Yerel Haberler
Kastamonu
Yaşlı adam para ve altınlarla kayıplara karışan eşinden 8 aydır haber alamıyor 25 Aralık 2025 Perşembe - 15:26:03 Kastamonu’da yaşayan 70 yaşındaki adam evdeki altın, para ve kredi kartını alarak ayrıldığı iddia edilen 35 yıllık eşinden yaklaşık 8 aydır haber alamıyor. Yaşlı adam, eşinin hayatından endişe duyduğunu söyledi. Kastamonu’da yaşayan 70 yaşındaki Hüseyin Demirel’in 35 yılık eşi Dudu Demirel’den (50) nisan ayında evdeki 30 bin TL nakit para ile evde bulunan iki adet Cumhuriyet altını ve 40 bin TL limitli kredi kartıyla ayrıldıktan sonra haber alınamıyor. Demirel, 5 çocuk annesi eşinin evden ayrıldıktan sonra kredi kartıyla da altın aldığını iddia etti. Eşini, kaybolduktan sonra telefonla aradığı ve ailecek tanıdıkları F.K. isimli şahısla birlikte olduğunu söylediğini, daha sonra bir daha kendisinden haber alamadığını söyledi. 5 çocuk annesi eşinin kendisini sevdiğini ve büyü yapıldığı için evden ayrılarak kaybolduğunu belirten Hüseyin Demirel, eşinin hayatından endişe duyduğunu söyledi. Eşinin daha önce F.K. ile kaçtığını daha sonra eve döndüğünü söyleyen Demirel, "Ben rahatsızım, içeride odada yatıyorum. Bir gün saat 03.00 gibi kalktım. Eşim yoktu. Telefonla aradım, eşim açtı, ’Dudu neredesin’ diye sordum, ’ben F.K.’nin yanındayım’ dedi. ’F.K.’nin yanında ne yapıyorsun’ diye sorduğumda, ’F.K. ne yaptı etti beni aldı, götürüyor, yoldayız, gidiyoruz’ dedi. ’Nereye gittiklerini sordum, ’nereye gittiğimizi bilmiyorum’ dedi. Sonra avukata boşanma dilekçesi vermiş, mahkemeye çıktık, sadece avukat gelmişti. ’Ben karımdan vazgeçmeyeceğim, ben karımı er ya da geç alacağım’ dedim. Ondan 10 gün sonra eşim geldi. İstanbul’a gidip dilekçe verdi, ’ben kocamı seviyorum, ayrılmak istemiyorum’ dedi ve mahkeme düştü. Altın almıştık, iki tane altın vardı. Altın alınca kart eşimin cebinde kalmış. Kartı da almış, cebimde 60 bin TL para vardı, 30 bin TL’sini de almış. Karttan para çekilmiyor, o yüzden kartla altın almış. Kartın 40 bin TL limiti vardı, hepsiyle altın almışlar. Evde de iki tane Cumhuriyet altını vardı, onları da almış" şeklinde konuştu. Şu an eşinden haber alamadığını belirten Demirel, "Eşimin telefonunu arıyorum, ’numara kullanılmıyor’ diyor. Ben, eşimin geri gelmesini istiyorum, çocuklarımın yanına gelmesini istiyorum. Eşimin bende çok emeği var, bu evi eşim ile birlikte satın aldık. Ben kanser tedavisi gördüm, eşim 3 yıl bana baktı, bir kez ’niye böyle yapıyorsun’ demedi. Benim eşim evini, köyünü bırakacak birisi değildi. Eşim kendisi çıkıp evden gitti ama F.K.’nin eşime büyü yaptırdığını düşünüyorum. Çünkü evden muska çıktı, muskanın içinde de F.K.’nin saçı çıktı. Biz bunu bir hocaya okutturamadık" ifadelerini kullandı.
25 Aralık 2025 Perşembe - 11:14 Anne ve oğluna uyuşturucudan 18’er yıl hapis cezası Kastamonu’nun Tosya ilçesinde "uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama" suçlarından yargılanan anne ve oğlu, davanın karar duruşmasında 18’er yıl hapis cezasına çarptırıldı. Edinilen bilgiye göre, 12 Ekim 2024’te, Kastamonu İl Jandarma Komutanlığı ekiplerince Tosya ilçesinde N.Ü.’nün ikametinde yapılan aramada, farklı miktarlarda kannabinoid, amfetamin, ecstacy, sentetik ecza hapı ve suçtan elde edildiği değerlendirilen 4 bin 700 TL ele geçirildi. Jandarma ekiplerince gözaltına alınan N.Ü. ile oğlu Ç.B.K., tutuklandı. Sanıklar hakkında Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinde "uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama" suçlarından açılan davanın karar duruşması görüldü. Duruşmada tutuklu sanıklar ile avukatları hazır bulundu. Son kez savunma yapan N.Ü., mütalaayı kabul etmediğini belirterek, "Ben uyuşturucu kullanıyorum. Uyuşturucuyu bana Murat getirdi. Uyuşturucu ıslaktı, ben kuru istemiştim. O da ’abla, kurusunu getireceğim’ dedi. O sırada da ben tutuklandım. Murat, benden habersiz daha öncesinden dediği gibi kuru uyuşturucuyu getirmiş. Maddenin içinden başka maddeler de çıkmıştı. Biz bunu 4 kişi ortak aldık, kullanıyoruz. Ben, uyuşturucu satmadım, sadece kullandım. Haksız yere 1,5 yıldır cezaevinde bulunuyorum. Beraatımı ve tahliyemi talep ediyorum" dedi. Kendisinin uyuşturucu satmadığını iddia eden Ç.B.K. de, "Efe isimli şahıs benim kendisine uyuşturucu sattığımı söylüyor. Ben, ne kendisini görmüşümdür ne de selam vermişimdir, kendisini tanımam. Murat, İstanbul’dan temin ettiği uyuşturucuyu anneme getiriyor. Ben de Murat’tan bu uyuşturucuyu alıp eve getiriyorum. Ben, sadece anneme gelen uyuşturucuyu teslim alıyorum, uyuşturucu satmamla alakası yok. Eve uyuşturucuyu almamam gerekiyordu, eve sokmamam lazımdı. Annem tutuklanmıştı, o sırada Murat da uyuşturucu getirdi. Sokağın ortasında paketi bırakamazdım. Ben de paketi alıp eve getirdim. Ben suçsuzum. Uzun zamandır tutukluyum. Tahliyemi ve beraatımı talep ediyorum" diye konuştu. Avukat savunmalarının ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, N.Ü. ile oğlu Ç.B.K.’yi ’uyuşturucu ticareti’ suçundan 18’er yıl hapis, ayrı ayrı 180 bin TL’de para cezasına çarptırdı.
