Yerel Haberler
Gümüşhane
700 yıllık emanet nesilden nesile korunuyor 26 Aralık 2025 Cuma - 09:34:45 Anadolu ve Karadeniz’in İslamlaşması ve Türkleşmesinde önemli rol oynayan Orta Asya evliyalarından Güvenç Abdal’a ait kılıç ve zırh gömleği, 700 yılı aşkın süredir Gümüşhane’deki torunları tarafından korunuyor. Ahmet Yesevi’nin Anadolu’ya gönderdiği talebelerden biri olan Güvenç Abdal, Gümüşhane’nin Kürtün ilçesine bağlı Taşlıca köyüne gelerek burada yaşamını sürdürdü. Türbesi Kırşehir’de bulunan Güvenç Abdal’ın temsili mezarlarından biri de adını taşıyan Güvende Yaylası’nda yer alıyor. Güvende Yaylası’nda yüzyıllardır yayla şenlikleri düzenleniyor. Kırşehir’den Taşlıca köyüne gelen Güvenç Abdal, bölgenin İslamlaşmasında etkin rol üstlendi. Köye yerleştikten sonra ilk olarak bir mescit yaptırdı. Yapılan mescit, 1800’lü yıllarda onarım gördü ve günümüze kadar ayakta kalarak halen ibadete açık şekilde hizmet veriyor. Güvenç Abdal tarafından yaptırılan camide uzun yıllardır görev yapan torunu İsmail Güvendi, atalarından yadigâr olan kılıç ve zırh gömleğini özel bir kutuda muhafaza ediyor. Üniversitelerde görev yapan bilim insanları tarafından gerçekleştirilen karbon testleri sonucunda kılıç ve zırh gömleğinin 1300’lü yıllara ait olduğu kesinleşti. Emanetlerin zamanla deforme olmasının nedeni ise 1915 Rus Harbi sırasında korunmaları amacıyla toprağa gömülmeleri oldu. Trabzon’un fethi sırasında sağlanan katkıların ardından Fatih Sultan Mehmet tarafından verilen fermanla tekke beratı alan Güvenç Abdal Ocağı’nda, Cumhuriyet’in ilanına ve tekke ile zaviyelerin kapatılmasına kadar uzun yıllar boyunca kazanlar kaynadı. Güvenç Abdal’ın oğlu Hıdır Baba ile torunlarının mezarlarının bulunduğu Taşlıca köyünde, Güvenç Abdal’ın tekkesinin yer aldığı alana evini inşa eden İsmail Güvendi, Güvenç Abdal’ın Ahmet Yesevi Tekkesi’nde yetiştiğini ve Anadolu’da etkin rol üstlenmek amacıyla Taşlıca köyüne yerleştiğini, burada yaşadığı süre boyunca çok sayıda müridi bulunduğunu söyledi. "Anadolu’nun Türkleşmesinde ve İslamlaşmasında önemli bir rolü var" Güvenç Abdal’ın tekke kurarak Doğu Karadeniz’in İslamlaşmasına önemli katkılar sağladığını ifade eden İsmail Güvendi, "Güvenç Abdal, 1250’li yıllardan sonra Anadolu’ya gelen, Anadolu’nun kapıları açıldıktan sonra Anadolu’nun İslamlaşması ve Türkleşmesinde öncülük etmiş Anadolu alperenlerinden bir tanesidir. Güvenç Abdal’ın asıl ismi Halil Derviş’tir. Halil-i Nurettin olarak geçer şeceredeki ismi. 1250’li yıllarda buraya gelip mescidini yapıp burada bir tekke kurmuş ve buraların İslamlaşmasına öncülük etmişlerdir. Türkleşmesine de aynı zamanda bu Çepni boylarının Türkleşmesine onlarla birlikte büyük öncülük etmiş ve Anadolu’nun özellikle bu Karadeniz yöresinin fethedilmesinde müthiş fedakârlıklar göstermiştir. Fatih’in Trabzon’u fethinde bu ocak yetişenlerinden Çağırgan Baba’nın, bir rivayete göre 22 bin kişilik orduyla Kadırga Yaylası’nda Fatih’le beraber namazı idrak edip hutbeyi Fatih’in okuduğu, Çağırgan Baba’nın da orada namazı kıldırdığı rivayet edilmektedir" dedi. "700 yıldır bu kılıç ve zırhı koruyoruz" Güvenç Abdal’a ait kılıç ve zırhın karbon testleriyle 700 yıla tarihlendiğinin altını çizen İsmail Güvendi, "Emanetler, dededen toruna, torundan toruna aktarılmıştır. 1915 yılındaki Rus muhacirliğine kadar da büyük bir özenle korunmuştur. Bu emanetlerin bugün deforme olmasının en büyük sebebi, o dönemde güvenlik amacıyla toprağa gömülmüş olmalarıdır. Muhacirlik olayı yaşanınca dedelerimiz buradan ayrılmak zorunda kalmış, emanetleri toprağa gömüp gitmişlerdir. Geri döndüklerinde tekrar çıkarmışlar ancak doğal olarak bir miktar deformasyon oluşmuştur. Yapılan karbon testlerinde bu emanetlerin 1200’lü yıllara ait olduğu tespit edilmiştir. Daha sonraki yıllarda, özellikle 1990’lı yıllara kadar, ziyarete gelen bazı kişiler tarafından bu emanetlerden teberrük niyetiyle parça alınmış, koparılmıştır. Bu durum aslında çok yanlış bir uygulamaydı. Bunun farkına vardıktan sonra artık kimseye parça verilmemesi yönünde karar aldık. O dönemde ateşli silahların olmadığı bir zaman diliminden bahsediyoruz. Bu nedenle kılıçlar daha çok koruma amaçlıdır. Önceleri savaş meydanlarında kullanılan bu kılıç, sonraki dönemlerde aynı şekilde muhafaza edilmiştir. Hıdır Baba kullanmıştır, ondan sonra oğlu kullanmıştır. Ancak zamanla bu kılıçlar savaş alanlarında kullanılmaktan çıkmıştır. Biz bu kılıca ‘gönül kılıcı’ deriz. Aslında bu bir tahta kılıçtır. Koruma amacı taşımasının yanında, insanların gönlünü fethetmeyi temsil eder" diye konuştu.
