Yerel Haberler
Kastamonu
25 Aralık 2025 Perşembe - 11:14 Anne ve oğluna uyuşturucudan 18’er yıl hapis cezası Kastamonu’nun Tosya ilçesinde "uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama" suçlarından yargılanan anne ve oğlu, davanın karar duruşmasında 18’er yıl hapis cezasına çarptırıldı. Edinilen bilgiye göre, 12 Ekim 2024’te, Kastamonu İl Jandarma Komutanlığı ekiplerince Tosya ilçesinde N.Ü.’nün ikametinde yapılan aramada, farklı miktarlarda kannabinoid, amfetamin, ecstacy, sentetik ecza hapı ve suçtan elde edildiği değerlendirilen 4 bin 700 TL ele geçirildi. Jandarma ekiplerince gözaltına alınan N.Ü. ile oğlu Ç.B.K., tutuklandı. Sanıklar hakkında Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinde "uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama" suçlarından açılan davanın karar duruşması görüldü. Duruşmada tutuklu sanıklar ile avukatları hazır bulundu. Son kez savunma yapan N.Ü., mütalaayı kabul etmediğini belirterek, "Ben uyuşturucu kullanıyorum. Uyuşturucuyu bana Murat getirdi. Uyuşturucu ıslaktı, ben kuru istemiştim. O da ’abla, kurusunu getireceğim’ dedi. O sırada da ben tutuklandım. Murat, benden habersiz daha öncesinden dediği gibi kuru uyuşturucuyu getirmiş. Maddenin içinden başka maddeler de çıkmıştı. Biz bunu 4 kişi ortak aldık, kullanıyoruz. Ben, uyuşturucu satmadım, sadece kullandım. Haksız yere 1,5 yıldır cezaevinde bulunuyorum. Beraatımı ve tahliyemi talep ediyorum" dedi. Kendisinin uyuşturucu satmadığını iddia eden Ç.B.K. de, "Efe isimli şahıs benim kendisine uyuşturucu sattığımı söylüyor. Ben, ne kendisini görmüşümdür ne de selam vermişimdir, kendisini tanımam. Murat, İstanbul’dan temin ettiği uyuşturucuyu anneme getiriyor. Ben de Murat’tan bu uyuşturucuyu alıp eve getiriyorum. Ben, sadece anneme gelen uyuşturucuyu teslim alıyorum, uyuşturucu satmamla alakası yok. Eve uyuşturucuyu almamam gerekiyordu, eve sokmamam lazımdı. Annem tutuklanmıştı, o sırada Murat da uyuşturucu getirdi. Sokağın ortasında paketi bırakamazdım. Ben de paketi alıp eve getirdim. Ben suçsuzum. Uzun zamandır tutukluyum. Tahliyemi ve beraatımı talep ediyorum" diye konuştu. Avukat savunmalarının ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, N.Ü. ile oğlu Ç.B.K.’yi ’uyuşturucu ticareti’ suçundan 18’er yıl hapis, ayrı ayrı 180 bin TL’de para cezasına çarptırdı.
25 Aralık 2025 Perşembe - 10:30 Kanser hücrelerinin oluşumunu önleyen kokulu üzümün üretimi arttırılacak Karadeniz’de yetiştirilen ve barındırdığı bol resveratrol sayesinde kanser dokularının oluşumunu, gelişimini ve artmasını engelleyen kokulu kara üzümün ekiminin yaygınlaştırılması hedefleniyor. Karadeniz Bölgesi’ndeki nemli alanlarda yetişen, kokulu kara üzüm, bünyesinde bol miktarda bulunan resveratrol maddesi antioksidan, antimutagen ve antikanserojen aktivitesi göstererek insan vücudunda kanser dokularının oluşumunu, gelişimini ve artmasını engelliyor. Kastamonu’nun sahil kesimindeki ilçelerinde bol miktarda yetiştirilen kokulu kara üzümün ekim alanının genişletilmesi amaçlanıyor. Orman ve tabiat turizmi alanında ihtisaslaşan Kastamonu Üniversitesi tarafından hazırlanan TÜBİTAK projesiyle kokulu kara üzümün kırsal kesimde yaşayan vatandaşlar için ek gelir kapısı oluşturulması hedefleniyor. Proje kapsamında kokulu kara üzümden elde edilen pekmez, sirke, tatlıların zenginleştirilerek Kastamonu mutfağına kazandırılması hedefleniyor. Kanser hastaları yoğun ilgi gösteriyor Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde kokulu kara üzüm yetiştiren emekli akademisyen Hüsnü Şinoforoğlu, yerel halk tarafından üzümün öneminin bilinmediğini ifade etti. Kendisinin kokulu kara üzümden yaptığı kokulu kara üzümden yaptığı ürünlere kanser hastalarından yoğun ilgi gösterildiğini belirten Şinoforoğlu, kendisinin de cilt kanserine yakalandığını ve üzüm sayesinde 3,5 yıldır ilaç kullanmadan ayakta kaldığını dile getirdi. "Bahçemde özellikle kokulu üzüm yetiştiriyorum" Kokulu