Yerel Haberler
Ankara
05 Aralık 2025 Cuma - 08:19 11. Yargı Paketi bazı değişikliklerle komisyonda kabul edildi Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, bazı değişikliklerle TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edildi.Kamuoyunda 11. Yargı Paketi olarak bilinen Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, bazı maddelerdeki değişiklikle TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildi. AK Partili milletvekillerinin önergesiyle; Covid düzenlemesine ilişkin 27. maddede tahliye kapsamı daraltıldı. Buna göre terör, kadın ve çocuklara yönelik kasten öldürme, cinsel saldırı ve çocuğa istismar suçluları tahliye edilmeyecek. 27'nci Madde, 31 temmuz 2023 öncesinde suç işleyenlerin 3 yıl daha erken denetimli serbestlikten yararlanması ve 3 yıl daha erken açık ceza infaz kurumuna geçmesinin önünü açıyor. Terör ve örgüt suçtan cezaevinde olanların kapsam dışı tutulduğu düzenlemeyle ilk etapta 55 bin mahkumun tahliye edilmesi öngörülüyordu. Yeni düzenlemeyle birlikte bu sayı da düşecek. Teklifle, İcra ve İflas Kanunu'nda değişikliğe gidiliyor. Nispi harç ve teminat yatırma yükümlülüğünü yerine getirmeyenlerin, ihalenin feshini talep etmesi halinde mahkemece ihalenin feshi talebi dosya üzerinden ve kesin olarak reddedilecek. Komisyondan geçen yasa teklifinde öne çıkan maddelere göre; kamuoyunda "Kovid-19 düzenlemesi" olarak bilinen, kapalı cezaevinden açık cezaevine, açık cezaevinden de denetimli serbestliğe daha erken ayrılmayı öngören düzenlemenin kapsamı genişletilecek. Bu düzenlemeye, 31 Temmuz 2023 öncesinde suç işleyenler de dahil edilecek.Terör ve örgütlü suçlar, alt soy ve üst soya, kardeşe, eşe, boşanılan eşe, kadına, çocuklara, beden veya ruh bakımından kendisini savunmayacak kişiye yönelik kasten öldürme, cinsel saldırı ile çocuğun cinsel istismarı suçları hariç olmak üzere, 31 Temmuz 2023 tarihi ve öncesinde işlenmiş suçlar nedeniyle kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerden, toplam hapis cezası 10 yıldan az ise 1 ayını, 10 yıl ve daha fazla ise 3 ayını bu kurumlarda geçirip ilgili mevzuat uyarınca açık ceza infaz kurumlarına ayrılmasına 3 yıl veya daha az süre kalanlar, bu şartların oluştuğu tarih itibarıyla açık ceza infaz kurumlarına ayrılabilecek. Bu hükümlüler ile 31 Temmuz 2023 tarihi ve öncesinde işlenmiş suçlar nedeniyle açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlüler, talepleri halinde en az 3 ay açık ceza infaz kurumunda kalmış olmak şartıyla ilgili mevzuat uyarınca cezaların denetimli serbestlik tedbiri altında infazı uygulamasından 3 yıl erken yararlandırılacak. Yeni düzenleme çerçevesinde uyum düzenlemesi de yapılacak. Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) "Akıl hastalığı" hükmünde yapılan değişiklikle hukuk sisteminde cezai sorumluluğu kabul edilen kısmi akıl hastaları hakkında hem verilen cezanın infazı hem de akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanması amaçlanıyor. Buna göre, söz konusu kişi hakkında ayrıca akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirine hükmolunacak. Akıl hastalarının tedavi ve koruma amacıyla sağlık kurumunda geçirecekleri süre, ağırlaştırılmış müebbet hapis ve müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda bir yıldan, üst sınırı 10 yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda ise 6 aydan az olamayacak. Anayasa Mahkemesinin kararı doğrultusunda mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenen "hakaret" suçu "ön ödeme" hükmünün kapsamına alınıyor. Böylece, suçla daha etkin mücadele edilmesi amacıyla sosyal medya üzerinden kolaylıkla işlenebilen bu suç bakımından "ön ödeme" hükümlerinin uygulanması amaçlanıyor. Kamu görevlisinin yürüttüğü görevinden dolayı kendisine karşı işlenen hakaret suçu bakımından bu hükümler uygulanmayacak ve genel hükümlere göre kamu davası açılabilecek. Taksirle yaralamaya ilişkin hapis cezaları artırılıyor. Buna göre, taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişiye verilecek hapis cezasının alt sınırı 3 aydan 4 aya, üst sınırı ise bir yıldan 2 yıla çıkarılacak. Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde hapis cezasının alt sınırı 6 aydan 9 aya, üst sınırı ise 3 yıldan 5 yıla yükseltilecek. "Güveni kötüye kullanma" suçunun konusunun motorlu kara, deniz veya hava taşıtı olması "nitelikli hal" kabul edilerek, bu durumda verilecek ceza bir kat artırılacak. Kamuoyunda "kurusıkı" olarak tabir edilen ses ve gaz fişeği atabilen silahlar, "Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması" suçu kapsamına alınarak bunların kullanılmasının önüne geçilmesi amaçlanıyor. Buna göre, kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik oluşturabilecek tarzda yangın çıkaran, bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olan silahla ateş eden veya patlayıcı madde kullanan kişiye verilecek hapis cezasının alt sınırı 6 aydan 1 yıla, üst sınırı 3 yıldan 5 yıla yükseltilecek. Suçun ses ve gaz fişeği atabilen silahla ateş edilerek işlenmesi halinde 6 aydan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılacak. Bu suçun kişilerin toplu olarak bulundukları yerlerde işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılacak. Teklifle "Suç işlemek amacıyla örgüt kurma" suçuna yönelik hapis cezalarının alt ve üst sınırları artırılıyor. Buna göre, Kanun'un suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde verilecek hapis cezasının alt sınırı 4 yıldan 5 yıla, üst sınırı 8 yıldan 10 yıla çıkarılacak. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüt üyelerine verilecek hapis cezasının üst sınırı 4 yıldan 5 yıla, örgütün silahlı olması halinde verilecek ceza "dörtte birinden yarısına kadar" yerine "yarısı oranında" yükseltilecek. Örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarda çocukların araç olarak kullanılması halinde örgüt yöneticilerine ilgili hükme göre verilecek ceza, yarısından bir katına kadar artırılacak. Hidayet Türkyılmaz
05 Aralık 2025 Cuma - 01:02 Ankara’da 64 yaşındaki kadını polis taklidi yaparak dolandıran şüpheli Aksaray’da yakalandı Ankara’da kendisini polis olarak tanıtarak 64 yaşındaki kadını dolandıran şüpheli ticari taksi ile Şanlıurfa’ya kaçmaya çalışırken Aksaray’da yakalandı. Edinilen bilgilere göre Ankara’da yaşayan 64 yaşındaki A.G yi arayarak kendilerini polis olarak tanıtan şüpheli adınız terör örgütüne karıştı, kimlik bilgilerinizi kullanarak FETÖ terör örgütü para topluyor, biz bu şahıslara ve bunlara yardım eden banka çalışanlarına operasyon yapacağız, bu sebeple evinizdeki ziynet eşyalarını kapıya gelen görevliye verin, sonrasında size geri vereceğiz, paralarınız devlet garantisinde olacak diyerek vatandaşı dolandırdılar. Telefon irtibatını hiç kesmeyen şüpheli; mağdurun evindeki tüm birikimlerini istedi. Şüpheli yaşlı kadının ikametinin olduğu sokağa gelip toplam 6 milyon Türk lirası değerinde ziynet eşyasını aldı. Şüpheli şahıs Şanlıurfa’ya ticari taksiyle kaçmaya çalışırken ziynet eşyalarıyla birlikte Aksaray ilinde kıskıvrak yakalandı. Şanlıurfa’dan Ankara’ya otobüsle gelen şüphelinin Ankara içinde ticari taksi kullandığı tespit edildi. Şüpheli yakalandıktan sonra mağduru tespit etmek isteyen polis ekipleri, şüphelinin bindiği taksinin kameralarından indiği yeri tespit edip, dakika dakika takip etti. Şüphelinin indiği yerden detaylı kamera çalışması sonunda yaşlı kadınla şüphelinin bir araya geldiği görüntülerine ulaştılar. Kamera görüntülerinden yaşlı kadını tespit eden Ankara Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri yaşlı kadına ulaşarak dolandırıldığından bahsettiler ancak yaşlı kadını ikna etmek o kadar kolay olmadı. Emniyet müdürlüğüne getirildikten sonra ikna olan kadın şaşkınlığını gizleyemedi. Şüphelinin üzerinden çıkan 100 adet altın ve 18 adet bilezik müştekiye iade edildi. Şüpheli V.E.M., adliyedeki işlemlerinin ardından tutuklanarak cezaevine teslim edildi.