24 Aralık 2025 Çarşamba - 09:05 Off-road aracının hava filtresine giren sincaptan fındık sürprizi Gümüşhane Off-Road Kulübü (GÜMOFF) üyelerine ait park halindeki bir off-road aracının hava filtresine giren sincap 1 kiloya yakın fındığı burada depoladı. Trabzon’un Of ilçesinde geçtiğimiz günlerde düzenlenen off-road yarışları için bölgeye giden GÜMOFF ekibi, araçlardan birini Yomra ilçesinde uygun bir alana park ederek diğer araçlarla birlikte Of ilçesine doğru yolculuğa devam etti. Uzun süre kullanılmayan araç, geçen hafta sonu dağlık arazide sürüşe çıkarıldığında belirgin bir performans düşüklüğü gösterdi. Performans kaybı nedeniyle bakıma alınan aracın hava filtresi açıldığında ise ilginç bir manzarayla karşılaşıldı. Hava filtresinin içinde, temiz ve zarar görmemiş halde 1 kiloya yakın fındık bulundu. Yapılan incelemede, bir sincabın araçtaki geniş hava girişlerinden içeri girerek hava filtresini kendisine kışlık erzak deposu haline getirdiği anlaşıldı. "Fındıkları sobada kurutup yedik" Araçta meydana gelen performans düşüklüğü nedeniyle durumu fark ettiklerini ifade eden GÜMOFF Kulübü Başkanı Recep Şahin, "Yaklaşık 1 buçuk ay önce Of ilçesine gittik Off-Road yarışlarımız vardı. Bu aracımızı Yomra ilçesinde bıraktık diğer araçlarımızla birlikte yola devam ettik. Bizim aracı bıraktığımız yerde orada fındık kurutan insanlar vardı. Onlardan müsaade aldık arabayı bıraktık. Daha sonra döndüğümüzde aracımızı çok kullanmadık. Geçen hafta sonu dağlık araziye çıktık ve aracımızda bir performans düşüklüğü fark ettik. Daha sonra bakıma aldık ve gerekli kontrolleri yaptığımızda hava filtresini açtık ve içerisinde yaklaşık 1 kiloya yakın fındık gördük. Fındıklar tertemizdi, yıkadık sobada kurutup yedik. Sincaplar normal araçlara giremez ancak bizim araçlarımız özel araçlar olduğu için hava akışı önemli olduğundan hortum girişlerini geniş tutuyoruz. Sincap oradan girmiş ve kendine güzel bir yuva yapmış. O kadar kısa sürede bu kadar fındığı nasıl taşımış hayret ettim" dedi. "Sincabın bize güzel bir ikramı oldu" Fındıkların lezzetli ve taze olduğunu belirten Alper Akçay, "İlk gördüğümüzde şok olduk, olaya dair mantık yürütemedik. Çocukların yaptığını düşündük ama arabanın bırakıldığı yere bakınca olayı çocukların yapmadığını anladık. Gerçekten hayret ettik. Sincabın kışlık erzakını aldık ama kendince güzel ama bizce yanlış bir yere konumlandırmış. Fındıkları temizledik ve buraya gelen misafirlerimizle yedik. Fındıklar gayet lezzetliydi" diye konuştu.
22 Aralık 2025 Pazartesi - 09:06 Gümüşhane’de şehrin gürültüsünden kaçanlar Torul’un zirvelerinde buluştu Gümüşhane’de şehrin gürültüsünden ve boğucu havasından uzaklaşmak isteyen 22 doğasever, bu hafta Torul ilçesinin karlar altındaki eşsiz coğrafyasında bir araya geldi. Pamuk tarlasını andıran orman yollarında gerçekleştirilen yürüyüş, katılımcılara hem fiziksel hem de zihinsel bir arınma imkanı sundu. Yürüyüş, Torul ilçesine bağlı Tokçam köyü Merkez Mahalle’de bin 481 metre rakımda başladı. Sporcular Yanıklık Sırtı, Sel Gediği, Mandızlı Sırtı ve Hanzarosman Sırtı gibi kritik noktaları aşarak ilerledi. Kar diz boyu, manzara on numara Kar kalınlığının yer yer diz boyuna ulaştığı parkurda, Torul ve Kürtün baraj göllerinin panoramik manzaraları yürüyüşe eşlik etti. Bin 668 metre yüksekliğe kadar tırmanan ekip, 12 kilometrelik rotayı bin 94 metre rakımdaki Yurt köyünde başarıyla tamamladı. Kristalize kar taneleri eşliğinde ilerleyen ekip orman içindeki yatay geçişlerde çam ağaçlarının üzerine çöken kar yükününün oluşturduğu masalsı görüntüleri bol bol fotoğrafladı. Yurt köyüne ulaşan sporcuların yorgunluğunu köy sakinlerinden İrfan Aydın’ın ikramı bitirdi. Aydın’ın evindeki sıcak sobanın etrafında toplanan ekip, demlenen çaylar eşliğinde haftanın stresini, günün yorgunluğunu geride bıraktı. Psikolojik sağlık için ’Doğa’ reçetesi Yürüyüşe katılan Psikolojik Danışman Zeliha Fatma Aykın, doğada vakit geçirmenin bilimsel olarak kanıtlanmış faydalarına dikkat çekerek, "Bugün Tokçam köyünden Yurt köyüne yürüdük. Harika manzarasıyla aslında kışa bir "merhaba" dedik. Kar yer yer diz boyuydu, bazı yerlerde de tozak şeklindeydi. Çok tatlı bir etkinlikti. Yeni gelen arkadaşlarımız da oldu. Onlara hem doğayı sevdirdik hem de doğa yürüyüşleri için katkıda bulunmaları adına bir nevi motive ettik diyebiliriz. Doğada, özellikle ormanlık alanda yapılan yürüyüşlerin depresyon ve anksiyete üzerindeki olumlu etkileri dünya genelinde yapılan çalışmalarla destekleniyor. Bugün burada sadece fiziksel bir aktivite yapmadık, aynı zamanda kışa ’merhaba’ diyerek ruhumuzu dinlendirdik. Tüm vatandaşlarımıza ’Doğada iziniz olsun’ diyerek bu deneyimi yaşamalarını öneriyorum" ifadelerini kullandı. GÜDAK Başkanı Mustafa Akbulut ise daha önce bahar ve sonbahar mevsiminde yürüdükleri parkuru kış mevsiminde ilk kez deneyimlediklerini belirterek, "Muhteşem bir kar parkuru yürüdük. Ormanlar, çam ağaçları yağan karla süslenmiş. Doğanın her güzelliğini gördük. Hava bazen rüzgarlıydı, bazen güneşli. Sona doğru biraz soğuk oldu ama çok güzeldi. Her mevsimde bu doğayı biz devamlı yürüyoruz. İlk defa kış mevsiminde burayı yürüdük. Gerçekten harika bir manzara vardı. Hafta sonunu evinde ya da kahve köşelerinde geçiren hemşehrilerimizi dağlara, temiz havaya, bu doğal güzellikleri görmeye davet ediyoruz" dedi.