kara üzümün sporculardan da yoğun ilgi gördüğünü dile getiren Şinoforoğlu, "Bu aynı zamanda sporcular için bulunmayan bir velinimettir. Glikoz ve früktoz direk kana karıştığı için maçtan yarım saat önce içildiğinde sporcu maç boyunca oynamak istiyor. Sporcu kendisini çok dirençli hissediyor. Başka bir özelliği daha var. Sıcak içildiğinde bağırsak florasını düzenliyor. Eğer ishal ise soğuk içildiğinde sindirimi normale çeviriyor. Biz de elimizden geldiğince yetiştirmeye çalışıyoruz. Çevremize yaymaya çalışıyoruz. Yaprağı da çok güzel, yaprağından sarma yapılıyor. Çünkü yaprağı ekşimsi gibi limon istemiyor. Bu yüzden sarması lezzetli oluyor" dedi. "Kokulu üzümü proje haline getirirsek Kastamonu’ya yayabiliriz" Kastamonu’da kokulu üzümün üretiminin ve katma değerli ürüne dönüştürülmesinin yaygınlaştırılabileceğini kaydeden Şinoforoğlu, "Karadeniz’in olmazsa olmazı karalahana, mıhlama ve bir de pepeçuradır. Bu yüzden bunu Kastamonu’da geliştirebiliriz. Kastamonu Üniversitesi’nden Hikmet Haberal hocamız bu konuda çok duyarlı. Eğer bunu proje haline getirirsek Kastamonu’ya yayabiliriz. Bu ürün 750 rakımda daha çok yetişiyor. Sahilde daha rahat yetiştiriliyor, bu üzüm nem ve rutubet istiyor. İl merkezi bin rakımın üzerinde olduğundan dolayı 20 kiloda 1 kilo pekmez oluyor ama 750 rakımın altında 5-6 kiloda 1 kilo pekmez elde edilebiliyor" diye konuştu. "Hiçbir ilaç tedavisi görmeden iyileştim" "Hangi kanser türü olursa olsun fark etmiyor" ifadelerine yer veren Şinoforoğlu, "4’üncü evrede olsa hiç fark etmiyor. Tüm kanserler hücrelerini yok etmeye çalışıyor. Resveratrol maddesi kanserin düşmanıdır. Bu yüzden doğal bir ilaçtır. Ben de çok ciddi bir operasyon geçirdim ama ben de kokulu üzümden sürekli tüketiyorum. Benim hastalığım cilt kanseriydi ve yayılan kanser türüydü. Hiçbir kemoterapi ve ilaç tedavisi almadan Allah’ıma şükürler olsun 3,5 senedir yaşıyorum. Doktorlar benim kafatasını alacağını söylemişlerdi ama hiç yayılmadığı için az bir kısmını aldılar. Ben kanseri iyileştirdiğine dair bir iddiada bulunmuyorum ama ben bundan fayda buldum, hiçbir ilaç tedavisi görmeden iyileştim" şeklinde konuştu. "TÜBİTAK projesi ya da üniversitemize ihtisas projesi olarak sunacağız" Kokulu kara üzümün yaygınlaşması için çalışma yürüten Kastamonu Üniversitesi Araç Rafet Vergili Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Hikmet Haberal ise, "Gastronomi ürünü olarak ürün geliştirme konusunda öğrencilerimizle TÜBİTAK 2209 projeleri yapmak istedik. Araştırmalarımız sırasında aklıma kokulu üzüm geldi. Kokulu üzüm, bizim olmazsa olmazlarımızdan. Bilimsel bir çalışma yaptığımız için öncelikle literatür taraması yaptık. Literatürde Kafkaslardan Batum’a, Rize’ye ve ardından Batı Karadeniz bölgesine kadar, Kastamonu’nun sahil ilçeleri Cide, İnebolu, Bozkurt, Çatalzeytin’de bu üzümden gördük. Öğrencilerimizle birlikte bu çalışmaları yapmaya başladık. Şu anda biz, bu üzümden hocamın desteği sayesinde 5 çeşit gastronomi ürünü ortaya çıkardık. Daha sonra TÜBİTAK projesi olarak hazırladık. Ben aynı zamanda Kastamonu Üniversitesi’nde flora ve fauna dersini veriyorum. Tıbbi aromatik bitkilerden birisi de kokulu üzümdür. Amerika’da ’isabella’ diye biliniyor. Bizim ülkemizde böyle bir değer var. Biz bu değeri hem ekonomiye, kırsal kalkınmaya, bölgesel kalkınmaya yönelik çalışma yaparak ürün geliştiriyoruz. Restoranlara, kafelere, mutfağımıza bu üzümü kazandıracağız. Kokulu üzümden sirke yapılıyor, pepeçura yapılıyor, kabak ile beraber tatlı yapılıyor, reçeli yapılıyor. Bunun şırası çıkarılıyor. Bizler de hocamla birlikte dalından üzümleri toplayarak bizzat yerinde kaç aşamadan geçtiğini öğrencilerimizle birlikte inceledik. Öğrenci kardeşlerimizle, hocam ile mülakata geçecekler. Soru cevap şeklinde hem video hem mülakat hem yazılı olarak bilgileri alacağız. İnşallah gastronomi alanında TÜBİTAK projesi olarak ürün geliştirmesi sağlanabilir ya da ihtisas projesi de olabilir" dedi.
