Yerel Haberler
Sivas
Zara’da Türk Kızılay hizmet binası törenle açıldı 19 Aralık 2025 Cuma - 11:40:59 Sivas’ın Zara ilçesinde Türk Kızılay Temsilciliği hizmet binası düzenlenen törenle hizmete açıldı. Açılışta konuşan Türk Kızılay Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Sarılar, geçmişteki Kızılay ile bugünkü Kızılay arasında ciddi farklar bulunduğunu vurguladı. Türk Kızılay Zara Temsilciliğine tahsis edilen ve Sivas İl Özel İdaresine ait olan bina, yapılan tadilat çalışmalarının ardından hizmet vermeye başladı. Açılış törenine Zara Kaymakamı Mehmet Ali Atak, Zara Belediye Başkanı Fatih Çelik, İl Genel Meclis Başkanı Mehmet Şarkışla, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Burak Caner, Türk Kızılay Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Sarılar ile kurum temsilcileri ve çok sayıda davetli katıldı. Törende konuşan Türk Kızılay Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Sarılar, Kızılay’ın yalnızca Türkiye’de değil dünyanın dört bir yanında ihtiyaç sahiplerine ulaştığını belirterek, "Kızılay, kara gün dostudur. Felaketlerde, depremlerde, yangınlarda her zaman sahadadır. Bugün bütçesi 65 milyar liraya ulaşan, birkaç bakanlıkla eşdeğer büyüklükte bir kurumun yöneticisi olmaktan bir Sivaslı olarak gurur duyuyorum" dedi. Kızılay’ı büyük bir vakıf olarak gördüklerini ifade eden Sarılar, yaklaşık 10 bin çalışanla faaliyet yürüttüklerini belirterek, "Kök hücre alımını da, yapımını da hastalara ulaştırmayı da Sağlık Bakanlığı bize verdi. Kök hücre gibi önemli bir konuda bir misyon Türk Kızılay’a yüklenilmiştir. Nereden baksanız 25-30 milyon Avro gibi bir menfaatimiz söz konusu olacak. Netice itibariyle bazı beslenme gruplarımız var, yine yurt dışından gelen, hastalığının en son safhasında olan yaşlı ve çocuklara biliyorsunuz beslenme yapıyoruz. Bunun da imalatına İnşallah en kısa zamanda başlayacağız. Netice itibariyle buradan elde edilecek gelirlerimizle 2025 yılı sonu itibariyle 16 milyonu Türkiye’de, 9 milyon da yurtdışında insana dokunmuşuz, maddi ve manevi. Biz bunun sayısını arttırmak adına elimizden gelen bütün gayretleri gösteriyoruz. Güney Kore’den 10 milyon Dolar, harcamamız için Gazze’ye, Suriye’ye para yolluyor. Yani ne kadar içeriye ve dışarıya güven sağlarsan bunların da tedariki çok kolay olur. Geçmişteki Kızılay’la bugünkü Kızılay arasında çok ciddi farklar var. Yakında bir Kızılay kanunu yapıyoruz, onu çıkarttığımız zaman bugün biz varız orada, yarın başkaları gelecek, kimsenin suistimal etmemesi için elimizden gelen kuralları, kanunları da koyacağız. Bu şekilde çalışmalarımız olduğunu belirtmek isterim" diye konuştu. Konuşmaların ardından, hizmet binasının açılmasına katkı sunan destekçilere protokol üyeleri tarafından plaket takdim edildi. İlçe Müftüsü Yunus Güleç tarafından yapılan duanın ardından Türk Kızılay Zara Temsilciliği hizmet binasının açılışı gerçekleştirildi.
