaza bürünmüş. Adeta İsviçre Alplerini andırıyor. Güzel bir manzara. Herkesin bu manzarayı takip etmesi için doğaya davet ediyoruz. Burada sarı çam ve titrek kavak içinde yer yer meşenin de bulunduğu bir orman varlığı bulunuyor. Aynı zamanda arkada da Artabel ve Abdalmusa dağı olduğu için çok güzel bir manzara çıkıyor ortaya. Doğa fotoğrafçıları ve doğa tutkunları genelde burada gün batımı, manzara seyrine bayağı sık geliyorlar. Biz de bugün buraya geldik, fotoğraflarımızı çektik, videolarımızı aldık. Çok güzel bir ortam oldu, sıcak çayımızı yudumladık. Herkesi doğaya davet ediyoruz. Doğada huzur var" dedi. Bölge, sunduğu dramatik kontrast ve ışık oyunları sayesinde özellikle fotoğraf sanatçıları için doğal bir stüdyoya dönüşüyor. "Çok güzel gün batımı oluyor burada" Yılın bu zamanını hiç kaçırmadığını belirten tecrübeli fotoğraf sanatçısı Metin Aydın, "Her sene bu zamanlar kesinlikle geliyoruz buraya. Çünkü çok güzel manzaralar oluyor. Sarının her türlü tonunu bulabiliyoruz burada. Üstelik akşamüstü gelmenin de şöyle bir avantajı var: Çok güzel gün batımı oluyor burada. Sarı ve gün batımı çok güzel kadrajlar çıkıyor ortaya. Bugün güneş Artabel tarafından, Abdalmusa Dağı’nın üstünden battı. Bu da dağa kar yağdığı için çok güzel görüntüler yakalamamızı sağladı. Sonbahara doymadık, doyamıyoruz da. Sonbaharın da ortalarındayız Gümüşhane olarak. Kasım ayının sonlarına kadar Gümüşhane’de sonbahar devam ediyor. Bunun sebebi de yükseklik farkının çok fazla olması" diye konuştu. Gümüşhane’de sonbahar güzelliklerinin Ekim ayı başından Kasım sonuna dek uzamasının ardında ise kentin coğrafi yapısı yatıyor. 600 metre gibi düşük rakımlı vadi içlerinden 3 bin 300 metreyi aşan zirvelere kadar uzanan geniş rakım farklılıkları, sonbaharın farklı zamanlarda ve farklı yoğunlukta yaşanmasını sağlıyor. Bu durum, kenti sonbahar turizmi ve doğa fotoğrafçılığı için Türkiye’nin en özel bölgelerinden biri haline getiriyor. Şehrin bir noktasında yapraklar dökülürken, başka bir noktasında en canlı renkler gözlemlenebiliyor. Bu da ziyaretçilere uzun bir zaman dilimi boyunca sonbaharın tadını çıkarma imkanı tanıyor.
18 Ekim 2025 Cumartesi - 09:04
Gümüşhane’nin Alpleri aratmayan sonbahar güzelliği
Coğrafi konumu ve zengin bitki örtüsüyle yılın her mevsimi farklı bir güzelliğe bürünen Gümüşhane, sonbahar aylarında adeta bir renk cümbüşü sunarak doğa tutkunları ve fotoğraf sanatçıları için vazgeçilmez bir rota haline geliyor. Coğrafyasının yüzde 60’ını dağların oluşturduğu kentin 3 bin 300 metreyi aşan zirveleri beyaz örtüyle kaplanırken daha alçak rakımlardaki vadiler ve yamaçlar, sarı, turuncu ve kahverenginin en sıcak tonlarıyla bezenerek görenleri kendine hayran bırakıyor. Bu büyüleyici tablonun en net izlendiği noktalardan biri, şehir merkezine yakınlığıyla da cazibe merkezi olan 1850 metre rakımlı Gözeler ve Yaydemir Köyü grup yolu. Sonbaharın son demlerini yaşamak isteyenler için popüler bir kaçış noktası olan bu bölge, ziyaretçilerine aynı anda hem kışın habercisi karlı zirveleri hem de sonbaharın sıcak renklerini bir arada görme fırsatı sunuyor. Yol boyunca uzanan titrek kavak ağaçlarının altın sarısı yaprakları, her dem yeşil kalan sarı çam ormanları ve yer yer kendini gösteren meşe ağaçlarının kahverengi tonları, doğanın ne denli zengin bir palete sahip olduğunu gözler önüne seriyor. "Burası enteresan bir yer" Bu eşsiz manzarayı deneyimlemek için bölgeye gelen doğa tutkunu Burak Soydaş, "Burası enteresan bir yer. Doğa adeta rengarenk. 