Kastamonu’da 48 kilometrelik rotada bulunan 33 yayla, korunan alan ilan edilecek
28 Haziran 2025 Cumartesi - 14:08 Kastamonu’da 48 kilometrelik rotada bulunan 33 yayla, korunan alan ilan edilecek Kastamonu’nun Araç ilçesinde 48 kilometrelik rota üzerinde birbirine bağlantılı 33 yaylada oluşturulan rotanın korunan alan ilan edilmesi için çalışma başlatıldı. Türkiye’nin eşsiz doğa manzaralarına sahip, tabiat ve doğa turizminin merkezlerinden olan Kastamonu’nun Araç ilçesinde bulunan yaylaların turizme kazandırılması noktasında çalışmalar devam ediyor. İlçede yer alan yaylalar, doğal güzellikleri, geniş ormanlık alanları ve manzaralı piknik yerleri ile yaz turizmi için vatandaşların uğrak yeri haline geldi. Araç ilçe merkezinden başlayarak 48 kilometrelik rota üzerinde birbirine bağlantılı 33 yaylada, ‘orman ve tabiat turizmi’ alanında ihtisaslaşan Kastamonu Üniversitesi tarafından yürüyüş rotaları oluşturuldu. Keşfedilmeyi bekleyen Araç yaylaları için Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi tarafından turizm rotalarının oluşturulmasının ardından bölgenin korunan alan ilan edilmesi için de çalışma başlatıldı. Yaklaşık 4 yıldır devam eden çalışmalarda Kastamonu Üniversitesi ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ve 10. Bölge Müdürlüğüyle yapılan çalışmalar sonucunda eşsiz bir doğa turu sunan bölgenin milli park ilan edilmesi amaçlanıyor. Çivi kullanılmadan yapılan yayla evleri, mesire alanları, temiz su kaynakları, doğal güzellikleri ile yaylacılık faaliyetlerinin halen devam ettirildiği Araç yaylaları, korunan alan ya da milli park statüsü kazandırılmasıyla birlikte kırsal kalkınmanın yanı sıra bölge turizmine de büyük katkı sağlaması bekleniyor. Bölgenin milli park ilan edilmesi için Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Görevlisi Hikmet Haberal, beraberinde Ersizlerdere Kalkınma Eğitim ve Ekoturizm Derneği Başkanı Mustafa Çağır ile Kastamonu Doğa Koruma ve Milli Park Müdürlüğü ekipleriyle birlikte bölgeyi ziyaret etti. Ziyarette yaylada faaliyet gösteren vatandaşlarla da görüşen ekip, belirlenen rota ile yaylalarda yapılacak çalışmalarla ilgili incelemelerde bulundu. Haberal, 4 yıldır sürdürdükleri çalışmalar neticesinde 48 kilometrelik güzergah üzerinde birbirine bağlantılı şekilde bulunan 33 yaylanın Milli Park ilan edilmesi için çalışmalar yaptıklarını belirterek, "Bölge, milli park olarak ilan edildikten sonra yapılacak sosyal donatılarla yerel halka ve bölgede ikamet eden insanlara dışarıdan gelen turistlere veya konuklara çok güzel hizmetler sunulacak" dedi. "Amacımız yaylaları turizme kazandırmak" Doğa Koruma ve Milli Park Müdürlüğü ekipleriyle birlikte Araç ilçesinden başlayarak 48 kilometrelik bir yayla rotasında yürüdüklerini söyleyen Haberal, "Köy sınırlarını içeriye almadan özellikle köylerin dışında kalan yaylaları tespit ettik. 