19 Aralık 2025 Cuma - 10:42 Havalar soğudu araç yangınları arttı Sivas Belediyesi İtfaiye Amiri Seyfi Ali Gül, soğuk havalarla birlikte araç yangınlarında artış yaşandığını belirterek, bakımı yapılmayan benzin, gaz ve elektrik tesisatlarının ciddi risk oluşturduğunu söyledi. Dondurucu soğuklarıyla bilinen Sivas’ta soğuk hava etkisini arttırmaya devam ediyor. Son zamanlarda hava sıcaklıklarının düşmesiyle birlikte kent genelinde araç yangınlarında da artış yaşandığı gözlemlendi. Soğuk havalarda özellikle tüplü araçların çalışmasında yaşanan zorluklar, sürücüleri benzinle çalıştırmaya yönlendirebiliyor. Yılın diğer dönemlerinde benzinle kullanılmayan araçlarda yakıt hortumlarında zamanla yıpranma meydana gelebildiği, bunun da yakıt sızıntısına ve yangına sebep olabildiği aktarılıyor. Bu nedenle araçların benzin ve gaz tesisatlarının düzenli olarak kontrol edilmesinin önem taşıyor. Kış aylarında elektrik tesisatına binen yükün artmasıyla birlikte, elektrik kaynaklı araç yangınlarının da yaşanabildiği belirtiliyor. Bu durumun, özellikle soğuk havalarda araç bakımlarının aksatılmaması gerektiğini bir kez daha ortaya koyuyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Sivas Belediyesi İtfaiye Amiri Seyfi Ali Gül, soğuk havalarla birlikte araç yangınlarında artış yaşandığını belirterek, "Yılın diğer zamanlarında araçlar benzinle çalıştırılmadığı için yakıt hortumları zarar görmüş olabiliyor, yakıt sızıntısı ile birlikte yangına sebebiyet verebiliyor" dedi. "Bakımların yapılmış olması gerekiyor" Araç yangını esnasında soğukkanlılığın korunması gerektiğini söyleyen Seyfi Ali Gül, "Araç yangınlarında gözle görülür bir artış meydana geldi. Yıl içerisinde yaklaşık 65-70 tane araç yangınına ekiplerimiz müdahale etti. Bu yangınların temel sebebi motor, elektrik aksamı ya da yakıt hortumları diyebiliriz. Yüzde 60-70 oranında bunu oluşturmakta, yüzde 30 oranında ise trafik kazalarından ve insan kaynaklı durumlardan oluşmakta. Soğuk havalarda gazlı araçların kışın çalışması biraz daha zor olduğu için vatandaşlar benzinle çalıştırmaya çalışıyor. Bu durumda da şöyle bir durum ortaya çıkıyor, yılın diğer zamanlarında araçlar, benzinle çalıştırılmadığı için yakıt hortumları zarar görmüş olabiliyor ve yakıt sızıntısı ile birlikte yangına sebebiyet verebiliyor. Eğer araç benzinle çalışacaksa yakıt hortumlarının bakımının yapılmış olması gerekiyor. Gaz tesisatına, benzin tesisatına da bakım yapılması gerekiyor. Kış aylarında elektrik tesisatına aracı çalıştırma aşamasında ısınma(kızdırma) konusunda büyük yük bineceği için yine yangına sebebiyet verebilir. Araç yangını başımıza geldiği zaman öncelikle soğukkanlılığımızı korumamız gerekiyor. Eğer hareket hâlindeysek aracı güvenli bir yere çekip lastikleri aracın hareket edişini engelleyecek şekilde konumlandırıp bir an evvel araçtan kendimizi ve yolcuları indirdikten sonra, yangına müdahale edebileceğimiz durumdaysa yangın söndürme tüpüyle müdahale etmemiz gerekir. Kuru kimyevi tozla müdahale etmemiz, suyla müdahale etmememiz gerekir. Yangının neden çıktığını bilmediğimiz için yangını söndürmekten çok büyütebiliriz" dedi.
