Yerel Haberler
Kastamonu
23 Aralık 2025 Salı - 17:31 Kastamonu Üniversitesi’nin uluslararası coğrafya literatürüne katkı sunacak projesine destek Kastamonu Üniversitesi’nin yürütücülüğünü üstlendiği "Coğrafi Bilgi Üretimindeki Hegemonik İlişkilerin Zamansal ve Mekansal Analizi" projesi, desteklenmeye hak kazandı. Kastamonu Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Coğrafya Bölümü öğretim üyesi Dr. Öğretim Üyesi Suat Yazan’ın yürütücülüğünü üstlendiği "Coğrafi Bilgi Üretimindeki Hegemonik İlişkilerin Zamansal ve Mekansal Analizi" projesi, TÜBİTAK 3501-Kariyer Geliştirme Programı kapsamında desteklenmeye hak kazandı. Proje, coğrafya disiplininde bilginin üretimi ve dolaşımında etkili olan Anglo-Amerikan merkezli yapının zamansal ve mekansal boyutlarını incelemeyi amaçlıyor. Projede, özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD ve Birleşik Krallık’ın akademik yayıncılık ve bilimsel standartlar üzerindeki belirleyici rolü, nicel veriler ışığında ele alınıyor. Çalışma kapsamında, 2000-2025 yılları arasında yayımlanan ve alanında prestijli kabul edilen yedi uluslararası genel coğrafya dergisindeki makaleler bibliyometrik yöntemlerle analiz edilecek. Proje, coğrafya disiplininde bilgi üretiminin jeopolitiğini zamansal ve mekansal açıdan bütüncül bir yaklaşımla ele alarak, alan yazına nesnel ve kapsamlı bir perspektif sunmayı hedefliyor. Elde edilecek verilerin, küresel coğrafi bilgi üretiminin mevcut durumu ve geleceğine ilişkin değerlendirmelere zemin oluşturması bekleniyor. Projede, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Coğrafya Bölümü’nden Doç. Dr. Erdem Bekaroğlu ile Dr. Öğretim Üyesi Ceyda Kurtar Anlı araştırmacı olarak yer alıyor. Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, projeye ilişkin yaptığı değerlendirmede, Kastamonu Üniversitesi’nde yürütülen bilimsel çalışmaların ulusal ve uluslararası düzeyde karşılık bulmasından memnuniyet duyduklarını ifade etti. Rektör Topal, genç akademisyenlerin özgün araştırmalarla alan yazına katkı sunmasının Kastamonu Üniversitesi’nin araştırma vizyonu açısından önemine dikkat çekti.
23 Aralık 2025 Salı - 16:53 Kastamonu’da 222 kişiye, 33 milyon 300 bin lira evlilik kredisi desteği Kastamonu Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Harun Köksalan, Kastamonu’da bu yıl 222 kişiye toplam 33 milyon 300 bin TL evlilik kredisi verildiğini söyledi. Kastamonu’da Aile Yılı söyleşileri kapsamında "Ailede Üç Değer: Saygı, Sabır, Sevgi" konulu konferans gerçekleştirildi. Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen konferansa Milli Eğitim Bakanlığı Bakanlık danışmanı Yazar Erol Erdoğan konuşmacı olarak katıldı. Konferansa Kastamonu Valisi Meftun Dallı ile davetliler ve öğrenciler katıldı. "222 kişiye, 33 milyon 300 bin Türk Lirası değerinde evlilik kredisi sağlandı" Konferansın açılışında konuşan Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Harun Köksalan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2025 yılı Aile Yılı olarak ilan edilmesi doğrultusunda, ailenin korunması ve güçlendirilmesine yönelik faliyetler gerçekleştirdiklerini ifade etti. 2025 yılı içerisinde Aile Yılı kapsamında yaptıkları çalışmalarla ilgili bilgi veren Köksalan, "Evlenecek Gençlerin Desteklenmesi Projesi kapsamında 222 kişiye 33 milyon 300 bin Türk Lirası değerinde evlilik kredisi sağlanmıştır. Aile eğitim programı kapsamında merkez ve ilçe sosyal hizmet merkezlerimiz tarafından toplam 3 bin 600 kişiye eğitim verildi. Merkezde 2 bin 189, ilçelerde ise bin 411 kişiye ulaşıldı. Evlilik öncesi eğitim programı kapsamında toplam 3 bin 186 kişiye eğitim verildi. Doğum yardımı olarak bin 325 hak sahibine toplam 5 milyon 725 bin 354 Türk Lirası ödeme yapıldı" dedi. Daha sonra konuşan Yazar Erol Erdoğan da, "Maalesef bu modern ve dijital dönemde hep sorunları konuşuyoruz. Hep sorunlarla ilgili kafa yoruyoruz ama çözümü konuşmaya mecalimiz kalmamış artık. İnsan iyi bir muhitte olduğu zaman iyi bir arkadaş çevresinde olduğu zaman zaten kötülüğe bir fırsat kalmaz. Onun için siz de lütfen toplumdaki olumsuz meseleleri konuşurken, sadece olumsuz meseleyi konuşmakla kalmayın ondan daha fazla enerjinizi iyi iş nasıl yapılacak, nasıl yaygınlaştırılacak, onu nasıl anlatacağız, onu nasıl toplum yaygınlaştıracağız, nefesimizi bunu harcamamız lazım. 1980’li ve 1990’lı yıllardan bir örnek vereceğim. Maalesef, hiç hayatında bağımlılık maddesini görmemiş çocuklara, gençlere bağımlılıktan kurtulma dersleri verildi. Çocuk zaten bağımlılık maddesini görmemiş. Çocuklar ekranda melankolik fotoğrafları görünce dedi ki ’nedir’ dedi ve onun peşine düştü. Bunlar merakı kamçıladı. Bağımlılıktan kurtulma derslerimiz ne yazık ki bağımlılıkla tanıştırma gibi bir sonuç ortaya çıkardı" dedi.