3.333 metre rakımlı Artabel ve Abdalmusa dağları da beyaza bürünmüş. Adeta İsviçre Alplerini andırıyor. Güzel bir manzara. Herkesin bu manzarayı takip etmesi için doğaya davet ediyoruz. Burada sarı çam ve titrek kavak içinde yer yer meşenin de bulunduğu bir orman varlığı bulunuyor. Aynı zamanda arkada da Artabel ve Abdalmusa dağı olduğu için çok güzel bir manzara çıkıyor ortaya. Doğa fotoğrafçıları ve doğa tutkunları genelde burada gün batımı, manzara seyrine bayağı sık geliyorlar. Biz de bugün buraya geldik, fotoğraflarımızı çektik, videolarımızı aldık. Çok güzel bir ortam oldu, sıcak çayımızı yudumladık. Herkesi doğaya davet ediyoruz. Doğada huzur var" dedi. Bölge, sunduğu dramatik kontrast ve ışık oyunları sayesinde özellikle fotoğraf sanatçıları için doğal bir stüdyoya dönüşüyor. "Çok güzel gün batımı oluyor burada" Yılın bu zamanını hiç kaçırmadığını belirten tecrübeli fotoğraf sanatçısı Metin Aydın, "Her sene bu zamanlar kesinlikle geliyoruz buraya. Çünkü çok güzel manzaralar oluyor. Sarının her türlü tonunu bulabiliyoruz burada. Üstelik akşamüstü gelmenin de şöyle bir avantajı var: Çok güzel gün batımı oluyor burada. Sarı ve gün batımı çok güzel kadrajlar çıkıyor ortaya. Bugün güneş Artabel tarafından, Abdalmusa Dağı’nın üstünden battı. Bu da dağa kar yağdığı için çok güzel görüntüler yakalamamızı sağladı. Sonbahara doymadık, doyamıyoruz da. Sonbaharın da ortalarındayız Gümüşhane olarak. Kasım ayının sonlarına kadar Gümüşhane’de sonbahar devam ediyor. Bunun sebebi de yükseklik farkının çok fazla olması" diye konuştu. Gümüşhane’de sonbahar güzelliklerinin Ekim ayı başından Kasım sonuna dek uzamasının ardında ise kentin coğrafi yapısı yatıyor. 600 metre gibi düşük rakımlı vadi içlerinden 3 bin 300 metreyi aşan zirvelere kadar uzanan geniş rakım farklılıkları, sonbaharın farklı zamanlarda ve farklı yoğunlukta yaşanmasını sağlıyor. Bu durum, kenti sonbahar turizmi ve doğa fotoğrafçılığı için Türkiye’nin en özel bölgelerinden biri haline getiriyor. Şehrin bir noktasında yapraklar dökülürken, başka bir noktasında en canlı renkler gözlemlenebiliyor. Bu da ziyaretçilere uzun bir zaman dilimi boyunca sonbaharın tadını çıkarma imkanı tanıyor. (RE-ÖS-Y)
16 Ekim 2025 Perşembe - 20:36
"Terörsüz Türkiye" için Mardin otobüsünü durdurup, yolculara tatlı ikram ettiler
Gümüşhane Kültür ve Sanat Derneği (GÜKSAD) üyeleri, "Terörsüz Türkiye" sürecine destek amacıyla Mardin’e giden bir yolcu otobüsünü durdurarak, yolculara pestil, köme ve kuşburnu ikramında bulundu. Gümüşhane’de "Yolunuzu Tatlıyla Kesiyoruz" sloganıyla düzenlenen etkinlikte, Trabzon’dan Mardin’e seyahat eden yolcular GÜKSAD üyeleri tarafından Gümüşhane’de karşılandı. Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyan etkinlikte, yolculara Gümüşhane’nin yöresel lezzetleri olan pestil, köme ve kuşburnu içeceği ikram edildi. Etkinlikle farklı şehirlerde yaşayan vatandaşlar arasında kardeşlik bağlarının güçlendirilmesi, Anadolu misafirperverliğinin vurgulanması ve terörsüz bir Türkiye idealine katkı sunulması amaçlandı. GÜKSAD Başkanı Av. Ali Haydar Dereli, programın sadece bir ikram olmadığını belirterek, "Bu küçük ama anlam dolu jest, farklı şehirlerde yaşıyor olsak da aynı vatanın evlatları olduğumuzu bize hatırlatıyor. Her tebessüm, her ikram, kardeşliğimizin simgesidir" dedi.