Türk Kızılay’dan 450 bin gönüllüsüne iyilik teşekkürü
04 Aralık 2025 Perşembe - 13:58 Türk Kızılay’dan 450 bin gönüllüsüne iyilik teşekkürü Türk Kızılay’dan 450 bin gönüllüsüne 5 Aralık Dünya Gönüllüler Günü sebebiyle teşekkür etti. Dünya genelinde gönüllülüğün önemine dikkat çekmek ve gönüllü olmayı teşvik etmek amacıyla her yıl 5 Aralık Dünya Gönüllüler Günü olarak kutlanıyor. Türk Kızılay bu özel gün vesilesiyle ülke genelindeki yaklaşık 450 bin gönüllüsüne teşekkür ediyor. Türk Kızılay; afetlerden sosyal hizmetlere, kan bağışından toplum sağlığına ülke genelinde 450 bin kişilik gönüllüyle insani yardımın gücüne güç katıyor. Kızılay’ın gönüllü hizmetlerine katılımda 18-30 yaş arası gençler öne çıkarken kadınlar gönüllülerin yüzde 62’sini oluşturuyor. Türk Kızılay Genel Başkanı Fatma Meriç Yılmaz, "Dünya Gönüllüler Günü vesilesiyle, bir başkasının acısına fedakârca koşan, iyiliği yüreğinde yaşatan tüm gönüllülerimize teşekkür ediyorum" dedi. Gönüllü gücün öncüsü gençler ve kadınlar Kızılay; 81 ilde şubeleri, Kızılay Kadın, Genç Kızılay ve Engelsiz Kızılay yapılanmaları ile ilkokullarda yeniden canlandırdığı Kızılay Kolu kulüpleri aracılığıyla, her kesime hitap eden bütüncül bir gönüllülük anlayışıyla çalışıyor. Afetlerden sosyal hizmetlere, kan bağışından toplum sağlığına kadar pek çok alanda görev alan gönüllüler, Kızılay’ın insani yardım kapasitesine güç katıyor. Türk Kızılay, 2025 yılında 70 bine yakın yeni gönüllü kazanarak 450 bin gönüllüye ulaştı. En çok tercih edilen gönüllülük alanı afet ve acil durumlar olurken, gönüllü hizmetlerine katılımda 18-30 yaş arası gençler öne çıkıyor. Kızılay’ın gönüllülük hizmetlerine öncülük eden kadınlar ise gönüllülerin yüzde 62’sini oluşturuyor. "Gönüllü hizmet, tüm toplumu iyileştirir" Türk Kızılay Genel Başkanı Fatma Meriç Yılmaz, gönüllülerin insani yardım alanında çok önemli bir rol üstlendiğine değinerek "Ne mutlu ki toplum olarak gönüllülüğe dair duyarlılığımız yüksek. Almadan vermeyi, az ya da çok demeden paylaşmayı bilen bir milletiz. Gönüllü hizmet, bir yandan yaraları sararken, diğer yandan gönüllünün kendisini de güçlendirir; dayanışmayı büyütür ve tüm toplumu iyileştirir. Ben Dünya Gönüllüler Günü vesilesiyle başkasının acısına fedakarca koşan, iyiliği yüreğinde yaşatan tüm gönüllülerimize teşekkürlerimi sunuyorum" diye konuştu. Kızılay gönüllüsü olmak çok kolay Türk Kızılay çatısı altında gönüllü olmak; bilgi, yetenek ve tecrübesini paylaşarak iyiliği çoğaltmak isteyen herkes ‘gonulluol.org.tr’ üzerinden başvuruda bulunabilir. Adaylar eğitimlerini tamamladıktan sonra uygun bulunmaları halinde Kızılay’ın gönüllülük çalışmalarına aktif olarak katılabilir.
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Oktay: "Çatışmaların ülkemizin münhasır ekonomik bölgesine sıçraması asla kabul edilemez"
04 Aralık 2025 Perşembe - 13:47 TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Oktay: "Çatışmaların ülkemizin münhasır ekonomik bölgesine sıçraması asla kabul edilemez" TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Fuat Oktay, "ABD Başkanı Trump tarafından 28 maddelik bir belge Ukrayna ve Rusya tarafına geçtiğimiz ay iletildi. Detayları kamuoyu tarafından da bilinen söz konusu öneriye Ukrayna ve Avrupa ülkelerinin karşı çıktığı, Ukrayna ve Rusya liderlerinin ABD’li temsilcilerle söz konusu belgeye ilişkin müzakereleri devam ettirdiğini izliyoruz. Bir yandan bu süreç devam ederken, savaşın özellikle Karadeniz’de sivil taşımacılığa sıçraması bir endişe kaynağıdır. Çatışmaların ülkemizin münhasır ekonomik bölgesine sıçraması asla kabul edilemez" dedi. Dışişleri Komisyonu Başkanı Fuat Oktay, Komisyon toplantısında konuştu. Oktay, Ukrayna-Rusya arasındaki savaşa değinerek, "Ukrayna’daki savaş var gücüyle devam ederken, bazı barış girişimlerinin yapılmakta olduğuna tanık oluyoruz. ABD Başkanı Trump tarafından 28 maddelik bir belge Ukrayna ve Rusya tarafına geçtiğimiz ay iletildi. Detayları kamuoyu tarafından da bilinen söz konusu öneriye Ukrayna ve Avrupa ülkelerinin karşı çıktığını, Ukrayna ve Rusya liderlerinin ABD’li temsilcilerle söz konusu belgeye ilişkin müzakereleri devam ettirdiğini izliyoruz. Bir yandan bu süreç devam ederken, savaşın özellikle Karadeniz’de sivil taşımacılığa sıçraması bir endişe kaynağıdır. Çatışmaların ülkemizin münhasır ekonomik bölgesine sıçraması asla kabul edilemez. Bu tür saldırılar, tüm kıyıdaşlar için deniz trafiği, can ve mal güvenliği açısından son derece tehlikelidir. Bu konuda taraflarla gerekli temaslar yapılmaktadır. Karadeniz’in tüm kıyıdaşlar için bir barış alanı olarak kalması önemlidir. Bu kapsamda Türkiye olarak savaşan iki tarafı masada buluşturarak, her iki ülkenin de kabul edebileceği bir ateşkesin ve barışın sağlanması için çabalarımızı ve katkılarımızı sürdürüyoruz. Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky’nin ülkemize yaptığı son ziyaret, bunu takiben Sayın Cumhurbaşkanımızın Rusya Devlet Başkanı Putin ve Avrupalı liderlerle yaptığı telefon görüşmeleri bu açıdan son derece değerlidir. Başta İstanbul sürecini devam ettirmek olmak üzere savaşın sona ermesi için diplomatik çabalarımıza, bu meyanda parlamenter diplomasi faaliyetleriyle de buna destek olmaya devam ediyoruz" dedi. Gazze’de 20 maddelik Barış Planı’nın imzalandığına dikkat çeken Oktay, "Gazze’ye gelecek olursak, 20 maddelik Barış Planı, BM Güvenlik Konseyi tarafından 17 Kasım 2025 tarihinde 2803 sayılı karar ile onaylandı. Bunun ’kalıcı barış’ için bir fırsat penceresi olmasını ümit ediyoruz. Bununla birlikte ateşkesin ilan edilmiş olmasına rağmen İsrail’in buna defaten uymadığını, saldırılarına devam ettiğini, insani yardımların yeterli miktarda girişine izin vermediğini ve Gazze’deki kabul edilemez insani durumun halen devam ettiğini müşahede ediyoruz. İsrail hükümeti ayrıca Batı Şeria’da Filistinlilere yönelik saldırı ve hak ihlallerini sürdürmektedir. İsrail keza Lübnan’a yönelik uluslararası hukuka aykırı saldırılarına da devam etmektedir. Filistinlilere yönelik soykırım ve baskıyı sonlandırması ve bölge ülkelerine yönelik saldırılarına son vermesi için İsrail üzerindeki uluslararası baskının arttırılması yönünde hükümetimiz yoğun çaba harcamaktadır. Bu doğrultuda Dışişleri Komisyonu olarak biz de parlamenter diplomasiyi yoğun olarak kullanıyor, bu hususu tüm dış temaslarımızda gündeme getiriyoruz" şeklinde konuştu. Oktay, Suriye’de toprak bütünlüğü vurgusu yaparak, "Bölgemizde ülkemizi yakından ilgilendiren diğer bir husus Suriye’deki gelişmelerdir. Her zaman vurguladığımız üzere, Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve birliğini koruması, barış içerisinde istikrarlı ve müreffeh bir komşu olarak varlığını sürdürmesi gerek siyasi gerek insancıl açıdan büyük önem taşımaktadır. Bu doğrultuda çaba gösteren Şam yönetimini desteklemeye devam ediyoruz. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Suriye Devlet Başkanı’nı uluslararası yaptırımlar listesinden çıkartılması yönünde 6 Kasım 2025 tarihinde aldığı karar önemli bir gelişmedir. Öte yandan, Suriye’ye yönelik dış müdahalelere imkân tanınmaması ve SDG’nin Suriye’yle bütünleşmesinin en kısa zamanda gerçekleşmesi kritik önem taşımaya devam etmektedir. Ayrıca İsrail’in Suriye’nin egemenliğini ve uluslararası hukuku ve Birleşmiş Milletler Şartı’nı ihlal ederek sürdürdüğü saldırıları, bölgenin güvenliğine tehdit teşkil etmeye devam etmektedir. İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırıların derhal durdurulması da bölgede güvenliğin temini açısından zarurettir" diye konuştu.
İletişim Başkanı Duran: "Sudan’daki istikrarsızlık, küresel deniz ticareti açısından seyrüsefer güvenliğini ciddi şekilde tehdit ediyor"
04 Aralık 2025 Perşembe - 13:31 İletişim Başkanı Duran: "Sudan’daki istikrarsızlık, küresel deniz ticareti açısından seyrüsefer güvenliğini ciddi şekilde tehdit ediyor" İletişim Başkanı Burhanettin Duran, "Afrika’nın Kalbinde Süregelen Çatışma: Sudan’da Barış Arayışı" panelinin açılışında yaptığı konuşmada, "Kızıldeniz’e kıyısı olan Sudan’daki istikrarsızlık, küresel deniz ticareti açısından hayati öneme sahip bu koridorda seyrüsefer güvenliğini ciddi şekilde tehdit ediyor" dedi. İletişim Başkanlığı’nda düzenlenen "Afrika’nın Kalbinde Süregelen Çatışma: Sudan’da Barış Arayışı" paneline, Sudan’ın Ankara Büyükelçisi Nadir Yousif Eltayeb ile çok sayıda davetli katıldı. Panelde yaptığı konuşmada Türkiye’nin Afrika politikası ve kıtayla gelişen ilişkilerini değerlendiren İletişim Başkanı Duran, Türkiye’nin Afrika’ya yönelik yaklaşımının "salt bağış veya hibe odaklı" bir zemine dayanmadığını vurgulayarak, "Afrika sorunlarına Afrikalı çözümler" ilkesi temelinde kıtanın "daha müreffeh, barış içinde bir gelecek vizyonunu" paylaştıklarını belirtti. Duran, Türkiye burslarından bugüne kadar 15 binden fazla Afrikalı öğrencinin yararlandığını, hâlihazırda 65 bini aşkın Afrikalı öğrencinin Türkiye’de yükseköğretime devam ettiğini bildirdi. Türkiye Maarif Vakfı’nın 27 Afrika ülkesinde yaklaşık 25 bin öğrenciye eğitim verdiğini aktaran Duran, ticaret hacminin son yıllarda katlanarak arttığını ve ticaret hacminin 2024 yılı sonunda 36,6 milyar dolara çıktığını söyledi. Türkiye’nin bu hacmi önümüzdeki dönemde 50 milyar dolara çıkarmayı hedeflediğini vurgulayan Duran, Türkiye’nin kıtanın ekonomik kalkınmasına, kapasite geliştirme çabalarına ve güvenlik alanındaki ihtiyaçlarına destek sağlandığını ifade ederek, savunma sanayii alanındaki ikili işbirliklerinin de giderek güçlendiğini belirtti. Türkiye’nin gerektiğinde kolaylaştırıcı ve arabulucu bir rol üstlendiğine dikkat çeken Duran, "Afrika’nın sorunlarına Afrikalı çözümler" ilkesine bağlı kaldıklarını ve kıtadaki bölgesel örgütlerle işbirliğine önem verdiklerini söyledi. Afrika ülkelerinin Türkiye’yi "güvenilir ortak" olarak görmesinin işbirliklerini daha da geliştirdiğini belirten Duran, "Afrika kendi sorunlarını çözebilecek kapasitededir ancak Afrikalı kardeşlerimizin onları dinleyen ve anlayan uluslararası ortaklara ihtiyacı vardır" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın birçok konuşmasında atıfta bulunduğu Sudan’ın toprak bütünlüğü konusunu hatırlatan Duran, "2023’te başlayan iç çatışmalar acil bir çözümü gerektiren konuma geldi. Dünya belki Sudan’da ne yaşandığına pek dikkat etmiyor ama Sudan’da büyük bir dram yaşanıyor. Çok sayıda insanın yardıma ihtiyaç duyduğu bir süreç yaşanıyor. 