23 Aralık 2025 Salı - 15:55 Trafik kazasında hayatını kaybeden öğrencinin adı okulundaki kütüphanede yaşatılacak Kastamonu’da yolun karşısına geçmek isterken otomobilin çarpması neticesinde hayatını kaybeden lise öğrencinin adı, doğum gününde okulunda açılan kütüphanede yaşatılacak. Kastamonu il merkezi Saraçlar Mahallesi Ankara Caddesi’nde 20 Ağustos’ta meydana gelen kazada, yolun karşısına geçmek isterken otomobilin çarptığı 16 yaşındaki Yağmur Pehlivanlı hayatını kaybetmişti. Ailesini ve arkadaşlarını vefatıyla yasa boğan Yağmur Pehlivanlı için eğitim gördüğü Abdurrahmanpaşa Lisesi’nde kütüphane oluşturuldu. Okul idaresi, öğretmenler, Pehlivanlı’nın ailesi ve öğrenciler tarafından hazırlanan kütüphane, Yağmur Pehlivanlı’nın doğum gününde açıldı. Bin 700’den fazla kitap toplanarak hazırlanan kütüphane, Pehlivanlı’nın ailesi, okul arkadaşları, okul idaresi ile öğretmenlerin katılımıyla açıldı. Açılışta konuşan Abdurrahmanpaşa Lisesi Okul Müdürü Hüseyin Mısırlıoğlu, "Okul deyince aklımıza hep dersler, sınıf geliyor, fizik, kimya, biyoloji, matematik geliyor ama bu yaşanan elim olay vesilesiyle öğrendik ki okul aslında kocaman bir aile demekmiş. Mutlulukların, sevinçlerin, gözyaşlarının yaşandığı kocaman bir aile demekmiş. Yağmur da bizim için öyleydi. İlk geldiği günü hatırlıyorum. Babası Alp beyle birlikte gelmişlerdi. Çok da güzel bir öğrenciydi. Arkadaşları tarafından sevilen, derslerinde başarılı, sporla uğraşan, hayvanları ve insanları seven bir öğrenciydi. Bugün burada böyle bir kütüphanenin açılışını yapıyor olmak bir taraftan hüzün verici bir taraftan da gurur verici. Ben buradan ailesine teşekkür etmek istiyorum" dedi. Kızının çok merhametli olduğunu ifade eden Alp Pehlivanlı ise Yağmur için böyle bir kütüphane oluşturulmasının kendisini gururlandırdığını ifade etti. 140 yıldır eğitim veren bir okulda kızı Yağmur’un adının yaşatılacak olmasından ötürü büyük gurur duyduğunu dile getiren anne Esin Pehlivanlı da, "Yağmur, gerçekten çok merhametli bir çocuktu. Özellikle hayvanlara ve babasına, deprem bölgesine gitmesini söyledi. Babasını da deprem bölgesine gönderdi. Yağmur’un odasının hiçbir eşyası değişmedi. Bırakıp gittiği günkü gibi kaldı. Sadece deprem bölgesine destek olduğu için gelen plaketi yavrumun plaketi olduğu için o eklendi" şeklinde konuştu. Yağmur Pehlivanlı’nın sıra arkadaşı Elifsu Dincar ise, "Onunla çok fazla vakit geçirdim. O zaman aramızdaki samimiyet çok doğal ve içtendi. Şu anki o samimiyet bulamıyorum. Onu çok özlüyorum ve onu çok seviyorum. O his bir daha geri gelir mi bilmiyorum ama bazı bağlar bitmiyor yani benim Yağmur ile aramda olan hiçbir bağ bitmedi" ifadelerini kullandı. Programa katılanlar gözyaşlarına hakim olamadı. Programın ardından Pehlivanlı’nın Daday ilçesi Sarıçam köyündeki mezarı ziyaret edildi.
Batı Karadeniz Bölgesi’nin 20 yıllık ormancılık stratejisi bu çalıştayda belirlendi
02 Temmuz 2025 Çarşamba - 17:30 Batı Karadeniz Bölgesi’nin 20 yıllık ormancılık stratejisi bu çalıştayda belirlendi Batı Karadeniz Bölgesi’nde yer alan illerin 20 yıllık ormancılık stratejilerinin belirlendiği çalıştayda konuşan Kastamonu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Küçük, "Koruma alanları, ki biyoçeşitliliğin muhafazası, geleceğin sigortası, mevcut varlığın devam ettirebilmesi için gelecek kuşaklara aktarılması noktasında korunan alan varlığının ve sürdürülebilir orman yönetimi için kaynakların artırılmasını hedefliyoruz" dedi. Dünya Bankası desteğiyle yürütülen "İklime Dirençli Ormancılık Projesi" kapsamında Türkiye ormancılığının sürdürülebilir şekilde yönetilmesi ve iklim değişikliğine karşı önlemler geliştirilmesi amacıyla çalışmalar sürüyor. Bu çerçevede Tarım ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda Orman Genel Müdürlüğü tarafından Kastamonu’da Türkiye Ulusal Ormancılık Programı (TUOP) Batı Karadeniz Bölgesi Çalıştayı gerçekleştirildi. Çalıştayda sürdürülebilir orman yönetimi, iklim değişikliğiyle mücadele, kırsal kalkınma, biyolojik çeşitliliğin korunması ve orman ekosistem hizmetlerinin devamlılığının sağlanması konuları ele alındı. Türkiye ormanlarının 2024-2043 yılları arasındaki planlamasına ilişkin uzmanlar görüşlerini bildirdi. Çalıştaya Batı Karadeniz Bölgesi’nde yer illerin kamu kurumları, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör temsilcileri başta olmak üzere ormancılık sektörünün farklı paydaşları katılım sağladı. Türkiye ormancılığının mevcut durumu küresel gelişmelerle birlikte değerlendirilerek çözüm önerileri, stratejiler ve eylem planlarına dair görüş alışverişi sağlandı. "Ormanların yanmasının müsebbibi vatandaş ama söndürmeye gelince sadece Orman Genel Müdürlüğüne yükleniliyor" Kastamonu Üniversitesi Merkez Sezai Karakoç Toplantı Salonu’nda yapılan çalıştayda konuşan Kastamonu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Küçük, "Ormanlarımız sadece biyoçeşitlilik açısından değil, kıymet arz etmekte değil, aynı zamanda iklim değişikliğiyle mücadelede en önemli doğal kaynaklardan bir tanesidir. Bu vesileyle ormanların korunması, sürdürülebilir yönetimi ve gelecek kuşaklara sağlıklı bir şekilde aktarılması adına çalışmalar yürütülüyor. Önümüzdeki 20 yılın planlanması adına ortak akıl ve istişaresiyle geleceği planlama noktasındaki fikirleri bu çalıştay vesilesiyle çok kıymetli ve önem arz ediyor. Orman kaybını tersine çevirmek yani azaltmak özellikle 70’li yıllardan sonra Stockholm sözleşmelerini hatırlayan. Dünyada ciddi bir tahribat vardı. Daha sonra bir takım devam eden sözleşmeler oldu ama hala devam eden bir azalma söz konusu. Türkiye ormancılığında orman varlığının artması hakikaten