Yerel Haberler
Kastamonu
Domuz avı sırasında komşusunu öldüren sanığa 3 yıl 4 hapis cezası 19 Aralık 2025 Cuma - 18:35:05 Kastamonu’da domuz avı sırasında komşusunun ölümüne sebebiyet verdiği gerekçesiyle yargılanan sanıklardan biri beraat ederken, diğeri 3 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Olay, 18 Eylül 2023 tarihinde Kastamonu’nun Merkez ilçesine bağlı Kaşçılar köyünde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, İsmail Göloğlu, komşusu O.D. ve B.K. ile birlikte gece saatlerinde tarlada ekili mahsulleri korumak için domuz avına çıktı. Av sırasında İsmail Göloğlu, O.D.’nin silahından çıkan kurşunun isabet etmesi sonucu ağır yaralandı. Sağlık ekiplerince Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan İsmail Göloğlu, burada yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Kastamonu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma çerçevesinde, O.D. ile B.K. hakkında Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinde "taksirle ölüme neden olma" suçundan dava açıldı. Açılan davanın karar duruşması görüldü. Duruşmaya olayda hayatını kaybeden İsmail Göloğlu’nun yakınları ve avukatlar katıldı. İsmail Göloğlu’nun ailesi mütalaayı kabul etmedikleri, sanıkların en ağır şekilde cezalandırılmasını talep edildi. Göloğlu ailesinin avukatı ise, "Dosya kapsamı, olayın oluş şekli, sanıkların davranışları, çelişkili beyanları ve olay sonrası tutumları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, olayın taksirle değil, kasten ve tasarlayarak gerçekleştirilmiş bir öldürme fiili olduğu açıkça ortadadır" diyerek sanıkların bu suçlardan cezalandırılmasını talep etti. Sanıkların avukatları ise müvekkillerinin beraatlarını istedi. Mahkeme heyeti, sanık O.D.’yi ’bilinçli taksirle adam öldürme’ suçundan 3 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırırken, B.K.’nin ise beraatına karar verdi.
19 Aralık 2025 Cuma - 18:28 Taşköprü Belediyesi, 2 milyon liralık hibe desteğiyle yaşlılara evde bakım desteği sağlayacak Taşköprü Belediyesi, aldığı 2 milyon liralık hibe desteğiyle 65 yaş üstü vatandaşlara evde bakım desteği sağlayacak. Taşköprü Belediyesi, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın Yaşlı Destek Programı (YADES)’e sunduğu "Rıza ve Hürmet (Saygın Hayat)" projesiyle 2 milyon lira eş finansmanlı hibe almaya hak kazandı. Kastamonu genelinde Bakanlığa proje sunan belediyeler arasında yalnızca Taşköprü Belediyesi’nin çalışması kabul edildi. Bu yönüyle proje, hem ilçede hem de il genelinde dikkat çekti. Projeyle, yaşlı bireylerin yaşam kalitesini artırılması hedefleniyor. Kastamonu Valiliği Toplantı Salonu’nda düzenlenen programda, Kastamonu Valisi Meftun Dallı’nın katılımıyla protokol imzalandı. Protokolün ardından açıklamalarda bulunan Taşköprü Belediye Başkanı Hüseyin Arslan, projenin kapsamı ve hedefleri hakkında bilgi verdi. Başkan Arslan, proje sayesinde Taşköprü’de yaşayan 65 yaş üstü bakıma muhtaç yaşlıların evde bakım, temizlik ve kişisel ihtiyaçlarının karşılanacağını belirtti. Yaşlı bireylerin toplumun en değerli emanetleri olduğunu vurgulayan Arslan, "Taşköprü’de yaşayan 65 yaş üstü bakıma muhtaç büyüklerimizin evde bakım, temizlik ve kişisel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Bakanlığımıza sunduğumuz projemiz olumlu neticelendi. Kökleri gereği yaşlılarına her zaman saygı duyan, vefayı esas alan bir anlayışın temsilcileriyiz" dedi. Projeyle birlikte sosyal belediyecilik anlayışını daha da güçlendirmeyi hedeflediklerini ifade eden Başkan Arslan, hizmetlerin artarak devam edeceğini belirtti. Arslan, Taşköprü’de dayanışma ve aile bilincini ön planda tuttuklarını dile getirerek, "En büyük aile Taşköprü Ailesi düşüncesini hem teoride hem de pratikte yaşatmak adına bu tür hizmetlerimizi artırarak sürdüreceğiz" diye konuştu. Yaşlı vatandaşların hayatlarını kolaylaştıracak anlamlı bir projenin imzalarını atmaktan büyük mutluluk duyduklarını ifade eden Vali Meftun Dallı ise, "Kıymetli büyüklerimizin yaşam kalitesini artırmayı, günlük hayatta karşılaştıkları zorlukları azaltmayı ve sosyal hayata daha aktif katılımlarını sağlamayı amaçlayan bu projenin hazırlanmasında emeği geçen kurumlarımızı tebrik ediyor, hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum" diye konuştu. 1 yıl sürecek olan proje kapsamında Taşköprü Belediyesi tarafından ilçede yaşayan 65 yaş üstü yaşlılara sağlık hizmetleri, öz bakım ve hijyene yönelik hizmetleri, evde sıcak yemek hizmeti, kişisel bakım ve temizlik gibi hizmetleri sunulacak.