25 Aralık 2025 Perşembe - 10:30 Kanser hücrelerinin oluşumunu önleyen kokulu üzümün üretimi arttırılacak Karadeniz’de yetiştirilen ve barındırdığı bol resveratrol sayesinde kanser dokularının oluşumunu, gelişimini ve artmasını engelleyen kokulu kara üzümün ekiminin yaygınlaştırılması hedefleniyor. Karadeniz Bölgesi’ndeki nemli alanlarda yetişen, kokulu kara üzüm, bünyesinde bol miktarda bulunan resveratrol maddesi antioksidan, antimutagen ve antikanserojen aktivitesi göstererek insan vücudunda kanser dokularının oluşumunu, gelişimini ve artmasını engelliyor. Kastamonu’nun sahil kesimindeki ilçelerinde bol miktarda yetiştirilen kokulu kara üzümün ekim alanının genişletilmesi amaçlanıyor. Orman ve tabiat turizmi alanında ihtisaslaşan Kastamonu Üniversitesi tarafından hazırlanan TÜBİTAK projesiyle kokulu kara üzümün kırsal kesimde yaşayan vatandaşlar için ek gelir kapısı oluşturulması hedefleniyor. Proje kapsamında kokulu kara üzümden elde edilen pekmez, sirke, tatlıların zenginleştirilerek Kastamonu mutfağına kazandırılması hedefleniyor. Kanser hastaları yoğun ilgi gösteriyor Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde kokulu kara üzüm yetiştiren emekli akademisyen Hüsnü Şinoforoğlu, yerel halk tarafından üzümün öneminin bilinmediğini ifade etti. Kendisinin kokulu kara üzümden yaptığı kokulu kara üzümden yaptığı ürünlere kanser hastalarından yoğun ilgi gösterildiğini belirten Şinoforoğlu, kendisinin de cilt kanserine yakalandığını ve üzüm sayesinde 3,5 yıldır ilaç kullanmadan ayakta kaldığını dile getirdi. "Bahçemde özellikle kokulu üzüm yetiştiriyorum" Kokulu kara üzümün sporculardan da yoğun ilgi gördüğünü dile getiren Şinoforoğlu, "Bu aynı zamanda sporcular için bulunmayan bir velinimettir. Glikoz ve früktoz direk kana karıştığı için maçtan yarım saat önce içildiğinde sporcu maç boyunca oynamak istiyor. Sporcu kendisini çok dirençli hissediyor. Başka bir özelliği daha var. Sıcak içildiğinde bağırsak florasını düzenliyor. Eğer ishal ise soğuk içildiğinde sindirimi normale çeviriyor. Biz de elimizden geldiğince yetiştirmeye çalışıyoruz. Çevremize yaymaya çalışıyoruz. Yaprağı da çok güzel, yaprağından sarma yapılıyor. Çünkü yaprağı ekşimsi gibi limon istemiyor. Bu yüzden sarması lezzetli oluyor" dedi. "Kokulu üzümü proje haline getirirsek Kastamonu’ya yayabiliriz" Kastamonu’da kokulu üzümün üretiminin ve katma değerli ürüne dönüştürülmesinin yaygınlaştırılabileceğini kaydeden Şinoforoğlu, "Karadeniz’in olmazsa olmazı karalahana, mıhlama ve bir de pepeçuradır. Bu yüzden bunu Kastamonu’da geliştirebiliriz. Kastamonu Üniversitesi’nden Hikmet Haberal hocamız bu konuda çok duyarlı. Eğer bunu proje haline getirirsek Kastamonu’ya yayabiliriz. Bu ürün 750 rakımda daha çok yetişiyor. Sahilde daha rahat yetiştiriliyor, bu üzüm nem ve rutubet istiyor. İl merkezi bin rakımın üzerinde olduğundan dolayı 20 kiloda 1 kilo pekmez oluyor ama 750 rakımın altında 5-6 kiloda 1 kilo pekmez elde edilebiliyor" diye konuştu. "Hiçbir ilaç tedavisi görmeden iyileştim" "Hangi kanser türü olursa olsun fark etmiyor" ifadelerine yer veren Şinoforoğlu, "4’üncü evrede olsa hiç fark etmiyor. Tüm kanserler hücrelerini yok etmeye çalışıyor. Resveratrol maddesi kanserin düşmanıdır. Bu yüzden doğal bir ilaçtır. Ben de çok ciddi bir operasyon geçirdim ama ben de kokulu üzümden sürekli tüketiyorum. Benim hastalığım cilt kanseriydi ve yayılan kanser türüydü. Hiçbir kemoterapi ve ilaç tedavisi almadan Allah’ıma şükürler olsun 3,5 senedir yaşıyorum. Doktorlar benim kafatasını alacağını söylemişlerdi ama hiç yayılmadığı için az bir kısmını aldılar. Ben kanseri iyileştirdiğine dair bir iddiada bulunmuyorum ama ben bundan fayda buldum, hiçbir ilaç tedavisi görmeden iyileştim" şeklinde konuştu. "TÜBİTAK projesi ya da üniversitemize ihtisas projesi olarak sunacağız" Kokulu kara üzümün yaygınlaşması için çalışma yürüten Kastamonu Üniversitesi Araç Rafet Vergili Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Hikmet Haberal ise, "Gastronomi ürünü olarak ürün geliştirme konusunda öğrencilerimizle TÜBİTAK 2209 projeleri yapmak istedik. Araştırmalarımız sırasında aklıma