önemli, birçok ülkede maalesef orman kaybı yaşanıyor. Bunu tersine çevirmeyi bir hedef olarak belirlenmiştir. Orman temelli faydalarda artış yani ormanlardan faydalanırken bunu daha katma değerli çeşitlendirebilir miyiz? Yani ürün ve hizmet sektörü noktasında nihai olarak katma değerli ürünler noktasında bunu daha fazla insanların, paydaşların beklentilerini karşılayacak şekilde arttırabiliriz. Bir diğeri koruma alanları, ki biyoçeşitliliğin muhafazası, geleceğin sigortası, mevcut varlığın devam ettirebilmesi için gelecek kuşaklara aktarılması noktasında korunan alan varlığının artırılması, sürdürülebilir orman yönetimi için kaynakların artırılması diğer hedeflerden bir tanesi. Yönetim çerçevelerinin güçlendirilmesi ve işbirliği ve koordinasyon. Ormanları sadece Orman Genel Müdürlüğü tek başına yönetemez. Sahip çıkmadığında ülkemizin doğal mirası, insanlığın doğal mirası diyoruz ama tek başına bu yükü Orman Genel Müdürlüğüne yüklemek de doğru değil. Ormanların yanmasıyla beraber yanmadan müsebbip vatandaş ama söndürmeye gelince sadece Orman Genel Müdürlüğüne yükleniyor. Dolayısıyla bu biyoçeşitlilik, bu doğal kaynak hepimizin, bu miras bizden öncekilerden bize devredilmiş bir miras. Dolayısıyla bizim bunu koruyup gelecek kuşaklara da aktarma gibi bir vazifemiz söz konusu. Bu anlamda bütün kurumları, özel sektör, STK, üniversiteler, kooperatifler, dernekler, sendikalar, iş dünyası kim olursa tamamı işbirliği ve koordinasyon içerisinde el birliğiyle bu sürecin içerisinde olması gerekiyor. Bir ülkenin dünya standartlarında orman varlığı açısından kabul edilen ortalaması yüzde 30’un üzerinde ormanı olmasıdır. Türkiye’de bu orana ulaşmış durumdadır" dedi. "Biyoçeşitlik noktasında bazı türler adaptasyonu sağlayamayacak ve yok olacak" İklim değişikliğinden ekosistemlerin etkilendiğini belirten Küçük, "Özellikle ekstrem hava olaylarına karşı karşıya aşırı yağışlar oluyor ve aşırı aşırı kurak periyotlar oluyor. Uzun periyotlar oluyor. Normal ekosistemi üzerindeki etkileri, orman yangınları artık sezon kalmadı. Aralık ayında Amerika’da orman yangını yaşadık ve biyoçeşitlik noktasında da yine bazı türler adaptasyonu sağlayamayacak. Ortadan kalkınması öngörülüyor. Bu noktada iklim değişikliğiyle mücadelede olmazsa olmazlardan birisi ormanlarımızı korumaya yönelik hepimize vazife düşüyor. Böcek istilalarında ve popülasyonlarında zararlı böceklerde patlamalar öngörülüyor. Kuraklık kaynaklı kurumalar, malumunuz ve büyük ve şiddetli yangınlar ve özellikle Türkiye ormancılığın da güzel uygulamalar var. Çeşitli projeler var, bu projelerin daha da yaygınlaştırılması gerekiyor. Bunları yapmak kolay değil. İklime dirençli orman kurma, oturduğumuz yerde bazı şeyleri çok kolay konuşabiliyoruz ama sahada uygulaması da lazım" diye konuştu. "Örtü yangınlarından tepe yangınlarına dönüşleri gördük" Orman yangınları konusunda vatandaşlarda bilinç oluşturulmasının önemine değinenn Prof. Dr. Küçük, "Toplumun nasıl depremle beraber yaşama alışkanlığı varsa yangınlarla da yaşayacak. Türkiye ormanlarına sahip olduğu orman eko sistemleri, yangını adapte olmuş sistemlerden bir tanesi. Kızılçam ormanlarını kabul etmemiz lazım ama bu zararı en aza indirme adına elbette mücadeleler devam ediyor. Şunu gördük, artık eskiden örtü yangınları ağırlıklıyken örtü yangınlarından tepe yangınlarına dönüşleri gördük. Çünkü yanıcı madde yoğunluğu kurak periyotlar, şiddetli rüzgarlar, örtü yangınlarını artık çok kısa sürede tepeye dönüştürdü. Tepe yangınlarına sebep oluyor. Tepe yangınları daha şiddetli tepeye yangınlarına, büyük yangınlara dönüştürerek artık mücadelede zorluğu artırıyor. 40 km, 50 km rüzgarlar oluyor. Artık 30 kilometreden sonra oluşan rüzgarlar kritik rüzgarlar. Kontrol altına almakta güçlük yaşadığımız rüzgarlar. 100 kilometre rüzgar var, araba gibi gidiyor. Helikopterler, uçuramıyorsunuz, etkili atış yapamıyorsunuz, yangın uçakları gidiyor. Dolayısıyla yangın rejiminde değişiklikler söz konusu" şeklinde konuştu. "Batı Karadeniz’deki ormancılık ve sektör paydaşları için ortak eylem gayesindeyiz" Kastamonu Orman Bölge Müdürü Hasan Yaslıkaya ise, "Batı Karadeniz Bölgesi’ndeki ormancılık ve sektör paydaşları için ortak bir rehber oluşturmak, kamu kurum ve kuruluşlarının kendi strateji eylem planları uygulamalarına eşgüdüm sağlamak, ülkemizin ekolojik, ekonomik, sosyokültürel yönden farklılıklarını azaltmak, ormancılık sektörünün sorunlarına çözüm önerileri geliştirmek, paydaş katılımcılığının etkileşimini geliştirmek gayesindeyiz" ifadelerini kullandı. Türkiye Ulusal Ormancılık Programı hakkında katılımcılara yapılan çalışmalar hakkında bilgiler veren Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özden Görücü ise, "Ulusal Ormancılık Programı’nın Batı Karadeniz Bölgesi’nin özellikle bulunması gereken 4 önemli ayağını hep birlikte oluşturmaya çalışacağız. Teknik, biyolojik, ekonomik ve sosyal boyutlarını değerlendireceğiz. Kastamonu toplantımızdan sonra Erzurum, Bursa ve Trabzon ile birlikte son olarak Ankara’da yapacağımız çalıştayla tamamlayacağız. Türkiye Ulusal Ormancılık Programı’nın aslında oluşmasının esas ayaklarından bir tanesi iklim değişikliği ile mücadeledir. Ülkemizin şu anda da gündeminde olan ve mecliste bekleyen İklim Kanunu da bunun bir çıktısı olarak yansıyacaktır" dedi. Konuşmaların ardından konunun uzmanları tarafından sunumlar yapılarak, görüş alışverişinde bulunuldu. Çalıştaydan elde edilen çıktılar ise Türkiye’nin uzun vadeli ormancılık vizyonunu belirleyecek Türkiye Ulusal Ormancılık Programı’nın hazırlanmasında önemli bir temel oluşturacak. Program kapsamında çalıştayların 9 bölgede yapılacağı öğrenildi.