19 Aralık 2025 Cuma - 18:03 Kastamonu Üniversitesi’nde "Sağlık Turizmi ve Kapsayıcı Sağlık Yaklaşımları" masaya yatırıldı Kastamonu Üniversitesi tarafından "Sağlık Turizmi ve Kapsayıcı Sağlık Yaklaşımları" sempozyumu düzenlendi. Kastamonu Üniversitesi, "Yaşlı ve Engelli Bireylerin Sağlığının Korunması ve Geliştirilmesinde Kastamonu Sağlık Turizmi Potansiyeli" başlıklı sempozyuma ev sahipliği yaptı. Merkez Kütüphane Cemil Meriç Salonu’nda gerçekleştirilen sempozyumda, yaşlı ve engelli bireylerin sağlık hizmetlerine erişimi, kapsayıcı sağlık uygulamaları ve Kastamonu’nun sağlık turizmi alanındaki potansiyeli çok yönlü olarak ele alındı. Sempozyuma, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdülkadir Tuna, Tosya Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Orçun Çağlar Kurtuluş ile akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Tosya Meslek Yüksekokulu İş Sağlığı ve Güvenliği Programı öğretim üyesi Dr. Öğretim Üyesi Ayşe Özdemir, "Günümüzde yaşlı ve engelli bireylerin sağlığının korunması ve geliştirilmesi; yalnızca sağlık hizmetleriyle sınırlı olmayan, sosyal, çevresel ve insani boyutları da kapsayan bütüncül bir yaklaşımı zorunlu kılmaktadır. Bu yaklaşım, bireyin yaşam kalitesini artırmayı, bağımsızlığını desteklemeyi ve toplumsal hayata aktif katılımını güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu noktada Kastamonu; tarihi birikimi, doğal zenginlikleri, gelişmekte olan sağlık altyapısı ve insana dokunan yaklaşımıyla önemli bir potansiyele sahiptir. Sahip olduğu doğal kaynaklar, termal imkanlar, huzurlu çevresi ve sağlık hizmetleriyle Kastamonu’nun, özellikle yaşlı ve engelli bireyler için sağlık turizmi alanında güçlü bir alternatif oluşturduğuna inanıyoruz. Bu sempozyumda; yaşlılık sürecinin değişen dinamiklerinden hemşirelik uygulamalarına, engellilikte güncel sağlık yaklaşımlarından toplumsal yapının güçlendirilmesine ve Kastamonu’nun sağlık turizmi potansiyeline kadar pek çok değerli konu, alanında uzman akademisyenlerimiz tarafından ele alınacaktır. Paylaşılacak bilgi ve deneyimlerin, bilimsel çalışmalara ve uygulamalara ışık tutacağına yürekten inanıyoruz" dedi. Sempozyumun ilk oturumu Prof. Dr. Nimet Ovatoylu ve Doç. Dr. Filiz Özel Çakır’ın başkanlığında gerçekleştirildi. Prof. Dr. Ovatoylu, konuşmasında yaşlı ve engelli bireylerin sağlık hizmetlerinden etkin biçimde yararlanabilmesinin sosyal devlet anlayışının temel unsurlarından biri olduğunu belirterek, üniversitelerin bu alandaki bilimsel sorumluluğuna dikkat çekti. Doç. Dr. Filiz Özel Çakır ise, disiplinler arası çalışmaların önemine vurgu yaparak, sağlık, sosyal hizmetler ve turizm alanlarının bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini dile getirdi. İlk oturumda Prof. Dr. Ayşe Gül Kale, "Yaşlılık, Değişen Yaşam Dinamikleri ve Huzurevleri" başlıklı sunumunda yaşlı bireylerin değişen ihtiyaçlarına dikkat çekti. Ardından Doç. Dr. Ayla Demirtaş ise "Yaşlı Bireylerin Güçlendirilmesinde Hemşirelik Uygulamaları" konulu sunumunda koruyucu ve destekleyici sağlık hizmetlerinin önemini dikkate çekerek, "Hemşirelik bakımında yaşlı insanları güçlendirme aslında ihmal edilmiş bir alandır. Profesyonelliğe yönelik yeni yaklaşımlar kendine yardım etmeyi, büyümeyi ve gelişmeyi destekler. Hemşireler yaşlı bireyleri güçlendirmek için belirli yeterliliklere ve birden çok çözüme sahip olduğunu anlatmalı ve göstermelidir. Güç temelli hemşirelik yaklaşımı, yaşlı bireylerin fiziksel ve psikososyal ihtiyaçlarını gidermek için çevrelerinde mevcut olan kaynakları değerlendirmelerine yardımcı olarak yaşam kalitesinin geliştirilmesine odaklanır" diye konuştu. "Engellilerin yüzde 74,6 sağlık hizmetlerine erişimde en az bir engelle karşılaşıyor" İkinci oturum, Prof. Dr. Özlem Ovayolu başkanlığında, Dr. Öğretim Üyesi Ayşe Özdemir’in oturum başkan yardımcılığında gerçekleştirildi. Oturumda Doç. Dr. Havva Kaçan, "Özel Bireyler İçin Toplumsal Yapının Güçlendirilmesi" başlıklı sunumunda engellilik olgusunun sosyal boyutuna değinirken; Prof. Dr. Gülendam Karadağ ise "Engellilikte Sağlık: Koruyucu, Destekleyici ve Geliştirici Güncel Yaklaşımlar" başlıklı sunumuyla güncel sağlık politikalarına ilişkin bilgiler paylaştı. Türkiye’de 2 milyon 511 bin engelli bulunduğunu