2023 Nisan ayında Sudan Silahlı Kuvvetleri ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında başlayan bu çatışma sonucu bugün 31 milyona yakın kişinin insani yardım ihtiyacı içerisinde olduğu, 9 milyona yakın insanın ülke içinde yerinden edildiği ve 3 milyon Sudan’ın komşu ülkelerde mülteci durumunda olduğunu görüyoruz" şeklinde konuştu. "Sudan’daki istikrarsızlık, küresel deniz ticareti açısından seyrüsefer güvenliğini ciddi şekilde tehdit ediyor" Sudan’daki durumun ülke sınırlarını aşarak bölgesel ve küresel ölçekte sorun oluşturduğuna dikkati çeken Duran, "Komşu ülkelerde çeşitli listeler altındalar. Etiyopya, Güney Sudan, Çat ve Orta Afrika Cumhuriyeti gibi ülkeler de bir şekilde bu konuyla alakalanmak durumunda kalıyor. Bütün bunlar hem Sudan’ın kendi çatı iç çatışmasındaki yıkıcılığı hem de büyük bir maliyet üreten ekonomik anlamda da, insanlık kayıpları anlamında da bir çatışmanın artık sona ermesi gerektiğini gösteriyor. Kızıldeniz’e kıyısı olan Sudan’daki istikrarsızlık, küresel deniz ticareti açısından hayati öneme sahip bu koridorda seyrüsefer güvenliğini ciddi şekilde tehdit ediyor. Böyle baktığımızda Sudan’da istikrarı sağlamakla Kızıldeniz ve Afrika Boynuzu güvenliğinin sağlanamayacağı açıktır. Böyle baktığımızda hem Arap dünyası açısından hem Batı ülkeleri, hem de dünyanın diğer aktörleri açısından burada bir mücadelenin gerçekleştiğini ve bu mücadelenin aslında Sudan halkına zarar veren bir noktaya geldiğini görüyoruz. Bu olaya müdahil olan ülkelerin oturarak bu meselenin çözümünde istikrar sağlayıcı, barış getireceği bir konumda olmaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Bakan Göktaş: "Pek çok Avrupa ülkesinde kadınlar, seçme ve seçilme hakkını Türkiye’den sonra elde etti"
04 Aralık 2025 Perşembe - 13:26 Bakan Göktaş: "Pek çok Avrupa ülkesinde kadınlar, seçme ve seçilme hakkını Türkiye’den sonra elde etti" Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, "Fransa, İtalya, İsviçre gibi pek çok Avrupa ülkesinde kadınlar, seçme ve seçilme hakkını Türkiye’den sonra elde etti" TBMM’de Türk kadınının seçme ve seçilme hakkını elde etmesinin 91. yıl dönümü nedeniyle program düzenlendi. Programa Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, kadın milletvekilleri ve çok sayıda davetli katıldı. Ankara Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nun konser verdiği programda konuşan TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı ve AK Parti Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan, "Bundan tam 91 yıl önce yine Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde tarihi bir adım atıldı. Teşkilatı Esasiye Kanunu’nda yapılan değişiklikle Türk kadınına seçme ve bir seçilme hakkı tanındı. O gün Meclis’te yükselen alkışlar sadece Ankara’da değil, tüm Türkiye’de ve dünyada yankılandı. O günlerin basınından, Meclis tutanaklarından, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yazılan teşekkür mektuplarından yaşanan büyük sevinci ve neşeyi okuyabiliyoruz. Anlıyoruz ki Türkiye’de kadınlara verilen bu haklardan ötürü Fransız, İtalya ve Belçika kadınları ülkemize gıptayla bakmışlardır. Bilhassa Fransız kadınları bundan çok etkilenmiştir. Zira döneminin Fransa’sında kadınlar milletvekili seçimlerinde oy vermek ve parlamentoya girmek şöyle dursun, belediye meclislerine seçilememişlerdir. Ve belediye seçimlerinde oy vermek uğruna büyük mücadeleler vermişlerdir" ifadelerini kullandı. "Pek çok Avrupa ülkesinde kadınlar seçme ve seçilme hakkını Türkiye’den sonra elde etti" Bakan Göktaş ise, "91 yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisi, tam da bu hakikatin gereğini yerine getirdi. O gün Meclis’te yapılan konuşmalarda tek bir şey vurgulandı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, kadınların millet iradesine katılımını Cumhuriyet’in temel taşı olarak gören öngörüsüyle bu tarihi dönüşüme yön verdi. Kadınların seçme ve seçilme hakkı, oylamaya katılan milletvekillerinin tamamının evet oyuyla kabul edildi. Türkiye o dönemde bu yasayı kabul eden ülkeler arasında öncü konumdaydı. Bu adım, sadece zamanlama bakımından değil, verilen hakkın kapsamı açısından da son derece ilericiydi. Çünkü bu dönemde dünyanın pek çok yerinde kadınlara tanınan siyasi haklar ya oldukça dar kapsamlıydı ya da ciddi şartlara bağlıydı. Örneğin İngiltere’de kadınlar 1928’e kadar yaş ve mülk şartlarıyla oy kullanabiliyordu. Türkiye’de ise kadınlar genel, eşit ve doğrudan seçim hakkına sahipti hiçbir ayrıma, hiçbir ön şarta bağlanmadan. Diğer yandan Fransa, İtalya, İsviçre gibi pek çok Avrupa ülkesinde kadınlar bu hakkı Türkiye’den sonra elde etti" dedi. "2002 yılında 14 kadın büyükelçimiz varken, bugün 297 büyükelçiden 80’i kadın" Son 23 yılda kadının güçlenmesi alanında devrim niteliğinde reformlara imza atıldığını dile getiren Göktaş, "Anayasa değişikliği ile ‘pozitif ayrımcılık’ ilkesini hukuk sistemimize yerleştirerek, kadınların hak ve fırsat eşitliğini devlet güvencesine aldık. Günümüzde kadınlar artık daha görünür, daha etkin ve daha güçlü. Bu kapsamda kadınların eğitim düzeyleri, iş gücüne katılım oranları ve kamusal temsiliyeti en yüksek seviyelere ulaştı. Hayata geçirdiğimiz politikalarla kadın milletvekili oranı 2002’de yüzde 4,4 iken, bu oran yüzde 19,8’e yükseldi. Bunun yanı sıra kadın işgücüne katılım oranı yüzde 27,9’dan yüzde 6,5’e, istihdam oranı yüzde 25,3’ten yüzde 32,4’e çıktı. 2002 yılında 14 kadın büyükelçimiz varken, bugün 297 büyükelçiden 80’i kadın. Bugün hakimlerimizin yüzde 47,3’ü, savcılarımızın yüzde 19,4’ü kadındır. Benzer şekilde 2002 yılında kadın öğretim görevlisi oranı yüzde 36’dan yüzde 53’e yükseldi. 2002 yılında üniversiteye giden kız öğrenci sayısı yüzde 14 iken, bu oran yüzde 53’e çıkt, ve her iki üniversite öğrencisinden biri kadın oldu" şeklinde konuştu.