Kastamonu, Çankırı ve Sinop’ta girişimcilere e-ticaret ve e-ihracat fırsatları anlatıldı
02 Temmuz 2025 Çarşamba - 17:18 Kastamonu, Çankırı ve Sinop’ta girişimcilere e-ticaret ve e-ihracat fırsatları anlatıldı E-ticaretin sınırları aşıp ihracata dönüştüğü yeni dijital dönemde, Trendyol, Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı ve üç ilin Ticaret ve Sanayi Odaları işbirliğinde Kastamonu, Çankırı ve Sinop’ta iş dünyasına e-ticaret ve e-ihracat fırsatları anlatıldı. Kastamonu, Çankırı ve Sinop’ta düzenlenen "E-Ticaret ve E-İhracat Buluşmaları: Trendyol ile Küresel Pazara Yolculuk" etkinliğinde, yerel girişimcileri üretimden pazarlamaya kadar pek çok alanda dönüşüm yaşayan e-ticaret sektörünün, mikro ihracat yoluyla uluslararası pazarlara açılma fırsatlarına ilişkin bilgiler paylaşıldı. Etkinlik çerçevesinde yerel iş dünyası temsilcileri Kastamonu’da Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı (KUZKA) Toplantı Salonu’nda, Çankırı’da TSO Toplantı Salonu’nda, Sinop’ta ise TSO Toplantı Salonu’nda bir araya geldi. Trendyol İç Anadolu Bölge Satış ve İş Geliştirme Yöneticisi Mutlu Çevik’in konuşmacı olarak katıldığı etkinlikte, e-ticaret ve e-ihracata yönelen yerel üretici ve girişimcilere; Trendyol’un e-ihracat vizyonu, Türkiye’nin bu alandaki rekabet avantajları, ihracat sürecinin nasıl işlediği ve sistemin satıcılara sağladığı kolaylıklar detaylı olarak aktarıldı. Ayrıca Türkiye’nin dört bir yanından satıcıların hiçbir ek operasyonel yük altına girmeden ürünlerini yurt dışına ihraç edebildiği e-ihracat sistemine ilişkin fırsatlar hakkında bilgiler verildi. Trendyol’un altyapısıyla desteklenen sistemle, Kastamonu, Çankırı ve Sinop’taki yerel üreticiler ürünlerini yalnızca Türkiye’ye değil, Azerbaycan’dan Körfez ülkelerine, Balkanlardan Avrupa’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyaya ulaştırabildiğinin belirtildiği etkinliklerde, 2023 yılında Azerbaycan ile başlayan ticaretin Körfez ülkeleri ve son olarak ta Romanya’nın sisteme dâhil olmasıyla Avrupa Birliği’ne doğru genişlemeye başladığı belirtildi. Tümü Türkiye’de üretilen ürünlerin dünya pazarlarına açılmasını kolaylaştıran bu model ile özellikle e-ticaret üzerinden ihracatı hedefleyen TR82 Bölgesi’ndeki girişimciler için büyük bir fırsatlar sunulduğu belirtildi. TR82 Bölgesi’ndeki yerel ürünlerin küresel piyasalara ulaşması için Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı ve Trendyol işbirliğinde gerçekleştirilen bu etkinlik ile Kastamonu, Çankırı ve Sinop’taki yerel üretici ve girişimcilerin ihracata yönlendirilmesi hedefliyor.
Kaybolan hayvanlar için dronla umut arayışı
02 Temmuz 2025 Çarşamba - 13:34 Kaybolan hayvanlar için dronla umut arayışı Kastamonu’nun İhsangazi ilçesinde kaybolan iki büyükbaş hayvanını bulabilmek için ormanlık alanda dronla arama yapan çiftçi, yetkililerden yardım istedi. Kastamonu’nun İhsangazi ilçesinde yaşayan Hasip Bostan, 29 Haziran Pazar günü büyükbaş hayvanlarını otlatmak için meraya götürdü. Bostan, bir süre sonra kontrol etmek için yanlarına gittiği hayvanlarından iki tanesinin kaybolduğunu fark etti. Ailesi ile birlikte hayvanları aramaya başlayan Bostan bir sonuca varamayınca arkadaşlarından yardım istedi. Arkadaşları Bostan’ın hayvanlarını bulabilmek için ormanlık alanda dronla havadan arama yapmaya başladı. 3 gündür yapılan aramalara rağmen hayvanlara ait bir ize rastlanılamadı. Bostan, kayıp hayvanlarının bulunabilmesi için yetkililerden yardım talep etti. Ormanı dronla havadan görüntülediklerini, ancak hayvanları bulamadıklarını belirten Hasip Bostan, "İhsangazi ilçesine bağlı Sevindik Mahallesinde ikametgah etmekteyim. Pazar günü gündüz 12.00-13.00 arasında mahalleme yakın bir yerde hayvanlarımızı otlatırken içlerinden iki tanesi kayboldu. O günden beri tüm aramalarımıza rağmen bir sonuç elde edemedik. Herkesten yardımcı bekliyorum, daha önce böyle bir olay başıma hiç gelmemişti, gerçekten çok zormuş. Şimdiye kadar onları bu seviyeye getirmek için bir hayli harcamalar yapıyoruz. Amma velakin elimizde olan koca bir sıfır. Sanki yer yarıldı dibine girdi. 3 gündür arıyoruz ama yok. Ne yapacağımı da şaşırdım. 10 kişilik arkadaşlarımızla da dron ile de arama yaptık ama 3 gündür bulamadık. Yetkililerden yardım bekliyorum" dedi.