söyleyen Karadağ, "Tahminlere göre bugün dünyada 1,3 milyar insan ciddi engellilik yaşamaktadır. Bu rakam dünya nüfusunun yüzde 16’sına, yani her 6 kişiden 1’ine denk gelmektedir. Ülkemizdeki durum ise Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2022 verilerine göre; Ulusal Engelli Veri Sisteminde kayıtlı ve hayatta olan engelli sayısı 2 milyon 511 bin 950’dir. 2021 yılında yapılan çalışmada, katılımcılar arasında sağlık hizmetlerine erişim oranı yüzde 25,4 olarak belirlenmiştir. Bu katılımcıların yaklaşık dörtte üçü (yüzde 74,6) sağlık hizmetlerine erişimde en az bir engel yaşadığı tespit edilmiştir. Ülkemizde yüzde 61,5’i fiziksel engeli, yüzde 62,7’si tıbbi ekipmanla ilgili engeli ve yüzde 59,3’ü iletişim engeli bulunuyor. 2024 yılında yayınlanan sistematik bir inceleme, engelli bireylerin ağız sağlığına ve diş bakımına büyük önem verdiğini, ancak diş hizmetlerine erişimde önemli zorluklarla karşılaştıklarını vurgulamaktadır. Özellikle down sendromlu çocukların neredeyse yarısı yüzde 47’si, fiziksel engellilerin üçte birinden fazlası yüzde 37’si ilk diş muayenelerini 6 yaş ve üzeri yaşlarda yaptırmıştır" diye konuştu. Son oturum ise Prof. Dr. Serap Parlar Kılıç başkanlığında, Prof. Dr. Gülendam Karadağ’ın oturum başkan yardımcılığında yapıldı. Bu oturumda Dr. Öğretim Üyesi Hakkı Çılgınoğlu, "Kastamonu Sağlık Turizmi Potansiyeli" başlıklı sunumunda ilin doğal kaynakları, iklim özellikleri ve sağlık altyapısının sağlık turizmi açısından sunduğu fırsatları değerlendirdi. "2050 yılına kadar dünyadaki her altı kişiden biri 65 yaş üstü olacak" Dr. Öğretim Üyesi Zeynep Arabacı, "Yaşlı Bireyler İçin Sağlık Turizmi" konulu sunumunda yaşlı dostu turizm uygulamalarının önemine değindi. Dünya nüfusunun yaşlandığını, ancak bu büyümenin yüzyılın sonuna doğru zirveye ulaşacağını söyleyen Arabacı, "Dünyadaki hemen hemen her ülke, nüfuslarındaki yaşlıların sayısı ve oranında artış yaşıyor. 2070’lerin sonlarına doğru, 65 yaş ve üzeri küresel nüfusun 2,2 milyara ulaşarak 18 yaş altı çocuk sayısını geçeceği tahmin ediliyor. 2030’ların ortalarına gelindiğinde ise, 80 yaş ve üzeri 265 milyon birey olacak ve bu sayı bebek sayısını geçecek. Dünya Nüfus Beklentilerine göre, 2050 yılına kadar dünyadaki her altı kişiden biri 65 yaş üstü olacak. Bu oran 2019’da her 11 kişiden biriydi. Ülkemizde de yaşlı nüfus 9 milyon 112 bin 298 kişi oldu. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2019 yılında yüzde 9,1 iken, 2024 yılında yüzde 10,6’ya yükseldi. Yaşlı nüfusun 2024 yılında yüzde 44,6’sını erkek nüfus, yüzde 55,4’ünü kadın nüfus oluşturdu. Yaşlı bağımlılık oranı 2024 yılında yüzde 15,5 oldu. Çalışma çağındaki yüz kişiye düşen yaşlı sayısını ifade eden yaşlı bağımlılık oranı da 2019 yılında yüzde 13,4 iken bu oran 2024 yılında yüzde 15,5’e yükseldi. Nüfus projeksiyonlarının demografik göstergelerdeki mevcut yapının devam edeceğini varsayan ana senaryosuna göre yaşlı bağımlılık oranının 2030 yılında yüzde 19,5, 2040 yılında yüzde 26,5, 2060 yılında yüzde 45,5, 2080 yılında yüzde 61,9 ve 2100 yılında yüzde 61,6 olacağı öngörüldü" diye konuştu. "Türkiye’de 1 milyon 750 bin 900 yaşlı tek başına yaşıyor" Yaklaşık her 4 haneden birinde en az bir yaşlı ferdin bulunduğunu söyleyen Arabacı, "Türkiye’de 2024 yılında toplam 26 milyon 599 bin 261 haneden 6 milyon 726 bin 583’ünde yaşlı nüfus olarak tanımlanan, 65 ve daha yukarı yaşta en az bir fert bulunduğu görüldü. Diğer bir ifadeyle, hanelerin yüzde 25,3’ünde en az bir yaşlı fert yaşadığı görüldü. Türkiye’de 1 milyon 750 bin 900 yaşlının tek başına yaşadığı görüldü. En az bir yaşlı fert bulunan 6 milyon 726 bin 583 hanenin 1 milyon 750 bin 900’ünü tek başına yaşayan yaşlı fertler oluşturdu. Bu hanelerin yüzde 74,0’ını yaşlı kadınlar, yüzde 26,0’ını ise yaşlı erkekler oluşturdu. Görmede çok zorlanan ya da hiç göremeyen yaşlıların oranı yüzde 10,1 oldu. Yaşlı nüfusun 2023 yılında yüzde 57,7’si tarım sektöründe çalıştığını belirtti. Yaşlılar 2023 yılında en fazla dolaşım sistemi hastalıklarından hayatını kaybetti. Alzheimer hastalığından ölen yaşlıların oranı 2023 yılında yüzde 3,2 oldu" şeklinde konuştu. Önümüzdeki 30 yıl içinde yaşlı nüfusta bir artışın yaşanacağını belirten Arabacı, "Sağlık ve uzun süreli bakım