Uzmanı açıkladı: "Türkiye’de antibiyotik tüketimi yüzde 115 arttı"
18 Kasım 2025 Salı - 10:56 Uzmanı açıkladı: "Türkiye’de antibiyotik tüketimi yüzde 115 arttı" Sivas Devlet Hastanesi eczacılarından Makbule Mine Özyazıcı, Türkiye’de antibiyotik tüketiminin son 20 yılda yüzde 115 arttığını ve direnç oranlarının OECD ülkeleri arasında en yüksek seviyelerde olduğunu belirtti. Farmakovijilans Sorumlusu Ecz. Makbule Mine Özyazıcı, antibiyotiklerin bilinçsiz kullanımına dikkat çekerek, yanlış kullanımın tüm dünyada ciddi bir sağlık sorunu haline geldiğini belirtti. Özyazıcı, antibiyotiklerin yalnızca bakterilerin neden olduğu enfeksiyonları tedavi ettiğini vurgulayarak, "Antibiyotikler ateş düşürücü veya ağrı kesici değildir. Soğuk algınlığı ve grip gibi virüs kaynaklı hastalıklarda etkisi yoktur" dedi. Yanlış ve gereksiz antibiyotik kullanımının bakterilerin güçlenmesine ve ilaçlara direnç geliştirmesine yol açtığını ifade eden Özyazıcı, bunun antimikrobiyal direnç olarak adlandırıldığını ve küresel bir tehdit oluşturduğunu belirtti. Dünya genelinde her yıl yaklaşık 700 bin kişinin antibiyotik direnci nedeniyle yaşamını yitirdiğini hatırlatan Özyazıcı, mevcut artışın devam etmesi halinde bu sayının 2050 yılında yıllık 10 milyona ulaşabileceğini kaydetti. Türkiye’de antibiyotik tüketiminin son 20 yılda yüzde 115 arttığını ve direnç oranlarının OECD ülkeleri arasında en yüksek seviyelerde olduğunu belirten Özyazıcı, hekim önerisi olmadan antibiyotik kullanımının tehlikeli olduğunu vurguladı. Özyazıcı, "Hastalar kendilerini iyi hissetse bile tedaviyi hekimin belirttiği süreden önce bırakmamalıdır. Antibiyotikler sadece bireyi değil, toplum sağlığını da etkileyen ilaçlardır" diye konuştu.
İYİ Parti İl Başkanı’na, BBP cephesinden tepki
17 Kasım 2025 Pazartesi - 15:23 İYİ Parti İl Başkanı’na, BBP cephesinden tepki İYİ Parti Sivas İl Başkanı’nın "BBP’liden PKK’lı olur, İYİ Partiliden olmaz" sözlerine Büyük Birlik Partisi cephesinden tepki geldi. BBP İl Başkanı Ahmet Polat, "Bu sözler sadece siyasi bir hadsizlik değil, Sivas’ın vakarına, şehitlerimizin hatırasına ve Büyük Birlik davasının tertemiz mazisine yapılmış ağır bir saldırıdır. Seviyesizliğin dibi, ahlaksızlığın daniskasıdır" dedi. İYİ Parti Sivas İl Başkanlığı, 15 Kasım Cumartesi günü kongrede toplandı. İki liste ile gidilen seçimde mevcut il başkanı Volkan Karasu, yeniden başkan seçildi. İYİ Parti İl Başkanı Volkan Karasu’nun kongrede yapmış olduğu konuşma tepkilere neden oldu. İl Başkanı Karasu