kokulu üzüm geldi. Kokulu üzüm, bizim olmazsa olmazlarımızdan. Bilimsel bir çalışma yaptığımız için öncelikle literatür taraması yaptık. Literatürde Kafkaslardan Batum’a, Rize’ye ve ardından Batı Karadeniz bölgesine kadar, Kastamonu’nun sahil ilçeleri Cide, İnebolu, Bozkurt, Çatalzeytin’de bu üzümden gördük. Öğrencilerimizle birlikte bu çalışmaları yapmaya başladık. Şu anda biz, bu üzümden hocamın desteği sayesinde 5 çeşit gastronomi ürünü ortaya çıkardık. Daha sonra TÜBİTAK projesi olarak hazırladık. Ben aynı zamanda Kastamonu Üniversitesi’nde flora ve fauna dersini veriyorum. Tıbbi aromatik bitkilerden birisi de kokulu üzümdür. Amerika’da ’isabella’ diye biliniyor. Bizim ülkemizde böyle bir değer var. Biz bu değeri hem ekonomiye, kırsal kalkınmaya, bölgesel kalkınmaya yönelik çalışma yaparak ürün geliştiriyoruz. Restoranlara, kafelere, mutfağımıza bu üzümü kazandıracağız. Kokulu üzümden sirke yapılıyor, pepeçura yapılıyor, kabak ile beraber tatlı yapılıyor, reçeli yapılıyor. Bunun şırası çıkarılıyor. Bizler de hocamla birlikte dalından üzümleri toplayarak bizzat yerinde kaç aşamadan geçtiğini öğrencilerimizle birlikte inceledik. Öğrenci kardeşlerimizle, hocam ile mülakata geçecekler. Soru cevap şeklinde hem video hem mülakat hem yazılı olarak bilgileri alacağız. İnşallah gastronomi alanında TÜBİTAK projesi olarak ürün geliştirmesi sağlanabilir ya da ihtisas projesi de olabilir" dedi.
Kastamonu’da 56 arı kovanı zehirlendi: 1 milyona yakın arı telef oldu
26 Haziran 2025 Perşembe - 14:21 Kastamonu’da 56 arı kovanı zehirlendi: 1 milyona yakın arı telef oldu Kastamonu’nun Doğanyurt ilçesinde kestane balı üretimi yapan bir üreticinin kovanlarının zehirlenmesi ve girişlerinin kapatılması sebebiyle 1 milyona yakın arası telef oldu. Kastamonu’da 15 yıldır kestane balı üretimi yapan Hüsnü Şinoforoğlu, kestane balı üretimi yapmak için 225 arı kovanını Doğanyurt ilçesinde kiraladığı araziye yerleştirdi. Hüsnü Şinoforoğlu, ayı ve diğer yaban hayvanları için tel örgü, ışıklandırmayla tedbirler aldı. Bir süre sonra arılığa giden Şinoforoğlu, kovanlarının önünde binlerce arının telef olduğunu gördü. Şinoforoğlu, 6 arı kovanının girişinin de teneke ile kapatıldığını fark etti. Tek tek kovanları açıp arılarını kontrol eden Hüsnü Şinoforoğlu, 50 arı kovanının zehirlendiğini gördü. Yaklaşık 1 milyona yakın arının telef olduğunu iddia eden Hüsnü Şinoforoğlu, Doğanyurt İlçe Jandarma Komutanlığına giderek şikayette bulundu. "1 milyona yakın arım öldü" Yaşanan olayı anlatan Hüsnü Şinoforoğlu, "Doğanyurt’ta kestane balı üretimi yapıyorum. Bu sene yeni yönetmeliğin değişmesi nedeniyle Doğanyurt’a gittiğimizde kota belirlemesi yapmışlar. Ancak bu kota belirlemesinde çok yanlış yapmışlar. Çünkü dağdaki bir araziye göre kota koymuşlar. Hayır, floraya göre kota koymaları gerekiyor. Doğanyurt’taki ekipler, nesli tükenen ağaçları ceviz olduğu gibi kestane ağacı sayısını da belirleyecek. Bu sayıya göre kota koyacak. Biz, Doğanyurt’ta vatandaşın arazisini kiralıyoruz. Cumayanı denilen yerde bin 600 arı kovanı belirlemişler. Ben iddia ediyorum 5 bin kovan bile yetmeyecektir oraya ama belirlerken tapuya göre belirlemişler. Bu çok yanlış, floraya göre belirlenmesi gerekiyor. Burada kaç tane ceviz ağacı var, kaç tane kestane ağacı var, bilmiyorlar. Buna göre kota konulması gerekiyor. Netice itibarıyla biz bir yere gittik ve 225 arı kovanı getirdik. ’Buraya 100 taneden fazla arı koyamazsın’ dediler. Ancak o arada bir arkadaş bana geldi, ’şu kadar para ver, bütün arılarını getir’ dedi, ben de ’olmaz’ dedim. Kurban Bayramı’nın üçüncü günü arılarımın yanına gittim. Arılarım sapasağlam, bir şey yoktu. Eşim ile birlikte Kastamonu’ya geri geldim. Bayramdan sonra tekrar Doğanyurt’a gittiğimde kovanların önünde ölüler gördüm. Arkadaşımı aradım ’kovanların önünde çok ölü var, neden olmuş’ diye sordum. O da bana avucuna arıları al, horgucu dışarıda mı’ dedi. Dediği gibi olduğunu söyleyince, ’arılar zehirlenmiş’ dedi. 50 tane arı kovanım zehirlendi. Onların videosunu çekerken 6 tane arı kovanının ağzının kapatıldığını gördüm. Her kovanda yüz bine yakın arı var, canlı var ve 600 binden fazla arı katledildi. 