EĞİTİM - 10 Temmuz 2025 Perşembe 13:35

"1+5+3 modeli ile esnek ve yönlendirme temelli yapıya geçiş mümkün"

A
A
A
"1+5+3 modeli ile esnek ve yönlendirme temelli yapıya geçiş mümkün"

Prof. Dr. Devrim Akgündüz, mevcut 4+4+4 sisteminin çocukların gelişim özelliklerine uygun olmadığını belirterek, Türkiye’nin bireyselleştirilmiş ve yönlendirme temelli yeni bir modele geçmesi gerektiğini vurguladı. "Eğitim sisteminde 1+5+3 modeli ile esnek ve yönlendirme temelli yapıya geçiş mümkün" dedi.


İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Devrim Akgündüz, Türkiye’de uzun süredir uygulanan 4+4+4 eğitim sisteminin çocukların yaş ve gelişim düzeylerini dikkate almadan tasarlandığını belirterek bu yapının eğitimde verimsizlik, uyumsuzluk, motivasyon kaybı ve yönsüzlük gibi önemli sorunlara yol açtığını söyledi. Bu nedenle eğitimde ihtiyaç duyulanın her öğrencinin ilgi ve yeteneklerine göre yönlendirildiği, esnek ve çok seçenekli bir sistem olduğunu ifade eden Prof. Dr Akgündüz, "Zorunlu öğretim bireyi kalıplara sıkıştırır; zorunlu ama bireyselleştirilmiş eğitim ise toplumun potansiyelini açığa çıkarır" şeklinde konuştu.


Yeni model: 1+5+3


Prof. Dr. Akgündüz, önerilen 1+5+3 modelinin yalnızca yapısal bir değişiklik olmadığını, aynı zamanda pedagojik bir zorunluluk olduğunu vurguladı. Bu modelin erken çocukluk eğitimi ile başladığını ve ardından beş yıllık bir ilkokul sürecinin geldiğini belirten Akgündüz, özellikle beşinci sınıf öğrencilerinin hâlâ bilişsel ve duygusal olarak ilkokul gelişim döneminde olduklarının bilimsel olarak açık olduğunu ifade etti. Bu yaş grubundaki çocukların ortaokul ortamına erken geçirilmesinin eğitim verimliliğini düşürdüğünü ve psikolojik uyumu olumsuz etkilediğini söyledi. Takip eden üç yıllık ortaokul sürecinde ise öğrencilerin bireysel farklılıklarının gözetilerek yönlendirme temelli bir yapı içinde ilerlemelerinin gerektiğini belirtti.



Türkiye’de yönlendirme yok düzeyinde


Prof. Dr. Akgündüz, Türkiye’de yönlendirme süreçlerinin hâlen kurumsal bir yapıya sahip olmadığını ve çoğunlukla tesadüfi veya aile tercihlerine dayalı olduğunu dile getirdi. Bu durumun, öğrencilerin potansiyellerini keşfetmelerine engel olduğunu söyleyen Prof. Dr. Akgündüz, yönlendirme sürecinin erken çocukluktan itibaren başlaması ve gelişim boyunca sistematik biçimde sürdürülmesi gerektiğini ifade etti.


Bu sürecin sağlıklı işlemesi için her ilçede Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı ancak akademik olarak desteklenen Yetenek ve Yönlendirme Birimlerinin kurulmasının şart olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Akgündüz, bu birimlerin sadece kâğıt üzerinde değil, kapsamlı yönergelerle, uzman kadrolarla ve standart protokollerle yapılandırılması gerektiğini belirtti.