33 yaylayı içeren bir rota üzerinden ilk olarak Yuvalca yaylasından başladık. Bu yaylalarda çalışma ve incelemelerde bulunduk. Katbaşı zirvesinde sonlandırdık. Çünkü Katbaşı zirvesi, Karabük ve Çankırı sınırda bulunuyor ve Soğanlı çayıyla bütünleşiyor. Bölgede yerel halk, yaylalara rağbet gösteriyor. Halen yaylacılık faaliyetlerinin sürdürüldüğünü ve organik ürünler elde edildiğini görebiliyoruz. Bu da bizleri mutlu ediyor. Bizimde amacımız burayı koruyup kollayıp ve turizme kazandırmak. Bir yeri turizme kazandırırken onu öncelikli korumak kollamak ve yönetmeliklerde bunu da belirtmek istiyoruz. Bölgenin korunan alan neticesinde yerel halka, hayat şartlarını zorlayıcı değil, kolaylaştırıcı bir çalışma yapıyoruz. İnşallah yerel halkla birlikte kurumumuz, üniversitemiz, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile birlikte Orman Genel Müdürlüğünün de destekleriyle harika bir iş çıkaracağımızı düşünüyoruz. Amacımız burayı turizme kazandırırken koruyup kollayıp yerel halka, iyi bir kalıcı hizmet sunmak ve burayı gerek milli park gerek tabiat farkı ilan ettirmek. Çünkü bölge milli park olmayı hak ediyor" diye konuştu. "Milli Parklar sadece dinlenme alanı değil, bir bilinç meselesidir" Korunan alanların önemi, seçilme kıstasları ve milli parkların tanımıyla ilgili açıklamalarda bulunan Haberal, "Bu alanların seçilmesinde belirli kriterler göz önünde bulundurulur. Bir alanın korunan olarak seçilmesindeki kıstaslar büyüklük, çeşitlilik, doğallık, duyarlılık, enderlik, eşsizlik, tehlike altında olma, temsil etme ve zorunluluk gibi faktörlere dayanmaktadır" dedi.
Kastamonu Üniversitesi’nde "Bilim Kafe" etkinlikleri başladı
27 Haziran 2025 Cuma - 20:45 Kastamonu Üniversitesi’nde "Bilim Kafe" etkinlikleri başladı Kastamonu Üniversitesi tarafından "Bilim Kafe" etkinliklerinde ilk söyleyişi Doç. Dr. Erol Tekin ile başladı. Söyleyişi Tekin, "Bir Fikir Dünyayı Değiştirir" başlıklı altında girişimcilikle ilgili bilgiler verdi. Kastamonu Üniversitesi tarafından Yükseköğretim Kurulu ve Bilim İletişim Ofisi koordinasyonunda düzenlenen akademik bilgi birikimini toplumla buluşturmayı amaçlayan Bilim Kafe etkinlikleri, Kastamonu Üniversitesi Yaşayan Müze ve Şehir Arşivi’nde başladı. Bilim İletişimi Ofisi’nin öncülüğünde hayata geçirilen etkinliklerin ilki, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Erol Tekin’in katılımlarıyla "Bir Fikir Dünyayı Değiştirir" başlıklı söyleşisiyle gerçekleşti. Kastamonu Üniversitesi Basın Yayın Müşaviri Doç. Dr. Selver Mertoğlu, üniversitelerin yalnızca bilginin üretildiği değil, aynı zamanda bu bilginin toplumla buluşturulduğu önemli merkezler olduğunu vurguladı. Yükseköğretim Kurulunun koordinasyonunda, Türkiye’nin dört bir yanındaki 150’ye yakın üniversitenin katkısıyla, 81 ilde eş zamanlı olarak gerçekleşen Bilim Kafe etkinliklerinin bir parçası olmaktan büyük heyecan duyduklarını söyleyen Mertoğlu, "Bu etkinlik; katılımcı sayısı, üniversite katkısı ve coğrafi kapsamı açısından değerlendirildiğinde, dünyanın en geniş ölçekli bilim kafe organizasyonu olma özelliği taşıyor. Bu