21 Aralık 2025 Pazar - 09:41 Depremin izlerini girişimcilikle siliyorlar Asrın felaketi olarak adlandırılan Hatay depremlerinin ardından hayatı tamamen değişen 19 yaşındaki Leyla Mine Akkuş, zorluklara boyun eğmeyerek Gümüşhane’de eşiyle birlikte yeni bir sayfa açtı. Depremin ardından Denizli’ye giden ve Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü’nü kazanan Leyla Mine Akkuş, eğitimi için kente yerleşti. Eşi İsa Akkuş ise eşini yalnız bırakmamak adına Denizli’deki işini bırakarak eşinin yanına Gümüşhane’ye geldi. Kentte iş arayışları sonuçsuz kalınca genç çift el ele vererek kendi işlerini kurmaya karar verdi. Düğün altınları geleceğin sermayesi oldu Gümüşhane’nin kısıtlı iş imkanlarını bir engel değil, fırsat olarak gören genç çift, en büyük risklerini düğünlerinden kalan altınları sermayeye dönüştürerek aldı. KOSGEB’den de girişimcilik desteği alan Akkuş çifti, kentin tekstil ve giyim ihtiyacına cevap verecek butik bir işletme açtı. Kartondan tabelalı dükkan Kadın, erkek ve çocuk giyiminin yanı sıra çeyizlik ürünlerin de yer aldığı dükkanın en dikkat çeken detayı ise tabela oldu. İlk etapta maliyetleri düşürmek için tabelalarını kendi elleriyle kartondan hazırlayan çiftin bu samimi çabası, çevre esnafı ve vatandaşlar tarafından takdirle karşılandı. Eğitim ve ticaret bir arada Hem üniversite eğitimine devam eden hem de dükkanın işletmesini üstlenen Leyla Mine Akkuş, günün bir kısmını ders sıralarında, bir kısmını ise tezgah arkasında geçiriyor. Eşi İsa Akkuş’un tekstil sektöründeki tecrübesi sayesinde ürünleri doğrudan fabrikadan halka ulaştıran çift, uygun fiyat politikasıyla Gümüşhane halkına hizmet veriyor. "Üniversiteyi kazandı, ben de işimi bırakıp buraya geldim" Eşinin üniversiteyi bırakmaması için bu dükkanı açtıklarını kaydeden İsa Akkuş, "Gümüşhane’de yer açtık. Eşim okuduğu için okulunu bırakmasını istemedim, o yüzden Gümüşhane’ye taşındık. Denizli’deki hayatımı bırakıp buraya geldim. Burada yer açtık. Eşim okula gidiyor zaten, okuyor. Üniversite okuyor. Ben dükkana bakıyorum. Okul olmadığı günler yardım ediyor. Eşim Hataylı. Depremden dolayı Denizli’ye geldi. Öğretmenevinde kalıyorlardı. O sırada arkadaş ortamından tanışmış olduk. Üniversiteyi kazandı, ben de işimi bırakıp buraya geldim" dedi. Akademik camia ve arkadaşlardan tam destek Açılış gününde yalnız kalmayan çifte en büyük destek, hocaları ve sınıf arkadaşlarından geldi. Leyla’nın hem okuyup hem çalışmasına büyük saygı duyan akademik kadro, genç kadının bu zorlu maratonunda en büyük motivasyon kaynağı oldu. Kısıtlı imkanlarla yola çıkan genç çift, hayallerini gerçekleştirmek için en değerli varlıklarını ortaya koydu. "Hem uygun fiyatlı hem de kaliteli ürünler satmaya çalışıyoruz" Depremin ardından gittikleri Denizli’de eşiyle tanışıp evlendiklerini aktaran Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesinde Sosyal Hizmet bölümü 2. sınıfta okuyan 19 yaşındaki Leyla Mine Akkuş, "Normalde ben zaten burada okuyordum, zaten buraya gelecektim. Eşim de beni yalnız bırakmamak adına, bana destek olmak adına Gümüşhane’ye geldi. Burası maalesef küçük bir şehir, o yüzden iş imkanı çok fazla yok. Biz de kendi işimizi kurduk. Burayı düğün altınlarımızla açtık. Kendi düğün altınlarımız ve düğün paralarımızla açtık. Kendimiz hem uygun fiyatlı yapmaya çalışıyoruz hem de kaliteli ürünler satmaya çalışıyoruz. Eşim Denizlili olduğu için direkt fabrikadan getiriyoruz. Daha önce de tekstilde çalıştığı için oradan getirip hani toptancı aracılığı olmadan üstüne kâr daha fazla eklemeden daha uygun fiyata da burada satıyoruz" ifadelerini kullandı. "Burada biz bütün yaz boyunca iş baktık bulamadık" "Genç cesareti"ne dikkat çekerek hayata bu yaştan başlamanın önemli olduğunu dile getiren Akkuş, "Bir şeyler 25’imize 30’umuza geldiğimiz zaman olmuyor, gerçekten tutmuyor. O yüzden dolayı ne kadar erken başlarsak o kadar iyi, devir de öyle bir devir zaten. Burada biz bütün yaz boyunca iş baktık bulamadık. O yüzden dedik ki; madem iş bulamıyoruz, biz bir yer kuralım, bir yerden kendimizi geçindirmeye çalışalım diye düşünüp kendi işimizi kurduk" dedi.