yaptığı konuşmada, "Büyük Birlikçilerden PKK’lı çıkar, İYİ Partiliden çıkmaz" sözleri sonrası Büyük Birlik Partisi (BBP) cephesinden yanıt gecikmedi. BBP İl Başkanı Ahmet Polat, parti binasında basın mensupları ile bir araya geldi. "Seviyesizliğin dibi, ahlaksızlığın daniskasıdır" Toplantıda konuşan Ahmet Polat, "Cumartesi günü İYİ Parti Sivas il Kongresinde, mevcut İl Başkanı Volkan Karasu’nun ağzından çıkan sözler; sadece siyasi bir hadsizlik değil, Sivas’ın vakarına, şehitlerimizin hatırasına ve Büyük Birlik davasının tertemiz mazisine yapılmış ağır bir saldırıdır. Karasu’nun, ‘Büyük Birlikçilerden PKK’lı çıkar, İYİ Partiliden çıkmaz’ şeklindeki cümlesi; seviyesizliğin dibi, ahlaksızlığın daniskasıdır. Üstelik Genel Başkanımız Mustafa Destici’nin İYİ Partililere PKK’lı dediğini iddia etmek, yalanın, çarpıtmanın ve müfteriliğin zirvesidir. Bu ülkede teröre karşı en açık, en omurgalı, en tavizsiz duruşu gösteren hareket Büyük Birlik Partisi’dir. Bu camianın lideri Şehit Muhsin Yazıcıoğlu, bir ömür boyu ‘Terörle aynı fotoğrafta olanla aynı yolda olmayız’, ‘Terör örgütü ve uzantıları TBMM’ye girmemelidir’ dedi. ‘Benim olmadığım Meclis’te federasyon konuşulur’ dedi. Bugün de Genel Başkanımız Mustafa Destici, aynı çizgide; her platformda, her görüşmede, her açıklamasında terörü ve teröristi lanetlemektedir" ifadelerine yer verdi. Polat: "Müfterisin, yalancısın ve siyaseten ahlak, şeref yoksunusun" İYİ Parti İl Başkanı’nı özür dilemeye davet eden Polat, "Volkan Karasu’nun Büyük Birlik’ Partisi’ne, Alperenlere ve Genel Başkanımıza yönelik hezeyan dolu sözleri, cehaletin, siyasi ahlaksızlığın ve çapsızlığının bir ürünüdür. Buradan açıkça söylüyorum, Genel Başkanımızın İYİ Partililere ‘PKK’lı’ dediğini iddia ettin. O hâlde çık, bunu ispat et. Nerede söylemiş, ne zaman söylemiş, hangi konuşmada, hangi cümlede bunu ifade etmiş? Belgeleriyle, görüntüleriyle ortaya koy. Eğer ortaya koyamazsan, ispat edemezsen ki, edemeyeceksin, o zaman müfterisin, yalancısın ve siyaseten ahlak, şeref yoksunusun. Sana Sivas Meydanı’nı adres gösteriyorum. Bu şehir temizdir, merttir, mertliğin karşısında eğrilik barınmaz. Ya çıkıp bu milletin önünde, Büyük Birlik Partisi camiasından ve Alperenlerden özür dileyeceksin. Ya da bu skandal sözlerin altında ezilip gideceksin. Ayrıca hesabını da vereceksin. Kimse bu davayı çamura bulaştıramaz. Kimse Alperenlerin vakarını test etmeye kalkamaz. Kimse, kendi fırıldaklıklarını bizim omurgalı duruşumuzla mukayese edemez" şeklinde konuştu.