Yetenek ve yönlendirme birimi: Erken çocukluktan yetişkinliğe


Erken çocukluk döneminde gözlem formları, gelişim testleri ve pedagojik değerlendirme araçlarıyla çocukların ilk ilgi ve eğilimlerinin tanımlanması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Akgündüz, ilkokul döneminde ise öğretmen gözlemleri, projeler ve öğrenci ürünleri aracılığıyla yetenek profillerinin sürekli güncellenmesi gerektiğini söyledi. Ortaokul sürecinde bu birimlerin rehberlik öğretmenleriyle iş birliği içinde çalışarak öğrenciye özel yönlendirme raporları hazırlamasının önemini vurgulayan Prof. Dr. Akgündüz, lise döneminde de akademik ya da mesleki yönelimlere göre öğrencilerin izlenmesi gerektiğini belirtti. Gereken durumlarda yetişkinliğe kadar sürebilecek yeniden yönlendirme ve beceri geliştirme çalışmalarının da bu birimler tarafından koordine edilmesi gerektiğini ifade etti.


Akademik başarı sağlayamayanlar için sertifikalı eğitim modelleri


Akademik başarı gösteremeyen öğrencilerin ise sistem dışına itilmek yerine, Avrupa Birliği uyumlu, sertifikalı ve modüler yapıya sahip meslek edindirme programlarına yönlendirilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Akgündüz, bu yapıların ayrı kurumsal birimler altında MEB tarafından denetlenerek yürütülmesinin önemini vurguladı. Yetenek ve Yönlendirme Birimlerinin bu öğrencilerin yönlendirme sürecini izlemekle kalmayıp, gelişimlerini de takip etmesi gerektiğini söyledi.



Sosyal adalet ve eşitlikçi politikalar şart


"Her çocuk yeteneklidir" diyen Prof. Dr. Akgündüz, önemli olanın bu yetenekleri ortaya çıkaracak doğru yönlendirmeyi sağlamak olduğunu söyledi. Türkiye’de eğitim sisteminde artık yapısal değil düşünsel bir dönüşümün zamanı geldiğini vurgulayan Prof. Dr. Akgündüz, bireysel potansiyele dayalı, bilimsel ve sistematik bir modelle tüm öğrencilerin kendi yolunu bulabileceği bir eğitim sisteminin mümkün olduğunu ifade etti.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 17 ilde "Alkollü İçki Kaçakçılığı ve Sahteciliğine" operasyon İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 17 ilde Jandarmamızın "Alkollü İçki Kaçakçılığı ve Sahteciliğine" yönelik son 2 haftadır düzenlediği operasyonlarımızda; 27 bin 886 litre sahte/kaçak alkollü içki,67 bin 994 litre etil alkol ele geçirdik. 6 adet yasa dışı alkollü içki imalathanesini deşifre ettik. 66 şüpheli hakkında adli işlem yapıldı" dedi. Bakan Yerlikaya sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, 17 ilde Jandarmanın "Alkollü İçki Kaçakçılığı ve Sahteciliğine" yönelik son 2 haftadır düzenlediği operasyonlarımızda; 27 bin 886 litre sahte/kaçak alkollü içki, 67 bin 994 litre etil alkol ele geçirdiklerini belirterek 6 adet yasa dışı alkollü içki imalathanesinin deşifre edinildiğini, 66 şüpheli hakkında adli işlem yapıldığını kaydetti. "Bu ürünleri ele geçirerek, sahte ve kaçak alkol üretimiyle vatandaşlarımızın canına ve sağlığına zarar verilmesini engelledik" diyen Bakan Yerlikaya operasyonlarla ilgili şu ayrıntıları paylaştı: "Cumhuriyet Başsavcılıklarımız ile Jandarma KOM Daire Başkanlığımız koordinesinde; İl Jandarma Komutanlıklarımızca yapılan çalışmalar sonucu; Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Çanakkale, Denizli, Hatay, Isparta, İstanbul, İzmir, Karaman, Kırklareli, Manisa, Ordu, Rize ve Tekirdağ’da operasyonlar düzenledik. Sahte alkol üretimine yönelik operasyonlarımızı 81 ilimizde aralıksız sürdürüyoruz. Lütfen şüpheli durumları 112 Acil Çağrı Merkezimize bildirin. Biz gereğini yapalım. Emeği geçenleri tebrik ediyorum."