Gümüşhane-Bayburt Havalimanında çalışmalar sürüyor; 60. havalimanı olacak
15 Eylül 2023 Cuma - 11:57 Gümüşhane-Bayburt Havalimanında çalışmalar sürüyor; 60. havalimanı olacak Gümüşhane Valisi Alper Tanrısever, planlandığı tarihte bitirilirse Türkiye’nin 60.havalimanı olacak yıllık 2 milyon yolcu kapasiteli Gümüşhane-Bayburt Havalimanında üstyapı çalışmalarının devam ettiğini söyledi. Vali Tanrısever, Köse ilçesinde gerçekleştirdiği ziyaret kapsamında beraberinde Köse Kaymakamı Hakan Öznay, Köse Belediye Başkanı Turgay Kesler ve diğer protokol üyeleriyle temeli 2018 yılında dönemin Başbakanı Binali Yıldırım tarafından atılan Gümüşhane-Bayburt Havalimanında incelemelerde bulundu. Çalışma sahasında Vali Tanrısever ve beraberindeki heyete bilgi veren Havalimanının Kontrol Amiri Bilal Timur, uluslararası standartlardaki projenin pist uzunluğunun 3 bin metre olduğunu, bölgedeki diğer havalimanlarıyla aynı pist uzunluğuna sahip olduklarını, terminal binası ve diğer tesislerin yıllık 2 milyon yolcuya hizmet verebilecek kapasitede yapıldığını söyledi. Çalışmaların devam ettiği sahalarda incelemelerde bulunduktan sonra pist, apron ve altyapısı tamamlanan, üstyapı çalışmalarının da önümüzdeki yıl bitirilerek ilk uçuşun yapılması planlanan Gümüşhane-Bayburt Havalimanında gazetecilere açıklamalarda bulunan Vali Tanrısever, havalimanı bağlantı yollarıyla ilgili eksikleri ve ufak tefek değişiklikleri Ulaştırma Bakanlığından talep edeceklerini söyledi. “Yapılması gereken ufak tefek değişiklikleri talep edeceğiz Ulaştırma Bakanlığımızdan” Gümüşhane’de en büyük kamu yatırımının havalimanı olduğunu ifade eden Vali Tanrısever, “Pistler tamamlandı, terminal binasında çalışmalar devam ediyor. En kısa zamanda bu çalışmalar bitirilecek. Havalimanı inşaatımızın olası deprem veya sel afetlerine karşı tedbirlerin alındığını, sadece bağlantı yollarıyla ilgili eksiklerin olduğunu gördük. Havalimanı inşaatımızın hem Gümüşhane’ye hem de Bayburt iline hizmet edecek olması itibariyle yapılması gereken ufak tefek değişiklikleri talep edeceğiz Ulaştırma Bakanlığımızdan” dedi. “En kısa zamanda bölgemizin ve ülkemizin hizmetine sunmak istiyoruz” Gümüşhane-Bayburt havalimanının pist uzunluğunun Rize-Artvin ve Ordu-Giresun havalimanlarıyla aynı şekilde 3 bin metre olduğunu ifade eden Vali Tanrısever, “Terminal binası ve diğer donatılarla ilgili yüzde 10 seviyesinde çalışmalar. Yüklenici firma hızlı bir şekilde çalışmaya devam ediyor. İnşallah en kısa zamanda bunu bölgemizin ve ülkemizin hizmetine sunmak istiyoruz. Biz de çevre güvenliği, çevre bağlantı yollarıyla ilgili taleplerimizi ileteceğiz. Onlar da tamamlandıktan sonra ülkemize büyük bir değer katmış olacağız” diye konuştu. “Alternatif bir havalimanı da olacak” Bölgede Erzurum, Erzincan, Trabzon, Rize ve Giresun’da havalimanlarının mevcut olduğunu, Gümüşhane’deki havalimanının bölgedeki vatandaşlara hizmet vermesinin yanında bütün bu çevredeki havalimanlarına da alternatif bir havalimanı olacağının altını çizen Vali Tanrısever, “Olası doğal olaylarda, hava koşullarında, afetlerde bu havalimanı diğer havalimanlarına alternatifte olacak. Yıllık 2 milyon yolcu kapasitemiz var. Gerekirse bu artırılabilir de. Pistlerin durumu ve terminallerin büyütülmesiyle ilgili yeterli alanımız var. Sadece Bayburt ve Gümüşhane illerini düşünmemek lazım. Erzurum’a, Giresun’a, Trabzon’a, Sivas’a, Erzincan’a hizmet edebilecek bir havalimanı. İnşallah ilerde hem Gümüşhane hem de Bayburt’un turizm potansiyeli de artınca yurtdışı seferlerinin de oluşmasını ve böylelikle yolcu sayısının daha da artmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı. (RE-ÖS-Y)
Gümüşhane’de Eylül ayının ortasında erik ağacı çiçek açtı