sistemlerini güçlendirerek, sosyal korumanın sürdürülebilirliğini sağlayarak ve yeni teknolojilere yatırım yaparak önemli demografik değişimlere hazırlanmaları gerekecek. Kadınların genel olarak erkeklerden daha uzun yaşadığı göz önüne alındığında, politikaların emeklilik haklarına eşit erişimi sağlaması, cinsiyete özgü sağlık hizmetleri ihtiyaçlarını ele alması ve bakım yükünü hafifletmek için sosyal destek sistemlerini güçlendirmesi gerekiyor. Küreselleşme, teknolojik gelişmeler (örneğin ulaşım ve iletişim alanlarında), kentleşme, göç ve değişen toplumsal cinsiyet normları, yaşlıların yaşamlarını doğrudan ve dolaylı olarak etkilemektedir. Halk sağlığı müdahalesi, bu mevcut ve öngörülen eğilimleri değerlendirmeli ve politikalarını buna göre şekillendirmelidir" ifadelerini kullandı. Dr. Öğretim Üyesi Kerim Güney ise, "Kastamonu Doğasında Gelen Şifanın Yaşlı ve Engelli Sağlığındaki Yeri" başlıklı sunumuyla doğa temelli sağlık uygulamalarına dikkat çekti. Sempozyum, soru-cevap bölümünün ardından konuşmacılara teşekkür belgelerinin takdim edildi.
19 Aralık 2025 Cuma - 17:37 Kastamonu Üniversitesi’nde Sağlık Turizmi ve Kapsayıcı Sağlık Yaklaşımları masaya yatırıldı Kastamonu Üniversitesi tarafından ele alınan "Sağlık Turizmi ve Kapsayıcı Sağlık Yaklaşımları" sempozyumunda engellilerin yüzde 74,6’sının sağlık hizmetlerine erişimde en az bir engelle karşılaştığını belirtilerek, 2050 yılına kadar dünyadaki her altı kişiden birinin 65 yaş üstü olacağı ifade edildi. Kastamonu Üniversitesi, "Yaşlı ve Engelli Bireylerin Sağlığının Korunması ve Geliştirilmesinde Kastamonu Sağlık Turizmi Potansiyeli" başlıklı sempozyuma ev sahipliği yaptı. Merkez Kütüphane Cemil Meriç Salonu’nda gerçekleştirilen sempozyumda, yaşlı ve engelli bireylerin sağlık hizmetlerine erişimi, kapsayıcı sağlık uygulamaları ve Kastamonu’nun sağlık turizmi alanındaki potansiyeli çok yönlü olarak ele alındı. Sempozyuma, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdülkadir Tuna, Tosya Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Orçun Çağlar Kurtuluş ile akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Sempozyumun açılışında konuşan Tosya Meslek Yüksekokulu İş Sağlığı ve Güvenliği Programı öğretim üyesi Dr. Öğretim Üyesi Ayşe Özdemir, "Günümüzde yaşlı ve engelli bireylerin sağlığının korunması ve geliştirilmesi; yalnızca sağlık hizmetleriyle sınırlı olmayan, sosyal, çevresel ve insani boyutları da kapsayan bütüncül bir yaklaşımı zorunlu kılmaktadır. Bu yaklaşım, bireyin yaşam kalitesini artırmayı, bağımsızlığını desteklemeyi ve toplumsal hayata aktif katılımını güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu noktada Kastamonu; tarihi birikimi, doğal zenginlikleri, gelişmekte olan sağlık altyapısı ve insana dokunan yaklaşımıyla önemli bir potansiyele sahiptir. Sahip olduğu doğal kaynaklar, termal imkanlar, huzurlu çevresi ve sağlık hizmetleriyle Kastamonu’nun, özellikle yaşlı ve engelli bireyler için sağlık turizmi alanında güçlü bir alternatif oluşturduğuna inanıyoruz. Bu sempozyumda; yaşlılık sürecinin değişen dinamiklerinden hemşirelik uygulamalarına, engellilikte güncel sağlık yaklaşımlarından toplumsal yapının güçlendirilmesine ve Kastamonu’nun sağlık turizmi potansiyeline kadar pek çok değerli konu, alanında uzman akademisyenlerimiz tarafından ele alınacaktır. Paylaşılacak bilgi ve deneyimlerin, bilimsel çalışmalara ve uygulamalara ışık tutacağına yürekten inanıyoruz" dedi. Sempozyumun ilk oturumu Prof. Dr. Nimet Ovatoylu ve Doç. Dr. Filiz Özel Çakır’ın başkanlığında gerçekleştirildi. Prof. Dr. Ovatoylu, konuşmasında yaşlı ve engelli bireylerin sağlık hizmetlerinden etkin biçimde yararlanabilmesinin sosyal devlet anlayışının temel unsurlarından biri olduğunu belirterek, üniversitelerin bu alandaki bilimsel sorumluluğuna dikkat çekti. Doç. Dr. Filiz Özel Çakır ise, disiplinler arası çalışmaların önemine vurgu yaparak, sağlık, sosyal hizmetler ve turizm alanlarının bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini dile getirdi. İlk oturumda Prof. Dr. Ayşe Gül Kale, "Yaşlılık, Değişen Yaşam Dinamikleri ve Huzurevleri" başlıklı sunumunda yaşlı bireylerin değişen ihtiyaçlarına dikkat çekti. Ardından Doç. Dr. Ayla Demirtaş ise "Yaşlı Bireylerin