Kastamonu Üniversitesi’nin yenilikçi projesine TÜBİTAK’tan destek
02 Temmuz 2025 Çarşamba - 11:22 Kastamonu Üniversitesi’nin yenilikçi projesine TÜBİTAK’tan destek Kastamonu Üniversitesi tarafından ‘akıllı malzemeler’ alanında yapılan yenilikçi proje TÜBİTAK’tan destek alacak. Kastamonu Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Daşdemir’in "Öngerilmeli Manyeto-Elektro-Elastik Kompozit Malzemelerin Kusurlu Temas Modellemesi" isimli projesi TÜBİTAK tarafından 1002-Hızlı Destek Programı kapsamında desteklenmeye hak kazandı. Proje kapsamında, mekanik kuvvet etkisiyle elektrik veya manyetik alan üretebilen ve bu alanlara maruz kaldığında şekil değiştirebilen, yani "akıllı" özellikler taşıyan manyeto elektro elastik kompozit malzemelere yönelik yenilikçi bir mekanik model geliştirilecek. Araştırmada, bu malzemelere önceden uygulanan öngerilmelerin ve katmanlar arasındaki kusurlu temasların dinamik davranış üzerindeki etkileri ayrıntılı olarak incelenecek. Projenin, sensör teknolojilerinden tıbbi görüntülemeye ve savunma sanayiine kadar uzanan geniş bir uygulama alanına katkı sunması bekleniyor. Geliştirilecek kuramsal çerçeve ile daha dayanıklı, verimli ve fonksiyonel "akıllı sistemlerin" tasarımı için bilimsel altyapı oluşturulması hedefleniyor. Proje ile Türkiye’nin stratejik Ar-Ge hedefleri doğrultusunda yerli ve milli teknoloji üretimine katkı sağlamayı amaçlanıyor. Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, projede görev alan araştırma ekibini tebrik ederek, Kastamonu Üniversitesinin bilimsel araştırma potansiyeline sundukları katkılardan dolayı teşekkür etti.
Kastamonu Üniversitesi Rektörlüğünden Leman dergisine kınama
01 Temmuz 2025 Salı - 22:50 Kastamonu Üniversitesi Rektörlüğünden Leman dergisine kınama Kastamonu Üniversitesi Rektörlüğü tarafından, Leman dergisinde yayımlanan Hazreti Muhammed ile Hazreti Musa’ya yönelik hakaret içeren karikatüre tepki gösterilerek kınama mesajı yayınlandı. Kastamonu Üniversitesi Rektörlüğü, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla Leman Dergisi’nde Hazreti Muhammed’e yönelik yayımlanan karikatüre tepki gösterdi. Kastamonu Üniversitesi Rektörlüğünce yapılan kınamada, "Leman dergisinde yayımlanan ve Hazreti Muhammed (s.a.v.) ile Hazreti Musa (a.s.)’a yönelik hakaret içeren karikatür, yalnızca iki büyük peygambere değil, aynı zamanda toplumumuzun köklü dini ve ahlaki değerlerine yapılmış açık bir tahkir ve tahrik girişimi olarak değerlendirilmektedir. Toplumların inanç temelli hassasiyetlerini hedef alan bu tür saygısız ve kışkırtıcı yaklaşımlar, derin bir teessür ve endişeyle karşılanmaktadır. Dini değerleri ve sembolleri aşağılayıcı biçimde kamuoyuna sunmak, hiçbir şekilde fikir ve ifade hürriyeti çerçevesinde meşru gösterilemez. İnançların, toplumsal barışı ve birlikte yaşama kültürünü besleyen temel bir unsur olduğu bilinciyle bu tür yayınların, yalnızca inanç mensuplarının kutsal değerlerini hedef almakla kalmayıp, aynı zamanda hoşgörü ortamını, sosyal huzuru ve kamu düzenini de zedelediğini önemle vurgulamak isteriz. Her inanç mensubunun kutsallarına saygı gösterilmesi gerektiğine inanıyor, düşünce ve ifade hürriyetinin ayrıştırıcı, incitici ve hakaret içeren bir araç değil, karşılıklı anlayış ve toplumsal saygı temelinde yürütülmesi gerektiğini savunuyoruz. İnançlara yönelik hakaretin değil, ortak insani değerler doğrultusunda karşılıklı saygının egemen olduğu birlikte yaşama zemini inşa etme sorumluluğuyla hareket ediyor; söz konusu yayını en güçlü ifadelerle kınıyoruz" ifadelerine yer verildi.
Kastamonu’da Denizcilik ve Kabotaj Bayramı kutlandı
01 Temmuz 2025 Salı - 17:25 Kastamonu’da Denizcilik ve Kabotaj Bayramı kutlandı Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde düzenlenen törenle 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı kutlandı. Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı dolayısıyla tören düzenlendi. İnebolu Liman Başkanı Kazım Albay’ın çelenk bırakmasıyla başlayan törenin ardından katılımcılar TCG 96 Sahil Güvenlik Gemisiyle denize açıldı. Gezi sırasında, şehit denizciler için dua edildi. Doğanyurt Kaymakamı İnebolu Kaymakam Vekili Halil Affan Erdoğan, Belediye Başkan Vekili Necmi Mankaloğlu, İnebolu Liman Başkanı Kazım Albay ve protokol üyeleri tarafından denize çelenk bırakıldı. Törende konuşan İnebolu Liman Başkanı Kazım Albay, "Kabotaj, bir ülkenin limanları arasında ve kara sularında deniz taşımacılığının sadece o ülke bayrağını taşıyan gemilerle yapılmasıdır. Osmanlı Devletinde Kapitülasyonlarla tanınan imtiyazlar nedeni ile limanlar arası taşımacılığın büyük bir bölümü yabancılar tarafından yapılmaktaydı. Bu gün 99. yılını kutladığımız Kabotaj Kanunu 1 Temmuz 1926 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu kanun uyarınca Türk karasularında yük ve yolcu taşımacılığı, deniz balıkçılığı, liman işçiliği, gemi adamları, dalgıçlık, kılavuzluk, gemi kurtarma ve benzeri bütün denizcilik faaliyetleri yalnız Türk bayraklı deniz araçları ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına tanınmıştır. Kabotaj Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti denizdeki egemenliğini tam olarak tesis etmiştir" dedi.