14 Eylül 2023 Perşembe - 08:59 Gümüşhane’de Eylül ayının ortasında erik ağacı çiçek açtı Gümüşhane’de yaz ayında meyvesi yenen fakat daha sonra yaprakları dökülen erik ağacı Eylül ayının ortasında yeniden yaprak verdi, çiçek açtı. Gümüşhane-Trabzon karayolu yakınındaki Katı Atık Aktarma İstasyonunda kurulan kantarın yanında birkaç yıl önce kendiliğinden büyüyen ve boyu 2 metreyi geçen genç erik ağacı mevsimleri şaşırdı. Bahar ayında yaprak ve çiçek açıp yaz ayında meyve veren erik ağacı, meyveleri toplandıktan sonra kurumaya başladı. Üzerinde az sayıda yaprak kalan ağaçtan tam ümit kesilmişken Eylül ayında yeniden yaprak verip çiçek açtı. Sıcak geçen yaz mevsiminin ardından Eylül ayının ortasında taze yapraklar verip çiçek açan erik ağacını görenlerinin şaşırdığını belirten Ramazan Gündüz, “Bu ağaç 2,5 senedir burada. Küçükken keseyim dedim ama yeşerdiği için kıyamadım ve kesmedim. Kantarın yanında olduğu için bir dalını araçlara almasın diye kesmiştim. Geçtiğimiz 1-2 hafta içinde bu ağaç yeniden yeşerdi ve çiçek vermeye başladı. Kesecekken vazgeçtim bıraktım” dedi. Kendiliğinden büyüyen ağacı kantara zarar vermeyince bıraktıklarını ve kendi başına büyüdüğünü aktaran Gündüz, çiçekleri üzerinde görünce çok şaşırdığını belirterek “Çiçek açtığını görünce şok oldum. Bu mevsimde, Eylül ayında yaprak vermesi, çiçeklerini açması beni şaşırttı. Bahar ayında çiçek açmıştı zaten Temmuz’da meyvesini aldıktan sonra kurumaya başlamıştı. Eylül başlarında yeniden yeşillenmeye başladı. Şaşkınlık içindeyiz. Daha önce böyle bir şey görmedim” diye konuştu.
Kışın habercisi Vargit Çiçekleri Gümüşhane yaylalarında kendini göstermeye başladı
11 Eylül 2023 Pazartesi - 09:15 Kışın habercisi Vargit Çiçekleri Gümüşhane yaylalarında kendini göstermeye başladı Gümüşhane kırsalında 2 bin metreden yüksek yaylalarda kış mevsiminin habercisi olan ‘Vargit’ çiçekleri açmaya başladı. Yaylalarda kışın habercisi olan ve yayla sakinlerine göç etme zamanının geldiğini hatırlatan çiçekler, laleye benzeyen yapısı, yerden 15-20 santimetre uzunluğu ve sapının üzerindeki mor ve beyaz yapraklarıyla biliniyor. Doğu Karadeniz bölgesinin genelinde görülen, bazı yerlerde “dön geri” veya “güz gülü” olarak adlandırılan çiçek her yıl sonbahar mevsiminde kendini gösterirken yöre sakinleri çiçeğin “Havalar soğuyor, kış geliyor, artık geri dön” uyarısında bulunduğuna inanıyor. Beyaz ve mor renkleriyle Doğu Karadeniz yaylalarına ayrı bir güzellik katan ve yörede kışın habercisi olarak bilinen Vargit çiçekleri, Gümüşhane yaylalarında da kendini göstermeye başladı. Yaylalarda hayvancılık yaparak geçimini sağlayan çoğu kişinin dönüşü için de işaret olarak kabul gören Vargit çiçekleri, Kürtün ilçesine bağlı Güvende yaylasında güzel manzaralar oluşturdu. Türkiye’de yoğun olarak Gümüşhane, Trabzon, Giresun ve Artvin yaylalarında görülen, yöre halkı arasında "vargit çiçeği", "varget gülü", “dön geri”, “güz gülü” ve "güz çiğdemi" gibi çeşitli adlarla bilinen çiçekler açmaya başladı. Bölge sakinlerine havaların soğumasıyla birlikte yaylalardan göç etme zamanının geldiğini haber vermesiyle doğal meteoroloji sistemi olarak bilinen ’vargit çiçekleri’ bu yıl da yüzünü gösterdi. Doğu Karadeniz’in yüksek kesimlerine mevsimin ilk kar yağışının düşmesi ve hava sıcaklıklarını ciddi şekilde düşmesinin ardından sonbahar günlerinde yaylalara yeniden canlılık getiren Vargit çiçekleri Eylül ayının ortalarından Ekim ayının ilk haftalarına kadar açıyor ve kış gelmeden son defa yaylaları süslüyor. Vargit çiçeklerinin açtığı zaman sanki bahar havası gibi bir hava oluşturduğunu fakat bu çiçeklerin kışın habercisi olduğuna değinen Gümüşhaneli şair Coşkun Tuncer, Kürtün ilçesine bağlı 2 bin 260 metre rakımlı Güvende yaylasında çiçekleri fotoğrafladığını söyledi. Bu çiçeklerin kışın habercisi olduğunu ve açtığında "Artık sonbahar geldi, kışa giriyoruz" diyerek bu bölgede yaşayan insanlara doğal bir uyarı yaptığını ifade eden Tuncer, “Karadeniz yaylalarında Mart-Nisan aylarında açar ve yaylaya göç zamanının geldiğini haber verir. Eylül-Ekim’de açması ise yayladan köye göç edişin zamanının geldiğini bildirir. Bölgede bu çiçeğe ’Vargit çiçeği’ denir” dedi.