16 Ekim 2025 Perşembe - 09:14
İneklerin yayladan hüzünlü ayrılığı sosyal medyada viral oldu
Gümüşhane’nin doğal güzellikleriyle ünlü Taşköprü Yaylası, hayvanların yürekleri ısıtan dostluk hikayesine sahne oldu. Yaz boyunca aynı otlakta birlikte yaşayan iki ineğin ayrılık anı, bir vatandaş tarafından cep telefonu kamerasıyla kaydedildi. Görüntüler, sosyal medyada paylaşılmasıyla birlikte binlerce beğeni ve paylaşım aldı. Merkeze bağlı Çorak köyü sınırlarında yer alan ve etrafındaki 105 yaylanın merkezi konumundaki Taşköprü Yaylası’nda yaz boyunca birlikte otlayan ve aralarında güçlü bir bağ kuran iki inekten biri, yayla sezonunun sona ermesiyle köye götürülmek üzere kamyonete yüklendi. Kamyonet hareket ettiğinde geride kalan inek aracın arkasından koşmaya başladı. Arkadaşını son bir kez daha görmek istercesine dakikalarca kamyonetin arkasından koşan ineğin o anları cep telefonu ile anbean kaydedildi. Görüntüler, hayvanlar arasındaki dostluk bağının ne denli güçlü olabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. Sosyal medya bu vedayı konuşuyor Video, Taşköprü Yaylası’nın sosyal medya hesabından duygusal bir fon müziği eklenerek paylaşılmasının ardından kısa sürede viral oldu. On binlerce kez izlenen ve binlerce kez paylaşılan video, izleyenlere duygu dolu anlar yaşattı. Kullanıcılar videonun altına "Hayvanların da duyguları var", "Bu nasıl bir sevgi, nasıl bir dostluk", "İnsanlıktan ders alınacak görüntüler" gibi yüzlerce yorum yaptı.
15 Ekim 2025 Çarşamba - 09:34
Gümüşhane’de 675 yıllık tarih sonbahar renkleriyle buluştu
Gümüşhane’nin önemli tarihi ve kültürel miraslarından biri olan 675 yıllık İmera Manastırı ve çevresinde sonbaharda adeta renk cümbüşü yaşanıyor. Kent merkezine 38 kilometre uzaklıktaki Olucak köyü sınırlarında yer alan ve yazılı kaynaklara göre 1350 yılında gotik tarzda inşa edilen İmera Manastırı, bölgenin en korunaklı ve mimari açıdan en değerli yapılarından biri olarak öne çıkıyor. Yüzlerce yıllık taş duvarları sarı, turuncu ve kırmızının en güzel tonlarıyla sarıp sarmalayan doğa, ziyaretçilere kartpostallık manzaralar sunarak unutulmaz bir görsel şölen yaşatıyor. Yaban kavaklarının yapraklarının sararmasıyla oluşan görsel şölen, İmera Manastırı’nı sadece fotoğrafçıların değil, aynı zamanda şehrin gürültüsünden kaçıp huzur arayanların da uğrak noktası haline getiriyor. "Buranın bu şekilde rengarenk olduğunu bilmiyordum" Bölgeye sonbahar mevsiminde ilk kez geldiğini ve karşılaştığı manzara karşısında etkilendiğini belirten Selami Karaaslan, "Gümüşhane’nin İmera Manastırı’ndayız şu anda. Sonbaharda yaşanan güzelliklerin Türkiye genelinde en çok yaşandığı ve en güzel göründüğü yerlerden birindeyiz. Buralar çok güzel yerler. Ben ilk defa bu mevsimde geldim buraya. Buranın bu şekilde rengarenk olduğunu bilmiyordum ama hakikaten muhteşem, büyüleyici bir rengin içine girdik. Sarı, kırmızı, yeşil, turuncu renklerin bolca görüldüğü ve birbirine girmiş olduğu yerlerden birisi. Çok güzel bir yer. Herkesi buraya beklerim. Gümüşhane’mizde ekim ayında başlayan renk cümbüşü, kasım ayının sonuna kadar Örümcek ormanlarında son bulacak" dedi. "Gümüşhane’de her mevsim güzel ama sonbahar çok başka" Bölge sakinlerinden Hasan Can Yavuz ise, "Gümüşhane’de birçok