Bakan Bayraktar: "Hedefimiz madencilik sektörümüze gerek risk sermayesi gerekse uluslararası sermayeyi ülkemize çekecek düzenlemeleri yapmak"
04 Aralık 2025 Perşembe - 12:28 Bakan Bayraktar: "Hedefimiz madencilik sektörümüze gerek risk sermayesi gerekse uluslararası sermayeyi ülkemize çekecek düzenlemeleri yapmak" Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, "Şimdi hedefimiz yeni düzenlemelerle madencilik sektörümüze sermaye katkısı yapacak, gerek risk sermayesi gerekse uluslararası sermayeyi ülkemize çekecek düzenlemeleri yapmak. İstanbul’da, İstanbul Finans Merkezinde maden borsamızı hayata geçirmek" dedi. ’Sorumlu Madencilik Zirvesi’ 4 Aralık Dünya Madenciler Günü dolayısıyla Ankara’da bir otelde düzenlendi. Bakan Alparslan Bayraktar, Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz, dernek üyeleri ve davetliler katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan zirve, gün özelinde hazırlanan videonun seyredilmesiyle devam etti. "ETİ MADEN 2 milyon 500 bin ton satışla 1 milyar 322 milyon dolarlık gelir elde etti" ETİ MADEN’in çeşitli sektörlere yönelik bor ve türevlerini ürettiğini belirten Bakan Bayraktar, "İhracat şampiyonumuz ETİ MADEN, bor madeninde geçtiğimiz yıl 2 milyon 500 bin ton satışla 1 milyar 322 milyon dolarlık gelir elde ederek tüm zamanların rekorunu kırdı. Yer altı zenginliklerimizi katma değerli ürünlere dönüştürmek amacıyla bor karbür ve ferrobor üretim tesislerini hayata geçirdik. Ayrıca, Eskişehir Kırka’da kurulan pilot tesisle lityum karbonat üretiminde ilk ürünü elde ettik. Kırka’da yıllık 600 ton kapasiteli endüstriyel tesisin kurulumuna yönelik çalışıyoruz. Her ne kadar bazıları bu meseleden yeni haberdar olsa da Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğümüz, Eskişehir-Beylikova’daki NTE sahasında ilk çalışmaları gerçekleştirdi. Sahanın ETİ MADEN’e devriyle Beylikova’da arama faaliyetlerini yoğunlaştırdık ve 125 bin metrenin üzerinde sondaj gerçekleştirdik. Bunun sonucunda 694 milyon ton ile dünyada tek sahada en büyük ikinci Nadir Toprak Elementi kaynağını tespit ettik. Üretime yönelik olarak pilot tesisi 2023’te devreye alırken ikinci faz olan endüstriyel tesisin kurulması çalışmalarına da devam ediyoruz. Hedefimiz 2026’da endüstriyel tesisin temelini atmak, 2 yıl içerisinde de bu tesisi hayata geçirmektir. Saflaştırma oranını yüzde 92-93’ten daha yukarılara taşıyacak teknolojiyi daha hızlı bir şekilde alabilmek için farklı ülkelerle görüşmelerimiz devam ediyor. Bu sahayı devlet eliyle işleteceğiz. Kurduğumuz pilot tesise dahi tahammülü olmayanların, bu tesisi yaptırmamak için mahkemeye koşanların bir anda kaplan kesilip madenlerimizi sattırmayız demelerine bu konuda çıkardıkları dedikodulara itibar etmeyiniz" diye konuştu. Kritik Madenler Strateji Belgesi yakında açıklanacak Bayraktar, savunma sanayinden yerli otomobile ve enerji teknolojilerine kadar birçok alanda kritik madenlerin belirleyici konumda olduğunu ifade etti. Bu yıl yayımlanan raporla 37 kritik ve stratejik madenin belirlendiğini, bu madenlerin ilk kez hukuki güvenceye alındığını aktaran Bayraktar, arz güvenliği, stok yönetimi ve üretim planlamasını kapsayan bir yol haritası üzerinde çalışıldığını söyledi. Aynı zamanda, ‘Kritik Madenler Strateji Belgesi’ni yakında kamuoyuna açıklayacaklarını duyurdu. "Hedefimiz madencilik sektörümüze gerek risk sermayesi gerekse uluslararası sermayeyi ülkemize çekecek düzenlemeleri yapmak" Türkiye’nin stratejik ve kritik madenlerinin yasal güvence altına alındığını vurgulayan Bakan Bayraktar, "Bu madenler için acele kamulaştırma yetkisi kullanılacak. Kanunla Cumhurbaşkanımıza ulusal maden stoklarını belirleme yetkisi verildi. Adeta madencilikte ezberleri bozan bu düzenlemeyle maden bulunmayan 82 bin sahayı sistemden çıkardık. Araştırması yapılmış ama maden bulunmamış alanlar bile önceden ‘ruhsatlı saha olarak görünüyordu. Maalesef malum çevreler tarafından bu konu istismar ediliyordu. Bu düzeltmeyle birlikte arama alanı 90 binden 8 bine düştü. Böylece sadece gerçek potansiyeli olan sahalar kaldı. Bugün ülkede madencilik kazı alanlarının toplamı ülke yüzölçümünün binde 1,8’idir. Yabancı sermayeli işletmelerin fiilen kazdığı alan sadece 30 kilometrekaredir. Muğla’daki termik santralleri yerli kömürle besleyecek düzenlemeler yaptık. Bu bölgede bulunan zeytin ağaçlarının, bilimsel esaslarla taşınmasını güvence altına aldık. Bu kapsamlı düzenlemelerle madencilikte yeni bir dönemin kapılarını araladık, yepyeni bir aşamaya geçtik. Şimdi hedefimiz yeni düzenlemelerle madencilik sektörümüze sermaye katkısı yapacak, gerek risk sermayesi gerekse uluslararası sermayeyi ülkemize çekecek düzenlemeleri yapmak. İstanbul’da, İstanbul Finans Merkezinde maden borsamızı hayata geçirmek. EPİAŞ bu konuda Sermaye Piyasası Kuruluna başvurusunu yaptı. Kurulun en kısa sürede bu konuda gerekli izni vermesini bekliyoruz" şeklinde konuştu. "Ülkemiz dışında altın üretimine ilk olarak Nijer’de başlayacağız" Türkiye, çok önemli bir altın ithalatçısı olduğunu dile getiren Bayraktar, şu ifadelere yer verdi: "Cari açığı düşürme noktasında bu altın ithalatını azaltmamız gerekiyor. Bunun için yurt içi ve yurt dışında altın üretimini arttırmalıyız. Elbette tekraren söylüyorum iş sağlığı ve güvenliğinden taviz vermeden, çevreyi önceleyerek bu yatırımları gerçekleştirmeliyiz. Şu anda 30-40 tonları bulan yıllık üretimimizi 100 tonlara çıkarmamız ve yerin altındaki bu değeri ekonomimize kazandırmamız lazım. Altın üretimi noktasında sadece ülkemizde değil Asya’dan Afrika’ya uzanan geniş bir coğrafyada çalışmalar yürütüyoruz. Afrika Nijer’deki altın sahasında faaliyetlerimizin ilk fazını tamamladık. Ülkemiz dışında altın üretimine ilk olarak inşallah Nijer’de başlayacağız. Benzer şekilde, Özbekistan’da da altın başta olmak üzere farklı maden türlerine yönelik arama faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Bu ülkelere ek olarak, Pakistan, Azerbaycan, Fas, Kırgızistan, Libya ve Suriye’de madencilik alanındaki faaliyetlerimizi somut projelere dönüştürme çalışmalarımıza devam ediyoruz." Açılış konuşmalarının ardından Yılmaz, Bakan Bayraktar’a madencilik sektörünün sembolü olan nostaljik el feneri hediye etti ve toplu fotoğraf çekimi ile program sonlandı.