200-300 binden fazla arı da zehirlendi. Her kovanda 3-4 çıta arı öldü. 1 milyona yakın arım öldü" dedi. "Dört ayaklı ayılar için önlem aldık ama iki ayaklılar için önlem almamıştık" Arılarını ayılardan koruyabildiğini, ancak insanlardan koruyamadığını belirten Hüsnü Şinoforoğlu, "Gerekirse yolda giderken bir köpeği, bir kediyi ezmemek için kaza yapıyorsunuz. Yani 600 yüz bin canlı ölür mü? Doğanyurt’un bir geliri yok, bizim gibi insanlar gidip Doğanyurt’tan arazi kiralıyor. Oranın maliyeti her ay 200 bin lira. Benim gibi 500 kişi gitse Doğanyurt’a bir girdi olacak. Biz jandarmaya başvurduk ama elimde bir belge yok. Ben şüphelendiğim insanları söyledim. Biz, dört ayaklı ayılar için önlem aldık. Yani ayı tuzağı kurduk, ışıklandırmalar yaptık ama iki ayaklılar için önlem almadık. Ben kamera koymadım, şimdiye kadar gerek de duymadım. Ben arabamın içinde yatıyorum, kovanlarımı kolluyorum, bakıyorum. Elbette ki bir şeyin karşılığı var. Emeğin karşılığı mutlaka olmalı. Ben şu anda 1 milyon 500 bin liralık bir yatırım yaptım" diye konuştu.
3 ildeki yaşlıların refahı panelde ele alındı
25 Haziran 2025 Çarşamba - 21:47 3 ildeki yaşlıların refahı panelde ele alındı Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın ev sahipliğinde gerçekleştirilen panelde, Kastamonu, Çankırı ve Sinop’taki yaşlı bireylerin yaşam kalitesini artırmaya yönelik hizmet ve politikalar ele alındı. Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı (KUZKA) ev sahipliğinde gerçekleştirilen Yaşlı Refahı Paneli’nde aktif ve sağlıklı yaşlanma, hayat boyu öğrenme ve kuşaklar arası dayanışma gibi kritik konular masaya yatırıldı. Kastamonu’da KUZKA Merkez Bina Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen Yaşlı Refahı Paneline, Kastamonu Valisi Meftun Dallı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Yaşlı Politikaları Daire Başkanı Doç. Dr. Fatih Elibol, KUZKA Genel Sekreteri Dr. Serkan Genç ve ilgili kurum ve kuruluş temsilcileri ile yaşlı bireyler katıldı. İki oturum halinde gerçekleştirilen panelde, ilk olarak kurumsal hizmetler ve politikalar ele alındı. Sağlık Bakanlığı, TÜİK ve KUZKA’dan uzman isimlerin sunum yaptığı oturumda, yaşlılara yönelik sağlık, sosyal ve demografik hizmetler ile ilgili bilgiler paylaşıldı. İkinci oturumda ise aktif yaşlanma, kuşaklar arası etkileşim ve yaşam boyu öğrenme başlıkları konuşuldu. Kastamonu, Çankırı ve Sinop’taki üniversitelerin akademisyenlerin de katkı sunduğu oturumda, bölgesel sosyal politika önerileri ve iyi uygulama örnekleri ele alındı. "TR82 bölgesinin yaşlı refahı sorunlarını ele alıyoruz" Panelde konuşan Kastamonu Valisi Meftun Dallı, "Yaşlı bireyler, sadece birer aile büyüğü değil; aynı zamanda geçmişle geleceği birbirine bağlayan köprülerdir. Tecrübeleriyle yol gösteren, değerleriyle toplumu besleyen yaşlılarımız; kültürel sürekliliğin teminatı, kuşaklar arası bağların canlı hafızasıdır. Aile içinde saygı ve sevgiye dayalı ilişkilerin güçlenmesinde, geleneklerin aktarılmasında ve toplumsal dayanışmanın sürdürülmesinde yaşlıların rolü hayati önemdedir. Günümüzde, dijitalleşme, bireyselleşme, boşanma oranlarındaki artış, doğurganlık oranının düşmesi ve yaşlı nüfusun hızla artması gibi sosyal ve demografik değişimler yalnızca aile kurumunu değil, aynı zamanda yaşlı bireylerin toplumsal hayattaki konumunu da etkilemektedir. Bu kapsamda Sayın Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle 2025 yılının ‘Aile Yılı’ ilan edilmesi, aile yapısının güçlendirilmesi ve yaşlı bireylerin bu yapı içindeki yerine vurgu yapılması açısından büyük anlam taşımaktadır" dedi. Kastamonu, Çankırı ve Sinop illerini kapsayan TR82 bölgesinin yaşlı refahına değinen Vali Dallı, "Türkiye genelinde 65 yaş ve üzeri nüfus oranı 2019 yılında yüzde 9,1’ken 2024 yılında yüzde 10,6’ya, yaşlı bağımlılık oranı ise yüzde 13,4’ten, yüzde 15,5’e çıkmıştır. 