mevsim çok güzel yaşanıyor. Gerçekten kayda değer güzellikleri var. Ama sonbahar çok başka. Sonbaharda hem kızıl renkleri, turuncu renkleri, sarı renkleri, yeşili birbirine karışmış bir cümbüş halinde görüyoruz. Bugün de İmera Manastırı’na geldik. İmera Manastırı da bu konuda hem tarihi açıdan hem de sonbahar açısından çok güzel bir konum. Biz Gümüşhane’de şehirden uzaklaşırken çok uzağa gitmeye ihtiyacımız kalmıyor. Çünkü tarih, doğa aynı zamanda bütün güzellikler bir arada. Bugün güzel bir havada, güzel bir atmosferde İmera Manastırı’na geldik" diye konuştu. "Yazın Gümüşhane’nin soğuk sularıyla, ilkbaharda yeşil yaylalarıyla, sonbaharda da bu güzel ormanlarıyla kendimizi motive ediyoruz" Sonbaharda yaban kavaklarının yapraklarının sararmasıyla, turunculaşmasıyla bölgede çok güzel bir görsel oluştuğunu vurgulayan Yavuz, "Hem fotoğraf tutkunlarının hem de doğaseverlerin uğrak noktalarından birisi haline geliyor Gümüşhane. Birçok mevsimi çok güzel şekilde yaşıyoruz ama sonbahar çok farklı. Yazın Gümüşhane’nin soğuk sularıyla, ilkbaharda yeşil yaylalarıyla, sonbaharda da bu güzel ormanlarıyla kendimizi motive ediyoruz biz de. Şehirden kaçıp böyle bir tık uzağa, yani bir saatlik bir yola da böyle doğal güzelliklerin içerisine düşüyoruz" ifadelerini kullandı. İmera Manastırı Türkiye’de en fazla tescilli kiliseye sahip üç şehrinden birisi olan Gümüşhane’nin tarihi ve kültürel hazinelerinden birisi olan İmera Manastırı, Merkeze bağlı Olucak köyü sınırlarında yer alıyor. Yazılı kaynaklara göre manastır 1350 yılında gotik tarzda inşa edildi. Hristiyan Ortodoks inancının özelliklerini taşıyan ve mimari özellikleriyle dikkat çeken 675 yıllık İmera Manastırı, gotik mimariyle yeryüzü aydınlatma tekniği kullanılarak yapılmasının yanında bölgede mimari ve teknik açıdan en değerli ve en korunaklı manastırlardan birisi olma özelliğini taşıyor.
15 Ekim 2025 Çarşamba - 09:29
Gümüşhane’de 675 yıllık tarih sonbahar renkleriyle buluştu
Gümüşhane’nin önemli tarihi ve kültürel miraslarından biri olan 675 yıllık İmera Manastırı ve çevresi sonbaharın gelişiyle birlikte adeta renk cümbüşüne ev sahipliği yapıyor. Kent merkezine 38 kilometre uzaklıktaki Olucak Köyü sınırlarında yer alan ve yazılı kaynaklara göre 1350 yılında gotik tarzda inşa edilen İmera Manastırı, bölgenin en korunaklı ve mimari açıdan en değerli yapılarından biri olarak öne çıkıyor. Yüzlerce yıllık taş duvarları sarı, turuncu ve kırmızının en güzel tonlarıyla sarıp sarmalayan doğa, ziyaretçilere kartpostallık manzaralar sunarak unutulmaz bir görsel şölen yaşatıyor. Yaban kavaklarının yapraklarının sararmasıyla oluşan görsel şölen, İmera Manastırı’nı sadece fotoğrafçıların değil, aynı zamanda şehrin gürültüsünden kaçıp huzur arayanların da uğrak noktası haline getiriyor. "Buranın bu şekilde rengarenk olduğunu bilmiyordum" Bölgeye sonbahar mevsiminde ilk kez gelen ve karşılaştığı manzara karşısında etkilenen Selami Karaaslan, "Gümüşhane’nin İmera Manastırı’ndayız şu anda. Sonbaharda yaşanan güzelliklerin Türkiye genelinde en çok yaşandığı ve en güzel göründüğü yerlerden bir yerdeyiz. Buralar çok güzel yerler. Ben ilk defa bu mevsimde geldim buraya. Buranın bu şekilde rengarenk olduğunu bilmiyordum ama hakikaten muhteşem büyüleyici bir