MHP Genel Başkanı Bahçeli: "(Papa’nın ziyareti) "Eleştiri noktamız gerçekleştirdiği, ritüellerle milletimizi rahatsız etmesidir"
04 Aralık 2025 Perşembe - 12:22 MHP Genel Başkanı Bahçeli: "(Papa’nın ziyareti) "Eleştiri noktamız gerçekleştirdiği, ritüellerle milletimizi rahatsız etmesidir" Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Papa’nın Türkiye ziyaretine ilişkin, "Eleştiri noktamız gerçekleştirdiği, şova dayalı dini ve tarihi ritüellerle milletimizi rahatsız etmesidir" dedi. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli Türkgün Gazetesine gündeme dair açıklamalarda bulundu. Bahçeli, TBMM’de kurulan ‘Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun dinleme ve istişare aşamasının geride kaldığını belirterek, artık geçiş sürecini ilgilendiren rapor yazımına geçilmesi gerektiğini ifade etti. Bahçeli, 2026’dan itibaren ‘Terörsüz Türkiye’nin vasat ve varlık bulması gerektiğini vurguladı. ‘Terörsüz Türkiye’ süreciyle toplumsal huzurun egemen olacağını aktaran Bahçeli, "Milletimiz heyecanla barışı kucaklayacaktır. Bundan dolayı da müsterihim. Komisyona üye veren her partinin sorumluluk ahlakıyla hareket ettiğini değerlendiriyor, hepsine teşekkür ediyorum" diye konuştu. "CHP üç S’li bir alanda bocalamaktadır: Söğütözü, Saraçhane ve Silivri" Bahçeli, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) tarihin yanlış yerinde durduğuna değinerek, "Görülen odur ki, CHP üç S’li bir alanda bocalamaktadır: Söğütözü, Saraçhane ve Silivri. Rüşvet, yolsuzluk ve irtikap davaları Aziz Atatürk’ün partisini mahvı perişan etmiştir. CHP yönetiminin her önüne geleni suçlaması doğru ve omurgalı bir tavır değildir. Aynada başka bir şey görmek istiyorlarsa aynayı değil aynanın karşısındaki görüntüyü değiştirmeleri akla yatkın en makul tercihtir. CHP’nin istikrarsızlığı, tarihî çizgisinden derin kopuşu Türk siyaset ve demokrasi hayatını olumsuz etkileyecektir" değerlendirmesinde bulundu. "Türk yargısına güvenimiz tamdır" CHP’nin rüşvet ve yolsuzluk suçlamalarına ilişkin de değerlendirmede bulunan Bahçeli, "Hazırlanan iddianamenin içeriği gerçekten de çok ciddidir. Yüzleşmek için özgüven, gerçekleri kabullenmek için de siyasi ahlak ve dirayet gerekmektedir. Yüzyılın en vahim yolsuzluğunun aydınlanması ve adaletin tecellisi şarttır. Bizim de Türk yargısına güvenimiz tamdır" şeklinde konuştu. "Savunmasız insanların hakkını hukukunu savunmak bir insanlık görevidir" Bahçeli, Gazze’de soykırımın devam ettiğini ve soykırımcıların mutlaka hesap vermesi gerektiğini aktararak, "Bu yılki Genel Kurul’da pek çok ülke Filistin’i tanımıştır. Akan kan durmalı, Gazze’nin Gazze’lilere ait olduğu herkesçe kabul edilmelidir. İki devletli çözümden başka yol kalmamıştır. 1967 sınırlarına haiz olmak kaydıyla başkenti Doğu Kudüs olan egemen, bağımsız ve coğrafi bütünlüğünü sağlamış Filistin devleti kabul edilmeli, Birleşmiş Milletler’e de tam üye yapılmalıdır. Bunun yanı sıra soykırımcılar mutlaka hesap vermelidir. Gazze’li bebeklerin, çocukların, kadınların, yaşlıların, savunmasız insanların hakkını hukukunu savunmak bir insanlık görevidir, bir vicdan ve merhamet seferberliğidir" açıklamasında bulundu. "Eleştiri noktamız gerçekleştirdiği, şova dayalı dini ve tarihî ritüellerle milletimizi rahatsız etmesidir" Papa’nın 27-30 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirdiği Türkiye ziyaretine ilişkin konuşan Bahçeli sözlerine şu ifadeleri kullandı: "Öncelikle şunu ifade edeyim, Milliyetçi Hareket Partisi adına görüş paylaşan Genel Başkan Yardımcımız Edip Semih Yalçın’ın açıklaması bizim resmi açıklamamızdır, nitekim desteğim tamdır. Papa 14.Leo, Vatikan Devlet Başkanı ve Katolik dünyasının ruhani lideridir. Ülkemize ziyareti Cumhurbaşkanımızın daveti üzerine gerçekleşmiştir. Bizim bu ziyarete diyeceğimiz bir şey yoktur. Yapılan görüşmelerde Türkiye-Vatikan diyaloglarıyla, Filistin başta olmak üzere güncel mahiyetli bölgesel ve küresel gelişmeler ele alınmıştır. Bizim eleştiri noktamız Papa’nın Vatikan Devlet Başkanı olarak yaptığı temaslar değil, Katolik dünyasının ruhani lideri olarak gerçekleştirdiği, haddizatında şova dayalı dini ve tarihî ritüellerle milletimizi rahatsız etmesidir. İznik Neofitos Bazilikası’ndan tutun da, İstanbul Maçka’da kurulu bulunan Wolkswagen Arena’daki ayinlere varıncaya kadar sahnelenen gizil propagandaya ve kapalı devre işlenen mesajların muhtevasına esastan ve usulden itirazımız vardır. 1700 yıl önce toplanan bir konsilin, bu topraklardaki ilk başkentimiz olan İznik’ten tekrar canlandırılma hevesine, İznik yerine Nicaea’yı ikame etme sinsiliğine seyirci ve suskun kalamayız. İslam aleminin arasına nifak tohumları saçanların, Müslümanı Müslümana kırdıranların, Hıristiyanlığı birleştirme ve bu dini özellikle Asya merkezli yayma çabalarına İznik’in alet edilmesi, burayı sıçrama alanı olarak görmeleri inanç ve itikat onurumuzun hiçe sayılmasıdır."
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan: "Öğretmeni itibarlı kılamazsanız, eğitimde istenen hedeflere ulaşmanız mümkün değildir"
04 Aralık 2025 Perşembe - 12:10 Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan: "Öğretmeni itibarlı kılamazsanız, eğitimde istenen hedeflere ulaşmanız mümkün değildir" Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, "Her zaman söylüyoruz, eğitimin taşıyıcı kolonu ve asli unsuru öğretmendir. Öğretmeni itibarlı kılamazsanız, eğitimde istenen hedeflere ulaşmanız mümkün değildir" dedi. Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Ankara’nın Çankaya ilçesindeki bir okulda bazı öğrencilerin öğretmene uygunsuz ve çirkin tavırlarını eleştirdi. Başta kamu yönetimi olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin öğretmenin saygınlığını korumak için sorumluluk alması gerektiğini kaydeden Geylan, "Ankara Çankaya’da bir lisede bazı öğrencilerin ders sırasında öğretmenlerine yönelik uygunsuz ve alaycı davranışları sosyal medyada paylaşıldı. Çok çirkin, üzücü ve bir o kadar da düşündürücü bir durum. Her zaman söylüyoruz, eğitimin taşıyıcı kolonu ve asli unsuru öğretmendir. Öğretmeni itibarlı kılamazsanız, eğitimde istenen hedeflere ulaşmanız mümkün değildir" dedi. "Öğretmeni rencide eden davranışları pervasızca sergileyen nesilleri nasıl meydana getirdik diye düşünmemizin zamanı değil midir?" Yıllar içindeki değişikliklerle öğretmenin eğitim sürecindeki yetkinliğinin zayıfladığını aktaran Geylan, "İşte bunun sonucu olarak da örnek olayda olduğu gibi çirkinlikleri yaşar hale gelmişizdir. Başta kamu yönetimi olmak üzere toplumun tüm kesimleri öğretmenin saygınlığını korumak için sorumluluk almalıdır. ‘Bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum’ terbiyesiyle yoğrulmuş bir kültürün mensupları olarak, öğretmeni rencide eden davranışları pervasızca sergileyen nesilleri nasıl meydana getirdik diye düşünmemizin zamanı değil midir? Yıllardır Alo 147 gibi, CİMER gibi vasıtalar üzerinden mesnetsiz başvurularla öğretmeni huzursuz eden, saygısızlığın faillerini cüretlendiren uygulamalar bugün yaşadığımız tablonun sebeplerinden değil midir? Adeta öğretmeni tezgahtar, öğrenci ve veliyi müşteri gibi kabul eden ve ’müşteri her daim haklıdır’ yaklaşımıyla meslektaşlarımızı ortada bırakan anlayışların müsebbiplerini sorgulamamız gerekmiyor mu? Artık yeter" diye konuştu. "Öğretmene sahip çıkmanız, çocuğunuzun hayalini kurduğunuz geleceğine sahip çıkmanızdır" Geylan, öğretmene sahip çıkmanın geleceğe sahip çıkmak olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: "Kamu yönetimi gerekli tedbirleri hızlıca almalı, okullarımızda disiplin mevzuatı ve uygulamalarını tavizsiz düzenlemeli, ne veli ne öğrenci ne de başka bir unsurun öğretmenin saygınlığını rencide edecek tutumlarına müsamaha göstermemelidir. Buradan ailelerimize de çağrıda bulunmak isterim ki; sizin öğretmene verdiğiniz değer, aslında çocuklarınıza verdiğiniz kıymettir. Çocuğunuzun yetişmesinde, iyi eğitilmesinde, güzel bir geleceğe ulaşmasında sizden çok daha fazla öğretmenin dahli vardır. Öğretmene sahip çıkmanız, aslında çocuğunuzun hayalini kurduğunuz geleceğine sahip çıkmanızdır."