Kastamonu’da Mayıs ayında ihracat 59 milyon 389 bin dolar oldu
01 Temmuz 2025 Salı - 17:14 Kastamonu’da Mayıs ayında ihracat 59 milyon 389 bin dolar oldu Türkiye İstatistik Kurumu tarafından verilen bilgiye göre, Kastamonu’da 2025 yılı Mayıs ayında ihracat 59 milyon 389 bin dolar oldu. Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı (TÜİK) ‘dış ticaret istatistikleri’ni açıkladı. Paylaşılan verilere göre, Kastamonu’da Mayıs ayında ihracat 59 milyon 389 bin dolar oldu. Mayıs ayında Kastamonu’dan gerçekleşen ihracatın ISIC Rev4 ürün sınıflamasına göre dağılımı incelendiğinde ilk sırada 29 milyon 602 bin dolar ile "değerli ana metaller ve diğer demir dışı metallerin imalatı" ürün grubu yer aldı. Bu ürün grubunu 12 milyon 626 bin dolar ile "materyallerin geri kazanımı" ürün grubu, 5 milyon 856 bin dolar ile "kimyasal gübre ve azotlu birleşiklerin imalatı" ürün grubu takip etti. Mayıs ayında Kastamonu’dan ISIC Rev4 sınıflamasına göre 58 farklı ürün grubundan ihracat gerçekleşti. Mayıs ayında Kastamonu’dan 59 farklı ülkeye ihracat yapılmış olup ilk sırada 27 milyon 619 bin dolar ile İtalya yer aldı. En fazla ihracatın gerçekleştiği ikinci ülke 12 milyon 628 bin dolar ile Belçika olurken üçüncü sırada 5 milyon 897 bin dolar ile Romanya bulundu. Kastamonu’nun 2025 yılı Mayıs ayındaki ithalatı ise 11 milyon 958 bin dolar oldu. 70 farklı ürün grubunda gerçekleşen ithalatın ilk üç sırasında 6 milyon 101 bin dolar ile "genel amaçlı diğer makinelerin imalatı" ürün grubu, 2 milyon 17 bin dolar ile "dokuma ürün grubu imalatı" ve 899 bin dolar ile "kürk hariç,giyim eşyası imalatı " ürün grubu yer aldı. Mayıs ayında Kastamonu’ya yapılan ithalatta ise ilk sırada 5 milyon 470 bin dolar ile Çin yer aldı. İkinci sırada 2 milyon 577 bin dolar ile İtalya ve üçüncü sırada 1 milyon 16 bin dolar ile Fransa yer aldı. Mayıs ayında Kastamonu’ya 36 farklı ülkeden ithalat gerçekleşti. Öte yandan, Mayıs ayında İhracatın ithalatı karşılama oranı Kastamonu’da yüzde 496,7 oldu.
Kan donduran cinayetin sanığı ‘pişmanım’ diyerek ölen vatandaşın ailesine baş sağlığı diledi
01 Temmuz 2025 Salı - 14:24 Kan donduran cinayetin sanığı ‘pişmanım’ diyerek ölen vatandaşın ailesine baş sağlığı diledi Kastamonu’da öldürdükleri vatandaşın başını keserek sulama kanalına atan sanık, duruşmada çok pişman olduğunu belirterek, ölen vatandaşın yakınlarına baş sağlığı diledi. Olay, 5 Mayıs 2024 tarihinde Kastamonu’nun Merkez ilçesi Dere köyü mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, terk edilmiş haldeki bir aracı gören vatandaşlar durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. Kastamonu İl Jandarma Komutanlığı ekiplerince araç ve çevresinde yapılan incelemeler neticesinde, bölgedeki su kanalının içinde başı kesilmiş halde ceset bulundu. Bulunan cesedin 4 gündür kayıp olarak aranan Adem Yeşilgil’e (48) ait olduğu belirlendi. Jandarma ekiplerince, 4 günlük bir aramanın ardından Yeşilgil’in kesilen kafası da cesedin bulunduğu yerden 2 bin 200 metre uzaklıkta bulundu. Kastamonu Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı soruşturma çerçevesinde jandarma ekiplerince olayı gerçekleştirdikleri tespit edilen Şerife K., Niyazi K. ve E.Ö. gözaltına alındı. Adliyeye sevk edilen şahıslar çıkarıldıkları adli makamlarca tutuklandı. Yargılama sürecinde E.Ö. ise adli kontrol tedbirleri uygulanarak serbest bırakıldı. Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinde Şerife K., Niyazi K. ve E.Ö. hakkında "mala zarar verme, kasten öldürme, gece vakti silahla yağma" suçlarından dava açıldı. "Çok pişmanım bu yaşanan olaydan dolayı, ben ölmesini istemedim. Kendilerine buradan başsağlığı diliyorum" Devam eden davanın duruşmasında kendisini savunan tutuklu sanık Niyazi K., "Bir önceki duruşmada mahkemeye verdiğim 6 sayfalık dilekçemde de belirttim. Ben eline doğru ateş edince ağıza alınmayacak küfürler etti. Eşimin fotoğrafını gösterdi, psikolojim bozuldu, elinde telefon olmasaydı ben niye ateş edeyim. Ben öldürmemek için önce eline doğru ateş ettim, ’buradan git’ dedim. Beni, ailemle, eşimle, namusumla sınadılar. Adem ile Şerife, ikisi bir olup benim üzerime geldiler. Ben ne yapacağımı bilemedim. Onun üzerine eline ateş ettim. Avukat, elinde telefon yoktu diyor. Elinde telefon yoksa fotoğrafı nasıl gösterdi bana. Eline ateş edince telefon parçalandı. Ben sonra korkup elimdeki silahla ne yapacağımı bilemedim. Devamında şuursuz bir şekilde ateş etmeye devam ettim. Öldürmek istememiştim, onunda ailesi var benimde. Ben öldürmemek için elimden geleni yaptım. Elinde telefon olmayan bir insanın eline neden ateş edeyim. Eşimin fotoğrafını bana gösterince şuurum bozuldu, üzerine bir de küfür edince kendimi kaybettim. Ne yaptığımı bilemedim, şuursuz bir şekilde hedef gözetmeden ateş ettim. Ben, 2022 yılında cezaevinden çıktım ve bir daha suça bulaşmadım. Eşimin fotoğrafını gösterip en son benimde canıma kast edince bende ateş etmek zorunda kaldım. Bunca olaya rağmen yine de ben bir şey yapmadım. Affınıza sığınıyorum, çok pişmanım. Benim de onun da yuvası dağıldı, çocuklarımız ortada kaldı. Keşke olmasaydı, keşke yaşanmasaydı, kaçamadım. Yine de öldürmek için atmadım, eline attım. Vücuduna da sıkardım o an ama ateş etmedim. Çok pişmanım bu yaşanan olaydan dolayı, ben ölmesini istemedim. Kendilerine buradan başsağlığı diliyorum. Çok pişmanım. Keşke bu olay yaşanmasaydı. Affınıza sığınıyorum" dedi. "Ben bu adamın nasıl işine gittim, Allah benim belamı niye verdi çok merak ediyorum" Duruşmada kendisini savunan tutuklu sanık Şerife K. ise, "Niyazi’nin söylediği her şey yalan. Yalan söylüyor. Eniştemin elinde silah ya da telefon yoktu. Hiçbir şey yoktu. Asıl tehdit edilen ben oldum. Benim ne paradan ne de silahtan haberim yoktu. Beni evlatlarımla, namusumla tehdit etti. Benim videolarım vardı kendisiyle, onunla tehdit etti. Benim telefonu eline alıp kendisi kullandı. Kimse seni aramasın, kimse sana ulaşamasın, bir yere gidemeyeyim diye tabancayla telefonumu patlattı. ’Telefonum kırıldı diyeceksin, çocuklarını, aileni hepsini katlederim’ dedi. Şimdi de yemin ediyor, ’eşimin fotoğrafını gösterdiler’ diye. Ben adamın dediği hiçbir şeyi kabul etmiyorum. Ben bu adamın nasıl işine gittim de nasıl tanıdım, Allah da benim belamı niye verdi çok merak ediyorum. Çok nefret ediyorum kendimden" diye konuştu. Tutuksuz yargılanan E.