rengarengin içine girdik. Sarı, kırmızı, yeşil, turuncu renklerin bolca görüldüğü ve birbirine girmiş olduğu yerlerden birisi. Çok güzel bir yer. Herkesi buraya beklerim. Gümüşhanemizde Ekim ayında başlayan renk cümbüşü Kasım ayının sonuna kadar Örümcek ormanlarında son bulacak" dedi. "Gümüşhane’de her mevsim güzel ama sonbahar çok başka" Bölge sakinlerinden Hasan Can Yavuz ise "Gümüşhane’de birçok mevsim çok güzel yaşanıyor. Gerçekten kayda değer güzellikleri var. Ama sonbahar çok başka. Sonbaharda hem kızıl renkleri, turuncu renkleri, sarı renkleri, yeşili birbirine karışmış bir cümbüş halinde görüyoruz. Bugün de İmera Manastırına geldik. İmera Manastırı da bu konuda hem tarihi açıdan hem de sonbahar açısından çok güzel bir konum. Biz Gümüşhane’de şehirden uzaklaşırken çok uzağa gitmeye ihtiyacımız kalmıyor. Çünkü tarih, doğa aynı zamanda bütün güzellikler bir arada. Bugün güzel bir havada, güzel bir atmosferde İmera Manastırı’na geldik" diye konuştu. "Yazın Gümüşhane’nin soğuk sularıyla, ilkbaharda yeşil yaylalarıyla, sonbaharda da bu güzel ormanlarıyla kendimizi motive ediyoruz" Sonbaharda yaban kavaklarının yapraklarının sararmasıyla, turunculaşmasıyla bölgede çok güzel bir görsel oluştuğunu vurgulayan Yavuz, "Hem fotoğraf tutkunlarının hem de doğa severlerin uğrak noktalarından birisi haline geliyor Gümüşhane. Birçok mevsimi çok güzel şekilde yaşıyoruz ama sonbahar çok farklı. Yazın Gümüşhane’nin soğuk sularıyla, ilkbaharda yeşil yaylalarıyla, sonbaharda da bu güzel ormanlarıyla kendimizi motive ediyoruz biz de. Şehirden kaçıp böyle bir tık uzağa yani bir saatlik bir yolla da böyle doğal güzelliklerin içerisine düşüyoruz" ifadelerini kullandı. İmera Manastırı: Türkiye’de en fazla tescilli kiliseye sahip 3 şehirden birisi olan Gümüşhane’nin tarihi ve kültürel hazinelerinden birisi olan İmera Manastırı, Merkeze bağlı Olucak Köyü sınırlarında yer alıyor ve yazılı kaynaklara göre 1350 yılında gotik tarzda inşa edildi. Hristiyan Ortodoks inancının özelliklerini taşıyan ve mimari özellikleriyle dikkat çeken 675 yıllık İmera Manastırı, gotik mimariyle yeryüzü aydınlatma tekniği kullanılarak yapılmasının yanında bölgede mimari ve teknik açıdan en değerli ve en korunaklı manastırlardan birisi olma özelliği taşıyor.
13 Ekim 2025 Pazartesi - 10:29
Otomobil 15 metrelik uçurumdan düştü: Sürücü yaralı kurtuldu
Gümüşhane’de sürücüsünün direksiyon hâkimiyetini kaybettiği otomobil 15 metrelik uçurumdan yuvarlanarak belediyeye ait otoparkın istinat duvarından düştü. Kazada sürücü yaralandı. Kaza, sabah saatlerinde Gümüşhane Canca Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, kent merkezinden Canca Mahallesi’ne giden Oğuzhan Sabri T. yönetimindeki 29 AF 522 plakalı otomobil sürücüsünün direksiyon hâkimiyetini kaybetmesiyle virajı alamayarak yaklaşık 15 metrelik uçurumdan yuvarlandı. Gümüşhane Belediyesi Araçlar Amirliği otoparkının istinat duvarından düşen otomobilin sürücüsü yaralandı. Kazayı görenlerin ihbarı üzerine olay yerine sağlık, itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi. Hurdaya dönen otomobilden yaralı olarak çıkarılan sürücü Oğuzhan Sabri T., ambulansla Gümüşhane Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Kazada araç kullanılamaz hale geldi.