Altınpınar köyü halkı Limni Gölü’nün tesisleşme projesine karşı çıktı
10 Eylül 2023 Pazar - 13:04 Altınpınar köyü halkı Limni Gölü’nün tesisleşme projesine karşı çıktı Gümüşhane’nin Torul ilçesi Altınpınar Köyü’nde bulunan Limni Gölü’nde yapılması planlanan tesisleşme çalışmalarına karşı köylüler ve çevreciler bir araya gelerek basın açıklaması gerçekleştirdi. Gümüşhane’nin Torul ilçesi Altınpınar köyünde bulunan ve el değmemiş doğası, etrafındaki ormanları, civarındaki otantik yaylaları ve doğal güzellikleriyle görenleri büyüleyen Altınpınar Limni Gölü’nün tesisleşmeye açılmasını istemeyen köy sakinleri ve çevreciler, basın açıklaması gerçekleştirdi. Limni Gölü’nde yapılmak istenen tesisleşme projesinin doğayı tahrip edeceğini savunan köy sakinleri aynı zamanda projeyle birlikte köyün kültürel dokusunun da yok olacağını söyleyerek karardan bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini dile getirdi. “Burası sadece bir doğal güzellik değil, kültürümüzün bir parçası” Altınpınar Limni Gölü’nü gelecek nesillere bozulmamış haliyle bırakmak istediklerini dile getiren yöre sakini çevreci Fatih Keleş, “Biz bu topraklarda doğduk, büyüdük. Limni Gölü ve çevresi, bizim için sadece bir doğal güzellik değil, aynı zamanda kültürel mirasımızın bir parçasıdır. Bu güzelliği gelecek nesillere bozulmamış bir şekilde bırakmak istiyoruz. Bölgeden alınan çeşitli raporların bölgeye gelinerek alındığını düşünmüyorum. Limni Gölü doğal yaşam alanı olarak göç popülasyonunda Kıl Kuyruk, Kızılbaş Patka ve Siyah Ördek türlerinin gözlemlendiği, koruma altında olan Vaşak’ın birçok defa göl çevresinde görüldüğü yerlerdir. Ayrıca yaygın bir şekilde Bozayı, Kurt, Karaca, Yaban Keçisi, Keklik ve Ur Kekliğinin bölgede bulunuyor. Yapılacak tesisleşme doğal popülasyonu olumsuz yönden etkileyecek, çevrede bulunan tek su kaynağı olan Limni Gölü doğal yaşam alanıdır” dedi. “Siyasetçiler olarak halkın şikâyet ve taleplerine kulaklarımızı kapatamayız” Köylülere destek için bölgede bulunan Milliyetçi Hareket Partisi Torul İlçe Başkanı Temel Özcan ise, “İlk defa geldiğim Altınpınar Limni Gölü’ne hayran kaldım. Çok bilinmeyen ve bakir kalmış bir göl. Güzelliğinin sebebi de bu olmalı diye düşünüyorum. Biz siyasetçiler olarak halkın şikâyet ve taleplerine kulaklarımızı kapatamayız. Bugün burada köylünün tedirgin olduğu konularda onlarla hem istişare etmek hem fikir alış verişinde bulunmak istedim. Köylüler kendileriyle hiçbir şekilde bağlantıya geçilmediğini, bölge halkının fikrinin ne olduğunun sorulmadığını bizlere beyan ettiler. Mera alanlarının ellerinden çıkacağı düşüncesiyle mevcut doğal dengenin bozulacağını bölgenin güvenlikli olmadığı ve her kış yağan karlarla beraber çığların düştüğünü, ayrıca göl suyunun köyün belli mahalleleri tarafından sulama suyu olarak kullanıldığını belittiler. Biz de yaptığımız istişarelerle birlikte köylünün kesinlikle mağdur edilmemesi için bütün talepleri yetkili mercilere ileteceğiz” diye konuştu. Alanda bulunan çevre illerden gelmiş ziyaretçiler de Limni Gölü’nün doğal yapısının bozulmaması gerektiğini ve betonlaşmaya karşı olduklarını ifade etti.