Ormanın hayaletleri ailece görüntülendi
17 Kasım 2025 Pazartesi - 10:29 Ormanın hayaletleri ailece görüntülendi Sivas’ta 2 doğa fotoğrafçısı, çok ender görülen bir olayı kaydetti. Normalde tek olarak görüntülenen vaşağı 2 yavrusu ile görüntüleyen doğa fotoğrafçıları, yavru vaşakların oyununu fotokapan ile görüntüledi. Sivas’ta yaşayan ve vahşi yaşam fotoğrafları çeken Mustafa Aslan, Vedat Temirkaynak ile birlikte vaşak görüntülemek istedi. Daha önceden belirlenen bir noktaya fotokapan yerleştiren doğa fotoğrafçıları, bir süre sonra fotokapanın olduğu alana gitti. Fotokapana yansıyan görüntüleri izleyen ikili, hayatının şokunu yaşadı. Daha öncesinde tek tek görüntülenen vaşaklar, aile halinde görüntülendi. Kaya altındaki oyuğa ilk giren anne vaşak, bir süre etrafı gözetledikten sonra yavruları ile birlikte kadraja girdi. Bir süre alanda vakit geçiren vaşak ailesi, daha sonra gözden kayboldu. "Biz bu görüntüyü 5-6 yılın sonunda alabildik" Yavruların oynayışlarını ve anneleri ile vakit geçirmelerine tanık olduğunu ifade eden doğa fotoğrafçısı Mustafa Aslan, "Bu görüntünün özel olmasının sebebi ise bir anne vaşak ile 2 yavru vaşak olması. Normalde anne vaşak kameranın önünden geçerken duruyor ve etrafı kolaçan ediyor. Sonrasında oranın güvenli bir bölge olduğuna kanaat getiriyor. Oraya yatıyor ve anne dinlenirken yavrularda orada oyun oynuyorlar. Bu yüzden özel ve değerli bir görüntü oldu. Çünkü hayvanların doğal yaşamlarını görüntülemiş olduk. Bugüne kadar vaşak görüntüsü çok çektik, hem belgesel için hem de sosyal medya platformları için vaşak görüntülemiştik ama bu şekilde bir görüntü henüz yakalamamıştık. Aynı zamanda yurtdışındaki fotokapan görüntülerini takip ediyoruz, orada da buna benzer görüntü yakalayamadık. Normalde fotokapan veya kamera görüntülerinde hayvanlar geçip gider. Ama burada farklı bir durum oldu. Hayvanlar orada uzun bir süre geçirdi, yavruların oynayışları ve annesiyle vakit geçirmelerine tanıklık etmiş olduk. O yüzden bizim için kıymetli ve değerli bir görüntüydü. Orası daha önceden defalarca vaşak çektiğimiz bir yerdi, orada vaşak görmeyi bekliyorduk. Biz bu görüntüyü 5-6 yılın sonunda alabildik" dedi. Görüntülerin sosyal medyada yoğun ilgi gördüğünü söyleyen Mustafa Aslan, "Böylesi görüntüler çok nadir denk geliyor. Yaban hayatı fotoğraflarında özel ve kıymetli olan hayvanın kameranın farkına varmadan doğal ve kendi davranışlarını sergilemesi. Biz de bu anı yakaladığımız için mutluyuz. Bizim de ilk defa çektiğimiz bir görüntü oldu. 2 yavru annesiyle birlikte çok mutlu bir şekilde kameranın başında oynadılar. Hatta kameraya çarptılar ve kameranın başında vaşağın ses çıkardığı sahneyi görüntüledik. Evcil kediler gibi bu hayvan kameranın başında ‘mırıldanıyordu’. Kediler mutlu olduğu zaman bunu yapıyor. Türkiye’nin doğası çok kıymetli ve birçok hayvanı barındırıyor. Popülasyonumuz gayet iyi, tür çeşitliliğimiz gayet fazla ama hayvanların sayısı hem habitat kaybından ve doğaya verdiğimiz zarardan dolayı günden güne kayıp yaşıyor. Bu kaybı önlemek için doğayı ve hayvanları tanımamız gerekiyor. Bizde bunu yapmaya çalışıyoruz. Bizim buradaki asıl amacımız budur. Yaban hayvanlarını tanımak korumak, insanlara anlatmak ve gelecek nesillere bu şekilde aktarabilmek" diye konuştu. "Üst düzey bir görüntü oldu" Yurtdışında dahi böyle bir görüntüye rastlamadıklarını söyleyen Vedat Temirkaynak ise, "Bu görüntüde anne vaşak ve 2 yavrusu ile beraber kayanın altındaki oyukta dinlenirlerken çektik. Oraya daha önceden fotokapan yerleştirmiştik. Çok nadir görüntüler oldu. Yurtdışında da görüntüleri takip ediyoruz ama böyle bir görüntüye daha önce rastlamadık. Yani hayvanın geçip orada dinlendiği, küçük yavrularının orada oynadığı görüntüler vardı. Biz sürekli fotokapan koyuyoruz ama diğer hayvanlarda çektik vaşakta çekememiştik. Görüntüyü izleyince çok sevindik üst düzey bir görüntü oldu" ifadelerine yer verdi.