13 Ekim 2025 Pazartesi - 09:29
Gümüşhane’de üretiliyor, Avrupa’da çalıyor
Gümüşhane’nin Kürtün ilçesinde hurda musluklardan üretilen ziller, Türkiye’nin farklı illerine gönderilmesinin yanı sıra bazı Avrupa ülkelerinde de ilgi görüyor. Asırlık el yapımı zil üretimi ilçe halkı için de önemli bir geçim kapısı oluyor. İlçeye bağlı Cami Yanı Mahallesinde yıllardır süregelen bu özel zanaat, geri dönüşümün en sanatsal örneklerinden birini teşkil ediyor. Hurdacılardan toplanan eski musluklar, bataryalar ve pirinç içeren diğer atık metaller yüksek ateşte eritilerek sıvı hale getiriliyor. Ustalar vadiye adını veren Harşit Çayı’nın yatağından topladıkları özel kumu kullanarak zillerin kalıplarını büyük bir titizlikle hazırlıyor. Eritilen sıcak metal, ustaların ayaklarıyla çiğneyerek sıkılaştırdıkları bu kum kalıplara dökülerek zilin ilk hali oluşturuluyor. Bu zanaatı özel kılan en önemli aşama "akort" olarak da bilinen ses ayarlaması. Her bir zil, istenen net ve yankılı sesi vermesi için ustalar tarafından özel tekniklerle ayarlanıyor. Geleneksel olarak büyükbaş ve küçükbaş hayvanların boynuna takılan bu ziller, son yıllarda otantik bir dekorasyon objesi olarak da büyük ilgi görüyor. Kürtün’de kuşaktan kuşağa aktarılan bu zanaat mahalle sakinlerinin en önemli geçim kaynaklarından biri olmayı sürdürürken üretilen ziller Türkiye’nin farklı illerine gönderilmesinin yanı sıra bazı Avrupa ülkelerinde de ilgi görüyor. Kürtün’den dünyaya yayılan melodi Ustaların atık malzemelerden yaptığı bu sanat eserleri hem sürdürülebilir bir üretim modeli sunuyor hem de bölgenin kültürel mirasını geleceğe taşıyor. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras listesine aday gösterilebilecek bu zanaatla Kürtün’de yapılan ziller atık bir metalin nasıl değerli bir melodiye dönüşebileceğinin en etkileyici kanıtı olarak çınlamaya devam ediyor. Mahallede 35 yıldır geleneksel zil üretimi yapan Salim Düzgün (53), "Bu sanat baba mesleği. 35 senedir yapıyorum. Eski hurda muslukları eritip çana, zile döndürüyoruz. Ben bu sanatı babamı seyrederek öğrendim. Alıştığım için bana zor gelmiyor artık. Önce kalıp yapıyoruz, sonra metalleri eritip kalıba döküyoruz. Bu sürecin tamamı ince işçilik gerektiriyor. Bu yaptığımı zilleri Türkiye’nin her yerine gönderiyoruz. Yurt dışına da gönderiyoruz" dedi. 23 yaşındaki genç usta: Emre Düzgün Ailesiyle birlikte zil ustalığı yapan 23 yaşındaki Emre Düzgün de lise eğitiminin ardından babası ve amcasıyla birlikte bu işi yapmaya başladığını belirterek, "Burada bir iki yıl kurs gördüm. Babam ve amcamdan öğrendim. Bir iki senenin sonunda sosyal medya hesabına geçiş yaptık. Araçla gezmek zorunda kalıyorduk, satılmıyordu. Şimdi teknoloji geliştikçe, internetten satımı daha kolay oldu. Şu an müşteri durumumuz gayet iyi. Abim ve amcamla birlikte aynı aileden 4 kişi çalışıyoruz. Ben bu mesleği devam ettireceğim. Önceden beri böyle işlere, ticarete hevesim vardı" diye konuştu. "Sesinin ince ayarını müşteri isteğine göre yapıyoruz" Eski muslukların zile dönüşme sürecini anlatan Düzgün, şunları söyledi: "Biz bu muslukları Trabzon’dan alıyoruz. Parça halinde ısıtıp kırıyoruz. Ardından toprak demir potanın içine koyuyoruz. Bin derecelik ocakta fan sistemiyle, körük sistemiyle çalışan ocakta kaynatıyoruz. Sonra kumdan yaptığımız kalıplarımıza modellerimizi diziyoruz. 40 modelimiz var. Hepsinin ayrı ayrı kalıpları, hepsinin ayrı ayrı üstleri var. Sarının ayarını yapıyoruz. Bakır gerekiyorsa bakır katıyoruz çinko gerekiyorsa çinko katıyoruz. Sonra aktarma işlemi yapıyoruz. Bu işlemden sonra model bu şekilde dönüşüyor. Sonra da tornada parlatıyoruz. Ötmesini sağlayan bir toka takıyoruz. Sesinin ince ayarını müşteri isteğine göre yapıyoruz." "Bulgaristan’dan duyulmuş oraya da gönderiyoruz" Ürettikleri zilleri genellikle Türkiye ve yurt dışına sattıklarını ifade eden Düzgün, "Biz genelde büyük esnafa veriyoruz. Kimi zaman perakende veriyoruz çobanlara, hayvancılık yapanlara. Müşterinin isteğine göre ince ses ya da kalın ses yapıyoruz. Bulgaristan ve bazı Avrupa ülkelerine gönderiyoruz. Ben ilk başta bu işi yaparken Türkiye’de satıyordum. 20-23 santimlik zil dökmeye başlayınca Bulgaristan’dan duyulmuş. Oraya gidenler 3-4 kiloluk ziller oluyor. Onları genelde deveye takıyorlar ya da dekorasyonda kullanıyorlar. Bunlar boy boydur. Hepsinin kullanım alanları farklıdır. Tamamen bir zevk meselesi. Oltada kullanılıyor. Kimisi hayvanda kullanıyor, kimisi evinde kullanıyor, kimisi kapı zili ile yapıyor. İsteyen istediği gibi kullanabiliyor" ifadelerini kullandı. Genç usta Emre Düzgün, dede mesleğini sürdüreceğini belirterek, "Babamlar dedemden öğrenmiş. Ben de babamla amcamdan öğrendim. Ben bu işi sürdürmeyi planlıyorum. Devam ediyorum. Allah’a şükür işimizden memnunuz. Zor bir meslek. Herkesin yapabilecek olduğu bir meslek değil" dedi.