Güçlendirilmesinde Hemşirelik Uygulamaları" konulu sunumunda koruyucu ve destekleyici sağlık hizmetlerinin önemini dikkate çekerek, "Hemşirelik bakımında yaşlı insanları güçlendirme aslında ihmal edilmiş bir alandır. Profesyonelliğe yönelik yeni yaklaşımlar kendine yardım etmeyi, büyümeyi ve gelişmeyi destekler. Hemşireler yaşlı bireyleri güçlendirmek için belirli yeterliliklere ve birden çok çözüme sahip olduğunu anlatmalı ve göstermelidir. Güç temelli hemşirelik yaklaşımı, yaşlı bireylerin fiziksel ve psikososyal ihtiyaçlarını gidermek için çevrelerinde mevcut olan kaynakları değerlendirmelerine yardımcı olarak yaşam kalitesinin geliştirilmesine odaklanır" diye konuştu. "Engellilerin yüzde 74,6 sağlık hizmetlerine erişimde en az bir engelle karşılaşıyor" İkinci oturum, Prof. Dr. Özlem Ovayolu başkanlığında, Dr. Öğretim Üyesi Ayşe Özdemir’in oturum başkan yardımcılığında gerçekleştirildi. Oturumda Doç. Dr. Havva Kaçan, "Özel Bireyler İçin Toplumsal Yapının Güçlendirilmesi" başlıklı sunumunda engellilik olgusunun sosyal boyutuna değinirken; Prof. Dr. Gülendam Karadağ ise "Engellilikte Sağlık: Koruyucu, Destekleyici ve Geliştirici Güncel Yaklaşımlar" başlıklı sunumuyla güncel sağlık politikalarına ilişkin bilgiler paylaştı. Türkiye’de 2 milyon 511 bin engelli bulunduğunu söyleyen Karadağ, "Tahminlere göre bugün dünyada 1,3 milyar insan ciddi engellilik yaşamaktadır. Bu rakam dünya nüfusunun yüzde 16’sına, yani her 6 kişiden 1’ine denk gelmektedir. Ülkemizdeki durum ise Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2022 verilerine göre; Ulusal Engelli Veri Sisteminde kayıtlı ve hayatta olan engelli sayısı 2 milyon 511 bin 950’dir. 2021 yılında yapılan çalışmada, katılımcılar arasında sağlık hizmetlerine erişim oranı yüzde 25,4 olarak belirlenmiştir. Bu katılımcıların yaklaşık dörtte üçü (yüzde 74,6) sağlık hizmetlerine erişimde en az bir engel yaşadığı tespit edilmiştir. Ülkemizde yüzde 61,5’i fiziksel engeli, yüzde 62,7’si tıbbi ekipmanla ilgili engeli ve yüzde 59,3’ü iletişim engeli bulunuyor. 2024 yılında yayınlanan sistematik bir inceleme, engelli bireylerin ağız sağlığına ve diş bakımına büyük önem verdiğini, ancak diş hizmetlerine erişimde önemli zorluklarla karşılaştıklarını vurgulamaktadır. Özellikle down sendromlu çocukların neredeyse yarısı yüzde 47’si, fiziksel engellilerin üçte birinden fazlası yüzde 37’si ilk diş muayenelerini 6 yaş ve üzeri yaşlarda yaptırmıştır" diye konuştu. Öğle arasının ardından gerçekleştirilen son oturum ise Prof. Dr. Serap Parlar Kılıç başkanlığında, Prof. Dr. Gülendam Karadağ’ın oturum başkan yardımcılığında yapıldı. Bu oturumda Dr. Öğretim Üyesi Hakkı Çılgınoğlu, "Kastamonu Sağlık Turizmi Potansiyeli" başlıklı sunumunda ilin doğal kaynakları, iklim özellikleri ve sağlık altyapısının sağlık turizmi açısından sunduğu fırsatları değerlendirdi. "2050 yılına kadar dünyadaki her altı kişiden biri 65 yaş üstü olacak" Dr. Öğretim Üyesi Zeynep Arabacı, "Yaşlı Bireyler İçin Sağlık Turizmi" konulu sunumunda yaşlı dostu turizm uygulamalarının önemine değindi. Dünya nüfusunun yaşlandığını, ancak bu büyümenin yüzyılın sonuna doğru zirveye ulaşacağını söyleyen Arabacı, "Dünyadaki hemen hemen her ülke, nüfuslarındaki yaşlıların sayısı ve oranında artış yaşıyor. 2070’lerin sonlarına doğru, 65 yaş ve üzeri küresel nüfusun 2,2 milyara ulaşarak 18 yaş altı çocuk sayısını geçeceği tahmin ediliyor. 2030’ların ortalarına gelindiğinde ise, 80 yaş ve üzeri 265 milyon birey olacak ve bu sayı bebek sayısını geçecek. Dünya Nüfus Beklentilerine göre, 2050 yılına kadar dünyadaki her altı kişiden biri 65 yaş üstü olacak. Bu oran 2019’da her 11 kişiden biriydi. Ülkemizde de yaşlı nüfus 9 milyon 112 bin 298 kişi oldu. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2019 yılında yüzde 9,1 iken, 2024 yılında yüzde 10,6’ya yükseldi. Yaşlı nüfusun 2024 yılında yüzde 44,6’sını erkek nüfus, yüzde 55,4’ünü kadın nüfus oluşturdu. Yaşlı bağımlılık oranı 2024 yılında yüzde 15,5 oldu. Çalışma çağındaki yüz kişiye düşen yaşlı sayısını ifade eden yaşlı bağımlılık oranı da 2019 yılında yüzde 13,4 iken bu oran 2024 yılında yüzde 15,5’e yükseldi. Nüfus projeksiyonlarının demografik göstergelerdeki mevcut yapının devam edeceğini varsayan ana senaryosuna göre yaşlı bağımlılık oranının 2030 yılında yüzde 19,5, 2040 yılında yüzde 26,5, 2060 yılında yüzde 45,5, 2080 yılında yüzde 61,9 ve 2100 yılında yüzde 61,6 olacağı öngörüldü" diye konuştu. "Türkiye’de 1 milyon 750 bin 900 yaşlı tek başına yaşıyor" Yaklaşık her 4 haneden birinde en az bir yaşlı ferdin bulunduğunu söyleyen Arabacı, "Türkiye’de 2024 yılında toplam 26 milyon 599 bin 261 haneden 6 milyon 726 bin 583’ünde yaşlı nüfus olarak tanımlanan, 65 ve daha yukarı yaşta en az bir fert bulunduğu görüldü. Diğer bir ifadeyle, hanelerin yüzde 25,3’ünde en az bir yaşlı fert yaşadığı görüldü. Türkiye’de 1 milyon 750 bin 900 yaşlının tek başına yaşadığı görüldü. En az bir yaşlı fert bulunan 6 milyon 726 bin 583 hanenin 1 milyon 750 bin 900’ünü tek başına yaşayan yaşlı fertler oluşturdu. Bu hanelerin yüzde 74,0’ını yaşlı kadınlar, yüzde 26,0’ını ise yaşlı erkekler oluşturdu. Görmede çok zorlanan ya da hiç göremeyen yaşlıların oranı yüzde 10,1 oldu. Yaşlı nüfusun 2023 yılında yüzde 57,7’si tarım sektöründe çalıştığını belirtti. Yaşlılar 2023 yılında en fazla dolaşım sistemi hastalıklarından hayatını kaybetti. Alzheimer hastalığından ölen yaşlıların oranı 2023 yılında yüzde 3,2 oldu" şeklinde konuştu. Önümüzdeki 30 yıl içinde yaşlı nüfusta bir artışın yaşanacağını belirten Arabacı, "Sağlık ve uzun süreli bakım sistemlerini güçlendirerek, sosyal korumanın sürdürülebilirliğini sağlayarak ve yeni teknolojilere yatırım yaparak önemli demografik değişimlere hazırlanmaları gerekecek. Kadınların genel olarak erkeklerden daha uzun yaşadığı göz önüne alındığında, politikaların emeklilik haklarına eşit erişimi sağlaması, cinsiyete özgü sağlık hizmetleri ihtiyaçlarını ele alması ve bakım yükünü hafifletmek için sosyal destek sistemlerini güçlendirmesi gerekiyor. Küreselleşme, teknolojik gelişmeler (örneğin ulaşım ve iletişim alanlarında), kentleşme, göç ve değişen toplumsal cinsiyet normları, yaşlıların yaşamlarını doğrudan ve dolaylı olarak etkilemektedir. Halk sağlığı müdahalesi, bu mevcut ve öngörülen eğilimleri değerlendirmeli ve politikalarını buna göre şekillendirmelidir" ifadelerini kullandı. Dr. Öğretim Üyesi Kerim Güney ise, "Kastamonu Doğasında Gelen Şifanın Yaşlı ve Engelli Sağlığındaki Yeri" başlıklı sunumuyla doğa temelli sağlık uygulamalarına dikkat çekti. Sempozyum, soru-cevap bölümünün ardından konuşmacılara teşekkür belgelerinin takdim edildi. (Vİ-
Kastamonu Üniversitesi, tayların bağışıklık sistemi üzerinde araştırma yapacak
25 Ağustos 2025 Pazartesi - 15:19 Kastamonu Üniversitesi, tayların bağışıklık sistemi üzerinde araştırma yapacak Kastamonu Üniversitesi tarafından hazırlanan "1,25-Dihidroksivitamin D3’ün LPS ile Uyarılan Neonatal Tay Nötrofillerinde TLR-4 ve Sitokin Yanıtları Üzerine Etkilerinin Araştırılması" proje ile tayların bağışıklık sistemi üzerinde araştırma yapılacak. Kastamonu Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Dr. Öğretim Üyesi Ömer Deniz yürütücülüğünde hazırlanan "1,25-Dihidroksivitamin D3’ün LPS ile Uyarılan Neonatal Tay Nötrofillerinde TLR-4 ve Sitokin Yanıtları Üzerine Etkilerinin Araştırılması" adlı proje, TÜBİTAK 1002 Hızlı Destek Programı kapsamında desteklenmeye hak kazandı. Araştırma Görevlisi Serkan Bozacı ve Doç. Dr. Kenan Çağrı Tümer araştırmacı olarak görev aldığı projede, doğuştan gelen bağışıklık yanıtlarının düzenlenmesinde D vitamininin rolü incelenecek. Çalışmayla, yeni doğan tayların bağışıklık sistemine ilişkin temel mekanizmaların anlaşılmasına katkı sunmayı hedefliyor. Araştırma kapsamında, aktif D vitamini formu olan 1,25-Dihidroksivitamin D3’ün, neonatal taylardan elde edilen nötrofillerde lipopolisakkarit (LPS) ile TLR-4 reseptör düzeyleri ve sitokin üretimine etkileri incelenecek. Bu sayede neonatal bağışıklığın işleyişi ve düzenlenmesine dair yeni keşifler elde edilmesi bekleniyor. Çalışmanın, özellikle tayların hassas neonatal döneminde enfeksiyonlara karşı korunmasında D vitamininin potansiyel katkılarını ortaya koyması; hem bilimsel literatüre hem de at yetiştiriciliği uygulamalarına faydalar sağlaması öngörülüyor. Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, Kastamonu Üniversitesi’nin araştırma kapasitesinin her geçen gün arttığını vurgulayarak, proje ekibini tebrik etti.