Küçük bedenleriyle büyük yaşam mücadelesi veriyorlar
17 Kasım 2025 Pazartesi - 09:53 Küçük bedenleriyle büyük yaşam mücadelesi veriyorlar Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Tuğçe Uçar, Türkiye’de her yıl yaklaşık 150 bin prematüre bebeğin dünyaya geldiğini ve bu bebeklerin 50 bininin bin gramın altında doğarak yaşam mücadelesi verdiğini belirterek, bu doğumlarda birçok risk faktörü olduğunu vurguladı. Prematüre bebeklerin yaşadığı sağlık sorunlarına dikkat çekmek amacıyla her yıl 17 Kasım Dünya Prematüre Farkındalık Günü olarak kutlanıyor. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de prematüre doğum oranları dikkat çekiyor. Her 10 bebekten bir tanesi 37’nci gebelik haftasını tamamlamadan dünyaya gelirken, Türkiye’de her yıl yaklaşık 150 bin bebek prematüre olarak doğuyor. Bu bebeklerin yaklaşık 50 bini ise bin gramın altında doğarak yaşam mücadelesine erken başlıyor. Prematüre doğumlarda birçok risk faktörü bulunuyor. Anneye bağlı olarak önceki gebelikte erken doğum öyküsü, geçirilen enfeksiyonlar, diyabet, hipertansiyon gibi kronik hastalıklar ile sigara ve alkol kullanımı önemli etkenler arasında yer alıyor. Bebekle ilgili olarak anne karnında geçirilen enfeksiyonlar, beklenenden büyük ya da küçük olması da prematüre doğum riskini artırıyor. Bunun yanında stres ve çevresel faktörlerin de erken doğumu tetiklediği belirtiliyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Sivas Medicana Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Tuğçe Uçar, kadın doğum uzmanlarının bazı durumlarda doğumu erteleyerek bebeğin anne karnında daha uzun süre kalmasını sağlamak için çaba gösterdiğini söyleyerek, "Özellikle 28’inci gebelik haftası altındaki bebeklerde, bebeğin anne karnında kaldığı her gün yaşam şansı yüzde 3 oranında artmaktadır" dedi. "Tanı ve müdahalesi kritiktir" Dünyaya gelen her 10 bebekten birinin prematüre olarak doğduğunu söyleyen Tuğçe Uçar, "Prematüre bebekler 37’inci gebelik haftasından daha küçük olarak doğan bebeklerdir. Dünyaya gelen her 10 bebekten 1’i prematüre olarak doğmaktadır. Ülkemizde her yıl yaklaşık 150 bin bebek prematüre olarak doğmakta. Bunların 50 bin kadarıysa bin gramın altında doğmaktadır. Bu konuda farkındalığın artması, prematüre bebeklerin yaşadığı sorunlara dikkat çekebilmek amacıyla 2011 yılından itibaren her 17 Kasım Dünya Prematüre Farkındalık Günü olarak kutlanmaktadır. Anneye bağlı risk faktörleri önceki gebelikte prematüre doğum öyküsü olması, annenin geçirdiği birtakım enfeksiyonlar, diyabet, hipertansiyon gibi kronik hastalıkları, sigara ya da alkol tüketimi olarak söylenebilir. Aynı zamanda bebeğin anne karnında geçirdiği enfeksiyonlar, olması gerekende büyük ya da küçük olması da risk faktörü olarak sunulabilir. Bunların dışında stres, çevresel faktörler de erken doğumu tetikler. Prematüre doğumun engellenmesi için gebelik takiplerinin yapılması oluşabilecek sorunları erken tanı ve müdahale edilmesi kritiktir. Kadın doğumcu arkadaşlarımız bazen doğum süresini uzatıp bebeği anne karnında bir miktar daha tutabilmek için çaba harcamakta. Özellikle 