2030 yılında bu oranın yüzde 19,5’e yükselmesi beklenmektedir. Ülkemizde en yaşlı bölge, yüzde 19,6 oranıyla TR82 bölgesi olup yaşlı nüfus oranı ülke ortalamasının oldukça üzerinde seyretmektedir. Yüzde 20,8 ile Türkiye’de yaşlı nüfus oranında ilk sırada Sinop, yüzde 20,2 oranıyla ikinci sırada Kastamonu bulunmaktadır. Çankırı ise yüzde 17,7 oranıyla beşinci sıradadır. Bu veriler, yaşlı bireylerin ihtiyaç duyduğu sosyal, sağlık ve ekonomik destek mekanizmalarına bölgemizdeki ihtiyacın ne kadar fazla olduğunu açıkça göstermektedir. Toplumumuzun hafızasını ve kültürel mirasını taşıyan yaşlı bireylerimizin yaşam kalitesini artırmak sadece bir sorumluluk değil, aynı zamanda toplumsal gelişimimizin teminatıdır" diye konuştu. "Bölgemizde yaşlanmanın en temel nedenlerinden biri göçtür" Panelde konuşan Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı (KUZKA) Genel Sekreteri Dr. Serkan Genç ise, "65 yaş ve üzeri nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ülkemiz genelinde yüzde 10,6’dır. Avrupa Birliği ülkelerinde ise bu oran yüzde 20’nin üzerindedir. Bu durum, ülkemizin hala genç bir nüfus yapısına sahip olduğunu göstermektedir. Ancak TR82 bölgemize baktığımızda tablo biraz farklıdır. Kastamonu, Çankırı ve Sinop illerimizi kapsayan bölgemizde yaşlı nüfus oranı yaklaşık yüzde 20 seviyesindedir ve bu oran, Avrupa ortalamasına oldukça yakındır. Bu nedenle, yaşlı nüfusun refahına yönelik hizmetlerin değerlendirilmesi ve geleceğe dönük politikaların konuluşması, bölgemiz açısından son derece önem arz etmektedir. Bölgemizde yaşlanmanın en temel nedenlerinden biri olarak göç olgusunu görmekteyiz. Genel nüfus sayısında büyük değişiklikler olmamakla birlikte, yaş gruplarına göre önemli bir farklılaşma gözlenmektedir. Özellikle 20-30 yaş arası nüfus bölgemizden ayrılmakta, buna karşılık 45 yaş üzeri nüfusun bölgeye dönüş yaptığı görülmektedir. Bu durum, her yıl yaşlı nüfus oranının artmasına neden olmaktadır. Tam da bu gerçeklerden yola çıkarak, bölgemizde yaşlı nüfusun refahını artırmaya, aktif ve sağlıklı yaşlanmayı desteklemeye ve kuşaklar arası dayanışmayı güçlendirmeye yönelik politikaları konuşmak amacıyla bu paneli düzenledik" şeklinde konuştu. "Bakanlık olarak yaşlı bireylerimizin sadece bakım hizmetlerine değil, aynı zamanda sağlıklı yaş almalarını da önemsiyoruz" Türkiye’nin nüfus yapısının giderek yaşlandığını söyleyen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Yaşlı Politikaları Daire Başkanı Doç. Dr. Fatih Elibol da, "Avrupa’nın son 100-150 yıl içerisinde kat ettiği yolu biz çok hızlı bir şekilde kat etmeye başladık. Son rakamlarda bunları gösteriyor. Bu noktada bu hızlı dönüşüm sadece bir istisnadan ibaret değil, toplumsal yapımızı, hizmet anlayışımızı ve kalkınma politikalarımızı yeniden düşündürmemizi gerektiren bir süreci de beraberinde getiriyor. Biz, bakanlık olarak yaşlı bireylerimizin sadece bakım hizmetlerine değil, aynı zamanda aktif de sağlıklı yaş almalarına, toplumsal hayata katılımlarına, üretime ve öğrenmeye de dahil olmalarını önemsiyoruz. Bu anlamda siz değerli uzmanların ve kurumların katkısı ve bu süreçte çok önemli. TR82 bölgesi Türkiye’de yaşlı oranının en çok olduğu 5 ilden üçü olmuş oluyor. Bu noktada da mutlaka önem arz ediyor" ifadelerini kullandı. Panelde, Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Kronik Hastalıklar ve Yaşlı Sağlığı Daire Başkanı Dr. Kanuni Keklik, "Türkiye ve TR82 Bölgesi (Kastamonu, Çankırı ve Sinop İlleri) Yaşlılara Yönelik Sağlık Hizmetlerinin Değerlendirilmesi", TÜİK Demografi İstatistikleri Daire Başkanlığı Uzmanı Neslihan Öncül, "Yaşlı İstatistikleri Açısından Türkiye ve TR82 Bölgesi Demografi Değerlendirmesi", KUZKA Uluslararası Proje ve Fonlar Birim Başkanı Emine Merve Topçuoğlu, "TR82 Bölgesi Kırsal Yaşlılık Raporunun Sunumu", Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü Uzmanı Dr. Damla Yazar, "Bölgesel Kalkınma ve Yaşlanma Politikaları", Kastamonu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Canan Kaş, "Yaşlılarda Kırılganlık, Önlenmesi ve Yönetimi", Çankırı Karatekin Üniversitesi Gerontoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Tahsin Barış Değer, "Çankırı’nın Yaşlılık Profili ve Sosyal Politika Önerileri" ve Sinop Üniversitesi Üçüncü Yaş Üniversitesi Proje Yürütücüsü Doç. Dr. Abdullah Işık, "Üçüncü Yaş Üniversitesi Uygulamaları" konularında açıklamalarda bulundular.