Gümüşhane’deki Satala Antik Kenti’nde tarih yeniden yazılıyor
06 Eylül 2023 Çarşamba - 09:23 Gümüşhane’deki Satala Antik Kenti’nde tarih yeniden yazılıyor Roma İmparatorluğu’nun doğu sınırında günümüze kadar ulaşabilmiş tek kalesi, Anadolu’da kazı çalışması yapılabilen tek Roma Lejyon kalesi ve 5 Roma İmparatorunun ziyaret ettiği tek lejyon kalesi olan Satala Antik Kentinde kazı çalışmaları devam ediyor. Gümüşhane’nin Kelkit ilçesine bağlı Sadak köyündeki Satala Antik Kentinde 6 yıl önce başlayan arkeolojik kazı çalışmaları devam ediyor. Bugüne kadar çok sayıda bulguya ulaşılan kazı çalışmalarında 5 bin yıllık geçmişi bulunan eserler ortaya çıkarılırken, Anadolu tarihini değiştirecek bulgulara ulaşıldı. Kazı çalışmaları Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Gümüşhane Valiliği ve İl Özel İdaresi ile Kelkit Kaymakamlığı ve Kelkit Belediyesi’nin katkılarıyla gerçekleştirilen kazı çalışmaları Bartın Üniversitesi Arkeoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç.Dr. Şahin Yıldırım ve ekibi tarafından sürdürülüyor. Roma İmparatorluğu’nun Apollinaris Lejyonu da denilen 15.Lejyonunun yaklaşık 600 yıl hüküm sürdüğü Satala Antik Kentinin Roma’nın 5 imparatoru tarafından ziyaret edilen çok önemli bir kale olduğu biliniyor. Bugüne kadar yapılan kazı çalışmalarında 2 bin yıllık lejyon kalesi duvarlarının yanısıra erken tunç çağı ve Urartular dönemine kadar bulgular elde edilen kazı çalışmalarını yerinde incelemek için protokol üyeleriyle birlikte bölgeye giden Gümüşhane Valisi Alper Tanrısever, kazı çalışmaları ve Satala’nın geçmişiyle ilgili Doç.Dr. Şahin Yıldırım’dan bilgi aldı. İlk olarak kazı evinde brifing alan Vali Tanrısever daha sonra kazı alanında incelemelerde bulundu. Gölbaşı mevkiindeki Roma döneminden kalma su havuzunun önünde gazetecilere açıklama yapan Vali Tanrısever, Kelkit ziyaretinde kendisini en fazla etkileyen şeylerden birisinin Satala Antik Kenti olduğunu söyledi. “Tarih burada yeniden yazılacak” Satala için “İyi ki geldim, iyi ki gördüm” ifadelerini kullanan Vali Tanrısever, “Her ne kadar onunla ilgili fotoğraflara baksam da haberler okusam da yerine bizzat gelip görmeden olmuyor. Burası bir Zeugma olacak belki. Ufkumuzun çok daha ötesinde çok daha geniş kapsamlı bir şey de olabilir burada. Onun için ayrıca bir girişimlerde bulunacağımı şimdiden söylemek isterim. Burası Gümüşhane’nin, Kelkit’in, Türkiye’nin önemli bir değeri olacak. Belki de tarih burada yeniden yazılacak” dedi. Roma İmparatorluğunun çok önemli bir lejyonunun bulunduğu alanda Urartulara ait bulguların da tespit edildiğini hatırlatan Vali Tanrısever, “Bu çalışmalara destek vereceğiz. Valiliğimiz, Kaymakamlığımız ve Kelkit Belediyesi olarak bu çalışmalara her türlü desteği vereceğiz. İnşallah Gümüşhanemize, ülkemize çok önemli bir turistik destinasyon kazandırmış olacağız. Hocalarımızın bu keşifleriyle Anadolu’daki tarih yeniden yazılacak” diye konuştu. “Satala, Roma İmparatorluğunun Doğu’daki en büyük yerleşimlerinden birisi” Satala’da ilk günden beri kazı çalışmalarını gerçekleştiren ve tarihsel birçok önemli bulguyu ortaya çıkaran Doç.Dr. Şahin Yıldırım da “Satala Antik Kenti Roma İmparatorluğunun Doğu’daki en büyük yerleşimlerinden birisi ve 15. Lejyonun ana üssü durumunda. Bugün Valimiz Alper Tanrıkulu ziyaret ederek desteklerini bize belirtti. Bu bizim için çok önemliydi. Hem Roma lejyon kalesinde yürüttüğümüz çalışmalar hem de Gölbaşı mevkiinde mezarların olduğu bölümde yapmış olduğunuz çalışmalar bu seneki çalışmamızın ana unsurunu oluşturmakta. Bununla beraber özellikle bu lejyonların bulunduğu kale binalarının mimarisiyle ilgili de çalışmalar yürüttük. Yaptığımız çalışmalar sırasında milattan sonra 2.yüzyılın başlarına tarihlendirilen verilere ulaşmış durumdayız. Urartu dönemine tarihlendirilen, daha erken dönemlere tarihlendirilen yapı kalıntılarıyla ve mezarlarla da karşılaştık” dedi. “Çevre düzenleme ve müze projeleri Satala’nın bu bölgedeki varlığını daha da artırır” Satala’nın Kuzey Doğu Anadolu’daki en önemli antik kent olduğunu vurgulayan Doç.Dr. Yıldırım, “Uzun yıllar burada yürütülecek çalışmalarla buranın öneminin artacağını düşünüyoruz. Aynı zamanda da büyük bir turizm potansiyeline sahip. Biz ve benden sonra görevi devralacak hocamızla buradaki çalışmaları ilerletmeyi ve projeleri hayata geçirmeyi planlıyoruz. Özellikle çevre düzenleme ve müze projelerini hayata geçirdiğimiz takdirde Satala’nın bu bölgedeki varlığını daha da arttırmış olacağız” ifadelerini kullandı. “Anadolu’da Roma İmparatorluğunun 5 imparatorunun birden geldiği Satala’dan başka kent yok” Anadolu’da Roma İmparatorluğunun 5 imparatorunun birden geldiği tek kentin Satala olduğunu ve bu nedenle de Satala’nın çok önemli kent olduğunun altını çizen Yıldırım, “İmparatorların buraya geldiklerini biz tarihi kaynaklardan biliyoruz. Özellikle Hadrian’ın buradaki taş olan kaleyi inşa ettirdiğini söyleyebiliriz. Satala antik kenti Roma İmparatorları için önemli bir yere sahip. Anadolu’da 5 Roma İmparatorunun ziyaret ettiği bir antik kent neredeyse yok. Bu bakımdan da çok önemli bir yerleşim” dedi. Roma İmparatorluğu’nun Anadolu’da 4 büyük lejyonundan sadece Satala’nın ayakta olduğunu hatırlatan Yıldırım, “Roma’dan günümüze kadar bu lejyonlardan hiçbirisinde çalışma yapılamamış. Zeugma’da ufak bir çalışma yapılmış o kadar. Çalışma yapılamamasının nedenlerinden birisi de barajlar. Birecik barajı, Keban barajı gibi barajların yapımı ile Fırat kenarında bulunan yerleşimlerin bir bölümü maalesef sular altında kaldı. Şuan günümüzde Roma İmparatorluğu’nun doğu sınırı hakkında kazı yapılabilen tek yerleşim yeri burası. Yaptığımız çalışmalar sırasında Roma lejyonerlerine ait hem askeri materyallerle hem de yapı kalıntılarıyla karşılaştık” diye konuştu. Satala’nın kitabı çıkıyor Yıldırım bu yılki çalışmaların 15 Ağustos’ta başladığını bir aylık çalışma yapmayı planladıklarını belirterek, yayın aşamasına geçtikleri için buradaki buluntuların değerlendirmesi amacıyla bir süre eserler üzerine çalışma yapacaklarını, arazi çalışmasını kısa tutacaklarını ve bugüne kadar yaptıkları çalışmalarla ilgili kitabın birkaç ay içinde yayınlanacağını sözlerine ekledi.