buluşmalarla birlikte, bilimin sadece uzmanlara ait bir alan olmadığını; aksine toplumun her kesiminin bilimle bağ kurabileceğini, kurması gerektiğini hep birlikte vurguluyoruz. Çünkü biz, üniversitelerin sadece bilginin üretildiği değil, aynı zamanda bu bilginin toplumla doğrudan paylaşıldığı alanlar olduğuna inanıyoruz. İşte bu anlayışla, Yükseköğretim Kurulu’muzun liderliğinde üniversiteler bünyesinde Bilim İletişimi Ofisleri kurulmaya başlandı. Bu ofislerin temel amacı, üniversitelerde biriken bilimsel bilgi ve birikimi toplumla buluşturmak, bilimi herkesin anlayabileceği, sorgulayabileceği ve katkı sunabileceği bir zemine taşımaktır. Kastamonu Üniversitesi olarak bizler de, bu vizyonun bir parçası olarak bilimsel birikimimizi yalnızca akademik çevrelerle sınırlı tutmuyor; şehrimizle, toplumumuzla, gençlerimizle ve tüm paydaşlarımızla paylaşmayı bir sorumluluk olarak görüyoruz" dedi. Üniversiteler bünyesinde kurulan Bilim İletişimi Ofislerinin amacının, bilimsel bilgiyi halkla buluşturmak olduğunu ifade eden Mertoğlu, "Burada bir kahve masasında başlayan, dünyaya yayılan ve şimdi Kastamonu’da çay eşliğinde devam eden bir fikrin izindeyiz: ‘Bir Fikir Dünyayı Değiştirir’ Gerçekten de, tarihteki tüm büyük dönüşümlerin arkasında önce bir fikir, ardından bu fikre inanan insanlar ve sonra onu eyleme döken cesur adımlar vardır. Fikirler, başlangıçta bir masa sohbeti, bir merak cümlesi ya da bir çay sohbetiyle doğar. Ama doğru zamanda, doğru araçlarla desteklendiğinde girişime, yeniliğe, hatta toplumsal dönüşüme dönüşebilir" diye konuştu. Etkinliğin ilk konuk konuşmacısı ise Kastamonu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Erol Tekin oldu. Bireysel fikirlerin toplumsal dönüşümdeki rolüne dikkat çeken Tekin, girişimciliğin yalnızca ekonomik değil; sosyolojik, psikolojik ve teknolojik boyutlarıyla da değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Girişimciliğin toplumsal ihtiyaçlardan doğarak ekonomik ve bilimsel gelişmeye katkı sunduğunu söyleyen Tekin, "Bir fikrin dünyayı değiştirme potansiyeli vardır. Ancak her parası olan girişimci olamaz. Sürdürülebilirlik, rekabet ve doğru kaynak kullanımı girişimciliğin temelini oluşturur" ifadelerini kullandı. Doğal kaynaklar ve insan ve sermaye kaynakları açısından Türkiye’nin zengin bir potansiyele sahip olduğunu dile getiren Tekin, girişimcilerin bu kaynakları doğru kullanarak toplumsal fayda sağlayabileceğini vurguladı. Tekin, başarılı girişimlerin; müşterinin beklentisini ve psikolojisini doğru analiz eden, zamanı ve zemini iyi okuyan bireyler tarafından ortaya konulduğunu belirtti. Etkinlikte katılımcılar da sürece interaktif olarak dahil oldu. Bilimsel üretimin toplumsal faydaya dönüştürülmesinin öneminin altı çizilen söyleşi sonunda, Doç. Dr. Erol Tekin’e katkılarından dolayı teşekkür belgesi takdim edildi. Halkın ilgisiyle karşılanan Bilim Kafe etkinlik dizisinin önümüzdeki günlerde farklı konu ve konuklarla devam etmesi planlanıyor.