13 Ekim 2025 Pazartesi - 09:24
Gümüşhane’de üretiliyor, Avrupa’da çalıyor... Eski musluklar bu ilçede zile dönüşüyor
Gümüşhane’nin Kürtün ilçesinde hurda musluk ve bataryaları usta ellerde yeniden hayat bularak Türkiye’nin dört bir yanına ve hatta yurt dışına ulaşan eşsiz bir tınıya dönüşüyor. Asırlık el yapımı zil üretimi ilçe halkı için de önemli bir geçim kapısı oluyor. İlçeye bağlı Cami Yanı mahallesinde yıllardır süregelen bu özel zanaat, geri dönüşümün en sanatsal örneklerinden birini teşkil ediyor. Hurdacılardan toplanan eski musluklar, bataryalar ve pirinç içeren diğer atık metaller yüksek ateşte eritilerek sıvı hale getiriliyor. Ustalar vadiye adını veren Harşit Çayı’nın yatağından topladıkları özel kumu kullanarak zillerin kalıplarını büyük bir titizlikle hazırlıyor. Eritilen sıcak metal, ustaların ayaklarıyla çiğneyerek sıkılaştırdıkları bu kum kalıplara dökülerek zilin ilk hali oluşturuluyor. Bu zanaatı özel kılan en önemli aşama "akort" olarak da bilinen ses ayarlaması. Her bir zil, istenen net ve yankılı sesi vermesi için ustalar tarafından özel tekniklerle ayarlanıyor. Geleneksel olarak büyükbaş ve küçükbaş hayvanların boynuna takılan bu ziller, son yıllarda otantik bir dekorasyon objesi olarak da büyük ilgi görüyor. Kürtün’de kuşaktan kuşağa aktarılan bu zanaat mahalle sakinlerinin en önemli geçim kaynaklarından biri olmayı sürdürürken üretilen ziller Türkiye’nin farklı illerine gönderilmesinin yanı sıra bazı Avrupa ülkelerinde de ilgi görüyor. Kürtün’den dünyaya yayılan melodi Ustaların atık malzemelerden yaptığı bu sanat eserleri hem sürdürülebilir bir üretim modeli sunuyor hem de bölgenin kültürel mirasını geleceğe taşıyor. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras listesine aday gösterilebilecek bu zanaatla Kürtün’de yapılan ziller atık bir metalin nasıl değerli bir melodiye dönüşebileceğinin en etkileyici kanıtı olarak çınlamaya devam ediyor. Mahallede 35 yıldır geleneksel zil üretimi yapan Salim Düzgün (53), "Bu sanat baba mesleği. 35 senedir yapıyorum. Eski hurda muslukları eritip çana, zile döndürüyoruz. Ben bu sanatı babamı seyrederek öğrendim. Alıştığım için bana zor gelmiyor artık. Önce kalıp yapıyoruz, sonra metalleri eritip kalıba döküyoruz. Bu sürecin tamamı ince işçilik gerektiriyor. Bu yaptığımı zilleri Türkiye’nin her yerine gönderiyoruz. Yurt dışına da gönderiyoruz" dedi. 23 yaşındaki genç usta: Emre Düzgün Ailesiyle birlikte zil ustalığı yapan 23 yaşındaki Emre Düzgün de lise eğitiminin ardından babası ve amcasıyla birlikte bu işi yapmaya başladığını belirterek "Burada bir iki yıl kurs gördüm. Babam ve amcamdan öğrendim. Bir iki senenin sonunda sosyal medya hesabına geçiş yaptık. Araçla gezmek zorunda kalıyorduk, satılmıyordu. Şimdi teknoloji geliştikçe, internetten satımı daha kolay oldu. Şu an müşteri durumumuz gayet iyi. Çalışıyoruz abim, ben, amcamla birlikte aynı aileden 4 kişi çalışıyoruz biz. Ben bu mesleği devam ettireceğim. Önceden beri böyle işlere, ticarete hevesim vardı" diye konuştu. "Sesinin ince ayarını müşteri isteğine göre yapıyoruz" Eski muslukların zile dönüşme sürecini anlatan Düzgün, şunları söyledi: "Biz bu muslukları Trabzon’dan alıyoruz. Parça halinde ısıtıp kırıyoruz. Kırdıktan sonra toprak demir potanın içine koyuyoruz. 