Balıkçılar yeni sezon için hazırlıklarını tamamladı
25 Ağustos 2025 Pazartesi - 13:50 Balıkçılar yeni sezon için hazırlıklarını tamamladı Karadenizli balıkçılar, 1 Eylül’de başlayacak av sezonu için hazırlıklarını tamamladı. Batı Karadeniz’in önemli balıkçı limanlarından Kastamonu’da balıkçılar, denizlerde av yasağının kalkacağı 1 Eylül’de "vira bismillah" demek için gün sayıyor. Ağ ve tekne bakımlarını yapan balıkçılar, yeni sezonda hamsi, mezgit, sarıkanat, istavrit ve çinekop bereketi yaşanması beklendiğini, palamudun ise çok zayıf olduğunu kaydetti. Yasağın sona ermesiyle ava çıkacak balıkçılar, yıpranmış ağlarını onarıp teknelerini boya ve tadilattan geçirerek, hazırlıklarını tamamladı. "Allah nasip ederse trol balıkçılığıyla başlayacağız" Hamsi, mezgit, sarıkanat, çinekop ve istavritin denizde kendini gösterdiğini belirten İnebolu Özlüce-Yunus-Köroğlu Su Ürünleri Kooperatif Başkanı Satı Çelik, "Ekmeğimizi balıkçılık yaparak denizden çıkartmaktayız. Trol balıkçılığı yapıyoruz. Aynı zamanda kıyı balıkçılığı da yapıyoruz. Bu yıl palamut çok zayıf gidiyor, hiç palamut denizlerde gözükmedi. Bu yüzden Allah nasip ederse trol balıkçılığıyla başlayacağız. Mezgit, barbunya gibi balıklardan umutluyuz. Eğer palamut denizlerde olsaydı gırgır avcılığı da yapardık. Gırgır ağlarını da bu yüzden tamir ederdik, fakat palamut olmadığı için gırgır ağlarını tamir etmedik, dip trol avcılığıyla başlayacağız" dedi. Teknelerinin bakımlarını yaptıklarını anlatan Çelik, "Teknelerimizin tersane bakımları oldu. Teknelerimizi yeniden elden geçirdik, boyalarını yaptık, ağlarımızı tamir ettik. Teknelerin boyanması da son aşamaya geldi. 1-2 güne kalmaz yeni sezona Allah’ın izniyle hazırız. İnşallah denizlerimizde birazda balık olursa daha iyi olur" diye konuştu. "Hamsiye bakıldığında çok bol gözüküyor" Eylül ve Ekim aylarından şimdilik bir beklentilerinin olmadığını söyleyen Çelik, "Bizler, Eylül ve Ekim aylarının çok zayıf geçmesini bekliyoruz. Bir beklentimiz bu yüzden yok Eylül ve Ekim aylarından. Havaların ve denizin biraz daha soğumasıyla birlikte, kış şartlarının da gelmesiyle birlikte biraz daha mezgit, barbunya, istavrit, çinekop, sarıkanat gibi balıkları bekliyoruz. Hamsi ise şu anda bakıldığında çok bol gözüküyor. Sahillerimizde dahi hamsi gözükmeye başladı. İnşallah hamsi bu yıl çok bol olacak. Allah herkesin işini gücünü rast getirsin. Tüm balıkçı arkadaşlarımıza bereketli bir sezon diliyoruz" şeklinde konuştu. "Palamut çok zayıf, biraz sarıkanat ve lüfer balığı olabilir" İnebolu’nun Özlüce köyünde geçimini balıkçılıkla sağlayan Özden Özkan ise, "Yeni sezonun başlamasına artık sayılı günler kaldı. Sezon bu yıl biraz zayıf gibi görünüyor. Bu yıl hamsi yılı olabilir. Bu yaz mevsiminde deniz hiç ısınmadı. Palamut çok zayıf, biraz sarıkanat ve lüfer balığı olabilir. Bunlarda fazla değil, çinekop yavruları numunelik, çok fazla yok. İstavrit ve mezgit balığı fazla olabilir ama palamut bu yıl çok zayıf" ifadelerini kullandı. Trol avcılığı için hazırlıklarını tamamladıklarını anlatan Özkan, "Mezgit ve istavrit için umutluyuz. Kayıklarımızda tüm her şeyin kontrolünü yaptık, bakımını, boyasını, ağlarını tamir ettik. Tüm malzemelerimizi elden geçirdik. Sezona hazırlığımızı yaptık, şu anda denize çıkmak için hazırız" dedi.