Kestane ağaçlarını kurutan gal arısıyla mücadele sürüyor: Kestane balında verimin artması bekleniyor
27 Haziran 2025 Cuma - 13:57 Kestane ağaçlarını kurutan gal arısıyla mücadele sürüyor: Kestane balında verimin artması bekleniyor Karadeniz Bölgesi’nde kestane ağaçlarını kurutan gal arısına karşı mücadele sürüyor. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Talip Çeter, mücadelenin etkilerini göstermeye başladığını ve kestane balında rekoltenin tekrar artmasını beklediklerini ifade etti. Karadeniz Bölgesi’nde ilk kez 2021 yılında görülen ve kestane ağaçlarının kurumasına sebep olan kestane gal arısıyla mücadele devam ediyor. Halk arasında ‘katil arı’ olarak bilinen kestane gal arısına karşı Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü laboratuvarında çoğaltılan 3 bin adet ‘Torymus Sinensis’ böceği, kestane ağaçlarının yoğun olarak bulunduğu ormanlık alanlara bırakıldı. Gal arılarının yumurtalarıyla beslenen böcekler ile ağaçların kurumasının ve yüzde 80 civarında meyve kaybına sebep olan gal arılarının azaltılması hedefleniyor. Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü, kestane ağaçlarının tomurcuklarına yumurta bırakarak çiçek açmasını engelleyen ve zamanla ağaçları tamamen kurutan gal arısıyla mücadele için ilk olarak Cide, İnebolu, Bozkurt ve Çatalzeytin ilçelerinde 12 farklı noktaya laboratuvarda üretilen "Torymus Sinensis" salımı gerçekleştirdi. Mücadele çerçevesinde şu ana kadar da İnebolu, Cide, Bozkurt ve Çatalzeytin ilçelerine 4 bin 200 adet tuzaklar asıldı. Yüzde 80 oranında verimi düşen kestane balı üretiminde rekoltenin de yapılan mücadele neticesinde sayesinde bu yıl artması hedefleniyor. Kastamonu Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Talip Çeter, Kastamonu Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi doktora öğrencisi Serhat Karabıcak ve Kastamonu Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi Biyoloji Bölümü doktora öğrencisi Oktay Bıyıklıoğlu, İnebolu ve Bozkurt ilçelerinde kestane ağaçlarında incelemelerde bulundu. Çeter, Karabıcak ve Bıyıklıoğlu, kestane ormanlarında yaptıkları incelemeler sonrasında kestane ağaçlarında çiçeklenmede artış olduğu ve bu yıl kestane balında da rekoltede artış beklediklerini söyledi. Kestane balının Karadeniz Bölgesi için oldukça önemli bir arı ürünü olduğunu ifade eden Prof. Dr. Talip Çeter, "Kestane balı, Karadeniz Bölgesi için oldukça önemli bir arı ürünü. Hem katma değeri yüksek hem de şifa kaynağı olarak kullanılan bir arı ürünü. Kestane balı, kestane bitkisinin polen ve nektarından arı tarafından alınarak üretiliyor ama son zamanlarda özellikle yurtdışı kaynaklı olarak ülkemize giren ve Kastamonu bölgesini de yoğun olarak etkileyen kestane gal arısı, önemli derecede verimde düşüşe sebep oldu. Orman Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan hem fiziksel hem de biyolojik mücadeleyle bunun bu yıl gerilediğini görüyoruz. Gal arısının yayılışının ve salgınının kestane ormanlarında gerilediğini görüyoruz. Kestane bitkisinin özellikle yıllık filizlerine yumurta bırakmak suretiyle burada oluşturduğu gal, hem fotosentetik üretimini engelliyor ve bitkinin gelişimini engellemek suretiyle de çiçeklenmesini dolayısıyla polen ve nektar üretimini olumsuz yönde etkilemek suretiyle bundan bir yan ürünü olarak elde edilen bal üretimini de çok olumsuz etkiliyor" dedi. "Gal arısıyla ilgili daha çok araştırmaların yapılması gerekiyor" Kastamonu Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi doktora öğrencisi Serhat Karabıcak ise, "Şu anda maalesef ki rekoltenin düşük olmasının sebeplerinden biri olarak gal hastalığını görebiliyoruz. Hem çiçeklenmeyi engellemesi hem de ağacı neredeyse kurutacak düzeye kadar getirmesi sebebiyle gal arısı büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Gal arısının ülkemize Bursa bölgesinden yaklaşık 7-8 yıl önce giriş yaptığı bilinmektedir. Bundan dolayı kestane balı üretimi ve kestane ürünleri özellikle büyük rekolte kaybına neden olmaktadır. Gal hastalığıyla ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Ormancılarla görüştüğümüz zaman predatörü olan bir böceği saldıkları ve bunun ne kadar yeterli olduğunu yıllar bunu bize gösterecek. Bu konuda daha çok araştırmaların yapılması gerekiyor. Türkiye burada kestane balı üretiminde öncü ülke" şeklinde konuştu. "Gal arısında bu yıl düşüş görülmektedir" Ballarla ilgili tez araştırması yapan Kastamonu Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi Biyoloji Bölümü doktora öğrencisi Oktay Bıyıklıoğlu da, "Bunu önlemek için hem biz, Biyoloji Bölümü olarak hem de Tarım ve Orman Bakanlığının birçok çalışması mevcuttur. Bazen fermon tuzaklarıyla çalışmalar yürütülürken kimi zamanda çalışalar biyolojik mücadele yöntemi ile yapılmaktadır. Biyolojik mücadele yönetimi oldukça etkili ve dünyanın genelinde sonuç alınmış bir yöntemdir. Ancak bu mücadele ortalama 7-8 yıl sürmektedir. Bakanlığımızın çalışmalarıyla birlikte gal arısında bu yıl düşüş görülmektedir. Aynı zamanda bizim yine önemli bir çıktığımız olan kestane balı üretiminde de iyileşmeler görülmektedir. Bu yıl Karadeniz Bölgesinde mücadelede dördüncü yıldayız. Yaklaşık 5-6 yıl içinde muhtemel kestane ormanlarında ciddi düzelmeler olacaktır" ifadelerini kullandı.