1000 derecelik ocakta fan sistemiyle, körük sistemiyle çalışan ocakta kaynıyor bu. Önce bunu kaynatıyoruz. Sonra kumdan yaptığımız kalıplarımıza modellerimizi diziyoruz. 40 tane modelimiz var bizim. Hepsinin ayrı ayrı kalıpları, hepsinin ayrı ayrı üstleri var. Sarının ayarını yapıyoruz. Bakır gerekiyorsa bakır katıyoruz çinko gerekiyorsa çinko katıyoruz. Sonra aktarma işlemi yapıyoruz. Bu işlem yaptıktan sonra model bu şekilde dönüşüyor. Bundan sonra da tornada parlatıyoruz. Ötmesini sağlayan bir toka takıyoruz. Sesinin ince ayarını müşteri isteğine göre yapıyoruz." "Bulgaristan’dan duyulmuş oraya da gönderiyoruz" Ürettikleri zilleri genellikle Türkiye ve yurt dışına sattıklarını ifade eden Düzgün, "Biz genelde büyük esnaflara veriyoruz. Kimi zaman perakende veriyoruz çobanlara, hayvancılık yapanlara. Müşterinin isteğine göre ince ses isteyen olsa ince ses, kalın ses isteyen olsa kalın ses yapıyoruz. Bulgaristan ve bazı Avrupa ülkelerine gönderiyoruz. Ben ilk başta bu işi yaparken Türkiye’de satıyordum. 20-23 santimlik zil dökmeye başlayınca Bulgaristan’dan duyulmuş. Oraya gidenler 3-4 kiloluk ziller oluyor. Onları genelde deveye takıyorlar ya da dekorasyonda kullanıyorlar. Bunlar boy boydur. Hepsinin kullanım alanları farklıdır. Tamamen bir zevk meselesi. Oltada kullanılıyor. Kimisi hayvanda kullanıyor, kimisi evinde kullanıyor, kimisi kapı zili ile yapıyor. İsteyen istediği gibi kullanabiliyor" ifadelerini kullandı. Genç usta Emre Düzgün, dede mesleğini sürdüreceğini belirterek, "Babamlar dedemden öğrenmiş. Ben de babamla amcamdan öğrendim. Ben bu işi sürdürmeyi planlıyorum. Devam ediyorum. Allah’a şükür işimizden memnunuz. Zor bir meslek. Herkesin yapabilecek olduğu bir meslek değil" dedi.
12 Ekim 2025 Pazar - 17:24
Gümüşhane’nin yüksek kesimleri kara teslim oldu
Gümüşhane’nin yüksek kesimlerinde kar yağışı etkili oldu. Yaylalar beyaza büründü. Gümüşhane’nin Kürtün ilçesine bağlı Kadırga ve Kazıkbeli Yaylaları ile Torul ilçesine bağlı Yücebelen Yaylası kara teslim oldu. Dün akşam saatlerinde etkili olan soğuk hava dalgası ve yağmur, bugün yerini kar yağışına bıraktı. Yaylalar kısa sürede beyaza bürünürken, kar kalınlığı yer yer 10 santimetreye ulaştı. Kadırga Yaylası’nda esnaflık yapan Galip Gülbahar, "Bugün 12 Ekim, Kadırga Yaylası’nda kar yoğunluğunu arttırarak devam ediyor. Meteoroloji uyarmıştı zaten, şu anda yoğun bir kar yağışı var. Yollarda 5-6 santimetre kar var, yollar ulaşıma her an kapanmak üzere" dedi.
Daha Fazla Yükle
GERİ BİLDİRİM
Geliştirme sürecine katkıda bulunmak için lütfen sitede karşılaştığınız hataları bize bildirin.
Gönder