28’inci gebelik haftası altındaki bebeklerde anne karnında kaldığı her gün bebeğin şansı yüzde 3 oranında artmakta" dedi. "Miniklerin yaşam yolculuğunda yanlarındayız" Prematüre bebeklerin zamanından önce doğdukları için solunum, sinir, dolaşım sistemi olgunluğunu henüz tamamlayamadıklarını belirten Uçar, "Bizim ailelerden öncelikli beklentimiz prematüre durumunun kabulü. Mutlaka donanımlı merkezlerde yaşam şansının yüksek olduğunun bilinmesi. Özellikle annelere ilk olarak söylediğimiz, anne sütünün saklanması, annenin moralini yüksek tutması ve ailelerin bebeğe bakım veren tıbbi ekip ile birlikte iş birliği içinde olmasıdır. Prematüre bebekler zamanından önce doğdukları için solunum, sinir, dolaşım sistemi olgunluğunu henüz tamamlayamadan doğarlar. Bunun yanı sıra beslenme, büyüme, gelişim problemleri bu bebeklerin yaşadığı sıkıntıların başında gelmekte. Ancak tıbbi ilerlemeler sayesinde zamanında yapılan uygun bakımla bu bebeklerin yaşayacağı problemler minimuma indirgenmekte, sağlıklı büyüme ve gelişmeleri sağlanabilmektedir. Bu nedenle uygun donanım ve bu donanımı kullanabilecek yeterliliğe sahip tıbbi ekibin bulunduğu yerlerde doğumun yapılması kritiktir. Doğmakta aceleci davranan kendileri küçük mücadeleleri büyük bu miniklerimizin uygun tıbbi takipler ile yaşam yolculuklarında yanındayız" diye konuştu.
Uzmanından uyarı! "En büyük tehlike sigara"
17 Kasım 2025 Pazartesi - 09:40 Uzmanından uyarı! "En büyük tehlike sigara" Sivas Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Zübeyde Altun Arslantaş, tütün kullanımının akciğer kanserine bağlı ölümlerin yüzde 70’inden sorumlu olduğunu belirterek erken tanının önemine değindi. Sivas Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Zübeyde Altun Arslantaş, Kasım ayının dünya genelinde "Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı" olarak anıldığını belirterek akciğer kanserinin kansere bağlı ölümler arasında ilk sırada olduğunu ifade etti. Dr. Arslantaş, "Akciğer kanseri hâlâ en ölümcül kanser türü olmayı sürdürüyor. Ancak erken tanı sayesinde bu tablo değişebilir" diyerek hastalığın ciddiyetine dikkat çekti. Tütün kullanımının akciğer kanserine bağlı ölümlerin yaklaşık yüzde 70’ine neden olduğunu söyleyen Arslantaş, sadece sigaranın değil puro, pipo ve elektronik sigara gibi ürünlerin de ciddi risk oluşturduğunu vurguladı. Çevresel faktörler, genetik yatkınlık ve bazı akciğer hastalıklarının da riski artırdığını belirtti. Uzun süren öksürük, nefes darlığı, göğüs ağrısı, ses kısıklığı ve kanlı balgam gibi şikâyetlerin ihmal edilmemesi gerektiğini dile getiren Dr. Arslantaş, "Bu belirtiler erken tanı için önemli bir fırsattır." dedi. Erken teşhis edilen hastalarda sağ kalım oranının yüzde 70’e kadar yükselebildiğini kaydeden Arslantaş, risk grubundaki bireylerin düzenli kontrollerini yaptırmasının hayati önem taşıdığını söyledi. Tanı sürecinin fizik muayenenin yanı sıra akciğer grafisi, tomografi, bronkoskopi ve biyopsi gibi yöntemleri içerdiğini belirten Dr. Arslantaş, tütünle mücadelenin akciğer kanseriyle savaşta en etkili adım olduğunu sözlerine ekledi.