Kestane ağaçlarını kurutan gal arısıyla mücadele sürüyor: Kestane balında verimin artması bekleniyor
27 Haziran 2025 Cuma - 13:51 Kestane ağaçlarını kurutan gal arısıyla mücadele sürüyor: Kestane balında verimin artması bekleniyor Karadeniz Bölgesi’nde kestane ağaçlarını kurutan gal arısına karşı mücadele sürüyor. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Talip Çeter, mücadelenin etkilerini göstermeye başladığını ve kestane balında rekoltenin tekrar artmasını beklediklerini ifade etti. Karadeniz Bölgesi’nde ilk kez 2021 yılında görülen ve kestane ağaçlarının kurumasına sebep olan kestane gal arısıyla mücadele devam ediyor. Halk arasında ‘katil arı’ olarak bilinen kestane gal arısına karşı Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü laboratuvarında çoğaltılan 3 bin adet ‘Torymus Sinensis’ böceği, kestane ağaçlarının yoğun olarak bulunduğu ormanlık alanlara bırakıldı. Gal arılarının yumurtalarıyla beslenen böcekler ile ağaçların kurumasının ve yüzde 80 civarında meyve kaybına sebep olan gal arılarının azaltılması hedefleniyor. Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü, kestane ağaçlarının tomurcuklarına yumurta bırakarak çiçek açmasını engelleyen ve zamanla ağaçları tamamen kurutan gal arısıyla mücadele için ilk olarak Cide, İnebolu, Bozkurt ve Çatalzeytin ilçelerinde 12 farklı noktaya laboratuvarda üretilen "Torymus Sinensis" salımı gerçekleştirdi. Mücadele çerçevesinde şu ana kadar da İnebolu, Cide, Bozkurt ve Çatalzeytin ilçelerine 4 bin 200 adet tuzaklar asıldı. Yüzde 80 oranında verimi düşen kestane balı üretiminde rekoltenin de yapılan mücadele neticesinde sayesinde bu yıl artması hedefleniyor. Kastamonu Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Talip Çeter, Kastamonu Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi doktora öğrencisi Serhat Karabıcak ve Kastamonu Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi Biyoloji Bölümü doktora öğrencisi Oktay Bıyıklıoğlu, İnebolu ve Bozkurt ilçelerinde kestane ağaçlarında incelemelerde bulundu. Çeter, Karabıcak ve Bıyıklıoğlu, kestane ormanlarında yaptıkları incelemeler sonrasında kestane ağaçlarında çiçeklenmede artış olduğu ve bu yıl kestane balında da rekoltede artış beklediklerini söyledi. Kestane balının Karadeniz Bölgesi için oldukça önemli bir arı ürünü olduğunu ifade eden Prof. Dr. Talip Çeter, "Kestane balı, Karadeniz Bölgesi için oldukça önemli bir arı ürünü. Hem katma değeri yüksek hem de şifa kaynağı olarak kullanılan bir arı ürünü. Kestane balı, kestane bitkisinin polen ve nektarından arı tarafından alınarak üretiliyor ama son zamanlarda özellikle yurtdışı kaynaklı olarak ülkemize giren ve Kastamonu bölgesini de yoğun olarak etkileyen kestane gal arısı, önemli derecede verimde düşüşe sebep oldu. Orman Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan hem fiziksel hem de biyolojik mücadeleyle bunun bu yıl gerilediğini görüyoruz. Gal arısının yayılışının ve salgınının kestane ormanlarında gerilediğini görüyoruz. Kestane bitkisinin özellikle yıllık filizlerine yumurta bırakmak suretiyle burada oluşturduğu gal, hem fotosentetik üretimini engelliyor ve bitkinin gelişimini engellemek suretiyle de çiçeklenmesini dolayısıyla polen ve nektar üretimini olumsuz yönde etkilemek suretiyle bundan bir yan ürünü olarak elde edilen bal üretimini de çok olumsuz etkiliyor" dedi. "Gal arısıyla ilgili daha çok araştırmaların yapılması gerekiyor" Kastamonu Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi doktora öğrencisi Serhat Karabıcak ise, "Şu anda maalesef ki rekoltenin düşük olmasının sebeplerinden biri