Ö. ise cinayetten haberdar olmadığını söyleyerek, beraatını talep etti. "Kesik başın yanında Şerife ve Niyazi’nin DNA profili bulunmaktadır" Maktul Adem Yeşilgil’in ailesinin avukatı ise, "Şerife suçunu geldiğimiz noktada ne kadar inkar da etse olayın içerisindedir. Kesik başın yanında bulunan DNA profiline bakıldığında Şerife ve Niyazi’nin DNA profili bulunmaktadır. Niyazi, sanığı kendisinin vurduğunu söylese de bunu spontane şeklinde geliştiğini anlatıyor. İlk önce kendisinin atış yapmadığını daha sonrada atışları kendisinin yaptığını anlatıyor. Bu da planlı ve tasarlayarak bu eylemi gerçekleştirdiğini gösteriyor. Kesik baş fotoğrafını nasıl çekildiğine gelirsek kendisinin şarjı bittiğini ve diğer telefonla çektiklerini ve bunu da kendi telefonlarına attıkları görülüyor. Sanık Esat’ın diğerlerine yardım etmiştir. Esat, diğer sanıklara uyuşturucu temin etmesi sonucu Niyazi ve Şerife’yi cesaretlendirmiştir, bu suça teşvik ettirmiştir. Bu noktada cezalandırılmasını talep ederiz. Yardım eden sıfatının değerlendirilmesini talep ederiz. Çünkü 44 defa sosyal medya üzerinden konuşulmuş, 6 kerede normal telefonla görüşülmüş. Bu yüzden bazı işlerin normal gitmediğinin göstergesidir. Bu gerekçelerle canavarca hisle kasten öldürme suçundan en üst sınırdan cezalandırılmasını talep ederiz" ifadelerini kullandı. Cumhuriyet savcısı, mütalaasında Niyazi ve Şerife’nin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasını isterken, E.Ö.’nün de delil yetersizliğinden beraatını talep etti. Mahkeme heyeti, Niyazi K. ve Şerife K.’nin tutukluluğunun devamın karar vererek duruşmayı da ileri bir tarihe erteledi.
Coğrafi işaretli Taşköprü sarımsağı pazara indi
01 Temmuz 2025 Salı - 13:48 Coğrafi işaretli Taşköprü sarımsağı pazara indi Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde yetiştirilen dünyaca ünlü coğrafi işaretli sarımsak için pazar kuruldu. Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde üretilen ve Avrupa Birliği tarafından coğrafi işaret belgesiyle tescillenen Taşköprü sarımsağı için ilçede pazar kuruldu. Taşköprü’de üreticisinin "beyaz altın" olarak adlandırdığı sarımsak hasadının başlamasının ardından sezonun ilk sarımsakları da ilçede kurulan pazarda satışa sunulmaya başlandı. Taşköprü sarımsağının pazarda satışının başlamasıyla sebebiyle tören düzenlendi. Sezon açılışı törenine Taşköprü Belediye Başkanı Hüseyin Arslan, ilçe protokolü ve çiftçiler katıldı. Başkan Arslan, pazarı gezerek sarımsak üreticilerine gezerek bereketli bir sezon geçirmeleri temennisinde bulundu. Taşköprü Sarımsak Pazarı’nda küçük boy sarımsak 90, orta boy 140-160, büyük boy 160-200, duble sarımsak ise 200-230 lira aralığında alıcı bulmaya başladı. Taşköprü sarımsağının yalnızca Türkiye’de değil, yurt dışında da ilgi gördüğünü belirten Taşköprü Belediye Başkanı Hüseyin Arslan, "Yeni sezon sarımsak pazarımızın açılışını, dualar eşliğinde ve kurban keserek gerçekleştirdik. Taşköprü’müzün bereketli topraklarında büyük emeklerle yetiştirilen ‘beyaz altınımız’ sarımsak, pazarındaki yerini almaya başladı. Sabahın erken saatlerinde çiftçilerimizle bir araya gelerek hem hasbihal ettik hem de ilk pazarlıklara şahitlik ettik. Hatta sezonun ilk sarımsak pazarlığını biz de yaparak, pazarın bereketine ortak olduk. İlk satışın yapıldığı orta boy ürün 140 TL’den alıcı buldu. Tüm çiftçilerimize hayırlı ve bol kazançlı bir sezon diliyorum. Taşköprü sarımsağının ünü ve değeri her geçen gün artmaya devam edecek" dedi.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu:
01 Temmuz 2025 Salı - 13:07 Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu: Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu, kene sebepli ölümlerle ilgili vatandaşlara uyarılarda bulunarak, "Burada halk bilinçli hareket ederse, bilinç seviyesi yükseltilirse bu hastalıktan insanımız hayatını kaybetmez" dedi. Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu, Kastamonu’da bir dizi programa katıldı. İlk olarak Kastamonu Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Özgür Kaynar’ı makamında ziyaret eden Eroğlu, Veteriner Fakültesinde yürütülen çalışmalar ve Hayvan Hastanesi hakkında bilgiler aldı. Buradaki ziyaretinin ardından Eroğlu, Kastamonu Valisi Meftun Dallı ve Kastamonu Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğini ziyaret etti. Ziyaretlerin ardından konuşan Eroğlu, kene sebepli ölümler ve orman yangınlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. "Yangınlar dolayısıyla veteriner arkadaşlarımız bölgede görev yapıyorlar" Geçen hafta itibariyle 13 ilde orman yangınlarının çıktığını söyleyen Eroğlu, "Veteriner hekimler her dönemde olduğu gibi bu dönemde de yangın bölgesinde görev alıyor. Çünkü veterinerin varlığı canlıları yaşatmak içindir. 