MSB: "Bazı Yunanlı yetkililer tarafından yapılan gerginliği artırıcı eylem ve söylemler, oluşan olumlu atmosfere zarar vermekten başka bir işe yaramamaktadır"
04 Aralık 2025 Perşembe - 12:06 MSB: "Bazı Yunanlı yetkililer tarafından yapılan gerginliği artırıcı eylem ve söylemler, oluşan olumlu atmosfere zarar vermekten başka bir işe yaramamaktadır" Milli Savunma Bakanlığı, Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias’ın sözlerine ilişkin, "Bazı Yunanlı yetkililer tarafından yapılan gerginliği artırıcı eylem ve söylemler ile uluslararası anlaşmalara aykırı, gerçeklerden kopuk, hayalci açıklamalar, her iki ülke lideri arasındaki mutabakata dayalı oluşan olumlu atmosfere zarar vermekten başka bir işe yaramamaktadır" açıklamasında bulundu. Milli Savunma Bakanlığı haftalık basın bilgilendirme toplantısı, bakanlıkta bulunan Şehit Gazeteci Hasan Tahsin Basın Bilgilendirme Salonu’nda gerçekleştirildi. Basın toplantısında açıklamalarda bulunan Milli Savunma Bakanlığı Basın Halkla İlişkiler Müşaviri ve Bakanlık Sözcüsü Tuğamiral Zeki Aktürk, gündeme ilişkin gelişmeleri aktardı. 2 PKK’lı terörist daha teslim oldu Türk Silahlı Kuvvetlerinin milletin huzuru ve devletin bekası için çalışmaya devam ettiğini belirten Tuğamiral Aktürk, "Ülkemize yönelik risk ve tehdit unsurları ile mücadele kapsamında son bir hafta içerisinde 2 PKK’lı terörist daha teslim oldu. Operasyon bölgelerinde mayın ve el yapımı patlayıcı ile mağara, sığınak ve barınak tespit ve imha çalışmalarına devam edildi. Teröristlere ait ele geçirilen çok sayıda silah, mühimmat ve muhtelif malzeme kullanılamaz hâle getirildi. Menbic’de imha edilen 3 kilometre tünel ile birlikte Suriye harekât alanlarında imha edilen tünel uzunluğu 728 kilometre olmuştur. Kesintisiz devam eden hudut güvenliği faaliyetleri çerçevesinde hafta boyunca 1’i terör örgütü mensubu olmak üzere 257 şahıs yakalanmış, 1 Ocak’tan bugüne kadar yasa dışı yollarla geçmeye çalışırken yakalananların sayısı 9 bin 256 olmuştur. Hafta içerisinde engellenen bin 90 şahıs ile birlikte bu yıl içerisinde engellenen kişi sayısı da 60 bin 548’e ulaşmıştır. Yine bu hafta içerisinde Hakkâri hudut hattında yapılan arama-tarama faaliyetinde 32 kilogram uyuşturucu madde ele geçirilmiştir" dedi. "İsrail, Batı Şeria ve Kudüs’teki saldırganlığına, Suriye ve Lübnan’ın istikrarsızlaştırılmasına yönelik yayılmacılığına devam etmektedir" İsrail’in bölgedeki ülkelere yönelik istikrarsızlaştırma politikası izlediğini söyleyen Aktürk, "İsrail, Batı Şeria ve Kudüs’teki saldırganlığına, Suriye ve Lübnan’ın istikrarsızlaştırılmasına yönelik yayılmacılığına devam etmektedir. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası toplumun kararlı ve yaptırım gücü olan bir irade ortaya koyarak, İsrail’in bölgesel barış ve istikrarı tehdit eden eylemlerine yönelik adımlar atması gerektiğini bir kez daha ifade ediyoruz. Gazze’ye insani yardımların kesintisiz ve güvenli şekilde ulaştırılması, bölgedeki sivillerin acil ihtiyaçlarının karşılanması ve ateşkes koşullarının eksiksiz uygulanması bölgesel barış ve istikrar için elzemdir. Bu minvaldeki her türlü uluslararası girişime ve yapıcı çabaya desteğimiz devam edecektir" diye konuştu. Türkiye 2026 yılında NATO’nun bazı toplantılarına ev sahipliği yapacak Türkiye’nin NATO’nun aktif ve yapıcı bir üyesi olmaya devam edeceğini söyleyen Aktürk, gelecek yıl Türkiye’de gerçekleşecek programlara dair şu bilgileri verdi: "Çok yönlü askeri faaliyetlerle birlikte ülkemizin tüm dünyada kabul gören etkin diplomasisi ve başat rolünün doğal bir sonucu olarak 2026 yılının Temmuz ayında Ankara’da NATO Liderler Zirvesi düzenlenecek. Zirve programı dâhilinde Savunma Sanayii Forumu ve NATO Savunma Bakanları Toplantısı gerçekleştirilecektir. Önümüzdeki yıl ayrıca NATO’nun güncel güvenlik ortamına ilişkin iletişim yaklaşımları ile stratejik iletişim alanındaki yeniliklerin değerlendirileceği NATO İletişimciler Konferansı eylül ayında İstanbul’da, NATO Muhabere ve Bilgi Ajansı (NCIA) sorumluluğunda muhabere elektronik ve bilgi sistemleri (MEBS) alanında faaliyet gösteren firmaların ve ilgili NATO kuruluşlarının katılımı ile düzenlenecek; yapay zekâdan siber güvenliğe, komuta-kontrol sistemlerinden veri paylaşımına kadar geniş bir yelpazede yenilikçi çözümlerin ele alınacağı NATO EDGE 2026 faaliyetinin 3’üncüsü 17-19 Kasım tarihleri arasında İzmir’de yapılacaktır." Tuğamiral Aktürk’ün basın bilgilendirme toplantısı sonrasında Millî Savunma Bakanlığı, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularıyla ilgili açıklamalarda bulundu. "Bazı Yunanlı yetkililer tarafından yapılan gerginliği artırıcı eylem ve söylemler, oluşan olumlu atmosfere zarar vermekten başka bir işe yaramamaktadır" Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias’ın gerginliği artıran son açıklamaları hakkında değerlendirmede bulunan Bakanlık, "Komşumuz Yunanistan’ın askeri faaliyetleri dâhil olmak üzere bölgemizdeki tüm gelişmeler tarafımızdan dikkatle ve yakından takip edilmektedir. Her zaman vurguladığımız gibi Ege Denizi dâhil olmak üzere bölgemizin barış ve istikrar bölgesi olması ülkemizin temel önceliğidir. Bu doğrultuda üzerimize düşen sorumlulukları yerine getiriyoruz. Beklentimiz, Yunanistan’ın da aynı yapıcı tutumu sergilemesidir. Bazı Yunanlı yetkililer tarafından yapılan gerginliği artırıcı eylem ve söylemler ile uluslararası anlaşmalara aykırı, gerçeklerden kopuk, hayalci açıklamalar, her iki ülke lideri arasındaki mutabakata dayalı oluşan olumlu atmosfere zarar vermekten başka bir işe yaramamaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri, kendisine tehdit oluşturmayan hiç kimse için tehdit değildir. Ancak ülkemize yönelebilecek her türlü tehdidi bertaraf edecek güç ve kararlılıktadır. Türkiye’yi hedef alan girişimlerin geçmişte sonuçsuz kaldığı gibi bugün ve gelecekte de başarıya ulaşamayacağını bir kez daha hatırlatıyoruz" açıklamasında bulundu. "Deniz yetki alanlarımız ve kritik su altı/üstü yapılarımızın güvenliği için gerekli tedbirleri almaya devam etmekteyiz" Son günlerde Karadeniz’de gemilere yönelik gerçekleştirilen saldırılar hakkında açıklama yapan Bakanlık, "Savaştan kaynaklı deniz tehditlerine karşı bölgesel sahiplik ilkemiz kapsamında tedbir ve inisiyatifler yürütmekteyiz. Ancak her ne kadar tedbirlerle denizden kaynaklanan tehditleri ve Karadeniz’deki güvenlik karmaşasını minimize etsek dahi istikrarlı ve güvenli bir deniz ortamı için kalıcı barış gerekmektedir. Bununla birlikte her halükarda özellikle deniz yetki alanlarımız ve kritik su altı/üstü yapılarımızın güvenliği için gerekli tedbirleri almaya, deniz ve hava unsurlarımızla seyir/keşif/gözetleme faaliyetleri icra etmeye, ayrıca Mayın Karşı Tedbirleri Karadeniz Görev Grubu (MCM BLACK SEA) kapsamında faaliyetlerimizi sürdürmeye devam etmekteyiz" ifadelerine yer verdi. "Arnavutluk’ta bulunan Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın Arnavutluk Ekip Başkanlığı faaliyetlerine devam etmektedir" Türkiye’nin Paşalimanı Deniz Üssü’nden çekileceği iddialarının gerçeği yansıtmadığını da belirten Bakanlık, şu açıklamada bulundu: "Söz konusu iddia gerçeği yansıtmamaktadır. Hâlihazırda lojistik, teknik ve eğitim-öğretim alanlarında iş birliğini geliştirmek maksadıyla Paşalimanı Vlore/Arnavutluk’ta bulunan Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın Arnavutluk Ekip Başkanlığı faaliyetlerine devam etmektedir."
Bakan Ersoy: "Taş Tepeler, Anadolu’nun 12 bin yıl önceki dünyasını görünür kılmaya devam edecek"
04 Aralık 2025 Perşembe - 12:01 Bakan Ersoy: "Taş Tepeler, Anadolu’nun 12 bin yıl önceki dünyasını görünür kılmaya devam edecek" Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Taş Tepeler, Anadolu’nun 12 bin yıl önceki dünyasını benzersiz ayrıntılarla görünür kılmaya devam edecek" dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, sosyal medya hesabından Taş Tepeler bulgularına ilişkin yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi: "Taş Tepeler Projesi’nde bu sezon ortaya çıkarılan yeni bulgular, Neolitik Dönem’e dair bilimsel çerçeveyi daha da genişletiyor. Sayburç’taki ağzı dikili yüz tasviri, Sefertepe’de farklı üsluplarla işlenmiş kabartmalar ve Göbeklitepe’deki adak heykeli, bölgedeki yaşamın ritüellerine ve sembolik dünyasına dair önemli ipuçları sunuyor. Bölgenin Neolitik mirasına ışık tutan buluntular, yürüttüğümüz çalışmaların her sezon nasıl yeni bir kapı araladığını bir kez daha gösteriyor. Taş Tepeler’in bilimsel yolculuğu kazı ekiplerimizin özverili çalışmaları, akademik paydaşlarımızın katkıları ve bölgedeki tüm kurumlarımızın güçlü desteğiyle kararlılıkla ilerliyor. Neolitik Çağ’ın kapılarını aralayan Şanlıurfa’daki süreçlere sağladığı destek ve yakın iş birliğiyle çalışmalarımıza ivme kazandıran Valimiz Sayın Hasan Şıldak ile Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mehmet Kasım Gülpınar’a hassaten teşekkür ediyorum. Şanlıurfa’mızın turizm ve kültür alanındaki gelişimine sağladıkları katkılar bu sürecin önemli bir tamamlayıcısıdır. Küresel tanıtım çalışmalarımız ile Valiliğimiz ve Büyükşehir Belediye Başkanlığımızın bu değerli katkılarıyla Şanlıurfa’mızı önce ülkemiz turizminde ardından da dünya turizminde hak ettiği yere ulaştıracağız. Taş Tepeler, Anadolu’nun 12 bin yıl önceki dünyasını benzersiz ayrıntılarla görünür kılmaya devam edecek".
Sincan Belediyesi 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kutlandı
04 Aralık 2025 Perşembe - 12:00 Sincan Belediyesi 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kutlandı Sincan Belediyesi ‘Umudun Kanatları’ özel eğitim grubu ile gerçekleştirilen tiyatro oyunuyla 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü kutladı. Sincan Belediyesi ‘Umudun Kanatları’ özel eğitim grubu 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde bir tiyatro oyunuyla izleyici karşısına çıktı. Lale Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen ‘Tepetaklak Bir Dünya’ isimli oyun ve sema gösterisiyle büyük alkış alan ‘Umudun Kanatları’ hem duygu dolu anlar yaşattı, hem de azim ve emekle tüm zorlukların aşılabileceğini bir kez daha gösterdi. Etkinliğe Sincan Belediye Başkanı Murat Ercan, ve ilgili kurum ve kuruluştan yetkililer katıldı. Salon tıklım tıklım doldu İyiliğin hakim olduğu, kötülüğün bulunmadığı bir dünya temasını işleyen tiyatro oyunuyla ‘Umudun Kanatları’, azim ve emekle neleri başarabileceklerini bir kez daha gösterdi. Filistin’de yaşanan zulme de dikkat çekilen tiyatro oyununun ardından ‘Umudun Kanatları’ sema gösterisi gerçekleştirdi, izleyicinin büyük beğenisini toplayan özel bireyler ayakta alkışlandı. "Onların dünyasında şiddet yok" Tiyatro oyunu ve sema gösterisini izleyen Sincan Belediye Başkanı Murat Ercan, "Kardeşlerimiz tiyatro oyunuyla çok güzel bir mesaj verdiler. Kalpleri sevgi ve mutluluk dolu. Onların dünyasında şiddet yok, sömürü yok, güçlünün zayıfı ezdiği bir düzen yok. Onlar böyle güzel bir dünyanın insanları. Bu oyundan çıkan mesaj her şeyi çok güzel bir şekilde gösteriyor. Ben her birine çok teşekkür ediyorum sağ olsunlar, var olsunlar" ifadelerini kullandı.