İnebolu’da denetimli serbestlik yükümlüleri ve aileleri için ’sosyal market’ açıldı
24 Haziran 2025 Salı - 14:43 İnebolu’da denetimli serbestlik yükümlüleri ve aileleri için ’sosyal market’ açıldı İnebolu Cumhuriyet Başsavcılığınca kentteki ihtiyaç sahibi denetimli serbestlikten faydalanan yükümlüler, eski hükümlüler ve aileleri için sosyal market açıldı. İnebolu Cumhuriyet Başsavcılığı İnebolu Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ve Kızılay İnebolu Şubesi arasında imzalanan işb irliği protokolüyle hayata geçen "Sosyal Market Projesi" ile ihtiyaç sahibi eski hükümlülere, denetimli serbestlik yükümlülerine ve ailelerine ayni destek verilmesi planlanıyor. İnebolu Adalet Sarayı Giriş Katında hizmet verecek olan ’sosyal market’ düzenlenen törenle açılıdı. Açılış törenine İnebolu Kaymakamı Necdet Uçar, İnebolu Cumhuriyet Başsavcısı Ufuk Turan, İnebolu Adalet Komisyonu Başkanı Atakan Karabulut, İnebolu Belediye Başkan Yardımcısı Necmi Mangaloğlu, İnebolu Adliyesi Hakim ve Cumhuriyet Savcıları Kastamonu Kızılay İl Başkanı Sabit Tavil ve kurum temsilcileri katıldı. Proje ile ilgili bilgi veren İnebolu Cumhuriyet Başsavcısı Ufuk Turan, Denetimli Serbestlik Müdürlüğü koordinesinde projeyi hayata geçirdiklerini belirterek,"Ceza infaz kurumlarında cezasını çekip toplum içerisine tekrar dönen vatandaşlarımızın, yaşaması muhtemel sıkıntıları bertaraf etmeye yardımcı olmak amacıyla yapılan projede emek veren herkese teşekkür ediyoruz. Ceza infaz kurumundan çıkan vatandaşlarımızın kendi düzenlerini kurana kadar geçecek sürede temel ihtiyaçlarını gidermesi hususunda yardımcı olmayı amaçlıyoruz. Bu süreçte yapılacak yardımlarla, sosyalleşme ve topluma uyum sağlama sürecini daha hızlı geçirmeyi ve yükümlülerimizi suça tekrar bulaşmaktan uzak tutmayı hedefliyoruz. Kızılay Türkiye’nin her yerinden bizim Türk Bayrağımızı taşımaktadır. Kızılay İnebolu’da da bizlere çok büyük destek verdikleri için biz Türk Kızılay’ımıza teşekkür ediyoruz. Sosyal Market projesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" dedi. İnebolu Denetimli Serbestlik Müdürü Arif Özyön ise, "Şeyh Edebali’nin, ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ dediği bu şiarla çalışmalarımıza devam ederek, İnebolu Cumhuriyet Başsavcılığı, Denetimli Serbestlik Müdürlüğü olarak Sayın Cumhuriyet Başsavcımızın riyasetinde, kırılgan süreçler yaşayan suça karışmış bireylerin yeniden suç işlemesinin önlenmesi ve toplumla yeniden bağ kurması sürecinde ihtiyaç sahibi olduğunu tespit ettiğimiz hükümlülerimiz ve ailelerinin ücretsiz faydalanabilmesi için Müdürlüğümüz bünyesindeki Sosyal Marketin kurulumunu tamamlamış bulunmaktayız. İnebolu Cumhuriyet Başsavcılığı Koruma Kurulu Başkanlığımızın kararı ile kurulumuna karar verilen bu projeye Kastamonu Kızılay İl Başkanlığı ile yapmış olduğumuz protokol sayesinde en başta Kızılay İl Başkanlığı ve İlçe Başkanlığımız olmak üzere, koruma kurulumuza üye olan tüm kamu kurum ve kuruluşlarımıza, İnebolu ve Abana Belediye Başkanlıklarımıza, İnebolu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı ve üyelerine, İnebolu Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlığı ve değerli üyelerine katkılarından dolayı ayrı ayrı yürekten teşekkür ediyorum" diye konuştu. Açılan mağazanın önemine değinen Türk Kızılay Kastamonu İl Başkanı Sabit Tavil de, "Bugün burada yalnızca bir mağaza açmıyoruz. Bugün; iyiliği, dayanışmayı ve geride kalana sahip çıkma umudunu hep birlikte filizlendiriyoruz. Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolu’ya silah ve cephane taşıyarak adeta istiklalin lojistik üssü olmuş kadim ilçemiz İnebolu’da, ikinci Kızılay butik mağazamızı açarak çok anlamlı bir işe daha imza atıyoruz. Çünkü bu topraklar yalnızca tarih yazmakla kalmamış, her dönem dayanışmanın ve vefanın sembolü olmuştur. İnebolu Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ile gerçekleştirdiğimiz iş birliğiyle hayata geçen bu butik mağaza, ihtiyaç sahiplerine yalnızca giyim ve gıda desteği değil, aynı zamanda umut, güven ve onur da sunacaktır. Bu mağaza; özellikle denetimli serbestlikten faydalanan vatandaşlarımız için, yeniden topluma tutunma yolunda güçlü bir adım olacaktır" şeklinde konuştu. Açılışın ardından heyet, mağazadaki ürünleri inceledi.