Hafriyat kamyonuyla çarpışan otomobildeki 15 yaşındaki çocuk öldü, babası ağır yaralandı
24 Ağustos 2025 Pazar - 15:05 Hafriyat kamyonuyla çarpışan otomobildeki 15 yaşındaki çocuk öldü, babası ağır yaralandı Kastamonu’da hafriyat kamyonuyla çarpışan otomobilin sürücüsü ağır yaralanırken, 15 yaşındaki kızı olay yerinde hayatını kaybetti. Kaza, Kastamonu-Tosya karayolu Akdoğan köyü yol ayrımında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Kastamonu istikametinde seyir halinde olan Adem K. (36) idaresindeki 55 APL 470 plakalı Mercedes marka hafriyat kamyonu, karşı yönden gelen ve Akdoğan köyüne dönüş yapmak isteyen Satı Mehmet Kök (39) yönetimindeki 37 BL 489 plakalı FIAT marka otomobil ile çarpıştı. Çarpmanın etkisiyle savrulan otomobil yol kenarındaki ağaçlara çarparak durabilirken, metrelerce sürüklenen hafriyat kamyonu yoldan çıkarak devrildi. Kazada otomobil sürücüsü ağır yaralanırken, araçta bulunan 15 yaşındaki kızı Zeynep Kök olay yerinde hayatını kaybetti. Kazayı gören vatandaşlar durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbar üzerine olay yerine sağlık, itfaiye, jandarma ve polis ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri tarafından araçtan çıkartılan Satı Mehmet Kök, ilk müdahalesinin ardından Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Satı Mehmet Kök’ün hayati tehlikesinin olduğu öğrenildi. Olay yerinde hayatını kaybeden 14 yaşındaki çocuğun cenazesi ise olay yerinde Cumhuriyet savcısı, jandarma ve polis ekipleri tarafından yapılan incelemelerin ardından Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldı. Kazadan yara almadan kurtulan hafriyat kamyonu sürücüsü Adem K. ise jandarma ekipleri tarafından gözaltına alındı. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Eşinden bulaşan merak kadın girişimciyi antikacı yaptı
23 Ağustos 2025 Cumartesi - 10:47 Eşinden bulaşan merak kadın girişimciyi antikacı yaptı Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde yaşayan kadın girişimci, yıllar önce eşinden kazandığı antika merakını mesleğine dönüştürdü. Kendi iş yerini açan kadın girişimci yıllardır antika eşyalara yeniden hayat veriyor. Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde yaşayan, evli ve iki çocuk annesi Yüksel Kuşcu, hobi olarak başladığı antikacılığı mesleğine dönüştürdü. Yıllar önce eşinin eve getirdiği eski eşyalarla antikalara ilgi duymaya başlayan Kuşcu, bir süre sonra kendisi de antika eşyalar toplamaya başladı. İlk olarak evinde antika eşyalar biriktiren Kuşcu, daha sonra bu ilgisini mesleğe dönüştürmeye karar verdi. İlçede kendi iş yerini açan Kuşcu, ilçenin tek antikacısı olarak yıllardır eskiyi gündüzüne çıkartıyor. Eski evlerden çıkan radyolar, plaklar, kasetler, mutfak gereçleri başta olmak üzere antika değeri olan birçok eşyayı satın alan Kuşçu, eski eşyaların restorasyonunu yaparak satışa sunuyor. İşini aşkla yaptığını ifade eden Kuşcu, en büyük destekçisinin eşi olduğunu dile getirdi "Eşim eve eski eşyalar getiriyordu ve ben ona kızıyordum" En büyük destekçisinin eşinin olduğunu söyleyen Yüksel Kuşcu, "Eşim antikaya daha çok meraklıydı. Eve eski eşyalar getiriyordu ve ben ona kızıyordum, neden eski eşyaları getirdiğini soruyordum. Bir süre sonra bunu ben de yapmaya başladım. Antika eşyalara ilgili duymaya başladım. Zamanla evde antika eşyalar birikmeye başladı. Bunları ne yapsam diye düşünürken antika dükkanı açmaya karar verdim. Bir kadın girişimci olarak, kadınlara örnek olmak için antikacı dükkanımı açmış bulunmaktayım. Dükkanımızı Taşköprü ilçesinde açtık. İşimi severek yapıyorum. Burada hem nostaljiyi yaşatıyoruz hem de yaşıyoruz. Eskiye merakımız çok eskiden başladı, hobi olarak başlamıştı. Eski eşyalarımızı hem sergiliyoruz hem de onların küçük dokunuşlarla onarımını yapıyoruz" dedi. "Ben de çok sevdiğim, beğendiğim ürünleri satmayıp evde kullanıyorum" İş yerini ziyaret eden vatandaşların zamanda yolculuğuna çıktığını ve bunun da kendisini çok sevindirdiğini ifade eden Kuşçu, "Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde antikacı olarak ilk ve tekim. Antikayı bilmeyenler merak ediyor, buradaki eşyaların benzerlerinin evlerinde de olduğunu ya da çöpe attıklarını söylüyorlar. Biz de çok üzülüyoruz. İnsanlar bu tarz eşyaları çöpe atmasın, ya evinde saklasın ya da antikacıya götürerek para kazansın. Hem onlar para kazanıyor hem biz para kazanıyoruz hem de bu ürünleri halka kazandırıyoruz. Nenelerimizin, dedelerimizin kullandığı bu eşyalarda bir iz var. Bizim için, halkımız için çok değerli. Antikalar evlerde duran çok güzel bir ürün. Ben de çok sevdiğim, beğendiğim ürünleri evde kullanıyorum" diye konuştu.