olarak gal hastalığını görebiliyoruz. Hem çiçeklenmeyi engellemesi hem de ağacı neredeyse kurutacak düzeye kadar getirmesi sebebiyle gal arısı büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Gal arısının ülkemize Bursa bölgesinden yaklaşık 7-8 yıl önce giriş yaptığı bilinmektedir. Bundan dolayı kestane balı üretimi ve kestane ürünleri özellikle büyük rekolte kaybına neden olmaktadır. Gal hastalığıyla ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Ormancılarla görüştüğümüz zaman predatörü olan bir böceği saldıkları ve bunun ne kadar yeterli olduğunu yıllar bunu bize gösterecek. Bu konuda daha çok araştırmaların yapılması gerekiyor. Türkiye burada kestane balı üretiminde öncü ülke" şeklinde konuştu. "Gal arısında bu yıl düşüş görülmektedir" Ballarla ilgili tez araştırması yapan Kastamonu Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi Biyoloji Bölümü doktora öğrencisi Oktay Bıyıklıoğlu da, "Bunu önlemek için hem biz, Biyoloji Bölümü olarak hem de Tarım ve Orman Bakanlığının birçok çalışması mevcuttur. Bazen fermon tuzaklarıyla çalışmalar yürütülürken kimi zamanda çalışalar biyolojik mücadele yöntemi ile yapılmaktadır. Biyolojik mücadele yönetimi oldukça etkili ve dünyanın genelinde sonuç alınmış bir yöntemdir. Ancak bu mücadele ortalama 7-8 yıl sürmektedir. Bakanlığımızın çalışmalarıyla birlikte gal arısında bu yıl düşüş görülmektedir. Aynı zamanda bizim yine önemli bir çıktığımız olan kestane balı üretiminde de iyileşmeler görülmektedir. Bu yıl Karadeniz Bölgesinde mücadelede dördüncü yıldayız. Yaklaşık 5-6 yıl içinde muhtemel kestane ormanlarında ciddi düzelmeler olacaktır" ifadelerini kullandı. (Vİ-MK-
Kastamonu Üniversitesi’nden yapay zekâ destekli yeni hizmet
27 Haziran 2025 Cuma - 13:47 Kastamonu Üniversitesi’nden yapay zekâ destekli yeni hizmet Kastamonu Üniversitesi, yapay zeka destekli yeni hizmeti olan "KÜ-Alim" ile bilgiye hızlı, kolay ve güvenilir erişim imkanı sunuyor. Kastamonu Üniversitesi, dijitalleşme alanındaki çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek öğrencileri, akademik ve idari personeli ile dış paydaşlara yönelik bilgi erişim platformunu devreye aldı. Bilgi İşlem Daire Başkanlığı tarafından geliştirilen ve Kastamonu Üniversitesi’nin internet sitesine entegre edilen yapay zeka destekli "chatbot" sistemi "KÜ-Alim", bilgiye hızlı, kolay ve güvenilir erişim imkânı sunuyor. KÜ-Alim, öğrencilerin başta olmak üzere akademik ve idari personel ile dış paydaşların sıkça sorduğu sorulara anında yanıt vermek amacıyla tasarlandı. Akademik takvim, bölüm bilgileri, kayıt işlemleri, burs imkanları, yurt imkanları ve başvuru süreçleri gibi birçok konuda doğru ve güncel bilgiye saniyeler içinde erişim sağlıyor. Böylece özellikle yoğun dönemlerde yaşanan bilgiye ulaşım sorunlarının önüne geçilmesi hedefleniyor. Sistem, derin öğrenme tabanlı yapay sinir ağı modeliyle çalışıyor. Gelişmiş metin anlama ve analiz teknolojileri sayesinde kullanıcıların doğal dilde sordukları soruları anlayarak en uygun yanıtı üretiyor. Bu sayede insan benzeri bir sohbet deneyimi sunuyor. KÜ-Alim, sadece Türkçe değil, farklı dillerde gelen soruları da yanıtlayabiliyor. Bu özellik, Kastamonu Üniversitesi’ni tercih eden uluslararası öğrencilerin bilgiye erişimini kolaylaştırırken Kastamonu Üniversitesi’nin küresel iletişim gücünü de artırıyor. Kastamonu Üniversitesi, KÜ-Alim ile birlikte Kastamonu Üniversitesi yönetiminde akıllı sistemlerin aktif kullanımına öncülük ediyor. Yapay zeka destekli çözümler sayesinde bilgi akışı hızlanırken, akademik ve idari süreçlerde de verimlilik artması hedefleniyor.