Öğrenciler bu bahçede sebze ve meyve yitiştirecek
24 Haziran 2025 Salı - 11:22 Öğrenciler bu bahçede sebze ve meyve yitiştirecek Kastamonu’da ortaokul öğrencilerinin mevsimlik sebze meyveler ile çeşitli bilgiler yetiştireceği bahçe açıldı. Kastamonu’da bulunan Kurucaören Ortaokulunda geri dönüşüm uygulamaları, enerji tasarrufu, kompost yapımı gibi pek çok yenilikçi ve ekolojik çalışmaya ev sahipliği yapacak olan Sürdürülebilir Yaşam Atölye ve Bahçesi açıldı. Mevsimlik sebzeler, bitkiler ve doğal tarım uygulamalarıyla çocukların doğayı koruyarak yaşamayı öğrenecekleri bir alan olacak bahçenin açılışı, İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Gümüş tarafından gerçekleştirdi. Açılışa Kurucaören Ortaokulu Müdürü Dilek Turan, Şube Müdürü Halil İbrahim Kara ile öğretmenler, öğrenciler ve veliler katıldı. Açılışta konuşan Kastamonu İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Gümüş, sürdürülebilir yaşam bilincinin erken yaşta kazandırılmasının önemine dikkat çekerek, "Bugünün çocukları, yarının çevre koruyucuları olacak. Bu proje ile çocuklarımız doğayla iç içe, sorumluluk alarak üretmeyi, geri dönüşüm ve enerji tasarrufu gibi temel yaşam becerilerini kazanacaklar. Sürdürülebilir yaşam bilinciyle öğrencilerimiz akademik bilginin yanı sıra çevreye duyarlılık, toplumsal sorumluluk ve doğayla uyumlu yaşama becerilerini de elde edecektir" dedi. Sürdürülebilir Yaşam Atölyesi ve Bahçesi’nin, öğrencilerin uygulamalı öğrenme yoluyla kalıcı beceriler edinmelerine katkı sağlayacağını belirten Gümüş, emeği geçen okul idaresine, öğretmenlere ve projeye destek veren tüm paydaşlara teşekkür etti. Açılışın ardından Gümüş, beraberdekilerle birlikte öğrenciler eşliğinde atölye ve bahçeyi gezerek yapılan çalışmaları yerinde inceledi.
Çiftçilerin korkulu rüyası kahverengi kokarcaya karşı 5 binin üzerinde samuray arısı doğaya salındı
24 Haziran 2025 Salı - 09:39 Çiftçilerin korkulu rüyası kahverengi kokarcaya karşı 5 binin üzerinde samuray arısı doğaya salındı Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde kahverengi kokarcayla mücadele için 5 binin üzerinde samuray arısı fındıklık alanlarına bırakıldı. Karadeniz Bölgesi’nde yayılarak tarım ürünlerine verdiği zararla üreticilerin korkulu rüyası haline gelen kahverengi kokarca böceği, Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde de görüldü. Bunun üzerine Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından, tarımsal üretime büyük zarar veren istilacı türe karşı biyolojik mücadele başlatıldı. Bu çerçevede Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde doğaya 5 binin üzerinde samuray arısı (Trissolcus Japonicus) salındı. Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü’ne (TAGEM) bağlı Ankara Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nün koordinatörlüğünde bölgede başta fındık olmak üzere tarımsal ürünlere zarar veren kahverengi kokarca zararlısı ile biyolojik mücadele için laboratuvarda samuray arıları üretiliyor. Kahverengi kokarcanın yumurtalarında parazit olarak gelişen samuray arısı, zararlının doğal popülasyonunu baskılamak amacıyla kullanılıyor. Bu çerçevede, İnebolu, Cide, Abana, Bozkurt, Çatalzeytin ve Doğanyurt ilçelerinde tuzakla takip çalışmaları da yürütülüyor. Kahverengi kokarcanın yumurta larvalarına kendi yumurtasını bırakan samuray arıları ile zararlının çoğalmasını engellemek hedefleniyor. İnebolu ilçesinde düzenlenen samuray arısı salınımına İnebolu İlçe Tarım ve Orman Müdürü Hülya Karaaslan, Kastamonu İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdür Vekili Mustafa Çapkan, Ankara Zirai Mücadele Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Ziraat Mühendisleri Dr. Tuğba Akdeniz Fırat ve Dr. Mürşide Yağcı katıldı. "Zararlının yayılımının kontrol altına alınmasını hedefleniyoruz" Konuyla ilgili konuşan İnebolu İlçe Tarım ve Orman Müdürü Hülya Karaaslan, "Ülkemizin yerleşik böceklerinden olmayan kahverengi kokarcayı vatandaşlarımızın diğer kokulu böceklerinden ayırabileceği özelliği antenlerinde beyaz şeritlerin olmasıdır. Böcek fobisi dışında insana zararsız bir türdür, ancak konaklama yoğunluğuna göre yüzde 25 ürün kaybına sebep olabilmekte meyve kalitesini düşürmektedir. Nisan ayından ekim ayına kadar bahçelerde zarar yaparken, kışlamak için kapalı alanlara akın etmekte, bu alanlarda toplanma feromon tuzaklarıyla mücadelesi mümkün olmaktadır. Kahverengi kokarcanın yumurtalarına parazit olarak gelişen samuray arısı, zararlının doğal popülasyonunu baskılamak amacıyla kullanılıyor. Bu kapsamda, İnebolu, Cide, Abana, Bozkurt, Çatalzeytin, Doğanyurt ilçelerinde tuzakla takip çalışmaları da yürütüyoruz. Kastamonu ilçelerinde gerçekleştirilen salım çalışmalarıyla zararlının yayılımının kontrol altına alınmasını hedefleniyoruz" dedi. "5 binin üzerinde samuray arıları doğaya bırakıldı" Ankara Zirai Mücadele Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Ziraat Mühendisi Dr. Tuğba Akdeniz Fırat ise, "2023 yılında Çanakkale’de varlığı tespit edilen kahverengi kokarca, özellikle fındık başta olmak üzere yüzlerce bitki türüne zarar vererek hem üreticileri hem de ekosistemi tehdit ediyor. Zararlı popülasyonunu kontrol altına almak amacıyla başlatılan çalışmalar, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yürüttüğü Ülkesel Entegre Mücadele Yönetimi Projesi kapsamında sürdürülüyor. Kastamonu merkez ve ilçeleriyle birlikte 89 tüp toplamda yaklaşık 5 bin adet samuray arılarını doğaya bıraktık. Ülkesel Entegre Mücadele Yönetimi Projesi çerçevesinde ise kahverengi kokarca zararlısına karşı yumurta parazitoiti samuray arısı üretilerek ülke genelinde biyolojik mücadele çalışmaları amaçlanıyor" diye konuştu.