70 bölge ve il odamıza bağlı Türk Veteriner Birliğine yaklaşık 45 bin civarında meslek üyemiz var. Meslektaşlarımız, 6 Şubat depreminde, Malatya, Elazığ depreminde, Bozkurt sel felaketinde olduğu gibi şimdi de bu yangınlar dolayısıyla arkadaşlarımız yangın bölgesinde görev yapmaktadır. Veteriner hizmetleriyle ilgili gece gündüz demeden bütün hizmetleri vermeye hazır olduğumuzu, kamu kurumlarıyla birlikte paylaştık. Çok üzücü bir durum. Çünkü doğal hayatın dengesi, ekosistem sağlığı için ormanlarımız bir anlamda ekosistemin akciğeri vazifesini görüyor, o açıdan inşallah en kısa zamanda bu yangınları söndürülür ve bir daha arzumuz talebimiz, gayretimiz, yangınların yaşanmamasıdır" dedi. "Sahiplenme seferberliği başlatılmalı" Sokak hayvanları probleminin çözülmesi için belediyelerin bir an önce çalışmalarını tamamlaması gerektiğini vurgulayan Eroğlu, "Bir taraftan bu hayvanların popülasyonunun çoğalmasının, üremesinin önüne geçmek için gerçekten yoğun bir faaliyet var ve biliyorsunuz 5199 Hayvanları Koruma Kanunu, 7527 sayılı kanunla revize edildi ve bu kanunda belediyelere daha fazla görev yükledi. 2028 yılına kadar sokaktaki yani sahipsiz hayvanların barınabileceği fiziki kapasiteleri olan barınakların ve yaşam alanlarının bir an önce oluşturmanızı şeklinde 2028 yılına kadar belediyelerimiz ki Türkiye’de bin 400 civarında belediyemiz var. Süratli bir şekilde bunları yapmaları gerekiyor. Bu alanlar yapılırken mutlaka hayvan refahı şartlarına uygun asgari hijyenik ve fiziki şartları taşıyan yerler olması lazım. Gittiğimiz yerlerde belediyelere ait hayvan bakımevlerini geziyoruz. Zaman zaman belediye başkanlarımızla konuşuyoruz. Çevre, Şehir ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkilileriyle birkaç ay önce de ziyaret ettik. Belediyelerde istihdam edilen veteriner hekim sayısı çok az. Çok az miktarda hekim çalışıyor. Bizim talebimiz Türkiye genelinde kanunun emrettiği ya da öngördüğü çalışmaların yapılabilmesi için 4 bin civarında veteriner hekimin belediyelerde istihdam edilmesi gerekiyor. Kısırlaştırmayla ilgili başlatılan çeşitli çalışmalar oldu. Bir seferberliğin gündeme alınması gerekiyor. Gerekli sağlık işlemleri yapıldıktan, kaydedildikten sonra Tarım Bakanlığı veri kayıt sistemine kaydedilecek ve sokaklara bırakılmayacak, tutulacak şeklindeydi. Bunun için bir an önce barınakların yapılması gerekiyor. Kısırlaştırma seferberliğin yanı sıra bir de sahiplendirme seferberliği başlatılmalı ve sahiplendirmeye vatandaşları özendirmeli, teşvik edilmeli. Bu teşvikle ilgili de yine birlik olarak bilim kurulu üyelerimiz, hocalarımızla birlikte konuyu değerlendiriyoruz. Diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla bakanlık yetkililerine de bunları iletiyoruz. Yani hayvanların hayvan refahı şartlarında yaşaması, hayvan refahı anlamında hayvan konforu demektir. O şartlarda yaşaması için Türk Veteriner Hekimler Birliği olarak üzerimize ne düşüyorsa bu konuda diğer meslek örgütleri, kamu kurum ve kuruluşlarıyla çalışmaya hazır olduğumuzu her zaman beyan ettik" diye konuştu. "Keneye karşı toplumumuzun bilinç seviyesini yükseltmemiz gerekiyor" Türkiye’de 15 kişinin Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı dolayısıyla hayatını kaybettiğini hatırlatan Eroğlu, "Bu hastalığın etkenlerini keneler taşıyor. Dünyada yaklaşık 900 kene türü var. Ülkemizde 46 tür kene yaşıyor ama bunlardan bir tanesi hastalık etkenini taşıyor. Hyalomma marginatum dediğimiz kene türü ki daha çok merada rastlanıyor. Zaten keneler mera ve mesken keneleri diye ikiye ayrılmış vaziyettedir. 200’e yakın hastalık taşıyor ama en tehlikeli olanı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığıdır. Bunun yanı sıra Lyme, Babezyoz ve Tularemi hastalıkları da taşıyorlar. Bunun için toplumumuzun bilinç seviyesini yükseltmemiz gerekiyor. Kamu spotlarıyla Türkiye’deki bütün televizyon kanallarında bunu duyurmamız gerekiyor. Keneler mart ayının sonundan itibaren, havalar ısınmaya başladığı zaman tehlike arz ediyorlar. Ekim-kasım aylarına kadar tehlike devam eder. Burada halk bilinçli hareket ederse, bilinç seviyesi yükseltilirse bu hastalıktan insanımız hayatını kaybetmez. Vakalara bakıyorsunuz, keneyi görmüş, üzerinden onu kendisi bir şekilde uzaklaştırmış ama bir sağlık kuruluşuna müracaat etmemiş, ettiğinde de artık iş işten geçmiş oluyor. Bu hastalığın etkeni olan insanlarda baş ağrısı, ateş, yüksek ateş, kas ağrıları, halsizlik, iştahsızlık ve mide bulantısıyla başlıyor. Hastalığı bir kişi üzerinde keneyi kördü, onu uzaklaştırdı. Birkaç gün sonra da bu belirtiler olduğu zaman hemen süratli bir şekilde hatta keneyi görür görmez uzaklaştırabilir. Hiç beklemeden o belirtilerin çıkmasını da beklemeden sağlık kuruluştan müdahale etmesi lazım. Böyle olursa insanlarımız hayatlarını kaybetmezler" şeklinde konuştu. Türkiye’de 33 ilde kene vakalarının görüldüğünü söyleyen Eroğlu, "Keneye ilk rastladığımızda bir kaç sene önce 20 ilimizde vardı, şimdi kene görülen il sayısı 33’e yükseldi. Diğer illerimizde de görülmeye başlandı. O zaman daha ciddi tedbirlerin olması gerekir. Şimdi keneye karşı 3 türlü mücadele var, bir bireysel önlemler, iki mekanik uygulamalar, kontrol uygulamaları ve üçüncüsü de kimyasal ilaçlamalar. Bu yüzden vücudumuzda kene görüldüğü zaman mutlaka çıkarılacak ama elinize bir eldiven, poşet olacak, çıplak elle keneye dokunmayacaksınız. Onu ezmek falan suretiyle zaten etkeni alıyorsunuz. Bu çok yanlış. O yüzden elimizde bir eldiven ya da poşet ile vücudumuzdan keneyi çıkartıp, vakit kaybetmeden de en yakın sağlık kuruluşuna müracaat edeceğiz" ifadelerini kullandı.