Gümüşhane’deki trafik kazasında anne, baba ve 3 aylık bebekleri yaralandı
05 Eylül 2023 Salı - 01:14 Gümüşhane’deki trafik kazasında anne, baba ve 3 aylık bebekleri yaralandı Gümüşhane’de henüz belirlenemeyen bir sebeple yoldan çıkan kamyonet yol ile köprü arasına düştü. Kazada biri 3 aylık bebek olmak üzere 3 kişi yaralandı. Kaza saat 23.00’te Gümüşhane’nin Tekke Köyü’nde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre Bayburt’tan Gümüşhane istikametine hareket halindeki 29 AAG 503 plakalı kamyonetin sürücüsü Ömer Faruk Canlı (28), Tekke Köyü girişinde henüz belirlenemeyen bir sebeple aracının direksiyon hâkimiyetini kaybetti. Sürücüsünün direksiyon hâkimiyetini kaybettiği kamyonet köprü girişinde boşluktan yol ile köprü arasına düştü. Takla atan kamyonet köprünün çıkışındaki duvara çarparak durabildi. Kazada sürücü Ömer Faruk Canlı, eşi Elif Işık Canlı (29) ve 3 aylık olduğu öğrenilen çocukları H.Ç.C. yaralandı. İhbar üzerine olay yerine 112 acil sağlık, AFAD, itfaiye, jandarma ve polis ekipleri sevk edildi. Yaralılar olay yerinde sağlık ekipleri tarafından yapılan ilk müdahalenin ardından Gümüşhane Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alınırken, sağlık durumlarının iyi olduğu öğrenildi. “Bebeği çıkardım, anne ve babası kendisi çıktı” Kamyonetin önünde seyir halindeyken bir anda sola doğru yöneldiğini söyleyen görgü tanığı Ramazan Çakmak, “Araç önümde yavaş gidiyordu, hızı 70 kilometre civarındaydı. Birden sola doğru yöneldi, ben sola döneceğini düşündüm ama demirlerden aşağıya uçtu. Daha sonra ben 112’yi aradım, daha sonra ben aşağıya indim bebeği çıkardım, babası kendi çıktı. Bebeğin kafasında ufak bir kan izi vardı. Ben de hemşireyim zaten aldık çocuğu, daha sonra babasıyla annesini çıktı, kaldırıma yatırdık ve ambulansa bindirdik” dedi.
Gümüşhane’de film gibi olay
04 Eylül 2023 Pazartesi - 14:42 Gümüşhane’de film gibi olay Gümüşhane’nin Kürtün ilçesinde iki amcaoğlu arasında çıkan kavganın ardından sevdiği gencin intihar ettiğini duyduktan sonra canına kıyan 22 yaşındaki Havva Bayrak gözyaşları içinde son yolculuğuna uğurlandı. İlçeye bağlı Özkürtün Beldesinin Süme Mahallesinde dün gece gerçekleşen olayda Salihcan Kaya (21) amcasının oğlu S.K. (20) ile kız meselesi yüzünden tartışmaya başladı. Tartışmanın büyümesinin ardından çıkan arbedede Salihcan Kaya elindeki bıçakla S.K.’yı boğazından bıçakladı. Kanlar içinde yere serilen S.K.’yı gören Salihcan Kaya ise kuzeninin öldüğünü düşünerek evine giderek silahla intihar etti. İhbar üzerine olay yerine gelen 112 Acil Sağlık ekipleri Salihcan Kaya ve S.K’ya olay yerinde ilk müdahaleyi yaptı. Kürtün Devlet Hastanesinde tedavi altına alınan yaralılardan silahla intihar eden Salihcan Kaya burada yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Salihcan Kaya’nın sevgilisi olduğu iddia edilen Havva Bayrak ise (22) ise ölüm haberini alınca evindeki silahla intihar etti. Ağır yaralı olarak Gümüşhane Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Havva Bayrak burada yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Olayda ağır yaralanan S.K, Gümüşhane Devlet Hastanesindeki müdahalesinin ardından gece yarısı Trabzon’daki hastanede tedavi altına alındı. Yapılan otopsisinin ardından Süme Mahallesine getirilen Bayrak’ın cenazesi helallik alınmasının ardından öğle namazına müteakip evlerinin önündeki alanda kılınan cenaze namazının ardından aile kabristanında toprağa verildi. Genç yaşta kızlarını toprağa veren Bayrak ailesi bireylerinin güçlükle ayakta durduğu cenaze namazını ilçe müftüsü İsa Akbaş kıldırırken, cenaze namazına Kürtün Kaymakamı Okan Dağlı, Kürtün Belediye Başkanı Enver Şen, Özkürtün Belediye Başkanı Yakup Turgut, babası Salih Bayrak, aile bireyleri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Olayda hayatını kaybeden Salihcan Kaya (21) ise ikindi namazının ardından aynı yerde toprağa verilecek. Kavgada yaralanan S.K’nın (20) tedavisi sevk edildiği Trabzon KTÜ Farabi Tıp Fakültesi hastanesinde devam ediyor.