Filmlere konu olan deli balda üretim sezonu sürüyor
24 Haziran 2025 Salı - 09:34 Filmlere konu olan deli balda üretim sezonu sürüyor Kastamonu’da, yılda 15-20 gün çiçek açan orman gülünden arıların nektar almasıyla elde edilen deli balda üretim sezonu devam ediyor. Karadeniz Bölgesi’nin sahil kesiminde yetişen ve şifa için tüketilen deli balın sağımı devam ediyor. Karadeniz bölgesinde yetişen ve şifa kaynağı olarak kullanılan delibal için üreticiler Kastamonu sahil şeridindeki ilçelerde kurulan kovanlarla üretim yapıyor. Bir çay kaşığını geçmeyecek şekilde doktor tavsiyesiyle tüketilmesi gereken deli balın içerdiği antioksidanlar, vitaminler ve mineraller sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve vücudu hastalıklara karşı koruduğu biliniyor. Ayrıca, deli bal, tansiyon, kolesterol, bronşit, öksürük ve boğaz ağrısı gibi rahatsızlıkları da hafifletmeye yardımcı olabiliyor. 15-20 gün çiçek açan orman gülünden arıların nektar almasıyla elde edilen deli balın kilogramı ise 2 bin ila 3 bin lira arasında satışa sunuluyor. Kastamonu Üniversitesi akademisyenleri tarafından da bölgede üretilen balların kalitesi, yapılan araştırmalarla ortaya koyuluyor. "Kareniz Bölgesinin önemli ballarından biri olan deli balın hasat dönemi başladı" Deli bal ile ilgili araştırmalar yapan Kastamonu Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Talip Çeter, "Bal analizleri, balda polen analizleri, ballarının içerik analizi ile ilgili bizlerin kapsamlı bir ihtisas projesi mevcut. Batı Karadeniz Bölgesindeki Bolu, Kastamonu, Sinop, Zonguldak, Bartın, Karabük ve Düzce illerini kapsayan, 2 yıl süreyle bu illerden hem bal hem propolis örneklerini alıyoruz ve bunların tüm içerik analizlerini yapıyoruz. Bunun yanı sıra araziden arılıkların çevresinden bitki örnekleri topluyoruz ve bunların bal içerisindeki dağılımlarına bakıyoruz. Böylece balın floral kaynaklarını kesin bir şekilde ortaya koyabiliyoruz. Bal veriminin coğrafi bölge olarak meteorolojiyle ve yıllık değişimlerle nasıl etkilendiğini ele alıyoruz" dedi. Karedeniz Bölgesinin önemli ballarından biri olan deli balın hasat döneminin başladığını ifade eden Prof. Dr. Çeter, "Önemli bir bal, çünkü hem şifa hem de zehir olabilen, insanları ölüme kadar götürebilen bir bal. Orman gülü adını verdiğimiz bitkinin nektar ve polenlerinden arı bu balı üretiyor. Önemli bir durum da bu bitkinin çiçekleneme döneminin sonu kestane ağaçlarının çiçeklenme döneminin başlangıcının iç içe geçmesidir. Yani orman gülü çiçeklenmesi daha tam bitmeden kestane başlıyor. Arı hem orman gülünden hem kestaneden nektar ve polen aldığında arıcı bunu kestane balı olarak algılayıp, kestane balı olarak satabiliyor. Deli baldan az bir miktarda alındığında tansiyonu düzenleyici bir etki yapabiliyor, ancak bir çay kaşığından fazla tüketildiğinde kalbi çok önemli düzeyde etkileyerek sağlık sorunlarına neden olabiliyor. Analizlerimizi şu anda yapıyoruz, sağımlar başladı" diye konuştu. "Deli balın kestane balına karışma riski var, bu yüzden analizlerin yapılması gerekiyor" Orman gülünün büyük bir polen kaynağı olduğunu belirten Çeter, "Orman gülü poleni 4 tane polenin birbirine yapışık olarak çiçekten atıldığı bir yapıdadır. Bu nedenle arılar çok az miktarda orman gülü poleni alabilmektedir. Daha ziyade nektarını alıp peteklerine doldurmaktadır. Buna nazaran kestane polenleri oldukça küçüktür ve arılar tarafından bol miktarda kovana taşınabilmektedir. Orman gülü ve kestane çiçeklenmesinin çıkıştığı dönemlerde üretilen orman gülü balı, polen analizlerinde kestane balı gibi görülebilmektedir. Bu nedenle bu analizlerin işin ehli olan yani uzman olan kişiler tarafından yapılması oldukça önemli. Bu kapsamda Kastamonu Üniversitesi gibi işin ehilleri olan merkezlerde bu analistlerin yapılması, şüphe duyulan anlarda yani orman gülünün düşükte olsa tespit edildiği durumlarda grayanotoksin (zehir) analizlerine başvurulması gerekiyor" şeklinde konuştu. "Kalite yönünden araştırma yapıyoruz" Kastamonu Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi doktora öğrencisi Serhat Karabıcak ise, "Kastamonu yöresi balları ve bütün Karadeniz Bölgesi ballarını incelemekteyiz ve kalite yönünden araştırma yapıyoruz. Bu kapsamda bir arılığımıza ziyaret gerçekleştirdik. Arılıkta hem kestane balı üretimi yapılıyor hem de deli bal üzerine çalışmalar yapılıyor. Burada deli bal mevsimi başladı, sağımlar yapılıyor" ifadelerini kullandı.